03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3MAYIS1992PAZAR 16 HABERLER HAFIMABAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Hükümet, YÖK ve Doğramacı.. YÖK sisteminde özerkliğin bulunmachğını sananlar al- danıyorlar. Bu sistem içinde Sayın Doğramacı özerk. Rektörler yarı- özerk. Üniversiteler ise bu feodai sistemin "serf'leri. Hükümette, bu durumu yakından bilen, bu çağdışı an- layışla savaşmış tam dört tane profesör var. Ustelik biri- si, koalisyonun bir kanadının önderi ve başbakan yardımcısı. İki tanesi de YÖK yüzünden üniversiteyi terk etmişler. YÖK'ten önce üniversitelerimizin eleştirilecek bazı yan- lan vardı; ama YÖK'ten sonra, eleştirilecek çok yanlan var. Eğitimin düzeyi daha da düştü. Universitenin bilim üret- me niteliği, hemen tamamen yok oldu. Milli Eğitim Bakanı'nır yaptırdığı araştırma, öğretim üye- lerinin yüzde 80'den fazlasının bu kanıyı paylaştığını or- taya koyuyor. Eski ve büyük üniversitelerde YÖK'e karşı olus oranı ise 90'ları aşıyor. Oğretim üyesi karşı. Araştırma görevlisi karşı. öğrenci karşı. Basın karşı. Koalisyon protokolü ve hükümet prog- ramı karşı. Solcusu da karşı, sağcısı da... Ama YÖK beyliğı hâlâ surmektedır. VB üniversitelerde umudun yerini, giderek çok ciddi en- dişeler almaktadır. Sayın Ooğramacı, YÖK'ün "yetkileri artarak" sürece- ğini müjdeliyor. TBM',<A Milli Eğitim Komisyonu, kendisi- ne teşekkürlerini ve "tebrik"lerini sunuyor. Başbakan, bu konudaki tek toplantıyı, YÖK'ün atadığı, emir-komuta zin- ciri içindeki rektörlerle yapıyor. O da yetmiyor ki, "son değerlendirme toplantısı"nı da onlarla yapmaya karar veriyor. Birileri işletiliyor ama, acaba kimler? Hükümetin DYP kanadı mı? Doğramacı ve rektörler mi? Yoksa bizzat üniversitelerin kendisi mi? • • • Milli Eğitim Bakanı Sayın Köksal Toptan'ın YÖK'le ilgili görüşlerini, yarın "Kışlalı'nın Konuğu" köşesinde okuya- caksınız. Sistemi değiştirme konusunda içtenlikli olduğuna kuş- ku_yok. Ama onun da bazı endişeler taşıdığı ortada. Üniversitelerin yeni yöneticilerinin, yeni yasaya göre se- çileceklerı güvencesini veremiyor. Yasa geç çıkarsa ve bu arada YÖK yeni rektör ve de- kanlan atamış olursa, "Sorunu geçici bir madde ile çö- zeriz, atananlan yeni yasaya göre değiştiririz" diyemıyor. Belli ki bakanı da aşan bazı etkiler devrede... • • • Kişiler geçici, kurumlar kalıcıdır. Elbette ki asıl önemli olan kurumlardr. Ama nasıl secildiğinin önemli olması, kimin seçikjiği ko- nusunu önemsiz kılmaz. Çünkü seçme yöntemi, daha iyi- nin seçilmesini sağlamak açısından önemlidir. Sayın Doğramacı, "ikna" yeteneği çok yüksek bir kişi. insanların zaaflarını çok iyi bıliyor ve bunu çok iyi kulla- nıyor. Havayı koklamakta ve değışen koşullara uyum sağ- lamakta inanılmaz bir beceri sahibi. Ama bu niteliklerini zaman zaman çok kötüye kuilan- dığı da kesin. Ayrıntılarıyla yazmıştım: Bazılarından intikam almak ve üniversiteden uzaklaştırmak için, iki yıl öncesinin tarihiy- le senato kararı ç.karmıştır; Danıştay'a "sahte belge" ver- miştir. Silahlı örgütlerin önderierini, yabancı dil bile bilmedikleri halde, asistan almıştır. 34 sayfalık "profesör- « lük takdim tezi"nin 5.5 sayfası İngilizce, bir yayından - Türkçeye bile çevrilmeden- aynen alıntı olanlan profesör yapmıştır; rektör yapmıştır; o da yetmemiş, "üniversitele- rin bilimsel düzeyini yükseltmek ve denetlemek için" YÖK üyesi yapmıştır. Birçok değerli bilim adamı, onun yüzünden üniversite- yi terk etmiştir. Prof. Mümtaz Soysal'ın SBF dekanı iken yaptığı bir "nükte"y. 12 Martdönemındecıddı bir "ıhbar'a dönüştü- ren gene odur Hükümet -YÖK'ü düzeltirken- Sayın Doğramacı'ya da, "geçmişte yaptıklarına uygun" bir iş bulmalıdır. Tabii YOK'ü düzeltmek gibi bir niyeti gerçekten varsa! 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Hayat ucuz mu pahah mı? 3MAYIS1932 Şehir Meclisi dün birinci reis vekili Sadcttin Ferit Beyin riyasetinde, toplandı. Geçen celsede bir takrir vcrilmiş, fstanbul şehri rehberinin ikmal edilip edilmediği sorulmuştu. Makam namına Beldiye Reisi muavini Nuri Bey takrireeevap verdi. İstanbul cihetile Boğaziçi'nin Rumelicihetineait kısmın ikmal cdildığini. Anadolu ahetine ait kısmın da ikmal edılmek üzere bulunduğunu, mayısnihayetinekadarhcpsının bıteceğini ve bundan sonra rehberın labolunacağım söyledi. Darülâcezede bulunup la büyüdükten sonra çıkanlması zaruri olan çocuklann şehir yatı mekteplerine alınması teklifolunuyordu. Muhittin Bey ızahat verdi. Bu teklifın bu seneder. itibaren tatbik edileceğini söyledi. Tevfik Selim Paşa: Kreş ve fıyatında bir tebeddül olup olmadığını, temizsütmes'elesıninhalledilipedılmedığinı. Darülâcezc himaye heyetınin mesaısinde bir fayda husule gelip gelmedığıni sordu. Muhitlin Bey Darülâceze hakkındakı temenniler için bir başka celsedecevap vereceğını söyledi. Nakı>e H.; müessese için birnızamname hazırlanmaktaolduğundan bahsettı. Bu nızamname heyetı umumiyenin tasvibine iktiran eylediğı takdırde: bir günlüktenıkıya^ınakadarolan çocuklann Kreşte, ıkiden dört yaşına kadar olanlann hususi bir bınada muhdfaza edileceklen. dörtten altı > aşına kadar olanlann şehır yalı mektebindeaçılacak ana sınıfınaalınacaklan vealtı yaşından yukan olanlann da gene şehir yatı mektebındc ilk lahsillennı yapacaklan \e müessesede yalnızanormal çocuklarla acczenin kalacağı anlaşılıyordu. İzahatına devam eden Nakıye H.: "- Beledıye hersene Darüşşafakaya yirmi beş bın lira kadar bir tahsisat vermektedir. Binaenaleyhşehiryatı mektebindençıkacak bu kabil çocuklardan bir kısmının Darüşşafakaya yerleştirilmelerinden muvafık birşey olamaz"dedi. Tevfik Amir Bey de; himaye komıtesinin faaliyetinden büyük bir fayda temin edilmerr.iş olmakla beraber büsbütün boşdurulmamış bulunduğUnu söyledi. Hesabı kat'i raporu kabul temennilertasvipedildi. Evvelce Kreş müdürlüğündc bulunan doktor Ali Şükrii Beye L'mumi Meclis namına teşekküredılmesı kararlas.li. Bundan sonra Muhittin Bey hayat pahalılığına karşı ne gibi tedbirler alındığı hakkındaki takrirccevapverdi. "- Hayat pahalılığı nazik bir mevzudur. İhtisas haricindeki malûmat ile bunu halle kalkışmak bızi ekseriya doğru y ola göndemıcz. tktisat müdinyeti bu husustaki düşüncelenni bir rapor halinde bana verdi. Bunu ben detasvipettim. Fakatmuhteviyatıbütçemcselesidir Arzu edilırse tabolunarak te\zı edılsin ve heyeti umumıyede müzakere olunsun'"dedı. Söz üniversitede FİGENATALAY YÖK düzeninin sonu geldi mi? Büyük umutlar bağlanan koalısyon hükümclinın hazırl- dığı vc U7iın sürediraçıklanrna- sı bcklcncn yeni Yüksek Öğ- retim Yasası, özgür. özerk ve dcmokratik üniversite beklenti- sini karşılayabilecek mi? Hükü- metin. üniversite kapısında bi- riken yüzbınlerin hiç olmazsa bir bölümüpü eritmek amacıy- la tek çözüm olarak gördüğü 14 yeni üniversite, özellıkle kuru- luş tarihi eskilere dayanmayan üniversitelerde yaşanan altyu^ı eksiklıği, öğretim üyesi açığj, eğitim kalitesinin düşmesi gibi sorunlara yenilerini mi ekleye- ;ek? Yeni üniversiteler kurul- madan. varolan üniversıtelenn ;ksikliklerinin giderilmesi ve böylece eğitim kalitesinin yük- seimesinin sağlanması gerek- mez mi? YOK Üniversite kurulları yetkisiz ve göstermelik hale getirildi Eğitim ve sağlık politikanın ardına takıldı Doç. Dr. OSMAN tNCİ * Üniversite eğıtimındeki genlemeyi ve erozyonu hiç kimse ınkaredemez ve örtbasedemez. Bu gerilemeye tıp alanından örnek verecek olursak. Dünya Sağlık Örgütü normlanna göre öğretim üyesi ve öğrenci sayısı oranı I '5 ilel/8'dir. Ancak bu oran. Türkiye'de ), 12'dir. Trakya Cniversitesi'nde ise bu oran 1/26'dır. Eğitim ve sağlık. politikanın ardına takıldığı sürece, bilimden ve gelişmişlikten kimse söz edemez. Türk bilim yaşamı, geçen 11 yıl içinde özlük haklan ve özerkliğinden, ülkemizdekı diğer alanlardaki kurum vekuruluşlara oranla haketmediği bir bedel ödemiştir. Öyle ki TBMM, tarihinde ilk defa Türk tıpeğitimi hakkında Meclis araştırması açmışttr. Araştırma Komisyonu sonuç bıldırgesinde.Türk tıpeğitimi "orta" derecede başanlı bulunmuştur. TBMM Araştırma Komisyonu'numeydana Seçimin olınadığı kuFumlarda .demokratikleşmeden sözediiemez. Elimizdekileri verimli kullanamadığımız sürece yeni üniversiteler sorun yaratır. getiren tüm partilerin temsılcilerinin bu saptamasma karşın YÖK'ü başanlı bulanlann dikkatlerine bu gerçeği sunmak isterim. Seçimin olmadığı kurum ve kuruluşlarda demokratikleşmeden ve demokrasiden söz edilemez. Atamayla gelen arkadaşlar. atamayı gerçekleştiren kişilere karşı buyasa veyönetmeliklerin izin verdiği yetkiien kullanmakta son derecezorlanırlar. Bu ünıversitelerdeki kurullar da bu yüzden yetkisiz ve göstermelik hale getirilmiştir. Sonuç olarak, atamay la göreve gelen kişıler'eilgilJeniyiörnek,2Ocak 1992*- de Sayın Başbakan'a Prof. Dr. Doğramaa'nın görevde kalmasını rica eden, telgraf ve dilekçeler gönderen ünıversıtemizin yönetimınde bulunan öğretim üyesi arkadaşlardır. Türkiye'deki hoşgörü, dıyalog ve ıız- laşma zemininin yakalandığı bu ortamda, üniversite ve Türk bilim yaşamını yeniden düzenlenmek ve dünya gerçeğıne uygun, insan haklan faktörünü öne alan, çağdaş bir yapıya kavuşturmak çok daha kolaydır. Kişilerin ve öğretim üyelerinin ülke ve üniversite hakkındaki birikim ve dcney imlerini ıçeren görüşlenni açıklamalanndan dolayı haklannda soruşturrna açma dönemi kapanmalıdır. Bugün. elimizdekileri yeten kadar venmli kullanamadığımız sürece, yeni üniversiteler, sorun yaratmanın dışında işlev görmeyecektir. * Doç. Dr. Osman İnci, Trakya Üniversıtesi. Tıp. Fak. Öğretim L'yesıdir bire bir iletişim kurmalannda : da güçlük çekiliyor. 1990-1991 öğretim yılı ra- kamlanna göre Türkiye'deki 29 • üniversitede toplam 705 bin 409 > öğrenci bulunuyor ve bu öğren- . cilere yalnızca 4775 profesör . düşüyor. Türkiye çapında top- lam 34 bin 449 öğretim ele- manından 2433'ü doçent, 3862'si yardımcı docent, 5169'u öğretim görevlisi, 2895'i okut- man, 1145'i uzman, 14156'sı araştırma görevlisi, 14'ü de çe- . virmen olarak görev yapıyor. öğretim üyesi ile öğrenci şayıa arasındaki oranüsızlığa bir ör- nek verirsek Türkiye'nin en ka- labalık üniversitelerinden biri olan Gazi Üniversitesi'nde top- lam 33 bin 666 öğrenciye kar- şılık 2101 öğretim üyesi bulunu- yor. Yani, derslerde öğrencile- rin karşısına çoğunlukla profe- sör ve doçentler değil araştırma görevlileri çıkıyor. Bundan öğ- renciler de, araştırma görevlile- ri de hoşnut değil. Zira, bunun sonucu olarak öğrenciJer, öğre- tim üyeleriyle yüz yüze iletişim kuramıyor, araşürma görevlile- ri de derse girmektcn, sınav kağıdı okumaktan araşürmaya ile yok arasındaki üniversiteBütün bu sorular ve benzerle- n. üniversite çevrelerinde uzun bir süredir gündemde. Kurul- duğundan bu yana YÖK'ü eleşüren, bu sistemin aşın mer- keziyetçi ve hiyerarşik yapısı nedeniyle üniversitelerin gelişi- mini durdurduğunu belirten öğretim üyeleri, öğretim ele- manlan ve öğrenciler, koalis- yon hükümetinin iktidara gel- mesinden sonra gerek SHP'nin gerekse DYP'nin seçim öncesi verdikleri sözlere dayanarak yenilenmeye ve farklı uygula- malara olanak veren, tüm ke- simlerin yönetime kaülımıru sağlayan yasal düzenlemeleri beklemeye başladılar. öğretim üyelen dernekleri. uzun bir ça- Yeni açılacak 19 üniversite Her yıl yüzbinlerce öğ- rencinin üniversite kapısın- da oluşturduğu birikim, hükümeti, "Bu öğrencileri ne yapacağız" sorusuna yanıt bulmaya itti ve çare, 19 yeni universitenin ku; nümasında bulundu. Bu öğrencilerin bir bölümünü yeni üniversitelere alarak yığılmanın bir ölçüde ön- lenmesinden sonra yeni üniversitelere mali İcay- nağın nereden bulunacağı, bu sorun da çözümlendik- ten sonra ciddi, kaliteli bir öğretim ve araşürma siste- mınin nas-1 oluşturulacağı hcnüz açıklığa kavuşmuş değil. 19 yeni üniversite ile bir yüksek teknoloji enstitüsü kurulacak. Bu konuya ilış- kin yasa tasansı, kısa bir süre önce TBMM Başkan- lığı'na sunuldu. Kurulacak yeni üniver- sitelerin adlan ve yerleri şöyle: Harran (Şanhurfa), Is- parta (Isparta), Aydın (Aydın), Zonguldak Ka- raelmas (Zonguldak), Mersin (Mersin), Pamuk- kale (Denizli), Balıkesir (Bahkesir), Kocaeli (Koca- eli), Sakarya (Sakarya), Manisa (Manisa), İzzet Baysal (Bolu), Hatay (Ha- tay), Afyon (Afyon), Kars (Kars), Onsekiz Mart (Ça- nakkale), Niğde (Niğde), Dumlupınar (Kütahya), Gaziosmanpaşa (Tok'at), Muğla (Muğla) ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitü- sü. Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine göre yeni ku- rulacak üniversitelerin he- men hemen tamamının bi- nalan ve altyapılan hazır. İstanburdaki öğreüm Üyeleri Deneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir ise yeni üniversitelerin alt- yapı ve öğretim kadrosu açısından büyük eksikleri oldıığu kanısında. Anne babalann. çocuklannın iyi eğitim görmesini iştediğini söyleyen Prof. Özdemir. "Bu, halkı aldatmaktır" diyor. lışma döneminin ardından ha- zırladıkları yasa taslağını Milli Eğitim Bakanlığı'na ve hükü- mete sundular. Ancak bu bek- leyiş çok uzun sürdü ve hükü- mete güven sarsılmaya başladı. Geçen gûnlerde, Başbakan Sü- leyman Demirel'in büyük ço- ğunlukla YÖK'e destek veren rektörlerin raporlannı tartış- maya açması da öğretim üyele- ri tarafından şikayet konusu olan sistemin temsilcisi duru- munda olan rektörlerden me- det umulduğu gerekçesıyle eleş- tirildi. Hükümetin tutumu, öğretim üyeleri arasında hayal kınklığı yarattıysa da yeni yasanın he- nüz açıklarunamış olması, "iş ışten geçmedi" psikolojisini canlı tuttuğu için tüm umutlan suyadûşürmedi. Bu arada hükümet her sene artan kontcnjana çare olarak 19 yeni üniversite açmaya karar verdi. Bu durumun kendisi de mevcut üniversitelerin koşullan gözönüne alındığında zaten so- run. Nitekim Milli Eğitim Ba- kanı Köksal Toptan, yeni kuru- lacak üniversitelerin yalnızca tabelalannın eksik olduğunu söylüyor. Ama Bakan'a göre öğretim üyesi, öğrenci ve üni- versite sayısı ile çağdaş bir Tür- kiye'den söz etmek de zor. Yeni üniversiteler kurulur- ken özellikle taşra üniversitele- ri, ıstenilen standartlara ula- şamıyor, çeşitli yoksunluklar içinde öğretim veriliyor. öme- ğın. Trakya Üniversiiesi Kırk- lareli Meslek Yüksekokulu. yeüştirrne yurduna ait bir bina- da eğitim veriyor. Aynı univer- sitenin tıp fakültesinde bir öğre- tim üyesinin 5. sınıf öğrencilen arasında yaptığı bir araştırma- da, birçok öğrencinin en temel tıp bilgilerinden yoksun olduğu ortaya çıktı. Yine Trakya Üni- versitesi'ne bağlı Tekirdağ Zi- raat Fakültesi öğrencilerinin bir bölümü barakalarda öğre- nim görüyor. Bu fakültenin bazı laboratuvarlan, içinde adını çağnştıran hiçbir araç- gereç bulunmadığı için araştı- rma görevlilerince "oda" ola- Zaten köklü bir üniversite geleneği olmayan Türkiye'de yeni yeni kurulanlar tabela üniversıtesi oimanın dışuıa çıkamıyor. İstanbul Üni\ersitesi ile temel sorunlarını haUedebUmiş sayılamaz. HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÛNYA'OA Uevtel Bakanlığı Meteoroloji Genef Mûdürtüjû'nded altnan Mgiye göre yurdun güney ve bat testmteri parçalı, yer yer çok bulutkı, Eoe, Bat Akdenc. (ç Anadohı'nun batısı ile Mar- mara'nın gûneyi sajanak ve gok gürültûlû saflanak yagivlı, ötekı yertef az bukıtlu ve açık gecacek. Hava sıcaklıflında önemli bir değişjtdik otmayacak Rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, yaflış anında kuvvetlı olarak esecek Denızlenmczde rûzgâr Doju Akdenız'de kıble ve keşjşleme, Doju Karademzde gûnbatısı ve karayel. ötekı denıSenrmzde yildtz ve poyrazdan 2-4. yer yer 5 kuvvetnde esecek Van Gölûnde hava az bututiu ve açık geçecek Mt *» karh Aımtardam Amman Mm Bjjdat Brilksel Cenevre Petersburç Londra Uadnd Mbno Mostora MOnh Oslo Parls nyad Roma Viyana Zûnh B A Y A B B Y Y B B Y Y B Y B A Y B B 10° 28° 25° 29° 9° 17° 24° 11° VP 25° 13° 14° 14° 7» 15° 38° 21° 18° 18° rak kullanılıyor. Samsun 19MayısÜnıversite- si Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğiümi İngilizce Bölü- mü'nde öğretim üyesi bulun- muyor. ingilizce dersi, yıllardır araştırma görevüleri tarafından veriliyor. Üstelik bölümün konıenjanı bu öğretim yılı ba- şında 40'tan 80"e çıkanlıyor. Üniversitedeki laboratuvarlar, gerek fiziksel gerekse teknik açılardan yetersız. Eğitim Fa- kültesi'nin kütüphancsı, gerek- sinimı karşılayamıyor. Hem büyük kentlerdeki hem de taşradaki üniversitelerde, öğretim üyesi açığı ve sınıflann kalabalık olması nedeniyle öğ- rencilerin öğretim üyeleriyle zaman bulamıyor. Araşürma görevlileri, yeni oluşturulacak Yüksek öğretim Yasasf nda, "araştırma görevli- lıği" olarak tanımlanan statüle- rinin değişmesini istiyor. Araştırma görevlileri, yeni ya- sada sözleşmeli statünün kaldınlarak daimi statüye ka- vuşturulmalannı, üniversiteler- deki tüm kurullara katılma- lannı sağlayan, özlük ve sicil haklanna ilişkin yeni düzenle- meler yapılmasınj, güvenlik so- ruşturması uygulamasının kaldınlmasını bekliyor. Bu sorunlar yumağının için- den çıkmaya çalışan üniversıte- lenn gözü şımdilerde, hüküme- tin açıklayacağı yeni yasada. 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Çevik: ' YÖK'te kısıtlayıcı hüküm görmüyorum' MERİH AK İZMİR - Başbakan Süley- man Demırel'e Yüksek öğre- tim Kanunu ile ilgili sunulan ta- sanlarda ileri sürdüğü görüşler- le YÖK'ün de önüne düşen ve '•YÖK'ten de YÖK'çü" olarak nitelendirilen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Namık Çevik, YÖK'ün de- mokratik bir yapısı olduğunu söyleyenlerden. Çevik. bu ko- nudaki soru'anmızı cevapladı: - Sizce demokratik bir üniver- site nasıl olmalıdır? YÖK, de- mokratik bir yapı mıdır? Prof. ÇEVİK: Bence YÖK, demokratik. Yani insanın de- mokrasiden ne anladığına bağlı bu. Demokrasi, herkese göre değışik tanımı olan bir kavram. YOK, çağdaş üniversite yapıla- n içinde üniversitelerin bir ko- ordinasyon içinde bağlandığı bir kurum ve kurul rolündedir. YÖK'te Üniversitelerarası Ku- rul'un seçmiş olduğu kişiler var. Cumhurbaşkanf nın atadığı ki- atama ile geldigim için beğeni- yorum. Üniversiteler öğreüm elemanlannın kulübü olmama- lı. Arkadaşlanmız seçim diye tutturuyorlar. Bu halde diğer üniversitelerden kimsenin seçil- me hakkı yoktur. Ama millet- vekılı seçımlerinde İzmirli ol- mayanlar da koymuyor mu adaylıklannı? Seçici kurul rek- tör olmak isteyenleri belirleme- li. - YÖK'ten de YÖK'çü olarak tanınmamzı nasıl değerlendiri- yorsuııuz. Prof. ÇEVİK - Ben atama ıs- tiyorum. Başkalan da gelsin di- yonun. İnşallah karşı tarafın is- tediği olur ve o zaman 3-4 sene sonra bunun neticesini göre- ceksiniz. Dekanlann eğer dışa- ndan gelmesi gerekiyor ve geli- yorlarsa, çağdaş ülke odur. Ta- lebenin yönetime girmemesi fıkrinde değılim. Fakat bir tale- be temsilcisi, fakülte kurulunda olsa ne denli etki yapacaktır? Gençlerin yüzde 9.5'i üniversi- tede okurken 90.5'i dışanda. 'Nasıl kanun değişikliği yapılır Seçim, mutlaka taviz gerektiren bir durumdur. Seçimle gelenler bazen nasıl ödün venlebileceğini de tam bilmeyebflir. A-j(ii< 8 bulut'.u G-güne$» K-njrt S-sısJı Y yajmurlu şiler de var. Cumhurbaşkanı ta- rafsız bir kişi olduğuna göre bu tarafsızlığıyla daha çok rektör- lük, dekanlık yapmış, öğretim üyeliğinde üstün başanlar gös- teımiş kişiler olması şartıyla se- çiyor atayacağı üyelen. Diğer- lerini Üniversitelerarası Kurul seçiyor, aynca hükümet ve Ge- nelkurmay Başkanlığı'n dan gelen kişiler de YÖK'te temsil ediliyor. Bu suretle Tür- kiye'de üniversiteler üzerinde bir mütevelli heyet oluşturul- muş oluyor. Tabii. bu yeni bir yaklaşım olduğu için çok dik- kat çekti ve ilk başta buna karşı tepki yoktu. Yavaş yavaş askeri dönemden sıvil döneme geçtik- ce. dozu artarak bu yapıya kar- şı tenkitler gelmeye başladı. Belki ilk başta bu kurulun yet- kileri çok fazlaydı. Gittikçe ku- rulun yetkiien azaltıldı. Her şey artık üniversitelere bağlandı. - YÖK'ten Başbakan'a sunu- lan raponın oneriler bölümünde, YÖK Yasası'nda üni>ersitelerin özgürlüğünü ktsıtlayıcı hûkûm- lerin bulunduğu, bunlann kaldı- rdması gerekrifi belirtiliyor. Prof. ÇEVİK - Ben, YÖK Kanunu'nda kısıtlayıa hüküm- ler görmüyorum. Bazı madde- ler değişmelı, ama özgürlüğü kısıtlayıcı maddeden bahsedi- yorlar, ben bunu anlamıyorum. Eğer özgürlüğün kısıtlanması rektörlenn, dekanlann seçımı ise onlan belırtmeleri lazım. Bence bunlann atama ile gel- mesi lazım. Belki kendim de da diğer kalanlar nasıl içeri ge- lebilirler' diye bir tek öğrenci- nin bize başvurusu yok. Bizim sakalımız uzun, saçımız uzun da yasaklar kalksın diye müca- dele ediyorlar. Bazı Batı ülkele- rinde öğrenci senatolan var. Bızde de Bilkent Ünıversitesı'n- de bu sistem uygulanıyor. Bu- sıtelennde öğrenciler büyük harçlar ödüyor. Bilkent'tekiler de öyle. Onlann yönetime kaül- malan normal. Hem sayılan da az. Bizim üniversitemizde 22 bin öğrenci var. Aynca benim düşüncemin hepsi gecerlidir di- ye inat etmiyorum. Ben bu tas- İağı üç dekan arkadaşımla oturdum, tartıştım ve yazdım. Ben bir öğretim üyesi olarak da bunlan söyleyebilirim. Seçim, mutlaka tavizi gerektiren bir durumdur. Seçimle gelenler ba- zen nasıl ödün verebileceğini de tam bilmeyebilir. Secimden her zaman sağlıkh sonuç çıküğını söyleyemeyiz. Size göre sağlıkh olur, bana göreolmaz. Demok- rasi de budur zaten. Üniversite- lerin gidişi de göstermektedir ki atama ile gelme en doğrusudur. Seçimsiz bir dönemde üniversi- telerde daha hızlı, taviz verme- den, kişilere değil üniversitele- rin ve toplumun çıkanna daha fazla çalışıldığı fıkrindeyim. Be- nim gönlümde atama var. Ge- lişme ancak bununla gelir, buna inanıyorum. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle