Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜRSANAT 13
Tefff iıakları semineni
• Kültûr Servisi - Plastik Sanatlar
Dernegi'nin Kültür Bakanlığı'mn
katkılanyla düzenlediği, "Sanatçı
Haklan" konulu etkinlikler,
25-26-27-28 şubattarihlerindeM.S.Ü.
Oditoıyumu'ndagerçekleştirilecek. Bu
etkinliklerin ilkini oluşturan, "Telif
Haklan Semıneri"ne, Alman Kültür
Merkezi katkılanyla ülkemize çağnlan,
Bild-Kunst Değerlendirme Kurumu
Genel Müdürû Gerhard Pfennig
katılacak. Bu konuda, uluslararası üne
sahip olan Pfennig'in "Telif
Haklannda Uluslararası Standartlar"
konulu ön konuşmasının ardından
Avukat Aydil Kurtkaya, "Türkiye'de
Telif Haklannın Durumu"na ilişkin bir
konuşma yapacak. Prof. Dr.Ülkü
Azrak'ın yöneteceği seminerde,
hukukçular, koleksiyoncular,
galericiler ve sanatçılann katılımıyla
"sanat .~>erlerinin akıbetini takip etme
hakkı", "haklann takibinde meslek
kuruluşlannın rolü" ve "sanat
eserlerinin medya ile ilişkilerinden
doğan sorunlar" tartışılacak.
Boy Geopge gelîyOP
• Kültür Servisi - Müziğıyle olduğu
kadar tipi ve ilginç giyim tarayla da ilgi
çeken ünlü İngiliz ve pop şarkıcısı Boy
George, 3 martta İstanbul'a geliyor.
Sanatçı 4-5 mart tarihlerinde
Andromeda'da iki konser verecek. Boy
George 1980'li yıllann başında Culturi
Club adlı grubuyla seslendirdiği
"Karmakameleon", 'İ'Il Tumble For
You" gibi parçalanyla ünlü olmuştu. Bir
süre sahnelerden uzak kalan, sonra
"EverythingIOwn"ile 1987yıhnda
sanat dünyasına yeniden dönen Boy
George, geçen yıl "Jesus Loves You" adlı
albümüyle çıkış yapmışü.
• Kültür Servisi - Ayasofya'nın 1851 'de
geçırdığı restorasyon öncesı ve
sonrasını görüntüleyen "İstanbul
Litografıleri" Artısan Sanat
Galerisi'nde sergıleniyor. 19. yüzyılda
çeşılli nedenlerle İslanbul'a gelen
1talyan mimar şövalye Gasparo
Fossati, Ingiliz John Frederic Lewis ve
Fransız Eugene Flandin'in
çalışmalanndan oluşan sergi 29 şubata
dek izlenime açık kalacak. (Fotoğraf:
İstanbul'u görüntüleyen bir litografî)
Kuşaklar buluşuyor
Kültür Servisi - Tarih Vakfı yeni bir
toplantı dizisini başlatıyor. "Kuşaklar
Buluşması" adını taşıyan bu dizide,
Osmanhnın son, cumhurıyetın ilk
kuşağından toplum yaşamında önemli
roller oynamış kişileri genç kuşaktan
izleyicilerle buluşacak. Bu dizi
kapsamında yapılacak toplantılarda
tarihimizin önemli bir gecişdönemini
yaşamış kışilerin kendi ağızlanndan
yaşam hikâyelerule birlikte bir
dönemin tarihini dinleyeceğiz.
Kuşaklar Buluşması dizisinin ilk
konuğu Ord. Prof. Dr. Cahit Arf
olacak. Bilim yaşamımızın ve üniversite
özerkliği mücadelesinin bu önde gelen
kişisi, 22 şubat cumartesi günü saat
14.00'te Eminönü'nde Marmara
Belediyeler Birliği Konferans
Salonu'nda (tstanbul Ticaret Odası
yanı. Değirmen Sok. 15) düzenlenecek
toplantıya katılacak.
Bizim Şehir'de şubat
Kültür Servisi - Aylık siyasi gazete Bizim
Şehir'in şubat ayı sayısında çeşıtli
konularayerverilıyor. Kenm Fersan
okura Yedikule'nin tarihini, Haluk
Y.Şehsuvaroğlu'nun Asırlar Boyunca
Istanbul'unu kaynak göstererek
tanıtıyor. Nevval Çizgen'in yazısı
Meksika'yı kpnu ediniyor. Jak Deleon
İstanbul'da Üç Yıl başlıklı yansında
İngiliz seyyah Charles White'ın Three
Years in Constantinople or the
Domestic Manners of the Turks
(İstanbul'da Üç Yıl ya da Türklerin
1844'teki Yerel Davranışlan)adlı
kitabını tanıtıyor.
Portekizli piyanist Maria Joao Pires, İstanbul'da üç konser verdi
Tıışların ardındaki gerçek
EVİN
tLYASOĞLU
Geçen hafta Cemal Reşit Rey
Salonu dünyanın en ünlü pi-
yanistlerinden Maria Joao
Pires'i konuk etti. Üç gün art
arda düzenlenen değişik
programlann ortak paydası bu
Portekizli piyanist oldu.
Pires'in Türk müzikseverleri için ayn
bir önemi de Hüseyin Sermet ile iki yıl
önce yaptıklan Schubert'in dört-el yapıt-
lannın plagı. Errato fırmasından çıkan
ve Fransa'da Altın Madalya kazanan bu
plağı ne yazık ki Türkiye'de bulup dinle-
mek olanaksız.
Pires, ilk gece ünlü kemancı Augustin
Dumay'a eşlik etti. İkinci gece Hüseyin
Sermet ile kusursuz bir uyum içinde, Mo-
zart - Schumann - Ravel ve Schubert'in
yapıtlanndan oluşan bir dört-el resitali
sundular. Üçüncü gece ise piyanist baş-
tan sona Schumann ve Chopin'in yapıt-
lanyla romantik bir solo program çaldı.
Yılda ortalama yüz konser veren, dün-
yanın dört bir yanına uçan, yaşamının
büyük bir bölümünü havaalanlannda ve
otellerde geçiren Pires, konser için gittiği
pek çok şehir gibi lstanbul'u da göreme-
di. Üç gün kalıp Boğaz'a bakamadığın-
dan yakınırken, günün birinde İstan-
bul'a istanbul için geleceğini söylüyordu.
Ufacık tefecik ancak tuşlara değince
devleşen bir piyanist Pires. 25 ile 16 yaş-
lar arasında dört kızı ve altı yaşında bir
torunu olduğunu hayretle öğrendik. Zira
bir genç kız uçanlığındaydı. Kendisiyle
piyano çalmamn felsefesi ve tekniği üstü-
ne konuştuk.
- Piyano tekniğini etkileyen öğelerden
biri de bedenin bütününü kullanmak. Si-
zin çalış stilinizde bedeniniz sanki par-
maklannızla beyniniz arasında bir köprü
oluşturuyor.
- Bedeninizi bir enstrüman gibi, kendi
sesinizi kullanır gibi kontrol etmelisiniz.
Yoga yapar gibi bir şey. Bedenin bir yol,
bir araç olarak kafandaki düşünceyi par-
maklanna gönderiyor. Sıradan okullar-
da çocuklara saatlerce çalışmak öğretili-
yor. Neden çaldıklannı, tuşlann ardın-
dakı düşünceyi öğretmeden saatlerce
çahşıyorlar. Oysa teknik kadar konsant-
re olabilmek çaldığının bilincini kendi
anlatımınla birleştirebilmek gerekli. Bu
benim yolum. Herkesinki değişik olabi-
lir.
- Çok değişik ülkelerde çahyorsunuz.
Dinleyici sizi nasıl etkiliyor?
- Bazen korkanm. Onlann benden çok
şey beklediklerini düşünür, o beklentiyi
sunamayacagımdan korkanm. Bu kadar
çok dolaşıp dünyanın dört bir yanında
her çeşit insana çalmak benim seçimim
değil. Aslında pek sevmiyorum konserle-
ri, insanlann önünde çalmayı. Bıraksalar
kendi başıma sessiz bir dünyada kendi
müziğimi yapanm. Sessiz bir stüdyoda
plak yapmayı her zaman yeğ tutuyorum.
- Müzik sizin için nasıl bir sanat dalı,
nasıl tanımlarsınız müziği?
- Soyut ve keşfedilmeye açık bir sanat
dalı. Hep yenilikler bulmaya götürür sizi
müzik. Çok garip bir sanat, bazen insa-
nın içinden geldiğini sanıyorsunuz, bazen
de insanla evren arasında bir ahşveriş,
kozmik bir ışın.
- Bir süre kariyennize ara verip hiçbir
yerde çalmadınız ama geri döndüğünüz-
de sanki bıraktıgınız yerden de ötede,
yine dorukta yakaladınız. Bu nasıl oldu?
- Gördüğünüz gibi çok küçük ellerim
var. Dağarcığımdaki bazı yapıtlan çalar-
ken zorluklanm oluyordu. Adale geliştir-
mesiyle uğraştım, bir süre ara verip. Ama
asıl bırakmamın nedeni iki küçük kızı-
mm bebeklik yıllanydı ve bana ihtiyaçla-
n vardı. Dört buçuk yıl gibi uzun bir süre
aradan sonra müzige dönemeyeceğimi
hiç düşünmedim. Belki çok iddialı değil-
dim. Hiç de böylesine yoğun bir tempoya
girip her gece bir başka salonda çalmayı
özlemedim.
Herhalde çok istemediğim için oldu
her şey. Tersine, kendi köşemde yalnız
müzik yapmak isterdim. Ne çare ki para
kazanmak, ününüzü korumak için buna
katlanmalısınız. Böyle bir dünyanın için-
de kendimi nasıl bulduğumu ben de ken-
dime izah edemiyorum. Kader galiba!
Bugün Mozart, Beethoven, Schubert
veya Chopin gibi birçok bestecinin za-
manına uygun yorumlanmadığını, daha
parlak piyanolarda bestecilerin öngör-
düğü dinamikler içinde çalınmadığını
öne sürüyorlar..
Çalgüann evrim geçirmesi çok doğal.
Ben birçok Barok topluluğu üyesi gibi es-
ki çalgılarda çalmak merakında değilim.
Dinlemeyi seviyorum, başka. Eminim ki
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda vcrdiği resitalinde Schumann ve Chopin'in
yapıtlarını seslendiren Mraia Joao Pires, müzik çalışmalarına dört yıl ara vermiş.
o besteciler de şimdiki yeni çalgılann ola-
naklannı bulsa çok mutlu olurlardı.
Yine de bazı çalgılar çok mekanik, sert
ve hatta saldırgan... Ben de çok parlak
sesli abartılı piyanolan sevmiyorum.
Virtüözite gösterisinden kaçıyorum.
Kendi sesimi daha mat bir piyanoda
daha iyi duyurabilirim.
Birçok yeni piyanist böylesi parlak pi-
yanolan seçip ateşli yorumlar sunuyor.
Ben onlardan yana değilim.
- Amerikan dinleyicisi daha parlak yo-
rumlan seviyormuş, siz dikkat ettiniz mi?
- Amerika'ya çok sık gidiyorum. Evet,
dinleyici çok farklı. Yine de bizim eski
Avrupa'da çalmayı tercih ederim.
- Hüseyin Sermet ile nasıl tanıştınız?
- Clara Hasgil yanşmasınm jürisinde-
yim. Hüseyin'i ilk orada dinledim. Çok
kolayhğı olan, yetenekli geniş olanaklara
sahip bir müzisyen.
- Bundan sonra Deutsche Gramophon
gibi ünlü bir plak firmasıyla anJaşma
yapmışsınız. Uzun bir süre belli bir şirke-
te bağlamak gerilim yaratmıyor mu?
- Belki de ileriye doğru itiyor insam.
Yeni projeler peşindeyim. Daha az kon-
ser daha çok plak yapacağımı umuyo-
rum.
Kemancı Augustin Dumay ile bütün
keman-piyano için yazılmış eserleri pla-
ğa alacağız. Hemen önümuzdeki günler-
de Abbado yönetiminde Viyana Filar-
moni ile çaldığım iki Mozart Konçertosu
çıkacak sonra da Previn ile LondraVa
çaldığım iki Chopin Konçerto. Böylece
otuz kadar oluyor bugüne kadar
yaptığım plaklann sayısı.
Bülent Tarcan, 1984 yiîmda tıp dünyasından emekli oluncaya dek besteceÜğini de:'birlikte yürütrhüştiî
Tarcan'ı yîtîrelî bîr yıl olduMüzik tarihimizin renkli bestecisi Prof. Dr. Bülent Tarcan'ı bir yıl
önce 16 şubat günü yitirmiştik. Bülent Bey, sahici bir profesör ve
sahici bir doktordu.
Tıp dalında, Şüncesiyle ıyıce karamsardı. Ülkemizde
beyin cerrahisi besteciye eser ısmarlayan kuruluşlar ol-
üstüne uzman- madığından, kırk yılda bir banka veya
laşmış, 1984'tetıp TRT ısmarlasa yine sese kavuşmayan
dünyasından notalann dolaplarda sararmasından
emekli oluncaya yakınıyordu.
İstanbul'dadek besteciliğini
de birlikte yürüt-
müştü. Sonra
kendini tümüyle
müziğe verip
daha büyük çapta
yapıtlar üretmek peşindeydi. Ancak
yazdığının bir kez seslendirilip bir yana
bırakılması; partisyonlannın kaybedil-
mesi; ya da ne zaman kimin çaldıracağı
belli olmayan bir düzende büyük senfo-
nik yapıtlar bestelemenin yararsızhğı dü-
Bülent Tarcan 1914'te
doğmuş, askeri doktor olan babası ile
Anadolu'da dolaşarak büyümüş; küçük
yaşlannda evinde klasik müzik dinleme
olanağını bulmuş. önce Urfa'da amatör
bir öğretmenle keman çalışmaya başla-
mış, sonra Karl Berger'in, Cemal Reşit
Rey'in ve Seyfeddin Asal'ın öğrencileri
olmuş.
Bestecilik alanında kendini Türk çok-
sesli müziğinin ilk kuşağı ile sonrakiler
arasında bir köprü olarak görür,
bağımsız bir konuma yerleştirirdi. Cemal
Reşit ve Saygun gibi Türk Beşleri ile
yakınlığı olmuştu. "Cumhuriyetten bu
yana elbette değerli bir ilerleme oldu ama
o ilk günlerin, ilk coşkunun süratini mu-
hafaza edemedi yeni nesiller" diyordu.
Çoksesli müzigi geniş kitlelere ulaştır-
mamız için yalnız müzik dalında değil,
"her şeyden önce müzigi hazmedecek
kafa ve zevk geliştirmemiz gerek" inan-
cındaydı. "Kolayca diploma almış öğret-
menlerle eğitim olmaz. Müzik öğretmen-
leri ilk-orta öğretimden itibaren ciddi tu-
tulmalı, gerek Batı'nın gerekse bizim mü-
ziğimizi bilen kişilenn eğitimi ile çocuk-
lara etkili bir eğitim verilmelı."
Bülent Bey gerek kendi kuşağına ge-
rekse öncekj bestecilere zaman zaman
sert eleştiriler yöneltmişti: "Öncekiler
kolaja benzeyen bir yol ile halk ezgi ve
ritmlerini işlediler. O zaman için sevimli
ama şimdi yetmez olduğu anlaşılan eser-
ler yazdılar... Hıçbır zaman teşnk-i mesai
(işbirliği) edip düşünce birliğini ortaya
koymadılar. Neredeyse aynı işi gören bu
insanlar hep birbirinin düşmanıydı."
Otoritesi ve sert eleştirileri yanı sıra espri-
leri ve neşeli fıkralanyla müzik dünya-
sında olduğu kadar tıp dünyasında da
renkli bir kişilik çizmişti.
Piyano ve keman konçertolan, Deli
Dumrul ve Hançerli Hanım baleleri; üç
orkestra süiti ve şan ve orkestra için (Sa-
karya-Ölümsüz Mimar-Meviana gibi)
senfonik şiirleri vardı. Mevlana, en son
tamamladıgı büyük çaplı yapıtı, henüz
seslendirilmedi.
Bülent Tarcan'ın gerçek akademik
profesörlük unvanı ve bilimsel standart-
lar içinde verilmiş bir doktora unvanı bu-
lunduğundan; kendisine acele profesör-
lük, göstermelik devlet sanatçılığı veya
fahri doktorluk gibi müzik unvanlan ve-
rilemedi. Mevzuat müsaade etmedi.
İDSO'nun bu haftaki solisti piyanist Hüseyin Sermet:
'Çalarken müzikle baş başa kalmalısınız'
İstanbul Devlet Senfoni Of-
kestrası'nın bu haftaki solisti,
yıldızı Hüseyin Sermet, Bela
Bartok'un ikinci piyano konçer-
tosunda artık sanatının doru-
ğunda olduğunu kanıtladı.
Yumuşacık bir tuşa, neredese parmak-
lannın ükırtısmı duyacak bir işleklik ve
derin sonorite ile nice renk bulup çıkardı.
Kendisi de iyi bir piyanist olan Bartok,
1931'de yazdığı bu konçertoda piyano-
nun yer yer bir vurma çalgı gibi kullanıl-
masını, vurma çalgılarla eş tınıda yürü-
mesini öngörmüş. Yer yer izlenimci, ba-
zen halk ezgilerinin kıvraklığı ile ritmik
bir yapıt. A. Schwinck yönetimindeki
İDSO'nun zaman zaman yüksek eşliğine
karşm Hüseyin Sermet, en ince aynntı-
lan bile gözetti. 1955'te doğan Hüseyin
Sermet caz müzigi meraklısı bir babanın,
Emin Sermet'in oglu.
1965'te Ankara Devlet Konservatu-
van'na girmiş, Ferhunde Erkin ile ilk pi-
yanoçahşmalannı yapmış ve 1968'de "ha-
rika çocuk" yasası ile Paris Konservatu-
an'na gönderilmiş. Pierre Sancan, Thi-
erry de Brunhoff, Olivier Messianen ve
Nadia Boulangier gibi ünlü hocalarda
Fransa'daki eğitimini tamamlayıp,
çağımızın birçok ünlü piyanistini yetişti-
ren Maria Curcio ile Londra'daki çahş-
malarına başlamış. 1957'den bu yana bir-
çok uluslararası ödül kazanmış. Sekiz yıl
Monaco'da Prens Rainer Akademisi'nde
öğretmenlik yapmış. Halen Paris'te yaşı-
yor; plak ve konser dünyasının içinde.
Geçen yıl kendisiyle yaptığımız bir söy-
leşide piyanist olmasaydın hangı mesleği
seçerdin sorumuzu şöyle yamtlamıştı:
"Araba yanşçısı olurdum, hem d,e For-
mula 1 'de. Yedi araba kazası, bir de mo-
tosiklet kazası var hayatımda.
Paris'ten
gitar üçlüsü
Fransız Kültür Merkezi'nin
düzenlediği Gitar Triosu'nun
konseri yann saat 19.00'da Ce-
mal Reşit Rey Salonu'nda yer
alıyor.
Topluluğun kurucusu Michel Sada-
novvsky Istanbullulann yabancısı de-
Daha önce de Triosu ile gelmişti.
1984'te kurulan bu Trio, Fransa'da
müzik festivallerinde, pekçok Avrupa
ülkesinde, Asya ve Afrika'da turneler
yapmakta. Bu turneler sırasında deği-
şik ülkelerin insanlannda klasik gitar
müziğine ilgiyi gözlemlemekteler.
Pekçok orkestra yapıtının üç gıtara
uyarlanmış şekli ve özgün üç-gitar
yapıtlan var dağarcıklannda. Sada-
nowsky üç-gitar topluluğu kadar solo
konserleriyle de ünlü.
Sanatçı aynı zamanda Paris ve Brük-
sel'deki öğretmenliği ve dünyanın çe-
şitli sanat merkezlenndeki ustalık
sınıflarının yöneticisi olarak tanın-
makta.
Üç gitann bir arada calması Beetho-
ven yıllanna kadar uzanır. Carolli gibi
1800'lerin bestecileri özgün üç-gitar
eserleri bestelemişler, gitann bir üçlü
halinde orkestraya yakın tınısını ara-
mışlar.
Armonik yapı üç gıtarda daha zen-
ginleşip, daha geniş soluklu bir polifo-
nidoğmakta.
Bu arada üç gitar arasındaki denge-
ye özen gösterilmesi ve doğru tınılann
gözetilmesi gerekiyor.
Günümüzde daha eski çağların. Rö-
nesans ve Barok yapıtlannın da üç gi-
tara uyarlaması yapıldığı gibi yeni
arayışlar içinde olan modern bestecile-
rin deneysel tınılan için de üç gitar kul-
lanılmakta.
Barok müzik
konserleri
Knltür Servisi- tstanbul Büyükşehir
Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda 23 ve 24 Şubat 1992
akşamlan saat 19. OO'da
Rönesans-Barok ve Klasik Müzik
Haftası yer alıyor. Bu kapsamda, önce
Şef Tatyana Grindenko yönetimindeki
Moskova eski Müzik Akademisi iki
konser verecek.
Moskova Eski Müzik Akademisi,
Rusya'nın genç kuşak kemancılann-
dan Tatyana Grindenko tarafından
|k||^İBnıs.^O yıldan (1982) beri de^,
ÇjîrKS'tinio, orkestramn şefuğini sür^^.
dürüyor... Geçen yıl yine Cemal Reşit
Rey'de calan Grindenko yönetiminde-
ki topluluk, ülkedeki tek otantik stilde
barok müzik
çalan grup ola-
rak da ayn bir
özelliğe sahip.
İstanbul Bü-
yükşehir Bele-
diyesi Cemal
Reşit Rey Kon-
ser Salonu'nda
25 Şubat 1992
salı günü, Ayşe
Nil Menteş'in
"17. ve 18.
Yüzyıl Klavsen
Müzigi"
başhklı resitali
var. Genç yete-1
neklerimizden
olan Menteş, I
İstanbul Devlet |
Konservatu-
van Piyano Bö-1
lümü'nü bitir-1
dikten sonra I
klavsen çal-1
maya başlamış. I
Belçika'da Kraliyet Konservatuvan'-
nda Robert Kohnen'in öğrencisi olan
Menteş, daha sonra New York'a git-
miş ve Manhattan Müzik Okulu'nda
bulunmuş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki
Rönesans-Barok müzik etkinlikleri 26
şubat çarşamba ve 27 şubat perşembe
günleri saat 19.00'da New York Viol
Topluluğu'nun konserleri ile sürecek.
Topluluğun kurucusu Viola da
Gamba virtüözü Judith Davidoff. Da-
vidoff, Türkiye'ye ve Türklere yabancı
değil. Ülkemizde çok yakm dostlan
var. Çünkü, sanatçı 1950'li yıllarda
Ankara'da bulunmuş... Bülent Ecevit,
Bülent Aral, ressam Rasin'in kurduğu
Helikon Dernegi'nin orkestrasında vi-
yolonsel çalmış...
Profesyonel Reklamalardan
Profesyonel Reklamcılık Semineri
(Reklam ajanslannda ve reklamveren kuruluşlarda görev almak isteyenler için büyük bir firsat)
Marketmg Türioye Dergıa, 1992 yümdan başUyank "Marteting
Aiademi ariını verdıgi ^ t n n hi7mfllmın, paT^ırtanu w pa7jrlama
iietişımıendüstr.sınesunuyor. Mutetmg Aiademi'nin ilketkmlı|j ıse
Cıeabve Wortihopreldamyazariığı,ysradcılığıalûlyesıoldu.
Şuudıde"PROFaYONEL REKLAMnijf SKMİNERİ"yle
pcariama ve reklamsekttiriineyeniydoeticiadıylan için özel bir
çalışrMdüzenJaıdL MarketingTürkıyeDcrgısısızm içinreklam
dünyasımnen önde gelen 8 ısminıbırarayagetirdi Şimdibuustalarla
8haftabulıtoeçalışacak,yeteneklennıkanilJayacafc
JORcklamYonetici^dajı
(Mi$Uri Teatsikia, lırûn Yöoeticis Adnyı)
çanaîmaihtiyaçnr.
Egerkendııuzı bu çıraklardan bın olarak duşunOyorve yanrun reklam
dunyasındayennızıalmak ıs&yorsanız,bemen otze başvurun.
Başvurunuzdeğeriendınlecekve sizmletemaskurulacakrjı.
Progran: Buçalışma; 25Şubal 1992/Salıgünübaşlayacakve
takipeden8 hana,her sab günüsaat 1830 - 20.30 arasıistanbul
Dedeman Otelı /Turkuaz Salonu'nda 8 ayn çalışma olarak
surdüruiecektır.
t'cret: ReklaroalarDemeğıüyesıajansçalışanları : 1.450.000.-
Dıgerdgilüer/Katı&ncılar :1.T®.000.
Dahafazlabılgıalmakiçinbızıtelefonlaarayabılırsmiz.
MARKF|y(ADEMI
AVC Pazarlama Yayınlan
Eski Büyukdere Cad No: 31 IV. Levent 80650 İstanbul
Tel: Santral: 280 91 12 (5Hat) 268 08 81 - 268 00 02 Fax: 264 43 92
On hafta süreyle
"10 Yaraücı Yönetmen"in emrinde çahşın.
(Gerçek reklam yaratıcılan gibi)
MartaınsTürtıve Deıası, l»2wlmdan
başlayarai 'Maıteang Akademı'adını verdıeı1
'nhızmeüerini, pazarlamavepazjrUma ~
IAkademı'nın ıutelkınlıgı ıse
CHEATİVE WORKSHOP
REKLAM YAZARUG1. YARATKIL1G1
ATOLYESI
Markeong Turkıye Dergısı sızın ıçın reklam
dunyasınınenöndegelöı lOısmıoıbıraraya
geofdı ŞımdıbuusıalarlalOhartabırlıkle
calışacalı. jeteneklennı kanıtlayacak 30Reklam
Yazançırağınaıluryaçvar
Eğer kendııuzı buçıraklardanbın olarak
duşunuyor ve >anmn reklam dunyasında
tennraalmak'ısuyorsanız. hemenbıze
başvurun Haydı. îımdıden çalışmaya bajlaym
I3nv(:
ReklamcılarDeroeğı
uyesıaıansçalışanlan I 450.000 -
Dığerngıhk/Kalılımcıbr 1.750.000-
Progno) •
Bu çalışma: 20 Şubaı 1992 / Pef>embe eıinu
başlayacak ve takip eden 10 hafta. her perşembe
eunuvul ISîn 20 30 arası İstanbul Dedeman
Oulı /'Turkuaz Saionu'nda 10 ayn çalışma
olaraksurdurulecektır
m AVC Pazarlama Yayınlan
Eski Büyukdere Cad No: 31 IV. Levent 80650 Islanbul
Tel: Santral: 280 91 12 (5Hat) 268 08 81 - 268 00 02 Fax: 264 43 92