15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-19 ŞUBAT19» ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gerze'ninmaskotubalinaCENGÎZ DEMtREL (Sinop) - Gerze kıyılannda görülmesinin ardın- dan kayıplara kanşan ve önceki gün Sinop'un Demirci Köyü açıklannda yeniden ortaya çıkan beyaz balina paylaşılamıyor. Beyaz balina yeniden görüldüğü Demirci köyü mevkiinden önceki gün yaklaşık beş saatte Sinop Limanı'na getirilebildi. Ak- şam saat 19.30 sularında lunana getirüen beyaz balina, sonra kayboldu. Dün sabah saat sekiz sularında başlayan arama çalış- malan sonucunda beyaz balina eski yerin- de bulundu. Balina her türlü gayrete kar- şın Sinop Limanı'na getirilemedi. Dün yapılan çauşmalarda Uginç olaylar da meydana geldi. Sinop'da bulunan Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Ge- nel Başkanı Zafer Murat Çetimaş, Sinop Su Ürünleri oğretim görevlisi Yaşar Tarak- çı'nm çalışmalanna müdahale ederek bi- lim adamlarını şov yapmakla suçladı . Çetintaş tarafından basına verilen bildi- ride birkaç gün önce Türkiye'ye gelen Ka- nadalı çevreciler de eleştirildi. Çetintaş, Kanadaİılann Türkiye'ye gelerek dalış yap- malanna izin verilemeyeceğini söyledi. Sinop'un Demirci köyii yakınlannda bulunan beyaz balinada herhangi bir yor- gunluk belirtisine rastlanmadı. Sinop Su Urünleri Yüksek Okulu ve Sinop Tarım Müdürlüğü tarafından bulunduğu yörede korunmaya alınan beyaz balinaya günde yaklaşık olarak 40-50 kilo balık yedirilîyor. Gerze Belediye Başkanı D.Durmuş Çe- tin, beyaz balinanın, ilçelerinin adını dün- yaya tanıttığıru söyledi. Çetin, "Amblemi- mize beyaz balinayı da katacağız. Onu kimseye kaptırmayız" dedi. Gerze Belediye Başkanı Çetin, bdlinanın bulunduğu yerde balık sürüsünden beslen- diğini scnledi. Çetin,- 'Be\a2 Balinanın ka- sım ayından bu yana Karadeniz sahillerin- de olduğunu tespit ettik. Beyaz balina, Ka- radeniz halkının sevgilisi oldu. Bütün ba- lıkçılar gözü gibi bakıyor. Her balıkçı, tut- tuğu balığm bir kısmını beyaz balinaya ve- riyor. Beyaz balina artık bizle özdeşleşti" dedi. Beyaz balina nedeniyle Gerze'nin her gün çevreden gelen insanlarla dolup taştı- ğına değinen Belediye Başkanı Dr. Durmuş Çetin şöyle devam etti: "Bilindiği gibi Gerze, Karadeniz'in en büyük turistik merkezlerinden birisidir. Beyaz balina sayesinde adımız yurtdışına taştı. Artık her gün basın yayın organla- rmda Gerze'nin adı geçmeye ba$ladı. Bu beyaz balinanın sayesinde gerçekleşti. Ona çok şey borçluyuz. Bu nedenle Gerze'nin meşhur horozu olan amblemimize bir de be\az balina eklemek için çalısı\oru7." Belediye Başkanı Çetin, bu yıl 23'üncüsü yapılacak Gerze Festivali'nin beyaz balina sayesinde daha canlı ve gü- zel geçeceğini de ifade etti. Çetin, "Beyaz balinayı yttrtdışma götürmek isteyenlerin samimiyetlerinden şüphe ediyoruz. O bi- ze, biz ona ısındık. Onu kesinlikle kimse- ye vermeyiz. Inşallah 18-20 temmuz tarih- leri arasında yapacağımız festivalimizi be- yaz balinamızla hep birlikte kutlaru" dedi. Sinop Valisi Adil Yazar da beyaz bali- nanın ürkütülerek yöreden uzaklaşmaması için özel önlemler alındığını söyledi.Vali Yazar şöyle dedi: "Beyaz balinanın Kara- deniz'de kahp kalmayacağı uzmanlann ve- receği rapora göre kesinlik kazanacak. Biz sevimli balinanın Sinop açıklannda tutul- ması için başka teknelerin yaklaşmasını önleyici tedbirler aldık. Balina Valilik ve Su Urünleri Yüksek Okulu'na ait iki tek- nenin koruması altında bulunuyor." Açıkarttırmaçiçek açınca..NECATt GÜNGÖR (tstanbul) - Mev- sim kış... Gün oluyor, kar fırtınasından göz gözü görmez hallere düşüyoruz; gün oluyor ayazdan orıalık buza kesiyor! Ama, Ûsküdar Nakkaş Tepe'de ne kışın adı geçiyor, ne kardan. ayazdan eser var... Burası. İstanbul'un sayıh çiçek mezatlanndan biri. Burada gönülleri ısı- tan güzellikleriyle bin bir çeşıt yaz çiçeği, baharçiçeği ilgi bekliyor insanlardan. Her bin bir kalp serüvenini simgele- yen bitkiler, sıcak Akdeniz ikliminin ürünleri: Adana'dan, Antalya'dan Iz- mir'den yola çıkıp, İstanbul mezatlann- da alıcı buluyorlar. Adı geçen kentlerde- ki çiçek üreticileri bu mezatlan yöneten kooperatifin üyeleri. Kooperatif aracıh- ğıyla istedikleri kente gönderiyorlar çi- çeklerini. Mezat yerlennde, çiçek uz- manlan fıyat biçiyor onlara. Biçilen bu fıyatlarla, görücüye çıkmış genç kızlar gibi müşteriye çıkıyorçiçekler. Müsten- lerse, tstanbul'un çiçekçi esnafı. Çiçek fiyatlan, dükkânlann gereksinmelerine göre yükseliyor ya da düşüyor. K.âr ora- nınıysa. esnaf kendisi belirliyor. Pastel bir tablo güzellığindeki dağlale- leri, sarı, mor, beyaz krizantemler, kan kırmızısı goncalar, yaban nergisleri, ge- lin çiçeği, beyaz ustune ıurku\az halkalar duşurmuş cemali guzeller, dokunmaya kıyamayacağınız sıklamenler, ışıltılı san altın kadehleri, katmerli sümbüller- uçan bir genç kızın etekleri gibi açılan taçyapraklanyla rengârenk açclyalar, uçuk kokulu fulyalar, frezyalar, şebboy- lar, yildızçiçeği ve asil orkideler... Hepsi bu mezatta alıcı buluyor. "*" * lçinde bulunduğumuz mevsim dolayı- sıyla fiyatlan oldukça yüksek. Bu nadi- de yaratıklann, dondurucu soğuklarda üretimleri pek güç koşullarda gerçekle- şiyor. Isıtılmış seralarda özenle korunu- yorlar. Dolayısıyla hem üreticiye hem çiçekçi esnafına hem de tüketicisine pa- halıya mal oluyor nazeninler... Kooperatif yöneticisi Hamza Yıldız- dan aldığımız bilgjye göre günde ortala- ma dört yüz "parça" çiçek satıhyor bu mezatta "parça" dedikleri, çiçek amba- Saj kaplan. Her kapta ise yaklaşık üç yüz adet çiçek bulunuyor. Kimi çiçekleri yılın dört mevsiminde bulmak mümkün. Sözgelimi gül, karan- fıl, kasımpatılar böyle. Glayöller, yılın sekiz ayında ortalıkta arzı endam edi- yor. Lale, anemon, frezya ise sonbahar ve kış aylannm çiçekleri. Agapantus de- nilen dilberi, yalnızca yılda bir ay, 1 tem- muzla 30 temmuz arasında görmek mümkün... En az göriinen çiçekse müge! Ancak ve ancak, yılda bir gün ortaya çı- kıyor! Saksı çiçekleri, ağustosla eylül Çiçek mezatlannın ve piyasanın en pahalı çiçeği orkidenin bir dalı 120 bin lira. (Fotoğraf: KAYIH AN GÜVEN) arasında yüzlerini gösteriyor. Nergislere gelınce, onlar da nisan ayının kraliçeleri! Türkiyede çiçek piyasası, ekonomik ve politik dalgalanmalarla yakından il- gili. Sözgelimi hükümetin yayımladığı tasarruf genelgesi, çiçekçilik sektörünü bir anda altüst edebiliyor! Ekonomik sı- kıntı çekilen dönemlerde, resmi ya da özel kuruluşlar, ilk elde çiçek gönder- mekten kaçınıyorlar. Bir de "Papatya- lar" ya da "Eğitim Vakfı" gibi kuruluş- lann çiçekçiliği olumsuz yönde etkiledi- ğini ileri sürüyor Hamza Yıldız. "örne- ğin" diyor Yıldız, "Vehbi Koç televizyo- na çıkıp da çiçek yerine Eğitim Vakfı çelenklerini tavsiye edince, bu bize önemli ölçüde darbe vuruyor! Evet, Eği- tim Vakfı öğrenci okutuyor, doğru. Ama üreticisinden esnafına kadar en az yüz bin ailenin, on binlerce çocuk okut- makta olduklannı da unutmayalım! Çi- çekle ilgili olarak töplumu yönlendiren demeç sahiplerinin bıraz daha dikkatli davranmalannı bekliyoruz. Çiçek, insan yaşamında bir lüks değildir. Çiçekten her vazgeçişimiz, geçimini buradan sağ- layan aiklerin yaşamını doğrudan etkili- yor. Zaıen gündelik yaşamdaki pahalı- lık, halkı, bir bardağa bir demet menek- şe koyup seyretme zevkinden uzak tutuyor. Ote yandan, 1972'de, iki buçuk karanfıl parasıyla bir kilo plastik sera örtüsü alınırken; aynı ölçüde plastik ör- tü bugün on karanfil parasına ancak alı- nabiliyor!" 1991 "in çiçekçilik açısından "kambur- lu bir yol" olduğunu da vurgulayan Hamza Yıldız; "Bütün olumsuz koşulla- ra karşın 45 milyar 500 milyonluk bir ciro gerçekleştirdik!" diye ekliyor. Biz, genel müdür odasında bu bilgileri alırken mezat salonunda günün en pa- halı çiçeği satıhyor. Orkideler! Her dalı yüz yirmi bin lira! Bütün mevsimlerin en nadide çiçeği! Artık tüketicisine kaç lira- ya mal olacak, orasını tann bilir! Orki- delenn ateş pahasına gitmesi hem az bulunur oluşlanndan hem de dayanıkh olmalanndan ötürü. Yılların yıprata- madığı yosmajar gibi geçip giden zama- na boyun eğmiyor orkideler; en az bir ay boyunca tazeliklerinden, çekiciliklerin- den bir şey yitirmiyorlar. Orkideler, evet, ateşin aşk simgeleri! Antalya Havaalanı kaıgo binasındaki düzenlemeye, 36J sı yabana, 176 fırma katılıyor Uluslararası çiçekçilik fııanCUMHURİYET (Antalya) - Sera / Florantalya '92 Çiçekçilik Fua- rı'mn 3!sü bugün başlıyor. Beş gün sürecek fuar boyunca, ticari görüşmelerin yanı sıra, çiçekçilik panelleri de yapılacak. Çiçek İhracatçıları Derneği Bakanı Dr. Savaş Titiz, çiçek ihracmda büyük sorun- ların olduğunu, THY'nin gerekli desteği vermediğini söyledi. Antalya bölgesinde ekim 91*den bu- güne kadar 60 milyon dal çiçek üretimi- nin gerçekleştığini söyledi. Dr. Titız. THY'nin ıhraç edilen çiçeğin yüzde 30"- unu taşıdığını. geri kalanını çiçek üreti- cileri tarafından kurulan Antalya Kareo AŞ"nin yaptığını belirtti. Titiz. "Bir kilogram çiçeğin nakliyesi bize 1.30 S"a mal oluyor. Yani bir dal çi- çeği 210-220 TL"\e götürüyoruz. Bu. büyük bir rakam. Aynı şekilde İsrail de Avrupa pazanna giriyor. ancak orada devletin sübvansiyonu ile birlikte bir ki- logram çiçeği 0.63 S"a taşıyor. Nisan mayıs aylarında çiçeğin bollaştığı dö- nemde Türkiye'nin çiçek satabilme ola- nağı sıfıra ıner" dedi. Doğu Bloku ûlketefi iyi pazar Antalya bölgesinde I300donümalan- da çiçek üreiimi yapılıyor. Türki\e"nin çiçek üretiminin yüzde 87'sini karşıla- yan Antal>a bölgesinde ağırlıklı olarak nakliye sorununun bulunduğunu belir- ten Dr. Savaş Titiz. kiraladıkları uçakla haftada 1 >a da 2 uçak kaldırarak Londra"\a gönderdıklerini söyledi. Do- ğu Bloku ülkelerin çiçek ihracatı bakı- mından i>i bir pazar olacağını da söyle- yen Titiz. "Exımbank'tan kredi alabil- me olanağı yok. Ancak biz Türkive olarak geç kalıyoruz. Çünkü İspanya, İtalyagibi ülkelerÇekoslovakya. Polon- ya gibi ülkelere ihracat yapmaya başla- dılar bile" diye konuştu. 19-23 şubat tarihleri arasında açık ka- lacak olan Sera, Florantalya '92 fuarın- da ticari görüşmelerin >anı sıra konula- nn bilimsel bir platformda tartışılacağı sebzecilik \e çiçekçilik panelleri yapıla- cak. 20 şubat tarihinde Özel İdare Kongre Salonunda yapılacak olan panel- de "Örtu altı Sebze Üreticilerinin Üretim \e Pazarlama Sorunlan" ile "Türk Çiçek- liği Nereye Gitmeli?" konulan tartışılacak. KIŞ ETKİSİNİ ARTTIRDI - Marmaranm doğusu, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Akdeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yeniden yağışlı hava kütlesinin etkisin* girdi. Muş'un merkeze bağlı Kayalısu köyünde ormana \ap- rak toplamak için giden 7 kişinin üzerine çığ düştü. Olayda Ferhan Esen ile Söy- lemez Yerlikaya hayatlarını kaybettiler. Istanbul'da önceki akşam başlayan şiddetli yağış ve rüzgâr kentte y aşamı olumsuz etkiledi. Beytüşşebap'ın çevre il ve ilçelerle ulaşamını sağlayan Uludere-Beytüşşebap arasındaki 40 kilometre- lik \olun ulaşıma açılma çalışmalan, Karayoüan ve Koy Hizmetleri ekiplerince yoğun bir şekilde sürdiirülüyor. Şırnak'ın Görmeç Köyünde vejandarma karako- lunda 64'ü asker 86 kişinin ölümüne yol açan çığın altındaki son askerin de cesedi dün çıkarıldı. Bölgede şiddetli kış şartlarını en ağır şekilde yaşayan Hakkâri'de karkalınlığı yeryerbeşmetreyeulaştı. (Fotoğraf: ALİ SEVMİŞ) ÜÜGÜNÜN NOTLARI OSMAN ULAGAY Dfinya İyiye mî Gidiyor, Kötûye mi? "Y eni dünya düzeni" nin dil- lerden düşmediği şu gün- lerde aslında sorulması gereken bir soru var: Dün- ya iyiye mi gidiyor, kötüye mi? "Soğuk savaş "ın sona ermiş olması; dev boyutlara varmış olan savunma harcamalarının giderek azalacağı, in- sanların refahını artırma çabalarına daha fazla kaynak ayrılacağı beklenti- sinin gündemde olması; insan hakları- nı hafife alan totaliter rejimlerin yerleri- ni demokratik rejimlere bırakmakta olması, hep olumlu çağrışımlar yapan gelişmeler. Bu gelişmelere bakarak en azından orta vadede daha güzel bir dünyayı düşlemek mümkün. öte yandan ilkel bir kavmiyetçiliğin ve ırkçılığın hortlamakta olduğunu dü- şündüren gelişmeler var. Eski dünya- nın yeni siyasal haritası belirlenirken herhalde hayli çalkantılı ve istikrarsız bir dönemden geçilecek. Eski dünya- nın odak noktasındaki Türkiye de bu gelişmelerden uzak kalamayacak. "Yeni dünya düzeni"nin kurulması, orta ve uzun vadede daha güzel bir dünyayı gündeme getirebilecek, ancak kısa vadede gerek ekonomik gerekse siyasal alanda yeniden yapılanmanın ciddi sancılarının yaşanması kaçınıl- maz görünüyor. "Savaş ekonomisi"- nden "banş ekonomisi"ne geçişin bedeli, komuta ekonomilerinden piya- sa ekonomilerine geçişin sancıları, kapalı siyasal sistemlerden açık siya- sal sistemlere geçişin çalkantıları, peş peşe ve iç içe gündeme gelecek; çö- zümlenmesi gereken yeni sorunlar, yeni çelişkiler ortaya çıkacak. "Resesyon" dalgası dünyaya yayılıyor Şimdiden gündeme gelmiş bulunan en önemli olumsuz gelişmelerden biri, giderek yayılmakta olan ekonomik dur- gunluk ya da "resesyon" dalgası. Son veriler Almanya'nın öa"resesyon" sü- recine girmekte olduğunu gösteriyor. Japon ekonomisindeki ciddi yavaşla- manın da kendi ölçüleri içinde durgun- luk sayılması gerekiyor. Japon ekono- misinin gelişme hızının 1973 petrol şokundan bu yana en düşük düzeye inebileceği belirtiliyor. Bir buçuk yıldan beri resesyon "dan çıkamayan ABD ekonomisinin ne zaman yeniden büyü- me sürecine geçeceği ise tam olarak kestirilemiyor. Dünya ekonomisinin bu üç devinin yanı sıra başta Ingiltere ve Kanada ol- mak üzere diğer zengin sanayileşmiş ülkelerin bazılarında da "resesyon" sürüyor. İsveç ve İsviçre gibi zenginlik ve refah simgesi olarak gösterilen ül- keler de bunlar arasında yer alıyor. Ekortbmik durgunluk dalgasının gi- derek yayılması ve özellikle Almanya veJaponya'nındakervanakatılması,2. Dünya Savaşı sonrasının en geniş kap- samlı "resesyon" nun yaşanması tehli- kesini gündeme getiriyor. ABD ekono- misi durgunluğa girme belirtileri gös- terdiğinde dünyanın 2 ve 3 numaralı ekonomilerine sahip olan Japonya ve Almanyanın güçlü gelişme belirtileri göstermeleri, dünya çapmda bir dur- gunluk olasılığını azaltan bir gelişme olarak değerlendirilmiş, ekonomik ge- lişmenin senkronize olmamasının ya- rarları üzerinde durulmuştu. Ne var ki aradan geçen sürede ABD ekonomisi bir türlü beklenen gelişmeyi göstere- mezken Japonya ve Almanya'nın da hızı kesildi ve senkronize durgunluk tehlikesi büyüdü. Bu arada Doğu Avrupa'da ve eski Sovyetler Birliği'ni oluşturan ülkelerde de ciddi üretim ve gelir düşüşleri yaşa- nıyor, piyasa ekonomisine geçiş süre- cinin sancıları ülkeden ülkeye değişen ölçülerde kendini gösteriyor Bu olum- suz tablo içinde yalnızca bazı Güney- doğu Asya ülkelerinde makul sayılabi- lecek bir ekonomik büyüme temposu gözlenebiliyor. Zengin sanayileşmiş ülkelerin birço- ğunda ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanmaya başlanması bu dur- gunluk sürecinden çıkışı zorlaştıran bir etki yapıyor. Durgunluk içindeki ülkele- rin diğerlerinin pazarlarından daha fazla pay alarak durgunluktan çıkma şansları senkronize "resesyon" orta- mında bir hayli azalıyor. Dûnya somurturken Türkiye gülebilir mi? Böylesine olumsuz bir ortamda Tür- kiye'nin ihracatmı artırarak büyüme temposunu yükseltmesi şansı da azalı- yor. Türkiye ihracatının yaklaşık üçte ikisini çoğu "resesyon"dan etkilenen zengin - sanayileşmiş ülkelere yapıyor. Doğu Avrupa ve Birleşik Devletler Top- luluğu ülkelerine yapılan ihracat da hesaba katıldığında Türkiye ihracatının dörtte üçlük bölümü kapsanmış oluyor. ihracat pazarlarında ciddi durgunluk belirtilerinin yaşandığı bir ortamda, Türkiye'nin ihracatmı geliştirme şansı kısa vadede pek parlak görünmüyor. İç talebi değişik yöntemlerle pompa- layarak büyüme hızını yükseltmeye çalışmanın faturasını ise Türkiye, yük- sek enflasyonla ödemeye devam edi- yor. Eğer enflasyon cephesinde ipin ucunun tamamen elden kaçması isten- miyorsa iç talebi pompalayarak ekono- miyi canlandırma hevesine de pek kapılmamak gerekiyor. Uzun lafın kısası şu: Dünya ekonomi- siyle bütünleşme sürecindeki Türkiye, dünya ekonomisinin senkronize dur- gunluk tehdidi altında bulunduğu bir ortamda kendini dünyadan soyutlaya- rak "Dünyadan bana ne, ben ekonomi- mi canlandıracağım" deme lüksüne sahip değil. Popülist eğilimler ağır ba- sar ve bu yola girilmek istenirse ağır bir bedel ödenir, hiper enflasyona gi- den yol açılabilir. Türkiye aslında 1970- lerde, 1. petrol şoku sonrasında bunu yapmaya kalkıştı ve bedelini ağır öde- di. Şimdi Türkiye ekonomisi dünyayla çok daha bütünleşmiş durumda, dola- yısıyla bu bedelin ödenmesi çok daha kısa sürede gündeme gelebilir. Herhalde yapılması gereken şey, ucuz sloganları artık bir kenara koyup dünya ekonomisindeki gelişmeleri he- saba katan gerçekçi hedefler koymak ve bunları halka anlatarak gerçekleştir- meye çalışmak olmalı. Güzel yarınlardan umutiuyuz, ama o yarınlara varabilmek için bugünü iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Nazilli'de banka soygunu • AA (Naâlli) • Aydın'ın Nazilli ilçesinde, bir banka şubesini oyuncak tabanca ile soyduktan sonra kaçmaya çalışan bir kişi, polis tarafından yakalandı. Banka şubesine giren M.K. (17), banka personelini oyuncak tabancayla tehdit ederek etkisiz hale getirdi. Veznede bulunan yaklaşık 50 milyon lirayı aldıktan sonra yaya olarak kaçmaya başlayan soyguncu, banka personelinin aîarm zilini çalması üzerine panige kapılarak bir miktar parayı düşürdü. Genç soyguncu, ktsa süre içinde, güvenlik güçleri ve banka koruma görevlisi tarafından yakalandı. Yetkililer, adliyeye gönderilen sanığın tutuklandığmı söyledüer. Ayşe Ceyhan AVRUPA TOPLULUGU TERÎMLERİ SÖZLÜGÜ Ayse Ceyhan EUBOP/EISKE FSLLESSKABER EUROPAISCHEN GEMDNSCHAFTEN COHUNIDADES EUROPEIAS EUROPEAN COHMUNITIES COyHUNAUTES EUROPEEHNES C O M U N I T Â E U R O P E E EUROPESE GEMEENÜCHHIDPFN EYPSHIAIKSN KOINOTHTuN İngilizce ve Fransızca karşılıklarıile 1492terim Büyük Boy 530 sayfa *AFAYAYINCIUKA.Ş. BabıaliCad SıhhıyeApt. 19/8 34410Cağaloğlu Tel 526 39 80 İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle