Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 Ccak 1992
Festimlde Borges'den uyarlanan "Güney'
ve *jfrabozucu"yu seyredeceğiz SANAT
kültürl3
31 ocak günü saat 16.00'da Uğur Tanyeli
"Modernizmin Sınırlan"nı anlatacak
TÖBANICta 3 ressam
• KültirServisi - TöbankSanat
Galeris'nde Hülya Botasun, Aytekin
Olgunsoy veZümrütY.Radau'nun
çahşmalanndan oluşan karma sergi 18
şubat ginüne kadar sürüyor. 1962
doğumtu genç sanatçı Hulya Botasun
halen Marmara Üniversitesi GSF'de
resim bölümünde yüksek lisans
eğitimini sürdürûyor. Fotoğraf:
Aytekin Olgunsoy'un tual ûzerine
kanşık teknikte bir çalışması.
Kadifekale'de sanat
• tZMİR(ANKA)- İzmir'intarihi
Kadifekalesi 50 milyar liralık harcama
ile restore edilerek kültür ve sanat
etkinlıklerine açılacak. Turing
tarafından yürütülecek çahştnalarla,
yüzyıllar önce Romahlara da ev
sahipliği yapmış olan Kadifekale'nin
surlan restore edilecek ve kale içinde
ağaçlandırma çalışmalanna hız
verilecek, buranın erozyon bölgesi
olması önlenecek. Turing, kalenin yeni
baştan dûzenlenmesi ve 1500 kişilik
anfi tiyatrp inşaatı için 50 milyar liralık
harcama yapılacağını hesaplarken
Izmir Belediyesi yetkilileri ise sorunun
çözümü için Kültür Bakanlığı'na
başvuracaklannı söylediler.
Taşkenfte Türicçe
• MOSKOVA(AA)- özbekistan'ın
başkenti Taşkenfte Türkiye'de
konuşulan fürkçeyi halka öğretmeyi
amaçlayan dil kurslannın da
dûzenleneceği Türk Kültür Merkezi
açıldı. Kültür Merkezi'nde
Erzurum'dan giden 35 yaşındaki
Recep Şerif adlı Türk vatandaşımn
verdiği Türkçe derslerinin büyük ilgi
görmesi üzerine, bu kurslann
yay gmlaştınlmasının ve Türkiye'den
yeni dil öğretmenlerinin çağnlmasının
planlandığı bildinldi. Kültür
Merkezi'nin açılışında konuşan halk
ozanı Şükriülah, özbeklerin kültür, dil
ve dinleri açısından Türklerle bir
olduklannı hatırlatarak, Türklerle
özbeklerin kardeş gibi yakın olmalan
gerektiğini söyledi. Kültür
Merkezi'nin başkanlığını yürüten
Ahıska Türklerinden ömer
Salmanoğlu da, merkezin
özbekistan'daki halkın manevi
gereksinmelerini tatmin edeceğini
kaydetti.
IRCICA-da konferans
• Kültür Servisi - İslam Tarih, Sanat
ve Kültür Araştırma Merkezi'nin
(IRCICA) geleneksel olarak her ayın I.
ve III. haftalan düzenlediği Cumartesi
Konferanslan 1 Şubat 1992 Cumartesi
günü saat 10.30'da Yıldız Sarayı-Çit
Kasn'nda Dr. Filiz Çağman'ın
" Ahmet Karahisari Kuran'ı Kerim'i
veTezhipleri" adlı konferansıyla
devam ediyor. Çağman,
konuşmasında Osmanlı Sarayı'ndaki
yazma Kuran'ı Kerim'lerin en
muhteşemi olarak nitelendirdiği
Ahmet Karahisari Kuran'ı Kerim'ini
masraf defterleri veçeşitli belgeler
ışığında anlatacak. Dr. Filiz Çağman
tarafından konferans sırasında bir dia
gösterisi de yapılacak. 1964yılında
îstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi ve İslam Sanatı
Bölümü'nden mezun oldu-
11. Uluslararası îstanbul Film Festivali 14 martta başhyor
Festivakle edebiyat uyarlamalarıKültör Servisi - 14-29 Mart 1992 tarih-
leri arasında düzenlenecek olan 11.
Uluslararası Îstanbul Film Festivali'nin
programında yer alan birbirinden farkh
bölümler, her tür izleyiciyi hoşnut ede-
cek ilginç yapıtlar içeriyor.
Sinemaseverlerin büyük ilgisini çeken,
festivalin geleneksel bölümlerinden
Edebiyattan Beyazperdeye, bir yıllık bir
aradan sonra tekrar festival programın-
da. Edebiyat yapıtlanndan sinemaya
aktanlan fılmlerin oluşturduğu bu bo-
lümde yer alacak filmler arasında, geçen
yıl Avrupa'nın En lyi Filmi seçilerek Fe-
lix Ödülü'nü alan Italyan yapımı "Porte
Aperte / Açık Kapılar", yine Felix Ödü-
lü için finale kalan beş filmden biri olan,
tsveçli yönetmen Suzanne Osten'in filmi
"Skyddsangeln / Koruyucu Melek",Ta-
vianni kardeşlerin Leo Tolstoy'un "Pe-
der Sergius"undan esinlenen son yapıt-
lan "II Sole Anche di Notte / Gece Gü-
neşi", 1990 "Prix de la Francophonie"
Edebiyat Ödülü'nü alan "Mendiants et
Orgueilleux / Dilenciler ve Mağrurlar"-
ın Mısır-Fransız ortak yapımı beyazper-
de uyarlaması ve Carlos Saura ile Jaime
Chavarri'nin Borges'in iki öyküsünden
yaptıklan "El Sur / Güney" ve "La Int-
rusa / Ara Bozucu" adlı filmler bulunu-
yor.
Festival programına bu sene katılan
yeni bir bölüm Gizemli Öyküler adını ta-
şıyor. Tunus, Yunanistan, Yugoslavya,
ısrail ve Avustralya sinemalarından bi-
rer örneğin sunulacağı bu bölümdeki
fılmlerin ortak teması doğaüstü güçler
ya da dogmatik inançlar. Izleyenleri, al-
gıladıklan dünyanın gerisindeki gerçek-
leri sorgulamaya yönlendirecek, alışık
olmadıklan evrenlerin kapılannı arala-
yacak bu filmler arasında Nacer Khe-
mir'in "Le Collier Perdu de la Colombe
/ Güvercinin Kaybolan Kolyesi", Panos
Kokkinopoulos'un "Simadia tis Nich-
tas / Gecenin Yaralan", Goran Paskal-
yeviç'in "Vrema Cuda < Mucizeler Za-
manı", Daniel VVaschman'ın "Hameu-
ad / Seçilmiş" ve Peter VVeir'in bu tür
filmler arasında klasikleşmiş yapıtı "Pic-
nic at Hanging Rock / Hanging Rock'ta
Piknik" yer alacak. 70'li yılların ortasın-
dan itibaren dünya sinemasında söz sa-
hibi genç bir sinemacılar kuşağı yetişti-
ren Avustralya'nın en özgün yönetmeni
Paul Cox, dört filmiyle festivale konuk
olacak.
1940 yılında Hollanda'da doğup,
1963'te Avustralya'ya göç eden Cox,
profesyonel fotoğrafçılık alanında isim
yapıp çeşitli kısa metraj filmlere imza
attıktan sonra ilk konulu filmini 1976
yılında gerçekleştirdi. 1981'de yaptığı ve
bu yıl adına adanan bölümde gösterile-
cek olan "Lonely Hearts / Yalnız Kalp-
ler"le dünya çapında üne kavuşan yö-
netmeni Türk izleyicileri dört yıl önce
Îstanbul Sinema Günleri'nde ilgi uyan-
dıran yapıtı "Vincent"la tanımıştı. Bu
yıl festivalde izlenebilecek Paul Cox
fılmleri arasında "Man of Flovvers / Çi-
çek Adam", "Golden Braid / Altın Saç
Orgüsü" ve "A Woman's Tale / Bir Ka-
dın Öyküsü" de var. Yalnızlık, yaşlılık,
iletişimsizlik ve cinsel saplantılar gibi
konulan acı-tatlı üslubuyla ele alarak
insan ruhunun hassas noktalanna deği-
nen Avustralyalı yönetmenin bu yıl fes-
tivalin "Altın Lale" jürisinde yer alması
da bekleniyor.
Benton'ın yönettiği Billy Bathgate 31 ocaktan itibaren gösterimde
Kural tanımaz gangsterlerKültür Servisi - Billy Bathgate...
1930'lar. ABD ekonomik bunalım
yıllannı yaşıyor. Doğu Bronxlu her
gencin düşü daha iyi bir yaşam.
Kendi kendine bir şeyler yapabil-
mek çok güç! Ama Bathgateli cesur
Billy bunu başaranlardan...
"Kramer Kramer'e Karşı" adlı
filmi Oscar ödülü'nü kazanan Ro-
bert Benton'ın yönettiği Billy Bath-
gate, 31 ocak gününden itibaren
gösterime girecek. Filmin başrol
yıldızı ise Nicole Kidman.
Filmin öyküsü 1988'lere uzanı-
yor. Senaryo E.L. Doctorow'un
aynı adlı best-seller kitabından
uyarlama. Yönetmen Benton, kitap
daha yayımlanmadan okuduğunda
bu öykünün filmini yönetmeye ka-
rar veriyor.
Ve oyuncu secimi... Yapımcı Arle-
ne Donovan,#
Dutch Schultz rolü
için iki Oscar ödüllü oyuncu Dustin
Hoffman'ın üzerinde duruyor. Ben-
ton da aynı düşüncede. Hoffman ve
Benton'ın Kramer Kramer'e Karşı
filmine dayanan bir dostluklan var.
Yönetmene göre Billy Bathgate'i
canlandıracak oyuncunun uygun
yaşta, kınlganlığı ve masumiyetıni
yansıtabilecek bir tipleme sunması
gerek. Sokaklarda büyüyen bu tip
için Loren Dean seçıliyor.
Drew Preston rolü için Nicole
Kidman, Bo Weinberg için ise Bruce
Willis'de karar kılınıyor. Ve Billy
Bathgate: Sokaklardan gelen, açık-
goz Billy, gangster Dutch Schultz-
un çetesine katılmayı düşlüyor. Billy
kendini gangsterlere kabul ettirme-
ye kararlı. Kısa sürede de kendini
kural tanımaz gangsterler arasında
buluyor. Parlak Bo Weinberg (Bru-
ce Willis) ve büyücü Otto Berlan
(Steven Hill) bunlardan sadece iki-
sı...
üenn-Billy Bathgate fılminin çekimlı
de 1930'lann New Yorku'nu, sokak-
lannı yeniden yaratmak kolay ol-
mamış. Bu işler çeşitli araştırmalan
gerektirmiş. New York Şehir Kütüp-
hanesi ve Müzesi'nde yapılan arşiv
çalışmalan ile o yıllara ait geniş bir
fotoğraf koleksiyonuna ulaşılmış.
Filmin gerçek mekânlarda çekilmesi
kararlaşünlınca modern New York
binalannın ön yüzleri 30'lu yıllann
özgün binalanna benzer şekilde kap-
lanmış. Dükkânlarvevitrinler baştan
başa degiştirilmiş.
Billy Bathgate'in oyuncu kadro-
sunda usta oyuncular var: Dutch
Schultz (Dustin Hoffmann), Drew
Preston (Nicole Kidman), Billy
Bathgate (Loren Dean), Bo Wein-
berg (Bruce Willis) ve Otto Berman
(Steven Hill). Robert Benton'ın yönettiği Billy Bathgate 1930'lann ABD'sinde cesur Billynin gangsterler arasındaki öyküsü.
Sanatta
modernizm
Kültür Servisi - Îstanbul Büyükşe-
hir Belediyesi Atatürk Kitaplığı,
Ocak-Mayıs 1992 tarihleri arasında
"Modernizm ve Sonrası" başlıklı bir
konferans dizisi gerçekleştirecek. Son
yıllarda gündemin önemli konuların-
dan birini oluşturan sanatta moder-
nizm olgusunu ve modernizme karşı
giderek gelişen muhalefet cephesi
post-modernizmi tüm boyutlanyla ir-
delemeyi amaçlayan konferanslar di-
zisi 10 konuşmadan oluşacak. Uzman-
lar mimarlıktan edebiyata, resimden
siyasal düşüncelere uzanan her alanda
modernizm ve post-modernizm sorun-
lannı tartışacaklar. İlk konuşmayı 31
Ocak 1992 cuma günü saat 16.00'da
Atatürk Kitaplığı Toplantı Salonu'n-
da Uğur Tanyeli yapacak. Modern
eylemin 20. yüzyılın başından bu yana
yaşadığı serüveni sanat, mimarhk ve
düşünce akımlan çerçevesinde ele ala-
cak olan Tanyeli'nin dialar eşliğinde
sunacağı konuşmanın başlığı "Moder-
nizmin Sınırlan."
Konferans dizisinin 14 Şubat 1992'-
de gerçekleştirilecek ikinci konuşması
Ferhat Kentel'in "Endüstri Toplumu
ve Modernizm"i olacak. Bunu 28 şu-
batta Afıfe Batur'un "Mimaride Mo-
dernizm", 13 martta Cevat Çapan'ın
"Edebiyatta Modernizm", 3 nisanda
Aykut KöksaPm "Post-Modernizm"|
17 nisanda Aydın Uğur'un "Siyasal
Düşüncede Post-Modernizm",. 1
mayısta Enis Batur'un "Edebiyatta
Post-Modernizm" ve 29 mayısta Jale
Erzen'in "Resimde Post-Modernizm"'
adlı konuşmalan izleyecek.
Estetik bir
serüven
Kültür Servisi - Doğal ve kültürel
mirası korumak amacıyla Avrupa
Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren
"Bizim Ülke / Patria Nostra Derneği"
nin etkinlikleri çerçevesinde ilk konuk
Amerikalı ünlü mimar Frank O.
Gehry olacak.
Gehry, 3 şubat pazartesi günü saat
17.30'da İTU Mimarhk Fakültesi'nde
bir konferans verecek. Gehry 1929
yılında Toronto'da doğdu. Öğrenime
University of Southern California'da
mimarhk öğrencisi olarak devam etti.
1956-1957 yıllan arasında Hanvard's
Graduate School of Design'da şehir
planlaması öğrenimi gördü.
Gehry, kritik ve dizayn eğitmeni
olarak ABD'deki çeşitli
üniversitelerde görev aldı.
ŞİMDİİKİ YORGANALANA/
ÜÇÖ ÜÜ
/
ÜÇÖNCÜSÜ HEDİYEMİZ
Uykunuza gereken özeni gösterin,
sağlıklı yorganı ucuza seçin!
ORIJINAL KIUS YORGAN1ARI
180x220 cm .... % 100 penye pamuk.... Saten kumaş.... Tamamen el dikişi....
ANADOLU Paatlama ve Tnaret Ltd. Ştı
Budcgn Işhanı 4,16, Gaaantep Tel: (85) 10 46 40
Adım, Soyadım, Adresim.
Şehir Adet
Yeşıl Gul Mavı Kırmızı Sarı Lacıven Bordo Lıla Pembe
Lutfen uç renk tşarerleytnız ^
Spanşlennız için. yandakı kuponu eksıkaz
olarak doldunıp.
ANADOLU PAZARLAMA VE TIC LTD ŞT!
Budeğn Sşharn 4 16. Gazıantq>
adresıne postalaymız
Yorganlarmız ve armağanlannız en geç bir av
içetısınde elınızde olacak şekilde PTT'den odemelı
olarak adresınıze gonderılecektır
BAYİLİKLER VERÎLECEKTİR.
M. Butterfly 28 ocaktan itibaren Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde
Karşınızda başka bir 6
M.Butterfly'
FATMA ORAN
Uluslararası basına konu olan bir ca-
susluk davasının haberlerinden esinle-
nerek Çinli-Amerikalı oyun yazan
David Henry Hwang tarafından ya-
zılan M.Butterfly, 28 ocakta Harbiye
Muhsin Ertuğrul Tîyatrosu'nda.
M. Butterfly, Çehov'dan Üç Kız-
kardeş, Gogol'den Müfettiş, Yaşar
Kemal'den Ağn Dağı Efsanesi, Sha-
kespeareden Kısasa Kısas, Nâzım
Hikrnet'ten Sabahat, Kafatası, Luna-
çarski'den Özgürlüğe Kavuşturulmuş
Don Kişot ve Mozart'tan Don Gio-
vanni operası gibi birçok ünlü yapıtı
tiyatromuza kazandıran Ali Taygun
tarafından yönetiliyor.
Puccini'nın Mösyö Butterfly ope-
rasına göndermelerle bezenen oyun,
şimdiki zamanda Paris'te bir cezae-
vinde geçıyor. 'Flashback'lerinin Bey-
cing'de 1960-70 yıllan arasmı ve Pa-
ris'te 1966'dan günümüze geçen sü-
reyi kapsadığı M.Butterfly'da Fransız
diplomat Rene Gallimard'ı Cüneyt
Türel, yirmi yıl boyunca Gallimard ta-
rafından kadın sanılan Çinli opera sa-
natçısı Song Liling'i ise Salıh Sankaya
canlandınyor.
1942'de Adana'da doğan Salih San-
kaya, Kent Oyunculan'nda on yıl,
Gazanfer Özcan Topluluğu'nda altı
ay rol aldıktan sonra on beş yıldır da
İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda çah-
şmalannı sürdürûyor. Biz Aşağıda
Imzası Olanlar. Bahar Noktası, Ağrı
Dağı Efsanesi, Ferhat ile Şirin, Bay
Hiç Sonsuzluk Kitabevi sanatçının
oynadığı oyunlardan bazılan...
Daha önce hiç kadın rolünde sahne-
ye çıkmadığını söyleyen Salih Sanka-
ya, bir erkeğin kadını kadın gibi' can-
landırmasının çok güç olduğunu söy-
lüyor. "Çünkü" diyor, Sankaya,
"Bana yabancı bir durum, tenime,
aklıma, davranışlarıma, her şeyime
yabancı. Karşı cinsten birini 'hisset-
mek' onun gibi olmak çok zor.
'Kadın" rolü oynamanın incelikleri-
ni öğrenebildiniz mi diye soruyorum
Sankaya'ya. Sormak kolay da cevap-
lamaya gelince iş biraz değişiyor tabii:
'Kadın'lığın özel bir havası, tarzı var
çünkü. Salih Sankaya da gerçekten
'kadın" olan, fazla 'dişi'leri izlemeye
onlar gibi davranmaya çalıştığını söy-
lüyor. Kadınlann kullandığı, bilinme-
yen bir dil var ya onu da öğrenmeye
çahşıyor; hani İcadınlar şöyle bir ba-
karlar ve o bakışla dokunmuş, ölçmüş
biçmiş olurlar ya her şeyi. Kadınhğın
'durum'lan konusunda kendisini,
oyunun yardımcı yönetmeni Tomris
Incer'in çahştırdığını, Tomris İncer ol-
masa bu rolün üstesinden gelemeyece-
ğini de sözlerine ekliyor Sankaya.
"Kadınlık zor. çok zor" diye söyle-
nerek provalara katılan Salih Sanka-
ya'dan sonra Cüneyt Türel ile konuş-
maya geliyor sıra.
Biraz da siz anlatır mısınız bana
kendi rolünüzle 'hamm' arkadaşınızı?
"Hanım arkadaş, hamm hanımcık
rolünü sürdürürken birden fınalde
başka bir sürprizle karşılaşıyor.
Hanım 'erkek' oluyor, ben 'hamm'
arkadaşa dönüşüyorum.
İyi de yirmi yıl boyunca kadın
sandığınız birinin sonunda erkek
çıkması aldatılmışlık duygusu
uyandırmıyor mu sizde?
"Aldatılmışlık duygusuna kapıl-
maktan çok kendimin ahmak oldu-
ğumu anlamanın getirdiği bir iç acısı
bu. Aldatma ve aldanmadan çok ken-
di kurduğu dünyanın 'mizah' tuza"ğı-
na düşmesinin getirdiği burukluğu
yaşıyor; yani deyim yerindeyse cinsel-
lik açısından bir ahmak olduğunu en
sonunda anlıyor adam; yarattığı
Doğu dünyasından da vazgeçmiyor ve
sonunda da söylüyor."
Ne diyor?
"En sonunda kadınımı buldum
ben" diyor, "o da benim, Butterfly
olan benim" demeye getiriyor işi. Ya-
zann oyunuyla ilgili söylediği bir söz
var, o bence çok anlamlı. "Çağımız-
da" diyor David Henry Hwang, "önce
uluslararası ilişkilerdeki düzgünlüğü,
ardından da insanlararası ilişkiyi özel-
likle de 'aşk' iüşkisini sağlayabilmek,
büyük kahramanlıklar istiyor." Bu
oyun o kahramanlığı yapmaya niyet-
lenmiş bir adamın, Gallimard'ın kah-
ramanhk çabasının olumlu sonuca
ulaşacak noktaya gelmişken tam anla-
mıyla tepetaklak olmasının bir traje-
disi aslında."
Finale kadar kadının aslında bir er-
kek olduğunu bilmiyorsunuz değil mi?
"Işin başından beri biliyorum er-
kek; ama bir 'anlatan'ım ben oyunda.
Oyunu anlatırken yaşayarak aktarır-
ken 'erkek' olduğunu bilmiyorum.
Biraz kanşık bir durum, ama oyun
hep geri dönüşlerle anlatıldığı için bü-
yük bir sürpriz söz konusu değil. Söz
konusu olan böyle bir şeyin olabılirli-
ği. Yunus'un dediği gibi "Aşk gelecek,
cümle dertler bitecek." Bu adamın da
'aşk ı gelmiş, mesele bu. Gördüğü ilk
obje de Doğu imajlanyla yüklü ka-
fasının tam çakışabileceği bir aşk iliş-
kisine dönüşmüş ve onun kadın mı, er-
kek mi olduğuna pek aldırmadan he-
men kadınlığını kabul edip aşkını sun-
makta hiç tereddüt etmemiş. Bence
kahramanlık budur."
Bu- ilişkidc nasıl oluyor da Galli-
mard cinsel ilişkiler içinde olduğu hal-
de Liling'in erkek olduğunu anlamı-
yor?
"O da bir 'büyü.' Cevabını da ancak
seyirci oyuna geldiği zaman alacak."