02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜRSANAT 13 Tefff iıakları semineni • Kültûr Servisi - Plastik Sanatlar Dernegi'nin Kültür Bakanlığı'mn katkılanyla düzenlediği, "Sanatçı Haklan" konulu etkinlikler, 25-26-27-28 şubattarihlerindeM.S.Ü. Oditoıyumu'ndagerçekleştirilecek. Bu etkinliklerin ilkini oluşturan, "Telif Haklan Semıneri"ne, Alman Kültür Merkezi katkılanyla ülkemize çağnlan, Bild-Kunst Değerlendirme Kurumu Genel Müdürû Gerhard Pfennig katılacak. Bu konuda, uluslararası üne sahip olan Pfennig'in "Telif Haklannda Uluslararası Standartlar" konulu ön konuşmasının ardından Avukat Aydil Kurtkaya, "Türkiye'de Telif Haklannın Durumu"na ilişkin bir konuşma yapacak. Prof. Dr.Ülkü Azrak'ın yöneteceği seminerde, hukukçular, koleksiyoncular, galericiler ve sanatçılann katılımıyla "sanat .~>erlerinin akıbetini takip etme hakkı", "haklann takibinde meslek kuruluşlannın rolü" ve "sanat eserlerinin medya ile ilişkilerinden doğan sorunlar" tartışılacak. Boy Geopge gelîyOP • Kültür Servisi - Müziğıyle olduğu kadar tipi ve ilginç giyim tarayla da ilgi çeken ünlü İngiliz ve pop şarkıcısı Boy George, 3 martta İstanbul'a geliyor. Sanatçı 4-5 mart tarihlerinde Andromeda'da iki konser verecek. Boy George 1980'li yıllann başında Culturi Club adlı grubuyla seslendirdiği "Karmakameleon", 'İ'Il Tumble For You" gibi parçalanyla ünlü olmuştu. Bir süre sahnelerden uzak kalan, sonra "EverythingIOwn"ile 1987yıhnda sanat dünyasına yeniden dönen Boy George, geçen yıl "Jesus Loves You" adlı albümüyle çıkış yapmışü. • Kültür Servisi - Ayasofya'nın 1851 'de geçırdığı restorasyon öncesı ve sonrasını görüntüleyen "İstanbul Litografıleri" Artısan Sanat Galerisi'nde sergıleniyor. 19. yüzyılda çeşılli nedenlerle İslanbul'a gelen 1talyan mimar şövalye Gasparo Fossati, Ingiliz John Frederic Lewis ve Fransız Eugene Flandin'in çalışmalanndan oluşan sergi 29 şubata dek izlenime açık kalacak. (Fotoğraf: İstanbul'u görüntüleyen bir litografî) Kuşaklar buluşuyor Kültür Servisi - Tarih Vakfı yeni bir toplantı dizisini başlatıyor. "Kuşaklar Buluşması" adını taşıyan bu dizide, Osmanhnın son, cumhurıyetın ilk kuşağından toplum yaşamında önemli roller oynamış kişileri genç kuşaktan izleyicilerle buluşacak. Bu dizi kapsamında yapılacak toplantılarda tarihimizin önemli bir gecişdönemini yaşamış kışilerin kendi ağızlanndan yaşam hikâyelerule birlikte bir dönemin tarihini dinleyeceğiz. Kuşaklar Buluşması dizisinin ilk konuğu Ord. Prof. Dr. Cahit Arf olacak. Bilim yaşamımızın ve üniversite özerkliği mücadelesinin bu önde gelen kişisi, 22 şubat cumartesi günü saat 14.00'te Eminönü'nde Marmara Belediyeler Birliği Konferans Salonu'nda (tstanbul Ticaret Odası yanı. Değirmen Sok. 15) düzenlenecek toplantıya katılacak. Bizim Şehir'de şubat Kültür Servisi - Aylık siyasi gazete Bizim Şehir'in şubat ayı sayısında çeşıtli konularayerverilıyor. Kenm Fersan okura Yedikule'nin tarihini, Haluk Y.Şehsuvaroğlu'nun Asırlar Boyunca Istanbul'unu kaynak göstererek tanıtıyor. Nevval Çizgen'in yazısı Meksika'yı kpnu ediniyor. Jak Deleon İstanbul'da Üç Yıl başlıklı yansında İngiliz seyyah Charles White'ın Three Years in Constantinople or the Domestic Manners of the Turks (İstanbul'da Üç Yıl ya da Türklerin 1844'teki Yerel Davranışlan)adlı kitabını tanıtıyor. Portekizli piyanist Maria Joao Pires, İstanbul'da üç konser verdi Tıışların ardındaki gerçek EVİN tLYASOĞLU Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonu dünyanın en ünlü pi- yanistlerinden Maria Joao Pires'i konuk etti. Üç gün art arda düzenlenen değişik programlann ortak paydası bu Portekizli piyanist oldu. Pires'in Türk müzikseverleri için ayn bir önemi de Hüseyin Sermet ile iki yıl önce yaptıklan Schubert'in dört-el yapıt- lannın plagı. Errato fırmasından çıkan ve Fransa'da Altın Madalya kazanan bu plağı ne yazık ki Türkiye'de bulup dinle- mek olanaksız. Pires, ilk gece ünlü kemancı Augustin Dumay'a eşlik etti. İkinci gece Hüseyin Sermet ile kusursuz bir uyum içinde, Mo- zart - Schumann - Ravel ve Schubert'in yapıtlanndan oluşan bir dört-el resitali sundular. Üçüncü gece ise piyanist baş- tan sona Schumann ve Chopin'in yapıt- lanyla romantik bir solo program çaldı. Yılda ortalama yüz konser veren, dün- yanın dört bir yanına uçan, yaşamının büyük bir bölümünü havaalanlannda ve otellerde geçiren Pires, konser için gittiği pek çok şehir gibi lstanbul'u da göreme- di. Üç gün kalıp Boğaz'a bakamadığın- dan yakınırken, günün birinde İstan- bul'a istanbul için geleceğini söylüyordu. Ufacık tefecik ancak tuşlara değince devleşen bir piyanist Pires. 25 ile 16 yaş- lar arasında dört kızı ve altı yaşında bir torunu olduğunu hayretle öğrendik. Zira bir genç kız uçanlığındaydı. Kendisiyle piyano çalmamn felsefesi ve tekniği üstü- ne konuştuk. - Piyano tekniğini etkileyen öğelerden biri de bedenin bütününü kullanmak. Si- zin çalış stilinizde bedeniniz sanki par- maklannızla beyniniz arasında bir köprü oluşturuyor. - Bedeninizi bir enstrüman gibi, kendi sesinizi kullanır gibi kontrol etmelisiniz. Yoga yapar gibi bir şey. Bedenin bir yol, bir araç olarak kafandaki düşünceyi par- maklanna gönderiyor. Sıradan okullar- da çocuklara saatlerce çalışmak öğretili- yor. Neden çaldıklannı, tuşlann ardın- dakı düşünceyi öğretmeden saatlerce çahşıyorlar. Oysa teknik kadar konsant- re olabilmek çaldığının bilincini kendi anlatımınla birleştirebilmek gerekli. Bu benim yolum. Herkesinki değişik olabi- lir. - Çok değişik ülkelerde çahyorsunuz. Dinleyici sizi nasıl etkiliyor? - Bazen korkanm. Onlann benden çok şey beklediklerini düşünür, o beklentiyi sunamayacagımdan korkanm. Bu kadar çok dolaşıp dünyanın dört bir yanında her çeşit insana çalmak benim seçimim değil. Aslında pek sevmiyorum konserle- ri, insanlann önünde çalmayı. Bıraksalar kendi başıma sessiz bir dünyada kendi müziğimi yapanm. Sessiz bir stüdyoda plak yapmayı her zaman yeğ tutuyorum. - Müzik sizin için nasıl bir sanat dalı, nasıl tanımlarsınız müziği? - Soyut ve keşfedilmeye açık bir sanat dalı. Hep yenilikler bulmaya götürür sizi müzik. Çok garip bir sanat, bazen insa- nın içinden geldiğini sanıyorsunuz, bazen de insanla evren arasında bir ahşveriş, kozmik bir ışın. - Bir süre kariyennize ara verip hiçbir yerde çalmadınız ama geri döndüğünüz- de sanki bıraktıgınız yerden de ötede, yine dorukta yakaladınız. Bu nasıl oldu? - Gördüğünüz gibi çok küçük ellerim var. Dağarcığımdaki bazı yapıtlan çalar- ken zorluklanm oluyordu. Adale geliştir- mesiyle uğraştım, bir süre ara verip. Ama asıl bırakmamın nedeni iki küçük kızı- mm bebeklik yıllanydı ve bana ihtiyaçla- n vardı. Dört buçuk yıl gibi uzun bir süre aradan sonra müzige dönemeyeceğimi hiç düşünmedim. Belki çok iddialı değil- dim. Hiç de böylesine yoğun bir tempoya girip her gece bir başka salonda çalmayı özlemedim. Herhalde çok istemediğim için oldu her şey. Tersine, kendi köşemde yalnız müzik yapmak isterdim. Ne çare ki para kazanmak, ününüzü korumak için buna katlanmalısınız. Böyle bir dünyanın için- de kendimi nasıl bulduğumu ben de ken- dime izah edemiyorum. Kader galiba! Bugün Mozart, Beethoven, Schubert veya Chopin gibi birçok bestecinin za- manına uygun yorumlanmadığını, daha parlak piyanolarda bestecilerin öngör- düğü dinamikler içinde çalınmadığını öne sürüyorlar.. Çalgüann evrim geçirmesi çok doğal. Ben birçok Barok topluluğu üyesi gibi es- ki çalgılarda çalmak merakında değilim. Dinlemeyi seviyorum, başka. Eminim ki Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda vcrdiği resitalinde Schumann ve Chopin'in yapıtlarını seslendiren Mraia Joao Pires, müzik çalışmalarına dört yıl ara vermiş. o besteciler de şimdiki yeni çalgılann ola- naklannı bulsa çok mutlu olurlardı. Yine de bazı çalgılar çok mekanik, sert ve hatta saldırgan... Ben de çok parlak sesli abartılı piyanolan sevmiyorum. Virtüözite gösterisinden kaçıyorum. Kendi sesimi daha mat bir piyanoda daha iyi duyurabilirim. Birçok yeni piyanist böylesi parlak pi- yanolan seçip ateşli yorumlar sunuyor. Ben onlardan yana değilim. - Amerikan dinleyicisi daha parlak yo- rumlan seviyormuş, siz dikkat ettiniz mi? - Amerika'ya çok sık gidiyorum. Evet, dinleyici çok farklı. Yine de bizim eski Avrupa'da çalmayı tercih ederim. - Hüseyin Sermet ile nasıl tanıştınız? - Clara Hasgil yanşmasınm jürisinde- yim. Hüseyin'i ilk orada dinledim. Çok kolayhğı olan, yetenekli geniş olanaklara sahip bir müzisyen. - Bundan sonra Deutsche Gramophon gibi ünlü bir plak firmasıyla anJaşma yapmışsınız. Uzun bir süre belli bir şirke- te bağlamak gerilim yaratmıyor mu? - Belki de ileriye doğru itiyor insam. Yeni projeler peşindeyim. Daha az kon- ser daha çok plak yapacağımı umuyo- rum. Kemancı Augustin Dumay ile bütün keman-piyano için yazılmış eserleri pla- ğa alacağız. Hemen önümuzdeki günler- de Abbado yönetiminde Viyana Filar- moni ile çaldığım iki Mozart Konçertosu çıkacak sonra da Previn ile LondraVa çaldığım iki Chopin Konçerto. Böylece otuz kadar oluyor bugüne kadar yaptığım plaklann sayısı. Bülent Tarcan, 1984 yiîmda tıp dünyasından emekli oluncaya dek besteceÜğini de:'birlikte yürütrhüştiî Tarcan'ı yîtîrelî bîr yıl olduMüzik tarihimizin renkli bestecisi Prof. Dr. Bülent Tarcan'ı bir yıl önce 16 şubat günü yitirmiştik. Bülent Bey, sahici bir profesör ve sahici bir doktordu. Tıp dalında, Şüncesiyle ıyıce karamsardı. Ülkemizde beyin cerrahisi besteciye eser ısmarlayan kuruluşlar ol- üstüne uzman- madığından, kırk yılda bir banka veya laşmış, 1984'tetıp TRT ısmarlasa yine sese kavuşmayan dünyasından notalann dolaplarda sararmasından emekli oluncaya yakınıyordu. İstanbul'dadek besteciliğini de birlikte yürüt- müştü. Sonra kendini tümüyle müziğe verip daha büyük çapta yapıtlar üretmek peşindeydi. Ancak yazdığının bir kez seslendirilip bir yana bırakılması; partisyonlannın kaybedil- mesi; ya da ne zaman kimin çaldıracağı belli olmayan bir düzende büyük senfo- nik yapıtlar bestelemenin yararsızhğı dü- Bülent Tarcan 1914'te doğmuş, askeri doktor olan babası ile Anadolu'da dolaşarak büyümüş; küçük yaşlannda evinde klasik müzik dinleme olanağını bulmuş. önce Urfa'da amatör bir öğretmenle keman çalışmaya başla- mış, sonra Karl Berger'in, Cemal Reşit Rey'in ve Seyfeddin Asal'ın öğrencileri olmuş. Bestecilik alanında kendini Türk çok- sesli müziğinin ilk kuşağı ile sonrakiler arasında bir köprü olarak görür, bağımsız bir konuma yerleştirirdi. Cemal Reşit ve Saygun gibi Türk Beşleri ile yakınlığı olmuştu. "Cumhuriyetten bu yana elbette değerli bir ilerleme oldu ama o ilk günlerin, ilk coşkunun süratini mu- hafaza edemedi yeni nesiller" diyordu. Çoksesli müzigi geniş kitlelere ulaştır- mamız için yalnız müzik dalında değil, "her şeyden önce müzigi hazmedecek kafa ve zevk geliştirmemiz gerek" inan- cındaydı. "Kolayca diploma almış öğret- menlerle eğitim olmaz. Müzik öğretmen- leri ilk-orta öğretimden itibaren ciddi tu- tulmalı, gerek Batı'nın gerekse bizim mü- ziğimizi bilen kişilenn eğitimi ile çocuk- lara etkili bir eğitim verilmelı." Bülent Bey gerek kendi kuşağına ge- rekse öncekj bestecilere zaman zaman sert eleştiriler yöneltmişti: "Öncekiler kolaja benzeyen bir yol ile halk ezgi ve ritmlerini işlediler. O zaman için sevimli ama şimdi yetmez olduğu anlaşılan eser- ler yazdılar... Hıçbır zaman teşnk-i mesai (işbirliği) edip düşünce birliğini ortaya koymadılar. Neredeyse aynı işi gören bu insanlar hep birbirinin düşmanıydı." Otoritesi ve sert eleştirileri yanı sıra espri- leri ve neşeli fıkralanyla müzik dünya- sında olduğu kadar tıp dünyasında da renkli bir kişilik çizmişti. Piyano ve keman konçertolan, Deli Dumrul ve Hançerli Hanım baleleri; üç orkestra süiti ve şan ve orkestra için (Sa- karya-Ölümsüz Mimar-Meviana gibi) senfonik şiirleri vardı. Mevlana, en son tamamladıgı büyük çaplı yapıtı, henüz seslendirilmedi. Bülent Tarcan'ın gerçek akademik profesörlük unvanı ve bilimsel standart- lar içinde verilmiş bir doktora unvanı bu- lunduğundan; kendisine acele profesör- lük, göstermelik devlet sanatçılığı veya fahri doktorluk gibi müzik unvanlan ve- rilemedi. Mevzuat müsaade etmedi. İDSO'nun bu haftaki solisti piyanist Hüseyin Sermet: 'Çalarken müzikle baş başa kalmalısınız' İstanbul Devlet Senfoni Of- kestrası'nın bu haftaki solisti, yıldızı Hüseyin Sermet, Bela Bartok'un ikinci piyano konçer- tosunda artık sanatının doru- ğunda olduğunu kanıtladı. Yumuşacık bir tuşa, neredese parmak- lannın ükırtısmı duyacak bir işleklik ve derin sonorite ile nice renk bulup çıkardı. Kendisi de iyi bir piyanist olan Bartok, 1931'de yazdığı bu konçertoda piyano- nun yer yer bir vurma çalgı gibi kullanıl- masını, vurma çalgılarla eş tınıda yürü- mesini öngörmüş. Yer yer izlenimci, ba- zen halk ezgilerinin kıvraklığı ile ritmik bir yapıt. A. Schwinck yönetimindeki İDSO'nun zaman zaman yüksek eşliğine karşm Hüseyin Sermet, en ince aynntı- lan bile gözetti. 1955'te doğan Hüseyin Sermet caz müzigi meraklısı bir babanın, Emin Sermet'in oglu. 1965'te Ankara Devlet Konservatu- van'na girmiş, Ferhunde Erkin ile ilk pi- yanoçahşmalannı yapmış ve 1968'de "ha- rika çocuk" yasası ile Paris Konservatu- an'na gönderilmiş. Pierre Sancan, Thi- erry de Brunhoff, Olivier Messianen ve Nadia Boulangier gibi ünlü hocalarda Fransa'daki eğitimini tamamlayıp, çağımızın birçok ünlü piyanistini yetişti- ren Maria Curcio ile Londra'daki çahş- malarına başlamış. 1957'den bu yana bir- çok uluslararası ödül kazanmış. Sekiz yıl Monaco'da Prens Rainer Akademisi'nde öğretmenlik yapmış. Halen Paris'te yaşı- yor; plak ve konser dünyasının içinde. Geçen yıl kendisiyle yaptığımız bir söy- leşide piyanist olmasaydın hangı mesleği seçerdin sorumuzu şöyle yamtlamıştı: "Araba yanşçısı olurdum, hem d,e For- mula 1 'de. Yedi araba kazası, bir de mo- tosiklet kazası var hayatımda. Paris'ten gitar üçlüsü Fransız Kültür Merkezi'nin düzenlediği Gitar Triosu'nun konseri yann saat 19.00'da Ce- mal Reşit Rey Salonu'nda yer alıyor. Topluluğun kurucusu Michel Sada- novvsky Istanbullulann yabancısı de- Daha önce de Triosu ile gelmişti. 1984'te kurulan bu Trio, Fransa'da müzik festivallerinde, pekçok Avrupa ülkesinde, Asya ve Afrika'da turneler yapmakta. Bu turneler sırasında deği- şik ülkelerin insanlannda klasik gitar müziğine ilgiyi gözlemlemekteler. Pekçok orkestra yapıtının üç gıtara uyarlanmış şekli ve özgün üç-gitar yapıtlan var dağarcıklannda. Sada- nowsky üç-gitar topluluğu kadar solo konserleriyle de ünlü. Sanatçı aynı zamanda Paris ve Brük- sel'deki öğretmenliği ve dünyanın çe- şitli sanat merkezlenndeki ustalık sınıflarının yöneticisi olarak tanın- makta. Üç gitann bir arada calması Beetho- ven yıllanna kadar uzanır. Carolli gibi 1800'lerin bestecileri özgün üç-gitar eserleri bestelemişler, gitann bir üçlü halinde orkestraya yakın tınısını ara- mışlar. Armonik yapı üç gıtarda daha zen- ginleşip, daha geniş soluklu bir polifo- nidoğmakta. Bu arada üç gitar arasındaki denge- ye özen gösterilmesi ve doğru tınılann gözetilmesi gerekiyor. Günümüzde daha eski çağların. Rö- nesans ve Barok yapıtlannın da üç gi- tara uyarlaması yapıldığı gibi yeni arayışlar içinde olan modern bestecile- rin deneysel tınılan için de üç gitar kul- lanılmakta. Barok müzik konserleri Knltür Servisi- tstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 23 ve 24 Şubat 1992 akşamlan saat 19. OO'da Rönesans-Barok ve Klasik Müzik Haftası yer alıyor. Bu kapsamda, önce Şef Tatyana Grindenko yönetimindeki Moskova eski Müzik Akademisi iki konser verecek. Moskova Eski Müzik Akademisi, Rusya'nın genç kuşak kemancılann- dan Tatyana Grindenko tarafından |k||^İBnıs.^O yıldan (1982) beri de^, ÇjîrKS'tinio, orkestramn şefuğini sür^^. dürüyor... Geçen yıl yine Cemal Reşit Rey'de calan Grindenko yönetiminde- ki topluluk, ülkedeki tek otantik stilde barok müzik çalan grup ola- rak da ayn bir özelliğe sahip. İstanbul Bü- yükşehir Bele- diyesi Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda 25 Şubat 1992 salı günü, Ayşe Nil Menteş'in "17. ve 18. Yüzyıl Klavsen Müzigi" başhklı resitali var. Genç yete-1 neklerimizden olan Menteş, I İstanbul Devlet | Konservatu- van Piyano Bö-1 lümü'nü bitir-1 dikten sonra I klavsen çal-1 maya başlamış. I Belçika'da Kraliyet Konservatuvan'- nda Robert Kohnen'in öğrencisi olan Menteş, daha sonra New York'a git- miş ve Manhattan Müzik Okulu'nda bulunmuş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki Rönesans-Barok müzik etkinlikleri 26 şubat çarşamba ve 27 şubat perşembe günleri saat 19.00'da New York Viol Topluluğu'nun konserleri ile sürecek. Topluluğun kurucusu Viola da Gamba virtüözü Judith Davidoff. Da- vidoff, Türkiye'ye ve Türklere yabancı değil. Ülkemizde çok yakm dostlan var. Çünkü, sanatçı 1950'li yıllarda Ankara'da bulunmuş... Bülent Ecevit, Bülent Aral, ressam Rasin'in kurduğu Helikon Dernegi'nin orkestrasında vi- yolonsel çalmış... Profesyonel Reklamalardan Profesyonel Reklamcılık Semineri (Reklam ajanslannda ve reklamveren kuruluşlarda görev almak isteyenler için büyük bir firsat) Marketmg Türioye Dergıa, 1992 yümdan başUyank "Marteting Aiademi ariını verdıgi ^ t n n hi7mfllmın, paT^ırtanu w pa7jrlama iietişımıendüstr.sınesunuyor. Mutetmg Aiademi'nin ilketkmlı|j ıse Cıeabve Wortihopreldamyazariığı,ysradcılığıalûlyesıoldu. Şuudıde"PROFaYONEL REKLAMnijf SKMİNERİ"yle pcariama ve reklamsekttiriineyeniydoeticiadıylan için özel bir çalışrMdüzenJaıdL MarketingTürkıyeDcrgısısızm içinreklam dünyasımnen önde gelen 8 ısminıbırarayagetirdi Şimdibuustalarla 8haftabulıtoeçalışacak,yeteneklennıkanilJayacafc JORcklamYonetici^dajı (Mi$Uri Teatsikia, lırûn Yöoeticis Adnyı) çanaîmaihtiyaçnr. Egerkendııuzı bu çıraklardan bın olarak duşunOyorve yanrun reklam dunyasındayennızıalmak ıs&yorsanız,bemen otze başvurun. Başvurunuzdeğeriendınlecekve sizmletemaskurulacakrjı. Progran: Buçalışma; 25Şubal 1992/Salıgünübaşlayacakve takipeden8 hana,her sab günüsaat 1830 - 20.30 arasıistanbul Dedeman Otelı /Turkuaz Salonu'nda 8 ayn çalışma olarak surdüruiecektır. t'cret: ReklaroalarDemeğıüyesıajansçalışanları : 1.450.000.- Dıgerdgilüer/Katı&ncılar :1.T®.000. Dahafazlabılgıalmakiçinbızıtelefonlaarayabılırsmiz. MARKF|y(ADEMI AVC Pazarlama Yayınlan Eski Büyukdere Cad No: 31 IV. Levent 80650 İstanbul Tel: Santral: 280 91 12 (5Hat) 268 08 81 - 268 00 02 Fax: 264 43 92 On hafta süreyle "10 Yaraücı Yönetmen"in emrinde çahşın. (Gerçek reklam yaratıcılan gibi) MartaınsTürtıve Deıası, l»2wlmdan başlayarai 'Maıteang Akademı'adını verdıeı1 'nhızmeüerini, pazarlamavepazjrUma ~ IAkademı'nın ıutelkınlıgı ıse CHEATİVE WORKSHOP REKLAM YAZARUG1. YARATKIL1G1 ATOLYESI Markeong Turkıye Dergısı sızın ıçın reklam dunyasınınenöndegelöı lOısmıoıbıraraya geofdı ŞımdıbuusıalarlalOhartabırlıkle calışacalı. jeteneklennı kanıtlayacak 30Reklam Yazançırağınaıluryaçvar Eğer kendııuzı buçıraklardanbın olarak duşunuyor ve >anmn reklam dunyasında tennraalmak'ısuyorsanız. hemenbıze başvurun Haydı. îımdıden çalışmaya bajlaym I3nv(: ReklamcılarDeroeğı uyesıaıansçalışanlan I 450.000 - Dığerngıhk/Kalılımcıbr 1.750.000- Progno) • Bu çalışma: 20 Şubaı 1992 / Pef>embe eıinu başlayacak ve takip eden 10 hafta. her perşembe eunuvul ISîn 20 30 arası İstanbul Dedeman Oulı /'Turkuaz Saionu'nda 10 ayn çalışma olaraksurdurulecektır m AVC Pazarlama Yayınlan Eski Büyukdere Cad No: 31 IV. Levent 80650 Islanbul Tel: Santral: 280 91 12 (5Hat) 268 08 81 - 268 00 02 Fax: 264 43 92
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle