Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Sinema yazarımız Atilla
Dorsav, yılltk tzninin Wr
bölümünü kudandığından
yazılarına yer
veremiyoruz.
Kartal Festivali
devam ediyop
• KûHnr Servisi- Kartal
Festivali'nde bugün saat
16.00da.Küçükyah Yalı
Park'ta Üsküdar Belediye
Orkestrası'nın konseri,
17.00'de İcen Börtücene'nin
yöneteceği, Devlet Bakanı
Erman Şahin, Prof.Dr.Yıldız
Sey, Prof.Dr. Necati încioğlu,
Prof.Dr. MeteTapan'ın
katılacağı "Kentleşme ve
Kentlileşme Sorunlan' paneli
düzenleniyor.
Akşam 21 3O'da da Kartal
Ştadı'nda Belkıs Akkale ve
Izzet Altınmeşe'nin konseri
izlenebilinir. (353 09 10)
Hemingway
günleri festivali
•KEY WEST(ÎÜHA)-
Amerikalı Nobel Ödüllü
ünlü yazar Ernest
Hemingway'in anısına her yıl
ABD'nin Filorida eyaleti
Key West kentinde
düzenlenen 'Hemingway
Günleri Festivali' 17
temmuzda başlıyor.
Şimdi müze olan Key
West'teki evinde Ernest
Hemingway 'İhtiyar Adam
ve Deniz' ile 'Afrika'nın Yeşil
Tepeleri' adlı romanlanru
yazmıştı. Geçen yıl
Hemingway arusına 25 sente
satılan anma pullan da
basılmıştı.
'Sefahathane'de
Paris haftası
• Kûltür Servisi - Eski
Beyoğlu'na yeni bir basamak
oluşturan ve yakiaşık bir ay
önce açılan cafe-bar
Sefahathane'de 17 temmuz
akşamı, saat 19.00'da 'Paris
Haftası' etkinlikleri başlıyor.
Atlas Sinemasf nda "Paris'te
Son Tango" fılminin
gösıerime girmesiyle
başlayacak Fransız
etkinliklerinin programı
kapsamında cuma akşamı
Yıldınm Ancı'nın "Paris by
night" isimli fotoğraf sergisi
açılıyor. Fransız şansonlan
saat 22.00de.
AÇIKLAMA
AtiHa Dorsay'ın geçen
haftaki yazısında, Canan
Gerede'nin fılmi "Robert'ın
Filmi" üzerine yazdığı, "bu
filmi seven bir tek Türk
sinema yazan çıkmadı"
ifadesine karşı, 2000'e Doğru
yazan Tunca Arslan,
arkadaşımız Dorsay'ı
arayarak, bu filmi seven
sinema yazarlan olduğunu,
örneğin kendisinin çok
sevdiğini, aynca Durul
Taylan'ın da Antrakt
dergisinde film lehinde
yazdığını belirtmiştir.
Okurlanmıza duyururuz.
DÜZELTME
"Seni Seviyorum Rosa"
filminin yönetmeni Işıl
Özgentürk, arkadaşımız
Atilla Dorsay'ın geçen
haftaki yaasında sinema
bulup gösterilemeyen Türk
filmleri arasında kendi
filminin de anılması
dolayısıyla birdûzeltme
yaptı". Özgentürk, "Seni
Seviyorum Rosa"nın sinema
bulamadığı ıçin değii,
kendileri istediği için
gösterime girmediğini,
nitekim fılmın sonbaharda
göstenmi için şimdiden
anlaşmah olduğunu
belirtiyor. Işıl Ozgentürk, bu
arada filminin "basmgalası"
için bir Boğaz vapurunda
yapılacak özgün bir gala
tasarladıklannıda bize
açıkladı.
Nur Sürer'in oynadığı Alman filmi 'Boşlukta Gölgeler' Venedik Film Şenüği'ne katılacak
Işkeııce gören kadın komışmuyorKühâr Servisi-Başrolünü
Nur Sürer'in üstlendiği, Kons-
tantin Schmidt'in yönettiği
"Schatten im Raum" (Boşlukta
Gölgeler)adlı fihn Aimanya
adına Venedik Film FestivaÜ'-
ne kaülacak.
Medias-Res ve ZDF ortaklı-
ğı ile çekilen filmin görüntü yö-
netmeni Pio Corradı. Yakiaşık
1,5 milyon marklık bir bütçeyle
gerçekJeştirilen filmde diğer rol-
lerini Tuncel Kurtiz, Annette
Uhlen, Lucia Stefanel ve Hansi
Jochmann paylaşıyorlar. Se-
naryoyu da iki psikiyatristin
katîcısjyla Konstantin Schmidt
yazmış.
"Kimliği belli olmayan iş-
kence görmüş bir kadını" o>-
nuyor Nur Sürer. Bir Doğu ül-
kesinden,- Türkiye'den değil-.
gelen bu kadın, kliniktekı ya-
şamında hiçbir tedavi yönte-
mine yanıt vermiyor. Zaman
zaman iyileşme çabalan göste-
riyor, doktorla bıriikte tutuna-
bileceği bir yer anyor. Ama he-
men sonra vazgeçiyor ve so-
nunda ölümü seçiyor.
Filmde başından sonuna dek
konuşmayan işkence kurbanı
kadının gözü, neredeyse bir ka-
mera gibi ; en ufak bir su sesı,
onu uyaracak bir gürültü, kınk
dökük bir banyo küveti, karan-
lık odalar, bir asker silahı ile ay-
nanın kınlmış parçalanndan
gördüğumüz fotoğrâflar gibi
aktanyor öyküsünü izleyiciye.
Sürekli sannlannda kadın, her
aynaya bakışında, yüzüne çu-
val geçirilmiş olarak göstenlen
işkence gören bir ba$ka kişiyi
görüyor.
Bir işkence tedavi merkezin-
de geçen filmde , bütün dünya
ülkelerinde yapıian ve çeşitli
kjmlikler üzerinde denenen iş-
Konstantin Schmidt'in 'Boşlukta Gölgeler' adlı filminde Nur Sürer ve Tuncel Kurtiz oynadılar.
• îstanbul doğumlu Al-
man yönetmen Kons-
tantin Schmidt'in 'Boş-
lukta Gölgeler' adlı fil-
minde oynayan Nur Sü-
rer, filmde, başından so-
nuna dek konuşmayan
işkence kurbanı bir
kadını canlandırdı.
• 'Boşlukta Gölgeler',
1984'te Alman yapımı
olarak çekilen Erden
Kıral'ın 'Ayna'sından ve
geçen yıl En lyi Yabancı
Film Oscar'ını kazanan
Isviçreli yönetmen Xavi-
er Koller'in 'Umuda
Yolculuk'undan sonra
Nur Sürer'in oynadığı
üçüncü yabana film.
Sürer, başrolünü üstlen-
diği 'Ayna'dan sonra bu
filmle Venedik Festiva-
li'ne ikinci kez katılıyor.
kence ve sonuçlan üzerinde du-
ruluyor. Batı'ya sığınan siyasi
mülteci ve işkence gören ınsan-
lann dışardaki durumu irdele-
niyor.
1984'te yine ZDF ortaklığın-
da çekilen Erden Kıral'ın "Ay-
na", geçen yıl En İyi Yabana
Film Oscan'nı kazanan İsvıçre-
li yönetmen Xavier Koller'ın
"Umuda Yolculuk" adh fılmle-
rinden sonra "Boşlukta Gölge-
ler", Nur Sürer'in yabancılarla
birlikte üçüncü çalışması. Baş-
rolünü üstlendiği "Ayna"dan
sonra bu filmle de Venedik
Film Festivali'ne ikinci kez ka-
tılıyor.
Once Erden Kıral'ın sonra
da Xavier Koller'in birinci asis-
tanlıklannı yapan yönetmen
Konstantin Schmidt de, geçen
yıl Türk işçileriyle ilgili "Seni
Seviyorum Almanya"adlı ilk
uzun metrajlı fılmini yaptı.
"Boşlukta Gölgeler"ise ikinci
uzun metrajlı fılmi. İstanbul
doğumlu yönetmen, çok iyi
Türkçe konuşuyor.
Konstantin Schmidt'in öne-
risiyle bu filmde rol alan Nur
Sürer, "böyle bir karakterin,
bir oyuncunun oyunculuk ya-
şamında iki ya da üç kez rastla-
yabileceği türden" olduğunu
vurguluyor.
" Yıllardır çevrem, işkence
görmüş insanlarla dolu. 12 Ey-
lül'den nasibini almış yüzlerce
arkadaşım var, bu nedenle çok-
ça tanıdığım bir karakterdi.
Bazı çalışmalar ve söyleşiler
için yurtdışına gjttiğimde, sü-
rekli olarak siyasi mültecilerge-
lirler, konuşurlar. Onlann du-
rumundan da çok haberdanm.
O yüzden bu karakterde birini
oynadığım ve iyi, özenli birçah-
şma olduğu için bu filmden çok
memnunum."
Batıda şu anda gündemdeki
konunun, Doğu ülkelerinden
gelen işkence görmüş insanlar
olduğunu vurgulayan Nur Sü-
rer, gözlemlerini aktanrken,
neden böyle bir filme gerek du-
yulduğunu açıklıyor:
l muda Yolculuk çekildiği
zaman, duvarlar yıkılmışü. İn-
sanlar sınırlan sorguluyor, bay-
raklan tartışıyordu. Film çeki-
mi için Almanya'da bulundu-
ğum sürede ise televizyonun çe-
şitli kanalllannda çoİc sık ola-
rak bizim gibi ülkelerden gelen
işkence kurbanlannın konuştu-
ğu programJann yayınlandığı
dikkatimi çekti. Çok gerekli ol-
madığı için, bu tür tedavi mer-
kezleri de kısa bir süre önce ku-
rulmuş Batı'da. Almanya'daki
sadece sekiz ayük. Almanlann
kopanyorlar. Şu anda dışarda
en gündemdeki şey, Doğu ûl-
kelennden gelen işkence gör-
müş insanlar...İşkence yapıian
ülketer arasında Peru birinci
sırayı alırken, Türkiye dördün-
cü sırada. Zaman zaman ben,
Güneydoğu'dan gelmiş en an-
ndan 30 kadın-erkek konuş-
macı izledim. Türkçe konuşu-
yorlar, bazılan da Kûrtçe. Ter-
cüme ediliyor yanlanndaki psi-
kiyatristlere, ne tür bir şey uy-
gulandı size diye. Şu anda gün-
demde Almanya'da Kürt soru-
nu da var, ülkemizle bağlantılı
olarak. Latin Amerika ye
Doğu ülkelerinde yapıian iş-
kence ve bu işkence kurbanı in-
sanlar nasıl tedavi edilir, yeni-
den yaşama nasıl bağknır?
Kaybolmaya itilmiş, kimlikkri
unutulmaya çalışüan insan-
lann tutunabüecek yerlerini
anyoruz biz bu filmde."
Hiç diyalogsuz oynamantn
güçlüğü konusunda da Nur
Sürer,kendısine daha yakın
bulduğu "iç aksiyonda oyna-
mayı" sevdiğini belirtiyor.
Yine de hep hüzünlü, sonİnlu
kadınlar yerine "iyi bir koraedi
filminde" oynarna özlemini
duyduğunu da gizlemiyor.
Almanca konuşulan üçüncü
seti, "Boşlukta Gölgeler". Ya-
bana olinadığı bir ortamda,
sadece "oyunçu sorumlulugu".
taşıdığına değiniyor Nur Sürer.
Degışık ırklardan ınsanlann
çalişügı, kaynaştığı filmin seti
için, "Çok ilginç bir şey, sinc-
macılar hangi dilı konuşurlarsa
konuşsunlar, dünyanın her ye-
rinde aynı insanlar. Çünkü re-
simsel anlamda bir yerde bulu-
şuyorsun. Bu anlamda, değişikiçine dönük bir hümanizmalan
var özellikle ilerici kesimin. ve sıcak geüyor o ortamlar ba-
Çok meraklılar, müthiş gürültü na"görüşünü dile getiriyor.
20. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ
Aşk9
özgürlük9
basit gerçek• Irlandalı balad ustası
Chris de Burgh, bugün-
den başlayarak dört gece
Açıkhava'da. 1990'daiki
Almanya'nın birleşmesi
onuruna düzenlenen
konserde 120 bin izleyici-
ye seslenen De Burgh,
Kürt mülteciler yaranna
verilen konserde, TV'-
lerinin başındaki 800
milyon insana 'Simple
Truth'u (Basit Gerçek)
söylemişti.
BURAK ELDEM
"Eğer tepkisiz bir izleyici kit-
lesi karşısındaysam ve konser
süresi içinde onlan yakalayıp
kazanmak durumundaysam.
işler zor. Ama eğer kitle gerçek-
ten istekJi ve coşkuluysa, tüm
konseri ve şovu onlann enerji-
siyle oluştururum" diyor Chris
De Burgh, konserleri ve "live-
show"lan ne kadar sevdiğini
anlaürken.
Ama hemen ardından şunu
da eküyor: "Yıllardır yüzlerce
konser verdim ve gördüm ki en
büyük tehlike, bu yaşam bi-
çimiyle kaynaşmak. Yani tüm
saatlerinizi otel, limuzin, so-
yunma odası, kulis ve sahneden
oluşan bir mekanlar zincirinde
geçirmek. Çare, sevdiğiniz ve
iyi tanıdığınız insanlarla birlik-
te olmakta gizli. Ben on altı
yıldır aynı müzisyenlerle çalışı-
yor ve turlara çıkıyorum ki, bu
biraz daha dostça bir ortam ya-
ratıyor."
Müzik kariyerine "konser
Dünkii basın toplantısından sonra "llyüng Colours' albümfinü satışlanndan dolayı Chris de
Burgn'e Topkapı Music tarafından platin plak verildi (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
adamı" gibi bir etiketi yerleşti-
ren ve bugüne dek stüdyo ça-.
Uşmalanndan çok, canlı şovlar-
dakı büyük performansıyla in-
sanlann hayranlığını kazanan
İrlandah balad ustası, konser ve
turnelenn bir yaşam biçimi ha-
line gelmesınden yakınıyor,
ama dinleyiciyle olan bire bir
iletişimin tadından vazgeçeme-
diğini de itiraf ediyor.
1990'da Doğu ve Batı Al-
manya'nın birleşmesi onuruna
düzenlenen konserde Berlinli
120.000 izleyiciye seslenmiş ve
"Borderline" adh parçasında
kitleleri coşturmayı bilmişü De
Burgh.
Bir yıl kadar sonra, 1991 kı-
şında, Kuzey Irak'tan kaçan
Kürt mültecileri yaranna dü-
zenlenen "TTıe Simple Truth"
(Basit Gerçek) kampanyası.
adını onun se\ilen baladından
almış; dünya televizyonlannın
(tabii Türkiye hariç) naklen
yayımladıklan bu konserde
Chris De Burgh, 800 milyon in-
sana "The Simple Truth'u söy-
lemişti: "Bir çocuk doğar savaş
alanında/Bir çocuk asker. dü-
şer dizlerinin üzerine/Ve bir
kadın aayla haykınr/Ne za-
man banşı görebileceğiz diye."
Kuşkusuz konserler. kam-
panyalar, uzun turneler. üç ço-
cuklu bir "aile babası"nı evin-
den uzak tutacak yoğun bir
tempoyu gerektiriyor. Oysa
Chris bu durumdan hiç hoşnut
değil. çünkü özellikle çocuk-
lanna çok düşkün. (Eşi Dıane.
çok sayıda düşük ve dış gebelik
sonucu ölüm tehlikeleri atlat-
masına karşın, Chris'in çocuk
isteğini yenememiş ve yıllar
sonra art arda üç çocuk doğur-
muş.) Bir buçuk yıl önce tüm
stüdyo çahşmalannı kesip ken-
dıne •"tatil" veren sanatçı, tüm
zamanını eşi ve çocuklanyla ge-
çirerek enerji ve yaratım gücü-
nü lazelediğini söylüyor. So-
nuç. onuncu stüdyo albümü
"Powerof Ten".
Trinity College'da okurken
kulüplerde ve kafelerde şarkı
söylemeye başlayan Chris,
"Şarkıa olmayı seçtim, çünkü
elınde gitan olan biri, daha ko-
lay bz tavhyordu" dese de, sesi
ve besteciliği, alçakgönüllüğe
yer bırakmayacak denli özgün
ve parlak Chris De Burgh, bu-
gün43yaşında vehâlâaynı ruha,
aynı dünya görüşüne, aynı
enerjiye sahip. Baladlanyla
tanınmasına karşın bir rock
müzisyeni olduğunu yineleyip
duruyor. Ama müzik dünya-
sındaki yapay "sert erkek" ya
da "vahşi rocker" görüntüleri-
nin de olabildiğince uzağında
kalmaya kararlı.
Repertuar, ağırlıklı olarak
"Povver of Ten" üzerine kurulu,
ama De Burgh hayranlan
"Lady in Red", "The Travel-
ler", "Missing You", "Sailing
Away'" gibi klasik hitleri de bu
konserlerde canlı olarak din-
leyebılecekler.
Sorunlu aşklar. yabanalaşan
aşıklar, banş ve özgürlük ekse-
nindeki evrensel sorunlar usta
bir öykü anlatıanın sesi ve gi-
tanndan yankılanacak .
®Microsoft
Word 5.5
Türkçe!
R A K İ P S 1 Z
K E L İ M«E
İŞLEMCİNİzCı
DİGER ÜRÛNUR ÎÇÎIt AKAT1IIIZ VISA/MASTER/EUItOCARO
(1)338 01 02-346 85 51
ÖZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
87.D0NEMKAYITURI
DEVAM EDİYORI
Hafta sonu-Hafta rçi ve
Afşaın kurslan devam ediyor.
Dershane:
ÛSKÛCMR: 343 67 82-310 92 86
KDZYAEtâr 362 47 33
TARABYA: 262 08 18
P.K.45
ile ilgtli
ıstersenız
B e y o ğ l v
İSTANBUl
TX:
ISTANBUL BÜYÜK ŞEHIR BELEDIYESI
İSKİ
İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İÇ VE DIŞ ALIM DUYL'RUSU
Aşağıda özelliklcri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemındekı ıhale ile ilgilenenler. ıhale dosya:
sını İSKİ Genel Müdürlüğü Ticaret İşlen Daire Başkanlığf nda görebılır ve dosya bedelini İSKİ
Genel Müdürlüğü merkez veznesine yatırarak alabilirler.
İsteklilerin şartnamye uygun hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplarını ihale tarihinde saat 11 00"e
kadar aşağıda belirtilen adreste Genel Evrak Müdüriüğü'ne ginş, tanh ve numaraşını ıçeren alındı
makbuzu karşılığında teslim etmelen gerekmektedır. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Komısyon
BaşkanlığYnca açılacaktır.
İSKİNo: İşinadı Keşifbedeli İhatetarihi Geçicitem. Dosvabedeli
TylO373 210.000 FF 11 08,1992 Teklifın%5
nisbetınde
100.000.-TL2 adet otomatık
kontrol vanası
2 adet fılter
Not: Finansmanı İSKİ özkaynağından karşılanacaktır. .
Not: I- Yurtdışından şartname almak ısteyen ilgilıler İSKİ'nın Garantı Bankası Odakule şubesınde-
kı 4000041-61 nolu hesabına S olarak (veya eşdeğeri) yatırmalıdırlar.
2- Aynca DHL Servisi ile gönderilmesini isteyenler 30 S (veya eşdeğeri), posta ile göndenlmesıni iste-
yenler 10 S (veya eşdeğeri) şartname ücretine eklemelıdırler.
3- Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz.
4- İSKÎ 2886 savılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp >apmamakta, dilediğine kıs-
men veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tcspit ve takdirinde serbcsttir.
Adresi: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Aksaray Meydanı Aksaray-tSTANBUL
TEL: 588 38 00 (35 hat)
TELEX: 32 293 ISU TR-23 923 [SU TR
FAX: 588 38 83
Basın: 32286
Açıkhava'da konser verecek
Burgh 'Merhaba' dediKültür Senisi- İzmirde Efes
Antik Tıyatroda bır konser
\erdjkten sonra 20. Uluslara-
rass İstanbul Festivali kapsamı-
nda Açıkha\a"da konser \cr-
mek üzere İstanbul'a gelen
(rlandalı şarkıcı Chris de
Burgh. dün saat 18.00'de The
Marmara Otel'de düzenlenen
basın toplanusına katıldı.
Salona "'Merhaba" diyerek
gırcn Burg. İzmirkonsenni "fan-
tastık" diye nıtelendırdi.
Türkıye'de gördüğü yoğun
ilgınin onun için büyük bir
sürpriz olduğunu belırten Burg.
Türki>e"ve gelmeden önce
Türkleri \e kedilerı se\mediği-
nin söylendiğini duyduğunu.
buna katılmadığını. Türkleri ve
kedıleri sevdiğini söyleyip,
"Hatta onlann dilivle bîle ko-
nuşabiİinrn" diyerek. jalnız bir
kedi sesi olduğunu açıkladığı
bir kedi sesi taktidi yaptı.
Geçen sene Wembley'de dü-
zenlenen konserin sadece Kürt-
ler için değil. hümanisı anlamlı
bir konser olduğunu belirtti.
Türkiye'deki siyasi durum
hakkında fazla bilgisi. ol-
madığını söylcven Burg, İrlan-
da'ya sadece uluslararası den-
geler söz konusu olduğu zaman
habergeldiğini. onlann da fazla
>ansıtıTma\an problemleri bu-
lunduğunu açıkladı.
FESTIVALDE BUGUN
• Jim Hall Dörtlüsü / Aiatürk Külıiir Merkezı Bihük Salonu.
18.30
• Chris De Burgh / AçıMıuva Ti\ atrosıı. 21.30
FESTIVALDE YARIN
• Alman Oda Filarmoni Orkestrası ve Heinrich Schiff / Aya İri-
ni, 18.30
• Chris De Burgh / Açıkluıvıi Tıvaıro.su. 21.311
Jim Hall bu akşam AKM'de
Tellîcazdır
bımıuı adı
TARIK ÖCAL
Nefesli sazlar, cazm ilk gün-
lerinden bugüne kadar her za-
man çok mutena bir yere sa-
hiptir. New Orleans'ın King
Oliver'ından, günümüzün Jdn
Faddis, VVynton Marsalis'ine
kadar, sazıru hakkıyla çalan
her trompetci, cazın baştaa ol-
muştur. Hatta Louis Armst-
rong, Roy Eldridge. Dizzy Gil-
lespie, Miles Davis gibileri de
cazın çeşitli devirlerine isimle-
rini vermişlerdir. Oysa kontr-
bas, gitar gibi telli sazlann,
bırakın icraalannı, kendileri-
nin bile caz dünyasına kabul
edilmesi uzun yıllar almıştır.
Caz, 1930'lardan sonra
klasik devrini sürmeye başla-
yınca, gelişen nefesli grupla-
nnın yanında, ritm gnıbu, to-
pal eşek gibi aksamaya baş-
Yazıyı iyice pehlivan tefri-
kasına çevirmeden bu son sö-
zünü ettiğım yıllann, cazın en-
telektüehze olduğu dönem ol-
duğunu belirteyim. Gerry
Mulligan, varoluşçu fılmlerde
rol kesiyor, Modern Jazz Qu-
artet, Commedia Del Arte'nin
üpleri üzerine besteleryapiyor,
Kurt Weill'ın, Brecht oyun-
larına yazdığı şarkılar cazcı-
lann sazlanndan düşmüyor-
du.
Bu dönem gitarcüan ara-
sında benim en sevdiğun, yu-
kanda adını yazmadığım Jim
Hall idi. Chico Hamilton beşli-
siyle çalarken tanındı. Jimmy
Giufre, Sonny Rollins, Art
Farmer'la çalıştı. Son derece
mütevazı, ama duygulu ve mü-
zikaldir. Mükemmel bir swin-
ge ve tcknığc sahip olmasına
rağmen bunlan gıtara tecavüz
• Caz gitannın bü-
yük ustalanndan
Jim Hall, tek konser
için İstanbul Festi-
vali'nde. Hall'un
dörtlüsünde, piya-
noda Larry Gol-
dings, basta Steve
Laspina, davulda
Terry Clarke yer alı-
yor.
lamıştı. Elbette suç. piyano,
bas. davulda değil, bu sazlan
çalanlann çalgıcılık anlayış-
lanndaydı. Sonuçta bu grubun
içinde yer alan banjo, Missis-
sippi nehrine atılıp gitara kol-
lar açılıverdi.
Bu arada Django Rein-
hardt. Charlie Christian gibi
iki mucizevi teknik ustası. ca-
zın ilk gitar sololannı da yap-
tılar. Bunlardan Charlie Chris-
tian cazda ilk elektro-gitan
çalmış olup 1939'da Benny
Goodman'la başladığı profes-
yonel hayatı, I942'de verem-
den ölmesiyle sadece üç yıl sür-
müştür.
Charlie Christian'dan son-
ra, gitar. caz denilen pastanın
esaslı dilimlerinden biri olmuş-
tur. Be Bob devrinde ise Billy
Bauer, Oscar Moore. Barney
Kessel gibi büyük gitarcılar bu
sazı pastanın pişirildiği mutfa-
ğa indirmişlerdir. 1950'den
sonra gelen gitaralar. işte bu
hazır pastanın üzerine kondu-
lar. Artık sazlan kabul edilmiş.
kendilerine hodri meydan de-
nilmiştı. O dönemde, Wes
Montgomery. Barry Galbra-
ıth. Kenny Burell. Herb Ellis,
Tal Farlow gibi gitarcılar. en
merdane bir şekilde meydane
çıkıp telli saz düşmanlannın
paçalannı kapıp sırtüstü kün-
de>egetirmışlerdi.
etmek için değil, onunla seviş-
mek için kullanır.
Dökülmüş saçlan, ceketi,
kravatıyla bir orta sıruf bürok-
ratı görünümündedir. Konser-
de onu bu halde görünce, sakın
yaşlandı da böyle oldu san-
mayın. Ben, onun gençliğini de
bilirim. Ama bir yerierden
onun BillEvans'layaptıgT'Un-
dercurrent" adb albümünü
bulup dinlerseniz, insan beyni-
nin nasıl yürekten geçip tellere
döküldüğünü, iki yürek ve iki
beynin caz denen apırlıkla
nasıl iletişim kurduğunu ku-
laklannızla görürsünüz.
Jim Hall, bir İstanbul gece-
sinde sizlerle birlikte olacak.
Adım gibi biliyorum, o kon-
serde, ne minderler atılacak, ne
meşrubat satıalan avaz avaz
bağıracak. Belki taksi şoförleri
bile size çıkışta kibar davrana-
cak. Sevgilinizle aynbnak üze-
reyseniz, son arzunuz olarak,
ona bu konsere gelmesini söy-
leyin. Yan yana oturup gözte-
rinizi kapayın, kendinizi bu
komplekssiz, bu rafıne müzi-
ğin kollanna bırakın. Sonra bu
yeni kazandığınız dünyanın
ufuklanna doğru el ele yürü-
yün. Ne yazık ki ben orada
olamayacağım. Sevgiliniz, din-
ledikleriniz, her şey sizin olsun.
Dönünce gözlerinizdeki ışığı
göreyim yeter.