25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Domateste vîrös.. • IVIUT(\A)-İçerinMut ilçesindedoınates alanlannca virüs ve fungal hastalığı belırlendı. İlçe Tanm Müdürlüğü ekiplerince >apılan peri>odik kontrolla/da ilçeye bağlı Yapıntı. Barabanlı ve Gençali köylerindedomates ekili alanlardavırüsvefulgan hastalığının giderek >oğunluk kazandığı bıldirildı. İlçe Tanm Müdürlüğü \etkililen, aynı alana iist üste domates ekilmesinin hastalığın yaygınlaşmasına yol açtığını dikkat çekerek üreticınin zaman geçırmeden kımyasal mücadele yapmalannı islcdiler Korsan ithal gıda uyarısı • ANKARA (AA) - Türkiye BakkalarveBayiler • FederasyonuGenel Başkanı Bendevi Palandöken, vatandaşlan korsan ithal gıdalarkonusunda uyardı. "Korsan ithalgıda hiçbir denctim olmadan cirit atıyor' dıyen Palandöken. salam, sosis, peynı'r, konserve gibi bazı ithal gıda maddelerinin pazaryerlcrindc, halkın ve trafığin yoğun olduğu yerlerde korsan olarak tezgahlarda bile satıldığına dikkat çekerek vatandaşlann kalitevcniteliğini bılmedikleri ithal gıdayı almamalan gerektiğini söylcdi. Tûtun tüccarı endîşeli • JZMİR (AA) - Ege Tütün fhraeatçıları Birliği Yönetim Kurulu iiyesi İstemi Gürel, Türkiye'nin tütün rekollesinın430milyon kilonun üzerinde gerçekleşmesinin beklendığinı belirterek "Tüccar I992rekoltesine endişe ile bakıyor" dedi. Gürel. ıhtıyaçtançok fazla tütün üretileceğini belirterek bu durumun iç ve dış pazar açısından Türkiye'yi zor duruma düşüreceğini söyledi. Gürel. iç vc dış pazar ihliyacının üzerinde gerçekleşmesi beklenen ürctimin ülkedc bir "kaos" yaratmasından endişe ettıklerini kaydetti. TİSK'in görüşü • ANKARA (AA) -Türkiye İşveren Sendikalan Konfederasyonu tarafından yapılan açıklamada, düşme eğilimi içindeki enflasyona kalıcıçözümün. "toplumsal uzlaşmanın' sağlanmasıyla bulunabileceği bildirildi. TİSK'in açıklamasında. 'enflasyonun ciddi olarak -düşürülmesi yönünde uoplumun her kesiminde *uzlaşma sağlanmahdır. İBıreysel değil, topiumsal ..•düşünmeyi teşvi etmek. bu ifmücadelede hiç kuşkusuz ilk £ve en önemli adımlardan jbiridir" denildi.J U I I 1 İGDAŞ'tatoplu vize İSTANBUL(ANKA)- Tes-İş 2 nolu şube üyesi yaklaşık400IGDAŞişçısi. arabulucu aşamasındaki jtoplusözleşme %görüşmelerinde y aşanan |tıkantklığıveişverenı Ştutumunu protesto etmek temacıyla dün toplu viziteye jçıktıla'r. İGDAŞ'ın fSilahtar'daki genel jmüdürlük binası önünde Jtoplanan yaklaştk 200 ışçi alkışlı protesto gösterisinde bulundular. Anadolu yakasında bulunan işçilerin de gelmesinden sonra İGDAŞçalışanlan.SSK Eyüp Hastanesi'ne kadar topluca yürüdüler. Burada halay çekerek eylemlerini sürdüler. Çelikte özel sektör atakta • Ekonomi Smisi - Ham çelil üretiminde özel sektör atapm sürdürüyor. Metaş"ın henlz devreye girmediği ocat-mayıs döneminde özel sekıördışmdaki tüm kunluşlann ham çelik üneömi gerilerken bu sekörün üretiminde yüzde 25.3 oranında artış görüldü. îş dünyasından vergî reformu • Maliye Bakanı Sümer Oral'a "Sizin elinize yasa taslağı hazırlayıp verdik" diyen ÎTO Başkanı Atalay Şahinoğlu, TOBB'un hazırladığı vergi reformu pa- ketinin uygulanmasını istedi. İş-Ekonomi Senisi - İş dün- yası Türkiye Odalar ve Borsa- lar Birliği çatısı altında maliye içın "vergı reformu paketı" ha- zırladı. İstanbul Tıcaret Odası (İTO) Başkanı Atalay Şahinoğ- lu. odayı ziyarel eden Maliye \e Gümrük Bakanı Sümer Oral'a "Sizin elınıze kanun taslağı ha- zırlayıp \erdik. Vergi reformu diye abartıp da vergi sistemini alİak bullak etmeyelim. Yapıla- cak ış. gelır vergisinden eriflas- yonu düşüp. gerçek gelirden vergi ahnmasıdır" dedi. Yeni vergi düzenlemeleriyle ilgıli olarak Bakan Sümer Orala maliycnin TOBB'la iş- bırlığine gıttiğını hatırlatan ve gerek Başkan Yalım Erez"in ge- rek kendisının bu konuyu mali- ye yetkililerıyle tartıştıklannı söyleyen Atalay Şahinoğlu, hü- kümetın "enflasyon muhasebe- si" konusunda vergj gelınnin düşmesınden endişe ettiğıni söylcdi. Maliye Bakaru Sümer Oral ıse vergı gelınni arttırmak ıçın almayı planJadıklan önlem olarak. İstanbul. Ankara ve İz- mır"dekı vergi dairelennin sayı- şının arttınlaca.sını bıldirdı. İTO -da 2 hafta kadar önce "Vergi daireleri SOS veriyor" başlıklı raporunda. İstanbul'- daki vergı dairelennin arttınl- masmı istemiştı. Sümer Oral. vergı reformu konusunda ise. "Vergı reformu dıye çok cazip şeyler proje olarak söylenebilir. ama uygulanılabilirlik pratiği olması ve vergi hukukunu zede- lememesi lazım" diye konuştu. İTO Meclis üyesi ışadamlan Maliye ve Gümrükler Bakanı Sümer Oral'ın zıvaretınde ba- kana karşılaştıklan ekonomik sorunlarla ilgili olarak dert yan- mak için birbirleriyle yanştılar. İTO Meclis Başkanı Refik Aras. Bakan Oral'ın 39 derece ateşle hasta yatağından kalkıp geldiğini söyleyip. kendisini fazla yormamak konusunda üyelerini uyanrken. işadamlan bakana birbirinden ilginç uyan ve taleplerde bulundular. Ba- kan Sümer Oral ise Tekel'in bahçesinde 5-6 bakan arkada- şıyla memur katsayılannı ka- rarlaştırmak için yaptıkları toplantı sırasında üşüttüğünü belirtti ve "Ekonominin, enf- lasyonun ateşini düşürelim der- ken bizim ateşimiz çıktı" dedi. Sümer Oral"ın ziyareti nedeniy- le İTO Meclisi'ne katılan TOBB Başkanı Yalım Erez toplantıda söz almayarak. ko- nulan bakana aktarrnayı İTO Başkanı Şahinoğlu'na bıraktı. Atalay Şahinoğlu yaptığı açı- lış konuşmasında vergı refor- muyla ilgili olarak siyasi tercih- lerin de rol oynayacağını ifade ederek, kendi önerdikleri "ger- çek gelirden vergi alınmasf uygulamas'fyla ücretliler üzerın- deki vergi baskısının da azaltı- lacağını savundu. Şahinoğlu, Sümer Oral'a "Kanun çıkarma yetkisi elinizde. Eğer vergi geliri azalırsa kanunu yenıden değiş- tirirsiniz" çağnsı yaptı. Şahi- noğlu işportacılann vergi kap- samına alınmasını istedi. Şahinoğlu'nun ardından söz alan İTO üyelerinden emlakçı Adil Araslı, "Ben vergi kaçır- maya mecbur ediliyorum" di- yerek. ahm satım vergilerinin y üksek olması nedeniy le emlak değerlennın satışta düşük gös- terildığini hatırlattı. Araslı ahm satım vergisinin yüzde l'e indi- rilmesıni istedi ve böylece bu alanda 5-10 kat fazla vergi alı- nabileceğini iddia etü. Mecit Bahcıvan peynir türleri üzerin- deki farklı KDV oranlanndan yakınarak peynirde vergi adale- ti isterken. kuyumcu Şevki Pe- ker Hazine ve Darphane'nin elindekı 145 ton altının kiralan- masıyla devletin trilyonlarca li- ra gelir sağlayabileceğıni savun- du. Mustafa Dan da bakana. "Kamuoyunda yüzsüzler de- nen şu aftan yararlanmayanlan bir açıklayın da biz de töhmet altından kurtulalım" çağnsı yaptı. Maliye Bakanı Sümer Oral ise yaptığı konuşmada, maliye- yi d'isiplin altına alarak paranın gerektiği yere harcanmasına ça- lıştıklannı söyledi ve ilk 6 ayda başta enflasyon olmak üzere ih- racat ve üretimdeki gelişmele- rin de olumlu olduğunu ifade etti. "Vergi yasası Çankaya'da. Son anda vetoçengelinetakılmazsa uygulamaya sokulacak" şeklin- de konuşan Oral. vergi yasala- nnda değişiklik gerektiren bö- lümlerle ılgılı taramalann da bu ay sonuna kadar tamamlana- cağını sözlenne ekledi. 4 Halkla ilişkiler9 rüştünüispatladı • Son yıllarda medya araçlan arasında vazgeçil- mez bir yeri olduğunu kanıtlayan halkla ilişkiler, şirket bütçelerinde reklamdan sonra giderek artan bir yer tutmaya başladı. ESER ATİLLA DA Halkfa iHşkiler rüşdünü ispat etti. Son yıllarda medya araçla- n arastnda vazgeçilmez bir yeri olduğunu kanıtlayan halkla ilişkiler, şirket bütçelerinde rek- lamdan sonra giderek artan bir yer tutmaya başladı. Halka iliş- ki kurmak isteyen bazı şirketler bu amaçla kendi bünyelerinde halkla ilişkiler bölümleri kurar- ken bağımsız halkla ilişkiler şir- keti kurmak da daha cazip hale geldi. Halkia ilişkilerin Türkiye'- deki geçmişi pek de yeni değil. 1960 yılında ilk kez bir devlet kuruluşu olan Devlet Planlama Teşkilatı'nda başlayan halkla ilişkiler daha sonra da Nüfus Planlama Teşkilatı'nda önemli bir yer tutmuş. Planlı kalkınma ve doğum kontrolünün halka doğru anlatılması görevini üst- lenen bu bölümler başan sağla- yınca daha sonra özel sektör tarafından da keşfedilmiş. Şim- dilerde devlet kanadında bu- lunmayan halkla ilişkiler özel seklörde giderek önem kazanır- ken bunun bir moda haline gel- diği de vurgulanıyor. 1960 yılından bu yana halkla ilişki kuran A&B Halkla İlişki- ler'in kurucusu Alaattin Asna, halkla ilişkileri 2000'li yıllann en büyük tanıtım olayı olarak gösteriyor. Halkla ilişkileri. ki- ŞİIerin ve kurumlann toplum içinde saygınlık kazanması için yapılan çahşmalar olarak ta- nımlayan Asna. şu anda halkla ilişkilere para ayıran fırmalan ikiye ayınyor: Moda için ya- panlar ve gerçekten gereksinim duyanlar. Moda olduğundan bu işc soyunan şırketlenn halk- la ilîşkılerden çok promosyon yaptığını belirten Asna, bir faa- liyetin halka ilişkiler olabilmesi için planlı. uzun vadeli ve yöne- tici danışmanlığı içeren bir ça- lışma olması gerektiğini vurgu- luyor. Bu üç unsuru bir arada bulundurmayan çalışmanın promosyondan ileri gidemeye- ceğıni belirten Asna, "Birman- kenın sunduğu kokteyl, bir gecelık konser ya da sporcula- nn formalanna reklam veril- mesi halkla ilişkiler değildir. Parasız reklam ya da satışa ulaşmak için yapılan bir çalış- ma hiç değildir" diyor. Halkla ilişkilerin başansını kuruluşun yöneticilerini de bu işin içine sokmakla ölçen Asna, son yıl- larda ondan bundan görüp "Herkeste var. bende de olsun" Tekstilciler ve konfeksiyoncular ilk kez biraraya geldiler Teşvîk için güçbirligi zirvesi BL'LENT KIZANL1K Hükümetin yılın ikinci yan- sında ihracatçıya teşvik mus- luklannı açacağını açıklaması, "düşman kardeşler" olarak bi- linen tekstil ve konfeksıyon sek- törlerini. "daha fazla pay ala- bilme" amacı etrafında ilk kez biraraya getirdi. Önceki gün Hilton Oteli'ndeki ihracat sem- pozyumunda Devlet Bakanı Tansu Çiller'den "Gözdemiz sizsiniz" mesajı alan tekstilciler- lc konfeksiyoncular. yıllardır süregclen kavgalannı bir yana bırakıp, oluşturacakları güç birliğinin yöntemini saptamak için soluğu Svvıss Otel'de aldı- lar. Kapalı kapılar arkasında gerçekleşen tarihi zirvede. sek- lörleri hükümete karşı temsil ederek baskı unsuru yaratacak ortak bir girişim oluşturulması kararlaştınldı. Uzun yıllar, konfeksiyoncu- lan dampingli ithalat yapmakla suçlayan tekstilciler ve tekstılci- leri pahalı iplik-kumaş satmak- la suçlayan konfeksiyoncular. son dönemde Tariş'ın pamuk fiyatlannı aşın yükseltmesi üze- rine ortak bir sorun etrafında birleşmişlerdi. BakanTansuÇıl- ler"den gelen mesaj taraflar Ali Mahmut Abra arasındaki yumuşamayı daha da pekiştirdi. Son dönemde teş- vik desteğjnden mahrum kal- dıklan için büyük sıkıntılar yaşayan ve kotalann yüzde 50rsini bile dolduramayan her iki sektör. yeni hükümetin yılın ikinci 6 aymda sağlayacağı 5.5 trilyonluk fırsattan yüksek pay alabilmek için "tek seslılık" te karar kıldı. İhracat sempozyu- munın sabah oturumunda Çil- ler'i dinleyen sanayiciler. öğle- den sonra 30 kışıye yakın bir grup halinde Svvıss Otel'e gide- rek durum deâerlendırmcsı Halit Nariö yaptılar. Çiller'in ihracat so- runlannın sektör bazında ele ahndığını açıklayarak. önü- müzdekı hafta tekstil ve hazır giyim sektörü ile aörüşecekleri- ni söylemesinin de zirvenin ger- çekleşmesini hızlandırdığı öğre- nildi. Toplantıya. Gıyim Sana- yicilcri Derneği Başkanı Ali Mahmut Abra. eski başkan Hasan Arat. Tekstil İşverenleri Şendikası Başkanı Halit Narin, İstanbul Tekstil Konfeksiyon İhracatçılan Birliği (İTKİB- (Başkanı Sezer Mavituncalılar ile Pamuk İhracatçılan Birliği Başkanı Gürtekın Ashaboğlu ve ihracatta önemli pay alan GSD Dış Ticaret'in yönetim kurulu başkanı ve ANÂPgenel başkanı Mesuı Yılmaz'ın kar- deşi Turgut Yılmaz'ın da arala- nnda bulunduğu sektör temsil- cileri katıldılar. Tekstil İşverenleri Scndikası yönetim kurulu üyesi Eyüp İI- yasoğlu görüşmede konuşulan konularla ilgili bilgi \ermekten kaçınarak önümüzdeki günler- de bir açıklama yapılacağını söylerken, GSD Başkanı Ali Mahmut Abra ortak bir komite kurmak için çalışmalan y ürüte- cek komite oluşturulduğunu belirtti. Her ikı sektör temsilcisi de hükümetle görüşmelerinin muhtemelen 24 temmuzda ola- cağını. bu tarıhe kadar kurula- cak oriaklığın yapısının la- mamlanacağını belirttiler. Bu arada toplantıda. pamuk ve başta elektrik olmak üzere enerji fıyatlannın dünya fiyat- lanna çekilmesi konusunda hükümete baskı yapılması. diş pazarlarda sözkonusu iki ;>ck- törün birlikteliğinin ortaya ko- nulması ve kaçak işçi çalıştır- manın yarattığı haksız rekabeti de tartıştılar. diyerek bu işe giren herkesin halkla doğru bir ilişki kurduğu- na inanmıyor. 1987 yılında Türkiye'de bir furya halinde 40 tane halkla ilişkiler şirketi ku- rulduğunu belirten Asna, daha sonra bunlann yeterince dene- yimli ve bilgili olmamalanndan dolayı 30'unun kapandığını ve şu anda Türkiye'de sadece 10 şirketin bu alanda hizmet verdi- ğini belirtiyor. Asna'ya göre halkla ilişkile- rin son yıllarda bu derece yay- gınlaşması salt ürünü tanıtma- nın artık kuruluşlan doyurma- masından kaynaklanıyor. Teknolojinin gelişmçsiyle bazı ürünlerde "farklı" olmanın zorlaşması ve artık ürûnün ar- kasındaki kuruluşun halka ver- diğı hızmetlerin de ürünün satı- şında yeni bir ayncalık yarat- ması halkla ilişkileri daha da önemli kılıyor. Türkiye'de yıllannı halkla ilişki kurmaya adamış isimler- din biri de Betül Mardin. Tür- kiye'de halkla ilişkiler deyince akla basınla ilişkiler geldiğini belirten Mardin, oysa basjnın, daha doğrusu kamuoyunun il- gilendıği konulan da bir halkla ilişkilercinin bilmesi gerektiğini v urguluyor. Son zamanlarda halkla ilişkiler bölümleri kuran bazı şirketlerin bu işi gerçek an- lamda yapamadıklannı söyle- yen Mardin. "Elinin altında bir kişi olması yöneticiyi rahatlatı- yor. Bu kişi, Robinson Crusoe'- nun "Cuma'sı gibi her şeyi yapı- yor. Oysa bu işi yapacak kişinin objektif ülması ve yöneticiye söz geçirtebilecek güce sahip ol- ması gerekir" diyor. Halkla iliş- kilerin reklama destek çıküğını belirten Mardin'e göre artık Türkiye'de hakla ilişkilerin önemi kavrandı:"Halkla ilişki- ler rüşdünü ispat etti." Mardin reklamla halkla ilişkiler arasın- daki aynmı "Halkla ilişkiler şir- kctın saygınlığını. reklam ise ürünü yerleştiriyor" diye özetli- yor. Halkla tlişkileri yıllardır sür- düren Eczaabaşı Holding'in halkla ilişkiler sorumlusu Bil- gin Peremec de bu tanıtım ara- cının son yıllarda geliştiği inan- cında. Peremeci Eczaabası'nda 1953 yılından bu yana sürdürü- len halkla ilişkilerin kuruluşa kazandırdıklarını şöyle açıklı- yor: "Bü çalışmalar Türk ilaanı Türk kamuoyuna kabul ettırdi. Aynca Eczacıbaşı imajı sadece ürünleriyle değil, eğitimi. kültü- rü, sanati ve sporuyla kamuo- yuna yerleşti." IŞDUNYASINDAN E.İHSANÖZOL* Özel Sektörde Temsfl Sonımı Varmı? Bir süredir basınımızda özel sektörün temsil yetkisinin hangi kuruluşta olduğu tartışılmakta ve bazı kuruluşlar temsil hakkı tekelinin kendilerinde olduğunu ileri sürmek- tedirler. İçinde olmakla iftihar ettiğimiz ve daha fazla ya- kınlaşmaya çalıştığımız Batı demokrasilerinde bugün bu kabil tartışmalar artık yapılmamaktadır. Zira, özel sektör kuruluşlan demokratik sistem içindeki yerterini çoktan bulmuşlar ve özel sektörün esas kavgası uluslararası pa- zarlara ve özellikle bolgesel işbirliği projelerine yönelmiş bulunmaktadır. Buna karşılık yurdumuzda özel sektörün yurtiçinde tem- sili sorunu, giderek önem kazanmaktadır. Zira, bulunduğu bölgede Türkiye'nin kendinden beklenen rolü oynayabil- mesi istikrarlı ve güçlü bir ekonomiye bir an önce kavus- masını şart kılmaktadır. Ulusal sanayi hedefleri üzerinde konsensus sağlanarak ülkenin geleceğini garantiye ala- cak ciddi ve rasyonel bir yatırım hamlesinin başlatılması, sektörel sanayileşme stratejilerinin saptanması, temsil konulan ile çok yakından ilgilidir. Tarihte hiçbir sanayiles- miş ülkede özel sektör-kamu sektörü diyaloğu sistematik esaslara bağlanmadan önemli atılımlar yapılamamıştır. Bu diyaloğun başlatılması ise özel sektörün kendi içinde sorunlarını bir an önce halletmesine bağlıdır. Tüm çağdaş anayasalarda vatandaşlann dernek kurma ve toplantı yapma hürriyetleri garanti altına alınmıştır. Işa-* damlarının hür iradesi ile kurulan bu demeklerin biraraya gelerek federasyon ve konfederasyonlar oluşturmaları da keza anayasaların garantısı altındadır. Ne var ki demokra- tik gelişme sürecini henüz tamamiamamış ülkelerde işa- damlarının dernekleşmesine ve bu yoldan hükümetin eko- nomik politikalarını eleştirmelerine mani olma amacıyla çeşitli yapay engeller yaratılmıştır. örneğin, federasyon kurulması anti-demokratik bazı koşullara' bağlanmıştr. Türkiye'de halen federasyon kurulması üç derneğin Ba- kanlar Kurulu'ndan kamu yararı kararı almasına bağlıdır. Kamu yararı kararının alınması ise icrası gerçekten güç, neredeyse imkânsızformalitelerin icrasını gerektirmekte- dir. Üzülerek kaydetmeliyiz ki ülkemizde geçmiş hükümet- ler, anayasaların sağladığı dernek ve federasyon kurma haklannı garantiye alacak yasal değişiklikleri süratle ya- pacak yerde, özel sektör kuruluşlarını birbirine düşürme ve rahatça ekonomiyi yönlendirme amacıyla zaman za- man özel sektörün gerçek temsilcisinin özel yasalarla be- lirtilen kuruluşlar olduğunu ileri sürmüşler ve bu suretle anayasaların himayesinde olan gönüllü özel sektör kuru- luşlarını susturmak veya küçümsemek istemişlerdir. Hiç şüphe yoktur ki piyasa ekonomisini uygulayan bütün ülkelerde özel sektörün demokratik temsili, yasalarla ku- rulan kuruluşlarda değil, işadamlarının gönüllü olarak kurdukları dernek ve federasyonlara aittir. Hatta, yasalar- la kurulan kuruluşlar, özetle odalar ve benzerleri, zaman içinde, giderek gönüllü kuruluşlar rtaline dönüştürülmüş- lerdir. Bu suretle bu kuruluşların üye ihtiyaçları konusun- da daha dinamik ve verimli çalışmalar yapmaları sağlan- mıştır. Piyasa ekonomisinde firmalar rekabet ederken ku- »ruluşların temsilinin yasal bir tekele dönüştürülme zih- niyetini bugün arök anlamak mümkün değildir. Zaten amaç, kadro ve faaliyetleri hükümetin vesayetin- de olan yasal kuruluşların ülkeye ve özel sektöre bekle- nen hizmeti verebileceklerini kabul etmek de mümkün de- ğildir. KlT'leri özelleştiren liberal zihniyetin belli bir takvim içinde bu kuruluşlara yeni bir statü düşürmesi zamanı gel- miştir. Türk özel sektörünün yurtdışında tam anlamı ile temsili de özel sektör kuruluşlarının bir an önce özelleştirilmesini gerektirmektedir. Tam üyelik başvurusunda bulunduğu- muz AT bünyesinde özel sektörün temsili tamamen de- mokratik ve gönüllü kuruluşlara tevdi edilmiştir. AT ku- rumlarından Ekonomik ve Sosyal Konsey, AT içindeki en güçlü sanayici kuruluşu UNICE - Avrupa Sanayici ve işve- renler Konfederasyonu-, resmi kuruluşlardan değil, tama- men gönüllü Avrupa ülkeleri sanayi kuruluşlarından oluş- maktadır. TÜSİAD'ın 1988 yılından beri üyesi olduğu UNI- CE, temsil açısından Avrupa sanayiinin en güçlü kuruluşu- dur. UNICE örneği canlı ve ortada dururken Türk özel sek- törünün temsili tekelini yurtiçinde tartışmaya açmak abes- le iştigal sayılmalıdır. Demokrasilerde çeşitli partiler ol- ması gibi, özel sektörün de fonksiyonları ayrı çeşitli gönül- lü kuruluşlan olması normaldir. Ancak nasıl ki siyasal par- tilerden birisi için bir yasa çıkarıp 'halkı bu parti temsil edecektir' denilemezse özel sektör kuruluşlarından birisi için de böyle bir tekel yaratılamaz. Bu durumda özel sektörde bir temsil sorunu olduğu ka- nısında degiliz. Ancak, Türk sanayiinin bugüne ulaşma- sında devlet sektörünün taşıdığı ağırlık ve özellikle sanayi- cileri temsil eden kuruluşların ilk önce devlet eliyle örgüt- lendirilmiş olması nazara alınırsa özel sektör kuruluşlan arasında, işbirliğine dayanan yeni ve ahenkli bir çalışma dönemi başfatma zamanının geldiği söylenebilir. Bütün dünyanın gözü Türkiye'dedir. Türkiye'nin gelece- ği ise endüstride yapılacak büyük atılıma bağlanmıştır Türk özel sektörü beraber hareket ederse hem içeride hem dışarıda ayrı olma haline göre çok daha fazla mesafe alabilir. • E. tHSAN ÖZOL TL'SİAD Genel Sekreteri Türkiye'de sendikakurma özgürlüğüvar ııııdır ? ÖZCAN KESGEÇ Sosycd-îş Şendikası Genel Başkanı Bu soruya olumlu yanıt veremiyorum. Türkiye'de sendika kurma özgürlüğü yok- tur. Bu sav çok çarpıcı ve iddialı gelse de bu, yadsmmaz bir gerçektir. Hemen, "Hadi canım sen de bunca kunılmuş sendika var" denilebilir. Ama yanıtım, yine de olumsuz ola- caktır. Çünkü; 12 Eylül rejimi. ülkemizde demok- rasinin göreceli bile olsa işleyebildiği dönem- lerdekı kazanımlaruı -ki daha önce istenip de yok edilemeyen haklardır- tümünü yok etmiş- tir. Sendika] hak ve özgürlükler alanı, bun- lann başında gelir. Sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkı, kişi yönünden kapsamı, kuruluş ilkele- ri, uluslararası dayanışma ve üyelik, güvence- ler, etkinlik ve çalışma alanı ve denetim yönle- rinden demokratik olmayan ve uluslararası ilke ve ölçûlerle bağdaşmayan anayasa ve yasalardaki sayısız yasak ve kıatlamalarla an- lamsızlaştınlarak göstermelik bir hak konu- muna getirilmiştir. 1970'li yıllarda bu alanda yapılan 'faşizan' düzenlemelere, ülkemiz işçi sınıfı hareketinde, "15-16 Haziran Olaylan" diye bilinen ve işçi sınıfının anıf bilinciyle karşı koymasıyla geri püskürtülmüştü. O dönemde 1317 sayıh yasa ile yapılmak is- tenip de yapılamayanlann tümü, 12 Eylül sonrası beş generalce yapüdı. Bugün "Gene- rallerin Yasası" yüriirlükte, 1317 sayılı yasa yürürlükte... Bundan dolayı da 15-16 haziran. kazanımlan fıilen yok... Böylece DÎSK ve bağh sendikalann ta- mamına yakını ile bağımsız sendikalann tümü işlevsizleştiriliyor, biçim olarak kurulu sendi- kalar durumuna getiriliyordu. İşçi sınıfı, 15-16 Haziran'da hiçbir siyasal düşünce ve sendika, konfederasyon farklılığına bakmaksızın, bu uygulamaya karşı demokratik direnme hak- kını kullandı. Buna karşın yasa çıktı. TİP. 1317 sayıb yasanın birçok maddesinin 70'li yıllarda Türk-İş Genel Kuruju'nda. dönemjn AP'li Çalışma Bakanı Öztürk, "DİSK'in çanına ot ukayacağız" diyordu. Hemen arkasından Türk-ış'in desteginde, AP ve CHP'li sendikaa miUetvekillerinin im- zasıyla TBMM'ye "274 Sayılı Sendikalar Ka- nunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve 31 'inci Maddesine Bir Bent İle Bu Kanun'a 3 Geçjci Madde Eklenmesi" Hakkındaki Yasa Önerisi sevk edildi ve bu öneri, 29.7.1979 günü 1317 sayı ile ya- salaşu. 1317 sayıb yasanın 1. &ndjkaiarle Yasas?run mokratik olmayan, yasalardaki sayısız yasak ve kısıtlamalarla • Sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkı, kişi yönünden kapsamı, kuruluş ilkeleri, uluslararası dayanışma ve üyelik, gü- venceler, etkinlik ve çalışma alanı ve denetim yönlerinden de- birçok maddesi değişti- anlamsızlaştınlarak göstermelik bir hak konumuna getirilmiştir. rildi. Bu değişiklikle üye bulundurma kurah/koşulu sendikanın kurulmasına ilişkin bir kural olmayıp, işçi sen- dikasının toplu iş sözleşmesi yapabilmesine ilişkin konulmuş bir kuraldır" diyenlerediye- ceklere karşı Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen yasa ve maddenin iptal gerekçesiyle yanıt vermek istiyorum. "Başka deyimle, bir sendika kurulduğu anda o işkolundaki sigortalı işçilerin 1 3'ünü _ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ _ ^ _ üye yazamayacağın - dan, ancak kurul- duktan sonraki çalış- malan ile kendisini beğendınp üye sayısıru arturabıleceğinden, Türkiye çapında çah- şma olanağı sağlan- sendikal hak ve özgürlüklerin özü yok edildi. Bu yasa, 12 Eylül'ün ürünü olan 2821 ve 2822 sayılı yasalann anasıdırkaynağıdır. Bu yaa- da yalruz bir maddesini ele alarak değerlendir- diğiınizde, neden yukandakı yanttı verdiğimiz daha açık bir bicimde anlaşılacaktır. 2822 sayılı yasanın 12. maddesinde yer alan, bir işçi sendikasının toplu-iş sözleşmesi yapa- bilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda en az % 10 üyeye sahip olma kuralı ile 1317 sayıh yasanın 9. maddesini karşılaştırabm. 274 sayıb yasanın 1317 sy. ile değiştirilen 9. maddesinin 2. bendinin (a) fıkrasında; "Bir iş- çi sendikasının Türkiye çapında faabyet göste- rebilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda çabşan sigortab işçilerin en az 1/3'ünü temsil etmeleri gerekir" denibyor ve aynı koşul konfederasyonlar için de getiribyordu. yanı sıra bu düzenlemenin de iptab için Ana- yasa MahkemesTnde dava açtı. Anayasa Mahkemesi 8.6.1971 günü TtP adına Alpaslan Işıklı, Türk-İş adına Halil Tunç ve DİSK adına Bekir Çiftçi'nin sözlü açıklamalannı dinledi. Davacı parti temsilcisi Alpaslan Işıkb, iptal nedenlerini açıklayarak istekleri gibi karar ve- rilmesini, Türk-İş temsilcisi davanın reddini, DİSK temsilcisi de yasanın iptab'ne karar ve- rilmesini istediler. Anayasa Mahkemesi 8-9 Şubat 1972 gün ve E: 1970/48, k: 1972/3 K. sayılı karanyla. 1317 sayıb yasanın birçok maddesinin yanı sıra söz konusu düzenlemeyi de iptal etti. Bütün bu açıkiamalardan sonra 'Toplu iş sözlemesi yapmak için kurulu bulunduğu iş- kolundaki sigortab işcilerin en az % 10'unu ~^^"""™" mayan sendika, ya- sanın aradığı 1 /3 sigortab işçi sayısı üye yazma koşulunu gerçekleştiremeyecektir ve böylece tartışma konusu koşul yüzünden, Türkiye çapında çabşan sendikalar kurulması önlen- miş olacakür" diyen iptal gerekçesi, generalle- rin çıkardığı 2822 sayıh yasanın Anayasa Mahkemesi'ne götürülme olanağı olsaydı, kuşkusuz şöyle çıkacaktı: "... bir sendika ku- rulduğu anda o işkolundaki sigortab içşilerin % 10'unu üye yazamayacağmdan ... toplu iş sözleşmesi yapma olanağı sağlanmayan sendika. yasanın aradığı % 10 sigortab işçi sayıstnı üye yazma koşulunu gerçekleştire- meyecektir ve böylece tartışma konusu koşul yüzünden çahşan sendikalar kurulması önlen- miş olacakür." Bu açıdan. 1%1 Anayasası ile 1982 Anaya- sası'nın işçilerin sendika kurma hakkına iliş- kin olarak. düzenlemeleri arasında bir fark yoktur. 2822 sayıb yasanın 12. maddesinin bu düzenlemesi 1982 Anayasası'na da aykındır ve sendika kurma hakkının özünü zedelemek- te,yoketmektedir. Ulkemizin de taraf olduğu uluslararası an- laşmalann böylesi düzenlemeleri asla kabul etmediğini, ILO'nun bu konuda pek çok ka- ran ve uyansı bulunduğu gerçeğini tarüşmı- yoruz bile... Hiçbirgerekçe, sendikal tekelcih- ği, işçi ve emekçi sıruflar yaranna savunma hakhhğını kazanamaz. Bugün ülkemizde de özlemi duyulan güçlü sendikacıhk ve sendikal birbk, işçilerin özgür istençleriyle gerçekleşecektir. İşçi sınıfının. sendikal teklik anlamında sen- dikal birliğini savunan bir sendikaa olarak bunun zorla, faşizan yasal düzenlemelerle ger- çekleşmeyeceğini, işçi sınıfının gönüllü bırlık konusundaki özgür istenciyle gerçekleşeçegi- ni, bu bağlamda da böyle bir anlamh birbkte- likten yana hazır olduğumuzu yineb'yorum. Koalisyon ortağı ve DP-AP misyonunun devamcısı olduğunu söyleyen DYP'nin "DİSK'in çanına ot tıkama" yanhşı ve tehb- keh" düşünce mirasınm da devaması ol- madığını gösterme zorunluluğu vardır. Diger ortak SHP ise başlangıçtaki tutumu ne olursa olsun, 1317 sayılı yasanın söz konusu ettiği- miz düzenlemesi için CHP'nin de Anayasa Mahkemesi'ne aynı gerekçelerle iptal davası açtığını anımsayarak, bir sosyal demokrat partinin varbğı için temel öğelerden olan sen- dikal hak ve özgürlüklerin eksiksiz yaşama geciribnesini sağlamak görevini yerine getir- melidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle