Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 4AĞUSTOS1992SALJ
12 DIZIYAZI
1.2milyar nüfuslu Çin'in başkentinde 12 milyon insan yaşıyor
8 milyon bisiklet, 8 m2
ev
20 yıl önce bir kıvılcım bütün bozkın tutuşturacak diye
bekliyorduk. Şimdilerdebozkırda gökdelerüer ve yabancı
marka otomobillerin dev reklam panolan var. Güneş batınca
âlem-i Pekin don-gömlek ve pijamalarla kaldınmlara seriliyor.
Sıcağa ve 8 metrekarelik evlere karşı tek çare sokak.
JLetekin sokaklan, her an stadyum boşalmış bir semti
andınyor. Bisikletliler ahesteçeviriyorpedallan. Ağırçekim
fılmlerdeki gjbi. Bisikletlilerin başbelası yayalar.... Otobüs,
troleybüs ve minibüslerde boş yok. Gülümser ifadelerle tıklım
tıklım caddeler. Oysa ortada gülünecek bir şey yok.
Dikiz
aynasından
bakışlar
Bir turist, Pekin 'de 7gün... Ne
yapar? Ne yapmaluhr?Neleryaptı?
Nelergördü, içti, yedi. duydu,
kokladı ve hatırladı? Bu sorulara
yanıt arayacağım.
1992, Çin de "Turizmin Altın Yılı."
Karpuz Festivali'yle Türk
Günleri'nin çakıştığı terrmuz başında
Pekin 'de bir hafta kaldım. Aslında
tatildeydim. Amagazetecilik benim
için bir meslekten çok, bir ruh hali ve
biryaşam tarzı olduğu için turist
olarak bile notlarımı tuttumJotoğraf
çekerken hep resimaitlartnı
dûşündüm. Videokameramıda
ekranagöreayarladım. Buturistik
geziden önceya da sonra
kilaplıklara, alışverisleredalmadım.
Pekin 'de bilgiaiınması gereken
kişilerlesöyleşilerdeyapmadım.
Tamamen öznel izlenimlerimi
derledim. Kişiselolarak Pekinya da
' 'Benim özel Pekinim "çıktı ortaya.
Bir turistin gözlemleriyani... A ma bu
turistingeçmişiruk, 70'liyıllarda
"Mao", "Büyük Proleter Kültür
Devrimi'',' Pekin Information''
dergisi, "Başkan Mao nun Seçme
Eserleri", "DörtlüÇete" ve
''Revizyonizme karşı göğüsgerelim''
kampanyaları vardı. Geçmişin kitabi
bügileriyle gördüklerim arasında bir
kıyaslama...
Buyazı dizisinde, Pekinlilerin günliik
yaşamını, gazete, radyo ve
televizyonlarım, sokak ekonomisini
ve turizminigördüğüm kadarıyla
aktarmayaçalışacağım. "Tek Parti
Kapitalizmi''ya da ''Kapitalizmin
Çincesi: Yabancı Sermaye ile Ortak
Girişimler" (Jomt Venture)
konusunu ele ahrken Çin işi
sosyalizmin günlük hayattaki
yansımalartnı betimJeyeceğim.
Ayrıca başkentin ' 'tarihi ve turistik
güzelliklerinisunarken, "Yanıtsı:
Sorular'' köşelerinde hem
yabancılarm hem de Çinlilerin
ûzerinde düsündûklerikonuları
sıralayacağon. R.D.
Pekin'de çöpçüler ağrzlannı, beyaz
bir mendflle örtûyoriar.
aıııtsızsorıılai'
Uzakdoğulu
çekikgözlü
bisikletçi
• tki eksik - Pekin'de 8 milyon
bisiklet var. Hepsinin kilidi, çınçını
ve frenleri var. Ama neden dikiz
aynası ve farlan yok?
• Kftksel pratik ama... • Sadcce
Pekin'de 8, bütün Çin'de 300
milyondan fazla bisiklet var da,
neden dünya bisiklet
şampiyonalannda ya da Fransa
Turu'nda hiçbir Çinli bisikletçi
kayda değer bir başan sağlayamadı
bugüne kadar?
• Ya tutarsa? - Pekin'de motorlu
araçlann şehir içinde saatte 40
km'den hızlı gjtmeleri yasak.
Otobüs, troleybüs, taksi ve minibüs
dışında motorlu araççok az. Ama
ışıklı panolanndaki Mazda,
Peugeot, Ford reklamlan hedefine
ulaşırsa ne olacak Pekin trafığinin
hali?
• Gözlerimebak! -Avrupablar
ve biz, Çinlilere, Japonlara tüm
Uzakdoğu Asyablara "çekik gözlü"
diyoruz da onlar bize neden
"yuvarlak gözlü" demiyorlar?
• Merkez neresi? - Avrupahlar ve
biz, Çin, Japonya ve Kore'nin
bulunduğu bölgeye "Uzakdoğu"
diyoruz da Çinliler Avrupa'ya
"Kuzeybau" mı diyorlar?
— 1 -
Rahmetli Turan Güneş, Kıbns ha-
rekâu sırasında dışişleri bakaru olarak
Çin'deydi. Apar topar Türkiye'ye
döndüğünde gazeteciler havaalanında
"Efendim, nasıl buldunuz Çin'i" diye
harcı âlem bir soru sormuşlardı. O da
sadece "Çok kalabahk" deyiverip ge-
çiştırmişti bu soruyu.
Bense Çin'i ve Pekin'i Mao'nun
"Yeni Demokrasi" ve"Yunnan Ko-
nuşmalan" kitaplanndan, sonra "Kı-
zıl Kayalar" romanıyla "Uzun Saçlı
Kız" operasından öğrenmiştim. Pe-
kin'deki kitapçılarda bu romarun Çin-
ce orijinalini aradım ama bulamadım.
tstanbul'da ise yeni baskısı yapılrnış.
Tıpkı Mao'nun Seçme Eserleri gjbi.
20 yıl önce Paris'te Çinli arkadaşla-
rım vardı. O zamanlar onlara "Yol-
daş" diyorduk. Her hafta "Pekin In-
formation" dergisini okur, kimi
zaman çeviriler yapardım. Edgar
Snow, Norman Bethune gözümde bü-
yük enternasyonalist kahramanlardı.
Lin Pıao'dan Liu Şaoşi'ye kadar bü-
tün revizyonistlerden nefret edilmesi
gerektiğini öğrenmiştik. Çu Teh'ten
Cu En Lay'a kadar 4. ve 8. Yol Or-
dusu'nun komutanlannın isimlerini,
Çin Komünist Partisi Merkez Komı-
tesi Siyasi Bürosu Daimi Komitesi'nin
13 üyesini tarurdık o zamanlar. Çin ta-
rihini Türkiye tarihi kadar öğrenmeye
çalışırdık töplu etütlerde.
78-80 yıllan arasında da Çin'in Viet-
nam'a saldırmasını "Çin, Vietnam'ı
berhava etti" başlığıyla kutlayan bir
günlük gazetede çabşmıştım. Parazit-
ler arasında Pekin Radyosu'nun ince
şiveli Türkçe yayımlanru banda kay-
dedip metin ûzerinde saatlerce tartış-
mak, Pekin'in nasıl bir kent olduğunu
öğrenmek için gerekli miydi? Belki de-
ğıldi ama pişmanlık sözcüğü sadece
pişmaniyeyi haürlaüyor bana.
Pinochet, Şili'de kanlı bir darbeyle
işbaşına gelirken Çin BüyükelçilığT-
nin kapısının muhabflere kapanması-
nı, Hua Guofeng'ın, İran Şahı devril-
meden kısa bir süre önce Tahran'da
Pehlevi'ye övgüler yağdırmasını, "3
Dünya Teorisi" ile zor da olsa açıkla-
yabiliyorduk. Bizım o zamankı muha-
liflenmiz "Neymiş o 3 Dünya Teorisi?
Bir bu dünya vardır, bir de öbür dün-
ya" dediklerinde, kendilerini "proleter
ideolojik" ciddiyete davet ederdik.
Gelmezlerdi.
Oysa ki bir kıvılcım bütün bozkın
tutuşturacaktı. Sabırla ve inançla bek-
liyorduk. Dolayısıyla Pekın'e gitme-
den önce aslında yeteri kadar, hatta
fazlasıyla fıkri altyapım ve bilgim var-
dı. Gözlerim henüz yuvarlaktı.
Her ne kadar 89'da Tiananmen
Meydanı'ndaki tanklı "proleter" boy
gösterisi oldukça rahatsız edici olsa da
ve koskoca Pekin'de kimse beni eski
kimliğimle tanımayacağı için ver elini
Pekin.
Tekerleği ve bisikleti Çinliler
yarattı
Başkentte ilk bakışta bir Doğu Av-
rupa havası var. Binalar iri ve gri. Ger-
çi yeşillik çok. Ağaçlar gür, ama kışın,
kötü cins kömür kullanılması nede-
niyle olağanüstü çevre kirliliği varrruş.
Yazın, çöpçülerin ağızlan ameliyat
masasındaki operatörler ya da sokak-
ta yürüyen Michael Jackson gibi be-
yaz bir mendille kapalı.
Pekin'in nüfusu 12 milyon. 8 milyon
da bisiklet var. Anayollar çok geniş.
Otobüs, troleybüs ve diğer araçlann
saatte 40 km'den süratli gitmeleri ya-
sak. Trafik sorunu, bu sınırlama ve
araç sayısırun şimdiük az olması saye-
sinde cözülmüş sayılır. Yol ağızlann-
da hem trafik lambalan (orada da
san-kırmızı-yeşil!) hem de beyaz eldi-
venli trafik polislen var ama onlar ga-
liba sadece motorlu araclar için, çün-
kü bisikletliler ışık ve polis tarumıyor.
7 günde ana caddelerde ölümle so-
nuçlanan sadece iki kazaya rastladık.
İkisinde de bir kavşakta bir araba bir
bisiklete çarpmıştı. Bisikletliler için en
sağ kulvar aynlmış. Orada sakin sakin
pedal çeviriyor milyonlarca Pekınü.
Bu aheste gidişatı kimisi mevsim sı-
cakhğı ile açıkladı. (Temmuzda sıcak-
lık gündüz 38, akşam 25 derece).
Kimisi ise derin bir ideolojik gerekçey-
le: "Çin'de 40 yıllık sosyalizm, insanla-
nn tümünün eşit olduğunu öğretmiş
ve kavratmış. Bu nedenle hiç kımse
birbiriyle yanşmıyor, bisikletliler de
birbirlerini geçmeye çalışmıyor."
Her ikisi de doğru
Başkentin merkezindeki otelden
yaklaşık 10 km uzaklıklaki hayvanat
bahçesine bisikletle gittiğimizde her iki
gerekçenin de doğru olabileceğini gör-
dük. Çinlilerin hiçbir konuda acelesi
yok. Zaten imparatorluk döneminde
inşa edilen tüm tapınak, saray ve bah-
çelerin isimleri hep sükûnetle bağlantı-
b; Rüzgârkıran Takı, Göksel Banş
(Tiananmen) Meydanı, Cennet Tapı-
nağı, Cennet Köprüsü. Demir Arslan
Kapısı, Pembe Bambu Parkı, Beyaz
Bulut Tapınağı, Mavi Bulut Tapınağı.
Cennetsel Banş Tapınağı, Lama
Uyum ve Banş Tapınağı, Selvi Yolu
Tapınağı...
Bu tanhi gelenekle. kadın-erkek,
genç-yaşlı bisikletliler de ağır çekim
filmlerdeki gibi seyrediyor. Bisikletli
rin baş belası yayalar. Çınçınlar hep
onlar için çabyor. Bisiklet bu kadar
çok olunca haliyle bir park sorunu cı-
kıyor ortaya. Ama belediye, Çince
deyişle Pekin Yerel Halk Hükümeti,
kaldınmlan parselleyerek ve başlanna
da bırer yaşb değnekçi koyarak bu so-
runu çözmüş. Fişler kesiliyor ve işini
bitiren, bisikletinin kilidini acıp evinin
yolunu tutuyor.
BİR TURİST
PEKİN'DE
7GÜN...
RAGIP OURAN
İdeolojik bir açıklama: Sosyalizm Çinlilere eşitliği öğrettiği için hiçbir bisikletli önündekini geçmeye çabalamıyor.
Çin'de her aileye bir çocuk politikası başarıyla uygulanıyor. Uygur Türkleri ise bir çocuğu yeterli görmüyor.
Güneş batınca Pekinliler sokakta.
Kımı taburesını, kımı koltuğunu alıp
kuruluyor kaldınma. Yerc kâğıt senp
kestirenlere hatta yatağını abp dışan-
da uyuyanlara da rastladım. Gazete,
kıtap okuyanlar. sohbet edenler. ıs-
kambil ya da dama oynavanlar don-
gömlek senlmışler kaldınmlara. Ne-
deni? Sıcak tabiı ki önemli bir faktör
ama bu kez \ine derin sosyo-ekono-
mık bir gerekçe var: Pekin'de kişi başı-
na ortalama 8 metrekare konut düşü-
yor. Evlerde banyo yok. herkes ışye-
rinde yıkanmak zorunda. İki kez
nîinibüse bvndiğımde banyosu olma-
yan işyerinde çalışanlara da rastladım.
Ama Pekin'in güzel bir kokusu var yı-
ne de. Daha önce Peşaver'den ve Kâ-
bil'den tanıdığım bir koku Tozlu,
san. baharath biraz da ağır rahi>ah,
meyveli bir koku.
Pekin'de gökdelen tipı toplukonut-
lar da var, 1949'dan sonra vapılmış.
ama çoğunluk Hutong denilen gece-
kondu benzen evlerde vaşı\or. Dara-
cık toprak yollardan, dar kapılardan
gınliyor evîere. Tck göz evlcr, daha
doğrusu odalar avluya açıbyor. Avlu-
da genellikle bir masa, bir musluk ve
onlarca bisiklet. İçine kapanıklık da
Çinblerin karakteriymiş.
Bir Amerikan esprisi, "Çin'in nüfu-
su neden bu kadar fazla. biliyor musu-
nuz" sorusuna "Çünkü sabah 04.00
ila 07.00 arasında bütün Çin'i baştan
başa geçen ve düdük çalan bir tren
varmış. Insanlar o saatte uyandıktan
sonra da başka bir şey yapmazlarmış"
yanıtını verir. Tren geçse de geçmese
de ana-baba, anneanne-babaanne. ye-
ğen, hala. dayının hep bırlikte yaşadığı
bu mını-evlerdc, Mao'nun 1949'dan
sonra önerdiğı nüfusu arttırma politi-
kası anlaşılan çok sessiz ve derin bir
şekilde havata geçinlmış. Zaten vakla-
şık 10 yıldır "Bir aileı Bir çocuk" politi-
kası parti önderlığinde uygulanıyor.
Uçakta Urumçı'>e kadar birlikte sc-
yahat ettiğimiz L'vgurlularsa (Doğu
Türkıstan) bu parti politıkasını hıç
kavramamışlar Her bıri en az 5 çocu-
ğu olduğunu söv ledi. Tıpkı Filıstınlıler
\a da ışgal altında yaşayan diğer halk-
lar vc sömürge milletler gibi Doğu
Türkistanblar da Çin egemenliğine
l arşı nüfusla da karşı çıkmak amaan-
dalar.
Çinbler için "ecüş-bücüş" gibi ırkçı
deyişler kullanıbr. Hiç de öyle ufak te-
fek değillerdi benim gördüğüm Pekin-
liler. Sokaklar her an stadyum dağıl-
mış bir semt gjbi. Tek tük göbekliye
bile rastladım. Beslenmeleri son derece
dengeli: et ve sebze temelinde. Bol ba-
lık ve deniz ürünü var Çin mutfağjnda.
Ekmek yok. ama hamurlular, pirinç
ve makarna çeşitleri lezzetli. Soslar ve
baharatlarsa bızım damak tadımıza
göreçok zengın.
İnsanlann yüzleri sanki daimi gü-
lümsemede. Belkı de elmacık kemikie-
nnın çıkık ve gözlerinın çekik olması
genelde gülümser bir ifade yansıtıyor.
Avnı şekilde düz beyaz tenleri de bu
gülumseme ımajına denk düşüyor.
Oysa ki ortada gülümsenecek pek bir
$e> vok...
Yarın: Pekin'de
standartlar
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKd
Hadim'den Dikill'ye...
Yeğenim Mustata Gelmez'in ölümünü Yalova'da öğrerv
dim. "Köy Enstitüleri" ile ilgili açıkoturumdan sonraydı; bir
gün önce Yalova'da gördüğüm, amcamın torunu Muzatfer
Yazgan şöyle dedi:
- Buralarda olduğun için kara haberi bilmiyorsun her-
halde. Ben de bugün öğrendim; yegenin "Küçûk Mustafa"
ölmüş. Başın sağolsun!
Birlikte otele gidip, ablamı aradık Hadim'i, ona başsağlı-
ğı diledik. Yalova'dan, "Dünya Kitap Kulübü"nün düzenle-
diği etkinlikleri yarıda kesip, Ankara'ya dönmek istiyor-
dum. Ankara'dan da Hadim'e geçecektim.
Yalova'dan Istanbul'a deniz otobüsüyle«geçtim, Kaba-
taş'tan Cağaloğlu'na otobüse bindim. Teyzemin oğlu
Mevlüt Hitapoğlu'nun dükkânı var Cagaloğlu'nda Kurt Iş
Ham'nda, doğruca oraya vardım.Saat erkendi, gazeteye
daha kimse gelmemiş olmalıydı. Teyzemin oğlu Mevlüfle
oturur, söyleşir, sonra bir ara Cumhuriyet'e de uğrardım,
öyle yaptım. Mevlüt'ün ağabeyi Mehmet de kısa bir süre
önce ölmüştü; ona başsağlığı diler, iki teyzeoglu dertteşir-
dik.
Mevlüt daha gelmemişti, dükkânda oğlu Koray vardı. Az
sonra geldi, yeğenim Mustafa'nın ölümünü ona söyleme-
liydim. Saliha teyzemin çocukları sıkıntılar içinde büyü-
müşlerdi. Çerçilik yapmışlar, pazar pazar dolaşıp kolonya
satmışlar, tecimer (tüccar, işadamı) olmuşlardı. Saliha
teyzemin çocukları altı kardeş, Hakkı, Mehmet, Mevlüt,
Mustafa, Ali Osman, Abdullah tümü biribinnden tatlı in-
sanlardı. Saliha teyzemi çok severdim; başında kalpak
gibi kocaman fesi, fesinde delinmiş paralardan süsü ile
hiç gözümün önünden gitmezdi. Biz onun canı cigeri ye-
ğenleriydik. Babam anamı, Mernek köyünden Hocala kö-
yüne kaçırmışn. Mernek
1
in adını değiştirmişler, önce Kızıl-
kaya, sonra da "Gül"lü bir ad koymuşlar; ne haklan var
buna? Neymiş, "Mernek" sözcüğü Rumcaymış. lyi ya, kö-
yün geçmişini, tarihini de anlatıyor; niye değiştirirler ki?
Babamın, anamı nasıl kaçırdığını bir "Ankara Notları"nda
anlatmıştım...
Doğduğum, büyüdüğüm yerlere çok az giderim, seyrek
giderim. "Babaevi" çok duygulandırır, çocuklâr gibi ağlar
dururum! Hadim'deki babaevi çok büyüktür, eniştem 142
metre kare olduğunu öyledi. Altı da ahır. Ankara'da Çan-
kaya'da oturduğum ev 65 metre kare; düsündükçe, babae-
vi saray gibi geliyor! Düz damtı evin uzun, kocaman bir
sofası var. Her birine "ev" dediğimiz dört odası var. Ablam
bana "Yılanlı ev"i ayırmışt yatmak için. Obür odaların ad-
ları şoyle: "Tavanlı ev", "Karakarılı ev", "Kiler", "Yılanlı
ev"; benim yattığım odada, çocukluğumda yılan çıktğı için
"yılanlı ev" adını takmıştık. Meryem Ablam:
- Kardeşim, sana "Yılanlı ev"i ayırdım! dedi. Konya'dan
Hadim'e günde iki kez otobüs varmış; öğleyin saat 12.00'-
de bir de akşam saat 18.00'de. 12.00 otobüsüyle gittim.
Otobüste, hemşerilerim Kerim Uysal'la, Mustafa Kozan
da vardı, yolcular arasında. Kerim Uysal, şofördü, "Deli
Kerim" derlerdi ona. Belki atılgan, yeniliklerden yana ol-
duğundan "Deli" deniyordu. Mustafa Kozan'ın soyuna da
"Çakallar" denirdi, oda "Çakal Mustafa'ydı. Çakal Musta-
fa, babamın yanında çalıştı, aşçılık öğrendi. Kerim Uysal,
kırk yıl önce Konya'da "öğüt" gazetesinde, yazılar yazdı-
ğtm sırada, bir yolculukta başka bir kişiyle tartışırkenşöy-
le demişti:
- Benim kamyonumda, gazete muharriri Mustafa Ek-
mekçi var, demişti. Anladığım Kerim Usta posta koyuyor-
du! Kerim Uysal, her zaman ileriden, doğrudan yana
olmuş bir kişiydi. Onu gördüğüme çok sevinmiştim. O, Ab-
dülezel Paşa'nın torunlarındandı. Sarıoğlan'ı geçtik, Yeni-
köy'e varınca gördüm ki Yeniköy, elli yıl önce ne ise öyle
duruyor! Elli yıl önceki taş-kerpiç yiğinı evler azıcık daha
yıkılmış! Bu yoksul çocuklâr, elli yıl önce, buradan geçer-
ken gördüğüm, yoksul çocukların torunları olmalı! Adları
bile değişmemiştir belki, ne bileyim?
Eğiste deresini geçerken, vaktiyle korkardık. Kimi, tepe-
nin başında iner, karşı tepeye dek yürürdü. Burada kaç
kamyon, kaç otobüs uçuruma yuvarlanmış, insancıklar öl-
müştü. Eğiste'den gülümseyerek geçtik; Eğistelilerin fık-
raları ünlüydü, Nasrettin Hoca fıkraları solda sıfır kalırdı!
Hadim'e varınca, çarşıya gelmeden ındim otobüsten.
Kimseye görünmeden eve ulaşmak istiyordum. Içime bir
karamsarlık çökmüştü. Doğa yaşlanmıyor, biz yaşlanıyor-
duk; işte karşıda "Deliktaş", "Sivri Tepesi", "Iprim Tepe"
öylece duruyorlardı. Soğuk sularından içtiğim, "Hamza
Çeşmesi" çevre yolu geçeceğinden yıkılmış...
Ablama, Mustafa'nın eşi Münevver'e, oğlu Alper'e kızı
Pınar'a, Kamil enişteme "başsağılığı" diledim. Mustafa
Gelmez, yeğenim ya, eniştemin oğlu. Kamil Enişte'nin.
Gömütlüğe gittik. önce babamın gömütüne uğradık; gö-
müttaşında, "Hocalardan Katipoğlu Mehmet Ekmekçi"
yazılı. Kardeşi Muharrem amcam, Muharrem Yazıcı da
yanında yatıyor. Anamın, Fatma Ekmekçi'nin gömütü azı-
cık uzakta, ona gittik. Gömütünde kurumuş otlar, toz top-
rak vardı, ellerimle düzeltmeye çalıştım. Anacığım, öyle
mi olsun isterdi? "Mezarıma çimenler döşensin, yoksa
yatmam!" derdi.
Hadim'den karamsar ayrıldım, izlenimlerim iyi değildi.
Ankara'ya döndüm, Dikili'ye gidecektim...
BULMACA
6
SOLDANSAGA:
1/ Mesleğini yapa-
bilmek için gerekli
bilgi ve ustalığa sa-
hip olan. 2/ Kâğıtla-
n bir arada tutmaya
yarayan madeni çen-
gel... Bir zekâ oyu-
nu. 3/ Mürekkebi
kurutmak için kulla-
nılan çok ince kum...
Kolayca kandınlabi-
len, aptal anlamında
kullanılan argo söz-
cük. 4/ Adapazan
Ovası'na verilen bir
başka ad... Karakter.
5/ Üstünde ölü yıkanan kerevet. 6/
Rütbesiz asker... Ekinlere zarar ve-
ren bir böcek. 7/ Hoş kokulu ve ba-
harlı meyveleri anason gibi kullanı-
lan otsu bir bitki... tlkel benlik... 8/
Irmaklan geçmek için kullanılan
sal... Bir nota. 9/ Kundak çocukla-
nnın tepelerinde görülen kepek ta-
bakası... Gürgengillerden, kerestelik
bir ağaç cinsi.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Mezar. 2/ Süt ve yogurt çalmaya yarar küçük yayık... Bir
bankanın, sattığı menkul kıymetleri geri satın alma taahhüdü-
ne verilen ad. 3/ Ege ve Akdeniz'de yaşayan eti lezzetli bir ba-
uk... Briçte bİT roberi oluşturan iki bolümden her biri. 4/ Uğ-
raş... Bir tür ince meşin. 5/ Gelin olacak kıza erkegin verdigi
para ya da armağan. 6/ Düşünce... Türlü bitkilerin yaprak ve
kabukları ile kokulandınlmış acımtırak bir içki. 7/ Ürünü mal
sahibi ile yan yanya bölüşerek çabşan işçi... Yan memnunluk
beürten ünlem. %/ Kışa kadar saklanabilen, san renkli bir çeşit
üzüm. 9/ Karadeniz'in kuzeyindeki iç deniz... Göğüs.
VEFAT
Sevgiü Leylaağım.
Seni erken kaybetmenin üzûntüsü jçindeyim.
ömür boyu özleyeceğim.
CAIVTEYZEN