Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS1992 PAZAR
PAZAR KONUĞU
Prof. Dr. Halil Inalak'la, Türkiye'nin dış dünyadaki yeri, Ankara'nın tutumuve sağlıklı birtanıtımpolitikası üzerine
Tüıkiyeııiıı iıııajı: Düııyaııııı lıasta adaıııı
• Türkiye dış dünyada nasıl tanınıyor? Ortaya çıkan olumsuz manzarada Tür-
kiye'nin hiç mi suçu yok? Nasıl bir tanıtım politikası izlenmeli? Arşivler konusun-
da ne yapılabilir? Mehter takımına mı para aynlmalı, bilimsel faaliyetlere mi?
PAZARKOMĞI
SÖYLEŞİLEYLA TAVŞANOĞLU
M^H^H Türkiye nın dış dünyada inıajı nasıl de-
ğerlendiriliyor'' Bu konuda bize bilgi verebüir
mişiniz?
İNALCIK - Bugün dünyada Türkiye ve Türk-
ler imajı. bilhassa Ortadoğu'da son olarak cere-
yan eden büyük hadiseler dolayısıyla maalesef
menfıdir. Ben ABD'deyaşıyorum. Hergün tele-
vizyon. gazete takip ediyorum. Orada bu Körfez
harbi dolayısıyla Türkiye'nin çok müspet duru-
mu olduğu, Amenkan hükümeti de bunu iyi
değerlendirdiğı halde. maalesef medya, televiz-
yon, radyo. gazeteler, bu buhran olunca Türkiye
aleyhinde propaganda yapmışlardır. Mesela bü-
yük kitlc halinde Kuzey Irak'tan memleketimize
olan göçte bizim yardımımız tamamen tersine
aksettirilmiştir. Tabii bu da gelen muhabirlerin
haberleri Türkiye'den değil. oradakı elemanlar-
dan almış olmasındandır. Türkiye neden sesıni
duyuramıyor? Maalesef son bunalım sırasında
gerek Avrupa'da gerek Amerika'da bu menfı ta-
raftan gelen gayet yoğun propaganda neticesi
kamuoyunu kaybettik
Kamuoyunun gücü
Bu son Körfez harbi sırasında. dışanda bulun-
duğum için çok iyi biliyorum ve iyi takip edebili-
yorum, hür dünyaya bu kadar büyük hizmetler
yaptığımız halde Türkiye aleyhinde bir propa-
ganda kampanyası halini almıştır. Bugün
Almanya'dan. ABDden ve dığer ülkelerden bas-
kılar oluyorsa başlıca sebefr budur. Çünkü
hiçbir hükumet demokrasılerde kamuoyunu ku-
lak ardı edemez. Bunu çok iyi düşünmek lazım.
Dışandan bakınca dışandaki kamuoyunda in-
sanlan dinlersenız. maalesef Türk imajı iyileşece-
ğine kötüleşmektedir. Bu ımaj meselesi her
şeyden önce medya. televizyon. haberleşme. ga-
zete muhabirlerimtzin uyanıkbğına bağlıdır. Bu
Körfez bunalımı sırasında bizim haber alma kay-
naklanmız Güneydoğu Anadolu'ya, Kuzey
Irak'a gitselerdi bu yabana muhabirlerle hakika-
ti gösteren mülakailar yapsalardı bu derece
menfı olmazdı gıbı geliyor bana. Hatta bunu hü-
kümetin bir kampanya şeklinde yapması lazım-
dı, olmadı.
Bilim yoluyla dünyada Türk ımajmı hakikat
alanına nasıl getirebiliriz? Çünkü hepsi yalandır.
Bugün tarihimiz, Türklerin dünyadaki durumu.
Türklerin şu veya bu azınlığa yaptığı yaygın olan
bütün rivayetler tamamen yalandır.
Arşivin önemi
•HHHHH£/7Mı?/ı/ meselesi çok gündemde ol-
duğu sıralarda Osmanlı arşıvlerinin bütüıı bilim
adanılarma açılacağı duyuruldu. Hatta bir çalış-
ma yapıldı ve bir bölümü de açıldı. Bazı bilim
adamlan bunlar üzerinde çalışmalar yaptdar. Siz-
cegecikmiş bir lasnifyok mu? Bunlar araştırmacı-
lara lanı olarak açıldı mı? Neler yapıldı, neler
yapdmadı?
İNALCIK - İzin verirseniz bu arşiv meselesini
daha geniş bir açıdan ele alayım. Arşivlerin açıl-
ması tabii Ermenı meselesıyle gündeme geldi.
Fakat biz Türk gerçeklerinin dünya ölçüsünde
tanınması bakımından arşivlerimizin önemi üze-
rinde durduk. O zamanki başbakanı da çağıra-
rak bir sempozyum tertip ettik. Ve bu Errneni
gürültüleri dolayısıyla kamuoyunun ve hüküme-
tin dikkaüni çektik. O tarihten itıbaren hükümet,
o zamana kadar sakındığı, çekindığı ımkânlan
bol bol vermeye başladı. Bizim tanhimiz Baü'da.
dünya üiuversitelerinde Türk devletinin hakikı
çehresinı, faaliyetlerini aksettiren bu arşivler yeri-
ne seyyahlann ya da yabana ziyaretçılerin yahut
yabana arşivlerin ışığı altında incelenir. Onun
için bugün Osmanlı İmparatorluğu genel olarak
kılıç zoruyla kurulmuş ve kılıç zoruyla yaşamış,
kılıç korkusu altında milletleri eşir tutmus bir ta-
rih olarak düşünülür. Osmanlı İmparatorluğu'-
ndan sonradan aynlmış olan Araplar dahil.
bütün milletler Osmanlı İmparatorluğu'nu, Türk
hâkimiyeti, Türk boyunduruk devri olarak gö-
rür. Bütün bu milletler bütün geri kalmışhğı
Osmanlı devrine. Türk hâkimiyetine atfederler.
'Osmanlı' demezler, Türk hâkimiyeti' derler.
Bunlar tamamen yalandır, tamamen yanlıştır.
Eğer Türk arşivleri incelenirse Osmanlı devieti-
nin çok toleransb, çok hoşgörü içinde ve milletle-
ri, kültürleri, halklan himayeeden birimparator-
luk olduğu hakikati ortaya çıkar.
Arşivlerimizin açılması tabii 5-6senelik birme-
sele değildir. Bizim arşivlerimiz 30-40 seneden
beri yabana araştırmaalara açılmıştır. Ve mem-
leketimizde de bu son 30-40 yıl içinde arşivlere
dayanan büyük araştırmalar yapılmıştır. Ben de
bu araştırmaalar arasındayım. Beynelmilel ta-
rihçılik sahasında sozum geçıyorsa bu arşı\ \esı-
kalanna dayanan objektif araştırmalar yaptı-
ğımdandır.
Biz vesikalara göre, arşivlere göre tarihimizi
yazarsak ve arşivleri açık tutup bütün dünya bi-
lim adamlanna, tarihçilere, gelin buradan, bizim
vesikalanmızdan tarihimizi öğrenin dersek Türk
imajı, Türk tarihi hakkındaki o vahşi hükümler
bertaraf edilecektir. Demek ki işin püf noktası
arşivlerimizin bütün dünya bilim adamlanna
açılmasıdır. Tabii bu arada menfı insanlar ola-
caktır. Bugün Türkiye aleyhinde çahşanlar tabii
vardır. Ne yapsanız onlann görüşlerini değiştire-
mezsiniz. Bizim arşivlerin mutlak şekilde açık
tutulmasına karşı olanlar bu noktalan ileri sür-
mektedirler. Yani düşman da gelir bu vesikalan
menfi şekilde kullanır. Hayır. onun panzehiri şu-
dur: Bilim adamı olarak gelip bizim arşivlerimiz-
deki vesikalan ters yorumlarsa biz aynı vesikalan
doğru yolda tefsir ederek o bilim adamının ilmi
sıfatını, foyasını meydana çıkarabiliriz.
Arşıvimize sözleşmelı olarak 400-500 eleman
alınmıştır. Bu gençler arasında çok iyiniyet sahi-
bi, çalışkan çocuklar vardır. Fakat bunlara ilerle-
mek, uzmanlaşmak ve arşivin ileride esas
kadrosunu meydana getırmek için kadroya geç-
me imkânlan verilmelidir. Bu çocuklann sözleş-
meleri her sene yenilenir, ama gelecekleri
hakkında hiçbir garantileri yoktur.
Arşiv için kanun
Bu 500 kişi içinde 100 kişilik bir kadro çıkar ve
devamlı arşivist olarak yerleşirse arşivlerimiz
modern dünya arşivleri seviyesine gelebilir. Bu-
gün bu iğreti önlemlerle ben arşivin gelışeceğıne
inanmıyorum. Mithat Sertoğlu zamanından beri
bu arşiv kadrosu meselesi 30 senedir rafta. Arşi-
vin dünya arşivleri seviyesine çıkanlması için
mutlaka bu kanunu çıkanp ele almak lazımdır.
Ve bu da Türk larihınin, Türk imajırun değişmesi
düzelmesi için çok esaslı bir noktadır. Yeni Arşiv
Genel Müdürü Sayın İsmet Birand'la son görüş-
memizde çoklanberi düşündüğüm arşivimizin
çok önemli bir koleksiyonunu tarihçilerin incele-
mesine hazır tutmak için çok mühım bir proje
görüştük. Bu, 20 seneden beri düşündüğüm bir
projedir. Osmanlı bürokratlan, bir yeri, bir
memleketi fethedince oralann nüfusunu, gelir
kaynaklannı, köylere kadar, şahıslara kadar tes-
pit eden defterler tutarlardı. Komisyonlar teşkil
ederler, bu komisyonlar gider, yerinde, köyünde
herkesin ne kadar toprağı var, imkânlan nedir
onlan kaydederierdi. Buna Tahrir Defteri denir-
Prof. Dr. HALİL İNALCIK
Bugün dünvada Osmanlı tarihinin en büyük
otoritesi olarak kabulediliyor. Çeşitlidillerde üç
vüz nıakale. dokuzkitap vavımladı. Ankara
ÜniyersitesiDTCFve SBFfakültelerinde 30 yıl
süreyle ders verdikten sonra 1972-1986 vılları
arasında Chicago Üniversitesi nde öğretim üveliği
vaptı. Bugün 15 kadar öğrencisi Türkiye ve
A BD dekı üniversitelerde Osmanlı tarihi
okuiuyor. Türk Turt'ı Kurumu ve American
A cadeım of Arts andScıences üyesi. İngiltere 'de
Royal Asialic Sociely şerefüyesi ve Royal
HistoricalSociety muhabir üyesi. Boğazıçi
L'niversitesi ve A tina Üniversitesi ndenfahri
doktora unvanıaldı. Geçenydda Sırp Akademisi
serefüyeliğine se^ildi. The Ottoman Empire
I Osmanh İmparatorluğu) adlı kitabı Sırpça ve
Rusçayaçevrildi. Yunanca ve Rumencevede
çevriliyor. İnalcık. şimdide Türkçe olarak 3 ciltlik
bir Osmanlı tarihihazırlıvor.
araşürmalan yapılacaktır. İşte Türk imajı bu-
nunla değişecek, tarihimizle ilgili bir patlama
olacak. Üniversitelerde Osmanistik diye bir bilim
dalı kunılacak.
Büyük masraflar isteyen böyle bir proje için
ancak Türk Tarih Kurumu ve hükümet yardım
edebilir. Arşiv kanunu kadrosu çıkmalı, bu ko-
leksıyonlar neşredilmeli. İşte imaj meselesi böyle
halledilecektir.
Bundan altı sene önce arşivlerin tanzimi, mo-
dernleştirilmesi ve açılması konusunda Sayın
Büyükelçi ve aynı zamanda kıymetli bir tarihçi
olan İsmail Soysal'ın büyük himmetleri geçmiş-
tir. İsmail Soysal, Ortadoğu ve Balkan Araştır-
malan Vakfı'nın başmdadır. Bu kuruluşun
önemi gayet açık. Bilhassa SSCB'nin çöküşün-
den sonra, daima etimia kolumuzu bağlayan
şimalden gelen tehdit ortadan kalkınca, Türkiye
dünyada birdenbire genişledi. Dünyada bir faali-
yet sahası, birdenbire Türkiye'ye dönük bir alaka
başladı. Ortadoğu ve Balkan Araştırmalan Vak-
fı, gerek Yakındoğu'da, gerek Balkanlar'da ve
Orta Asya'da bizim ilişkilerimizi bilimsel bakım-
dan ve arşiv vesikalannı kullanarak neşrlyat
yapacak mühim bir merkez oluşturma çabası
içindedir.
Biitçe sorunu
Tabii Türk Tarih Kurumu aynı şekilde calış-
maktadır. Fakat başka bir kuruluş vardır. O da
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'dür. 30 se-
nelik bir gecmişi var. Fakat Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü bizde dış Türklerle ilgilenen
yegai:e kuruluştur. Ama bu kuruluş hiçbir za-
man gelişemedi. Sebebi de her defasında her yıl,
buraya verilecek bütçeyi almak bir mesele olmuş-
tur. imkânlan çok dardır. Bugün Özbekistan,
Tükmenistan, Kazakistan'la sıkı münasebetler
kurmak istiyoruz, ama bir şey bilmiyoruz. Bun-
iann sosyal durumlan, ekonomik potansıyellen,
bizimle kültür ilişkileri bugünkü dil-kültür du-
rumlan nedir? Bir yeri bilmeden adım atamazsı»
nız. Karanlığa adım atamazsınız. önce bilmek
lazımdır.
Bizim Güneydoğu meselesi de aynı. Mesela
1960'ta 27 Mayıs'tan sonra bir Güneydoğu Ens-
titüsü kurulması teklifı yapıldı. Bunun kanunu o
zaman kurucu meclise verildi, fakat mukave-
metle karşılaştı.
Türk KüJtürünü Araştırma Enstitüsü Kuzey
Irak Türkleriyle, Balkan Türkleriyle, Orta Asya
Prof. Dr. Halil fnalcık, Türkiye'nin imajı konusunda Leyla Tavşanoğlu'nun sorulannı yanıtladı. (Fotoğraf: ALİ ÖZ)
di. Geçen hafta incelediğim Kocaeli VUayeti'nin
Tahrir Defteri bin sayfayı aşan bir cilttir. Macar-
lar bu defterlerin önemini anlamışlar. Kendi
tarihleri için buraya gönderdikleri Macar-Türk
kültürmünasebetleri için heyetlerin gelişinden is-
tifade ederek bu defterleri almışlar, Macarcaya
tercüme etmişlerdir. Osmanlı devrindeki bütün
Macaristan'ın bir tablosu çıkmıştır.
Standart, ilmi metotlara göre Türkiye'nin, bü-
tün Türk vilayetlerine ait bu tahrir defterlerini
sistematik, belli bir devre ait defterlerini yayınla-
mayı düşünüyorum.
16'na yüzyılda, Kanuni devrinde bizim bütün
vilayetlerimizin tahriri vardır. Demek ki Kanuni
devrinde Türkiye'nin bir kesiüni elde etmiş olu-
yoruz.
Bu defterlerin neşrini birçok vesilelerle Türk
Tarih Kurumu'na teklif ettim. Bugün Türkiye ne
kadar ilerlemiştir? Dört yüz sene önce buğday,
tahıl üretimini bugün ne yapıyoruz? Türkiye'nin
bugünkü başanlannın ilerilik derecesini görebıl-
mek için dört yüz sene önceki bu defterlere
eğilmek lazım. Bu projeyi kabul ettiremedim.
Yirmi senedir Türk Tarih Kurumu'na götür-
düm, arşive götürdüm. Fakat şimdi tsmet Bi-
rand'la kısa yoldan bu projeyi gerçekleştirmek
için kararlar aldık. İnşallah bu defa yürüyecektir.
Birand dedi ki: Bu defterlerin önce faksimile neş-
rini yapalım. Ondan sonra her eyalete ait defter-
leri tarutan, içindeki terimleri izah eden ve bütün
yer adlannı gösteren endeksler, cetveller hazırla-
nır.
Başka bir koleksiyon da vardır. 260'ın üzerin-
de defter. Bu koleksiyon Divan-ı Hümayun'da,
yani hükümet toplanülarında verilen kararlann
kopyasıdır, zabıtlandır. Yani Osmanlı devietinin
bütün hayatı, bütün aldığı tedbirler bu defterler-
dedir. Bundan 30 sene önce yine Türk Tarih
Kurumu'na dedim ki bu defterlerin faksimile
neşrine başlayalım. Bu defterler 15-20 sene içinde
ortaya çıkar ve bütün Osmanlı Imparatorluğu'-
nun tarihi otantik kaynaklara göre bütün dünya
araştırmaalanna sunulmuş olur. Bunun neticesi
ne olacak bakalım? Tabii bu çok kıymetli kolek-
siyonu bütün dünya üniversiteleri, kütüphaneler
alacaktır. Bunlara dayarularak birçok doktora
Türkleriyle, Kınm Türkleriyle uğraşan araşUrma
projeleri yapan bir kuruluş. Fakat o kadar Pan-
türkist damgası altında ki bir türlü gelişemedi.
Bütçesi her sene güçlükle alınıyordu. Bugün dış
Türklükle sıkı temasa geçmek istediğımız zaman
karanhk içindeyiz. Mesela Özbek diliyle Anado-
lu Türkçesi arasındaki farklar nedir? Anlaşma
imkânlan nedir? özbekistan'da dini şartlar nedir?
Kültür şartlan nedir? Bir memleketi tanımadan
oraya gidip faaliyette bulunma imkâm yoktur.
Bunu bize öğretecek Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü'ydü. İhmal edildi.
^ • ^ ^ ^ B Türkiye, ABD 'de bilimsel açıdan nasıl
algüanıyor?
İNALCIK - ABD'de bir milyon insan Türkle-
ri, Türk tarihini, Türk gerçeklerini küçültmek,
ters yorum yapmak için seferberdir. Bu bir mil-
yon kişi kimlerdir? Maalesef vaktiyle azınlık
olarak bu memlekette himaye ettiğiıniz insanlar-
dır. Orada, medyada bile Türkiye lehinde bir
beyanda bulunmak güçleşmiştir. Çünkü bir
medya, bir televizyon kanali Türkler lehinde bir
şey söyleyince bu, geb'rin azalmasına sebep olur.
Neden? Çünkü hemen arkasından ABD'de olan
bizim eskı azınlıklar mektupla, telefonla burayı
bombardıman etmektedirler. Bunlar gerek
Rumlar gerekse Ermenilerdir. Medya, televiz-
yonlar bu azmlıklardan korkar duruma gelmiş-
lerdir. Sayın Özal başbakanlığı sırasında
ABD'ye geldi. Reagan'la televizyonda gördüm.
Yan yana oturuyorlar. Televizyon spikeri Rea-
gan'ın yanındakinin kim olduğunu söylemedi.
Türkiye aleyhinde her fırşatta propaganda ya- '
pıhyor. Ve bu öyle yaygın bir propagandadır ki...
Mesela film yapıyorlar; Geceyansı Ekspresi diye.
Bizim Türkiye aleyhinde en menfı propagandayı
yapan fılmdir. 'Turkish Prison' (Türk Cezaevi)
artık günlük konuşma diline girmiştir. SıkıntıL
bir yer olunca Turkish Prison' diyorlar. O kadar
etkilemiştir. Bugün azınlıklar Türkiye'yi kötüle-
mek için yeni filmler yapıyorlar. Türk turizmini
öldürmek için film yapıyorlar. Böyle seferber ol-
muş bir düşman cephesi var karşımızda. Bu,
bizim açık düşmanlanrruzdan daha korkunç as-
lında. Bir milyon insan mütemadiyen seferber
haldedir.
Fakat ABD'de kullanabileceğirniz bir aydınlık
nokta var. Bunlar üniversiteler, bilim müessese-
leri. Çünkü üniversiteler objektif bilimin, araştır-
manın, gerçeğin karargâhıdır. Ama maalesef bu
bir milyon insanın oluşturduğu husumet cephesi-
nin baskısıyla birçok yerde Türk etütleri çök-
müştür.
WKKKKt^MTürkiye nin önünde çeşitlisorunlar var.
Öncelikle de Kürt sorunu ve Ermeni sorunu gittik-
çe tırmanıyor. Sizin bir sözünüz vardır. Avrupa
19'uncu yüzyılda da Türkiye için aynı senaryoyu
hazırlamıştı diye...
İNALCIK - Ben bir tarihçi olarak bugünkü
çalkantılan, Almanya'nın çıkışmı takip ederken
daima tarihi hatırlanm. Biz memleketimizde
maalesef tarih bilmiyoruz. 19'uncu yüzyılda Os-
manlı İmparatorluğu için senaryo şuydu:
Osmanlı devlet adamlan çok şuurlu, çok kıymet-
li insanlardı. Gayrimüslimlere kanun önünde
tam eşitlik vermışlerdı. Fakat A\rupa yıne bizi
Rusya karşısında 1877'deyalnızbıraktı. 1893fe-
laketinde Balkanlar'da yüz binlerce insan yerin-
den atıldı. Ondan sonra Abdülhamit devri
başladı. Biz Panislamizme döndük. Avrupa'dan
ihanet görmüştük.
19'uncu yüzyılda Osmanlı imparatorluğu dö-
neminde, Balkanlar'ın dışında, Odesa'da, Bük-
reş'te, Viyana'da, Bulgar, Sırp, Yunan komiteleri •
kurulurdu. Bunlar Bulgaristan'ın bağımsızhğı,
Yunanistan'ın genişlemesi için terör gruplanydı.
Terör bizim tarihimizde çok eskidir. Buna komi-
taalık denirdi. Bu komitaalar, Rusyadan,
Odesa'dan gelirler, smırlardan sızarlar Türk kı-
yafetinde Bulgar köylerini yakarlar, terör yapar-
lardı. Ondan sonra Türkler, Bulgar köylerini ;
basıyor' diye bütün dünya basınında haberler çı-
kardı. Avrupa'da Türkler geldiler. kaç yüzyıldır
Hıristiyanlan ezdiler propagandası yapılırdı. \
Sonra büyük devletler. kunılacak Bulgaristan'ı
kendilerine borçlu bir devlet olarak haarlamak
için onunla yakından ilgilendiler. Avusturya, <
Fransa ve Ingiltere. Bulgarlara sahip cıkarlar..: H
Osmanb hükümetine notalar gönderirler... "tm- -I
ha ediyorsunuz, millete karşı katliam yapıyorsu- :
nuz' diye. Büyük devletler arasında bir rekabet \
halini aldı bu. Birde konferans fıkri ortaya atıldı.
'Büyük devletler bir araya gelsin, Osmanlı İmpa- '
ratorluğu'nun Bulgar meselesi hakkında, katli- i
amlar hakkında hüküm versin" dediler. Bu
senaryo vardı.
Osmanlı'ya ültimatom •
Sonra büyük devletler bir araya geldiler. Re- t
form yapın, diye ültimatom verdiler. Bulgaris- '.
tan'a özerklik verilmesini istediler. Bulgar |
Prensliği Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı oto- j
nom bir prenslik olarak 1878'de kuruldu. Bunu j
Muhtar Rumeli Şarki Vilayeti diye kurdular. !
Meriç Vadisi Türk... Aradan üç beş sene geçme- !
di, kuzeydeki Bulgar Prensliği'ne bu söylediğim \
komitaalar tekrar sızdılar ve orada isyan çıkar- •
dılar. İsyan çıkınca yıne büyük devletler toplan- '•
dı. Bizim savaşacak halimiz yoktu. Büyük ;
devletler baskı yapülar ve biz Meriç Vadisi'ndeki
bu Türklüğü kaybettik. 1908 ihtilali çıkınca iç :
kargaşaüklanmız da onlara yardım etti maalesef.
Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti ve aynldı. Ba- •
kın, senaryo bu. \
Bu senaryo bugün de büyük devletler tarafın- !
dan kullanılmaktadır. Biz, her şeyden önce ;
Osmanh devleti değiliz. Biz Atatürk'ün büyük in- ;
kılabıyla Avrupalı bir devlet olmak için laisizmi '
kabul ettik. I
Bugün Avrupa, 19'uncu yüzyılda aynı Osman- \
lı devletine uyguladığı yöntemleri uygulamakta- :
dır. İç meselelerimizi sömürerek üzerimizde !
vesayet kurmaya çalışmaktadır. Maalesef eko-
nomimiz tamamen bağımsız değildir. Ordumuz-
la, silahlanmızla dışanya bağımlıyız. İç uyanışla.
şuurla, kendimiz kuvvetli olmadıkça dışandaki
her zaman zaaflanmızdan istifade etmeye, vesa-
yet altında tutmaya çahşacakür. Baü'yla işbirliğj
yapmak zorundayız, ama bu hakikatleri de bile-
lim.
IS BILENIN
PİAR GALLUP'un araştırmasına göre Politik ve Ekonomik
Bülten, işadamları ve üst düzey yöneticilerin düzenli olarak
okuduğu haftalık ekonomi gazeteleri arasında birinci sırada.
iz
I Yeni Rehber Dergi eki ile borsaya en yakın
haftalık yayın,
I içinde yer aldığınız iş dünyasıyla ilgili bilmeni
gereken her şey, Politik ve Ekonomik Bülten ile
Yeni Rehber Dergi de
f Caddesi, Eryılmaz Çikmaz. No: 13 / 34340 Cağaloğiu - İSTANBUL
Td: 513 36 11 - 527 39 93 - 511 70 72 / 6 hot - Fenc: 511 94 39
A.Ö.D. TEVFİK
FİKRET EĞtltM
VAKFTNDAN
Kurucusu bulunduğumuz Ankara ve Izmir özel Tevfik Fik-
ret liselerine 1992-1993 öğretim yılı için aşağıda belirtilen
branşlarda öğretmen alınacaktır.
Ankara T.F. Lisesi'ne
• Sosyal Bilgiler <
• Fransızca <
4
Izmir T.F.Lisesi'ne
• Sosyal Bilgiler
• Matematik
» Fen Bilgisi
» Fransızca
» Felsefe Grubu
* Bilgisayar
• lngilizce
Matematik ve fen dersleri öğretmenlerinin bu dersı > uı u-
tecek derecede Fransızca bilmeleri esastır.
Isteklilerin aşağıda adresleri yazılı okul müdürlüklerine 25
Mayıs 1992 günü akşamına kadar şahsen müracaat ederek bu-
ralardan alacaklan iş isteme formlarını doldurmalan gerek-
mektedir.
Daha fazla bilgi okullardan alınabilir.
ANKARA'da: Dikmen Caddesi, Bakanhklar/Ankara
tZMİR'de: Cumhuriyet Bulvarı No.154 Alsancak/lZMlR
İLAN
BİGA İCRA MÜDÜRLÜĞC'NDEN İLANEN
TEBLİGAT
DosyaNo: 1990 489
Alacaklı: Emine Topçu. Sığırcık Köyü - Biga
Vekilı: A\. Mehmet Ali Başeğmez - Biga
Borçlular: 1 - Cenpz Aydın- Yünsan Sokak No: 13 - Biga
2- Hasan Aydın - Aynı adres
3- Gönül Aydın - Aynı adres
llamı veren mahkeme vc ilamın tarih ve numarası: Biga Asliye Hukuk
Mahkemesinin 1983 47-983 461
karar sayılı ilamı.
Talebin neden ıbaret olduğu: Mahkeme karan gereğince duvann yıktı-
nlarak müdahalenin önlenmesı.
Alacaklı Emıne Topçu Vekili Av. Mehmet Alı Başeğmezın borçlular
Cengiz Aydın, Hasan Aydın ve Gönül Ajdın alevhine >apmış olduğu icra
takibi sırdsında:
Borçlular adına gönderilen ıcra emri bila tebliğ gen dönmüş, tebhgata
verilen meşruhatta adreste ikamet etmedığı belırtilmiştır.
Bunun üzerine yapılan zabıta araştırmasında adreslen bulunamamıs^
tır.
Borçlulann açık adreslen bellı olmadığından bahısle 7201 sayılı Teblı-
gat Kanunu'nun 28 ve 29 maddelen gereğince ışbu icra emnnin ilanen
tebliğıne karar venlmıstır.
Işbu icra emrinın gazetede neşrinden itibaren 22 gün içinde tahliye \e
teslım etmenız. bu müddel içinde tahliye ve teslım etmezsenız tetkık'mer-
cıınden veya ait olduğu mahkemeden >ahut Yargıta>"dan ıcramn gen
bırakılmasına daır bir karar getırmezsenız İcra Iflas Kanununun 24 ve
26. maddelen gereğince ılam hukmünün zorla ıcra olunacağı teslımıne
hukmolunan mal yedmızde bulunmazsa ılamda yazılı değerin alınacağı.
bu değer ödenmedığı takdırde aynca ıcra emn leblığıne hacet kalmaksızın
hacız >olu ile icra olunacağı. ıhtaren ıcra emnnın yerine kaım olmak üzere
ilanen tebliğ olunur. 19.3.1992
Basın: 47325