Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet |
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adma , İç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tamer, Kültür: Cetal Üster, tstanbul Haberleri: Muhittin
Berin Nadi 0 Murahhas Üye: Ernine Uşakfagil # Genel Yayın MüdUru: Sirer, Spor: Abdülkadir Yncelmaa, Makaleler: Şahin Alpay, DUzeltme: Abdullah Yancı 0 Koordina-
Has»B Ccmal, Yazı Işleri Müdüru: Ok«y GöBtnsin 0 Yazı Işleri Müdür tör- Ahmet Korulsan 0 Mali İşler: Erol Erkul 0 Muhasebe: Bulent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi
Yarduncıları: Salim Alpaslu, Kerem Çalçku, Necdet Dogaa, Uilfd Tmç ,Osmanbeşeoglu • Reklam: Ayşe Torua0 tdare: Huscyio Gurer 0 Işietme: ÖDdcrÇdik 0 Bilgi-Işlem:
Sayfa Duzenı Yönetmenı: Aii Acar 0 Ankara Temsılcısv Ahmeı Tan JSail tnal 0 Personel: Sevgi Bosttnaogla
Btaan rt Yaytuc Cumhuriyet MMbucıük ve Cazctecılik TA.Ş. Turkocajı Cad. 39/41 Cafalothı
54334 tst PK: 246 Isunbul. Tcl 312 OS OS (20 hu), Tdo< 22246, Fu: (1) S.!6 60 72 0 Svntar
Aıluı»: Zıys Gökalp Blv lnkılap s. No: 19/4, Tel: 133 11 41-47, Ttlo: 42344, F»x: (4) 133 03 65
0 lmir H Zıya Blv 1352 S 2/3, Td: 13 12 30, Tek». 32359, Fu: (51) 19 53 60 0 Mtmr
Inonü Cad 119 S No: 1 Kal l, w 19 37 52 (4 hM), Tclex 62135, Fu: (71) 19 25 71
TAKVIM: 26 OCAK 1992 İmsak: 5.44 Guneş: 7,13 Oğle: 12.21 İkindi: 14.56 Akşam: 17.19 Yatsı: 18.42
Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan'm yurtdışı bağlantılan kesildi
Türkicumhuriyetlersa
ANAP'tan 'grip' sorusu
• ANKARA (ANKA) ANAP Afyon
Milletvekili Gaffar Yakın, Sağlık
Bakanı Aktuna'yagnpaşıiarının
vatandaşlar tarafından teminı ve
karaborsanın önlenmesi konusunda
neler yapıldığını sordu. Yakın, TBM M
Başkanlığı'na, Sağlık Bakanı Aktuna
tarafından yanıtlanmak üzere verdiği
soru önergesinde, grip aşısının
karaborsaya düştüğü yolundaki
iddialan gündeme getirerek " Acil
ihtiyaç durumlannda gerekli aşıların
karaborsaya düşmemesi için bakanlık
olarak negibi tedbirleralmaktasınız"
dedi.
Öğretmenlerinsuçu
• ANKARA(ANKA) - Sonüçvılda,
ilköğretim kademesindegörevli İ48
öğretmenin yüz kızartıcı suçtan
meslekten atıldığı açıklandı. Tempo
dergisindeki yazıda memuriyetten ve
meslekten atılan bu öğretmenlerin 23'ü
öğrencisinin ırzına geçmekten, 35'i
öğrencisine sarkıntılıktan, 46'sı
hırsızlıktan. 44'ü de yasadışı örgüt
üyesi olmaktan dolayı suçlu
bulundular. Bugüne kadar
mahkemeye verilen lise
öğretmenierinin sayısı da 2 bin 870
olarak belirlendi.
Eşek sayısı artıyor
• ORDL (Cumhuriyet) -Yurt
genelınde eşek sayısının artmasıyla
atın hâkımiyeti de artık yavaş yavaş
son bulmaya başladı. Özellikle kırsal
kesimde taşımacılıkta ye diğer işlerde
atın yerinieşek aldı. DİEvenlerine
göre Türkiye genelindeki eşek sayısı at
ve katırdan fazla. Ülke genelinde 399
bin 459 at ve 155 bin 473 katıra karşın
toplam 818 bin 317 eşek bulunuyor.
Gûndelikler belirlendi
• ANKARA (ANKA) - Yurtdışına
yapıiacak sürekli ve geçici görev
yolculukları ile tedavi amacıyla
gerçekleştirilecek kalışlarda, devlet
memurlanna ödenecek gündelikler
belirlendi. BakanlarKurulu'nun
Resmi Gazete'de yayımlanan
karannda 1992'de ödenecek
gündeliklere ilişkin cetvellerde,
kalınan ülkenin döviz cinsi üzennden
esas alınan miktarlar değişmedı, ancak
bu gündelikler söz konusu dövizin
Merkez Bankasf ndaki cari satış kuru
üzerinden hesaplanarak ödenecek.
Sigara ölüm saçıyor
• CENEVRE (AA) - Sigara tiryakiliği
erkeklerde, kadınlara oranla
daha fazla kansere neden oluyor. Fakat
gitgide daha çok sigara içmeye
başlayan kadınlar arasında da sigara
yüzünden kansere yakalanma oranı
hızla yükseliyor. Dünya Sağlık Örgütü
(WHO) tarafından 32 sanayi ülkesinde
yapılan araştırmalar sonucunda
yayımlanan raporda. verilen
oranlarda sigara tiryakiliği nedenıyle
kansere >akalanıp ölen erkeklerin
oranı > üzde 42, kadınlann ıse > üzde 8.
Bu y üzde 8'lik oranın hızla artmakta
olduğu ıfadeedilen raporda. Fransa,
Portekiz ve İspanya, kadınlar arasında
sigara tiryakiliğınin en yaygın olduğu
"tehlikeli bölgeler" olarak nitelendi.
Enternasyonal şenlik
• NEVŞEHİR (Cumhuriyet) -
Sosyalist Parti tarafından düzenlenen
'•Enternasyonel Şenliği 92" 5 şubatta
Nevşehir Damat Ibrahim Paşa Spor
Salonu'nda düzenleneçek şenlikle sona
erecek. Sosyalist Parti \l Başkanı
Mustafa Soner Menekşe, Afrika'dan
Senegal Ulusal Balesi'nden Modou
Seck ve arkadaşlan, Küba'dan Rafael
de la Torre Guerrero, Yunanistan'dan
Pailas müzik ve dans gruplan kalılacak
TAYFUN GÖNÜLLÜ
Türki cumhuriyetler bağımsızlıklannı
ilan edince sağır oldular. Moskova'nın
kendi dışındaki cumhuriyetler için
ayırdığı 4-5 telefon kanalını kapatması
üzerine Kazakistan. Kırgızistan, Türk-
menistan ve Özbekistan'm yurtdışı bağ-
lantılan kesildi. PTT, Azerbaycan'a
daha önce santral kurmuştu. Türkiye'nin
bu cumhuriyetlere yapacağı yatırımlarda
gecikmesi. ABD ve Avrupa ülkelerinin
işine yaradı.
Türkiye'yi ziyaret eden tüm Türk kökenli
cumhuriyetlerin cumhurbaşkanlannın An-
kara'dakı görüşmeleri sırasında dile getir-
dikleri başlıca konu haberleşme oldu. Geliş-
miş telekomünikasyon teknolojisine ve üre-
timine sahip Türkiye, bu konuda yardım
sözü verdi. Ancak birden "yolsuzluk dosya-
lan'" arasma TÜRKSATın da girmesiyle
birlikte başlayan soruşturmalar. PTTdeki
karar mekanizmalannı neredeyse durma
noktasına getirdi. Özellikle üst düzeydeki
teknik personeb'n yatınmlan yönlendirme-
deki yavaşlığı, bu cumhuriyetleri altematıf
çıkış yollan aramaya itiyor.
Çok geniş bir alana yayılan bütün cum-
huriyetlerin oldukça eski haberleşme sıs-
temleri var. Cumhuriyetler kendı ıçlerinde
manuel santrallar kullanıyorlar. Yurtdışıyla
görüşmek istediklerinde ise önce Moskov a'-
ya bağlanmalan gerekiyor. Çok güç de olsa,
uzun zaman da alsa yurtdışı ıle görüşebüen
cumhuriyetlerin, Moskova'nın kanallan
kapatmasıyla en çok gereksinim duyulan
bir zamanda bağlantılan kopmuş oldu.
Bu cumhuriyetlere Türkiye'nin yapacağı
yatınmlann durma noktasına gelmesi. önce
Kazakistan'ı harekete geçirdi. Şu anda Ka-
zakistan ile ABD bu alanda bir anlaşma
yapmak üzere. Teknik elemanlar ise ABD'-
nin kuracağı haberleşme sisteminin çok il-
gınç ve kârb olduğunu belirtiyorlar.
ABD, Kazakistan'a bir uydu sistemi ku-
ruyor. Bu sistemin adı da IDR. Yetkililer
bunun dijital bir sistem olduğunu söylüyor-
lar. Kunüacak sistem 200 ile 300 bin dolar
arasında. Sistemin oldukça düşük maliyetlı
olmasına karşın, ABD yine de Kazakistan'-
dan ücret talep etmiyor.
ABD'nin bu cumhuriyete kurmak istedi-
ği uydu sistemi şöyle:
Kazakıstan'dan talep edilen bir yurtdışı
görüşmesi (bu Türkiye olsun) önce ABD'-
nin uydusundaki kanala, oradan da ABD'-
deki yer uydu istasyonuna düşecek. ABD
daha sonra bunu Türkiye'ye bağlayacak.
Türkiye'den Kazalustan arandığında
uydu aracılığıyla önce ABD'ye, daha sonra
da Kazakistan'a bağlanacak.
Kazakistan'dan yurtdışı aramalannda
ödenecek ücret bu ülkede kalırken. yurtdışı-
şındanaramalardaücreti ABDtahsıledecek.
ABD'nin ATT fırması bir Hollanda şir-
ketiyle ortaklaşa çalışacak.
Türk yetkililer bu cumhuriyetlere vapıla-
cak yatınmlan karşıbkb görüşüyorlar. An-
cak görüşmelerin sadece sözde kaldığj belir-
tiliyor. Yetkiüler, "Türk kökenli cumhun-
yetler elden gidiyor" diyerek hemen sistem-
lerin kurulması için karar verilmesi gerekti-
ğini belirtiyorlar.
MakarnacdarınmodadakibaşarısıNECLA SEYHUN
Düşman kardeşlermi?.. Elbette hayır.
Rakip kardeşler demek daha doğru buna.
İtalya ile Fransa arasında moda ko-
nusunda kıyasıya bir yanş var.
Aşhnda moda Fransa için başka bir şey.
Birmillidava. Fransa'nınprestiji. Bir ölüm
kalım savaşı. Öylesineciddi. Birzamanlar
moda deyince yalnızca Fransa, yalnızca
Paris gelirdi akla.
Nerden çıkü bu İtalya?.. Daha 1950
yıbnda adı sanı bile yoktu bu çağdaş moda
yanşında.
Dünyaya açılmadan, sessiz sedasız di-
kiyorlar, giyiyorlardı. Aslında bunun
böyle sürüp gitmesi olanaksızdı.
Böylesine yaraüa sanatçılan olan bir
ülke... En iyi kalite yün, en iyi kalite ipek.
en iyi kalite keten de onda... Bir gün birileri
birbirine katacaktı bunlan. Şekeri, unu,
yağı birbirine katıp helvayı pişırecekü,
kaçınılmazdı bu.
Öyledeoldu... 12Şubat 1951'deİtalyan
modasının ilk helvası pişiyordu. Bu helvayı
ilk pişirenin adı: Giovanni
Battista Giorgini. O yıl yılda iki kez Paris
modasını izlemek ıçın okyanuslan aşıp
gelen Amerikalı müşterileri bir de İtalyan
modasını görmeye Floransa'ya çağırdı.
Roma'run "hautecouture'ü ile
Floransa'nın hazır giyimini tanıdı
böylece yeni dunyalılar. Bu tanışmadan son
derece hoşnut kalıp yüklü bir sıparişde
verdiler... Gazetelere, dergilere yansıdı bu
başan...
Ertesi yıl modelleri göstermek için
Floransa'daki "Büyük OteFı kiraladı
Giorgini. Amerika'nın dört bir yanından
müşteriler koşup geldiler. Başlangıç çok •
parlaktı doğrusu. italya çağdaş modaya
bir girmiş. ama pir gjrmişti. "Tıme" ve
"'Lifc" dergjlerinde Italyan modası üzerine
övgü dolu yazılar, röportajlar çıktı.
İtalyan modacılan ışin tadını almışlardı.
Gitgide dekorlar ve defileler daha
görkemli. daha göz kamaşüncı oldu.
Sonradan çıkan boynuz, kulağı geçiyor
muydu?..
İtalya'da modanın önlenemez yükselişi ile
defileler salonlardan salonlara. otellerden"
saraylara. eski kaJelere taşındı durdu. Her
sefer bir başka yerde İtalya modasını
dünyaya sergüıyordu.
Milanoilkkez 1958'degirdidevreye. O
güne değin modellerini 'Floransa'da sunan
modacılar. birer ikişer
Floransa'dan Milano'ya kaydılar. 1974'te
gerçek bir moda göçü ile de Milano, kadın
hazırgiyiminin başkenti oldu. Bugün tüm
yabancı ahcılar Milano'ya akıyorlar.
Ve.. kardeşler arasındaki rekabet
sürüyor kıyasıya. Arük dünyanın tüm alıa
ve ga2etecileri önce Milano'ya
uçuyorlar, oradan Paris'e. Biryanşmadır
gidiyor iki moda başkenti arasında.
Her mevsim kü<Jük kardeşin moda becerisi
kontrol ediliyor, bo>mız kulağı geçti mı,
geçecek mi bakıhyor. Şimdilik kulak dik...
Ama ne kadar zaman daha?..Helva işi bir
sonın olmaktan çıkalı 40 yıldan fazla... 40
yıh aşkın bir süredir pişiyor İtalya'da
moda helvası.
Ve İtalyanlar yalnızca iyi makarnacı değil
iyi de helvacılar işin açıkçası. Aşçının
becerisinden hiç kuşk u yok.
Bu nedenle sorun. helvanın tadında değil
şımdilerde, kulaklarla boynuzJann
bovunda!..
Guv Laroche'un
1992 ilkbaiıar-yaz
sezonu kreas>onundan
bir ornek.
Enrico Coveri'nin 1992 ilkbahar-yaz
kreasyonundan elek-cckel takım.
4500ydlık
heykelcik
şaşırttı
fHaber Merkezi) Mısır'da. ülkeyi
4.500 yıl önce yönetmiş Keops ha-
nedanı döneminde yapılan bi rhey-
kelcik bulundu.
Gazze Yaylasfndaki araştınrıalarla
görevli Mısır Antik Eserler Örgütü Baş-
kanı Zahi Havvass. "Bu heykelciğı biz
bulmuş olmasaydık kesinlikle otantikli-
ğine ınanmazdık" diyor.
Haftahk "Time" dergisinde konuyla ilgili
olarak çıkan haberde Havvass'ın. heykelci-
ğin dönemin bütün özellıklerinı en iyi yansı-
tan, en iyi korunmuş parça olduğunu söyle-
diği belirtihyor.
Haber şu cümlelerle sürüyor:
"20 santimetre \üksekliğinde ve orijinal
renginihâlâkoruyanheykelcıksadecenadide
yapım özellikleri nedeniyle değil. Mısır'da o
dönem yaşamışorta sınıf halkla ilgili verdiği
fikirler bakımından çok dikkat çekiei"
Mısır'da ortaya çıkanlan pek çok antik
yapıtın aksine klasik bir fıravun poz'unda
olan erkek heykelciğı Mısırlı bir soylu kişiye
ait değil. Uzmanlar bunun ya saraydaki
heykeltıraşlardan, ya da piramit işçilerinin
ustabaşlanndan bin olduğu görüşündder.
Heykelağin bulunduğu mezar da iki yıl
önce, rastlantı eseri bir turistin bölgeden ge-
çişi sırasında atının ayağının altındakı kum-
lann kaymasıyla ortaya çıktı. O günden beri
Sfenks'in bulunduğu yerden 2 kilonıetre
uzaklıktaki mezan Mansur Baurik baş-
kanlığında altı arkeolog ekıbı ve 100 işci
kazı>or. Bu. çok önemli bir alan, çünk'Ii ilk
kez piramıtlen vapan sanatkârlann gömülü
olduklan bir mezar bulunu\or.
Şimdiye kadar arkeologlar. bazılan
küçük piramitler biçiminde olan 159 mezar
buldular. Hawass. bulunan mezarlar ve
heykelciğin o dönemdeki ışçilenn "ebedi rne-
zarlannı hazırlama' ve kraliyet ailesi üye.leri
gjbi kendilerine cenaze törenleri yaptırma
hakkına sahip olduklanru gösterdiğini söy-
lüyor.
Havvass'a göre heykelcik paha biçilmez
değerde, çünkü bunu yapan sanatçının ezas
mesleği fıravunlara anıtlar ve heykeller yap-
mak olduğu için kendi mezanna yerlestirite-
cek heykelciğe ayn \e özel bir özen göster-
miş. Bu konuda, 'Heykelciğe baktığınız za-
man y üzü, gülüşü, eteğin ve başındaki pei"u-
ğun rengi. bacağm oranlanması, her şey çok
usta bir heykeltıraşın elinden çıküğııun
işareti" diye konuşuyor.
Heykelcikle birlikte bulunan bir başka
nadide yapıt da ölmüş bir kişinin taştan
oyulmuş başı. Bu başlann mezarlara kon-
masırun nedeni ölümden sonra ruhun bede-
ni bulabilmesine >ardımcı olmak. Şimdiye
kadar hepsı Keops hanedanı dönemine ait
30 tane buna benzer baş heykeb' bulunmuş.
Ama arkeologlar bulunan başın heykelcijgi
yapan heykeltıraşa ait olmadığını sandık-
larını söylüyorlar.
Her iki parçanın ve Gazze yaylasmda bu-
lunan değerli yapıtlann sergilenebümesi içuı
Kahire Müzesi'nde ayn bir salon acılması
planlanıyor. Havvass da "Kumun altındEın
her gün yenı sırlar elde ediyoruz' dıye konu-
şuyor.
Beyaz Ruslarla yaıılış zamanda karşılaştık
NECATİ GLNGÖR
1917 Ihtilali'nde kapağı İstanbul'a atan
Beyaz Ruslar, bu kentın yaşamına değı-
şik bir boyut, bambaşka renkler kazan-
dırmışlardı. İnce kumlu Marmara kıyı-
larında Rus dilberleri sereserpe yatıp
sıcak güneşin. bulutsuz göğün tadını çı-
karırlarken. Türk erkeklerini de. mıkna-
tıs gibi kendilerine çekiyorlardı. Pastacı-
lık. mezecılik. muhallebicilik. plajcılık.
müzisyenlik vapanların yanı sıra özgün
bir mutfak ve atmosfer getıren me>ha-
nelerıy le de ilgi çeken beyazlann sayısı az
değıldi. ' ' .
Istanbullular, ilk kez onlann sayesinde
bavan garson gördüler! "Cuırde Russie"
adlı parfümleriyle Türk erkeklerinin
başını döndüren Moskovalı ya da Peters-
burglu dilberlerin çoğu, en kısa zamanda
ü'kelerine geri dönmenin hayalini de içle-
rinde yaşatıyorlardı! Sedef tenli. sırma
saçlı, inci dişli, hokka burunlu ve boylu
poslu Rus soylulan, müşterilerine, "Ne
yemek istersiniz?" derken bıle. uşakları-
na buyruk verır gıbndiler! Kimileyın. bu
devlet düşkünü garson hanımlar. müşte-
rileriyle yemek yemeyi de kabul edivor-
lardı.
Böylece 1920'li yılların İstanbulu'nda
Rus restoranlannın "•müdavimı" olmak,
yaygın bir modava dönüştü. Büyük
Moskova Kulübü. Karpıç. Kıevskı,
Ugolok. Turkuaz. Petrograd. Kit-Kat
gibi gözde mekânlar, bırçok İstanbullu-
nun. kazıklanmak pahasına da olsa git-
meden edemediğı "yerlerdi. Vestivere
adımınızı atar atmaz. yamalar ve nişan-
larla kaplı üniforması sırtında bir Rus al-
bayı karşılardı sizi... İçeri ginnce de zanf
bir bayan. konuklarını karşılavan bir ev
sahibesi edasıyla karşılar, öpülmek üzere
narin, beyaz elini uzatırdı! Gümüşikona-
ların önünde yanan yağ şamdanlan,
yaldızlı kilise kubbelerini gösteren duvar
resimleri. suluboyalar, haçlar, kartallar.
taçlar, kıhçlar. havyar kutuları. votka şi-
şeleri;hepo. bırgündönmeyi hayalettik-
leri ülkelerinin. ülkelerindekı sıcak yuva-
larının atmosferini yaşatma amacını taşı-
yordu.
Müştenlerinin çoğu, ayakta durmaya
ve bu>ruk almaya hiç alışmamış olan bu
garson hanımlara sulu sepken âşıktılar!
Böyle yerlerde çoluk çocuğunun nafa-
kasını vıyen erkekler vüzünden. kımı
Türk kadınlarının kalbi. Rus hatunlara
karşı öfke ve nefretle doluydu!
Yüzvjlın ilk çeyreği biterken. ülkeleri-
ne geri dönme umutlan kınlan Beyaz
Rusların bir bölüğü, göçmen kuşlar mi-
sali İstanbul'un mavi gökyüzünü bir
boydan bir boya geçip, Paris göklerine
doğru uçtular... Bir bölük hatun kışı de
zamanın İstanbulu'nda hatırı sayıhr zen-
gin tayfasıyla desti izdivaç eyledi. Gar-
sonluğu "İcerhen" yapan hanımefendi-
ler, kendi evlerindedanslı çaylar, balolar.
yemekli toplantılar düzenleyerek cum-
hurivetle birlikte oluşan yeni Türk sosye-
tesinin içinde yerlerini aldılar.
Yüzvıhn başlarında Kızılordu'nun
önünden kaçanlar. bir daha yurtlanna
dönemediler. ama gıttıklerı yerlerde unu-
tulmaz izler bıraktılar. Ne var ki, yirmin-
cı >üz>ılın son demlennde yeni bir Rus
akını başladı İstanbul'a... Kuşkusuz ki,
"17 İhtilali'nde yer alan Kızılordu asker-
lennin çocukları ve torunları>dı bunlar!
Sabahın sislı karanlığı içinde, Karade-
nız'i aşıp Boğaz'ın sularını köpürterek
Karaköy'e yanaşan görkemli gemilerin
içinden. ellerındeki plastik torbalarını,
torbalar dolusu çürük çank mallarını
taşıvarak sökün edıyorlar... Neler yok ki
bu kara lorbalarda. El feneri. pantolon
kemerı. fotoğraf makinesı. kasket, terlik.
film, losyon. fincan, tabak. kâse, ispirto
ocağı, nacak. İngiliz anahtarlan, havyar,
diş macunu. kaşkaval peyniri, lastik
pompası. oyuncaklar. bisikletler. saatler,
sabunlar. karabiber değirmenleri, Rus
votkası, Gürcü konyağı. Rumen şarabı,
orak. çekiç, kalpak, çay, köpek tasması
ve de kaymak tenli Rus dilberleri!
Izgara köfteciler, balık ekmekçiler,
şamtatlıcılar, susam helvacılar. muzcu-
lar, turşucular. tavuklu pilavcılar; ser-
best pazar ülkesinin şansiı insanlan ola-
rak kendi kısmetlerini anyorlar.
Balık ekmekçilerden biriyle ayaküstü
söyleşiyoruz: "Abi.yüzbine, vüzelli bine
ilah gibi kanyı atarsın! " diyor. "Evin
varsa. evine, yoksa otele. anladın mı?
Kendı başlanna işe çıkanlar da var. ara-
cıyla çalışanlar da... Her türlü pislik bu-
lunur burada. Karanlık duşünce başlar..!'
Yüzvıhn başlarında gelip istanbul'un
yaşamına renk katan Ruslarla şimdiki-
îerin süfli halini hallerini, dolar karşısın-
daki gözü dönmüşlüklenni karşılaştınn-
ca, kendi kendinize hayıflanmadan ede-
miyorsunuz!
Eyvahlar olsun ki yanlış zamanda
yanlış Ruslarla tanıştık.