Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS1992 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Yenibîr
rekora doğru
ZüRİHİşsizlık sorunu
geçen hafta İsviç-
re'de en fazla ko-
nuşulan konu-
lann yine başını
çekti. Ancak
Isvıçre İşverenler
Sendikası, basın
ve TV'de sürekli
olarak işçı ücretle- ~-"~-^~
—
nnin yüksek olduğu yolunda
mesajlan yayımladı. İşçı ücret-
lerinin yüksek olmasından
yakınan patronlar kulübü ge-
rekçe olarak da bizde işgücü
pahalı olduğu ıçın dığer Avru-
pa ülkeleriyle kıyasıya bir yan-
şa gırememeyı göstenyorlar.
Buna karşın ısvıçre'de işçi üc-
retleri diğer Avrupa ülkelenne
oranla biraz yüksek, ancak ya-
şamın burada çok daha pahalı
olduğu biliniyor. İşverenler
kulübünün körükledığı yapay
işsızlik sonrası işçı ücretlennin
aşağıya çekilmesi yönünde
kollar sıvandı. Bu işsizler or-
dusu bir süre işsızlik parası ala-
bilecek. İşsızlik parası, normal
maaşın %80'ini buluyor ve bir
yıl süreyle bu ödeme işsızlik
kasası tarafından >apılıyor. En
geç bir yıl sonra iş bulamayan
işçiler işsiz kalmama kuşku-
suyla eski maaşına bakmadan,
verilen düşük ücretle bir ışie
çalışmaya zorlanacak.
İsvıçre'de artan yapay ışsızle-
nn sayısı yenı bir rekora doğru
yol alıyordu: Mart sonuna dek
75.803 kişi ışsiz kaldı. Bu veri-
lerle ülke genelinde işsızlik ora-
nı, %2.5'lere tırmanıyor. İş-
viçre'de işsızlığin çok yaygın
olduğu I939'lu yıllarda oran
%3.l'e kadar yükselmiştı.
Buna karşın o savaşlı yıllardan
bu yana İsvıçre'de işsızlığin ilk
kez, %2.5'e ürmanması kuş-
kulan da birlikte getiriyor.
ADEM
SAĞLAM
İşsızlığin tırmanması konu-
sunda İsviçre İşsızlik Sıgortası
yetkilisi Eric Rudın ise "Ülke-
deki işsiz sayısı yaz ortasına
dek massif olarak artacak, an-
cak daha sonra stabil bir du-
rum alacağını umuyoruz" şek-
lınde konuşarak umut dağıttı.
Ülkede kaygı ve kuşkulara
yol acan işsızlik sorunu Sosyal
Demokrat Partili Zürih Be-
ledıyesı nde. yaklaşık dört saatı
aşan bıroturumda ele alındı. De-
ğışık kantonlardan yaklaşık otuz
kantonlardan yaklaşık otuz
kadar kişinin kaüldığı otururn
sonunda, ışsizliğe çözüm geti-
ren alternatif sunulmadı. Otu-
rumda sol kanat işsızlik sorun-
lannı ilk hatlanyla ele alırken,
memleket partileri de işsizligin
endüstri ışkolu ve hizmet
sektöründe paralel bir biçimde
yansıdığı konusunda görüşbir-
liğine vardı. Zürih'teki otu-
rumda patronlar kulübünün
ımajını yansıtır bıçımde yo-
ğunlaşan gelişmelere dikkat
çekildi. Görüşmelerde işyenni
kaybeden işçilerin çoğunun
çıkış kâğıdında çıkış gerekçesı
olarak. *iç değişıkhk nedeniyle'
kaydının bulunması, kuşkulan
daha da arttırdı. Patronlar ku-
lübünün büyük bir darbesi
şeklinde yorumlanan işsızlik
konusunda Zürih Belediyesi'-
nin, yetkilı kurumlara bu kap-
samda bir öneri paketi sun-
ması bekleniyor.
Biz Akdenizliyîz
PARÎSBiz Akdenizli-
yîz. Gün olur.
Fransız usulü pa-
tissenelerden,
brassenelerden ve
ille de crepıereler-
den içimize gına
geldiğinde ağızlar
şapırdatılır. da-
maklar lanıdık bir
tati
''aramaya basjar. Derken
fena halde Fransız olan St.
Mıchael Bulvan'ndan ara so-
kaklara sapukça döner koku-
lan kesmeye başlar burnumu-
zu. Bu bildık kokuvu ızleyerek
bulduğumuz sıra sıra büfeler-
deki telaşlı bağnşmalardan ve
tabelalanndan anlanz ki; kırk
yıllık dönerimiz 'Greek Sand-
wich' namıyla kapış kapış gıt-
mekte! N? yalan söyleyelim,
sandviçın başında olması ge-
rekli dönerin yerini alan Gre-
ek, hafiften kanımıza dokun-
du. Üstümüze varmayın biz
Akdenizliyiz; gemici feneri gjbı
yanıp sönen öfkemiz icabında
aç kalmamızı söylüyordu. Dö-
nercilerin etki alanından
çıkmak için Huchette sokağı-
na attık kendimizi. Yağmur-
dan kaçarken doluya mı tutul-
dukne?
Burası Latin Amerika, Arap
ama daha çok Yunanlılann iş-
lettiği bir etnik lokanlalar so-
kağıydı. Hele Yunanhlar işi
iyice ileriye götürüp buraya
aslında daha Atinalı bir plaka
kondurmuşlardı! Sokağı bir-
kaç kez turjadık, her defasında
da kendimizi Yunan lokanta-
lannın önünde bulduk. Elekt-
ro-buzuki seslerinin ve
çıgırtkan garsonlann Akde-
nız'e yaraşır bıküncılıktaki
ısrarlı ve hafiften yapışkan da-
vetleri an gelir dayanılmaz
olur. İnanın, yine de ilk çağnda
ŞANSIN
DURAK
hıç oralı olmadık
Ah. Meteora'nm bıldik cal-
gılan ve Garson Efi'nin komşu
kızı sıcaklığı... Ne zaman içeri
aldın bızi, aldın da en kuytuya
oturttun? Sonra gelsın musak-
kalar, kalamar tava, pilakıler
ve soğutulmuş şaraplar...
Daha doğru dürüst bir iki laf
edemeden sandalyeye oturuşu-
muzdan kadeh kaldınşımızdan
anladı. Efi: Türksüniız...
Sonra tezgâhın arkasından üze-
rinde önlüğüyle kolundan tu-
tup Pendikli Mustafa'yı getir-
dı. Biz Yunan lokantasına gir-
dik sanırken aşçıbaşı Türk
çtktı! Mutfaklann bu kadar
kanşmasına hiç şaşmamalı...
Mustafa'nın havası pek bir ye-
nnde; belli ki Meteora'da evin-
deymışçesıne rahat.
Elektro-buzukiden çiftetelli
dökülüyor, orgda Samatyalı
Ermeni Kalust 'Hadi!' diyor.
Ne de olsa biliyor, Akderuzli-
yiz; aklımıza estiği yerde dans
etmeliyiz! Mustafa yemek, Efi
servis, Kalust müzik yapıyor.
Sankı bir başka mekânda biı
eski zaman, kınk tabak parça-
lan arasında yitirdiğimiz biı
gerçeği arar gibi dönüyor, dö-
nüyoruz... Artık kimse bir şey
anımsamıyor.
Yahu biz bugün bir şeye fe-
na bozulmuştuk ya! Neydi?
Üstümüze varmayın, bİ2
Akdenizliyiz; biraz zayıfür da
belleğimiz!
Mideniz kaldırırsa
Filipin mutfağma
MANÎLA
Bir toplumu tanı-
tan önemli karak-
teristiklerden biri-
si de "mutfak kül-
türü" olsa gerek.
Filipinolar ne yı-
yip içerler, nasıl
pişirirler? Me-
rakhlan için bu-
yuralım sofralan-
na
-..
Öncelikle uyarmalıyım ki
bu davete teşrif edecek gönül-
lülerin, sofradan aç kalkmayı
göze almalan gerekebilir.
Ekmek yerine, yağsız, tuz-
suz, sade suda haşlanmış pi-
rinç lapası. bilumum yiyecek-
lere eşÛk etmekte. Ancak iste-
yene, yağda kavrulmuş soğan
ya da sarmısakla çeşnilendiril-
miş pılav da ikram edılebilir
hem de sabah kahvalüsında.
Balık ve tavukla hazırlanan
çeşitler, Filipinler mutfağının
en gözde yiyecekleri. Fıstık
yağında kızartıldıktan sonra
boîşekerli domates sosuna bu-
lanan balıklann seyrine dıye-
cek yok, ta ki tadıncaya kadar.
Şeker ve kuru üzümle hazırla-
nan tavuklu çöreklerin tadına
dayanabilene aşkolsun. Ek-
DİLEK
KOÇ
mek, yoğurt, turşu gibi nice yi-
yeceğin içine şeker koymak
farz olmuş sankı.
Filipinliler, şekeri neden
bunca çok kullanıyorlar diye
haksızlık etmek istemem. O
güzelim muzlu, ananaslı pas-
talann "bol tuzlu" kremalan-
nıunutmamakgerek. Hele"pa-
paya", "mango" gibi enfes
tropikal meyvelerden hazırla-
nan kokteyllerin üstünü süsle-
yen "tuzlu mayonezler?"
Bu toplumun, dünya nimet-
lerini nasıl "hallettiklerini"
gösteren böyle ekstrem örnek-
leri çoğaltmak mümkün. An-
cak kısaca söylemek gerekirse;
malzemenin kombinasyonun-
daki uyumsuzluk ve pişirme
prosedüründeki özensizlik, Fi-
lipinler mutfağını en genel bi-
çımde özetleyebilir.
Çöpler, balıarm kokıısunubastuıyor
Atina'da bahar güzeidir. Atina'da yaz mevsi- raVMM^^^^M •Nereden geçerseniz geçin her yerde çöp ^ ^ ' " S ^ ^ İ I T ' ^ ™ ^ ! ^g y
mi hemen mayısta başladıp ıçın ılkbahar mev-
sımi oldukca az sürüyor. Ancak nisan ayında çı-
kanlan bahann tadı bu yıl daha da kısa süreli
olacağa benziyor. Bunun nedeni ise Atina'da
buram buram bahar kokulan yerine keskın çöp
kokulannın hâkım olması. Terniziik işcilerirün 3
haftadan bu yana sürdürdüğü grev, Atina'nın
sokaklanna 50 binden fazla çöpün yığılmasına
yolaçü.
Nereden geçseniz her yerde çöp var. Ana cad-
delerde, zengın ya da yoksul semtlerde keskin
çöp kokusunu duymamak elde değil. Belediye
şçılen maaşlara zam yapılmasını istiyor. Hükü-
met ise Avrupa Topluluğu'nun gösterdiği yolda
lerleme>eçalışıyorvebuyılkımseyezamvapıl-
maması karannda ısraredıyor.
Yunanistan Başbakanı Konstantın Mitsota-
kıs'in, temızlik ışçilerini grev karanndan
ATİNA
STELYO
BERBERAKİS
yıldırmak için "İstediğiniz kadar grev yapın, bu
grevlerle hükümetı duşuremezsınız" bıçımındekı
açıklaması ise temizlik işçılenni daha çok tahnk
ettı Bunun üzerine Mitsotakis'ın evı yanm
saat süreyle çöp kamyonlanyla tecrit edildi. Te-
mizlik ışçileri daha sonra dev çöp kamyonlany-
la Atina'nın merkezine geldiler ve yollan trafığe
kapadılar. Ancak bu durum yalruz 3.5 milyon-
luk Atina'da değil; Yunanistan'ın büyük kentle-
geçersenız geçın her yerde çop
var. Ana caddelerde, zengin ya da yoksul
semtlerde keskin çöp kokusunu duymamak
mümkün değil. Aîina'da nisan ayında çıkan-
lan bahann tadı bu yıl çok kısa süreceğe ben-
ziyor.Kırlardaki bahar kokusunuçöp koku-
suna tercih eden Atinalılann çoğu tatil için
gittikleri kırlardan henüzdönmedi.
rinde de hüküm sürüyor.
Tabibler odası ise bu çöp yığılmasının yakın-
da "herkesın sağlığına zarar vereceği" uyanla-
nnda bulunduktan sonra Atına Savcılığı nez-
dinde '"bu durumdan sorumlu olabılecek her
bir şahsa" dava açmış bulunuyor.
Hükümet bu durum karşısında belediye işçi-
lenni "seferberlığe" çağıramıyor; çünkü bunun
siyasi faturasını düşünüyor. Böylelikle Alina
y ğ süpür-
ge-faraşlarla kapı önlerinde yığılan çöpleri top-
lamaya koyuldu. Ancak grev gözcüleri, sokak-
lardan çöp toplayanlan tartaklamaya başla-
ması üzerine Atina Savcılığı devreye girerek
çöpleri toplayanlara müdahale edenlerin gö-
zaltına almması için güveniık makamlanna taü-
mat verdi.
Belediye başkanlan ise daha çok muhalefette-
ki PASOK'un desteğinde olduldan için bu gre-
vin getirdiklerini hükümete karşı bir "koz" ola-
rak kullanıyor.. Atina, geçen hafta kutlanan
Paskalya >ortusunun üç günlük tatıliyle l mayıs-
taki üç günlük tatili kendi öncülüİcleriyle bir-
leştiren Atinalahlann çoğu gittikleri kırlardan
henüz Atina'ya geri dönmedi.. Buna yalruz iki
tatil arasında kalan üç çalışma gününü "asma"
eyleminden çok, kırlarda alınan bahar koku-
sundan sonra Atina'daki çöp kokusunun da-
yanılmaz boyutlara ulaşması neden oluyor.
Kdebek gözlüklü SS subaylarının merfaametsiz bakışlanyla birlikte bir deri bir kemik kalmış esirler, kafasından kurşunlanmış insan portreleri ve yine âdeta insan
çöplüğüne dönmüş bu kampa ait sararmış eski fotoğnıflaria, onca kitabm sergilendiği vitrinkrin şaşkınlığı Daccau'da insanı kahretmekte...
Nazi kampındapazarlarhüzünlü
MüNİH
EROL
ÖZKAN
Almanya'da hızla tırmanan
yabancı düşmanlığı, endişe ve-
rici boyutlara ulaşan olaylar
zinciri ile güncelliğini koruyor.
Saçlan ustura ile kaaülmış Ne-
onazi taslaklan ile kafalarda
nefret duygulannı kamçılayan
ırkçı hareketin sahipleri ve son
olaylann yaratüğı gerilimin ne-
relere kadar nrmanacağinı in-
san doğrusu pek kestiremiyor.
Hitler dönemi Almanyası'na da. Nazı subaylannın çızmele-
özlem duyan fanatik gruplar rini şakırdatarak dolaştıklan
bir yana aynı dönemin izlerini
merak eden turist sayısının da
gjderek artışı şaşırtıa bir gerçek
pek çok Alman için.
Öteden beri Alman turizmi-
nin merkezi Münih'e gelen tu-
ristlerin büyük bir çoğunluğu-
nun son haftalarda Daccau'-
daki ünlü Nazi kampını görme-
den gitmediklerini bilmem
duydunuz mu?
Binlerce Yahudinin acıma- ,
sızca kaüedilip yok edildiği bu yapmış ve tarihe gecmiş. Ölü-
ünlü temerküz kampı, Münih'- mün ve acının fotoğraflanyla
in banliyösü sayılan Dnccau'da
geniş bir alana kurulu. İnsanda
• Yüzlerce belgesel fotoğrafın yanı sıra sinir bozucu gaz odalannın
I ve insanlann yakıldığı fınnlann bulunduğu Daccau, aynca insanlığın
da yüz karası köşelerinden biri olarak ün yapmış ve tarihe geçmiş.
Ölümün ve acının fotoğraflanyla dolu o salonlan gezerken insan o
dönemidahaiyianlıyor... Sararmışgazetekesiklerinden,mahkûmel-
biselerine ve kalın kaputlan içinde mağrur ve donuk bakışlı SS subay-
lannın fotoğraflanna kadar neler neler yok ki bu müzede?
nnı
kasvetli köşelerde bugün
Amerikah ya da Japon turist
gruplan şakır şakır resim çek-
mekteler ve bir yerde gecmişin
tüyler ürpertici gerceklerini
solumaktaîar...
Yüzlerce belgesel fotoğrafın
yanı sıra sinir bozucu gaz oda-
lannın ve insanlann yakıldığı
fınnlann bulunduğu Daccau,
aynca insanlığın da yüz karası
köşelerinden biri olarak ün
dolu o salonlan gezerken insan
o dönemi daha iyi anlıyor... Sa-
ürperti uyandıran bölümleri ve rarmış gazete kesiklerinden,
müzesiyle hayli çarpıcı bir yer mahkûm elbıselenne ve kalın-
burası. kaputlan içinde mağrur ve do-
Orada dünün Almanyası'n- nuk bakışlı SS subaylannm
fotoğraflanna kadar neler neler
yok ki bu müzede?
Hitler Almanyası'nın, o çok
eskilerde kalmış kötü günlerin,
kısacası aalarla dolu bir gerçe-
ğin ve onca yaşanrruşlığın tanıği
Daccau...
Eğer bugün müzeye dönüştü-
riilmüş bölümleri, kararmış di-
kenli telleri ve 1660 kişilik ba-
rakalan geçip de kampın en
çarpıcı ve en dehşetengiz köşesi
'krematorium'u ıncelemeye kal-
karsanız, her şeyin nasıl da iç
bayıltıcı, sinir bozucu olduğuna
tanık olursunuz.
İnsanda şaşkmhk ve nefret
duygulannı birlikte uyandıran
bu köşede insan Nazi dönemi
Almanyası'nı sanki yeniden
yaşıyor... Öyle ki I942'de inşa
edilen fınnlann önünden geçi-
lirken duyulan teessür ve nefret
hisleri anlaühr cinsten değil...
Peki ya o basık tavanlı gaz
odalanna ne demeli? Ancak
eski tıtrek siyah beyaz filmler-
den akılda kalmış onca anı
kınntısı ve görüntü kareleri bel-
leğinizde donup kalıveriyor
orada...Kelebek gözlüklü SS
subavlannın merhametsız ba-
sanki sessiz tanıklan... I938'ler
Almanyası'ndan izlenimlerle
dolu Daccau esir kampında bir
pazar geçirmek bugünlerde öy-
İesine hüzünlü...
Türkıye'nın Güneydoğusu'n-
da yaşanan Nevruz olaylannı
"Kürt halkına karşı savaş" diye
nitelendirip Avrupa'yı ayağa
kaldıran Almanya'nın aslında
kışlanyla birlikte bir deri bir ke- geçmişini unutmuş görünmesi-
mik kalmış esirier, kafasından ne ne demı
kurşunlanmış insan portreleri
ve yine adeta insan çöplüğüne
dönmüş bu kampa ait sararmış
eski fotoğraflarla, onca kitabın
sergilendiği vitrinlerin şaşkınlığı
Daccau'da insanı kahretmek-
te...
Ölümün soğuk yüzünü anım-
satan fınnlar. paslı tel örgüler
Daccau'da yaşanan acılann
demeli? Ve günümüzde
tekrar hortlatılmak istenen Hit-
lerci düşünüşün yeni çılgınlan
dazlaklann, tarihten utanıp
utanmadıklannı insan en çok
bu kamplan gezdikten sonra
merak ediyor.
İnsanbğın yüz karası bu Nazi
kamplanndan biri olan Dac-
cau'da pazarlan böylesine hü-
zünlü, böylesine aalı...
KARTAL'IN SIRRI RIZA, METIN, ALI, FEYYAZ, SÜLEYMAN SEBA, GORDON MILNE, PROF
AKIN ILKIN, PROF YÜKSEL ULKEN, IHSAN KALKAVAN, CAN
KOZANOĞLU. ATTILA ILHAN VE CEVAT ÇAPAN BEŞIKTAŞIN EKONOMIK SOSYAL VE KÜLTUREL KIMLIĞINI ANLATIYOR • INÖNU
EKONOMI ÜZERİNE KONUŞTU 'ŞIRKET KURTARMA POLITIKAMIZ YOK " • IŞSIZLIK SIGORTASINDA MODEL HAZIR • KIT'LER
IÇINI DÖKTU SORUNLARI, ÇOZUM ONERILERI • ÇIRAĞAN GRUBU'NDA LIDER KRIZI • NEJAT ECZACIBAŞI YARIM ASRIN
ÖYKUSÜNU ANLATTI • RENAULT HISSELERI IÇIN REGIE-OYAK PAZARLIĞI VE ILGINÇ RIVAYETLER • BANKALAR
VERGILENDIRILIYOR MU' • DUNYA BANKASI VE IMF'NIN YAPISAL UYUM PROGRAMINA "YENI EMPERYALIZM" ELEŞTIRISI • GA-
ZETECI DRITA KARAHASAN MAKEDONYALI TURKLERI ANLATTI • YENI SERMAYE PIYASASI YASASI NE GETİRİYOR' • ABANA,
ECZACIBAŞI ILAÇ, SARKUYSAN, ADANA ÇIMENTO HISSELERINDEN ÖZEL HABERLER
EKONOMİNİN NABZI PANORAMADA ATIYOR
Mozolesi
veLenin
kalıcı mı?
MOSKOVA
ALPASLAN
KOYLNLU
öldükten sonra mumyala-
nan Lenin, inşa edilen mozo-
lesine yerleştirilir. Cam altın-
daki naaşı ziyaretçilere açılır.
Yüzünü görmek isteyenlerin
oluşturduğu sıralar, aylarca
24 saat boyunca bitmek bil-
mez. Şimdılerde belirli günler-
de, hatta belirli saatlerde açık
tutuluyor. Giderek önemini
mi yitiriyor, yoksa böyle ol-
ması mı isteniyor, ayn bir
konu. Ne var ki ziyaret etmek
isteyenlenn oluşturduğu kuy-
ruk, bazen kilometreye ulaşı-
yor. Yaz-kış, hatta kar-yağ-
mur etkilemiyor. İkinci Dün-
ya Savaşı'ndan bu yana tek
sıra olup beklemeye alışan
halk için çok doğal karşüanı-
yor.
Anıtmezar, ihtılaün simgesi
kırmızı renklı özel bir taş ile
kapanmışür. Kremlin duvan
önündeki yeri de özel secılmiş
olsa gerek. Zira surun içindeki
parlamentonun hemen hemen
aksına yerleşürilmiş. Burası
Kizıl Meydan'dır. Trafikten .
anndınlmışür. Yayalar gezer, ••
bir de törenlere sahne olur.
Parke taşı kaplıdır (Neden as-
falt kaplamazlar diyen beledi-
yecilerimizin kulaklan çınla-
sın). Bu alan yayalar igndır,
ama elınde tahta cop bulunan
görevlilerin yönlendirdiği kı-
sımlarda yürüyebılırsiniz. Gö-
zünüze kestirdığiniz bir nokta-
ya gjdip tek kare fotoğraf çe-
İcemezsiniz. Anıt-meza-
nn da yayına sokulup pı-
nl pınl taşına yakından baka-
mazsınız. Bu nedenle granit
mi, mermer mi anlayamazsı-
nız. Belli uzakbktaki zincir sizi
engeller. Ancak sının geçme-
nin kolayı vardır, merdivenle-
re bırakmak üzere elinize çiçek
almanız yeterlidir. Saat baş-
lannda zincirin yakınında ka- ;
labalık artar.
Lenin'in mezan açık olmasa
bile gelip yapıyı görmek iste-
yenler devamlı bir kalabalık
oluştururlar. Mechul Asker
Anıtı'ndan sonra, burayı ziya-
ret eden gelin-damat ve akra-
balan çiçekler, buketler bıra-
kırlar. Eğer açıksa içeri girme-
leri için öncelik tanırlar, ne de
olsa aceleleri vardır. Akşam
düğüne gitmeden kar altında
bunu gören bir yabana için
unutulmaz anılardır. Lenin
her zaman halkın arasındadır.
İletişimi sürdürmektedir.
Lenin, mumyasıyla, ziyaret-
çilenyle yaşamını sürdürüyor.
Ancak kurduğu Sovyetler yok
artık. Oluşan devletler, eko-
nomik-siyasal ve aynca sosyal
yönlerden başlannın çareleri-
ni ararlarken Lenin'in duru-
mu ne olacak? Leningrad ken-
tinin adı hemen değiştirilmişti.
Bu uygulama yeni oluşum-
lann öncüsü mü? Yıllar önce
peyk devletlerde başlayan
heykel kıyımı, Moskova'da
bazı kişilerin heykellerine uy-
gularuverdi. Lenin, gazete sü-
tunlanna geldi. Günümüzdeki
bölünmelerin başında ve so-
nundaki rnimarlan yaşıyor,
yönetimin içinde ya da dışın-
dalar. Başka bir mimar mum-
yalanmış yatıyor, devirdiğİ
Çarük Rusyası'nın Kremlini
önünde. Lenin de gıdicı mi;
kim sahiplenecek, yoksa satı-
lacak mı? Anıtmezann, ilginç
aynca çok önemli bir yönü
daha var. Bütün törenlerde,
yöneticiler, mozoledeki şeref
locasından Kızılordu'yu izler-
ler. Mezann giriş kapısırun
üzerindeki bu locaya iki taraflı
merdıvenle ulaşıhr. Kimler ge-
lip kimler gitti bu locadan. Lo-
canın ait gerisine isabet eden
Lenin mumyası, yöneticiler
törenleri denetlerken, sanki o
da onlan mı denetlerdı simge-
sel olarak... Mozole ve Lenin
kalıcı mı? Değer yargılan de-
ğiştikçe, neler, nerelere yerle-
şecek? Değişen yöneticilerle
törenler de değişecek mi, ya
töreler?