15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ŞUBAT1992PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Atianişçler • AA (İzmir) - îzmir Büyükşehir Belediyesi'nden atılan işçilerle ilgili olarak. müfettişlerindosyalar üzerinde gerçekleştirdiklei çahşmalann, bir-iki güniçindetamamlanacağı bildirildi. Türk-ݧ 3. bölge temsikisi Mustafa Kondakçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada. maaş-ikramiye-fazla mesailerini alamadıklan için eylem yapan ve işlerine tazminatsızolarak son verilen 366 işçiriin, Ankara*ya yaptıklanyürüyüşsonrasında, Bakanlar Kurulu tarafından, iş güvencesi ve kıdem tazminatlarının teminat altına alındığını hatırlatu. Bakanlar Kurulu karan uyarınca. işçilerin durumlarını incelemek ûzere 4 bakanlıkmüfettişininİzmir'egelerek dosyalar üzerinde çahşmal ar yaptıklannı belirten Kondakçı, Bölge çalışma müdürlüğü aracılığı ile gelişmeleri izlediklerini söyledi. Okutan'm idıfiası • AA (İzmir) - Halkın Emek Partisi Genel SekreterYardımcısı Kemal Okutan, "Güneydoğu Anadolu'da meydana gelen çığ olaylanna, bölgede, 'teröristlerin saklandığı yerleri yok edeceğiz' diyerek ormanların kesilmesi, uçaklannalçak uçuşlan. bölgenin sürekli bombalanması ve askeri eğitimlerin neden olduğun u" öne sürdü. Kemal Okutan. Izmir'de düzenJediği basın toplantısıda, HEP olarak çığ bölgesine heyet göndererek incelemeler yaptıklannı anlattı. Bölgenin, karların erimeye başlamasıyla sel felaketi tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını söyleyen Okutan, gerekli önlemlerin şimdiden ahnması gerektiğini bildirdi. ÖttüPötenöğpetmen •CUMHL RİYET (Diyarbakır) - Kimligi meçhul bir kişi tarafından önceki gün Diyarbakır'da öldürülen ilkokul öğretmeni Ahmet Bayhan, dün doğum yeri Nusaybin'de toprağa verildi. Cinayet, demokratik kitle örgütleri ve esnaf tarafından protesto edildi. Siirt'in Pervari ilçeside ilkokul öğretmenliği yapan Ahmet Bayhan'ın cenazesi dün memleketi N usaybin'e götürüldü. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı bircenaze töreniyle toprağa verilen Bayhan için ilçede esnaf kepenkleri indirdi. Eğıt-Sen Diyarbakı temsilciliği ve İHD Şube Başkanhğı dün yaptıklan açıklamada, cinayeti kınadılar. Risksermayesi • AA (Ankara) - Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Akın Gönen, esnaf ve sanatkâr ile gençmüteşebbislerin ^faiz batağı sorununun, kısa süre siçerisinde oluşturulacak risk sermayesi kurumu ile ortadan kaldınlacağını bildirdi. Gönen, Çankaya Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatiff nin, bugün yapılan mali kongresinde konuştu. Önceki hükümet döneminde. devlet kaynaklannın, üretime yönelik yatınmlar ve üretken güçler yerine, barlarda, pavyonlarda artistlerin üzerine gül döken hayali ihracatçılann cebine akıtıldıgını kaydeden Bakan Gönen, "Biz, üretime yönelik teşvikle uygulayacağız. Üretken güçleri desteklerken, ara mal üreten esnaf ve sanatkâra da kaynak aktaracağız" dedi. THK'nm67,y* • AA (Ankara)-TürkHava Kurumu'nun(THK)67. kuruluş yıldönümü dolayısıyla hazırlanan "Havacılık Sergisi", ilk kadın pilotumuz Sabiha Gökçen tarafından açıldı. Sabiha Gökçen, serginin açılışında yaptığı konuşmada, Atatürk tarafından kunılan THK'nın daima yaşayarak daha da ileri gideceğini belirterek. "Bir gün inşallah gençlerimizin uzaya çıktığını sizler göreceksiniz" dedi. Serginin açılışında Sabiha Gökçen'e THK Başkanı Atilla Taçöy de eşlik etti. Sergide, Atatürk döneminde THK uçaklannın fotoğraflan, model uçak ve helikopterler ileTHK'nın açtığı fotoğraf ve karikatür yanşmasında dereceye giren eserler sergileniyor. Ünsarnbaşvurusu • UBA (Ankara) - Kapatılan CHP'nin Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal Kenan Evren ve beş arkadaşını uluslararası yargı önüne.çıkarmak için çabalanm sürdürüyor. Ünsal genelkurmay başkanhğı askeri savcıhğına yaptığı suç duyurusuna yanıt alamayınca TBMM insan haklan inceleme komisyonuna başvurdu ve sorunun incelenmesini istedi. Komisyon başkanı SHP Mardin milletvekili Ahmet Türk Ünsal'a "Genelkurmay başkanhğına yazı yazacaklannı ve sonucun komisyona iletilmesini isteyeceklerini" söyledi. İzmr'deasayiş • AA (İzmir) - Yenişehir semtinde, bir polisin özel otomobilinde bulunan üniforması, kimligi belirlenemeyen kişi veya kişilerce çahndı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre 1104 sokakta park halindeki otomobilin kapısını açan kişiler, polis memuru Veli Sancar'a ait üniformayı alarak kaçtılar. Hatay semtinde, Mehmet Gündoğan (72) adlı kişi, yeni evlendiği Ayten Gündoğan (40) ile eşine yardım eden 2 kişi tarafından soyuldu.İnönücaddesi 417 numaralı apartmanda meydana gelen olayda, Ayten Gündoğan ile kimligi belirlenemeyen 2 arkadaşı, yaşlı adamı bağlayarak etkisiz duruma getirdikten sonra evde bulunan bazı elektronik eşyalar ile 750 bin lira para ve bazı kimlik kartlannı alarak kaçtılar. T AHRAN - İranlılar, ANAP'lı olmuşlar. Özal'a bayılıyorlar. Demirel'den ise gıcık alıyorjar. Bu gerçeği, son on gün- lük basın özetleri sergiliyor. İngilizce yayımlanan yarı res- mi Tehran Times'ın dünkü başyazısı, İranlıların gözünde Özal-Demirel farkını şöyle ortaya koyuyor: — İran ve Türkiye arasındaki iyi ilişkiîerin mimarı Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'a, Tahran, hoşgeldiniz der; Başbakan Demireli in ise ABD gezisi sırasında İran aleyhine yaptığı, "PKK terörünü destekliyor" açıklamalannın sorumsuz ve dostluktan uzak oldu- ğunu ilan eder. Gazete, daha sonra da şu soruyu gündeme getiriyor: — Cumhurbaşkanı Özal'ın iyi niyetlerinden İran'ın hiç kuşkusu yoktur, ama yann Özal, Türk siyaset sahnesinden çekilirse ne ola- caktır? Evet, İranlıların şu sıralarda sıkıntısı bunlar. Geçen hafta Özal'ın "96'ya kadar Çankaya'da görevinin başın- da olacağını" açıklaması, İranlıların sıkıntısını dağıtmış görünmü- yor. Demirel, 11 yıldır devlet ve dış politika pratiğinden uzak kalma- sının idmansızlığını yaşıyor olmalı. Bir hafta sonra ziyaret edece* ği bir ülke hakkında açıkça, "Türkiye'deki PKK terörünü destekliyor" demesinin pratik hiçbir yararı yok. Aksine çok sakın- caları var. Başbakan'ın bu konudaki görüşterini, varsa kanıtlannı kapalı ka- pılar ardında Başkan Bush'a ifade etmesi yeterdi. Acaba hükümet henüz açıklanmamış.bir kampanyanın hazırlı- ğında mı? Dünya kaınuoyunda İran'ın ve Suriye'nin Türkiye'deki terörü desteklediklerine ilişkin bir kampanya... Böyle bir amaç varsa bundan Cumhurbaşkanı'nın da haberli kılınması gerek. üzal, önceki gece İran Cumhurbaşkanı Rafsan- cani ile yaptığı bir buçuk saatlik görüşmeden sıkıntılı çıktı. Sıkın- tının nedeni, Demirel'in VVashington'daki açıklamalarıydı. İran'ın PKK terörüne destek olduğu iddiaları Türkiye ve İran cumhurbaşkanları arasında iki ay kadar önce Senegal'deki İslam TAHRAN'DAN AHMET TAN Maalesef, 'Özalcı' Bir Yazı! Zirvesi sırasında da ele alınmıştı. Rafsancani orada Özal'a açıkça şunlan söyledi: "Siz, Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı olarak İran'da PKK kampları olduğuna inanıyorsanız, ülkeme bir heyet gönderin. Biz- den de yetkiliteri alarak İran-Türkiye sınırına gitsinler, kampları ara- yıp göstersinler." İran Cumhurbaşkanı'nın sözjerindeki içtenlik payı tartışılabilir. Ancak Türkiye bugüne dek İran'â böyle bir başvuruda bulun- madı. Kaldı ki İran Dışişleri Bakanı Vslayeti, geçen hafta Ankara'da Zaman gazetesi Basyazarı Fehmi Koru'ya verdiği mülâkatta, Türki- ye'nin yanıtını beklediklerini yineledi. İran'ın, tüm komşulannın ol- duğu gibi Türkiye'nin de toprak bütünlüğünü korumasından ya- na olduklarını bildirdi. Demirel'in açıkladığı gibi İran'ın PKK'ya bir desteği varsa, bu- nun konuşulma yeri Ankara ve Tahran'daki görüşme masaları ol- malı, ABD başkenti ve basın toplantısı kürsüleri değil... iranlıların Özalcı olmasına şaşmamak gerek. Özal, pratik dü- şünüyor: "İran, diyor, çok önemli ülke. Arkamızdaki ülke. Bizim yüzümüz Avrupa'ya dönük. Arkamız güvenilir olmalı." Özal ayrıca, İran'la ilgili kanıtlanmamış iddiaları da yalanlıyor: "50 milyar dolarlık silah alacağı iddiası yanlış. Yıllık toplam ih- racat geliri 16-17 milyar dolar olan bir ülke, bu kaynağı nereden bulacak? Belli ölçüde silah harcaması yapması da normal. Harp- ten çıktılar..." Özal, belki tam böyle düşünmüyor, PKK konusunda onun da kuşkuları var. Nitekim Senegal'de Rafsancani'ye PKK işini açan, büyûk olasılıkla özal. Çünkü durup dururken Rafsancani'nin, "PKK canileriyle ilgimiz yok" demesi beklenemez. Dünyada herhalde İran kadar Amerika'dan nefret eden bir başka rejim yok. Geçen hafta İslam devriminin yıldönümünde Tahran'ın Azadi Alanı'nda toplanan bir milyonun üzerindeki kalabalığa hi- tap eden Rafsancani, şöyle demişti: "Buradaki varlığınız Amerika ve diğer suçlulann yargılanması anlamına gelmektedir." Aynı Rafsancani, önceki gece "Türk si- yasi tarihinin Amerika'ya en yakın devlet adamı" olduğuna aldır- madan ve daha üç gün önce, "En büyük suçlu"nun Başkanı'ndan, "Sevgili Turgut" diye bir mektup almış olmasına aldırmadan, onu sarılıp iki defa öpüyor. Dış politika hem İsa'yı hem Musa'yı memnun etme işi. Demirel, Başkan Bush'un Türkiye'deki terörü lanetleyen laflar etmesini gerçi sağladı. Ama bunun maliyetine bakmak gerek. Maliyet, "arkamızdaki" İran'ın, televizyonun birinci kanalından, Türklerin yüz binlerce, hatta milyonlarca Ermeniyi kestiğini "ilan eden" haber programlarının artmasına yol açmak olabilir. Hem de tam Azerbaycan ile Ermenistan arasında arabulucu- luk yapmaya ve Yunanistan gibi kuyu kazan bir başka "Hıristiyan kapı komşusu"nun ortaya çıkmasını önlemeye çalışırken... Amerika gibi İran da Özal'ın siyaset sahnesindon uzaklaşma- sını istemiyor. Bush'un mektubu da İran gazetelerindeki başyazı- lar da bunu gösteriyor. Diplomasi, "en büyük şeytan"ın mektubu iç cebindeyken, şey- tanın en büyük düşmanıyla aynı safta namaz kılmayı becermek- tir. Demirel'in, "çırağından", diplomasi konusunda öğreneceği us- talıklar var. kt Kürt sorunu için banş inisiyatiff' toplantısında ateşkes istendi Aydııdar arabuluculuğa talip olduRUŞEN ÇAKIR (tstanbul) - Helsinki Yurttaşlar Meclisi Türkiye Bö- lümü'ne bağlı Milliyetler ve Milliyetçilik Komitesi'nin düzenle- diği "Kürt sorunu için banş inisiyatifi" konulu toplantıda en çok şu sözcükler duyuldu: Türk, Kürt, şiddet, devlet, PKK, özgür- îük, bahar, kan, ateşkes, banş, diyalog, kardeşük, anayasa, ko- alisyon protokolü, realite, demokrasi, demokratikleşme... önceki gün Istanbul Etap Pullmann Ote- li'nde 8 saat süren, 100'ü aşkın politika- cı, bilim adamı ve aydının katıldığı, bun- ların yaklaşık 40'ının söz aldığı toplantı- da ilk olarak Kürt sorununun global çö- züm yolları üzerine öneriler getirildi. Fa- kat Güneydoğu'da son günlerde geniş öl- çüde yaşanan "bahar sendromu"nun di- le getirilmesiyle birlikte uzun vadeli yak- laşımlar, yerlerini bir an Önce neler yapı- labileceği tartışmalarına bıraktı. lddia edildiği gibi PKK geniş bir halk ayaklanmasına girişir, devlet de bunun ön- cesinden bir "imha operasyonu" başlatırsa çok kan akacağında çoğunluk hemfıkirdi. Bu kanın tüm ülke çapma yayılıp zaten uç vermeye başlamış olan Türk-Kürt çatışma- sına yol açması ihtimali de diğer bir endi- şeydi. Gazeteci Rafet Ballı'nın; farklı kesim- lerden aydınların oluşturacağı bir heyetin bahardan önce tüm taraflarla görüşmesi önerisi bu anlamda ilgi uyandırdı. Daha sonraki konuşmacılar da taraflardan biri- nin devlet, diğerinin PKK olduğunu açık- ça dile getirdiler. Koalisyon hükümetinin "halka şefkat, PKK'yı imha" poliükasuun gerçekçi olma- dığını, çünkü artık bölge halkı ile PKK'yı aynştırmanın imkânsız olduğu özellikle Kürt aydınlan tarafından beürtildi. Dola- yısıyla PKK'ya yönelik bir operasyonun bölge halkuu da hedef almasmın kaçınıl- maz olduğu ileri sürüldü. "Kimden az, kimden çok kişinin ölece- ğinin hiçbir anlamı olmayacaktır. Kandan kimse kârh çıkmayacaktır" diyen HEP Genel Başkanı Feridun Yazar sözlerini şöyle bağladı: "Yasallaştınn PKK'yı, bitsin iş. Bölge- de soykınm hazırhkları yapıldığını duyu- yoruz. Böyle bir durum, o örgütlerin baş- ka yerlerde eylem yapması sonucuna yol açabilir, çok sivil ölebilir. Bir an önce di- yalog başlamalı." Rojname gazetesi sahibi Ahmet Zeki Okçuoğlu, başka konuşmacuann da belirt- tiği gibi acil olanın "ateşkes" olduğunu, bunun yolunun da devlet-PKK görüşmesi olduğunu savunarak böyle bir sürecin "her iki tarafı da demokratikleştireceğini" öne sürdü. "Kıyımdan demokrasi çıkmaz, kıyım- dan kimse çıkmaz" diyen Istanbul Mülki- yeliler Vakfı Başkanı Hüseyin Ergün, anah- tann Türkler olduğunu söyleyip "PKK ile diyalog olmaz saplantısından vazgeçilmesini" istedi. Sonuçta büyük bir çoğunluk, şiddetin her türüne karşı çıkmakta birleşti. Çağa- tay Anadol, "Ortada ne yapacağını bilen iki odak.var ve ikisi de şiddete dayanıyor. Ama bunun sonuçlarından herkes payını alacaktır" sözleri, aydınların devlet ve PKK nezdinde girişimlerde bulunmasımn kaçınılmaz olduğunu bir kez daha vurgu- ladı. Kürt sorununun çözümünün ancak de- mokrasiyle mümkün olduğuna bu toplantı bir örnek teşkil etti. Kuşkusuz toplantı hiç bir sorunu cözmedi, ancak sivil bir çözüm yolunda ciddi girişimlerin işaretini verdi. Kâğıthane^de doğrudan demokrasi tç Politika Servfel - Yer, Okmeydanı Talatpaşa Mahallesi Merkez Kıraathanesi. RP'li Kâğıthane Belediye Başkanı Arif Calban, seçim öncesi verdiği vaadi gerçekleştirerek ikinci "halk meclisi"ni topluyor. "Sorabüeceğiniz her şeyi sorun, her şeyi konuşun. Ama burada konuşmadığuuz şeyleri dışarıda da konuşmayın" diyor Calban. Kahvenin içi daha çok orta yaşın üstünde dindar mahalle sakinleriyle dolu. Nitekim konuşmalarda sık sık 'inşallah' ve 'atnin' sözcükleri geçiyor. îlk kez bir belediye başkanını ayaklanna gelmiş gören vatandaşlar önce şaşkın, ama kısa sürede ahşıyorlar. Talepler, sorular peş peşe geliyor. Belediyenin müdürleri bir masaya sıralanmış, sonı ve sonınlara tek tek cevap venneye çahşıyorlar. Sorunlar malum: Yol, çöp, ulaşım, tapu... Calban olanaklannı, daha doğrusu olanaksızhklannı anlatıyor. Bürokratik engellerden yakınıyor. Bir ay boyunca İSKİ ve PTT'nin açtığı çukurlan doldurduklaruu, Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'den randevu almaya çahştığını söylüyor. Genel seçimler öncesi Kâğıthane'ye tam teşekküllü bir hastane sözü veren şimdiki Sağhk Bakanı Yıldırım Aktuna'ya yazı yazdıklannı, çeşitli mahallelere düşündükleri kat otoparklan için anakentin olurunu beklediklerini açıkhyor. Hava iyice karanyor, demokrasinin adı anılmadan gerçekleştirilen bir "doğrudan demokrasi" olayı sona eriyor. (Fotoğraf: MANUEL ÇITAK) Insan haklanna teshirli korumaTURAN YILMAZ (Ankara) - İnsan haklarına teshirli koruma önle- mi getiriliyor. însan haklan ihlali savlannı yerinde inceleyecek uzmanlara engel çıkaranlar teşhir edilecek. DYP-SHP koalisyon hükümeti progra- mında yer alan tnsan Haklan Bakanhğı'- nın kurulmasında son aşamaya gelindi. Halen Devlet Bakanhğı düzeyinde görev yapan bu bakanlığın kuruluş yasa taslağı hazırlandı. Taslağın bu ay içerisinde Ba- kanlar Kurulu'nun önüne getirüerek hü- kümet tasansı olarak TBMM'ye sevk edil- mesi bekleniyor. Taslakta ağırlıklı konu olarak bakanlı- ğın, insan hakları ihlallerinin önlenmesi- ne ilişkin yetkileri üzerinde duruldu. Ulus- lararası anlaşma ve sözleşmelerin bu ko- nuda öngördüğü denetim mekanizmaları, İnsan Haklan Bakanhğı'nın bu yöndeki yetkilerine yasal dayanak olarak gösteril- di. Taslakta, insan haklan konusundaki uluslararası belgeler dayanak gösterilerek bakanlığın da Türkiye'deki insan haklan ihlali savlarını yerinde inceleyip durumu saptaması ilkesi benimsendi. Bu amaçla bakanlık bünyesinde söz ko- nusu savları yerinde araştınp inceleyecek uzman kadrolara yer verildi. Ancak bu uz- manlann statü ve yetkileri konusunda ki- mi görüş ayrüıklannın yaşandığı belirlen- di. Taslağı hazırlayan bürokratlann, söz konusu uzmanlara başlangıçta "yargıç güvencesi" statüsü verilmesini önerdikle- ri, ancak Yargıtay'ın bu konuya karşı çık- ması üzerine bundan vazgeçildiği öğrenil- di. Bunun üzerine söz konusu uzmanların statüleri için değişik formüller üzerinde du- ruldu, sonuçta da Başbakanlık Müşaviri statüsünde müşavirlik kadrosu benimsen- di. Taslakta söz konusu insan haklan ih- lallerine iüşkin savlan yerinde inceleyecek 18 müşavirlik kadrosu öngörüldü. Parayı Başbakanlık verecek Taslak ile İnsan Haklan Bakanhğı için 400 kişilik kadro öngörüldü. Zorunlu bi- rimlerin dışında bakanhğın görev ve yet- kileri ile iki iç, bir dış, bir de koordinas- yondan sorumlu genel müdürlüğün yer al- dığı bakanlık için taslağı hazırlayan bürok- ratlann 600 kadro taleplerinin Devlet Per- sonel Başkanlığı'nca fazla buluhduğu, bu sorunun zamanla aşılabileceği gerekçesiyle sonuçta 400 kadroda karar kılındığı sap- tandı. Taslak ile însan Haklan Bakanhğı'nın diğer bakanlıklar icinde de örgütlenmesi il- kesi benimsendi. Buna göre tıpkı sivil sa- vunma konusunda olduğu gibi tüm bakan- lıklarda İnsan Haklan Bakanlığı'nın en azından birer temsilcisinin bulunması ön- görüldü. Bu temsilcilerin bulunduklan ba- kanlığın yöneticilerinin etkisinde kalma- maları için de bu kişilerin sicil amiri ola- rak İnsan Haklan Bakanhğı yetkili kıhnı- yor. Bu arada Adalet ve İçişleri Bakanhk- larında kurulmalan kararlaştırılan insan haklan dairelerinin de bakanlığın görev ve yetkileri doğrultusunda etkin hale getiril- meleri amaçlanıyor. Kısa sürede kuruluşunun gerçekleştiril- mesi düşünülen bakanlığın bütçesi de so- run yarattı. Taslağı hazırlayan bürokrat- lann 1992 mali yılı bütçesinden bu konu- da kaynak aynlması yönündeki istemleri- rfe karşıhk Maliye BakanlığTnın farklı bir formül getirdiği kaydedildi. Buna göre ba- kanlığın kuruluş aşamasında Başbakanhk bütçesinden gerekli kaynağın aktarüması ilkesi benimsendi. Bu arada tnsan Haklan Bakanhğı için bina arayışlaruıa da hız verildi. Taslağı ha- zırlayan bürokratlann halen boş bulunan Anafartalar Adliye binasını önerdikleri, Adalet Bakanı Seyfı Oktay'm da bu ko- nuda gerekli onayı vereceğini söylemesine karşın Başbakanhk'ın buna sıcak bakma- dığı, daha merkezi bir yerde başka bir bi- na bulunmasını istediği kaydedildi. Bu amaçla bakanlık bürokratlannın bakanh- ğın gereksinimlerini karşüayacak bina ara- yışlannı sürdürdükleri ifade edildi. Taslak ile insan haklan ihlali savlannı yerinde inceleyecek uzmanlann görev yap- malannın engellenmemesi yönünde kimi düzenlemelere de yer verildi. Bu çerçeve- de öncelikle teşhir yöntemi getirildi. Bu- na göre uzmanlann görev yapmasını en- gelleyecek kamu görevlilerinin dunımlan- nın Bakanlar Kurulu'na getirüerek hükü- met üyelerine teşhir edihneleri sağlanacak. Bakanlık bürokratları, bu noktada bir ge- lişme kaydedilememesi halinde söz konu- su görevlilerin kamuoyuna teşhir edilebi- leceklerini de ifade ettiler. İnönü, hem uyardı hem savundu Üeri, ÇEK'e harcamaları ödeyecek CUMHURtYET (Ankara) - SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, özel harcamalannı Çocuk Esir- geme Kurumu Fonu'ndan öde- diği iddialan yoğunlaşan Dev- let Bakanı Güler İleri'yi hem uyardı hem savundu. İnönü, dün Esenboğa Havaalanı'nda Başbakan Süleyman Demirel'i beklerken gazetecilerin İleri'nin "yetim hakkı yediği" iddialannı anımsatmalan üzeri- ne, "Onun bakanhğı yetimleri koruyor. Kendisi yetimlerin hakkını korumak için orada. Yetimin hakkını yemez" karşılı- ğını verdi. tnönü'nün önceki gün İleri ile yaptığı görüşmede hatalannı düzeltmesi için uya- nda bulunduğu öğrenildi. İnönü ile gö- rüşmeden sonra İleri'nin fondan yaptığı özel harcamalan kendisi karşılayarak yanlışlığı düzelteceği belirtildi. İleri'nin harcamalar konusundaki davranışı tnö- nü'nün çevresinde, "bürokrasiyi bilme- mekten kaynaklanan yanhşhk" olarak nitelendi. Yeni iddlalar var SHP ve DYP'li milletvekülerinin de İleri hakkındaki iddialardan rahatsız ola- rak İleri'yi bakanhktan düşürmek için gensoru önergesi hazırladıkJarı belirtilir- ken yeni bazı iddialar da kulislerde do- laşmaya başladı. îleri'nin SHP kurulta- yı öncesinde İstanbul'da karayollan ka- feteryasında SHP'li delegelere verdiği bir yemeğin bedelini de fondan karşıladığı öne sürüldü. 8 milyon 600 bin lira olan yemek bedelinin belgelere "gazetecilere yemek" olarak geçirüdiği iddia edildi. Daha önce gazetelere de yansıyan id- dialarda ise babasının ölüm ilanlannın, özel kalem müdürlüğü elemanlanna yü- başı hediyesi olarak alınan giysiler ile Abant'taki yübaşı eğlencelerinin bedel- lerini Çocuk Esirgeme Kurumu Fonu'- ndan karşıladığı belirtilmişti. btifa çağnsı ANAP döneminde kurumun genel müdürlüğünü yapan RP Ankara Millet- vekili Melih Gökçek, ileri'yi istifaya ca- ğırdı. tstifa etmemesi halinde gensoru ile bakanlıktan düşunilmesini savunan Gök- çek, Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Devlet Bakanı İleri'nin yetim hakkı- nı yediği elimizdeki çok değişik belgeler- den ortaya çıkmıştır. Bir bakan, kurum fonuna ait çeki cebinde taşıyıp, gittiği lo- kantalara vanncaya kadar, kendi imza- sıyla çek kesemez. Bunlar, devlet para- sının nasıl şahsi amaçlar için kullanıldı- ğının en büyük deülidir:' Adana'da faili meçhul cinayet CUMHURtYET (Adana) - Bir süre önce DSİ kanalında kurşunlanmış du- rumda cesedi bulunan fabbrika işçisi Süleyman Duran'ın, evinden maskeli iki kişi tarafından ahndığı, PKK dava- sından da üç ay kadar tutuklu kaldığı öğrenildi. Süleyman Duran'ın Şakirpaşa Ma- hallesi 1147/2 sokaktaki evinden 13 şubat perşembe akşamı saat 11.30 sıra- lannda ahndığı, kendisini zorla götü- ren iki kişinin silahlı ve maskeli olduğu belirlendi. Olayla ilgili 7 çocuk babası Süleyman Duran'ın eşi Salime Duran da polis tarafından kısa bir süre gözal- tına ahnarak sorgulandı. ÖlümleteMit Öldürülen Süleyman Duran'ın kar- deşi Mustafa Duran, yengesi Salime 'nin anlattıklanna dayanarak şunlan söyledi: "Maskeli iki kişi geç saatlerde zorla içeri girmeye çahşıyorlar. Kardeşim ve eşi kapıyı açmayınca iki kişi eve bomba atmakla tehtit ediyorlar. İki kişi ve kardeşim bir süre tarlıştıktan sonra kardeşim eşine geri döneceğini söyle- yerek kapıyı açıyor ve onlarla birlikte gidiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle