Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT1992PA2AR
10 PAZAR YAZILARI
Bebekartist
ortalığı
karıştırdı
ATÎNA
STELYO
BERBERAKİS
Geçen yıl Yunanistan'da çevrilen bir
fılm, Yunan sinema dünyasını iki cep-
heye ayırdı. 'Sıcak Yıllar' adlı fılmin
yönetmeni Frida Liappa, bu fılmi çe-
virdiği günlerde, Kültür Bakanlığı'nın
sinema danışmanı ve devlet ödülleri
heyeti başkanı Apostolos Doksiades
ile Yunan Yönetmenler Birliği Başkanı
ünlü yönetmen Theodoros Angelopu-
los"un bir yıl sonra görevlerinden istifa
edeceklerini nereden bilebilirdi?
Olay, 'Sıcak Yıllaf adlı filmdeki be-
beğin, aşk sahnesini gerçekte seyredip
seyretmediği tartışmasmdan kaynak-
lanıyor. 17 ayhk Evangelitsa Kamburi
adlı bebek, rol gereği annesi ile dostu-
nun aşk yaptığına ve daha sonra odayı
basan babastnın annesiyle dostunu öl-
dürmesine tanık oluyor. Bebek, yine
rol gereği hiç durmadan bağırarak ağ-
lıyor ve cinayetten sonra yere dökülen
kan damlalarını parmağıyla ağzına gö-
türüp yalıyor.
Yönetmen Frida Liappa, tüm bu
şiddet sahnelerinin çekimi için ayn ayn
stüdyolar kullanıldığını ve çocuğun
hiçbir şiddet sahnesinde aynı stüdyoda
bulunmadığını söyluyor. Bütun çekim-
lerde bir an bile çocuğunun yanından
aynlmayan gerçek anne Eleni Kambu-
ri de yönetmen Frida Liappa'nın bu
söylediklerini doğruluyor.
Ne var ki fılmin aşk sahnesinde ço-
cuğun aynı stüdyoda bulunması gere-
kiyordu. Liappa, çocuğun bu gerçek
aşk sahnesini görmemesi için şöyle bir
yöntem uyguladı: Çocuk ışıklandırıl-
mış bir bölümde duracak, aşk sahnesı
dc çocuğun göremeyeceği bir şekilde
karanlıkta çevrilecektı. Liappa, çocu-
ğu ağlatmak için elindeki oyuncağının
annesi tarafından hışımla alınmasını
sağlamıştı.
Bu çekimden sonra yer alan cinayet
sahneleri, ayn ayn stüdyolarda çevril-
di. Cinayetten sonra çocuğun yerden
parmağıyla alıp yaladığa kan damlalan
ise masum kırmızı recelden başka bir
şey değildi.
Ancak aradan geçen bir yıldan sonra
Kültür Bakanlığı'nın Sinema Danış-
manı ve Devlet Sinema ödülleri Heyeti
Başkanı Doksiades, bu fılmin niçin
ödüllendirilemeyeceğini açıkladı.
Doksiades, fılmin çekiminde bulunan
bazı elemanlann ihbanndan sonra bu
filmde oynatılan çocuğun aşk sahnesi-
ni gördüğünü varsayarak çocuğun ile-
ride psikolojik travmalara hedef olabi-
leceği gerekçesiyle yönetmen Liappa
hakkında dava açılmasını istedi.
Doksiadesi sansürcülükle suçlayan
Angelopulos, bu konuda kendisine ve
Liappa'ya yeterince destek vermediği
gerekçesiyle başkanı olduğu Yönet-
menler Birliği'nden, Doksiades de ba-
kanlıktaki görevlerinden istifa ederler-
ken birbirlerine ağır küfarler savurdu-
lar.
Filmi özel olarak seyreden çocuk
psikolojisi uzmanları, yazar, öğretmen
gibi aydın kişiler ve gazeteciler arasın-
da da görüş aynlıklan çıktı. Olayın
yayın organlannda ilk sırayı almaya
başlamasının üzerine savcıhk, film
hakkında araştıımalara başladı.
Demîr John, kaybolanerkekliği anyorKörfez savaşı boyunca muhalefetin en
güçlü sesi oldu Robert Bly. "Demir
John" adlı liste başı satan kıtabın yazan.
Hatırlanacağı gibı "Demir John" kita-
bında Bly, "Erkekliğin öldüğünü" ilan
ederek, "Erkek adam" kültürünü yenile-
me çağnsı yaptı. "Erkek, bulunduğu
köyün en orta yerinde aklından geçenleri
söyleyene denir, bunu yapamayanlar işe
yaramaz çöpten ibarettir" diyen Bly, yi-
ne ayru felsefe nedenıyle Körfez savaşını
"utanç verici" olarak nitelendirdi. Bası-
nın Körfez savaşında müttefıkleri zafer-
den zafere koşturan haberciliğini "mide
bulandıncılıkla" suçladı. Amerikan as-
kerlerine manevi destek gösterisı amacıy-
la kullanılan san kurdeleleri "alçakhk"
olarak değerlendirdi. Bly'in bu sert mu-
halefeti savaş sırasında fazla duyulmadı.
Bly, duyulmamasının nedenini de "erkek
adam yokluğuyla" açıkladı.
Giderek daha fazla ilgi toplayan erkek-
leşme hareketi, önceleri, özellikle kadın-
lar arasında şüphe ve tedirginlik yarat-
masına rağmen son zamanlarda kendini
daha iyi ifade edebilmeye başladı. Altmış
yaşındaki Bly, "Demir John" kitabını
açıklarken şimdi şöyle özetliyor; "Deği-
şim ya da dönüşüm ancak ruhani bir
alanda gerçekleşebilir, bir kadın ya da er-
kek bu sıcak alanda kışa bir süre kaldık-
tan sonra günlük bilinç düzeyine geri
döner, bu gidiş gelişler insanın iç dünya-
sının gelişmesini sağlar." Örneğin çok
derin bir duyguyu düşünmek, bireyin
kendine sakladığı en özel gizemi ya da
ağıatan bir şeyi hatırlamak, çevredeki
her şeyi sevmeye neden olan bir aşkı dü-
şünmek, çok yakın birinin ölümünün
katlanılması zor acısını yeniden duymak
sırasında birey bu ruhani alandadır.
Şimdi New York'ta, Santa Fe'de, Bos-
ton'da ve pek çok ufak yerleşim bölgele-
rinde "erkek kimliği" kalabalık toplantı-
NEWYORK
ŞEBNEM
ATİYAS
larda bu düzeyde tartışılıyor. Erkekler
kaybettikleri "iç dünyalannı" bulmayı
öğreniyor. Bly'nin yanı sıra James Hill-
man, psikolog Michael Meade ve benzer-
lerinin "belli ölçüde öğretmenlik yap-
mak" dışında iddialan yok. Hiçbiri "yeni
Gurular" olmak niyetinde değil. Bly dog-
malara karşı, her şeye bir cevap bulun-
ması gerekmediği kanısında; Antonio
Machado'nun bir şiirini hatırlatarak
" Yol, biz geçükçe oluşur" diyor.
Gruplar halinde ormana gidenlerin ya-
nı sıra açık ya da kapalı genış alanlarda
yapılan toplantılarda vahşi davul vurgu-
lanyla erkekler dansediyor. Tahmin ede-
bileceği gibi bu toplantılara katılanlar
arasında başta maço erkeklerle birlikte
olmak isteyen tipik "maço"lar, sevişecek
birini arayan homoseksüeller, kariyer ve
para kazanma çabası sırasında kendine
vakit ayıramamaktan şikâyet eden "yup-
pie"ler, macera arayan sürekli sıkıntı
içindeki orta sınıf Amerikahlar var. Bun-
lann yanı sıra kötü sonuçlanan bir evli-
likten bağrı yanıklar, alkolikler, yanlış
tedavi ya da şansızlık kurbanlan ve bü-
yük çoğunluğu çocukluğunda tecavüze
uğrayanlar oluşturuyor. Kısacası ayin-
ler, Amerikalılann psikologlarıyla halle-
demedikleri ruhani hesaplaşmayı toplu
halde ve kendi cinsleriyle çözümleme ça-
basından ibaret.
Bu toplantılan izleyen Village Voice
dergisi yazan Don Shewey'e göre katı-
lanlann önemli bir kısmını "sorumlu er-
kekler" oluşturuyor. Shewey "sorumlu
erkekleri" şöyle anlatıyor: "Bu adamlar,
bugün dünyanın karşısında olan sorun-
lan, ırkçılığı, fakirliği, sömürüyü, kadın-
lann ve çocuklann ezilmesini, eğitim
sorunlannı, yalancılık, hırsızlık, sinikli-
f'i, bireyin ruhsal fakirliğinin izlerinde
ulabilecek kapasitededir. Erkeklerin de
"patriark" (erkek egemen) değerlerin
kurbaru olduklannın farkındadırlar. Se-
çım politikalan ve kitle gösterilerinin bu
sorunlara yetersiz cevaplar olduğunun
bilincindedirler. Gücü, kuvveti, eğitimi,
cesareti olan her erkeğin dünyayı iyiye
doğru değiştirmeye çabalamasının kişisel
bir sorumluluk olduğu inancındadırlar.
Değiştirme kapasitesinin her şeyden önce
bireyin kendinde, içeriden bir değişimle
başladığını ve dışan daha sonra aksetti-
ğini bilirler.
Mavi önlüklü yerli kadınlar pek de işlerinin ehli! Elimizden kaçan kurrulur edasıyla yakaladıklarını kuma yatırıp gözünün yaşına bakmadan yoğuruyorlar.
Tay kadınlarımn ısrarlı seksapeliGünün ilk ışıklan bungalovlara vur-
duğunda başlar Phuket'te gün. Değişik
yorgunluklar yaşayan herkes için farklı
bir uyanıştır bu; Tay kadınlannın cüret-
kâr ve ısrarcı seksapelinden bihaber
olanlar için bitkin, yüzmek için erken-
den kumsala koşanlar içinse zinde bir
sabahtır. Baby Bar'lann gediklileri an-
cak öğle vakti kendilerine gelirler ve söz
gelimi Neana Bar'da kadın kadına soh-
bet edip kahvelerini icerek akşamdan
kalan kasık ağrılannı dindirmeye çalı-
şırlar. Birkaç fıncan kahve içip ayıldık-
lannda güneş en tepeye çıkmış, öğle sı-
cağı çoktan adayı kasıp kavurmuştur.
Daha yapacak çok iş vardır oysa; Cen-
net Çamaşırhanesı'ne gidilecek ve gece-
nin günahlan bol köpük ve suyla antıla-
caktır. Sonra serinletici bir akşamüstü
içkisi... Ne de çabuk akşam oluyor!
"Hey Sirya, hangi cehennemdesin?"
Güneşin altında turistlere üç beş parça
PHUKET
ŞANSIN
DURAK
mal satacağız diye dolaşıp seyyar satıcı-
lık yapmak daha zor iş; sıcak kumsallan
boydan boya dolaşarak pareo satmak.
Hem birkaç parça mal hem de bedenini
satıp bir taşla iki kuş vuranlar da var,
okyanusta cerez kabilinden oynaşan kız
çocuklanda...
Mavi önlüklü yerli kadınlar pek de iş-
lerinin ehli! Elimizden bir kaçan kurtu-
lur edasıyla yakaladıklarını kuma yatı-
np gözünün yaşına bakmadan yoğuru-
yorlar. Tay masajı için iri yan yerli
kadınlann eline düşüldüğünde yapıla-
cak tek şey, ışıkh Baby Bar'lann bebek-
lerini düşünmek...
Eğer tropik bir adadaysanız sonsuz
seçenekler sunulmuştur önünüze: De-
niz, güneş, palmiye, ahşap bungalovlar.
hararet bastığında kafası yanlan koko-
natlar, içkinizde, yastığınızda, saçınızda
ve göğsünüzde bitiveren orkideler... İşte
egzotik bazaar!
Ada boyunca yoğunlaşan kumsallann
adlan farİclı olsa da aslında hepsi birbiri-
nin aynı. Ancak doğudaki "Gipsy Vil-
lage"ın bambaşka bir havası var! Tipik
Malaka evlerinden esinlenerek yapılmış
ilkel saz kulübelerde yaşayan Çingenele-
rin köyü... Burada adanın yerlilerini
oluşturan Tay halkının yerini Malezya'-
dan gelen Çingeneler almış. Köylüler
adalılara göre oldukça tombul ve tem-
bel! Vakitlerinin çoğunu sazlıklann göl-
gesinde uyuklayarak geçiriyorlar. Köy
erkeklerinin yaptığı tek iş, önlerindeki
uçsuz bucaksız okyanusun kışkırtıcı be-
reketine olta sallamak!
Ceviz tenli kadınlar art arda tutulduk-
lan gebeliklenni tıpkı yağmur mevsimi
kadar doğal karşılıyorlar. Sevimli Çinge-
ne Viresak'ın evinin önüne kurduğu
bakkal-kafenin gölgeliğinde bir soğuk
kola içiyoruz. Kansı Banya, suratını
asıp odasına gidiyor. Besbelli kafası bir
şeye bozulmuş. Şişeleri yanladığımızda
tüm büyüleyici ilkelliğine karşın aslında
Çingene köyünün kolalı bir otantikliği
olduğunu fark ediveriyoruz!
Güneş batmakta, yolumuz uzun...
Kumsallan birer birer geçip ışıklar yan-
madan orada olmalıyım. Uzaklara, ta
uzaklara, çünkü sana uçacağım. Bacc-
hus'un arabası ve kaplanlanyla değil,
jipimin görünmez kanatlanyla. O akılsız
kafa şaşırsa da anlamasa da daha şimdi-
den Phuket'te geceler güzeldir...
Tanrüarın
gazabı
DAVOS
ADEM
SAĞLAM
Yağan yeni karla, Alp Dağlan tanıdık
yükünü aldı. Kann gizemlı rengi. kayak
tutkunlarına hoş günler geçirtiyor. Ka-
yak merkezlerinde, otellerin gotik çaüla-
n da karla kaplı. Çam ve çınar ağaçlan
da yüklerini taşıyamıyor. Dünyaca ünlü
kayak merkezleri, tannnın gazabına uğ-
ramış. Ancak bu merkezler, doğanm hır-
çınlığı karşısında Latin ezgileri dinliyor.
Tanrı baba, hünerli fırçasıyla Davos'u
şöyle bir boyamış. Kentteki kayak pistle-
ri de iyice oturmuş. Gelip geçen kayakçı-
lara selam sarkıtıyor. Karla gelen şenlik-
ten. teleferik işletmecileri çok hoşnut.
Yoğun kar yağışı altında kalan Da-
vos'un sokaklan, çamur deryası içinde
dense yeri var. Ancak bu kayak merke-
zinde, dünyanın en tanınmış markalı eş-
yalannı satan butikler, doğan günü se-
lamhyor. Bu tür yerler, gün boyu alışve-
riş yapan ünlü zenginlerin uğrak yeri.
Çamur deryası sokaklara bakan bu bu-
tiklerde, pırlantalarla süslü Rolex saat-
ten, dünyaca ünlü kayak giysilerine
kadar her şey satıhr.
Çamurlu sokaklan bırakıp Davos'ta
gece yaşamının çılgınca sürdüğü barlara
takılıyorum. Kar yağmca, buralann tadı
bir başka oluyor. Kayaktan yorulanlann
dinlence için uğradığı yer. Davos gecele-
rine renk katan barlar, her türden müzik-
le birbirleriyle yarış ediyor. Cazdan,
hardrocka kadar geniş bir yelpazede mü-
zik yapan bu yerler, her gece tıklım tık-
lım. Kapısını güçlükle açabildiğim bir
barda, gitarla, kontrabas eşliğinde Gü-
ney Amerika ezgileri kulağıma esiyor. Bu
yerlerde bar başı sohbetleri, sabaha dek
sarkar. Bir gecelik sevgililer bu barlarda
bulunur. Ve çoğu da çabuk unutulur.
Yanı başımdaki genç kadının ilginç öy-
küsüne kabartıyorum kulağımı. Davoslu
köylü kızlann servis yaptığı barlarda,
boşalan şarap bardakiannın yerini dolu-
su alır.
Davos tanıdığı yükü almış. Çılgın ge-
ceyi bir yana bıraktı, doğa bembeyaz.
Gece ışıklan altında bu kent suskun.
Qeleceğe Yolculuk Başladıl..Yeni Mazda 626 LEMANS 1991 BIRLNCISI
Yeni Mazda 626'da otomobil
teknolojisinin en son gelişmeleri
kullanıldı. Aracın boyutları büyürken,
iç hacmı genışlerken, kendisi
hafifletildi. Optimum denge ve viraj
performansı sağlandı. Yeni Mazda
626 Hatchback ve Sedan, daha
büyük, daha geniş. Ama aynı boyutlu
araçlardan çok daha dengeli ve güçlü.
Bu benzersizliklerden yalnızca bir
tanesi. Diğerlerini öğrenmek için
bir Mazda Bayiine uğrayın.
Gelecekle tanışın.
HAFİFLEMENİN YENİ GÜCÜ.
Yeni Mazda 626 Sedan
Bol Yedek Parça ve Yaygın Servis
M A Z D A M O T O R C O R P O R A T I O N ^^OOCC DOHC 16 valf motor'Fut! elektronık enjeksıyon sıstemı»A:amı guç 115ps(85kw)/55OCdCT-./dak.«CD 0.29 »urtunme katsavısı'Ayarbnabılır havalı
TURKİYE GENEL D I S T R İ B U T O R Ü dırcksrynn'ABS fren sıstemı'Yanma; ıç doşeme'Takometre'Dıjıral Mat*Bardaklık«Kaldırmj mekanumalı on kaltuk Kdtlanır arka koltuk'On \e arka
•k M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ emnıyet kemerlen
#
"lşık/kapı açık
11
uyart b.ınvalı*Otomatık merkezı kılıtleme»Oromatık camlar'Otomatık anten
#
Otomatık dıkız avnast»Ayarlanabılır
^ l ^ l ^S B 9 İ H İ ^ ^ W% ^ ^ £ • I X tasılalı sılecckler«Halojen projekror faHar»Yuksek stop lamba5i«Kapı anahtar aydınlatmaM »Otomdtık yaklt/hagaj kapağı açma tcrnban
YATIRIM VE PAZARLAMA A . Ş . BARBAROSBULVARINO.lZ7,80700BEŞtKTAŞ,lSTANBULTEL:<l)2745550(5HAT).(l)2758480(2HAT),(l)Z88n53(2HAT)FAX:(l)Z733559 U Y G A R L I Ğ A G l D E N Y O L D A
Şanghay yanarkenHız asansörü -
nün digital kat gös-
tergeleri durmadan
değişiyor. 50 yazın-
ca durduk, kapı
açıldı. Çin batikle-
riyle süslü bir hol-
den geçip Şanghay'-
ın ünlü "Ozean
Hotel"inin döner
lokantasma giriyo-
ruz. Lokanta 45 dakikada bir
turunu tamamlıyor ve tüm
kent ayaklannızın altında.
Pencere kenannda yerimizi
alıyonız, turumuza başhyo-
ruz. Dışanda gün iniyor. Her
yer batan güneşin bakır pınltı-
lanyla bezenmiş. Sanki Şang-
hay yanıyor.
Şanghay, Çin Halk Cumhu-
riyeti'nin en büyük kenti. Bir
zamanlar dünyanın en büyük
kentiymiş ama bu unvanını
hanidir dünyanın başka kent-
lerine kaptırmış. Şanghay'ı
sollayan sollayana. Bugün
Tokyo, New York, daha çok
milyonlu nüfuslanyla Şang-
hay 'ın 11 milyon nüfusunu
çoktan sollamışlar. Çinlilerin
bundan dolayı bir kompleks-
leri, üzüntüleri yok.
Batan güneşin ışıklanyla
yeni Şanghay'ın siluetini göz-
lüyorum. Henüz bizim hiçbir
kentimizde görünmeyen bir
çağdaş kent silueti bu. Lokan-
ta bizi durmadan döndürü-
yor. Aşağıda bir yolcu gemisi-
ne binenler sıraya girmis.
Yeni yapılan konut blokla-
nnın ışıİclan yavaş yavaş yanı-
yor. Özellikle bu saatte yanan-
lar mutfak ışıklan olmalı. O
mutfaklann acaba kaç tane-
sinde Marco Polo'nun Çin'-
den getirip dünyaya tanıttığı
makarna pişiyordur. Midyeli,
mantarlı makarnalar.
Aşağıda bir tenis sahası gö-
rünmeye başladı. Yan yana
GÜLTEKİN
ÇİZGEN
dört beş saha tenisçilerle dolu.
Yeni Çin tenise bayıhyor. tle-
rilerde "Jade, Yeşil Taşı Tapı-
nağı"ru seçiyorum. Yeşil altın
sayılan bu değerli taştan ya-
pılmış o koskoca buda heyke-
îinin bu saatte de elbet ziyaret-
çileri vardır.
Gözüm Şanghay akrobatla-
nnın binasını seçiyor. Dünya-
nın bu ünlü akrobatlan şimdi
ısınma provalanna ginnişler-
dir. Kocaman porselen vazo-
yu olanca hızıyla havaya fırla-
tıp sonra onu aşağıya düşer-
ken boynunu kırmadan
enseye oturtmamn her defaki
mucizesini seyircilerine yaşat-
mak ne büyük çalışma gerek-
tiriyordur kimbilir.
Güneş ufukta iniyor, bizim
Şanghay damındaki döner ge-
zimiz de devam ediyor.
Az ötede İngilizlerinbölge-
sini seçiyor gözlerim. İngiliz-
ler olmadan. kambersiz dü-
ğün olabilir mi hiç? Bu bir
zamanlann dünya efendileri
Avrupalı haydutlann Asya'ya
neler çektirdiklerini içim sız-
layarak hatırlıyorum. Ama
şimdi bunlardan geriye kalan
sadece bizim Bankalar Cad-
desi gibi birkaç tanesi.
Dönen kule yine aynı yere
geldi. Yolcu gemisine binen
yolcu kuyruğu hâlâ bitmemiş.
Ne yapsınlar Çin kalabalık bir
ülke. Evet güneş battı, bir
Şanghay gecesi başlıyor.