18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 HAZİRAN 1991 Bazdarı Sever! Sayın Cumhurbaşkanı zenginleri severmiş. Bunun anlamı, doğal olarak, sosyal politikaları geriye çekmek, devleti sosyal olmaktan alıkoymak ve sefalet ucretleri pahasına daha çok zengin yaratacak politikalara oncelik tanımaktır. Net olarak eline ayda 250 bin lira geçen asgari ucretliden alınan vergilerle de desteklenen ve doruktakı yöneticilerin aşırı sorumsuzlukları ile çelişen bir politika. Prof. Dr. CAHİT TALAS Değerlı büyuklerımız ve sayın yönetıcüen- mız övünme dozunu ne kadar arttınrlarsa art- tırsınlar, gerçek o kı ulkemız her bakımdan sağlıksız bır dönem yaşıyor. Itıbarı da çok azalmıştır Bunun en açık bır kanıtı, Turkıye'yı bölmeye yönelık Sevr Antlaşması'run sınsıce canlandınlmak ıstenmesı, bunun tartışma ko- nusu yapılabılmesıdır Atatürk, Sevr'ı gecer- sız kıünak ıçın 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmış- tı Ülkemızde bır süreden ben makamlar, orunlar değer yıtırnnş, değer yargıları yozlaş- mış, kurumlar ve kurallar aşın yıpranmalara uğramıştır Saygılı ve bağlı kahnması gereklı olan hukuksal düzenlemelere, anayasal kural- lara karşın, parlamenter dıizen temelınden sar- sılmış ve bır tek adam yönetımı başlatılmış- tır Bu durum toplumsal, sıyasal ve yönetsel yapıyı uzun yıllar onanlamayacak ölçulerde yıkıma göturuyor Hukuka saygı, ulusal ısten- ce uyma ve demokrasının kurallarına bağlı kalma gıbı bır kaygı bugünkü tek adam yö- netınunın duşuncesınde ve ızlencesınde yer al- mıyor. Bu dönemde enflasyon Bır kesım var kı hukuk dışı tek adam yö- netımınden alabıldığınce yararlanmaktadır. Sağlıklı bır ekonomı, mahye, uretım ve bütçe polıtıkalan ıle yuzde 10'lann altına çekılmesı çok güç olmayan enflasyona yı1lardan ben ye- nık düşmek ve duzeyını yuzde 60*11, 70'lı oran- larda tutmakta dırenmek, bır kesımı haksız kazançlarla aiabıldığıne zengınleştırmış ve bır kesıme de yoksulluğu, sefaletı yazgı yapmış- tır Toplumsal yaşam bu durumdan derın ve onarılrnası guç yaralar aldı Çünku enflasyon, yanı pahalüık olayırun neden olduğu büyük yıkım daha çok toplumun genel ahlakının ve değer yargılarının bozulmasında, çokmelere uğramasında görülur Koşe dönme zıhnıyetı- nın önemlı yaygınhklar kazanmış olması bu durumun da en behrh kanıtlarından bırıdır Ülkenın sosyal politikaları ve anayasanın sos- yal devlet ılkesı de bu gıdışten payını almış ve devlet-ışçı-ışveren dışkılerı de son derece sağ- lıksız doğrultularda gelışmıştır Buyuk ve önemlı ışkollannın serbest ve dışandan mu- dahalelere kapalı tutulması gereken toplu ış sözleşmelen göruşmelenne tek adam yönetı- mının sık sık yansıması, bu durumun başta ge- len bu- örneğıdır Sıyasal demokrasıden sosyal demokrasıye geçış çağdaş yajamın önemlı bır aşamasıdır Ne var kı Türkıye, 1980 yılından bu yana, 1960'tan sonra kazanmış olduğu sıyasal de- mokrasıyı bıle butun kurum ve kuralları ıle surdürebılmekten uzak kalmıştır Bır dızı te- mel ınsan hakkınm sık sık ıhlallere uğraması ıle demokrasıye, demokratık ılkelere hep ters düşmüştur Sefalet ücreti... Çahşma ve Sosyal Guvenlık Bakanhğı'nın çağnsı üzenne, En Az Ücret Komısyonu top- lantılanna başladı tş Yasası'na göre en geç ıkı yılda bır toplanan bu komısyon, önumuzde- kı aylar ıçınde ışçılerın en az ucretlennı sap- tayacak Uygulamalanngösterdığmegörebu ücret en az bır yıl yurürlükte kalabılecek Gü- nümüzde ödenmekte olan en az ücret, brut 450 bm, net 250 bın lıradır Bugunun koşul- lannda, bunun bır sosyal skandal, bır utanç örneğı olduğunu söylemek gerekmez Çünku doğaldır kı en az ucret bır sefalet ucretı değıl- du- Boyle bu- nıtelıkle özdeşleşmemelıdır Dev- let, ışçılere en az ucretten daha az bır ucret ödenmesını yasakladığına ve bunu uygun bul- duğuna gore bu ucretın msana, msanlık onu- runa yaraşır bır yaşam duzeyı sağlaması ge- rekır Böyle olmaz da en az ucret bır sefalet ucretı nıtelığını taşırsa, bu durum devlete onur getrrmez Nasıl kı yabancı sermaye Turkıye1 de yatınm yapma çağnsı yapıhrken bazılan- nın öne surduklerı ucuz emek ozendırısı dev- lete onur getırmemıştır Aynca bır devlet ana- yasasına ve yasalarına gore sosyal devlet ıse çelışkı daha da çok anlam kazanır. Bır bakı- ma bu, devletın sosyal olma nıtelığmı taşıma- dığı anlamına gelır Devlet ve ışverenler, ışçı kesımı ıçın acılar- la dolu sanayı devnmının emek-sermaye ılış- kılennden çok şeyler öğrenmeh ve yuzyıllar boyunca bu devrımın toplumlarda her alan- da neden olduğu olumsuzluklann bılıncınde olmalıdırlar Enflasyonun süreklı olarak yüksek duzey- lerde surup gıtmesı nedenı ıle ucretler yıpra- mr ve hızla değer yıtrrır Bu durumun, ücretlı kesımden sermaye kesımme pahalıhk boyun- ca gehr aktanmı anlamına geldığı bıhnıyor Bu, halkın dılı ıle yoksulu daha yoksul, zen- gını daha zengin yapma polmkasıdır Bu olu- şumun başta gelen felaketzedelerı bıreysel ba- ğıth ışçı kesmıı ıle kamu hızmetı görevlılen, yanı memurlarıdır En az ucretlı kesurun he- men hemen tamanu bu-eysel bağıtlı çahşanlar- dan oluşur Bunlann pazarhk gucu yoktur Ücretlerını ve ötekı çalışma koşullarını tek yanh olarak ışveren behrler Çunku bu kesım, örgutlenememış olduğu ıçın toplu pazarhk aşamasına hıçbır zaman ulaşamaz Işveren karşısında ötekı guçsüz kesım bır bakıma yıne bıreysel bağıtlı, fakat adına sta tu hukuku da denılebılen, ucretlen ve çalış- ma koşulları yıne tek yanh olarak bu kez dev- let tarafından saptanan memurlardır Sendı- ka kurma hakları da kımılenne göre fiılı- eylemsel olarak, kımılerıne göre de yasalarla devlet tarafından yasaklanmaktadır Bu du- rum, doğal olarak emeğın sömurulmesını ko- laylaştırıyor Eğer devlet gucu tutucu yabaml lıberal bır ıktıdann elınde ıse sömuru daha da yoğunlaşabılmektedır Bazılannın zengınlen sevmesı bu olgunun önemlı bır etkenıdır Bun- lann yanında bır bölum yurttaşın, sıyasal amaçlarla, zaten yuksek bır hız duzeyı goste- ren nufus artışıru bılınçlı olarak çok çocuk sa- hıbı olmak yolu ıle daha da hızlandırmasın dan ve bu- ıstıhdam pohtıkasının da olmama- sından kaynaklanan ışsızlık ve aynca devle- tuı ışsızhk karşısında surdurduğu ılgısızlık, du- yarsızlık bu durumu aynca ağırlaştırmaktadır Ve toplu iş sozleşmeieri Turkıve'de toplu ış sözleşmelen yolu ıle uc- retlen saptanan ışçı sayısı 1990 yıhnda 484 bın, 1991 yıhnın ılk uç ayında da yalnız 247 bın- dır Bunlar resmı sayılardır 1985 nufus sayı- mında ucreth sayısı 7 mılyon olarak sap- tanmıştı Göruluyor kı çahşanların kuçuk bır bölu- mu toplu pazarhk duzenınden yararlanabılı- yor Bu da doğal olarak ışçı-ışveren üışkılerın- de bıreysel bağıt yolunun daha yaygın olduğu anlamına gehnektedu- Bunun önemlı kımı ne- denlen, ışçılenn örgutlenme düzeyının duşuk tutulması, çalışanların ış ıçın kendı aralann- dakı rekabetı ve ucretlı kesımımn ödemekte ol- duğu vergılerın son derece ağır ve haksız ol- masıdır Sayın Cumhurbaşkanı zengınlen se- vermiş Bunun anlamı, doğal olarak, sosyal pohtıkalan geriye çekmek, devleti sosyal ol- maktan ahkoymak ve sefalet ucretlen paha- sına daha çok zengin yaratacak politikalara öncehk tanımaktır Net olarak elıne ayda 250 bın lıra geçen asgarı ucretliden alınan vergi- lerle de desteklenen ve doruktakı yönetıcıle- rın aşın sorumsuzlukları ıle çelişen bır polıtı- ka Bozulan ekonomık dengelennı yeruden kur- mak ve enflasyonun hızını kesebılmek ıçın ekonomının gıdışınden sorumlu burokrası bı- rımlerının Sayın Cumhurbaşkanı'na sunduk- ları önlemlerın başında ucret gelırlılenn sını- rı olmayan özverılerı yer alıyor Böylece, sö- zumona sosyal ıdaletçı ANAP'ın mısyonuna uygun önlemler alınması surduruluyor Yenı en az ucretı saptayacak olman komısyon son derece ağır bır sorumluluk ısteyen bır görevle karşı karşıya gelmış bulunmaktadır Şımdı ön- lenndekı sorun antı-sosyal ve antı-ekonomık nıtehklı ve denn adaletsızhklen de ıçeren, sun- geleyen bır en az-asgarı ucret düzeyının sür- dürülup sürdurulmemesı sorunudur EVET/HAY1R OKTflYAKBAL ir Özlem, Prangalar Eskitir mi? "Ölum bu Fıkara ölumü Geldım gelıyorum demez Ya bır kuşluk vaktı ya bır akşam ustü Ya da seher mahmurlukta Bakarsın, olmuş olacak" Ahmed Arıf de artık yok 64 yaşında ölmek çoğu kışıye göre doğal bır sonuçtur Az mı 64 güz, ılkyaz, yaz, kıs yaşamak' Ne var kı sanatçının yaşı yokfur Ahmed Arıf seksenınde ol- sa yıne de erken gıtmış sayılırdı Butun yazarlar, sanatçılar, şaırler gıbı Bır tek kıtabın şaırıdır Daha doğrusu bır tek şıınn "Has- retınden Prangalar Eskıttım' Evet, bır tek şıır yazdı Söyle- yebıleceğı her şeyı soyledı Oylesıne soyledı kı, yırmı yıldıı* şıır yazmadı Ya da yazdı, yayımlamadı "Bınlerce yıl sağılmışım Korkunç atiılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar Haraç salmışlar ustume Ne Iskender takmışım Ne Sultan Murat Göçup gıtmışler gölgesız Selam etmışım dostuma Ve dayatmışım Göruyor musun?" Anadolu ınsanı ıdı böyle seslenen Yüzyıllardır ezılen, ez- dırılen, horlanan Anadolu ınsanının çığlığıydı Bu topraklar- da yaşayan, hangı ırktan dınden, mezhepten olursa olsun, yaşamak ıçın dırenen, savaşan Anadolu ınsanıydı anlattık- ları Kürtmuş, Türkmuş ya da bambaşka bır ulustanmış, şaı- re göre hepsı eşıttı, bırdı, ezılenlerın ayrı uluslan olamazdı TV'ler verıyor, radyolar duyuruyor, gazetelerde koca ılan- lar, habeıier, yazılar Ahmed Arıf'ı yrtırdık Nerdeydıler şım- dıye kadar? Devlet TV'lerı, radyolar, basının guçlu, etkılı or- ganları, adlarını bıle anmaz Arıf'lerın Ölduklennde sahıp çı- karlar hemen' Şıırlerınden dızelerseçer okuturlar yalan yan- lış, turkuleşmış şıırlerıne yer verırler, ama adını anmaztar o şaırlerın yıne de Ahmed Arıf'ı Afyon Lısesı'ndeyken yazdığı şıırlerle tanıdım O yıllarda, yanı 40'ların ılk yıllarında Afyon'dakı Halkevı der- gısınde üç şaırın dızelen çıkardı Kenan Haran, Nüzhet Er- man ve Ahmed Anf Hece veznıyle yazılmış şıırter O gün- lerın modası, Anadolu sevgısı taşıyan şıırler Sonra üçunün de yolları ayrıldı Ahmed Arıf sonuna kadar 'şaır' kaldı Ke- nan gazetecılığe verdı kendını, Erman da yönetım adamlığı- na "Anamı görmedım Anam Erbıl şehnnden Yedı dayımı Law- rence'ın kıralık katıllerı oldürmuş Babam Arıf Hıkmet, Ker- kük'lu Ben bebekken anam olmuş" Dıyarbakır, Afyon, An- kara, Dıl Tarıh Derken 1950'de, 1952, 53'te hapıslıkler Ce- zaevı sonrasında geçım savaşımı Yayımlanan bır tek kıtap 'Hasretınden Prangalar Eskıttım Daha sonra da yırmı yılı aşan bır suskunluk 2 Hazıran 1991'de kopuş bu dunyadan Şükran Kurdakul, "Ahmed Arıf şıırı, karanlığın, zulmün, ış- kence ve hapıshanenın yarattığı duyarlıklann bırıkımıdır bence" derken doğru bır yargıya vartyor Hapıshanelerın ya- rattığı duyarlık' Bılmem başka ulkelerın şaırlerı boyle bır du- yaıitğı bılır mı? Hele demokrasıyle yonetılen ülke şaırlerı! Hıç duydunuz mı Ingıltere, Fransa, Italya, Almanya gıbı ül- kelerde şaırlerın yazdıkları ya da duşündüklerı ıçın mahkûm olduklarını? Hapıslere duşup kıtaplar dolusu şıır yazdıkları- nı? Oysa hapse gırmek, şaır olmakla koşut sayılıyor bızde' Bu yüzden de hemen her hapse düşen, şaır olarak ortaya çıkıyor, çıkmakla görevlı sayıyor kendını' "Akşam erken ıner mahpushaneye Iner yedı kol demırı Yedı kapıya Bırden ağlamaklı olur bahçe Karşıda duvar dıbınde Üç dal gecesefası Üç kök hercaı menekşe" Yıîlannı demır kapılar ardında geçıren kışı ıster ıstemez ken- dını engın duygulara, duşuncelere kaptırır, şaırse daha şaır olur, değılse şaırce duyumsamalar dolar taşar ıçınde Azge- lışmış ulkelerı tanımak ıçın şaırlerıne bakmalı derım ben En çok mapushane şıırı yazılan ulkelerdır en gerı kalmış olan- lar Bızım gıbı' Ahmed Anf bır özlemı surdurdu 64 yılın en buyuk bölümün- de Ana özlemınden özgurluk özlemıne dek Ardında bırak- tığı dızeler bu buyuk özlemın, bu 'prangalar eskıten ozle- mın hep yaşayacak seslenışlerı Ünîverskelerîıııiz Üniversitemizi ve ondan çok daha onemli olarak Turk universitesıni kurtaracak olan ne Fatih'ın vasıyeti ne kulliyenin hikmeti ne de artık bizden usanmakta olduğunu gozlediğim damarlarımızda dolaşan o asil kan. Eksiğimiz, dik bir omurga ve onun uzerinde dik bir baş. Prof. Dr. HASAN YAZICI Cerrahpaşa TıpFakültesi Turk ünıversıtesı olarak çok buyuk bır açmazla karşı karşıvayız tster kışısel çıkar, ısterse toplumsal yarar amacıyla ılk yapıl- ması gereken bu açmazın unsurlannı ayır mak Daha sonra da kızıp hedefı şaşırma- dan, yıkım üzenne yıkıma neden olmadan toplum olarak geleceğımızı saptamakta en önde gelen kurum olan uruversıtelenmızın sonınlarına yanıt bulmak zonındayız An- cak bu açmazı önce tanımlamak, sonra da düzeltmenin öyle sessız sedasız, kımsenın çı- karına ve onun sonucu doğal tepkısıne kat- lanmadan olabıleceğını sanmanın en azın- dan safdıllık olacağının da bılıncınde olma- mız gerekır Turk ünıversıtesı 1980 ve YÖK öncesı de arzu edılen duzeyde olmaktan uzaktı Bunun en guzel kanıtı aynı dönemın ürtlnu olan bızlenn YÖK'ü bır guzel benım- seyıp ılkesız bır suskunluk ıçınde gunumüz- dekı açmazın öncusu olan YÖK uygulama- lanna boyun eğmemız, hatta zaman zaman bu ezıklığımızı egemen guçlere hoş görun- mek ıçın dağınığımız onur unvanlanyla pe- kıştırmemızdır Ülke gtnelındekı antıdemokratık ortam- dan yararlanan kışısel çıkar takıpçılen, za- ten çok yönüyle aksamakta olan Turk unı- versıtesının bılımsel yapısını daha da boz- muşlar, kımı kez korkaklığımız, bazen efen- dılığımız, çoğu kez de guncel ışlerımızı ız- leme zorunluluğunun getırdığı koşullardan olabıldığmce yararlanmışlardır Durüstçe kabullenmemız gerekır kı bu dönemde he- men hepımız gereğınce bılmedığımız konu- ları öğrencılerımıze ders dıye anlattık, bır- çoğumuz başkalarının bılımsel yapıtlarını kendısımn gıbı gösterdı, hıçbınmız futur suzca dağıtılan onursal ve bılımsel unvan- lara gereklı tepkıyı göstermedı Demek gun- cel açmazın bınncı öğesı bızlenz. Açmazın ıkıncı öğesı 1980'den bu yana ülkeyı yöneten kışı ve kavramlar Doğal ola- rak özellıkle kavramlar uzennde durmak gerek Kavramlahn Hlrf ünhmıtelen stlrekh ola rak toplumda dengeyı bozan ana öğe ola- rak görmek Bu, esasta kendı ıçınde çok tu- tarlı bır yaklaşım Eğer toplum dengesı ger çekten cehalet, hurafe ve yaygın eşıtsızlığe dayanıyorsa umversıte tanım uzere, bu den- geyı bozacaktır özeleştırıyı ne kadar ılerı goturursek göturelım, 1980 öncesının be- ğenmedığım Turk unıversıtesı toplumun öbur kurumlarına görecelı çağdaş uygarlı- ğa gene de daha yakındı O nedenle 12 Ey- lul sonrasının dar göruşlu otorıter yönetı mı, anarşıyle uğraşıyorum dıye ılk hedeie- rınden olarak unıversıteye el attı 1980 son- rası ılk darbeyı böyle yıyen Turk unıversı- tesı bırkaç yıl sonra ıse halen yönetımı elın- de bulunduran ıktıdann etkısı altına gırdı Bu etkının en olurnsuz yonu çağdaş uygar- lığı, ancak ve ancak teknolojıyle yakalaya- bıleceğımız saplantısı Uygar ulkelerın us- tün teknolojüeruıın uyandu-dığı korku, kıs- kançlık ve açgözlulük, aynı teknolojınuı esasta bılımın bır urunu olduğunu gunumuz yönetıcılerıne unutturuyor Bu ana temaya kışısel çıkarlar, süreklı yıtınlen oylar ve özetle post kavgası eklenınce bır gunde 43 umversıte açmaya yeltenerek açmazı doru- ğa vardırabıhvorlar Ustune ustluk bır de tu- tup gene bır ağızda ulkenın en köklu unı- versıtesını parçalamayı duşunebılıyorlar Ancak hemen saptamayı yapalım Burada ünıversıtenın kendı çurumuşluğu, yanı yu- karıda vurguladığım bınncı öğe ışe kanşı- >or Içımızden bır grup kışısel çıkar takıp- çısı, makam arabası sevdalısı bu bolunme- ye omuz venyor Unıversıtemızı ve ondan çok daha önemlı olarak Türk universitesıni kurtaracak olan ne Fatıh'm vasıyeti ne kulliyenin hıkmetı ne de artık bizden usanmakta olduğunu göz- ledığım damarlanmızda dolaşan o asıl kan Eksığımız, dik bır omurga ve onun uzerin- de dik bır baş Gunun yönetıcüerı ve onla- ra yakjnlann el eteklerını öpmekten, ceha- let, hurafe ve çıkar odaklanndan uzalrdu-' ralım. Kışısel vg ulusal onura ber zaman- dan çok gereksmımımız var Ondan sonra oturalrm, büyük bır sabır- la bu topluma gerçek ünıversıtenın ne ol- duğunu anlatmaya çalışalım Toplumu ku- çuk görmek yanılgısına duşmeden, o kor- kulan ve kıskanüan teknolojıyı yakalamakta bılım ve onun urunü özgun düşuncenın ne denlı temel olduğunu örneklenyle açıklaya lım Başta hukuk olmak uzere tum sosyal bıhmler ve felsefenın uygarlığı yakalamak- ta teknolojının de ötesınde önemlı olduğu- nu bıkmadan usanmadan soyleyelım Ulkeden umudu kesmek olamaz Çağrı mıza kulak venp bu toplumu eğıtmekte ve yuceltmekte bıze destek olacak onurlu ve vatansever yurttaşlarımız her kesımde, öğ- retmenden ışadamına, hâkımden polıtıka- cısına, muhendısınden rençbenne kadar var Hepsınden öteye bıze bel bağlamış öğren cılenmız var, onlan bıze emanet etmış ana lar var, babalar var Yeter kı tanhsel göre- vımız olan bılım ve uruversıteyı savunmayı bız benımseyelım AîiçeüK'ıesJ G E L İ N , S İ Z D E K L İ M A Y I A R C E L I K T E N A L I N ! ARÇELİK KLİMALAR Ş İ M D İ TAKSİTLE • Arçelık Klıma yuksek randırnonlıdır Az elektrık harcar • Montojı ve monta\ porça lan vcretı zdır • Uzun omurludvr • Serın letırken u^utmez Ufledıgı hava 13 derecenın altma duyrtez • Bır kttmanın kalbı sayılan kompresorv dunyanm en yı kompresorle nnden bındır • Ve Arçehk ın benzemz servıs örgtM ıle kalitesıne iohıphr MGOEİ MBIIM uf~ooor 4MCVSH IHS» SUmKUMA PtSHATVl AVUCTAJCST 4 7 J O 0 O T L <15CO0TL TUST sua i A* 1 AY AY KDVDAML lOfMSUHTAT 3300 000 U 5 M 0 0O0TI t9tO OOOTL E L İ I C Arçelıh Bayılerındı K L I M A Gemlık Buyukkumla'da kıralık veya satıhk vıllalar Tcl.: Akşam: 178 97 33 İLAN tSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN ESAS NO 1990/350 DAVAL1 Neşet Reşa Adresı meçhul DAVA 1İK 235 Mad hük münce sıra cetvelıne ıtıraz ve da valının sıra cetvelındekı alacağmın terkını, Davacı Mustafa Gurbuz Ba>el vekılı Av Fırat Bayındır tarafın dan davalı aleyhıne açılan ışbu davanın mahkememızde yapılan açık duruşması nedenıyle Davahnın avık adresı zabıta ca tespu edılemedığınden bahıste adınıza ılanen dava dılekçesının teblığıne karar verılmıştır Duruşma gunu olan 3 7 1991 gunu saat 09'da duruşmaya gel menız veya sın temsılen bır ve kıl gondermenız gelmedığınız \eva bır \ekıl göndermedığınız takdırde HUMK nın 509 ve 510'uncu maddelen gereğınce davanın gı>abımzda kalacagı ve karar venleceğı ılan olunur 26 21991 Basın 47443 İNSAN SICAGI Erdal Atabek 5 bası 5 000 lıra (K.DV ıçınde) İLAN ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1989/738 Esas / 1990/727 Karar Davacı Köy Hızmetlerı Genel Müdurluğu tarafından davalı Ve>sı Ka$kan aleyhıne açılan alacak davasının yapılan muhakemesı sonunda Davacının davasının kabulune, 19 345 527— TL'nın 23 10 1984 ta rıhınden 18 12 1984 tarıhıne kadar yuzde 5, bu tanhten sonra vuzde 30 kanunı faız ıle bırlıkte davalıdan alınıp davacıya verılmesıne daır venlen karar davalı Veysı Kaşkan adına karar teblığı yerıne geçmek üzere ılan olunur 17 5 1991 Basın 47432 Ozel Bora Sürücü Kursu Başarı Oranımız Merkezı sıstemle test sınavında % 87 Dıreksıyon sınavında °/o 92 • Dersane • Pıstlerımız Uskudar 343 67 82 Kozyatağı 362 47 33 Tarabya 162 08 86 TEK YOL EĞITIM PENCERE Bir Simyager Öldü1 llm-ı Sımya' bır tur kımyadır deneysel-metafızık ' dıye de anılabılır kabaca tanımlanırsa, demırı, bakırı ya da bır bas- ka maddeyı altına donusturmeyı amaçlar, ama bu yuzeysel yaklaşım cağlar boyu laboratuvarında ter dokmuş sımyacı- ya haksızlıktır Sımyacı yalnız sıradan madenı daha değerlı bır oze kavuşturmak ıçın çalışmakla kalmadı, ınsanı yucel- tıp Tanrı'nın ıcerığıne kavuşturmak ıçın de çaba harcadı Duşsel gıbı gorünse de kışıyı ceken ve akıi çelen bır yanı var sımyanın Ahmed Arıf bır sımyacı mıydı? Sıradan sozcukler, Ahmed Arıf'ın zıhınsel laboratuvarında nasıl şıırleşıyordu9 Halkın tarlada, damda, kahvede, meyha- nede çoğunlukla hıç duşunmeden, değerlerını tartmadan su ıçercesıne rahatfıkla kullandığı sozcuklerın Ahmed Arıf- ın dılınde şııre donuşuvermesı akıl alacak ış mı? Demırın ya da bakırm altınlaşmasıyla sade sozcuklerın bır omurgada ek- lemlenerek şıırleşmesı ılm-ı sımyaya ozgudur Akşam erken ıner mahpushaneye Iner yedı kol demırı Yedı kapıya, l Bırden ağlamaklı olur bahçe Karşıda, duvar dıbınde, Üç dal gece sefası, Uç kok hercaı menekşe • Homeros u ne zaman okusam, soluğum kesılır, urperırım bınlerce yıl oteden çağları aşarak gelen sozcuklerdekı yuk- lemlenn ağırlığı altında ezılınm, bır kez bır kez daha oku- rum, sonra kendı kendıme sorarım Homeros'un dunyası na- sıldı? Yuvarlak değıl, duzdu Barut ıcat edılmemıstı Otomobıl, uçak bılgısayar yoktu Çok tanrı vardı, tanrıdan çok da köle Homeros bugunku olçütle bır ılkokul çocuğundan daha az bılgılıydı, anlattığı da neydı Çanakkale'de Troya savaşı Kaç bın yıl geçtı aradan? Troya'dakı yaşam, arkeolojı oldu, Homeros yaşıyor Ahmed Arıf, Homeros'un soyağacında damarlarına şıırin özsuyu yürumuş bır daldır, o da Anadolu'da yaşanan bır sa- vaşın destanını yazmıştır Tum yaşamında tek kıtapla edebı- yat dunyamıza çekı taşı gıbı oturmuştur "Hasretınden Pran- galar Eskıttım" yırmı altı baskı yaptı Bır şıır kıtabında bu ol- gu, buyuk anlam taşıyor Evet, bır kıtabın satış sayısı ne şıır- de, ne de başka dallarda tek başına bır olçut sayılabılır, ama Ahmed Arıf şıınnın yalazını Anadolu halkının duyumsama- sı, bır rastlantı değıl, gerçekçı bır gosterge Toplumcu bır şaır Ahmed Anf, bu kımlığını yerlı yerıne koy- mak gerekıyer, bır savaşımın erıydı, o savaşımın başansıyla toplumculuk ınsanın benlığıne ve yaşadığımız duzene sınse de Ahmed Arıf'ın şıırı surecek Troya savaşı çoktan bıttı Homeros yaşıyor • Ahmed Arıf'ı 1950'lerın yarısında tanıdım, eşı menendı bu- lunmaz bır ınsandı şımdı anılarım bırbırıne dotanarak belle- ğımde yumaklaşıyor, ancak hepsı bır kenara Kımı dostla çok göruşemezsın yıllar geçer özlem sarmal- laşır, yureğıne dolanır Goruşemesen de dostun varlığını du- yumsarsın, arada sırada aklına fıkrıne düşer, gonlüne otu- rur O zaman dersın kı Aynı evrende soluk alıp verıyoruz sı- caklığı "dort yön, on attı rvzgâr I ve yedı ıklım beş kıta"ya ya- yılıyor Dostla çok buluşmana konuşmana gerek yok Ağaç- lardan suzulen oksıjenı ozon delığınden sızan zehırlı ışınla- rı paylaşıyorsun O ınsanın varlığı, senın ıçın mutluluktur, bır ülkede bırlıkte yaşamak, ortak dılle konuşmak, aynı havayı solumakla onur duyuyorsun, o dostun ruh zengınlığı, senı yoksulluktan koruyor Ahmed Arıf'ın varlığı benım ıçın böyle bır anlam taşıyor- du Öldüğunu duyunca bır sûre ne yapacağımı bılemedım, pencereden ağaçları seyrettım, göğe baktım Her şey yerlı yerınde duruyordu Vte bır şey değışmıştı "Hasretınden Pran- galar Eskıttım"'\r\ çeşıtlı baskılarını açtım, ılk sayfalara sav- ruk el yazısıyla yazılmış sevgı sozcuklerını okudum, sonra şıırınde ıkı dızenın altını çızdım "Yokluğun cehennemın öbür adıdır Uşûyorum, kapama gozlerını KAVGAIŞÇILER URETICILER AYAKTA ' ENGELLERI BIRLIKTE YIKACAĞIZI Tutun Uretıcısı ayakta - Sendıkal Bırlık Haksızlık Kaldırılmalı, DISK Turk-lj'e katılmalıdır - Asgarı Ucret Tek genel ve net 3 mılyon lıra olmalıdır - Kurt Sorunu Dedelık Kurumu Gereksınım çağın gelışmelerını yakalayan çağa uygun eğıtımdır Tekke koyune selam - Nazım Kavgada - Orfion Kemol 4.SAYI ÇIKTI. BAYİLERDE. MARMARA UNİVERSİTESİ Açıktan Personel Alınacaktır Uruversıtemıze, aşağıda unvanlan ve adetlerı beürtılen perso- nel açıktan alınacaktır 1 Adavlarda aranacak şartlar A- Genel şanlar — 657 Savılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48 maddesmdekı şanlan taşımaları B Özel şartlar — 1 6 1991 tarıhı ıtıbanyle 35 yaşını aşmamış olmalan — Erkek adavlann askerlık hızmetını yapmış olmalan, — Adaylann herhangı bır kuruma mecburı hızmetle yukumlu bulunmamaları, — ögrencı olmamalan (Adaylar başvunı sırasında dıploma asıl larını ıbraz edeceklerdır) Adavların >eru çekılmış bır fotoğraf, dıploma aslı, dılekçe, nu- fus cuzdanı fotokopısı meslekı belge fotokopısı ve özgeçmışlerı ıle bırlıkte Lnıversıtemız Rektörluğu (Atmeydanı - Sultanahmet - ISTANBLL) Personel Daıresı Baskanlığı na 19 6 1991 tanhıne kadar bızzat basvurarak gorev ısteme formunu doldurmalan ve ıbraz ettığı belgelerı eklemelerı gerekmektedır Posta ıle başvunı kabul edılmez Yazılı ve sozlu sınav tanhlerı 12 6 1991 tanhınde Unıversıtemız Rektörluğu bınasında ılan edılecektır UNVAN SIMFI ADET Tabıp Dıştabıbı Başhemşıre Hemşıre Bıyolog Sağlık Memuru Sağlık Teknısyenı Laborant Imam Hızmetlı S H S S H S S H S S.H5» S.HS S.HS S H S S H S D H S Y H S 6 1 1 ıs 2 6 4 2 1 1 İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN ESAS NO 1990/314 DAVALI Hakan Aslan/Adresı meçhul DAVA ÜK 235 Mad hukmunce sıra cetvelıne ıtıraz ve davahnın sıra cetvelındekı alacağının terkını Davacı Mustafa Gürbüz Baykal, vekılı Av Fırat Bayındır tarafın- dan davalı aleyhıne açılan ışbu davanın mahkememızde yapılan açık duruşması nedenıyle; Davahnın açık adresı zabıtaca tespıt edılemedığınden bahısle adı- nıza ılanen dava dılekçesının teblığıne karar verılmıştır Duruşma gıinu olan 3 7 1991 gunu saat 9'da duruşmaya gelmenız veya sızı temsılen bır vekıl gondermenız, gelmedığınız veya bır vekıl göndermedığınız takdırde HUMK'nın 509 ve 510'uncu maddelen ge- reğınce davanın gıyabınızda yapılacağı ve karar venleceğı ılan olu- nur 26 21991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle