15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet | Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adma , İç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tamer, Kültür: Cetal Üster, tstanbul Haberleri: Muhittin Berin Nadi 0 Murahhas Üye: Ernine Uşakfagil # Genel Yayın MüdUru: Sirer, Spor: Abdülkadir Yncelmaa, Makaleler: Şahin Alpay, DUzeltme: Abdullah Yancı 0 Koordina- Has»B Ccmal, Yazı Işleri Müdüru: Ok«y GöBtnsin 0 Yazı Işleri Müdür tör- Ahmet Korulsan 0 Mali İşler: Erol Erkul 0 Muhasebe: Bulent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi Yarduncıları: Salim Alpaslu, Kerem Çalçku, Necdet Dogaa, Uilfd Tmç ,Osmanbeşeoglu • Reklam: Ayşe Torua0 tdare: Huscyio Gurer 0 Işietme: ÖDdcrÇdik 0 Bilgi-Işlem: Sayfa Duzenı Yönetmenı: Aii Acar 0 Ankara Temsılcısv Ahmeı Tan JSail tnal 0 Personel: Sevgi Bosttnaogla Btaan rt Yaytuc Cumhuriyet MMbucıük ve Cazctecılik TA.Ş. Turkocajı Cad. 39/41 Cafalothı 54334 tst PK: 246 Isunbul. Tcl 312 OS OS (20 hu), Tdo< 22246, Fu: (1) S.!6 60 72 0 Svntar Aıluı»: Zıys Gökalp Blv lnkılap s. No: 19/4, Tel: 133 11 41-47, Ttlo: 42344, F»x: (4) 133 03 65 0 lmir H Zıya Blv 1352 S 2/3, Td: 13 12 30, Tek». 32359, Fu: (51) 19 53 60 0 Mtmr Inonü Cad 119 S No: 1 Kal l, w 19 37 52 (4 hM), Tclex 62135, Fu: (71) 19 25 71 TAKVIM: 26 OCAK 1992 İmsak: 5.44 Guneş: 7,13 Oğle: 12.21 İkindi: 14.56 Akşam: 17.19 Yatsı: 18.42 Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan'm yurtdışı bağlantılan kesildi Türkicumhuriyetlersa ANAP'tan 'grip' sorusu • ANKARA (ANKA) ANAP Afyon Milletvekili Gaffar Yakın, Sağlık Bakanı Aktuna'yagnpaşıiarının vatandaşlar tarafından teminı ve karaborsanın önlenmesi konusunda neler yapıldığını sordu. Yakın, TBM M Başkanlığı'na, Sağlık Bakanı Aktuna tarafından yanıtlanmak üzere verdiği soru önergesinde, grip aşısının karaborsaya düştüğü yolundaki iddialan gündeme getirerek " Acil ihtiyaç durumlannda gerekli aşıların karaborsaya düşmemesi için bakanlık olarak negibi tedbirleralmaktasınız" dedi. Öğretmenlerinsuçu • ANKARA(ANKA) - Sonüçvılda, ilköğretim kademesindegörevli İ48 öğretmenin yüz kızartıcı suçtan meslekten atıldığı açıklandı. Tempo dergisindeki yazıda memuriyetten ve meslekten atılan bu öğretmenlerin 23'ü öğrencisinin ırzına geçmekten, 35'i öğrencisine sarkıntılıktan, 46'sı hırsızlıktan. 44'ü de yasadışı örgüt üyesi olmaktan dolayı suçlu bulundular. Bugüne kadar mahkemeye verilen lise öğretmenierinin sayısı da 2 bin 870 olarak belirlendi. Eşek sayısı artıyor • ORDL (Cumhuriyet) -Yurt genelınde eşek sayısının artmasıyla atın hâkımiyeti de artık yavaş yavaş son bulmaya başladı. Özellikle kırsal kesimde taşımacılıkta ye diğer işlerde atın yerinieşek aldı. DİEvenlerine göre Türkiye genelindeki eşek sayısı at ve katırdan fazla. Ülke genelinde 399 bin 459 at ve 155 bin 473 katıra karşın toplam 818 bin 317 eşek bulunuyor. Gûndelikler belirlendi • ANKARA (ANKA) - Yurtdışına yapıiacak sürekli ve geçici görev yolculukları ile tedavi amacıyla gerçekleştirilecek kalışlarda, devlet memurlanna ödenecek gündelikler belirlendi. BakanlarKurulu'nun Resmi Gazete'de yayımlanan karannda 1992'de ödenecek gündeliklere ilişkin cetvellerde, kalınan ülkenin döviz cinsi üzennden esas alınan miktarlar değişmedı, ancak bu gündelikler söz konusu dövizin Merkez Bankasf ndaki cari satış kuru üzerinden hesaplanarak ödenecek. Sigara ölüm saçıyor • CENEVRE (AA) - Sigara tiryakiliği erkeklerde, kadınlara oranla daha fazla kansere neden oluyor. Fakat gitgide daha çok sigara içmeye başlayan kadınlar arasında da sigara yüzünden kansere yakalanma oranı hızla yükseliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 32 sanayi ülkesinde yapılan araştırmalar sonucunda yayımlanan raporda. verilen oranlarda sigara tiryakiliği nedenıyle kansere >akalanıp ölen erkeklerin oranı > üzde 42, kadınlann ıse > üzde 8. Bu y üzde 8'lik oranın hızla artmakta olduğu ıfadeedilen raporda. Fransa, Portekiz ve İspanya, kadınlar arasında sigara tiryakiliğınin en yaygın olduğu "tehlikeli bölgeler" olarak nitelendi. Enternasyonal şenlik • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Sosyalist Parti tarafından düzenlenen '•Enternasyonel Şenliği 92" 5 şubatta Nevşehir Damat Ibrahim Paşa Spor Salonu'nda düzenleneçek şenlikle sona erecek. Sosyalist Parti \l Başkanı Mustafa Soner Menekşe, Afrika'dan Senegal Ulusal Balesi'nden Modou Seck ve arkadaşlan, Küba'dan Rafael de la Torre Guerrero, Yunanistan'dan Pailas müzik ve dans gruplan kalılacak TAYFUN GÖNÜLLÜ Türki cumhuriyetler bağımsızlıklannı ilan edince sağır oldular. Moskova'nın kendi dışındaki cumhuriyetler için ayırdığı 4-5 telefon kanalını kapatması üzerine Kazakistan. Kırgızistan, Türk- menistan ve Özbekistan'm yurtdışı bağ- lantılan kesildi. PTT, Azerbaycan'a daha önce santral kurmuştu. Türkiye'nin bu cumhuriyetlere yapacağı yatırımlarda gecikmesi. ABD ve Avrupa ülkelerinin işine yaradı. Türkiye'yi ziyaret eden tüm Türk kökenli cumhuriyetlerin cumhurbaşkanlannın An- kara'dakı görüşmeleri sırasında dile getir- dikleri başlıca konu haberleşme oldu. Geliş- miş telekomünikasyon teknolojisine ve üre- timine sahip Türkiye, bu konuda yardım sözü verdi. Ancak birden "yolsuzluk dosya- lan'" arasma TÜRKSATın da girmesiyle birlikte başlayan soruşturmalar. PTTdeki karar mekanizmalannı neredeyse durma noktasına getirdi. Özellikle üst düzeydeki teknik personeb'n yatınmlan yönlendirme- deki yavaşlığı, bu cumhuriyetleri altematıf çıkış yollan aramaya itiyor. Çok geniş bir alana yayılan bütün cum- huriyetlerin oldukça eski haberleşme sıs- temleri var. Cumhuriyetler kendı ıçlerinde manuel santrallar kullanıyorlar. Yurtdışıyla görüşmek istediklerinde ise önce Moskov a'- ya bağlanmalan gerekiyor. Çok güç de olsa, uzun zaman da alsa yurtdışı ıle görüşebüen cumhuriyetlerin, Moskova'nın kanallan kapatmasıyla en çok gereksinim duyulan bir zamanda bağlantılan kopmuş oldu. Bu cumhuriyetlere Türkiye'nin yapacağı yatınmlann durma noktasına gelmesi. önce Kazakistan'ı harekete geçirdi. Şu anda Ka- zakistan ile ABD bu alanda bir anlaşma yapmak üzere. Teknik elemanlar ise ABD'- nin kuracağı haberleşme sisteminin çok il- gınç ve kârb olduğunu belirtiyorlar. ABD, Kazakistan'a bir uydu sistemi ku- ruyor. Bu sistemin adı da IDR. Yetkililer bunun dijital bir sistem olduğunu söylüyor- lar. Kunüacak sistem 200 ile 300 bin dolar arasında. Sistemin oldukça düşük maliyetlı olmasına karşın, ABD yine de Kazakistan'- dan ücret talep etmiyor. ABD'nin bu cumhuriyete kurmak istedi- ği uydu sistemi şöyle: Kazakıstan'dan talep edilen bir yurtdışı görüşmesi (bu Türkiye olsun) önce ABD'- nin uydusundaki kanala, oradan da ABD'- deki yer uydu istasyonuna düşecek. ABD daha sonra bunu Türkiye'ye bağlayacak. Türkiye'den Kazalustan arandığında uydu aracılığıyla önce ABD'ye, daha sonra da Kazakistan'a bağlanacak. Kazakistan'dan yurtdışı aramalannda ödenecek ücret bu ülkede kalırken. yurtdışı- şındanaramalardaücreti ABDtahsıledecek. ABD'nin ATT fırması bir Hollanda şir- ketiyle ortaklaşa çalışacak. Türk yetkililer bu cumhuriyetlere vapıla- cak yatınmlan karşıbkb görüşüyorlar. An- cak görüşmelerin sadece sözde kaldığj belir- tiliyor. Yetkiüler, "Türk kökenli cumhun- yetler elden gidiyor" diyerek hemen sistem- lerin kurulması için karar verilmesi gerekti- ğini belirtiyorlar. MakarnacdarınmodadakibaşarısıNECLA SEYHUN Düşman kardeşlermi?.. Elbette hayır. Rakip kardeşler demek daha doğru buna. İtalya ile Fransa arasında moda ko- nusunda kıyasıya bir yanş var. Aşhnda moda Fransa için başka bir şey. Birmillidava. Fransa'nınprestiji. Bir ölüm kalım savaşı. Öylesineciddi. Birzamanlar moda deyince yalnızca Fransa, yalnızca Paris gelirdi akla. Nerden çıkü bu İtalya?.. Daha 1950 yıbnda adı sanı bile yoktu bu çağdaş moda yanşında. Dünyaya açılmadan, sessiz sedasız di- kiyorlar, giyiyorlardı. Aslında bunun böyle sürüp gitmesi olanaksızdı. Böylesine yaraüa sanatçılan olan bir ülke... En iyi kalite yün, en iyi kalite ipek. en iyi kalite keten de onda... Bir gün birileri birbirine katacaktı bunlan. Şekeri, unu, yağı birbirine katıp helvayı pişırecekü, kaçınılmazdı bu. Öyledeoldu... 12Şubat 1951'deİtalyan modasının ilk helvası pişiyordu. Bu helvayı ilk pişirenin adı: Giovanni Battista Giorgini. O yıl yılda iki kez Paris modasını izlemek ıçın okyanuslan aşıp gelen Amerikalı müşterileri bir de İtalyan modasını görmeye Floransa'ya çağırdı. Roma'run "hautecouture'ü ile Floransa'nın hazır giyimini tanıdı böylece yeni dunyalılar. Bu tanışmadan son derece hoşnut kalıp yüklü bir sıparişde verdiler... Gazetelere, dergilere yansıdı bu başan... Ertesi yıl modelleri göstermek için Floransa'daki "Büyük OteFı kiraladı Giorgini. Amerika'nın dört bir yanından müşteriler koşup geldiler. Başlangıç çok • parlaktı doğrusu. italya çağdaş modaya bir girmiş. ama pir gjrmişti. "Tıme" ve "'Lifc" dergjlerinde Italyan modası üzerine övgü dolu yazılar, röportajlar çıktı. İtalyan modacılan ışin tadını almışlardı. Gitgide dekorlar ve defileler daha görkemli. daha göz kamaşüncı oldu. Sonradan çıkan boynuz, kulağı geçiyor muydu?.. İtalya'da modanın önlenemez yükselişi ile defileler salonlardan salonlara. otellerden" saraylara. eski kaJelere taşındı durdu. Her sefer bir başka yerde İtalya modasını dünyaya sergüıyordu. Milanoilkkez 1958'degirdidevreye. O güne değin modellerini 'Floransa'da sunan modacılar. birer ikişer Floransa'dan Milano'ya kaydılar. 1974'te gerçek bir moda göçü ile de Milano, kadın hazırgiyiminin başkenti oldu. Bugün tüm yabancı ahcılar Milano'ya akıyorlar. Ve.. kardeşler arasındaki rekabet sürüyor kıyasıya. Arük dünyanın tüm alıa ve ga2etecileri önce Milano'ya uçuyorlar, oradan Paris'e. Biryanşmadır gidiyor iki moda başkenti arasında. Her mevsim kü<Jük kardeşin moda becerisi kontrol ediliyor, bo>mız kulağı geçti mı, geçecek mi bakıhyor. Şimdilik kulak dik... Ama ne kadar zaman daha?..Helva işi bir sonın olmaktan çıkalı 40 yıldan fazla... 40 yıh aşkın bir süredir pişiyor İtalya'da moda helvası. Ve İtalyanlar yalnızca iyi makarnacı değil iyi de helvacılar işin açıkçası. Aşçının becerisinden hiç kuşk u yok. Bu nedenle sorun. helvanın tadında değil şımdilerde, kulaklarla boynuzJann bovunda!.. Guv Laroche'un 1992 ilkbaiıar-yaz sezonu kreas>onundan bir ornek. Enrico Coveri'nin 1992 ilkbahar-yaz kreasyonundan elek-cckel takım. 4500ydlık heykelcik şaşırttı fHaber Merkezi) Mısır'da. ülkeyi 4.500 yıl önce yönetmiş Keops ha- nedanı döneminde yapılan bi rhey- kelcik bulundu. Gazze Yaylasfndaki araştınrıalarla görevli Mısır Antik Eserler Örgütü Baş- kanı Zahi Havvass. "Bu heykelciğı biz bulmuş olmasaydık kesinlikle otantikli- ğine ınanmazdık" diyor. Haftahk "Time" dergisinde konuyla ilgili olarak çıkan haberde Havvass'ın. heykelci- ğin dönemin bütün özellıklerinı en iyi yansı- tan, en iyi korunmuş parça olduğunu söyle- diği belirtihyor. Haber şu cümlelerle sürüyor: "20 santimetre \üksekliğinde ve orijinal renginihâlâkoruyanheykelcıksadecenadide yapım özellikleri nedeniyle değil. Mısır'da o dönem yaşamışorta sınıf halkla ilgili verdiği fikirler bakımından çok dikkat çekiei" Mısır'da ortaya çıkanlan pek çok antik yapıtın aksine klasik bir fıravun poz'unda olan erkek heykelciğı Mısırlı bir soylu kişiye ait değil. Uzmanlar bunun ya saraydaki heykeltıraşlardan, ya da piramit işçilerinin ustabaşlanndan bin olduğu görüşündder. Heykelağin bulunduğu mezar da iki yıl önce, rastlantı eseri bir turistin bölgeden ge- çişi sırasında atının ayağının altındakı kum- lann kaymasıyla ortaya çıktı. O günden beri Sfenks'in bulunduğu yerden 2 kilonıetre uzaklıktaki mezan Mansur Baurik baş- kanlığında altı arkeolog ekıbı ve 100 işci kazı>or. Bu. çok önemli bir alan, çünk'Ii ilk kez piramıtlen vapan sanatkârlann gömülü olduklan bir mezar bulunu\or. Şimdiye kadar arkeologlar. bazılan küçük piramitler biçiminde olan 159 mezar buldular. Hawass. bulunan mezarlar ve heykelciğin o dönemdeki ışçilenn "ebedi rne- zarlannı hazırlama' ve kraliyet ailesi üye.leri gjbi kendilerine cenaze törenleri yaptırma hakkına sahip olduklanru gösterdiğini söy- lüyor. Havvass'a göre heykelcik paha biçilmez değerde, çünkü bunu yapan sanatçının ezas mesleği fıravunlara anıtlar ve heykeller yap- mak olduğu için kendi mezanna yerlestirite- cek heykelciğe ayn \e özel bir özen göster- miş. Bu konuda, 'Heykelciğe baktığınız za- man y üzü, gülüşü, eteğin ve başındaki pei"u- ğun rengi. bacağm oranlanması, her şey çok usta bir heykeltıraşın elinden çıküğııun işareti" diye konuşuyor. Heykelcikle birlikte bulunan bir başka nadide yapıt da ölmüş bir kişinin taştan oyulmuş başı. Bu başlann mezarlara kon- masırun nedeni ölümden sonra ruhun bede- ni bulabilmesine >ardımcı olmak. Şimdiye kadar hepsı Keops hanedanı dönemine ait 30 tane buna benzer baş heykeb' bulunmuş. Ama arkeologlar bulunan başın heykelcijgi yapan heykeltıraşa ait olmadığını sandık- larını söylüyorlar. Her iki parçanın ve Gazze yaylasmda bu- lunan değerli yapıtlann sergilenebümesi içuı Kahire Müzesi'nde ayn bir salon acılması planlanıyor. Havvass da "Kumun altındEın her gün yenı sırlar elde ediyoruz' dıye konu- şuyor. Beyaz Ruslarla yaıılış zamanda karşılaştık NECATİ GLNGÖR 1917 Ihtilali'nde kapağı İstanbul'a atan Beyaz Ruslar, bu kentın yaşamına değı- şik bir boyut, bambaşka renkler kazan- dırmışlardı. İnce kumlu Marmara kıyı- larında Rus dilberleri sereserpe yatıp sıcak güneşin. bulutsuz göğün tadını çı- karırlarken. Türk erkeklerini de. mıkna- tıs gibi kendilerine çekiyorlardı. Pastacı- lık. mezecılik. muhallebicilik. plajcılık. müzisyenlik vapanların yanı sıra özgün bir mutfak ve atmosfer getıren me>ha- nelerıy le de ilgi çeken beyazlann sayısı az değıldi. ' ' . Istanbullular, ilk kez onlann sayesinde bavan garson gördüler! "Cuırde Russie" adlı parfümleriyle Türk erkeklerinin başını döndüren Moskovalı ya da Peters- burglu dilberlerin çoğu, en kısa zamanda ü'kelerine geri dönmenin hayalini de içle- rinde yaşatıyorlardı! Sedef tenli. sırma saçlı, inci dişli, hokka burunlu ve boylu poslu Rus soylulan, müşterilerine, "Ne yemek istersiniz?" derken bıle. uşakları- na buyruk verır gıbndiler! Kimileyın. bu devlet düşkünü garson hanımlar. müşte- rileriyle yemek yemeyi de kabul edivor- lardı. Böylece 1920'li yılların İstanbulu'nda Rus restoranlannın "•müdavimı" olmak, yaygın bir modava dönüştü. Büyük Moskova Kulübü. Karpıç. Kıevskı, Ugolok. Turkuaz. Petrograd. Kit-Kat gibi gözde mekânlar, bırçok İstanbullu- nun. kazıklanmak pahasına da olsa git- meden edemediğı "yerlerdi. Vestivere adımınızı atar atmaz. yamalar ve nişan- larla kaplı üniforması sırtında bir Rus al- bayı karşılardı sizi... İçeri ginnce de zanf bir bayan. konuklarını karşılavan bir ev sahibesi edasıyla karşılar, öpülmek üzere narin, beyaz elini uzatırdı! Gümüşikona- ların önünde yanan yağ şamdanlan, yaldızlı kilise kubbelerini gösteren duvar resimleri. suluboyalar, haçlar, kartallar. taçlar, kıhçlar. havyar kutuları. votka şi- şeleri;hepo. bırgündönmeyi hayalettik- leri ülkelerinin. ülkelerindekı sıcak yuva- larının atmosferini yaşatma amacını taşı- yordu. Müştenlerinin çoğu, ayakta durmaya ve bu>ruk almaya hiç alışmamış olan bu garson hanımlara sulu sepken âşıktılar! Böyle yerlerde çoluk çocuğunun nafa- kasını vıyen erkekler vüzünden. kımı Türk kadınlarının kalbi. Rus hatunlara karşı öfke ve nefretle doluydu! Yüzvjlın ilk çeyreği biterken. ülkeleri- ne geri dönme umutlan kınlan Beyaz Rusların bir bölüğü, göçmen kuşlar mi- sali İstanbul'un mavi gökyüzünü bir boydan bir boya geçip, Paris göklerine doğru uçtular... Bir bölük hatun kışı de zamanın İstanbulu'nda hatırı sayıhr zen- gin tayfasıyla desti izdivaç eyledi. Gar- sonluğu "İcerhen" yapan hanımefendi- ler, kendi evlerindedanslı çaylar, balolar. yemekli toplantılar düzenleyerek cum- hurivetle birlikte oluşan yeni Türk sosye- tesinin içinde yerlerini aldılar. Yüzvıhn başlarında Kızılordu'nun önünden kaçanlar. bir daha yurtlanna dönemediler. ama gıttıklerı yerlerde unu- tulmaz izler bıraktılar. Ne var ki, yirmin- cı >üz>ılın son demlennde yeni bir Rus akını başladı İstanbul'a... Kuşkusuz ki, "17 İhtilali'nde yer alan Kızılordu asker- lennin çocukları ve torunları>dı bunlar! Sabahın sislı karanlığı içinde, Karade- nız'i aşıp Boğaz'ın sularını köpürterek Karaköy'e yanaşan görkemli gemilerin içinden. ellerındeki plastik torbalarını, torbalar dolusu çürük çank mallarını taşıvarak sökün edıyorlar... Neler yok ki bu kara lorbalarda. El feneri. pantolon kemerı. fotoğraf makinesı. kasket, terlik. film, losyon. fincan, tabak. kâse, ispirto ocağı, nacak. İngiliz anahtarlan, havyar, diş macunu. kaşkaval peyniri, lastik pompası. oyuncaklar. bisikletler. saatler, sabunlar. karabiber değirmenleri, Rus votkası, Gürcü konyağı. Rumen şarabı, orak. çekiç, kalpak, çay, köpek tasması ve de kaymak tenli Rus dilberleri! Izgara köfteciler, balık ekmekçiler, şamtatlıcılar, susam helvacılar. muzcu- lar, turşucular. tavuklu pilavcılar; ser- best pazar ülkesinin şansiı insanlan ola- rak kendi kısmetlerini anyorlar. Balık ekmekçilerden biriyle ayaküstü söyleşiyoruz: "Abi.yüzbine, vüzelli bine ilah gibi kanyı atarsın! " diyor. "Evin varsa. evine, yoksa otele. anladın mı? Kendı başlanna işe çıkanlar da var. ara- cıyla çalışanlar da... Her türlü pislik bu- lunur burada. Karanlık duşünce başlar..!' Yüzvıhn başlarında gelip istanbul'un yaşamına renk katan Ruslarla şimdiki- îerin süfli halini hallerini, dolar karşısın- daki gözü dönmüşlüklenni karşılaştınn- ca, kendi kendinize hayıflanmadan ede- miyorsunuz! Eyvahlar olsun ki yanlış zamanda yanlış Ruslarla tanıştık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle