Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3MAYIS1992PAZAR
16 HABERLER
HAFIMABAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Hükümet, YÖK ve
Doğramacı..
YÖK sisteminde özerkliğin bulunmachğını sananlar al-
danıyorlar.
Bu sistem içinde Sayın Doğramacı özerk. Rektörler yarı-
özerk. Üniversiteler ise bu feodai sistemin "serf'leri.
Hükümette, bu durumu yakından bilen, bu çağdışı an-
layışla savaşmış tam dört tane profesör var. Ustelik biri-
si, koalisyonun bir kanadının önderi ve başbakan
yardımcısı. İki tanesi de YÖK yüzünden üniversiteyi terk
etmişler.
YÖK'ten önce üniversitelerimizin eleştirilecek bazı yan-
lan vardı; ama YÖK'ten sonra, eleştirilecek çok yanlan var.
Eğitimin düzeyi daha da düştü. Universitenin bilim üret-
me niteliği, hemen tamamen yok oldu.
Milli Eğitim Bakanı'nır yaptırdığı araştırma, öğretim üye-
lerinin yüzde 80'den fazlasının bu kanıyı paylaştığını or-
taya koyuyor. Eski ve büyük üniversitelerde YÖK'e karşı
olus oranı ise 90'ları aşıyor.
Oğretim üyesi karşı. Araştırma görevlisi karşı. öğrenci
karşı. Basın karşı. Koalisyon protokolü ve hükümet prog-
ramı karşı. Solcusu da karşı, sağcısı da...
Ama YÖK beyliğı hâlâ surmektedır.
VB üniversitelerde umudun yerini, giderek çok ciddi en-
dişeler almaktadır.
Sayın Ooğramacı, YÖK'ün "yetkileri artarak" sürece-
ğini müjdeliyor. TBM',<A Milli Eğitim Komisyonu, kendisi-
ne teşekkürlerini ve "tebrik"lerini sunuyor. Başbakan, bu
konudaki tek toplantıyı, YÖK'ün atadığı, emir-komuta zin-
ciri içindeki rektörlerle yapıyor.
O da yetmiyor ki, "son değerlendirme toplantısı"nı da
onlarla yapmaya karar veriyor.
Birileri işletiliyor ama, acaba kimler?
Hükümetin DYP kanadı mı? Doğramacı ve rektörler mi?
Yoksa bizzat üniversitelerin kendisi mi?
• • •
Milli Eğitim Bakanı Sayın Köksal Toptan'ın YÖK'le ilgili
görüşlerini, yarın "Kışlalı'nın Konuğu" köşesinde okuya-
caksınız.
Sistemi değiştirme konusunda içtenlikli olduğuna kuş-
ku_yok. Ama onun da bazı endişeler taşıdığı ortada.
Üniversitelerin yeni yöneticilerinin, yeni yasaya göre se-
çileceklerı güvencesini veremiyor.
Yasa geç çıkarsa ve bu arada YÖK yeni rektör ve de-
kanlan atamış olursa, "Sorunu geçici bir madde ile çö-
zeriz, atananlan yeni yasaya göre değiştiririz" diyemıyor.
Belli ki bakanı da aşan bazı etkiler devrede...
• • •
Kişiler geçici, kurumlar kalıcıdır. Elbette ki asıl önemli
olan kurumlardr.
Ama nasıl secildiğinin önemli olması, kimin seçikjiği ko-
nusunu önemsiz kılmaz. Çünkü seçme yöntemi, daha iyi-
nin seçilmesini sağlamak açısından önemlidir.
Sayın Doğramacı, "ikna" yeteneği çok yüksek bir kişi.
insanların zaaflarını çok iyi bıliyor ve bunu çok iyi kulla-
nıyor. Havayı koklamakta ve değışen koşullara uyum sağ-
lamakta inanılmaz bir beceri sahibi.
Ama bu niteliklerini zaman zaman çok kötüye kuilan-
dığı da kesin.
Ayrıntılarıyla yazmıştım: Bazılarından intikam almak ve
üniversiteden uzaklaştırmak için, iki yıl öncesinin tarihiy-
le senato kararı ç.karmıştır; Danıştay'a "sahte belge" ver-
miştir. Silahlı örgütlerin önderierini, yabancı dil bile
bilmedikleri halde, asistan almıştır. 34 sayfalık "profesör- «
lük takdim tezi"nin 5.5 sayfası İngilizce, bir yayından -
Türkçeye bile çevrilmeden- aynen alıntı olanlan profesör
yapmıştır; rektör yapmıştır; o da yetmemiş, "üniversitele-
rin bilimsel düzeyini yükseltmek ve denetlemek için" YÖK
üyesi yapmıştır.
Birçok değerli bilim adamı, onun yüzünden üniversite-
yi terk etmiştir.
Prof. Mümtaz Soysal'ın SBF dekanı iken yaptığı bir
"nükte"y. 12 Martdönemındecıddı bir "ıhbar'a dönüştü-
ren gene odur
Hükümet -YÖK'ü düzeltirken- Sayın Doğramacı'ya da,
"geçmişte yaptıklarına uygun" bir iş bulmalıdır. Tabii
YOK'ü düzeltmek gibi bir niyeti gerçekten varsa!
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Hayat ucuz mu pahah mı?
3MAYIS1932
Şehir Meclisi dün birinci reis vekili
Sadcttin Ferit Beyin riyasetinde,
toplandı.
Geçen celsede bir takrir vcrilmiş,
fstanbul şehri rehberinin ikmal
edilip edilmediği sorulmuştu.
Makam namına Beldiye Reisi
muavini Nuri Bey takrireeevap
verdi. İstanbul cihetile
Boğaziçi'nin Rumelicihetineait
kısmın ikmal cdildığini. Anadolu
ahetine ait kısmın da ikmal
edılmek üzere bulunduğunu,
mayısnihayetinekadarhcpsının
bıteceğini ve bundan sonra rehberın labolunacağım söyledi.
Darülâcezede bulunup la büyüdükten sonra çıkanlması zaruri olan
çocuklann şehir yatı mekteplerine alınması teklifolunuyordu.
Muhittin Bey ızahat verdi. Bu teklifın bu seneder. itibaren tatbik
edileceğini söyledi.
Tevfik Selim Paşa: Kreş ve fıyatında bir tebeddül olup olmadığını,
temizsütmes'elesıninhalledilipedılmedığinı. Darülâcezc himaye
heyetınin mesaısinde bir fayda husule gelip gelmedığıni sordu.
Muhitlin Bey Darülâceze hakkındakı temenniler için bir başka
celsedecevap vereceğını söyledi.
Nakı>e H.; müessese için birnızamname hazırlanmaktaolduğundan
bahsettı. Bu nızamname heyetı umumiyenin tasvibine iktiran
eylediğı takdırde: bir günlüktenıkıya^ınakadarolan çocuklann
Kreşte, ıkiden dört yaşına kadar olanlann hususi bir bınada
muhdfaza edileceklen. dörtten altı > aşına kadar olanlann şehır yalı
mektebindeaçılacak ana sınıfınaalınacaklan vealtı yaşından yukan
olanlann da gene şehir yatı mektebındc ilk lahsillennı yapacaklan \e
müessesede yalnızanormal çocuklarla acczenin kalacağı
anlaşılıyordu.
İzahatına devam eden Nakıye H.:
"- Beledıye hersene Darüşşafakaya yirmi beş bın lira kadar bir
tahsisat vermektedir. Binaenaleyhşehiryatı mektebindençıkacak
bu kabil çocuklardan bir kısmının Darüşşafakaya
yerleştirilmelerinden muvafık birşey olamaz"dedi.
Tevfik Amir Bey de; himaye komıtesinin faaliyetinden büyük bir
fayda temin edilmerr.iş olmakla beraber büsbütün boşdurulmamış
bulunduğUnu söyledi.
Hesabı kat'i raporu kabul temennilertasvipedildi. Evvelce Kreş
müdürlüğündc bulunan doktor Ali Şükrii Beye L'mumi Meclis
namına teşekküredılmesı kararlas.li.
Bundan sonra Muhittin Bey hayat pahalılığına karşı ne gibi tedbirler
alındığı hakkındaki takrirccevapverdi.
"- Hayat pahalılığı nazik bir mevzudur. İhtisas haricindeki malûmat
ile bunu halle kalkışmak bızi ekseriya doğru y ola göndemıcz. tktisat
müdinyeti bu husustaki düşüncelenni bir rapor halinde bana verdi.
Bunu ben detasvipettim. Fakatmuhteviyatıbütçemcselesidir Arzu
edilırse tabolunarak te\zı edılsin ve heyeti umumıyede müzakere
olunsun'"dedı.
Söz üniversitede
FİGENATALAY
YÖK düzeninin sonu geldi
mi? Büyük umutlar bağlanan
koalısyon hükümclinın hazırl-
dığı vc U7iın sürediraçıklanrna-
sı bcklcncn yeni Yüksek Öğ-
retim Yasası, özgür. özerk ve
dcmokratik üniversite beklenti-
sini karşılayabilecek mi? Hükü-
metin. üniversite kapısında bi-
riken yüzbınlerin hiç olmazsa
bir bölümüpü eritmek amacıy-
la tek çözüm olarak gördüğü 14
yeni üniversite, özellıkle kuru-
luş tarihi eskilere dayanmayan
üniversitelerde yaşanan altyu^ı
eksiklıği, öğretim üyesi açığj,
eğitim kalitesinin düşmesi gibi
sorunlara yenilerini mi ekleye-
;ek? Yeni üniversiteler kurul-
madan. varolan üniversıtelenn
;ksikliklerinin giderilmesi ve
böylece eğitim kalitesinin yük-
seimesinin sağlanması gerek-
mez mi?
YOK
Üniversite kurulları yetkisiz ve göstermelik hale getirildi
Eğitim ve sağlık politikanın ardına takıldı
Doç. Dr. OSMAN tNCİ *
Üniversite eğıtimındeki genlemeyi ve
erozyonu hiç kimse ınkaredemez ve
örtbasedemez. Bu gerilemeye tıp
alanından örnek verecek olursak.
Dünya Sağlık Örgütü normlanna göre
öğretim üyesi ve öğrenci sayısı oranı I '5
ilel/8'dir.
Ancak bu oran. Türkiye'de ), 12'dir.
Trakya Cniversitesi'nde ise bu oran
1/26'dır.
Eğitim ve sağlık. politikanın ardına
takıldığı sürece, bilimden ve
gelişmişlikten kimse söz edemez. Türk
bilim yaşamı, geçen 11 yıl içinde özlük
haklan ve özerkliğinden, ülkemizdekı
diğer alanlardaki kurum vekuruluşlara
oranla haketmediği bir bedel ödemiştir.
Öyle ki TBMM, tarihinde ilk defa Türk
tıpeğitimi hakkında Meclis araştırması
açmışttr. Araştırma Komisyonu sonuç
bıldırgesinde.Türk tıpeğitimi "orta"
derecede başanlı bulunmuştur. TBMM
Araştırma Komisyonu'numeydana
Seçimin olınadığı
kuFumlarda
.demokratikleşmeden
sözediiemez.
Elimizdekileri verimli
kullanamadığımız
sürece yeni üniversiteler
sorun yaratır.
getiren tüm partilerin temsılcilerinin bu
saptamasma karşın YÖK'ü başanlı
bulanlann dikkatlerine bu gerçeği
sunmak isterim.
Seçimin olmadığı kurum ve
kuruluşlarda demokratikleşmeden ve
demokrasiden söz edilemez. Atamayla
gelen arkadaşlar. atamayı gerçekleştiren
kişilere karşı buyasa veyönetmeliklerin
izin verdiği yetkiien kullanmakta son
derecezorlanırlar. Bu ünıversitelerdeki
kurullar da bu yüzden yetkisiz ve
göstermelik hale getirilmiştir.
Sonuç olarak, atamay la göreve gelen
kişıler'eilgilJeniyiörnek,2Ocak 1992*-
de Sayın Başbakan'a Prof. Dr.
Doğramaa'nın görevde kalmasını rica
eden, telgraf ve dilekçeler gönderen
ünıversıtemizin yönetimınde bulunan
öğretim üyesi arkadaşlardır.
Türkiye'deki hoşgörü, dıyalog ve ıız-
laşma zemininin yakalandığı bu
ortamda, üniversite ve Türk bilim
yaşamını yeniden düzenlenmek ve
dünya gerçeğıne uygun, insan haklan
faktörünü öne alan, çağdaş bir yapıya
kavuşturmak çok daha kolaydır.
Kişilerin ve öğretim üyelerinin ülke ve
üniversite hakkındaki birikim ve
dcney imlerini ıçeren görüşlenni
açıklamalanndan dolayı haklannda
soruşturrna açma dönemi kapanmalıdır.
Bugün. elimizdekileri yeten kadar
venmli kullanamadığımız sürece, yeni
üniversiteler, sorun yaratmanın dışında
işlev görmeyecektir.
* Doç. Dr. Osman İnci, Trakya
Üniversıtesi. Tıp. Fak. Öğretim L'yesıdir
bire bir iletişim kurmalannda :
da güçlük çekiliyor.
1990-1991 öğretim yılı ra-
kamlanna göre Türkiye'deki 29 •
üniversitede toplam 705 bin 409 >
öğrenci bulunuyor ve bu öğren- .
cilere yalnızca 4775 profesör .
düşüyor. Türkiye çapında top-
lam 34 bin 449 öğretim ele-
manından 2433'ü doçent,
3862'si yardımcı docent, 5169'u
öğretim görevlisi, 2895'i okut-
man, 1145'i uzman, 14156'sı
araştırma görevlisi, 14'ü de çe- .
virmen olarak görev yapıyor.
öğretim üyesi ile öğrenci şayıa
arasındaki oranüsızlığa bir ör-
nek verirsek Türkiye'nin en ka-
labalık üniversitelerinden biri
olan Gazi Üniversitesi'nde top-
lam 33 bin 666 öğrenciye kar-
şılık 2101 öğretim üyesi bulunu-
yor. Yani, derslerde öğrencile-
rin karşısına çoğunlukla profe-
sör ve doçentler değil araştırma
görevlileri çıkıyor. Bundan öğ-
renciler de, araştırma görevlile-
ri de hoşnut değil. Zira, bunun
sonucu olarak öğrenciJer, öğre-
tim üyeleriyle yüz yüze iletişim
kuramıyor, araşürma görevlile-
ri de derse girmektcn, sınav
kağıdı okumaktan araşürmaya
ile yok arasındaki üniversiteBütün bu sorular ve benzerle-
n. üniversite çevrelerinde uzun
bir süredir gündemde. Kurul-
duğundan bu yana YÖK'ü
eleşüren, bu sistemin aşın mer-
keziyetçi ve hiyerarşik yapısı
nedeniyle üniversitelerin gelişi-
mini durdurduğunu belirten
öğretim üyeleri, öğretim ele-
manlan ve öğrenciler, koalis-
yon hükümetinin iktidara gel-
mesinden sonra gerek SHP'nin
gerekse DYP'nin seçim öncesi
verdikleri sözlere dayanarak
yenilenmeye ve farklı uygula-
malara olanak veren, tüm ke-
simlerin yönetime kaülımıru
sağlayan yasal düzenlemeleri
beklemeye başladılar. öğretim
üyelen dernekleri. uzun bir ça-
Yeni
açılacak 19
üniversite
Her yıl yüzbinlerce öğ-
rencinin üniversite kapısın-
da oluşturduğu birikim,
hükümeti, "Bu öğrencileri
ne yapacağız" sorusuna
yanıt bulmaya itti ve çare,
19 yeni universitenin ku;
nümasında bulundu. Bu
öğrencilerin bir bölümünü
yeni üniversitelere alarak
yığılmanın bir ölçüde ön-
lenmesinden sonra yeni
üniversitelere mali İcay-
nağın nereden bulunacağı,
bu sorun da çözümlendik-
ten sonra ciddi, kaliteli bir
öğretim ve araşürma siste-
mınin nas-1 oluşturulacağı
hcnüz açıklığa kavuşmuş
değil.
19 yeni üniversite ile bir
yüksek teknoloji enstitüsü
kurulacak. Bu konuya ilış-
kin yasa tasansı, kısa bir
süre önce TBMM Başkan-
lığı'na sunuldu.
Kurulacak yeni üniver-
sitelerin adlan ve yerleri
şöyle:
Harran (Şanhurfa), Is-
parta (Isparta), Aydın
(Aydın), Zonguldak Ka-
raelmas (Zonguldak),
Mersin (Mersin), Pamuk-
kale (Denizli), Balıkesir
(Bahkesir), Kocaeli (Koca-
eli), Sakarya (Sakarya),
Manisa (Manisa), İzzet
Baysal (Bolu), Hatay (Ha-
tay), Afyon (Afyon), Kars
(Kars), Onsekiz Mart (Ça-
nakkale), Niğde (Niğde),
Dumlupınar (Kütahya),
Gaziosmanpaşa (Tok'at),
Muğla (Muğla) ve Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitü-
sü.
Milli Eğitim Bakanlığı
yetkililerine göre yeni ku-
rulacak üniversitelerin he-
men hemen tamamının bi-
nalan ve altyapılan hazır.
İstanburdaki öğreüm
Üyeleri Deneği Başkanı
Prof. Dr. Coşkun Özdemir
ise yeni üniversitelerin alt-
yapı ve öğretim kadrosu
açısından büyük eksikleri
oldıığu kanısında. Anne
babalann. çocuklannın iyi
eğitim görmesini iştediğini
söyleyen Prof. Özdemir.
"Bu, halkı aldatmaktır"
diyor.
lışma döneminin ardından ha-
zırladıkları yasa taslağını Milli
Eğitim Bakanlığı'na ve hükü-
mete sundular. Ancak bu bek-
leyiş çok uzun sürdü ve hükü-
mete güven sarsılmaya başladı.
Geçen gûnlerde, Başbakan Sü-
leyman Demirel'in büyük ço-
ğunlukla YÖK'e destek veren
rektörlerin raporlannı tartış-
maya açması da öğretim üyele-
ri tarafından şikayet konusu
olan sistemin temsilcisi duru-
munda olan rektörlerden me-
det umulduğu gerekçesıyle eleş-
tirildi.
Hükümetin tutumu, öğretim
üyeleri arasında hayal kınklığı
yarattıysa da yeni yasanın he-
nüz açıklarunamış olması, "iş
ışten geçmedi" psikolojisini
canlı tuttuğu için tüm umutlan
suyadûşürmedi.
Bu arada hükümet her sene
artan kontcnjana çare olarak
19 yeni üniversite açmaya karar
verdi. Bu durumun kendisi de
mevcut üniversitelerin koşullan
gözönüne alındığında zaten so-
run. Nitekim Milli Eğitim Ba-
kanı Köksal Toptan, yeni kuru-
lacak üniversitelerin yalnızca
tabelalannın eksik olduğunu
söylüyor. Ama Bakan'a göre
öğretim üyesi, öğrenci ve üni-
versite sayısı ile çağdaş bir Tür-
kiye'den söz etmek de zor.
Yeni üniversiteler kurulur-
ken özellikle taşra üniversitele-
ri, ıstenilen standartlara ula-
şamıyor, çeşitli yoksunluklar
içinde öğretim veriliyor. öme-
ğın. Trakya Üniversiiesi Kırk-
lareli Meslek Yüksekokulu.
yeüştirrne yurduna ait bir bina-
da eğitim veriyor. Aynı univer-
sitenin tıp fakültesinde bir öğre-
tim üyesinin 5. sınıf öğrencilen
arasında yaptığı bir araştırma-
da, birçok öğrencinin en temel
tıp bilgilerinden yoksun olduğu
ortaya çıktı. Yine Trakya Üni-
versitesi'ne bağlı Tekirdağ Zi-
raat Fakültesi öğrencilerinin
bir bölümü barakalarda öğre-
nim görüyor. Bu fakültenin
bazı laboratuvarlan, içinde
adını çağnştıran hiçbir araç-
gereç bulunmadığı için araştı-
rma görevlilerince "oda" ola-
Zaten köklü bir üniversite geleneği olmayan Türkiye'de yeni yeni kurulanlar tabela üniversıtesi
oimanın dışuıa çıkamıyor. İstanbul Üni\ersitesi ile temel sorunlarını haUedebUmiş sayılamaz.
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÛNYA'OA
Uevtel Bakanlığı Meteoroloji
Genef Mûdürtüjû'nded altnan
Mgiye göre yurdun güney ve
bat testmteri parçalı, yer yer
çok bulutkı, Eoe, Bat Akdenc.
(ç Anadohı'nun batısı ile Mar-
mara'nın gûneyi sajanak ve
gok gürültûlû saflanak yagivlı,
ötekı yertef az bukıtlu ve açık
gecacek. Hava sıcaklıflında
önemli bir değişjtdik otmayacak Rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif ara sıra orta
kuvvette, yaflış anında kuvvetlı olarak esecek Denızlenmczde rûzgâr Doju Akdenız'de
kıble ve keşjşleme, Doju Karademzde gûnbatısı ve karayel. ötekı denıSenrmzde yildtz
ve poyrazdan 2-4. yer yer 5 kuvvetnde esecek Van Gölûnde hava az bututiu ve açık
geçecek
Mt *» karh
Aımtardam
Amman
Mm
Bjjdat
Brilksel
Cenevre
Petersburç
Londra
Uadnd
Mbno
Mostora
MOnh
Oslo
Parls
nyad
Roma
Viyana
Zûnh
B
A
Y
A
B
B
Y
Y
B
B
Y
Y
B
Y
B
A
Y
B
B
10°
28°
25°
29°
9°
17°
24°
11°
VP
25°
13°
14°
14°
7»
15°
38°
21°
18°
18°
rak kullanılıyor.
Samsun 19MayısÜnıversite-
si Eğitim Fakültesi Yabancı
Diller Eğiümi İngilizce Bölü-
mü'nde öğretim üyesi bulun-
muyor. ingilizce dersi, yıllardır
araştırma görevüleri tarafından
veriliyor. Üstelik bölümün
konıenjanı bu öğretim yılı ba-
şında 40'tan 80"e çıkanlıyor.
Üniversitedeki laboratuvarlar,
gerek fiziksel gerekse teknik
açılardan yetersız. Eğitim Fa-
kültesi'nin kütüphancsı, gerek-
sinimı karşılayamıyor.
Hem büyük kentlerdeki hem
de taşradaki üniversitelerde,
öğretim üyesi açığı ve sınıflann
kalabalık olması nedeniyle öğ-
rencilerin öğretim üyeleriyle
zaman bulamıyor.
Araşürma görevlileri, yeni
oluşturulacak Yüksek öğretim
Yasasf nda, "araştırma görevli-
lıği" olarak tanımlanan statüle-
rinin değişmesini istiyor.
Araştırma görevlileri, yeni ya-
sada sözleşmeli statünün
kaldınlarak daimi statüye ka-
vuşturulmalannı, üniversiteler-
deki tüm kurullara katılma-
lannı sağlayan, özlük ve sicil
haklanna ilişkin yeni düzenle-
meler yapılmasınj, güvenlik so-
ruşturması uygulamasının
kaldınlmasını bekliyor.
Bu sorunlar yumağının için-
den çıkmaya çalışan üniversıte-
lenn gözü şımdilerde, hüküme-
tin açıklayacağı yeni yasada.
9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Çevik:
' YÖK'te kısıtlayıcı
hüküm görmüyorum'
MERİH AK
İZMİR - Başbakan Süley-
man Demırel'e Yüksek öğre-
tim Kanunu ile ilgili sunulan ta-
sanlarda ileri sürdüğü görüşler-
le YÖK'ün de önüne düşen ve
'•YÖK'ten de YÖK'çü" olarak
nitelendirilen Dokuz Eylül
Üniversitesi Rektörü Prof Dr.
Namık Çevik, YÖK'ün de-
mokratik bir yapısı olduğunu
söyleyenlerden. Çevik. bu ko-
nudaki soru'anmızı cevapladı:
- Sizce demokratik bir üniver-
site nasıl olmalıdır? YÖK, de-
mokratik bir yapı mıdır?
Prof. ÇEVİK: Bence YÖK,
demokratik. Yani insanın de-
mokrasiden ne anladığına bağlı
bu. Demokrasi, herkese göre
değışik tanımı olan bir kavram.
YOK, çağdaş üniversite yapıla-
n içinde üniversitelerin bir ko-
ordinasyon içinde bağlandığı
bir kurum ve kurul rolündedir.
YÖK'te Üniversitelerarası Ku-
rul'un seçmiş olduğu kişiler var.
Cumhurbaşkanf nın atadığı ki-
atama ile geldigim için beğeni-
yorum. Üniversiteler öğreüm
elemanlannın kulübü olmama-
lı. Arkadaşlanmız seçim diye
tutturuyorlar. Bu halde diğer
üniversitelerden kimsenin seçil-
me hakkı yoktur. Ama millet-
vekılı seçımlerinde İzmirli ol-
mayanlar da koymuyor mu
adaylıklannı? Seçici kurul rek-
tör olmak isteyenleri belirleme-
li.
- YÖK'ten de YÖK'çü olarak
tanınmamzı nasıl değerlendiri-
yorsuııuz.
Prof. ÇEVİK - Ben atama ıs-
tiyorum. Başkalan da gelsin di-
yonun. İnşallah karşı tarafın is-
tediği olur ve o zaman 3-4 sene
sonra bunun neticesini göre-
ceksiniz. Dekanlann eğer dışa-
ndan gelmesi gerekiyor ve geli-
yorlarsa, çağdaş ülke odur. Ta-
lebenin yönetime girmemesi
fıkrinde değılim. Fakat bir tale-
be temsilcisi, fakülte kurulunda
olsa ne denli etki yapacaktır?
Gençlerin yüzde 9.5'i üniversi-
tede okurken 90.5'i dışanda.
'Nasıl kanun değişikliği yapılır
Seçim, mutlaka taviz gerektiren bir
durumdur.
Seçimle gelenler bazen nasıl
ödün venlebileceğini de tam
bilmeyebflir.
A-j(ii< 8 bulut'.u G-güne$» K-njrt S-sısJı Y yajmurlu
şiler de var. Cumhurbaşkanı ta-
rafsız bir kişi olduğuna göre bu
tarafsızlığıyla daha çok rektör-
lük, dekanlık yapmış, öğretim
üyeliğinde üstün başanlar gös-
teımiş kişiler olması şartıyla se-
çiyor atayacağı üyelen. Diğer-
lerini Üniversitelerarası Kurul
seçiyor, aynca hükümet ve Ge-
nelkurmay Başkanlığı'n
dan gelen kişiler de YÖK'te
temsil ediliyor. Bu suretle Tür-
kiye'de üniversiteler üzerinde
bir mütevelli heyet oluşturul-
muş oluyor. Tabii. bu yeni bir
yaklaşım olduğu için çok dik-
kat çekti ve ilk başta buna karşı
tepki yoktu. Yavaş yavaş askeri
dönemden sıvil döneme geçtik-
ce. dozu artarak bu yapıya kar-
şı tenkitler gelmeye başladı.
Belki ilk başta bu kurulun yet-
kileri çok fazlaydı. Gittikçe ku-
rulun yetkiien azaltıldı. Her şey
artık üniversitelere bağlandı.
- YÖK'ten Başbakan'a sunu-
lan raponın oneriler bölümünde,
YÖK Yasası'nda üni>ersitelerin
özgürlüğünü ktsıtlayıcı hûkûm-
lerin bulunduğu, bunlann kaldı-
rdması gerekrifi belirtiliyor.
Prof. ÇEVİK - Ben, YÖK
Kanunu'nda kısıtlayıa hüküm-
ler görmüyorum. Bazı madde-
ler değişmelı, ama özgürlüğü
kısıtlayıcı maddeden bahsedi-
yorlar, ben bunu anlamıyorum.
Eğer özgürlüğün kısıtlanması
rektörlenn, dekanlann seçımı
ise onlan belırtmeleri lazım.
Bence bunlann atama ile gel-
mesi lazım. Belki kendim de
da diğer kalanlar nasıl içeri ge-
lebilirler' diye bir tek öğrenci-
nin bize başvurusu yok. Bizim
sakalımız uzun, saçımız uzun
da yasaklar kalksın diye müca-
dele ediyorlar. Bazı Batı ülkele-
rinde öğrenci senatolan var.
Bızde de Bilkent Ünıversitesı'n-
de bu sistem uygulanıyor. Bu-
sıtelennde öğrenciler büyük
harçlar ödüyor. Bilkent'tekiler
de öyle. Onlann yönetime kaül-
malan normal. Hem sayılan da
az. Bizim üniversitemizde 22
bin öğrenci var. Aynca benim
düşüncemin hepsi gecerlidir di-
ye inat etmiyorum. Ben bu tas-
İağı üç dekan arkadaşımla
oturdum, tartıştım ve yazdım.
Ben bir öğretim üyesi olarak da
bunlan söyleyebilirim. Seçim,
mutlaka tavizi gerektiren bir
durumdur. Seçimle gelenler ba-
zen nasıl ödün verebileceğini de
tam bilmeyebilir. Secimden her
zaman sağlıkh sonuç çıküğını
söyleyemeyiz. Size göre sağlıkh
olur, bana göreolmaz. Demok-
rasi de budur zaten. Üniversite-
lerin gidişi de göstermektedir ki
atama ile gelme en doğrusudur.
Seçimsiz bir dönemde üniversi-
telerde daha hızlı, taviz verme-
den, kişilere değil üniversitele-
rin ve toplumun çıkanna daha
fazla çalışıldığı fıkrindeyim. Be-
nim gönlümde atama var. Ge-
lişme ancak bununla gelir,
buna inanıyorum.
SÜRECEK