14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 AĞUSTOS 1991 Insanlaranız ve Konusmaları MELIH CEVDET ANDAY Oturduğumuz apartımanın kapıcısı Bay Aptullah emekli oldu, bir ev alnuş, gitti. Ne kibar adamdı! Komşum gazeteci Orhan Ka- raveli, "Yonutu dikilecek adamdır" demişti onun için. Atakoy'un en eski kapıcısı imiş. Ne iyi olur böyle emeklilerin yonutlannı dikmek! Ilk ve ortaokulu okuduğum (Kadıköy'deki taş mektepler) okulun kapıası Hasan Ağa'nın yo- nutu neden yok? Bize emeği geçmişti. Bay Aptullah'ın yerine yeni bir kapıcı gel- di, eşiyle, kuçuk çocuğu ile giriş katındaki da- ireye yerleşti. Kolay alıjamadım; gözüm bir su- re Bay Aptullah'ı ve çocuklarını aradı durdu. Tann selamet versin! Yeni kapıcımız Bay Adil, bir akşam, daire- sinde konuklan ile televizyon izliyormuş... Siz şu işe bakın, ben çıkmaz mıyım televizyonda! Bay Adil, beni ekranda görünce, — A..a.. bizim on numara, demiş. Bunu çarşımızdaki ayakkabı tamircisinden duydum, ona anlatmış. Haldun Taner dostu- ma, televizyon programlarına çıkmaktan hoş- lanmadığımı söylemiştim de bana, "Bakkala çakkala faydası vardır" demişti. Hiç de yal- nız bakkala çakkala değil; arada bir televiz- yonda görunmemden ötürüdür sanırım, işim düşen yerlerde kolaylık görüyorum, güler yüz görüyorum. Ataköy 2. Kısım'daki gazete, ki- tap saücısı ise beni kitaplarımdan, gazete ya- zılanmdan ve kimi dergilerde çıkan resimle- rimden tanıdı. Hatta bir gün resmimin çıktı- ğı bir dergiyi bana göstererek, — Sizin için sakladım, alırsınız diye, dedi.. Ama hep böyle olmaz; bir gün taksiye bin- dim, kitaplarımdan biri vardı elimde, sürücü- nün yanında oturuyordum, adam kitaba bak- tı, adımı okudu, sonra: — Ben bu adamı tanırım, dedi. — Kimdir? diye sordum. Sürücü, bilmiş bilmiş: — Emekli generaldir, dedi. Arada bir gittiğim, otunıp bir iki kadeh bir şey içtiğim, gazetemi okuduğum bir kafe- restoran vardır; oradaki garsonlar da beni or- kestra şefı samyorlarmış meğer. Kimbilir, belli olmaz, belki de Gurer Aykal'ı şair diye bilen yerler vardır. Ben açıkoturumlara, imza günlerine git- mekten de hoşlanmam, yoruluyorum; ama ne çok bilen çıkıyor, anlatamam. Daldım; sözü nereye getirecektim, Ataköy çarşısındaki ayakkabı tamircisi komşuma. Eczanenin arka duvanna dayalı, enti püf- ten bir çalışma yeri kurmuş, yedi kişilik oldu- ğunu söylediği ailesini geçindirmek için çalı- şır durur orda. Büyük bir dut ağacı var önun- de. Dutlar küçük, ama ağacın gölgesine diye- cek yok. Uğruyorum ona arada bir; ayakkabılarımı boyatmak, ufak tefek tamir işleri için. Oturup dinleniyorum, Malatyalı komşumla dereden tepeden konuşuyoruz. Zanaatçılar iyidir, hem çahşır, hem konuşurlar. tşte bizim kapıcı Bay Adil'in, beni televizyonda görünce, "Bizim on numara" dediğini anlattığı komşu bu. Geçen gün ahşverişten dönerken, sıcak be- ni çok bunaltmıştı, Malatyahnın yanında otu- rayım da biraz serinleyeyim dedim. O da ter içindeydi, ikide bir havluya kurulanıyordu. Benim orada oturduğumu gören arkadaki bankanın koruyucusu, ne göreyim, iki çay yapmış getirdi. Ne de güzel çaydı! — Hocam, dedi, yazılarıruzı hiç kaçır- mam... İşte bu geçmezdi akhmdan, kendi adıma de- ğil, memleket hesabma sevindim. Ama içim- de bir kuşku da vardı, yoksa beni başkası ile mi karıştınyor diye. Çaya teşekkür ettim. O sürdürdü sözunü: — Yazılannız biraz ağır geliyor bana, de- di. Sonra da, — Yalnız bana değil, herkese, diye ekledi. Ne diyeyim, söyleyecek söz bulamadım. (Bakalım, bu yazımı nasıl bulacak?) Ayakkabıcı, — Benim haberim yok bundan, diye katıl- dı söyleşiye. Ben yalnız televizyonu duydum, o kadar. Ama gözümle görmuş değilim, ka- pıcı Adil'in yalancısıyım. Allah var! Hem ga- zeteye baksam ne çıkar! Orta bire kadar oku- yabildim ancak. O zaman Malatya'da okul ne gezer! Orda burda çaüşmakla geçti ömrüm. Burnumu sokmadığım iş kalmadı. Kolay mı! Bu yaşa geldim, ekmek parası düşünmekten kurtulamadım. Gazeteleri uzaktan görüyo- rum, siyasetten anlamam. Banka koruyucusu, — Yalnız siyaset değil ki, dedi. Tarih, or- mancılık, sinema, aile kavgası, din, kaçakçı- lık... bir dolu konu var. Ben ayakkabıcıya, — Kaç yaşmdasın komşu? diye sordum. Komşum durdu, işe ara verdi, düşündu, dü- şündu, sonra: — Tahminen altnuş beş vanm, dedi. Böyle yaşa can kurban! Rüzgârlanayım diye bir mukavva parçası vermişti elime. Terleme durmak bümiyordu. Bankacı çay bardaklannı aldı, "Afîyet olsun" deyip gitti. — Senin burda kedilerin vardı, dedim, su verirdin onlara. Nerde bunlar? Ayakkabıcı, — Kediye bakana kızıyorlar bu mahallede, dedi. Pisleniyormuş ortalık. Bir hanım var, K'larda oturur, kedi düşkünü. Tanrının günü etle besler kedileri. Bu yüzden komşuları ile mahkemelik olmuş. "Kedileri topluyorsun başımıza" diye kavga çıkarmışlar. O kedi sever hammı tanıyorum. Bir gün Migros'un önundeki sıralardan bırine otur- muş, eşimin ahşverişi bitsin diye bekliyordum. Bir karı koca, bir küçük çocuk göründü. Ço- cuğun elinde uzun bir sopa, kedileri korku- tuyor. Annesi, bir kediyi göstererek, — Vur kafasına dedi, Şaştım demiyeceğim, korktum. Tam o sırada kedi sever hanım belirdi, duy- muş söyleneni, sesini yükselterek, — Ne diye vurduruyorsunuz kediye? Ayıp değil mi! dedi. Çocuğun anası, — A., a., hayvan bu, diye yanıtladı onu. Hem benim çocuğum kediden korkar, kafa- sına vurursa alışacak. Böyle diyerek, çocuğunu elinden tutup yu- rüdü gitti. Kedi sever hanım torbasından bir kesekâ- ğıdı çıkardı ve içindeki etleri, başma toplan- mış olan kedilere atmaya başladı; bir yandan da konuşuyordu kendi kendine: — Çocuklarını katilliğe hazırlıyorlar. Kur- ban bayramı sabahı, kesilen koyunlann başın- da bir yığın çocuk vardı. Adam olur mu bun- lar! "Vur kafasına" diyor utanmadan. Neden böyle acımasız olduk? Komşuya veda ettim. Terim geçmişti. Eve dönerken kiraz almayı düşündum. Yolun kö- şesinde bir kamyon durur bu mevsim, adam kamyonun içindeki meyve sandıklannı aşağı indirmiştir; kavun, karpuz, şeftali, kiraz... Za- yıf, tıraşlı, köyden gelme bir adam. Kiraz istedim. Tarttı, kesekâğıdını uzattı. — Sabahtan beri sırtım ağrıyor, dedi. Görduğüm ilk satıcı, sağlığından müşteri- ye yakınan. PENCERE ARADA BİR Dr. NURDOĞAN RİGEL Î.Ü. Basın Yayın Yüksek Okulu Kablolu TV, Denetim Mekanizması mı? Uyduların yaydığı TV sınyallerinin dev boyutlu çanak an- tenlerle ahnması işini bir ayrıcalık olmaktan çıkartan uydu teknolojisınin son halkalarından birini oluşturan kablolu TV, PTT ve TRT'nin anlaşmasıyla yeni bir yayın seçeneği (alter- natifi) olarak Türkıye'nin gündemine geldi. Çok UZUP. değil, iki yıl öncesinde, TV sanayii ile yakından ilgili olanlar, kablo ya da uydu yayıncılığı konusunda ciddi bir tercih yapamıyorlardı Büyük çanak antenlerin yerini alması beklenen mınik antenler için daha vakit vardı. Kablolu-TV ha- ne başına maliyet düşünüldüğünde ise ucuza mal oluyordu. Ayrıca uzayda zaman içinde eskiyen uyduların yerine ye- nileri fırlatılıyordu. Bu yeni uyduların da yörüngeleri eskile- rinden farklı olacaktı. Bu durumda kanal sayısını fazla tut- mak ısteyenler, anten çaplarını büyütmek zorunda kalacak- lardı. Bu nedenle uydu yayınların tek elde toplanması ve kablo ile dağıtılması en akılcı yoldu Kablolu-TV tanımı, ülkemızde 1988 yılı sonlarında kullanıl- maya başlandı. PTT, 1989 yılında Ankara/Çankaya'da belir- lediği pilot bölgede deneme' yayınlarına başladığında abo- ne sayısı sadece 20 idı. Daha sonra pilot bölgenin alanı K.Esat, Ayrancı, Dikmen semtlerinin eklenmesiyle genişledi ve abone sayısı 16 bine kadar çıktı. Halen Ankara'da kablolu-TV'ye abone olanlar, TRT yayınlarının yanı sıra Magıc Box, CNN, BBC, RAI, SAT-1, Tele-5 ve Super Channel'ı izleyebiliyorlar. Ankara'dakı bu pilot bölge yayınları sırasında F.AImanya uydu kanalı Tele-5, Yılmaz Güney'in 'Yol' filmini gösterirken PTT'nın müdahalesiyle, uydudan alınan yayınların abonele- re gönderildığı Uydu Yer İstasyonu'ndan yapılan karartma uy- gulaması. kablolu televızyonun denetlenebilir bir sistem ol- duğunu gösterdi. Ikinci denetim olayı ise BBC televizyonunun hazırladığı Türkiye Belgeseli' adlı yapımın yayını sırasında meydana gel- di. Belgeselın yayın akışı içinde, sıra Türkiye'nin 1980li dö- nemlerıne geldığinde, ekrandaki kararma, denetim mekaniz- masının yeniden devreye gırdığinin bir göstergesıydi. Bu iki olayla, uydu yayınların sınır ve sansür tanımayan ol- gusu bir anda yok edilebilmıştı. Bu başarılı (!) denetim ör- nekleri, tercihin kablolu-TV'den yana olması düşüncesine iv- me kazandırdı. Ankara'da pilot bökjelerde başlayan kablolu-TV yayınının 10 ilde yaygınlaştırılması karannın ardından, halkımız bu ye- ni sistem ile tanışmaya hazırlanıyor. Altı konsorsiyum, istanbul, Ankara, Adana, Bursa, Kayse- ri, Konya, Gaziantep, Kocaeli, Antalya ve izrnir'de çalışma- larına başladı. Böylece 1992 yılının temmuz ayına kadar söz konusu illerde aboneler bu hızmerten yararlanır hale gele- cekler. Telefon sıstemı gıbi toprak altına kurulacak olan şebeke, binalarda oluşacak kutulara kadar uzanacak. Yağmur ve kar- dan etkilenmeyecek yayın sayesınde aboneler, ekranda sü- rekli net bir görüntü olduğu halde, 20-30 arası TV kanalında tercihlerini kullanacaklar. Milyonlarca lira ödeyerek uydu anten satın almak zorun- da kalmayacak aboneler, bir merkezden ekranlarına gelecek 30 kanalda dünyaTV'lerini izlerken, sansüre uğrayan yayın- ları kararan ekranlardan anlayacaklar. Dünyayı, tek merkez- den denetlenecek kablolu TV ile izlememize az bir süre kal- dı. Radyo ve televizyon yayınları, şimdiye kadar, özgürlük rüz- gârlarıyla Doğu Bloku'nun ortadan kalkmasında etken oldu. Insanlardünyadaki olayları öğrendıkçe tepkı vermeyi de öğ- rendi. Ancak teknolojıyi elinde tutanların özgürlük düşünce- lerinin sınırlarını, yine teknolojiyı kullanarak topluma yansrt- malan nasıl olacak? Bunları yaşayarak öğrenecegız. Ancak geniş tartışmalara yol acacak bu konuya şimdiden açıklık ge- tirilmesınde yarar olduğu düşüncesindeyiz Teknolojik ege- menliği kullanmanın da hukuksal sınırları, yanlışlar yaşan- madan çizilrnelidir. Dil Demeği'nin Aylık Dil ve Yazın Derglsi Çağdaş TÜRK DİLİ'nin Ağustos 1991 sayısında, Tank Dursun K , Hüseyin Atabaş. Sevgi Özel, Mehmet Aydın, F Rıfkı Atay. Emın Recopoğlu, Bülent Sankur, Şevket Yücel, Erhan Tığlı, Aydoğan Yavaşlı, Muzaffer Uyguner, Doğan Gunay, Alı Ihsan Beyhan yazılarıyla; J.J.Arreola (Çev Alı Ûzçelebi), Turan Altuntaş, Yaman örs öykCıleriyle; Hüseyin Yurttaş, Tekın Kipöz, Ali Yüce. Vasfi Uçkan, Orhan Seyfi Orhon, Ömer Faruk Toprak, Turgut Uyar şıırleriyle; Ferruh Doğan çızgisiyle yer alıyor Oll Demegi, Tuna Cad. 5/12 Kızılay-Ankara Tel: 135 24 56 SATILIK KÜÇÜK DÜKKÂN MODA'DA İÇGÖREN PASAJI"NDA 30 milyon peşin Tel.: 336 36 84 (Hatta içi, saat 21.00'den sonra) GAYRİ MENKUL AÇIK ARTIRMA tLANI (ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN) Esas: 1991/62 Antalya Kışla mahallesı 1497 ada, 26 parselde kayıtlı taşınmaz An- talya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1990/497 esas 1991/472 sayıh kararı gereğince saulacaktır. Tapu kaydına göre 529 m1 genışliğmde olup üzerinde tek katlı ev üe muhtelif yaş ve cınste ağaçlaı vardır. Mahalli rayiçlere göre m"si 500.000 TL'den rauhammen bedeli 269.466.688 TLÎdir. 1. Satış: 27.9.1991 günü saat 14.00-14.15 arasında Antalya özel tdare binası kat 6'da açık aıtırma ile yapüacaktır. Bu satışta değerinin %75'inı bulmadığı takdirde 7.10.1991 gunü aynı yerde ve aynı saatte 2. aıtırma yapdacaktır. 2. satışta ise değerinin ^»^ını ve mahkeme masraflannı geçtığı takdirde en çok arürana ihale edilecektir. Satış peşin para iledir, ısteyen ahcıya 20 günü geçmemek üzere mehil ven- lebilır. Satışa katılan değerin *ı20'sı nispetınde teminat yatırüması şarttır. Ihaleye iştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatı- nı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn memur- luğunıuzun 1991/62 esas sayüı dosyasına başvurmaları Uan olunur. Basın: 48803 GAYRİMENKUL AÇIKARTTIRMA İLANI (ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN) Esas- 1991/74 Antalya Güzeloba köyu 6935 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmaz, An- talya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1990/1081 esas 1990/1630 sayılı kararı gereğmce satılacaktır. Tapu kaydına göre 1088 m! genişliğinde olup imar parselidir. Par- sel aynk nızam 2 kat injaata müsaıttır, parsele 650 m2 genişliğinde insaat yapüabilır. Mahalli rayiçlere göre muhammen bedeli 70.000.000 TLÜır. 1. Satış: 9.9.1991 günü saat 14.30-14.45 arasında Antalya Özel lda- re binası kat 6'da açık artırma ile yapüacaktır, bu satışta değerinin %75'ini bulmadığı takdirde 19.9.1991 günü aynı yerde ve aynı saatte 2. antırma yapüacaktır. Satış peşin para iledir, isteyen alıcıyi 20 gü- nü geçmemek üzere mehü verilebüir. Satışa katüanlann değeruı %20'si nispetinde teminat yatırması şarttır. 2. satışta taşınmazın değerinin •?»40*ını ve mahkeme masraflan geçtiği takdirde en çok arttırana ıhale edilecektir. thaleye iştirak edenlenn sartnameyi görmüş ve mündere- catını kabul etmiş sayüacakları, başkaca bilgi almak isteyenlenn me- murluğumuzun 1991/74 esas sayılı dosyasına basvurmalan üan olunur. Basın: 48764 İLAN KARS SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1990/329 Davacı Hazıne vekili, davalı Selahattin Keçea aleyhine açılan da- vada, Kars Merkez tstasyon Mahallesı 154 ada, 209 parsel no.lu ta- şınmazın askeri yasak ve güvenlik bölgesi içinde kaldıgından bahisle tapunun ıptalı ile Hazıne adına tapuya tesdlini talep etmiş olup, ara- malarâ rağmen davalı Selahattin Keçeci'ye dava dilekçesi ve duruş- ma günü tebliğ edilemediğinden, dava dilekçisınin tebliği üe duruş- manın atüı olduğu 10.9.1991 günü saat 9'da duruşmaya gelmeniz ve- ya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, gelmediğiniz veya veküle tem- sU ettirilmediğiruz takdirde duruşmaya yokluğunuzda devam edile- ceği ilanen tebhğ olunur. Bastn: 48772 İLAN DEVELt ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1991/216 K.H. tarafından davalüar Deveh Nüfus Mudüıluğu ve Tekın Şa- han aleyhine açılan raUkcrrer kayıt iptali davasının ara karan gere- ğince, Davalı Tekın Şahan'ın tebligata yarar açık adresı tüm aramalara rağ- men bulunamadığından, davalının duruşma gunü olan 3.10.1991 günü saat: 10.25'te mahkememiz salonunda hazır bulunması, dava düek- çesi yerine kaim olmak üzere Uan olunur. 1.8.1991 Basın: 32882 • •Soru Üstüne Soru Sabah gözlerini açınca yurttaş Memet ne görsün? Gaze- telerde çarpıcı başlıklar: — Kuzey Irak'a girdik... — Irak'ta tampon bölge kuruyoruz... — Askerimiz Irak'ta kalıcı... — Ankara kararlı... — Kuzey Irak'ta eni yirmi kilornetrelik bir güvenlik kuşağı oluşturuyoruz.. Ne oluyoruz? Öteden beri böyle bir stratejimiz ya da politikamız vardı da eşref saatıni mi bekledık? Yoksa PKK'nın son saldırıları kar- şısında ıcerde patlayan tepkiyı yatıştırmak için mı yola çık- tık? Genelkurmay'ın çekmecesinde çeşitli olasılıklara karşı se- çenekli planlar bulunur; ama, dış ve iç hukuka göre hangi gerekçelere dayanarak komşu ülkenin topraklarına yayılıyo- ruz? Durum tartışması yapıldı mı? Dış ilişkiler kotarıldı mı?.. Bilen yok.. En iyisi bu gibi durumlarda gazeteleri baştan sona hatmet- mektir; en yoğun 'istjhbaraf basının kıyısında kösesinde, satır aralarında bulunur. Yurttaş Memet görüp anladı kı kımsede dişe dokunur bir bilgi kırıntısı yok; herkes bir şeyler bilıyor- muş gibi hava basıyor; Yılmaz hükümetı için de dün bir, bu- gün iki!.. Bu rüzgâr bırdenbire nereden esti? Güneydoğu'dakı vur-kaç eylemlerine karşı 'Olağanüstü Hal Bölge valiliği' kurulmuştu; Ordu, doğrudan çatışmaya gırmeyi yeğlemıyordu, gerılla bıçimi savaşıma aynı biçimde karşılık verilecekti. Yöntem mi değiştirildı? Askeri çözümün köklü ve kalıcı olmayacağını söyteyenler şimdi nerede? Dış dünyada bizi suçlamak isteyen güçler, Kıbrıs'ta işgal- ci olduğumuzu söylüyorlar, bu yolda propagandayı vargüç- lerıyte yayıyorlar; şimdi oniarın eline bir sılah verilmeyecek mi? Meclis tatilde.. Hükümet daha önce Meclis'ten alınan "yurtdışına silahlı kuvvet gönderme yetkisi' kullandığını öne sürecek; ama bu yeterlı mi? Komşu ülkenin topraklarını sürekli işgal altında mı tutacağız? Kürt sorunu bu durumda daha çok 'enternasyonalize' olmayacak mı? Biz bunu iç işimiz sayarak, ülkede demokratik bir çözüm için çaba göstermeyecek miy- dik? Şımdı konu Birieşmiş Milletler'e giderse sonu ne ola- cak? Soru üstüne soru.. • Soru nedir? Çocuk daha konuşma öğrenirken bıkmadan, usanmadan, durup dinlenmeden sorar: — Bu ne? — Ağaç.. — Bu? — Asker. — Bu? — Kalem.. Çocuk çevreyi tanımak, öğrenmek, bilmek için sorar; ama, uygarlık soru üstüne kurulup gelişmiştir. Soru kimi zaman yanıttan da önemlidir; çünkü yanrt sorunun içindedir. Parla- menter demokrasilerde ise soru kurumlaşmış, yasallaşmış, Meclis tüzüklerine geçirilmiştir. Eğer Meclis varsa.. Soru da var. En çocuksu soru, gerçeğin özünü kimi zaman 12'den vu- ran bir yanrttır. • Türkiye'nin Kuzey Irak'a gırmesi öylesine sorular yumağı oiuşturuyor ki bu işi yapanların yanıtlarını bıldiğmi hiç san- mıyorum. Ta başından beri dış politika allamesi kesilen kimi yöneticiler gün gectikçe ülkeyi Ortadoğu'nun gayya kuyusuna itiyorlar. Bilmeyerek yapıyorlarsa: p j . ,,,,„/<• Aymazlık.. Öteki olasılığı düşünmek bile ürkütücüdür; "1 koyup 20 almak" isterken, bakın nereye geldik? A R E L i K BUZDOLAPLARI'NDAN Y A Z S O N U U R PR i Z i COSWORTH SATILIKTIR omıs • FuH aksesuorlı ıl • 1OO 000 DM Kullanıtm Plakc M I S A I S O T L I I I N O I 151 74 S4 (ISTANBUL) UaUNin AK-3SI i TtK KAPiil AR-401 L TEK KAPIU M-4501 TEK KAPIU I.SIÇINtK HftHM+avucstr MflMAJ VI TAKSİT TOHAM HTAT 335000 2.010.000 387 000 2 322 000 430.000 2J80.000 U.SttÇtNtK MfİHJa+İO tUBİT FtflNM Vt TAKSİT TOPLAM FİYAT 210.000 2 310.000 241.000 2 651000 270.000 2.970.000 \ İşte size bir Arçelik Buzdolabı sahibi olmak için kaçınlmayacak bir imkân daha! Şimdi Arçelik Buzdolaplan tüm Arçelik Yetkili Satıcılannda tqksitle...Ve hemen teslim. Ödeme için 2 seçeneğiniz var! İkisi de kesenize uygun, harika taksitlerle! BUGÜN GELİN. BUGÜN YARARLANIN. Unutmayın! Arçelik'in gerçek ve yaygın servis teşkilatı satıştan yılfar sonra bile hizmetinizdedir. İLAN SEFERİHİSAR KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN Davacı Hanne tarafından, davalüar Gülsüm Kumtuna ve aleyhine açılan kadastro tespi- tine ıtıraz davasında: Mahkememizın 989/29 esas 991/89 Karar sayılı 6.6.1991 ta- rihli hükmü ile Kavakderc kö- yü 106 nolu panelin tespit edümiş şekliyle davalüar Gül- süm Kumtuna ve Güler Çimçek adlanna tapuya tesciline karar verilmiş, işbu karar davacı Ha- zine vekili tarafından 22.7.1991 tarihli dilekçe ile temyız edilni'ş olup, mahkememizin karan' Hazine vekilinin temyiz düekçe- si davalüar Gulsüm Kumtuna ve Guler Çimçek'e davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebli- ği olunur. 22.7.1991 Basın: 32926 İLAN KARS SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Sa. • 1990/244 Davacı Hazine vekili, davalı Kasım Ana aleyhine açuan Kars Merkez Istasyon Mahallesı 154 ada, 141 panel no.lu ta;ınma7in askeri yasak ve güvenlik bölgesi içinde kaldıgından bahisle tapu- nun iptali üe Hazine adına tapu- ya tesciline karar verümesini ta- lep etmiş olup, aramalara rağ- men davalı Kasım Ancı'ya dava dilekçesi ve duruşma günü teb- liğ edilemediğinden dava dilek- çisinin tebliğı ile duruşmanın atı- h olduğu 10.9.1991 günü saat 9'da mahkememize gelmeniz ve- ya kendinizi vekille temsü ettir- meniz, gelmediğiniz veya vekil- le temsü ettirilmediğiniz takdir- de duruşmaya yokluğunuzda de- vam edileceği ilanen tebliğ olunur. Basın- 48774 SİGORTACILAR Menagerter, etemanlar sûper prim + ımkân ve ortam Mrtaka anym Trt.: 3«4 M 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle