02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
iAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA 2 HABERLER % 1- an iki araştırma, eşcmselliğin kaynağının yetiştirilme değil, genetik olduğunu ortaya koydu ğenler homoseksüeli yarattıH * DışHaberler Senisi - Eşcinsellik üzerine Amerika'da yapılan iki araştırma. bu yönde gelişen cinsel ter- cihlerin kaynağında yetiştirilme tarzının değil. genetiğin olduğunu ortaya ko\du. Ne var ki bu araştırmalar, eşcinsellik konusundaki tarih kadar eski tartışmaları çözmek yerine. alevlendirdi. Eğer eşcinsellerin sonradan eşcinsel dmadıkları. bu özelliklerini ana karnın- ca edındikleri kanıtlanırsa. "kamuoyun- aa bu kişi lere karşı göitenlcn düşmanlı- ğn azalabileceği ve bu kişilenn "doğal" br azınlı k grubu olarak vatandaşlık hıklarına kavuşabilecekleri düşünülü- pr. Bilim \c psiki\atrı. eşcinselliğin yetiş- trilmedcn çok. genetikle ılgili olduğunu jösteren araştırmalardan anlam çıkart- naya çalışadursun, Neusvveek dergisin- cfc vavıml-anan araştırmavı gerçekleştı- Rn ve kendisi dc bir eşcinsel olan Simon LeVay, bu konudakı türn önvargıları yı- kıcak bulfiularını açıkladı. LeVav. ara- hrında /\IDS"den ölmiiş 19 eşcinsel erkeğın de bulunduğu 41 kadav ranın be- vınleri üzerindc \aptığı araştırma so- nunda. cinsel aktivıtevi denetlediğine inanılan bir bölgenın eşcinsellerde daha küçük olduğunu buldu. Bu bulgu. eşcin- sel toplulukların uzun »üredir ısrarl? ile- ri sürdüklerı bir olgunun. değışık olma- nın kendı seçımlen olmadığının. fakat bövle doğmuş olduklarının ilk gerçek kanıtı savılıvor. Öte \andan. North\\est Universitesi"- nden psikolog Mıchael Baile\ de. hemen hemen avnı sonuçları \eren bir başka araştırmavı tek \umurta ıkızleri üzerin- de >apü. Baılev. bu araştırmasının so- nunda. lek şumurta ikizlerinden birının eşcinsel olmasi halindediğennın de bo\- le olması olasılığının heteroseksüellere oranla üç kat fazla olduğunu buldu Bu bulgu. tek yumurta ıkızlerinin pa\laştık- ları ortak genetik \erıde aksavun bir şe- >ın. onların cinsel tercihlerini etkilediği- ni ortaya ko\du, Bu iki ABD kaynaklı araştırmanın so- nuçları. özellikle cinsel tercıhlerı kendı cinslerıne vönelen kişıler açısından bü- \ük önem taşıvor. Eşcinselliğin doğuş- tan mı geldiği. \oksa sonradan mı oldu- ğu tartışması çok uzun vıllardır yapılı- >or. Eşcinsellik. tarih kadar cski birolgu \e kültiir farkı gözetmeden dünvanın her tarafında ortava çıknor. Ve bu kişi- ler açısından işin kötü vanı. eşcinseller dünvanın hemen her yerinde düşmanca davranışlarla karşılaşıvorlar. Bu kişiler. Amerika'nın kımı şehırleri hariç hemen her verde kendilerıni açığa vuramama- nın sancısını \aşıvor \e psıkolojik buna- lımlara düşüvorlar. Eğer bu durumun genetik faktörlerden dola\ı oluştuğu. başka bir devışle. avnen solak doğuldu- ğu gıbi eşcinsel olunduğu bilimsel olarak tuıumun azalabileceği düşünülüvor. Ne var ki bu araştırmalar. eşcinseller üzerındekı ezelı tartışmau sona erdire- cek verde alevlendıreceğe benzı>or. Kımı bılim adamları. LeVav'ın bulduğu bevin farklılıklarının kendılerı içın bir sürpnz olmadığını ılerı sürüyorlar. Örneğın Amerıkan seksologlarının de- kanı olarak adlandırılan John Hopkıns Üniversitesi'nden psikolog John Mo- ney. "Elbette ki cinsel tercihin merkezi bevindir. Asıl sorulması gereken soru bunun buraşa ne zaman gelmış olduğu- dur; doğumdan önce mi. doğum sırasın- da mı, çocuklukta mı. yoksa ergcnlikte mı? İşte bunu bılmıyoruz" diyerek olaya başka açıdan bakmak gerektiğini ileri sürüyor. Bir başka grup psikolog ıse tek yu- murta iki/leri üzerinde yürütülen araş- tırmayı eleştirerek. bu araştırmanın genetik özellıklere ışık tutmaktan çok. ıkizlerin aynı etkenlere maruz kaldığını bir kere daha kanıtladığını ılerı sürüvor. Broun Ünı\ersitesi"ndcn gelışim biyolo- kanıtlanırsa. kamuoyundaki düşmanca ğu Anne Fausto Stıriıng, eleştırısını da- na da ılerı götürerek '"Bu tıp araştırma- ların anlamlı olabılmesi içın doğumla- rında bırbirlerinden avrılmış ikizler kullanılması gerekır" dıvor. Amerika'da eşcinsel topluluklar ise bu iki araşiırmanın bulgularından şüpheet- medıklerinı. fakat olumlu etkilerı konu- sunda i\imser olmadıklarını belırtıvor- lar. Teorik olarak. bu durumun kanıt- lanması halınde eşcinsellere "doğal" azınlık olarak davranılması \e bu statü- lerıne uvgun vatandaşlık hakları veril- mesı gerekıyor. Bunun ne kadarının gerçekleşıp gerçekleşmeveceği ise bilin- mıyor. Bulguların eşcinseller açısından bir başka önemi de. ailelerı ile olan ilişkile- rinde yatıyor. Bilindiği gıbi böyle bir çocuğu olan anne babalar çoğunlukla kendilerıni suçluvorlar. Halbuki tek yu- murta ıkizleri üzerındeki ara^tırmayı vürüıen Baıle\-Pillard ikilısi "Bu. gene- tik bir ola\. Bu >anlış değil. hele sizın suçunuz hiç değil"' dıverek. belki de psı- kiNdtnsılenn kapısını aşındıran \üz bin- lerce kışıve dev bir umut ışığı vakıvor. Doktorlar sıkıldı 10 bin saat boyunca orgazm seyri Dış HaberlerServisi - Dr. MariKn Fit- hun \e Dr. U'ılliam Hartman. 750"dcn fazla kışivı cinsel ilişkisırasında vemas- türbas\on \aparken ızledıler. The Inde- ptndent gazetesınin haberine görc kımı çiftler. labo*atu\arda sevişmek içın yiızlerce kilometre \ol aitmeyı göze al- dılar. İki araşiırmacı. eözlemlerıni Calıfor- nia'daki Cinsel Araştırmalar Merkezi'n- d«, laboratuvarda kurdukian tek yönlü a>nalar sayesinde gerçekleştirdiler. Doktorların öniinde cinsel faalivette bulunmak. deneye katılan kimi kişiler üzerinde olağanüstü etkiler yarattı. Dr. Hdrtman'ın belirttığine göre bir denek araştırma sırasında 16 kezorgazm olur- kcn birdiğcri bu sa\ı>ı tam 134'eçıkar- dı Rekorun bir kadına ait old ueu bildi- rildi. Araştırmanın cn güç vanının birden çok orgazmı ölçmek olduğunu belirten doktorlar. bu amaçla deneklerden ör- gazm sırastnda bırdüğmeye basmalan- nı ıstedıler. Ne var kı bu yöntemde deneklerin konsantrasyonunun kav- bolduğu. kimının de düğmeve basma\ı unuttuğu gözlendı. Bunun üzerine araş- tırmacılar daha geleneksel bir ölçüm metodunu bcnimsediler vc deneklerden uvgun anda bağırmalarını istedıler Araştırmacılar. A1DS \e diğer cinsel ilişki ile bulaşan hastalıkların vavıldığı günümüzdc. insan cinselliği konusun- daki araştırmaların büvük öncm taşıdı- ğını ileri sürüşorlar. Dr Fithian \e Dr. Hartman. araştırma sonuçlarını açıkla- mak ıçin vaptıkları toplantıda. bu araş- tırmaların oldukça sıkıcı olduğunu kanıtlamak içın büyiik gavret gösterdi- ler. "Saatler bovunca bırbıri ardına in- sanların mastürbas\on vaptıklarını ve>a seviştiklerini izlemek çok sıkıcı oluvor" discn doktorlar. not almavı aksatmamak için kimi zaman kendileri- ni uyanık tutmakta zorlandıklannı sö>- ledıler. İki araştırmacı bu bü\ük güçlüğün üstesinden gelerek. 10.000 saat bovun- ca Long Beachteki laboratu\arlarında yüzlerce kışi\ i kalp atışını \ e kan basın- cını ölçen monitörlere bağlamavı. vaji- nalarına ve anüslerine algılavıcılar takma\ı \e onlar kendi ışlerivle meşgul- ken aynanın ötesinde oturup not alma- yı başardılar. Dr. Hartman \e Dr. Fithian. araştır- malarına l%0"ların sonunda başladı- lar. 75Ogönüllü denek arasında bir kılise papazı \e bir misvoner de bulunuyor- du. Ne >a'zık kı doktorlar. misyonerin hangi pozisvonu tercıh ettığıni açıkla- maktan kaçındı. Badinter, çocuğuna düşkün babaların, ayrılık durumunda çocuk anneye verilince aeı çektiklerini, kendilerine haksızlık yapılmış duygusuna kapıldıklarını söylüyor Türkiyetye gelen Fransız fîlozof Elisabeth Badinter, erkeklerin de hamile kalabileceği kanısında: 'Erkek, kinıliğiııi yitirdi'MİNE G. SAULNIER (Paris) - Elisabeth Badinter, Paris'teki güzelim Lüksembourg Parkı'na bakan kocaman bir evde oturuyor. Uzun boylu, açık mavi gözlü, soylu duruşlu,3 çocuk annesi bir kadın. Üniversite öğrencisiyken, para karşılığmda "kobay" olmayı ka- bul ettiği ve doğum kontrol hapını ilk deneyenlerden olduğu günleri geride bırakmış. Elisabeth Badinter'e göre kadın ve er- kek arasındaki fıziksel farklılık giderek azalıyor. Kadınlann fıziksel güç perfor- mansı, hızla erkeğinkine yaklaşmakta. "Son 20 yıldan bu yana kadın sporcula- nn elde ettikleri sonuçların çıkışına bakılırsa , 2000 yılında özellikle mara- ton dallarında kadın sporcular erkeklere eşit bir performans gösterebilecekler." Konuşmanın bu noktasında, sözko- nusu performansın büyük ölçüde yapay erkeklik hormonu sonucu olabileceği görüşüm Badinter tarafından reddedili- yor. Yazara göre, hormon kullanan kadın sporcular var, ama kullanmayan- lar da büyük performans içindeler. ""Fakat önemli olan, bu fiziksel eşitlik değil" diyor Badinter, "Önemli olan. Batf da ulaşılan kadın ve erkeğin ideolo- jık ve hukuksal eşitliği. Artık yasal hiç- bir eksikliği yok kadının. İdeolojık eşitliği ise kadın. ekonomik özerkliğinin yanısıra. gövdesi üzerinde edindiği ege- menlikle sağladı. İstediği zaman çocuk \apabilme ve çocuğunun babasını öz- gürce seçme hakkına sahip olduğundan ben ideolojik eşitlik de gerçekleşti. Bi- limsel gelişmeler, hamileliği kolay ve acısız duruma getirdiğinden bu yana, kadının çocuk yapması artık iş yaşamını da kesintiye uğratmıyor. Üççocuklu ka- dınlar bile artık çalışabiliyorlar. Zaten hamileliğin ve çocuk sahibi olmanın bu denli kolaylaşmış olması, erkeğin de ar- tık "niçin ben de doğurmayayım' sorgu- lamasını gündeme getirmiş bulunuyor. Fransa"da ilk tüp bebeği gerçekleşti- ren ve transseksüellerin ameliyatında uzmanlaşmış Clamart Hastanesi rapor- lannda, cınsiyet değişıkliği geçiren bu eski erkeklerin. hamile kalmak yolunda sürekli istekte bulunduklan belirtiliyor. ""Bir erkeğin hamileliği şu an için çok rıskli. ama gelecekte gerçekleştirileme- yecek bir olgu değil. Oylesine medyatik bir olay ki bu, bir gün çılgın bir ekip, rek- lam için mutlaka bir erkeği hamile bırakmayı deneyecek, bu kesin." Cinsiyetlerin giderek birbirlerine yak- laşması ve kadın ile erkek arasındaki farkın azalması sonucu. "erkeklik" im- gesinin ne kazanıp ne yitirdiği sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor Badinter: "Her şeyden önce, kendisine kimlik kartı yerine gecen kadın üzerindeki hak- lannı ve toplumdaki iktidarını yitirdi. Babaerkil toplum biçiminin 3500 yıllık bir geçmişi var bizim bildiğimiz. Erkek- lik nedir sorusu sorulmuyordu eskiden. Üstün olmak. egemen olmak, güçlü ve haklı olmaktı kimliği. Dolayısıyla, şimdi kimliğini yitirmiş bulunuyor. Kimliğini yeniden belirlemek çok acı bir işlevdir. Şimdi kadın, savaş ve terorizm dahil ol- mak üzere erkeğin yaptığı her şeyi yapabildiği gibi, bir de fazladan çocuk yapıyor. Yani üstünlük kavramı kanştı." Kavgalar, yaralamalar, öldürmeler, bombalamalar saldırganlık dürtüsü yaratıyor Televîzyon, çocukları şiddete programhyor Haber Merkezi - Televizyon programlarındaki şiddet görüntüleri, çocuklann gündelik hayatını büyük ölçüde etkiliyor. Şiddet uy- gulayıcısı fakat kahraman olan karakterler, çocuklann kendileri- ne örnek aldıkları idoller haline geliyor. Şiddet içerikli fılmlerin yayımlanma- dığı günlerden bir gün ve kanallardan bir kanalda çizgı fılmler hariç tutularak yapılan bir savım sonucunda. bakın ço- cuğunuz neler se\ retti: Bütün o aşk meşk. güdümlü kahkaha. güdümsüz kahkaha, müzik. reklamlar ve haberler sılsilesi içinde çocuğunuz tam beşadet şiddetlı olmavan kavga. altı adet kafalarda sandalyelerin kırıldığı. bıçaklr.r çekilen. varalanma olaylarının bol olduğu ağır kavga. üç adet balta ile kasa kırma. üç adet bombalama. bır adet uçaksavar ateşlenmesı. bır adet e\e giren araba. birı kadın olmak üzere dört ölü (haberler. görüntüsüz). işkence (de- ta>lar görünmüvor, ama sonucunda bir kadın ölüvor). çeşitli bo> ve yapıda tü- fekler. çocuğunudöven bir anne (sonuç- ta çocuk ölüyor) ve aşnı gocuğa cınsel tacizde bulunan bir baba (görüntülü de- ğil konuşmalardan öğreniyoruz). Bütün bunlar çocukları nasıl etkiliyor dive düşünecek olursanız. Belçıka'da \e İngiltere'de yapılan iki araştırma. bu ko- nuda bir ipucu verebilir. Ingiltere"deki araştırma, yatılı bir okulda. 13-16 >aş grubu arasında yapılmış. Çocuklar iki gruba av rılarak. birinci gruba 15 gün sü- reyle yalnızca komik ve sosval fılmler ızlettırilmiş. İkinci gruba ise bol şiddet içeren fılmler seyrettirılmiş. Yapılan testler sonucunda. bırınci grupta hoşgo- rü. lartışma. iletışım ve gulme duze\ı. ıkıncı grupta ıse sözel ve fiziksel saldır- ganlık düze>ımn vüksek olduğu >aptan- mış. İngilıere'de >apılan bır araştırmada yine a\nı yaş grubunda 500 çocuğa altı a> sürevle şiddet ıçerıklı fılmler sevrcttı- rılmiş. Inceleme sonucunda çocuklann şiddet evlemıne çabuk geçtikleri (6 a> içinde 9 bin şiddet e\lemi) ve oldukça bol argolu konuştukları saptanmış. Dr. Psıkoterapıst Nesım Bitran. bu konuda dikkat edilmesı gereken en önemli konunun. özellikle küçük çocuk- lann. film sevrederken vanlarında ken- dilerine bilgi \eren bir ebevevn bulun- duğunu söylüyor. Anne ve babayla tar- tışılarak seyredilen fılmlerde. çocuğun. bu şiddetin dışında kalabildıği ve bövle- ce çok daha az etkilendiğıni belirtiv or. Bitran şiddet içeren filmler konusun- da da baz; farklılıkların olduğuna işaret edivor: ""Örneğin üç sanivede bır. çok farklı tür şiddetlerin yaşandığı Walt Dis- nev türü çızgı fılmlerde izledıklerının gerçek olmadığını küçük çocuklar bile- bılır. A\nı şekılde vvesternier va da üç silahşorler gıbi fılmlerin de günluk va- şamla alakası olmadığını. gerçek dışı olduğunu bılır. Çocuklar içın asıl \ahım olan. günluk havatında gördüğü pohsle- rın. normal insanların. şiddet sahnele- rınde ver almaları. O zaman gerçcktcn korkuva kapılır ve "Dışarıdaki havat çok korkunç. Başa çıkabilmek ıçin sılah- lanmak gerek' di\e düşünebılır". Nesım Bitran değışik \aş gruplarında- kı çocuklann filmlerden farklı şekilde etkılendiğini belirterek. 12 yaşa kadar, sevrettıği fılmlerin karakter vapılanma- sında etkıli olabildiğını. ancak 12 >aştan sonra bu etkilenmeyle eyleme geçebile- ceklerıni. çünkü o yaş çocuklarının bir model ara> ışı içinde olduğunu söylüyor. Özellikle kendine güveni az, içıne kapa- nık ve kendini ezik hısseden çocuklar. fılmlerde şiddet kullanan kahramanları çok daha kolavlıkla model olarak seçe- bilivorlar. Nesım Bıtran'a göre çocuklann film- lerdeki şıddetten daha az etkılenmesi ıçin ebe\e\nlerın dikkat etmesi gereken bazı noktalar şunlar: - Özellikle küçük saşlardan ıtıbaren çocuğunuz bir film sevrederken vanında olun \e oııa açıklamalarda bulunun. Te- levız\onu valnız »evretmesi. etkılenme açısından tehlikeli oîabilir. Birlıkte filmi sevrederken. "Ben bunu ona>lamı\o- rum" türünden vorumlarda bulunun. - Televizyonu sevredeceği saatleri sı- nırlı tutun. Çok küçük yaşlar için bu \asaklama getırerek olabılir. Ya da da- ha İNİsı. sevredebıleceğı filmi birlikte se- çin. Biraz daha büyük çocuklara da şunu sövlevebilirsıniz, "Yalnızca bir sa- at seyredebilirsin. İstediğin filmi seç'". Avrıca peşpeşe 5 dedektif filmi seyret- menin bir vakit kaybı olduğunu. dersler dışında kalan tüm vaktini televizvona ayırmak yerine daha hoş şeylerle vakit geçirebileceğini sövleyın. - Kendiniz de ivi bir model olun. Bü- tün vaktini televizyon karşısında geçiren bır ebeveynin bu konuda çocuklarına vereceği öğüt çok geçerlı olmavabılir. Ama bu konuda ifrata kaçma>a da ge- rek \ok. Bazı fılmlen valnız bü>üklerin seyredebıleceğini ona ızah edebılırsinız. - Çocuğımu/u o\un.i teşvık edın. Sdl- dırganlık durtusünü ovunda boşaltabı- lır. Bunun bir zararı \oktur Ama vinc de bebeğinı dövcjı \a dd ovuncaklarmı bilinçlı olarak tahrıp cden çocuklara dikkat edılmeli. Kızdıran ders kitabı • ANKA (Ankara) - Ortaokullarda okutulan Vatandaşlık Bilgileri kitabında 12 E\ lül öncesi terör ve eski partilerin basiretsizlikle suçlandıklan bölüm. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan'ı kızdırdı. Bakan Toptan kitabın değiştirileceğini açıkladı. Toptan. konuya ilişkin açıklamasında vatandaşlık bilgileri kitabının anayasa ile ilgili bölümünde. 12 Eylül öncesi Demirel hükümetlerinin anarşi ve terörü önlemede. başarısızlığa düştüğünün vurgulandığını belirtti. Söz konusu bölümde pek çok >anlış bulunduğunu kaydeden bakan Toptan." Bu kitapta benim de görev yaptığım hükümetler suçlanıyor. Benim de görev yaptığım partiler suçlanıyor. Ben şimdi Milli Eğitim Bakanı olarak bakanlığın başındayım, kuşkusuz bu bilgiler doğru olsa bundan bir alınganlık göstermemek lazım. Ama bu bilgiler doğru olsa Türkiye"nin de şimdi bir terör ile karşı karşıya bulunmaması lazım" dedi. Caıra sıkınüsi • ANKA(Adana)-Türkiye'nin4. büyük şehri olan Adana'da. bin 297 caminin ibadeteaçık bulunduğu belırtilerek bu sayının nüfusa göre yetersiz olduğu bildirildi. İl Müftüsü Süleyman Tekin, camilerin 167'sinin il merİcezinde, bin 130"unun ise ilçe ve bağlı köylerde bulunduğunu söyledi. Tekin. Adana'da bir camiye 6 bin 700 kişi düşerken Türkive'de bu oranın 857 olduğunu bildirdi. Adana'yı camisizlik görünümünden kurtarmak vehalka daha rahat ibadet yapma olanağı sağlamak amaayla yoğun birçahşma içerisinde bulunduklannı kaydeden Tekin. şöyle devam etti: "Çamiler, sadece ibadet edilen yerler değil, İslam dini ile ilgili bilgilerin öğrenildiği ve öğretildiği birer okuldur. İl bazında halen 82 irili-ufakh cami yapımı hızla devam edivor. Bu camilerin de kademeli olarak ibadete açılması için hayırsever kişi ve kuruluşlann katkılanru bekliyoruz.' Eğltimöe başan • ANKA (Ankara)-Milli Eğitim Bakanhğı. 1990-1991 öğretim yılında ilk ve orta dereceli okullardaki başan orarunı açıkladı. Gecen öğretim yılında Türkiye'de ilk ve orta dereceli okullarda 11 mılyon 556 bin 128 ögrenci okudu. Bu öğrencilerden 10 milyon 409 bin 323"ü başanb olarak sınıflannı geçti. 1 milyon 146 bin 805 ögrenci ise sınıfta kaldı. Bö> lece ilk v e orta dereceli okullarda başan oranı ortalama >üzde 90.1 oldu. 1990-1991 öğretim yıhnda en yüksek başan ilkokullardagörüldü. İlkokullara devam eden 6 milyon 701 bin 854 öğrenciden 6 milyon 235 bin 462'si sınıf geçti. 466 bin 392 ögrenci sınıfta kaldı. Her yüz öğrenciden 93"ü böylece sırufını'."" gecmişoldu. , Profesöre dava • ANKA (Ankara) - Yükseköğretim Kurulu Başkanhğı, Prof. Dr. İhsan Doğramaa'nın yeniden YÖK. Başkanlığı'na atanmasını protesto için kendi kitabını yakan Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da suç duyurusu üzerine soruşturma başlattı. Suçduyurusunuinceleyen Ankara Cumhurivet Başsavcı Yardıması Hayn Tayhan da suç duyurusunda yer alan baa konulann açıkhğa kavuşması için sonişturma başlattı. Tayhan, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu'nun ifadesine başvuracak. Savcılık. soruşturma sonucunda gerek görürse Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu hakkında dava açacak. Özel üniversite • ANKA (İamir) - Sabana Holding vönetım kurulu başkanı Sakıp Sabana, Izmir ya da İstanbul"da, özel üniversite kurmayı planladıklannı söyledi. Torbab ılçesınde. Sabana Holding ile Philip Morris tarafından ortaklaşa kurulacak sigara fabrikasının temel atma töreni dolavısıyla İzmır'de bulunan Sabana, sanayi odasınca düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada. özel üniversite kurma konusunda yıllar öncesinden kararaldıklannı belirtti. Sabana. '"Ancak bu projemizi ertelemek zorunda kalmıştık. Şimdi yine ajandarnızda yer aldı. Üniversite için İzmirile İstanbul arasında karar vermeyeçahşıyonız" dedi. Sakıp Sabana. Adanalı olmasına karşın, üniversitenin İzmir'de kurulmasından vana olduğunu ifadeederek"Bu projemizi en kısa zamanda gerçekleştirmeyi amaçhyoruz'" diye konuştu. Nasıl bir yurtmüdürü • ANKA (Izmir) - Ege Üniv ersitesi Sosy_al Bilimler Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. İsmail Aka, yetiştirme yurtlannda son zamanlarda meydana gelen ıstenmeven olav lann. bu yurtlara > önetici olarak atanan müdiirlerin seçimindeki hatadan kaynaklandığını söyledi. Prof. Dr. Aka, kimsesiz çocuğun sorumluluğunu üstlenen yetiştirme yurtlan ; müdürlerinde, sadece, "Yüksek okul mezunu olma ve 12 yıl devlet memurluğu yapma" şartının aranmasının. "Büyük bir hata" olduğunu belirterek "Çağırruzda. her şey bilim ve ihtisas işidir. Yüksek okul mezunu olmak her yerin başına gelmeyi sağhyorsa, matematikçi de hastaneye başhekim olsun" dedi. Türkive'dekı vetiştirme >oırtlanna üzücü olaylann vaşanmasında. müdürlerinin yeterli ve gerekli eğitimi görmemelerinin de etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aka. bundan sonra yurılarda istenmeyen üzücü o'aylann meydana gelmesini önlemek açısından, buralara atanacak müdürlerde. kesınlikle psikoloji eğitimi de görmüş olma şartının aranmasıtu önerdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle