Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
iAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA
2 HABERLER
% 1-
an iki araştırma, eşcmselliğin kaynağının yetiştirilme değil, genetik olduğunu ortaya koydu
ğenler homoseksüeli yarattıH * DışHaberler Senisi - Eşcinsellik üzerine Amerika'da
yapılan iki araştırma. bu yönde gelişen cinsel ter-
cihlerin kaynağında yetiştirilme tarzının değil.
genetiğin olduğunu ortaya ko\du. Ne var ki bu
araştırmalar, eşcinsellik konusundaki tarih kadar
eski tartışmaları çözmek yerine. alevlendirdi.
Eğer eşcinsellerin sonradan eşcinsel
dmadıkları. bu özelliklerini ana karnın-
ca edındikleri kanıtlanırsa. "kamuoyun-
aa bu kişi lere karşı göitenlcn düşmanlı-
ğn azalabileceği ve bu kişilenn "doğal"
br azınlı k grubu olarak vatandaşlık
hıklarına kavuşabilecekleri düşünülü-
pr.
Bilim \c psiki\atrı. eşcinselliğin yetiş-
trilmedcn çok. genetikle ılgili olduğunu
jösteren araştırmalardan anlam çıkart-
naya çalışadursun, Neusvveek dergisin-
cfc vavıml-anan araştırmavı gerçekleştı-
Rn ve kendisi dc bir eşcinsel olan Simon
LeVay, bu konudakı türn önvargıları yı-
kıcak bulfiularını açıkladı. LeVav. ara-
hrında /\IDS"den ölmiiş 19 eşcinsel
erkeğın de bulunduğu 41 kadav ranın be-
vınleri üzerindc \aptığı araştırma so-
nunda. cinsel aktivıtevi denetlediğine
inanılan bir bölgenın eşcinsellerde daha
küçük olduğunu buldu. Bu bulgu. eşcin-
sel toplulukların uzun »üredir ısrarl? ile-
ri sürdüklerı bir olgunun. değışık olma-
nın kendı seçımlen olmadığının. fakat
bövle doğmuş olduklarının ilk gerçek
kanıtı savılıvor.
Öte \andan. North\\est Universitesi"-
nden psikolog Mıchael Baile\ de. hemen
hemen avnı sonuçları \eren bir başka
araştırmavı tek \umurta ıkızleri üzerin-
de >apü. Baılev. bu araştırmasının so-
nunda. lek şumurta ikizlerinden birının
eşcinsel olmasi halindediğennın de bo\-
le olması olasılığının heteroseksüellere
oranla üç kat fazla olduğunu buldu Bu
bulgu. tek yumurta ıkızlerinin pa\laştık-
ları ortak genetik \erıde aksavun bir şe-
>ın. onların cinsel tercihlerini etkilediği-
ni ortaya ko\du,
Bu iki ABD kaynaklı araştırmanın so-
nuçları. özellikle cinsel tercıhlerı kendı
cinslerıne vönelen kişıler açısından bü-
\ük önem taşıvor. Eşcinselliğin doğuş-
tan mı geldiği. \oksa sonradan mı oldu-
ğu tartışması çok uzun vıllardır yapılı-
>or. Eşcinsellik. tarih kadar cski birolgu
\e kültiir farkı gözetmeden dünvanın
her tarafında ortava çıknor. Ve bu kişi-
ler açısından işin kötü vanı. eşcinseller
dünvanın hemen her yerinde düşmanca
davranışlarla karşılaşıvorlar. Bu kişiler.
Amerika'nın kımı şehırleri hariç hemen
her verde kendilerıni açığa vuramama-
nın sancısını \aşıvor \e psıkolojik buna-
lımlara düşüvorlar. Eğer bu durumun
genetik faktörlerden dola\ı oluştuğu.
başka bir devışle. avnen solak doğuldu-
ğu gıbi eşcinsel olunduğu bilimsel olarak
tuıumun azalabileceği düşünülüvor.
Ne var ki bu araştırmalar. eşcinseller
üzerındekı ezelı tartışmau sona erdire-
cek verde alevlendıreceğe benzı>or.
Kımı bılim adamları. LeVav'ın bulduğu
bevin farklılıklarının kendılerı içın bir
sürpnz olmadığını ılerı sürüyorlar.
Örneğın Amerıkan seksologlarının de-
kanı olarak adlandırılan John Hopkıns
Üniversitesi'nden psikolog John Mo-
ney. "Elbette ki cinsel tercihin merkezi
bevindir. Asıl sorulması gereken soru
bunun buraşa ne zaman gelmış olduğu-
dur; doğumdan önce mi. doğum sırasın-
da mı, çocuklukta mı. yoksa ergcnlikte
mı? İşte bunu bılmıyoruz" diyerek olaya
başka açıdan bakmak gerektiğini ileri
sürüyor.
Bir başka grup psikolog ıse tek yu-
murta iki/leri üzerinde yürütülen araş-
tırmayı eleştirerek. bu araştırmanın
genetik özellıklere ışık tutmaktan çok.
ıkizlerin aynı etkenlere maruz kaldığını
bir kere daha kanıtladığını ılerı sürüvor.
Broun Ünı\ersitesi"ndcn gelışim biyolo-
kanıtlanırsa. kamuoyundaki düşmanca ğu Anne Fausto Stıriıng, eleştırısını da-
na da ılerı götürerek '"Bu tıp araştırma-
ların anlamlı olabılmesi içın doğumla-
rında bırbirlerinden avrılmış ikizler
kullanılması gerekır" dıvor.
Amerika'da eşcinsel topluluklar ise bu
iki araşiırmanın bulgularından şüpheet-
medıklerinı. fakat olumlu etkilerı konu-
sunda i\imser olmadıklarını belırtıvor-
lar. Teorik olarak. bu durumun kanıt-
lanması halınde eşcinsellere "doğal"
azınlık olarak davranılması \e bu statü-
lerıne uvgun vatandaşlık hakları veril-
mesı gerekıyor. Bunun ne kadarının
gerçekleşıp gerçekleşmeveceği ise bilin-
mıyor.
Bulguların eşcinseller açısından bir
başka önemi de. ailelerı ile olan ilişkile-
rinde yatıyor. Bilindiği gıbi böyle bir
çocuğu olan anne babalar çoğunlukla
kendilerıni suçluvorlar. Halbuki tek yu-
murta ıkizleri üzerındeki ara^tırmayı
vürüıen Baıle\-Pillard ikilısi "Bu. gene-
tik bir ola\. Bu >anlış değil. hele sizın
suçunuz hiç değil"' dıverek. belki de psı-
kiNdtnsılenn kapısını aşındıran \üz bin-
lerce kışıve dev bir umut ışığı vakıvor.
Doktorlar sıkıldı
10 bin saat
boyunca
orgazm seyri
Dış HaberlerServisi - Dr. MariKn Fit-
hun \e Dr. U'ılliam Hartman. 750"dcn
fazla kışivı cinsel ilişkisırasında vemas-
türbas\on \aparken ızledıler. The Inde-
ptndent gazetesınin haberine görc kımı
çiftler. labo*atu\arda sevişmek içın
yiızlerce kilometre \ol aitmeyı göze al-
dılar.
İki araşiırmacı. eözlemlerıni Calıfor-
nia'daki Cinsel Araştırmalar Merkezi'n-
d«, laboratuvarda kurdukian tek yönlü
a>nalar sayesinde gerçekleştirdiler.
Doktorların öniinde cinsel faalivette
bulunmak. deneye katılan kimi kişiler
üzerinde olağanüstü etkiler yarattı. Dr.
Hdrtman'ın belirttığine göre bir denek
araştırma sırasında 16 kezorgazm olur-
kcn birdiğcri bu sa\ı>ı tam 134'eçıkar-
dı Rekorun bir kadına ait old ueu bildi-
rildi.
Araştırmanın cn güç vanının birden
çok orgazmı ölçmek olduğunu belirten
doktorlar. bu amaçla deneklerden ör-
gazm sırastnda bırdüğmeye basmalan-
nı ıstedıler. Ne var kı bu yöntemde
deneklerin konsantrasyonunun kav-
bolduğu. kimının de düğmeve basma\ı
unuttuğu gözlendı. Bunun üzerine araş-
tırmacılar daha geleneksel bir ölçüm
metodunu bcnimsediler vc deneklerden
uvgun anda bağırmalarını istedıler
Araştırmacılar. A1DS \e diğer cinsel
ilişki ile bulaşan hastalıkların vavıldığı
günümüzdc. insan cinselliği konusun-
daki araştırmaların büvük öncm taşıdı-
ğını ileri sürüşorlar. Dr Fithian \e Dr.
Hartman. araştırma sonuçlarını açıkla-
mak ıçin vaptıkları toplantıda. bu araş-
tırmaların oldukça sıkıcı olduğunu
kanıtlamak içın büyiik gavret gösterdi-
ler. "Saatler bovunca bırbıri ardına in-
sanların mastürbas\on vaptıklarını
ve>a seviştiklerini izlemek çok sıkıcı
oluvor" discn doktorlar. not almavı
aksatmamak için kimi zaman kendileri-
ni uyanık tutmakta zorlandıklannı sö>-
ledıler.
İki araştırmacı bu bü\ük güçlüğün
üstesinden gelerek. 10.000 saat bovun-
ca Long Beachteki laboratu\arlarında
yüzlerce kışi\ i kalp atışını \ e kan basın-
cını ölçen monitörlere bağlamavı. vaji-
nalarına ve anüslerine algılavıcılar
takma\ı \e onlar kendi ışlerivle meşgul-
ken aynanın ötesinde oturup not alma-
yı başardılar.
Dr. Hartman \e Dr. Fithian. araştır-
malarına l%0"ların sonunda başladı-
lar.
75Ogönüllü denek arasında bir kılise
papazı \e bir misvoner de bulunuyor-
du. Ne >a'zık kı doktorlar. misyonerin
hangi pozisvonu tercıh ettığıni açıkla-
maktan kaçındı.
Badinter, çocuğuna düşkün babaların, ayrılık durumunda çocuk anneye verilince aeı çektiklerini, kendilerine haksızlık yapılmış duygusuna kapıldıklarını söylüyor
Türkiyetye gelen Fransız fîlozof Elisabeth Badinter, erkeklerin de hamile kalabileceği kanısında:
'Erkek, kinıliğiııi yitirdi'MİNE G. SAULNIER (Paris) - Elisabeth Badinter, Paris'teki güzelim
Lüksembourg Parkı'na bakan kocaman bir evde oturuyor. Uzun
boylu, açık mavi gözlü, soylu duruşlu,3 çocuk annesi bir kadın.
Üniversite öğrencisiyken, para karşılığmda "kobay" olmayı ka-
bul ettiği ve doğum kontrol hapını ilk deneyenlerden olduğu
günleri geride bırakmış.
Elisabeth Badinter'e göre kadın ve er-
kek arasındaki fıziksel farklılık giderek
azalıyor. Kadınlann fıziksel güç perfor-
mansı, hızla erkeğinkine yaklaşmakta.
"Son 20 yıldan bu yana kadın sporcula-
nn elde ettikleri sonuçların çıkışına
bakılırsa , 2000 yılında özellikle mara-
ton dallarında kadın sporcular erkeklere
eşit bir performans gösterebilecekler."
Konuşmanın bu noktasında, sözko-
nusu performansın büyük ölçüde yapay
erkeklik hormonu sonucu olabileceği
görüşüm Badinter tarafından reddedili-
yor. Yazara göre, hormon kullanan
kadın sporcular var, ama kullanmayan-
lar da büyük performans içindeler.
""Fakat önemli olan, bu fiziksel eşitlik
değil" diyor Badinter, "Önemli olan.
Batf da ulaşılan kadın ve erkeğin ideolo-
jık ve hukuksal eşitliği. Artık yasal hiç-
bir eksikliği yok kadının. İdeolojık
eşitliği ise kadın. ekonomik özerkliğinin
yanısıra. gövdesi üzerinde edindiği ege-
menlikle sağladı. İstediği zaman çocuk
\apabilme ve çocuğunun babasını öz-
gürce seçme hakkına sahip olduğundan
ben ideolojik eşitlik de gerçekleşti. Bi-
limsel gelişmeler, hamileliği kolay ve
acısız duruma getirdiğinden bu yana,
kadının çocuk yapması artık iş yaşamını
da kesintiye uğratmıyor. Üççocuklu ka-
dınlar bile artık çalışabiliyorlar. Zaten
hamileliğin ve çocuk sahibi olmanın bu
denli kolaylaşmış olması, erkeğin de ar-
tık "niçin ben de doğurmayayım' sorgu-
lamasını gündeme getirmiş bulunuyor.
Fransa"da ilk tüp bebeği gerçekleşti-
ren ve transseksüellerin ameliyatında
uzmanlaşmış Clamart Hastanesi rapor-
lannda, cınsiyet değişıkliği geçiren bu
eski erkeklerin. hamile kalmak yolunda
sürekli istekte bulunduklan belirtiliyor.
""Bir erkeğin hamileliği şu an için çok
rıskli. ama gelecekte gerçekleştirileme-
yecek bir olgu değil. Oylesine medyatik
bir olay ki bu, bir gün çılgın bir ekip, rek-
lam için mutlaka bir erkeği hamile
bırakmayı deneyecek, bu kesin."
Cinsiyetlerin giderek birbirlerine yak-
laşması ve kadın ile erkek arasındaki
farkın azalması sonucu. "erkeklik" im-
gesinin ne kazanıp ne yitirdiği sorumuzu
ise şöyle yanıtlıyor Badinter:
"Her şeyden önce, kendisine kimlik
kartı yerine gecen kadın üzerindeki hak-
lannı ve toplumdaki iktidarını yitirdi.
Babaerkil toplum biçiminin 3500 yıllık
bir geçmişi var bizim bildiğimiz. Erkek-
lik nedir sorusu sorulmuyordu eskiden.
Üstün olmak. egemen olmak, güçlü ve
haklı olmaktı kimliği. Dolayısıyla, şimdi
kimliğini yitirmiş bulunuyor. Kimliğini
yeniden belirlemek çok acı bir işlevdir.
Şimdi kadın, savaş ve terorizm dahil ol-
mak üzere erkeğin yaptığı her şeyi
yapabildiği gibi, bir de fazladan çocuk
yapıyor. Yani üstünlük kavramı kanştı."
Kavgalar, yaralamalar, öldürmeler, bombalamalar saldırganlık dürtüsü yaratıyor
Televîzyon, çocukları şiddete programhyor
Haber Merkezi - Televizyon programlarındaki şiddet görüntüleri,
çocuklann gündelik hayatını büyük ölçüde etkiliyor. Şiddet uy-
gulayıcısı fakat kahraman olan karakterler, çocuklann kendileri-
ne örnek aldıkları idoller haline geliyor.
Şiddet içerikli fılmlerin yayımlanma-
dığı günlerden bir gün ve kanallardan
bir kanalda çizgı fılmler hariç tutularak
yapılan bir savım sonucunda. bakın ço-
cuğunuz neler se\ retti:
Bütün o aşk meşk. güdümlü kahkaha.
güdümsüz kahkaha, müzik. reklamlar
ve haberler sılsilesi içinde çocuğunuz
tam beşadet şiddetlı olmavan kavga. altı
adet kafalarda sandalyelerin kırıldığı.
bıçaklr.r çekilen. varalanma olaylarının
bol olduğu ağır kavga. üç adet balta ile
kasa kırma. üç adet bombalama. bır
adet uçaksavar ateşlenmesı. bır adet e\e
giren araba. birı kadın olmak üzere dört
ölü (haberler. görüntüsüz). işkence (de-
ta>lar görünmüvor, ama sonucunda bir
kadın ölüvor). çeşitli bo> ve yapıda tü-
fekler. çocuğunudöven bir anne (sonuç-
ta çocuk ölüyor) ve aşnı gocuğa cınsel
tacizde bulunan bir baba (görüntülü de-
ğil konuşmalardan öğreniyoruz).
Bütün bunlar çocukları nasıl etkiliyor
dive düşünecek olursanız. Belçıka'da \e
İngiltere'de yapılan iki araştırma. bu ko-
nuda bir ipucu verebilir. Ingiltere"deki
araştırma, yatılı bir okulda. 13-16 >aş
grubu arasında yapılmış. Çocuklar iki
gruba av rılarak. birinci gruba 15 gün sü-
reyle yalnızca komik ve sosval fılmler
ızlettırilmiş. İkinci gruba ise bol şiddet
içeren fılmler seyrettirılmiş. Yapılan
testler sonucunda. bırınci grupta hoşgo-
rü. lartışma. iletışım ve gulme duze\ı.
ıkıncı grupta ıse sözel ve fiziksel saldır-
ganlık düze>ımn vüksek olduğu >aptan-
mış. İngilıere'de >apılan bır araştırmada
yine a\nı yaş grubunda 500 çocuğa altı
a> sürevle şiddet ıçerıklı fılmler sevrcttı-
rılmiş. Inceleme sonucunda çocuklann
şiddet evlemıne çabuk geçtikleri (6 a>
içinde 9 bin şiddet e\lemi) ve oldukça
bol argolu konuştukları saptanmış.
Dr. Psıkoterapıst Nesım Bitran. bu
konuda dikkat edilmesı gereken en
önemli konunun. özellikle küçük çocuk-
lann. film sevrederken vanlarında ken-
dilerine bilgi \eren bir ebevevn bulun-
duğunu söylüyor. Anne ve babayla tar-
tışılarak seyredilen fılmlerde. çocuğun.
bu şiddetin dışında kalabildıği ve bövle-
ce çok daha az etkilendiğıni belirtiv or.
Bitran şiddet içeren filmler konusun-
da da baz; farklılıkların olduğuna işaret
edivor: ""Örneğin üç sanivede bır. çok
farklı tür şiddetlerin yaşandığı Walt Dis-
nev türü çızgı fılmlerde izledıklerının
gerçek olmadığını küçük çocuklar bile-
bılır. A\nı şekılde vvesternier va da üç
silahşorler gıbi fılmlerin de günluk va-
şamla alakası olmadığını. gerçek dışı
olduğunu bılır. Çocuklar içın asıl \ahım
olan. günluk havatında gördüğü pohsle-
rın. normal insanların. şiddet sahnele-
rınde ver almaları. O zaman gerçcktcn
korkuva kapılır ve "Dışarıdaki havat
çok korkunç. Başa çıkabilmek ıçin sılah-
lanmak gerek' di\e düşünebılır".
Nesım Bitran değışik \aş gruplarında-
kı çocuklann filmlerden farklı şekilde
etkılendiğini belirterek. 12 yaşa kadar,
sevrettıği fılmlerin karakter vapılanma-
sında etkıli olabildiğını. ancak 12 >aştan
sonra bu etkilenmeyle eyleme geçebile-
ceklerıni. çünkü o yaş çocuklarının bir
model ara> ışı içinde olduğunu söylüyor.
Özellikle kendine güveni az, içıne kapa-
nık ve kendini ezik hısseden çocuklar.
fılmlerde şiddet kullanan kahramanları
çok daha kolavlıkla model olarak seçe-
bilivorlar.
Nesım Bıtran'a göre çocuklann film-
lerdeki şıddetten daha az etkılenmesi
ıçin ebe\e\nlerın dikkat etmesi gereken
bazı noktalar şunlar:
- Özellikle küçük saşlardan ıtıbaren
çocuğunuz bir film sevrederken vanında
olun \e oııa açıklamalarda bulunun. Te-
levız\onu valnız »evretmesi. etkılenme
açısından tehlikeli oîabilir. Birlıkte filmi
sevrederken. "Ben bunu ona>lamı\o-
rum" türünden vorumlarda bulunun.
- Televizyonu sevredeceği saatleri sı-
nırlı tutun. Çok küçük yaşlar için bu
\asaklama getırerek olabılir. Ya da da-
ha İNİsı. sevredebıleceğı filmi birlikte se-
çin. Biraz daha büyük çocuklara da
şunu sövlevebilirsıniz, "Yalnızca bir sa-
at seyredebilirsin. İstediğin filmi seç'".
Avrıca peşpeşe 5 dedektif filmi seyret-
menin bir vakit kaybı olduğunu. dersler
dışında kalan tüm vaktini televizvona
ayırmak yerine daha hoş şeylerle vakit
geçirebileceğini sövleyın.
- Kendiniz de ivi bir model olun. Bü-
tün vaktini televizyon karşısında geçiren
bır ebeveynin bu konuda çocuklarına
vereceği öğüt çok geçerlı olmavabılir.
Ama bu konuda ifrata kaçma>a da ge-
rek \ok. Bazı fılmlen valnız bü>üklerin
seyredebıleceğini ona ızah edebılırsinız.
- Çocuğımu/u o\un.i teşvık edın. Sdl-
dırganlık durtusünü ovunda boşaltabı-
lır. Bunun bir zararı \oktur Ama vinc
de bebeğinı dövcjı \a dd ovuncaklarmı
bilinçlı olarak tahrıp cden çocuklara
dikkat edılmeli.
Kızdıran ders kitabı
• ANKA (Ankara) - Ortaokullarda
okutulan Vatandaşlık Bilgileri
kitabında 12 E\ lül öncesi terör ve eski
partilerin basiretsizlikle suçlandıklan
bölüm. Milli Eğitim Bakanı Köksal
Toptan'ı kızdırdı. Bakan Toptan
kitabın değiştirileceğini açıkladı.
Toptan. konuya ilişkin açıklamasında
vatandaşlık bilgileri kitabının anayasa
ile ilgili bölümünde. 12 Eylül öncesi
Demirel hükümetlerinin anarşi ve
terörü önlemede. başarısızlığa
düştüğünün vurgulandığını belirtti.
Söz konusu bölümde pek çok >anlış
bulunduğunu kaydeden bakan
Toptan." Bu kitapta benim de görev
yaptığım hükümetler suçlanıyor.
Benim de görev yaptığım partiler
suçlanıyor. Ben şimdi Milli Eğitim
Bakanı olarak bakanlığın başındayım,
kuşkusuz bu bilgiler doğru olsa
bundan bir alınganlık göstermemek
lazım. Ama bu bilgiler doğru olsa
Türkiye"nin de şimdi bir terör ile karşı
karşıya bulunmaması lazım" dedi.
Caıra sıkınüsi
• ANKA(Adana)-Türkiye'nin4. büyük
şehri olan Adana'da. bin 297 caminin
ibadeteaçık bulunduğu belırtilerek bu
sayının nüfusa göre yetersiz olduğu
bildirildi. İl Müftüsü Süleyman Tekin,
camilerin 167'sinin il merİcezinde, bin
130"unun ise ilçe ve bağlı köylerde
bulunduğunu söyledi. Tekin. Adana'da
bir camiye 6 bin 700 kişi düşerken
Türkive'de bu oranın 857 olduğunu
bildirdi. Adana'yı camisizlik
görünümünden kurtarmak vehalka
daha rahat ibadet yapma olanağı
sağlamak amaayla yoğun birçahşma
içerisinde bulunduklannı kaydeden
Tekin. şöyle devam etti: "Çamiler, sadece
ibadet edilen yerler değil, İslam dini ile
ilgili bilgilerin öğrenildiği ve öğretildiği
birer okuldur. İl bazında halen 82
irili-ufakh cami yapımı hızla devam
edivor. Bu camilerin de kademeli olarak
ibadete açılması için hayırsever kişi ve
kuruluşlann katkılanru bekliyoruz.'
Eğltimöe başan
• ANKA (Ankara)-Milli Eğitim
Bakanhğı. 1990-1991 öğretim yılında ilk
ve orta dereceli okullardaki başan orarunı
açıkladı. Gecen öğretim yılında
Türkiye'de ilk ve orta dereceli okullarda
11 mılyon 556 bin 128 ögrenci okudu. Bu
öğrencilerden 10 milyon 409 bin 323"ü
başanb olarak sınıflannı geçti. 1 milyon
146 bin 805 ögrenci ise sınıfta kaldı.
Bö> lece ilk v e orta dereceli okullarda
başan oranı ortalama >üzde 90.1 oldu.
1990-1991 öğretim yıhnda en yüksek
başan ilkokullardagörüldü. İlkokullara
devam eden 6 milyon 701 bin 854
öğrenciden 6 milyon 235 bin 462'si sınıf
geçti. 466 bin 392 ögrenci sınıfta kaldı.
Her yüz öğrenciden 93"ü böylece sırufını'.""
gecmişoldu. ,
Profesöre dava
• ANKA (Ankara) - Yükseköğretim
Kurulu Başkanhğı, Prof. Dr. İhsan
Doğramaa'nın yeniden YÖK.
Başkanlığı'na atanmasını protesto için
kendi kitabını yakan Prof. Dr. Tahir
Hatipoğlu hakkında suç duyurusunda
bulundu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı
da suç duyurusu üzerine soruşturma
başlattı. Suçduyurusunuinceleyen
Ankara Cumhurivet Başsavcı Yardıması
Hayn Tayhan da suç duyurusunda yer
alan baa konulann açıkhğa kavuşması
için sonişturma başlattı. Tayhan, Gazi
Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tahir
Hatipoğlu'nun ifadesine başvuracak.
Savcılık. soruşturma sonucunda gerek
görürse Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu
hakkında dava açacak.
Özel üniversite
• ANKA (İamir) - Sabana Holding
vönetım kurulu başkanı Sakıp Sabana,
Izmir ya da İstanbul"da, özel üniversite
kurmayı planladıklannı söyledi. Torbab
ılçesınde. Sabana Holding ile Philip
Morris tarafından ortaklaşa kurulacak
sigara fabrikasının temel atma töreni
dolavısıyla İzmır'de bulunan Sabana,
sanayi odasınca düzenlenen bir toplantıda
yaptığı konuşmada. özel üniversite
kurma konusunda yıllar öncesinden
kararaldıklannı belirtti. Sabana.
'"Ancak bu projemizi ertelemek zorunda
kalmıştık. Şimdi yine ajandarnızda yer
aldı. Üniversite için İzmirile İstanbul
arasında karar vermeyeçahşıyonız" dedi.
Sakıp Sabana. Adanalı olmasına karşın,
üniversitenin İzmir'de kurulmasından
vana olduğunu ifadeederek"Bu
projemizi en kısa zamanda
gerçekleştirmeyi amaçhyoruz'" diye
konuştu.
Nasıl bir yurtmüdürü
• ANKA (Izmir) - Ege Üniv ersitesi
Sosy_al Bilimler Enstitüsü Başkanı Prof.
Dr. İsmail Aka, yetiştirme yurtlannda son
zamanlarda meydana gelen ıstenmeven
olav lann. bu yurtlara > önetici olarak
atanan müdiirlerin seçimindeki hatadan
kaynaklandığını söyledi. Prof. Dr. Aka,
kimsesiz çocuğun sorumluluğunu
üstlenen yetiştirme yurtlan ;
müdürlerinde, sadece, "Yüksek okul
mezunu olma ve 12 yıl devlet memurluğu
yapma" şartının aranmasının. "Büyük
bir hata" olduğunu belirterek
"Çağırruzda. her şey bilim ve ihtisas işidir.
Yüksek okul mezunu olmak her yerin
başına gelmeyi sağhyorsa, matematikçi
de hastaneye başhekim olsun" dedi.
Türkive'dekı vetiştirme >oırtlanna üzücü
olaylann vaşanmasında. müdürlerinin
yeterli ve gerekli eğitimi görmemelerinin
de etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr.
Aka. bundan sonra yurılarda istenmeyen
üzücü o'aylann meydana gelmesini
önlemek açısından, buralara atanacak
müdürlerde. kesınlikle psikoloji eğitimi
de görmüş olma şartının aranmasıtu
önerdı.