Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 7 OCAK 1992
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Ç BakanlıOı Meteofotoji
Ğen* MûdûriûOü'nden alınan
Mgjye göre Doğu Karadeniz
kryıian yaOmurtu, Doflu Kara-
denfein tç keamteri He Doğu
Anadokı'nun dogusu kar ya-
Otşlı, ötetd yerter açık geçe-
cek. Marmara ile yurdun iç
hBSimlerinde yer yer yoğun o(-
mafc ûzere sts görûtecek. HA-
MkSKAKUĞi-.ÖnemHbirde-
Öişik»* oimayacak. RÛZGÂR:
Kuzey ve doğu yönterden ara
Mana
Adapaan
Mryonun
Atycn
AJrı
Antara
Anöfcys
Antatya
Artvin
sıra orta kuvvette esecek. Denizterde rûzgâr: Ka-
radeniz'de gûnbabsı ve karayel, öteki denizlerde yıl-
dız ve poyrazdan saatte 10-21 deniz mili hızla ese-
cek. Van Gölü kar yağışlı.
Bitoctt
BngAİ
Brtfc
Bokj
Buna
ÇanMak
Çoun
A 13° 4°nyart>*>r A S°-13°Mma
S W <° Edrr» S 10° f K.Ums
A KJ°-2°Erancar A 0°-4» Umiıı
S 4° -2» Eraırum K -7° -M°ltaO»»
S 0°-6°GaaanW) A 11° -4° NıfrJe
A 12° 2°Ores«ı Y 11" •POrtu
A 16° S°GûnûştıaneK 0°-*° «ze
K 2°-2°Hakan K -4° -t3°Samsun
A 13° flıpartı S 5°-*° Siirt
S W-î° tetmbut S 11° 4°Snop
S 4°-2°izmir A W 2°S««
A -3° -9° K»re K -4° -tt°Mo<lı$
K -3° -8° Kasomonu S 0°-6°Waon
S t° -5° Kayseri S -4° -1Q°VK(i
S 0° 1°K»Waret S tO° 2°U«ak
S 14° e°Kony9 S -3°-8° «w
S 1° -4° Kjötıya S 8* -1* Vozoat
A 9°-1° Matatya A 4°-1° Zongukük
A 9° 1°
A 12° 2°
A 1S° 8°
A 13° f
K -8° M°
S -1° -8°
»If f
Y 11° 4°
A W S>
A 3°-4°
A 11° 4°
S -3°-8°
S 10° 4»
Y 11° 4°
A r-r
S 9°-1°
K -3°-8°
S 0°-«°
S 12° 3°
* ya0mukı *-** B-Dulu«u G-gûneş* K-Urt S-sısk Y-yaflmuriu
BULMACA
S O L D A N S A G A : 1 2 3 4 5
1/ tnce bulgur. 2/ 1
Kale hendeği... Kesi-
ci ve batıcı araçların 2
kesen ya da batan q
bölümü. 3/ Halk °
edebiyatında redife 4
verilen ad... Asya'da
birırmak.4/Gözle- 5
ri görmeyen... _
Yabanpazıa da deni- °
len, saplan etli biı 7
ot. 5/ Gözeten, ko-
nıyan... Bir cetvel 8
türii. 6/ "Toprağa
' — olmuş nazik ten- °
leri/Söylenıekten
kalmış tatlı dilleri" (Yunas Emre)...
Bir nota. 7/ Soyundan gelinen kim-
se... Yavrularıru sırtında taşıyan ke-
seli sıçan. 8/ Altmış beş santimetre
tutannda bir uzunluk ölçüsfl. 9/ Bir
rsnk... Beddua.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Eklembacaklılarda başm ön bö-
lümünde bulunan duyu alma orga-
nı. 21 Faiz... Kınk kemikleri bir ara-
da tutmak amacıyla kullanılan tah-
ta gifci düz nesne. 3/ Suudi Arabistan'da bir kent. 4/ Aza... Bir
renk... Yapısına girdiği sözcüğü "iki, çift" anlamı katan yaban-
cı c^nek. 5/ Bir noktanın deniz yüzeyinden olan yüksekliği... 11-
kel bir su taşıtı. 6/ Klorun simgesi... Ciltçilikte, kitap yaprakla-
nnı düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit. 7/ Afrika'nın
gtine>' ucundaki burnun adı... Evliya. 8/ ölen bir kimseden ya-
kınlanna kalan rr.al ya da mülk.9/ Haritasını çıkannak için bir
alanı Uçgenlere bölme işi.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Alpullu fabrikası
TOR\A
PLASYA
FREZE
DESTERE
7 OCAK 1932
Alpullu şeker fabrikası
istihsâl ettiği şekerleri nefaset
itibarile Avrupa şekerleri
derecesine çıkarmağa
muvaffak olmuştur.
Fabrika bu sene küp şeker
imalinedebaşlamıştır. tlk
tecrübede çıkan şekerlerin
lüzumu derecede sertlik
verilemediğinden çuvallar
içinde kınldığı görülmüş ise
de muahharem bu mahzurda
izaleedilmiştir.
Alpullu fabrikası mamulâtı,
fiatlann yükselmemesinde
hususile ihtikâr yapılmamasında âmil ve müessir
olmaktadır. Hükûmet te gerek Uşak, gerekse Alpullu
şeker fabrikalanrun istihsalâtını ve memleketin umumi
şeker istihlâkâtını nazari itibara alarak kontenjan tatbik
etmektedir.
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
Cezayir kanştı
7 OCAK 1962
Bu sabah şafaktan az sonra Cezayir'de tedhişçiler iki
darbe indirmişür. Kasbah'ta bir tedhişçi bir Avrupalı
tüccan ağır yaralamış, biraz sonra diğer bir tedhişçi diğer
bir Avrupalıyı tabanca ile öldürmüştür.
Kuzey Fransa'da Gizli Ordu mensuplannın yerleştirdiği
bir bomba Lille şehrindeki Komünist Parti binasının ön
cephesini harapetmiştin Lille'deki komünistler bunun
üzerine bugün Paris'te olacağı açıklandığı gibi bir
protesto mitingi terüplemişlerdir.
Bu arada Fransız Emniyet makamlan Belçika-Fransa
hududunda sıkı emniyet tedbirleri almaya başlamışlardır.
Asi generallerden ve Gizli Ordu Teşkilâtının başında
bulunan General Raoul Salanın Belçika'ya geçtiğihe dair
bir haber gelmesi üzerine Fransızlann bu generalin kaçak
olarak Fransaya girememesi için tedbirler almakta
olduklan anlaşılmaktadır.
Fransa İçişleri Bakanlığı, Paris'e 5.000 munzam şok
pohsinin getirildiğini açıklamıştır. Bunlar bu akşam
komünistlerin faşizm aîeyhinde tertiplediği mitinge mâni
olmak için vazifeyeçağınlmışür.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
îşçiler kararlı
7 OCAK 1991
"Büyük Yürüyüş"ün üçüncü gününde on binlerce
madenci Mengen'den 12 kilometre yürüdükten sonra
yûzlerce jandarma komandosu ve çevik kuvvetin dozerler
de kullanarak Deller Köprüsü'nde kurduklan barikatla
durduruldu. Ankara'da İçişleri Bakanhğı'nda yapılan
toplantıda, madencilerin yürüyüşünün "seyahat amaçlı
olmadığı" sonucuna vanlarak "kanunsuz yürüyüş"
yapan işçilerin Zonguldak'ı Ankara-İstanbul'a bağlayan
E-5'e çıkanlmaması konusunda valilere talimat verilmesi
kararlaştınldı. Öte yandan dün Ankara'da yapılan
girişimlerde, hükümetin "yürüyüşe son vermezlerse
görüşmeyiz" tutumunu sürdürdüğü ortaya çıkarken
Genel Maden-İş Başkanı Denizer, yeni bir teklif
gelmeden görüşmeyeceklerini yineledi. Bu yaklaşımlar
nedeniyle taraflar arasındaki kilitlenme giderilmedi.
Tebrız
• Sam
Kahıre •
DÜNYA'DA BUGUM
Aram»
Bmataa
Y 10°
Y 13»
S 8°
Y 13°
A 13°
8°
8°
Cmmn
CUdt
O
S
S
A
S 4°
S 8°
A 17»
Y 13°
S 8°
Y 18°
K -1°
Y 15°
K 3°
S 8°
Y 1S°
Londra
Madnd
Milano
Monlnal
MOSKM
MMı
K 2°
Y 12°
A 9°
S 3°
(Mo
Pans
Png
5Î
«Avn
Uius
Zürtt
K 0»
. A If
S S°
Y 14°
S 5°
S 9°
Y 11»
A 5°
S 7°
1
S 8°
T.C.
ADANA
ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESÎ
Esas No: 1990/448 Karar No: 1991,899
Davacı Osman Avşar vekili Avukat Ahmet Yetiz tarafmdan. davalı
Zübeyde Avşar aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde
yapılan açık yargılaması sonunda:
Afyon ili, Bolvadin ilçesi, Kurucaova Köyü, Cilt: 050 01, Sayfa: 20,
Kütük: 9'da nüfusa kayıtlı bulunan davacı Battal ve Fende oğlu 1336
doğumlu Osman Avşar ile eşi davalı Dursun ve Emine kızı 1960 do-
ğumlu Zübeyde Avşar'ın geçimsizlik ve aile birliğinin sarsilmış olması
ve eşlerin bir süreden beri de ayn yaşamalan nedeniyle, Tûrk Medeni
Yasası'nın 134. maddesi geregince eşlerin boşanmalanna,
Harçlar K.na göre peşin harcın mahsubu ile bakıye 2.700 TL mah-
keme ilam harcımn davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedılmesı-
ne,
100.000 TL avukathk ücretinin davalıdan alınarak davacıya veril-
mesine,
Davacı tarafmdan yapılan 45.000 TL yargı giderinin davalıdan alı-
narak davacıya verilraesine dair Yargıtay yolu açık olmak üzere veri-
len karar davalı Zübeyde Avşar'a tebliğ yerine geçerlı olmak üzere
ilanen tebliğ olunur.
Basın: 17015
1ÂRTISMA
Eşît İşe Eşit Ücret Ne Zaman GerçeMeşecek?
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden ilk teklif tüm
müze araştırmacılannın teknik hizmetler sınıfına alınması
doğrultusundaydı. Ancak Maliye Bakanlığı yetkililerinin
itirazlarıyla bilim dallarının bir kısmı çıkarılarak, bugünkü
haksızlığın temeli atılmış oldu.
17 Eylül 1989 tarihli. 19577 sayıh Res- ki Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğû'-
mi Gazete'de yayjmlanan 87/12018 sayılı nün merkez ve taşra teşkilatında: Arkeo-
Bakarilar Kurulu kararıyla, üniversitele- lojik kazı, sondaj, tespit ve tescil, müze
rin arkeoloji ve sanat tanhi bölürnlerinin teşhiri ve tanzimi, envanter ve müzecili-
Prehistorya, Protohistorya ve ö n Asya ğin tüm fonksiyonlannı birlikte yapan
Arkeolojisi, Klasik Arkeoloji Ana Bilim k d l ) A k l j i A
d l l d l l 657 l kdallanndan mezun olanlar, 657 sayılı ka-
nunun değişik 36. maddesinin Ortak
HükUmler Bölümü'nün A bendinin 4.
fıkrası kapsamında Teknik Hizmetler Sı-
nıfı'na alınmışlardır.
Buraya kadar çok gyzel. Gerçekten de
yaptıklan iş nedeniyle, 365 günlük yılın
neredeyse yansını arazide geçiren bu in-
sanlar, haklan teslim edilerek belli bir
geçim standardına kavuşiurulmnşlardır.
Bu olayı, tüm müze araştırmacılan ola-
rak geç kalmış bir karar da olsa destekli-
yor ve savunuyoruz. Ancak bir kısım
insanlann haklan teslim edilirken, aynı
işi yapan ve aynı fakültelerin değişik bö-
lümlerinden mezun olan insanlar, ikinci
sınıf memur statüsüne indirgenmiştir.
Kültür Bakanlığı bünyesinde bulunan Es-
(yapmak zorunda olan) Arkeoloji, Ânt-
ropoloji, Etnoloji, Sanat Tarihi bölümle-
rinden mezun olan müze araştırmacılan
arasında yapay bir ayncalık 1988 yılında
yaratümıştır. Şu anda Kültür Bakanlığı'n-
da ilgili bilim dallarından insanlann ça-
lıştığı iki genel müdürlük bulunmakta-
dır. Bunlar Kültür ve Tabiat Varhklannı
Koruma Genel Müdürlüğü ve Anıtlar ve
Müzeler Genel Müdürlüğü'dür. Yıllar-
dır aynı kurumlarda, aynı işi yapan ve
orijinlen aynı olan bu çalışanlar<arasın-
da, iş banşını ve verimliliğini düşüren
açık bir haksızlık bile bile uygulanmakta-
dır.
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdür-
lüğü'nden ilk teklif, tüm müze araştırma-
cılannın teknik hizmetler sınıfına alın-
ması doğrultusundavdı. Ancak Maliye
Bakanlığı yetkililerinin itirazlanyla bilim
dallarının bir kısmı çıkanlarak, bugünkü
haksızlığın temeli atılmış oldu.
Kültür ve Tabiat Variıklannı Koruma
Başkanlığı'nın 7 Mayıs 1989 gün ve 3202
sayılı yazısıyla müze araştırmacılannın
yaptıklan işler ve nitelikleri belirtilerek
özetle: Bunlann teknik hizmetlere dahil
edilmeleri istenmiş ve bu konuda YÖK'-
ün 24 Kasım 1989 gün ve 28130 sayılı
yazısıyla Kültür Bakanlığı'na olumlu gö-
rüş bildirilmiştir. Ancak konu dönüp
dolaşıp Maliye Bakanhğı'nda tıkanmış-
trr.
Şimdi, "Eşit işe eşit ücret" ilkesiyle
(anayasal ilke) yola çıkan hükümetin
Kültür Bakanf ndan bu konuda açık ve
net bir yanıt bekliyoruz. Sayın Bakan,
müze araştırmacılannın ne yaptığını, bu
konudaki izlenen yolun ne olduğunu ve
bu zamana kadar sonınu neden çözeme-
diklerini sanıyoruz ilgili genel müdürle-
rinden soracaklardır. Genç ve dinamik
yeni Bakanımızın bu handikapı çözerek,
geleceğimizin güvencesi olan kültür ve
doğal varlıklarımızı koruyan insanlar
arasındaki eşgüdümü yeniden sağlayaca-
ğına inanıyoruz,
DENİZ SELÇUK
tstanbnl
Insan Haklan Günüve ÇoksesMHk
Sizler ileri sürmekte olduğunuz fıkirlerle nereye varmak
istiyorsunuz? Cevaplarınızdaki açıklık sizlere güvenimizi
arttıracak. Yoksa "bunlar mı bizi yönetecek" gibi talihsiz bir soru,
devamlı olarak kafamızı kurcalayacaktır.
İnsan Haklan Günü nedeniyle düzenle- kürsüye gelen Sayın İbrahim Halil Çelik'-
nen toplantı ve panellerde dıle getirilen in işkence dışındaki sözleri ise inandıncı
konulan, çeşitli yayıri organlan aracılığı
ile öğrendik. Bunlann arasında işkence-
lerle ilgili olarak çok haklı değınişler.
hemen hemen tüm yurttaşlanmız tara-
fından desteklenmiştir. Nitekim, koalis-
yon hükümetinin de konu üzerine ağırlı-
ğını koyarak eğilmesi halkımızın yüzünü
güldürmektedir. Ancak bu arada değini-
len bazı konulann. çoğunluk tarafmdan
benimsenmediği de bir gerçektir. Bunla-
ra örnek göstermek gerekirse Ankara'da
TBMM Insan Haklan Komisyonu Baş-
kanı Sayın Ahmet Türk tarafmdan dü-
zenlenen basın toplantısinda ileri sürü-
lenler başta gelir.
Sayın Türk'ün Kürt sorununa ağırlık
verdiği konuşmasında, "Bir insanlık su-
çu" olan işkenceyle de ilgileneceklerini
belirtmesi yerinde bir sesleniştir. Bu ara-
da. Sayın ökkeş (Kenger) Şendiller ile
Sayın Hasan Mezarcı'nın ve son olarak
değildir. Ve kanımızca maksatlıdır. Şöyle
ki:
Sayın Şendiller'in ileri sürdüğü, "Or-
duda subayların dini inançlannı yerine
getinnelerine izin verilmiyor" sözü ise as-
la gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü
ordu, ne dün ne de bugün dini inançlara
sırt çevirmerniştir, yann da çevireceği
beklenmemelidir.
Sayın Çelik; "Bir Kürt ve inanan bir
Kürt" olarak kendini tanıttıktan sonra
"Meclis'te kendi inançlarına göre yemin
edenlere tahammül edemeyenlerin, bu so-
runları çözeceğini sanmıyorum"*demiştir.
Bu, onun kendi görüşüdür ve bu görüşe
karşı da kimsenin bir şey demeye hakkı
yoktur. Fakat, "Kemalist rejimi sorgula-
mak zorundasınız, var mısınız? Hodri
meydan" deyişiyle kendisinden ayn dü-
şüncede olanlara bir nevi gözdağı ver-
mektedir. tşte bu, yenilir tutulur bir öneri
değil. Kemalizm'den kastmın, Atatürk
ilke ve inkılaplan olduğu cteellikle de la
1
ikliğin, bu önerisinin kapsamı içinde bu-
lunduğu aşikârdır. Sayın Mezarcı'nın da
"Allah'ın vartığının tartışılageldiği bir ül-
kede Mustafa Kemal'e dokunulmazlık
getirmek gibi birtakım çağdtşı yasalar
kalduılmalıdır" sözleri ise yüzyıla çağ at-
layarak gkeceğimizi savladığımız bir
aşamada, çağdaş düzeye ulaştıracağına
inandığımız Atatürk ilke ve inkılaplan-
nın silinmesini hedefleyen bir giz taşı»
maktadır. Şimdi ben; değinmekte olduk-
lan ve kafamda bazı sorulann yer alma-
sına neden olan sözlerinin, ne demeye
geldiğini bu sayın milletvekillerinden bir
vatandaş olarak soruyorum: Sizler ileri
sürmekte olduğunuz fıkirlerle nereye
varmak istiyorsunuz? Cevaplannızdaki
açıklık sizlere güvenimizi arttıracak.
Yoksa, "bunlar mı bizi yönetecek" gibi
talihsiz bir soru devamlı olarak kafamızı
kurcalayacaktır.
ZEKİERGUN
Em. Kur. Alb. / Karamürsel
îhsan Haklam Şimdiya da4
Aciz' Servlsler!
Ülkemiz yasaları çalışma süresini haftada 45 saatle sınırlandırmış,
fazlaçahşmanın ücretle karşılanacağını belirtmiş, anayasamız
angaryayı yasaklamıştır.
Yoğun zihinsel ve bedensel çalışma nı orada çahşanlara bırakıyorum. öze-
temposu içerisinde çalışmakta olan he- leştirilerini de yaparak aksayan yönleri
kimlerimize çağnlar yapıyoruz: Güler- varsa gidersjnler, ilgîliye de gereken ceva-
yüzlü olun, insan haklannı ihlal edenlere bı versinler. Benim sözünü etmek istedi-
karşı çıkın, görevinizi eksiksiz yapuı... ğimnokta. belli bir yeregelmiş insanlann
bile olaylara atgözlüğü ile bakmalan, kı-
Bu güzel çağnların zaten işi gereği insan S aak gözlemlere dayanarak okurlanna
sevgisi ile dolu olması gereken hekimleri- tek yönlü mesaj vermeleri.
mizce kabul görmüş olduğundan kimse
şüphe etmiyor. Ancak bir i^i olumsuz ör-
nek yine de gazetelerde manşet edilip sa-
tır aralanna da tüm hekimleri karalaya-
cak cümleler dikkatle serpiştiriliyor.
Ülkerhız yasalan çalışma süresini haf-
tada 45 saatle sınırlandırmış, fazla çalış-
manın ücretle karşılanacağını belirtmiş,
anayasamız angaryayı yasaklamıştır.
örneğin bir köşe yazan belki de ömründe Oysa üniversite hastanelerinde görev ya-
bir kez gittiği büyük bir hastanenin acil
servisi için başhğını şöyle attığj bir yazı
yazıyor: Aciz Servis... Türkiye'nin en iyi
organize olmuş acil servislerinden birisi,
sözünü ettiği. Ancak yine de savunması-
pan hekimler haftada 114, ayda 484 saate
dek çahştınlmakta ve fazla çalışmalan
için hiçbir ücret almamaktadırlar. Nor-
mal mesaisinin yaklaşık 3 katı kadar çalı-
şan hekimin yorgunluğu. dinlenmeye,
eğlenmeye zaman ayıramayışı, ailesine,
çevresine karşı olan sorumluluklannı ye-
rine getiremediği, nöbetlerinin fazla me-
sai sayılmadığı nedense "sağhk eleştirme-
ni" tarafmdan hiç kaleme alınmamıştır.
Hangi memuru ya da işçiyi bir ayhk maa-
şı ile 3 ay çalıştırabiliyorsunuz ki hekim-
den 184 saatlik ücretle 484 saat çalışması-
nı istiyorsunuz. Üstelik de istekleriniz-
den birisi güleryüz. Bu elbette hakkınız,
ama bu koşullarda çalışan siz olsaydınız
yine de gülümseyebilir miydiniz?
"Aciz Servis"ler olmasın istiyorsanız
-ki ben istiyorum- kaleminizi insan hak-
lan için, bu arada hekimlerin insanca ça-
lışma ve yaşamı hakkını da dahil ederek
kullamn. tnsan haklan şimdi ya da aciz
servisler! Yok bunun başka yolu.
Sağhklı yaşamak hakkının herkes için
en kısa sürede gerçekleşmesi dileğiyle...
MEHMETVARAN
Trabzon
İLTER TURAN
SHP'nin Gelenekçiliği...
Geleneksel ve gelenekçi, aynı kökten türemiş ancak
farklı anlamları olan iki sözcük. Yine de çoğu zaman an-
lamlarını birbirine karıştırmadan edemiyoruz. Halbuki ge-
leneksellik bir durumu, gelenekçilik ise bir tutumu anlat-
mak için kullanılıyor. Anlatmaya çalışayım.
Bir olayın ya da olgunun gelenekselleşmiş oiması, onun
uzun süredir aynı biçimde yapılması, yürütülmesi ya da
uygulanması anlamına gelir. Geleneksel Kırkpınar Yağlı
Güreşleri dediğimiz zaman, yıllardır düzenli olarak yine-
lenen, herkesoe bilinen, tanınan ve ilgiyle izlenen, diğer
bir deyişle gelenekselleşmiş bir spor şöleninden söz et-
miş oluyoruz.
Geleneksel deyimi, yarattığı olumlu çağrışım nedeniy-
le bazen 'geleneksel' bir durumdan çok, bir özlemi dile
getirmek için de kullanılabiliyor. Sözgelimi, düzenledik-
leri faaliyete Bağlıkkfy Birinci Geleneksel Kiraz Festivali
adını veren belediye yetkilileri, yeni başlattıkları girişimin
yerleşmesi ve uzun ömürlü olması dileğini ifade etmek-
tedirier. Yoksa, geleneksel olgular bilinir ve tanınır; isim-
lerinin başına geleneksel sıfatını eklememiz dahi gerek-
mez.
Geleneksellik siyasal yaşamımızda da özlediğimiz bir
nitelik, örneğin dönem dönem parlamentoda kulağa hoş
gelmeyen sözler, beğenilmesi mümkün olmayan itişme
ve kakışmalar ortaya çıktığı zaman, bunları, ülkemizde
paıiamenter geleneklerin yeterince yerleşmemiş olması-
na bağlıyoruz.
Demek oluyor ki geleneksizlik toplumsal sorunlar do-
ğuruyor; kuralsızlık, belirsizlik, bilinmezlik ve tanınmaz-
lık gibi olumsuz çağrışımlar yaratıyor. Dolayısıyla, gele-
nekler oluşturmak, kaçınmamız gereken değil, aksine ger-
çekleştirmek istediğimiz bir durum.
Gelenekçilik deyiminin anlamı ise geleneksellik sözüy--
le kastettiklerimizden çok farklı.
Gelenekçilik, koşullar ve gereksinmeler ne kadar de-
ğişirse değişsin, ge-
Devletçilik geleneğlnln
sahibi olduğunu sdyleyen
ve ilke olarak KİTIerin
özelleştlrilmesini bir tûrlû
benlmseyemeyen SHP, bu
dunımda galiba tam bir
gelenekçilik örneğl
sergilemektedlr.
leneklerin korunma-
sı gerektiğine ilişkin
inançtır. Başka bir
biçimde ifade ede-
cek olursak, gele-
nekçilik, gelenekle-
re salt gelenek ol-
duklan için bağlı
kalmakta ısrar et-
mektir.
Gelenekçilik, si-
yasi yaşamımızda
da sıkça görülüyor. Üstelik sanılabileceği gibi daha sağ-
da yer alan ve tutucu diye nitelendirebileceğimiz siyasal
akımlara ve partilere özgü değil. Siyaset yelpazesinin her
kesiminde rastlanması mümkün. Sosyaldemokrat Halkçı
Parti'nin devletçilik ve bunun bir uzantısı olarak özelleş-
tirmeye karşı olan tutumunu ele alalım.
Devletçilik, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülkede bir tür-
lü gerçekleşemeyen sanayi hamlesini başlatmak için oluş-
turduğu bir kalkınma yolu idi. Ülkemizdeki sanayileşme
çabalanndakf öncü rolü inkâr edilemez. Devletçi siyasa-
lar aracılığıyla ülkemizde daha önce üretilemeyen birçok
raal üretilmiş, daha sonra yaygıniaşan sanayileşmenin
kadroları devletin kurduğu işletmelerde ilk deneyimini
edinmiş, belki de bunlann hepsinden daha önemli ola-
rak, Türk toplumu sanayileşmenin gerçekleştirilebilecek
bir hedef olduğunu görmüş ve benimsemiştir. i
Daha sonraki yıllarda özel girişim büyük gelişme gös-
termiş, bir dönemin öncü devlet girişimleri ise işlevlerini
yitirerek kalitesi güçlü olmayan malları daha pahalıya üre-
ten duruma gelmişlerdir.
Bundan daha önemlisi, kamunun sahip olduğu ikttsa-
di teşekküller ilk kuruldukları dönemden farklı olarak, gi-
derek siyaset dışında hiçbir amaca hizmet etmeyen ku-
ruluşlara dönüşmüşlerdir.
Örneğin hemen hemen tümünde görülen aşın istihdam,
siyasal partilerin iktidarda bulundukları zaman militanla-
nna iş bulma gayretlerinin bir ürünüdür.
Hatta, bir dönemde uçlarda yer alan iki partimiz bu ku-
ruluşlara kendi adamlannı yerleştirerek kurduklan ege-
menlikten yarartanıp iki tane yeni sendikal konfederasyon
oluşturmayı bile başarmışlardı. Pahalı yapılıp ucuza satı-
lan ürünlerin siyasi mülahazalarla bireyleri iktisaden zen-
gin etmenin fazla yaratıcılık gerektirmeyen bir yolu oldu-
ğu herkesçe bilinmektedir. >
Bugün, çoğu kamu iktisadi teşekkülû büyük zarar ede-
rek enflasyonu körüklemekte, devletin gelirlerini ipotek
ederek birçok hizmetin kaynaksızlıktan karşılanmaması-
na yol açmaktadırlar. Devletçilik geleneğinin sahibi oldu-
ğunu söyleyen ve ilke olarak KİT'lerin özelleştirilmesini
bir türlü benimseyemeyen SHP, bu durumda galiba tam
bir gelenekçilik örneği sergilemektedir.
Geleneksellik, değişmeyi olağanlaştırma ile sonuçlanı-
yor. Gelenekçilik ise değişmeyi engellemeyi, reddetme-
yi, görmezlikten gelmeyi içeriyor.
Gelenekselleşmeyi başarmak toplumların, örgütlerin,
kurumların ömrünü uzatıyor. Gelenekçilik ise değişmey-
le başedememenin bir göstergesi.
Değişmeyte başedemeyen türler, yaşamayı beceremi-
yoriar. Silinip gidiyoriar.
Galeri •Atölye 232 64 26 • 230 21 87
Cuma Ocaklı
Resim Sergisi
13Ocak-6Şubat 1992
Y A P I K R E D İ
KÂZIM TAŞKENT
SANAT GALERİSİ
Istıkiâl Caddesı-Beyogiu
Serdar Okan
Resim Sergisi
6 0ak-31 0cakl992
Y A P I K R E D İ
B E Y O Ö L U
SANAT GALERİSİ
Istıkiâl Caddea Beyogiu
p
o/nırı:\kResim Sergisi
10 Ocak'92-28 Ocak'92
RAMKO
SANAT MERKEZ!
Atiyc Sok. No: 8 Teşvikiye
Tci 156 l î 58 Fsut 136 18 82
Ph~J< tcsı III»
ALİ DEMİR
Resim Sergisi
2SAnlık'91/17acak'92
Karadut Sok. No: 15 Albyd
: 345 4» 06
c10SANATCM0İS:CKnut B a yer
C a n a n B e y k a l
Seltm B i r sel
Cengiz Çehil
Osman
Ay ş e E r k m e n
Se rba t Kiraz
F ü M u n O n u r
İ s m a 11 S a r a y
A d e m Y11 m a z
Yaptmcı Berat Madra
••-•—CROSST
GORBON
İBRAHİM
ÇİFTÇİOGLU
Resim Sergisi
7 Ocak-31 Ocak 1992
CHRISTINE
GRUNBERG-FAVRE
Besim Sergisi
T A K I C A L E R İ S İ
Vapur lakatesl Sok. No: 5
OrtJkfty T«t 15» 1» 11
galeri
atölye
232 64 26
23O 21 87
S m T GALERİSİ
SELMA GÜRBÜZ
"Meleklerin Cmsiyeti"
Resim ve Heykel
4 Oa*-1$ttb«t 1992
Sanat Galerisi'nd*
Prof.
ZEKİ FINDIKOGLU
Çağdaş Tasarımla
Gelerteksel Resımler
10 Ocak-5 Şuhat
Tel: 524 35 93
G ü l d e n K u t
Resim Seıgsi
8 • 29 Oa* 1992, UÛ0-1&Û0
(Pazargimkridışında)
Modern Sanat
G l i
Valikonağı Caddesi No. U7/2 Nişantaşı-lstanbul Tfel: ,130 39 80
7-28 Ocak 1992,11.00-18J»
(Panrgünlen&şında)
Isnkial Caddesi 141
Beyojlu-İstanbul W-1521698
Abdülcanbaz Desenleri
ve Karjkatürler Serşsi
5 0 . S A N A T V I L i
TURHAN SELÇUK
G A R A N T I S A N A T G A L E R İ S İ
ANKARA ASLtYE
ONBtRtNCİ
HUKUK
HAKtMLtĞtNDEN
Esas No: 1990/408
Davacı Remzi Koçak vekili
Av. Kemal ŞENER tarafmdan
Davalı Günsu Barbara KOÇAK
aleyhine açüan BOŞANMA da-
vusumı yapüan yargüaması sı-
rasında;
Bilinen en son adresi Kırko-
naklar MahaUesi, 15 Sokak No:
46 ANKARA adresi bulunan
Davalı Günsu Barbara KO-
ÇAK'ın adresi meçbul bulundu-
gu tespit edildiJiiKİen dava dilek-
çesinin ve duruşma gününün adı
geçen davalıya ilanen tebliğine
karar veriletek durusma 7Z1992
günü saat 10.40"e bırakılmıştır.
Belirtilen gün ve saatte adı ge-
çen dunısmada hazır bulunma-
dıganı veya kendini bir veküle
temsil ettirmediği takdirde yar-
gılamaya yokluğunda devam
edileceği ve gerektiğinde yoklu-
ğunda hüküm verileceği davalı
Günsu Barbara KOÇAK'a ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 47615
Pasaportumu kaybettim.
Hükümsüzdür.
OKAN KALYONCU