Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1992 HABERLER CUMHURlYET/3
METROPOL
AT:LLA DORSAY
Arabamız ve Biz
30/aşıma dek araba kullanmayacesaretedemedim.
LJsteîk o yıllarda Istanbul trafiğinin bugünkü kadar ür-
künçolmamasına karşın...
Cesaretimi toplayıp ehliyet de alınca, 1970 yapımı bir
k ü ç i k Volksvvagen edinip ben de Istanbul trafiğine ka-
rıştın. Doğrusu iyi de etmişim... Çünkü gitgide kalaba-
lıklasan bu kentte, artık binilmez hale gelen otobüsler,
yok «jilen "dolmuş" kurumu ve fiyatları habire arttığı
gibi ıazları da artan taksilerle, yaşını-başını almaya
başlcmış bir insan ne yapardı, bitemiyorum.
Artba, kuşkusuz yüzyılımıza damgasını vuran bu-
luşla'dan biri. Düşüncesi Leonardo Da Vinci'ye dek
inen otomobilin ilk uygulamasının, 1885 lerde Al-
man^a'da Carl Benz ve Gottlieb Daimler tarafından ya-
ptldı£ı kabul ediliyor. 1895lerde ABD'de George Sel-
den'iı aldığı bröveyle başlayan endüstriyel patlama
ise, arabanın özellikle bu ülkede gelişmesine ve nere-
deyse bir "Amerikan buluşu" olarak tanınmasına yol
açmıs.
Gerçekten de araba, özellikle Amerikalıların sevip
yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdikleri
bir olgu. Bu ülkede bir yandan mesafelerin büyüklüğü,
öte yandan aşırı bir bireyci tavır, toplu taşımacılığın
araba lehine ihmali vede araba boyutlarının inanılmaz
büyüklüğünü getirmiş. Bu ülkeyi yıllar önce ziyareti-
mizde, arabasız gerçekten de ne yapacağımızı şaşır-
mıştık. Araba büyüklüklerinin ise bu ülkede 1960'ların
"cinsel devrim'inde büyük rol oynadığı ve gençlerin
çok genç yaşta cinsel ilişki kurmalarınm, biraz da bu
arabalar sayesinde olduğu, bilimsel bir kitapta kanıt-
lanmış.
Bizdeyse araba, ABD'deki kadar "olmazsa olmaz"
bir statüde değilse bile, yönetimler tarafından daözen-
dirilen bir mülkiyet öğesi olarak hem büyük kentlerde
gerçekten de kişisel/ailesel bir ulaşım kolaylığı hem
de bir "sınıf atlama" simgesi olarak ilgi görüyor. Tur-
gut Özal'ın başba-
kanlığı sırasındaki ki-
mi sözlerinden Tansu
Çiller'in ünlü "ikı
anahtar" formülüne
dek, araba ülkemizde
belki gereksiz yere
özendiriliyor. Ve kimi
kesimlerde, Ameri-
kan örneği gibi, en
gereksiz mesafeler
için bile kullanılan, is-
tismar edilen bir
"sevda"ya dönüşü-
yor. Ve büyük kentle- ^^^~—"~""~-"-~~~"^^^^^~
rimizde gerek trafik sorunu, gerekse hava kirliliğini çö-
zülmez boyutlara ulaştırıyor.
Istanbul'da yerel yönetimin buna karşı getirdiği çare
ise tam bir "araba düşmanlığı". Lastik patlatan çukur-
lardanhergündeğişengüzergâhlara, alternatif getiril-
meden kaldırılan yaya geçitlerinden her gün bir yenisi
eklenen yeşil ışıklara, Beyoğlu gibi kabul edilebilir bir
bölgeden Beyazıt-Sirkeci arası gibi inanılmaz boyutta
birbölgenin "yayalaştırılması" kararına dek çeşitli uy-
gulamalar, belediyenin tam bir "araba düşmanlığı"na
saplandtğının kanıtlarıdır.
Peki ama, bu iki aşırı tavır arasında daha gerçekçi,
daha sağlıklı bir buluşma noktası yok mu? Elbette var.
Yine Batı'ya bakalım. Ama Amerika'ya değil, Avrupa'-
ya. Araba bize Batı'dan geldiğine göre çözüm yollar*
için de Batı'ya bakmanız doğal değil mi?
Ve Batı'ya baktığımızda, en azından Avrupa'nın Pa-
ris, Londra, Cenevre, Roma, Madrid gibi uygar baş-
kentlerinde belli çözümler bulunduğu gözlemleniyor.
Trafiğe kapalı alanlar gitgide çoğaltılmaktadır. Ama
gerçekçi bir bakışla, gerçekten de trafik ulaşımına,
kentte bir yerden ötekine gitmeye zarar vermeyecek
biçimde... Anaarterlerüzerindeparkyasağıkonmakta
ve bu, kesin biçimde uygulanmaktadır. Ancak yan ar-
terlerde park etmeye yalnızca hoşgörü göstermekle
kalınmamakta, buralarda park yerleri açık-seçik bi-
çimde çizgilerle düzenlenmektedir. (Bizde ise en ol-
madık yerlerde park edilir, en olabilecek yerlerde edil-
mez ve sorun hemen yalnızca özel "araba çekme" şir-
ketlerinin cebi dolacak biçimde sözümona çözümle-
nir). Trafiğin girmesi zorunlu yerlerde kente ait oto-
parklar yapılmakta, özel konutlarda ise garaj zorunlu-
ğu uygulanmaktadır. vs. vs.
Işte gerçek ve gerçekçi çözümler. Arabayı umacı gi-:
bi görmeye ve araba sahibini sürekli cezalandırmaya
gerek yok. Araba bazen insanın işlerini olağanüstü ça-
buk ve kolay çözmesine yarayan, bazen hayat kurta-
ran önemli, pratik, yararlı bir araçtır. Ama yine araba,
sorumsuzca kullanıldığında, başkalarını rahatsız
eden, kent alanlarını "fuzuli işgal"e uğratan, havayı
kirletip mekânları daraltan zararlı bir nesnedir. Bu "iyi
kullanımı" sağlamak ve onu teşvik etmektir, yönetim-
lerin görevi. Yoksa devletin teşvik ettiği, yerel yöneti-
min ise düşman bildiği bir araba anlayışıyla, olsa olsa
insanlara eziyet edilmiş oiur.
Arabayı umacı gibi
görmeye ve araba sahibini
sürekli cezalandırmaya
gerek yok. Devletin teşvik
ettiği, yerel yönetimin ise
düşman bildiği bir araba
anlayışıyla, olsa olsa
insanlara eziyet edilmiş
olur.
KlSA KISA
• Istanbul Ticaret Odası'nın düzenlediği "Turizme
Bakış 92" toplantısı yarın yapılacak. ITO Yönetim
Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, toplantıya ilişkin
yaptığı açıklamada, turizmin geliştirilmesinin sadece
döviz geliriyle değil istihdam, ihracat ve gelir dağılımı
bakımından da önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtti.
• Konya'da havaalam kurultnası için THK tarafından
çalışmalara başlandı. THK Konya Şubesi Başkanı Emekli
AJbay Orhan Özel, havaalam için uygun bir arazi
aradıklarını, kurulması planlanan komplekste planör ve
paraşüt okullarının yanı sıra diğer sosyal tesislerin de yer
alacağını belirtti.
• İstanbul'da Yeni Düşünce gazetesi, 'Azerbaycan
Şehitlerini Anma' toplantısı duzenledi. Toplantıda
konuşan MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, uğruna
şehit verilmeyen hiçbir davamn zafere ulaşamayacağını
söyledi. Türkeş aynca bağımsızlık ve özgürlük haklarını
elde etmek için mücadele eden Azerbaycan halkının haklı
davasını hep savunduklannı bildirdi.
• Hacettepe Üniversitesi, çeşitli fakültelerin ihtiyacını
karşüamak için ilanla profesör, doçent ve araştırma
görevlisi arıyor. Araştırma görevlisi ve öğretim
görevlilerinin 27 ocak-10 şubat tarihleri arasında fakülte
dekanlıklan ve yüksek okul müdürlüklerine, doçent ve
profesör kadroları için ise rektörlük yazı işleri
müdürlüğüne başvurmaları isteniyor.
• İzmir Ege Üniversitesi Tip Fakültesi Dahiliye Bölümü
ögretim görevlisi Prof. Dr. Gürbüz Gümüşdiş, bütıin
ilaçların yan etkilerinin bulunduğunu, bunların bazılarının
harati önem arz ettiğini, bazılarının ise hastayı ikinci
detecede etkiledigini söyledi.
• Newroz dergisi Genel Yayın Yönetmeni Remzi Bilge'nin
tuuklandığı bildirildi. Geçen cuma günü akşamı Deng
degisinin duzenlediği, "Dayanışma Gecesi"ne Newroz
adına bir kutiama mesajı götürmek için giden Bilge,
kapıdaki polislerce gözaltma alındı. Gerekçe olarak da
kvJama mesajının suç oluşturduğu bildirildi ve aynı
geekçe ile dün çıkarıldığı Bakırköy Sulh Ceza
Hücimliği'nce tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevi'ne
g*aderildiği öğrenildi.
Yatağan Tennik Santralı'nın atıklannın üstü toprakla kapatıhp ağaç dikilecek
Kül dağında akasya açacak
OLCAY AKDENÎZ
MUGLA — Türkiye'deki ter-
mik santrallar arasında çevreye
en çok zarar verenlerin başında
gelen Yatağan Termik Santrah'-
nın etrafında oluşan kül dağla-
nmn üzerlerinin toprakla kap-
lanarak ağaçlandınlması çalış-
malanna başlandı. Bugüne ka-
dar sürdürülen çalışmalar sıra-
sında TEK tarafmdan kül stok
alanlarına, 2000 akasya fidanı
dikildi.
Devreye girdiği 1983 yüından
bu yana, çalışmakta olan üç
ünitesinde, günde 15 bin ton lin-
yit kömürü yakılan ve günde
dört bin ton külün açığa çıktığı
Yatağan Termik Santrab'nda,
bant sistemi üe taşmarak sant-
ral çevresinde biriktirilen küller,
adeta kül dağları oluşturdu...
Küllerin çevreye zarar verme-
mesi amacıyla TEK tarafından
kül stok alanlannın ağaçlandı-
TEK'in, günde 4 bin ton kül çıkaran termik santralın çevreye zarar vermesini
önlemek amacıyla geliştirdiği proje çerçevesinde bugüne kadar 2 bin akasya fidanı
dikildi. Üzeri 50-60 santimetre toprakla kapanan kül stok alanına nisan ayına
kadar 120 bin fidan daha dikilecek. Akasya ağacı, santralın bacasmdan çıkan
gazlardan en az etkilenen bitki olarak biliniyor.
nlması için bir proje geliştirildi.
Bu proje uyarınca kül stoklan-
nın üzeri 50-60 santimetre top-
rakla örtülüyor ve daha sonra
bu alana, termik santralın baca
gazlanndan en az etkilendiği be-
lirlenen akasya fidanları dikili-
yor. Bu amaçla bugüne kadar
iki bin akasya fidanı kül stok
alanına dikildi.
TEK yetkililerinin verdiği bil-
giye göre bu yılki ağaç dikme
mevsimine kadar yaklaşık 120
dekarlık kül stok alanımn üzeri
toprakla kaplanarak ağaç dik-
meye elverişli hale getirilecek ve
bu alana 120 bin akasya fidanı
dikilecek. Ağaç dikme işlemle-
rinin nisan ayına kadar tamam-
lanacağı bildiriliyor.
Santraldan çıkan küllerin da-
ha sağlıklı bir şekilde stoklana-
bilmesi için bir süre önce yapı-
mına başlanan kül barajının da
1992 yılı icinde bitirileceği öğre-
nildi. Barajın tamamlanmasıy-
la birlikte, elde edilen küller, ba-
rajda toplanacak suya boşaltı-
lacak ve boylece külün rüzgâr-
ların etkisi ile savrularak çevre-
ye zarar vermesi önlenebile-
cek... Santralın bacasındaki
elejctro filtrelerle, bacadan çı-
kan kül tozlarının yüzde 99.8
oranında tutulabildiğini anlatan
TEK yetkılileri, bacadan atılan
kükürtdioksit gazının da tutula-
bileceği desülfürizasyon tesisi-
nin yapılabilmesi için Japonla-
ra bir fizibilite raporu hazırla-
tıldığım, bu yöndeki çahşmala-
nn sonuçlanma aşamasına gel-
diğini bildirdiler.
Yatağan Orman tşletmesi,
termik santralın bacasından çı-
kan kükürtdioksit gazının hava-
mn nemi ile birleşerek asit yağ-
murlarına dönüşmesi sonucun-
da bundan etkilenerek kuruyan
yöredeki kızılçam ormanlanmn
yerine akasya ağacı dikmeye
başladı. Yetkililer, özellikle kış
aylarında daha etkili olan asit
yağmurlarının yapraklannı
dökmeyen ağaçlara büyük ölçü-
de zarar verdiğini, çam ağaçla-
nnın uç kısımlannda bulunan
büyüme noktalarını yok ettiği-
ni belirterek yapılan araştırma-
lar sonucunda santralın olum-
suz etkilerinden en az etkilenen
ağaç türünün akasya olduğunun
belirlendiğini anlattılar. Bölge-
de kuruyan çam ağaçlannın ke-
silmesiyle çıplak kalan arazide
erozyon tehlikesi belirdiğini de
anlatan yetkililer, "Erozyonun
önttne geçebOmek için ivedilik-
lc akasya ağacı dikimine yonel-
dik. Bölgedeki kömiir rezervle-
rinin 15-20 yıi içinde tükenece-
ğini ve santralın da devre dışı
kalacağuu düşünürsek, ba süre
sonanda akasya ağaçlannın ye-
rine, yöreain doğal bitki örtü-
sü oian Innlym fidanlan yeni-
den dikilecektir" diye ko-
nuştular.
Yatağan Orman tşletmesi yet-
kilileri, tennik santraldan olum-
suz şekilde etkilenen yaklaşık
800 hektarük bir alanın 1992 yıh
içinde akasya fidanlan ile ağaç-
landınlacağını bildirdiler.
Türkiye'deki termik santral-
lar içinde "en temiz" santral
olarak anılan ve çevreye hiç za-
rar vermediği ileri sürülen Ye-
niköy Termik Santralı da çevre-
ye etkileri yönünden kötü sin-
yaller vermeye başladı. Milas
Orman lşletmesi yetkilileri,
santral çevresindeki ormanhk
alanlarda ilk kez bu yıl çam -
ağaçlanmn uç sürgünlerinde ku-
rumalar görüldüğünü bildirerek
"Bciirtikr, Yatagaa Termik
Santrah'ndan etkilenen bölge-
lerdeldlerle aynı" dedi.
Toptan
Nâzımders
kitaplanııda
yer alabilir*
ŞARKILARLA SELAM — tlginin yogun oldugu gecede Joan Baez ile Ziilfii Livaneli parçalarını Nâzım Hikmet için yorumladılar. Livaneli "Nâzım'a en giı
zel selam şarkı söyleyerek gönderilir" derken, Baez "Doğum yılını kutladığım Nâzım Hikmet ile biitün tutsak şairler için söylüyorum" şeklinde konuştu.
Devlet, Nâzımla buluştuMUHARREM AYDIN
Nâzım Hikmet Haftası kutla-
malan çerçevesinde düzenlenen
"Dogumunun 90. Yılında Nâ-
zım Hikmet Aramızda" gecesi
dün akşam Lütfı Kırdar Spor
Salonu'nda yapıldı. Gecenin
açış konuşmasını yapan Kültür
Bakanı Fikri Sağfaur devletin ilk
kez Nâzım Hikmet ile bu gece
buluştuğunu belirterek "Nâ-
nm'ın tutukJuluğu, ydlarca siir-
günJiiğü utanç verici bir gerçek-
tir. tşte gerçek demokratikleşme
bn yasagı kaldırmakdır. Gerçek
deınokntşiyi hedef aldık derken,
işte bu yasagı kaldınyonım. Siir-
günö kaldırmak bizim insanlık
borcnmuzdnr. Ülkemirin ber ye-
rinde çocnklann çiçek bırakabi-
lecegJ Nâzım mezariarı olması-
nı istiyorum" dedi.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sa-
nat Vakfı Başkanı ve şairin kız-
kardeşi Samiye Yalbnm Nâzım
Hikmet'in eşi Vera Tulyakova,
Istanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen, Anka-
ra Büyükşehir Belediye Başka-
nı Murat Karayalçm, SHP Istan-
bul ll Başkanı Bozknrt Nuhog-
lu, SHP MYK üyesi Istanbul
Milletvekili Ercan Karakaş, ga-
zeteci yazar tlhan Seiçuk, Azü
Nesta, Mehmet Ali Aybar, tbra-
him Balaban, Radi Fiş, Reflk
Erdunuı, Melike Demirag, Tank
Akan, HaUl Ergün, Refik Dnr-
baş, Nevzat Çelik, Isıl Özgen-
türk'ün dışında binlerce hayra-
nının katıldığı gecenin açış ko-
nuşmasını Kültür Bakanı Fikıi
Sagfau- yaptı.
Nazım Hikmet'in evrenselle-
şerek Türkiye'yi tüm dünyaya ta-
mttıgını vurgulayarak konuşma-
sına başlayan Sağlar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Nazun iakesinin onuruna
yiikseltmiş bir ozanımudır. tn-
sanın insana kullağunu kaldır-
•aak gibi yüce bir amacın öncii-
lügüMü de yapmıştır. Konuşnuı-
nın, bildiginden şaşmamanın
yalnızca yüceügini ve görkemi-
•i vurgnlamamıs, çilesini de
çekmistir. Nflzım'ın bir ozan ve
sanatçı olarak geKştirdigi bakış
"Dogumunun 90. Yılında Nâzım Hikmet Aramızda" gecesinde açış
konuşmasını yapan Kültür Bakanı Fikri Sağlar, yasaklara olanak
sağlayan yasaların insan bilinci ve toplum gündeminden düştüğünü
belirterek "Nâzım'ın yıllar süren tutukluluğu utanç verici bir gerçektir.
Gerçek demokratikleşmenin gereği bu yasagı kaldırmaktır. İşte bu yasagı
kaldırıyorum. Bu anlamda devlet Nâzım'la burada buluşuyor " dedi.
açısı tüm zamanian aşarak in-
sanhgın evrensel nitelikleriyle
birleşen ögeler içennektedir."
Nâzım Hikmet'in özgürlükçü
ve yenilikçi kişilik yapısıyla do-
lu bir sanatçı olduğunu belirten
Sağlar şöyle konuştu:
"tnsan nerede isyan etmisse,
Nâzım orada güç biriigi serp-
mekten yorulnuunıştır. Nâzun'ın
tnınkluluğn, yıllarca sürgiinlü-
ğii utanç verici bir gerçektir. tş-
te gerçek demokratikleşme bu
yasagı kaldumakdr. Gerçek de-
mokrasiyi hedef aktak derken iş-
te ba yasagı kalduıyorum."
Kültür Bakanı Fikri Sağlar sa-
londa bulunan davetlilerin yo-
ğun tezahürat ve alkışları arasın-
da sürdürdüğü konuşmasında,
devletin bu anlamda Nâzım
Hikmet ile ilk kez burada
buluştuğunu' söyledi. Bu buluş-
manın bunca yıl geciktirümiş ol-
masından üzüntü duyduğunu
kaydeden Sağlar, "Ama sanatçı-
sına sahip çıkmayan, âdeta
onunla savaşan bir ulkenin sa-
nattan söz etmesi olanaksızdır.
Onlan birçok sıkıntıyla yiiz yü-
ze getirmeye, onlan yurtdışma
çıkmaya zoriamaya, en doğal
hakları olan yurttasuk haklann-
dan yoksun bırakmaya çağdaş
olma yolundaki hiçbir ulusun,
hiçbir toplumun hakkı yoktur.
Hakkı olamaz. Nâzım bizim
yurttaşımızdı, her zamanda
yurttaşınuz kalacaktv" biçimin-
de konuştu.
"Bu gelişmeler 20001i yülara
yakm yaşamyorsa sorun daha da
ağıriaşmıştır" belirlemesini ya-
pan Kültür Bakanı Fikri Sağlar
konuşmasına şöyle devam etti:
"İnsanlık tarihi biraz da ya-
saklann yasaklandığı tarihtir.
Bugün Türkiye yasaklar konu-
sunda Nâzım'ın bundan 40-50
yıl önce söyledigi noktaya gel-
miştir. Onun yapıtlannın yasak-
lanmasına ve kendisinin tutuke-
vine konulmasına olanak veren
yasalar asunda uzun süreden be-
ri insanlık bilinci ve toplumla-
nn gündeminden düşmüştür."
"Bu noktada devletin yapma-
sı gerekeni yapacağız. Yasakla-
n yasak yapan bir politika
izleyeceğiz" diyen Sağlar sözle-
rini şöyle tamamladı:
"Bugün dünyada bunca şey
degişirken 40-50 yıl önce, hatta
bagün bile Nâzım'a yapüanlar-
dan hep birlikte utanmıyor mu-
Nâzım Hikmet için düzenlenen geceye ilk kez bakan düzeyinde katılım oldu. Kültür Bakanı Fikri
Sağlar, protokolde tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile biriikte oturdu. (Fotoğraflar: İBRAHİM GÜNEL)
yuz? Onu sürgün etmeyerek
borcumuzu ödemek bizim in-
sanlık borcumuzdur. Ülkemizin
her yerinde çocuklanmızın çiçek
bırakabileceği Nâzım mezarian
olmasını istiyor ve tum Nâzım
dostlarını sevgiyle selamlı-
yorum".
Uzun süre davetlilerce alkışla-
nan konuşmanın ardmdan sah-
neye gelen tiyatro sanatcısı Işık
Yenersu şairin kimi şürlerinden
örnekler okudu. Sunucu Işık Ye-
nersu'nun "Nâam'ı bizlere yo-
rumuyla benimsetti" anonsuyla
sahneye çağırdığı tiyatro sanat-
cısı Genco Erkal ise Nâzım Hik-
met'in birçok şiirini okudu. Nâ-
zım Hikmet'in kızkardeşi Sami-
ye Yaltınm ise yaptığı kısa ko-
nuşmada, "Hepinize gönülden
çok çok tesekkür ediyorum" de-
di. Daha sonra söz alan şairin
eşi Vera Tulyakova Türkçe ola-
rak şunlan söyledi: "Merhaba
sevgfiı dostlar, Nâzun için tesek-
kür ediyorum."
Birçok kişinin kapıların kapa-
tılması nedeniyle içeriye gireme-
diği gecede sık sık "Yaşasın öz-
güriük, Nâzımlar ölmez" biçi-
minde sloganlann atıldığı dik-
kat çekti. Zülfü Livaneli'den ön-
ce Bolşoy Balesi'nin "Bir Aşk
Masalı" adlı bale gösterisi ger-
çekleştirildi. Daha sonra sahne-
ye gelen Livaneli "Nâzım'a yol-
lanabilecek en güzel selam" di-
yerek "Karh Kaym Onnamnda",
"Güneş Topla Benim tçin" gibi
parçalarını seslendirdi.
"Dogumunun 90. Yılında Nâ-
zım Hikmet Aramızda" gecesi-
nin son sanatçı konuğu ise "Çok
uzaklardan geldi" anonsuyla
sahneye çağnlan ünlü sanatçı
Joan Baez'di. Sanatçı Türkçe
olarak "Nâzım'ın doğum yılını
kutluyonım ve şarlulamnı tüm
tatsak şairler için söylüyorum"
dedi. Baez konseri sırasında ay-
nca Vera Tulyakova için de Rus-
ça bir parça yorumladı. Dün ak-
şam saat 20.00'de başlayıp 3 sa-
ati aşkın bir süre devam eden ge-
cenin biletleri 50-150 bin lira
arasında değişiyordu. Gelir Nâ-
zım Hikmet Kültür ve Sanat
Vakfı için kullanılacak.
NİGDE (ANKA) — MilU
Eğitim Bakanı Köksal Toptan,
Nâzım Hikmet'in 90'ıncı do-
ğum yıldönümü kutlamaları
çerçevesinde düzenlenen "Nâ-
zım Hikmet Haftası" sonunda
bir müjde verdi ve "Şairin eser-
lerinin ders idtaplannda yer al-
maamn sakıncas yoktur" dedi.
Toptan, Niğde'de gazeteciler-
le sohbet toplantısı duzenledi.
Nâzım Hikmet'in eserlerinin
edebiyat ders kitaplannda yer
alıp almayacağına ilişkin bir so-
ruya Bakan Toptan, "Bana gö-
re edebiyat kitapian bizim gu-
rur duydugumuz butün edebi-
yatçılan çocuklannuza tanıta-
cak ve sevdirecek bir müfredat-
ta olmahdır" yanıtını verdi.
Herkesin herkesi sevmesi diye
bir konunun olmadığını kayde-
den Toptan şunlan söyledi:
"Edebiyatta da herkesin sev-
mediti edebiyatçıfau- vardır, ama
onlan bilmek başka şeydir, sev-
nck de başka şeydir, bana so-
rarsanız bizim çocuklanmız Fu-
zuli'yi de Ahmet Yesevi'yi de
ekuyup büneü, aıaa -ftiâzMBi
Hikmeti de Yavuz Bulent Baki-
ler'i de bilmeli. O nedenle bö-
tün bunlaiin çocuklannuza öğ-
retilmesinde ve okutulmasında
bir sakraca yoktur. Hepimiz bu
isle iyi kötü uğraşan insanlanz
ama Niğdeli Ahmet Kuddusi'yi
Idm biliyor? Akşam gördük
(Düşünür için gerçekkştirilen
bir anma toplanüsını kastedi-
yor) bilinmesi lazım gelen bir
muhterem zat, bir divan şairi.
Herkes her şeyi bilsin Mississi-
ppi'nin oebisini bileceğine Kud-
dusi'yi bilsin, Aad Dağlan'nm
yükseklifini bileceğine Nâzım
Hikmet'i bilsin, ne zarar gelir?
Ondan sonra kendi doğrusunu
kendisi bulsun."
Panel
Nâzım ve
Tîyatro
Istanbul Haber Servisi —
Nâzım Hikmet Kültür ve Sa-
nat Vakfı tarafından düzenlenen
"Nâzım Hikmet Haftası" çerçe-
vesinde dün, Nâzım'ın tiyatro ve
sinema yazaruğı yönu tartışıldı.
The Marmara Oteli'nde dü-
zenlenen ve sinema eleştirmeni
Onat Kutlar'ın yönettiği panele,
yazar Itenk Erduran, tiyatro ya-
zan Ali Taygun, sinema yönet-
meni Ali Ozgentürk ve tiyatro
yönetmeni Yılmaz Onay konuş-
macı olarak katıldılar.
Onat Kutlar, Nâzım Hikmet'-
in yaşamı boyunca tek bir alan-
la sınırh kalmayarak çesitli alan-
lara yöneldiğini belirterek, "Nâ-
zım, şiir dışında tiyatro ve sine-
ma alanında herkesi şaşırücı
eserler vermiştir" dedi.
Refık Erduran da Nâzım Hik-
met'in ozanhğının zengin bir
Türk şiiri geleneğine dayandığını
ve kendisinden önceki dönem
Türk şiirini araştırarak, kendisi-
ni geliştirdiğini kaydetti.
Ali Taygun, Nâzım'ın Sovyet-
ler Birliği'nde yaşadığı dönem-
lerde önemli eserler verdiğini an-
cak, bunlann Türkiye*ye ulaşa-
madığını söyledi.
Kurum, istisna akitli ve sözleşmeli personel vüzünden zor günler geçiriyor
TRT çalışanı arıza sînyali veriyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — TRT istisna akitli ve
sözleşmeli olarak çahşanlan yü-
zünden iç huzursuzluk yaşıyor.
Sözleşmeli olarak çalışanlar,
TRT'nin, kendilerine sağladığı
çalışma koşullanyla bir insanlık
suçu işlediğini öne sürüyorlar.
İstisna akitli olarak çalışanlar
da iş ve sosyal güvencelerinin ol-
maması nedeniyle işi yavaşlat-
ma eylemi yaptılar.
Kuruma istisna akitli olarak
alınan ve akitleri her ay yinele-
nerek yıllardır kurumda çeşitli
bölümlerde çalışanlar, emekle-
rinin karşıhğmı alamamaktan ve
sosyal güvencelerinin bulunma-
masmdan şikâyet ediyorlar. Sa-
yıları 800'ü aşkın istisna akitli-
ler, sorunlarma dikkat çekebil-
mek amaayla geçen günlerde işi
yavaşlatma eylemi yaptılar. Son
olarak sorunlannı Başbakan
Süleyman Demirel'e telgraf çe-
kerek ilettiler. önümuzdeki
günlerde TRT Genel Müdüru
Kerim Aydın Erdem ile görüş-
mede bulunacak olan istisna
akitliler, sorunlanmn çözümün-
de bir gelişme olmaması duru-
munda işi yavaşlatma eylemle-
rini sürdüreceklerini açıkladılar.
TRT'de sekiz yıldan bu
yana istisna akdi ile çalışanlar
bulunuyor. İstisna akitliler ya-
yın için önem taşıyan bütün bö-
lümlerde görev aldıklanm öne
sürerek işlerinin karşılığı olan
kadrolann kendilerine verüme-
sini istiyorlar. TRT ise kuruma
bağü Teftiş Kurulu'nun duru-
mun hukuki sorunlannı dile ge-
tiren raporunu dikkate almadan
istisna akitliler konusunda bir
değişikliğe yanaşmıyor. Çalışma
Bakanhğı müfettişlerinin önü-
müzdeki günlerde TRT çalışan-
lan ile ilgili raporunu vermesi
bekleniyor.
TRT çahşanlan arasında so-
runları bulunan gruplardan bi-
rini de sözleşmeUler oluşturu-
yor. Genelde teknik işleri yapan
bu grup çahşanlan da istisna
akitliler gibi sosyal güvenceleri-
nin bulunmamasından şikâyet-
çiler. Fazla çalışma karşılığı
kendilerine ücret verilmediğini
belirten sözleşmeli personel, yet-
kililerin kendilerini dinlemeye
yanaşmadığmı ve bütün şikâyet-
lere rağmen durumlannda bir
düzelme olmadığını söylüyorlar.
TRT'nin çahşanlan ile sorun-
lanna, son olarak PTT vericile-
rinin TRT'ye tekrar devredilme-
si sonucu ortada kalan persone-
lin durumu eklendi. TRT ile
PTT arasında 21 Ocak 1989 ta-
rihinde imzalanan protokol ile
PTT'ye devredilen 1354 çahşan,
vericilerin PTT'ye devrinin ip-
tal edilmesi sonucu yeniden
TRT'ye dönme hazuhklanna
başladı. Bu çahşanlan ka-
bul etmeyen ve mahkemeye ve-
rilen TRT davayı kaybetti.
Ancak TRT şimdi de mahkeme
karanna rağmen bu personeli
işe almaya yanaşmıyor.