Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ1992 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Türkiye için iki büyük dönüşümü temsil eden laiklik ve cumhuriyetçilik daha çok liberalizfnden esinlenmiştir
Türkiye'de devletve ideoloji
•Turgut Özal'lı yıllara gelinceye kadar, cumhuriyrtin hiçbir döneminde
evrensel boyutlu hiçbir ideoloji devlete egemen olmuş değildir. Atatürkçülük
diye bilinen Altı Ok ilkeleri, evrensel boyutlu bir ideolojiden çok bir
uygarlaşma paketidir. O ilkeler bile cumhunyetin ilkçeyrek yüzyılından
sonra özelükle DP yıllanndan itibaren bir adım ileri iki adım gen gitmiştir.
İ ÖEKONOMİK ÖZELLEŞTİRME
İDEOLOJİK DEVLETLEŞTİRME
lYURDAKUL FİNCANCI
Toplumsal olgulan, bellı bir sınıfın
isteklen doğmltusunda kuramlayan ve
yonlendıren fıkır şeması anlamında
sağ ya da sol bir ideoloji, 1980 sonrası
bir yana konursa, Turkıye'nın hiçbir
donemınde. resmı ideoloji boyutuna
ulaşamamıştır Ama cumhunyeün ılk
yıllanndan bu yana antı-komuruzm
adı altında, deyış yenndeyse negatıf
bir ideoloji, toplum yaşamına olduğu
kadar, devlet mekanızmasına da ege-
men olmuştur Devlet, bellı bir fıkır
şemasınm gereğını yenne geürmekle
değıl, bellı bir fıkır şemasına karşı ol-
makla yukümlü tutulmuştur
Bu negatıf ideoloji bir yana, cumhu-
nyetin başından 1980'e kadar, devlet
mekanızmasını yonlendıren fıkır çer-
çevesı, ıdeolojık butünluğü olmayan
bir ilkeler potpunsıdır
Cumhunyet aydınlannın, uluslara-
rası esınülere göre rastgele bıçımledığı
o ılkeler, sağ ve sol ıdeolojılerden der-
lenmış "Altı Ok" karmasıdır, bir ıdeo-
lojıdc aranması gereken evrensel bü-
tünlük ve tutarblıktan yoksundur
Türkiye ıçın ıkı büyük donuşümu
temsil eden laıkhk ve cumhunyetçıhk
daha çok lıberalızmden esinlenmiştir
Mıllıyetçılık ılkesınde geleneksel
muhafazakâr ıdeolojmın, halkçıhk ıl-
kesınde reformcu muhafazakâr ıdeo-
lojının ızlen vardır
Donüşum anlamında algılanması
gereken devnmcılık ılkesı ve nıhayet
ekonomık devletçıük ılkesı, sosyalızm
uygulamalannın Türkıye'ye uyarlan-
masıdır
"Altı Ok" umdelenne, bu derleme
nıtelığınden ötüru, kendıne ozgü, ev-
rensel boyutlu bir ideoloji demek
mümkün değildir Altı umdeyı, bir
ideoloji olmaktan çok, bir uygarlaşma
platformu olarak algılamak gerekır
Alü Ok ılkelenrun gündelık yaşama
vuran ızdüşumu ne tam sağ ne tam sol
bir tutarlılık gostenr Gerçı bıreyı ve
toplumu değıştırmeyı, dönuştürmeyı
amaçlamıştır, ama bunu sıyasal üst
yapıyı, devleü degışürerek başarmayı
öngormüştür O nedenle de Altı Ok
umdelen, toplumu değıl, devleü ta-
nunlamayı oncelıklı gören bir yaklaşı-
mmürünüdür
Cumhunyet dönemının önde gelen
ıkı ılkesı laıkhk ve cumhunyetçılıktır
Ama gerek cumhunyetçıhk gerek laık-
hk, toplumsal dokunun nıielığı değil-
dir, sıyasal üst yapının, yaru devleün
nıtelığıdır Devlet cumhunyetçıdır
ama bu, toplum ve bırey unsuru eksık,
burokraük bir cumhunyetçılıktır
Turkıye laıktır ama bu, halktan ko-
puk bir devlet laıklığıdır
Batı dıllennde ve yaşamında laık
sözcuğu, dın adamı olmayanlan, onla-
nn dışında kalanlan, yanı halkı ıtade
eder Papaz dın adamıdır, halk laık
adamdır Hınstıyan dını, 5'ıncı yuzyıl-
dan itibaren fsa Peygamber'ın öğretı-
lennı unutarak, kılıseyı -sıyasal ıkuda-
n da ıçerecek bıçımde- kurumlaşürdı-
ğı ıçın, o kurumdan olmayanlan Batı
dıllen laık sözcuğü ıle ıfade etnuştır
Sonradan bu sozcük, seküler (dunya-
sal) sozcuğunün de payandasıyla dının
ve devleün, uhrevı âlemle sıyasal âle-
mın. bırbınru resmen kullanmadığı bir
duzen anlamını kazanmışür
tslamda ıse halktan aynşık bır dın
adamlan sınıfı yoktur Dın hocası da
halktan bındır O nedenle laık sözcü-
ğü bızde, kavramsal bır temelden yok-
sun kalmıştır Hılafetı ıçermeyen, dın
ıle sıyaseü ayn tutmayı amaçlayan bır
duzenın adı olarak benımsenmıştır
Başka deyışle halkı değıl, devleü ta-
nımlamak ıçın kullarulmışür Boylece
zaten soyut bır kavram olan devlet
kavramırun önüne, Turkçede somut-
laşamayan bır laıkhk kavramı eklen-
mışür Bu yüzden de laıkhk, bürokra-
sının dını olmuştur
• Cumhunyeün temel dıreklennden
bır başkası mılhyetçıhkür Çokuluslu
Osmanh devleünın yıkıntılan üzennde
bır cumhunyet kurarken, kul yenne
cumhunyet uyruğu, Osmanh yenne
Turk kavramını koymak ve dın bağı-
nın dışında sıyasal bır bağ yaratmak
ıçın Turkluk ve Turk mıllıyetcıhğı do-
ğal olarak one çıkanlmışür Ama dev-
leün güttugu bır amaç olarak behrlen-
dığı ıçın mılhyetçılık, mılletten önce
gelmektedır Bu ılkeyle nıtelenen halk
değıl, devletür
Devnmahk de devleün rutelığıdır
Osmanh düzenının ve toplumunun
kural ve geleneklenru dönüşturucü,
çağdaşlaşüncı bır devlet ışlevı anla-
mında kullanıldığı açıkür Başka bır
deyışle bu ılke de toplumsal dınamığı
değıl, devlet denen sıyasal yapının en-
telektuel dmamığını ıfade etmektedır
ilkeler sıvıl toplumun yoneldığı ilkeler
olmaktan çok, devleü yoneten elıtın
düsturu olmuştur Bu ılkelere dayab
olarak kökleşüğı ve yerleşüğı olçüde
de devlet, elıtıst nıtelığını pekıştırmış-
ür Elıtıst olmak, tek başına ceberut
olmak ıçın yeterlı değildir Bırçok Baü
ulkesının devlet mekamzması da hayh
elıüsttır ama toplumsal doku, devlet
pratığının elıüst olmasma ımkân ver-
mez
Toplumsal sınıflardan herhangı bı-
nne ızafe edılebıhr bır ıçenk taşımak-
tan çok, ehüst devleün topluma yakla-
şırruru yansıtan bu ılkelen, klasık
anlamda bır ideoloji saymak mumkun
değildir Negaüf anü-komunızm bır
yana konursa, devleün 1980'e kadar,
herhangı bır ıdeolojmın hegemonyası
alünda olduğunu one sürmek de o ne-
denle mumkün olamaz Alü Ok, sade-
ce uygarlaşmanın sımgesıdır Toplum-
sal dokunun sımgesı değildir
Demokrasi>ılları
Toplumsal olmavan ehüst nıtehkle-
nnden otüru, Alü Ök'un bazı ılkelen,
cumhunyeün kuruluşu uzennden,
çeyrek yüzyıl gecmeden, Turk toplu-
muna dar gelmeye başlamışür Top-
ğunu yadsıyan bır yola gırmışür Ne
var kı ayru pratık sıyaset, henuz ıdeo-
lojık ıçenkten yoksundur Devlet, o
donemde de anü-komunıst negauf an-
layış hanç, belh bır evrensel ıdeolojı-
nın güdümünde değildir Toprak sa-
hıplennın etkınlığıne rağmen feodal
anstokrasısı olmayan Türkiye'de De-
mokrat Partı, hem genış ölçude büyük
toprak mulkıyeünı temsil etmekte
hem de anstokrasının dünya goruşu
anlamında muhafazakâr bır ıdeolojı-
den yoksun bulunmaktadır Bu ne-
denle de devlete herhangı bır ideoloji
empoze etme konumunda olamamış-
ür
Demokrat Parü yıllannda korunan
tek Alü Ok ılkesı devletçüıkür Bugun
ozelleştınlmek ıstenen kamu ıküsadı
kuruluşlannın en önemlılen de o dö-
nemde kurulmuştur
Demokrat Partı hukumetlennın,
elıtıst devlet kımlığıyle savaşımına ba-
karak. Turkıye nın DP donemınde
demokraük bır donüşum başardıgını
sanmak yanlıştır Çunkü ehüst devle-
ün yennı DP rozetlı koleküf burokrası
hükumdarlığı, tek parü hükümeünın
yennı de çokparülı duzende, parla-
mento çoğunluğuna dayalı partı dık-
Halkçıhk ılkesı, devleü nıteleyen ıl-
kelenn belkı de en dıkkat çekıcı olanı-
dır İçenğı açık değıldır ama "sınıfsız,
kaynaşmış bır kıtle"nın "baba" devle-
ünıongorür Gorülduğü gıbı bu ılkede
de devlet, hızmetınde olduğu toplum-
dan yana özelhğı ıle vurgulanmakta-
dır Devlet, halİun dışında ve ustünde
bır yere oturtulmuştur
Ve nıhayet cumhunyeün sonuncu
ılkesı devletçılıktır, devleün ekonomık
ışletmeahğıdır O da devleü nıtele-
mektedır
Bazı yazarlar ve bıhm adamlan,
Turkıye devletının ceberut ozunu bu
ılkelenn varlığına bağlarlar Bıze ka-
hrsa bu yaklaşım yuzeyseldır Bu ılke-
lenn, ehüst bır devlet yarattığt doğru-
dur ama ceberut devletn kaynağı
olduğu doğru değıldır Cebenıt devle-
ün kaynağı. gerçekte, toplumsal gele-
neğımızde aranmahdır Bu ilkeler,
devleü tanımlayıcı ilkeler olarak var
olmasaydı bıle Turkıye Cumhunyeü
yıne de ceberut devlet olmaya devam
edecekü
Alü Ok ılkelennden ılk beşı sıyasal
devletcıhğı, alüna ılke ekonomık dev-
letçılığı ışaret eünektedır Devlet duze-
nını tanımlayıa ozellığınden ötürü, bu
lum 1940'larda bırbınyle çatışan ıkı
etkırun altına gırmışür Bın demokra-
tıkleşme, ıkınası "eskı altın gunlere"
gen donuş eğılımıydı Bu ıkı eğjlımın
etkısı alünda kalan toplum, ehüst de\ -
letın güdumunde, 1940'larda staük bır
konumda kalmıştır İlenye ya da gen-
ye dönük dınamık etkılenn, toplumu
daha guçlü bıçımde egemenlığı altına
alması 1940 lann sonuna doğrudur
Ve toplumsal değışım ıhüyacı. ılk
kez 14 Mayıs 1950 genel seçımlennde
kendını açığa vurmuştur Secım M>
nuçlan, bır bakıma toplumun elıtıst
devlete başkaldınsıdır Nıtekım De-
mokrat Partı hukumetlen, eskı elıüst
burokrasıyı dağıtarak ve onun yenne
yıne anü-komunıst olan ama belh bır
ıdeolojının taşıyıası ohnayan, DP ro-
zetlı bır burokrası koyarak, ehüst dev-
letın omurgasını değışürmışür 'Re-
sen (doğrudan doğruya) emeklıye
sevk" ve '"bakanhk emnne alma' me-
kanızmalan bu amaçla, burokrası
uzennde yaygın bıçımde kullanılmış-
Ur
DP donemınde ehüst Altı Okçu
devlet mekamzması sokulmüştur ve
pratık sıyaset Altı Ok ılkelennın ço-
tası almıştır Bu parü, bır sml toplum
partısı değıldır, devlet kudretının par-
çası olan bır partıdır
27 Mayıs müdahalesi
Demokrat Partı'yı devıren 27 Mayıs
1960 asken müdahalesi, Altı Ok um-
delennın gecırdığı tanhsel değışımde,
onemlı nırengı noktalanndan bındır
Asken mudahalenın gorünur nedenı,
DP'nın dıktacı yonehmlendır Bu,
kuşkusuz, 27 Mayıs mudahalesını ha-
zırlayan gerekcelerden bındır Ama
onun kadar onemh bır başka neden,
27 Mayısçılann "Ataturkçülukten
sapma" dıye nıteledıklen gelışmeler-
dır Bu yonüyle 27 Mayıs, bır tur Alü
Ok savunusudur
27 Mayıs asken müdahalesi, laıklık
ve cumhunyetçıkk başta obnak uzere,
Ataturkçu ılkelen yetuden tahüna
oturtma kararlılığıyla gelmışür Ama
asken bır rejım olmasına rağmen 27
Mayıs yonetımırun sıyasal devletcıhğı.
hiçbir zaman tek partı donemı boyut-
lannda değıldır Bunun nederunı, sol
aydınlann, DP yıllanndakı özgurluk
savaşımında aramak gerekır Solvelı-
beral aydınlann, DP yıllannda verdığı
temel haklar ve demokrası savaşımı
ordunun ıçı dahıl Turk toplumunda
addı bır bınkım yapmışür Ama o ay-
dınlann savaşımı da evrensel bır ıdeo-
lojıyı devlete mal edıcı sıyasal bır et-
kınhğe ulaşamamıştır O nedenle 27
Mayıs asken rejımı donemınde de
dev let ıdeolojısızdır Ne var kı sol ay-
dınlann soz konusu etkısı, Alü Ok'un
sıyasal devletçıhğını bır olçude hberal-
leşürmışür Bır yandan tfa ekonomık
devletcıhğı, daha bıhmsel duzeyde yu-
rütmeye donuk bır ekonomık planla-
ma anlayışmı da berabennde getırmış-
ür Devlet Planlama Teşkılaü, 27
Mayıs'm esendır
27 Mayıs sonrası ve 1970'ler
27 Mayıs asken mudahalesını ızle-
yen sıvıl yoneümler, Ataturkçu Alü
Ok ılkelennı genelde savsaklarken,
ekonomık devletçılığe uzun süre bağh
kalmışlardır Laıkhk, cumhunyetçıhk,
halkçıhk, devnmahk ve mılhyetçılık
ılkelen arük devleün nıtehklennı belır-
leyıcı değıldır Bu ilkeler soylemde yı-
ne el üstundedır, ama praükte Saıdı
Nursı damgalı dıncı ve anü-laık eğı-
lunler, Tıcanı tankatcılığı, padışahçı-
hk sıyasetle el eledır Muhüra müda-
halesi şekhnde behren 1971 asken
mudahalesındcn sonra, bır sure ışba-
şında kalan, parüler-dışı Nıhat Enm
hukümetı zamanında ıse Ataturkçu sı-
yasal devletçıhk, geleneksel bıçınuyle
bır olçüde öne çıkmışsa bıle artık dev-
leü tanımlar olmaktan uzaklaşmışür
Üstelık, 27 Mayıs Anayasası'yla sos-
yal haklarda kâgıt uzennde sağlanan
hberalleşme, halkçıhğın rengını bıraz
pembeleşürmışken, Enm hukümetle-
n, sosyal haklarda gen adımlar almış-
ür Ekonomık buyumerun sosyal hak-
lan taşıyabılecek duzeye gelmedığı
gerekçesıyle eskı romantık halkçılığa
donulmuştur Buna karşılık o done-
mın one çıkan ozellığı, ekonomık dev-
letçılığın, sıyaset ustu (') bıryaklaşımla
sürdurulmesıdır Bu amaçla Dünya
Bankası'nda'çahşan bır Turk ıküsatçı.
hukumete alınarak Turkıye'ye trans-
fer bıle edılmıştır
Enm hukumetını ızleyen parü hü-
kumetlen donemınde de Atatürkcülü-
ğun konumunda buyük değışıkhk
olmamışür Soylem Ataturkçüluğu
surmektedır, pratık sıyasette ıse Ata-
türkçü ilkeler artık devleü tarumlama-
maktadır Sadece ekonomık devletçı-
hk tahündadır
1980 asken müdahalesi öncesındekı
donemde bu genel eğjlımın tek ıstısna-
sı, son Demırel hukumeüdır 12Eylul
1980 müdahalesi sonrasında, ozelhkle
1983 genel seçımlennı ızleyerek, devle-
ün resmı ıdeolojısı halıne dönuştürül-
mek ıstenen serbest pıyasa düzenının
ılk temel taşlan, Demırel hükümeünın
24Ocak 1980kararlanylakonmuştur
Gerçı Demırel hukümetı, o kararlan
geçıa bır şok tedavısı olarak duşun-
muştü, sürekh ohnasını tasarlamamış-
ü Ama 0 kararlann başmıman olan
Turgut özal, 1980 sonrasında o ısük-
rar kararlanru sureğenleştırmıştır
12 Eylul rejımı donemınde soylem
Ataturkçüluğu surmektedır, ama laık-
hk dahıl sıyasal devletçıhk ılkelen
tumden unutulmuştur Ekonomık
devletçılıkten de -praükte KJTler
ayakta kalsa da- ılke olarak arük vaz-
geçılmıştır Ne var kı 12 Eylul pratığı
de henuz bır ideoloji kımlıgıne burun-
memış ve devleü tanımlar hale gelme-
mışür
StRECiK
Atiııa sokaklarmda eski bir Istanbullu
ATİNA7A FELSEFE YOUCUUJĞU
ARSLAN KAYNARDAĞ
• Gomlekçı Fotı, marangoz Niko, elektnkçı Dımıtn, İstanbul'dan
kötü pohtıkaalann yuzunden aynlmak zorunda kalmışlar 6-7 eylül
olaylannın aa etkısuıı hakh olarak unutmuyorlar. Ama Türklen ve
İstanbul'u sevmeyı hep sürdürmuşler. Ataturk'ün adını rahmetk
anıyorlar, "Venrzelos ve Atatürk çok ıyı bır dostluk başlatmışlardı.
0,5-6 yıl daha yaşasaydı ne ıyı olurdu."
Evhya Çelebı 17 yüzyılda Aüna'ya
geldığınde yöreyı dolaşmış, bu kentte
dört camı, yedı mescıt, bır medrese, uç
okul, ıkı han, üç hamam olduğunu
görmüştü
Akropol'ün hemen altındakı agora-
nın koşesıne yapılan bır camı bugun
halk muzesıdır Yakınındakı medrese
ıse o müzenın bır bolümü olarak dur-
maktadır Bana kenün bu bölumünü
gezdırmek lütfunda bulunan profesör
dostum Neoklıs Sarns, geçen agora
yolundakı ücaret etkınlığıne değıne-
rek, "Burası" dedı "Atına'nın Tahta-
kalesfdır" Az otedekı taş yapının
Osmanhlar zamanında "bedesten"
olarak kullanıldığına da ışaret etü
Bu çok değerlı bıhm adamının Yu-
nan ve Osmanh tanhı konulannda
engın bılgısı var Olaylara toplumsal
açıdan bakmasını da bıldığı ıçın çok
kımseye önemsız gıbı gozuken aynntı-
lar üzennde duruyor ve bunlardan
dıkkate değer sonuçlar çıkanyor
Sarns, doğma buyume Turkıyehdır
Lıse ve ünıversıte öğrenımını Istan-
bul'da yapmışür Rahmetlı Tank Za-
fer Tuna^a hocamızın sevgıh öğrena-
lenndendır Osmanh ve Yunan tanhı
konusunda cıltlerce kıtabı, yuze yakın
yayımlanmış yazısı bulunan Neoklıs
Sarns Aüna Unıversıtesfnde profe-
sör Türkıye'dekı yayınlan dıkkatle
ızleyen Sarns çok zengın bır kıtaplık
ve arşıvın sahıbı Bugunlerde bır
"Türk Araştırmalan Merkezı" kurma
çabası ıçınde olduğunu söyledı
Bızde de gecıkmeden bır "Yunan
araştırmalan merkezı" kurulmalı. ıkı
merkez ışbırhğı yapmalıdır Ikı ulu-
sun, bırbınnın tanhıyle ılgılı cahşma-
lardan öğreneceğı çok şey vardır Bu
konulardakı bılgımız çoğaldıkça ne
kadar çok ortak yonümuz olduğu or-
taya çıkacak, bu da dostluğun kuvvet-
lenmesıne yarayacakür
Profesör Sarns ve sevgıh eşının
Aüna'da bana, eşıme ve arkadaşlan-
ma gosterdıklen ıncelıklerle dolu ko-
nuk severhğı burada en ıçten teşekkur-
lenmle anıyorum
Aüna öyle bır yer kı orada adım ba-
şında bır İstanbullu bulmak mumkun
1920'den sonra çeşıtlı zamanlarda
Turkıye'den goç edenlerle sık-sık kar-
şılaşabıbyorsunuz Çoğumuzun Istan-
bullu Rum arkadaşlan şımdı Aüna'da
yaşıyor
Bır dostluk orneğı daha Yuksek
öğrenımını İstanbul Unıversıtesı'nde
tamamlayan ve on beş-yırmı yıl once-
sıne kadar Istanbul'da yaşayan psıko-
log arkadaşımız Dr Emılya Psalü'nın
bıze gosterdığı ılgj, gerçek dostlukla-
nn, ınsan ılışkılenndekı guzellığın,
gonullerehuzurverenbırkanıüıdı Bu
değerh arkadaşımız şımdı Atınadakı
emeklıhk gunlennı geçınyor, oyküler,
şurler yazıyor Öykulen arasında is-
tanbul anılannın yer aldığı nıce saür-
lar var
Aüna ya yakın bır yazlık semtı olan
o guzel Varkıza'da rastladığımız Is-
tanbullu Rumlar Turkıye ve Turkler
hakkında ne guzel şeyler soyledıler
Gomlekçı Foü, marangoz Nıko,
elektnkçı Dımıtn İstanbul'dan kötü
polıükaalar yuzunden aynlmak zo-
runda kalmışlar 6-7 eylül olaylannın
aa etkısını haklı olarak unutmuyor-
lar Ama Turklen ve İstanbul'u sev-
meyı hep sürdürmuşler Ataturk'ün
adını rahmetle anıyorlar Aynen şoyle
dedıler "O beş-altı yıl daha vaşasaydı
her şey daha ıyı olacaktı Venızelos ve
Ataturk ne güzel bır dostluk başlat-
mışlardı Ataturk Vatan bır bahçedır,
azınlıklar orasının çıçeklendır' deme-
mış mıydı
0
"
Ataturk boyle bır şey soyledı mı, bıl-
mıyorum Bu sozlen Türkıye'den gö-
çen bır Rumun ağzından ışıtmck
hoşuma gıttı
Bu konuda bır başka olaydan daha
soz etmek ıstıyorum
Aüna'ya geldığımızde, otehmızde
Istanbullu bır Rumun kaldığını, adı-
nın Yorgo Patrıarhıas olduğunu söy-
ledıler Bunu ışıünce heyecanlandım
ve dıkkat kcsıldım Patnarhıas'ı istan-
bul'dan tanıyordum Bır zamanlar İs-
tanbul'un unlu kıtapçısı olan Yorgo
Patnarhıas'ın dukkânı Beyoğlu Tü-
nel de ıdı
Felsefea arkadaşım Prof Ioannı
Kuçuradı ıle tanhçı arkadaşım Prof
Neokhs Sarns de onu tanıyorlardı
Patnarhıas, 1957 yılında "solcudur"
denılerek bır gun ıçınde Turkıye dışına
çıkmak zorunda bırakıhnışü Mallan-
nın çoğu Istanbul'da kalmış, yanına
bır mıktar kıtap alarak Aüna'ya gel-
mış, burada kıtapçıhğını surdurmeye
çahşmıştı
Prof Sarns, Prof Kuçuradı ve be-
nım otelde olduğumuzu ışıünce lobıye
geldı Tertemız gıyınmıştı, bakımlı ve
sağlıklı ıdı Yazık İcı kendısıyle çok ko-
nuşamayacaktık Arkadaşlarla yakla-
şık bır saat sonra buluşmamız gerekı-
yordu Ertesı gün de erken saatte
Delfı'ye gıdılecektı Kısa zamanı de-
ğerlendırmek ısteyerek bıyografısıyle
ılgılı sorular sordum, şunlan oğren-
dım
Babası Sotın Patnarhıas 1870'de
Mora'dan Istanbul'a goçmuş ve çeşıtlı
ışlerden sonra 1930 da kıupçılıga baş-
lamış Yorgo Patnarhıas I918'de Ka-
dıköy'de Ermenı kıhsesının karşısın-
dakı Muhürdar Caddesı nde 44
numaralı evde doğmuş 1930*da İstan-
bul'da Zografyon Lısesı'nı bıtırmış
Kıtapçılığa başlama tanhının 1937 ol-
duğu anlaşıhyor Yuksek Kaldınm'ın
unlu kıtapçısı Nomıdıs ıle ılkokuldan
ben arkadaş olmuşlar Kıtapçıhğa da
bırlıkte başlamışlar
Ortak dostumuz dış hekımı ve kıtap
meraklısı Dımıtn Havyaropulos'tan
haber ahp ahnadığını sordum ' Bır yıl
once Aüna'ya geldı epeyce konuştuk
sonra yıne Istanbul'a dondu' dedı
Istanbullu Rumlann Yunan kultu-
ru açısından buyuk onem laşıdığı an-
laşıhyor Onlann arasında epeyce ta-
nhçı ve edebıyatçı yeüşmıştır Oğren-
dığıme gore Yunan şun ıçın onemlı
olan adlardan, Alexandros Baras, Dı-
mıtn Papakonstantınıdu, Yorgo Pat-
narhıas ve Petros Hronas adlanndakı
şaırlenn dordu de Istanbulludur
Yunanhlar, istanbul'dan gelen Pat-
narhıas'a Basm Yayın Genel Mudur-
luğu nde görev vermışler Şımdı hem
bu memurluğundan hem de şaırlığın-
den emeklı maaşı alıyor Kımsesı yok-
tur Şu anda ne olduğu belırsız bır
huzur evınde değıl, Atına'nın ıyı otel-
lennden bınnde kalmaktadır
Türkıye'den gelen boyle bır felsefea
grubunun kendısıne gosterdığı sıcak
ılgı karşısında çok heyecanlandı Patn-
arhıas Hatıraları canlandı Fotografı-
nı çekmemıze ızın verdı Yanımızdan
aynlırken şoyle dedı
"Mıtletler arasindakı anlaşmazlık-
lan \ok etmeye çalışın Turklerle Yu-
nanlılar kardeştır'
StRECEK
POLJTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Saraydan Sokağa...
Abdulhamıt'ın kızkardeşı Cemıle Sultan'ın torunu Pren-
ses Mevhıbe Celalettın 'Geçmış Zaman Olur kı başlığı al-
tında anılarını yazmış Daha doğrusu Mevhıbe Sultan
soylemış, Sârâ Ertuğrul kaleme almış Okudukça ınsana
ılgınç gelıyor
Prensesı, Fındıklı Sarayı'nda en çok korkutan ve urküten
bır gozu kor, elı sopalı kızlara goz açtırmayan Saffet Ağa
ımış Anlatır durur Prensesın dedesı Damat Mahmut Ce-
lalettın Paşa ımış Onun boğduruluşunu bır kolenın ağzın-
dan anlatır Fındıklı Sarayı ndan -Abdulhamıt korkusuyla-
Kandıllı'dekıyalıyataşınırlar Kıbrıslı yalısı Çerkezanası-
nı ıyı anımsar, uzun boylu, mavı gozlu, etınedolgun, Istan-
bul'un uç beş guzelınden bındır O yıllarda etıne dolgun
guzeller makbuldur
Mehmet Bey, uvey annesının yeğenı oluyor Oğrenım
ıçın Erzıncan'dan konuk gelıyor Mevhıbe'yı Mehmet Bey'-
le evlendırırler Bır eğlentı gecesı Mehmet Bey, Mevhıbe'-
yı Kıbrıslı Şevket Bey le tanışürır, en yakın arkadaşım'
der Gıdıp gelmeler başlar Bu gıdış gelışlerde Kıbnslı
Şevket Bey'le Prenses Mevhıbe arasında bır şeyler geçer
Uzun surmez ılışkı açığa çıkar Mehmet Bey den boşanır,
Kıbrıslı Şevket Bey'e varır
Şevket Bey o donemın aydınları ıle ıçlı dışltdır Hemen
hergun Kıbrıslı Yalısı'nda eğlenceler olur Her yalıda kaç
goç varken, bu yalıda yoktur Şevket hem sıyasetle hem
sanatla ılgılıdır Gazetecı Ahmet Samım'ın vurulması ola-
yında Şevket de tutuklanır, bırakırlar O günlerı prenses
şoyle anlatır
" Her akşam Şevket'ın arkadaşlan yalıda toplanıyor,
eğlenıyorduk Şevket ın en yakın arkadaşlan Yakup Kadrı,
Yahya Kemal, Prens Mustafa Halıl Goksu'dur En buyük
zevkımız Yahya Kemal'ın şıırlerını kendı ağzından dınle-
mektır Ustat mehtaba karşı şurler okurdu Clnlu, Gece
Leyla yı ayın ondordu' dıye başlayan şıır bu yalıda yazıl-
mıştır Yakup Kadrı'nın Nur Babası da bu yalılarda geçer
Cumhurıyet'ın ılanından sonra hanedan aılesı yurt dışı-
na çıkmak zorunda kalır Prenses Mevhıbe nın çok sevdığı
halası da bu surgunler arasındadır Hâlâ çdk hastadır, bir
gezıye çıkacak durumda değıldır Yakınlanna sorar,
"Acaba hastalığı geçene kadar istanbul'da kalmasına
ızın vermezler mı'?
Btr çare vardır, Ankara'ya gıtmek ve Gazı Paşa'dan ızın
ıstemek Eşe dosta danışırlar buna karar verılır Mevhh
be, o gunku Ankara yı şoyle anlatır
"Ertesı akşam Ankara'ya hareket ettım Yenı hukumet
merkezının bırıcık otelı Hasan Bey Otelı nde (Cemal Bey
olacak) bır oda bulabıldım Valızımı odama bıraktıktan
sonra hemen sokağa fırladım Nıyetım yakın arkadaşlan
bulmak onlar aracılığıyla Mustafa Kemal'den halam ıçın
ızın ıstemektı Sokağa çıkar çıkmaz ılk rastladığım kışı o
gunün mılletvekılı Yahya Kemal oldu O da benı gormuştü
Yanıma gelıp konuşacağını sanmıştım Oysa yonunu don-
du ve gormezlıkten geldı uzaklaştı Anlaşılan hanedana
mensup olmamdan korkmuştu Başka anlam veremedım
Başka dostlar aradım, buldum da Ağır hasta halam ıçın
altı ay ızın alabıldım
Mustafa Kemal Paşa'yı Nışantaşı konaklarındakı eğlen-
ce ve toplantılarımızdan tanırdım Sıyasal çalışmalarında
ılgım olmuştu Bu şaırıntehlıkelısandığı hallerdeılksıvış-
ması değıldı Daha sonraları oğlu Nâzım Hıkmet ın bağış-
lanması ıçın Kopru de ımza toplarken rastladığı Celıle
Hanım'la yuz yuze gelmekten de kaçmıştı "
Prenses Mevhıbe Hanım'ın yaşamı çok dalgalı geçmış-
tır Geçım ıçın santral memurluğu, bankalarda daktıloluk,
tıyatroculuk, sahneye çıkmak, sınemada rol almak gıbı ış-
lerde çalışmıştır Her şeye karşın geçım sıkıntısı ıçınde
olmuştur Saraydan sokağa
BULMACA
6
8
SOLDAN SACA:
1/GelenekseI Kır-
kpınar gureşlerının
duzenlendığı yöre
2/ Bulaşık yıkamaya
yarar musluk tekne-
sı Başlangıçta yer
alan 3/Açgözlü 4/
Gereklı olgunluğa
erışmış, mukem-
mel.. Bır nota 5/
Bır tümceyı oluştu-
ran özne, yuklem,
tümleç gıbı bınmler-
den her bın Gures-
te bır oyun 6/ Ver-
di'nın ünlu bır ope-
rası 7/ Bır eğrının yanından geçen
ve ona ancak bır noktada değen doğ-
ru Ilkel benhk 8/ Soylular, şereflı
kımseler Olağanı aşan buyükluğu
olan 9/ Parola Bıreyın kışısel gö-
ruşünden bağımsız olan
VUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Ortaçağ'da Avrupa'da toprağı
olan derebeyı Turkçede ılgı adıh
2/ Tuzağa duşurulen şey Terbıye. 3/
Dökumcu, dökum ışını yapan usta
4/ Halk edebıyatında uyağa verılen
ad Tann 5/ Gebehğın ılk aylannda kadınlann yıyecek, ıçe-
cek gıbı kımı maddelere karşı duydukları aşın ıstek ya da tık-
sıntı 6/ Bır koy ya da lagunun dar gırışı 7/ Kımı bıtkılerden
sızan ve katılaşarak sarımtırak bır cısım durumuna gelen sekerlı
ozsü... Bır gıda maddesı Kuçuk mağara 8/ Vılayet. Izmır'ın
bır ılçesı 9/ Işlenmış tımsah derısı.
HAFTASONU
62O.OOO+KDV
Tam pansıyon + yol +
çevre gezılen + rehberlık
BATI KARADENİZ
Hotel A'da konaklama, Safranbolu,
Yorukkoyu, Bartın, Amasra, Tekkeonu,
Kurucaşıle, Gıderos, Cıde, İnebolu.
"PARANIZ PAMUKBANKTAN, TATİIİNİ2
BAYBASOS'TAN" KAMPANYAMIZ SÜRÜYOR
BAYBASÛS TURIZM
İSTANBUL ANKARA
338 86 61 - 338 16 51 425 90 82 4r 54 67
Sev ahat Acentası Işleune Belge no 21i9
CUMHURİYET
YOLÜNDA
Yunus Nadi
10 000 hra (KD\ ıçınde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad 39-41 Cagaloglu istanbul
Odemelı gonderılnez.
AMDEĞİL
YAŞAM
Oktay Akbal
10 000 lıra (KDV ıçınde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu istanbul
Odcmeiı gondenlmez.