23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 pazar konuğu Cumhuriyet 26Ocakl992 Hürriyet Gazetesi Başyazan ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi: Gazetelerinboykotedilınesmi avıplıvorıunGazetelerin boykot edilmesi çağnlarını hiçbirzaman anlamadığını, anlayamadığını belirten Oktay Ekşi, gazeteciler dünyasından, basın dünyasından gelen "gazetelerin boykot edilmesi" çıkışlannı, "gazeteci Oktay Ekşi" sıfatıyla çok ayıpladığını dile getiriyor. Kısa bir süre önce gazetecilikte 40. yılını kutîayan Hürriyet başyazan Oktay Ekşi ile arkadaşımız Leyla Tavşanoğlu konuştu. SÖYLEŞİ LEVLATAVŞANOĞLU •••• Gazeteciliğe nasıl başladınız? Ben mesleğe girdiğimde gazeteciler arasında stenografi bilen pek yoktu. Yalnız iki istisna vardı. İzmir'de Şeref Bakşık vardı. Demokrat İzmir'de çalıştığını biliyorduk. Akşamlan tele- fonda haberleri o alırdı. Zaten Ankara'da her gece telefonda haberleri alan biri bulunurdu. Kimi daktiloyla alırdı, kimi el yazısıyla aJırdı. Bir başka başanlı stenografi bilen gazeteci da- ha vardı. O da Doğan Özgüden'di. Ama ste- nografıyi muhabirlikte kullanan sanıyorum pek yoktu. Özetle. gazeteciliğe girmeye daha ortaokul, lise çağlannda karar vermiştim. Kendimi ha- zırlamak istiyordum. O hazırhğın bir parçası da stenografi öğrenmekti. Liseyi bitirdikten sonra olgunluk sınavında bir yıl kaybettim. Babam üç ay bana Toprak Mahsulleri Ofisi'n- de yeyrniyeli bir iş buldu. O, geçici işçilik ol- duğu için yıl başında bitti. Ben bir daha o işi yapmam, dedim. Sekiz gün sonra, yani 1952'- nin 8 Ocak günii merhum Kemal Zeki Genços- man'ın Ankara Ajansı'nda bana bir stajyer muhabirlik sağlandı. Böylece mesleğe girdim. Kadro. para filan yok tabii. Bana sadece dol- muş, otobüs param verilirdi. Birinci, ya da ikinci aydan sonra yol parasının üzerine bir de otuz lira verdiler. 36, ya da 35 lirayla sekiz ay oradaçalıştım. Sonra Çetin Altan, Falih Rıfkı Atayın sahi- bi olduğu Dünya gazetesinin Ankara muhabir- liğini aldı. Bir gün ajansta karşılaştığım Çetin Altan beni yanına çağırdı. Dünya gazetesinde birlikte çahştık. 1959-60 arası askerliğimi yap- tım. Askerlikten sonra Dünya gazetesinden is- tifa ettim. Bir süre işsiz kaldım. Sonra genç gazeteciler öncü'yü kurduk. Ama sermaye bi- zim değildi. Üç ay orada istihbarat sefliği yap- Gazetelerde, yazılı basında tiraj hangi noktalara~ kadar çıkabilir? Bu, çeşitli toplumlarda, çeşitli denejimlerde ortaya çıkmış bir tablodur. Türkiye'de, yanılmıyorsam yüzde 10'Iuk bir oran. Nüfusun yüzde 10'una gazete, dergi satılabiliyorsa, orada doyum noktasına varılmış sayılabilir. Böyle bakarsak, Türkiye'de yüzde 10'luk bir doyum noktasına ulaşılmıştır... tım. Ondan sonra da devam etti gitti. Uzun hikâye... WKKIMBugün gazete tirajlanmn durumunu na- sıl değerlendiriyorsunuz? Belli bir tıkanma var. Hatta toplam gazete tirajlarında bir milyonluk bir düşüş olduğu söyleniyor. 1984 yılında gazetelerin tirajı günlük 3 mil- yon 480 bine çıkmıştı. Demek ki tavan nokta olarak 3.5 milyonluk bir tiraj var. Bunun tı- kanma olduğu görüşü ne kadar sağlıklıdır, ondan emin değiJım. Şu kayıtla söylüyorum: Dağıtım sistemi bu ise yani basın sadece beledi- yeleri olan yerleşim bırimlerine gidebiliyor, diğer yerlere gidemiyorsa. böylece de Türkiye'- nin yaklaşık nüfusunun yüzde 50'sini gözardı ediyorsa, mekân olarak, nüfus olarak, okuyu- cu olarak. zaten meseleye nüfusun ancak ula- şabildiğimiz kısmıyla bakmamız lazım. Demek ki yaklaşık 60 milyonluk Türkiye'de yaklaşık 30 milyonluk bir dünyaya bu gazete- ler ulaşıyor. Gazetelerde, yazılı basında tiraj hangi nok- talara kadar çıkabilir? Bu çeşitli toplumlarda, çeşitli deneyimlerde ortaya çıkmış bir tablo- dur. Türkiye'de yanılmıyorsam yüzde 10'luk bir oran. Nüfusun yüzde 10'una gazete, dergi satılabiliyorsa, benim inancıma göre orada doyma noktasına vanlmış sayılabilir. Böyle bakarsak, Türkiye'de yüzde 10'luk bir doyma noktasına ulaşılmış. O zaman şöyle dememiz mümkün: Bu gerçekler içinde bu gazeteler an- cak bu kadar satabilir. Tirajı arttırmak için bu gerçekleri değiştirmek gerekir. Hangi gerçekle- ri değiştirmek gerekir? Dağıtımı 60 milyona olabildiği kadar uzanacak şekilde yapmanız la- zım. Oralarda pazar yaratmanız lazım. Türk basını böyle bir şey yapmıyor. Yani okuyucunun yanşından peşinen vaz geçiyor. Türİciye büyük bir ülke. Ulaşım kolay değil. Oraya gönderdiğiniz 10 gazetenin maliyetiyle gönderme masrafınız birbirini tutmuyor. Ma- liyet hesapları oraya gitmenizi engeJJiyor. Bu faktörler... • • • • Peki, ama gazeteler bu kadar kuponfur- yası içindeyken, örneğin bilmem ne kadar yüz milyona şu kadar daireyikupon karşılığı okuyu- culanna dağıtırken buparayı dağıtıma ayırsalar olmuyor mu? Şimdi ben basın sektöründe bu kadar sene kaldım. ama bu tür hesaplann içinde bulunan bir idarecilik yapmadım. Bu basın işletmecili- ğini. gerçeklerini çok iyi bıldiğimi söyleyemem. O yüzden o konularda iddialı bir söz söylemek- ten kaçınınm. Bu meşlekte uzun süre kalmış bıri sıfatıyla, söylüyorum, hesabı kitabı yapıl- mak kaydıyla dağıtımı daha uç noktalara ka- dar götürebilirseniz, tirajımız buna rağmen artmıyor derseniz, belki kulak veriJmeye değer bir husus vardır. Tabii ben. halen dağıtım çok iyidir, demiyorum. Tam tersine... Örneğin Türkiye gazetesi dağıtım geleneklenni biraz kırdığı için 300 bini aşkın gazeteyi okuyucuya ulaştırabiliyor. Demek ki dağıtım sisteminin, geleneklerinin irdelenmesi aynca lazım. önü-' müzde somut örnek var. Aynca başka unsurlar da var zannediyorum. Ben, basınımızın bu 3.5 milyonluk tavanı zorlaması mümkünken içerik zaafmdan dolayı da bu sının aşamadığını düşünüyorum. Türk basınında yanlış bir yapılanma oldu. Türk ba- sını teknolojik bakımdan bir hayli ciddi atılım- lar yaptı. Ama o teknolojinin gazetesini oku- PAZAR KONUĞU OKTAY EKŞİ Oktay Ekşi, Ordu'nun Mesudiye ilçesinde 7 Aralık 1932 günü dünyaya gelmiş.... Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1952 yılında Ankara Ajansı'nda stajyer muhabir olarak gazeteciliğe başlayan Ekşi, Dünya gazetesinde Ankara muhabirliği yaptı; aynı gazetenin Ankara BüroŞefı olarak çalıştı. 1960'taÖncü gazetesinin istihbarat şefiiğini üstlenen Ekşi, 1961'de Kurucu Meclis'e "Basın Temsilcisi" olarak seçildi. Daha sonra Ulus gazetesinde istihbarat şefliği yapan Ekşi, Londra Konsolosluğu'nda dört yıl çalıştı. Türkiye'ye döndükten sonra Yenı Gazete ve Hürriyet gazetesinin Ankara büro şefliğini yaptı 1970 - 71 yıllan arasında TRT'de Yorum Müdürlüğügöreviniyürüttü. 1974'te Hürriyet'te başyazılar yazmaya başlayan Ekşi, 1975-83'te Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürlüğü'nü üstlcndi. Bu arada başyazarhğını sürdüren, 1983'teSODEP'ten kurucu üye olarak politikaya atılan Ekşi, kısa bir süre sonra partiden aynlarak gazeteciliğe döndü. Halen, Hürriyet gazetesi başyazan olarak köşe yazılarını sürdürüyor, Oktay Ekşi 6Şubat 1988'den beri Basın Konseyi Başkanı. memnun olduğumu söyledim. Mayıs ayında Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Amsterdam'da bir kongresi vardı, oraya git- tim. Oradayken eşim beni aradı. Dedi ki: "Ga- zetelerde senin yeni kurulacak bir partinin kuruculan arasında yer aldığına dair haberler var" "Kim kuruyormuş," dedim. "Erdal İnönü kuracakmış. Sen de onlann arasında buluna- cakmışsın"dedi. "Haberim yok," dedim. "Gazateciler soru- yorlar, ne diyeyim?" dedi. Döndüğümde bütün gazeteleri okudum. Hiç kimse de bana, gel bir parti kurahm, dememiş- ti. Sonra Erdal Bey'den bir telefon geldi. Be- nimle görüşmek istediğini söylüyordu. Sonunda nihai karan gazetenin patronu Erol Bey'le (Erol Simavi) konuşup onun oyu doğrultusunda oluşturmayı tercih ettim. Erol Bey'le gittim. konuştum. Konuşmamdan be- nim bu karan kendisine bıraktığım izlenimin- den farkh bir izlenim aldım. Konuşmamız bit- tiğı zaman yanından aynlırken düşündüm ki Erol Bey benim politikaya girmek için verdi- ğim bir İcaran kendisine sunduğum ve onayını istediğim zehabıyla benimle konuşmuş. Bunu anladım, ama ben artık, hayır mesele öyle de- ğildi, ben yüzde 50 yüzde 50 içindeyim, karan siz verin diye size geldim, demeyi de kendime yediremedim. Böylece aynldım, Ankara'ya gittim. Hürri- yet'ten istifa ettim. Okuyuculanma veda yazısı yazdım. Erdal Bey'le görüştüm. Ben geldim, dedim. Politikanın içinde 10.5 ay kaldım. Milli Güven- lik Konseyi bizi çok haksız bir yaklaşımla, SODEP'i, kurduğumuz partiyi seçime girmek- ten alıkoydu. Politikaya girdiğim zaman, 10.5 aylık dönem içinde daha önce göremediğim bu gerçekle karşı karşıya geldim. O da beni politi- kaya devam etmem doğru mu değil mi, mesele- sini tartmaya zorladı. Politikaya gireceğirrr zaman bir dostumdan 35 altın, bir başka dostumdam da 15 aJün borç almıştım. Kendilerine, başka bir birikimim yok, paraya ihtiyacım var, bir gün size bunu tekrar altın olarak ödeyebilirim, ama ne zaman Arkadaşımız Leyla Tavşanoğlu, Hiirriyet Gazetesi Başyazan ve Basın Konse>i Başkanı Oktay Ekşi (sağda) ile sö>leşide. (Fotoğraflar: KADİR CAN) yucuya veremedi. Sekiz yüz bin gencin üniver- site kapısında bulunduğu, genç nüfusun çok büyük rakamlara ulaştığı bir ülkeyiz biz. Gençliği yakalayan herhangi bir ek yayını veya yayını Türk basınında hiçbir basın kurumu ha- len gerçekleştiremedi. Gençlere, bizim gazete- miz şudur hâlâ dedirtmiyorsamz eksik size ait- tir. Hâlâ orta yaşlı insanlan okuyucu diye esas alan, toplumun diğer kesimlerine de teferruat diye bakan bir perspektifı var Türk basınının. Otuz milyonluk pazarda zorlanabilecek bazı hususlar olduğunu düşünüyorum. Onlar zor- lanmadıkça, içerik zenginleştirilmedikçe o en- gelin pek de kolay kınlabileceğini sanmıyo- rum. Çünkü zaten sözlerimin başında da söyle- diğim gibi genel olarak bakınca, dc.vgunluk noktasına ulaşmış gibi görünüyor, bu koşullar altında. O nedenle diyorum ki önce bu koşulla- n, bu gerçekleri değiştirmek lazım. üç aydır bazı olaylar yaşadık. Bazı gazetelerin boykot edilmesi çağrısı yaptldı... Onu hiçbir zaman anlamadım. anlayamıyo- rum. Gazeteciler dünyasından, basın dünya- sından gazetelerin boykot edilmesi çıkışlannı, gazeteci Oktay Ekşi olarak, sadece bu sıfatım içinde söylüyorum, çok ayıplıyorum. Çok yan- iış buluyorum. Gazetelerin yayın politikalanna insanlar karşı olabilir. hatta kurumlarda karşı olabilir. Somut bir örnek vereyim: Bir sendika, örneğin maden sektöründeki bir sendika, bir gazetenin maden sektöründeki işçilerle ilgili yayınını ta- raflı ve haksız buluyorsa kendi dünyasına dö- nüp, o gazeteyi ahnayın, diyerek o gazeteyi cezalandırması bana makul geliyor. Çünkü o sendika basın dünyası dışındadır; her şeyi. üye- leriyle, fonksiyonuyla basın dünyasının dışın- dadır. Basın dünyasındaki bir kurumu, bir kişiyi kendi dünyasına şöylerse, derse ki bu ga- zeteyi almayın; bana bir sendikanın mücadele metotlan içinde mümkün gibi görünüyor. Ama basın dünyasımn yazan adamı, basın dünyası kurumlannm, gazetecinin bir yandan demokratik çoğulculuğu savunup ve olabildiği kadar fikirlerin her yere yayılmasına, bu yayıl- ma haline engellerin tamamının kaldınlmasını savunuyor görünüp öbür tarafta iletişimı en- gelleyen mücadele metotları ilan etmesini gaze- teci olarak anlayamıyorum, ve çok ayıplıyo- rum. ••••£;> de sizin siyasi bir hayannız vardır, 1983 yılında... Evet, kısa bir süre için siyasi yaşamın içine girdim. Ve sonra da ayrıldım. Siyasete girme- den önce getirilen birkaç öneriyi doğnjsu red- dettim. Sonuncusu da yine öneriydi. Ben 1983 yılında Hürriyet'in başyazarıydım. Halkçı Parti'nin kurulması aşamasında Nec- det Calp'ten kaynaklanan bazı öneriler geldi. Bir defa da kendisiyle konuştum. Özür diledim kendilerinden, mesleğimden bilmiyonım, dedim. Eşim çalışıyor, mesleğinin üst noktasına gelmiş, ama aldığı para lüks ol- mayan geçimimizin ancak yüzde 75'ini karşıla- yabiliyor, daha dikkatli davranırsak bu oran yüzde 85'e çıkıyor, ama yüzde yüzünü karşıla- mayıyor. Artı, Oktay Ekşi Ankara'da politika yapacak. Onun da giderlerinin karşılanması la- zım. Ona da elli altınlık bir kaynak... O zaman anladım. Evet, politika yapmak, topluma hizmet vermek için çok Önemli bir araç. Ama sen o platforma geldiğin zaman ka- fanda geçiminle ilgili hiçbir sorun kalmamış olmalı. Bu platforftıda ne kadar aşağı düşersen düş kimseye muhtaç olmayacak noktada ol- malısın. Tabii bu arada o sözünü ettiğim para da bitti. Kendi kendime, sen bu gerçeği gör ve tekrar kendi dünyana dön, dedim. Partiye za- rar vermeyecek bir tarihte çekilebilmek için kendime dikkatli bir program hazırladım. Ön- ce genel merkezdeki görevlerden aynldım. Sonra Istanbul'a geldim. Ardından da 1984 ye- rel seçimlerinden birkaç gün önce yürürlüğe girecek şekilde istifa ettim. Ve politikayla bu anlamda bütün ilişkimi kestim. Bir süre yine işsiz kaldım. Sonra Güneş gaze- tesinde bir fırsat doğdu ve böylece mesleğime döndüm. ••••.&ZS7/2 Konseyi'nin başkanı olarak Kon- sey 'in şu andaki işlevini anlatır mısınız? İki temel işlevi var. Birisi basın özgürlüğü- nün Türkiye'de gerçekleşmesine çalışmak, onu kalıcı hale getirmek. Bunun için mücadele et- mek. Bu doğrultuda Basın Konseyi, basın tari- hinde ilk defa somut yasa önerisi üretti ve üre- tecekde... 1991 'in başında, Anayasa'nın 10 ayn mad- desinin değiştirilmesiyle ilgili öneriyi parti li- derlerine sunduk, onlann desteğini aldık. Şimdi o partilerin liderleri iktidardalar. Ver- dikleri sözü tutacakJan inancı içindeyiz. 1982 Anayasası kısmen değiştirilecek olursa bizim o önerilerimizin aynen gerçekleşeceğine dair ver- dikleri sözü tutacaklannı biliyorum. Ama 1982 Anayasası bütünüyle değişecek olursa o zaman o önerilerden başka öneriler getirilmesi söz ko- nusu. Bunun için henüzçalışma başlatmadık. Ama o doğrultuda da öneri üretiriz. Bunun dışında halkın gerçekleri öğrenmesi için ayn bir yasa önerisi hazırlaması gerekti. Bunun çalışmalan- nı başlattık. Böylece devletin saydamlaşması için başta Sayın Süleyman Demirel olmak üze- re politikacılann ve koalisyon partilerinin ver- dikleri sözün gerçekleşmesini sağlayacak öne- riyi üretiyoruz. Bizim basın yaşamımızda, hukuk yaşamımızda anayasal sistem içinde da- ha önce hiç ele alınmamış bir konudan söz edi- yorum. Bu öneri bizim hukuk ve siyaset siste- mimize ilk defa getirilecek. Çalışmalanmız bitince tabii bunu kamuoyuna açıklayacağız. Şu anda bu önerinin üzerine inşa edileceği te- mel ilkeleri bir rapor halinde hazırlattınyonız. Üç ayn rapor hazırlanacak. Bu üç rapor tartı- şılacak. Böylece temel ilkeler beürlenecek. Sa- nıyorum bir ay içinde bu aşamaya ulaşınz. Sonra bu ilkeler üzerine sözünü ettiğim yasa önerisini inşa etmemiz mümkün olacak. Onun da.birkaç aylık bir zaman alacağını sanıyorum. Özetle, önümüzdeki aylarda halkın gerçekle- ri öğrenme hakkını halka teslim eden, bir baş- ka ifadeyle, herhangi bir yurttaşımızın milli savunma, dış ilişkiler, kişilerle ilgili resmi ka- yıtlar, ticari sırlar gibi bazı istisnalan bir yanda tutarsak, tabii devlet sırları, bu tür istisnalan bir yanda tutarsak her konuda kamu kurumla- nndan usulüne uygun bir şekilde başvuruda bulunup sorduğu sorunun yanıtını alma hak- kını gerçekleştireceğiz. Burada vatandaştan o bilgiyi saklayan kamu görevlisi sorumlu hale gelecek. BunJara cezai müeyyide getirilecek. Türkiye'de kendi kendini denetleme mekanizmasını kendi özgür iradesiyle kuran tek meslek gazeteciliktir. Bir başka meslek var diyenlerin tamamı, baksınlar; bir başka îradenin, yasa koyucunun iradesinin kurduğu denetleme mekanizmaları içinde mesieklerini sûrdürmektedirler. Bir tek basındır bu konuda, bu somut sonucu ortaya koyabilen... Türkiye'de bugün devlet kapalı. Vatandaşı- na kapalı, gazetecisine kapalı, herkese kapalı, politikacısına kapalı. O yüzden biz gazetecilere yansıyan haber, bilgi kınntılarıyla belirli kana- atlere ulaşıyoruz. Yani, öğrenmemiz, bilmemiz gereken bin. on bin, yüz bin ise sadece bir öğre- niyoruz. Bu bire dayanarak da yüz binlik bir dünya için karar veriyoruz. Ya da yanlış karar vermeye çok açık hale geliyoruz. Bunu gerçek- leştirecek yasa önerisi daha önce ele alınmamış birkonudur. Bizim 1991 başında sunduğumuz Anayasa önerisi içinde bu amaca yönelik ayn bir madde var. Mernnunuz ki bu ilkeyi SHP kendi anayasa önerisi içine aynen aldı blok ola- rak, bizim önerdiğimız şekilde ve yayımladı. DYP lideri de partinin seçim bildirgesinde bi- zim önerilerimizi tam olarak desteklediklerini birkaç defa kamuoyuna duyurdu. Biz gazetecilere görevi başında müdahale eden kamu görevhleri vardır, örneğin polis- ler... Ö tür olaylara tepki gösteriyoruz. Yani gazetecilerin saldınya uğraması özellikle Gü- neydoğu'da son zamanlarda sık görülüyor. "Ozgür Basın" isimli aylık bültenimizde o ko- nularda ne yaptığımızı açıklanz. Saygm bir basın bölümü için basın meslek il- keleri olarak bilinen 16 ilkenin basın yaşamma olabildiği kadar gırmesini ve uygulamasını sağlamaya çalışınz. Konseye üye olan gazete- lerde ve üye olan basın organlannda çalışan gazetecilerin, ya da kişisel olarak üye olan ga- zetecilerin bu ilkelere aykın bir davranışı, tutu- mu olduğu yolunda şikâyetler varsa onlan değerlendiririz ve kamuoyuna açıklanz. Ya da uyanda bulunma ihtiyacı duyduğumuzu açık- lanz. O olay dolayısıyla kınanmaya değer bir durum olduğunu açıklanz. O olay dolayısıyla ya da şikâyette bulunanın başvurusunun yersiz olduğu sonucuna vanrsak bunu da kamuoyu- na açıklanz. GUNEYDOGU'DA ATEŞ BACAYI SARDI DEMİREL: ORTADOĞU, BARIŞ SUYU'NU ANLAYAMADI "ÇİN GRİBİ"NE İNGİLİZCE BİLMEDİĞİMİZ İÇİN YENİLDİK GÜNERİ CIVAOĞLU: SHOW TV'DE PASTIRAAA YAZIMIYAŞIYORUM • 12EYLÜLZEDE PARTİLERİN MAL VARLIKLARININ İADESİ GÜNDEMDE • SAHİBİNİN SESİ KAYA FOPERİ • TÜRK AYDINLARIN KAFASINDA CEZAYİR KARGAŞASI: ASKERDEN Mİ KORKALIM, ŞERİATTAN Mİ? • İŞİ KİTABINA UYDURMANIN BÜROKRATÇAŞI: RESEN EMEKLİ, RESMEN DELİı • KOSKOTAS RAKILARI • KADINLAR DENİYOR. ERKEKLER ÖLÜYOR • ÇOCUĞUNU DÖVME, KONUŞMAYI DENE' • YEŞİLÇAM'IN MECNUNLARI • BAYMUR-BARADAN ÇEKİLİN ARADAN • ADANA'NIN UTANGAÇ PAVYONLARI • KA- SABA TÜCCARLIĞINDAN KRALLARIN RES- SAMLIĞINA: RAHMİ PEHLİVANLI • GÜRCİS- TANDA KAOS # "GİZLİ YÜZ"ÜN SIRLARI • BA- ĞIMSIZLIK. SLOVENYA VE HIRVATİSTAN'A NE GETİRECEK-? • GELECEKLE İLGİLİ BİLME- NİZ GEREKEN 51 MADDELİK ANSİKLOPEDİ M A B E R C İ L İ K T E S O N N O K T A TEŞEKKÜR Çok değerli eşim, babamız ve aile büyüğümüz HÜSEYİN TUNAYLFnın 22.1.1992 tarihinde vefatı dolayısıyla çelenk gönderen, BASIN İLAN KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ mesai arkadaşlarına, acımızı paylaşan akraba, dostlarımıza ve Doktor CENAN OKTAY'a sonsuz teşekkürü bir borç biliriz. Ailesi Adına Eşi NURİYE TUNAYLI DEEP PURPLE EFSANEVİ SOIİSTİ IAN GILLANSOLO KONSERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle