Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMMUZ1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CUMHURIYETTEN
OKURLARA
ÖZGENACAB
Dinozor Titizliği...
"Cumhuriyet" okurunun önemli bir özeliiği vardır. De-
nilebilir ki "Cumhuriyet okuru" bir dedektifir titizliği için-
de gazetesine önce bakar, sonra okur, daha sonra da
kuşku duyduğu noktalara büyültecini yöneltir.
Geçen hafta Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter
Petrosyan'ın, muhabirimiz Sinan Gökçen'i uçağı ile Eri-
van'a götürmesine değinmiştim. Hemen e^tesi günü bir
bayan okurdan kısa bir eleştiri notu aldım.
Özetle, olayı benim ve Sinan'ın farklı yazdığtmıza dik-
kati çekiyor ve ardından abartıp abartmadığımı soruyor-
du. Sinan'ın yazısını bir daha okuduğumda adını açıkla-
mak istemediğim okurumuzun haklı olduğunu gördüm.
Ancak araştırma sonucunda Sinan'ın Erivan'dan güç
iletişim köşulları altında geçtiği haberinde. bu çelişkiye
yol açan bir cümlenin düştüğü anlaşıldı.
Bu tür titizlikler içeren çok çeşitli mektuplar alıyoruz.
Ancak bunlar içinde en ilginç uyarı, çok yaKinımdan, oğ-
lum Deniz'öen gelmişti.
Anımsarsınız "Cumhuriyet Bilim Teknik" ekini tanıtmak
amacıyla 1.5 yıl önce bir TV reklamı hazırlanıp gösteril-
mişti. Reklamda bir mağara adamı bir dinozorun kafası-
na bir sopa vurup, avlıyordu. Ondan sonra da ters yüz
yaptığı dinozoru sürükleye sürükleye götürüyordu...
O zaman 4.5 yaşında olan ve dinozor cinslerini ezbe-
re bilen oğlum bu reklamı TV'de görür görmez "Baba!
Bureklamyanlış... Böylebir şey olamaz..." demiş ve ne-
denini sorduğumda şu yanıtı vermişti:
"Dinozorların yaşadığı dönemde insanlar hiçbir zaman
yaşamamıştı. Dinozorlar ile insanlar arasında 25 milyon
yıl fark vardı..."
Bu olayı daha sonra anlattığım değerli paleontolog Prof.
Dr. Berna Alpagut "Olamaz!.. Biz öğrenciterimize bunu
sınavda soruyoruz..." demişti.
önemli olan, çocuk da olsa okurun dikkat ve titizliğiy-
di... Petrosyan olayında önemli olan ise ben de dahil bir-
kaç arkadaşımtzın dikkatsizliğiydi. Bayan okurumuz ha-
tamızı bağışlamamış, bir Agatha Christie edasıyla olayı
ortaya koymuştu...
• • *
Bugün adlarını vermeden iki öğretmen okurumuzun
mektuplarından alıntılar yapmak istiyorum. Birincisi:
"Ben diğer gazeteleri sık olmasa da izlemeye çalışıyo-
rum. Ama Cumhuriyet'in tadını, doyuruculuğunu bulamı-
yorum. Cumhuriyet okuru olmayı kendimce onur sayıyo-
rum. İlkokul öğretmeniyim. 15 yıllık da Cumhuriyet okuru-
yum. Gazeteyi günlük olarak takip edemiyorum. Köyümü-
ze diğer gazeteler getiriliyor. Kahvelere getiyor, insanlar
özellikle resimlerine bakmak için alıyorlar sanki o gazete-
leri... Hepsini on beş dakikada bitiriyorum. Haftada 4-5 gün
Cumhuriyet aldırıyorum şehre gidenlere. Hem herkese ge-
tirtemiyorum gazeteyi, hem de tek maaş calıştığım için
ekonomik olarak zohanıyorum. Her gün almak istesem bile
bulamıyorum. Şehre gidecek insan bulmak, gazete almak
zor oluyor."
İşte, Türkiye'de gazete satışının artmayış nedenlerin-
den biri... Üstelik, Türkiye'nin 3. büyük kenti İzmir'de...
Balıkesirli öğretmen okurumuz ise "Bir şehirden diğer
şehirlere giderken otobüsün 6n koltuklarında ya da bize
yakın koltukta Cumhuriyet okuyan birini görünce o ada-
ma ısınıyoruz. Hemen kaynaşıyoruz. İnanın bu duyguyu
diğer gazetelerin hiçbirinde buiamazsınız " diyor.
Doğru söze ne denir ki?
• • •
SBF'den ve meslekten ağabeyim Mehmet Ali Kışlalı
"Bab-ı Ali Magazin"de, Amerikan Associated Press (AP)
Haber Ajansı'nın 6O'lı yılların sonunda, 70'li yılların ba-
şında Ankara temsilciliğini yapmış Nick Ludington ile bir
söyleşisini yayımladı.
Ludington AP'nin Ortadoğu temsilciliğinaen, geçen yıl
sonunda VVashington bürosunda önemli bir bölümün ba-
şına atandı. İki yıldır Türkiye'ye gelmemiştı.
Söyleşinin bir bölümünde Türkiye'deki değişiklik konu-
sunda şöyle diyor:
"...Cumhuriyet gazetesinde olup bitenler de ilginç. Ben
her geldiğimde gelişmeleri izlemek için Cumhuriyet oku-
rum. Amerika'da iken de Cumhuriyet'in haftalık (Cumhu-
riyet Hafta) yayınını izliyorum. Gazetenin kendisi hakkın-
da yaptığı yayından bir şey anlayamamışttm. Çok esra-
rengiz şeyler oluyor diye düşünmüştüm. Yaşar Kemal'in
(Cumhuriyet'e yardım edin) çağrısı falan vardt. Karşı olan-
lar da vardı herhalde... Buraya gelince olup bitenleri an-
lamaya çalıştım. Umarım Cumhuriyet yayınına devam
eder. Türkiye'nin en ciddi gazetesi. Benim gibi Türkiye'-
de olup bitenleri izlemek isteyen bir yabancı için tek ya-
rarlı gazetedir."
Sağlıklı, mutlu ve başarılı haftalar dileğıyle.
Türkiye'de son 1.5 yılda 63 kişi ruhsatlı tabanca ve tüfekle öldürüldü
Günden güne silahlamyoruz• 190 bin kişinin taşıma, 160 bin kişinin de bulundurma
ruhsatlı silahı var. Özellikle kırsal kesimde yaygm olarak
bulundurulan av tüfeği ruhsatı ise 1 milyon 100 bin.
• İçişleri Bakanı Sezgin, TBMM'de kabul edilen son
düzenlemeyle, ateşli silah ya da patlayıcılan bu yasadan önce
teslim edenlerle ilgili soruşturmalann düşeceğini söyledi.
ANKARA (AA) - Eski Türk
toplumunun vazgeçilmez üç unsuru, "at,
avrat, silah". Atalanmızın alışkanlıkları,
çağların değişimiyle birlikte geçerliğini
yitiriyor. At, azaldı. "Avrat" derseniz,
birini bulana aşkoisun. Geriye, kala kala
silah kaJıyor. Gerçi aralarımızınki kadar
değil, ama bu alışkanlık, gunümüzde de
kısmen sürmekte. Bunu, silahlarla ilgili
istatistiklerde de görmek mümkün.
Ülkemi/de 190 bin kişi taşıma ruhsatlı,
160 bin kişi de bulundurma ruhsatlı silah
taşıyor.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkındaki Kanun'da
yapılan değişiklikler, silah taşıyan ve
bulunduran kişilerin sayısını arttırıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinden
alınan bilgiye göre 1992 yılı haziran
ayına kadar 190 bin kişi taşıma, 160 bin
kişi de bulundurma ruhsatlı silah aldı.
Özellikle kırsal kesimde yaygın olarak
bulundurulan av tüfeği ruhsatı ise bir
milyon 100 bin.
Ruhsatlı silah ve tüfekle işlenen suç
sayısı da ateşli silahlarda meydana gelen
artışa paralel olarak yükseliyor. 1991
yıhndan bugüne kadar meydana gelen
olaylarda ruhsatlı av tüfeği ile 17,
tabanca ile 35 kişi öldürülürken, 11 kişi
de bu silahlarla kazara öldü.
Ruhsatsız silahlar
Emniyet yetkilileri, ruhsatsız olarak
bulundurulan silah sayısının, ruhsatlılara
oranla daha fazla olduğu göriişündeler.
özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde ruhsatsız olarak bulunan
silahlarla ilgili TBMM'de kabul edilen bir
yasayla, yeni bir düzenleme getirildi. 6136
sayılı yasada yapılan değişiklikle ruhsatsız
olarak taşınan silahların, yasanın
yürürlüğe girmesiniri ardından, bir ay
içerisinde teslim edilmesi durumunda, söz
konusu vatandaşlar hakkında herhangi bir
işlem yapılmaması öngörülüyor.
Yetkililer, taşıma ruhsatlı silah alacak
kişilerin belirli özelliklere sahip olması
gerektiğini vurgulayarak bulundurma
ruhsatlı silah ahmının, yapılan
değişikliklerle daha da İcolaylaştığını
bildirdiler. Yetkililer^12 Eylül'de çıkarılan
ve hayli etkili olan ruhsatsız silahların
teslimiyle ilgili düzenlemenin, yeni
uygulamayla da etkili olacağını
savundular.
İçişleri Bakanı Ismet Sezgin, 1 Temmuz
1992 tarihinde TBMM'de kabul edilen son
düzenlemeyle, bu yasadan önce ateşli silah
ya da patlayıcılan kendiliğinden teslim
edenler hakkında açılan soruşturmalann
da düşeceğini vurgulayarak şunlan söyledi:
"Bu vesileyle, teröre bulaşanlan, bu yanhş
ve sonu olmayan yoldan dönerek devletin
müşfik ve adil kollanna silahlanyla birlikte
teslim olmaya bir kez daha çağırıyorum.
Bunun yanında, elinde silah ve patlayıcı
madde olan vatandaşlannuza da
sesleniyorum: Bu sizin için bir fırsattır;
silahlarınızı teslim ediniz. Devletimiz,
vatandaşını koruyacak güçtedir. Aynı
zamanda, adil ve sevecendiu Bu kanunla
bunu bir kez daha gösteriyoruz.''
Güneşli birpazarsabahında yolu Taksim Meydanı'ndan geçen
İstanbullular, gördükleri manzara karşısında önce oldukça
şaşırdılar. Çünkü biraz ötelerinde. gösteri sonuna kadar. önüne
geienin üstüne tüküren iki deve, minyatür piramitler altında diz
çökmüş ve gevışgetiriyor; hemen yanlannda ise Mısırlı delikanlılar
egzotik danslanyla göbek atıp, gerdan kıvıran oryantal dansözlerin
çe\ resinde dönerek. ellerindekı ince sopalarla gösteri yapıyordu!
Bütün bunlar. The Marmara Oteli'nde 12 temmuz gününe kadar
sürecek olan "Mısır Haftası" etkinliklerinin açılışındaki
görüntülerdı. Hafta boyunca Mısır'dan gelen muzık. folklor ve
dans gruplan, otelde değişik ve ilginç gösteriler sunacaklar. Aynca
Panorama Restaurant'ın mönüsünü, Mısır mutfağından özgün ve
egzotik yemekleroluşturacak. Dün yapılan tanıtım şovunda ise
"Mısır Folklorik Grup Gösteri Ekibi" piramit ve develer arasında
sunduklan "Stıck Dance"gösterisınde izleyicileri Mısır'ın
büyüleyici ve otantik atmosferine sürüklediler.
(Meraklılanna not Fıyat. herşey dahıl. 350 bin hra MUHARREM AYDIN)
Yakınan yakınana
Vatandaş TEK'ten,
TEK, altyapıdan
•TEK Genel Müdürü EFdal, elektrik sorununun tek
nedenini çarpık kentleşme olarak gösterdi. Geçici
çözümlerin günü kurtardığını belirten Genel Mü-
dür, " Özellikle gecekondu bölgelerinde büyük so-
runlar yaşanıyor"dedi.
Çeşme Belediye Başkanı: Yayın hakkını interStar'a vermeyebiliriz
Festivalde, belediye-interStar kavgası
ÇEŞME (AA) - Uluslararası
7. Çeşme Festivali Müzik Ya-
nşması'nın son günündc yaşa-
nan protokol skandalıyla ilgili
tartışma sürüyor. Çeşme Bele-
diye Başkanı Faik Tütüncüoğ-
lu, proıokol skandalına. orga-
nizasyon komitesi ve interStar
yöneticilerinin yol açtığını ifade
ederek "Gelecek yıl yanşmanın
naklen yayın hakkını interS-
tar'a vermevebiliriz" dedi.
Tütüncüoğlu, dün sabaha
karşı düzenlediği basın toplan-
tısında organizasyon komitesi
tarafından yapılan oturma pla-
nında. devlet protokolünün
uygulanması gerektiğini belirt-
ti. Tütüncüoğlu, "Protokolde
devlet bakanı. silahlı kuvvetle-
rin üst rütbeli görevlileri ve hal-
km seçtiği yerel yöneticiler ön
sırada gelir. Ancak kapanış ge-
cesi için hazırlanan protokolde.
bu kurala kesinlikle uyulmadı.
Ne organizatör fırma ne de in-
terStar yöneticileri, buna riayer
etmediler" dedi.
Faik Tütüncüoğlu. festival
için 4.5 milyar lira harcandığı-
m. bunun büyük bölümünün
Kültür Bakanlığı tarafından fi-
nanse edildiğini kaydederek
şunlan söyledi:
"interStar, sadece festivale
gelecek olan sanatçılan fınanse
ederek naklen yayın hakkını al-
dı. Ancak festivalin son günün-
de vaşananlan göz önünde
bulundurarak önümüzdeki yıl
televizyonda naklen yayın ko-
nusunda ShosvTV ve yeni ku-
rulacak olan Kanal-6 iîe görüş-
meler yapıldıktan sonra karar
verilecek. Önümüzdeki yıl ya-
yın hakkını interStar'a verme-
vebiliriz".
TA YFUN GÖNÜLLÜ
Yurttaşlar, gelen faturalann
kabanklığı. hizmetin ulaşma-
ması ve anzalann zamanında
giderilememesinden dolayı
TEK'e ateş püskürüyor. TEK
Genel Müdürü Birkan Erdal
ise çarpık kentleşmeden yakı-
narak, kentlerde trafo merkezi
kuracak arazi bulamadıklan
iç*n hizmet götürmede zorluk
çektiklenni. geçici çözümlerin
ise kaynak zaranna yol açüğını
söyledi.
Kentlere elektrik dağıurrun-
da büyük sorun var. Genel
Müdür Erdal, hızlı ve çarpık
kentleşme olayının dağıtımı
güçleştırdiğini belirterek, "
Üzerinde proje hazırlanabile-
cek ımar planlan bulunmayın-
ca kentlerimizin çoğunda sağ-
lıklı şebeke oluşturulamamak-
tadır. Kentlerde elektrik dağıtı-
mı için santral yapacak arazileri
bulamamaktayız" dedi.
Türkiye Elektrik Kurumu,
yatınmlann durmadığın], kı-
smüya da gidilmediğini bütçe-
lerinin de olduğu bildirildi.
Ancak Erdal. problemlerin salt
büyük kentlerde olmadıgını.
Mardin'de yaşanan bir örnekle
şöyle anlattı:
"Ömeğin bu kentimizde
1980'li yıllann başından beri
had safhada şebeke şorunlan
bulunuyor. Mardin'in imar
planı ancak 2 yıl önce tamamla-
narak kesinleşmiş ve bundan
sonra şehrin master elektrik
projesi yaptınlabilmiştir. Bu yıl
elektrik çözümünde bir takım
palyatif çözümlere gıdilrruş, bu
da kaynak israfına neden ol-
muştur."
Büyük kentlerin elektrik
problemlerinden de örnek ve-
ren Erdal, sorunlannın gece-
kondu bölgelerinde yoğunlaştı-
ğını belirtti. Özellikle ruhsatsız
gecekondu bölgelerinde sorun-
lann çok büyük olduğunu vur-
gulayan Erdal, "3194 sayılı
Irnar Yasası'nın 31. Maddesi
ruhsatsız bınalara elektrik bağ-
lanmasına izin vermemektedir.
Bu defa. gecekonduda oturanp
vatandaşlar doğrudan orta ge-
rilim hatlanndan kaçak Ğİfckt*
K
rik almaktadır. Kaçak elektrik
alınması hem güvenlik açısın-
dan çok sakınca yaratmakta.
hem hatlann anzalanmasına
neden olmakta, hem de TEK'in
gelir kaybına yol açmaktadır.
Orneğin. son zamanlarda İs-
tanbul'da yaşanan anzalarda,
anza ihbanna giden ekiplerçok
sayıda kaçak kullanım tespit et-
mişlerdir" dedi.
Erdal, ruhsatlan verilmiş ge-
cekondularda ise imar planlan
ve buna göre yapılaşma olma-
dığından, geçici tesis yapma
zorunluluğuna dikkat çekerek,
"Bunlann yollan belli olmadı-
ğından hatlann geçeceği güzer-
gah da geçici olmakta , bölge-
nin imar planı çıktığında elekt-
rik direği yollann ortasında
kalmakta. Önümüzdeki yıl
sıkıntı yaşanmayacağını rahat-
lıkla belirtebiliriz. Ancak bütün
bu konular teknik olarak he-«
men yann çözülebilecek sorun-
)ar değildir. Bunun için zaman
gerekmektedir" diye konuştu.
rıazzoııa ıı yaşıııuayuı
Astor
Piazzolla
öldü
Kuitür Servisi - Günümüzün
en önemli tango bestecilerinden
Arjantinli müzisyen Astor Piaz-
zolla dün Buenos Aires'te öldü.
1988'de 16. Uluslararası fstanbul
Festivali'ne de katılan Piazzolla,
1990 agustosunda bir beyin ka-
naması geçirmişti. O günden bu
yana bakım altında olan. ama
tam olarak iyileşemeyen ünlü sa-
natçı 71 yaşındaydı. Aynı za-
manda ülkesinin önde gelen
bandoneonculanndan bin olan
Piazzolla, tango müziğine zama-
runın tarz ve beğenilerini getir-
miş, tangoya modern müzik. caz
ve klasik müzik öğelerini katarak
kimilerine göre bu alanda bir
'devnm' yapmıştı. Ama Arjan-
tin'de klasik tangoyu savunan
mûzisyenler. Piazzolla'ya ağır
eleştiriler yöneltmişler, ünlü sa-
Azerbaycan Büimler Akademisi Doğu ülkeleri uzmanı Doç. Hasanova'nın Cumhuriyet'e demeci:
6
Pan Türkizm ideolojisi Türkleri felakete sürükler'
ESATPALA
Piazzolla 71 yaşındaydı.
natçının tangoyu 'bayağılaşurdı-
ğını' öne sürmüşlerdi.Buna kar-
şılık klasik tangonun büyük
ustalanndan Anibal 'Pichuco'
Troilo. Piazzolla'vı kendi müziği-
nin mirascısı olarak nitelemiş.
bunu göstermek için de ünlü
akordiyonunu Pıazzolla'ya ar-
mağan etmiştı. Astor Piazzolla
en tanınmış tangolan arasında
"Adios Nonino'. 'Lıbertango'.
'Buenos Aires, Hora Ccro" gıbi
besteler yer alı>t>rdu.
Erzurumlu C.K. da AIDS
ERZURUM (AA) - Erzu
rum'da AIDS virüsü bulunan
45 yaşındaki C.K., Numune
Hastanesi'nde karantina altına
alındı.
Uzun yıllar Almanya, Libya
ve S. Arabistan'da işçi olarak
calıştığım belirten Hınıslı C.K.,
AIDS virüsünü işçi olarak çalış-
nğı Almanya'da, cinsel temas-
ta bulunduğu bir kadından al-
dığmı tahmin ettiğini söyfedi.
Intaniye Servisi'nde özel bir
odada adım adım ölüme yakla-
şan C.K.'nın bakımını yapan
doktor ve hemşıreler özel kıya-
fetler giyiyorlar.
Numune Hastanesi İntaniye
Şefı Dr. Süleyman Seven, AIDS
vakasının Erz^rum'da ilk kez
görulduğunü belınerek hastalı-
ğın diğer hastalara ve kişilere
bulaşmaması :çin tüm önlemle-
n aldıklarını bJdirdı.
BAKÜ - Türkiye, dağılan Sovyetler Birliği'-
ndeki Türki cumhuriyetlerle siyasi ve ekonomik
açıdan yeni bir süreç içine giriyor. Türk hükü-
met yetkilileri sık sık bu cumhuriyetlerle ilişkile-
rin daha sıcak hale dönüştürüleceğini belirtiyor-
lar. Şimdi merak edilen, bu ilişkilerin nasıl sıcak-
laştınlacağı. Ve bu sıcaklaşmanın hangi siyasi
yaklaşımla sağlanacağı? Azerbaycan'da Cum-
hurbaşkanı Ebulfez Elçibey'le MÇP lideri Al-
parslan Türkeş'in portrelerinin yan yana kon-
ması "Ben Bozkurtum. Ben milliyetçiyim"
diyenlerin seslerini son günlerde daha da yük-
seltmesi "Pan Türkizm"i getiriyor akıllara...
Azerbaycan Bilimler Akademisi'nde Doğu ül-
keleri uzmaru Dooent Esmeralda Hasanova,
"Pan Türkizm ideolojisi Hitler gibi Türkleri de fe-
lakete sürükler. Zaten dünyanın hiçbir ülkesi de
böyle bir çabaya izin \ermez
)
' diyor bu tür yo-
rumlan yanıtlarken.
Esmeralda Hasanova, 1966 yılında yayımla-
dığı kitabında "Türkiye'de Burjuva Milliyetçilik
ldeolojisi"ni araştırmış. Yakında da "Türkiye'-
nin Siyasi, İçtimai Hayatında Islam Sosyalizmi"
adh kitabı yayımlanacak. Hasanova ile Türk
milliyetçiliğinin doğuşu, Pan Türkizm ve bunla-
nn günümüze yansımalan üzerine söyleştik.
Hasanova"ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtlan
şöyle:
- Türkiye'de Atatürk'ün pozitif milliyetçiliği
yerleşti mi, yoksa yeniden pantürkizme doğru
mu gidiliyor?
HASANOVA - Atatürk'ün ölümünden sonra Tu-
rancılık. pantürkizm yeniden baş kaldırdı.
I944'e kadar çok gelişti. Yayınlar, dergiler. ga-
zeteler basıldı. Türkıye'de, Almanya'nın da etkı-
siyle ırkçılığı ve faşızmi yaymaya çahştılar.
Ancak. devletin müdahalesiyle bu ırkçılar tu-
tuklandılar. mahkemeleri oldu. Buna karşın.
196O'lı yıllardan itibaren Türkiye'de solculuk
hareketi kendini göstermeye başladı. Kımdi
bunlar, daha önceki Atatürk milliyetçileri. Batf-
dan, Avrupa'dan gelmediler Türkiye'ye. Solcu-
lar, Pan Türkizm ve ırkçılığa karşı kurtuluşu
sosyalizmde gördüler.
- Günümüz Türkiyesi'ne baktığımızda milli-
yetçilik akımlannın etkisi nedir?
HASANOVA - Daha sonra sahneye Alparslan
Türkeş çıktı. Atatürk'ü eleştirmek kanunen ya-
sak biliyorsunuz ama o "9 Işık" adlı kitabında
Atatürk'ün milliyetçıliğine karşı tezler önc sür-
dü. Ve o kitapta bir kez olsun, Atatürk'un adını
kullanmadı. Türkeş ve çevresındekıler. Islamı
Türkçülükle birleştirerek \e yıne pantürkizm
esaslanna davanan yeni bir Türk-İslam scntezi
oiuşturdular. Kemalizme karşı, Türk-İsiam sen-
• Halk Cephesi liderleri, Atatürk
modelini kendilerine örnek
aldıklannı söylüyorlar, ama
Azerbaycan'a sadece Türkeş ve
onun adamlan geliyor. Onlar
farkında değiller, Türkeş'in
milliyetçiliği ne. Atatürk'ün pozitif
milliyetçiliği ne?
• Nedense özellikle bu son
dönemde Türkiye'de herkes kendi
kendine gelin güvey oluyor."Şöyle
birlik kuracağız, böyle büyük bir
Türk devleti kuracağız, dünyaya
egemen olacağız" diye. 21. yüzyılda
insanlar artık böylefikirleresadece
gülüpgeçiyorlar.
tezini ortaya attılar. Türkeş'in Pan Türkizm anla-
yışı Ziya Gökalp'e göre daha radikaldir. Türkeş,
bu senteze bir de Osmanlı Türkçülüğünü ekledi.
Alparslan Türkeş ve çevrebindekılerin milliyetçi-
liği, Osmanlı Türkçülüğü. İslam ve ırkçılık üze-
nnekuruldu. Birdeyine 1960'lardan sonra özel-
likle "mılli görüş" denen ve İslamı öncelik alan
"İslam Türkçülüğü" kendini gösterdi. Bunlann
Türkeş milliyetçiliğinden aynlan en önemli yanı.
Islamıyetın koşul ve prensiplerini esas almaktır.
-Özellikle Bağımsız Devletler Topluluğunda-
kı Türki cumhunyetlenn pantürkizm. panisla-
mı/m ve Türk mıllıyetçiliğine bakış açılan nedir''
HASANOVA - Nedense özellikle bu son dönem-
de Türkiye'de herkes kendi kendine gclin güvcv
oluyor."Şöyle birlik kuracağız. böyle büyük bir
Türk devleti kuracağız. dünyaya egemen olaca-
ğız" di>c. 21 vüzyılda insanlar artık böyle fikir-
lere sadece gülüp geçiyorlar. Hiç düşünmüyor-
lar ki her ülkenin kendi tarihi, kendi psikolojik
yapısı, kültürii ve düşünce yapısı var. Bunlann
hepsi Türk dili halklandır. ama hepsinin de bir-
birlerinden aynlan yönleri vardır. Türkiye ile
kültürel ve psikolojik bağlann olması doğaldır.
Ancak bütün halklann birleşmesi, tek bir devlet
etrafında toplanması gibi bir saçmalık olamaz.
Aynca BDT'deki Türki cumhuriyetlerin pan-
türkizm gibi bir ideolojiye sıcak baktıklannı hiç
sanmıyorum. Böyle bir düşüncenin yer aldığını
söylemek bile yanlış olur.
- Liderliğini Ebulfez Eicibeyin yürüttügü
Azerbaycan Halk Cephesi'nde milliyetçi akım-
lann etkisi biliniyor. Bu akımlar Azerbaycan'ın
gelecekteki siyasetini olumsuz yönde etkiler mi?
HASANOVA - Türk milliyetçiİiğinin Azerbaycan
üzerindeki etkisi çok büyük. Sovyetler BırliğT-
nin dağılması aşın bir antikomünist düşüncenin
doğmasına da yol açtı. Azerbaycan ve öteki
Türki cumhuriyetlerde siyasi ve ekonomik du-
rum şimdi çok kanşık. Bir milliyetçilik uyanışı
var, ama kendileri de bilmiyorlar ne istedikleri-
ni. İdeolojileri ve düşünsel aityapılan yok. Dü-
şünce sistemini oturtamadılar. Ona göre her
etkiye uyuyorlar. Halk Cephesi liderleri.
Atatürk modelini kendilerine örnek aldıklannı
söylüyorlar. ama Azerbaycan'a sadece Türkeş
ve onun adamlan geliyor. Onlar farkında değil-
ler, Türkeş'in milliyetçiliği ne, Atatürk'ün pozi-
tif milliyetçiliği ne? Şimdi de hep bir ağızdan
bütün Türk dili halklannı birleşüreceklerini söy-
lüyorlar. Ziya Gökalp döneminde sadece dü-
şünsel pantürkizm vardı. ama bugün artık yaşa-
ma geçtrmeye çalışıyorlar. Dünya siyasi ve
ekonomik güç üzerine kuruldu. Ülkeler ideoloji-
lcnnı ve birbırlerine yaklaşımlannı bu unsurlar-
la belirliyor. Pan Türkizm ideolojisi Hitler gibi
Türkleri de felakete sürükleyecektir. Ama hiçbir
dünya ülkcsı bu kadar politik deneyimin ardın-
dan böyle bir çabaya izin vermez.