Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 AĞUSTOS 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
EşiBerinNadi anlatıyor
Nadir Nadi 'izm'leri sevmezdi.[Nadir Nadi yalnız 'izm'leri sevmezdi.
Çünkü derdi ki bir noktaya
saplanmak öbür yanları görmeyi
imkânsız kılar. Polemik yazısı hiç
yazmadı, yazılmasını da istemezdi.
Polemik çok kolay yazılır. Fikir
üretmek güç bir şeydir' dedi.
Cjazetenin bağımsızhğından hiçbir
taviz vermezdi. Ondan her şeyi
istesinler, gazetesini alet etmesinler.
Gazeteyi işin içine sokmadı hiç.
Kendimi tanıtırken gazetenin adını
geçirirdim, kızardı. Gazetecinin
ayncalıklı olmasına tahammülü yoktu.
ŞÜKRAN KETENCt
Başyazanmız Nadir Nadi'nin ara-
mızdan aynhşından birkaç saat son-
ra eşi Berin Nadi, Nadir Bey'in en son
başının terlediği yastığa sarılmış göz-
yaşı döküyordu.
Gazeteciliğin kuralına uyarak Na-
dir Nadi'yi bir de onun ağzından din-
lemek istediğimizi, gazetede yayımla-
mayı duşünduğumuzü söyledim. Acı
bir gülümsemeyle gözlenni açtı: "Beni
konnşturmaya kalkarsan ciltlerle an-
siklopedi olur. 50 yılı ben nasıi anla-
dr, hangi kettmetere sıgdırabttirinı ki"
diye ıtiraz eımek ıstedi.
Gazeteciliğin çok iyi bildiği acıma-
sız bir diğer kuralını anımsatarak ilk
anda aklına gelenlerden bir gunlük ya-
zı düşunduğumüzu vurguladım.
"Hiç degilse bana kendimi topla-
mam için zaman tanı. Bir iki ay son-
ra konuşalım. olmaz mı?" diyecek ol-
du. Gazeteciliğin bir diğer acımasız
kuralı olan "zaman" gündeme geldi.
Berin Nadi: "Gazeteciliğin kuralları-
na karşı çıkamam. Meslege, gazeteci'
liğe saygım var" sözleriyle itirazdan
vazgeçti. Yine de ziyaretçilerin acıyı
paylaşmaya çalışanlann sırada olma-
dığı, konuşabilecek bir boş saati bu-
lana kadar birkaç kez gidip gelmek ve
aradan 5 gunü geçirmek gerekti.
Berin Nadi zaman zaman "Öyk de-
ğil mi canını" diyerek soru sormayı
abşkanlık edindiği Nadir Nadi'nin gü-
lümseyen fotoğraftaki yuzüne baka-
rak anlatmaya, Nadir Nadi ile Viya-
na'da tanıştıklan günlerden girdi:
"Nadir Nadi'yi Viyana'da tanıdım.
Bir gun parkta dolaşıyorduk. tki genç
insan başka şeyler konuşur. Size şim-
di çok komik gelecek, ama gerçek bu,
biz Atatürk'ten konuşuyorduk. Acılı
günleri. mütareke günlerini çocuk da
olsam batırlıyordum. O da o günleri
Ankara'da yasamıştı. Bunlan konuş-
mak ihtiyacındaydık. Bunlan konuşa
konuşa bir yakınlık dogdu anuiuzda.
Sonra birkaç sene Nadir'i görme-
dim. Lozan'da eğitimini yaptı. tstan-
bnl'da yeniden karşüaştığımızda mu-
zikte ilerlemişti. Bana Mozart'ı anlat-
b. Çok ince, çok duyguluydu. Sene-
ler geçti. Evlendik. Ben gazeteci ka-
nsı olacagım diye pek seviniyordum.
'Gezeceğim, tozacağım' diye duşunü-
yorum. Aman ne zonnuş. Bir davete
gidiyorsunuz, birileri sorat asıyor. Ga-
zetede çıkan bir yazaya kızıyor. Va da
Nadir eve sıkıntılı geliyor. 'Şu otmuş,
bu olmuş." Hiç umdugum gibi rahat
bir hayat degUmis. Gazeteci eşi olma-
nın birtakım vecibeleri varmış. Onla-
n yavaş yavaş öğrendim. Ve Nadir
Nadi'ye layik olmaya çalışarak 50 se-
neyi gecirdim. tuşallah başanlı oimu-
şumdur."
i'yi, 50 yılhk eşinizi na-
sıl tanımlarsuuz?
— Nadir'in çok az tutkusu vardı.
En büyük tutkusu tabii ki devrimler,
Ataturk ve sonra da Cumhuriyet ga-
zetesi. Onlar hepsi güzel bır armoni
oluyordu. Birbirine yakışıyordu. Çok
güzel yıllar geçti. Ama tabii ki gaze-
teciliğin verdiği acılar vardı. Davalar,
hattamahkemeler. Hatırhyorum, Na-
dir'i en çok uzen, bir genç albayın
mahkûm etmesi oldu. lçimden derdim
ki: Bu genç albay Atatürk'u hiç anla-
mamış. Nadir Nadi'yi incitici şeyler
oldu o mahkemede. Genç albay, ku-
çültmek isteyen bir sesle küçük ismi-
ni sordu. Nadir "Evet Mustafa" de-
di. O sahneleri ömrüm boyunca unu-
tamayacağım.
Nadir'in birlikte çalıştığı yakın ga-
zeteci arkadaşlan vardı. Adeta kenet-
Aenmiş gjbiydiler. Sevgi ile kanşık gö-
.•ev yapıyorlardı. Nadir hiç adam çı-
karmadı. Ama seçerken çok dikkatli
seçerdi. Her konuda hep etrafına da-
nışmayı severdi. Ama sonunda kendi
kafasına göre karar verirdi. Gençle-
re, yanlışlanna çok hoşgöru ile bakar,
onlara nasihatler ederdi.
Şimdi genç kızlar, genç çocuklar te-
lefon ediyorlar, acımı paylaşmak is-
tiyorlar. Beni en çok mutlu eden bu
gençler. Onlara biraz disko müzikten
vazgeçip her giın birkaç satır Ata-
turk'ün Nutku'nu okumalarını tavsi-
ye ediyorum. Ancak yaşananları,
olanlan doğru anlamalan ile Turkıye'-
nin daha aydınhk olacağına ınanıyo-
rum.
Cjazetenin rotasını babası Yunus
Nadi'nin çizdiği yolda, bugünkü
rotasında yürüttü. Benim de geleceğe
yönelik ümidim; beni, Nadir'i hiç
tanımadan kucağıma yatarak ağlayan
o küçük kızlarda, bu rotayı onlar
yürütecek.
zete olur? Zaten sorumluluk duygu-
su olmayanlar, yanhşkkla gelseler de
ortamdan rahatsız olup kendileri ay-
nlırlardı.
Konusmadan ne istediğini anlata-
bümek, yaşamaun her aianmda geçerti
bir özelüği mi? Nasıl bir ozellik bu?
— Bakışlanyla her şeyi anlatır. Sa-
dece sizi değil, evde beni de muma çe-
virdi. Benden doğrudan hiçbir şey is-
temedi. lstemeden ne istediğini goster-
meyi bıldi. Kendisi örnek oldu. O ka-
dar çok şey anlatabilirim ki. Ama 50
yıh nereye sığdırabilirim. Annesine
buyük tutkusu vardı. Ikisi de bu tut-
kuyu bir aşkmış gibi saklarlardı. Bir-
birlerine söylemezlerdi. İçin için bü-
yük bir tutku idi. Babasına ise büyük
saygısı vardı. Hiçbir zaman benden
bir şey istemedi. Kimlik, özgurlük ver-
di. Herkese aynı şeyi yaptı. Kimlik,
özgurlük vererek sorumluluk duygu-
sunugeliştirdi.
WMBiraz da geleceğe yönelik özlem-
lerinden söz edebilir misiniz?
— özlemlerini hep yazılan ile dile
getirdi. Belki bazı anılardan, çok
önem verdiği bazı değerlerden örnek-
ler verebüirim: Viyana'da kaldığı pan-
siyonun Yahudi sahibinin kızı ile çok
yakın arkadaşlık yapmışlar. Yıllar
sonra kız babasının esir kampında ol-
duğunu öğrenmiş. Nadir'e mektup ya-
zarak buyukelçiden hiç değilse nere-
de olduğunu öğrenmesini istemiş. Na-
dir bunu yapamamış. Büyükelçi çok
yakın arkadaşı olduğu halde böyle bir
ricada bulunursa karşılığında gazete-
ye bir yazı sokulmasını ya ds başka
bir şey istemesinden korkmuş. Gaze-
te onun için öylesine kutsaldı ki yıl-
larca arkadaşına yardım edememenin
acısını, vıcdan azabını yaşadı, buna
uzuldu.
50 YTLLIK EŞİ BERİN NADİ— Nadir Nadi'yi şöyle anlaüyon Bir tek tutkusu vardı; eve geldiğinde biraz vis-
ki içmek, müzik dinlemek. Bazen davetlere giderdik, çogunlukla sıkıurdı. Evde dostlanyla olmayı severdi.
da evdeki Nadir Nadi'yi an-
latmaya çalışsamz.
— Hiç kimseyi kuTnamıştır. Nadir'-
in evde bir tek tutkusu vardı: Geldi-
ğinde biraz viski içmek, müzik dinle-
mek. Bazen davetlere giderdik. Davet-
lerden çoğunlukla sıkılırdı. Ben daha
ziyade o tarafa çekerdim. Ama çoğun-
lukla da onun istediği olurdu. Evde
yakın dostlanyla olmayı çok severdi.
EUi yıldu-, düşunüyorum da bir tek
ciddi kavgamızı hatırlamıyorum. Ev-
de ikinci, üçüncu bardağı içirmemek
için benim yaptığun viski kavgasından
başka.
BMNadir Bey'in konuşmayı sevme-
diğini billyoruz. Nasıl anlaşıyordu-
nuz?
— Kendimize mahsus bir lisanımız
vardı. Muzik dinlerken fazla konuş-
maya gereksinme ohnuyor. Nasıl geç-
ti, ne güzel geçti bu 50 yıl bilemiyo-
rum.
WKB.Xadir Bey'in gönlündemüzik ol-
duğunu, gazeteciliği bir sorumluluk
olarak seçtiğtni biliyoruz. Bu zor ol-
muyor muydu?
— Bir kere Atatürk sevgisi, baba-
sına saygısı ağır basıyordu. Babasının
anılannda 2 yaşındaki Nadir'i anlatı-
şı var. Bayrağın eller ustünde taşuıma-
sı gerektiğini söyleyen çocuğu Ue onur-
lanışı. Demek ki içinde irsi bir şey var-
mış. Yaşadığı çevre etkilemiş. Anka-
ra'nın o dönemini yaşamış insanlar
başka turlu düşunebilir mi? O dönem-
den kim poütikayj ilgisiz kalabilir,
kim Atatürk ilkelerinin yozlaştunldı-
ğını gorduğunde mudafaa etmek ge-
reğini duymaz ki?
WMNasü bir gazete özlemi vardı?
— Gazete özlemi bugunkü gibi.
Hiçbir yazarın düşuncelerine, yazdık-
larına İcanşmazdı. Poiemiği sevmez-
di. Polemik yazısı hiç yazmadı, yazıl-
masını da istemezdi. "Polemik çok
kolay yazüır. Fikir üretmek güç bır
şeydir" derdi. Bir dönem her hafta
konsere giderdik ve Nadir de müzik
uzerine yazardı. Muzik uzerine yazan-
ları uyanrdı. Genç sanatçıları, gelış-
mekte olan sanatçıları kıracak değil,
guçlendirecek yazılar yazmalarını
öğütlerdi.
••A'adir Bey sonuç olarak bir gazete
sahibi, patrondu. Ama bize hiç pat-
ronluk yapmadı.
— Nadir Bey'in katiyen böyle bir
özlemi olmadı. İnsan kat ister, yat,
han, hamam, güzel araba ister. Na-
dir'in hiç böyle özlemleri, tutkulan ol-
madı. önünde bir kadeh viskisi, kar-
şısında sevdiği dostlan olsun, o Na-
dir'e yeterdi. Ihtişamla ilgisi yoktu.
Ben Nadir'in kendisi için bir şey iste-
diğini, bir şeyler akiığıra hiç hatırla-
mıyorum. Giyeceklerinı hep ben ahr,
ben özenirdim. Yalnız kırmızı krava-
ta tutkusu vardı. Geziye gittiğimizde
bir kere iki tane kırmın kravat almış-
tı. Ben de onlan fazla kırmızı diye tak-
tırmazdım.
Nadir yalnız "izm'Meri sevmezdi.
Çünku derdi ki bir noktaya saplan-
mak öbur yanları gormeyi imkânsız
kdar. Nadir çerçeveleri, o daireleri hiç
sevmezdi. Onlardan kaçmaya çalışır-
dı.
W^BHiçbir zaman bizden bir şey iste-
medi. Yine de buyük bir sorumluluk
hissettirdi. Sizce bunu nasıl başanyor-
du?
— Bir ekoldu gazetecilikte. Sizın
kafanıza emirle sokulan şeylerin ne
anlamı var? Onları sizin içinizde his-
settiremedikten sonra size emirle şu-
nu yazın bunu yazın dese nasıl bir ga-
bağımsızhğım bir tut-
ku olarak önde tuttuğunu herkes bi-
liyor. Hiç kimse, hiçbir yazt istendi-
ğini anımsamıyor.
— Bu konuda çok katı olurdu. Ga-
zetenin bağımsızlığından hiçbir taviz
vermezdi. Ondan her şeyi istesinler,
gazetesini alet etmesinler. Gazeteyi
işin içine sokmazdı hiç. Ben bazen bu
konuda yanhş yapardım maalesef.
Kendimi tanıtırken gazetenin adım ge-
çirirdim. Fena halde kızardı. Gazete-
nin bir ayncalık olmasına tahammu-
lü yoktu.
ekonomik anlamda zor
gunltr yaşadı. Kapanmalar oldu. Na-
dir Bey 7/ı duygularmı, tepkilerini bi-
raz anlatabiÜr misiniz?
— Kapatılmalara çok üzülürdu ta-
bii ki. Ama mucadele edilmesinden
yanaydı. Asla kapatılma tehdidi yü-
zunden yazılann çıkanlmasını iste-
mezdi. Kapatüacağını bile bile çıkması
gereken yazıların konmasını isterdi.
Başka turlü fıkir gazetesi olabilir mi
ki?
tmkân olduğu kadar kimseye muh-
taç olmadan fıkirlerin özgürce söylen-
diği bir gazete olsun istedi. Bunun ola-
bümesi için de çok ölçülü davranır,
her türlü masraftan kaçınırdı. Borçla
büyük yatırımlardan korkardı.
\yûtn içinde Nadir Beyi çok se-
vindiren ve çok üzen olaylardan ilk
akla gelenleri sıralayabilir misiniz?
— Her zaman mutlu idi. Kişisel
hırslan yoktu. Çalışma odası bunun
en güzel örneği. Sevdiği şeyleri yapa-
bümek ona yeterdi. Seyahati seveTdi.
Yakın dostlan, sevdiği insanları gör-
düğunde gözlerinin içi parlardı. On-
larla mütevazı sohbetlerini yapabil-
mek, müziğini dinleyebilmek onun
için yeterdi. Çok arkadaşı yoktu bel-
ki, ama çok sevdiği çok değerli arka-
daşlan vardı. En çok haksızhklara
üzülur, kızardı. Onun için gazetenin
kapatılması, yargılanmâlar ona çok
ağır gelirdi. Turkiye'de Ataturk ilke-
lerinden sapmalar, demokrasiye, oz-
gurlüklere yöneük olumsuz gelişmeler
onu hep çok etkiledi, çok üzdü.
Gazetenin rotasını babasının, Yu-
nus Nadi'nin çizdiği yolda, bugunkü
rotasında yüruttü. "Bağımsız kalmak,
kimseye borçlu olmamak, baskı altın-
da olmamak..." Benim de geleceğe
yönelik butün ümidim, beni, Nadir'i
hiç tanımadan kucağıma yatarak ağ-
layan o küçük kızlarda. Bu rotayı on-
lar yürütecek.
İlhan Selçuk, Lozan Banş Antlaşması'nın Türkiye ve Türk ulusu için önemi konusunda konferans verdi
4
Lozan olmasaydı, biz olmazdık'İZMİR (Cumlıariyet Ege Bü-
rosu — Gazetemiz yazarı İlhan
Selçuk, "Lozan Banş Anüaşma-
»' ın Turkiye ve Türk ulusu için
öik-ffli" konusunda verdiği kon-
feransta, "Eğer Lozan olmasay-
dı, Ulusal Kurtuluş Savaşı olma-
saydı biz olmayacaktık" dedi.
Selçuk, aynca "Acaba Turkiye'yi
bugiin 50 milyar dolar borçlan-
dıran bir siyaset, ulkeyi tekrar
Sevr baUğına surukknıek mi is-
tiyor" diye sordu ve sıyasi par-
tüerin Turkiye'nin yazgısı konu-
sunda daha bilınçli davranma-
sı, halkı "neden Lozan-Sevr tar-
tışmalan"na girildiği konusun-
da aydınlatması gerektiğini söy-
ledi.
Büyükşehir Belediyesi tarafın-
dan Ismet Inönii KüJtur ve Sa-
nat Merkezi'nde düzenlenen
toplantının açılışında konuşan
Buyukşehir Belediye Başkanı
Yuksel Çakmur, "Lozan nu Sevr
mi tartışmalarını başlatmak is-
teyenler, bu oyunlan hazıriayan-
lar, bu dipdiri guçlıi sesi duya-
caklar. Sevrcilere Turkiye'yi tes-
lim etmeyeceğiz" dedi. Daha
sonra sahnede "Nadir Nadi,
cumhuriyeti, demokrasiyi, öz-
görlfigü, tam bagımsızlığı son
nefesine kadar savundun. Seni,
şükranla, sevgiyle anıyoruz"
pankartı önünde konuşan tlhan
Selçuk, Lozan Banş Antlaşma-
sı'nın imzalanmasmı, dönemın
koşullannı anlattı, çeşitli değer-
lendirmeler yaptı.
İlhan Selçuk, "Lozan bir ta-
ribtir, ama bugün güncelleşen
bir tarihtir. Ne kadar üzerinde
tartışma yapılsa, kitap yazılsa
azdır. Bugün sokağa çıktıgımız-
da bizim cumhuriyetimizin as-
kerini, polisini göruyoruz. Bun-
dan hoşlanmayanlar vardır, za-
man zaman ben de hoşlanmadı-
gımı soyleyebilirim. Ama orada
Türk askerini, polisini değil, Yu-
nan askerini, polisini gorebilir-
diniz, Lozan bunu engdledi. Be-
nim bir ttst kuşağım sokakta
Yunan askerini göniyordu. Lo-
zan en basitinden budur. Eğer
Lozan olmasaydı, Ulusal Kurtu-
luş Savaşı olmasaydı biz olmaya-
caktık" dedi. Lozan Banş Ant-
laşması'nı Avrupa'nın imzaladı-
ğını, ancak ABD'nin imzalama-
dığını anımsatan Selçuk, "On-
lann aklında olan; Anadolu'da
bir Ermenistan knrmaktı. Bu
rüya sona erince. Lozan hoşla-
nna gitmedi. ABD kendi çıkar-
lannı düşunür. Acaba bir sure-
dir başunıza geçen bükumetler
Turkiye'nin bağımsızlığını, çı-
karlannı yeterince duşünebiliyor
mu? 'Acaba Ankara'da ABD'ye
tamamen teslim olmuş bir ida-
re mi vardır' sorusu yanıt
bekliyor" diye konuştu.
ilhan Selçuk, bir izleyicinin
"Kurdistan"dan söz ederek,
"Lozan da emperyalist bir an-
laşma değil midir" sorusunu yo-
neltmesi uzerine şunlan söyledi:
"Biz, Lozan'ı Anadolu halkı
Lozan sınırlan içinde kardeşçe
yaşasın, Kiirt halkının sornnla-
nna çözüm bulunsun diye gün-
deme getiriyoruz. Kiirt kardeş-
lerimin tepkilerini en sert şekil-
de dile getirmelerini anlıyorum.
Ama sınırlan yeniden çizmeye
kalkarsak Batı Trakva'yı da is-
teriz, Bulgaristan'ı da Makedon-
ya'yı, Kerkuk'ü, Azerbaycan'ı da
isteriz. tsterseniz Orta Asya'ya
doğru yurüyelim. Hayale kapıl-
mayalım. Kürtlere, sınırtardan
önce demokrasiyi gerçekleştir-
mek için çaışmalannı oneriyo-
rum."
İSTANBUL^DA İSKEÇE^YE PROTESTO
Patrikhane
önünde
eylemtstanbnl Haber Servisi — Yu-
nanistan hükümetinin, boş bu-
lunan tskeçe Müftulüğü'ne yap-
tığı atama uzerine Bati Trakya'-
da başlayan olaylar, tstanbul'-
da protesto edildi. Batı Trakya
Türkleri Dayamşma Derneği ta-
rafından Fener Rum Patrikha-
nesi'nin giriş ve çıkışlan kont-
rol altına alınarak Batı Trakya-
lılara saldınlarda bulunan fana-
tik Yunanhlar kınandı.
Yunanistan Dışişleri Bakanlı-
ğı, Fener Rum Patrikhanesi'nde
mahsur kalanlann güvenliğinin
sağlanmasını istedi.
Dun sabah saatlerinde patrik-
hanenin önünde toplanan 100
kadar Batı Trakyah, kapı züini
çalarak Patrik Dimitrios'un ya-
nıtlaması için üç soruları oldu-
ğunu söyledüer. Patrikhaneden
yamt gelmemesi uzerine sorulan
içeren bildiriyi kapımn altından
atan grup, daha sonra Mehter
Marşı eşliğinde oturma eylemi-
ne başladı. Eylemin ardından
bir basın toplantısı düzenleyen
Batı Trakya Türkleri Dayamş-
ma Demeği Genel Başkam Tah-
sin Salihoğlu, patrik tarafından
sorular yarutlaruncaya kadar gi-
riş ve çıkışlan denetim altında
tutmayı surdüreceklerini
bildirdi.
Salihoğlu, Yunanistan hükü-
metinin Baü Trakya Türkleri ta-
rafından seçimle göreve getiri-
len Iskeçe Müftüsü Mehmet
Emin Ağa ile Gümülcine Müf-
tüsu Ibrahim Şerif'in görevine
iade edilmesini istediklerini be-
hYtti. Tahsin Salihoğlu, Yunan-
lılann işgal altında tuttuklan bı-
na ve vakıf eserlerinden çekil-
memeleri ve Baü Trakya Turk-
lerinin can ve mal güvenliğinin
sağlanmaması halinde çarşam-
ba veya perşembe günü "Pat-
rikhanenin, Batı Trakya Türk-
lerinin tamamen kontrolü altı-
na girecefini" söyledi. Patrik-
haneyi işgal etmeyi hiçbir za-
man duşünmediklerini belirten
Salihoğlu şöyle konuş>u:
"Türkiye'deki Turkler de bizi
bu konnda yalnız bırakmaya-
cakjır. Turkiye'de gayrimuslim
aaanlıklann insanlık haklanna
gösterflen hoşgörii, devlet olma-
yı bilmeyen Yunanistan'a örnek
olmalıdır '
Batı Trakya Türkleri Da-
yamşma Derneği Genel Başka-
m Tahsin Salihoğlu, Fener Rum
Patriği Dimitrios'a yanıtlaması
için yönelttikleri sorulan şöyle
açıkladı:
"Patrik, eger Türk vattnda-
şı ise uçaga Bizans bayrağı çek-
menin anlamı nedir ve ne yapıl-
mak istenmektedir? tstanbul'-
daki kiliselere metropolitler ki-
min tarafından ve nasıl atan-
maktadır? Yunan devleti bizim
müftülerimizi poBs gucüyle tar-
taklayarak ve doverek makam-
lanndan aUrken bir din adamı
olan sayın Patrik neden rahat-
sızlık duymuyor ve neden bu
olaylan kınamıyor?"
Yunanistan'da her yü Turk-
lere ait bir gayrünenkulün ipo-
tek altına alındığını öne süren
Salihoğlu sözlerini şöyle
surdürdü:
"12 gayrimenkul Yunan dev-
letine ipoteklidir. tstanbul'da
Rumlara ait 2 trilyon civannda
vakıf mal variıgı bulunmakta-
dır. Yapüan ikili anlaşma gere-
ğince bu vakıf mallan vergiden
muaftır. Yunanistan hiıkumeti
bu anlaşmayı da ihlal etti."
Fener Rum Patrikhanesi'nin
kontrol altına almmasmdan
sonra burayı ziyarete giden Yu-
nanh turistlere içeri giriş izni ve-
rilmedi. Tahsin Salihoğlu ile ko-
nuşan turistler daha sonra pat-
rikhanenin önünden aynldılar.
Bu arada, patrikhanenin duvar-
lanna yaklaşan bir görevliye ses-
lenen Salihoğlu, sorulara yanıt
beklediklerini ifade etti. Görevli
ise yazüı sorulann ellerine ulaş-
tığım, değerlendirme yapıldık-
tan sonra açıklamada bulunula-
cağuu söyledi. Turkiye'de yaşa-
yan Batı Trakya Türklerinin
başlattığı bu eylemde herhangi
bir taşkınlık olmaması için po-
lis yetkililerince uyarıda bulu-
nuldu ve çevrede geniş güvenük
önlemleri alındı. Saat 10.00'da
başlayan oturma eylemi,
Patrik'in sorulara henüz yanıt
vermemesi nedeniyle gazetemi-
zin baskıya girdiği saatlerde de-
vam ediyordu. Eylemciler gere-
kirse gece ve gündüz burada ya-
tıpkalkarak sorulara yanıt bek-
leyeceklerini belirtiyorlar.
Atina muhabirimiz Stelyo
Berberakis'in haberine göre Yu-
nanistan Dışişleri Bakanlığı,
Ankara'daki Yunanistan Büyü-
kelçiliği'ni arayarak Türk ma-
kamlanyla bir göruşme yapıl-
masını istedi. Yunanistan Dışiş-
leri Bakanlığı, elçilik aracıUğıy-
la gönderdiği mesajda, Türk yet-
kililerin patrikhane işgalinde
mahsur kalan diadaşJannırı carı
güvenliğinin sağlanması ve işga-
lin bir an önce sona erdirUmesi
talebinde bulundu.
öte yandan Yunanistan rad-
yosu, Batı Trakya Türklerinin
Fener Rum Patrikhanesi önün-
de başlattığı eylemi, haber bül-
tenlerinde "Patrikhane işgali"
olarak verdi.
Tepkiler
SHP Genel Başkam Erdal
lnönü de Batı Trakya'daki Türk
azıahğa yönelik baskılan şiddet-
le kınadığını belirterek tskeçe'-
de gelışen olaylan Lozan Ant-
laşması'na ve insan haklanna
aykırı olarak nitelendirdi.
Bu tur olaylann son bul-
masmı da isteyen lnönü, amaç-
larının ülke içinde demokrasi,
uluslararası ilişkilerde dostluk
olduğunu da vurguladı.
Bu arada Gazeteciler Cemiye-
ti Başkam Nezih Demirkent de
Batı Trakya'daki Türk azınlığı ve
gazeteciler için can güvenliği is-
tedi.
OLAYLAR SURUYOR
Iskeçe'de 5 Türk
saldınya uğradı
Haber Merkezi— Yunan hu-
kumetinin, boş bulunan Iskeçe
Müftulüğü'ne yaptığı atamayı
protesto eden Batı Trakyah
Türklerin oturma eylemine bır
grup Yunanhnın saldınsıyla baş-
layan olaylar sürüyor. Iskeçe'de
dün de 5 Turkün dövüldüğü bil-
dirildi. Yunan Hukumet Sözcu-
sü Viron Polidoras, olaylan
araştırmak amacıyla yerel ma-
kamların soruşturma başlattığı-
nı açıkladı. Batı Trakyalı Mus-
luman Türklerin ileri gelenlen,
Mehmet Emin Aga yerine, Yu-
nan hükümetince tayin edilen
Müftü Mehmet Emin Sinikoğ-
lu'nu tanımayacaklanm belirti-
yorlar.
AA'nın haberine göre kimli-
ği beürlenemeyen kişileT dün sa-
bah erken saatlerde otomobille-
riyle Iskeçe Meydanı'ndan geçen
Bahri Bandak, Besim Bandak,
Sabri Bodur, Ramazan Ahmet-
çik ve Hilmi Skodra adlı Türk-
leri durdurarak zorla otomobil-
lerinden indirdiler ve dövmeye
başladılar.
Saldınya uğrayan beş Türkün,
saldırganlar tarafından kısmen
tahrip edilen otomobillerine bı-
nerek olay yerinden uzaklaşmayı
basardıkları haber verildi.
İskeçe'nin Koyun köyüne sığı-
nan beş Türkün daha sonra ıs-
keçe Bağımsız Milletvekili Ah-
met Faikoğlu'nu arayarak ken-
disinden yardım istedikleri öğ-
renildi.
Faikoğlu, dun sabahki olayla
ilgili olarak polisle birlikte iske-
çe'nin Koyun köyune gittiğini,
saldınya uğrayan beş Türkü ala-
rak hastaneye götürdüğünü
söyledi.
Faikoğlu, ayakta tedavi gören
Türklerin daha sonra evlerine
gittiklerini beürterek "Ardı anü-
na meydana geten olaylar mal ve
can güvenligimizin kaitnadıgım
gosteriyor. Gerek Türkiye gerek-
se Avrupa'ya bu vahşet olayla-
nnın durdurulması için çağnda
bulunuyonız" dedi.
Atina muhabirimiz Stelyo
Berberakis'in haberine göre, ta-
yinin çıktığı ilk gün yaklaşık bin
kadar Turk, Iskeçe Müftülüğü
önünde protesto gösterisi düzen-
lemiş, daha sonra da bunlardan
200 kadan sabahın üçüne dek
suren bir oturma eylemi gerçck-
leştirmişti. Bu sırada eylemciler,
polis zincirini kıran bir grup fa-
natik Hıristiyanın taşlı sopalı
saldırısına uğramıştı. Bu saldı-
nda 13 Türk hafif yaralanarak
hastaneye sevk edilirken, azınh-
ğa ait mağazaların vitrin cam-
lannı indiren iki Yunanlı suçüs-
tu yakalanarak gözaltına alın-
mıştı. Gümülcine Milletvekili
Dr. Sadık Ahmet ile tskeçe Mil-
letvekili Ahmet Faikoglu'nun
önderliğindeki protesto gösteri-
si, olaylar çıkınca polis müdaha-
lesiyle sona erdi. Ancak azınlık
arasmda yeniden bir huzursuz-
luk başladı. Olaylann üzerinden
48 saat geçmesine karşın bölge-
de süren gerginlik Hıristiyan ve
Muslümanlan yine karşı karşı-
ya getirdi.