15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ1992 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Türkiye için iki büyük dönüşümü temsil eden laiklik ve cumhuriyetçilik daha çok liberalizfnden esinlenmiştir Türkiye'de devletve ideoloji •Turgut Özal'lı yıllara gelinceye kadar, cumhuriyrtin hiçbir döneminde evrensel boyutlu hiçbir ideoloji devlete egemen olmuş değildir. Atatürkçülük diye bilinen Altı Ok ilkeleri, evrensel boyutlu bir ideolojiden çok bir uygarlaşma paketidir. O ilkeler bile cumhunyetin ilkçeyrek yüzyılından sonra özelükle DP yıllanndan itibaren bir adım ileri iki adım gen gitmiştir. İ ÖEKONOMİK ÖZELLEŞTİRME İDEOLOJİK DEVLETLEŞTİRME lYURDAKUL FİNCANCI Toplumsal olgulan, bellı bir sınıfın isteklen doğmltusunda kuramlayan ve yonlendıren fıkır şeması anlamında sağ ya da sol bir ideoloji, 1980 sonrası bir yana konursa, Turkıye'nın hiçbir donemınde. resmı ideoloji boyutuna ulaşamamıştır Ama cumhunyeün ılk yıllanndan bu yana antı-komuruzm adı altında, deyış yenndeyse negatıf bir ideoloji, toplum yaşamına olduğu kadar, devlet mekanızmasına da ege- men olmuştur Devlet, bellı bir fıkır şemasınm gereğını yenne geürmekle değıl, bellı bir fıkır şemasına karşı ol- makla yukümlü tutulmuştur Bu negatıf ideoloji bir yana, cumhu- nyetin başından 1980'e kadar, devlet mekanızmasını yonlendıren fıkır çer- çevesı, ıdeolojık butünluğü olmayan bir ilkeler potpunsıdır Cumhunyet aydınlannın, uluslara- rası esınülere göre rastgele bıçımledığı o ılkeler, sağ ve sol ıdeolojılerden der- lenmış "Altı Ok" karmasıdır, bir ıdeo- lojıdc aranması gereken evrensel bü- tünlük ve tutarblıktan yoksundur Türkiye ıçın ıkı büyük donuşümu temsil eden laıkhk ve cumhunyetçıhk daha çok lıberalızmden esinlenmiştir Mıllıyetçılık ılkesınde geleneksel muhafazakâr ıdeolojmın, halkçıhk ıl- kesınde reformcu muhafazakâr ıdeo- lojının ızlen vardır Donüşum anlamında algılanması gereken devnmcılık ılkesı ve nıhayet ekonomık devletçıük ılkesı, sosyalızm uygulamalannın Türkıye'ye uyarlan- masıdır "Altı Ok" umdelenne, bu derleme nıtelığınden ötüru, kendıne ozgü, ev- rensel boyutlu bir ideoloji demek mümkün değildir Altı umdeyı, bir ideoloji olmaktan çok, bir uygarlaşma platformu olarak algılamak gerekır Alü Ok ılkelenrun gündelık yaşama vuran ızdüşumu ne tam sağ ne tam sol bir tutarlılık gostenr Gerçı bıreyı ve toplumu değıştırmeyı, dönuştürmeyı amaçlamıştır, ama bunu sıyasal üst yapıyı, devleü degışürerek başarmayı öngormüştür O nedenle de Altı Ok umdelen, toplumu değıl, devleü ta- nunlamayı oncelıklı gören bir yaklaşı- mmürünüdür Cumhunyet dönemının önde gelen ıkı ılkesı laıkhk ve cumhunyetçılıktır Ama gerek cumhunyetçıhk gerek laık- hk, toplumsal dokunun nıielığı değil- dir, sıyasal üst yapının, yaru devleün nıtelığıdır Devlet cumhunyetçıdır ama bu, toplum ve bırey unsuru eksık, burokraük bir cumhunyetçılıktır Turkıye laıktır ama bu, halktan ko- puk bir devlet laıklığıdır Batı dıllennde ve yaşamında laık sözcuğu, dın adamı olmayanlan, onla- nn dışında kalanlan, yanı halkı ıtade eder Papaz dın adamıdır, halk laık adamdır Hınstıyan dını, 5'ıncı yuzyıl- dan itibaren fsa Peygamber'ın öğretı- lennı unutarak, kılıseyı -sıyasal ıkuda- n da ıçerecek bıçımde- kurumlaşürdı- ğı ıçın, o kurumdan olmayanlan Batı dıllen laık sözcuğü ıle ıfade etnuştır Sonradan bu sozcük, seküler (dunya- sal) sozcuğunün de payandasıyla dının ve devleün, uhrevı âlemle sıyasal âle- mın. bırbınru resmen kullanmadığı bir duzen anlamını kazanmışür tslamda ıse halktan aynşık bır dın adamlan sınıfı yoktur Dın hocası da halktan bındır O nedenle laık sözcü- ğü bızde, kavramsal bır temelden yok- sun kalmıştır Hılafetı ıçermeyen, dın ıle sıyaseü ayn tutmayı amaçlayan bır duzenın adı olarak benımsenmıştır Başka deyışle halkı değıl, devleü ta- nımlamak ıçın kullarulmışür Boylece zaten soyut bır kavram olan devlet kavramırun önüne, Turkçede somut- laşamayan bır laıkhk kavramı eklen- mışür Bu yüzden de laıkhk, bürokra- sının dını olmuştur • Cumhunyeün temel dıreklennden bır başkası mılhyetçıhkür Çokuluslu Osmanh devleünın yıkıntılan üzennde bır cumhunyet kurarken, kul yenne cumhunyet uyruğu, Osmanh yenne Turk kavramını koymak ve dın bağı- nın dışında sıyasal bır bağ yaratmak ıçın Turkluk ve Turk mıllıyetcıhğı do- ğal olarak one çıkanlmışür Ama dev- leün güttugu bır amaç olarak behrlen- dığı ıçın mılhyetçılık, mılletten önce gelmektedır Bu ılkeyle nıtelenen halk değıl, devletür Devnmahk de devleün rutelığıdır Osmanh düzenının ve toplumunun kural ve geleneklenru dönüşturucü, çağdaşlaşüncı bır devlet ışlevı anla- mında kullanıldığı açıkür Başka bır deyışle bu ılke de toplumsal dınamığı değıl, devlet denen sıyasal yapının en- telektuel dmamığını ıfade etmektedır ilkeler sıvıl toplumun yoneldığı ilkeler olmaktan çok, devleü yoneten elıtın düsturu olmuştur Bu ılkelere dayab olarak kökleşüğı ve yerleşüğı olçüde de devlet, elıtıst nıtelığını pekıştırmış- ür Elıtıst olmak, tek başına ceberut olmak ıçın yeterlı değildir Bırçok Baü ulkesının devlet mekamzması da hayh elıüsttır ama toplumsal doku, devlet pratığının elıüst olmasma ımkân ver- mez Toplumsal sınıflardan herhangı bı- nne ızafe edılebıhr bır ıçenk taşımak- tan çok, ehüst devleün topluma yakla- şırruru yansıtan bu ılkelen, klasık anlamda bır ideoloji saymak mumkun değildir Negaüf anü-komunızm bır yana konursa, devleün 1980'e kadar, herhangı bır ıdeolojmın hegemonyası alünda olduğunu one sürmek de o ne- denle mumkün olamaz Alü Ok, sade- ce uygarlaşmanın sımgesıdır Toplum- sal dokunun sımgesı değildir Demokrasi>ılları Toplumsal olmavan ehüst nıtehkle- nnden otüru, Alü Ök'un bazı ılkelen, cumhunyeün kuruluşu uzennden, çeyrek yüzyıl gecmeden, Turk toplu- muna dar gelmeye başlamışür Top- ğunu yadsıyan bır yola gırmışür Ne var kı ayru pratık sıyaset, henuz ıdeo- lojık ıçenkten yoksundur Devlet, o donemde de anü-komunıst negauf an- layış hanç, belh bır evrensel ıdeolojı- nın güdümünde değildir Toprak sa- hıplennın etkınlığıne rağmen feodal anstokrasısı olmayan Türkiye'de De- mokrat Partı, hem genış ölçude büyük toprak mulkıyeünı temsil etmekte hem de anstokrasının dünya goruşu anlamında muhafazakâr bır ıdeolojı- den yoksun bulunmaktadır Bu ne- denle de devlete herhangı bır ideoloji empoze etme konumunda olamamış- ür Demokrat Parü yıllannda korunan tek Alü Ok ılkesı devletçüıkür Bugun ozelleştınlmek ıstenen kamu ıküsadı kuruluşlannın en önemlılen de o dö- nemde kurulmuştur Demokrat Partı hukumetlennın, elıtıst devlet kımlığıyle savaşımına ba- karak. Turkıye nın DP donemınde demokraük bır donüşum başardıgını sanmak yanlıştır Çunkü ehüst devle- ün yennı DP rozetlı koleküf burokrası hükumdarlığı, tek parü hükümeünın yennı de çokparülı duzende, parla- mento çoğunluğuna dayalı partı dık- Halkçıhk ılkesı, devleü nıteleyen ıl- kelenn belkı de en dıkkat çekıcı olanı- dır İçenğı açık değıldır ama "sınıfsız, kaynaşmış bır kıtle"nın "baba" devle- ünıongorür Gorülduğü gıbı bu ılkede de devlet, hızmetınde olduğu toplum- dan yana özelhğı ıle vurgulanmakta- dır Devlet, halİun dışında ve ustünde bır yere oturtulmuştur Ve nıhayet cumhunyeün sonuncu ılkesı devletçılıktır, devleün ekonomık ışletmeahğıdır O da devleü nıtele- mektedır Bazı yazarlar ve bıhm adamlan, Turkıye devletının ceberut ozunu bu ılkelenn varlığına bağlarlar Bıze ka- hrsa bu yaklaşım yuzeyseldır Bu ılke- lenn, ehüst bır devlet yarattığt doğru- dur ama ceberut devletn kaynağı olduğu doğru değıldır Cebenıt devle- ün kaynağı. gerçekte, toplumsal gele- neğımızde aranmahdır Bu ilkeler, devleü tanımlayıcı ilkeler olarak var olmasaydı bıle Turkıye Cumhunyeü yıne de ceberut devlet olmaya devam edecekü Alü Ok ılkelennden ılk beşı sıyasal devletcıhğı, alüna ılke ekonomık dev- letçılığı ışaret eünektedır Devlet duze- nını tanımlayıa ozellığınden ötürü, bu lum 1940'larda bırbınyle çatışan ıkı etkırun altına gırmışür Bın demokra- tıkleşme, ıkınası "eskı altın gunlere" gen donuş eğılımıydı Bu ıkı eğjlımın etkısı alünda kalan toplum, ehüst de\ - letın güdumunde, 1940'larda staük bır konumda kalmıştır İlenye ya da gen- ye dönük dınamık etkılenn, toplumu daha guçlü bıçımde egemenlığı altına alması 1940 lann sonuna doğrudur Ve toplumsal değışım ıhüyacı. ılk kez 14 Mayıs 1950 genel seçımlennde kendını açığa vurmuştur Secım M> nuçlan, bır bakıma toplumun elıtıst devlete başkaldınsıdır Nıtekım De- mokrat Partı hukumetlen, eskı elıüst burokrasıyı dağıtarak ve onun yenne yıne anü-komunıst olan ama belh bır ıdeolojının taşıyıası ohnayan, DP ro- zetlı bır burokrası koyarak, ehüst dev- letın omurgasını değışürmışür 'Re- sen (doğrudan doğruya) emeklıye sevk" ve '"bakanhk emnne alma' me- kanızmalan bu amaçla, burokrası uzennde yaygın bıçımde kullanılmış- Ur DP donemınde ehüst Altı Okçu devlet mekamzması sokulmüştur ve pratık sıyaset Altı Ok ılkelennın ço- tası almıştır Bu parü, bır sml toplum partısı değıldır, devlet kudretının par- çası olan bır partıdır 27 Mayıs müdahalesi Demokrat Partı'yı devıren 27 Mayıs 1960 asken müdahalesi, Altı Ok um- delennın gecırdığı tanhsel değışımde, onemlı nırengı noktalanndan bındır Asken mudahalenın gorünur nedenı, DP'nın dıktacı yonehmlendır Bu, kuşkusuz, 27 Mayıs mudahalesını ha- zırlayan gerekcelerden bındır Ama onun kadar onemh bır başka neden, 27 Mayısçılann "Ataturkçülukten sapma" dıye nıteledıklen gelışmeler- dır Bu yonüyle 27 Mayıs, bır tur Alü Ok savunusudur 27 Mayıs asken müdahalesi, laıklık ve cumhunyetçıkk başta obnak uzere, Ataturkçu ılkelen yetuden tahüna oturtma kararlılığıyla gelmışür Ama asken bır rejım olmasına rağmen 27 Mayıs yonetımırun sıyasal devletcıhğı. hiçbir zaman tek partı donemı boyut- lannda değıldır Bunun nederunı, sol aydınlann, DP yıllanndakı özgurluk savaşımında aramak gerekır Solvelı- beral aydınlann, DP yıllannda verdığı temel haklar ve demokrası savaşımı ordunun ıçı dahıl Turk toplumunda addı bır bınkım yapmışür Ama o ay- dınlann savaşımı da evrensel bır ıdeo- lojıyı devlete mal edıcı sıyasal bır et- kınhğe ulaşamamıştır O nedenle 27 Mayıs asken rejımı donemınde de dev let ıdeolojısızdır Ne var kı sol ay- dınlann soz konusu etkısı, Alü Ok'un sıyasal devletçıhğını bır olçude hberal- leşürmışür Bır yandan tfa ekonomık devletcıhğı, daha bıhmsel duzeyde yu- rütmeye donuk bır ekonomık planla- ma anlayışmı da berabennde getırmış- ür Devlet Planlama Teşkılaü, 27 Mayıs'm esendır 27 Mayıs sonrası ve 1970'ler 27 Mayıs asken mudahalesını ızle- yen sıvıl yoneümler, Ataturkçu Alü Ok ılkelennı genelde savsaklarken, ekonomık devletçılığe uzun süre bağh kalmışlardır Laıkhk, cumhunyetçıhk, halkçıhk, devnmahk ve mılhyetçılık ılkelen arük devleün nıtehklennı belır- leyıcı değıldır Bu ilkeler soylemde yı- ne el üstundedır, ama praükte Saıdı Nursı damgalı dıncı ve anü-laık eğı- lunler, Tıcanı tankatcılığı, padışahçı- hk sıyasetle el eledır Muhüra müda- halesi şekhnde behren 1971 asken mudahalesındcn sonra, bır sure ışba- şında kalan, parüler-dışı Nıhat Enm hukümetı zamanında ıse Ataturkçu sı- yasal devletçıhk, geleneksel bıçınuyle bır olçüde öne çıkmışsa bıle artık dev- leü tanımlar olmaktan uzaklaşmışür Üstelık, 27 Mayıs Anayasası'yla sos- yal haklarda kâgıt uzennde sağlanan hberalleşme, halkçıhğın rengını bıraz pembeleşürmışken, Enm hukümetle- n, sosyal haklarda gen adımlar almış- ür Ekonomık buyumerun sosyal hak- lan taşıyabılecek duzeye gelmedığı gerekçesıyle eskı romantık halkçılığa donulmuştur Buna karşılık o done- mın one çıkan ozellığı, ekonomık dev- letçılığın, sıyaset ustu (') bıryaklaşımla sürdurulmesıdır Bu amaçla Dünya Bankası'nda'çahşan bır Turk ıküsatçı. hukumete alınarak Turkıye'ye trans- fer bıle edılmıştır Enm hukumetını ızleyen parü hü- kumetlen donemınde de Atatürkcülü- ğun konumunda buyük değışıkhk olmamışür Soylem Ataturkçüluğu surmektedır, pratık sıyasette ıse Ata- türkçü ilkeler artık devleü tarumlama- maktadır Sadece ekonomık devletçı- hk tahündadır 1980 asken müdahalesi öncesındekı donemde bu genel eğjlımın tek ıstısna- sı, son Demırel hukumeüdır 12Eylul 1980 müdahalesi sonrasında, ozelhkle 1983 genel seçımlennı ızleyerek, devle- ün resmı ıdeolojısı halıne dönuştürül- mek ıstenen serbest pıyasa düzenının ılk temel taşlan, Demırel hükümeünın 24Ocak 1980kararlanylakonmuştur Gerçı Demırel hukümetı, o kararlan geçıa bır şok tedavısı olarak duşun- muştü, sürekh ohnasını tasarlamamış- ü Ama 0 kararlann başmıman olan Turgut özal, 1980 sonrasında o ısük- rar kararlanru sureğenleştırmıştır 12 Eylul rejımı donemınde soylem Ataturkçüluğu surmektedır, ama laık- hk dahıl sıyasal devletçıhk ılkelen tumden unutulmuştur Ekonomık devletçılıkten de -praükte KJTler ayakta kalsa da- ılke olarak arük vaz- geçılmıştır Ne var kı 12 Eylul pratığı de henuz bır ideoloji kımlıgıne burun- memış ve devleü tanımlar hale gelme- mışür StRECiK Atiııa sokaklarmda eski bir Istanbullu ATİNA7A FELSEFE YOUCUUJĞU ARSLAN KAYNARDAĞ • Gomlekçı Fotı, marangoz Niko, elektnkçı Dımıtn, İstanbul'dan kötü pohtıkaalann yuzunden aynlmak zorunda kalmışlar 6-7 eylül olaylannın aa etkısuıı hakh olarak unutmuyorlar. Ama Türklen ve İstanbul'u sevmeyı hep sürdürmuşler. Ataturk'ün adını rahmetk anıyorlar, "Venrzelos ve Atatürk çok ıyı bır dostluk başlatmışlardı. 0,5-6 yıl daha yaşasaydı ne ıyı olurdu." Evhya Çelebı 17 yüzyılda Aüna'ya geldığınde yöreyı dolaşmış, bu kentte dört camı, yedı mescıt, bır medrese, uç okul, ıkı han, üç hamam olduğunu görmüştü Akropol'ün hemen altındakı agora- nın koşesıne yapılan bır camı bugun halk muzesıdır Yakınındakı medrese ıse o müzenın bır bolümü olarak dur- maktadır Bana kenün bu bölumünü gezdırmek lütfunda bulunan profesör dostum Neoklıs Sarns, geçen agora yolundakı ücaret etkınlığıne değıne- rek, "Burası" dedı "Atına'nın Tahta- kalesfdır" Az otedekı taş yapının Osmanhlar zamanında "bedesten" olarak kullanıldığına da ışaret etü Bu çok değerlı bıhm adamının Yu- nan ve Osmanh tanhı konulannda engın bılgısı var Olaylara toplumsal açıdan bakmasını da bıldığı ıçın çok kımseye önemsız gıbı gozuken aynntı- lar üzennde duruyor ve bunlardan dıkkate değer sonuçlar çıkanyor Sarns, doğma buyume Turkıyehdır Lıse ve ünıversıte öğrenımını Istan- bul'da yapmışür Rahmetlı Tank Za- fer Tuna^a hocamızın sevgıh öğrena- lenndendır Osmanh ve Yunan tanhı konusunda cıltlerce kıtabı, yuze yakın yayımlanmış yazısı bulunan Neoklıs Sarns Aüna Unıversıtesfnde profe- sör Türkıye'dekı yayınlan dıkkatle ızleyen Sarns çok zengın bır kıtaplık ve arşıvın sahıbı Bugunlerde bır "Türk Araştırmalan Merkezı" kurma çabası ıçınde olduğunu söyledı Bızde de gecıkmeden bır "Yunan araştırmalan merkezı" kurulmalı. ıkı merkez ışbırhğı yapmalıdır Ikı ulu- sun, bırbınnın tanhıyle ılgılı cahşma- lardan öğreneceğı çok şey vardır Bu konulardakı bılgımız çoğaldıkça ne kadar çok ortak yonümuz olduğu or- taya çıkacak, bu da dostluğun kuvvet- lenmesıne yarayacakür Profesör Sarns ve sevgıh eşının Aüna'da bana, eşıme ve arkadaşlan- ma gosterdıklen ıncelıklerle dolu ko- nuk severhğı burada en ıçten teşekkur- lenmle anıyorum Aüna öyle bır yer kı orada adım ba- şında bır İstanbullu bulmak mumkun 1920'den sonra çeşıtlı zamanlarda Turkıye'den goç edenlerle sık-sık kar- şılaşabıbyorsunuz Çoğumuzun Istan- bullu Rum arkadaşlan şımdı Aüna'da yaşıyor Bır dostluk orneğı daha Yuksek öğrenımını İstanbul Unıversıtesı'nde tamamlayan ve on beş-yırmı yıl once- sıne kadar Istanbul'da yaşayan psıko- log arkadaşımız Dr Emılya Psalü'nın bıze gosterdığı ılgj, gerçek dostlukla- nn, ınsan ılışkılenndekı guzellığın, gonullerehuzurverenbırkanıüıdı Bu değerh arkadaşımız şımdı Atınadakı emeklıhk gunlennı geçınyor, oyküler, şurler yazıyor Öykulen arasında is- tanbul anılannın yer aldığı nıce saür- lar var Aüna ya yakın bır yazlık semtı olan o guzel Varkıza'da rastladığımız Is- tanbullu Rumlar Turkıye ve Turkler hakkında ne guzel şeyler soyledıler Gomlekçı Foü, marangoz Nıko, elektnkçı Dımıtn İstanbul'dan kötü polıükaalar yuzunden aynlmak zo- runda kalmışlar 6-7 eylül olaylannın aa etkısını haklı olarak unutmuyor- lar Ama Turklen ve İstanbul'u sev- meyı hep sürdürmuşler Ataturk'ün adını rahmetle anıyorlar Aynen şoyle dedıler "O beş-altı yıl daha vaşasaydı her şey daha ıyı olacaktı Venızelos ve Ataturk ne güzel bır dostluk başlat- mışlardı Ataturk Vatan bır bahçedır, azınlıklar orasının çıçeklendır' deme- mış mıydı 0 " Ataturk boyle bır şey soyledı mı, bıl- mıyorum Bu sozlen Türkıye'den gö- çen bır Rumun ağzından ışıtmck hoşuma gıttı Bu konuda bır başka olaydan daha soz etmek ıstıyorum Aüna'ya geldığımızde, otehmızde Istanbullu bır Rumun kaldığını, adı- nın Yorgo Patrıarhıas olduğunu söy- ledıler Bunu ışıünce heyecanlandım ve dıkkat kcsıldım Patnarhıas'ı istan- bul'dan tanıyordum Bır zamanlar İs- tanbul'un unlu kıtapçısı olan Yorgo Patnarhıas'ın dukkânı Beyoğlu Tü- nel de ıdı Felsefea arkadaşım Prof Ioannı Kuçuradı ıle tanhçı arkadaşım Prof Neokhs Sarns de onu tanıyorlardı Patnarhıas, 1957 yılında "solcudur" denılerek bır gun ıçınde Turkıye dışına çıkmak zorunda bırakıhnışü Mallan- nın çoğu Istanbul'da kalmış, yanına bır mıktar kıtap alarak Aüna'ya gel- mış, burada kıtapçıhğını surdurmeye çahşmıştı Prof Sarns, Prof Kuçuradı ve be- nım otelde olduğumuzu ışıünce lobıye geldı Tertemız gıyınmıştı, bakımlı ve sağlıklı ıdı Yazık İcı kendısıyle çok ko- nuşamayacaktık Arkadaşlarla yakla- şık bır saat sonra buluşmamız gerekı- yordu Ertesı gün de erken saatte Delfı'ye gıdılecektı Kısa zamanı de- ğerlendırmek ısteyerek bıyografısıyle ılgılı sorular sordum, şunlan oğren- dım Babası Sotın Patnarhıas 1870'de Mora'dan Istanbul'a goçmuş ve çeşıtlı ışlerden sonra 1930 da kıupçılıga baş- lamış Yorgo Patnarhıas I918'de Ka- dıköy'de Ermenı kıhsesının karşısın- dakı Muhürdar Caddesı nde 44 numaralı evde doğmuş 1930*da İstan- bul'da Zografyon Lısesı'nı bıtırmış Kıtapçılığa başlama tanhının 1937 ol- duğu anlaşıhyor Yuksek Kaldınm'ın unlu kıtapçısı Nomıdıs ıle ılkokuldan ben arkadaş olmuşlar Kıtapçıhğa da bırlıkte başlamışlar Ortak dostumuz dış hekımı ve kıtap meraklısı Dımıtn Havyaropulos'tan haber ahp ahnadığını sordum ' Bır yıl once Aüna'ya geldı epeyce konuştuk sonra yıne Istanbul'a dondu' dedı Istanbullu Rumlann Yunan kultu- ru açısından buyuk onem laşıdığı an- laşıhyor Onlann arasında epeyce ta- nhçı ve edebıyatçı yeüşmıştır Oğren- dığıme gore Yunan şun ıçın onemlı olan adlardan, Alexandros Baras, Dı- mıtn Papakonstantınıdu, Yorgo Pat- narhıas ve Petros Hronas adlanndakı şaırlenn dordu de Istanbulludur Yunanhlar, istanbul'dan gelen Pat- narhıas'a Basm Yayın Genel Mudur- luğu nde görev vermışler Şımdı hem bu memurluğundan hem de şaırlığın- den emeklı maaşı alıyor Kımsesı yok- tur Şu anda ne olduğu belırsız bır huzur evınde değıl, Atına'nın ıyı otel- lennden bınnde kalmaktadır Türkıye'den gelen boyle bır felsefea grubunun kendısıne gosterdığı sıcak ılgı karşısında çok heyecanlandı Patn- arhıas Hatıraları canlandı Fotografı- nı çekmemıze ızın verdı Yanımızdan aynlırken şoyle dedı "Mıtletler arasindakı anlaşmazlık- lan \ok etmeye çalışın Turklerle Yu- nanlılar kardeştır' StRECEK POLJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Saraydan Sokağa... Abdulhamıt'ın kızkardeşı Cemıle Sultan'ın torunu Pren- ses Mevhıbe Celalettın 'Geçmış Zaman Olur kı başlığı al- tında anılarını yazmış Daha doğrusu Mevhıbe Sultan soylemış, Sârâ Ertuğrul kaleme almış Okudukça ınsana ılgınç gelıyor Prensesı, Fındıklı Sarayı'nda en çok korkutan ve urküten bır gozu kor, elı sopalı kızlara goz açtırmayan Saffet Ağa ımış Anlatır durur Prensesın dedesı Damat Mahmut Ce- lalettın Paşa ımış Onun boğduruluşunu bır kolenın ağzın- dan anlatır Fındıklı Sarayı ndan -Abdulhamıt korkusuyla- Kandıllı'dekıyalıyataşınırlar Kıbrıslı yalısı Çerkezanası- nı ıyı anımsar, uzun boylu, mavı gozlu, etınedolgun, Istan- bul'un uç beş guzelınden bındır O yıllarda etıne dolgun guzeller makbuldur Mehmet Bey, uvey annesının yeğenı oluyor Oğrenım ıçın Erzıncan'dan konuk gelıyor Mevhıbe'yı Mehmet Bey'- le evlendırırler Bır eğlentı gecesı Mehmet Bey, Mevhıbe'- yı Kıbrıslı Şevket Bey le tanışürır, en yakın arkadaşım' der Gıdıp gelmeler başlar Bu gıdış gelışlerde Kıbnslı Şevket Bey'le Prenses Mevhıbe arasında bır şeyler geçer Uzun surmez ılışkı açığa çıkar Mehmet Bey den boşanır, Kıbrıslı Şevket Bey'e varır Şevket Bey o donemın aydınları ıle ıçlı dışltdır Hemen hergun Kıbrıslı Yalısı'nda eğlenceler olur Her yalıda kaç goç varken, bu yalıda yoktur Şevket hem sıyasetle hem sanatla ılgılıdır Gazetecı Ahmet Samım'ın vurulması ola- yında Şevket de tutuklanır, bırakırlar O günlerı prenses şoyle anlatır " Her akşam Şevket'ın arkadaşlan yalıda toplanıyor, eğlenıyorduk Şevket ın en yakın arkadaşlan Yakup Kadrı, Yahya Kemal, Prens Mustafa Halıl Goksu'dur En buyük zevkımız Yahya Kemal'ın şıırlerını kendı ağzından dınle- mektır Ustat mehtaba karşı şurler okurdu Clnlu, Gece Leyla yı ayın ondordu' dıye başlayan şıır bu yalıda yazıl- mıştır Yakup Kadrı'nın Nur Babası da bu yalılarda geçer Cumhurıyet'ın ılanından sonra hanedan aılesı yurt dışı- na çıkmak zorunda kalır Prenses Mevhıbe nın çok sevdığı halası da bu surgunler arasındadır Hâlâ çdk hastadır, bir gezıye çıkacak durumda değıldır Yakınlanna sorar, "Acaba hastalığı geçene kadar istanbul'da kalmasına ızın vermezler mı'? Btr çare vardır, Ankara'ya gıtmek ve Gazı Paşa'dan ızın ıstemek Eşe dosta danışırlar buna karar verılır Mevhh be, o gunku Ankara yı şoyle anlatır "Ertesı akşam Ankara'ya hareket ettım Yenı hukumet merkezının bırıcık otelı Hasan Bey Otelı nde (Cemal Bey olacak) bır oda bulabıldım Valızımı odama bıraktıktan sonra hemen sokağa fırladım Nıyetım yakın arkadaşlan bulmak onlar aracılığıyla Mustafa Kemal'den halam ıçın ızın ıstemektı Sokağa çıkar çıkmaz ılk rastladığım kışı o gunün mılletvekılı Yahya Kemal oldu O da benı gormuştü Yanıma gelıp konuşacağını sanmıştım Oysa yonunu don- du ve gormezlıkten geldı uzaklaştı Anlaşılan hanedana mensup olmamdan korkmuştu Başka anlam veremedım Başka dostlar aradım, buldum da Ağır hasta halam ıçın altı ay ızın alabıldım Mustafa Kemal Paşa'yı Nışantaşı konaklarındakı eğlen- ce ve toplantılarımızdan tanırdım Sıyasal çalışmalarında ılgım olmuştu Bu şaırıntehlıkelısandığı hallerdeılksıvış- ması değıldı Daha sonraları oğlu Nâzım Hıkmet ın bağış- lanması ıçın Kopru de ımza toplarken rastladığı Celıle Hanım'la yuz yuze gelmekten de kaçmıştı " Prenses Mevhıbe Hanım'ın yaşamı çok dalgalı geçmış- tır Geçım ıçın santral memurluğu, bankalarda daktıloluk, tıyatroculuk, sahneye çıkmak, sınemada rol almak gıbı ış- lerde çalışmıştır Her şeye karşın geçım sıkıntısı ıçınde olmuştur Saraydan sokağa BULMACA 6 8 SOLDAN SACA: 1/GelenekseI Kır- kpınar gureşlerının duzenlendığı yöre 2/ Bulaşık yıkamaya yarar musluk tekne- sı Başlangıçta yer alan 3/Açgözlü 4/ Gereklı olgunluğa erışmış, mukem- mel.. Bır nota 5/ Bır tümceyı oluştu- ran özne, yuklem, tümleç gıbı bınmler- den her bın Gures- te bır oyun 6/ Ver- di'nın ünlu bır ope- rası 7/ Bır eğrının yanından geçen ve ona ancak bır noktada değen doğ- ru Ilkel benhk 8/ Soylular, şereflı kımseler Olağanı aşan buyükluğu olan 9/ Parola Bıreyın kışısel gö- ruşünden bağımsız olan VUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Ortaçağ'da Avrupa'da toprağı olan derebeyı Turkçede ılgı adıh 2/ Tuzağa duşurulen şey Terbıye. 3/ Dökumcu, dökum ışını yapan usta 4/ Halk edebıyatında uyağa verılen ad Tann 5/ Gebehğın ılk aylannda kadınlann yıyecek, ıçe- cek gıbı kımı maddelere karşı duydukları aşın ıstek ya da tık- sıntı 6/ Bır koy ya da lagunun dar gırışı 7/ Kımı bıtkılerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bır cısım durumuna gelen sekerlı ozsü... Bır gıda maddesı Kuçuk mağara 8/ Vılayet. Izmır'ın bır ılçesı 9/ Işlenmış tımsah derısı. HAFTASONU 62O.OOO+KDV Tam pansıyon + yol + çevre gezılen + rehberlık BATI KARADENİZ Hotel A'da konaklama, Safranbolu, Yorukkoyu, Bartın, Amasra, Tekkeonu, Kurucaşıle, Gıderos, Cıde, İnebolu. "PARANIZ PAMUKBANKTAN, TATİIİNİ2 BAYBASOS'TAN" KAMPANYAMIZ SÜRÜYOR BAYBASÛS TURIZM İSTANBUL ANKARA 338 86 61 - 338 16 51 425 90 82 4r 54 67 Sev ahat Acentası Işleune Belge no 21i9 CUMHURİYET YOLÜNDA Yunus Nadi 10 000 hra (KD\ ıçınde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cagaloglu istanbul Odemelı gonderılnez. AMDEĞİL YAŞAM Oktay Akbal 10 000 lıra (KDV ıçınde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu istanbul Odcmeiı gondenlmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle