23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Curnhuriyet I Sahibi: Cumhuriya Mattaacılık ve Gazetecılık Türk Anonim Şırketı adına Berin Nadi • Murahhas Üyr Emine Uşakbgil 0) Genel Yayın Müdüru: Hasan Cemıl, Yazı tşlen Müdüru. Oka> Goıvensin 0 Yazı Işlerı MUdur Yardımcılan. Stlim AlpasUn, Kerera Çabşkan, Necdet Dogan, Lolfu Tınç Sayfa Düzenı Yönetmenı. Alı Acar 0 Ankara TensılcısL Ahmel Tan tç Politika: Mehmel Tezkan Ekonomi: Meral Tamcr, Kultur: CelaJ Üster, Istanbul Haberleri: Muhittin Sirer, Spor Abdulkadir Yucelman, Makaleler: Ş»hin AJpay, Duzeltme: AMullah Yazıcı « Koordına- tör- Ahmet Koruisan • Malı îşler: Erol Erku» # Muhasebe- Bulent Yener # Butçe-Planlama- Sevgi Osmanbeşeoglu 0 Reklam: Affe Torun • Idare: Haseyin Gurer # Ijletrne: Onder Çelik # Bılgı-Işiem: Nail Inal • Personel: Sevgi Bostanoogln Basan ve Yayan Cambvnya Malbucüık « Gaıflccüık TA.Ş. TOrkocagı Cad 34)34 Isı PK 246 lsunbul Td. 312 05 05 (20 hal), lUo. 222*S, Fu. (1) 526 60 72 0 üdroiıı Aakua: 7-ıya Gökalp BK Inkılap S. No 19/4. Td. 133 II 41-47, Tdd. 42344. Faı. (4) 133 05 < 0 tzmlr. H Zıya Blv 1352 S. 2/3, Td- 13 12 30, TOa 52359. Fu (51) 19 53 60 # A 4 M InOnü Cad 119 S. No 1 Kal 1, TU 19 37 52 (4 hıl), Tclen 62155, FM (71) 19 25 1 TAKVİM: 7 OCAK 1992 Imsak: 5.50 Guneş- 7.21 Öğle: 12.15 Ikindi: 14.37 Akşam: 16.58 Yatsı: 18.24 The Guardian, eski basın kmlını anlattı Maxwell gazetecileri engellerdiTom Bower The Guardian'da şunları yazıyor: MaxwelTin biyografisini temel alan kitap yazmıştım. Girişinde adamın bütün düzenbazlıklannı anlatıyordum. Maxwell hırsından çılgına döndü. Kitap MaxwelTin hışmına uğramasın diye Singapur'da dizilmiş, FinJandiya'da basılmıştı. Maxwell beni mahkemeye verdi. Dava lehime sonuçlandı. Haber Merirezi — tngilte- re'de yayınalanan 'The Guardian' gazetesinde, bir sü- re önce esrarengiz biçimde ölen Ingiliz basın kralı Robert Maxweu"in 'kürti çamasırlan'- nın bugüne kadar neden bası- na yansımadığı konusunda bir yazı yer aldı. Birçok kez Max- wdl'in biyografisini yazmagi- ya çıkacağını ummuyordu. Es- rişiminde bulunan, ancak her ki basın kralı 1980'lerde bir seferinde eski basın kralı tara- caret Bakanlığı mütettışlen, MaxweU'in sonunu getirecek tarihsel raporlannı hazuiamış- Iar, Maxwell'in kamuya yöne- lik şirket kurmaya yasal ola- rak hakkı bulunmadıgına ka- rar vermişlerdi. Hiç kimse Maxwell'in ken- dini toparlayıp yeniden orta- i fından engellendiğini soyleyen Tom Bower'ın imzasıyla kale- me alınan yazıda "Bir gazete- ci için MaxweO*«ı marifetieriy- le agili kanıt toplamak hemen hemtn olanaluazdı. Bonu de- i j f f c r i n en kota Maxwefl Ut- rafudaa bagfauuyordıı" deni- liyor. 'The Gnardian'da Max- vveU'in gazetecileri nasıl engel- lediği konusunda yayımlanan yaa özetle şöyle: Maxwell inanılmaz bir adamdı. Kendisiyle Ugili her- bangi bir gazetede ne zaman bir şey çıkacak olsa, bunu ya- sal yoldan hemen durdururdu. Benim elimde bu yüzden Max- well'le ilgili olarak yazdığım on iki yazı kaJdı. Maxwell, âdeta konfeti saçar gibi bası- na kendisiyle ilgili yazılar ya- yımlanmaması için dava açı- yordu. Ama Maxwell'le ilgi- li olarak gaze- telerde harhan- gi bir yazı yer almamasının tek nedeni bu değil. Hiçbir gazeteci eski basın krahyla ilgili en ufak bir kanıt bile bulamamıştı. Bir başka ne- den de son yıl- larda tngiliz gazeteleri yö- neticilerinin bu tür haberlere girmekte istek- siz davranma- n, Maxwell gi- büerinin dama- nna basmak- tan çekinmele- riydi. Maxwell'in 1954'ten bu ya- na çeşitli do- laplar çevirme- ye eğilimli ol- duğu bUinme- sine rağmen bir gazeteci için onun hakkında kanıt toplamak hemen hemen olanaksızdı. Adam, gazetecile- rin elini elini kolunu bağlama- yı 20 yıl öncesinden çok iyi öğ- renmişti. Maxwell, öncelikle gazetecinin, elindeki bilgilerle ilgili kuşkulannı körüklüyor, ardından onunla uğraşmak için sınırsız kaynaklan bulun- duğu izlenimini veriyor, üçün- cü olarak da muhaliflerinin peşini öylesine bıraknuyordu ki herkesi yıldırmayı beceri- yordu. Çünkü Maxwell, elinde çok saglam kanıtlar bulundur- mayan bir gazetecinin hiçbir şey yapamayacağının çok iyi farkındaydı. 1969'da Sunday Times ga- zetesi, Maxwell'in marifetleri- ni sorusturmak ve bazı gerçek- leri ortaya çıkarmak için kala- balık bir araştırmacı gazeteci ekibi görevlendirdi. Bu çalış- manın başlatüması o sırada, Maxwell'in sahibi olduğu Per- gamon Press'in hisselerinin Londra Borsası'nda yapay olarak Maxwell tarafmdan yükseltilmesi olayıyla ayru za- mana rastlamıştı. Maxwell, Sunday Times'ın, marifetlerini ortaya çıkaracağından odü k o puyordu. Maxweli'le ilgili saglam ka- nıtlar bulan Sunday Times'ın muhabirleri, yazuannı hazırla- mışlardı. Ama Maxwell yazı- lar yayımlanmadan bunlan görmek istedi. Ondan sonra da üst üste yaJanlamalar gön- derdi, davalar açtı. Buna kar- şın yaalann birkaçı yayımJa- nabildi. 1971'de Pergamon Press battı. öte yandan Sunday Ti- mes yöneticileri de MaxwelT- in tacizlerinden bıkıp usanrmş- lardı. Eski basın kraJını sustur- mak için onun hoşuna gidebi- lecek bir yazı yayımladılar. Bu arada da Ingiliz Sanayi ve Ti- kez daha basın sahnesinde boy göstermeye başladığında pek az kişi Pergamon Press olayı- nı ammsıyordu artık. 21aten bakanük mûfettişieri de hazır- ladıklan raporda Maxwell'in kamuya yönelik bir şirket yö- netemeyeceği karanna var- makla birlikte kendisine ceza gerektiren bir suç yöneltme- mişler, polis de hakkında ko- vusturma açmamıştı. Böylece Maxwell Pergamon Press ola- yındaki gerçekleri kolaylıkla tahrif edebildi. Bu arada lngi- liz gazete yöneticileri de Buc- kingham Sarayı, Borsa, maJi çevreler olayı unuttuysa bir tek kahraman Fleet Street mi kal- dı, düşuncesiyle Maxwell'in peşine düşmek istemiyordu. Tam bu sıraiarda ben Max- well'in biyografisini temel alan Robert Ma\^ell- Kirli çamaşırlarının basına yansımasına izin vermedi. kitabı yazmıstun. Girişinde de adamın bütün düzenbazlıkla- nnı anlatıyordum. Maxwell hırsından çılgına döndü. Ki- tap, MaxweU'in hışmına uğra- masın, casuslan tarafından yok edilmesin diye Singapur'- da dizilmiş, Finlandiya'da ba- sılmıştı. Akıl karıştırmak için de adı 'Robin Hood'du. Max- well, beni mahkemeye verdi. Ama dava lehime sonuçlandı. Kitap hâlâ piyasada satüıyor- du. Bunun üzerine bütün kitap evlerini tehdit etmeye, kitabı satan kitabevi sahiplerine ol- madık şeyler yapacağını söy- lemeye başladı. Bu baskılann- da basarıh olmuştu. Hatta ki- tabı basan yayınevini satm ala- rak baskılan durdurdu. Yine de kitabın 20 bin adet satılma- smı engelleyememişti. Maxwell'in taktiklerini an- latmak için başka bir örnek vermek istiyonım. 1973 yılın- da BBC için Max Hastings'le birlikte Maxwell'i konu alan belgesel bir fihrı hazırlaınıştık. Maxwell, fılmin gösterimini durdurmaya çalıştı, başarama- dı. Filmin yayına gireceği ak- samdan bir gece önce birileri montaj odasına girmiş ve fil- min ses bandını çalmıştı. Al- lah'tan yedek bir ses bandı ka- sada kilitli duruyordu. Max- well, filmin gösterilmesini bü- tün çabalanna karşın engelle- yememişti. Sonuçta Maxwell, Ingilte- re'de yasayan Ingilizlerin tutu- mu nedeniyle bu kadar büyü- müş, basın kralı durumuna gelmistir. Ingütere'nin yasala- rıru fazla esnek diyerek suçla- mak yanlış olur. Ya hiçbir şey yapmayan bürokratlara, Yol- suzluk Dairesi'nin memurlan- na ne demeli? Hepsi elleri kol- lan bağlı oturdular. Çalışan ebeveynler arttıkça, gündüz bakımevlerinin sayısı da artıyor Anne işte> çocuk kreşte257 nıerkez İstanbul'da 0-6 yaş grubunda gündüz •bakımevi ve kreş adı altında 257 merkez mevcut. Etiler, Levent, Beşiktaş, Bakırköy, Suadiye, Göztepe, Koşuyolu ve Kartal'da yoğunlaşan merkezler Sağlık Bakanlığı Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü denetimınde bulunuyor. BERAT GÜNÇIKAN ~ Bir anne anlatıyor: "Yillarca cabafaHİım. Hem işl- mi hem de evliliğimi düşüncem doğrultusunda bir çizgiye oturt- hun ve istediğjmi yapüm; bir ço- cuk dogurdum. 'Çocugun bakı- mının altından nasıl kalkanm' diye pek duşunmediın. Sadece onırduğumuz semtte onu aşkın kreş vardı. 'Bir sıire kendim ba- kar, sonra da bu kreşterdçn bi- rine veririm' dedim. Zamanı ge- lip de dtisüDcelerime, gelirime uygan kreş aramaya başJadığım- da düs lanklıgına ugradım. Çünkü gelirime uygun kreşler gtiveıı vermedi, guven verenlerin aylıgına ise ben yetişemedinı." Güven, özenli bir bakım, sağ- lıklı bir eğitim ve gelire uygun aylık. Kreşlerden anne ve baba- lann beklentileri böyle sıralanı- yor. Çahşma yaşamımn içinden hem ekonomik nedenlerle hem de bireysel seçimiyle çekilmeyen kadınların sayısı arttıkça kreş gereksinmesinden kaçırulamı- yor. Aileler, anneanne ya da ba- baannenın sevgili, ama klasik bakımından çok "bilİDçli bir ço- cuk yetiştinne"yı talep edince ortaya bir kreş sorunu çıkıyor. Bugün İstanbul'da 0-6 yaş grubunda "gündüz bakımevi", "kreş" adı altında 257 merkez mevcut. Etiler, Levent, Beşiktaş, Bakırköy, Suadiye, Göztepe, Ko- şuyolu ve Kartal'da yoğunlaşan kreş ve gündüz bakımevleri, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Hiz- metkr tl Müdürlüğü denetimin- de bulunuyor. Kuruculan, yöne- ticileri, hizmetlileri, binalan yö- netmeliklere bağlanan bu kreş ve gündüz bakımevleri amaçla- nna uygun hizmet veriyor mu? Yönetmeliklere göre TC va- tandaşı, medeni hak kullanımı- na sahip, yüzkızartıcı suç işle- memiş herkes, bir kreş açabili- yor. Ancak kreşlerin sorumlu müdürünün ya sosyal hizmet, çocuk gelişimi, eğitimi, psikolo- jisi, çocuk sagüğı aJanlanndan birinde yükseköğrenim yapmış olması, ya yüksek öğretmen okullanndan veya benzeri yük- seköğrenim kuruluşundan me- zun olması ve okul öncesi öğret- meni unvanı almış olması ya da kız meslek lisesi çocuk gelişimi 2 çocnj&ft 1 yalak Beşiktaş'ta tek sobayla ısıtılan dört odalı bir apartman dairesindeki kreşte 30 çocuk, 15 yatakta uyuyor. Yangın söndürme aleti, mutfakta aspiratör, emekleme yeri, havalandırma sisteminin olmadığı kreşte oyun bahçesi olarak çocuk parkı kullanılıyor. iki ana cadde aşüdıktan sonra ulaşüabilen semtin çocuk parkı- m gösteriyor. Kazasker'de birbirine komşu altı, yedi kreşte de durum bun- dan farkb değil. Kapasitenin üzerinde çocuk sayısıyla, yeter- siz sayıda görevlileriyle bu kreş- ler ailelerin yakınmalarmı bir iki bilgisayarla ya da "tngilizce de ögretiyoruz" sözleriyle geçiştiri- yorlar. Sosyal Hizmetler Istan- bul tl Mudürlüğü'ne kadar uza- nan yakınmalar, bu kez müdür- lüğun "Elemanımu yok, aracı- mız yok" açıklamalanyla değer- lendirilemiyor. İstanbul'da kreş sayısmm ge- reksinmenin Üzerinde olduğunu vurgulayan Sosyal Hizmetler Müdürlüğü görevlileri, mevzuat gereği bu kreşlerin en az yılda bir kez denetlenmeleri gerektigi- ni, ancak elernan sayısuım yeter- sizliği nedeniyle bu görevin ye- rine getirilemediğini anlatıyor- lar. tsminin açıklanmasım iste- meyen bir görevli, "yönetmelik- lerde de eksikMkkr var, bizde de. Bİ2 ancak isimk şikâyet geJdi- ginde bir kreşi denetleyebiliyo- nız. Ruhsatsu, bizim bügimiz dışında çalışan kreşler de var. Bunlara hiçbir işlem yapamıyo- ruz" dıyor. fiügisayar mı çamur mu? DENETİM YETERLİ DEĞİL- Anne-babalar kreşlerin güvenli ve özenli bakım, saglıklı bir eği- tim vermelerini, aylık ucretlerin gelirlerine u>gun olmasını istiyorlar. İstanbul'daki kreş sayısının gereksinimin üzerinde oldugu, denetim>-apıiamadığı belirtiliyor. (Fotoğraf: IGl R GÜNYL'Z) ve eğitimi mezunu olup, en a2 yedi yıl kreş ve gündüz bakımev- lerinde çahşmış, iyi sicil almış olması gerekiyor. Grup lideri, çocuk bakıcısı olarak görevlen- dirileceklerin de konularıyla il- gili öğrenim yapmış olmaları is- temyor. Yine yönetmelığe göre kres olarak kullanılacak binanın ço- cuklar için emniyet ve trafık gu- venliği sağlayacak alanlarda, ço- cukların rahatça oynayabilecek- leri, çeşitli oyun araçlarıyla do- natümış bahçeyle birlikte olması şartı aramyor. Apartman daire- sinde sadece 0-2 yaş grubunda çocuklar için bahçe olmadan bakıma izin verilirken on çocuk için bir, 3-6 yaş grubunda ise en az bir grup lideri ile bir bakıci bulunması isteniyor. Tavan yüksekliğinden döşe- meye, yangın söndürme aygıtla- nndan emekleme aJanlarına ka- dar yönetmeliklerle, kuralları saptanan gündüz bakımevle- rinde uygulamayı ise "ticari kaygj" belirliyor. Beşiktaş'ta tek sobayla ısıtılan dört odalı bir apartman dairesindeki kreşte 3(f çocuk öğle uykusuna 15 yatak- ta yatıyor. On çocuğa bir klozet zorunluluğuna karşın bu kreşte tek klozetle çocuklara tuvalet alışkanlığı edindiriliyor. Kreşin kız meslek lisesi mezunu tek gö- revlisi, "Yangın söndürme aleti, mutfakta aspiratör, emekleme yeri, havalandırma sistemi var mı" sorusuna, "yok" yanıtını veriyor. Oyun bahçesi olarak da Kreş ve gündüz bakımevlerin- de bakım ve eğitim ise belli bir sisteme dayanmıyor. Kreş yöne- ticilerinin ya da sorumlulannın bakış açısı sistemin belirleyicisi. Sistemi belirlemede ailelerin beklentileri de rol oynuyor. Ai- le, üç yaşındaki kızının bilgisa- yar ya da Ingilizce öğrenmeden önce yaşının gereği gibi davran- masını istiyorsa, bu istek yöne- tici ve egitmenin düşüncesine de uyuyorsa, çocuk renkli çamur- larla oynayabUiyor, resim yapa- büiyor, şarkı söyleyebiliyor. Etiler'de yönetmeliğin de üs- tünde özelliklere sahip kreş yö- neten Dr. Serap öıer, ingÛizce ve bilgisayarı pasif faaliyetler olarak tammlıyor. Dr. özer'e gö- re çocuklar oynamah. Kreşte tüm faaliyetler buna yönelik. Çocuklar hamurla oynuyor, re- sim boyuyor, drama dersi ahyor. YaşarKekeva, Raks'a alternatifbir grup oluşturmaya çalışıyor Unkapanı'nda kasetçi Vaks'ıMüzik Yapımcıları Derneği Başkanı Yaşar Kekeva, Plaksan firmasıyla anlaşarak Raks'a alternatif bir grup oluşturmaya çalışıyor. Kekeva "Raks'ın, Plaksan'la yaptığımız anlaşmadan rahatsız olduğu doğrudur. Raks'a yapımcıhğı ben tavsiye ettitn. Ama kendileri benden once hazırlıklannı tamamlamışlar" diyor. ESAT PALA ~ Türk muzik piyasası 1992 ile birlikte yeni hareket ve atılım içine giriyor. Ülkemizin birinci, dünyanın dördüncü audio ve ka- set üreticisi-Raks'ın, muzik ya- pımcıhğına girmesiyle kah'teli yabancı prodüksiyonların da gerçekleşebileceği bir stüdyo kurma çalışmalanna başladığı beürtiliyor. Müzik Yapımaları Derneği Başkanı Yaşar Kekeva, kısa su- re önce Plaksan firmasıyla an- laşarak kaset retiminde tekel du- rumunda olan Raks'a alternatif bir grup oluşturmaya çalışıyor. Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda- ki yüzlerce küçük firma sahibi de Raks'ın Türk müzik piyasa- sının geüşmesine gösterdiği öze- ni yadsımadıklannı belirterek ancak gelecekte, muzik uretim ve satışının büyuk çoğunluğu- nun birkaç buyük şirketin eline geçmesinden korktuklarını be- ürtiyorlar. Yılda yaklaşık 1 trilyon iira gelir getiren müzik sanayisinde- ki bu hareketlilikle birlikte, bu- yük finnalar arasında astrono- mik rakamlarla başlayan sanatçı transferi daha da kızışıyor. Ya- şar Kekeva, "sanatçımn ihaleye çıkartıhr gibi alınıp satılmasına karşı olduğunu" söylerken Raks Holding bunyesinde kurulan Raks Müzik Yapım ve Sanayi Ticaret AŞ adh yeni şirket, ara- larında tbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve Mazbar-Fuat-özkan gibi çok Unlu kişilerin de bulunduğu 20'nin üzerinde sanatçıyı kadro- suna kattı. Emel Sayın'ın 15 yıl birlikte çalıştığı yapımcı Yavuz Asöcal'ı Raks firması dun akşam Snissotel'de duzenlediği kokteylde ka- setlerini dolduracağı unlu sanatçıları tanıttı. Transfer edilen sa- natçılar arasında Ajda Pekkan, Emel Sayın, MFÖ, Eser-Engin Noyan, Nazan Şoray da bulunuyor. RAKS HOLDING'DEN SERTAN AYHAN; Devlete bir İira borcumuz yokRaks Holding'in Genel Koordinatörü Sertan Ayhan şöyle konuştu: "Arük, saaayici olarak Raks'ın nlaştıgı teknolojiyi sMrdünnesi gerekiyor. Türk müzik ve sanat kültürüne hizmet etme açısından da btşka misyonlannın olması buun. Amacunız, büyük prodnksiyonlara imza ateaktv'T Sertan Ayhan, "sanatçı transferi" konusunda ise şunları söylüyor. "Şu anda tetefonla konuştuğumuz bir ofisimiz var. Burada sanatçı kanlesterimiz ve arkadaşlarımızla oturup koanşuyonız. Şimdiye kadar 20'nin üzerinde sanatçı>la anlaşma yapük. En son Ajda Pekkan'ı kadromoza katök. Baska bir rumayta anlaşmaa •fa» sanatçıyla girtfiMyornz. Raks'ın devlete 250 milyar liralık borcunun bulunduğu yolundaki bir iddiaya Sertan Ayhan şu yanıtı verdi:- "Raks'ın kiç kinueye borcu yok. Kesin olarak. Körfez krizi sırasında TSrkiye'ye hiç bir yerden, dönya çevreterinden lucdi vcritBiyordo. Törkiye'de ilk kez 10 dİBya baakasuun göriişiBeieri sağianarak kredi ahnnuşür. Bondan sonra Tirkiye'deki bankalara da dahil birçok kurulnş kredi atanaya başlamışnr. Devlete Raks'ın bir Uraborcu yoktur." bırakıp Yaşar Kekeva ile kontrat imzaladığının açıklanması, Ka- yahan'ın kendisine tranfser üc- reti olarak 3 milyar İira öneren başka bir firmanın yetkililerini terslemesi, müzik firmalan ve kamuoyu arasında şaşkınlıkla izlenmişti. Özellikle son 20 yılm Türk muzik tarihini çok iyi izleyen bir sanatçı olarak bilinen Özdemir Erdogan, ülkemizdeki muziğin yıllardır "Doğu ve Batı" etkisi altında olduğunu söylüyor. 1970'lerde arabesk muzikle ilgi- lenen kişilerin buyuk paralar ka- zandığını belirten Özdemir Er- dogan, son yıllarda bandrolün çıkması ve gençliğin isteğiyle ya- bancı müziğe ağırlık verildigini vurguiuyor. Bir sanayi kurulu- şunun arka,sında hukumet des- teği olmadan ayakta durması ve gelişmesinin mumkün olmadıği- m savunan Erdoğan şoyle konu- şuyor: "Son dönemlerde ANAP'a yakın olan firmalar büyuk paralar kazandılar. Bun- lann başında Yasar Kekeva ner- deyse, partinin protokoliınde yer alıyordu. Sanatçıları her dakika, bütün yayın organlan ve basın- da görülüyordu. Sonuçta bu sa- natçdar başanlı oldular ve bu- yük tirajlara ulaştılar. Kekeva, bundan yararlanarak bu artı fi- nansmanı fabrikatör olma yo- lunda kullanmaya kalktı. Böyle olunca tabii Raks'a yeni bir ra- kip çıktı." Bunun üzerine Raks firması- nın Yaşar Kekeva ve çevresin4e- kilere karşı saldmya geçtiğini söyleyen Özdemir Erdoğan, "Raks, bunlann eUerindeki sa- natçılan almaya kalktı. Bugun tekelleşmeyi yaratanları Yaşar Kekeva, Raks. Hüseyin Emre, Şahin Özer, Ibrahim Tatlıses, Yonca Plakçıiık ve Yeşil Gire- sunlu diye sayabiliriz. Vani Ke- keva'nın çevresindeki insanlar. Raks kendisine rakip istemiyor çarşıda" diyor. MÜYAP Başkanı ve tanınrruş produktör Yaşar Kekeva ise "te- kelkşme ve sanatçı transfer" ko- nusunda söylenenlerin gereğin- den fazla abartıldığım savunu- yor. Müzik sanayisinin tekel işi ol- madığını belirten Kekeva, "Türkiye'de Raks değil, üç tane daha Raks getse yine tekel işi de- gildir. Kimsenin bu konuda te- dirgin olduğu yok. Bizim Muzik Yapuncılan Derneği hedef ola- rak gösterildi. Dernekte yapılan bazı işler şahsuna gösterilmiştir. Raks istediği sanatcı>ı alabilir. Muazzez Abacı, benim isteğim üzerine bana sorarak gitmiştir. Ben, hiçbir sanatçıyla mukave- leli çalışmam, sozle calışınm. Bunlardan biri Kayahan, biri Nilüfer" diye konuşuyor. Yaşar Kekeva, Plaksan firma- sıyla yaptıkları uretime yönelik anlaşmayla ilgili sorulanrmzı ise şöyle yanıtladı: "Şu anda benim ortak olduğum Plaksan, Grunberg gnıbu ve Profilo gnıbu var. Günün birin- de ben bu işi sanayi olarak ya- parsam o zaman bazı firmalar endişe edebilûier. Raks'ın Plak- san'la yaptığımız anlaşmadan rabatsız olduğu doğrudur. Raks'a yapımcıiığı ben tavsiye ettim. Ama, kendileri benden önce zaten hazıriıklannı ta- mamlamışlar. Marşandiz Slüd- yosu'yla anlaşıp çauşmalara baş- lamışlar. Ben, bugünlerde ne soylediysem, herfaangi bir şekil- de isyan etmişsem, yanlış yaptı- ğı işlerde karşı çıkmışsam, bn, Raks'a olan gonuJ bağımdandır, kendi endişemden değil." Büyük sanatçılann astrono- mik rakamlarla transferi dışın- da Unkapanı Çarşısf nda bulu- nan yüzlerce firmanın şu günler- deki en büyuk endişesi tekelleş- me Küçük firma sahipleri, MÜ- YAP içinde bulunan "büyük başlar" ile Raks fırmasının ge- lecekte, müzik üretimi ve satışı- nın çoğunluğunu ellerine geçir- melerinden korktuklarını belir- tiyorlar. Raks'ın maddi ve ma- nevi desteği ile küçük fırmala- nn belirli yerlere geldiğini vur- gulayan Kalan Müzik Yapun'ın sahibi Hasan Saltık ise şöyle ko- nuşuyor: "Ancak son dönemdeki geüş- meler tamamen ticari amaçlı. Raks'ın Türk müzik kültürüne katkıda bulunacağını, yeni bir boyut getireccgini sanmıyorum. Müzik dünyasuıa jeni sanatçı ve gnıplan kazandıran, biz küçük f i r m a l a r ı z . " 30yübkfotoğra yazaları • Haber Merkezi — Türk basınında yayımlanan fotoğraf yanlarının 30 yıllık bir dökümu, 160 sayfalık bir derleme kılavuzu çerçevesinde toparlandı. IFSAK üyesi Alberto Modiano'nun çalışması, 'Basında Fotoğraf Yaalan Kılavuzu, 1960-1990' adını taşıyor. Imtaş Sigorta AŞ ve Ataol Yayıncılık'm katkılan ile oluşturulan kitap fotoğraf sanatçısı Seyit Ali Ak'm bir önsözünü de iceriyor. 1960-90 yıllan arasında yayımlanan fotoğraf yazılarınj başlıklarına, konulanna, yazarlarına ve yayımlandıklan basın orgamna göre düzenleyip dökümünu yapan lulavuz, üç yılhk bir çalışmanın urünü. Oktay Ekşi'nin meslekte 40. yıl • tstanlml Haber ScrvM — Basın Konseyi Başkanı ve Hürriyet Gazetesi Başyazarı Okuy Ekşi, gazeteciliğe girişinin 40'ıncı yıldönümünü, geride kalan 40 yü boyunca çeşitu' basın organlannda birlikte çalıştığı 40 meslektaşına 8 ocak çarşamba akşamı Divan Oteli'nde vereceği yemekle kutlayacak. Gazeteciiik mesleğine 1952 yüımn 8 ocak günü Ankara'daki Ankara Ajansı'nda (I961'de faaliyetine son verdi) başlayan Ekşi'nin yemeğine katılacak konuklan arasında, Aunanya'dan, Ankara'dan, Aydın'dan, Ordu'danbir^bölumu artık mesleği bırakrmş olan gazeteciler var. Defile ile yardım • tstanbul Haber Servisi — 1989 yıhnda çalışmalanna başlayan Umraniye Belediyesı Halk Okulu giyim bölumu öğrencilerinin hazırladığı 200 giysi 70 öğrencinin mankenlik yaptığı defîle ile sergilendi. Umraniye'nin merkez dahil sekiz mahallesinde Belediye Evleri biçiminde örgütlenen okulda üretilenlerin sergilendiği defilede, el sanatları öğrencilerinin hazırladığı hediyelik eşyalar ise Ümraniyeli hasta bir genç kız yaranna satışa sunuldu. Ailesinin isteği üzerine ismi açıklanmayan genç kızın yakinı katkılarından dolayı Ümranive Belediye Başkanı Şinasi Oktem'e ve Ümraniyelilere teşekkur etti. Bebesüt proiesi • ISTANBUL (AA> — tstanbul Buyukşehir Belediyesi, "Bebesut" projesiyle geçen yıl 96 bin 290 aileye 2 milyon 928 bin 910 şişe süt dağıttı. Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada, bebesut projesi kapsamında geçen yıl 5 milyar 564 milyon 929 bin İira harcandığı bildirildi. Açıklamada, "Hasekmek" projesiyle de geçen yıl 78 bin 744 aileye 4 milyon 105 bin 282 adet ekmeğin ücretsiz dağıtıldığı, bu proje kapsamında 3 milyar 284 milyon 255 bin 600 lira harcandığı kaydedildi. Kenanoğlu verildi • tZMİR (AA)— Yurtdışmdan dönüşünde, Atatürk Havalimanı'nda geçirdiği kalp krizi sonucu ölen, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi eski dekam Prof. Dr. Abdullah Kenanoğlu, toprağa verildi. Prof. Dr. Kenanoğlu için Dokuz Eylül Tip Fakültesi'nde dün tören düzenlendi. Törende, Kenanoğlu'nun ilk asistanı olan Prof. Dr. Tlığrul Pırnar ile dekan Prof. Dr. Ihsan Erdamar ve rektör Prof. Dr. Namık Çevik birer konuşma yaptılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle