18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haberler 2 Cumhuriyet 26Ocakl992 Cumhuriyet'te yeni görüntü Bugün okuyuculanmızın karşısına yeni bir sunuş, yeni bir mizanpajla çıkıyoruz. Cumhuriyet, klasik siyah-beyaz tarzını sürdürüyor, ancak vitrindebazı değişikliklervar. Haberlerin sunuşu şimdi daha sade, gazetenin tüm görüntüsü daha zevkli olacak. 1. SİyfS Günün en önemli haberleri birinci sayfamızda yeralacak. Tek fotoğraf ve sansasyondan kaçınan sade sunuşla, ilk bakışta kavranabilen çağdaş bir görsellik 1. sayfanın kimliğini oluşturacak. Son sütunda yeralan köşede iç sayfalara bir pencere açıyoruz. Diğer sayfalan açmadan önce burada yapacağınız kısa bir gezinti, gazetedeki günün önemli haberleri hakkında bir fikir verebilecek. Bu bölümün en altında yeralacak "Kulis" köşesi sivri, ama sevimli diliyle politika, ekonomi, kültür, spor dün yasında fısıltı halinde söylenenleri gazete sayfasına taşıyacak. Hasan Cemal her zamanki yerinde günlük yazılannı sürdürecek. Tan Oral gülümseyen çizgileriyle size 'günaydın' diyecek. 2. Siyfd Bu sayfamızı habere açıyoruz. Genç, dinamik, insancıl haberler. Bir haberin öyküsü ya da yurtiçi veya yurtdışından sıcak ve değişik bir konu. Haftada iki gün, Okay Gönensin bu sayfadaki yazılannı sürdürecek. 3. SSyfl Güncel haberlerimizin vazgeçilmez sayfası. Günün önemli haberleri, birinci sayfada yer bulamadıkları zaman bu sayfada yeralacaklar. Osman Ulagay haftada 5 gün yazılanna devam edecek. 4-5. $3yfJİ3r Politika bu sayfalann temeldireğı. Yalnızcademeçveya görüşler değil politika dünyasının renkli perde arkası ve kulisleri de bu sayfaya yansıyacak. Parlamento haberleri sayfanın renkli köşelerinden olacak. Türker Alkan haftada 4, Ahmet Tan haber trafığinin yoğunluğuna göre haftada 5-7 gün Ankara'nın politik esintilerini aktaracak. 6. SSyf1 Para raporu. Endeksler, kulisler, haberler, grafikler. Piyasanın sondurumu. Finans dünyasının nabzını Abdurrahman Yıldırım'ın yönetimindeki bu sayfada izleyebilirsiniz. Bu sayfa yerinipazarlan, pazarkonuklannaterk edecek. 7. SSyfl Ekonomi. Güncel haberler ve ekonomi alanında değişik kesimlerde yaşanan gelişmeler yine bu sayfada. MeralTamer "Tüketici Gözüyle"ve "EkonomiKulisi" köşclerini sürdürüyor. 8-9. Sayfllar Kent-yaşam. İstanbul'da yaşayanlar için bir kent rehberı. Haberlerin dışında o gün kentte düzenlenen çeşitli etkinlikler ile zorunlu telefonlar, nöbetçi eczaneler, şikâyet mektuplan bu sayfanın demirbaşlan arasında. "Seyyahın Notlan" ve diğer yeni köşeler ile Atillâ Dorsay'ın "Metropol" yazılan sizebu büyük kentin soluğunu duyuracak. 10-11. «jyfalai 1 Dünyadan haberler. Yalnız politika değil, çeşitli alanlarda dünyanın dört bir köşesinde meydana gelen tüm olaylan bu sayfalarımızda izleyeceksiniz. 12. S3yf3 Ekran. Televizyon sayfasının üst bölümünde okuyuculanmız için seçtiğimiz TV programları yeralacak. İçerikler daha aynntılı vedolgun verilecek. 13. SayfS Sanat, kültür. Atillâ Dorsay'ın sinema yazıları, sanat çizelgesi vb. ile bu sayfa ana düzenini sürdürüyor. haber çeşidi artıyor. 14. Sayfa Görüşler sayfası. tki üst köşede haftada 1 -3 arasında yazı yazan tüm yazarlar. Ortada iki değişik yazardan her gün iki yazı. Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan ve Selçuk Demirel karikatürleriyle bu sayfanın zenginliğine bir tebessüm katacaklar. Kısaca "Okurlardan" köşesi değişik tartışmalara ayna tutabilecek. "60-30 Yıl Önce Cumhuriyet" ve Mümtaz Arıkan'ın "Tarihte Bugün" köşeleri yeni biçimleriyle yine sizlerle olacak. Bu sayfada dönüşümlü olarak yeralacak gazetemizin eski ve yeni yazarları zengin bir kadro oluşturuyor: Mehmed Kemal, Müşerref Hekimoğlu, Şahin Alpay, Haluk Şahin. Murat Belge. Adalet Ağaoğlu, Nazlı Eray. Ahmet Taner Kışlalı, Hüseyin Baş, Bülent Tanör ve Yağmur Atsız. Yine aynı sayfada cumartesi günleri Cahit Tanyol ile Necati Cumalı 15 günde b,ir yazılannı sürdürecekler. 15. Sayfa Bantlar yerli yerinde. Behiç Ak, Piyale Madra, Necdet Şen, Kâmil Masaracı ve Nuray Çiftçi. Aynca Garfıeld ve Blackie V/hite'ın serüvenleri devam edecek. Yanda Gani Müjde. Ahmet Taner Kışlalı, Celal Üster-Onat Kutlar, Hüseyin Baş'ın köşeleri ve Insanlar devam edecek. Yeni projeler şubat ayı içinde devreyegirecek. 1B-17. Sayfalar Spor şimdi daha zengin. Yalnızca futbol değil, bütün amatör dallarda haber ve ycrumlarıy la spor dünyası Cumhuriyet'te en geniş biçimde yeralacak. Abdülkadir Yücelman'ın ••Haftalık"ı sürecek. 18. Sayfa Hava durumunu artık daha aynntılı ve zengin bir harita ve yorumu ile izleyeceksiniz. Sedat Yaşayan'ın günlük bulmacası, Fikret Dağhoğlu'nun iddialı at yanşı tahminleri de bu sayfada. 19. Sayfa Haberlerin devamı ve kısa haberler bu sayfada da bulunacak. 20. Sayfa Arka sayfa her zamanki yumuşak, farklı çizgisini sürdürecek. B ir kedinin sırtını okşamaya başlamışsanız, artık dura- mazsınız... Bu sözü Polonyalı yazar Gombrovvitz sık sık değişik durumlar için kullanıyor. Bu söz hem SHP'nin- durumunu hem de Erdal İnönü ve Deniz Baykal'ın dururn- larını anlamakta kullanılabilir. SHP, Erdal İnönü'nün vurguladığı gibi "ilk kez iktidar olmuştur". Ya da iktidara kıyısından sıkışmış- tır. Gelecek seçimlere kadar da bu iktidar olanağını kullanarak hal- ka yeniden güven vermeye çalışmak dışında alternatifi kalmamıştır. Bugün üç basit olasılıktan biri gerçekleşecek. Erdal inönü ka- zanır ve yönetimde de kendisini rahatlatacak bir çoğunluk alırsa Deniz Baykal'ın ebedi adaylığı artık sona ermek ve "Baykalcılık" diye bir gruplaşma yok olmak zorundadır. SHP'ye dınamizm ka- zandıracak ortam ancak, bunun ardından ortaya çıkabilir. Parti- nin dinamizm kaybından ve üst üste alınan seçim başarısızlıkla- rından sonra Erdal İnönü de en azından yönetimde bazı yenilen- meleri gerçekleştirmek zorunda kalabilir. Yine de bu olasılıkta en çok rahatlayan Başbakan Demirel olacaktır. Ikinci olasılık Erdal İnönü'nün az farkla genel başkan olması, ama parti yönetiminin, yönetimı güçleştiren bir karmadan oluş- ması. Bu durumda ne SHP'nin içi durulabilecek ne de halka yeni mesajlar iletme ortamı oluşabilecektir. Üçüncü olasılık ise Deniz Baykal'ın parti yönetimine gelmesi. UZAKYAKIN OKAY GONENSIN Kedinin Sırtı SHP'nin içindeki gayrimemnun kitlenin büyümesi Baykal'ı parti içi iktidara en yakın noktaya getirmiş gibi duruyor. Daha önce Er- dal İnönü'ye destek veren Yenilikçi gruptaki bölünme de Baykal 1 ın şansını kurultay arifesinde arttırmış görünüyor. Baykal kazanırsa ilk görünür sonuç Erdal İnönü'nün hükümet- teki görevinı de bırakmak zorunda olması. Eğer İnönü kurultay sonucuna göre başbakan yardımcılığını da bırakırsa diğer SHP'Iİ bakanların da onu ızlemesi kaçınılmaz olacak. Hükümetin kurul- ma aşamasında Erdal inönü'ye parti içinden yöneltilen eleştiri, koalisyonda görev alacak SHP'li bakanlan fazla yakın çevreden seçmış olmasıydı. SHP'li bakanların hükümetten avrılmaları, verlerine veni yöne- tımce belirlenecek olanların atanması Demirel'i bir ölçüde sıkın- tıya sokabilir. Ama Demirel bütün gücüyle uyguladığı yumuşat- ma yöntemleriyle bunun çok doğal bir değişim olduğunu söyle- yecek ve herhangı bir sorun görüntüsü vermemeye özen göste- recek. Peki Baykal yönetimı yeni bakanları nasıl seçecek? En do- ğal sonuç yıllardır parti yönetimini almak için uğraşan bu grubun bir anda hem partide hem ülkede iktidar olanağını eline geçirin- ce fazla incelikli ya da özverili davranmamasıdır. Kurultayda inönü'yü yenebilirse Baykal'ın sürat yapmasını ka- muoyu doğal karşılayacaktır. Ancak Baykal'ın sorunu daha uzun vadede kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. Baykal, İsmail Cem 1 in de desteğiyle SHP'nin bugünkü yönetimini ve yapısını kıyası- ya eleştırmiş, lime lime etmiştir. Parti kadroları, sempatizanları ve SHP'ye oy vermiş ya da verebilecek herkesin beklentileri olağa- nüstü çoğalmıştır. 1960'lardan bu yana sosyal demokrasinin te- kelinde olan hedefler, sloganlar artık herkesin ağzına dağtlmıştır. Baykal yönetimindeki SHP'de hızlı canlanma beklentisinı bugün- kü muhalefet yaratmıştır. Eğer yönetimi alınca hızlı bir canlanma gerçekleştiremez, Ankara'nın dar kulislerinde ve hükümet ortağı olanakları içine sıkışarak politika yaparsa SHP'nin küçülme sü- recini hızlandırır. Kedinin sırtını okşamayı ne İnönü bırakabilir ne de seçilirse Bay- kal. Otel eşyası koleksiyoncuları işbaşında METtN HAKYERt - Günün ilk ışıkla- nyla uyandı. Banyoya girdi. Lavabonun üzerindeki Dedeman Antalya sabununu köpürterek elini yüzünü yıkadı. Musluğu kapar kapamaz askıdan çekip aldığı açık kahverengi zemin üzerine beyaz kabartma- larla Ramada Hotel yazılı havlusunda ku- rulandı. Buzdolabından çıkarttığı portakal suyunu kuş figürlü The Marmara barda- ğına doldurdu. Paketinden çıkarttığı siga- rasını Hotel Sheraton marka kibritiyle yak- tı. Bir zamanlar Divan Oteli'nden itinayla aldığı tahta askıdan ütülü gömleğini çıkar- dı. Bir eliyle düğmelerini iliklerken bir eüy- le de sigarasını Hilton Istanbul külluğüne bıraktı. Aslında, Enver Bey, işi gereği otel otel dolaşan bir müşteriydi. Sabah sabah hizmetine amade yukandaki malzeme- ler ise bir toplama koleksiyonun nadide parçalan... Enver Bey bir otel hırsızı de- ğil. Sadece, müşterisi olduğu otellerden beğendiklerini koleksiyonuna dahil eden bir "otel istimlakçisi". Üstelik, bu işin profesyoneli bile sayılmaz. Ne bor- nozcular, ne masa örtücüleri, ne gümüş çatal bıçakçılar, hatta ne tablocular var!.. Divan Oteli Halkla İHşkiler Müdıresi Deniz İdemen. 1991 yılı itibanyla otelle- rinde çalınan eşyalann envanterinı açık- larken o profesyonalizmin boyutlarını da gözler önüne sermiş oluyor. Saptana- bilenler içinde 20 tane bornoz, 500 tane tahta askı, bin 500 tane küllük. 3 bine yakın da el havlusu müşterilerce alınıp götürülmüş. Sadece Divan Oteli'nde değil, hemen hemen hepsinde en sık rastlanan, daha doğrusu en çok rağbet gören, havlu... Hatta, Hilton gibi bazı oteller, belki de başa çıkamayacaklannı anladıkların- dan. havlu ve bornozları müşterilere peşinen hediye etmeye başlamışlar. Ramada Hotel gibi kimileri de özel güvenlik servislerinin bugüne kadargös- terdikleri başanlarına güveniyorlar. Ramada Hotel Güvenlik Birimi Şefı Metin Güryol, duş başlığı, şampuan gibi şeylerin sıkça alınmasına karşın başka kayda değer bir hırsızlık olayı yaşama- dıklarını, bu yüzden de bir çalıntı mal envanteri tutmaya gerek duymadıkları- nı sövlüyor. Yine de "Tespit etüğimiz bazı durumlarda bu tüı küçük kaprisle- re göz yumuyoruz" diyor. Sheraton Oteli Halkla İlişkiler Bö- lümü'nden Miraç Kaynak da Ramada gibi meseleyi sineye çekmiş görünüyor. Çünkü onlar da kayıt tutmuyor. The Marmara Oteli Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü'nden Selda Eremsoy ise otel "hırsızlan"nı yerli ve yabancı olarak ikiye ayırıyor. Çünkü yerlilerle yabancılann eşya tercihleri farklılıklar taşıyor. Selda Eremsoy'a göre yabancı müşteriler ha\lu, çamaşır torbası, kül- lük ve kuşlu bardak üzerine çalışırken, yerli müşterilerın tercıhi. yukandaki lis- teye ek olarak büyük havlu, komple banyo malzemesi, dikiş poşeti, telefon rehberi ve kırtasiye ürünîerı olarak gö- rülüyor. Otel yöneticıleri, müşterilerince yerle- ri bilinçli olarak değiştirilen bu tür eşya kayıplannı genellikle hırsızlık olarak nitelemiyor. Deniz İdemen. "Kötü ni- yetleri yok. Parasını ödediklerini düşü- nüyorlar. Beğenip ahyorlar" derken, Hiİton Oteli House Keeping Direktörü Belis Erdal. neredeyse o tür müşterileri için methiye düzüyor: "Biz müşterilerimızin mesela kül tab- lalarını çalmalanndan gurur duyanz. Çünkü onu evde ya da işyennde masala- nnın üzerine koyuyorlar. Üzerlerinde "İstanbul Hilton" yazıyor. Böylece bi- zim reklamımızı yapmış oluyorlar!' Be- lıs Erdal, yine de kimi vahim durumlar için. \ani pahada ağır eşyalar için alınan önlemlerini açıklıyor: "Farkına vanrsak hesabına işliyoruz. O zaman da bir şey söyleyemıyorlar." Divan Oteli'nden De- niz İdemen. suçüstü durumlannda tavır- larının müşteriden müşteriye değiştiğini söylüyor. En rahatı ise Dedeman Ote- li'nden Nilgün Ertürk'ün dediği: "Hiçbir önlem almıyoruz!' Ortaköy'ün Paganiıü'si SAYRA ÖZ - Sesiyle eşlik ediyordu ke- manına: "Bu yıl yine ada sensiz içime hiç sinmedi" Gözlerinden iki damla yaş süzül- dü, kim bilir neler vardı anılannda? Onu dinleyenler de kendi anılanna ukılıp kalmıştı. Ortaköy'de her hafta pazar günleri açılan sanatçı pazanndayız. Hava pınl pınl güneşli, ama soğuk. Birden bire bir keman sesi duyuyomz, içimiz ısmıyor. Dinlemek üzere yanına yaklaşıyonız, gönüllerirnizden ne k'oparsa usulcacık önündeki şapkanın içine bırakıyoruz. Kırk yıl önce umutlarla başladığı kon- servatuvan, dört yıl klasik Batı muziği bölümüne devam ettikten sonra "bazı nedenlerle" terk etmişti. Oysa iki yıl da- ha devam edebilseydi konservatuvan bitirmiş olacaktı. "Benim için konserva- tuvan terk etmek çok acı oldu" diyor. Konservatuvardaki hocası Ekrem Zeki Ün'dü. O dönemlerde konservatuvar öğrencileri sık sık konşerler verirlerdi. Bir defasında Verda Ün piyanosuyla Mendelssohn'dan bir parça çalarken ona kemanıyla eşlik etmişti. Hiç bilir mıydi tstanbul'un böylesine değişeceğini? İstanbul çocuğuydu. Doğ- ma büyüme Beşiktaşh. Eskiden oturdu- ğu Çelikpalas Apartmanı, şimdilerde iş hanı olmuş, kendisi de kansının ölü- münden sonra Tarlabaşı'na, Ömer Hay- yam'a taşınmıştı, kızının yanına. Bir tane de torunu vardı, muthıydu. İhtiras- lan olmayan duygulu bir insandı temel- de. Konservatuvardan aynldıktan sonra Izmir'de Bergama Restoran'da çigan müziğı çaldı bir süre, sonralan çeşitli ga- zinolarda çalıştı. "Bundan bir buçuk yıl önceelimdeke- manımla Ortaköy sanatçı pazanna gel- miştim, gençten biri yanıma yaklaşıp, 'Neden çalmıyorsun' dedi, 'Şapkanı da önüne koy dinleyenler içine para atarlar, böylece biraz para kazanırsın. İtalya'da da böyle sokak müzisyenleri varmış." Ben de ilk o gün çalmaya başladım. Za- bıta geldi, beni itip kakarak buradan uzaklaştırmak istedi. Bu pazardaki in- sanlar bana sahip çıkıp zabıtaya engel oldular." "Halkın arasında çalmayı çok seviyo- rum, onlardan sevgi görüyorum. Bu beni çok mutlu ediyor" derken çocuksu ürkek bakışlanndan insan kalabalığınm içinde olmanın, onlar tarafından sevildi- ğini bilmenin mutluluğu okunuyordu. Asıl adı Bülent Öztürk olan bizim Pa- ganini'yi kemanıyla ve dinleyicileriyle baş başa bırakıp yanından aynlırken ha- va hâlâ pınl pınldı. Ortaköy pazarında insan sesi, keman sesi, martı sesi ahenkli birşekildebirbirinekanşmıştı. İnsan, bu canlılık içinde yaşadığını hissediyordu. Bülent Öztürk, sesi ve kemanıyla Ortaköy'deki sanat pazanna müziği getiriyor. (Fotoğraf: ALİ ÖZ) Bilkent'te eğitim de farklı, sorunlar da HAKAN AYGÜN (Ankara) - "Çözüm- cüler" seçim sabahı etrafı süslemek için geldiklerinde şaşırdılar; "Birlikçüer" afiş asılacak yer bırakmamışlardı. Kafalara bir soru takıldı: "Birlikçüer bu kadar parayı nereden bu- luyor?" Ardından da bir söylenü: 'Birlikçileri Adnan Hoca destekliyor.' Seçimin havası birden değişti. Oyların büyük çoğunluğu Çözümcüler'e atıldı." Bir öğrencinin anlattığı bu öykü. Bil- kent'te geçen yıl yapılan Öğrenci Konseyi seçimlerineilişkin. Bilkent'i diğer üniversitelerden farklı kı- lan özellikler saymakla bitmiyor: "Bütün zengin çocuklan Bilkent'te okuyor". "Kanuninde prezer\aüf satıh\or", "Ara- ba parkı dolup taşıyor", "Kız-erkek ilişki- leri çok rahat". "Parayı bastırdıkları için en ıyi öğretim elemanlan Bilkent'te..." Bütün bunlar bir \ana. Bilkent'in diğer üniversitelerden iki önemli farkı. Öğrenci Konseyi ve Psıkolojik Danışma Merkezi. Öğrenci Konseyi seçimleri tam bir "Amerikanvari" kampanya şeklınde geçi- yor. Geçen >ılki seçimde ipi göğüsleyen Amerikan Dili ve Edebiyatı 4'üncü sınıf öğrencisi Aziz Devrimci'nin odası rektö- rün makam odasından farksız. Devrimci. Üniversite Senatosu'nda da sandalye sahi- bi. Konsey binasında 35 öğrenci gönüllü olarak çalışıyor. Bütün öğrencilerin ve üniversite personelınin Aziz Devrimci'ye saygıları sonsuz. Bir dediği iki edilmiyor. Öğrenci Konseyı'nın başarılarından bırı de diğer üniversitelerde olmayan bir uygu- lamavı vönetime benimsetmesi: Mali sı- kıntısı olan öğrenci. marangozhane ya da fakültelerın sekretarvalarında saat başı 1* bin 500 liraya çalışıyor. 7 bin 200 Bilkent öğrencisinden 300'ü bu yolu seçmış du- rumda. "Arabası çizilenler", "daha fazla rock isteyenler" bir \,ana. Bilkentlilerden "psı- kolojik sorunu" olanlardaçıkmıvor değil. Bilkent'in bir farkı da Psikolojık Danışma Merkezi. Bir hafta sonrasına zor randevu alınabı- len merkezdeki psikologlardan Doç. Dr. Nesrın Hislı, kendilerine gelen öğrencile- rin en büyük sorununu "fen lısesi sendro- mu" olarak adlandırıyor. Yani, Bilkent öncesi okuduğu okullarda birinciliklere alışanların. diğer birıncilerle >arışta gen kalmalannın varattığı sorunlar. Doç. Hisli,'cınsel kimlik sorununa ise çok az rastladıklarını ifade ederken mer- kezlerini "Dansı diğer üniversitekrinbaşı- na" diye övüyor. Bilkent'in bütün bu farklılıklannı ise en eüzel Öğrenci Konseyi danışmanlarından, sahne sanatları ve tiyatro bölümü öğrenci- si llgın Kaymaz özetlıyor: "13.5 mîlyon lira ödeyen öğrenciyi yö- netici dahil herkes düşünmek zorunda." Tüketici şurası fiyasko YAPRAK ÖZER — Tüketi- ci Vakfı tarafından dün ts- tanbul Swissotel'de düzenle- nen Türkiye Birinci Tüketi- cileri Koruma Şûrası, hükü- met ve kamu kuruluşlann- dan hiçbir temsilcinin gelrne- mesi nedeniyle Fıyaskoya dö- nüştü. Açıhşıru Cumhurbaskanı Tur- gut Özal'm yapacağı belirtilen, Başbakan Süleyman Demirel, SHP. Genel Başkanı ve Başba- kan Yardımcısı Erdal İnönü, Anavatan Partisi Genel Başka- nı Mesut Yılmaz, Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erba- kan, Sanayi ve Ticaret Bakanı, Sağİık Bakanı, Milli Eğitim Ba- kanı, Sosyal Güvenlik bakanla- nrun da onur konuğu olarak ka- tılması beklenen şurâda davetli- ler, kimsenin gelmediğini görün- ce hayal kırıklığına uğradılar. Swissotel'de 600 kişilik salonun- da düzenlenen şûraya, bin dave- tiye dağıtümasına karşın yakla- şık 100 kişi katıldı. Tüketicileri Koruma ve Eği- tim Vakfı (Tüketici Vakfı) Baş- kanı Hacı Bayram Kısıkh, şûrayı açış konuşmasında davetlilerden özür diledi. Kısıkh, toplantıda tebliğ vereceklerini belirten iki öğretim görevlisinin üzerindeki baskı ve tehditler yüzünden şû- raya katılmama kararı aldıkla- nnı açıkladı. Tüketici Vakfı Baş- kanı Cumhuriyet'e yaptığı acık- lamada ise İstanbul Ticaret Odası'nın (ITO) şûrada tebliğ verecek üyeleri tehdit ettiği için katıimadıklarını, boş kalan ko- nuşmacılann yerini bu nedenle kendisüıin aldığını ileri sürdü. Kısıkh, tüm engellere karşın şû- rayı düzenlemeyi başardıklannı, şûra hakkında yayın yapan Cumhuriyet gazetesi aleyhine maddi ve manevi tazminat da- vası açacağını da sözlerine ekledi. İki gün yerine bir gün Türkiye'de tüketicinin aldatü- dığını, sömürüldüğünü ve hat- ta kötü mallar yüzünden öldü- ğünü söyleyen Kısıkh, aylar ön- cesinden davetiyelerini dağıttığı şûrayı, "Paramız çıkışmadı, şû- rayı iki gün yerine bir gün yapryoruz" dedi. Birinci Tüketici Şûrası'nda, son'anda hazırlanarak davetlile- rm eline verilen katıhm listesi ve programının daha önce dağıtı- lan davetiyelerdeki programda tamamen farkb olduğu görüldü. İkinci listede adları geçen Sağ- İık Bakanı Yüdırım Aktuna ile Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan'ın da şûraya katılmaya- cakları anlaşıhnca toplantı ge- cikmeyle başladı. Tüketici so- runlarının tartışılması gereken toplantıda Anavatan Partisi adı- na İstanbul Milletvekili Selçuk Maruflu partisinin icraatlannı anlattı. Refah Partisi adına ko- nuşma yapan Sakarya Milletve- kili Cevat Ayhan ise Cezayir'de- ki baskıları kınadıktan sonra reklamlann zararlı olduğunu ile- ri sürünce salondaki dinleyici- lerden itiraz sesleri yükseldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle