Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4AĞUSTOS1992SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
MKE'deıatak
• ANKARA(ANKA)-
MKE.Kınkkalemarka
tabancalann üretildiği
Silahsan'ın sermayesini beşe
katladı.MKE'yebağlı
kuruluşlardan Silahsan Hafıf
Silah Sanayi ve Ticaret
AŞ'nin sermaye artınmı
karara bağlanarak 60 milyar
liraya çıkanldı.
MTA madeni
devrediyor
• ANKARA(ANKA)-
Maden Teknik Arama
<MTA) Genel Müdûrlüğû,
Izmir Altıntepe'de altın ve
gümüş madeni ruhsatı
devredecek. MTA'dan
yapılan duyuruda, devir
fıyatırun en az bir milyar lira
olduğu belirtildi. Altın
madeninin görünür
rezervinin 154 bin 783 ton,
muhtemel rezervinin 202 bin
461 ton ve toplam rezervinin
<ie 357 bin 244 ton olduğu
fcildirildi. Madenin ortalama
Jcalıtesinın ise 3.38 gram/ ton
olduğu kaydedildi.
Mis'denyeni
üpün
• İSTANBUL (ÎÜHA) -
Mis Süt, 'Mis Fresko' adlı
yeni bir meyve suyunu
piyasaya sundu. Taze
sıkılmış meyve suyu olma
nıteliğıru taşıyan 'Mis
Fresko'nun vişne, kayısı,
portakal, şeftali olmak üzere
dört ayn çeşidi bulunuyor.
750 gram ve 250 gramlık
kolay açılır kutularda
paketlenen Fresko'nun,
Avrupa meyve sulanna da
rakip olması hedefleniyor.
Petrolüretimi
artacak
• BATMAN (Cumhuriyet) -
Türkiye PetroÜeri Anonim
Ortaklığı (TPAO) ile birlikte
Nusaybin'in İkiztepe
bölgesinde petrol arama
çalışmalanru sürdüren Japon
Jeora şirketi bu bölgede 60
milyarbk tesisin yapımma
başladı. Suriye sınınna 200
metre uzaklıktaki bölgede
petrol arayan Japon Jeora
şirketi ile TPAO'nun elde
edilecek sonuçtan umutlu
olduklanbildirildi.
İkiztepe'den sonra Çamurlu
ve Sırtepe bölgelerinde de
petrol arayacak olan Japon
fırması Jeora, İkiztepe
bölgesinde 60 milyara mal
olacak bir tesisin yapımma
da başladı.
Doğalgazda
gelişmeler
• tş-EkooomiServisi-
Jstanbul Ooğalgaz Dağıtım
. Şebekesi'nin gazla
doldurulması işlemleri
sürüyor. Alarko'dan verilen
bilgilere göre son olmarak 30
temmuzda tstanbul bölgesini
besleyecek ikinci ana hat
olan Esenyurt ile Florya
arasındaki 70 cm. çapında ve
16 km. uzunluğundaki
borular gazla dolduruldu.
Libaş'tan
acıklama
• İş-Ekonomi Servisi - Libaş
Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Rıza Çarmıklı SSK prim
borçlulan listesinde şirketin
isminin de yer almasıyla ilgili
bir acıklama yaptı.
Çarmıklı'nın açıklaması
şöyle; "SSK prim borçlannın
açıklandığı listede, Libaş
Jnşaat ve Yaünm A.Ş.'nin de
adı geçmektedir. Oysa Libaş
şirketinin, SSK'ya herhangi
bir prim borcu yoktur. Olay
sadece Libya faaliyetleri ile
ilgili yanlış bir beyandan
kaynakknmıştır. Sosyal
Sigortalar Kunımu'na, ne
Libaş'ın, ne de Şirketler
Grubumuzun, Sigorta Primi
veya herhangi bir vergi borcu
yoktur."
ASDP92fuarı
• İş-Ekonomi Servisi -
ASDF'92KışModelleri
Fuan 11/13 ağustos tarihleri
arasında Mecidiyeköy'deki
FM Ticaret Merkezi'nde
düzenleniyor. Fuann amacı,
ayakkabı sektöründeki
fırmalann kış
koleksiyonlannın önceden iç
pazara tanıtımını kapsıyor.
KALBINIZ
SİZİN İÇİN
ÇAUŞIYOR,
YA SİZ ?..
TÜRK
KALP
VAKFI
Muayene, Teşhis
Tedavi, Laboratuvar,
Röntgen
Tel: 275 12 44/45
248 58 66
Vatandaşa fış fatura vermeyip yasal yoldan vergi kaçıranlar tatil yörelerinde yoğunlaşıyor
Götürüvergi iadeyi de götürüyor
• 1 milyona yakın gö-
türü vergi mükellefı es-
naf ve sanatkâr belge
düzenine uymak zo-
runda olmadıklan için
özellikle turistik yöre-
lerde vatandaşın vergi
iadesinden yoksun kal-
masına neden oluyor.
BÜLENT KIZANLIK
Tatil yörelerinde esnaf "Gö-
türû vergi"nin keyfini yaşar-
ken, "turistik fıyatlarla"
yapüklan alışverişin belgesini
alamayan vatandaşlar, vergi ia-
desinden de yoksun kalıyorlar.
Büyük kentlerdekilerden
daha yüksek fiyat tarifeleri uy-
gulayan lokanta, hediyelik eşya
satıcısı gibi pekçok turistik işye-
ri, fiş-fatura isteyen yerli turist-
leri "Götürüye tabiyiz" diyerek
geri çeviriyor. Vergi mükellefi
olmayan işporta sektörünün-
müşteriye karşı götürü bahane-
sinin ardına saklandığı dikkat
çekerken, gerçek usulde defter
tutan işyerlerinin de belge ver-
memek için götürü usulde ver-
gilendirildiklerini söyledikleri
gözleniyor. Turistik yerleşim
yerlerinde sadece sezon süresin-
ce iş yapüklannı öne süren es-
nafın götürü usule tabi olması
kolaylaşıyor. Oysa bunlann
büyük bölümünün kazançlan
çoğu kez diğer işyerlerinin yıllık
kazancını aşıyor.
Geür Vergisi Kanunu uyann-
ca gerçek usulde vergilendiri-
len ve belge düzenine uymak zo-
runda olan 1 milyon 447 bin ti-
caret erbabına İcarşın, götürü
vergj avantajı yaşayan esnaf ve
sanatkann sayısı 1 milyona
ulaşıyor. Emeğe dayalı ve ka-
zancı çok düşük olan küçük es-
nafı defter tutma zahmetinden
kurtarma amacı taşıyan Götü-
rü Vergi sisteminden bu tanıma
uymayanlar da yararlanarak,
sistemi yasal bir vergj kaçırma
yöntemi olarak kullaruyorlar.
Böylece bunun çok daha üstün-
de kazanç sağladıklan halde
Hükümetçe belirlenen 38 mil-
yon 600 bin lira yıllık hasılat ta-
vanının altında gelir göstererek,
yüzde 25 vergi kıyağından ya-
rarlanıyorlar. Istanbul'da götü-
rü vergi matrahı tavanı 1992
için 6 milyon 720 bin lira olarak
belirlenirken bunun üzerinden
ödenen en yüksek yıJlık Gelir
Vergisi 1 milyon 680 bin lirada
kalıyor. İstanbul Defterdarlığı
yetkililerinin verdiği bilgiye
göre 1 milyon 979 bin 900 li-
ralık 5'nci dilime girenlerin
yıllık vergileri ise 500 bin lirayı
bulmuyor.
Maliye Bakanlıgı Gelirler
Genel Müdürlüğü'nden bir
yetkili önemli ölçüde vergi
kaybına yol acan götürü usu-
lün kaldınlması ya da darakı-
lması için yıllardır bakanlıkta
çalışma yapıldığını. ancak ka-
nun değişikliğini sağlayacak si-
yasi otoritelerce bugüne kadar
uygulamaya dönüştürülemedi-
ğini söyledi.
Yetkili, götürü usulde vergi
ödeyenlerin belge verme yü-
kümlülüğu bulunmadığını ifa-
de ederek, "Vatandaş fış fatura
veren gerçek usulde vergi öde-
btwM'la|*tlri nrtf (Tl)
1
2
3
4
5
6.720.000
5.039.600
3.599.800
2.880.000
1.979.900
1.680.000
1.259.900
899.950
720.000
494.975
yen esnaftan alışveriş etmeyi
tercih ederse, götürü usuldeki-
ler de gerçek usule geçmek zo-
runda kalır" dedi.
"Biz zaten götürü vergi mü-
essesesinin kaldınlması için
çalışıyoruz" şeklinde konuşan
istanbul Ticaret Odası (İTO)
Başkanı Atalay Şahinoğlu ise,
"Rakamlar yükselmiştir. Artık
herkesin gerçek usulde vergi-
lendirilmesi gerekmektedir"
dedi. Götürü usulde vergilendi-
rilmenin bugün çok geniş bir
tabana ulaştığını dile getiren
Şahinoğlu, küçük esnafın mu-
hasebe kaydını yürütmekteki
zorluğu nedeniyle bu sistemin
pratik olarak benimsendiğini
hatırlattı. Şahinoğlu 1 milyona
yakın mükellefin gerçek usule
geçirilmesinin muhasebeciler
üzerine büyük yük getireceğini,
kayıt sisteminin bu açıdan ba-
sitleştirilme ihtiyacı olduğunu
ifade etti.
Götürü usul furyasmın Ma-
liye'nin hatası olduğunu sa-
vunan İstanbul Üniversitesi
İktisat Fakültesi ögretim üyesi
Prof. İzzettin önder de siste-
min gerçek usulde vergilendiri-
len mükellefleri de belge düze-
ninden uzaklasmaya zor-
ladığını anlattı. Önder, götürü
usule tabi olabilmek için alı-
şlann da belli bir limiti aş-
maması gerektiğini hatırla-
tarak, "Esnaf götürü usulde
olabilmek için mal aldığı top-
tanadan fatura almak istemi-
yor. Böyle olunca toptancı mal
satabilmek için belge dışı kalı-
yor" dedi.
OTOMOBİL ZAMMI (BİN TL.)
TOFAŞ E*i tyai Yeni ftya»
SERÇE 42.192 44 238
ŞAHİN 58.548 60.540
KARTAL 65.550 67.800
KARTAL-SL 78.678 82.548
DOĞAN-SL 72.900 76.476
TEMPRA SX 95.142 97.956
TEMPRASX-A 107.388 109 512
TEMPRA SX-AK 123 276 125 712
RENAÜLT Eakl flyat Yeni ftyat
R-12 TOROS 59.958 62.357
R-12SVVTOROS 68.141 70.867
R-9 GTE BROADVVAY 72.631 75.537
R-9 SPRING 62.360 64.855
R-11TXEFLAS 91.338 94.992
R-21 MANAGER 124.430 129.408
R-21 CONCORDE (Klimalı) 168.573 175.317
Tofaş ve Renault
piyasayı'ısıtıvor'
ESİN SUNGUR
Fabnkalannın bakımı için 1
ay süreyle üretimi durduran
Tofaş ve Renault, ağustos ba-
şından geçerli olmak üzere yap-
tıklan zamla piyasayı "ısındır-
mayı" amaçladı. Otomobil ta-
lebinde canlanmanın başladığı
eylül ayına kadar alıcılann yük-
sek fiyata "alışacağını" planla-
yan fırmalar, tatil sonrasında
yeniden üretime başladıklan-
nda bir zam daha düşünüyor.
Her yıl geleneksel olarak
ağustos ayında fabrikalannı
bakıma alarak, işcilerine toplu
tatil yaptıran Tofaş'ın dün acı-
klanan zam oranı yüzde 2-5,
Renault'un yüzde 4 olarak be-
lirlendi.
Yerli otomobil üreticüerinin
fabrikalann tatile girdiği bir
dönemde zam yapmalan piya-
sada "Stoklan kârla eritmeyi
amaçhyorlar" şeklinde bir yo-
ruma yol açtı. Bu yorumun
yanlış olduğunu savunan Tofaş
Oto Genel Müdürü Uğunnan
Yelkencioğlu, "Temmuz ayın-
dan bu yana stoksuz calışıyo-
ruz" diyerek şu bilgiyi verdı:
"Fabrikadan tatil öncesinde
3500 otomobil çıkacak. Bayile-
rin elinde de 3 bin dolaymda
otomobil var. Temmuzdan bu
yana ürettiğimiz bütün otomo-
billeri saüyoruz. 34 günlük
üretime de stok denmez."
Geçtiğimiz yıllarda otomobil
zamlannın 2 veya 3 ayda bir ya-
pılmasına karşılık bu yıl enflas-
yon ve dövizdeki hareketlenme
nedeniyle her ay zam yapmak
zorunda kaldıklannı anlatan
Yelkencioğlu, bu aydan sonra
eylül ve kasımda yeni fiyat
ayarlamasına gitmeyi düşün-
düklerini bildirdi. Yelkencioğ-
lu, "Enflasyonun ne olacağı he-
nüz belli değil. Eğer yüzde
60-65 dolayında olacaksa bizi 2
zam daha yapmamız kurtara-
cak. Ama farklı gelişmeler olur-
sa ona göre programımızı de-
ğiştirmemiz gerekecek" dedi.
Yelkencioğlu Tofaş'ın bu
yılın ilk çeyreğinde normal zam
programını uygulayamadığını
hatırlattı.
Şekercüer ve Pastacılar Odası Başksuu Fevzi Okumuş çocuklara bedava dondunna dağıttL
Haydi bedava dondurmaya
HÜSEYİN ERCİYAS
tZMİR - Küçük, sevimli kızçocuğu bir yandan
koluna kırmızı keçeli kalemle yapılmış çarpı
işaretini gösteriyor, bir yandan da "Vallahi ben
almadım amca, ben de dondurma isterim"
diyordu. Küçük kızm bu seslenişi karşıhğını
görüyor, dolabın karşı yanındaki amca, bir
külaha sıkışürdığı kanşık dondurmasını ona
uzatıyordu...
Pastanenin önündeki dondurma dolabı
çocuklarla çevriliydi. Bir dondurma kuyruğu
uzayıp gidiyordu, sanki bedava dondurma
dağjtıyorlardı. Bir adam dondurma dolabına
eğilip doğruluyor, hereğilip doğruluşunda bir
kaşık dondurma cıkanp külaha sıkıştınyordu.
Bir yandan ellerine dondurmalannı
tutuşturuyor, bir yandan da anlatıyordu:
"Dondurma sütten, salepten, şekerden ve diğer
katkı maddelerinden oluşur. Dondurma
besleyicidir, yararhdır, sağlıklıdır. Buz-krem
dondurma değildir. Buz-krem süttozudur,
boyadır, esanstır, yağdır, kolaylaştına suni
maddelerdir, asittir. Buz-krem yararlı değildir.
dondurmanın yerini tutamaz, dondurma
lezizdir..."
Şekerciler ve Pastacılar Odası Başkanı Fevzi
Okumuş, geçen yıldan bu yana sürdürdüğü
buz-krem karşıtı girişimlerine bu uygulamasıyla
yeni bir boyut getiriyordu. Oda üyesi
meslektaşlannın işyerlerinde buz-krem de
satmasına aldırmayıp kendince karşı koymasını
sürdürüyordu. Bir yandan çocuklann ellerine
dondurmalannı tutuştururken, bir yandan da
şunlan söylüyordu:
"Buz-krem endüstrisi sınır tanımıyor. Her yerde;
manavda, kasapta, bakkalda, tüp bayisinde,
benzincide buz-krem sattınyor. Elverişsiz
şartlarda satışın engellenmesini istiyoruz.
Dondurma ile buz-krem arasındaki fark bilinsin
istiyoruz.
Çocuklar dondurmanın tadını bilmeden
büyüyor. Onlara dondurma lezzetini
tattırmak istedim.
Bu yüzden bedava dondurma dağıttım.
Her ayın 10'unda. 20"sinde ve 30'unda bu
uygulamamı devam
ettireceğim..."
Gizli zam, temmuz faturalarında el yakacak
HÜSEYİN ERCİYAS
İZMİR - PTT Genel Müdür-
lüğü'nün uluslararası telefon
görüşmeücretlerineyaptığı"giz-
lı zam"J
tepki gördü. Elektrik
Mühendisleri Odası İzmir
Şubesi, PTT'nin uluslararası te-
lefon görüşmeleri ücret tarifesi-
ni habersizce değiştirip genel-
geyle uygulamaya koymasını
eleştirdi. PTTnin gizli telefon
zammının zam furyası içinde
gizlendiği, temmuz ayı telefon
faturalannın "el yakacağı" be-
lirtildi.
PTT Genel Müdürlüğü'nce
telefon başmüdürlüklerine
gönderilen 22.6.1992 tarihli ge-
nelgeyle uluslararası telefon gö-
rüşmelerinde yeni tarife uygu-
lanacağı bildirilmişti. PTT'nin
uluslararası iletişim kuruluşla-
nyla parasal ilişkileri ve ülke
paralan arasındaki parite deği-
şikliği nedeniyle yeni tarifenin
belirlendiği belirtilen genelgede
uygulamaya 1 Temmuz 1992'-
de geçileceği kaydedildi.
PTT Genel Müdürlüğü'nün
genelgesi yeni tarife abonelere
duyurulmadan telefon başmü-
dürlüklerince 1 temmuzda uy-
gulamaya konuldu. Tarife
değişiklığı, uluslararası görüş-
melerde kontör atış periyodu-
nun azalülmasıyla gerçekleşti.
Uluslararası görüşmelerde her
bir kontör için kademelere göre
normal ve indirimli görüşme
süreleri kısaltıldı.
PTTnin gizli zammı uyan-
• PTT Genel Müdür-
lüğü'nün uluslararası
telefon görüşme ücret-
lerine yaptığı "gizli
zam" tepki gördü.
• Yeni tarife abonele-
re duyurulmadan tele-
fon başmüdürlüklerin-
ce 1 temmuzda uygula-
maya konuldu.
• Tarife abonelerin
uluslararası görüşme-
lere ilişkin temmuz fa-
turalanna yansıyacak.
nca birinci kademede 1 kontör
için normal görüşme süresi 4
saniyeden 3 saniyeye, indirimli
görüşme süresi 6 saniyeden 4.8
saniyeye indirildi. İkinci kade-
mede normal sürenin 2.8 sani-
yeden 2 saniyeye, indirimli sü-
renin 4 saniyeden 3 saniyeye in-
dirilmesi öngörüldü. Uçüncü
kademe görüşmelerindeyse 1.6
saniye olan normal görüşme
süresi 1,2 saniyeye, 2 saniye
olan indirimli görüşme süresi
1,4 saniyeye indi.
PTT'nin "sessiz sedasız" uy-
gulamaya koyduğu yeni tarife,
telefon abonelerinin uluslara-
rası görüşmelere ilişkin temmuz
ayı faturalanna yansıyacak.
Kontör aüş periyodundaki de-
ğişmeler nedeniyle birinci kade-
mede yeralan Yunanistan, Bul-
/ dakikalık uluslararası göruşmeler
KADEMELERE GÖRE KIMİ ÜLKELER...
Birinci kademe ulkeler: Yunanistan, Bulgaristan, Romanya
Suriye, Irak, Iran.
İkinci kademe ulkeler: Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Hollanda,
Belçıka, Fransa, İspanya, Cebelıtarık, Porlekız, Luksemburg,
lrlanda, tzlanda, Arnavulluk, Malta, Finlandiya, Macarıstan,
Almanya, ttalya, İsvıçre, Çekoslovakya, Avusturya, İngıltere,
Danimarka, tsveç, Norveç, Polonya, Bağımsız Devletler
Topluluğu, Pakistan, İsrail.
Üçüncü kademe ulkeler: ABD, Mısır, Kenya, Zambia, Kıbrıs,
Çın Halk Cumhunyetı, Japonya. Tayvan, Hindıstan, A/ganislan,
Arjanlin, Brezılya, Suudi Arabistan, Kuveyt, Güney Kore.
garistan. Romanya gibi ülkeleri
arayan aboneler 1 dakikalık
süre için daha önce 5 bin 250
lira öderken, şimdi 7 bin lira
ödeyecekler. İndirimli sürelerde
yapılan görüşmelerde daha
önce 1 dakika için 3 bin 500 lira
ödenirken, yeni tarifeye göre 4
bin 375 lira ödenecek.
İkinci kademede yer alan
Hollanda, Belçika, Fransa, İs-
panya. Portekiz, Luksemburg,
Kıbns, Almanya, Avusturya,
İngjltere, Danimarka, İsveç,
Norveç. Macaristan gibi ül-
keleri arayan aboneler eski tari-
fe uyannca 1 dakikalık görüş-
me için normal sürelerde 7 bin
500 lira, indirimli sürelerde 5
bin 250 lira ödüyordu. Yeni ta-
rifeye göre bu aboneler normal
sürelerde 10 bin 500 lira, indi-
rimli sürelerde 7 bin 500 lira
ödeyecekler.
Üçüncü kademede yer alan
Amerika Birleşik Devletleri'ni
ya da Uzakdoğu, Ortadoğu,
Yakındoğu ülkelerini, Avust-
ralya'yı, Amerika kıtasından
herhangi bir ülkeyi arayan abo-
neler eski tarifeye göre 1 dakika
için normal sürede 13 bin 125,
indirimli sürede 10 bin 500 lira
ödüyordu. Yeni tarifeyle bu ül-
keleri arayan telefon aboneleri-
nin 1 dakika için normal sürede
ödeyecekJeri ücret 17 bin 500 li-
raya, indirimli süredeyse 15 bin
liraya yükseldi.
PTT Genel Müdürlüğü,
uluslararası telefon görüşmele-
rinde tarife değişikliğjne gider-
ken indirimli tarifenin uygu-
landığı saatleri de değişirdi. Te-
lefon abonelerinin bu değjşik-
likten de haberi olmadı. indi-
rimli görüşme daha önce 22.00-
08.00 saatleri arasında yapıh-
rken değişiklikle 24.00-10.00
saatleri arasında yapılmaya
başlandı. Bundan haberdar ol-
mayan abonelerin indirimli gö-
rüştüklerini sandıklan 22.00-
24.00 arasındaki telefon görüş-
meleri zamlı tarifeden ücretlen-
dirildi.
Elektrik Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi Sekreteri Macit
Mutaf. PTT Genel Müdür-
lüğü'nün uluslararası telefon
görüşmeleri ücret tarifesinde
yaptığı ve haber vermeden uy-
gulamaya koyduğu değişikliği
eleştirdi. İndirimli görüşme
saatlerinde yapılan değişiklikle-
rin abonelere bildirilmemesinin
de bir aldatma olduğunu söyle-
yen Mutaf, şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"PTT Genel Müdürlüğü ses-
siz sedasız bir tarife değişikliği-
ne gitmiş. bunu habersizce uy-
gulamaya koyarak gizli zam,
yapmıştır. Telefon ücretlerine
yapılan zam. zam furyası içinde
halktan gizlenmiştir.
Abonelenn, yararlandıklan
hizmetle ilgili ücret tarifesinde
yapılan değişikliği bilmeye hak-
lan vardır. PT yetkilileri bu
zammın neden gizlendiğini,
abonelere duyurulmadığını açı-
klamalıdır. Temmuz ayından
itibaren gelecek lelefon fatura-
lan, abonelerin elini yaka-
caktır."
IŞÇININ E VRENINDEN
ŞÜKRANKETENCt
Önce DevletTürk-lş Başkanı Şevket Yılmaz, Türk-lş'in 4O.kuruluş yıldö-
nümü nedeni iledüzenledikleri DedemanOteli'ndeki kutlama
toplantısında yaptığı konuşmada, "önce Devlet" ilkesinin sa-
vunucusu olduklannı söylemiş. Bu nedenle bazı cevrelerden
sürekli eleştiri aidıklarından yakınmış.
Sayın Yılmaz bizi bağışlasınlar ama, bu yüzden eleştiri al-
maiarı çok doğal da, bundan yakınmaları pek doğal görün-
müyor.
"önce Devlet" ilkesi bizim bilebildiğimiz kadan İle 12 Ey-
lül'ün mantığının, felsefesinin özü. Orduya devleti kurtarma
misyonu yüklemek, demokrasiyi kurtarma adına demokrasi-
nin katledildiği ihtilalleri getiriyor sonuç olarak. Devleti koru-
ma ve kollama adına insan hakları, sendikal haklar, demok-
rasi katlediliyor. Devlet soyut bir kavram olarak öylesine
kullanılıyor ki, sonunda devletin bireyleri, insanların hayatı
kayıyor.
Anayasaların, hukukdüzeninin, demokrasinin temel amacı
işte bu nedenle devlete karşı bireylerin haklarını korumak
oluyor. Bir anayasada, hukuk düzenlemesi ya da herhangi
başka bir yerde, çok fazla devletten, devleti kollamaktan söz
edildi mi, orada korkmak, kaygı duymak gerekJi oluyor. Dev-
leti kollama ve koruma, insan haklarının gaspında en güzet
kılıf, kalkan işlevi görüyor çünkü. •
Uluslararası hukukta, ilkelerde temel ölçüt işte bu nedenle
devletin bireye karşı korunması değil, bireyin ve örgüttenme-
lerin devlete karşı korunması oluyor. Bu çerçevede de işve- ı
ren çıkarları doğrultusunda işveren örgütleri için nasıl "önce
ekonomi" diye bir ilke, ölçüt varsa, işçi örgütlenmeleri için de
"önce işçi" üyesinin, çalışanın çıkarlarını koruma ve kollama
ilkesinin olması gerekiyor.
Bizim bilebildiğimiz kadarı ile 1982 Anayasası ve 12 Eylût
hukuku, uygulamaları, ulusal ve uluslararası düzeyde, "in-
san hakları, demokrasi ve sendikal haklara aykın" diye eleş-_
tiri alırken, temel ölçüt, eleştiri odağı, devleti kollama adına
bireyin haklarının gaspedilmiş olmasıdır. Uzman bılim adam-.
ları, hukukçular eleştirilerin özetini, "Birey devlete karşı ko-'
runacağına, devlet bireye karşı korunuyor" cümlesi ile özetli-
yorlar. Yanlış-anımsamıyorsak Türk-lş de 1982 Anayasası ve
12 Eylül hukukuna karşı çıkıyor. Ancak bunu yaparken "Once
insan hakları, işçi hakları" demiyor, "öncedevlet" ilkesini sa-
vunuyorsa, 12 Eylül'e, hukukuna, mantığına, anayasasına,
yasalarına karşı çıkışı da içtenlikli değil, sonucu çıkar.
Türk-lş yönetimi, sendikal ilkeler, standaröar konusunda,
uluslararası ölçüleri, ilkeleri tanıma, uygulama konusunda
hâlâ çağdaş bir noktaya ulaşamamış bir görünüm çîziyor.
örneğin uluslararası sendikacılıkta, siyasal yapısı ne olur-
sa olsun, bir işçi örgütünün ihtilal yapmış, demokrasiyi askıya
almış bir askeri-siyasi iktidarla işbirliği yapması, hele de hü-
kümet ortakhğı oluşturması değil onay görmek, düşünüle-
mez. Oysa Türk-lş'in sol kanadı dahi, 12 Eylül hükümetine
genel sekreterlerinin bakan olarak verilmesini, Türk-lş'in kol-
lanması anlamında bir çıkarcılık, yararcılık olarak görebik
miştir. Türk sendikacıları uluslararası üst örgüt ICFTU'nun/
sadece bu neden öncelikli olmak üzere, Türk-lş'in üyeliginin
askıya alınmasını anlayamamışlardır. Davranışlarının sendi-
kacılığın özü ileçelişkili, sendikalizmi katletme olduğunu gör-
mezlikten gelmişlerdir.
Şımdi de Türk-lş'te devrimcilik nutuklannda, solculukta
mangalda kül bırakmayan sendika liderlerinin, "önce devlet"
ilkesinin Türk-lş'in ideolojisi olarak açıklanmasına bir tepki
duyduklarını, hatta rahatsız olduklannı sanmıyoruz. Aslını
ararsanız Türk-lş'in sendika liderleri gerçek sendikal ilkeler
üzerinde düşünüp tartışmaya öyle pek alışkın değıller. Üze-
rinde düşünüp tartıştıklarını dahi sanmıyoruz. Umalım birileri
çıksın da, bizi önyargımızdan, ya da karamsariığımız, umut-
suzluğumuıdan ötürü utandırsın.
40. yıldönümünü kutlayan, resmi istatistiklere göre 1.5 mil-
yonun üzerinde işçiyi örgütlemiş görünenTürk-lş'in.sendika-
cılık ilkesini "önce devlet" olarak açıklaması, Türk işçi ve
sendikacıhk hareketinin bize göre ciddi bir ayıbıdır. Bu acıkla-
ma uluslararası üst örgütlere aynen çevrilip gönderilmışse,
uluslararası sendikal platformda Türk-lş aleyhine zaten var
olan güvensizliği biraz daha sarsacaktır. Türk-iş'in 12 Eylül
sürecınde büyük güven bunalımından sonra, 1982 Anaya-
sası'nın yürüriüğe girdiği dönemdeki karşı çıkışlanndan baş-
layarak, son genel kuruluna kadar zaman zaman etkili ve
dinamik mücadelesı, olumlu puan toplamasını da sağlamıştı.
Ancak bir ileri-iki geri adımları nedeni ile güvensizlik tablosu
da çizmişti. Son genel kuruldan bu yana ise ne ulusal ne de
uluslararası platforma sunabileceği ciddi bir işçi hakkı, sendi-
kal hak mücadelesi örneği yok gibidir. Konfederasyon olarak
Genel Başkan'ın açıkladığı gibi, gerçekten "önce devlet" ilke-
sini savunacaksa, anayasa, yasalardaki yasaklara karşı çı-
kışları, referandum, seçim kampanyalarındaki zaman zaman
etkili politikaları, mitingleri ve eylemlerı ile kazandığı artı pu-
anların da tamamını silip süpürecektir.
Türk-lş liderlerinin sendikal ilkeler ve standartlarla çelişen
ilkesiz politikaları sadece kendilerini bağlamıyor. Eksi hane-
sine yazılan sadece kendi liderlikleri ya da Türk-lş olmuyor,
ne yazık ki Türkiye'de işçi hakları, sendikal hareket, demok-
rasi büyük yaralar alıyor. 40. yıldönümünde, gerçek sendikal
ilkeler ve işleve kavuşmuş bir Türk-lş göremesek de, oöylesi-
ne yanlış yerde olmayan, sendikal ilkeler ve işlevle ters ko-
numda bir Türk-lş görmemeyi dilerdik. Her seye rağmen
çözümün, dagılması değil, toparlanması olduğunu da vurgu-
lamak ve 40. yıldönümünü kutlamak isteriz.
trül uretıcısı
yine gülemedi
GÜLÇİN İLCİ
BURDUR - Gül çiçeği ta-
ban fıyatlannın geçen yıla
oranla yüzde yüzün üzerinde
artünlmasına karşın Burdurlu
gül üreticisi, Gülbirlik'in ücret
ve ödeme politikası yüzünden
kampanyada umduğunu bu-
lamadı. Bu yıl da "Gülbirlik
mi. tüccar mı" ikilemine düşen
üreüciler. haziran ayında tes-
lim ettikleri ürünün bedelinin
ödenmesini bekliyorlar.
Gülbirlik'in ödeme şeklinin
ve zamanının belirsizligi yine
özel sektörün işine yaradı. Gül
üreticileri, ürünlerinin bedelini
bir yıl sonra Gülbirlik'ten al-
mak yerine, düşük ama peşin
fiyat uygulayan özel sektörü
tercih etmek zorunda kaldılar.
"Gülümüz elimizde kalır
korkusuyla özel sektörün öde-
diği düşük fiyata boyun eğiyo-
ruz" diyen üreticiler, geçen yı-
Uarda ürettiği gülyağını bile
satamayan Gülbirlik'in ve
onun ödeme politikasından
yararlanarak düşük fıyaü ka-
bul ettiren özel sektörün, Türk
köylüsünün garipliğinden ya-
rarlandığını öne sürdüler. Gül
üreticileri, "Gül çiçeği hemen
işlenmesi gereken bir ürün.
Yağını kendimiz çıkardığı-
mızda bir süre muhafaza ede-
bilsek fırsatçılığı önleriz. Buna
gücümüz yok. O zaman ya
devlete ya da özek sektöre sa-
tacağız. Tck çaremiz bu. Gül-
birlik, ürünümüzün bedelini
kampanya döneminin bi-
timinde ödese ya da ne zaman
ödeyeceği belli olsa bu duru-
ma düşmeyiz" diye konuştu.
Burdur'da 25 mayısta baş-
layıp haziran ayı sonunda
sona eren gül çiçeği ahm kam-
panyasında aslan payını, yine
yüzde 51'i Fransız sermayeli
Çinef kaptı. Teknolojisi nede-
niyle işleyebilme gücü olan Çi-
nerin yüzde 43 hisseli ortağı
Burdur Gül Nane, Anason vb.
Esans Nebatlan Üretim ve Pa-
zarlama Kooberatifi Başkanı
İshak Erkaya, Burdur gülcü-
lüğünün kurtancısı olarak gö-
rülen Çinefin ülkemiz ekono-
misine etkilerini şöyle değer-
lendirdi:
"Çinef in yabana ortaklan
piyasanın hakimleri. Üretici-
nin haklannı korumak üzere
kurulmuş_bir kooperatifle or-
taklık eden Fransız şirketih
yaptığı, kontrollü bir alım
satım değil. Yöneüm ellerinde.
Burdur'da üreülen malı, kendi
yönetim anlayışlan içinde Av-
rupa"daki temsilciliklerine pa-
zarlıksız aktanyorlar. Türki-
ye'deki gülyağı bedelinin alt>-
nda. bir fıyatla gülyağı ihraç
ediliyor. Böylece bir noktada
döviz de kaçırabiliyorlar.
Kapasiteleri ellerinde rezerV
olarak bulunduğu için Türki-
ye'deki fıyatm oluşmasına etki
ediyorlar. Buradaki şirket,
Avrupa'daki büyük şirketleri-
nin sömürücülüğüne nüve teş-
kil ediyor."