22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunytl Malbaacılık ve Gazcttcıtık Türk \nonım Şırkctı aaına Nadir Nadi £ Genel Ya>ın Mudunj Huan G*mal, \1u«5«e M'jduru EaiK Işafclıgıi. Yazı Işlen Muduru Ok«y Gonensln, 0 Haber Merkea Mıiduru Yjjçın BtytT. Sayfa Duztnı Vönetmenı AIi \ar 0 Temsıkıler ANKARA Afanet Tın, IZMtR Hiknut Çetinkıyı. ADANA Ç«in Yıjenoglu I. Polıij.j Crttl Itatlum. !s[»nbul Hjbstkn Şon; Kalk». t.onoır,. Mtnl Tuıtr. Dı; Haberta Lr,.. IUCI Is Scndıka Şakıu Kemcı. İUiltür Ofe] (Jslcr, Ejıllm GCKI} Şsylaa. YWl Haberien Nccdet Dotsa. Spot Danîman AMaJfcMlır . Dızı Yaislar Kerc* ÇtlışfcM, Arastırm* Şabtıı Atp«r. Dmef ım< ^bdnlMı Vıocı 0 Kocütnitor MHncf 0 Malı Işler E/ol Erfcoı 0 Muhaıtbe Bttfett Vtw 0 Buıçe Plan.ıma s«*j* OoniBbeıccftte # Reklam Vîj< T m ı 0 Idaıt H o ı ı ı G m 0 Islcme Öırttr Çrtik 0 Bıljvlskm u Inl 0 Pmo-d Kıvwıtfwi//&Bajlcarı Natfr Ntdl 0*1» Aktal. Yllea k n t H u u Omal. HftıoM Çnkbyı <*•> Gomjbı L|ır Mıncı İBan Srf<ak. An Sima. t t a ı ı T.. Scso/ı * Ysfcn. Cumbunyel Maıbaacılık »c Cazeualık TA Ş TtrkocUı Cad. 39'41 Cataktfiıı «3)4 Isl PK : « Isıanbuı Itl «|J 05 05 IX luu) Tsfc» 22İ46, Ft» (1> 5 * » 1 # Sümtor A«kara Zıj« Gokjlp Bh lnkılap S No 19-4, TtL 133 11 <l-l- Teta «344, Ru (4) 133 05 65 0 Umir. H Z:ya Blv 1352 S. 2/3 T«i 13 12 30. Ttia 52359 Fa». (51) I» » » 0 Ad«.t Irenlı Cad It9 5. Nr I Kaı 1 Td 19 3^ 52 14 hall TMcı 6215! Fax (71) 19 25 7» TAKVİM: 9 AĞUSTOS 1991 lmsak: 4.19 Güneş: 6.00 Oğle: 13.14 tkindi: 17.06 Akşam: 20.19 Yata: 21.52 GtZLİ TEHIİKE 'Sarılık virüsü ciddiye aknmah'Prof. Salih Çolakoğlu, hepatit-B sarıhk virüsü taşıyanların gıda işinde çalıştınlmaması gerektiğine dikkat çekti. Genelev kadınlannda sarılık virüsü oranı yüzde 25 dolayında. ADANA (AA) — Siroz ve karaciğer kanserine yol açan tehlikeli ve bulaşıcı hepatit-B sarılık virüsü taşıyanlann, gı- da işkolunda ve çok kişiyle te- mas gerektiren işyerlerinde ça- kştınlmaması gerektiği bildiril- di. Çukurova Üniversitesi Tip Fakıiltesi Gastroentroloji Bi- lim Daü Başkanı Prof. Dr. Sa- lih Çolakofclu, Turkiye'de yak- laşık 7 miJyon kişinin (B) tipi sanlık virüsü taşıdığını belirte- rek çok daha tehlikeli olması- na karşın bu hastalığa AIDS kadar önem verümediğini söy- iedi. Turkiye'de bulaşıcı sarılığın AIDS'ten daha tehlikeli oldu- ğunu kaydeden Çolakoglu, bu nedenle öncelikle sanlık has- talığına el atmak gerektiğini büdirdi. Prof. Dr. Çolakoğlu, sanlık hastalığına yol açan 3 tip virils bulunduğunu ve bunlardan en sık görülen (A) tipi virüsün yol açtığı sanlığın fazla tehlikeli olmadığını ifade ederek "Çok tehlikeli olan (Q üpi yiriisün yot açtıfı sanlıfa çok >z rast- İanıyor. Ası) tehlike, iilkeıniz- de her yttz kişiden 10'nnda gö- riilen (B) tipi sanlıktır" diye konuştu. Hepatit-B virüsü alan hasta- lann tedavisinin çok güç oldu- gunu anlatan Prof. Dr. Çola- koğlu şöyle konuştu: "Bu nedenle koruyucn ted- birler önem kazanmaktadır. (B) virüsünden korunmak için aşı yapdması gerekir. Ancak aşı çok pahalı olduguodan faz- la kişiye uygulanamıvor. Hepatit-B viriisü toplu yaşa- nan ve çok kişiyle teraas edi- len yerlerde daha fazla gorii- liiyor. Yaptığınuz araştınnalarda doktoıiarda, genelev kadınla- nnda ve mahkûmJarda taşıyı- cdık oranının daha fazla oldo- ğunu tespit ettik. Mahkûmlar- da yüzde 22, doktoıiarda yüz- de 20, genelev kadınlannda ise yüzde 25 oranında taşıyıcı ol- dugunu gördnk." Şanlıurfa BalıkhGöl kutsal ıııı değilmi? MEHMET FARAÇ ŞANLIURFA — Su seviye- sinin önemli ölçüde düştüğü Balıklı Göl'e şehir içme suyu- nun akıtılması "Balıklı Göl kutsal mı, degU mi?" tartışma- sına yol açtı. Şanüurfa'da dınci gruplar, belediyeyi "kutsal gö- lü bozmakla" suçlarken ll Müftüsü Hakkı Özer, "Zem- zeme içme suyu katarsanız zemzemliği bozulmaz" diyerek tartışmanın gereksiz olduğunu söyledi. tbranim pe>-gamberin ateşe atılmasından oluştuğu rivayet edilen ve halk arasında "kut- sal" olarak bilinen Balıklı Göl'deki su seviyesinin önem- li ölçüde düşmesi, bir süre ön- ce toplu bahk ölürnlerine yol açmıştı. Yurttaşlar, bahk ölümlerinin gölden kente içme suyu veribnesinden kaynaklan- dığ t nı beürterek belediyeye tep- ki göstermişlerdi. Milli Görüş Vakfı yetkilile- ri, kutsal göle su ithal edilme- sinin "kntsaüıgi bozdugunu" öne sürerek "Burayı Miıslii- man âlemi kutsal biliyor. Her yıl on binlerce insan bu kutsal gölü ziyarete geliyor. Belediye, göl kaynagındaki kurumanın nedenlerini araştıracağına, gö- le içme suyu boşaltıyor. Bu bir kandırmacadır. Uygulama, kutsal bir mekânın kutsallığı- na saldındır. Uygulamadan bir an önce vazgeçilınelidir" dedi- ler. Şanlıurfa Müftüsü H. Hak- kı Özer ıse Hazreti lbrahim peygamberin ateşe atıldığına ilişkin hadisler bulunduğunu, ancak Balıklı Göl'un kutsallı- ğımn halk arasında bir rivayet olduğunu söyledi. Muftu özer, göle su verilrnesinin baüklann kurtarümasına yönelik oldu- ğunu beürterek "Göl gerçekten kutsalsa bu uygulamayla kut- sailığı bozulmaz. Zemzeme nasıl kî su katıldığında zem- zemligi bozulmuyorsa bu da aynıdır" diye konuştu. RP'li Belediye Başkanı t. Halil Çelik, gösterilen tepkile- rin haksız olduğunu savundu. Hayvanlan Koruma Derneği'nden EvaAksoy, avcılann doğayayaklaşımını sertşekilde eleştiriyor 4 Avcılarbarbarlığa spordiyor'tstaabul Haber Servisi — "Avcıhk çevrecilikle bağdaşır mı?" tartışması taraflann bu konuda gazetemize gönderdiği açıklamalarla sürüyor. 7.8.1991 günü gazetemizde yayımlanan avcı Hasan Karaca'nm mektu- bunda, Hayvan Haklan Koru- yucusu Eva Aksoy'un Gala Gö- lü'nttn ava açılması taraşması sı- rasında sustuğu öne sürülüyor ve çevrecilerin "et yemekten razgeçmesi" isteniyordu. Bu kez Hayvan Haklan Ko- ruma Derneği Başkanı Eva Ak- *oy, gazetemize bir açıklama göndererek kendisinin söz konu- su toplantıda, Gala Gölü'nün ava açılmasına itiraz ettiğini be- lirtti ve avcılan "barbarca bir işi spor diyc göstenneye" çauşmak- la suçladı. Eva Aksoy'un açıklamasını da aynen yayımlıyoruz: "19 Haziran 1991 günü saat 14.00*te Merkez Av Komisyonu toplantısına Hayvanlann Yaşam Haklannı Koruma Derneği adı- na müşahit olarak katıldım, 7 Ağustos 1991 tarihli gazeteniz- de yer alan şahsımla ilgili asıl- sız iddialar, avcı Hasan Karaca- Hayvan korumacı Eva Aksoy, ^ ^ avcı Hasan Karaca'nın ^ açıklamasını yanıtlarken kendisinin komisyon toplantısında Gala Gölü'nün «• ava açılmasına itiraz ettiğini, • oysa toplantıya katılan M avcılann susarak kabul r ettiklerini belirtiyor. ^ ^ ^ Aksoy, avlanan hayvanlarla P ^ B mezbahada kesilen ^ ^ B hayvanlann yenmesinin çok ^ B farklı olduğu görüşünde. ; ^ V Ancak Batı'da giderek et | ^ L / yerine sebze yemenin | H H ^ yaygınlaştığına da dikkat [ • 1 çekerek "Gelecekte et yiyene IM 4 * ilkel diye bakılacak" diyor. nın toplantı sırasında zihni bu yıl nasıl avlanacağı hayallerinin heyecanjyla meşgul olsa gerek, toplantıdaki konuşmalan doğ- ru dürüst izlememesinden kay- naklanmıştır. Toplantıdaki kendisi gibi pek çok avcının bu konudaki sus- kunluğunu mazur göstermek için ise beni ve kuruluşumuzu yalan beyanatta bulunmakla suçlama yolunu seçmiş gibidir. Bakanhğın elinde toplantıyla il- gili ses kayıtlan bulunuyorsa, dinleyip atladıgı kısımlar hak- kında bilgi edinmelidir kanı- sındayım. Toplantı başladıktan bir bu- çuk saat kadar sonra avcı Ömer Borovalı tarafından Gala GölU ve çevresinin ava yeniden açıl- ması teklifi getirildi. O tarihte 1. derecede bir SİT alanı olan Gala ve yöresini olumsuz yönde etkileyen çeltik ve DSl'nin kurutma çalışmala- nnın nasıl önleneceği ve yörenin gerçek anlamıyla nasıl koruna- cağı görüşulecek yerde, bütün bunlara rağmen varhğını sürdür- meyi başaran birkaç hayvanı da yok etmek uzere yapılan bu öne- riye 'doğa korumacı' oldukla- rını iddia eden tüm avcılar sus- kunluklanm koruyarak destek venniş oldular. Yalnızca ben, böylesı önemli bir bölgenin basit bir teklifle ava açılmamasmın gerektiğini, yö- reyle ilgili pek çok kişinin eme- ğinin çiğnenemeyeceğini söyle- dim. Ava ömer Borovah, çok ahn- mış olmalı ki yerinden fırlaya- rak 'klmin emek verdigini' son derece asabi bir eda ile sordu. Aralannda Orman Fakültesi mensuplanndan baaları da ol- mak üzere pek çok çevre ve do- ğa dostumuzun emeği olduğu- nu, bu konuda benimle tartış- maması gerektiğini söyledim. Orada hazır bulunanlardan hiç- biri, herhangi bir açıklama yap- madılar, istemedıler de. Ülkemizde korumacı bilinci- nin gelişmeye başlaması kendi- lerinı urkütmüş olmalı. Çünkü Küçük Gala ve Pamuklu, bütün tahripkâr çabalara rağmen ge- çen hafta Bakanlar Kurulu ka- ranyla tabiatı koruma alanı' ilan edilerek avcılara ve avlan- maya kapatıldı. Aynı komisyonda, ikinci itira- zım, yine avcı ömer Borovalı 1 nın bir isteğiyle ilgiliydi. Boro- valı, özel avlağında ürettiği hay- vanlan zaman zaman çevreden gelen diğer hayvanlann yemesi üzerüıe kendisinin az da olsa za- rara uğradığını, bu zararın ken- Doğa korumacılarm elele vermesini isteyen dernek, zayıflaîıcı tartışmadan kaçınma görüşünde DHKD bilînçsiz avcılıga karşı Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD), doğayı korumak isteyen avcılann bulunduğuna dikkat çekiyor. tstanbnl Haber Servisi — 3.8.1991 günü gazetemizde ya- yımlanan "Hem Avcıyım Hem YfeşiT başlıklı haberde ele alınan "avcılıkla çevrecilik bağdaşır mı?" tartışması çok yönlü bir sekilde sünıyor. Avcı ve çevreci- lerin yanısıra tartışmada adı ge- çen Doğal Hayatı Koruma Der- neği de gazetemize bir açıklama gönderdi. Haberde yer alan "çeşitli yan- lış ve haksız suçlamalar ve var- sayımlardan üzüntii duydugunu" belirten DHKD Genel Mudürü Nergis Yazgan- ın açıklamasını aynen yayım- lıyoruz: "• Doğal Hayatı Koruma Demeği'nin başhca hedefı, ulke- mizdeki her kesimden insanı do- ğa koruma prensiplerine yaklaş- tırmak ve doğa koruma bilinci- ni aşılamak olduğuna göre, her şeyden önce her türlü düşünce ve her gruptan insana açık ol- mamız gerektiğini düşünmekte- yiz. Eğer radikal çevreci ve ye- şillerin söylediği gibi, insanlan "ava", "turizmd", "sanajici" diyerek, ülkemizde henüz yeşer- meye başlayan çevre hareketle- rinden "tecrit ve teşhir" edecek- sek, bu çok önemli potansiyel kitieleri sonsuza dek kaybetmiş ve "çevre düşmam" olmaya mahkûm etmiş olacağımıza inanmaktayız. • Bütün dünyada birçok çev- re koruma kuruluşu avcılar ta- rafından kurulmuş olup, bunla- nn üyelerinin arasında birçok ava vardır ve bu kuruluşlar do- ğa korumacıhk konulannda av- cılarla birlikte çalışmaktadırlar. Biz "avcıdan doga korumacı olmaz" görüşüne kesinlikle ka- tıunıyoruz. Nitekim 7 ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde görüş- lerini belirten Sayın Hasan Ka- raca da bir avcıdır, ancak bir za- manlar Yakındoğu'nun en önemli sulak alanı olan ve bu- gün neredeyse tamamen yok edilmiş olan Amik Gölü'nün tekrar eski haline getirilmesi için, yülardır eşi görülmemiş bir şekilde tek başına uğraş veren bir çevrecidir. Çevre konusunda bugüne ka- dar yayınlanmış ve önemli araş- tırma olan ve ekonomi ve eko- loji ilişkisinin geleceğini tartışan "Ortak Gelecegimiz" kitabmda da savunulan ve 2000'li yıllann sloganı olan "Sürdürülebilir Kullanım" kavramı, avcıhk için de geçerlidir. Buna karşılık ra- dikal ve slogancı yaklaşımlann, bu konuda gerek kısa, gerek uzun vadede hiçbir yarar sağla- yamayacağını görüyor ve duşü- nüyoruz. • Ancak, bugün avcıhk, bir- çok Akdeniz ülkesinde olduğu gibi, maalesef ülkemizde de "kattiam" boyutlanna ulaşmak- ta ve bilinçsiz ve kaçak avcıhk büyük tahribat yapmaktadır. Bunu önlemenin çaresi, kökten- ci yaklaşım yerine, ciddi ve yay- gın eğitim programları uygula- yarak, avcılan bilinçlendirerek, kaçak avcılığı ve ava kapatılmış alan ve zamanlarda avlanmayı engelleyerek ve yaban hayatı yö- netim çalışmalannı geliştirerek gehşmiş birçok ulkedeki gibi av- cının hem kullanan hem de ko- ruyan vatandaş haline getirilme- sidir. Turkiye, bu konularda DHKD kadar uğraş veren (Sa- yısı 10.000'leri bulan ava eğitim materyalleri, posterler, araştır- ma ve raporlar) ikinci bir kuru- A Y m e v s i m i ı s »8«s<ost« açü«cak- Türkiye'dekı aM:ılar tüfeklerini yağlayıp kurşunlannı s a ç m a ] a n n ı hazırlayıp, fişekliklerini.çantalarını.ıfizmelerini av düzeninesokmaya başladı- lar. Türkiye'nin hızla azalan yeşil ve ormanlık alanlannda kalan son hayvanlar için ölüra çanlan çalıyor. Kimyasal ve diger çeşitli atıklarla gittikçe özeüiklerini yitiren sulak alanlarda, göçmen ve yerli kuşlar havada, suda, çahlıkiarda ölumcül saçmalarla yan- şacaklar. Toroslarda ve uzantılannda yaşayan yaban dağ keçisi de Turkiye'de sayısı gittikçe azalan av bayvanlan arasında. Koru- ma altında olmasına rağmen Antalya yoresinde Düzlerçamı'nda av izni veriliyor. Avnıpalı avcılar için turlar dttzenleniyor. luş olmadığına inanıyoruz. DHKD, Turkiye'de bu konuda geniş çaph bir araştırma yapmış olup, sonuçlan 1990 yıhnda bir rapor halinde yayınlamıştır ve avcüığın yarattığı problemlerin çözümii için öneriJer sunmuştur. • Cumhuriyet gazetesindeki 3 ağustos tarihli yazı önemli bir yanlışla başlamaktadır: TOKB Milli Parklar Dairesi'nce "Tabi- atı Koruma Alam" ilan edilen Gala Gölü'nü ava açtıran avcı- nın, DHKD kurucu üyelerinden olduğunun anlaşılması.. Biz daha önce Cumhuriyet gazetesi muhabirine konu ile ilgili göriiş- lerimizi bildirirken, defalarca söz konusu alanın o zaman he- nüz "Tabiatı Koruma Alanı" ilan edilmemiş olduğunu ve ko- nunun Bakanlar Kurulu'nda beklediğini belirtmiştik. 17 ha- ziran tarihli Merkez Av Komis- yonu toplantısında Ömer Boro- valı, Birleşik Avahk Merkezi adına, Küçük Gala ve Pamuklu Gölleri'nde daha önce Edirne ll Av Komisyonu karanyla alınan bir yıllık av yasağuun yenilen- memesini istemişti. Dolayısıyla ortada son derece sıkı bir koru- ma anlayışı getiren bir "Tabiatı Koruma Alanı" karannın delin- mesi diye bir şey söz konusu de- ğildi. Nitekim yazının sonunda belirtildiği gibi Küçük Gala ve Pamuklu Gölleri (Gala gölleri- nin doğal açıdan en zengin olan- lan) ancak geçen hafta Bakan- lar Kurulu karanyla "TKA" ilan edilmiştir ve avcüık bu göllerde tamamen yasaklanmıştır. • Yaanm büyük bir bölümü, "Avcıhk-Çevre Korumacıhk" ilişkisini sorgulamak yerine, bi- ze ve diğer birçok çevre koruma grubuna göre yanhş bir davra- nışta bulunmuş olan bir avcının, bu nedenle dernek üyeliğinden tecrit edilip edilmeyeceğinde ve (Arkası 17. Sayfada) disini etkilemediğini, yurtdışın- dan çok daha fazlasını getirdi- ğini, bununla beraber, üretimi- ni korumak için yasak avlanma usul ve şekilleriyle (6. madde) dışandan (arazisi dışından) ge- len hayvanlan öldurdüğunü, bu- na izinli olmayı talep etti. Ben de özel avlak sahiplerinin maddi dununlannm son derece iyi kişiler olmalan nedeniyle bü- tün dünyada uygulandığı gibi kendisinin de elektronik sistem- ler kurarak istemediği hayvanla- nn arazisine girmesini engelle- yebüeceğini, bunun dışında ül- kemizin doğal zenginliklerinden ve hepimizin mah olan hayvan- lan, daha fazla para kazanması için öldürmesine izin verilmeme- si gerektiğini söyledim. Doldunılmuş hayvan Bunlann dışında, bir de öne- rim oldu. Komisyon kararlann- da, hayvan tahnitleriyle ilgili 29. maddeden 'koruma albndaki' ibaresinin kaldınunasım iste- dim. Borovah, yine yerinden fır- layarak çok yakın arkadaşı Ali Üstay'ı dava ettiğinıiz için bunu istediğimi iddia etti. Açıkladını. Derneğimizin yasalara karşı gel- dikleri için yaptığı pek çok baş- vuru üzerine açıhnış kamu da- valan trofelerle ilgilidir. Bu baş- vurularımızdan biri Av'90 fua- nyla ilgiliydi. Tfespite giden emniyet men- suplan, konuya yabana olduk- lanndan en çok göze çarpan Ali Üstay'a ait standı suç unsuru bulunan yer olarak görmüşler, ancak bu arada gözlerinden baş- ka standlardaki trofe ve hileli avlanma aletleri kaçmıştı. Savahklar, bu gibi durumlar- da emniyet teşkilatıyla koordi- neli çahsmak zorundadırlar. Emniyet mensuplanmn ise ko- nuya yabana olmalan nedeniyle koruma altındaki hayvanı teshis edebiuneleri imkânsızdır. Yasa- ya karşı gelen, suç unsurunu saklayarak veya kaçırarak 'ko- ruma altında degfl' i öne sürerek temize çıkmakta ve deül yok ol- maktadır. Bu nedenle 29. madde koru- mayı amaçlamaktadır. İnsan nüfusunun yoğunluk ka^bnmasıyla diğer ihtiyaçlar için olduğu gibi beslenmeyle il- gili kurumlar da oluşturulmuş- tur. Bunlardan biri mezbahalar- dır. Mezbaha gelişli satın alınan et, insanlar tarafından diğer gı- da maddeleri gibi bir meta ola- rak görülmektedir. Duygulan olan, aa çeken bir hayvanın ölü- sünden bir parca olduğu düşü- nühnemektedir. Barbarca iş Eti satın alanlar, bizzat hay- vanı öldürmüş değiller, buna zorlansalar et yemezler. Avcılar gibi bu barbarca işin adına 'spor' diyerek aklanmaya çahş- tna endişeleri de yoktur. Zaten ragHaç spor tannıunda öldürmc- nin yeri yoktur, spor ölümle so- nuçlandığında adı 'spor' değil, 'cinayet' oiur. Mezbahalar ve et yeme alışkanlığı, aynca tartışıl- ması gereken farkh konulardır. Avcılar, kendilerini savunmak için bunlan öne sürerek bir baş- ka insanlık suçunu mazur gös- termeyç çalışmaktadırlar. Günü- müz avcısının et yemek ve bes- lenmek için avlanma ihtiyaa kalmamıştır. Kaldı ki avcılann öldürdüğü pek çok hayvanın eti yenmedigi gibi -trofeler bunu acıkça göstermektedir- serçe ka- dar kuşun etini ava yese ne ohır, yemese ne olur. Çağın uygar insanı için et ye- me, ahşümış bir damak zevkidir. Etin insan sağlıgındaki önemi, zararlan bilimsel olarak kanıt- lanmaya başlamış, yeryüzünde bu bilgilere sahip pek çok insan, hayvani proteinleri etin dışında sağlama yolunu seçmiş, bazı ül- kelerde suni protein üretimi baş- latılmıştır. Belki birkaç yüzyıl sonra in- sanlar geri baktıklannda, bizle- rin insan yiyen ilkellere baktığı- mız gözle günümüz et yiyenine yadırgayarak bakacaklardırf' Avcıhk veAtıcılık thtisasKulübü Yönetim Kurulu üyesiMahmut Kulein'in açıklaması 'Gala'da yasakBulgar avcıya yarar'Istanbul Haber Servisi — Avcıhk-çevrecilik tartışmasına bir tepki de Y.Mim.Müh. Mah- mut Kulein'den geldi. Avcılık ve Atıalık Ihtisas Kulübü Yönetim Kurulu üyesi ve DMP Istanbul tl Çevre Komisyonu Başkanı Kulein, 'Avcılann doga korumacı' olduğunu belirtirken "bilinçsiz avcılığa" karşı çıkı- yor. Kulein'in açıklaması şöyle: "Ülkemizde 4.5 milyon tez- kereli avcının varhğını reddet- mek imkânsız. Bu sayıya eğitim- siz bir gelişmeyle ulaşıldığı da bir gerçek. (Birleşik Almanya'- da tezkereli avcı sayısı 450.000). Sonuç, bilinçsiz avcı sayısında artış, bilinçsiz uygulamalar ve büinçsiz denetim. Ancak ekolojik dengeyi bo- zan avcılar değildir. Dünyada- ki hızlı nüfus artışı ve bu para- leldeki sanayileşme ekolojik dengeyi altüst etmiştir. insanlık tarihinin 2 milyon yıl bir geçmişi olduğu varsayümaktadır. İnsan- lar, bu sürecin büyük bir bölü- münde topladıkları besinler ve avladıklan yabani hayvanlardan olusan doğal kaynaklarla yaşa- mışlar ve doğal dengeyi bozma- mışiardır. Doğa kendi dengesi- ni kendisi sağlayabilmiştir. An- cak şimdi dünyada avahk spo- runu yasaklasanız da artık dün- ya kendi dengesini sağlayamaz duruma gelmiştir. Tarımda ve sanayideki kim- yasal kirlenme, sulak alanlann kurutulmaları veya zehirli atık- larla doldurulmalan, ormanla- rın tahribi, tarlalann yakılma- lan, doğal denge kurahru bozan önemli etkenlerdir. Yani doğa- nın kalbini kıran, avcılar de- ğildir. Gerçek avcı, doğa korumacı- dır. Doğa âşığıdır ve doğayı ma- sa başından değil, doğanın için- de korur. • Çevre duyarlılığının gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinde yoğun- luk kazandığı 1970'li yıllarda, bazı çevre ve doğa koruma der- neklerinin, şimdi günümüzde olduğu gibi suçlu ararken avcı- lan çevre düşmanı olarak gös- termişlerdir. Ancak bilimsel araştırmalar sonucunda, ne bu ülkelerde av- cılık kesin olarak yasaklanmış ve ne de avcüığın doğa koruma- cılığı ile bağdaşamayacağı şek- linde bir düşünce kanıtlanmış- tır. Bilakis avcılar ve onlann dernekleriyle doğa lehine işbir- liği gerçekleştirilmiştir. örneğin çevre hudut tanıma- dığı gibi, göçmen av kuşları da ülkeler arası hudutlan tanımaz- lar. Göç halindeki yaban hay- vanlannuı korunması, uluslara- rası anlaşmalarla sağlanır. Şayet siz Gala, Küçük Gala ve Pamuklu göUerini Batı hudu- tumuzda ördek kaz gibi göçmen kuşlann avını yasaklarsanız, bu yörede komşu huduttaki Yunan ve Bulgar avcılan sevindirirsi- niz. Biri atar, diğeri bakar, kı- yamet bundan kopar, örneği gi- bi. Meriç Nehri'nden gelen atık- larla kirlenen bu göller veya SE- KA'nın atıklarıyla kirlenen Ka- ramuk Gölü veya diğerferi için ne tedbir ahyoruz? Tarım ilaç- lanyla ve anız yakarak telef edi- len av hayvanlarımızın sayıla- rından haberimiz var mı? Avı bütün yıl serbest olan do- muz avıyla, ne tur bir milli za- rar yarattığımızın farkında mı- yız? Av tezkerelerini aynı za- manda av silahı bulundurma nıhsatı şekline dönüştürerek ne kadar bilinçsiz ava yarattığımı- zın farkında mıyız? Tüm Batı ülkelerinde avcılar için sigorta zorunluluğu varken ülkemizde eline ateşli silah kul- lanma izni verdiğimiz vatanda- şımızı sigorta güvencesine alma- mışızdır. Bir av tezkeresinin ancak Batı standartlarında bir imtihanla alınması gerektiğini savunuyor ve bunun bilinçli avahğın ilk adımı olduğuna inanıyoruz. Ay- nca itiraf edelim ki avcılar ara- sında çok vurmayı meziyet ka- bul eden avcılar da olabilir, on- lara da tavsiyemiz, yetenekleri- ni atış poligonlarında trap ve skeet spor atışlanyla ispat ede- bilmeleridir. Avcılığın palavra- sı çoktur denir, atıcılıgın ise yoktur." Kapalıçarşı'da yangın pani^i • tSTANBUL (AA) — Kapalıçarşı'da tutuşan elektrik trafosu, çevrede heyecan ve paniğe yol açtı. Çarşınm Nuruosmaniye girişindeki Sandal Bedesteni Sokak'ta bulunan trafoda, aşın elektrik yükü sonucu yangın çıktı. Yangın sırasmda Kapahçarşı'yı saran dumanlar yüzünden çevredekiler fenalık geçirdi ve dükkânlarda çahşanlar mahsur kaldı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını daha fazla büyümeden söndürdüler. Bu arada çevredeki esnaf ve turistler, paniğe kapılarak çarşı dışına kaçtılar. Nükleer sızıntı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bulgaristan'daki Kozlodoy Nükleer Santralı'nda çıkan yangınla birlikte nükleer sızıntının Türkiye'ye ulaşabileceği kaydedildi. Atom Enerjisi Kurumu yetkilüeri, "Çemobil olayındaki gibi bir tehlike beklemediklerini" belirterek, TYakya'da radyasyon ölçümü yaptıklannı söylediler. Yetkililer, "sızıntı miktarının" insanlara ve çevreye zarar açısından önemli bir faktör olduğunu kaydettiler. Asırlık ağaç korumada • TORÜL (AA) — Gümüşhane'nin Torul ilçesi yakınlannda örümcek onnanında bulunan bin yılhk dokuz ladin ağacı korumaya ahndı. Gümüşhane Valisi Erdinç Büyükakalın, korumaya alınan ağaçların kesilmemesi için gereken tum önlemleri aldıklannı belirterek şunları söyledi: "örümcek onnanında bulunan bu ağaçların, valilik tarafından anıt ağaç olarak tescilleri yapılmıştır-' Kriton Curi, danışman • ISTANBUL (AA) — Katı Atık Türk Milli Komitesi Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Kriton Curi, çevre ve gelişme için Uluslararası Adalet Organizasyonu'na teknik danışman seçildi. Prof. Dr. Kriton Curi, "International Juridikal Organization for Environment and Development" adıyla bilinen organizasyonun, çevre konusunda yapılan haksızlıklan engellemek için görev yaptığını büdirdi. Ders geçmeye olumlu bakış • ANKARA (ANKA) — Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Dr. Fethi Toker, liselerde gelecek yıldan itibaren uygulanmaya başlanacak olan ders geçme ve kredi sisteminin "lise öğrencilerinin kendi geleceklerini yönlendirmeleri" açısından olumlu sonuçlar vereceğini büdirdi. ÖSYM Başkanı Dr. Toker, sistemin öğrencinin yeteneklerine, arzusuna göre eğitimini beUrlemesi olanağı tanıdığını ifade etti. Gtirültüye \\ özel cüıazkarşı • NEW YORK (ANKA) — Bilim adamları, özcllikle büyük şehüierde başh başına bir sorun haline gelen gürültüden kurtulmak için araştırmalan yoğunlaştırdılar. Populer Mechanist dergisinde yer alan habere göre yeni bulunan bir cihaz, gürültüyü bir dereceye kadar önlüyor. "Marsona 1200'a" adıyla üretilen cihaz, elektronik sentez yoluyla, duymak istenilmeyen gürültüyü bastıracak şiddette doğa sesleri yaratıyor. HassuniVle yeni buluntu • DtYARBAKIR (AA) — Diyarbakır'ın Silvan Dçesi yakınlanndaki Hassuni mağaralannda yapılan kazılarda, Roma ve Br -ıns dönemine ait yerleşim yeri Ue çok sayıda çanak-çömlek ve seramik parçalan bulundu. Yetkililerden alınan bilgiye göre müze müdürlüğü başkanlığındaki 4 kişüik bir ekibin yaptığı kazılarda Mö 1001 ile MS 400 arasındaki dönemlere ait tarihi eserlere rastlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle