25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 HAZÎRAN 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15 Ayet ve hadislerde sık sık hurikrden söz edüirken kadınlar için düşünüimüş bir ödüle rastlanmıyor Cenneterkeğinayaklanaltında— 1 — Kuran, Islam'ın temel kitabı olarak daha sonra- ki bütün metin ve kuraliarın yönelimini de belirle- miştir. Kuran, Islam inancına göre Allah'ın kela- mıdır. Müslümanlar bu kutsal kitabı okuyarak Al- lah'ın kendilerine neler emrettiğini, nasıl yol gös- terdiğini öğrenirler. Müslümanlar, kitaplannı ellerine alınca ve oku- maya başlayınca ilk karşılaşacaklan gerçek, Allah 1 m emirlerini verirken, yasak ve mükafatın ne ol- duğunu gösterirken yalnızca bir cinse hitap ettiği- dir. Bu cins erkeklerdir. Allah Kuran'daki kelamın- da sûrekli olarak erkeklere seslenir ve erkekJeri mu- hatap alır. Kutsal kitap böyle başlayınca, diğer İs- lam kaynakları da aynı yolu ızlerler. Bu hitap tar- zı, îslamiyet'in de diğer bütün tek tanrılı dinler gi- bi erkek dini olarak tarif edilmesine yol açmıştır. Kuran'dan yapılacak bütün alıntılar, getirdiği ku- ral ve yasaklann içeriği bu görüse haklıük kazan- dınr. Allah, inananlan en çok cennet vaadiyle ve ce- za tehdidiyle doğru yola çağırır. Cennet ise 1400 yıl öncesinin insanları için cazip gelecek güzellik- ler ve ödüllerle doludur. Bu güzelliklerin en çekici olanı da cennetteki güzel kadınlardır. Kitabın he- men başında Bakara suresüıde Allah'ın emirlerine uyanlara şunlar vaat ediliyor: "İnananlara, bayırtı işler işleyenlere miijde ver ki, onlar için ırmaklar ile sulanan babçeler de vardır. Bu bahçelerin ye- mişlerinden birini yedikleri zaman diyecekler ki; es- kiden yedigimiz şey, ama göriiniişte onlan andınr- lar. Onıda tertemiz luzlar bulacaklar, orada ber za- man kalacakiar." Bu ifade Kuran'ın bütün havasına hâkimdir. Cen- netin en önemli ödüllerinden birisinin kadın oldu- ğu sürekli vurgulanır. Ama kadınlara verilmesi dü- şünülen bir ödül yoktur. örneğin onlann da güzel ve iyi huylu erkekler bulacaklanna dair bir tez öne sürülmez. Buradan, bu sözlerin yalnızca erkeklere yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Kuran, erkeklere hitap eder, toplumsal düzen konusundaki kuralla- nnı onlara bildirir. Kitabın bir başka yerinde yeniden cennet tanı- mı yapılır ve yine erkeklere dönerek Allah şunları söyler: "Içlerinde iyi huylu güzel yüzlu kadınlar vardır. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisi- ni yaJanlayabüirsiniz? Çadırlann içinde beyaz ten- li, kara gözltt huriler vardır. O halde Rabbinizin nimetlerioden hangisini yalanlayabüirsiniz? Onla- Islamiyet'in temel kitabı Kuran, esas olarak erkeklere hitap eder ve onlara toplumsal düzen konusundaki kurallan bildirir. Kuran'da cennetin en önemli ödüllerinden birinin kadm olduğu sürekb' vurgulanır. "Bahçeler, üzüm bağlan, memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar ve dolu kadehler" hep erkekler içindir. Hz. Muhammed'in hadislerinde de aynı anlayış hâkimdir: "Mirac gecesi gö|e çıktığımda, büyük nurdan bir şehir gördüm. içinde sayısız derecede karyolalar, bunlann üzerindeki nurdan döşeklerde yatan huri kızlar vardı!' ra eşlerinden önce ne bir insan, ne de bir cin do- kunmuştur. O halde Rabbiniziıı nimetlerinden han- gisini yalanlayabilirsiniz?" Peygamber Muhammed'in hadislerinde de aynı üslup hâkimdir: "Mirac gecesi göge yılrtıgımda, dünyadan bin de- fa daha büyük nurdan bir şehir gördüm... tçinde sayısız derecede karyolalar bulunuyordu. Her kar- yola, üzerinde huri kızlan yatan, nurdan döşeklerle örtülmüştü. Kızlar o kadar parlaktı ki bir parmak- lannın saçtığı ışık bile diinyadaki ay ve giineş ısı- gını bastırabilirdi." "Ulu Allah cennet kızlarının yiizlerini beyaz, ye- şil, san ve kırmızı olmak üzere dort renkte yarat- mıştır. Vücutlannı zaferan, miski an ber ve kâfur gibi kokulanyla süslenüş, saçlannı karanfille do- natmıştır. Ayak pannakianyla dizieri arası zaferan- la, oradan boyunlanna kadar olan böiüm miski an- ber ve kâfur kokulanyla kokulanmıştır." "Cennet kızlan övlesine güzel Allah yaratıkla- ndır ki, yeryüzüne bir defa tıikiirseler, yeryüzünü misk kokusu sarar. Her huri kızının göğsünde Al- lah'ın isimlerinden biriyle biriikte kocasının ismi kazınmıştır. Bilekleri de mücevher ve incilerle do- nanmıştır." Cennet tanımı, o günün değerlerine uygundur. örneğin, güzellerin çadır içinde bekleyecekJeri va- adi, dönemin Arap dünyasının yaşam biçimine denk düşmektedir. Yine cennet tanımının önemli unsurlanndan birisi hurmadır. Çünkü hurma, o za- manki Arabistan'm en temel meyyesidir. Bugün ev- rensel bir kültüre doğnı ilerleyen insanlığı ödüllen- dirmek için doğaJ olarak başka tanımlar yapdabi- lir. Çünkü insanlığın zevkJeri ve olanaklan 1400 yıl öncesine göre çok ilerlemiş ve incelmiştir. Başka bir bölümde Kuran, erkeklere şunlan va- at ediyor: "Yaptıklanna karşüık olarak sedefteki inciler gibi ceylan gozlüJer vardır... Biz ceylan göz- lüleri defterdeki sağdan verilenler için yeniden ya- ratmışızdır. Onlan bakire, eşlerine duşkün ve yaşıt yapmışızdır." "Bahçeler, üzüm bağlan, memeleri tomurcuklan- mış yaşıt kızlar ve dolu kadehler vardır." Bütün vaatler ve ödüller, cennetin erkekler için planlandjğını gösteriyor. Erkeklere yalnız cennet için seslenümiyor. Allah 1 ın muhatabı hep erkeklerdir. "Kocası olan kadınlarla evlenmek haramdır. An- cak sahibi olduğunuz cariyeler müstesnadır. Bun- lar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bun- lardan başkası ile evlenmeniz ve zinada bulunma- manız için arayıp istemeniz size helâl edilmistir. Ev- lenerek zifaf olduğunuz kadınlara takdir edilen me- hirlerini (evlenirken erkeğin kadına verdiği evlilik parası, malı) tamamıyla verin. İçinizden hiir ve inanmış kadmlan almaya giicıi yetmeyenler, elle- rindeki inanmış cariyelerden alsınlar. Zinadan ka- çınan, gizli dost tutmayan namuslu cariyeleri sa- hiplerinin izniyle alın. Ücretlerini geleneğe göre gii- zellikle verin. Onlar eviendikten sonra, zina ede- cek olurlarsa cezaları hiir kadınların yansıdır. Bu (cariyeleri almak için verilen izin) içinizde sıkıntı- ya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar için- dir." "Kadınlar arasında adil hareket etmeye ne ka- Sunuş Cinsellik ve kadın konusu günümüzün kavrayışları açısından İslamiyet'in en zorlandığı alanlardan birisi. 1400 yıl önce yeni bir toplum yaratabilmek, kadını göçebeliğin özgür ve savaşçı yaşamından eve kapatabilmek isteği, kadına yönelik bir dizi önlemi ve düşünceyi de beraberinde getirdi. O zaman söylenenlerin ve emredilenlerin önemli bir kısmım savunabilmek bugün oldukça güçtür. Bu konuda îslam düşûnürleri de durumu açıklayabilmek için sıkıntılara düşüyorlar. örneğin kadının tek başına şahitliğinin kabul edilmemesi, boşanma hakkına sahip olmaması, mirastan daha az pay alması, ikinci bir cins olarak kabul edilmesi, erkeğe itaat etmek zorunda bulunmasmın bugün savunulması zordur. Başvurduğum temel kaynak Kuran, Kuran-ı Kerim, tslamiyet'in temel ve değişmez yasası olarak 1400 yıldır hükümranlığını sürdürüyor. Allah emirlerini içerdiği Peygamber Muhammed tarafından Müslümanlara tebliğ edilen kutsal kitap, mirastan evlenmeye, aile ilişkilerinden vergi vermeye, sevişmeye, boşanmaya kadar uzanan kurallarıyla îslam dünyasmda hâlâ baş köşedeki yerini koruyor. Kuran'ın koyduğu hükümler ve Muhammed'in hadisleri, o günün temel ihtiyaçlarına denk düsmektedir ve kendi içinde tutarlı bir mantığı vardır. Bunu anlamak ve yorumlamak, tepkiseltikten uzak bir perspektifle eleştiriler yapmak mümkündür. ORAL ÇALIŞLAR İSLAMDA KADIN VE CİNSELLİK ORAL ÇALIŞLAR tslamiyete göre kadınlar, erkeklere Tanrı eraaneti olarak verilir. Hz. Muhammed erkeklere "Kadınlar sizin emrinizdedir" der. Erkek kadından 'daha eşiftslam yazarlan ve düşünürleri 19. yüzyüa kadar, dinin kadına iüşkin tu- tumunu tartısmaya gerek görmerniş- ler. Kadınların o çağa kadar, ikinci sınıf bir cins sayılmalanna itiraz et- memelerinin maddi zemini yoktu. 19. yüzyıldan itibaren, sanayi devrimine paralel olarak kadın üretim faaliyeti içinde aktif olarak yer almaya baş- ladı. Aydınlanma çağının getirdiği yeni anlayışlar, materyalist fikirlerin yaygınlık kazamnası ve çalışan ka- dınların direnişleri, tek tannlı dinle- rin kadına yaklaşımını yeniden gündeme getirdi. Eleştiri ve sorgula- malar birden hız kazandı. Tek tann- lı dinler de bu cereyanı durdurabilmek amacıyla savunmaya gectiler. İslamiyet'in kadına yaklaşımının sorgulanması biraz daha geç başlar. 19. yüzyıhn sonlarında burjuva de- mokratik devriminin etkisiyle Os- manlı Imparatorluğu'ndaki aydın kadm ve erkek yazarlar kadm özgür- lüğünü savunmaya başladılar. Ziya Gökalp gibi düşünürler, Turkçülük- le feminizmi ve demokrasiyi birleştir- meye çalıştılar. İslam yazarlan, bu cereyanları gö- ğüsleyebilmek amacıyla, tslamiyetin kadın haklanna yer verdiğini kanıt- lamaya çalıştılar. Bu çabalar halen sürüyor. Ancak Îslam yazarlarının eleştirilere verdikleri cevaplann hiç- biri kadınla erkeğin eşit olabilecegi gibi radikal bir noktaya varmadı. Ya- zılarda, var olan durumun vehameti yumuşatümaya çahşıldı. Son dönemde bu konudaki tartış- malar hız kazandı. Feminizmin ve kadın özgürlüğii hareketinin güçlen- mesi, Islamiyete yönelen eleştirileri arttırdı. Islami dergiler de bu eleşti- rilere paralel olarak feminizmi ve ka- dm özgürlüğü hareketini kapaklara çıkardılar. Ozellikle Islami çevrenin kadın yazarlan, Kuran'ın kadın ko- nusundaki hUkümlerini savunmak amacıyla kaleme sanldılar. Onlara göre Kuran ve Allah erkek- lere değil her iki cinse de hitap edi- yor. "Kuran-ı Kerim'de bircok ayette kadın ve erkek biriikte zikredilmiş, 'insan' kavramı içinde ise her iki cin- se hiup edilmistir." ları" gibi hitaplara rastlıyoruz. Ancak bu hitaplar kadmlan korku- tup Peygamber'e ve örtünme emrine uymaları içindir. Islamiyet'i erkeğin üstünlüğü ko- nusunda etkileyen unsurlardan biri- si de Yahudi bakış açısıdır. Yahudilik, erkeklere seslenir ve erkek dini özelligi taşır. Kadm konusundaki anlayış buradan hemen hemen aynı mantık içinde, Islamiyet'e taşınmış- tır. İslamiyet'in kadına bakışırun, di- ğer dinlerden daha ileri olduğu iddi- İslamiyetin kadına bakışının diğer dinlerden daha ileri olduğu iddiası gerçeşi yansıtmıyor. Diğer tek tannlı dinler tarih içinde re&rmlardan geçmiş olmasına rağmen İslamiyet kadın konusunda da şeriat yasalarıyla hükmünü yürütüyor. Bu savunmamn gerçekleri dile ge- tirdiği söylenemez. Kuran'da ve Mu- hammed'in hadislerinde "insanlara" diye baslayan hitaplar vardır. Ama bütün bu hitaplar erkeklere seslenir. Muhammed'in veda hutbesindeki, "insanlara" sözcüğü de aynı şekilde erkeklere yöneliktir. Kuran'ın bazı surelerinde doğrudan kadınlara ses- lenilen yerler de vardn". Ancak bu hi- taplar da yine erkeklerin isteği yönündedir, kadın yine ikinci sınıfı temsil etmektedir. Ahzab suresinde Peygamber'e eşleriyle ilgili örtünme emri verüirken yer yer "Ey Peygam- ber eşleri", "Ey Peygamber kadın- ası gerçeği yansıtmıyor. Çünkü İslamiyet'in Kuran'da ve hadislerde yoğunlaşan düşünce sistematiği, bu iddiayı doğrulamak bir yana, tam tersi unsurlar içeriyor. Aynca diğer tek tannlı dinler, tarih içinde değişim geçirmiş ve reformlardan geçmiştir. Kadın konusundaki hükümleri yu- muşamış ve etkisini yitirmiştir. Ama İslamiyet şeriat yasalanyla hükmünü yürütüyor ve reform çabalarını red- dediyor. İslamiyet'in kadın konusundaki tutumunu beürleyen asıl neden, için- de yaşadiğı toplumsal gerçekliktir. Muhammed'in yaşadiğı dönemde Araplar göçebe yasantısı içdndeydiler. Göçebe hayatı, ganimet için savaş, kadının da bir göçebe savaşçısı ola- rak toplum içinde etkin bir yere sa- hip olması demektir. tslamiyet'in ilk yıllannda, Îslam öncesinde olduğu gi- bi kadınlar daha özgürdürler. Ganı- metten pay alır, kararlara katılır ve siyasi yaşamın bir parçası olarak ha- yatlannı sürdürürlerdi. Zenginlik ve toprağa yerleşme zorunluluğu, ev ha- yatım da beraberinde getirir. Bu ay- nı zamanda toplumdaki sınıflaşmanın da belirginleşmesi de- mektir. Kadm bu gelişme içinde adım adım eve kapatılır. önceleri özgürce hareket eden Arap göçebe kadınlan, bu süreç için- de özgürlüklerini tamamen yitirdi ve aşağılandı. Muhammed bir din önderi olarak dunımunu sağlamlaştırdıkça, eşleri- nin sayısını da arttırıyordu. Medine Camii'nin cevresindeki çadırlarda ya- şayan Muhammed'in eşleri, o günün alışkanlıklarına uygun şekilde, Mu- hammed'i ziyarete gelen erkeklerle rahatça görüşüp konuşuyorlardı. Ama artık düzen değişiyordu. Kadın- lar bu tür alışkankklarını bir yana bı- rakmak zorundaydılar. Çünkü şehir hayatı başhyordu. Kadın kapatıla- caktı. Ahzab suresinin örtünme ayet- leri bu sırada emredildi ye Peygamberin eşleriyle ilgili bir dizi önlem uygulanmaya koyuldu. Kadınlan eve kapatmak misyonu- nu yüklenen bir dinin ifadesi de ka- çınılmaz olarak bu mantığa uygun olacak, erkeklere seslenecektir. Bu doğaldır. Kuran'ın erkek anlayışmm altında böyle bir gerçek yatıyor. dar uğraşırsaruz, imkânı yok >"apamazsınız. Fakat onlardan birine tamamıyla gönül verip ötekini as- kıdaymış gibi bırakmaym." Bu alıntıda da görül- düğü gibi yine erkeklere, kadınlara nasıl davran- malan gerektiği öğüdü veriliyor. Boşanma sırasında kadınlara adil davranılması yine erkeklerden isteniyor: "Kadınlan boşar, on- lar da müddetlerini tamamlarlarsa, aralannda gü- zellikle uzlaşırlarsa, kocalanna varmalanna engel olmayın." Burada sözü edilen müddet, lslamiyet- teki adıyla iddet, kadının ayrıldığı kocasından ha- mile olup olmadığımn anlaşılması için geçmesi ge- reken süredir. Üç ay olarak kabul edilen bu süre, yine kadına getirilen bir kısıtlamadır. Bundan amaç, mülkün esas sahibi erkeğin varisinin belir- lenmesidir. Hâkim olan erkeğin biraz daha adalet- li(!) davranması öğüdü yapüu". Yine kadınlarla ilgiiı bir surede Yusuf Peygam- ber'in dilinden şunlar aktanlıyor: "... Allah'ım ka- dınların cinsel tuzaklannı benden uzaklaştır. Eğer sen onlann tuzaklarını benden uzaklaştırmayacak olursan onlara gönül verir ve cahillerden olurum." Hz. Muhammed'in muhatabı da erkeklerdir: "... Dikkat edin, hepiniz çoban, hepiniz güttü- ğünden mesulsunuz... Kişinin efrad-ı ailesine infak ettiği, sadakadır... Kadın, malı, güzelligi, asaleti ve dindarlığı yüzünden nikâh edilir... Sizden biriniz ailesiyle münasebette bulunduğu zaman.» Artık si- zin için en korktugum (şe>) kadınlara uymanızdır." "Ey ümmetim, kadınlara hayırlı mnamele etme- oizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz al- tındadırlar (sizin kölelerinizdir)..." Hazreti Muhammed'in veda haccında söyledilcleri de yine hitap edilenin erkekler olduğunu gösteri- yor. "Insanlar, kadınların haklanm gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınlan, Tann emaneti olarak aldınız; onlann na- muslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek he- lâl ediniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onla- nn da sizin üzerinde haklan vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız. onlann aile yuvasını sizin hoş- lanmadıgınız hiç kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanı- za alırlarsa, onlan hafifçe döviip sakındırabilirsi- niz. Kadmların da sizin üzerindeki haklan, meşru bir şekilde, her türlü yiyim ve giy imlerini temin et- menizdir." Bu konuşma hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık. Muhammed 100 bin kişinin önünde, erkeklere hitap ediyor ve kadınların, erkeklere Tann emaneti olduğunu söylüyor. Hatice örneği Islamiyetten önce Arap kadınlarının daha özgür olduğunu gösteren çok sayıda örnek vardır. Bu ör- nekleri bizzat tslam kaynaklarından ortaya çıkar- mak mümkündür. Örneğin Kuran'ın Nisa suresin- de Mekke"nin putlanmn dişi olduğunu belirten ayetler vardır. Kuran, onlann puılaruun dışı olma- sına lanetler yağdınyor. Putu dişi olarak kabul eden bir toplumun, kadına yaklaşımı da daha olumlu ve yumuşak olacakür. Yine hadislerde, Muhammed döneminde kadınların başlarını açarak gezebildik- lerini Peygamber'e rahatça karşı gelebildiklerini gösteren rivayetlere rastlıyoruz. Kadınların eşleri- ni kendilerinin seçtiklerine Uişkin örnekler de çok- tur. Muhammed, Mekke'yi dize getirdikten sonra şehrin anahtarlarını iki kadmın elinden ahr. Bu ör- nek, kadının siyasi yaşamdaki önemini vurguluyor. Şehrin anahtarını elinde tutmak, bir iktidar işare- tidir. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. tslamiyet'ten önce kadınlann daha özgür oldu- ğuna ilişkin en önemli kanıtlanndan birisi Muham- med'in ilk eşi Hatice'nin yaşamıdır. Hatice, henüz babası hayatta iken ticaret yapan dul bir Arap ka- dınıdır. Kendi geçimini, özgürce sağlamakta, kim- seye bağnrüı olmadan yaşamaktadır. Hatice yalnızca tüccarhğıyla değil, Muhammed : le evlenirken gösterdiği inisiyatifle de İslamiyet ön- cesi kadının ne kadar özgür olduğunu simgeler. Îs- lam kaynaklarına göre Muhammed'i görüp beğe- nen ve onunla evlenmeye karar veren Hatice'dir. önce ailesini bu evliliğe ikna eder, sonra da baba- sından istenmesini sağlar. Kadınların göçebe topluluklannda özgür oldu- ğunun daha birçok kanıtıru bulabiliriz. Bu konu- daki bir örnek ise Muhammed'in babası ile aıınesi arasındaki ilişkidir. Maxime Rodinson, Îslam kay- naklarına dayanarak yazdığı Hazreti Muhammed adlı kitabında şunlan aktanyor: "Öyle anlasılıyor ki Amina (Muhammed'in annesi) kendi klanında kalmış ve Abdullah (Muhammed'in babası) Arap geleneklerine uygun olarak kansına zaman zaman ziyarette bulunmuştur. Ailenin ilk ve tek çocuğu Muhammed'dir." (İS) Bu alıntı çok önemli bazı toplumsal ilişkilere ışık tutar. İslam öncesi Arap toplumunda çocuğa asıl sahiplenen annedir. Baba, zaman zaman kendi kla- nında kalan kansıru ve çocuğunu ziyaret edebilir. Bu bir İslam öncesi Arap geleneğidir. tslam kural- larına göre ise eski Arap geleneklerinin tersine ço- cuğun asıl sahibi erkektir. tslamiyetin hâkim olma- sı yla biriikte bu konuda da bir değişiklik yaşandı ve kadın aleyhine bir adım atıldı. Aynca kadının kendi klanında kahnası dz. anaerkil toplumlan an- dıran bir toplumsal sistemin varhğmın işaretidir. Kadının Islamiyet'ten önce daha kötü bir toplum- sal statüde olduğu iddiasım kaynaklar pek doğru- lamıyor. YUksek İslam Enstitüsü eski Müdurü Ahmed Da- votoglu ve eski Istanbul Müftüsü A. Fikri Yavuz- un üzerinde önemle durduğu tslamda Kadın Teset- tiir ve tzdivac adlı kitabında müftü Hüseyin Erdo- ğan'ın cahiliye dönemini karalamak amacıyla an- lattıklan da o dönemde kadınların daha özgür ol- duğu tezlerini doğruluyor: "Cahiliye devrinin er- kekleri, kadm ve kıztaruu yabancı erkeklerden kıs- kanmazlardı. Yabancılaria arkadaşlık yapmalan- m hoşgorürlerdi."Û6) İslam öncesi muta evlilik (geçici evlilik) adı ve- w slamiyet'ten önce kadınların çok daha özgür olduğuna ilişkin en önemli kanıt, bizzat Hz. Muhammed'in ilk eşi Hatice ve onun yaşamıdır. Hatice yahnz kendi geçimini ticaret yaparak sağlayan dul bir kadın değil, aynı zamanda Muhammed'le evlenirken inisiyatif kullanan bir kadındır. İslam kaynaklanna göre Muhammed'i görüp beğenen ve onunla evlenmeye karar veren Haticefair. Önce ailesini bu evliliğe ikna eder sonra da babasından istenmesini sağlar. Kadının îslamiyet'ten önce daha kötü bir toplumsal statüde olduğu iddialannı kaynaklar doğrulamamaktadır. rilen ilişki biçimi de kadınlann eş seçme özgürlü- ğünün bir başka örneğidir. Bu sisteme göre belli bir süre biriikte yaşamak isteyen kadın ve erkek, hiçbir özel merasime gerek görmeden, aralannda imzalayacakları bir antlaşma ile evlenebüirdi. Ev- lilik akdi sırasında ne kadının babası ya da velisi ve ne de başkaca bir tanık hazır bulunurdu. Muta evlilik sistemi, Muhammed döneminde değişikli- ğe uğradı, yahuzca erkeklerin özgürce kadın elde edebilmelerine yarayan bir sistem haline dönuştü, daha sonra da yasakiandı. Anlayış giderek sistemleşti Bu gelişim sürecini kamtlayan olgulardan birisi de İslamiyet'in ük metinieriyle diğer metinleri ara- sındaki farktır. Muhammed'in yaşadiğı dönemin tek yazüı belgesi Kuran'dır. Ashnın kaybolduğu id- dia edilse de yine de o dönemden günümüze inti- kal etmiş tek yazılı belge Kuran'dır. En eski ve en kapsamlı belgedir. Kuran'ın ardından Muhammed doneminden 150 yıl kadar sonra Sahihi Buhari ve Sahihi Müslim kaleme alınmıştır. Buhari ve Müslim eserlerinde Muhammed dö- nemine ilişkin anı ve rivayetleri toplar ve topladık- lan malzemeleri elemeden geçirerek yazıü hale ge- tirirler. Bu sahihler, Kuran'dan sonra Muhammed dönemini anlatan en temel belgelerdir. Ancak ya- zıya dökülmeleri açısından aralannda 200 yıl civa- nnda bir fark vardu:. Bu belgeleri tarih farklanyla başka belgeler izler. Belgelerin yanhş tarihlerine göre perspektifler- de bir değişim olduğu gözleniyor. Örneğin Kuran'da kadınlar aleyhindeki hükümler, sonrakilere oran- la daha yumuşaktır. Kadınlara Uişkin üslup nispe- ten ılımhdır. Muhammed'in hadislerinde ise Ku- ran'dan daha sert bir üslup hemen göze çarpıyor. Bunun neden böyle olduğu konusunda şöyle bir yorum yapabiliriz: Muhammed dönemi şura gele- neğinin hâkimiyetini sürdürdüğü bir dönemdir. Şu- ra, göçebe demokrasisinin ortaklaşa yönetim sis- teminin adıdır. Bu gelenek, 4 Halife döneminde de zayıflayarak devara etmiştir. Ali ile Osman arasın- daki mücadelede,şura geleneğiyle yani göçebe ge- leneğiyle yerleşik sistem ve sınıf farklılaşması kar- şı karşıya gehr. Ali'nin ölümü şura geleneğinin kö- küntt de kazıdı. lşte bu gelişme nedeniyle başlar- da İslamiyet'ten kadınlara yaklaşımı daha yumu- şaktı. Muhammed'in hadisleri ise onun yaşadiğı çağdan epeyce bir zaman sonra yazılı hale gelir ve bu yüzden bir seçme yapılarak ve daha sonraki dö- nemin anlayışlanndan da etkilenerek günümüze ulaşır. Muhtemelen, Muhammed'in kadınlara iliş- kin en uzlaşmaz ve keskin hadisleri seçildi, yumu- ;ak olanları ise elemeden geçirildi. Daha sonraki yazılar ise kadının eve kapatıldığı dönemin düşüncelerini yansıtu-. Bu eserler Kuran'm getirdiği hükümlerden çok daha sert ve bağnazdır. Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün kadınlara ilişkin söyledikleri ve aktardıklan, bugünün anlayışları açısından tam bir felakettir. Yann: ErkekJer kadınlardan östöndür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle