27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 Ccak 1992 Festimlde Borges'den uyarlanan "Güney' ve *jfrabozucu"yu seyredeceğiz SANAT kültürl3 31 ocak günü saat 16.00'da Uğur Tanyeli "Modernizmin Sınırlan"nı anlatacak TÖBANICta 3 ressam • KültirServisi - TöbankSanat Galeris'nde Hülya Botasun, Aytekin Olgunsoy veZümrütY.Radau'nun çahşmalanndan oluşan karma sergi 18 şubat ginüne kadar sürüyor. 1962 doğumtu genç sanatçı Hulya Botasun halen Marmara Üniversitesi GSF'de resim bölümünde yüksek lisans eğitimini sürdürûyor. Fotoğraf: Aytekin Olgunsoy'un tual ûzerine kanşık teknikte bir çalışması. Kadifekale'de sanat • tZMİR(ANKA)- İzmir'intarihi Kadifekalesi 50 milyar liralık harcama ile restore edilerek kültür ve sanat etkinlıklerine açılacak. Turing tarafından yürütülecek çahştnalarla, yüzyıllar önce Romahlara da ev sahipliği yapmış olan Kadifekale'nin surlan restore edilecek ve kale içinde ağaçlandırma çalışmalanna hız verilecek, buranın erozyon bölgesi olması önlenecek. Turing, kalenin yeni baştan dûzenlenmesi ve 1500 kişilik anfi tiyatrp inşaatı için 50 milyar liralık harcama yapılacağını hesaplarken Izmir Belediyesi yetkilileri ise sorunun çözümü için Kültür Bakanlığı'na başvuracaklannı söylediler. Taşkenfte Türicçe • MOSKOVA(AA)- özbekistan'ın başkenti Taşkenfte Türkiye'de konuşulan fürkçeyi halka öğretmeyi amaçlayan dil kurslannın da dûzenleneceği Türk Kültür Merkezi açıldı. Kültür Merkezi'nde Erzurum'dan giden 35 yaşındaki Recep Şerif adlı Türk vatandaşımn verdiği Türkçe derslerinin büyük ilgi görmesi üzerine, bu kurslann yay gmlaştınlmasının ve Türkiye'den yeni dil öğretmenlerinin çağnlmasının planlandığı bildinldi. Kültür Merkezi'nin açılışında konuşan halk ozanı Şükriülah, özbeklerin kültür, dil ve dinleri açısından Türklerle bir olduklannı hatırlatarak, Türklerle özbeklerin kardeş gibi yakın olmalan gerektiğini söyledi. Kültür Merkezi'nin başkanlığını yürüten Ahıska Türklerinden ömer Salmanoğlu da, merkezin özbekistan'daki halkın manevi gereksinmelerini tatmin edeceğini kaydetti. IRCICA-da konferans • Kültür Servisi - İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin (IRCICA) geleneksel olarak her ayın I. ve III. haftalan düzenlediği Cumartesi Konferanslan 1 Şubat 1992 Cumartesi günü saat 10.30'da Yıldız Sarayı-Çit Kasn'nda Dr. Filiz Çağman'ın " Ahmet Karahisari Kuran'ı Kerim'i veTezhipleri" adlı konferansıyla devam ediyor. Çağman, konuşmasında Osmanlı Sarayı'ndaki yazma Kuran'ı Kerim'lerin en muhteşemi olarak nitelendirdiği Ahmet Karahisari Kuran'ı Kerim'ini masraf defterleri veçeşitli belgeler ışığında anlatacak. Dr. Filiz Çağman tarafından konferans sırasında bir dia gösterisi de yapılacak. 1964yılında îstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve İslam Sanatı Bölümü'nden mezun oldu- 11. Uluslararası îstanbul Film Festivali 14 martta başhyor Festivakle edebiyat uyarlamalarıKültör Servisi - 14-29 Mart 1992 tarih- leri arasında düzenlenecek olan 11. Uluslararası Îstanbul Film Festivali'nin programında yer alan birbirinden farkh bölümler, her tür izleyiciyi hoşnut ede- cek ilginç yapıtlar içeriyor. Sinemaseverlerin büyük ilgisini çeken, festivalin geleneksel bölümlerinden Edebiyattan Beyazperdeye, bir yıllık bir aradan sonra tekrar festival programın- da. Edebiyat yapıtlanndan sinemaya aktanlan fılmlerin oluşturduğu bu bo- lümde yer alacak filmler arasında, geçen yıl Avrupa'nın En lyi Filmi seçilerek Fe- lix Ödülü'nü alan Italyan yapımı "Porte Aperte / Açık Kapılar", yine Felix Ödü- lü için finale kalan beş filmden biri olan, tsveçli yönetmen Suzanne Osten'in filmi "Skyddsangeln / Koruyucu Melek",Ta- vianni kardeşlerin Leo Tolstoy'un "Pe- der Sergius"undan esinlenen son yapıt- lan "II Sole Anche di Notte / Gece Gü- neşi", 1990 "Prix de la Francophonie" Edebiyat Ödülü'nü alan "Mendiants et Orgueilleux / Dilenciler ve Mağrurlar"- ın Mısır-Fransız ortak yapımı beyazper- de uyarlaması ve Carlos Saura ile Jaime Chavarri'nin Borges'in iki öyküsünden yaptıklan "El Sur / Güney" ve "La Int- rusa / Ara Bozucu" adlı filmler bulunu- yor. Festival programına bu sene katılan yeni bir bölüm Gizemli Öyküler adını ta- şıyor. Tunus, Yunanistan, Yugoslavya, ısrail ve Avustralya sinemalarından bi- rer örneğin sunulacağı bu bölümdeki fılmlerin ortak teması doğaüstü güçler ya da dogmatik inançlar. Izleyenleri, al- gıladıklan dünyanın gerisindeki gerçek- leri sorgulamaya yönlendirecek, alışık olmadıklan evrenlerin kapılannı arala- yacak bu filmler arasında Nacer Khe- mir'in "Le Collier Perdu de la Colombe / Güvercinin Kaybolan Kolyesi", Panos Kokkinopoulos'un "Simadia tis Nich- tas / Gecenin Yaralan", Goran Paskal- yeviç'in "Vrema Cuda < Mucizeler Za- manı", Daniel VVaschman'ın "Hameu- ad / Seçilmiş" ve Peter VVeir'in bu tür filmler arasında klasikleşmiş yapıtı "Pic- nic at Hanging Rock / Hanging Rock'ta Piknik" yer alacak. 70'li yılların ortasın- dan itibaren dünya sinemasında söz sa- hibi genç bir sinemacılar kuşağı yetişti- ren Avustralya'nın en özgün yönetmeni Paul Cox, dört filmiyle festivale konuk olacak. 1940 yılında Hollanda'da doğup, 1963'te Avustralya'ya göç eden Cox, profesyonel fotoğrafçılık alanında isim yapıp çeşitli kısa metraj filmlere imza attıktan sonra ilk konulu filmini 1976 yılında gerçekleştirdi. 1981'de yaptığı ve bu yıl adına adanan bölümde gösterile- cek olan "Lonely Hearts / Yalnız Kalp- ler"le dünya çapında üne kavuşan yö- netmeni Türk izleyicileri dört yıl önce Îstanbul Sinema Günleri'nde ilgi uyan- dıran yapıtı "Vincent"la tanımıştı. Bu yıl festivalde izlenebilecek Paul Cox fılmleri arasında "Man of Flovvers / Çi- çek Adam", "Golden Braid / Altın Saç Orgüsü" ve "A Woman's Tale / Bir Ka- dın Öyküsü" de var. Yalnızlık, yaşlılık, iletişimsizlik ve cinsel saplantılar gibi konulan acı-tatlı üslubuyla ele alarak insan ruhunun hassas noktalanna deği- nen Avustralyalı yönetmenin bu yıl fes- tivalin "Altın Lale" jürisinde yer alması da bekleniyor. Benton'ın yönettiği Billy Bathgate 31 ocaktan itibaren gösterimde Kural tanımaz gangsterlerKültür Servisi - Billy Bathgate... 1930'lar. ABD ekonomik bunalım yıllannı yaşıyor. Doğu Bronxlu her gencin düşü daha iyi bir yaşam. Kendi kendine bir şeyler yapabil- mek çok güç! Ama Bathgateli cesur Billy bunu başaranlardan... "Kramer Kramer'e Karşı" adlı filmi Oscar ödülü'nü kazanan Ro- bert Benton'ın yönettiği Billy Bath- gate, 31 ocak gününden itibaren gösterime girecek. Filmin başrol yıldızı ise Nicole Kidman. Filmin öyküsü 1988'lere uzanı- yor. Senaryo E.L. Doctorow'un aynı adlı best-seller kitabından uyarlama. Yönetmen Benton, kitap daha yayımlanmadan okuduğunda bu öykünün filmini yönetmeye ka- rar veriyor. Ve oyuncu secimi... Yapımcı Arle- ne Donovan,# Dutch Schultz rolü için iki Oscar ödüllü oyuncu Dustin Hoffman'ın üzerinde duruyor. Ben- ton da aynı düşüncede. Hoffman ve Benton'ın Kramer Kramer'e Karşı filmine dayanan bir dostluklan var. Yönetmene göre Billy Bathgate'i canlandıracak oyuncunun uygun yaşta, kınlganlığı ve masumiyetıni yansıtabilecek bir tipleme sunması gerek. Sokaklarda büyüyen bu tip için Loren Dean seçıliyor. Drew Preston rolü için Nicole Kidman, Bo Weinberg için ise Bruce Willis'de karar kılınıyor. Ve Billy Bathgate: Sokaklardan gelen, açık- goz Billy, gangster Dutch Schultz- un çetesine katılmayı düşlüyor. Billy kendini gangsterlere kabul ettirme- ye kararlı. Kısa sürede de kendini kural tanımaz gangsterler arasında buluyor. Parlak Bo Weinberg (Bru- ce Willis) ve büyücü Otto Berlan (Steven Hill) bunlardan sadece iki- sı... üenn-Billy Bathgate fılminin çekimlı de 1930'lann New Yorku'nu, sokak- lannı yeniden yaratmak kolay ol- mamış. Bu işler çeşitli araştırmalan gerektirmiş. New York Şehir Kütüp- hanesi ve Müzesi'nde yapılan arşiv çalışmalan ile o yıllara ait geniş bir fotoğraf koleksiyonuna ulaşılmış. Filmin gerçek mekânlarda çekilmesi kararlaşünlınca modern New York binalannın ön yüzleri 30'lu yıllann özgün binalanna benzer şekilde kap- lanmış. Dükkânlarvevitrinler baştan başa degiştirilmiş. Billy Bathgate'in oyuncu kadro- sunda usta oyuncular var: Dutch Schultz (Dustin Hoffmann), Drew Preston (Nicole Kidman), Billy Bathgate (Loren Dean), Bo Wein- berg (Bruce Willis) ve Otto Berman (Steven Hill). Robert Benton'ın yönettiği Billy Bathgate 1930'lann ABD'sinde cesur Billynin gangsterler arasındaki öyküsü. Sanatta modernizm Kültür Servisi - Îstanbul Büyükşe- hir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Ocak-Mayıs 1992 tarihleri arasında "Modernizm ve Sonrası" başlıklı bir konferans dizisi gerçekleştirecek. Son yıllarda gündemin önemli konuların- dan birini oluşturan sanatta moder- nizm olgusunu ve modernizme karşı giderek gelişen muhalefet cephesi post-modernizmi tüm boyutlanyla ir- delemeyi amaçlayan konferanslar di- zisi 10 konuşmadan oluşacak. Uzman- lar mimarlıktan edebiyata, resimden siyasal düşüncelere uzanan her alanda modernizm ve post-modernizm sorun- lannı tartışacaklar. İlk konuşmayı 31 Ocak 1992 cuma günü saat 16.00'da Atatürk Kitaplığı Toplantı Salonu'n- da Uğur Tanyeli yapacak. Modern eylemin 20. yüzyılın başından bu yana yaşadığı serüveni sanat, mimarhk ve düşünce akımlan çerçevesinde ele ala- cak olan Tanyeli'nin dialar eşliğinde sunacağı konuşmanın başlığı "Moder- nizmin Sınırlan." Konferans dizisinin 14 Şubat 1992'- de gerçekleştirilecek ikinci konuşması Ferhat Kentel'in "Endüstri Toplumu ve Modernizm"i olacak. Bunu 28 şu- batta Afıfe Batur'un "Mimaride Mo- dernizm", 13 martta Cevat Çapan'ın "Edebiyatta Modernizm", 3 nisanda Aykut KöksaPm "Post-Modernizm"| 17 nisanda Aydın Uğur'un "Siyasal Düşüncede Post-Modernizm",. 1 mayısta Enis Batur'un "Edebiyatta Post-Modernizm" ve 29 mayısta Jale Erzen'in "Resimde Post-Modernizm"' adlı konuşmalan izleyecek. Estetik bir serüven Kültür Servisi - Doğal ve kültürel mirası korumak amacıyla Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren "Bizim Ülke / Patria Nostra Derneği" nin etkinlikleri çerçevesinde ilk konuk Amerikalı ünlü mimar Frank O. Gehry olacak. Gehry, 3 şubat pazartesi günü saat 17.30'da İTU Mimarhk Fakültesi'nde bir konferans verecek. Gehry 1929 yılında Toronto'da doğdu. Öğrenime University of Southern California'da mimarhk öğrencisi olarak devam etti. 1956-1957 yıllan arasında Hanvard's Graduate School of Design'da şehir planlaması öğrenimi gördü. Gehry, kritik ve dizayn eğitmeni olarak ABD'deki çeşitli üniversitelerde görev aldı. ŞİMDİİKİ YORGANALANA/ ÜÇÖ ÜÜ / ÜÇÖNCÜSÜ HEDİYEMİZ Uykunuza gereken özeni gösterin, sağlıklı yorganı ucuza seçin! ORIJINAL KIUS YORGAN1ARI 180x220 cm .... % 100 penye pamuk.... Saten kumaş.... Tamamen el dikişi.... ANADOLU Paatlama ve Tnaret Ltd. Ştı Budcgn Işhanı 4,16, Gaaantep Tel: (85) 10 46 40 Adım, Soyadım, Adresim. Şehir Adet Yeşıl Gul Mavı Kırmızı Sarı Lacıven Bordo Lıla Pembe Lutfen uç renk tşarerleytnız ^ Spanşlennız için. yandakı kuponu eksıkaz olarak doldunıp. ANADOLU PAZARLAMA VE TIC LTD ŞT! Budeğn Sşharn 4 16. Gazıantq> adresıne postalaymız Yorganlarmız ve armağanlannız en geç bir av içetısınde elınızde olacak şekilde PTT'den odemelı olarak adresınıze gonderılecektır BAYİLİKLER VERÎLECEKTİR. M. Butterfly 28 ocaktan itibaren Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Karşınızda başka bir 6 M.Butterfly' FATMA ORAN Uluslararası basına konu olan bir ca- susluk davasının haberlerinden esinle- nerek Çinli-Amerikalı oyun yazan David Henry Hwang tarafından ya- zılan M.Butterfly, 28 ocakta Harbiye Muhsin Ertuğrul Tîyatrosu'nda. M. Butterfly, Çehov'dan Üç Kız- kardeş, Gogol'den Müfettiş, Yaşar Kemal'den Ağn Dağı Efsanesi, Sha- kespeareden Kısasa Kısas, Nâzım Hikrnet'ten Sabahat, Kafatası, Luna- çarski'den Özgürlüğe Kavuşturulmuş Don Kişot ve Mozart'tan Don Gio- vanni operası gibi birçok ünlü yapıtı tiyatromuza kazandıran Ali Taygun tarafından yönetiliyor. Puccini'nın Mösyö Butterfly ope- rasına göndermelerle bezenen oyun, şimdiki zamanda Paris'te bir cezae- vinde geçıyor. 'Flashback'lerinin Bey- cing'de 1960-70 yıllan arasmı ve Pa- ris'te 1966'dan günümüze geçen sü- reyi kapsadığı M.Butterfly'da Fransız diplomat Rene Gallimard'ı Cüneyt Türel, yirmi yıl boyunca Gallimard ta- rafından kadın sanılan Çinli opera sa- natçısı Song Liling'i ise Salıh Sankaya canlandınyor. 1942'de Adana'da doğan Salih San- kaya, Kent Oyunculan'nda on yıl, Gazanfer Özcan Topluluğu'nda altı ay rol aldıktan sonra on beş yıldır da İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda çah- şmalannı sürdürûyor. Biz Aşağıda Imzası Olanlar. Bahar Noktası, Ağrı Dağı Efsanesi, Ferhat ile Şirin, Bay Hiç Sonsuzluk Kitabevi sanatçının oynadığı oyunlardan bazılan... Daha önce hiç kadın rolünde sahne- ye çıkmadığını söyleyen Salih Sanka- ya, bir erkeğin kadını kadın gibi' can- landırmasının çok güç olduğunu söy- lüyor. "Çünkü" diyor, Sankaya, "Bana yabancı bir durum, tenime, aklıma, davranışlarıma, her şeyime yabancı. Karşı cinsten birini 'hisset- mek' onun gibi olmak çok zor. 'Kadın" rolü oynamanın incelikleri- ni öğrenebildiniz mi diye soruyorum Sankaya'ya. Sormak kolay da cevap- lamaya gelince iş biraz değişiyor tabii: 'Kadın'lığın özel bir havası, tarzı var çünkü. Salih Sankaya da gerçekten 'kadın" olan, fazla 'dişi'leri izlemeye onlar gibi davranmaya çalıştığını söy- lüyor. Kadınlann kullandığı, bilinme- yen bir dil var ya onu da öğrenmeye çahşıyor; hani İcadınlar şöyle bir ba- karlar ve o bakışla dokunmuş, ölçmüş biçmiş olurlar ya her şeyi. Kadınhğın 'durum'lan konusunda kendisini, oyunun yardımcı yönetmeni Tomris Incer'in çahştırdığını, Tomris İncer ol- masa bu rolün üstesinden gelemeyece- ğini de sözlerine ekliyor Sankaya. "Kadınlık zor. çok zor" diye söyle- nerek provalara katılan Salih Sanka- ya'dan sonra Cüneyt Türel ile konuş- maya geliyor sıra. Biraz da siz anlatır mısınız bana kendi rolünüzle 'hamm' arkadaşınızı? "Hanım arkadaş, hamm hanımcık rolünü sürdürürken birden fınalde başka bir sürprizle karşılaşıyor. Hanım 'erkek' oluyor, ben 'hamm' arkadaşa dönüşüyorum. İyi de yirmi yıl boyunca kadın sandığınız birinin sonunda erkek çıkması aldatılmışlık duygusu uyandırmıyor mu sizde? "Aldatılmışlık duygusuna kapıl- maktan çok kendimin ahmak oldu- ğumu anlamanın getirdiği bir iç acısı bu. Aldatma ve aldanmadan çok ken- di kurduğu dünyanın 'mizah' tuza"ğı- na düşmesinin getirdiği burukluğu yaşıyor; yani deyim yerindeyse cinsel- lik açısından bir ahmak olduğunu en sonunda anlıyor adam; yarattığı Doğu dünyasından da vazgeçmiyor ve sonunda da söylüyor." Ne diyor? "En sonunda kadınımı buldum ben" diyor, "o da benim, Butterfly olan benim" demeye getiriyor işi. Ya- zann oyunuyla ilgili söylediği bir söz var, o bence çok anlamlı. "Çağımız- da" diyor David Henry Hwang, "önce uluslararası ilişkilerdeki düzgünlüğü, ardından da insanlararası ilişkiyi özel- likle de 'aşk' iüşkisini sağlayabilmek, büyük kahramanlıklar istiyor." Bu oyun o kahramanlığı yapmaya niyet- lenmiş bir adamın, Gallimard'ın kah- ramanhk çabasının olumlu sonuca ulaşacak noktaya gelmişken tam anla- mıyla tepetaklak olmasının bir traje- disi aslında." Finale kadar kadının aslında bir er- kek olduğunu bilmiyorsunuz değil mi? "Işin başından beri biliyorum er- kek; ama bir 'anlatan'ım ben oyunda. Oyunu anlatırken yaşayarak aktarır- ken 'erkek' olduğunu bilmiyorum. Biraz kanşık bir durum, ama oyun hep geri dönüşlerle anlatıldığı için bü- yük bir sürpriz söz konusu değil. Söz konusu olan böyle bir şeyin olabılirli- ği. Yunus'un dediği gibi "Aşk gelecek, cümle dertler bitecek." Bu adamın da 'aşk ı gelmiş, mesele bu. Gördüğü ilk obje de Doğu imajlanyla yüklü ka- fasının tam çakışabileceği bir aşk iliş- kisine dönüşmüş ve onun kadın mı, er- kek mi olduğuna pek aldırmadan he- men kadınlığını kabul edip aşkını sun- makta hiç tereddüt etmemiş. Bence kahramanlık budur." Bu- ilişkidc nasıl oluyor da Galli- mard cinsel ilişkiler içinde olduğu hal- de Liling'in erkek olduğunu anlamı- yor? "O da bir 'büyü.' Cevabını da ancak seyirci oyuna geldiği zaman alacak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle