15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/4 HABERLER 6 OCAK 1992 ^HUKUKÇU GÖZÜYLE BLLEINT TANOR Cumhurbaşkanlığı Krizi Türkiye, 1989'dan beri birde "Cumhurbaşkanlığı krizi' yaşıyor. Özal'ın kendini seçtirme usulü bunun başlangıcı olmuştu. Ondan bu yana da yetkilerini kullanma biçimi ve taraflı tutumu, Cumhurbaşkanlığı makamını bir sorun dağı haline getirdi. Bu, bir estetik ya da zarafet eksikliği sorunu değildir. Çankaya'ya iletilen yazılarda "arz" yerine "rica" deyimi- nin kullanılması ya da Cumhurbaşkanı'nın Başbakan'la görüşme programını "memuru" eliyle iletmesinin "şıklık" anlayışı açısından yadırganması, önemli kapışma nokta- ları sayılamaz. Hatta, bazı kararnamelerin Cumhurbaşkanı'nca imza- lanmaması da aşılamayacak bir sorun değildir. Kuşkusuz, Cumhurbaşkanlığı bu konularda otomatik bir imza maka- mı sayılamaz, hukuka aykırı gördüğü durumlarda hükü- meti uyarma olanağına sahiptir. Nitekim, vaktiyle F. Ko- rutürk'ü her şeye kolay imza attığı için "Çankaya Noteri" diyeeleştiren S. Demirel, T.Özal'ın bir kararnameyi imza- lamamakta direnmesini hayli yumuşak bir üslupla karşı- lamıştır. Zaten sonunda karamame imzalanmıştır. Doğru- su da budur. Çünkü, bu konuda sorumlu olan, dolayısıy- la yetkili olan da Cumhurbaşkanı değil, hükümettir. O halde sıkıntı nerededır? Sıkıntı iki türlüdür ve Özal: ın iki yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde bunların ikisi de yaşanmıştır. Birincisi, Cumhurbaşkanı'nın TBMM çoğun- luğuyla aynı siyasal cenahtan gelmesi, bu çoğunluğa ege- men olmaya devam ettiği sürece kendini pek çok alanda yetkili sanması; giderek, sorumsuzluk zırhının arkasına saklanarak asıl siyasal karar organı durumuna gelmeye özenmesidir. Y. Akbulut'un başbakanlığı döneminde bu yaşanmıştır. İkincisi ise Cumhurbaşkanı'nı seçmiş olan si- yasal çoğunluğun Mecliste azınlığa düşmüş, bir başka ve karşıt bir çoğunluğun ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ _ ^ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ Açmaz, parlamenter sistemin sadeliğini bozan unsurların anayasaya yerieştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla çözüm de, günübirlik alıştırmalarda değil, klasik parlamenter sistemin netliğine geri dönüştedir. ve bunun yeni hükü- metinin oluşmuş ol- masıdır. Bu durumda Cumhurbaşkanı'nın eski alışkanlıklarını sürdürmeye çalışma- sı, onunla hükümet ve Meclis çoğunluğu arasında sürtüşme ve kapışma hali demek olur ki bugün yaşa- nan da budur. Ama yine de asıl bakılması gereken nokta "s/stem"dir. So ru, basitçe şöyle so- rulabilir: T. Özal iki yıldır oynayageldiği rolü, 1924 ve 1961 anayasaları altında oynayabilir miydi? Kanımca, ne DP kö- kenli ve destekli Bayar ne de asker kökenli ve destekli Gür- sel, Sunay ve Korutürk, böyle bir role soyunmuşlardır. Ba- yar döneminde bile yaşanmayan bir "Cumhurbaşkanlığı krizi" 1982 Anayasası altında yaşanabiliyorsa, bunun ana- yasadan kaynaklanan nedenleri de olmalıdır. 1982 metni, Cumhurbaşkanı'nı güçlendirmiştir. Anaya- sanın 8,104 ve 108'incı maddelerine bakmak bunu anla- maya yeterlidir. Bu güçlenme yasama, yürütme ve yargı alanlarını kapsamaktadır. Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapmaya yetkili olduğu işlemler dışındaki kararlarının an- cak başbakan ve ilgili bakanın imzasıyla oluşması kuralı, bu durumu hafifletmeye yetmez. Asıl önemlisi Cumhur- başkanı, sıkıyönetim, olağanüstü hal ve savaş durumu gibi kritik dönemlerde yürütmenin başını çekmekte, ayrıca Milli Güvenlik Kurulu'na da başkanlık etmektedir. Unutulma- malı ki Türkiye on yılı aşkın bir süreden beri bu "kritik dö- nemler"le içiçedir. Sistemde yalnız yürütme iki başlı de- ğildir, "iktidar ikiliği"ne kapı açılmıştır. Böyle olunca da, "Cumhurbaşkanının yetkilerine mi, yoksa hükümetin yetkilerine mi tecavüz edilmektedir?" sorusunun gündemden eksilmesi beklenmemelidir. Cum- hurbaşkanı'nın zaman zaman "güvercinleşmesi", zaman zaman da "şahinleşmesi" kaçınılmazdır. Benzeri sorun- lar Yunanistân ve Portekiz'de de yaşanmıştır. Açmaz, par- lamenter sistemin sadeliğini bozan unsurların anayasa- ya yerieştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye'nin çok partili hayatında pek yaşamadığı bunalımlardan biri olan "Cumhurbaşkanlığı krizi" de 12 Eylül müdahalesinin ku- cağımıza bıraktığı bir sorundur. Dolayısıyla çözüm de, gü- nübirlik alıştırmalarda değil, klasik parlamenter sistemin netliğine geri dönüştedir. Dileyelim ki en başta DYP, yeni anayasa taslağında Cumhurbaşkanına bugünküne benzer bir statü tanıma eğiliminden vazgeçsin, hele hele sistemi daha da çıkmaza sokacak olan "cumhurbaşkanını halka seçtirmek" öneri- sini bütünüyle unutsun. Şehit binbaşı için tören • KAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet Güney tlleri • Biirosu) — Pazarcık ilçesine bağlı Şanlıuşağı köyü yakınlarındaki bir operasyon sırasında önceki akşam şehit edilen Binbaşı Tahsin Büyükçoban'ın (40) cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi olan Bilecik'in Gülmez köyüne gönderildi. Binbaşı Tahsin Büyükçoban için dün Kahramanmaraş İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda Kahramanmaraş milletvekilleriyle, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Recai Uğurluoğlu, Garnizon Komutanı Albay Nimetullah Durmaz, Vali Erdoğan İzgi, Belediye Başkanı Ali Sezal ve çalışma arkadaşlarıyla yurttaşların katıldığı bir tören düzenlendi. TSK Yönetmeliffl • ANKARA (AA) — Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Seferberliği Yönetmeliği değiştirilerek sadeleştirildi ve günün şartlarına uygun hale getirildi. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik uyannca, erbaş ve erlerin kaynak saptama işlemleri muvazzaflık hizmeti yapılırken belirlenecek, mahkeme kararıyla TSK'dan çıkarılan subay ve astsubaylar ile disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle sicil yoluyla astsubaylıktan çıkanlanlar "er kaynağına" alınacak. 'Halkevleri nedir, ne değildir' • tç Politika Servisi — Halkevleri Genel Başkanı Ahmet Yıldız, geçmiş donemdeki sağ parti liderlerinin günümüzde sosyal demokrat bir nitelik kazandıklarını söyledi. İstanbui Düğün Sarayı'nda dün düzenlenen 'Halkevleri nedir, ne değildir' konulu tartışma kurultayında konuşan Ahmet Yıldız, halkevlerinin bir sınıfın, partinin ve belirli bir örgütün yan kuruluşu olmadığını belirterek "Türkiye çok yönlü bölgesel kültür ve değer yargılannın iç içe bulunduğu bir mozaikler diyarı gibidir. Kökenleri ne olursa olsun, insanlar birbirine saygı göstermeli ve bu temelde parlamento dışı muhalefet görevini yerine getirmelidir" dedi. Prof. Ersen Milli Eğitim Müsteşan • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Milli Eğitirri Bakanlığı Müsteşarlığı'na İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Necati Ersen getiriliyor. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Prof. Ersen'in kararnamesinin hazırlanarak Başbakanlık'a gönderildiğini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı Musteşarlığı, eski müsteşar Doç. Dr. Nihat Bilgen'in gorevden alınarak bakanhk danışmanlığına atanması uzerine boşalmıştı. Genel Başkan Yardımcısı Ekinci, SHP kurultayı nedeniyle sustuklarını söyledi DYP'de HEFe tepki donduruldu DYPli Dülger ve Alişan, yönetimde değişiklik olması ve yeni yönetimin koalisyon protokolüne uymaması durumunda, sorunun iki partiyi aşıp Türkiye'nin sorunu haline gelebileceğini belirttiler. Genel Başkan Yardımcısı Ekinci ise parti içinde HEP'li SHP'ye duyulan tepkinin kurultay sonrasına bırakıldığını belirterek kurultay sonrasında konunun yeniden gündeme geleceğini vurguladı. GÜNSELİ ÖNAL ANKARA — DYP'de gözler, SHP'nin olağanüstü kurultayı- na 20 gün kala, koalisyon ortak- larının iç sorunlarma çevrildi. SHP Genel Başkan Yardımcısı Mefamet Dülger ve Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Cemal Ali- şan, parti yönetiminde değişik- lik olması durumunda, yeni yö- netimin koalisyon protokolüne uymaması olasılığı konusunda duyduklan endişeyi dile getirdi- ler. Dülger ve Alişan, SHP'nin kurultayuun ardından protokole uyulmaması durumunda soru- nun iki partinin sorunu olmak- tan çıkıp Türkiye'nin sorunu ha- line geleceğini belirttiler. DYP'nin siyasi işlerden sorum- lu Genel Başkan Yardımcısı Ha- san Ekinci ise, partisinde HEP'li SHP'ye duyulan tepkinin kurul- tay nedeniyle askıya alındığını kaydederek, kurultay sonrasın- da konunun yeniden gündeme geleceğini söyledi. Genel Başkan \&rdıması Dül- ger, SHP'nin yönetiminin değiş- mesi ve yeni hükümetin koalis- yon protokolüne uymaması du- rumunda, "Türkiye'nin yeniden bir hükümet problemi Ue karşı karşıya kalacağını" söyledi. Bu- nu çok önemli ve büyük sorum- luluk gerektiren bir konu oldu- ğunu vurgulayan Dülger, sözle- rini şöyle sürdürdü: "bilemiyorum, SHP'de böyle bir durumla karşı karşıya kal- mak ister mi? Zaten kâfı dere- Maliye ve Gümrük Bakanı Oral rüşvet, yolsuzluk ve suiistimale karşı genelgeyayınladı Bürokrata yolsuzluk uyarısıOral: "Önümüzdeki dönemde, aldıkları tedbirler başarısız sonuç veren ve kendilerine bağlı birimlerde suiistimal olayları zuhur eden yöneticilerin idari yönden sorumlu tutulmaları yoluna kararlılıkla gidilecektir!' Sümer Oral ANKARA (AA) — Maliye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral, yayımladığı genelgede, rüşvet, yolsuzluk ve iltimasla mücade- lenin büyük önem taşıdığını be- lirterek, "Önümüzdeki dönem- de, aldıklan tedbirler başarısız sonuç veren ve kendilerine bağlı birimlerde suiistimal olaylan zu- hur eden yöneticilerin idari yön- den sonımlu tutulmalan yoluna kararlılıkla gidilecektir. Kamu hizmetinin tam bir tarafsızlık içinde yüriitülmesi bususu. ıs- rarla takip edilecek ve denetlenecektir" dedi. Maliye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral tarafından bakan- lığın bütün birimlerine iletilmek üzere bir genelge yayımlandı. Rüşvet, suiistimal ve iltimas ko- nusunda bütün çalışanlann dik- katini çeken Bakan Oral genel- gede şunları söyledi: "Bakanlığımızda görev ya- pan amir ve memurlann kamu hizmetini hükümet programın- da belirtilen esastar çerçevesin- de titizlikle yerine getirmeieri ve rüşvet, iltimas ve yolsuzlukla es- kiden olduğu gibi mücadele et- meleri büyük önem taşımakta- dır. Kamu yönetiminde meyda- na gelecek rüşvet, iltimas ve yol- suzluk olaylannda, o idarede yönetim ve denetim görevini ifa eden yöneticilerin idari sorum- luluklannın tayin ve tespitine önümüzdeki dönemde özel bir önem verilecekür." Maliye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral, genelgesine şöyle devam etti: "Bu itibarla, şimdiden her kademedeki yöneticilerin rüş- vet, iltimas ve yolsuzlukla mü- cadele açısından yarariı gördük- leri ber türlü tedbiri almalan ge- rekli görülmüştür. Önümüzde- ki dönemde, aldıkları tedbirler başarısız sonuç veren ve kendi- lerine bağiı birimlerde suiistimal olayları zuhur eden yöneticile- rin idari yönden sorumlu tutul- malan yoluna kararlılıkla gidi- lecektir. Ayrıca Başbakanugın nüfuz ticareti yapılmaması ve eşanti- yon kabul edilmemesi Ue ilgili 17.12.1991 gün ve 08-3-383- 26209 sayılı talimatlanna titiz- likle uyulması için gerekli her türlü önlemin ahmp alınmadıgı her kademede sürekli kontrol edilecektir. Bakanlıgunızda, ka- mu hizmetinin tam bir tarafsız- lık içinde hiçbir yakınlık iddia- sına itibar edilmeksizin, tama- men mevzuatın öngördüğü çer- çevede yüriitülmesi bususu ıs- rarla takip edilecek ve denetle- necektir." ÖZGÜR-DER — Bakırköy'de Özgürlük Meydanı'nda toplanan yaklaşık yüz kişilik bir grup, "İşkenceye son' muzda öldürülenlerin suçu neydi, katilleri nerede" yazılı pankartlarla gösteri yaptı. (Fotoğraf: AA) 'Kayıplar bulunsun","12 tem- Bakırköy'de gösteri, 15 gözaltıİstanbui Haber Sfnisi — Haklar ve Ozgürlükler Derneği (Özgür-Der) tarafından işkence ve gözaltıları protesto amacıyla düzenlenen gösteride 15 kişi gözaltına alındı. Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda dün saat 12.00 sıralannda toplanan yaklaşık yüz kişilik bir grup, "İşkenceye son", "Kayıplar bulunsun", "12 temmuzda öldürülenlerin suçu neydi? Katilleri nerede?" yazılı pankartlar açtı. Burada Özgür-Der'li aileler, işçiler, memurlar, sakatlar ve Armutlu halkı adına hazırlanan bir basın açıklaması, yaşlı bir kadın tara/ından okundu. Yazılı açıklamada, iktidarın demokrasi, özgürlük ve adalet vaatleri altında hâlâ işkencelerin sürdüğü belirtildi. Bazı olaylann faillerinin bulunmadan insan haklanndan söz edilemeyeceği kaydedilen açıklamada, "Kaybedilenlerin akıbeti açıklansın. Kayıplara son verilsin. Kontrgerilla dağıtılsın. Evlerde, sokaklarda insan avına çıkanlar engellensin" denildi. Daha sonra çeşitli işkence yöntemlerinin karikatürize edildiği resimler, zincirlere bağlı bir insan maketi, kayıp oldukları ya da gözalünda öldükleri ileri sürülen Yusuf Erişti, Hüseyin Toraman, Birtan Altunbaş ve Seher Şahin'in fotoğraflarını taşıyan göstericiler sloganlar atıp marşlar söyledi. Göstericiler dağılırken mudahale eden güvenlik kuvvetleri 15 kişi- yi gözaltına aldı. Gözaltına alınanların Yenimahalle Karakolu'nda sorgulan yapıldıktan sonra siyasi şubeye gönderildikleri bildirildi. 67bin cami, 5 binin üzerinde Kuran kursu, 80 bin personelpara yutuyor Diyanet bütçesi iki trîlyonANAP iktidarlan döneminde kadrosu ve bütçesi en çok arttırılan kuruluş olan Diyanet'in bütçesinin bu yıl 2 trilyon lira olması hedefleniyor. Son on yılda Kuran kurslarının sayısı ikiye katlandı, cami sayısı 67 bine ulaştı. 80 bin personelin 50 bini Açıköğretim yoluyla yüksekokul mezunu yapılacak. HAKAN AYGUN ANKARA — Diyanet Işleri Başkanhğı "büyüme rekonı"na gidiyor. Bu yıl bütçesinin 2 tril- yon liraya ulaşması beklenen başkanlık 15 kamu personelin- den birini bünyesinde banndırı- yor. Her yıl 1700 artarak 67 bi- ne ulaşan cami sayısıyla "mem- leketin en ücra köşesine ulaşmakta" Milli Eğitim Bakan- lığı'nı bile geride bırakan baş- kanlığın yeni hedefi, 80 bin per- sonelinden 50 binini açıköğretim yoluyla yükseköğrenimli yap- mak. Prof. Dr. Said Yaacıoglu'nun görevini bırakmasıyla gündeme gelen Diyanet Işleri Başkanhğı, ANAP hükümetleri döneminde başlattığı "büyüme atağı"nı sür- dürüyor. Geçen yıl bütçeden 1 trilyon 300 milyar lira alarak ço- ğu kuruluşu geride bırakan Di- yanet'in bütçesinin bu yıl 2 tril- yon lira olarak geıçekleşmesi he- defleniyor. ANAP döneminde sağlanan kadrolarla, 1983'te 53 bin 582 olan kadrosu 88 bin 472'ye ula- şan başkanlık, Milli Eğitim Ba- kanlığı'ndan bile daha yaygın bir teşkilat yapısına sahip bulu- nuyor. Diyanet kadrosunun 80 binini din hizmetleri sınıfı oluş- turuyor. Başkanhğın halen 815 merkez, 75 bin 580 taşra, 143 yurtdışı personeli bulunuyor. Her yıl açılan ortalama 1700 ca- miyle birlikte cami sayısının 67 *bine ulaştığı ifade edilirken, her 15 kamu personelinden birinin de Diyanet görevlisi olduğu sap- tandı. Türkiye'de 51 bini ilkokul ol- mak üzere yükseköğretim dahil 70 bin okul bulunurken, cami- ler aracılığıyla kitlelere en fazla ulaşabilen kuruluş haline gelen Diyanet'in gelişimiyle ilgili bazı rakamlar şöyle sıralanıyor: Kuran kurslan: Kuran kursla- rının sayısı son 10 yılda iki kat arttı. 1980'de 2 bin 610 olan kurs sayısı 1990-1991 öğretim yılında 5 bin 29 olarak belirlendi. Aynı dönemde kurslardaki öğretici sayısı ise 1870'den 5 bin ll'e ulaştı. Kuran kurslanndaki öğrenci sayısında ise son 10 yılda "patlama" yaşandı. 1980-1981 öğretim yılında kurslarda 38 bi- ni kız olmak üzere 67 bin 816 öğrenci öğrenim görürken, bu sayı 1990-1991 öğretim yılında 102 bin 592'si kız olmak üzere 165 bin 416'ya çıktı. Böylece toplam öğrenci sayısındaki artış oranı yuzde 250'ye yaklaştı. Kız öğrenci sayısmdaki artış ise yüz- de 300'e vardı. Cami sayısı: 1984'te 54 bin 667 cami bulunurken, bu sayı 67 bine ulaştı. Böylece cami bulun- mayan yerleşim merkezi çok az kaldı. Yayınlar: Aylık Diyanet Der- gisi'nin tirajı 150 b'ne yaklaşır- ken, Çocuk Dergisi'nin tirajı da 100 bini aştı. Son beş yılda 150'yi aşkın kitap, en az 10'ar bin nüsha olarak basıldı ve çok ucuz fiyatlarla satışı yapıldı. Yeni dönemde alacağı bütçe artışıyla hizmetlerini daha da yaygınlaştırma amacında olan başkanhğın en önemli hedefi, yüzde 9O'ı ilkokul ve ortaöğre- tim mezunu olan çalışanlarını yüksekokul mezunu yapmak. Bu amaçla Anadolu Üniversitesi Açıköğretim programından ya- rarlamlacak. Teşkilat çalışanla- nnın açıköğretim programına girerek ilk aşamada 50 bininin önlisans eğitiminden geçirilme- si hedefleniyor. Açıköğretim programına başvurular bu öğre- tim yılında yapılacak. Program önümüzdeki yıl başlayacak. Diyanet'in bu yıl giderilmesi hedeflenen sıkıntılarının başın- da da teşkilat yasasımn artık çı- karılması geliyor. 1979 yılında yasası Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen Diyanet'in yeni ya- sası aradan 12 yıl geçmesine kar- şın çıkarılamadı. cede, çözülmesi gereken sorun var. Yüksek enflasyonu, Güney- doğu sorununu, dışanyı görii- yorsunuz. Bu sonınlar karşısın- da kâfi derecede bir uyumu sag- layabilmek için büyük gayretler var. Hükümette, mesela 'Abdul- kadir Ateş olmasın da, bizden biri olsun' demek de, çok fazla liiks gibi geliyor bana. SHP, ber- halde bunu düşünecektir. Türk- iye'nin bugünkü problemleri ve özeUikle demokratikleşme süred açısından seçim sonrası meyda- na gelen kompozisyonu gözönü- ne alacak olursanız, DYP-SHP koalisyonundan başka birşey, yaygın bir mutabakatın işareti olamaz." SHP ile koalisyon yapılma- dan önce üçlü ittifak içindeki hareketçi kanadın, "Bakanuk is- temlyoruz. 'Evet' dediğinize evet, 'hayır' dediğinize hayır di- yelim. Sizi desteklerim. Siz dc ANAP'tan 20-25 kişiyi alın. O zaman bizimle birlikte gerekli çoğunluğu saglarsınız. İçinde HEP olan bu SHP ile koalisyon yapmayın" önerisini getirdiğini anlatan Dülger, şöyle dedi: Sagduyulu SHP'liler "Bizimkiler 'Sizinle ve ANAP'tan hangi şartlarla ala- cağımız belli olmayın 20-25 in- sanla yapılan koalisyon, Türki- ye'nin bu ortamında siyasi an- lam olarak ne ifade eder? Bir- şey ifade etmez. Halbuki DYP ve SHP, yani Türkiye'deki iki büyük alternatif yanyana geldi- ği zaman, bu iki partinin toplam oy oranı yüzde 48 olmasına rağ- men büyük bir destek sağlanı- yor. Bir büyük mutabakat ana- yasası, bir büyük seçim kanunu yapmanın, Türkiye"yi demokra- tikleştirme yolundaki harekete bir anlam kazandırmanın yolu odur' anlayışıyla hareket ettiler. Bunu hernalde sagduyulu SHP'liler hesap edeceklerdir. Eski CHP'liler de SHP'nin hü- kümette olmaktan yara aldığını açıklamışlar. Kurultaydan son- ra her şey çok ortada olur da hü- kümette olmaktan zarar gör-' dükleri intibaına kapıluiarsa, ta% bü söylenecek bir şey yok." * Dülger, DYP-SHP koalisyo-; nunun yeterli uyumu gösterip gösteremediğine ilişkin soruya,' "Görüş aynlıkları, insanı isyan' ettirecek ölçüde değil" karşıhğı-; m vererek, hükümetin şu ana değin büyük icraatları olmama-; sının da görüş aynlıklannın or-' taya çıkmasını engellediğini bil-' dirdi. Dülger, kurultayda Denir* Baykal'ın genel başkanlığa seçi-, lip yönetimde değişiklik olması' durumunda, Baykal'ın yalnızca' hükümet üyelerinin değişmesini istemekle kalacağına inanmadı- ğmı söyledi. Dülger, "Saym Bay- kal, koalisyon protokolünü de- ğiştirmek isteyebilir. Onu da stratejik düşünmek lazun" dedi. Partilerinde SHP ile ilgili asıl sorunun HEP olduğunu, bu so- runun kurultay sonrasına kadar askıya alındığını bildiren DYP Genel Başkan Yardır rı cısı Ekin- ci, DYP'nin ülkeni ^ölünmez bütünlüğü konusunda ödün ver-1 meyeceğini vurguladı. "Kongre-ı den sonra o meseleye daha iyi bakılır" diyen Ekinci, ülkenin' bölünmez bütünlüğü konusun-, da DYP ile aynı çizgide olmayan, HEP kökenli milletvekillerinin, iki parti içinde de düşünülmesi- gereken bir sorun olduğunu söy- ledi. HEP kökenli milletvekille-; rinin hükümetten dışlanmasıy-' la Güneydoğu sorununa çözüm bulunmaya çalışılmasının da doğru olmayacağını bildiren Ekinci, "HEP kökenli millerve- kiHerinin Meclis kürsüsünden cttikleri ve ülkenin bölünmez bütünlügünün yanında olacak- lannı söyledikleri yemine sadık • kalmalarının zornnlu olduğunu" vurguladı. Yeni yıl resepsiyonu Ozal'ın davetine kandil ANKARA (Ankara Cumhu- riyet Biirosu — Cumhurbaşkanı Tİırgut Özal'ın yeni yıl nedeniy-; le vereceği resepsiyonun ikinci- si Berat Kandili nedeniyle 9 ocaktan 8 ocak tarihine alındı. 7, 9 ve 13 ocak günleri Çankaya Köşkü'nde verileceği duyurulan resepsiyonun ikinci gününün, Berat Kandili'ne rastlaması üze- 1 ! rine ikinci günkü resepsiyonun bir gün önceye alınması karar- laştınldı. Bunun üzerine daha önce gönderilen davetiyeler ip- tal edildi. Konu ile ilgili bilgi ve- ren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü^ Kaya Toperi, kandil nedeniyle^ iptal edilen ikinci günkü resep-' siyonun ise 8 ocak günü verile- ceğini söyledi. ' Bu arada, 7-8 ve 13 ocak gün- ? leri verilecek resepsiyonlara 18. dönem parlamenterlerin de da- vet edildiği bildirildi. Daha ön- 3 celeri yapılmayan bu uygulama-'_' ya gerekçe olarak da eskilerin,' yeni parlamenterler ile , "kaynaşması" gösterildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle