Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 18 TEMMUZ1992 CUMARTESİ
16 HABERLERİN DEVAMI
nf IStSLFRtBÜLTENİ
NAZUERAY
Büyûk Tokat Otell
Geçen bayramın son gününe yaklaşıyoruz. Karadeniz
gezimiz artık sona eriyor. Giresun'da deniz kenarında bir
lokantada Karadeniz yemekleri yedik: Kara lahana dol-
ması, mısır ekmeği, mıhlama, fasulye turşusu, lalanga.
Fatsa'ya bayılıyorum» Deniz kenarında çiçekler içinde
bir çay bahçesi. Hemen oturup birer çay içiyoruz. Uzakta
iki ulu çınar görüyorum. Çok ulu çınarlar bunlar. Beşyüz-
yıllık vardırlar. Yan yana dikilmişler. Kimbilir neler görüp,
nelergeçirmişler..
Sabah gene Amasya'daydık. öğretmenler lokalinde ye-
mek yedik. Nehir yanıbaşımızdan akıyordu. Balık tutan iki
genç vardı kenarda. Biraz onları izledim.
Tepede kaya mezarları.. Dağlarla çevrili olduğu için, sı-
cak oluyor Amasya. Son bir kez eski evlerin nehre vuran
görüntülerine baktm. Ünye'den bir yolasaptık, Tokat'a ini-
yoruz. Sanki uçaktayız. Kıvnla kıvrıla uzayıp giden bir dağ
yolu bu. Birden sis bastınyor. Heyecanlanıyoruz. Rakı bar-
dağının içinde gider gibi yol alıyoruz. Yolun bozuk bir bölü-
mü var. Oradan geçmek tehlikeli.. Arada, virajlarda, oto-
büsün arka tekerleği boşlukta dönüyor. Çevrede in cin
yok. Uçürumların kenarında sarı çiçekler... Gün ışığı git-
meden bu yolu bitirmemiz lazım.
Yolda, iki köylü otobüsü durduruyorlar. Yanlannda ufak
bir çocuk var. Elini balta ile kesmiş. Onları alıyoruz otobü-
se. Niksar Hastanesi'ne yetiştireceğiz. Hiç kimsenin geç-
mediği bu yolda, elini kesen çocuğun bizim otobüsümüze
rastlaması büyük bir şans. Eli sarılı, sessiz oturuyor. Ona
kolonya veriyorum. Biraz midesi bulanmış virajlardan.
Gece giriyoruzTokafa. Işıklı, ferah bir kent. Hemen algı-
lıyorum. Modern yapılar var. Işıklı meydanlar. Turlayıp,
Büyük Tokat Oteli'ne geliyoruz. Dörtyıldızlı birotel burası.
Saunası, yüzme havuzu var. Valiliğe bağlıymış. Aydınlık,
ferah ve çok güzel. Geniş kapılardan içeriye giriyoruz. Lo-
bi büyük ve zengin. Turistik eşya satan dükkânlar var; ku-
yumcular var, antikacılar var. Ortası geniş bir avlu biçimin-
de yapılmış otel. En tepede renkli camdan bir kubbesi var.
Bir saray kadar güzel.
Yemekten sonra odalarımıza çıkıyoruz. Modern, konfor-
lu odalar. Köşedeki televizyonu açıyorum. Zaman geceya-
rısını geçmiş. Ankara'dakiÇıkrıkçılaryokuşundakiyangını
gösteriyor haberler. Onu izlerken uyuyakalıyorum.
Ertesi sabah Tokat'ı geziyoruz. Gece, karanlıkta yanıl-
mamışım. Ağaçlıklı, modern yapılarla bezenmiş ferah bir
kent burası.
Tokat'ın yazmalarını keşfediyorum. Sarılar, pembeler,
morlar... Incecik markitez bluzluklar, su rengi yemeniler,
dallı güllü yazmalar. Her dükkânda başka bir renk; başka
bir gül, bir çiçek biçimi ile karşılaşıyor insan. Paketleri
yaptırıp, müzeye gidiyoruz. Zengin bir müze... Avluda ba-
kır işleri satan bir adam. Antikacılar.. Eski sandıklar, taşlı
bilezikler, çanaklar, çömlekler..
Içim rahat etmiyor, koşuyorum, yeni baştan yazma sa-
tan dükkana giriyorum. Cam göbeği üstüne dallı güllü bir
yazma beğeniyorum Derken siyah üstüne uçuk mor güllü
bir başka yazma çıkartıyor dükkân sahibi. Dayanamıyo-
rum, onları da sardırıyorum. Parayı verip çıkıyorum. Men-
dil fiyatına yazmalar..
Gezi bitti. O güzelim dört günlük Karadeniz gezisi bitti.
Buğulu hava, uçurumlar; çılgın yeşiller ve maviler.. Çiçekli
çay bahçeleri, denizde takalar.. Fırınlardaki kocaman yu-
varlak ekmekler.. Dağ yolları. Akşam ağıllarına dönen
boynu çıngıraklı koyunlar. Çoban köpekleri..
Rus pazarlan. Başka bir dünya.
Bir şerit gibi beynimde oynaşıyorlar.
Ankara'dayım. Tunalı Hilmi'de. Ama Sümela Manastın'-
nın oradaki şetalenin gürültüsü hâlâ kulağımda. Kiloyia
kıyma tarttırıp, oradaki lokantada cızbız köfte ve piyaz yi-
yoruz.
Tuvalete gidiyorum. Akan suyun sesi burada bana "Nia-
gara" filmini anımsatıyor.
... Ankara'dayım. Tunalı Hilmi'de. Terzim Hatice Hanım'-
ın dükkânındayım. Rengarenk yazmaları masanın üstüne
açıyorum.
'Işte,' diyorum. Işte Karadeniz! Şu mavisi Ünye, şu pem-
be güllüsü Trabzon, şu yeşilli Giresun.. Şu mor renklisi Of.
Dik bunları bana, Hatice Hanım! Dik de Karadeniz'i giye-
yim.'
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Tarihiiçtima
18 TEMMUZ 1932
Cemiyeti Akvam Büyük
meclisi pazartesi günü
öğleden sonra Türkiye'nin
cemiyeti Akvama kabulü
merasiminin icrası için,
fevkalade bir içtima
akdecektir.
Cemiyeti Akvamamüzaheret
cemiyetleri beyhelmilel
ittihadı Türk grubu teşkil
edilmiştir. Türkiye
Cumhuriyetinin Milletler
Meclisinedavetedilmesi —
Viyana'da yaşıyan Türk'ler arasında derin bir memnuniyet
uyandırdı.
Avusturya siyasi mehafili Türkiye gibi fılen sulhperver, dost
bir milletin Akvam meclisine girmesini İsmet Paşa
hükümetinin büyük bir muvaffakiyeti olarak telakki etmekte
ve bununla Merkezi Avrupa ve cihan sulhu namına yeni ve
taze bir kuvvet kazanılmış olduğu kanaatini beslemektedir.
Bu davet münasabetile Viyana gazetelerinden "Neue freie
Prase" sefirimiz Hamdi Beyden beyanat aldı ve bu beyanatı
ehemmiyetle neşrettik
Hamdi Bey diyor ki:
"- Türkiye Cemiyeu akvama dahil olmakla -esas itibarile-
yeni bir adım atmış olmuyor. O daha ziyade senelerden beri
fılen mevcut bir haü tasdik, kat'i sulh arzusunu takviye
ettirmiş bulunuyor. Filvaki Türkiye "Kellog misakf'nı
bilatereddüt tasdik eylemiş diğer mesailde de Cemiyeti
Akvamın cihan sulhunu temin yolundaki mesaisine iştirak
edegebniştir.
Türkiye, Akvam Meclisinin ruhuna uygun suretle takipettiği
siyaseti devletlerle yaptığı bitarafbk ve dostluk
muahedelerinde göstermiştir.
Yemeklerde
X^Karahisar Maden
su> unu içinir-
5. yıknı dolduran "köy koruculuğu"sistemi tartışılıyor
Korucularınzaran, yaranndan çok
söyledi. Cemiloğlu bu konuda
şöyle dedi:
• 5 yilda 172 koniCU ÖldÜrÜldÜ. 500'den fazla ko- de maaşlan yükselen korucula- Felat Cemiloğlu, koruculara
rilCU d a klZ kaçirma, Sİlah kaçakçillğl ve göreviîli ra her aymaaş olarak 56 milyar ödenen paralann boşa gittiğini
kötüye kullanmak suçlanndan görevden atıldı. Jjjj| ^ünsl^oerismde koruculara
• Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fe- sait maaş olarak 860 miiyar u-
lat Cemiloğlu "Koruculara 5 yıl içerisinde ödenen rakk bir ödeme yapıbrken bu
1.5 trilyon lira ile bölgede 150 fabrika kurulur ve 45 SdSî^ScıSSSf^ y
d
arahlann
bin kişi çalışma olanağı bulurdu"dedi. ^
u ? r e e n v e &
ERGÜN AKSOY
DtYARBAKIR - Güneydo-
ğu Anadolu bölgesinde PKK'ya
İcarşı uygulamaya konulan
"köy koruculuğu" sistemı ile il-
gili taruşmalar sürüyor. Uygu-
lamaıun hiçbir yaranrun görül-
medıği, zarannın daha çok
172'nin öldürüldüğü, 500'den
fazlasınm da görevden uzaklaş-
tınldığı öğrenildi.
1987'de PKK'run eylemlerini
arttırmasıyla birlikte 442 sayıh
Köy Kanunu'nda değişiklik
yapılarak yürürlüğe şokulan
geçici köy koruculuğu sistemiy-
le silahlı olarak görev yapanla-
malan eklendiğinde 1.5 trilyon
lirayı bulduğu kaydedildi.
Beş yülık süre içerisinde ko-
ruculardan 172'si PKK mili-
tanlan tarafından öldürülür-
ken 500'den fazlası da kaçirma,
silah kaçakçıbğı ve görevi kötü-
ye kullanma gibi gerekçelerle
işten uzaklaştınldı.
hissedildiği ileri sürülüyor. nn sayısının 5 bini bulduğu be- Verilpn naralar hr»«a oittİ
TOBB Yönetim Kurulu üyesi hrlendı. Olağanüstü Hal Bölge- ^ " e n p a r a l a r boşa glttl
Felat Cemiloğlu, "Koruculara
5 yıl içerisinde ödenen 1.5 tril-
yon lira ile bölgede 150 fabrika
kurulur ve 45 bin kişi çalışma
olanağı bulurdu ve bu kadar
kan da akmazdı" dedi. 5 yılhk
süre içerisinde koruculardan
dışındaki i1lerde de uygula-
nan köy koruculuğunun devlete
olan maliyetinin de her geçen
yıl katlanarak arttığı beürtili-
yor.
1988'den bu yana memur
katsayılan aile oranülı bir şekil-
Geçici köy koruculanna bu-
güne kadar 1.5 trilyon liralık bir
harcama yapılması, Güney-
doğu'da yeni bir tartışma baş-
latü. Diyarbakır Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı ve
TOBB Yönetim Kurulu üyesi
lik diye bir şey kalmaz. Birçok
problem de çözümlenmiş olur.
Koruculara verilen para ise 1.5
trilyonu aşıyor. Güneydoğu'da
bn parayla 150 fabrika kurulur-
du, 45 bin kişiye de iş olanağı
yaratıbrdı. Bununla kalmayıp
yan sanayi de gelişecekti ve
böylece çalışan kişi sayısı da ar-
tacaktı. Anlaşılan koruculara
ödenen 1.5 trilyon boşa gitmış.
Bundan sonra da boşa gidecek.
Oysa koruculuk sisteminin ge-
tirilrnesiyle olaylar sona erme-
di. Üstelik arttı. Hiçbir sorun
çözümlenmedi. Bölgede büyük
bir yoksulluk yaşanıyor. Şu an-
da koruculara ödenen ayda 56
milyarla bu bölgeye 12 ayda 60
fabrika kurulur."
Cemiloğlu, konuyu TOBB
Yönetim Kurulu'nun ilk top-
lantısında gündeme getireceğıni
de söyledi.
SHP İİ Başkanı Vahit Yiğit
ise koruculuk sistemine başın-
dan beri karşı olduğunu belirte-
rek "Bölgeye yarardan çok
zarar verdi. Koruculara ödenen
parayla bu bölgeye büyük yatı-
nmlar yapılabilirdi. Ancak bu
yapılamadı. Önümüzdeki dö-
nemde bu sistemin kaldınlıp
harcanan para da bölgeye yatı-
nm olarak aktanlmabdır" de-
di.
HEP îl Başkan Av. Hüseyin
Turhallı, koruculuk sisteminin
bir siyasal tercih olduğunu, bu
uygulamanın geçmiş dönemler-
de de kullanıldığını söyledi.
Turhalb, "Devlet mevcut düze-
nin bozulmaması için ekono-
mik yoksunluğu kabullenmiş-
tir. Koruculuk da bunun bir
parçasıdır. Halk yoksul bırakı-
Cumhuriyet döneminde konsolide bütcelerin durumu (milyon TL)
23J
8.2
1924-1930
1874
107J
-40
-Ö33
1959-1965
•«19-618.6
1931-1937
-23.8
2323
. ıe r 5 a
ı.
210.7
-M
-802.1
-1600
-353.6
1966-1972
-6343.1
1938-1944
-18J
2488.5
1973-1979
•60164
703 703
867
1945-1951
-1143
813156.1
1980-1985
-508291.»
1383
1952-1958
•3.1
• » M
-1193
1986-1991
(1962 İçin Onoöfûlen:
-31968807)
•31759591
Devletin kesesi hep delik
• Baştarafi 1. Sayfada
yük açığı ver-
diği 1977 yılında. devletin elde
etüği her 100 lira karşılığında
119.68 liralık kamu harcaması
yapıldı. Açığın gayri safı millı
hasüaya (o yıl içinde ülkede
üretilen bütün mal ve hizmetle-
rin parasal toplamı) oranı, 1977
yılında yüzde 4.69 oldu. Bu
oran, daha sonraki yıllarda
yüzde l'in altına düşmeyerek,
1991 yıhnda yüzde 6.98'eulaşü.
Cumhuriyet tarihinin en büyük
konsolide bütçe açığının ger-
çekleştiği 1991 yılında. devletin
elde ettiği her 100 lira karşılığın-
da 132 firalık kamu harcaması
yapıldı. 1992 mali yılı konsolide
bütcesinde de her 100 liralık ka-
mu gelir için yaklaşık 180 lira
harcama yapılması planlanı-
yor.
Konsolide bütçenin en bü-
yük fazlayı verdiği 1941 yılında,
elde edilen her 100 liralık gelirin
yaklaşık 13 lirası harcanmadı.
Bütçe fazlasının gayri safı milli
hasılaya oranının yüzde 3.44'le
en yüİcsek olduğu 1941 yıbnda,
cari fıyatlarla 103 trilyon lira
devlet kesesınde kaldı.
Katma bütçeler de, 1947 yı-
lından bu yana sürekli açık ve-
riyor. 1947'de 100 liralık katma
bütçe geliri karşılığı 104 liralık
harcama yapıhrken, 1991 kat-
ma bütcesinde bu rakam 878
liraya çıktı. 1980 yılında, cari fı-
yatlarla 137 miiyar 204 milyon
lirayla, rekor düzeyde açık ve-
ren katma bütçe rakamlanna
göre, her 100 liralık gelir karşılı-
ğı 1110 lira harcama yapıldı.
Konsolide bütçe açığının
gayri safi milli hasılaya oranı,
1972'de binde 15, 1973'te binde
72, 1974'te binde 91 olarak ger-
çekleşti. 1975 yılında, cari fıyat-
larla 2 miiyar 468 milyon lira
fazla veren konsolide bütçe,
70'li yıllann ikinci yansında ya-
şanan ekonomik sıkmtılarla
birlikte önemli açıklar vermeye
başladı. 1976'da binde 66 ola-
rak gerçekleşen konsolide büt-
çenin gayri safı milli hasılaya
oranı, 1977'de yüzde 4.69"a fır-
ladı. Bu oran, 1978'de yüzde
1.85,1979'da yüzde 2.74,1980'-
de yüzde 3.59 oranlannda ger-
çekleşli. 12 Eylül askeri yöneti-
miyle birlikte 1981, 82 ve 83
yıllannda, sırasıyla yüzde 1.47,
yüzde 1.63 ve yüzde 1.88 olarak
gerçekleşen bu oran, ANAP ik-
tidarlan döneminde. 1985 yılı
hanç, yüzde 2.77'nın alüna düş-
medi. Cari fıyatlarla 1984'de
konsolide bütçe 508 miiyar 291
milyon 900 bin lira açık verir-
ken, her 100 liralık gelir karşılı-
ğında yapılan kamu harcaması
da 108 liradan 113 liraya çıktı.
1985 yıhnda yüzde 1.85 olarak
gerçekleşen bütçe açığının gayri
safi milli hasılaya oranı, 1986-
da yüzde 2.94, 1987de yüzde
4.01,1988'de yüzde 3.84,1989'-
da yüzde 4.40. 1990"da yüzde
4.10 oldu. Böylece, ANAP'ın
iktidara geldiği 1983 yılında.
her 100 liralık konsolide bütçe
geliri karşılığı, 108 lira olan har-
cama miktarı, 1991'de 132 lira-
ya kadar çıktı.
MaliyeveGümrük Bakanlığı
Bütçe ve Mali Kontrol Genel
Müdürü Erdoğan Öner. çalış-
maya yazdığı önsözde, bütcele-
rin toplumsal yaşama işlerlik
kazandıran, ona yön veren mali
programlar olduğunu belirte-
rek. şöyle dedi:
"Kamu ekonomisinın bü-
yüklüğü, yapılacak hizmetler
ve öncelikleri ile vergi yükünün
dağıhmı gjbi toplum yaşamını
birinci derecede etkileyen
önemli kararlann yer aldığı
bütçeler, demokrauk ülkelerde
icra organı olan hükümetlerin;
belirledikleri hedef ve amaçla-
nn gerçekleşmesinde kullanılan
tcra
lacak, böylece ekoncmik ola-
rak devlete bağımlı kılınacak"
dedi.
Turhallı, bölgede büyük ye-
raltı ve yerüstü zengjnliklerin
bulunduğuna dikkat çekerek
özetle şöyle konuştu:
"Bu zengınliklenn kullanü-
ması bölge insanına büyük bir
refah düzeyi sağlayacaktır.
Ekonomik refaha ulaşan insan-
lar. siyasal ve sosyal refahı da
arayacaklardır. Devlet, bölge
insanının sosyal ve siyasal refah
talepleriyle karşılaşmamak için J
sadece tüketici durumda bulu-
nan ve Kürdü Kürde kırdırma
politikası olan köy koruculuğu
sistemine sanlmıştır. Bu aynı —
zamanda batıdaki insanın refa- J
hından da pay çabnması de- -
mektir. Bu insanlara ödenen
para ortadadır. Harcanan bu 1*
paranın Türkiye'de yaşayan»
tek bir kişiye bile zerre kadar J
faydası yoktur." ^_
PKK, ..î
M Baştarafi 1. Sayfada -\
lar. Midyat'ta bir eve baskın %
düzenleyen PKK, baba ile oğ- ;
lunu öldürdü, eşi ve diğer oğlu- •'
nu da yaraladı. Şırnak'ın Cizre
ve Uludere ilcelerinde üç
PKK'b ölü olarak ele geçirildi. '
Son yıllara kadar Güneydo- ;
ğu Anadolu Bölgesi'nde yer •
alan 27 ibn kömür gereksinmc-
sinın karşılandığı, ancak son '
dönemlerde üretimin giderek
azaldığı Şırnak'ın 12 kilometre
uzağındaki TKİ Güneydoğu ;
Anadolu Linyitleri Şımak Böl-
ge Müdürlüğü'ne önceki gün
saat 21.00 sıralannda baskın
yapıldı. Kömür ocaklannın ya-
nı başındaki bölge müdürlüğü
idari binasına roketle saldınya ,
geçen ve sayılan 500 kadar ol-
duğu bildirilen PKK'blar, bu- |
radaki bekçileri etkisiz hale ge-
tirdikten sonra kömür çdcar-
mada kullanılan dev makinele- ,
nn de aralannda bulunduğu 9 ,'
iş aracı ve idari binaya benzin%
dökerek ateşe verdiler. Dozer,
kepçe. kamyon ve diğer araçlar "
ile idari bina yandıktan sonra
PKK'blar bekçi Mesut Kılıç'ı .
da kaçırdılar.
İşletmedeki zarann, üretim
yapılmayacak boyutlarda ol- •
duğu, dağbk bölgeye kaçan
PKK'lılann yakalanmasma ca- ^
bşıldığı bildirildi.
Mardin'in Midyat üçesinde.
PKK militanlan, Işıklı mahal- '
lesinde Ramazan Gündüz'ün '
evine baskın düzenledi. Saat •
22.00'de önce roketle ateş ettik- -i
leri eve giren PKK'blar, Rama-
zan Gündüz ve 7 yaşındaki
n
oğlu Metin Gündüz'ü öldürdü,
eşi Hasine ve diğer oğlu Hamdi
:
Gürbüz'ü yaraladılar. '
Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı"en önemli araçtırlar. İcra or- _ - . _ . . . . _ ...
ganlannagelirlerintoplanması. Tepeonu mevkımde guvenlık
tüm hizmet ve harcamalann § « * " , * Çaüşmaya çren
yapılması yetkileri de veren
bütçeler ülkenin hizmet ve eko-
nomik politikalannın somut
belgesidir."
Küskünler barıştı
PKK'lılardan biri kadm iki kişi"
öldürüldü. Uludere ilçesinde de 2
bir gün önce çatışmanın mey-
dana geldiği bölgede bir PKK'- o
lmın cesedı bulundu. •
Politik belirsizlik
• Baştarafi 1. Sayfada 1986 sonrası. bütün ekonomik
göstergelerinden bıri olduğuna göstergelerde görülen bozulma.
ışaret eden Uygur, Türkiye
ekonomisinin uzun vadeli bir
istikrar paketine gereksinimi
olduğunu söyledi.
Ankara Üniversitesi Siyasal
Bügiler Fakültesi öğretim üye-
lerinden Prof. Dr. Uygur,
Cumhuriyet'in, Bütçe ve Mali
Kontrol Genel Müdürlüğü'nce
yapılan çalışmarun sonuçlan
hakkındaki sorulannı yanıtla-
dı. Çahşmanın aynntıh sonuç-
lanna bakmadan geniş bir de-
ğerlendirme yapmasının
mümkün olmadığını belirten
Uygur. "Ama görünen şu ki,
kamu kesimi acıklan reel ola-
rak artmaktadır" dedi. Uygur.
bütçe açıklannın kamu açıkla-
nnın önemli bir bölümünü
oluşturduğuna dikkat çekerek,
şöyle konuştu:
bütçe rakamlanyla da ortaya
çıkıyor. Bunda hükümetin eko-
nomik politikalannın belirsızle-
şip. etkisizleşmesi, genel ekono-
mik göstergelerdeki olumsuz
eğılimin payı var."
Uygur, Türkiye ekonomisi-
nın mutlaka ekonomik bir is-
tikrar pakeıine gereksmimi
olduğunu kaydeden Uygur,
"Ancak. kısa vadeli istikrar pa-
ketleri. uzun vadeli ve devletin
yenıden yapılanmasına jönelik
bir paketle ele ahnmalıdır" diye
konuştu. Makro ekonomik
dengeler içinde devletin önemli
bir rolü olduğunu behrten Uy-
gur, "Bu bağlamda, devletin
yeniden yapılanması mutlaka
tartışılmalıdır" dedi. "Devletin
kendini toparlayamadığı ülke-
lerde, enflasyonun düşürülmesi
GültenKazgan ise devletin har- tim üyesi ve vergi uzmanı Dr.
camalannı değerlendirirken Veysi Seviğ de giderek büyüyen
yalnızca bütçe açıklannı dikka-
J
~
te almanm yeıersiz olacağını.
kamunun ne ölçüde borçlanma
gereği içinde bulunduğuna ba-
kılması gerektiğinı belirtti. Tür-
kiye'de özellıkle son yıllarda
kamu açıklannın belirlenme-
sinde bütçenin yanı sıra fonla-
nn da hesaba katıhnasının
zorunlu hale geldiğini kavde-
dcn Kazgan. fonlann dengeyi
bozduğunu ve fon açıklannın
ekonomı üzerinde önemli etkı-
de bulunduğunu v urguladı.
Marmara Üniversitesi öğre-
bütçe açıklannın Türkı>c'dc
uygulanan vergı politikalannın
bır sonucu olduğunu belirtti.
Türkiye'de yeterince vergi top-
lanamadıgını kaydeden Seviğ.
bu sorunun üstesinden gelin-
mediği sürece gelir-giderdenge-
sıni kurmanın olanaklı olmadı-
ğını belirtti. Seviğ, Türkiye'nin
gelirini belirlemeden harcama-
lannı belirledığine dikkat çeke-
rek. devletin öncelıkle gelirleri-
ni belirlemesi gerektığini v urgu-
ladı.
Denktaş: Ozveri
M Baştarafi 1. Sayfada ğı görüşmelerin ayn ayn ya-
Vasiliu uzun bir aradan sonra pıhnası nedeniyle sorunun
"İktisat politikalanndaki be- ve istikrarlı bir büyüme gerçek-
lirsizliğin arttığı, enflasyonun leşürmek mümkün olmamış-
yükseldiği. yatınmlann durma tır" diyen Uygur. şöyle konuş-
noktasına geldiği 1986 yılı son- tu:
rasında, bütün makro dengeler "İstikrar pakeüyle, dolaysu
bozulmuştur. Aynı dönemde, vergilerin, yani gelir ve servet
konsobde bütçe açıklannın da üzerinden abnan vergilerin art-
ünlması gerekir.
İstanbul Üniversitesi
ilk kez bir araya gelerek birlikte Jpözürnünün ya da tekliflerle il-
gjli yanıtın abnmasımn uzun
sürdüğü, bu nedenle Gali'nin
bundan sonraki görüşmeleri
iki liderle ayn ayn yapmak ye-
rine birlikte yapmaya çalıştı-
ğını belirtiliyor.
reel olarak önemb ölçüde art-
ması, bu ekonomik bozulma-
run göstergelerinden biridir. Fakültesi öğretim
İktisat
üyesi Prof.
yemek yediler.
BM Genel Şekreteri Butros
GalTnin önerisini önceki ak-
şam kabul eden iki lider, dün
Birleşmiş Milletler binasında
Genel Şekreter'in de kaülı-
mıyla bir yemek yediler. Gö-
rüşmelerin iyi niyet çerceve-
sinde sürebilmesine daha fazla
katkıda bulunmak amacıyla a m b a
nedeniyle taraflar
duzenlenen yemeklı toplanü- ^öruşn
felerle llfpl
( h e r h
angı
Birden çok teklif paketi
BM Genel Sekreteri'nin
HAVA DURUMU TÛRKİYE'DE DÜNYA'DA n
k
da iki lider sorunlan anahatla-
''
e
konuşup karşılıklı feda-
l k i
Devtet Bdonlığı Meteoro-
loji Genel Müdürlûjlû'nden
alınan bikjiyç göre yurdun
kuasydoOu kBsimleri parçalı
bukıtlu, Doğu Karadeniz (o-
yılansaûanakyaûışlıgeçe-
cek, oteM yerter az buluttu
ve açık geçecek. Hava sı-
caMıjı tûm yurtta artacak.
RtetaöHrth
flf, ara sıra orta kuvvette esecek. Dentderimizde rûzgâr Doğu Karadeniz ile
Güney Ege'de yıldız ve karayel, Batı Karadeniz ile Akdeniz'deflünbatısıve
lodos, Marmara ile Kuzey Ege'de yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetinde, saatte
10-21 deniz milı hızta esecek.
Samsun
Uaıın
ZonguUak
ş p ş
kârlıkta bulunulması gerekti-
ği ö ü ü d b i l i lAmntn
Una
BAğdat
Briüett
Onmı»
FtanUut
PMmbum
ündra
Madrid
A-Kik B-tMlunu G-gûne$ı K karh S-saslı
OtJo
Paü
Prag
Vlyva
Zûnh
22» ği görüşünde birleştiler.
Gali, teklifleri aktanyor
KKTC lideri başkanbğın-
daki Türk heyeti ile görüşme-
sinde. Türk tarafının önerile-
rini bütün olarak dinledikten
sonra bunlan önceki gece
Kıbns Rum yönetimi lideri
Vasiliu'ya aktaran BM Genel
Şekreteri Butros Gali, daha
sonraki görüşmesinde Rum
tarafının, Türk tarafının öne-
risi ile ilgili görüşünü alacak ve
bunu Türk tarafına iletecek.
Gali'nin bir tür aracılık >aptı-
y
^öruşn
felerle llfpl
( h e r h
angı
bir açıklama yapamıyorlar.
Ancak öğrenildiğine göre,
Türk tarafı ya da Rum tarafı
bugüne kadar Genel Sekre-
ter'e bir harita sunmuş değil.
Zaten Rauf Denktaş da bu
konunun üzerine basa basa,
"Genel Sekreter toprak konu-
sundaki hassasiyetimizi bildiğin-
den, üzerinde konuştuğumuz
kriterler, planlar ve istatistikle-
rin bir harita olmadığını döne
döne hatırlatıyor" diyor.
Göründüğü kadanyla Türk
tarafı toprak konusunda bazı
özverilerde bulunmaya hazır ol-
duğunu Genel Sekreter'e aktarı-
• Baştarafi 1. Sayfada
zog, konuşmasında Türkiye ile Is-
rail'in Ortadoğu'da işbirliği potan-
siyeli yüksek iki ulke olduğuna
işaret ederek,"Biz demokrasi ile
yönetilen bir ülkeyiz ama kom-
Şulanmız maalesef totaliter re-
jimlerle yönetiliyorlar. Türkiye
de demokratik bir ülke. Bölge-
de iki ülke işbirliği yaparlarsa
sadece ülkelerimiz için değil
bölgemiz için de yararlı olur"
dedi.
Herzog'un konuşmasını ya-
nıtlayan Cumhurbaşkanı Tur-
gut Ozal da dünyanın ve insan-
lığın geldiği bu aşamada top-
lumlann ırk, din, dil gibi
aynmlar yüzünden kan dök-
mekte olmasının anlaşıbnazlı-
ğını vurgulayarak, bu yılın
Ortadoğu'da uzlaşma için yeni
ufuklar açmasını dilediğini söy-
ledi.
Başbakan.Süleyman Derru-
rel de Türkiye ve Israil arasm-
daki ilişkilerin büyükelçilik
düzeyine çıkanlmasına dikkat
çeküği konuşmasında iki ülke
arasındaki ilişkilerin önümüz-
deki dönemde daha da gelişece-
ğini belirtü.
Balonun önemli bir işlevi de
Cumhurbaşkanı Özal ile Baş-
bakan Süleyman Demirerin
Karadeniz Ekonomik İşbirliği
toplanüsında çıkan imza krizi
sonrasında ilk kez bir araya gel-
meleriydi. Demırel protokol
masasında Özal'ın elini sıktık-
tan sonra konuşma yapmak
üzere kürsüye geldiğinde sözle-
rine "Türkiye Cumhuriyeti'nin
sayın cumhurbaşkanı ve İsrail
devletini sayın cumhurbaşkanı
sizleri saygı ile selamlıyorum"
diye başladı ve bu yaklaşımı al-
kışlarla karşılandı.
Dolmabahçe Sarayı'nda
500. Yıl Vakfı tarafından dü-
zenlenen etkinliklerin "en an-
lamlısı" olan gala gecesi, siyasi
hayatımızın da "anlamlı" gece-
si oldu. Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal, Başbakan Süleyman
Demirel'e Karadeniz Ekono-
mik İşbirliği Bölgesi (KİEB)
yor. Ancak buna karşıbk olarak zirvesindekı imza krizi yüzün-
garantörlük istiyor. den "küsmüş"tü. İlk kez karşı-
laşacaklardı. Son günlerde ge-'
rek gazete sütunlannda gerek \
poliüka kulislerinde anamuha-'
lefet lideri Mesut Yıbnaz ile (
Ozal soğukluğu dedikodu mal-
zemesiydi. Adnan Kahveci'nin "
özel hayatı ile ilgili son günlerde ^
basında çıkan haberler ise dedi- '
kodunun bir başka boyutu ol- '
du. Kahveci geceye eşiyle bir- »
bkte geldi, ama aralanndaki
gözle görülür soğukluğu gizle- »
yemediler. ,
Gala gecesine gelenler, Dol- j
mabahçe Sarayı'nın dış kapı- ;
sında Mehteran Bölüğü'nün
müzigi ile karşılandı. Konuklar -.
binlerce mumla süslenmiş sara-'
yın bahçesine sıkı güvenUk ön-,
lemleri alünda, alındılar. Kapı-
da Türkiye'de yaşayan Musevi,
cemaatinin renkb isimleri 500.,
Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi, ,
Bayan Kamhi, Leyla Alaton,
Bayan Hakko tarafından karşı- •
landılar. Kanun, tambur ve '
reyden oluşan Türk musikisi'
saz heyeti, konuklara Musevi ^
müzisyenlerin Türk musikisi'
bestelerinden örnekler sunar-
ken 1200 kişilik davetli toplulu-'
ğu da yavaş yavaş kokteyllerin'
"doğası gereği" gruplaşü, grup-'
laştıkça politika. iş, spor, dedi-'
kodulan birbirine kanştı."
Başbakan Yardımosı Erdal'
İnönü ise geçenin tek siyah ı
smokinli lideri idi. Liderler or- J
kidelerle süslenmiş pembe pro-
tokol masasına yerleşmeye baş-,
ladığında Cumhurbaşkanı ^
Türgut Özal, İnönü'yü Haim:
Herzog'la tanışürdı. Başbakan'
Süleyman Demirel ise masaya^
geldiğinde önce özal'la toka-'',
laştı, sonra Bayan Herzog'aj
yöneldi. İsrail Devlet Başkanı^
Haim Herzog kendisine hatır-^
latıldığında yerinden doğruldu, \
"İyi geceler" diledi. Masada,
Semra Özal ANAP İstanbul İİ
Başkanlığı krizinden sonra ilk
kez karşılaştığı Mesut Yıbnaz'-'
ın yüzüne bakmadı. Başbakan"
Demirerin eşi Nazmiye Demi-'
rel ise İstanbul'da bulunmasına'
rağmen "Semra Özal'ın bulun-
duğu yerde bulunmama gele--"
neğı"ni sürdürdü.