15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- ^ Sa Cumhuriyet| Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık Türk Anonim Şirketi adına Bcrin N»di • Murahhas Uye: Emint U>*klıgil 0 Genel Ya\m Müdüru: H«san Cenuü, Yazı Işlcri Müdurü: Ok«> Gontnsin # Yazı Işlerı Müdür Yardımcıları: SaUm AlpasUn. Kcrem Çalifku, Nccdel Do£u, Lutfu Bnç Sayfa DUzenı Yönetmenı: All Acat 0 Ankara Timsılcısı: Ahmct T»n tç Politika: Mehmet Tezku Ekonomi: Menü Tuner, Kûltür: CeUl Uster, lstanbul Haberleri: MuhiUin Sirer, Spor: Abdulkadir YüceUnaıı, Makaleler: Şahin Alpa», Düzeltme. Abdullah Y»ncı • Koordina- tör: Ahmet Korulsan • Mali Işler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bulent Yener 9 Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Reklam: Ay?e Torun * ldare: Huseyin Gura 0 lşletrne. Onder Çelik • Bilgi-tşlem: Nail tnal « Personel: Scvgi Bostancıo£ln Bcsan ve Yayaa, Cumhunytt Mubucılık ve Gazoccıhk T A.Ş. TUrkocıtı Cad 34334 Iıt PK 2U> Isuuıbul Tel 512 05 05 (20 hal), Tdoı 22246. F»x (1) 526 «0 72 0 Bürolar \akan: Zı» G«k«lp Blv lnkıUp S. No 19/4, Til 133 II 41-47, TMoc 42344, F K (4) 133 05 65 % bmlr H Zıya Blv 1352 S. 2/3. Tel 13 12 30. TUra 52359, FM. (51) 19 53 60 0 Mm InönO Cad 119 S. No- I K/tt 1, 1W 19 37 52 (4 haı), IMoc 62155. Fmı' (71) 19 25 7! TAKVIM: 17 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.24 Guneş: 6 49 Oğle: 12.23 Ikındı: 15.17 Akşam: 17.47 Yaısı: 19.06 Antik Cadillac • Fransa'nın Le Bourget banlıyösündekı motorlu araçlar sergisinde Amenka'nın ikı sembolü. 1942 model bır Cadillac pikap ve Hürnyet Heykeh'nınparçaları. Bu Cadillac pikap, zamanının en hızlı ve en lüks araçlarından biriydi. Yalnızca yüz taae üretılen 42 model Cadillac'tan şu anda sadece 12 tane kalmış. Berat Kandili • L'BA (Ankara) - Dı\anet İşlerı Başkan Vekilı Mehmet Nun Yılmaz, yarıngecekutlanacak Berat Kandili nedeniyle bırmesaj ya>ımladı Nurı Yılmaz. mesajında'her Müslümanın terör ve çığ nedenn le mağdur olan vatandaşlanmıza yardım elıni uzatmasınınbırgörev olduğunu" söyledı. İslamdınındebire> mutluluğu ve toplum huzurunun esas olduğunu anımsatan Dıvanet İşlerı Başkan Vekili Yılmaz. "İslamda haddı aşmanın ve bozgunculuk yapmanın kesinlıkle yasak olduğunu belırtti ve şunları sövledr.•"Müslüman.Allah akarşı sorumlu olduğu gıbı başta aıle fertleri olmak üzere toplumun diğer fertlerıne desorumludur Cumhuriyefe iki ödül • tstanbul Haber Servisi - Fatih Belediyesi'nce her yıl yaptıkları belediye haberlerinden dolayı "teşekkür ödülü" verüen gazeteciler dün açıklandı. Gazetemiz muhabirlerinden Muharrem Aydın ile Remzi Gökdağ da 1991 yılında yaptıkları haberler nedeniyle ödüle değer görüldüler. Fatih Belediye Başkanı Dr. Yusuf Gunaydın dün yaptığı açıklamada, "Haîkın çağdaş ve mutlu olması için çaba gösterip kentin dokusuna kalemkriyle güç katan gazetecileregeçmişte olduğu gibi 1991 yılındaki çalışmalarından dolayı 'teşekkür ödülu' vermek bizim için tarihi bir sorumluluktur" dedi. Fatih Belediyesi'nce odul verilen gazeteciler şunlar: Suleyman Boyoğlu (Anadolu Ajansı), Yavuz Rençberler- Ümit Özkan (Hürriyet), Hasan Atasoy-Cemal Koyuk (Sabah), Fuat Ugur-Semiha Özturk (Starl), Nur Banu-Özcan Buyukoğlu (Yeni Gunaydın), Muharrem Aydın-Remzi Gökdağ (Cumhuriyet),» Harun Yerebakan-Sadık Özcan (Turkiye), Arife Avcu-Emin Demirel (Milliyet), Halit Çelik-Sadettın Erkisi (Tercüman), Huseyin Başusta-Cengiz Erdil (TRT), Muyesser Ünal (Duvar), Şule Özçelik (Guneş), Savaş Ay (Tempo), Burak Yıldırım (Fotospor), Ahmet Demirtaş (Hurriyet Spor), Nazmi Alkış (Fotomaç), Genco Sabancı (Bugün). Çevre-ozon IAA (Londra) - İngiltere, güneşin zararlı ışın tesirlennden atmosferi koruyan ozon tabakasında. incelme ve delinmeye neden olan kloroflorokarbon (CFC) gazlannın üretimini, kademeli olarak 1995 yılının sonuna kadar bütünüyle kaldırma kararı aldı. İngıltere Çevre Bakanı Michael Heseltine, Avrupa Topluluğu Çevre Koruma Konseyi Başkanı Carlos Borrego'ya yazdığı mektupta ülkesinin karannı bildirdi. Heseltine aynca sanayide kullanılan CFC gazlannın." 1997 yılına dek üretimlenne tamamen son verilmesini" öngoren topluluk kararında belirtilen bu tarihin, daha geriye çekilmesi çağnsında bulundu. 17. yüzyıl müzayedesi • İstanbul Haber Servisi - lstanbul Hilton Oteli'nde yapılan müzayedede iki tombak fener, bir leğen ve ibrik toplam 695 milyona satıldı. Dün 143!sü gerçekleştirilen "Antika Eserler Müzayedesi"nde Osmanlı, Fransız gumüşleri, Rus mineli objeleri, mobilyalar, saatler, halılar, hatlar, hcykeller, sevr porselenleri, bohemler, beykozlar, tablolar ve çeşitli antika eserlerden oluşan 290 parça, açıkaraırmaya sunuldu. 17. yy sonuna ait iki tombak fener 140 milyona alıcı bulurken Osmanlı maden işleme ve tombak sanatının bir örneği olan tombak leğen ve ibrik 525 milyona alıcı buldu. Ote yandan Hobi Center tarafından Sheraton Oteli'nde gerçekleştirilen müzayedede bin adet pul, 300 adet kartpostal açıkarttırmaya katıldı. (Fotoğraf: TAMAŞA F. DURAL) Linton Kwesi Johnson, 1970-80'lerde şiirlerini rap ritmi ile söylediğinde insanlar donup kalırlardı Reggae üstadı8 yıl sonradöndüEDÎP EMİL ÖYMEN (Londra) - Reggae müziğinin ünlü ismi Linton Kwesi Johnson, iki konser vermek üzere Türkiye'ye geliyor. İs- tanbul'daki ilk konser bu cuma günü saat: 21 .OO'de Taxim Night- park'ta. Biletlerin 50 bin lira olduğu konser ayakta izlenecek. Ikinci konser ise yine bu cumartesi günü Ankara'da. Hacettepe Üniversitesi M Salonu'ndaki konser saat: 19.00'da yapılacak. Bi- letler 40 bin lira, yerler numarasız. Linton Kwesi Johnson, siyah ve ezik kültürünün "reggae" dıye bılınen kendi- Uçuncu Dunya munacır kulturunden bir esinti. İngiltere'de itilip kakılan, bir zamanlar ucuz işçi diye getirtilip sonra bir daha çıkartılamayan, muhacir olan, yerine yenilerinin geldiği, yüksek sosye- tenin tatile gittiği, halkının yoksulluk çektiği cennet turistik ada Jamaika'dan. Johnson, fırsat eşitsizliği içindeki Jamai- kalılar arasından sivrilebilen, en azın- dan İngiliz dilinin geçtiği yerlerde tam- nıp bılinen "ağzı laf yapan" bir sanatçı. İlk rapçı bıle sayılır. Şiirlerini bugünkü rap ritmi ile Jamai- l h i l 97080'ld k d ğ d Ş g p ka lehçesiyle 1970-80'lerde okuduğunda insanlar bir anda donuklaşıyor, "bu adamın' ne söyledığıni anlamaya çalışı- yordu. Bob Marley ile birlikte Jamaika ne özgü müzik ve yaşam biçiminin sim- gesiydi Johnson. Sekiz yıldır kayıptı. Ama geçen yaz or- taya yeniden çıktığında her şeyi ile ay- nıydı yine. Keçe fötr şapkası. keçi sakalı, gözlükleriyle aynı şair, fılozof, militan, söz yazan, şarkıcı. Tek fark: Johnson'un müziği. artık punksı bir grup yerine doğ- ru düzgün bir müzik grubu ile CD üzeri- ne kaydediliyordu. 1978'de "soul", yerini "reggae"ye bı- rakmaya başlarken Linton Kwesi John- son adı her yerdeydi. Öfkeli Jamaika lehçesiyle halkının yoksulluğuna baş- kaldınrken emperyalizmı ve baskıcı yönetimleri silkeler, fırsat eşitliği ve ço- ğulculuk için söylevler verirken, albüm- leri ardı ardına piyasaya çıkıyor ve o dönemin "The Jam", "Boomtown Rats" ya da "Specials" gibi düzen-karşı- tı gruplan arasında hiç de yadırganmı- yordu. Johnson, dünyada ezilen Uçün-ı cü Dünyalılann, hele siyahlann, güneşli ama gen Güney'in sesiydi. 1980'lerde akademık bir kuruma dönüştü. Sonra kayboldu. Londra'nın, cezaevi ile meşhur siyah semti Brixton'da "LKJ Records" stüd- yosunun kapısında bugün "artık dön- dü" yazılı. Johnson, her bakımdan "dönmüş". Devrimci öfkeli solculuğu, yerini bilge bir sosyal demokratlığa bı- rakmış. "Doğu Avrupa'daki gelişmeler, demokrasi eylemleri insana ilham veri- yor. Halkımın gücüne daha çok inanıyo- rum. Baskıcı yönetimleri deviren halktı çünkü. Yönetimler ne denli güçlü de ol- sa, elinde ne kadar çok top tüfek de olsa halk bir kez karar verdi mi, yetti artık dedi mi, onu kimse durduramıyor. tşte gördük" diyor. Ama bu formülü nerede, nasıl uygulayacak? Jamaika'da mı? Bu belli değil. Johnson'a göre komünizm öldü. ama sosyalizm için hâlâ bir şans var. Üçüncü Dünya'da. Ama nasıl? Bu- nun da formülü yok. Altı yıl sahneye çıkmamış, "Race To- dey" (Bugünün Irkı) dergisini yönetmiş. Şimdi yeniden yaratma aşamasında. Ye- ni albümü "Tings an Times" (Şeyler ve Zamanlar) 8 yıldan ben ilk. Johnson bu- nu, Başkan Bush'un "Yeni Dünya Dü- zeni" kavramına bir tepki olarak göste- riyor. İçindeki bir parçada, Doğu Avrupa'da olup bitenlerden şaşkın bir adam ile Marksist-Leninist kavramlar dışında hiçbir dil kullanamayan iki kişi, içinde bulunduklan durumu anlamaya, boş yere çalışıyorlar. Zırveden kaybolup 8 yıl sonra ortaya çıkışının nedeni? "80'lerin ortalannda kunıduğumu hissettim. Bir daha şiir ya- zamayacağım gibi geldi. Şimdi farklı" diyor. Öfke şiiri diyor şiirine. "Söz, mü- zikten önce gelir. Ritmin nasıl olacağını söz belirler. Bunu Bob Marley böyle yaptı. Şimdi Japonya'dan Java'ya kadar biliniyor reggae. Rap gitgide daha yay- gınlık kazandıkça, gençler için kendile- rini sözel ifade yolu da oldu." Kwesi Johnson: Devrimci öfkeli solculuk- tan, bilge sosyal demokratlığa. LAROCHE'UN DENİZ KIZLAR1 — Yıllann "demode" edemediği Fransız modacı Guy Larochc, bu yüki yaı koleksiyonunda "denizkızı" görünümüne biiyük ağırlık verdi. Fransız tnoda sektöründe çok yeni bir buluş olarak nitelenen "denizkızı" görünii- mündeki giysiler, çok yüksek fiyatlarına karşın "haute couture" meraklısı jet sosyete iiyesi kadınlar tarafından kapış k^pış satın alınıyor. Laroche'un bu ipekten uç kat etekli bu gece elbisesi de "denizkızı" havasında. Volanlann ucu "ajurlu". Giysinin bedeni ince bir askıyla boyuna tuttumlmuş. Küçük Woody9 den bir büyük film dahaATtLLÂ DORSAY (Berlin) - 42. Uluslararası Berlin Film Festivali'n- de doyurucu düzeyde hlmlere henüz rastlanamadı. Sadece Wo- ody Allen'in 'Gölgeler ve Sis-Shadows and Fog' filmi iyi bir ye- mek ve eski bir şarap gibi kolay unutamadığınız bir tat bırakıyor. Bir festivalden ne beklenir, nasıl füm- ler görmeyi istersiniz? Bu yılki Berlin Fes- tivali'nin saygın seçici kurul üyelerinden İngiliz oyuncu Susannah York bu soruya şöyle yamt vermiş: "Beni aydınlatan, bir- denbire ufkumda bir şeyler panldatan, ie- ni alıp yükseklere uçuran filmler görmek isterim" Ama jüri konularında deneyim- li yıldız şöyle eklemiş; "Böyle filmler az- dır, bilirim. Bir festivalde birkaç tane çı- karsa ne mutlu!.!' Berlin şenliği, kuşkusuz buna istisna oluşturmuyor. Bırakınız başyapıtlan, do- yurucu duzeyde filmlere bile henuz pek rastlamadık. Fransa adına katılan İsviçreli genç kadın yönetmen Paule Muret'nin ilk filmi olan "YaJanlar, Hep Yalanlar - Ri- en ques des Mensongues", "bizlere tüm gü- zelliğiyle gösterilmiş bir Paris fonu üzerin- de yaşanan küçük aşkları, kaçamakları, boş bir mutluluk düşü peşinde koşan tipik orta sınıf Parislilerinin yaşamını anlatıyor. Evli, 20 yaşlannda bir oğul sahibi, ama aralanndaki diyalog çoktan kopmuş, iliş- kileri en alt düzeye inmiş bir karı-kocayı odak noktası alarak... Bu küçük-küçük olaycıklar, bu çağdaş sanayi toplumu in- sanını gündelik ilişkileri içinde yakalama çabası, bu psikolojik derinlik merakı, Res- nais'den Rohmer'e tüm bir Fransız sine- masının tipik özelliği değil mi? Peki, bu filmin bunlara ekleyecek nesi var? Fanny Ardant, Jacques Perrin gibi oyunculannın Fransız usulü "natürel" oyunlarına kar- şın? Ispanyol yönetmen Jaime Camino'nun uluslararası gösterişli ortak yapımı "Uzun Kış" ise bizlere lspanyol (yakın) tarihinin ilginç bir sayfasını çiziyor. Barcelona ya- kmianndaki "mimozalı ev"de yasayan bir büyük ailenin, lspanyol iç savaşımn sonu- na yaklaştığı ve faşistlerin, cumhuriyetçi- leri yenip kıyıma uğrattığı günlerdeki se- rüveni. Evin yıHanmış, emektar kâhyası Claudio'nun (eşsiz oyuncu Vittorio Gass- man) aracıüğıyla anlatılan ve 3 kuşağa ya- yüan bir serüven. Ve savaşın içinde doğan, ana ve babasının acılı öyküsünü ydlar son- ra öğrenen bir genç adam... llgi çekici, öğ- retici, meraklı bir film. Ama yeri bir film festivalinden çok, TRT'nin 3 gecede gös- terdiğ^ "mini dıamaiar" olmah. Orada ü- giyle izlenebilir. Bu parlak olmayan görünüm içinde, Al- lahtan ki son, Woody Allen imdada yeti- şiyor. Ve bizi gerçekten de festivalin "yer düzeyi"nden alıp zekâmn, inceliğin, sine- ma sanatının geçmişinin doruklanna doğru kanat açtırıyor. Woody, bu yeni filmini "klasik Alman sineması'na adamış. Bu açıdan filmin Berlin'de gösterilmesi son derece yerinde. "Gölgeler ve Sis-Shadows and Fog", tü- müyle bir New York stüdyosunda kurul- muş bir 1920-30'lar Orta Avrupa kenti de- korunda geçiyor. Sis altında binbir gölgey- le örtülü bu kentte, üst üste gizemli cina- yetler işleniyor. Kent sonımlulan, katili ya- kalamak için bir plan hazırlıyorlar. Plan- da başrolde, kendi halinde bir küçük me- mura, yani tahmin edebileceğiniz gibi "bizzat" VVoody Allen'a düşüyor. Wo- ody, bu düşsel ve gotik kentin ürkünç de- korlannda geçirdiği gece sırasında, kimlere rastlamıyor ki: Vefasız sevgilisi bir sirk si- hirbazını (John Malkovich) bir Çingene falcıyla (surpriz konuk: Madonna) yaka- layan bir sirk artisti, marifeti "kıhç yutmak" olan Mia Farrovv, bu korkulu ge- cede sığmdığı bir randevuevinde 3 yosmay- la ahbaphk ediyor (yosmalara dikkat: Jo- die-Foster, Lily Tomlin ve Kathy Bates); kendisiyle ne yapıp edip yatmak isteyen zengin bir genç hovardaya (John Cusack) tam 700 dolar karşılığı teslim oluyor; Wo- ody yanlışlıkla katil samhyor, Mia'ya âşık oluyor ve sirk dekoru önündeki "sonsal hesaplaşma" kaçınılmaz biçimde gelip ça- tıyor. VVoody, bizlere gerçekten de dışavuram- culuk döneminin o unutulmaz Cermen ya- pıtlarma, "Doktor Caligari'nin Oda- sı"ndan "M", "Praglı öğrenci"den "Varyete"ye o sessiz veya sesli sinema kla- siklerine adanmış parlak bir gosteri sunu- Allen kendi filmi 'Gölgeler ve Sis'te kü- çük memuru canlandınyor. yor. Sinemayı onca etkilemiş bu dönemi ve akımı anıştınrken incelikli bir parodi gerçekleştirmeyi, bu tür filmlere mesafeli ve saygılı bir yaklaşımla birlikte, kendi esp- risini, mizahını ve "dalga geçmesi"ni de fılme ustaca yerleştirmeyi başarıyor. So- nuç, Woody'nin en başarüı filmlerinin ver- diği sonuç: Çok önemli, "büyük" bir film izlediğiniz izlenimine kapılmıyorsunuz. Ama iyi bir yemek ve eski bir şarap gibi ağzınızda gitgide değerlenen, kolay unu- tamadığınız bir tat kalıyor. Ve "Küçük Woody"nin bir kez daha,* çaktırmadan, bir "büyük film" kotardığmı anlıyorsu- nuz. Allen'ın geleneksel tavn doğrultusun- da, yine "yarışma dışı" gösterilen bu film, yine Berün'den ödülsuz dönecek. Ama fes- tivallerin hep tartışmah ödullerindense, se- yircinin gerçek ve içten onayı ve ilgisi, en güzel ödul değil mi? Üç kişilik uçuş ekibi dünya turunu 2-3 hafta içerisinde tamamlamayı hedefliyor Dünya rüzgârlannın eşliğinde balonla devriâlem Dış Haberler Servisi - Bır balonla dün- ya turu yapmak düşü 200 yıl önceye da- yanıyor, ama şimdiye kadar gerçekleşti- rilemedi. 1980'den sonra göze alınan beş deney ve başarısızlıkla sonuçlandı. Bu kez 2 Amerikalı 1 Rus'tan oluşan üç kı- şılik uçuş ekibi dev bir kum saatıni andı- ran "Virgin Earthvvinds" adlı balonla ABD'nin Ohio eyaletınden havalanıp 32 bin km'lik dünya turunu tamamlamaya çalışacaklar. Der Spiegel dergısindeki haberde yük- sekliği New York'taki Özgürlük Anıtı'- na eşit 112 metrelik dev balonun hava- landıktan sonra 12 km. yükseklığe çıkması öngörülüyor. Bu yükseklığe çı- kan Vırgın Earthwınds. "Jetstream" denılen güçlü. güçlü olduğu kadar tehli- keli hava akımıyla taşınmaya başlana- cak. Yalpalayan dev mısali 50. kuzey enle- mı üstünde 250 km'lik bir hızla doğu yönünde uçması planlanan çifte balo- nun Kuzey Atlantık üzerinden Avrupa. sonra Bağımsız De\letler Topluluğu'nu geçerek Hımalaya'ya varması ve Pasi- fık'i geçerek 2-3 hafta sonra ABD'ye dönmesi bekleniyor. Kendini hava akımına bırakacak olan neredeyse dümensiz balonun teknik so- runlannı çözmekle görevli eski Sovyet hava generali ve astronot Vladimir Ca- nibekov kendılerine yüzde 50 başan şan- sı tanıyor. 5 kez uzaya gitmiş olan Canı- bekov, Lenin nişanı sahibi. Ekibin diğer elemanlan pilot Larry Newman ve Don Moses. Balonun bir otel odası büyüklüğünde- kı kapsülü (bırı ters, diğeri düz iki dev balonun arasında yer alıyor) içinde öl- çüm aletleri. radyo ve telsiz, uydularla yön saptama gereçleri bulunuyor. Vır- gın Earthvvınds yoğun hava trafıği için- de uçağından sürekli olarak yer ıstas- yonlarına konumunu bıldırecek. Üç kışilık ekip için yalnızca bir yatak bulunan kapsülde iki benzin motorun- dan kaynaklanan müthiş bir gürültü olacağı için kulaklık kullanılacak. Mo- torların en önemli işlevlennden biri, haf- talar boyu havada kalacak olan dev balonu behrli bır yükseklıkte tutup. onun hava akımı dışına çıkmamasını sağlamak. Pilotlar yeni balon tekniğiyle dengeli bir uçuş yapacaklarını umuvorlar. Kap- sülün altında bulunan ters balon içine pompalanan hava, devi yukanya çeken helyum dolu normal konumdakı balonu dengeleyen bir safra işlevi görecek. Ne var kı olası hava koşullan içinde deneme uçuşlan gerçekleştirilmemiş. O nedenle mürettebat bir tehlikeye karşı paraşüt- ler, can yeleklerı. hatta yiyecek bulmala- nnda yardımcı olacağı düşünülerek av tüfekleriyle donatılmış. Projenin organizasyonunu yapan ba- yan Lynne Newman, ekipte yer alan kocasını valnız bırakmak Jstenüvor. Her gun telsızle ekibe moral verıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle