Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 6 ŞUBAT1992PAZAR CUMHURIYET SAYFA
KÜLTÜR SANAT 13
Dört Türk sanatçısını bir araya getiren sergi Urart'ta sürüyor
Aynı çatı altında dört ressam
lOO.oyun
• Kültür Servisi - Çekoslovakya
Cumhurbaşkanı Havel'in yazdığı
otobiyografik tarzındaki üç oyundan
oluşan piyes 100. kez perde açarak
dalya dedi. Esin Talu Çelikkan'ın
Türkçeleştirdiği ve Oben Güney'in
sahneye koyduğu
"Görüşme-Kutlama-Çağn" adlı
piyeste rolleri Cüneyt Türel, Kamran
Usluer, Mehmet Çerezcioğlu, Gûzin
özyağcılar ve Kahraman Acehan
paylaşıyorlar. Seyircinin yoğun ilgisini
çeken ve 100 kez dolu koltuklara perde
açarak "dalya " diyen
"Görüşme-Kutlama-Çağn", devlet
yönetimiyle ters düşen bir aydının,
proletarya, burjuvazi ve aydın sınıfının
tepkilerini dile getiriyor.
"Görüşme-Kutlama-Çağn" Fatih
Reşat Nuri Sahnesi'nde sergileniyor.
ÇağdaşTürkMI
• Kfiitür Servisi - Dil Derneği'nin aylık
dil ve yazın dergisi Çağdaş Türk
Dili'nin 48. sayısı çıktı. Beşir Göğûş,
Tan Oral, Ahmet Erdoğdu, A. Taner
Kışlalı, Ayla Bayaz, Nevin Selen, Ülker
Köksal, Hale Teoman, Mehmet Aydın,
Semra Harut, Vedat Yazıcı'nın
yazılannı; Ali Yüce, Kaan Ince, Ali F.
Bilir'in şiirlerini; Tuncer Uçarol'un
Adnan Ozyalçıner'le söyleşisini ve
Semih Poroy'un güzel bir karikatürünü
içeren Şubat 1992 sayısıyla Çağdaş
Türk Dili dördüncü cildini tamamlamış
oluyor. Yaym yaşamına başladığı
tarihten bu yana kesintisiz çıkan
Çağdaş Türk Dili, beşinci cilde
yeniliklerle başlayacak.
Bakanhğm yanşmdsı
• AA (Ankara) - KültürBakanlığı
tarafından geçen yıl açılan "Roman,
Hikaye ve Şiir Yanşması"nın son
başvuru süresi 31 ağustosa kadar
uzatıldı. Kültür Bakanlığı'ndan verilen
bilgiye göre yazarlan yeni eserler
ortaya çıkarmaya özendirmek, yayın
hayatına özgün eserler kazandırmak,
yeni yazarlann yetişmesini teşvik etmek
amacıyla düzenlenen yanşmaya
katılmak ısteyenlerin, uzatılan süre
içinde eserlerini Bakanlık Yayınlar
Daire Başkanlığı'na teslim etmeleri
ggrekiyor. Yanşmada son başvuru
tarîhi 29 şubat olarak açıklanmışb.
Snematek müzesi
• Kültür Servisi - İstanbul Sinematek
Derneğı, sinema müzesi kurmak için
çahşmalara başladı. Bu kapsamda
Sinematek, ellerinde müzenin
oluşumuna ve gelişimine yardımcı
olacak her türlü materyali (kitap, dergi,
afiş, film, kaset, teknik araç gereç,
fotoğraf, dia, vb.) üyelerinden
koleksiyonerlerden ve arşivcilerden
bekliyor. Sinematek'e materyal vermek
isteyen sinemaseverler derneğin 144 42
91 no'lu telefonu ile ilişkiye geçebilirler.
Fotoğraf sergisi
• Kültür Servisi-Ali Taşkıran'ın
fotoğraflanndan oluşan sergi Akbank
Kuzguncuk Sanat Galerisi'nde açıldı.
1967 doğumlu Taşkıran fotoğraf çalı-
şmalanna 1982 yılında başladı. Boğaziçi
Universitesi Fotoğraf Kulübü'nde üç
yıl yönetim kurulu başkanlığı yapan
Taşkıran seminer ve kurslar düzenledi.
Bu sergide sanatçının polaroid
malzeme ile yapılmış değişik
uygulamalannın yanısıra XX.yüzyıl
başında pictoralist fotoğrafçılar
arafından uygulanmış 'Gum
Bichromide' çalışmalan da bulunuyor.
Taşkıran'ın fotoğraflannı 6 marta dek
görebilirsiniz.
Yeni bip tiyatro
• AA(İstanbul)- Tiyatro Merhaba adı
ile yeni kurulan tiyatro topluluğu,
perdelerini ilk kez nisan ayında açacak.
Yöneticiliğini Orhan Beyhatun,
Mehmet Güleryüz ve Ahmet
Güleryüz'ün üstlendiği ve Genç Sanat
Ajansı'nın bir birimi olan Tiyatro
Merhaba ilk olarak Bilgesu Erenus'un
İnsan Aklını Koruma Enstitüsü adh iki
perdelik oyunu sahneleyecek.
Yönetmenliğini Bilge Olgaç'ın yaptığı
oyunda,Meral OğuZjŞahine Hatipoğlu,
Hakan Pişkin,Tunç Ozdil.Güliz
Şirinyan,Mesut Çakarlı ve Muhlis
Asan rol alıyor.Oyunun bir yazann
çalışma masasında geçtiğini söyleyen
Mehmet Güleryüz/seyirci oyun
boyunca oyunu yazıp bitiremeyen
yazann sancısını yaşayacak'diyor.
İMşaipAzencede
• Kültür Servisi - Haydar Ergülen ve
Seyhan Erözçelik'in birer şiiri
Azericeye çevirilerek Azerbaycan'da
çıkanlan Hazardergisindeyayımlandı.
FATMA ORAN (tstanbul) - Serseri gecelerin, taze sabahlann kenti
Paris'te tesadüfen de olsa aynı çatı altında yaşamış olan dört Türk
sanatçısını on bir yıl sonra bir araya getirebilmek amacıyla
Urart'ta düzenlenen sergi 25 şubata dek sürüyor.
İşte, birinci katında Sinan Bıçakçı-
oğlu'nun, ikinci katında (27 Nisan 1981
yılında yitirdiğimiz) Mübin Orhon'un,
çatı katında ise Mehmet Nâzım ile Ko-
met'in uzun birsüre"mekân' tuttuklan ad-
res: "210 Bd. Raspail-Montparnasse, Pa-
ris."
Dört Türk sanatçısının buluştuklan
kent; Paris. Hayatın kendisi. Bir sürü şeyi
kavrayabiliyor insan burada. Bir yanılsa-
manın değerini örneğin, ya da gölgenin
aslından daha önemli olabileceğini. Bir
sürü şeyi.
luk ile varlıkta birleşir Mübin Orhon'un
resimleri.
1951'de Istanbul'da doğan Mehmet
Nâzım, 1970'tenberi Paris'teyaşıyor.
Büyük şairimiz Nâzım Hiİcmet'in oğlu
olan MehmetNâzım'ın2x50cmboyutun-
da akrilik ve dört adet de kâğıt üzerineçini
desenli çalışması sergide yer alıyor.
1931 doğumlu Sinan Bıçakçıoğlu,
1962'den beri Paris'te. "Yanılmıyorsam
karikatürü herkesten çok ben sevdim,
ama onunla başkalan; benden daha az
sevenler yattı" diyen Sinan Blçakçıoğlu*-
Dünya çapında ünlü, uluslararası bir nun 'karikatür resim' tarzındaki, kâğıt
I I * •" 1 I • J / • 1 *. 1 * ** * 4.1 * ' I . ı ı ı
koleksiyona yüz elliden fazla yapıtıyla gi-
rebilen ilk Türk ressamı Mübin Orhon,
ülkemizde ne yazak ki pek az kişi tarafın-
dan tanınıyor. 1924 İstanbul doğumlu
Mübin Orhon, Siyasal Bilgiler Fakül-
tesi'ni bitirince (1948) Paris'e gitmiş ve
resme başlamışü. Mustafa Reşit Paşa'-
mn torunu olan Orhon'un resimleri Mu-
üzerine pastel ve çini kanşımı dokuz tab-
losunu sergide görebilirsiniz.
Ve.. Komet; asıl adıyla Gürkan Coş-
kun. Yıllar önce bir yazısında kendisini
"Bütünleyici ve Anadolu'nun gizemli ör-
tüsü altında, çokbilmişlikten sıynlmış bir
köylü, uzaklara düşmüş bir uçurtma.
Bulutlardan, kitaplardan, Boğaz'dan
se d'Art Clinique, Nâzım Hikmet Venis- ve eytişimsel özdekçilikten, Paris züppe-
sieux ve özel koleksiyonlarda bulunmak-
tadır. İlk kişisel sergisini 1956'da Paris'te
açan Mübin Orhon Türkiye'de de üç kişi-
sel sergi açmış, karma sergılere katılmış-
tır
. Urart'taki sergide iki yağlıboya ile bir
guaj tablosu bulunan Mübin Orhon'un
resimlennde karanlıklar arasından süzü-
lüp gelen göz kamaştıncı bir ışık vardır
sanki. ölüm ile umut, sevgi ile ölüm, yok-
üklerinden geçmiş bir Çorumlu" diye
tanımlayan, karşılıksız karşılıİch
aşklann, unutulmamış arkadaşlıklann
ve tüm aynntılann ressamı Komet'in ise
bu sergide kâğıt, kumaş ve muşamba
üzerine yağlıboya ve kanşık teknikle
yaptığı tablolan ile atölyesinin kapısı ve
'Mübin'in Peçetesi'nden başka alışılmış
tarzının dışındakı iki adet kavramsal
çalışması dıkkati çekiyor. Mübin Orhon, Mehmet Nazım ve Komet Cafe Gymnase'da sabah kahvesinde.
Ankara Devlet Balesi, Balanchine'in 'Concerto Barocco'sunu sahneliyor
Dansçı vücudunu yeniden keşfediyorŞEBNEM AKSAN (Ankara) - Anka-
ra Devlet BaJesı 1992'ye gerçek
bir çağdaş yapıtla girdi. Tür-
kiye'de ilk kez sahnelenmekte
olan bu eserin George Balanc-
hine'in imzasını taşımasında
Bach'ın Re Minör ikili keman
konçertosu üzerine inşa edilmiş
olan Concerto Barocco adlı ese-
rin önemi ve çağdaşlığı, Balenc-
hin'in çağımız dans sanatına ka-
zandırdığı neo-klasik stilde bir
yapıt olması ve bu stilin tipik
bazı özelliklerini içermesidir.
Bu stilin başhca özellıği dekor, kostüm
gıbi yardımcı öğeler kullanmadan, konu
ve dramatik içerik gibı anlaiıma dayalı
olmadan salt hareket, akademik dans
tekniği üzerine kurulu olmasıdır. Müzik
ve dans birbiriyle başa baş yanşarak, bir-
biri içtne girip çıkarak soyut bir biçimde
varlıklannı ortaya koymaya çalışırlar.
Dans müzik olurken, müzik dans olmak-
tadır. Bu arada koregraf, her ne kadar
akılcı vemantıksal prensiplerden hareket
ederse etsin, duygusal çağnşımlann akı-
şına da kendini yer yer bırakır.
Çağımızın ve bale tarihinin en büyük
koregraflanndan bıri olarak Balanc-
hine'in çeşitli deneyımleri ve çeşitli türde
yapıtlan bulunmaktadır. Dansçılannı
müzikhollerde, müzikal eserlerde kullan-
dığı gibi park ve bahçelerde plastik ola-
rak tanımlayabiieceğimiz yapıtlarda da
kullanmıştır. Bu yapıtlar klasik, senfonik
müzik eşliğinde olduğu gibi jazz, popü-
Balanchine'in Concerto Barocco'sunu Melissa Hayden sahneledi.
ler, etnik, elektronik müzik eşliğinde de
yer almışür.
Balanchine'in Concerto Barocco adlı
eserini Ankara'da sahnelemek üzere ül-
kemize gelen dünyaca ünlü balerin Me-
lissa Hayden'le yaptığımız konuşma sıra-
sında, Ms. Hayden New York şehri
Central Park'ta verdikleri bir dans kon-
serinden söz ederken -müthiş bir zevkle-
Balanchine'in, dansçılan, nasıl ağaçlara
sardırarak, tırmandırarak balenin her
tür kuramından uzak hareketler yaptır-
dığını anlatıyordu. Balanchine'in,
ABD'de jazz müziğinden, adım ve tavır-
lanndan esinlendiğinı ve bütün bu dene-
yimlerini bale tekniğine ve Amerikalı
dansçılann bünyesine yedirerek Ameri-
kan bale ekolünü nasıl oluşturduğunu
anlatıyordu.
Balanchine, klasik akademik bale tek-
niğini ve tütn anlayışını, Petipa'nın getir-
diği noktadan alarak günümüz yaşam,
anlayış ve temposuna getirmiş ve Ame-
rika'yı neo-klasizmin ülkesi yapmıştır.
Bu stili ile bazı Avrupalılar tarafından
soğuk ve ruhsuz olarak da tanımlanmış-
tır. Neo-klasizmi sadece soyut olarak
tanımlamamak lazım, Jules Perrot'nun
"Pas De Quatre" ve Mikhail Foikn'in
"Les Sylphides" baleleri de sadece bir
ruh halini yansıtan soyut eserlerdir. Ba-
lanchine'de dansçı, bir çalgı aleti gibi işle-
nir; bu, dansçıyı kişiliksiz kılmak değil,
tam tersine dansçıya kendi olma imkânını
tanır.
Bu konuda Melissa Hayden, "Hele ko-
nusuz balelerde, tamamen kendin olarak
dansedersin, kendini orkestranın içinde
bulursun, müzik olursun ve zaman za-
man müzıksiz olarak da varlığını du-
yarsın" diye tanımlıyordu. Concerto Ba-
rocco'dan söz ederiten de "O sırada
Kuğu Gölü veya Concerto Barocco ara-
sında seçim yapmam gerektı ve Concer-
to'yu seçtim çünkü bu hareketler bana
müthiş heyecan vermişti" diyor ve "Ba-
lanchine repertuannda kor dö bale solist
gibi dans eder, bir süs, tamamlayıcı bir
eleman değildir, çoğu kez solistlerden
daha çok dans eder" diye ilave ediyordu.
Uzun yıllar işbirliği yaptığı kompozı-
tör Igor Stravinsky, Balanchine'in ko-
regrafisi için "Gözle hareketleri işitmek..
bir binayı gezmek gibi... Planını kendi
yaptığım, yazdığım müziği ve içindeki
birçok ilişkiyi onun koregrafısinde ancak
keşfediyonım!" diyor.
Melissa Mayden'e bizim danscılanmı-
zın bu stili nasıl kavradıklannı sordu-
ğumda: "Şimdiye kadar hiç görmedikleri
bir stil, benimsemeye ve kavramaya çalı-
şıylar. Dansçı heyecan duymuyorsa yapı-
lacak bir şey yoktur. Balanchine baleleri
oynandıkça dansçı vücudunu yeniden
keşfeder, değişir, hafifler, hızlanır, bir
kısrak olur çıkar ortaya..."
BBT Kahvede Şenlik Var adlı oyunu Aziz Nesin Sahnesi'nde sahneliyor
Evlilik bir anlaşma mı?NALAN MANYASLI (tstanbul) -Bakırköy Belediye Tiyatrosu, öde-
nekli statüsünü aldıktan sonraki ilk prodüksiyonu olan, Saba-
hattin Kudret Aksal'm "Kahvede Şenlik Var" adlı oyunu Gün-
gören Aziz nesin Sahnesi'nde sahneliyor.
1965'de Ankara Sanatseverler Der-
neği'nin ödülünü kazanan "Kahvede
Şenlik Var", 27 yıl boyunca çeşitli öde-
nekli ve özel tiyatrolarca, farklı yorum-
larla sahnelendi. Oyunu Bakırköy Bele-
diye Tiyatrosu için hazırlayan, bu alanda
ilk çalışmasını gerçekleştiren Turgay
Kantürk oldu. Orhan Aydın, Fidan Tek
ve Oktay Kaynarca'dan oluşan ilk kad-
ro, Kaynarca'nın oyundan aynlması ile
değişikliğe uğrayınca, bu rolü de yönet-
men Turgay Kantürk üstlendi. Müziği
Devlet Konservatuvan hocalanndan
Server Acim'e ait olan güldürünün deko-
runu Ali Yenel, kostümünü Gönül Sipa-
hioğlu hazırladı.
"Kahvede Şenlik Var", Aksal'm felse-
fe eğitiminden gelen ve şiir deneme gibi
diğer türdeki yapıtlanna da yansıyan iz-
ler taşıyor: Yer yer soyutlamalar, akıl
sınınnı zorlayan öğeler, alegorik anla-
tım, simgeleme, şiirsel bir anlatım... Yö-
netim Turgay Kantürk, Aksal'ın yarat-
tıklannı geometrik ve hareket eden de-
korlarla tamamlanmış.
Bir kadın, bir erkek ve izleyici ile oyun
arasında ilişki kuran, durum değerlen-
dirmesi yapan, bir yanıyla da arabulucu,
yorumlayıcı bir garson kimliğinden olu-
şan üç karakten var oyunun. Bu üç ka-
rakter hangi ilişkileri, hangi temaları
yaşıyor ve yaşatıyorlar? Yönetmenden
öğreniyoruz: "Evliliği ve evlihğin bir an-
laşma olduğu temasını yoğun biçimde
sorguluyor oyun. Buıjuvalann evlilik
anlayışlannın neşeli bir eleştirisini yapı-
yor. Bunun yanında, kadın ve erkek tipi-
nin genel ve soyutlanmış bir çözümünü
de getıriyor. Oyunun kahramanlan evli-
lik anlaşmasını isteyen ama ödün ver-
mekten de kaçınan özbenliklerini koru-
maya çalışan Kişiler Kişisel çıkarlannı
önemsiyorlar. Önlerindeki yıllan birbir-
lerini tanımaya ve anlamaya çahşarak
geçirmek yerine, anlaşamadıklan için ev-
lenmeyi seçiyorlar."
Öğrenciliğinden beri bu oyunu sevdiği-
ni, Sabahattin Kudret Aksal ile olan iliş-
kisi yanında, çağdaş denemelere açık ol-
duğu için ilk yönetmenliğinde "Kahvede
Şenlik Var"ı seçen Kantürk, oyunun di-
ğer hazırlanışlannı güzel, gerçekçi fakat
eksik olarak yorumluyor. Kendisinin
oyuna nasıl yaklaştığını ise sanatçı şöyle
açıklıyor: "Ben işe tersinden baktım,
tekstte de böyle olduğuna inanıyorum.
Oyunu tiyatroda ya da tiyatronun kah-
vesinde geçen, oyunculann izleyiciyi sık
sık uyardığı bir yapıt olarak gördüm.
Karakterleri de, somut, yaşayan canhlar
olarak ele almadım.
Aksal'ın şiirlerinde olduğu gibi oyun-
lannda da varolan felsefi izleri, fanteziyi
gözönüne aldım. Kadın da, erkek de, bir-
çok kadın ve erkeğin, birçok durumda
göstereceği tepkileri gösteriyorlar. İnsan
varlığının her zaman sorunu olan kav-
ramlan tartışıyorlar. Bunun yanında,
modern ve değişik anlatımlara izin veren
bir oyun "Kahvede Şenlik Var". Tiyatro
ve konuşma dilini problem ediniyor. Şiir-
sel yüklemelerle dolu. Dilde soyutlama
var. Konuşmanın ritmi harekete de
yansıyor.
Oktay Kaynarca oyundan aynldığın-
da yönetmenliğini tamamlamış olduğu-
nu söyleyen Kantürk, "Oyunculuk son-
radan geldi. Bütün vardı, arada eklemler
ve küçük değişiklikler yaptım" diyor. İs-
tanbul Devlet Konservatuvan mezunu
sanatçı Dormen Tiyatrosu'nda beş yıl
oyuncu ve yönetmen yardımcısı olarak
görev yaptıktan sonra gelmiş Bakırköy
Beledive Tivatrosu'na. Arada. birkac se-
Sabahattin Kudret Aksal'ın Kahvede Şenlik Var'ım Turgay Kantürk yönetti
zon önce sahnelenen "Pencereler" adlı
oyunu var. Ama yazarlığı bununla kal-
mıyor, Kantürk aynı zamanda bir şair.
Çalışmaları geçtiğimiz aylarda Behçet
Necatigil Şiir Odülü'ne değer görülen
Kantürk, günümüzde sanatçının kendi-
sini ifade etmek için birden fazla işle ilgi-
lenmesi gerektiği görüşünde, "Sanatlar
birbirinin içine geçti, ensest bir durum
sözkonusu. Bazen hareketli bir sanatı ta-
mamlamak için şiire gereksinim var, ba-
zen de bunun tersi. Tiyatro oyuncusu ya-
zar ile izleyici arasında köprü olsa da,
kendisi de bir şeyler yaratıyor, yaratıcılık
sunuyor. Kendimi ifade etmek için gere-
kirse ve söyleyeceklerimi anlatacağına
inanırsam. resim de yapabilirim. Şiir yaz-
mak benim için önemli fakat farklı ol-
maktan çok yaptıklarımı doğru sunmaya
çalışıyorum" diyor.
'Cahiers du
Cinema'nın
40ydı
Kültür Servisi - 14-29 mart tarihleri
arasında gerçekleştirilecek olan 11.
Uluslararası İstanbul Film Festivali,
Fransız sinemasından zengin bir pano-
rama sunuyor.
Fransa'da yayına atıldığı 1951 yıhn-
dan bu yana, "Cahiers du Cinema"
sinema dünyasının en saygın dergisi
olma özelliğini korumayı başarmış bir
yaym organı. Bu derginin en önemli
özelliği ise yazar ve editörlerinden pek
çoğunun daha sonra film yapımına so-
yunarak Fransız sinemasının gelişme-
şine büyük katkılar sağlamış olmalan.
Örneğin, 50'li yıllarda Fransa'da ge-
çerli fiîm anlayışını bu dergide yer^ifi
yere vuran ve aralannda Truffaut,
Chabrol, Gobard, Rivette ve Demy'-
nin de bulunduğu genç bir eleştirmen-
ler kuşağı, ellerine kamerayı alarak
daha sonra "Nouvelle Vague ,' Yeni
Dalga" adı verilen akımın öncü filmle-
rine imza atmışlardı. llerki dönemlerde
de "Cahiers du Cinema" eleştirmenle-
rinden birçoğu Fransız sinemasının
saygın yönetmenleri arasına katıldı.
Geçtiğimiz yıl kuruluşunun 40. yılını
kutlayan "Cahiers du Cinema"da yeti-
şen bu sıra dışı eleştirmen-yönetmenle-
rin en gözde filmleriyle, onlann "aute-
ur" anlayışı içinde büyük saygı duy-
duklan Jean Reoir ve Max Ophüls gibi
klasik sinema ustalannın son dönem
yapıtlanna da yer veren 12 fılmlik bir
seçki, bu yılki İstanbul Film Festivali'-
nin en ilgi çekici bölümlerinden birini
oluşturuyor. Bu bölümde izlenebilecek
fılmler şunlar:
• French Cancan Jean Renoır
(1954)
• LolaMontes MaxOphüls(1955)
• Le Beau Serge Handsome Serge ;
Yakışıkh Serge Claude Chabrol
(1957)
• Les Quatre Cents Coups; The 400
Blows 400Darbe Françoıs Truffaut
(1959)
• A Bout de Souffle Breathless
Serseri Aşıklar Jean-Luc Godard
(1960)
• Lola ı Jacques Demy (1961)
• Paris Nous Appartient Paris Be-
longs to Us Paris Bızımdır Jacques
Rivette (1961)
• MaNuıtChezMaud MyNihgtal
Maud's Maud'dakı Gecem Eric
Rohmer(1969)
• Passe Ton Bac d'Abord Önce
Okulunu Bitir Maurice Pıalat (1979)
• Le Lieu du Crime Suç Mahalli ,
AndreTechıne(1986)
• Les Baisers de Secours Emer-
gency Kısses Yaşam Öpücüklen
PhilippeGarrel(1989)
• Le Petit Criminel The Little
Gangster Küçük Suçlu Jacques Do-
ıllon(1990)
Tablo Bilgi
Bankası
Kültür Servisi - Kartal Sanat Evi
Türkiye'de ilk defa açtığı tablo onanm
merkezinden sonra sanat severlere yeni
bir hizmet verebilmek amacıvla Tablo
Bilgi Bankası oluşturuyor.
Elinızdeki tablonun kime ve hangi
sanatçıya ait olduğunu, kaç yılında
yapıldığını, eserin admı bir bilgi for-
muna döküyor ve yaklaşık ne kadar
değer ettiğini dokümanlara geçip hem
eserin sigortasını hem de onanm ve
bakımını üstlenirken bilim bilgi çağına
yeni bir sanat çığırı bilgisayara hazırlanı-
yor.
Bilgi için 353 09 10 numaralı telefona
bir başvurmanız yeterli. Tüm bu hiz-
metleri ücretsiz olarak vermeyi amaç-
layan sanat evi bu uygulamayı Türki-
ye'de ilk defa başlatıyor.