Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 TEMMUZ1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Domateste
vîrös..
• IVIUT(\A)-İçerinMut
ilçesindedoınates
alanlannca virüs ve fungal
hastalığı belırlendı. İlçe
Tanm Müdürlüğü
ekiplerince >apılan peri>odik
kontrolla/da ilçeye bağlı
Yapıntı. Barabanlı ve
Gençali köylerindedomates
ekili alanlardavırüsvefulgan
hastalığının giderek
>oğunluk kazandığı
bıldirildı. İlçe Tanm
Müdürlüğü \etkililen, aynı
alana iist üste domates
ekilmesinin hastalığın
yaygınlaşmasına yol açtığını
dikkat çekerek üreticınin
zaman geçırmeden kımyasal
mücadele yapmalannı
islcdiler
Korsan ithal
gıda uyarısı
• ANKARA (AA) - Türkiye
BakkalarveBayiler •
FederasyonuGenel Başkanı
Bendevi Palandöken,
vatandaşlan korsan ithal
gıdalarkonusunda uyardı.
"Korsan ithalgıda hiçbir
denctim olmadan cirit atıyor'
dıyen Palandöken. salam,
sosis, peynı'r, konserve gibi
bazı ithal gıda maddelerinin
pazaryerlcrindc, halkın ve
trafığin yoğun olduğu
yerlerde korsan olarak
tezgahlarda bile satıldığına
dikkat çekerek vatandaşlann
kalitevcniteliğini
bılmedikleri ithal gıdayı
almamalan gerektiğini
söylcdi.
Tûtun tüccarı
endîşeli
• JZMİR (AA) - Ege Tütün
fhraeatçıları Birliği Yönetim
Kurulu iiyesi İstemi Gürel,
Türkiye'nin tütün
rekollesinın430milyon
kilonun üzerinde
gerçekleşmesinin
beklendığinı belirterek
"Tüccar I992rekoltesine
endişe ile bakıyor" dedi.
Gürel. ıhtıyaçtançok fazla
tütün üretileceğini belirterek
bu durumun iç ve dış pazar
açısından Türkiye'yi zor
duruma düşüreceğini
söyledi. Gürel. iç vc dış pazar
ihliyacının üzerinde
gerçekleşmesi beklenen
ürctimin ülkedc bir "kaos"
yaratmasından endişe
ettıklerini kaydetti.
TİSK'in görüşü
• ANKARA (AA) -Türkiye
İşveren Sendikalan
Konfederasyonu tarafından
yapılan açıklamada, düşme
eğilimi içindeki enflasyona
kalıcıçözümün. "toplumsal
uzlaşmanın' sağlanmasıyla
bulunabileceği bildirildi.
TİSK'in açıklamasında.
'enflasyonun ciddi olarak
-düşürülmesi yönünde
uoplumun her kesiminde
*uzlaşma sağlanmahdır.
İBıreysel değil, topiumsal
..•düşünmeyi teşvi etmek. bu
ifmücadelede hiç kuşkusuz ilk
£ve en önemli adımlardan
jbiridir" denildi.J U I I 1
İGDAŞ'tatoplu
vize
İSTANBUL(ANKA)-
Tes-İş 2 nolu şube üyesi
yaklaşık400IGDAŞişçısi.
arabulucu aşamasındaki
jtoplusözleşme
%görüşmelerinde y aşanan
|tıkantklığıveişverenı
Ştutumunu protesto etmek
temacıyla dün toplu viziteye
jçıktıla'r. İGDAŞ'ın
fSilahtar'daki genel
jmüdürlük binası önünde
Jtoplanan yaklaştk 200 ışçi
alkışlı protesto gösterisinde
bulundular. Anadolu
yakasında bulunan işçilerin
de gelmesinden sonra
İGDAŞçalışanlan.SSK
Eyüp Hastanesi'ne kadar
topluca yürüdüler. Burada
halay çekerek eylemlerini
sürdüler.
Çelikte özel
sektör atakta
• Ekonomi Smisi - Ham
çelil üretiminde özel sektör
atapm sürdürüyor. Metaş"ın
henlz devreye girmediği
ocat-mayıs döneminde özel
sekıördışmdaki tüm
kunluşlann ham çelik
üneömi gerilerken bu
sekörün üretiminde yüzde
25.3 oranında artış görüldü.
îş dünyasından vergî reformu
• Maliye Bakanı Sümer Oral'a "Sizin elinize yasa
taslağı hazırlayıp verdik" diyen ÎTO Başkanı Atalay
Şahinoğlu, TOBB'un hazırladığı vergi reformu pa-
ketinin uygulanmasını istedi.
İş-Ekonomi Senisi - İş dün-
yası Türkiye Odalar ve Borsa-
lar Birliği çatısı altında maliye
içın "vergı reformu paketı" ha-
zırladı. İstanbul Tıcaret Odası
(İTO) Başkanı Atalay Şahinoğ-
lu. odayı ziyarel eden Maliye \e
Gümrük Bakanı Sümer Oral'a
"Sizin elınıze kanun taslağı ha-
zırlayıp \erdik. Vergi reformu
diye abartıp da vergi sistemini
alİak bullak etmeyelim. Yapıla-
cak ış. gelır vergisinden eriflas-
yonu düşüp. gerçek gelirden
vergi ahnmasıdır" dedi.
Yeni vergi düzenlemeleriyle
ilgıli olarak Bakan Sümer
Orala maliycnin TOBB'la iş-
bırlığine gıttiğını hatırlatan ve
gerek Başkan Yalım Erez"in ge-
rek kendisının bu konuyu mali-
ye yetkililerıyle tartıştıklannı
söyleyen Atalay Şahinoğlu, hü-
kümetın "enflasyon muhasebe-
si" konusunda vergj gelınnin
düşmesınden endişe ettiğıni
söylcdi. Maliye Bakaru Sümer
Oral ıse vergı gelınni arttırmak
ıçın almayı planJadıklan önlem
olarak. İstanbul. Ankara ve İz-
mır"dekı vergi dairelennin sayı-
şının arttınlaca.sını bıldirdı.
İTO -da 2 hafta kadar önce
"Vergi daireleri SOS veriyor"
başlıklı raporunda. İstanbul'-
daki vergı dairelennin arttınl-
masmı istemiştı. Sümer Oral.
vergı reformu konusunda ise.
"Vergı reformu dıye çok cazip
şeyler proje olarak söylenebilir.
ama uygulanılabilirlik pratiği
olması ve vergi hukukunu zede-
lememesi lazım" diye konuştu.
İTO Meclis üyesi ışadamlan
Maliye ve Gümrükler Bakanı
Sümer Oral'ın zıvaretınde ba-
kana karşılaştıklan ekonomik
sorunlarla ilgili olarak dert yan-
mak için birbirleriyle yanştılar.
İTO Meclis Başkanı Refik
Aras. Bakan Oral'ın 39 derece
ateşle hasta yatağından kalkıp
geldiğini söyleyip. kendisini
fazla yormamak konusunda
üyelerini uyanrken. işadamlan
bakana birbirinden ilginç uyan
ve taleplerde bulundular. Ba-
kan Sümer Oral ise Tekel'in
bahçesinde 5-6 bakan arkada-
şıyla memur katsayılannı ka-
rarlaştırmak için yaptıkları
toplantı sırasında üşüttüğünü
belirtti ve "Ekonominin, enf-
lasyonun ateşini düşürelim der-
ken bizim ateşimiz çıktı" dedi.
Sümer Oral"ın ziyareti nedeniy-
le İTO Meclisi'ne katılan
TOBB Başkanı Yalım Erez
toplantıda söz almayarak. ko-
nulan bakana aktarrnayı İTO
Başkanı Şahinoğlu'na bıraktı.
Atalay Şahinoğlu yaptığı açı-
lış konuşmasında vergı refor-
muyla ilgili olarak siyasi tercih-
lerin de rol oynayacağını ifade
ederek, kendi önerdikleri "ger-
çek gelirden vergi alınmasf
uygulamas'fyla ücretliler üzerın-
deki vergi baskısının da azaltı-
lacağını savundu. Şahinoğlu,
Sümer Oral'a "Kanun çıkarma
yetkisi elinizde. Eğer vergi geliri
azalırsa kanunu yenıden değiş-
tirirsiniz" çağnsı yaptı. Şahi-
noğlu işportacılann vergi kap-
samına alınmasını istedi.
Şahinoğlu'nun ardından söz
alan İTO üyelerinden emlakçı
Adil Araslı, "Ben vergi kaçır-
maya mecbur ediliyorum" di-
yerek. ahm satım vergilerinin
y üksek olması nedeniy le emlak
değerlennın satışta düşük gös-
terildığini hatırlattı. Araslı ahm
satım vergisinin yüzde l'e indi-
rilmesıni istedi ve böylece bu
alanda 5-10 kat fazla vergi alı-
nabileceğini iddia etü. Mecit
Bahcıvan peynir türleri üzerin-
deki farklı KDV oranlanndan
yakınarak peynirde vergi adale-
ti isterken. kuyumcu Şevki Pe-
ker Hazine ve Darphane'nin
elindekı 145 ton altının kiralan-
masıyla devletin trilyonlarca li-
ra gelir sağlayabileceğıni savun-
du. Mustafa Dan da bakana.
"Kamuoyunda yüzsüzler de-
nen şu aftan yararlanmayanlan
bir açıklayın da biz de töhmet
altından kurtulalım" çağnsı
yaptı.
Maliye Bakanı Sümer Oral
ise yaptığı konuşmada, maliye-
yi d'isiplin altına alarak paranın
gerektiği yere harcanmasına ça-
lıştıklannı söyledi ve ilk 6 ayda
başta enflasyon olmak üzere ih-
racat ve üretimdeki gelişmele-
rin de olumlu olduğunu ifade
etti.
"Vergi yasası Çankaya'da. Son
anda vetoçengelinetakılmazsa
uygulamaya sokulacak" şeklin-
de konuşan Oral. vergi yasala-
nnda değişiklik gerektiren bö-
lümlerle ılgılı taramalann da bu
ay sonuna kadar tamamlana-
cağını sözlenne ekledi.
4
Halkla ilişkiler9
rüştünüispatladı
• Son yıllarda medya araçlan arasında vazgeçil-
mez bir yeri olduğunu kanıtlayan halkla ilişkiler,
şirket bütçelerinde reklamdan sonra giderek artan
bir yer tutmaya başladı.
ESER ATİLLA
DA
Halkfa iHşkiler rüşdünü ispat
etti. Son yıllarda medya araçla-
n arastnda vazgeçilmez bir yeri
olduğunu kanıtlayan halkla
ilişkiler, şirket bütçelerinde rek-
lamdan sonra giderek artan bir
yer tutmaya başladı. Halka iliş-
ki kurmak isteyen bazı şirketler
bu amaçla kendi bünyelerinde
halkla ilişkiler bölümleri kurar-
ken bağımsız halkla ilişkiler şir-
keti kurmak da daha cazip hale
geldi.
Halkia ilişkilerin Türkiye'-
deki geçmişi pek de yeni değil.
1960 yılında ilk kez bir devlet
kuruluşu olan Devlet Planlama
Teşkilatı'nda başlayan halkla
ilişkiler daha sonra da Nüfus
Planlama Teşkilatı'nda önemli
bir yer tutmuş. Planlı kalkınma
ve doğum kontrolünün halka
doğru anlatılması görevini üst-
lenen bu bölümler başan sağla-
yınca daha sonra özel sektör
tarafından da keşfedilmiş. Şim-
dilerde devlet kanadında bu-
lunmayan halkla ilişkiler özel
seklörde giderek önem kazanır-
ken bunun bir moda haline gel-
diği de vurgulanıyor.
1960 yılından bu yana halkla
ilişki kuran A&B Halkla İlişki-
ler'in kurucusu Alaattin Asna,
halkla ilişkileri 2000'li yıllann
en büyük tanıtım olayı olarak
gösteriyor. Halkla ilişkileri. ki-
ŞİIerin ve kurumlann toplum
içinde saygınlık kazanması için
yapılan çahşmalar olarak ta-
nımlayan Asna. şu anda halkla
ilişkilere para ayıran fırmalan
ikiye ayınyor: Moda için ya-
panlar ve gerçekten gereksinim
duyanlar. Moda olduğundan
bu işc soyunan şırketlenn halk-
la ilîşkılerden çok promosyon
yaptığını belirten Asna, bir faa-
liyetin halka ilişkiler olabilmesi
için planlı. uzun vadeli ve yöne-
tici danışmanlığı içeren bir ça-
lışma olması gerektiğini vurgu-
luyor. Bu üç unsuru bir arada
bulundurmayan çalışmanın
promosyondan ileri gidemeye-
ceğıni belirten Asna, "Birman-
kenın sunduğu kokteyl, bir
gecelık konser ya da sporcula-
nn formalanna reklam veril-
mesi halkla ilişkiler değildir.
Parasız reklam ya da satışa
ulaşmak için yapılan bir çalış-
ma hiç değildir" diyor. Halkla
ilişkilerin başansını kuruluşun
yöneticilerini de bu işin içine
sokmakla ölçen Asna, son yıl-
larda ondan bundan görüp
"Herkeste var. bende de olsun"
Tekstilciler ve konfeksiyoncular ilk kez biraraya geldiler
Teşvîk için güçbirligi zirvesi
BL'LENT KIZANL1K
Hükümetin yılın ikinci yan-
sında ihracatçıya teşvik mus-
luklannı açacağını açıklaması,
"düşman kardeşler" olarak bi-
linen tekstil ve konfeksıyon sek-
törlerini. "daha fazla pay ala-
bilme" amacı etrafında ilk kez
biraraya getirdi. Önceki gün
Hilton Oteli'ndeki ihracat sem-
pozyumunda Devlet Bakanı
Tansu Çiller'den "Gözdemiz
sizsiniz" mesajı alan tekstilciler-
lc konfeksiyoncular. yıllardır
süregclen kavgalannı bir yana
bırakıp, oluşturacakları güç
birliğinin yöntemini saptamak
için soluğu Svvıss Otel'de aldı-
lar. Kapalı kapılar arkasında
gerçekleşen tarihi zirvede. sek-
lörleri hükümete karşı temsil
ederek baskı unsuru yaratacak
ortak bir girişim oluşturulması
kararlaştınldı.
Uzun yıllar, konfeksiyoncu-
lan dampingli ithalat yapmakla
suçlayan tekstilciler ve tekstılci-
leri pahalı iplik-kumaş satmak-
la suçlayan konfeksiyoncular.
son dönemde Tariş'ın pamuk
fiyatlannı aşın yükseltmesi üze-
rine ortak bir sorun etrafında
birleşmişlerdi. BakanTansuÇıl-
ler"den gelen mesaj taraflar
Ali Mahmut Abra
arasındaki yumuşamayı daha
da pekiştirdi. Son dönemde teş-
vik desteğjnden mahrum kal-
dıklan için büyük sıkıntılar
yaşayan ve kotalann yüzde
50rsini bile dolduramayan her
iki sektör. yeni hükümetin yılın
ikinci 6 aymda sağlayacağı 5.5
trilyonluk fırsattan yüksek pay
alabilmek için "tek seslılık" te
karar kıldı. İhracat sempozyu-
munın sabah oturumunda Çil-
ler'i dinleyen sanayiciler. öğle-
den sonra 30 kışıye yakın bir
grup halinde Svvıss Otel'e gide-
rek durum deâerlendırmcsı
Halit Nariö
yaptılar. Çiller'in ihracat so-
runlannın sektör bazında ele
ahndığını açıklayarak. önü-
müzdekı hafta tekstil ve hazır
giyim sektörü ile aörüşecekleri-
ni söylemesinin de zirvenin ger-
çekleşmesini hızlandırdığı öğre-
nildi. Toplantıya. Gıyim Sana-
yicilcri Derneği Başkanı Ali
Mahmut Abra. eski başkan
Hasan Arat. Tekstil İşverenleri
Şendikası Başkanı Halit Narin,
İstanbul Tekstil Konfeksiyon
İhracatçılan Birliği (İTKİB-
(Başkanı Sezer Mavituncalılar
ile Pamuk İhracatçılan Birliği
Başkanı Gürtekın Ashaboğlu
ve ihracatta önemli pay alan
GSD Dış Ticaret'in yönetim
kurulu başkanı ve ANÂPgenel
başkanı Mesuı Yılmaz'ın kar-
deşi Turgut Yılmaz'ın da arala-
nnda bulunduğu sektör temsil-
cileri katıldılar.
Tekstil İşverenleri Scndikası
yönetim kurulu üyesi Eyüp İI-
yasoğlu görüşmede konuşulan
konularla ilgili bilgi \ermekten
kaçınarak önümüzdeki günler-
de bir açıklama yapılacağını
söylerken, GSD Başkanı Ali
Mahmut Abra ortak bir komite
kurmak için çalışmalan y ürüte-
cek komite oluşturulduğunu
belirtti. Her ikı sektör temsilcisi
de hükümetle görüşmelerinin
muhtemelen 24 temmuzda ola-
cağını. bu tarıhe kadar kurula-
cak oriaklığın yapısının la-
mamlanacağını belirttiler.
Bu arada toplantıda. pamuk
ve başta elektrik olmak üzere
enerji fıyatlannın dünya fiyat-
lanna çekilmesi konusunda
hükümete baskı yapılması. diş
pazarlarda sözkonusu iki ;>ck-
törün birlikteliğinin ortaya ko-
nulması ve kaçak işçi çalıştır-
manın yarattığı haksız rekabeti
de tartıştılar.
diyerek bu işe giren herkesin
halkla doğru bir ilişki kurduğu-
na inanmıyor. 1987 yılında
Türkiye'de bir furya halinde 40
tane halkla ilişkiler şirketi ku-
rulduğunu belirten Asna, daha
sonra bunlann yeterince dene-
yimli ve bilgili olmamalanndan
dolayı 30'unun kapandığını ve
şu anda Türkiye'de sadece 10
şirketin bu alanda hizmet verdi-
ğini belirtiyor.
Asna'ya göre halkla ilişkile-
rin son yıllarda bu derece yay-
gınlaşması salt ürünü tanıtma-
nın artık kuruluşlan doyurma-
masından kaynaklanıyor.
Teknolojinin gelişmçsiyle bazı
ürünlerde "farklı" olmanın
zorlaşması ve artık ürûnün ar-
kasındaki kuruluşun halka ver-
diğı hızmetlerin de ürünün satı-
şında yeni bir ayncalık yarat-
ması halkla ilişkileri daha da
önemli kılıyor.
Türkiye'de yıllannı halkla
ilişki kurmaya adamış isimler-
din biri de Betül Mardin. Tür-
kiye'de halkla ilişkiler deyince
akla basınla ilişkiler geldiğini
belirten Mardin, oysa basjnın,
daha doğrusu kamuoyunun il-
gilendıği konulan da bir halkla
ilişkilercinin bilmesi gerektiğini
v urguluyor. Son zamanlarda
halkla ilişkiler bölümleri kuran
bazı şirketlerin bu işi gerçek an-
lamda yapamadıklannı söyle-
yen Mardin. "Elinin altında bir
kişi olması yöneticiyi rahatlatı-
yor. Bu kişi, Robinson Crusoe'-
nun "Cuma'sı gibi her şeyi yapı-
yor. Oysa bu işi yapacak kişinin
objektif ülması ve yöneticiye
söz geçirtebilecek güce sahip ol-
ması gerekir" diyor. Halkla iliş-
kilerin reklama destek çıküğını
belirten Mardin'e göre artık
Türkiye'de hakla ilişkilerin
önemi kavrandı:"Halkla ilişki-
ler rüşdünü ispat etti." Mardin
reklamla halkla ilişkiler arasın-
daki aynmı "Halkla ilişkiler şir-
kctın saygınlığını. reklam ise
ürünü yerleştiriyor" diye özetli-
yor.
Halkla tlişkileri yıllardır sür-
düren Eczaabaşı Holding'in
halkla ilişkiler sorumlusu Bil-
gin Peremec de bu tanıtım ara-
cının son yıllarda geliştiği inan-
cında. Peremeci Eczaabası'nda
1953 yılından bu yana sürdürü-
len halkla ilişkilerin kuruluşa
kazandırdıklarını şöyle açıklı-
yor:
"Bü çalışmalar Türk ilaanı
Türk kamuoyuna kabul ettırdi.
Aynca Eczacıbaşı imajı sadece
ürünleriyle değil, eğitimi. kültü-
rü, sanati ve sporuyla kamuo-
yuna yerleşti."
IŞDUNYASINDAN
E.İHSANÖZOL*
Özel Sektörde Temsfl Sonımı
Varmı?
Bir süredir basınımızda özel sektörün temsil yetkisinin
hangi kuruluşta olduğu tartışılmakta ve bazı kuruluşlar
temsil hakkı tekelinin kendilerinde olduğunu ileri sürmek-
tedirler. İçinde olmakla iftihar ettiğimiz ve daha fazla ya-
kınlaşmaya çalıştığımız Batı demokrasilerinde bugün bu
kabil tartışmalar artık yapılmamaktadır. Zira, özel sektör
kuruluşlan demokratik sistem içindeki yerterini çoktan
bulmuşlar ve özel sektörün esas kavgası uluslararası pa-
zarlara ve özellikle bolgesel işbirliği projelerine yönelmiş
bulunmaktadır.
Buna karşılık yurdumuzda özel sektörün yurtiçinde tem-
sili sorunu, giderek önem kazanmaktadır. Zira, bulunduğu
bölgede Türkiye'nin kendinden beklenen rolü oynayabil-
mesi istikrarlı ve güçlü bir ekonomiye bir an önce kavus-
masını şart kılmaktadır. Ulusal sanayi hedefleri üzerinde
konsensus sağlanarak ülkenin geleceğini garantiye ala-
cak ciddi ve rasyonel bir yatırım hamlesinin başlatılması,
sektörel sanayileşme stratejilerinin saptanması, temsil
konulan ile çok yakından ilgilidir. Tarihte hiçbir sanayiles-
miş ülkede özel sektör-kamu sektörü diyaloğu sistematik
esaslara bağlanmadan önemli atılımlar yapılamamıştır.
Bu diyaloğun başlatılması ise özel sektörün kendi içinde
sorunlarını bir an önce halletmesine bağlıdır.
Tüm çağdaş anayasalarda vatandaşlann dernek kurma
ve toplantı yapma hürriyetleri garanti altına alınmıştır. Işa-*
damlarının hür iradesi ile kurulan bu demeklerin biraraya
gelerek federasyon ve konfederasyonlar oluşturmaları da
keza anayasaların garantısı altındadır. Ne var ki demokra-
tik gelişme sürecini henüz tamamiamamış ülkelerde işa-
damlarının dernekleşmesine ve bu yoldan hükümetin eko-
nomik politikalarını eleştirmelerine mani olma amacıyla
çeşitli yapay engeller yaratılmıştır. örneğin, federasyon
kurulması anti-demokratik bazı koşullara' bağlanmıştr.
Türkiye'de halen federasyon kurulması üç derneğin Ba-
kanlar Kurulu'ndan kamu yararı kararı almasına bağlıdır.
Kamu yararı kararının alınması ise icrası gerçekten güç,
neredeyse imkânsızformalitelerin icrasını gerektirmekte-
dir.
Üzülerek kaydetmeliyiz ki ülkemizde geçmiş hükümet-
ler, anayasaların sağladığı dernek ve federasyon kurma
haklannı garantiye alacak yasal değişiklikleri süratle ya-
pacak yerde, özel sektör kuruluşlarını birbirine düşürme
ve rahatça ekonomiyi yönlendirme amacıyla zaman za-
man özel sektörün gerçek temsilcisinin özel yasalarla be-
lirtilen kuruluşlar olduğunu ileri sürmüşler ve bu suretle
anayasaların himayesinde olan gönüllü özel sektör kuru-
luşlarını susturmak veya küçümsemek istemişlerdir.
Hiç şüphe yoktur ki piyasa ekonomisini uygulayan bütün
ülkelerde özel sektörün demokratik temsili, yasalarla ku-
rulan kuruluşlarda değil, işadamlarının gönüllü olarak
kurdukları dernek ve federasyonlara aittir. Hatta, yasalar-
la kurulan kuruluşlar, özetle odalar ve benzerleri, zaman
içinde, giderek gönüllü kuruluşlar rtaline dönüştürülmüş-
lerdir. Bu suretle bu kuruluşların üye ihtiyaçları konusun-
da daha dinamik ve verimli çalışmalar yapmaları sağlan-
mıştır. Piyasa ekonomisinde firmalar rekabet ederken ku-
»ruluşların temsilinin yasal bir tekele dönüştürülme zih-
niyetini bugün arök anlamak mümkün değildir.
Zaten amaç, kadro ve faaliyetleri hükümetin vesayetin-
de olan yasal kuruluşların ülkeye ve özel sektöre bekle-
nen hizmeti verebileceklerini kabul etmek de mümkün de-
ğildir. KlT'leri özelleştiren liberal zihniyetin belli bir takvim
içinde bu kuruluşlara yeni bir statü düşürmesi zamanı gel-
miştir.
Türk özel sektörünün yurtdışında tam anlamı ile temsili
de özel sektör kuruluşlarının bir an önce özelleştirilmesini
gerektirmektedir. Tam üyelik başvurusunda bulunduğu-
muz AT bünyesinde özel sektörün temsili tamamen de-
mokratik ve gönüllü kuruluşlara tevdi edilmiştir. AT ku-
rumlarından Ekonomik ve Sosyal Konsey, AT içindeki en
güçlü sanayici kuruluşu UNICE - Avrupa Sanayici ve işve-
renler Konfederasyonu-, resmi kuruluşlardan değil, tama-
men gönüllü Avrupa ülkeleri sanayi kuruluşlarından oluş-
maktadır. TÜSİAD'ın 1988 yılından beri üyesi olduğu UNI-
CE, temsil açısından Avrupa sanayiinin en güçlü kuruluşu-
dur. UNICE örneği canlı ve ortada dururken Türk özel sek-
törünün temsili tekelini yurtiçinde tartışmaya açmak abes-
le iştigal sayılmalıdır. Demokrasilerde çeşitli partiler ol-
ması gibi, özel sektörün de fonksiyonları ayrı çeşitli gönül-
lü kuruluşlan olması normaldir. Ancak nasıl ki siyasal par-
tilerden birisi için bir yasa çıkarıp 'halkı bu parti temsil
edecektir' denilemezse özel sektör kuruluşlarından birisi
için de böyle bir tekel yaratılamaz.
Bu durumda özel sektörde bir temsil sorunu olduğu ka-
nısında degiliz. Ancak, Türk sanayiinin bugüne ulaşma-
sında devlet sektörünün taşıdığı ağırlık ve özellikle sanayi-
cileri temsil eden kuruluşların ilk önce devlet eliyle örgüt-
lendirilmiş olması nazara alınırsa özel sektör kuruluşlan
arasında, işbirliğine dayanan yeni ve ahenkli bir çalışma
dönemi başfatma zamanının geldiği söylenebilir.
Bütün dünyanın gözü Türkiye'dedir. Türkiye'nin gelece-
ği ise endüstride yapılacak büyük atılıma bağlanmıştır
Türk özel sektörü beraber hareket ederse hem içeride
hem dışarıda ayrı olma haline göre çok daha fazla mesafe
alabilir.
• E. tHSAN ÖZOL TL'SİAD Genel Sekreteri
Türkiye'de sendikakurma özgürlüğüvar ııııdır ?
ÖZCAN KESGEÇ
Sosycd-îş Şendikası Genel Başkanı
Bu soruya olumlu yanıt veremiyorum.
Türkiye'de sendika kurma özgürlüğü yok-
tur. Bu sav çok çarpıcı ve iddialı gelse de bu,
yadsmmaz bir gerçektir. Hemen, "Hadi
canım sen de bunca kunılmuş sendika var"
denilebilir. Ama yanıtım, yine de olumsuz ola-
caktır.
Çünkü; 12 Eylül rejimi. ülkemizde demok-
rasinin göreceli bile olsa işleyebildiği dönem-
lerdekı kazanımlaruı -ki daha önce istenip de
yok edilemeyen haklardır- tümünü yok etmiş-
tir. Sendika] hak ve özgürlükler alanı, bun-
lann başında gelir.
Sendika kurma ve sendikalara üye olma
hakkı, kişi yönünden kapsamı, kuruluş ilkele-
ri, uluslararası dayanışma ve üyelik, güvence-
ler, etkinlik ve çalışma alanı ve denetim yönle-
rinden demokratik olmayan ve uluslararası
ilke ve ölçûlerle bağdaşmayan anayasa ve
yasalardaki sayısız yasak ve kıatlamalarla an-
lamsızlaştınlarak göstermelik bir hak konu-
muna getirilmiştir.
1970'li yıllarda bu alanda yapılan 'faşizan'
düzenlemelere, ülkemiz işçi sınıfı hareketinde,
"15-16 Haziran Olaylan" diye bilinen ve işçi
sınıfının anıf bilinciyle karşı koymasıyla geri
püskürtülmüştü.
O dönemde 1317 sayıh yasa ile yapılmak is-
tenip de yapılamayanlann tümü, 12 Eylül
sonrası beş generalce yapüdı. Bugün "Gene-
rallerin Yasası" yüriirlükte, 1317 sayılı yasa
yürürlükte... Bundan dolayı da 15-16 haziran.
kazanımlan fıilen yok...
Böylece DÎSK ve bağh sendikalann ta-
mamına yakını ile bağımsız sendikalann tümü
işlevsizleştiriliyor, biçim olarak kurulu sendi-
kalar durumuna getiriliyordu. İşçi sınıfı, 15-16
Haziran'da hiçbir siyasal düşünce ve sendika,
konfederasyon farklılığına bakmaksızın, bu
uygulamaya karşı demokratik direnme hak-
kını kullandı. Buna karşın yasa çıktı.
TİP. 1317 sayıb yasanın birçok maddesinin
70'li yıllarda Türk-İş Genel Kuruju'nda.
dönemjn AP'li Çalışma Bakanı Öztürk,
"DİSK'in çanına ot ukayacağız" diyordu.
Hemen arkasından Türk-ış'in desteginde,
AP ve CHP'li sendikaa miUetvekillerinin im-
zasıyla TBMM'ye "274 Sayılı Sendikalar Ka-
nunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
ve 31 'inci Maddesine Bir Bent İle Bu Kanun'a
3 Geçjci Madde Eklenmesi" Hakkındaki
Yasa Önerisi sevk edildi
ve bu öneri, 29.7.1979
günü 1317 sayı ile ya-
salaşu.
1317 sayıb yasanın 1.
&ndjkaiarle
Yasas?run mokratik olmayan, yasalardaki sayısız yasak ve kısıtlamalarla
• Sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkı, kişi yönünden
kapsamı, kuruluş ilkeleri, uluslararası dayanışma ve üyelik, gü-
venceler, etkinlik ve çalışma alanı ve denetim yönlerinden de-
birçok maddesi değişti- anlamsızlaştınlarak göstermelik bir hak konumuna getirilmiştir.
rildi. Bu değişiklikle
üye bulundurma kurah/koşulu sendikanın
kurulmasına ilişkin bir kural olmayıp, işçi sen-
dikasının toplu iş sözleşmesi yapabilmesine
ilişkin konulmuş bir kuraldır" diyenlerediye-
ceklere karşı Anayasa Mahkemesi'nin sözü
edilen yasa ve maddenin iptal gerekçesiyle
yanıt vermek istiyorum.
"Başka deyimle, bir sendika kurulduğu
anda o işkolundaki sigortalı işçilerin 1 3'ünü
_ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ _ ^ _ üye yazamayacağın -
dan, ancak kurul-
duktan sonraki çalış-
malan ile kendisini
beğendınp üye sayısıru
arturabıleceğinden,
Türkiye çapında çah-
şma olanağı sağlan-
sendikal hak ve özgürlüklerin özü yok edildi.
Bu yasa, 12 Eylül'ün ürünü olan 2821 ve 2822
sayılı yasalann anasıdırkaynağıdır. Bu yaa-
da yalruz bir maddesini ele alarak değerlendir-
diğiınizde, neden yukandakı yanttı verdiğimiz
daha açık bir bicimde anlaşılacaktır.
2822 sayılı yasanın 12. maddesinde yer alan,
bir işçi sendikasının toplu-iş sözleşmesi yapa-
bilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda en az
% 10 üyeye sahip olma kuralı ile 1317 sayıh
yasanın 9. maddesini karşılaştırabm.
274 sayıb yasanın 1317 sy. ile değiştirilen 9.
maddesinin 2. bendinin (a) fıkrasında; "Bir iş-
çi sendikasının Türkiye çapında faabyet göste-
rebilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda
çabşan sigortab işçilerin en az 1/3'ünü temsil
etmeleri gerekir" denibyor ve aynı koşul
konfederasyonlar için de getiribyordu.
yanı sıra bu düzenlemenin de iptab için Ana-
yasa MahkemesTnde dava açtı.
Anayasa Mahkemesi 8.6.1971 günü TtP
adına Alpaslan Işıklı, Türk-İş adına Halil
Tunç ve DİSK adına Bekir Çiftçi'nin sözlü
açıklamalannı dinledi.
Davacı parti temsilcisi Alpaslan Işıkb, iptal
nedenlerini açıklayarak istekleri gibi karar ve-
rilmesini, Türk-İş temsilcisi davanın reddini,
DİSK temsilcisi de yasanın iptab'ne karar ve-
rilmesini istediler.
Anayasa Mahkemesi 8-9 Şubat 1972 gün ve
E: 1970/48, k: 1972/3 K. sayılı karanyla. 1317
sayıb yasanın birçok maddesinin yanı sıra söz
konusu düzenlemeyi de iptal etti.
Bütün bu açıkiamalardan sonra 'Toplu iş
sözlemesi yapmak için kurulu bulunduğu iş-
kolundaki sigortab işcilerin en az % 10'unu
~^^"""™" mayan sendika, ya-
sanın aradığı 1 /3 sigortab işçi sayısı üye yazma
koşulunu gerçekleştiremeyecektir ve böylece
tartışma konusu koşul yüzünden, Türkiye
çapında çabşan sendikalar kurulması önlen-
miş olacakür" diyen iptal gerekçesi, generalle-
rin çıkardığı 2822 sayıh yasanın Anayasa
Mahkemesi'ne götürülme olanağı olsaydı,
kuşkusuz şöyle çıkacaktı: "... bir sendika ku-
rulduğu anda o işkolundaki sigortab içşilerin
% 10'unu üye yazamayacağmdan ... toplu iş
sözleşmesi yapma olanağı sağlanmayan
sendika. yasanın aradığı % 10 sigortab işçi
sayıstnı üye yazma koşulunu gerçekleştire-
meyecektir ve böylece tartışma konusu koşul
yüzünden çahşan sendikalar kurulması önlen-
miş olacakür."
Bu açıdan. 1%1 Anayasası ile 1982 Anaya-
sası'nın işçilerin sendika kurma hakkına iliş-
kin olarak. düzenlemeleri arasında bir fark
yoktur. 2822 sayıb yasanın 12. maddesinin bu
düzenlemesi 1982 Anayasası'na da aykındır
ve sendika kurma hakkının özünü zedelemek-
te,yoketmektedir.
Ulkemizin de taraf olduğu uluslararası an-
laşmalann böylesi düzenlemeleri asla kabul
etmediğini, ILO'nun bu konuda pek çok ka-
ran ve uyansı bulunduğu gerçeğini tarüşmı-
yoruz bile... Hiçbirgerekçe, sendikal tekelcih-
ği, işçi ve emekçi sıruflar yaranna savunma
hakhhğını kazanamaz.
Bugün ülkemizde de özlemi duyulan güçlü
sendikacıhk ve sendikal birbk, işçilerin özgür
istençleriyle gerçekleşecektir.
İşçi sınıfının. sendikal teklik anlamında sen-
dikal birliğini savunan bir sendikaa olarak
bunun zorla, faşizan yasal düzenlemelerle ger-
çekleşmeyeceğini, işçi sınıfının gönüllü bırlık
konusundaki özgür istenciyle gerçekleşeçegi-
ni, bu bağlamda da böyle bir anlamh birbkte-
likten yana hazır olduğumuzu yineb'yorum.
Koalisyon ortağı ve DP-AP misyonunun
devamcısı olduğunu söyleyen DYP'nin
"DİSK'in çanına ot tıkama" yanhşı ve tehb-
keh" düşünce mirasınm da devaması ol-
madığını gösterme zorunluluğu vardır. Diger
ortak SHP ise başlangıçtaki tutumu ne olursa
olsun, 1317 sayılı yasanın söz konusu ettiği-
miz düzenlemesi için CHP'nin de Anayasa
Mahkemesi'ne aynı gerekçelerle iptal davası
açtığını anımsayarak, bir sosyal demokrat
partinin varbğı için temel öğelerden olan sen-
dikal hak ve özgürlüklerin eksiksiz yaşama
geciribnesini sağlamak görevini yerine getir-
melidir.