Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10TEMMJZ1992CUMA CUMHURİYET _ŞAYFA
17
SAVARONA RESEPSlYONU-Atatûrk'ün kıdlandığı Sava-
rona yatının yeniden restore edilerek hizmete girmesi dolayısıv-
la Çubuklu İ9'da »erilen resepsivona Cumhurbaşkanı Turgut
Özal ve eşi Semra Özal da katıldı. 182 mil> ar harcanarak resto-
re edilen Savarona için verilen vemekte Başbakan Vekili Erdal
İnö'ıui ve eşi Sevinc İnönü de bulundu.
4
Tele-Vizyon'a
beraat
ANKARA (ANKA) - Tele-
vizvonun bırinci kanalında
geçen vıl \a\ınlanan "Tele-Viz-
>on" programında mahkeme
karan olmadığı halde Çapa
Tıp Fakültesi Tahakkuk Me-
muru Mehmet Ali Berber hak-
kındaki zimmet suçlamasını
ckrana getirerek hakaret suçu-
nu ışledikleri gcrckçesıyle hak-
lannda ceza davası açılan ga-
zeteci Uğur Dündar. Osman
Balcıgil ve Kadir Çelik beraat
cttiter. Dündar ve arkadaşlan,
M. Ali Berber'i kamuoyu
önünde kiiçük düşürmek sa-
vıyla vc 6 aydan üç yıla kadar
hapis cezası istemiyle Ankara
2. AsliyeCeza Mahkemesi'nde
açılan davada lutuksuz olarak
yargılandılar.
Boğazda dev transatlantik- BirTürkde-
nizciuk firması tarafından Amerika Birleşik Deıletleri'nden
satın alanınan ve diinyamn 3. btiyiik > olcu gemisi olarak bili-
nen 'United States', TürkiyeV getirildi. Romörklerin çekti-
ği 302 metrelik dev yolcu gemisinin gecisi sırasmda Çanak-
kale boğazı trafîğe kapandı. Gemiz Tuzla tersanelerinde
bakıma alınıp kullanıma sokulacak.
Torul'da
toplu mezar
TORUL (AA) - Gümüşhane'-
nin Torul ilçesinde, köylüler
tarafından toplu mezar bulun-
du. 20\e yakın kafatasının or-
taya çıktığı toplu mezann açıl-
ması ve konunun araştınlması
isteniyor.
Torul Kaymakamı Sebahat-
tin Öztürk, toplu mezarın orta-
ya çıkanldığı köye gidip incele-
melerde bulunduğunu belirte-
rek "Bu toplu mezar Ermeni
katliamında ölen masum in-
sanlara mı, yoksa savaş sıra-
sında ölen Tiirk askerlerine mi
ait? Yoksa salgın hastalıktan
ölen insanlann topluca gömül-
düğü bir yer mi? Konunun
sağlıklı bir şekilde araştınlması
gerekir" dedi.
Cool
World'da
oynuyor-
Arrekalı
sanatçı Kim
Bassinger,son
olarak çevirdiği
çizgivegerçek
kahramanlann
biraraya geldiği
'CoolWorid'
fil.ndedeğişik
roller alıyor.
Bassinger,
MollVHood
kaldırımlarına
kazınan adınm
önünegelerekde
mensuplanna poz
vermektengeri
kalmadı.
HABERLEREV DEVAMI
OLAYLARIN AGEK'ten Bosna- Hersek atam
ARDEVDAKI
GERÇEK
• Baştarafi ). Sayfada
ğını da görüyoruz.
Söz gelimi demokratikleşme
sürecinde yargı reformunu ko-
alisyon ortakları arasında bir
konu sayamayız; Milli Güvenlik
Kurulu'nun tavsiyeleriyle ölçe-
meyiz. DYP grubundan gelen
direnmelerle geciktirilen demok-
ratikleşmenin, Helsinki'de Baş-
bakan'ın daha rahat, daha ağır-
lıklı ve başanlı olmasına katkı-
da bulunacağını milletvekilleri
Meclis koridorlarında düşüne-
bilmişler miydi?
Demokrasinin yolunu açmak,
Türkiye'nm dünyadayolunu aç-
makla anlamdaştır.
DYP grubunun içinde de-
mokratikleşmeyi SHP'nin ge-
reksiz bir fantezisi ya da solcu-
luğu sayanlar varsa, yanılgıya
düşüyorlar. Başbakan Süleyman
Demirel, demokratikleşme eyle-
minin rüzgârtnı arkasına aldığı
oranda rahatlayıp başanya yü-
rüyebilir.
Yaz tatilinden sonra Meclis
i
te bu gerçeğin biraz daha anla-
şılmasında çok yarar var. De-
mokratikleşmeyi iktidarpartile-
rinin arasını açacak ve koalisyo-
nu çatlatacak bir sorun olarak
görmek, DYP'nin de çıkarlan-
na aykındır.
I Baştarafi 1. Sayfada
çekleşeceğine inandığmı söyledi.
tzzetbegoviç müdahale is-
teğini dün Başkan Bush ile yap-
tığı 35 dakikalık görüşmede
de dile getirdi. Bosna-Hersek
lideri görüşmeden sonra yap-
tığı açıklamada, Bush'un keodi-
sine ABD ve Avrupa'nın Bosna-
Hersek'te banşçı bir çözüm
sağlanması için tüm seçenekleri
değerlendıreceğini ve ABD'nin
Bosna-Hersek'in toprak bü-
tünlüğünü tanıdığını söylediği-
ni belirtti.
Sırplar
• • •
• Baştarafi 1. Sayfada
mermısı duştü. Kentın öteki bü-
yük oıeli olan Holiday Inn'de.
çok sayıda gazeteci, geceyi top
ve mermi sesleri arasında geçir-
di. Daha önce defalarca isabet
alan otele. gazetecilerin bulun-
ması nedeniyle ateş açılmadığı
öğrenildı.
Saldınlardan sonra. Bosna-
Hersek radyosu. halkı >eni sal-
dınlara karşı uyaran ya>ınlar
yaptı. Radyo geri püskürtülen
Sırplann bu kez federal güçle-
rin desteği ile hava saldınsına
geçebileceğini bildirdi.
Bosna-Hersek Savunma Ba-
kanı Marıofıl Ljubic, dlerinde-
ki kısıtlı olanaklara rağmen.
Sırp saldınlannı püskürttükle-
rini belirtirken, uluslararası
güçlerin bir an önce harekete
geçmesini istedi. Boynunda
zeytin tanelerinden oluşan ve
ucunda haç sallanan tespihle
dikkati çeken Ljubic. Sırplan
durdurmak için askeri miida-
halenin kaçınılmaz olduğunu
belirtti ve AGİK zirvesinde çö-
züm aranırken, Sırp saldınlan-
nın yeniden yoğunlaşmasının
dikkatçekici olduğunu bildirdi.
Yıkılan ve boşaltılan çok sa-
yıdaki binanın "'hayalet kent"e
dönüştürdüğü Sarav bosna'da
kendini saldınlardan koruma-
ya çalışan halk. temel ihtiyaçla-
nnı karşılamada da büyük sı-
kıntı çekiyor. Kente. düzenli
elektrik verilemiyor. BM Banş
Gücü denetimindeki havaala-
nına her gün birçok uçağın yar-
dım malzemesi taşımasına İcar-
şın, halk yardunın kendilerine
ulaştınlmamasından ^kını-
yor.
Yardımlann dağıtımj için Sa-
raybosna'da muhtarlar kullanı-
lıyor. Banş Gücü >ardımı
muhtarlara veriyor. onlar da
halka dağuımı yapıyor. Ancak
halkın büvük bölümüne ulaşan
yardım, örneğin, İtalyanlann
gönderdiği iki kesme şeker. ikı
içimlik nescafe. dört bisküvi \e
iki parça kekten oluşuyor.
Saraybosna'da yardımın ye-
terince dağıtılmamasma karşın.
karaborsa dikkati çekiyor.
Halk. yardımın kendileri yerine
tüecarlann eline geçtiğini öne
sürûyor.
Saraybosna'da sıkıntısı çeki-
len 5nemli bir konuyu da ula-
şım oiuşturuyor. Toplu taşım
aradan çahşmadığı gibi. özel
araç da bulunamıyor. Özel
aradan olanlar, ancak kara-
borsa benzinleyola çıkabiliyor-
lar. Çok sayıda yabancı gazete-
ci d; karaborsa benzin alarak
çalısabiliyor. Ancak, bu araçla-
radıateşaçılıyor.
Tîm olumsuz koşullara ve
Sırrlann saldınlannı yeniden
yoğjnlaştırmalanna karşın Sa-
raytosna halkının gözü kulağı
Hehnkfde. Halk. AGİK zirve-
sâncEn çıkacak bir askeri müda-
raalckarannı umutia bekliyor.
Başkan Bush'tan Sırp ordu
sunun tüm silahlannın ulusla-
rarası kuvvetlerin kontrolü altı-
na verilmesini istediğini kayde-
den İzzetbegoviç. "Eğer bu
mümkün değilse, bu silahlann
imha edilmesi için askeri müda-
hale yapılmasını istedim.
Bosna-Hersek'te bu kadar çok
silah olursa, banş sağlanması-
na imkan yok" diye konuştu.
İzzetbegoviç, Bushun askeri
miyoruz" ifadesını kullandı.
Türk önerisine destek
Helsinki zirvesinde Türkıye-
nin Yugoslavya'nın dağılma-
sıyla ortaya çıkan sorunlann
yayılması ve Balkanlar'ı sarma-
sını engellemek amacıyla baş-
lattığı girişim de AGİK ülkele-
rinceolumlu karşılandı. AGİK
Kıdemli Memurlar Komitesi'-
ne bu konuda sunulan Türk
müdahale yap.Iacağına ılışkın -önerisi. ilgıli on ülkeden oluşa-
bırşey soylemedığını belırtır- c a k b i r y ü r ütme grubu kurul-
ken. "Bağışlarla yaşamak ıste- masını öngörüyor.
Diplomatik kaynaklann ver-
diği bilgive göre. sorunlann
daha büyük boyutlara varma-
dan durduruiması için oluştu-
rulacak grupta Türki>e"nin
>anısıra ABD. Rusya, Alman-
va. İngiltere. İtalya, Avusturya.
İCanada İsviçre ve İsveç yerala-
cak. Bu grubun Helsinki zirve-
sinin bitiminden hemen sonra
devreye girmesi ve Kosova,
Sancak ve Voyvodina'da hiz-
met vermesi öngörülüyor. Yü-
rütme grubunca görevlendirile-
cek heyetler bu bölgelerde
GIJNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Müdahale edelimHELSİNKİ - AGİK zirvesinde elimize iki fırsat geçti. Bi-
rinı kullanamadık. ötekini kaçırdık.
Bırinci fırsat, ABD Başkanı Bush'un Başbakan Demi-
rel'le görüşme isteğiyle başladı. Dün saat 12.30da bir
araya gelen Bush ile Demirel, özellikle bizi çok yakın-
dan ilgilendiren Kuzey Irak'taki durumla ilgili ilginç bir
konuşma yaptılar. Demirel- Bush görüşmesi gecikerek
başladı. Bush'un, Begoviç'le yaptığı görüşme uzayınca,
Demirel buluşması biraz geçe sarktı.
Ne var ki daha önceden 20 dakikayla sınırlandırılan
görüşme uzadı, 40 dakika sürdü. llk 15 dakikada hangi
konular ele alınacaksa, onlar açıldı. Her iki lider, zirve-
ye katılan 52 devlet önderinin topluca resim çektirecegi
yere gitmek için konuşmaları birara kestiler.
Belirlenen yere giderken konuşmaları sürdürdüler.
Fakat gecikmişlerdi. Helsinki 1992 AGİK zirvesinin ta-
rihsel fotoğraflarında ne Bush, ne de Demirel var.
Görüşmelere başladıklan odaya dönerken konuşma-
lara kaldıkları yerden devam ettiler. Zamanla yarışıyor-
lardı, ama bir 15 dakika daha konuştular. Bu kez resmi
öğle yemeğine gitmek üzere kalktılar. Belirlenen ye-
mek salonuna giderken yine görüşmeleri sürdürüyor-
lardı. Yemek salonunun kapısından girdiklerinde karşı-
larına Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey çıktı.
Demirel, Elçibey'i, Bush'a tanıştırdı. Elçibey, "gerek
Demirel'den ve gerekse Bush'tan bölgesi için çok olum-
lu sözler işitmekten mutlu olduğunu" söyledi.
Ama Bushun ilgisi başka yöndeydi. Elçibey'e bu ka-
dar ince nasıl kalabildiğini soruyordu. Koşuyor muydu,
ne yapıyordu da kilo almıyordu. Elçibey ise doğuştan ve
doğadan ince ve uzun kaldığı yanıtını veriyordu.
Türk heyetinde bulunan Demirel'in danışmanı ilnur
Çevik, iki lider arasında ayaküstü fconuşmalar dışında
ele alınan konuları üçe ayırarak kimi ayrıntılar verdi.
önce Kuzey Irak'taki Kürt devleti sorunu ele alınmıştı.
Ardından Bosna-Hersek'in durumu konuşulmuş, Kıbrıs
konusu görüşmelerin odak noktalarından biri olmuştu.
Kuzey Irak'taki durumu gündeme Başkan Bush getir-
di. iki lider arasındaki görüşmeler şöyle gelişti:
Demirel: Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulması-
na karşıyız. Daha önceleri de çeşitli zamanlarda ABD
Kongresi'nden Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması-
nı gerektiren kararlar da çıktı. Amerikan hükümetleri
çeşitli zamanlarda aynı doğrultuda açıklamalar yaptı.
Ama bu açıklamaları sürdürmekte büyük yararlar görü-
yorum.
Bush: Katılıyorum.
Demirel: Kuzey Irak'taki insanlar bizim kardeşleri-
mizdir. Herhangi bir baskı, bir tahakküm altında olma-
maları bizim de arzumuzdur. Ve bu kardeşlerimizin
Irak'ın tahakkümü altına girmesini kabul etmiyoruz.
Bush: Zaten liderliğinızde Çekiç Güç'ün sürdürülmesi
kararını geçırdiniz.
Demirel: Çekiç Güç'ün süresini uzatma kararını hükü-
metimiz de alabilirdi. Fakat bu kararın Meclis'ten çık-
ması, hem bu kararı güçlendirmiş hem de Meclis'in
iradesini göstermiştir. Bu bakımdan önemlidir.
Bush' Bu Madam Mitterrand olayı nedir?
Demirel: Kuzey Irak'ta türlü gruplar var. Bir devlet
boşluğu var. Kanun hâkimiyeti yok. Otorite yok. Bu şart-
larda Madam Mitterrand'ın Kuzey Irak'a gitmemesi ge-
rekirdi. Gitmesi sakıncalıydı. Fakat istiyordu, biz de
elimizden gelen yardımı kendisine yaptık. Ülkemize
uçakla geldi, helikopterle oraya geçti. Kendisi geldi,
kendisi yaptı.
Görüşmeler daha sonra Bosna-Hersek teki duruma
yöneldi:
Demirel: Bölgede büyük bir vahşet yaşanıyor.
Bush: Bu sabah sizden önce görüştüm, Begoviç'i de
siz buraya getirmişsiniz. Çok tehlikeli bir durum yaşanı-
yormuş orada. Uçağa binmek için Zagrebe geçmek
zorunda kalmış.
Hikmet Çetin, (Başkan Bush'a, Begoviç'i almak için
gittiği Zagreb'de gördüklerini özet\eyen bilgiler verdi).
Demirel: Bosna-Hersek'te BM müdahalesi gerekiyor.
Dikkat ettinizse, bu sabah zirvede konuşan her lider,
müdahalenin gerekli olduğunu söylüyor. Bir müdahale
bu bakımdan zorunlu görünüyor.
Bush: Pekı bu müdahale askeri mi olacak, nasıl ola-
cak?
Demirel: Her türlü imkânla, her türlü müdahaleden
bahsediyorum.
Bush: Ama nasıl olacak?
Demirel: Elbette Kuveyt gibi olacak. BM bir karar çıka-
racak, bir müdahalenin yapılabilirliğini söyleyecek.
Çünku sorun Türkiye ile Sırbistan ya da ABD ile Sırbis-
tan arasında bir sorun değil, dünyanın çözmesi gereken
bir sorun. O bakımdan tıpkı Kuveyt'e benzer bir müda-
hale gerekli görülüyor.
ABD Başkanı Bush ile Demirel'in gerek resim çektir-
me, gerekse lokantaya giderken baş başa kaJarak yap-
tıkları ayaku. '.onuşmaların içeriğini daha sonra
öğreneceğız. Başbakan'a yakın çevrelerin söylediğine
göre Demirel, geceyarısına doğru Türk basınıyla yapa-
cağı söyleşide hem daha geniş bilgiler verecek hem de
gorüşmenin içeriğı hakkında yorumlarda bulunacak.
Ancak saptanabildiği kadar Başkan Bush, Demirel'in
Yunan Başbakanı Mitsotakis ile yaptığı görüşmelerden
büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Demirel ise
bugün buluşacağı Yunan Başbakanı ile ikili görüşmele-
ri sürdüreceğini Başkan Bush'a iletti.
İki fırsat
Kaçırılan ya da kullanılamayan fırsatlar, işte bu nokta-
dan itibaren açıklık kazanıyor. Türkiye'nin Çekiç Güç'ün
süresini uzatmadan önce başta ABD ve Ingiltere'ye
sözlü olarak duyurduğu bir kaygısı var. Bu kaygı, Batılı-
ların Kuzey Irak'ta Çekiç Güç şemsiyesi altında bir Kürt
devletinin kurulmasına yardımcı olduklarını içeriyor.
Ne var ki, Batılıların bir Kürt devletinin kurulmasına
karşı olduklarını açıklamaları, Ankara hükümetini do-
yurmuyor. Örneğin, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in,
meslektaşlarına, başta ABD Dışişleri Bakanı James Ba-
ker'a şöyle konuştuğu biliniyor:
"Memleketimizde bir kamuoyu var, basın var, parla-
mento var. Bu kesimlerde giderek pekişen ve gelişen
bir kuşku yaşanıyor. O da Türkiye'nin katkısıyla bölgede
ve özellikle Kuzey Irak'ta yer eden Çekiç Güç'ün bir Kürt
devletinin kurulmasına yardımcı olacağı."
Bu kaygılarla kuşkuları, örneğin ABD Dışişleri Bakanı
James Baker, "bir Kürt devletinin kurulmasına karşı ol-
duklarını" ifade ederek karşılıyor.
Ancak Ankara hükümeti artık sözlü güvencelerle yeti-
nemiyor. Kuzey Irak'ta nedeni şu ya da bu olsun, bir
seçim yapılıyor. Ardından savunma, dışişleri bakanla-
rıyla bir hükümet kuruluyor. Gidiş, bir Kürt devletinin
yakında kurulmak üzere olduğunu gösteriyor.
Nedense Ankara hükümeti, Türk kamuoyunu hatta si-
yaset odak noktalarını doyuracak bir istemde bulunamı-
yor ABD'den ya da ingiltere'den. O da şu: "İster mektup
şekliyle olsun, isterse ABD Kongresi'nden ve BM'den
çıkan Irak'ın toprak bütünlüğüyle ilgili kararların benim-
sendiğini ifade eden bir yazılı metin olsun. Kâğıda dö-
külmüş, güvenceleri daha sağlıklı buluyor."
Böylece Bush'la yeni bir temas yaptığımız sırada gü-
venceleri daha sağlama bağlayacak bir istemde bulun-
ma fırsatını kaçırdığımız gözleniyor. Demirel'in Bush'la
yürürken yaptıklan konuşmalarda bu konulara değindi-
ğimiz oranda ve biçimde değinip değinmediklerini bil-
miyoruz. Eğer Türkiye, Kürt devleti konusunda daha
sağlam güvenceler istediyse. bunu da daha sonra Baş-
bakan Demirel'in basına yapacağı açıklamalardan öğ-
renebileceğiz.
Kullanamadığımız fırsata gelince, çok basit. 7 zengin
ülkenin Münih'te yaptığı son toplantıdan. AGİK zirvesin-
de imzalanan bütün belgelerin hemen her paragrafında
demokratikleşmenin ön şart olduğundan sözediliyor.
Hatta zengin ülkelerden yardım alabilmek için de-
mokratikleşme sürecine geçilmesi ön koşul olarak ifade
ediliyor.
Türkiye, örneğin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'-
ndaki değişiklikleri, daha doğrusu demokratikleşme
öğelerini içeren yasayı TBMM'nin yaz tatilinden önce
geçirebilseydi, Helsinki'deki görüntüsü daha görkemli,
dahaetkili olacaktı.
Şu ya da bu nedenle. demokratikleşmeyle ilgili yasa-
ların Helsinki zirvesinden önce Meclis'ten geçmemesi,
dünya çapında bir fırsatı kaçırmamıza neden oldu.
Bir iki renkli noktayı belirtmekte yarar var. Bush- De-
mirel görüşmesi başlamadan önce foto muhabirleri içe-
ri alındı. Başkan Bush, Türk basınına Demirel'in kişili-
ğinde önemli bir liderliği gördüklerini ve Demirel'in
liderliğinde Türkiye'nin bundan sonra da istikrarı sağla-
mada rol oynayacağına inandıklarını söyledi.
Demirel, bu sözleri gülümseyerek ancak çok dikkatle
izliyordu. İki liderin görüşmesi küçük büroda dikdörtgen
şeklinde sıralanmış koltuklara heyetlerin yerleşmesiyle
başladı. Türk heyetinde Demirel'in dışında Dışişleri Ba-
kanı Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Cavit Çağlar, Dışişleri
Müsteşarı Özdem Sanberk, Danışman İlnur Çevik, Da-
nışman Prof. Emre Gönensay, Dışişleri Bakanı'nın da-
nışmanı Büyükelçi Faruk Loğoğlu bulunuyordu.
ABD tarafında ise Bush'un yanında Dışişleri Bakanı
James Baker, Danışman Scowcroft ve öteki ulusal uz-
manlar bulunuyordu
Demirel. dün öğleden sonra saat 16.45'te Fransa
Cumhurbaşkanı Mitterrand ile görüştü. Fransa ile yapı-
lan görüşmeierde de Kuzey Irak'taki durumun ele alın-
dığı, Mitterrand'ın eşinin başına gelen suikast olayıyla
ilgili hem teşekkür ettiği hem de bilgi almaya çalıştığı
öne sürüldü.
Türkiye ile Fransa'nm Kürt devleti konusundaki gö-
rüşleri birbirinden çok farklı Fransa, Kuzey Irak'ta bir
Kürt devletinin kurulmasını destekliyor
sürekli kalacaklar ve çıkması
olası çatışmalan önlemeye çalı-
şacaklar.
Helsinki'de dün bir araya ge-
len Almanya. Çekoslavakya ve
İsveç dışişleri bakanlan, Dağlık
Karabağ'a yüz kişiden oluşan
bir askeri gözlemciler heyetının
gönderilmesini kararlaştırdı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Hans Schumaher dün
>aptığı açıklamada, Karabağ"a
askeri gözlemci heyetinin gön-
deriimesiyle. AGİK'in ilk kez
bir bölgede banşı korumak
amacıyla askeri düzeyde giri-
şimde bulunacağını söyledi.
Azınlıklar
AGİK Kıdemli Memurlar
Komitesi tarafından son şekli
verilen ve zirvesinde benimsen-
mesi beklenen Helsinki Dekle-
rasyonu. AGİK'in Avrupa'da
banşı ve güvenliği sağlayacak
bölgesel bir örgüte dönüşmesi-
ni öngörüyor. AGİK"in yeni
misyonu çerçevesinde kurula-
cak Azınlıklar Yüksek Komi-
serliği'ne. uiuslararası alanda
tanınan ve güvenilir bir siyasi
kariveri bulunanlar arasından
seçilecck kişi atanacak.
Türkiye bu maddenin tartı-
şıldığı Kıdemli Memurlar
Komitesi toplantısı sırasında
yaptığı girişimlerle. konuya
hem açıklık getirdi. hem de bazı
aynmlann yapılmasını sağladı.
Buna göre. teröre kanşmış kişi-
ler, yalnızca azınlık mensubu
olduklan gerekçesiyle koruma-
dan yararlanamayacak. Ayn-
ca. azınlıklarla ilgili kararlar
uzlaşma yöntemiyîe ele alına-
cak.
Bu arada göçmen işçilerin
haklan da sonuç bildirisine gir-
di. Buna göre, Avrupa ülkele-
nnde yasal oturma ve çalışma
hakkına sahip bulunan yabancı
işçilerin topluma uyum sağla-
malan teşvik edilecek, aile birle-
şimleri kolaylaştınlacak. An-
cak bu kişilere siyasal haklar
verilmesi konusu bildiride yer
almadı.
Tarihı zirve bölgedeki tüm
çatışmalara son verilmesi çağrı-
sı>la başladı. Zirvenin açılış
konuşmasını vapan e\ sahıbı
Finlandiya'nın Devlet Başkanı
Mauno Koivisto. "Tüm insan-
lık adına. çatışmalardan so-
rumlu olanlan geçerli ve kalıcı
bir ateşkes anlaşma>a çağın^o-
ruz. Bölgemizdeki çatışmalar-
da sivilleri hedef alan saldınlar-
dan ciddi kavgı duyuvoruz.
Öncelikli görevimiz. bu masum
kurbanlara ınsani yardım sağ-
la>abrlmek için işbirliği vap-
maktır"dedı.
Fransa Cumhurbaşkanı
François Mitterrand zirvede
yaptığı konuşmada. dünya üze-
nnde banşın sağlanması için
zamanın akıp gittiğini, AGİK'-
in bu nedenle "daha aktif' bir
rol üstlenmesi gerektiğini sövle-
di. Fransa'nm Bosna-Hersek
dahıl dünyanın her yerinde ba-
nş istediğini beliren Mitter-
rand. "elimizi çabuk tutmalıyız.
Her geçen gün insanlar ölüyor"
dedi.
Almanva Başbakanı Helmuı
Kohl ise konuşmasında milli-
yetçiliğe dikkat çekti. Dünya-
daki hızlı değişimlere paralel
olarak artış gösteren milliyctçi
eğilimlere "dur" demck gerekti-
ğini söyleyen Kohl. aşırı akım-
lann üzerine kararhlıkla gidil-
mesi gerektiğini belirtti ve""bu
akımlan etkisiz hale getirecek
yollar aramalıyız" dedi.
George Bush, "neye mal
olursa olsun" Sırbistan'a yöne-
lik yaptırımların sürdürülmesi
ve Bosna-Hersek'e insani yar-
dım gönderilmesi çağrısında bu-
lundu.
Bush, Helsinki'de gerçekleş-
tirilen Avrupa Güvenlik ve İş-
birliği Konferansı (AGİK) zirve
toplantısında yaptığı konuşma-
da şöyle dedi:
"Eğer AGİK'in bu yeni dün-
ya düzeninde gerçek bir anlamı
varsa, acil amacımız şu olmalı-
dır: Öncelikle neye mal olursa
olsun yardım ulaştırıldığını gös-
termeliyiz. İkinci olarak, BM
yaptınmlannın uygulandığını
göstermeliyiz. Üçüncü olarak,
bu anlaşmazlığın sona ermesi
için elimizden geleni yapmalıyız.
Dördüncü olarak ise hepimiz
Yugoslavya'daki tüm cepheler-
de ateşkes yapılması için, tek ses
olarak, çağrıda bulunmahyız."
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
TO ülkelerine de sıçramasından endişe ettiğini belirterek
şu uyarıda bulundu:
Kurt sorunu, patlamaya hazır saatli bir bombadır. Pat-
ladığında NA TO üyesi Türkiye 'yi de kapsayacaktır.
Kuzey Irak'ta Çekiç Güç'ün koruması altında bir Kürt
devleti kuruldu. Böylece 10Ağustos 1920tarihli Sevr Ant-
laşması'nın 62 ve 64. maddeleriyle kurulmak istenen
Kürt devleti, 62 yıl sonra kurulmuş oldu.
Kürtler açısından Sevr Antlaşması, 'Batı desteği ile
Kürt devleti kurmak' anlamına gelmektedir. Bu amaç
ABD desteği ve KYB lideri Çelal Talabani ve KDP lideri
Mesut Barzani'nin ortak çabalarıyla gerçekleşti. Durum
bu.
Bu gelişmeler karşısında şöyle düşünenler de olabilir:
Sınırlarının dışındaki bu oluşumlar bizleri ilgilendir-
mez; üstelik Türkiye, Talabani ve Barzani aracıltğı ile
PKK yı köşeye sıkıştırmıştır.
Bu düşünceler, gelecek için hiç de güven vermeyen
bugünkü yapay, geçici uzlaşma ve çelişkilere dayanıyor.
Bu uzlaşma ve çelişkiler her an degışebilir.
Sevr Antlaşması'ndaki özerk Kürt devleti planı, Ulusal
Kurtuluş Savaşı ile bozuldu. Sevr'den sonraki Kürt dev-
leti, Şeyh Mahmut Berzenci tarafından kurulmak istendi.
Berzenci'nin 1930 yılında başlattığı ayaklanma ingiliz ve
Irak kuvvetlerince bastırıldı.
1946yılındakurulan MehabadKürtCumhuriyeti'birytl
sonra yıkıldı. Barzani, 1958yılınakadar Sovyetler Birliği"-
nde yaşadı. 1958 Irak ihtilalinden beklediği özerkliği elde
edemeyen Barzani, Irak'taki Baas rejimine karşı silahlı
ayaklanmayı başlattı. Kürt ulusal otonomi' istekleri,
196O'lı yıllann başında Molla Mustafa Barzani tarafından
dile getirilmeye başlandı. 1945 yılında kurulan Kürdistan
Demokrat Partisi, 29 Eylül 1964 günü düzenlediği halk
konferansı' ile bu amaç için örgütlenme kararı aldı.
Celal Talabani ile Barzani arasındaki çatışma da bu ta-
nhlerde başladı. Talabani, KDP'den ayrılarak Irak yöneti-
mi ile uzlaştı.
Irak yönetimi ile Kürtler, 11 Mart 1970 tarihinde bir
özerklik anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma, Baas rejimi
tarafından uygulanmayınca Barzani, 1974 yılında ABD ve
Irak'ın silahlı destekleri ile ayaklanmayı başlattı.
Bu destek, iran Şahı ile Baas rejimi arasındaki 6 Mart
1975 günü Cezayir'deki 'Şat-ül-Arap' Anlaşması'ndan
sonra kesildi.
Celal Talabani, 1 Nisan 1988 günü PKK lideri Öcalan ile
Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silahlı mücadeleyı'sürdü-
receklerini açıklayan bildiriyi yayımladı.
Hangi Kürt grubunun veya aşiretinin kiminle, ne za-
man, ne amaçla işbirliği yaptığını kestirmek çok güçtür.
Örneğin Molla Mustafa Barzani'nin kayınbabası Zibari
Aşireti reisi Mahmut' damadına karşı Irak hükümeti ile
birlikte savaşmadı mı? Barzani'nin oğullarından Übey-
dullah Barzani, Baas rejimi ile uzlaşmamış mıydı? 1940lı
yıllarda Sovyetler'e sığınan, 1974 yılına kadar Sovyetler'-
den destek alan Barzani, 1974 yılında Amerikan desteği
ile ayaklanmamış mıydı?
1974sonrası Barzani ileçatışan ve 1988 yılında PKK ile
anlaşan Talabani, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin baş
konuklarından değil midir?
PKK bugün 'savaş hükümeti' kurup 'ulusal kongre'yi
toplamak istiyor. {Almanya'da yayımlanan PKK'nın ya-
yın organı Berxwedan, 15 eylul, 30 eylül ve 15 ekim 1991
tarihli sayıları) Eski İngiltere Başbakanı Callagan, NATO
toplantısında "Kürt sorunu saatli bombadır, Türkiye'de
patlayacaktır" derken acaba ne gibi olası olaylan anlat-
mak istiyor?
Denizden abluka
• Baştarafi I. Sayfada
yönünde karar almalan bekle-
niyor. BAB'ın önde gelen etkin
üyeleri İngjltere. Fransa ve
İtalva'nın değişik nedenlerle
destekledikleri plan uyannca
"şimdilik" kaydı ile BAB. savaş
gemilerini Adriyatik'e göndere-
rek Yugoslav limanlanna giriş
çıkışlan "uzaktan" denetlemeyı
planlıyor. Gemilere doğrudan
müdahale için ise ancak BM
Güvenlik Konseyi karan gere-
keceği ifade edilmekte.
BAB'ın "sınırlı" ablukasının
amacı. Bosna Hersek'e yapıl-
makta olan insancıl yardımın
aksatılmasına v önelik eylemler-
den Sırplan caydırmak.
İngiltere, Bosna Hersek'e,
kara gücü dışında her türlü yar-
dım ve müdahalenin > apılması-
nı destekliyor. Nitekim. şu sıra-
da Saraybosna'ya şürdürülen
insancıl yardım için İngiliz Ha-
va Kuvvetleri'ne bağlı Hercules
tipi ağır nakliye uçaklan kulla-
nılıvor. İngilizler. 300 sağlık
personelinden oluşan bir sahıa
İıastanesinı de Bosna Hersek'e
gönderdiler. Şimdi de BAB'ın
savaş gemilerini Adrivatik'e
vollavarak "gövde gösterisi"
vapmasını destekliyoriar.
İngiliz Deniz Kuvvetleri'nin
halen Akdeniz'de bulunan
"Nottingham" destroyeri ile
"Avenger" fırkateyninin derhal
görevlendirilebileceği acıklan-
dı.
BAB'ın Avrupa savunma
kav ramına daha etkin katılma-
sını savunan Fransa da Adriya-
tik'te •"sınırh" bir ablukayı des-
tekliyor. BABdönembaşkanlı-
ğını Almanya'dan henüz
devralan İtalya. Yugosiavya
bunalımınm başından beri her
türlü müdahaleye en fazla yeşil
ışık yakan BAB üyesi. Halen ül-
kede bulunan l milyonu aşkın
vizesiz kaçak göçmenin yanı sı-
ra geçen >ıl Amavutluk bunalı-
mında olduğu türden. bu kez de
Yugoslavya'dan daha da bü-
yük bir sığınmacı sorunu ile
karşılaşmak istemiyor. İtalya.
Trieste bölgesinde halen Yu-
goslav sığınmacılar için mer-
kezler kurmuş durumda. Diğer
BAB üvelcrinin de "gambot
gösterisi yapma" fıkrini olumlu
İcarşılaması beklenmekte.
BAKIRKÖYSPOR KULÜBÜ
DERNEĞİ OLAĞANÜSTL GENEL
KLRUL TOPLANTISI
| (îündıin:
I - "N6I s.ıvılı vasanın 27. maddesı hükümlcrine göre karar alın-
ııı.ık iı/ere Bakırkövspor Kulübü Derneğı Genel Kurulu'nun
25 tn. ll
>92 tanhınde saal 10.00'da Bakırkövspor V;rkfı Sosyal
TeNİslen'ndeyapılnıaMna,
2- Ekserıvel iiğlanamadığı lakdirde toplantının 01.08.1992 tari-
hındc vıai 10 OO'da av nı verde ekseriyet aranmaksızın yapılması-
ııa karar verılmışlır
B\KIRKÖ> SPOR KL I.CBİ DERNEĞf
NÖNETİMKLRfLl