15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS1992 PAZAR PAZAR KONUĞU Prof. Dr. Halil Inalak'la, Türkiye'nin dış dünyadaki yeri, Ankara'nın tutumuve sağlıklı birtanıtımpolitikası üzerine Tüıkiyeııiıı iıııajı: Düııyaııııı lıasta adaıııı • Türkiye dış dünyada nasıl tanınıyor? Ortaya çıkan olumsuz manzarada Tür- kiye'nin hiç mi suçu yok? Nasıl bir tanıtım politikası izlenmeli? Arşivler konusun- da ne yapılabilir? Mehter takımına mı para aynlmalı, bilimsel faaliyetlere mi? PAZARKOMĞI SÖYLEŞİLEYLA TAVŞANOĞLU M^H^H Türkiye nın dış dünyada inıajı nasıl de- ğerlendiriliyor'' Bu konuda bize bilgi verebüir mişiniz? İNALCIK - Bugün dünyada Türkiye ve Türk- ler imajı. bilhassa Ortadoğu'da son olarak cere- yan eden büyük hadiseler dolayısıyla maalesef menfıdir. Ben ABD'deyaşıyorum. Hergün tele- vizyon. gazete takip ediyorum. Orada bu Körfez harbi dolayısıyla Türkiye'nin çok müspet duru- mu olduğu, Amenkan hükümeti de bunu iyi değerlendirdiğı halde. maalesef medya, televiz- yon, radyo. gazeteler, bu buhran olunca Türkiye aleyhinde propaganda yapmışlardır. Mesela bü- yük kitlc halinde Kuzey Irak'tan memleketimize olan göçte bizim yardımımız tamamen tersine aksettirilmiştir. Tabii bu da gelen muhabirlerin haberleri Türkiye'den değil. oradakı elemanlar- dan almış olmasındandır. Türkiye neden sesıni duyuramıyor? Maalesef son bunalım sırasında gerek Avrupa'da gerek Amerika'da bu menfı ta- raftan gelen gayet yoğun propaganda neticesi kamuoyunu kaybettik Kamuoyunun gücü Bu son Körfez harbi sırasında. dışanda bulun- duğum için çok iyi biliyorum ve iyi takip edebili- yorum, hür dünyaya bu kadar büyük hizmetler yaptığımız halde Türkiye aleyhinde bir propa- ganda kampanyası halini almıştır. Bugün Almanya'dan. ABDden ve dığer ülkelerden bas- kılar oluyorsa başlıca sebefr budur. Çünkü hiçbir hükumet demokrasılerde kamuoyunu ku- lak ardı edemez. Bunu çok iyi düşünmek lazım. Dışandan bakınca dışandaki kamuoyunda in- sanlan dinlersenız. maalesef Türk imajı iyileşece- ğine kötüleşmektedir. Bu ımaj meselesi her şeyden önce medya. televizyon. haberleşme. ga- zete muhabirlerimtzin uyanıkbğına bağlıdır. Bu Körfez bunalımı sırasında bizim haber alma kay- naklanmız Güneydoğu Anadolu'ya, Kuzey Irak'a gitselerdi bu yabana muhabirlerle hakika- ti gösteren mülakailar yapsalardı bu derece menfı olmazdı gıbı geliyor bana. Hatta bunu hü- kümetin bir kampanya şeklinde yapması lazım- dı, olmadı. Bilim yoluyla dünyada Türk ımajmı hakikat alanına nasıl getirebiliriz? Çünkü hepsi yalandır. Bugün tarihimiz, Türklerin dünyadaki durumu. Türklerin şu veya bu azınlığa yaptığı yaygın olan bütün rivayetler tamamen yalandır. Arşivin önemi •HHHHH£/7Mı?/ı/ meselesi çok gündemde ol- duğu sıralarda Osmanlı arşıvlerinin bütüıı bilim adanılarma açılacağı duyuruldu. Hatta bir çalış- ma yapıldı ve bir bölümü de açıldı. Bazı bilim adamlan bunlar üzerinde çalışmalar yaptdar. Siz- cegecikmiş bir lasnifyok mu? Bunlar araştırmacı- lara lanı olarak açıldı mı? Neler yapıldı, neler yapdmadı? İNALCIK - İzin verirseniz bu arşiv meselesini daha geniş bir açıdan ele alayım. Arşivlerin açıl- ması tabii Ermenı meselesıyle gündeme geldi. Fakat biz Türk gerçeklerinin dünya ölçüsünde tanınması bakımından arşivlerimizin önemi üze- rinde durduk. O zamanki başbakanı da çağıra- rak bir sempozyum tertip ettik. Ve bu Errneni gürültüleri dolayısıyla kamuoyunun ve hüküme- tin dikkaüni çektik. O tarihten itıbaren hükümet, o zamana kadar sakındığı, çekindığı ımkânlan bol bol vermeye başladı. Bizim tanhimiz Baü'da. dünya üiuversitelerinde Türk devletinin hakikı çehresinı, faaliyetlerini aksettiren bu arşivler yeri- ne seyyahlann ya da yabana ziyaretçılerin yahut yabana arşivlerin ışığı altında incelenir. Onun için bugün Osmanlı İmparatorluğu genel olarak kılıç zoruyla kurulmuş ve kılıç zoruyla yaşamış, kılıç korkusu altında milletleri eşir tutmus bir ta- rih olarak düşünülür. Osmanlı İmparatorluğu'- ndan sonradan aynlmış olan Araplar dahil. bütün milletler Osmanlı İmparatorluğu'nu, Türk hâkimiyeti, Türk boyunduruk devri olarak gö- rür. Bütün bu milletler bütün geri kalmışhğı Osmanlı devrine. Türk hâkimiyetine atfederler. 'Osmanlı' demezler, Türk hâkimiyeti' derler. Bunlar tamamen yalandır, tamamen yanlıştır. Eğer Türk arşivleri incelenirse Osmanlı devieti- nin çok toleransb, çok hoşgörü içinde ve milletle- ri, kültürleri, halklan himayeeden birimparator- luk olduğu hakikati ortaya çıkar. Arşivlerimizin açılması tabii 5-6senelik birme- sele değildir. Bizim arşivlerimiz 30-40 seneden beri yabana araştırmaalara açılmıştır. Ve mem- leketimizde de bu son 30-40 yıl içinde arşivlere dayanan büyük araştırmalar yapılmıştır. Ben de bu araştırmaalar arasındayım. Beynelmilel ta- rihçılik sahasında sozum geçıyorsa bu arşı\ \esı- kalanna dayanan objektif araştırmalar yaptı- ğımdandır. Biz vesikalara göre, arşivlere göre tarihimizi yazarsak ve arşivleri açık tutup bütün dünya bi- lim adamlanna, tarihçilere, gelin buradan, bizim vesikalanmızdan tarihimizi öğrenin dersek Türk imajı, Türk tarihi hakkındaki o vahşi hükümler bertaraf edilecektir. Demek ki işin püf noktası arşivlerimizin bütün dünya bilim adamlanna açılmasıdır. Tabii bu arada menfı insanlar ola- caktır. Bugün Türkiye aleyhinde çahşanlar tabii vardır. Ne yapsanız onlann görüşlerini değiştire- mezsiniz. Bizim arşivlerin mutlak şekilde açık tutulmasına karşı olanlar bu noktalan ileri sür- mektedirler. Yani düşman da gelir bu vesikalan menfi şekilde kullanır. Hayır. onun panzehiri şu- dur: Bilim adamı olarak gelip bizim arşivlerimiz- deki vesikalan ters yorumlarsa biz aynı vesikalan doğru yolda tefsir ederek o bilim adamının ilmi sıfatını, foyasını meydana çıkarabiliriz. Arşıvimize sözleşmelı olarak 400-500 eleman alınmıştır. Bu gençler arasında çok iyiniyet sahi- bi, çalışkan çocuklar vardır. Fakat bunlara ilerle- mek, uzmanlaşmak ve arşivin ileride esas kadrosunu meydana getırmek için kadroya geç- me imkânlan verilmelidir. Bu çocuklann sözleş- meleri her sene yenilenir, ama gelecekleri hakkında hiçbir garantileri yoktur. Arşiv için kanun Bu 500 kişi içinde 100 kişilik bir kadro çıkar ve devamlı arşivist olarak yerleşirse arşivlerimiz modern dünya arşivleri seviyesine gelebilir. Bu- gün bu iğreti önlemlerle ben arşivin gelışeceğıne inanmıyorum. Mithat Sertoğlu zamanından beri bu arşiv kadrosu meselesi 30 senedir rafta. Arşi- vin dünya arşivleri seviyesine çıkanlması için mutlaka bu kanunu çıkanp ele almak lazımdır. Ve bu da Türk larihınin, Türk imajırun değişmesi düzelmesi için çok esaslı bir noktadır. Yeni Arşiv Genel Müdürü Sayın İsmet Birand'la son görüş- memizde çoklanberi düşündüğüm arşivimizin çok önemli bir koleksiyonunu tarihçilerin incele- mesine hazır tutmak için çok mühım bir proje görüştük. Bu, 20 seneden beri düşündüğüm bir projedir. Osmanlı bürokratlan, bir yeri, bir memleketi fethedince oralann nüfusunu, gelir kaynaklannı, köylere kadar, şahıslara kadar tes- pit eden defterler tutarlardı. Komisyonlar teşkil ederler, bu komisyonlar gider, yerinde, köyünde herkesin ne kadar toprağı var, imkânlan nedir onlan kaydederierdi. Buna Tahrir Defteri denir- Prof. Dr. HALİL İNALCIK Bugün dünvada Osmanlı tarihinin en büyük otoritesi olarak kabulediliyor. Çeşitlidillerde üç vüz nıakale. dokuzkitap vavımladı. Ankara ÜniyersitesiDTCFve SBFfakültelerinde 30 yıl süreyle ders verdikten sonra 1972-1986 vılları arasında Chicago Üniversitesi nde öğretim üveliği vaptı. Bugün 15 kadar öğrencisi Türkiye ve A BD dekı üniversitelerde Osmanlı tarihi okuiuyor. Türk Turt'ı Kurumu ve American A cadeım of Arts andScıences üyesi. İngiltere 'de Royal Asialic Sociely şerefüyesi ve Royal HistoricalSociety muhabir üyesi. Boğazıçi L'niversitesi ve A tina Üniversitesi ndenfahri doktora unvanıaldı. Geçenydda Sırp Akademisi serefüyeliğine se^ildi. The Ottoman Empire I Osmanh İmparatorluğu) adlı kitabı Sırpça ve Rusçayaçevrildi. Yunanca ve Rumencevede çevriliyor. İnalcık. şimdide Türkçe olarak 3 ciltlik bir Osmanlı tarihihazırlıvor. araşürmalan yapılacaktır. İşte Türk imajı bu- nunla değişecek, tarihimizle ilgili bir patlama olacak. Üniversitelerde Osmanistik diye bir bilim dalı kunılacak. Büyük masraflar isteyen böyle bir proje için ancak Türk Tarih Kurumu ve hükümet yardım edebilir. Arşiv kanunu kadrosu çıkmalı, bu ko- leksıyonlar neşredilmeli. İşte imaj meselesi böyle halledilecektir. Bundan altı sene önce arşivlerin tanzimi, mo- dernleştirilmesi ve açılması konusunda Sayın Büyükelçi ve aynı zamanda kıymetli bir tarihçi olan İsmail Soysal'ın büyük himmetleri geçmiş- tir. İsmail Soysal, Ortadoğu ve Balkan Araştır- malan Vakfı'nın başmdadır. Bu kuruluşun önemi gayet açık. Bilhassa SSCB'nin çöküşün- den sonra, daima etimia kolumuzu bağlayan şimalden gelen tehdit ortadan kalkınca, Türkiye dünyada birdenbire genişledi. Dünyada bir faali- yet sahası, birdenbire Türkiye'ye dönük bir alaka başladı. Ortadoğu ve Balkan Araştırmalan Vak- fı, gerek Yakındoğu'da, gerek Balkanlar'da ve Orta Asya'da bizim ilişkilerimizi bilimsel bakım- dan ve arşiv vesikalannı kullanarak neşrlyat yapacak mühim bir merkez oluşturma çabası içindedir. Biitçe sorunu Tabii Türk Tarih Kurumu aynı şekilde calış- maktadır. Fakat başka bir kuruluş vardır. O da Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'dür. 30 se- nelik bir gecmişi var. Fakat Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü bizde dış Türklerle ilgilenen yegai:e kuruluştur. Ama bu kuruluş hiçbir za- man gelişemedi. Sebebi de her defasında her yıl, buraya verilecek bütçeyi almak bir mesele olmuş- tur. imkânlan çok dardır. Bugün Özbekistan, Tükmenistan, Kazakistan'la sıkı münasebetler kurmak istiyoruz, ama bir şey bilmiyoruz. Bun- iann sosyal durumlan, ekonomik potansıyellen, bizimle kültür ilişkileri bugünkü dil-kültür du- rumlan nedir? Bir yeri bilmeden adım atamazsı» nız. Karanlığa adım atamazsınız. önce bilmek lazımdır. Bizim Güneydoğu meselesi de aynı. Mesela 1960'ta 27 Mayıs'tan sonra bir Güneydoğu Ens- titüsü kurulması teklifı yapıldı. Bunun kanunu o zaman kurucu meclise verildi, fakat mukave- metle karşılaştı. Türk KüJtürünü Araştırma Enstitüsü Kuzey Irak Türkleriyle, Balkan Türkleriyle, Orta Asya Prof. Dr. Halil fnalcık, Türkiye'nin imajı konusunda Leyla Tavşanoğlu'nun sorulannı yanıtladı. (Fotoğraf: ALİ ÖZ) di. Geçen hafta incelediğim Kocaeli VUayeti'nin Tahrir Defteri bin sayfayı aşan bir cilttir. Macar- lar bu defterlerin önemini anlamışlar. Kendi tarihleri için buraya gönderdikleri Macar-Türk kültürmünasebetleri için heyetlerin gelişinden is- tifade ederek bu defterleri almışlar, Macarcaya tercüme etmişlerdir. Osmanlı devrindeki bütün Macaristan'ın bir tablosu çıkmıştır. Standart, ilmi metotlara göre Türkiye'nin, bü- tün Türk vilayetlerine ait bu tahrir defterlerini sistematik, belli bir devre ait defterlerini yayınla- mayı düşünüyorum. 16'na yüzyılda, Kanuni devrinde bizim bütün vilayetlerimizin tahriri vardır. Demek ki Kanuni devrinde Türkiye'nin bir kesiüni elde etmiş olu- yoruz. Bu defterlerin neşrini birçok vesilelerle Türk Tarih Kurumu'na teklif ettim. Bugün Türkiye ne kadar ilerlemiştir? Dört yüz sene önce buğday, tahıl üretimini bugün ne yapıyoruz? Türkiye'nin bugünkü başanlannın ilerilik derecesini görebıl- mek için dört yüz sene önceki bu defterlere eğilmek lazım. Bu projeyi kabul ettiremedim. Yirmi senedir Türk Tarih Kurumu'na götür- düm, arşive götürdüm. Fakat şimdi tsmet Bi- rand'la kısa yoldan bu projeyi gerçekleştirmek için kararlar aldık. İnşallah bu defa yürüyecektir. Birand dedi ki: Bu defterlerin önce faksimile neş- rini yapalım. Ondan sonra her eyalete ait defter- leri tarutan, içindeki terimleri izah eden ve bütün yer adlannı gösteren endeksler, cetveller hazırla- nır. Başka bir koleksiyon da vardır. 260'ın üzerin- de defter. Bu koleksiyon Divan-ı Hümayun'da, yani hükümet toplanülarında verilen kararlann kopyasıdır, zabıtlandır. Yani Osmanlı devietinin bütün hayatı, bütün aldığı tedbirler bu defterler- dedir. Bundan 30 sene önce yine Türk Tarih Kurumu'na dedim ki bu defterlerin faksimile neşrine başlayalım. Bu defterler 15-20 sene içinde ortaya çıkar ve bütün Osmanlı Imparatorluğu'- nun tarihi otantik kaynaklara göre bütün dünya araştırmaalanna sunulmuş olur. Bunun neticesi ne olacak bakalım? Tabii bu çok kıymetli kolek- siyonu bütün dünya üniversiteleri, kütüphaneler alacaktır. Bunlara dayarularak birçok doktora Türkleriyle, Kınm Türkleriyle uğraşan araşUrma projeleri yapan bir kuruluş. Fakat o kadar Pan- türkist damgası altında ki bir türlü gelişemedi. Bütçesi her sene güçlükle alınıyordu. Bugün dış Türklükle sıkı temasa geçmek istediğımız zaman karanhk içindeyiz. Mesela Özbek diliyle Anado- lu Türkçesi arasındaki farklar nedir? Anlaşma imkânlan nedir? özbekistan'da dini şartlar nedir? Kültür şartlan nedir? Bir memleketi tanımadan oraya gidip faaliyette bulunma imkâm yoktur. Bunu bize öğretecek Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'ydü. İhmal edildi. ^ • ^ ^ ^ B Türkiye, ABD 'de bilimsel açıdan nasıl algüanıyor? İNALCIK - ABD'de bir milyon insan Türkle- ri, Türk tarihini, Türk gerçeklerini küçültmek, ters yorum yapmak için seferberdir. Bu bir mil- yon kişi kimlerdir? Maalesef vaktiyle azınlık olarak bu memlekette himaye ettiğiıniz insanlar- dır. Orada, medyada bile Türkiye lehinde bir beyanda bulunmak güçleşmiştir. Çünkü bir medya, bir televizyon kanali Türkler lehinde bir şey söyleyince bu, geb'rin azalmasına sebep olur. Neden? Çünkü hemen arkasından ABD'de olan bizim eskı azınlıklar mektupla, telefonla burayı bombardıman etmektedirler. Bunlar gerek Rumlar gerekse Ermenilerdir. Medya, televiz- yonlar bu azmlıklardan korkar duruma gelmiş- lerdir. Sayın Özal başbakanlığı sırasında ABD'ye geldi. Reagan'la televizyonda gördüm. Yan yana oturuyorlar. Televizyon spikeri Rea- gan'ın yanındakinin kim olduğunu söylemedi. Türkiye aleyhinde her fırşatta propaganda ya- ' pıhyor. Ve bu öyle yaygın bir propagandadır ki... Mesela film yapıyorlar; Geceyansı Ekspresi diye. Bizim Türkiye aleyhinde en menfı propagandayı yapan fılmdir. 'Turkish Prison' (Türk Cezaevi) artık günlük konuşma diline girmiştir. SıkıntıL bir yer olunca Turkish Prison' diyorlar. O kadar etkilemiştir. Bugün azınlıklar Türkiye'yi kötüle- mek için yeni filmler yapıyorlar. Türk turizmini öldürmek için film yapıyorlar. Böyle seferber ol- muş bir düşman cephesi var karşımızda. Bu, bizim açık düşmanlanrruzdan daha korkunç as- lında. Bir milyon insan mütemadiyen seferber haldedir. Fakat ABD'de kullanabileceğirniz bir aydınlık nokta var. Bunlar üniversiteler, bilim müessese- leri. Çünkü üniversiteler objektif bilimin, araştır- manın, gerçeğin karargâhıdır. Ama maalesef bu bir milyon insanın oluşturduğu husumet cephesi- nin baskısıyla birçok yerde Türk etütleri çök- müştür. WKKKKt^MTürkiye nin önünde çeşitlisorunlar var. Öncelikle de Kürt sorunu ve Ermeni sorunu gittik- çe tırmanıyor. Sizin bir sözünüz vardır. Avrupa 19'uncu yüzyılda da Türkiye için aynı senaryoyu hazırlamıştı diye... İNALCIK - Ben bir tarihçi olarak bugünkü çalkantılan, Almanya'nın çıkışmı takip ederken daima tarihi hatırlanm. Biz memleketimizde maalesef tarih bilmiyoruz. 19'uncu yüzyılda Os- manlı İmparatorluğu için senaryo şuydu: Osmanlı devlet adamlan çok şuurlu, çok kıymet- li insanlardı. Gayrimüslimlere kanun önünde tam eşitlik vermışlerdı. Fakat A\rupa yıne bizi Rusya karşısında 1877'deyalnızbıraktı. 1893fe- laketinde Balkanlar'da yüz binlerce insan yerin- den atıldı. Ondan sonra Abdülhamit devri başladı. Biz Panislamizme döndük. Avrupa'dan ihanet görmüştük. 19'uncu yüzyılda Osmanlı imparatorluğu dö- neminde, Balkanlar'ın dışında, Odesa'da, Bük- reş'te, Viyana'da, Bulgar, Sırp, Yunan komiteleri • kurulurdu. Bunlar Bulgaristan'ın bağımsızhğı, Yunanistan'ın genişlemesi için terör gruplanydı. Terör bizim tarihimizde çok eskidir. Buna komi- taalık denirdi. Bu komitaalar, Rusyadan, Odesa'dan gelirler, smırlardan sızarlar Türk kı- yafetinde Bulgar köylerini yakarlar, terör yapar- lardı. Ondan sonra Türkler, Bulgar köylerini ; basıyor' diye bütün dünya basınında haberler çı- kardı. Avrupa'da Türkler geldiler. kaç yüzyıldır Hıristiyanlan ezdiler propagandası yapılırdı. \ Sonra büyük devletler. kunılacak Bulgaristan'ı kendilerine borçlu bir devlet olarak haarlamak için onunla yakından ilgilendiler. Avusturya, < Fransa ve Ingiltere. Bulgarlara sahip cıkarlar..: H Osmanb hükümetine notalar gönderirler... "tm- -I ha ediyorsunuz, millete karşı katliam yapıyorsu- : nuz' diye. Büyük devletler arasında bir rekabet \ halini aldı bu. Birde konferans fıkri ortaya atıldı. 'Büyük devletler bir araya gelsin, Osmanlı İmpa- ' ratorluğu'nun Bulgar meselesi hakkında, katli- i amlar hakkında hüküm versin" dediler. Bu senaryo vardı. Osmanlı'ya ültimatom • Sonra büyük devletler bir araya geldiler. Re- t form yapın, diye ültimatom verdiler. Bulgaris- '. tan'a özerklik verilmesini istediler. Bulgar | Prensliği Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı oto- j nom bir prenslik olarak 1878'de kuruldu. Bunu j Muhtar Rumeli Şarki Vilayeti diye kurdular. ! Meriç Vadisi Türk... Aradan üç beş sene geçme- ! di, kuzeydeki Bulgar Prensliği'ne bu söylediğim \ komitaalar tekrar sızdılar ve orada isyan çıkar- • dılar. İsyan çıkınca yıne büyük devletler toplan- '• dı. Bizim savaşacak halimiz yoktu. Büyük ; devletler baskı yapülar ve biz Meriç Vadisi'ndeki bu Türklüğü kaybettik. 1908 ihtilali çıkınca iç : kargaşaüklanmız da onlara yardım etti maalesef. Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti ve aynldı. Ba- • kın, senaryo bu. \ Bu senaryo bugün de büyük devletler tarafın- ! dan kullanılmaktadır. Biz, her şeyden önce ; Osmanh devleti değiliz. Biz Atatürk'ün büyük in- ; kılabıyla Avrupalı bir devlet olmak için laisizmi ' kabul ettik. I Bugün Avrupa, 19'uncu yüzyılda aynı Osman- \ lı devletine uyguladığı yöntemleri uygulamakta- : dır. İç meselelerimizi sömürerek üzerimizde ! vesayet kurmaya çalışmaktadır. Maalesef eko- nomimiz tamamen bağımsız değildir. Ordumuz- la, silahlanmızla dışanya bağımlıyız. İç uyanışla. şuurla, kendimiz kuvvetli olmadıkça dışandaki her zaman zaaflanmızdan istifade etmeye, vesa- yet altında tutmaya çahşacakür. Baü'yla işbirliğj yapmak zorundayız, ama bu hakikatleri de bile- lim. IS BILENIN PİAR GALLUP'un araştırmasına göre Politik ve Ekonomik Bülten, işadamları ve üst düzey yöneticilerin düzenli olarak okuduğu haftalık ekonomi gazeteleri arasında birinci sırada. iz I Yeni Rehber Dergi eki ile borsaya en yakın haftalık yayın, I içinde yer aldığınız iş dünyasıyla ilgili bilmeni gereken her şey, Politik ve Ekonomik Bülten ile Yeni Rehber Dergi de f Caddesi, Eryılmaz Çikmaz. No: 13 / 34340 Cağaloğiu - İSTANBUL Td: 513 36 11 - 527 39 93 - 511 70 72 / 6 hot - Fenc: 511 94 39 A.Ö.D. TEVFİK FİKRET EĞtltM VAKFTNDAN Kurucusu bulunduğumuz Ankara ve Izmir özel Tevfik Fik- ret liselerine 1992-1993 öğretim yılı için aşağıda belirtilen branşlarda öğretmen alınacaktır. Ankara T.F. Lisesi'ne • Sosyal Bilgiler < • Fransızca < 4 Izmir T.F.Lisesi'ne • Sosyal Bilgiler • Matematik » Fen Bilgisi » Fransızca » Felsefe Grubu * Bilgisayar • lngilizce Matematik ve fen dersleri öğretmenlerinin bu dersı > uı u- tecek derecede Fransızca bilmeleri esastır. Isteklilerin aşağıda adresleri yazılı okul müdürlüklerine 25 Mayıs 1992 günü akşamına kadar şahsen müracaat ederek bu- ralardan alacaklan iş isteme formlarını doldurmalan gerek- mektedir. Daha fazla bilgi okullardan alınabilir. ANKARA'da: Dikmen Caddesi, Bakanhklar/Ankara tZMİR'de: Cumhuriyet Bulvarı No.154 Alsancak/lZMlR İLAN BİGA İCRA MÜDÜRLÜĞC'NDEN İLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 1990 489 Alacaklı: Emine Topçu. Sığırcık Köyü - Biga Vekilı: A\. Mehmet Ali Başeğmez - Biga Borçlular: 1 - Cenpz Aydın- Yünsan Sokak No: 13 - Biga 2- Hasan Aydın - Aynı adres 3- Gönül Aydın - Aynı adres llamı veren mahkeme vc ilamın tarih ve numarası: Biga Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983 47-983 461 karar sayılı ilamı. Talebin neden ıbaret olduğu: Mahkeme karan gereğince duvann yıktı- nlarak müdahalenin önlenmesı. Alacaklı Emıne Topçu Vekili Av. Mehmet Alı Başeğmezın borçlular Cengiz Aydın, Hasan Aydın ve Gönül Ajdın alevhine >apmış olduğu icra takibi sırdsında: Borçlular adına gönderilen ıcra emri bila tebliğ gen dönmüş, tebhgata verilen meşruhatta adreste ikamet etmedığı belırtilmiştır. Bunun üzerine yapılan zabıta araştırmasında adreslen bulunamamıs^ tır. Borçlulann açık adreslen bellı olmadığından bahısle 7201 sayılı Teblı- gat Kanunu'nun 28 ve 29 maddelen gereğince ışbu icra emnnin ilanen tebliğıne karar venlmıstır. Işbu icra emrinın gazetede neşrinden itibaren 22 gün içinde tahliye \e teslım etmenız. bu müddel içinde tahliye ve teslım etmezsenız tetkık'mer- cıınden veya ait olduğu mahkemeden >ahut Yargıta>"dan ıcramn gen bırakılmasına daır bir karar getırmezsenız İcra Iflas Kanununun 24 ve 26. maddelen gereğince ılam hukmünün zorla ıcra olunacağı teslımıne hukmolunan mal yedmızde bulunmazsa ılamda yazılı değerin alınacağı. bu değer ödenmedığı takdırde aynca ıcra emn leblığıne hacet kalmaksızın hacız >olu ile icra olunacağı. ıhtaren ıcra emnnın yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 19.3.1992 Basın: 47325
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle