Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 HAZİRAN 1991
Bazdarı Sever!
Sayın Cumhurbaşkanı zenginleri severmiş. Bunun anlamı, doğal
olarak, sosyal politikaları geriye çekmek, devleti sosyal olmaktan
alıkoymak ve sefalet ucretleri pahasına daha çok zengin yaratacak
politikalara oncelik tanımaktır. Net olarak eline ayda 250 bin lira
geçen asgari ucretliden alınan vergilerle de desteklenen ve doruktakı
yöneticilerin aşırı sorumsuzlukları ile çelişen bir politika.
Prof. Dr. CAHİT TALAS
Değerlı büyuklerımız ve sayın yönetıcüen-
mız övünme dozunu ne kadar arttınrlarsa art-
tırsınlar, gerçek o kı ulkemız her bakımdan
sağlıksız bır dönem yaşıyor. Itıbarı da çok
azalmıştır Bunun en açık bır kanıtı, Turkıye'yı
bölmeye yönelık Sevr Antlaşması'run sınsıce
canlandınlmak ıstenmesı, bunun tartışma ko-
nusu yapılabılmesıdır Atatürk, Sevr'ı gecer-
sız kıünak ıçın 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmış-
tı
Ülkemızde bır süreden ben makamlar,
orunlar değer yıtırnnş, değer yargıları yozlaş-
mış, kurumlar ve kurallar aşın yıpranmalara
uğramıştır Saygılı ve bağlı kahnması gereklı
olan hukuksal düzenlemelere, anayasal kural-
lara karşın, parlamenter dıizen temelınden sar-
sılmış ve bır tek adam yönetımı başlatılmış-
tır Bu durum toplumsal, sıyasal ve yönetsel
yapıyı uzun yıllar onanlamayacak ölçulerde
yıkıma göturuyor Hukuka saygı, ulusal ısten-
ce uyma ve demokrasının kurallarına bağlı
kalma gıbı bır kaygı bugünkü tek adam yö-
netınunın duşuncesınde ve ızlencesınde yer al-
mıyor.
Bu dönemde enflasyon
Bır kesım var kı hukuk dışı tek adam yö-
netımınden alabıldığınce yararlanmaktadır.
Sağlıklı bır ekonomı, mahye, uretım ve bütçe
polıtıkalan ıle yuzde 10'lann altına çekılmesı
çok güç olmayan enflasyona yı1lardan ben ye-
nık düşmek ve duzeyını yuzde 60*11, 70'lı oran-
larda tutmakta dırenmek, bır kesımı haksız
kazançlarla aiabıldığıne zengınleştırmış ve bır
kesıme de yoksulluğu, sefaletı yazgı yapmış-
tır Toplumsal yaşam bu durumdan derın ve
onarılrnası guç yaralar aldı Çünku enflasyon,
yanı pahalüık olayırun neden olduğu büyük
yıkım daha çok toplumun genel ahlakının ve
değer yargılarının bozulmasında, çokmelere
uğramasında görülur Koşe dönme zıhnıyetı-
nın önemlı yaygınhklar kazanmış olması bu
durumun da en behrh kanıtlarından bırıdır
Ülkenın sosyal politikaları ve anayasanın sos-
yal devlet ılkesı de bu gıdışten payını almış ve
devlet-ışçı-ışveren dışkılerı de son derece sağ-
lıksız doğrultularda gelışmıştır Buyuk ve
önemlı ışkollannın serbest ve dışandan mu-
dahalelere kapalı tutulması gereken toplu ış
sözleşmelen göruşmelenne tek adam yönetı-
mının sık sık yansıması, bu durumun başta ge-
len bu- örneğıdır
Sıyasal demokrasıden sosyal demokrasıye
geçış çağdaş yajamın önemlı bır aşamasıdır
Ne var kı Türkıye, 1980 yılından bu yana,
1960'tan sonra kazanmış olduğu sıyasal de-
mokrasıyı bıle butun kurum ve kuralları ıle
surdürebılmekten uzak kalmıştır Bır dızı te-
mel ınsan hakkınm sık sık ıhlallere uğraması
ıle demokrasıye, demokratık ılkelere hep ters
düşmüştur
Sefalet ücreti...
Çahşma ve Sosyal Guvenlık Bakanhğı'nın
çağnsı üzenne, En Az Ücret Komısyonu top-
lantılanna başladı tş Yasası'na göre en geç ıkı
yılda bır toplanan bu komısyon, önumuzde-
kı aylar ıçınde ışçılerın en az ucretlennı sap-
tayacak Uygulamalanngösterdığmegörebu
ücret en az bır yıl yurürlükte kalabılecek Gü-
nümüzde ödenmekte olan en az ücret, brut
450 bm, net 250 bın lıradır Bugunun koşul-
lannda, bunun bır sosyal skandal, bır utanç
örneğı olduğunu söylemek gerekmez Çünku
doğaldır kı en az ucret bır sefalet ucretı değıl-
du- Boyle bu- nıtelıkle özdeşleşmemelıdır Dev-
let, ışçılere en az ucretten daha az bır ucret
ödenmesını yasakladığına ve bunu uygun bul-
duğuna gore bu ucretın msana, msanlık onu-
runa yaraşır bır yaşam duzeyı sağlaması ge-
rekır Böyle olmaz da en az ucret bır sefalet
ucretı nıtelığını taşırsa, bu durum devlete onur
getrrmez Nasıl kı yabancı sermaye Turkıye1
de yatınm yapma çağnsı yapıhrken bazılan-
nın öne surduklerı ucuz emek ozendırısı dev-
lete onur getırmemıştır Aynca bır devlet ana-
yasasına ve yasalarına gore sosyal devlet ıse
çelışkı daha da çok anlam kazanır. Bır bakı-
ma bu, devletın sosyal olma nıtelığmı taşıma-
dığı anlamına gelır
Devlet ve ışverenler, ışçı kesımı ıçın acılar-
la dolu sanayı devnmının emek-sermaye ılış-
kılennden çok şeyler öğrenmeh ve yuzyıllar
boyunca bu devrımın toplumlarda her alan-
da neden olduğu olumsuzluklann bılıncınde
olmalıdırlar
Enflasyonun süreklı olarak yüksek duzey-
lerde surup gıtmesı nedenı ıle ucretler yıpra-
mr ve hızla değer yıtrrır Bu durumun, ücretlı
kesımden sermaye kesımme pahalıhk boyun-
ca gehr aktanmı anlamına geldığı bıhnıyor
Bu, halkın dılı ıle yoksulu daha yoksul, zen-
gını daha zengin yapma polmkasıdır Bu olu-
şumun başta gelen felaketzedelerı bıreysel ba-
ğıth ışçı kesmıı ıle kamu hızmetı görevlılen,
yanı memurlarıdır En az ucretlı kesurun he-
men hemen tamanu bu-eysel bağıtlı çahşanlar-
dan oluşur Bunlann pazarhk gucu yoktur
Ücretlerını ve ötekı çalışma koşullarını tek
yanh olarak ışveren behrler Çunku bu kesım,
örgutlenememış olduğu ıçın toplu pazarhk
aşamasına hıçbır zaman ulaşamaz
Işveren karşısında ötekı guçsüz kesım bır
bakıma yıne bıreysel bağıtlı, fakat adına sta
tu hukuku da denılebılen, ucretlen ve çalış-
ma koşulları yıne tek yanh olarak bu kez dev-
let tarafından saptanan memurlardır Sendı-
ka kurma hakları da kımılenne göre fiılı-
eylemsel olarak, kımılerıne göre de yasalarla
devlet tarafından yasaklanmaktadır Bu du-
rum, doğal olarak emeğın sömurulmesını ko-
laylaştırıyor Eğer devlet gucu tutucu yabaml
lıberal bır ıktıdann elınde ıse sömuru daha da
yoğunlaşabılmektedır Bazılannın zengınlen
sevmesı bu olgunun önemlı bır etkenıdır Bun-
lann yanında bır bölum yurttaşın, sıyasal
amaçlarla, zaten yuksek bır hız duzeyı goste-
ren nufus artışıru bılınçlı olarak çok çocuk sa-
hıbı olmak yolu ıle daha da hızlandırmasın
dan ve bu- ıstıhdam pohtıkasının da olmama-
sından kaynaklanan ışsızlık ve aynca devle-
tuı ışsızhk karşısında surdurduğu ılgısızlık, du-
yarsızlık bu durumu aynca ağırlaştırmaktadır
Ve toplu iş sozleşmeieri
Turkıve'de toplu ış sözleşmelen yolu ıle uc-
retlen saptanan ışçı sayısı 1990 yıhnda 484 bın,
1991 yıhnın ılk uç ayında da yalnız 247 bın-
dır Bunlar resmı sayılardır 1985 nufus sayı-
mında ucreth sayısı 7 mılyon olarak sap-
tanmıştı
Göruluyor kı çahşanların kuçuk bır bölu-
mu toplu pazarhk duzenınden yararlanabılı-
yor Bu da doğal olarak ışçı-ışveren üışkılerın-
de bıreysel bağıt yolunun daha yaygın olduğu
anlamına gehnektedu- Bunun önemlı kımı ne-
denlen, ışçılenn örgutlenme düzeyının duşuk
tutulması, çalışanların ış ıçın kendı aralann-
dakı rekabetı ve ucretlı kesımımn ödemekte ol-
duğu vergılerın son derece ağır ve haksız ol-
masıdır Sayın Cumhurbaşkanı zengınlen se-
vermiş Bunun anlamı, doğal olarak, sosyal
pohtıkalan geriye çekmek, devleti sosyal ol-
maktan ahkoymak ve sefalet ucretlen paha-
sına daha çok zengin yaratacak politikalara
öncehk tanımaktır Net olarak elıne ayda 250
bın lıra geçen asgarı ucretliden alınan vergi-
lerle de desteklenen ve doruktakı yönetıcıle-
rın aşın sorumsuzlukları ıle çelişen bır polıtı-
ka
Bozulan ekonomık dengelennı yeruden kur-
mak ve enflasyonun hızını kesebılmek ıçın
ekonomının gıdışınden sorumlu burokrası bı-
rımlerının Sayın Cumhurbaşkanı'na sunduk-
ları önlemlerın başında ucret gelırlılenn sını-
rı olmayan özverılerı yer alıyor Böylece, sö-
zumona sosyal ıdaletçı ANAP'ın mısyonuna
uygun önlemler alınması surduruluyor Yenı
en az ucretı saptayacak olman komısyon son
derece ağır bır sorumluluk ısteyen bır görevle
karşı karşıya gelmış bulunmaktadır Şımdı ön-
lenndekı sorun antı-sosyal ve antı-ekonomık
nıtehklı ve denn adaletsızhklen de ıçeren, sun-
geleyen bır en az-asgarı ucret düzeyının sür-
dürülup sürdurulmemesı sorunudur
EVET/HAY1R
OKTflYAKBAL
ir Özlem, Prangalar
Eskitir mi?
"Ölum bu
Fıkara ölumü
Geldım gelıyorum demez
Ya bır kuşluk vaktı ya bır akşam ustü
Ya da seher mahmurlukta
Bakarsın, olmuş olacak"
Ahmed Arıf de artık yok 64 yaşında ölmek çoğu kışıye göre
doğal bır sonuçtur Az mı 64 güz, ılkyaz, yaz, kıs yaşamak'
Ne var kı sanatçının yaşı yokfur Ahmed Arıf seksenınde ol-
sa yıne de erken gıtmış sayılırdı Butun yazarlar, sanatçılar,
şaırler gıbı
Bır tek kıtabın şaırıdır Daha doğrusu bır tek şıınn "Has-
retınden Prangalar Eskıttım' Evet, bır tek şıır yazdı Söyle-
yebıleceğı her şeyı soyledı Oylesıne soyledı kı, yırmı yıldıı*
şıır yazmadı Ya da yazdı, yayımlamadı
"Bınlerce yıl sağılmışım
Korkunç atiılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar
Haraç salmışlar ustume
Ne Iskender takmışım
Ne Sultan Murat
Göçup gıtmışler gölgesız
Selam etmışım dostuma
Ve dayatmışım
Göruyor musun?"
Anadolu ınsanı ıdı böyle seslenen Yüzyıllardır ezılen, ez-
dırılen, horlanan Anadolu ınsanının çığlığıydı Bu topraklar-
da yaşayan, hangı ırktan dınden, mezhepten olursa olsun,
yaşamak ıçın dırenen, savaşan Anadolu ınsanıydı anlattık-
ları Kürtmuş, Türkmuş ya da bambaşka bır ulustanmış, şaı-
re göre hepsı eşıttı, bırdı, ezılenlerın ayrı uluslan olamazdı
TV'ler verıyor, radyolar duyuruyor, gazetelerde koca ılan-
lar, habeıier, yazılar Ahmed Arıf'ı yrtırdık Nerdeydıler şım-
dıye kadar? Devlet TV'lerı, radyolar, basının guçlu, etkılı or-
ganları, adlarını bıle anmaz Arıf'lerın Ölduklennde sahıp çı-
karlar hemen' Şıırlerınden dızelerseçer okuturlar yalan yan-
lış, turkuleşmış şıırlerıne yer verırler, ama adını anmaztar o
şaırlerın yıne de
Ahmed Arıf'ı Afyon Lısesı'ndeyken yazdığı şıırlerle tanıdım
O yıllarda, yanı 40'ların ılk yıllarında Afyon'dakı Halkevı der-
gısınde üç şaırın dızelen çıkardı Kenan Haran, Nüzhet Er-
man ve Ahmed Anf Hece veznıyle yazılmış şıırter O gün-
lerın modası, Anadolu sevgısı taşıyan şıırler Sonra üçunün
de yolları ayrıldı Ahmed Arıf sonuna kadar 'şaır' kaldı Ke-
nan gazetecılığe verdı kendını, Erman da yönetım adamlığı-
na
"Anamı görmedım Anam Erbıl şehnnden Yedı dayımı Law-
rence'ın kıralık katıllerı oldürmuş Babam Arıf Hıkmet, Ker-
kük'lu Ben bebekken anam olmuş" Dıyarbakır, Afyon, An-
kara, Dıl Tarıh Derken 1950'de, 1952, 53'te hapıslıkler Ce-
zaevı sonrasında geçım savaşımı Yayımlanan bır tek kıtap
'Hasretınden Prangalar Eskıttım Daha sonra da yırmı yılı
aşan bır suskunluk 2 Hazıran 1991'de kopuş bu dunyadan
Şükran Kurdakul, "Ahmed Arıf şıırı, karanlığın, zulmün, ış-
kence ve hapıshanenın yarattığı duyarlıklann bırıkımıdır
bence" derken doğru bır yargıya vartyor Hapıshanelerın ya-
rattığı duyarlık' Bılmem başka ulkelerın şaırlerı boyle bır du-
yaıitğı bılır mı? Hele demokrasıyle yonetılen ülke şaırlerı!
Hıç duydunuz mı Ingıltere, Fransa, Italya, Almanya gıbı ül-
kelerde şaırlerın yazdıkları ya da duşündüklerı ıçın mahkûm
olduklarını? Hapıslere duşup kıtaplar dolusu şıır yazdıkları-
nı? Oysa hapse gırmek, şaır olmakla koşut sayılıyor bızde'
Bu yüzden de hemen her hapse düşen, şaır olarak ortaya
çıkıyor, çıkmakla görevlı sayıyor kendını'
"Akşam erken ıner mahpushaneye
Iner yedı kol demırı
Yedı kapıya
Bırden ağlamaklı olur bahçe
Karşıda duvar dıbınde
Üç dal gecesefası
Üç kök hercaı menekşe"
Yıîlannı demır kapılar ardında geçıren kışı ıster ıstemez ken-
dını engın duygulara, duşuncelere kaptırır, şaırse daha şaır
olur, değılse şaırce duyumsamalar dolar taşar ıçınde Azge-
lışmış ulkelerı tanımak ıçın şaırlerıne bakmalı derım ben En
çok mapushane şıırı yazılan ulkelerdır en gerı kalmış olan-
lar Bızım gıbı'
Ahmed Anf bır özlemı surdurdu 64 yılın en buyuk bölümün-
de Ana özlemınden özgurluk özlemıne dek Ardında bırak-
tığı dızeler bu buyuk özlemın, bu 'prangalar eskıten ozle-
mın hep yaşayacak seslenışlerı
Ünîverskelerîıııiz
Üniversitemizi ve ondan çok daha onemli olarak Turk
universitesıni kurtaracak olan ne Fatih'ın vasıyeti ne kulliyenin
hikmeti ne de artık bizden usanmakta olduğunu gozlediğim
damarlarımızda dolaşan o asil kan. Eksiğimiz, dik bir omurga ve
onun uzerinde dik bir baş.
Prof. Dr. HASAN YAZICI Cerrahpaşa TıpFakültesi
Turk ünıversıtesı olarak çok buyuk bır
açmazla karşı karşıvayız tster kışısel çıkar,
ısterse toplumsal yarar amacıyla ılk yapıl-
ması gereken bu açmazın unsurlannı ayır
mak Daha sonra da kızıp hedefı şaşırma-
dan, yıkım üzenne yıkıma neden olmadan
toplum olarak geleceğımızı saptamakta en
önde gelen kurum olan uruversıtelenmızın
sonınlarına yanıt bulmak zonındayız An-
cak bu açmazı önce tanımlamak, sonra da
düzeltmenin öyle sessız sedasız, kımsenın çı-
karına ve onun sonucu doğal tepkısıne kat-
lanmadan olabıleceğını sanmanın en azın-
dan safdıllık olacağının da bılıncınde olma-
mız gerekır Turk ünıversıtesı 1980 ve YÖK
öncesı de arzu edılen duzeyde olmaktan
uzaktı Bunun en guzel kanıtı aynı dönemın
ürtlnu olan bızlenn YÖK'ü bır guzel benım-
seyıp ılkesız bır suskunluk ıçınde gunumüz-
dekı açmazın öncusu olan YÖK uygulama-
lanna boyun eğmemız, hatta zaman zaman
bu ezıklığımızı egemen guçlere hoş görun-
mek ıçın dağınığımız onur unvanlanyla pe-
kıştırmemızdır
Ülke gtnelındekı antıdemokratık ortam-
dan yararlanan kışısel çıkar takıpçılen, za-
ten çok yönüyle aksamakta olan Turk unı-
versıtesının bılımsel yapısını daha da boz-
muşlar, kımı kez korkaklığımız, bazen efen-
dılığımız, çoğu kez de guncel ışlerımızı ız-
leme zorunluluğunun getırdığı koşullardan
olabıldığmce yararlanmışlardır Durüstçe
kabullenmemız gerekır kı bu dönemde he-
men hepımız gereğınce bılmedığımız konu-
ları öğrencılerımıze ders dıye anlattık, bır-
çoğumuz başkalarının bılımsel yapıtlarını
kendısımn gıbı gösterdı, hıçbınmız futur
suzca dağıtılan onursal ve bılımsel unvan-
lara gereklı tepkıyı göstermedı Demek gun-
cel açmazın bınncı öğesı bızlenz.
Açmazın ıkıncı öğesı 1980'den bu yana
ülkeyı yöneten kışı ve kavramlar Doğal ola-
rak özellıkle kavramlar uzennde durmak
gerek
Kavramlahn Hlrf ünhmıtelen stlrekh ola
rak toplumda dengeyı bozan ana öğe ola-
rak görmek Bu, esasta kendı ıçınde çok tu-
tarlı bır yaklaşım Eğer toplum dengesı ger
çekten cehalet, hurafe ve yaygın eşıtsızlığe
dayanıyorsa umversıte tanım uzere, bu den-
geyı bozacaktır özeleştırıyı ne kadar ılerı
goturursek göturelım, 1980 öncesının be-
ğenmedığım Turk unıversıtesı toplumun
öbur kurumlarına görecelı çağdaş uygarlı-
ğa gene de daha yakındı O nedenle 12 Ey-
lul sonrasının dar göruşlu otorıter yönetı
mı, anarşıyle uğraşıyorum dıye ılk hedeie-
rınden olarak unıversıteye el attı 1980 son-
rası ılk darbeyı böyle yıyen Turk unıversı-
tesı bırkaç yıl sonra ıse halen yönetımı elın-
de bulunduran ıktıdann etkısı altına gırdı
Bu etkının en olurnsuz yonu çağdaş uygar-
lığı, ancak ve ancak teknolojıyle yakalaya-
bıleceğımız saplantısı Uygar ulkelerın us-
tün teknolojüeruıın uyandu-dığı korku, kıs-
kançlık ve açgözlulük, aynı teknolojınuı
esasta bılımın bır urunu olduğunu gunumuz
yönetıcılerıne unutturuyor Bu ana temaya
kışısel çıkarlar, süreklı yıtınlen oylar ve
özetle post kavgası eklenınce bır gunde 43
umversıte açmaya yeltenerek açmazı doru-
ğa vardırabıhvorlar Ustune ustluk bır de tu-
tup gene bır ağızda ulkenın en köklu unı-
versıtesını parçalamayı duşunebılıyorlar
Ancak hemen saptamayı yapalım Burada
ünıversıtenın kendı çurumuşluğu, yanı yu-
karıda vurguladığım bınncı öğe ışe kanşı-
>or Içımızden bır grup kışısel çıkar takıp-
çısı, makam arabası sevdalısı bu bolunme-
ye omuz venyor
Unıversıtemızı ve ondan çok daha önemlı
olarak Türk universitesıni kurtaracak olan
ne Fatıh'm vasıyeti ne kulliyenin hıkmetı ne
de artık bizden usanmakta olduğunu göz-
ledığım damarlanmızda dolaşan o asıl kan
Eksığımız, dik bır omurga ve onun uzerin-
de dik bır baş Gunun yönetıcüerı ve onla-
ra yakjnlann el eteklerını öpmekten, ceha-
let, hurafe ve çıkar odaklanndan uzalrdu-'
ralım. Kışısel vg ulusal onura ber zaman-
dan çok gereksmımımız var
Ondan sonra oturalrm, büyük bır sabır-
la bu topluma gerçek ünıversıtenın ne ol-
duğunu anlatmaya çalışalım Toplumu ku-
çuk görmek yanılgısına duşmeden, o kor-
kulan ve kıskanüan teknolojıyı yakalamakta
bılım ve onun urunü özgun düşuncenın ne
denlı temel olduğunu örneklenyle açıklaya
lım Başta hukuk olmak uzere tum sosyal
bıhmler ve felsefenın uygarlığı yakalamak-
ta teknolojının de ötesınde önemlı olduğu-
nu bıkmadan usanmadan soyleyelım
Ulkeden umudu kesmek olamaz Çağrı
mıza kulak venp bu toplumu eğıtmekte ve
yuceltmekte bıze destek olacak onurlu ve
vatansever yurttaşlarımız her kesımde, öğ-
retmenden ışadamına, hâkımden polıtıka-
cısına, muhendısınden rençbenne kadar var
Hepsınden öteye bıze bel bağlamış öğren
cılenmız var, onlan bıze emanet etmış ana
lar var, babalar var Yeter kı tanhsel göre-
vımız olan bılım ve uruversıteyı savunmayı
bız benımseyelım
AîiçeüK'ıesJ
G E L İ N , S İ Z D E K L İ M A Y I A R C E L I K T E N A L I N !
ARÇELİK KLİMALAR Ş İ M D İ TAKSİTLE
• Arçelık Klıma yuksek randırnonlıdır Az
elektrık harcar • Montojı ve monta\ porça
lan vcretı zdır • Uzun omurludvr • Serın
letırken u^utmez Ufledıgı hava 13 derecenın
altma duyrtez • Bır kttmanın kalbı sayılan
kompresorv dunyanm en yı kompresorle
nnden bındır • Ve Arçehk ın benzemz
servıs örgtM ıle kalitesıne iohıphr
MGOEİ
MBIIM
uf~ooor
4MCVSH
IHS»
SUmKUMA
PtSHATVl
AVUCTAJCST
4 7 J O 0 O T L
<15CO0TL
TUST
sua
i A*
1 AY
AY
KDVDAML
lOfMSUHTAT
3300 000 U
5 M 0 0O0TI
t9tO OOOTL
E L İ I C Arçelıh Bayılerındı
K L I M A
Gemlık Buyukkumla'da kıralık veya satıhk
vıllalar
Tcl.: Akşam: 178 97 33
İLAN
tSKENDERUN 2.
ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
ESAS NO 1990/350
DAVAL1 Neşet Reşa Adresı
meçhul
DAVA 1İK 235 Mad hük
münce sıra cetvelıne ıtıraz ve da
valının sıra cetvelındekı
alacağmın terkını,
Davacı Mustafa Gurbuz Ba>el
vekılı Av Fırat Bayındır tarafın
dan davalı aleyhıne açılan ışbu
davanın mahkememızde yapılan
açık duruşması nedenıyle
Davahnın avık adresı zabıta
ca tespu edılemedığınden bahıste
adınıza ılanen dava dılekçesının
teblığıne karar verılmıştır
Duruşma gunu olan 3 7 1991
gunu saat 09'da duruşmaya gel
menız veya sın temsılen bır ve
kıl gondermenız gelmedığınız
\eva bır \ekıl göndermedığınız
takdırde HUMK nın 509 ve
510'uncu maddelen gereğınce
davanın gı>abımzda kalacagı ve
karar venleceğı ılan olunur
26 21991
Basın 47443
İNSAN SICAGI
Erdal Atabek
5 bası 5 000 lıra (K.DV ıçınde)
İLAN
ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1989/738 Esas / 1990/727 Karar
Davacı Köy Hızmetlerı Genel Müdurluğu tarafından davalı Ve>sı
Ka$kan aleyhıne açılan alacak davasının yapılan muhakemesı sonunda
Davacının davasının kabulune, 19 345 527— TL'nın 23 10 1984 ta
rıhınden 18 12 1984 tarıhıne kadar yuzde 5, bu tanhten sonra vuzde
30 kanunı faız ıle bırlıkte davalıdan alınıp davacıya verılmesıne daır
venlen karar davalı Veysı Kaşkan adına karar teblığı yerıne geçmek
üzere ılan olunur 17 5 1991
Basın 47432
Ozel Bora
Sürücü Kursu
Başarı Oranımız Merkezı sıstemle test sınavında % 87
Dıreksıyon sınavında °/o 92
• Dersane
• Pıstlerımız
Uskudar 343 67 82
Kozyatağı 362 47 33
Tarabya 162 08 86
TEK YOL EĞITIM
PENCERE
Bir Simyager Öldü1
llm-ı Sımya' bır tur kımyadır deneysel-metafızık ' dıye
de anılabılır kabaca tanımlanırsa, demırı, bakırı ya da bır bas-
ka maddeyı altına donusturmeyı amaçlar, ama bu yuzeysel
yaklaşım cağlar boyu laboratuvarında ter dokmuş sımyacı-
ya haksızlıktır Sımyacı yalnız sıradan madenı daha değerlı
bır oze kavuşturmak ıçın çalışmakla kalmadı, ınsanı yucel-
tıp Tanrı'nın ıcerığıne kavuşturmak ıçın de çaba harcadı
Duşsel gıbı gorünse de kışıyı ceken ve akıi çelen bır yanı
var sımyanın
Ahmed Arıf bır sımyacı mıydı?
Sıradan sozcukler, Ahmed Arıf'ın zıhınsel laboratuvarında
nasıl şıırleşıyordu9
Halkın tarlada, damda, kahvede, meyha-
nede çoğunlukla hıç duşunmeden, değerlerını tartmadan
su ıçercesıne rahatfıkla kullandığı sozcuklerın Ahmed Arıf-
ın dılınde şııre donuşuvermesı akıl alacak ış mı? Demırın ya
da bakırm altınlaşmasıyla sade sozcuklerın bır omurgada ek-
lemlenerek şıırleşmesı ılm-ı sımyaya ozgudur
Akşam erken ıner mahpushaneye
Iner yedı kol demırı
Yedı kapıya, l
Bırden ağlamaklı olur bahçe
Karşıda, duvar dıbınde,
Üç dal gece sefası,
Uç kok hercaı menekşe
•
Homeros u ne zaman okusam, soluğum kesılır, urperırım
bınlerce yıl oteden çağları aşarak gelen sozcuklerdekı yuk-
lemlenn ağırlığı altında ezılınm, bır kez bır kez daha oku-
rum, sonra kendı kendıme sorarım Homeros'un dunyası na-
sıldı?
Yuvarlak değıl, duzdu Barut ıcat edılmemıstı Otomobıl,
uçak bılgısayar yoktu Çok tanrı vardı, tanrıdan çok da köle
Homeros bugunku olçütle bır ılkokul çocuğundan daha az
bılgılıydı, anlattığı da neydı
Çanakkale'de Troya savaşı
Kaç bın yıl geçtı aradan? Troya'dakı yaşam, arkeolojı oldu,
Homeros yaşıyor
Ahmed Arıf, Homeros'un soyağacında damarlarına şıırin
özsuyu yürumuş bır daldır, o da Anadolu'da yaşanan bır sa-
vaşın destanını yazmıştır Tum yaşamında tek kıtapla edebı-
yat dunyamıza çekı taşı gıbı oturmuştur "Hasretınden Pran-
galar Eskıttım" yırmı altı baskı yaptı Bır şıır kıtabında bu ol-
gu, buyuk anlam taşıyor Evet, bır kıtabın satış sayısı ne şıır-
de, ne de başka dallarda tek başına bır olçut sayılabılır, ama
Ahmed Arıf şıınnın yalazını Anadolu halkının duyumsama-
sı, bır rastlantı değıl, gerçekçı bır gosterge
Toplumcu bır şaır Ahmed Anf, bu kımlığını yerlı yerıne koy-
mak gerekıyer, bır savaşımın erıydı, o savaşımın başansıyla
toplumculuk ınsanın benlığıne ve yaşadığımız duzene sınse
de Ahmed Arıf'ın şıırı surecek
Troya savaşı çoktan bıttı
Homeros yaşıyor
•
Ahmed Arıf'ı 1950'lerın yarısında tanıdım, eşı menendı bu-
lunmaz bır ınsandı şımdı anılarım bırbırıne dotanarak belle-
ğımde yumaklaşıyor, ancak hepsı bır kenara
Kımı dostla çok göruşemezsın yıllar geçer özlem sarmal-
laşır, yureğıne dolanır Goruşemesen de dostun varlığını du-
yumsarsın, arada sırada aklına fıkrıne düşer, gonlüne otu-
rur O zaman dersın kı Aynı evrende soluk alıp verıyoruz sı-
caklığı "dort yön, on attı rvzgâr I ve yedı ıklım beş kıta"ya ya-
yılıyor Dostla çok buluşmana konuşmana gerek yok Ağaç-
lardan suzulen oksıjenı ozon delığınden sızan zehırlı ışınla-
rı paylaşıyorsun O ınsanın varlığı, senın ıçın mutluluktur, bır
ülkede bırlıkte yaşamak, ortak dılle konuşmak, aynı havayı
solumakla onur duyuyorsun, o dostun ruh zengınlığı, senı
yoksulluktan koruyor
Ahmed Arıf'ın varlığı benım ıçın böyle bır anlam taşıyor-
du
Öldüğunu duyunca bır sûre ne yapacağımı bılemedım,
pencereden ağaçları seyrettım, göğe baktım Her şey yerlı
yerınde duruyordu Vte bır şey değışmıştı "Hasretınden Pran-
galar Eskıttım"'\r\ çeşıtlı baskılarını açtım, ılk sayfalara sav-
ruk el yazısıyla yazılmış sevgı sozcuklerını okudum, sonra
şıırınde ıkı dızenın altını çızdım
"Yokluğun cehennemın öbür adıdır
Uşûyorum, kapama gozlerını
KAVGAIŞÇILER URETICILER AYAKTA ' ENGELLERI
BIRLIKTE YIKACAĞIZI
Tutun Uretıcısı ayakta - Sendıkal Bırlık Haksızlık Kaldırılmalı,
DISK Turk-lj'e katılmalıdır - Asgarı Ucret Tek genel ve net
3 mılyon lıra olmalıdır - Kurt Sorunu Dedelık Kurumu
Gereksınım çağın gelışmelerını yakalayan çağa uygun eğıtımdır
Tekke koyune selam - Nazım Kavgada - Orfion Kemol
4.SAYI ÇIKTI. BAYİLERDE.
MARMARA UNİVERSİTESİ
Açıktan Personel Alınacaktır
Uruversıtemıze, aşağıda unvanlan ve adetlerı beürtılen perso-
nel açıktan alınacaktır
1 Adavlarda aranacak şartlar
A- Genel şanlar
— 657 Savılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48 maddesmdekı
şanlan taşımaları
B Özel şartlar
— 1 6 1991 tarıhı ıtıbanyle 35 yaşını aşmamış olmalan
— Erkek adavlann askerlık hızmetını yapmış olmalan,
— Adaylann herhangı bır kuruma mecburı hızmetle yukumlu
bulunmamaları,
— ögrencı olmamalan (Adaylar başvunı sırasında dıploma asıl
larını ıbraz edeceklerdır)
Adavların >eru çekılmış bır fotoğraf, dıploma aslı, dılekçe, nu-
fus cuzdanı fotokopısı meslekı belge fotokopısı ve özgeçmışlerı
ıle bırlıkte Lnıversıtemız Rektörluğu (Atmeydanı - Sultanahmet
- ISTANBLL) Personel Daıresı Baskanlığı na 19 6 1991 tanhıne
kadar bızzat basvurarak gorev ısteme formunu doldurmalan ve
ıbraz ettığı belgelerı eklemelerı gerekmektedır Posta ıle başvunı
kabul edılmez
Yazılı ve sozlu sınav tanhlerı 12 6 1991 tanhınde Unıversıtemız
Rektörluğu bınasında ılan edılecektır
UNVAN SIMFI ADET
Tabıp
Dıştabıbı
Başhemşıre
Hemşıre
Bıyolog
Sağlık Memuru
Sağlık Teknısyenı
Laborant
Imam
Hızmetlı
S H S
S H S
S H S
S.H5»
S.HS
S.HS
S H S
S H S
D H S
Y H S
6
1
1
ıs
2
6
4
2
1
1
İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
ESAS NO 1990/314
DAVALI Hakan Aslan/Adresı meçhul
DAVA ÜK 235 Mad hukmunce sıra cetvelıne ıtıraz ve davahnın
sıra cetvelındekı alacağının terkını
Davacı Mustafa Gürbüz Baykal, vekılı Av Fırat Bayındır tarafın-
dan davalı aleyhıne açılan ışbu davanın mahkememızde yapılan açık
duruşması nedenıyle;
Davahnın açık adresı zabıtaca tespıt edılemedığınden bahısle adı-
nıza ılanen dava dılekçesının teblığıne karar verılmıştır
Duruşma gıinu olan 3 7 1991 gunu saat 9'da duruşmaya gelmenız
veya sızı temsılen bır vekıl gondermenız, gelmedığınız veya bır vekıl
göndermedığınız takdırde HUMK'nın 509 ve 510'uncu maddelen ge-
reğınce davanın gıyabınızda yapılacağı ve karar venleceğı ılan olu-
nur 26 21991