15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 Şubat 1992 Cumhuriyet 15 KlŞLALfNIN KONUĞU EMRE KöNGAR Kurultay, tabanı temsiletmiyor Toplumbilimci Prof. E«Tt KMPF, 1970'li yılların sonlannda Ecevit'in danışmanları arasındaydı. YÖK sonra- sında, Doğramacı'yı protesto ederek üniversiteden ayrıldı. Kamuoyu yoklamaları yapan KAMAR'ı kurdu ve uzun süre yönetti. Son seçimlerde SHP listesinden Istanbul'da aday oldu. Son kurultay sırasında Türkiye dı- şında olduğu halde en çok oy toplayanlar arasında yer aldı ve parti meclisine seçildi. Türkiye'nin toplumsal yapısı ve kültürle ilgili çok sayıda yapıt olan Kongar, kurultayın değerlendirilmesi ve SHP'nin yeni baştan yapılanmasıyla iigili düşüncelerini yazarımız Prof. MMtt T I M P Kiflafya anlattı. KIŞLAL1: Artık -bir anUtmda- siyasetin mut- fağuıdasııuz. Dışardan görükn ile içerisi arasın- da negibifarklar var? KONGAR: Benim değil, ama halkın dışar- dan gördükleri ile içer- de olup bitenler arasın- da fark var. O da, Türkiye'de siyasetin, adı "delege" olan siya- set aracılannın elinde bulunduğu. Bu aracılar kesimi, eğer partinin yapısı iyi kurulamamış- sa, toplumun genel eği- limlerini iyi yansıtamı- yor. Antalya'da 100 liraya üretilen bir por- takalı, tstanbul'da 10 bin liraya yemek gibi bir durum. Partilerin yapısına, kamuoyuna egemen olan eğilimler değil, siyasi aracılann düşünceleri, menfaatle- ri, kişisel özellikleri ege- men oluyor. KIŞLAL1: Kurukay belki hûkümet ortakbğt- nı kurtarth; amapartiiçi sorun sürüyor. Bu yo- rumyanbsmı? KONGAR: Yanlış değil, ama eksik. Bir defa ortada parti yok. Olmayan bir şeyin sorununa çözüm getirilemez. KIŞLAL1: Yani SHP'nin btürti bir toplumsal tabanı, bu tabana uygun bir örgüt yapısı ve bu tabanın sorunlannı yansıtan birideolojisiyok muTOnu mu söylemek istiyorsu- nuz? KONGAR: Taban, tavan ve ideoloji örgütte birleşir. Ama örgüt yok. örgütü kuracağız. Orgütü kurmak için tutarlı bir ideoloji oluşturacağız. Eğer buna uygun bir li- derlik yapısı olmadığını görürsek gerekli önlemleri alaca- ğız- KIŞLALI: Kurultayda değisen tek şey parti mecb'si oldu. Sizin de içinde yer aldığınız bu PM, tüm bu sorunlann al- tından kalkacak bir yapıda nu? KONGAR: Bugünkü PM'yi kişi bazında irdelersek.. Türkiye'de bana verin bu 44 kişiyi, isterseniz size çok ba- şanlı bir üniversite kurayım; isterseniz çok kârlı bir hol- ding kurayım; isterseniz çok tutarlı, çok güzel bir parti kurayım. Kanımca Türkiye'deki bilimsel, siyasal biri- kimin kaymak tabakasını temsil eden arkadaşlar bugün- kü PM'ye seçılmişlerdir. Bu PM'nin, SHP'nin saptınlmış gündemindeki tartışmaları aşacağına inanıyorum. KIŞLALI: Partinin sakip olduğu en iyi değerleringirdiğini düşündüğünûz PM için iyimser bir tablo çizdiniz, Partinin asıl vitrini olan kükümet kanadı için de aynı seyleri söyle- yebilir misiniz? KONGAR: Hükümetteki kalite sorununu, parti olama- mış bir SHP'nin saptınlmış gündemindeki sorunlardan tabıi ayırt edemiyorum. Hükümeti oluştururken parti içi dengeleri dikkate almamak çok safdillik olur. "Ben en iyi kadrolarla bir hükümet kurayım" dediğiniz anda, bu ta- nıma, karşı hizipteki adamların bir bölümü de girer. Siz de parti ıçındeki kargaşayı hükümete yansıtmış olursu- nuz. Bir de politik olarak intihar edersiniz. KIŞLALI: SO- ^ - ^ — — — — — — ^ — — DEP'ten bu yana neredeyse 9 yıl geçti. Ve Sayın Erdal İnönü hâlâ delegelerin yan- sının desteğine sakip değil. Bu durum doğal sa- yılabilir mi, süre- bilir mi? —^-^ KONGAR: 1027 kişilik kurultay, parti kamuoyunu ve partıye oy vermiş 5 milyon seçmeni temsil etmiyor. Çı- karcılıkla, hizıpçilıkle, bölgecilikle oluşmuş bir yapı bu. Son kurultaylar da, hep aynı kişilerle yapıhyor. Delege yapısı sağiam olmayan ve değişmeyen bir kurultaya, de- ğişmeyen bir sorunu götürüyorsunuz. Sonuç tabii hep aynı olacaktır. KIŞLALI: tnönû ve Baykal, iki değişik lider tipi olusturu- yor. Türkiye ve SHP kosuUannda, sizce hangisigeçerli? KONGAR: Bir kere aralannda ideolojik fark yok. Ama ikisinin de çok farklı liderlik portreleri çizdikleri doğnı. Erdal înönü, demokratik bir lider imajı çiziyor. Eşler arasında birinci bir liderlik. Böyle bir lider, kriz anlan dahil, her grubun demokratik olarak aldığı kararlann uygulayıcısıdır. Sözünde keramet bulunan, kurtancı olan bir insan değildir. Sayın Baykal, daha yol gösterici, daha otoriter, kurtancı rolündeki aktif bir liderliği temsil ediyor. Şimdi Türk toplumu ve SHP açısmdan, bu lider- liklerden hangisi daha yararlı, hangisi daha geçerli? Bana sorarsanız, geçerli olan Baykal'ın, yararlı olan Inönü'- nün liderliğidir. Türkiye'de olmayan demokrasinin geliş- mesi için demokratik liderlik yararlıdır. Türk halkı, kur- tana imajlardan kurtanlmalıdır. Ama Türkiye'nin sorunu da SHP'nin sorunu da liderlik değil, umut soru- nudur. KIŞLALI: Peki."umut"yaratma işlevinin üderle bir bağ- lantıstyok muîÖrneğin CHP'nin ideolojisiniyenüemesin- de, kitlekre heyecan yaratıcı bir biçimde aktarmasmda ve souuçta oylarınıyüzde 40'ın üzerine çıkarmasında Ecevit'- in rolüyok muyau? 20 Ekim seçimlerinde,partiler arasut- daki ideolojik farkhhklar azahrken benzerler arasında seçim yapanlann yüzde 35 oranında liderden etkilendiğini ortaya koyan arastırmalaryanıayor mu? KONGAR: Doğnı. Tavuk mu, yumurta mı hikâyesi baş- lıyor. Tabanı, ıdeolojisi, örgütü olan bir parti mi lideri üretecek, yoksa bizim atayacağunız lider mi bunlan oluş- turacak? Toplumda yeni fıkirler oluşur. Bu yeni fıkirleri savunan insanlar vardır. Bunlar sendikalarda, dernekler- de, partilerde örgütlenmeye başlarlar. O süreç içinde or- taya çıkan liderler, hem ideolojileri daha süzülmüş hale getirirler, hem tabanı daha örgütlü hale getirirler hem de kendi aralannda mücadele ederler. Bu ınsanlarla daha iyi diyalog kurabilen, özlemleri daha iyi formüle edebilen ve aktarabılen liderliği ahr. Bızde lider, demokrasi yeterince 1027 kişilik kurultay, parti kamuoyunu ve partiye oy vermiş 5 milyon seçmeni temsil etmiyor. Çıkarcılıkla, hizipçilikle, bölgecilikle oluşmuş bir yapı bu. Son kurultaylar da hep aynı kişilerle yapüıyor. Delege yapısı sağiam olmayan ve değişmeyen bir kurultaya, değişmeyen bir sorunu götürüyorsunuz. Sonuç tabii hep aynı olacaktır. gelişemediğı, gelişen demokrasi askeri müdahalelerle bu- dandığı, demokrasinin ve siyasal partilerin işleyışine ya- sal engeller getinldiği için doğal biçimde oluşamıyor. KIŞLALI: Siz sadece örgütyapısının nfirdan baslayarak ele aanmasından yana değilsiniz; aynı zamanda ideoloji- nindeyeniden oluşturulmasııu savunuyorsunuz- Bu "yeni" ideolojinin temel öğeleri neler olmahdır? KONGAR: önümüzdeki dönemde, sosyal demokrat ideolojinin ekonomi politikasının bir tek sloganı olmalı, o da verimlilik. KİT'ler satılsın mı; devletçilik oku kalk- sın mı, kalsın mı? Bunlann hiç anlamı yoktur. Anlamı olan, hangi yapının en verimli üretimi sağlayacağıdır. Bu, bir. tkincisi, sosyal demokrat politikalann Türkiye'yi bi- çimlendirmesindeki en önemli işlevlerden bir tanesi, siya- sal ve hukuk yapımızdır. Bunun da temelinde milli eğitim ve kültür yatar. Dolayısıyla, hukuk, milli eğitim ve kül- tür, özgür, çağdaş ve fonksiyonel olmalıdır. Hukuk yapı- mız, demokratik faaliyetlerin bütün kesimler tarafından yapılmasına ve siyasal partilerle toplumun bütün kesim- lerinin ilişkili olarak yapılmasına izin vermelidir. Sadece kültürde demokrasi değil, demokrasi kültürünün akta- nlmasını ve anlatılmasmı kastediyorum. Ve eğitimde işlevsellik. Yani eğitim alan insan, toplum- da fonksiyonel bir şey olacak.. Demek ki, ekonomide verimlilik, hukukta demokratiklik, kültürde ve eğitimde demokratiklik, demokrasi kültürü ve fonksiyonellik. Çok önemli bir alan daha var. O da sağlık, eğitim, ko- nut ve sosyal güvenlikle ilgili bir fırsat eşitliğinin bulun- ması. Herkesin insanca yaşam sınınnın üzerinde bir yaşama kavuşturulması. Ama ekonomide verimliliği art- tınnadan bunu yapmaya kalkarsanız, ekonomi çöker. KIŞLALI: Bu öğeleri tasıyan sosyaldemokrat birideoloji, 21. yüzyıhngereksinmelerini karşılayacak mı? KONGAR: 21. yüzyılda üç şey gözüküyor. Ileti- şim devrimi, ka- tılım ve tüketim toplumu. lleti- şim devrimi, rad- yo ve özellikle de televizyonun iyi kullanılmasını — — — ^ — ^ — ^ ^ — ^ ^ ^ ^ ^ ^ — gerektiriyor. Ka- tıhm ise bütün dinyada ve Türkiye'de çok ön plana çıkacak. Katıhm bir yandan demokrasiyi pekiştiri- yor, ama bir yandan da demokrasi karşıtı olan bireysel terorizmi ve toplumsal totaliteryanizmi teşvik ediyor. Çünkü her fikri ve gnıbu katılımcüığa teşvik ettiğiniz za- man, hem bireysel terör kendini daha geliştirmeye uygun ortam buluyor, hem de totaliter fıkirlerin sahipleri kendi- lerini daha rahat açıklayabiliyorlar. Tüketim toplumu, yani tüketim toplumu normlan yaygınlaşıyor. Dolayısıyla bir sosyal demokrat ideoloji- nin, kitle iletişim araçlanm çok iyi kullanması; demokra- siyi geliştirerek tüketim toplumunun insanlarda yarattığı özlemlere cevap verecek üretim verimliliğini, paylaşım adaletini getirmesi gerekiyor. Geleceğe yönelik umutlan, ancak böyle oluşturabileceğimizi düşünüyorum. KIŞLALI: Hükümetteyer almakpartililere düşünce üret- mefirsatı değil, uygulamafirsatıverir. Bir yandan hükü- mette sorumluluğu paylasırken öte yandan topluma gele- ceğeyönelik umutlar dağıtmak olanakb nu? KONGAR: Ekonomik paketi, verimlilik artışı ve bu ve- rimliliğin adil paylaşımı açısından yetersiz görüyorum. Eğitim alanında da mevcut hükümet YÖK'e teslim ol- muş gözüküyor. Hem yükseköğretim, hem de ortaöğre- tim sisteminin radikal bir biçimde değiştirilme umudunu ben bu hükümette görmüyorum. Bir de tabii, hukuki açı- dan demokratikleşme ve demokrasi kültürünün yerleşti- rilmesi açısından bugünkü hükümetin hemen hemen hiçbir şey yapmadığını ve herhangi bir şey yapıp yapma- yacağı konusunda da artık herkeste ciddi kuşkular uyan- dığını belirtmek istiyorum. KIŞLALI: SHP'nin bugün, sizin arzu ettiğiniz noktadan oldukça uzakta bulunuşunu nasüaçıkbyorsunuz? KONGAR: Bunun sorumlusu, hem bütün siyasal biri- kimleri ve partileri yok eden 12 Eylül'dür; hem zaman zaman kurtancı kahramanlar arayan toplumsal özellik- lerdir; hem politikanın çirkinlikleridir, çıkar için politika yapanlardır; hem de SHP'nin sahip olduğu sol ideoloji- deki tarihsel hastahklar ve bu arada, 12 Eylül'ün getirdiği yasal sınırlamalann, sosyal demokrat ideoloji ile toplum- sal yapı arasındaki etkileşimi engelleyen sıkıntılandır. Biz şimdi, parti olmayan bir partide, demokrasi olmayan bir toplumda, ne olduğu açık seçik tartışılamayan bir sosyal demokrat ideolojiye dayalı politika yapmaya çalı- şıyoruz. Bugünkü PM'yi kişi bazında irdelersek... Türkiye'de bana verin bu 44 kişiyi, isterseniz size çok başanlı bir üniversite kurayım; isterseniz çok kârlı bir holding kurayım; isterseniz çok tutarlı, çok güzel bir parti kurayun. Türkiye'deki bilimsel, siyasal birikimin kaymak tabakasını temsil eden arkadaşlar bugünkü PM'ye seçilmişlerdir. PİKNİK PİYALE MADRA , dent auak Sen 11 HIZLI GAZETECİ NECDETŞEN mry T NE ZAMAH /W?<AM» OOHSEM ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI \ ' Hift 1 GARFIELD JIM DA VIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ERNESTO R.GARCIA SEIJAS § ' SA4T ONBUCUfc OLDU ^ / 6H.BU RDPOSTAT 6» OUXBC?A ACV. »S- ' PIN CEdl^K SCLlPUlEJ BR AKATA <3EWÜ% iĞA, aj6ARûiNC¥, BEN ÖOBE/I GETlBVEm ÇâUŞiyORUM, ı=4Ml ZöELASTBMA. BU ÛBÛC» , SEN NE. »P»»At. BULUT BEBEK NURA Y ÇİFÇTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle