15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 19 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA ÖRÜ14 GÖRÜŞLER A BELKI RAT BELGE Bahar Özellikle Diyarbakır'dayken, "baharda olacaklar" konusuyla karşılaştık çok yoğun bir biçimde. Olması beklenenlerle "bahar" kavramı arasında uçurumlar vardı. S on on gündür yoğun bır bıçımde Kurt sorunuyla ılgılıyım Bu daha surecek de 8 şubatta Turkıye'- ye gelen Avrupalı ve Amenkalılarla bırlıkte îs- tanbul, Dıyarbakır ve Ankara'da Turk ve Kurt, resnrı ve ga>n resmı çok çeşıtlı ınsanlarla gorüştuk Ge- çen crumartesı gunüyse, Kurt ve Turk aydınlan ve sıvıl toplam temsılcılennden yuzu aşkın bır grupla, bu soru- nun banşçı, şıddetten annmış, demokratık çozumu ıçın neler duşunülebıleceğı ve neler yapılabıleceğını tartışmak ûzers bır toplantıdaydık Butun bu gorüşmelerde, top- lantılarda şuphesız bırçok ilgınç duşunceyle karşılaştım Ama bunlann hepsınden acıl, onemlı bır konu var ortada ve o varken başka herhangı bır konu ustüne yazmak mümkün değıl özellıkle Dıyarbakır'dayken, "baharda olacaklar" ko- nusuyla karşılaştık çok yoğun bır bıçımde Olması bekle- nenlerle "bahar" kavramı arasında uçurumlar vardı Normal olarak baharda neyı beklenz 9 Havalann ısınma- ya başlamasını, kann enmesını, çevrenın yeşıllenmesını, toprağın ve ağaçlarda çıçeklenn tomurcuklanmasmı Ama Doğu'da 1992 bahannda beklenen bunlar değıl Sı- lahlar, operasyonlar, savaş beklenıyor Çımen ve yaprak yeşıhnın değıl, kan kırmızısının egemen olacağı bır ba- har' Yanılmıyorsam bunun, boyle bır bahann ılk sınyaüen PKK tarafından gelmıştı "Yenı hukumete bahara kadar zaman tanıyoruz, sonra bız yapacağımızı bıhnz," yollu bır sınyaldı bu Bır sure sonra Özal, ordunun bahar ha- zırlığından söz ettı Ama ıkısının arasında ve daha sonra bu ıhtımal ustüne yorumlar, tahmınler zaten hep devam etmıştı Bu hesaplaşmayı orada, Guneydoğu'da beklemek bambaşka bır şey Böyle bır şeyı tstanbul'da ve Tür- kıye'nın başka yerle- nnde yaşayanlara nasıl anlatabıleceğımı doğ- rusu düşunemıyorum Çunkü buralarda tanı- nan, en kotu deneyım- lenn de dışında kalan, onlar açısından "tanı- nır" olmayan bır ya- şantı bıçımı var orada Orada, beklenen bu "bahar"dan endışe duymak ıçın PKK'lı, PKK sempatızanı vb olmak hıç gerekmıyor Sa- dece orada yaşayan, orada yaşamak zorunda olan bır ınsan olmak yeterlı Çunkü onlar, ıkı ateş arasında Ateş- lerden bın, PKK'nınkı, hıç olmayabılır Ama bu da önemlı değıl öbüru olacaksa, bu yetıyor Nıçın yettığını yenı baştan anlatmak gerekıyor mu 9 Evmden alınıp oldürülmuş (ve kımın tarafından oldürul- düğu açıklanmamış) ınsanlar, sokak ortasında oldurul- müş ınsanlar, pıslık yedırılmış ınsanlar, cenaze torenıne katılıp orada oldurulmuş ınsanlar varken, "operasyon olacak" sozünün orada yaşayanlar ıçın ne kadar kor- kunç anlamlar taşıdığını bır kere daha anlatmak gerekı- yor mu 9 Şu anda söylentıler egemen Söylentıler bırbınnı tır- mandınyor Insanlar gergınhk ve kuşku ıçınde bunları dınlıyor, belkı tırmanmasına -bılmeden- katkıda bulunu- yor Ama sonuçta, eğer "operasyon" marttaysa orada bütün ınsanlar, bılınçaltlannda, "Bakalım, nısanda ha- yatta olacak mıyız" sorusuyla yaşıyor, tabıı, tanıdıklan- nın, sevdıklennın hayatta olup olmayacağını da düşune- rek Korkunç bır genlım bu "Bölunmez" dedığımız vatanımızın bır bolumunde oluyor bunlar Bu bolunmezlık, devletlenn bıze soyleye- geldığı gıbı "toprak"ta mıdır sadece 9 Yoksa duygularda da olmalı mıdır 9 Başka bır soyleyışle bu bölunmez vata- nımızın bır kısmında ınsanlar baskı dltında yaşarken bız Turkıye yurttaşlan nerede "ortak"ız 9 "Tasa"da ortak- sak ışte "tasa" 1 "K»vanç"ta ortaksak, nerede kıvanç 9 Bu durumda mı 9 60-30 YIL ÖNCE CUMHURİYET " 1932: Mançuri Devleti Mançun ve Mongohstan'ı ıhtıva edecek olan yenı müstakıl devlet şubatın 18 veya 19 uncu gunü lâzım gelen ıhzaratı yapmağa memur edılen sıyası merkez komıtesı vasıtasıle ıstıklâlını ılân edecektır Çın'lı muhtelıfzımamdarlar arasında cereyan eden muzakerat netıcesınde Moukden'de müstakıl bır Mançun devleti teşekkul ettığı ılan edılmıştır 1962:100 Amerikan askeri 100 Bırleşık Amerıka denız ku\ vetlen mensubu bugun yeraltında gırdıklen bır sığımkta ıkı hafta kalacaklardır 70 000 dolara mal olan bu nukleer sığınak Maryland'dekı denız üssune yakin bır dağ eteğınde ınşa edılmıştır TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN İZALE t O I I ASYA KÂŞİFİ SVEN HED/N 1365'Tg &UGUN, UNLU İSUBÇLI KAŞtF, ANOCGS HEOIM 0O6MUŞTV. yAPrrğf GE2I- L£/ZL£ ASyA KAŞiFCERl ARASfUOA ÖN St- GALAKPA ye/S ALAN HEPIM, GuSYA'Yt,PA- MİR DA6LA& 'W, TUGlCl£r/lH't, mKlAAAAKAN ÇOLU 'A/Lf VE r78£T V ADtM APfM POlAŞ'- Ml$Tf SVBN HE&tN, Y/LLA/Z SutZEN 8U YOL- CUCUtcL/t&fNt YAZO/Ğ( KjrAPLA&OA ÖLUM- SUZl~£Çr/RMtfT/. ILGINÇ OLAN, KENPtS/Mı SOĞUK HAVAY/* /CUTuP (c4f(FUĞ/NE HAZfRLAYAN HEDlN'lN, KAPE&fN CiLVESfrL£y ÇOLLE/Z/M & Cu S(CAĞ(MA PAYANMAK & Bolgesel Güç Olma Zorunluluğu Prof. Dr. STEFANOS YERASİMOS Paris Üniversitesi Öğretim Üyesi G eçen yıl ıçınde, Türkıye'nın dış polıtıkasında kesın bır değışmeoldu Turkıye Cum- hurıyetı nın kuruluşundan ben gudülen, "yurtta sulh, cıhanda sulh" sozü ıle belırlenmış ve Mısak-ı Mıllı ıle elde edılenlen hasımlarla çev- nlı varsayılan bır ortam ıçınde koru- mayı amaçlamış bır polıtıkadan, çev- reye açık, ekonomık ve polıtık nüfuz alanlan yaratmaya yonelık, atak bır pohükaya geçılmekte ve aynı zaman- da bu geçışın ıyı ya da kotu yanları tartışılmaktadır Ancak bugun bu ıkı polıtıka arasında bır seçım olanağı var mıdır 9 Sozü edılen değışme, Türkıye'nın kendısını son bır yıl ıçınde meydana gelen üç buyuk patlamanın ortasında bulup bunlara gore polıtıkasını ayar- lama zorunluluğundan kaynaklan- maktadır Tarıh sırasıyla, bu patlamaların ılkı, Korfez savaşı oldu Dunyanın en yo- ğun petrol kuyulannın yanı başında kıyasıya bır mucadele olması, Osman- lı tmparatorluğu'ndan aynldıklann- dan berı Arap ülkelerının bırbırlerıyle buyuk çapta savaşmalan ve Batıh guç- lerın Muslümanlarca kutsal sayılan Arabıstan topraklanna ayak basması bakımlanndan bu savaş bır 'ılk'ıdı Ancak bu olayın Turkıye'ye başlıca et- kısı, onu Ortadoğu polıtık dengesının aktıf bır oğesı halıne getırmesınden çok- kı buna Sunye, Mısır hatta Suudı Arabıstan karşı çıkmışlardır- Kurt so- rununun yenıden alevlenmesı olmuş- tur Irak'ın kuzeyınde polıtık bır boşlu- ğun meydana gelmesı ve bu boşluğun ıçınde bır Kurt olgusunun yoğunîaş- ması, durumu 1926 oncesıne göturü- yordu lurkıye'nın Lozan'da ve Lo- zan'dan sonra Musul'u ıstemekte dıretmesı, petrolu elde etmekten çok, Kurt sorununa hâkım olabılmek, yanı kendı denetımı dışında bır Kurt mıllı hakeretının oluşup kendı topraklanna sırayet etmesını onleyebılmek ıçındı 1926'da Londra bu konuda Ankara'- ya garantı vermıştır ve gerek Buyük Bntanya gerek Irak devleti Kurtlen ellerınden geldığı kadar denetım altına almaya çahştı lar Bugun, bu ga- rantıyı verecek kımse olmadığı ıçın Turkıye kendı sınırı guneyındekı Kürt bölgesını denetım altına alma zorun- luluğunu duyuyor Boylece, Iraklı Kurt partılerle ılışkıler, sınır ötesı mu- dahaleler, Başbakan Demırtrın Dı- yarbakır'da, Iraklı Kurtlen koruma konusundakı demeçlen, nedenlerı es- kıye dayanmakla bırlıkte, yenı atak bır polıtıkanın belırtılendır Sovyetler Bırlığfnın yıkılışı, duru- mu 1917 oncesıne değıl, Delı Petro Rusyası oncesıne göturmektedı-r Yanı uç yuz yıldan sonra Turkıye'ye kuzey- den gelen baskımn kalkması, soz ko- nusudur Kınm Savaşı'ndan NATO'- ya kadar Turkıye bu baskıya karşı koymayı Batılı guçlerle kurulan bır ıt- tıfakın parçası olmakla çozmeye çalış- mıştır Ilende, kuzeyınde ve doğusun- EnilkelmiUiyetçilik duygularının hortladığı bir ortamda, Türkiye'nin güdeceği politikanın asıl sorunu, çevresinde esen havaya uygun "esir Türkler" ya da "zulmedilen Müslümanlar" kavramlarını aşmaktır. da Buyuk Rusya'nın bıraktığı boşluğu doldurmak ya da başkalannın bunu doldurmasını engellemek zorunlulu- ğunda olacaktır Karadenız'de durum oldukça yenıdır Çunkubugune kadar hıçbır zaman bağımsız bır guç olma- yan Ukrayna ıle Rusya'nın çekışmesı vardır Bu mucadele kızışırsa, Uk- rayna'ya Rusya'nın yenıden buyuk bır güç olmasını ıstemeyen Batılı devletle- rın yardımı gerekecektır kı burada ozelhkle Almanya soz konusudur Bu takdırde Ukrayna'nın Alman ege- menlığı altındakı Polonya'nın bır par- çası olduğu 17 yuzyıl durumuna ben- zer bır sonuç doğabıhr Kafkaslar'da Rus etkısınm azalma- sında ıse durum 18 yuzyıl öncesını yanı Osmanlı-tran çekışmesını andıra- bılır Ancak bugun buna Batılı devlet- lerın ve ozelhkle oradakı halklarla ve Batılılarla ılışkılerı>le, Turkıye Kaf- kaslar'da ve Orta Asya'da Batı'nın aracısı olmakla İran'dan çok fazla ola- naklara sahıp Bununla bırlıkte Kaf- kas halklanyla ılışkılennın çok daha sorunlu olduğunu cra unutmamak ge- rekır Kafkaslann kuzeyındekı halklar hâ- lâ Rusya'ya bağlıdırlar, fakat bağım- sızlık ya da ozerklık peşınde olan her Musluman Kuzey Kafkas halkı, Turk olsun olmasın, Turkıye'den yardım ıs- temektedır Çeçenlerle başlayan Rusya'nın Kafkas "uç"unun çozül- mesı Rus-Turk ılışkılennı olumsuz bır bıçımde etkıleyecek durumdadır Üçuncü patlama Balkanlar'da Yu- goslavya'nın parçalanmasıyla olmuş- tur Burada, Bınncı Dunya Savaşı'- ndan sonra savaşı kazanan bağlaşıkla- nn durtusuyle, Almanya ve Avus- turya'ya Balkan ve Ortadoğu yolunu tıkamak ıçın kurulan bır gücun orta- dan kalkması söz konusudur ve bunda Almanya'nın rolu onemlı olmuştur Ancak bu parçalanma Slovenya ve Hırvatıstan'ın kopmasıyla kalmaya- cak, Bosna-Hersek'ın, Makedonya'- nın, Kosova'nın durumu da gundeme gelecektır Bunlar da zıncırleme ola- rak Arnavutluk, Yunanıstan ve Bul- ganstan'ın eskı Yugoslavya'nın bol- gelen ıle ve dolayısıyla aralannda olan ılışkılen etkıleyecektır Sonuç olarak da Türkıye bu gelış- melere kayıtsız kalamayacaktır Şu arada Kıbns sorununda odun vermeye zorlanan Turkıye, Makedon- ya, konusundakı duyarlılığından do- layı çıkarlan ergeç Yunanıstan'la çatı- şacak durumda olan Bulganstan'la ılışkılennı düzeltmekte, onun ötesınde Amavutluk'la ılgılenmekte, Yugos- lavya'ya göndenlmesı tartışılan banş gucune katılmayı onennektedır 1991 yılındakı olağanustü değışme- lerden sonra "eskı polıtıka"yı surdur- me >a da surdurmeme sorunu çoktan aşılmıştır En ılkel mıllıyetçılık duygu- lannın hortladığı bır ortamda, Tür- kıye'nın gudeceğı polıtıkanın asıl so- runu, çevresinde esen havaya uygun "esır Turkler" ya da "iulmedılen Muslumanlar" kavramlarını aşıp her- kes ıçın daha çok ozgurluk ve refah doğrultusunda olup olamayacağıdır asıl sorun SEMtHBALOOĞLU Tekstil EndüstPisi ve Teknoloji Transf eri Prof.Dr. NİHAT G. KEVIKOĞLU Anadolu Unıversıtesı Öğretim Üyesı S on günlerde tekstil endüstnsı- nın dar boğazlanndan, makı- nesı ve teknolojisı ıle yenılen- mesı ıhtıyacından bahsedıl- mektedır Tekstil dalında ıhracat ola- naklannın yaratılması ıçın uluslara- rası görüşmelerde sarfedılen çabalar ve Orta Asya'da açılan yenı pazarlar, eğer uygun mallara ve teknolojıye sa- hıp olabıhrsek, bızı bu dalda hem ürün hem de teknoloji ıhraç edebıhr bır ulke durumuna getırebılecektır Gehşmış bırçok ülkede olduğu gıbı ülkemızde de tekstil, katma değen da- ha ytıksek dığer ürunler ve teknolojıler ıçın bır sıçrama tahtası olabıleceİctır Aynlan kotalan dolduramayan tekstil endüstnsımn düştuğü durum, bıze dı- ğer konularda nasıl davranmamız, uluslararası rekabete nasıl hazırlan- mamız gerektığını gösterdığı ıçın de onemlıdır İUttptkytatMi Her ülke rekabette başanlı olabılmek ıçın şu veya bu şekılde endustnsını teş- vık etmektedır thracatı teşvık ıçın uy- gulanan ıkı ana yöntemde teşvık turle- n ve teşvık-ıhracat bağıntısı bırbınn- den farklıdır Türkıye dahıl, gelışmek- te olan bazı ulkelerce uygulanan bınn- cı yöntemde yuksek malıyetlı ve duşük kalıteh mallar subvansıyonlarla satı- labılır hale getınlebılmektedır Dış teknoloji ve 'bıl-nasıl'a (know-how) bağımlı bu teşvık yöntemınde baş- langıçta, bınm teşvık gıden başma ıh- racattakı artış yuksek olmakla bera- ber, ıhracatta belırlı bır artış sağlaya- bılmek ıçın yapılması gereklı teşvık gı- den hızla yükselmektedır thracat, toplumun sınırlı bır bolu- munûn kânna çalışan btr mekanızma olmaktadır Gehşmış ulkeler ıle Uzak Doğu'dakı gehşmekte olan bazı ülkelenn uygula- dığı, ıhracat yenne teknolejının teşvık edıldığı yöntem de ıse teknolojık gelış- me, bır süre sonra subvansıyonlara ıh- tıyaç duymadan, teknolojisı ve katma değen yusek mallann üretımıne ve satışına olanak sağlamaktadır Her ıkı yaklaşıma bır örnek tekstil ala- nında venlebıhr Turkıye bu alanda teşvıkı, ıhracatı sübvansıyonlar ıle desteklemek şeklınde yapmayı tercıh ederken, lıder olmayı amaçlayan Gu- ney Kore 25 yenı tekstil araştırma ens- tıtüsu kurarak ve yenı moda merkezle- n açarak tekstil endustnsını teşvık etme karannı almıştır (•) Araştırma, uzun yıllar alan ve bü- yuk harcamalan gerektıren bır uğraşı- dır Bu nedenle mumkun olan her ko- nuda en yenı teknolojılerın satın alın- ması gerekır, fakat, dış ulkelerle re- kabet belırlı bır süre sonra mutlaka daha yenı teknolojılen üretenlenn le- hıne sonuçlanmaktadır Dtvltttta btMMmı.. Devletten beklenen, gelecekte söz sa- hıbı olmamız ıstenen endustn dallan- nı belırlemek ve en kısa surede tekstil başta olmak uzere bu dallarda araştır- ma yapacak enstıtulen kurmaktır İt- hal edılen teknolojılenn yurtıçınde ya- şayabılmesı ve gelışebılmesı ıçın gereklı araştırmalar ve bu araştırmalann malı kaynağı ıthal sırasında belırlenmeh, devletın sağlayacağı yatınm teşvıkle- nnde bu husus goz onunde bulundu- rulmalıdır Buna karşılık sanayıcımız yannını kapsayan stratejıler üretmeh, Doğu bloku ulkelen dahıl bırçok ulke- nın de bızımle beraber gehşmekte ol- duğunu ve pazarlarda sözsahıbı ola- cağını, korumacı polıtıkalann artık sonunun gelmekte olduğunu unutma- malıdır Teknolojının transfen ve yaşatılma- sında önemlı roller üstlenmesı gereken TÜBİTAK ve unıversıteler, ufak tefek projelerle vakıt geçırecek yerde Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı ıle bırlıkte belırle- necek polıtıkalar çerçevesınde, pazara yönelık buyuk projeler uzennde çalış- malıdırlar Araştırma kendı kaynağını yarat- mahdır Turkıye gıbı ülkelenn araştır- maya süreklı büyük kaynaklar ayır- ması mumkün degıldır Bu nedenle te- mel araştınnalan yeten kadar destek- lemedığı ıçın rakıplennce eleştınlen Japonya gıbı (**) Turkıye de araş- tırma olanaklannın buyük kısmını pa- zara yönelık araştırmalarda kullan- malıdır Pa2ara yonelık araştırmalar, araştır- ma hedeflerınm daha belırgın ve ger- çekçı olmasına yardım edeceğı gıbı sağlayacağı ekonomık fayda yenı araştınnalann finansmanını da kolay- laştıracaktır Türkıye'de tekstil endüstnsımn bu- lunduğu dunımdan kurtulması, gele- ceğm pazarlannda yennın olabılmesı, ancak ve ancak bu dalda geleceğın tek- nolojılennde soz sahıbı olabılmesı ıle mümkündür (*) Ekonomık Panorama 4 61989 (**) B R Inman Technology and Compettıve- ness, Scı Am, Jan 1991 ORTAM ŞAHİN ALPAY Marx'ı Keşfediyoruz K arl Manc'ın keşfedılmesı ıçın adeta Sovyetler Bırhğı'nın çökmesı gerekıyordu Şımdılerde mu- arızlan Manc'ın hakkını vermek ıçın adeta bır- bırlenyle yanşıyor Wall Street Journal gazetesı ve Economıst dergısı gıbı Batı'nın muhafazakar eğılımlı yayın organlan Marx'ın buyükluğu konusunda makale- ler yayımlıyor Geçen gün Cumhunyet de kapıtalıstlen- mızın Mara'la ılgılı, genelde çok olumlu değerlendırmele- nnı yayımladı (3 2 1992) Yıllar boyu Marksızmın bağnaz savunucusu olanlann bır kısmı ıse şımdı onu gökyuzünden yeryüzune ındırme- ye, sevaplan ve günahlanyla Mara'ın düşüncelennın ve Marksızmın muhasebesını yapmaya çalışıyorlar Bızım, eskı TKP'lıler bunlann akla gelen ılk örneklen Marx'ı değerlendınrken herhalde bılım adamı ve sı- yaset adamı olarak Marx'ı bırbınnden ayırmak gere- kıyor Kuşku yokkıMarx, 19 ve20 yüzyıllann en önem- lı sosyal bılımcısı Lehte veya aleyhte, hıç bır duşünür üzenne onun ıçın yazıldığı kadar yazılmadı, konuşul- madı Mant'ın fikırlen ve ırdelenmesı ıktısat, sosyolojı ve sıyaset bıhmının gelışmesınde olağanustü bır rol oynadı Ama Marx başka bırçok büyük bılım adamı gıbı, en önemlı teonlennın yanlışhğı gostenlmış olan bır bılım adamı Marx'ın bılımsel sosyalızm, tanhsel materyahzm, dıyalektık materyahzm, emek değer teonsı gıbı teonlen çağdaş bılımın bulgulan ıjığında artık savunulmas» mümkun olmayan teonler Ote yandan onun teknolojık değışme, sosyal sınıflaşma, sınıf mücadelesı ve ıdeolojıye ılışkın fikırlen gunümüzde de çok sayıda bılım adamına esın kaynağı olmaya devam edıyor Karl Manc'ın teon- Marx,19.ve20. yüzyıUarın en önemli sosyal biliracisi. Ama politikacıların biranlamdaen talihsizi. lennın en buyük eleş- tırmenlennden bın olan Karl Popper'ın 1943'te kaleme aldığı "Açık Toplum ve Düşmanlan" adlı ese- n dıhmıze çevnldı Henuz o kadar unlü olmayan Norveçh fı- — - ^ ^ — ^ — — — — — — lozof ve sosyal bılıma Jon Elster'ın "Makıng Sense of Marx" (Mara'a Anlam Vermek, 1985) adlı, Manc'ın teonlennı çağdaş bulgular ışıgında eleştıren kıtabının da dıhmıze kazandınlması çok yararh olacaktır Manc'ın* teonlennın bılımsel açıdan eleştınsımn en olgun bıçımiy- le bu ıkı kıtapta yer aldığı soylenebılır Kendını bır; Marksıst olarak tanımlayan Elster'e göre Marx, her ; zaman durust de davranmamış, bazen analızıyle çelışen olgulan gormezden gelmış Marx dunyayı açıklamakla yetınmeyen, değıştırmeye çalışan bır bılım adamıydı Bılımsel sosyalızmın zafen ıçın çaba harcadı Bu açıdan aynı zamanda bır polıü-' kacıydı Marx'm bır anlamda polıtıkacılann en talıhsızT olduğunu soylemek mümkun Zıra göruşlennden esınle- nen sosyalızm uygulamalan onun ozgurluk, eşıthk, ada-n let ıdeallenne tumuyle zıt sonuçlar verdı Tutarsız ve çelışkılı fıkırlen Marx'ın farkh yorumlanm doğurdu Bunlardan bın, yanı Marksızm-Lenınızm Sov- yetler Bırlığı, Çın, Doğu Avrupa ve başka yerlerde totalı- ter rejımlenn kurulmasına yol açtı Totalıter sosyalızm uygulamalan ınsanlığa çok pahalıya patladı Marx, Marksızm-Lenınızm'den ne olçüde sonımluy- du 9 Proletarya dıktatorluğune ve tum üretım araçlannın devlet mulkıyetıne geçınlerek, pıyasanın yenne planın konmasını ıçeren sosyalızm uygulaması elbette kı Manc'- ın teonlenne dayanıyordu Kuşku yok kı Lenın bır Marksısttı Ama, "Demokrası olmadan sosyalızm ola- maz" dıyen, Bolşevıklen tanhın en müstebıt dıktatörlü- ğünü kurmakla suçlayan Karl Kautsky de Marksıstü. ı Batı'da Manc'ın fıkırlennden esınlenen başka akımlar ı (orneğm sosyal demokrası) ve Manc'ın kapıtahzme yö-1 nelttığı eleştınlerden ders çıkaranlar (örneğın sosyal lıbe-1 raller) bırçok ülkede kapıtahzmı vahşı olmaktan çıkanp, demokratık ve sosyal hale getırdı öte yandan Manc, teonlennın hıç ummadığı ülkelerde uygulanacağını, ıdeallenne tamamen zıt sonuçlar do- ğuracağını elbette kı bılemezdı »KURLARDAN Kadrolu Öğreticiler Sesleniyor Bızler 1739 sayılı kanunun 2842 sayılı kanunla değışık 47 maddesıılel8 7 1984 gün ve 84 8360 sayılı kanun hükmundekı kararname esaslanna gore hazırlanan yönetmelığe gore Halk Egıtımı Merkezlen ıle Çıraklık Eğnımı Merkezlen'nde çalışan Turkıye genelınde sayılan çok az olan kadrolu usta öğretıcılenz Genel Idare Hızmetlen sınıfında olup haftada 40 saat çalışıyoruz Maaşımızı Genel Idare Hızmetlen sınıfında çalışan memur gıbıalıyoruz Ancak bızler eğıtım oğretım hızmetı yapıyoruz Ve çalışmalanmız mesleğe yonelık Adı geçen yonetmehğın 24 maddesınde usta oğretıcılenn maaş ve ücret karşılığı yukumlu tutulacaklan ders saatlenne ılışkın hukukı duzenleme yapılınca, 1739 sayılı kanunun 2842 sayılı kanunla değışık 47 maddesınde behrtılen "yonetmelık çıkanhncaya kadar" denıldığı halde şımdıye kadar bu yonetmelık çıkanlmamıştır. Devletımızın bızım problemımızeçare bulacağına ınancımız sonsuzdur 1990yılında yapılan!3 Mıllı Eğıtım Şûrası'ndaahnan kararlann uygulamaya konulması en buyük dıleğımızdır Şûradabızlere eğıtım, oğretım hızmetı yaptığımız ıçın haftada 12 saat ders ücretı ödenmesı kararlaştmldı, ancak bugune kadar uygulamaya konulmadı Öğretmenler gıbı tatıl yapmamız ıdarenın tasarrufuna bırakılmıştı. o da uygulanmıyor Özetlersek bızlere haftada 12 saat ders ucretı ödenmesı, yan yıl ve yaz tatılı venlmesı, eğıtım-oğretım tazmınatı ödenmesı, Açık Oğretım Fakültesı'nden bızlenn de yararlandmlması ve bızlere de öğretmenlık hakkı venlmesını ıstıyonız NECLA YERLtKAY A / Demzlı Sağlıklı Bir Toplum îçin Çevremızı temıztutalım, meydana gelecek bıryıkım onu koruyahm, koruyahm kı daha sağlıklı toplumlar yaratabılehm, onlannda sureklılığını sağlayabılelım' derken ınsanın kendısmın de çevrenın bır parçası olduğunu unutmayarak çevreye gostenlen özene eşdeğerbırözenı kendımızden de esırgemeyelım Insanlan hayvanlan bıtkılen dağları akarsulan ovalan canlı-cansız yapılan dınamık statık konumlan ıle doğamız, dunyamız bır butündur Bubutunun herhangı bır parçasında oranı olçüsünde bütünün yıkımı, zarar göruşüdür Doğanm bünyesmdekı her bırparçacığın yapısal değışıkhğı doğanm genel yapısında da bırtakım değışıklıklen berabennde getırır Parçacıklarda meydana gelen yenı oluşumlar. ılk bakışta ıtıcı gelmeyebılır Ancak parçalann da dolaysız ya da dolaylı olarak bırbırlerını etkıleyebıleceklennı, bırbırlennın sureklılığını sona erdırebıleceklennı unutmamak gerekır ~" İBRAHİM OZKAYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle