Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 HAZÎRAN 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15
Ayet ve hadislerde sık sık hurikrden söz edüirken kadınlar için düşünüimüş bir ödüle rastlanmıyor
Cenneterkeğinayaklanaltında— 1 —
Kuran, Islam'ın temel kitabı olarak daha sonra-
ki bütün metin ve kuraliarın yönelimini de belirle-
miştir. Kuran, Islam inancına göre Allah'ın kela-
mıdır. Müslümanlar bu kutsal kitabı okuyarak Al-
lah'ın kendilerine neler emrettiğini, nasıl yol gös-
terdiğini öğrenirler.
Müslümanlar, kitaplannı ellerine alınca ve oku-
maya başlayınca ilk karşılaşacaklan gerçek, Allah
1
m emirlerini verirken, yasak ve mükafatın ne ol-
duğunu gösterirken yalnızca bir cinse hitap ettiği-
dir. Bu cins erkeklerdir. Allah Kuran'daki kelamın-
da sûrekli olarak erkeklere seslenir ve erkekJeri mu-
hatap alır. Kutsal kitap böyle başlayınca, diğer İs-
lam kaynakları da aynı yolu ızlerler. Bu hitap tar-
zı, îslamiyet'in de diğer bütün tek tanrılı dinler gi-
bi erkek dini olarak tarif edilmesine yol açmıştır.
Kuran'dan yapılacak bütün alıntılar, getirdiği ku-
ral ve yasaklann içeriği bu görüse haklıük kazan-
dınr.
Allah, inananlan en çok cennet vaadiyle ve ce-
za tehdidiyle doğru yola çağırır. Cennet ise 1400
yıl öncesinin insanları için cazip gelecek güzellik-
ler ve ödüllerle doludur. Bu güzelliklerin en çekici
olanı da cennetteki güzel kadınlardır. Kitabın he-
men başında Bakara suresüıde Allah'ın emirlerine
uyanlara şunlar vaat ediliyor: "İnananlara, bayırtı
işler işleyenlere miijde ver ki, onlar için ırmaklar
ile sulanan babçeler de vardır. Bu bahçelerin ye-
mişlerinden birini yedikleri zaman diyecekler ki; es-
kiden yedigimiz şey, ama göriiniişte onlan andınr-
lar. Onıda tertemiz luzlar bulacaklar, orada ber za-
man kalacakiar."
Bu ifade Kuran'ın bütün havasına hâkimdir. Cen-
netin en önemli ödüllerinden birisinin kadın oldu-
ğu sürekli vurgulanır. Ama kadınlara verilmesi dü-
şünülen bir ödül yoktur. örneğin onlann da güzel
ve iyi huylu erkekler bulacaklanna dair bir tez öne
sürülmez. Buradan, bu sözlerin yalnızca erkeklere
yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Kuran, erkeklere
hitap eder, toplumsal düzen konusundaki kuralla-
nnı onlara bildirir.
Kitabın bir başka yerinde yeniden cennet tanı-
mı yapılır ve yine erkeklere dönerek Allah şunları
söyler: "Içlerinde iyi huylu güzel yüzlu kadınlar
vardır. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisi-
ni yaJanlayabüirsiniz? Çadırlann içinde beyaz ten-
li, kara gözltt huriler vardır. O halde Rabbinizin
nimetlerioden hangisini yalanlayabüirsiniz? Onla-
Islamiyet'in temel kitabı Kuran,
esas olarak erkeklere hitap eder
ve onlara toplumsal düzen
konusundaki kurallan bildirir.
Kuran'da cennetin en önemli
ödüllerinden birinin kadm
olduğu sürekb' vurgulanır.
"Bahçeler, üzüm bağlan,
memeleri tomurcuklanmış yaşıt
kızlar ve dolu kadehler" hep
erkekler içindir. Hz.
Muhammed'in hadislerinde de
aynı anlayış hâkimdir: "Mirac
gecesi gö|e çıktığımda, büyük
nurdan bir şehir gördüm. içinde
sayısız derecede karyolalar,
bunlann üzerindeki nurdan
döşeklerde yatan huri kızlar
vardı!'
ra eşlerinden önce ne bir insan, ne de bir cin do-
kunmuştur. O halde Rabbiniziıı nimetlerinden han-
gisini yalanlayabilirsiniz?"
Peygamber Muhammed'in hadislerinde de aynı
üslup hâkimdir:
"Mirac gecesi göge yılrtıgımda, dünyadan bin de-
fa daha büyük nurdan bir şehir gördüm... tçinde
sayısız derecede karyolalar bulunuyordu. Her kar-
yola, üzerinde huri kızlan yatan, nurdan döşeklerle
örtülmüştü. Kızlar o kadar parlaktı ki bir parmak-
lannın saçtığı ışık bile diinyadaki ay ve giineş ısı-
gını bastırabilirdi."
"Ulu Allah cennet kızlarının yiizlerini beyaz, ye-
şil, san ve kırmızı olmak üzere dort renkte yarat-
mıştır. Vücutlannı zaferan, miski an ber ve kâfur
gibi kokulanyla süslenüş, saçlannı karanfille do-
natmıştır. Ayak pannakianyla dizieri arası zaferan-
la, oradan boyunlanna kadar olan böiüm miski an-
ber ve kâfur kokulanyla kokulanmıştır."
"Cennet kızlan övlesine güzel Allah yaratıkla-
ndır ki, yeryüzüne bir defa tıikiirseler, yeryüzünü
misk kokusu sarar. Her huri kızının göğsünde Al-
lah'ın isimlerinden biriyle biriikte kocasının ismi
kazınmıştır. Bilekleri de mücevher ve incilerle do-
nanmıştır."
Cennet tanımı, o günün değerlerine uygundur.
örneğin, güzellerin çadır içinde bekleyecekJeri va-
adi, dönemin Arap dünyasının yaşam biçimine
denk düşmektedir. Yine cennet tanımının önemli
unsurlanndan birisi hurmadır. Çünkü hurma, o za-
manki Arabistan'm en temel meyyesidir. Bugün ev-
rensel bir kültüre doğnı ilerleyen insanlığı ödüllen-
dirmek için doğaJ olarak başka tanımlar yapdabi-
lir. Çünkü insanlığın zevkJeri ve olanaklan 1400 yıl
öncesine göre çok ilerlemiş ve incelmiştir.
Başka bir bölümde Kuran, erkeklere şunlan va-
at ediyor: "Yaptıklanna karşüık olarak sedefteki
inciler gibi ceylan gozlüJer vardır... Biz ceylan göz-
lüleri defterdeki sağdan verilenler için yeniden ya-
ratmışızdır. Onlan bakire, eşlerine duşkün ve yaşıt
yapmışızdır."
"Bahçeler, üzüm bağlan, memeleri tomurcuklan-
mış yaşıt kızlar ve dolu kadehler vardır."
Bütün vaatler ve ödüller, cennetin erkekler için
planlandjğını gösteriyor.
Erkeklere yalnız cennet için seslenümiyor. Allah
1
ın muhatabı hep erkeklerdir.
"Kocası olan kadınlarla evlenmek haramdır. An-
cak sahibi olduğunuz cariyeler müstesnadır. Bun-
lar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bun-
lardan başkası ile evlenmeniz ve zinada bulunma-
manız için arayıp istemeniz size helâl edilmistir. Ev-
lenerek zifaf olduğunuz kadınlara takdir edilen me-
hirlerini (evlenirken erkeğin kadına verdiği evlilik
parası, malı) tamamıyla verin. İçinizden hiir ve
inanmış kadmlan almaya giicıi yetmeyenler, elle-
rindeki inanmış cariyelerden alsınlar. Zinadan ka-
çınan, gizli dost tutmayan namuslu cariyeleri sa-
hiplerinin izniyle alın. Ücretlerini geleneğe göre gii-
zellikle verin. Onlar eviendikten sonra, zina ede-
cek olurlarsa cezaları hiir kadınların yansıdır. Bu
(cariyeleri almak için verilen izin) içinizde sıkıntı-
ya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar için-
dir."
"Kadınlar arasında adil hareket etmeye ne ka-
Sunuş
Cinsellik ve kadın konusu günümüzün kavrayışları
açısından İslamiyet'in en zorlandığı alanlardan birisi. 1400
yıl önce yeni bir toplum yaratabilmek, kadını göçebeliğin
özgür ve savaşçı yaşamından eve kapatabilmek isteği,
kadına yönelik bir dizi önlemi ve düşünceyi de beraberinde
getirdi. O zaman söylenenlerin ve emredilenlerin önemli bir
kısmım savunabilmek bugün oldukça güçtür. Bu konuda
îslam düşûnürleri de durumu açıklayabilmek için
sıkıntılara düşüyorlar. örneğin kadının tek başına
şahitliğinin kabul edilmemesi, boşanma hakkına sahip
olmaması, mirastan daha az pay alması, ikinci bir cins
olarak kabul edilmesi, erkeğe itaat etmek zorunda
bulunmasmın bugün savunulması zordur. Başvurduğum
temel kaynak Kuran, Kuran-ı Kerim, tslamiyet'in temel ve
değişmez yasası olarak 1400 yıldır hükümranlığını
sürdürüyor. Allah emirlerini içerdiği Peygamber
Muhammed tarafından Müslümanlara tebliğ edilen kutsal
kitap, mirastan evlenmeye, aile ilişkilerinden vergi vermeye,
sevişmeye, boşanmaya kadar uzanan kurallarıyla îslam
dünyasmda hâlâ baş köşedeki yerini koruyor. Kuran'ın
koyduğu hükümler ve Muhammed'in hadisleri, o günün
temel ihtiyaçlarına denk düsmektedir ve kendi içinde
tutarlı bir mantığı vardır. Bunu anlamak ve yorumlamak,
tepkiseltikten uzak bir perspektifle eleştiriler yapmak
mümkündür.
ORAL ÇALIŞLAR
İSLAMDA KADIN
VE
CİNSELLİK
ORAL ÇALIŞLAR
tslamiyete göre kadınlar, erkeklere Tanrı eraaneti olarak verilir. Hz. Muhammed erkeklere "Kadınlar sizin emrinizdedir" der.
Erkek kadından 'daha eşiftslam yazarlan ve düşünürleri 19.
yüzyüa kadar, dinin kadına iüşkin tu-
tumunu tartısmaya gerek görmerniş-
ler. Kadınların o çağa kadar, ikinci
sınıf bir cins sayılmalanna itiraz et-
memelerinin maddi zemini yoktu. 19.
yüzyıldan itibaren, sanayi devrimine
paralel olarak kadın üretim faaliyeti
içinde aktif olarak yer almaya baş-
ladı. Aydınlanma çağının getirdiği
yeni anlayışlar, materyalist fikirlerin
yaygınlık kazamnası ve çalışan ka-
dınların direnişleri, tek tannlı dinle-
rin kadına yaklaşımını yeniden
gündeme getirdi. Eleştiri ve sorgula-
malar birden hız kazandı. Tek tann-
lı dinler de bu cereyanı
durdurabilmek amacıyla savunmaya
gectiler.
İslamiyet'in kadına yaklaşımının
sorgulanması biraz daha geç başlar.
19. yüzyıhn sonlarında burjuva de-
mokratik devriminin etkisiyle Os-
manlı Imparatorluğu'ndaki aydın
kadm ve erkek yazarlar kadm özgür-
lüğünü savunmaya başladılar. Ziya
Gökalp gibi düşünürler, Turkçülük-
le feminizmi ve demokrasiyi birleştir-
meye çalıştılar.
İslam yazarlan, bu cereyanları gö-
ğüsleyebilmek amacıyla, tslamiyetin
kadın haklanna yer verdiğini kanıt-
lamaya çalıştılar. Bu çabalar halen
sürüyor. Ancak Îslam yazarlarının
eleştirilere verdikleri cevaplann hiç-
biri kadınla erkeğin eşit olabilecegi
gibi radikal bir noktaya varmadı. Ya-
zılarda, var olan durumun vehameti
yumuşatümaya çahşıldı.
Son dönemde bu konudaki tartış-
malar hız kazandı. Feminizmin ve
kadın özgürlüğii hareketinin güçlen-
mesi, Islamiyete yönelen eleştirileri
arttırdı. Islami dergiler de bu eleşti-
rilere paralel olarak feminizmi ve ka-
dm özgürlüğü hareketini kapaklara
çıkardılar. Ozellikle Islami çevrenin
kadın yazarlan, Kuran'ın kadın ko-
nusundaki hUkümlerini savunmak
amacıyla kaleme sanldılar.
Onlara göre Kuran ve Allah erkek-
lere değil her iki cinse de hitap edi-
yor. "Kuran-ı Kerim'de bircok ayette
kadın ve erkek biriikte zikredilmiş,
'insan' kavramı içinde ise her iki cin-
se hiup edilmistir."
ları" gibi hitaplara rastlıyoruz.
Ancak bu hitaplar kadmlan korku-
tup Peygamber'e ve örtünme emrine
uymaları içindir.
Islamiyet'i erkeğin üstünlüğü ko-
nusunda etkileyen unsurlardan biri-
si de Yahudi bakış açısıdır.
Yahudilik, erkeklere seslenir ve erkek
dini özelligi taşır. Kadm konusundaki
anlayış buradan hemen hemen aynı
mantık içinde, Islamiyet'e taşınmış-
tır.
İslamiyet'in kadına bakışırun, di-
ğer dinlerden daha ileri olduğu iddi-
İslamiyetin kadına bakışının diğer dinlerden
daha ileri olduğu iddiası gerçeşi yansıtmıyor.
Diğer tek tannlı dinler tarih içinde
re&rmlardan geçmiş olmasına rağmen
İslamiyet kadın konusunda da şeriat
yasalarıyla hükmünü yürütüyor.
Bu savunmamn gerçekleri dile ge-
tirdiği söylenemez. Kuran'da ve Mu-
hammed'in hadislerinde "insanlara"
diye baslayan hitaplar vardır. Ama
bütün bu hitaplar erkeklere seslenir.
Muhammed'in veda hutbesindeki,
"insanlara" sözcüğü de aynı şekilde
erkeklere yöneliktir. Kuran'ın bazı
surelerinde doğrudan kadınlara ses-
lenilen yerler de vardn". Ancak bu hi-
taplar da yine erkeklerin isteği
yönündedir, kadın yine ikinci sınıfı
temsil etmektedir. Ahzab suresinde
Peygamber'e eşleriyle ilgili örtünme
emri verüirken yer yer "Ey Peygam-
ber eşleri", "Ey Peygamber kadın-
ası gerçeği yansıtmıyor. Çünkü
İslamiyet'in Kuran'da ve hadislerde
yoğunlaşan düşünce sistematiği, bu
iddiayı doğrulamak bir yana, tam
tersi unsurlar içeriyor. Aynca diğer
tek tannlı dinler, tarih içinde değişim
geçirmiş ve reformlardan geçmiştir.
Kadın konusundaki hükümleri yu-
muşamış ve etkisini yitirmiştir. Ama
İslamiyet şeriat yasalanyla hükmünü
yürütüyor ve reform çabalarını red-
dediyor.
İslamiyet'in kadın konusundaki
tutumunu beürleyen asıl neden, için-
de yaşadiğı toplumsal gerçekliktir.
Muhammed'in yaşadiğı dönemde
Araplar göçebe yasantısı içdndeydiler.
Göçebe hayatı, ganimet için savaş,
kadının da bir göçebe savaşçısı ola-
rak toplum içinde etkin bir yere sa-
hip olması demektir. tslamiyet'in ilk
yıllannda, Îslam öncesinde olduğu gi-
bi kadınlar daha özgürdürler. Ganı-
metten pay alır, kararlara katılır ve
siyasi yaşamın bir parçası olarak ha-
yatlannı sürdürürlerdi. Zenginlik ve
toprağa yerleşme zorunluluğu, ev ha-
yatım da beraberinde getirir. Bu ay-
nı zamanda toplumdaki
sınıflaşmanın da belirginleşmesi de-
mektir. Kadm bu gelişme içinde adım
adım eve kapatılır.
önceleri özgürce hareket eden
Arap göçebe kadınlan, bu süreç için-
de özgürlüklerini tamamen yitirdi ve
aşağılandı.
Muhammed bir din önderi olarak
dunımunu sağlamlaştırdıkça, eşleri-
nin sayısını da arttırıyordu. Medine
Camii'nin cevresindeki çadırlarda ya-
şayan Muhammed'in eşleri, o günün
alışkanlıklarına uygun şekilde, Mu-
hammed'i ziyarete gelen erkeklerle
rahatça görüşüp konuşuyorlardı.
Ama artık düzen değişiyordu. Kadın-
lar bu tür alışkankklarını bir yana bı-
rakmak zorundaydılar. Çünkü şehir
hayatı başhyordu. Kadın kapatıla-
caktı. Ahzab suresinin örtünme ayet-
leri bu sırada emredildi ye
Peygamberin eşleriyle ilgili bir dizi
önlem uygulanmaya koyuldu.
Kadınlan eve kapatmak misyonu-
nu yüklenen bir dinin ifadesi de ka-
çınılmaz olarak bu mantığa uygun
olacak, erkeklere seslenecektir. Bu
doğaldır. Kuran'ın erkek anlayışmm
altında böyle bir gerçek yatıyor.
dar uğraşırsaruz, imkânı yok >"apamazsınız. Fakat
onlardan birine tamamıyla gönül verip ötekini as-
kıdaymış gibi bırakmaym." Bu alıntıda da görül-
düğü gibi yine erkeklere, kadınlara nasıl davran-
malan gerektiği öğüdü veriliyor.
Boşanma sırasında kadınlara adil davranılması
yine erkeklerden isteniyor: "Kadınlan boşar, on-
lar da müddetlerini tamamlarlarsa, aralannda gü-
zellikle uzlaşırlarsa, kocalanna varmalanna engel
olmayın." Burada sözü edilen müddet, lslamiyet-
teki adıyla iddet, kadının ayrıldığı kocasından ha-
mile olup olmadığımn anlaşılması için geçmesi ge-
reken süredir. Üç ay olarak kabul edilen bu süre,
yine kadına getirilen bir kısıtlamadır. Bundan
amaç, mülkün esas sahibi erkeğin varisinin belir-
lenmesidir. Hâkim olan erkeğin biraz daha adalet-
li(!) davranması öğüdü yapüu".
Yine kadınlarla ilgiiı bir surede Yusuf Peygam-
ber'in dilinden şunlar aktanlıyor: "... Allah'ım ka-
dınların cinsel tuzaklannı benden uzaklaştır. Eğer
sen onlann tuzaklarını benden uzaklaştırmayacak
olursan onlara gönül verir ve cahillerden olurum."
Hz. Muhammed'in muhatabı da erkeklerdir:
"... Dikkat edin, hepiniz çoban, hepiniz güttü-
ğünden mesulsunuz... Kişinin efrad-ı ailesine infak
ettiği, sadakadır... Kadın, malı, güzelligi, asaleti ve
dindarlığı yüzünden nikâh edilir... Sizden biriniz
ailesiyle münasebette bulunduğu zaman.» Artık si-
zin için en korktugum (şe>) kadınlara uymanızdır."
"Ey ümmetim, kadınlara hayırlı mnamele etme-
oizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz al-
tındadırlar (sizin kölelerinizdir)..."
Hazreti Muhammed'in veda haccında söyledilcleri
de yine hitap edilenin erkekler olduğunu gösteri-
yor.
"Insanlar, kadınların haklanm gözetmenizi ve bu
hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz
kadınlan, Tann emaneti olarak aldınız; onlann na-
muslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek he-
lâl ediniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onla-
nn da sizin üzerinde haklan vardır. Sizin kadınlar
üzerindeki hakkınız. onlann aile yuvasını sizin hoş-
lanmadıgınız hiç kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer
razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanı-
za alırlarsa, onlan hafifçe döviip sakındırabilirsi-
niz. Kadmların da sizin üzerindeki haklan, meşru
bir şekilde, her türlü yiyim ve giy imlerini temin et-
menizdir."
Bu konuşma hiçbir şüpheye yer bırakmayacak
kadar açık. Muhammed 100 bin kişinin önünde,
erkeklere hitap ediyor ve kadınların, erkeklere Tann
emaneti olduğunu söylüyor.
Hatice örneği
Islamiyetten önce Arap kadınlarının daha özgür
olduğunu gösteren çok sayıda örnek vardır. Bu ör-
nekleri bizzat tslam kaynaklarından ortaya çıkar-
mak mümkündür. Örneğin Kuran'ın Nisa suresin-
de Mekke"nin putlanmn dişi olduğunu belirten
ayetler vardır. Kuran, onlann puılaruun dışı olma-
sına lanetler yağdınyor. Putu dişi olarak kabul eden
bir toplumun, kadına yaklaşımı da daha olumlu
ve yumuşak olacakür. Yine hadislerde, Muhammed
döneminde kadınların başlarını açarak gezebildik-
lerini Peygamber'e rahatça karşı gelebildiklerini
gösteren rivayetlere rastlıyoruz. Kadınların eşleri-
ni kendilerinin seçtiklerine Uişkin örnekler de çok-
tur. Muhammed, Mekke'yi dize getirdikten sonra
şehrin anahtarlarını iki kadmın elinden ahr. Bu ör-
nek, kadının siyasi yaşamdaki önemini vurguluyor.
Şehrin anahtarını elinde tutmak, bir iktidar işare-
tidir. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
tslamiyet'ten önce kadınlann daha özgür oldu-
ğuna ilişkin en önemli kanıtlanndan birisi Muham-
med'in ilk eşi Hatice'nin yaşamıdır. Hatice, henüz
babası hayatta iken ticaret yapan dul bir Arap ka-
dınıdır. Kendi geçimini, özgürce sağlamakta, kim-
seye bağnrüı olmadan yaşamaktadır.
Hatice yalnızca tüccarhğıyla değil, Muhammed
:
le evlenirken gösterdiği inisiyatifle de İslamiyet ön-
cesi kadının ne kadar özgür olduğunu simgeler. Îs-
lam kaynaklarına göre Muhammed'i görüp beğe-
nen ve onunla evlenmeye karar veren Hatice'dir.
önce ailesini bu evliliğe ikna eder, sonra da baba-
sından istenmesini sağlar.
Kadınların göçebe topluluklannda özgür oldu-
ğunun daha birçok kanıtıru bulabiliriz. Bu konu-
daki bir örnek ise Muhammed'in babası ile aıınesi
arasındaki ilişkidir. Maxime Rodinson, Îslam kay-
naklarına dayanarak yazdığı Hazreti Muhammed
adlı kitabında şunlan aktanyor: "Öyle anlasılıyor
ki Amina (Muhammed'in annesi) kendi klanında
kalmış ve Abdullah (Muhammed'in babası) Arap
geleneklerine uygun olarak kansına zaman zaman
ziyarette bulunmuştur. Ailenin ilk ve tek çocuğu
Muhammed'dir." (İS)
Bu alıntı çok önemli bazı toplumsal ilişkilere ışık
tutar. İslam öncesi Arap toplumunda çocuğa asıl
sahiplenen annedir. Baba, zaman zaman kendi kla-
nında kalan kansıru ve çocuğunu ziyaret edebilir.
Bu bir İslam öncesi Arap geleneğidir. tslam kural-
larına göre ise eski Arap geleneklerinin tersine ço-
cuğun asıl sahibi erkektir. tslamiyetin hâkim olma-
sı yla biriikte bu konuda da bir değişiklik yaşandı
ve kadın aleyhine bir adım atıldı. Aynca kadının
kendi klanında kahnası dz. anaerkil toplumlan an-
dıran bir toplumsal sistemin varhğmın işaretidir.
Kadının Islamiyet'ten önce daha kötü bir toplum-
sal statüde olduğu iddiasım kaynaklar pek doğru-
lamıyor.
YUksek İslam Enstitüsü eski Müdurü Ahmed Da-
votoglu ve eski Istanbul Müftüsü A. Fikri Yavuz-
un üzerinde önemle durduğu tslamda Kadın Teset-
tiir ve tzdivac adlı kitabında müftü Hüseyin Erdo-
ğan'ın cahiliye dönemini karalamak amacıyla an-
lattıklan da o dönemde kadınların daha özgür ol-
duğu tezlerini doğruluyor: "Cahiliye devrinin er-
kekleri, kadm ve kıztaruu yabancı erkeklerden kıs-
kanmazlardı. Yabancılaria arkadaşlık yapmalan-
m hoşgorürlerdi."Û6)
İslam öncesi muta evlilik (geçici evlilik) adı ve-
w
slamiyet'ten önce kadınların
çok daha özgür olduğuna ilişkin
en önemli kanıt, bizzat Hz.
Muhammed'in ilk eşi Hatice ve
onun yaşamıdır. Hatice yahnz
kendi geçimini ticaret yaparak
sağlayan dul bir kadın değil, aynı
zamanda Muhammed'le
evlenirken inisiyatif kullanan bir
kadındır. İslam kaynaklanna
göre Muhammed'i görüp
beğenen ve onunla evlenmeye
karar veren Haticefair. Önce
ailesini bu evliliğe ikna eder
sonra da babasından istenmesini
sağlar. Kadının îslamiyet'ten
önce daha kötü bir toplumsal
statüde olduğu iddialannı
kaynaklar doğrulamamaktadır.
rilen ilişki biçimi de kadınlann eş seçme özgürlü-
ğünün bir başka örneğidir. Bu sisteme göre belli
bir süre biriikte yaşamak isteyen kadın ve erkek,
hiçbir özel merasime gerek görmeden, aralannda
imzalayacakları bir antlaşma ile evlenebüirdi. Ev-
lilik akdi sırasında ne kadının babası ya da velisi
ve ne de başkaca bir tanık hazır bulunurdu. Muta
evlilik sistemi, Muhammed döneminde değişikli-
ğe uğradı, yahuzca erkeklerin özgürce kadın elde
edebilmelerine yarayan bir sistem haline dönuştü,
daha sonra da yasakiandı.
Anlayış giderek sistemleşti
Bu gelişim sürecini kamtlayan olgulardan birisi
de İslamiyet'in ük metinieriyle diğer metinleri ara-
sındaki farktır. Muhammed'in yaşadiğı dönemin
tek yazüı belgesi Kuran'dır. Ashnın kaybolduğu id-
dia edilse de yine de o dönemden günümüze inti-
kal etmiş tek yazılı belge Kuran'dır. En eski ve en
kapsamlı belgedir. Kuran'ın ardından Muhammed
doneminden 150 yıl kadar sonra Sahihi Buhari ve
Sahihi Müslim kaleme alınmıştır.
Buhari ve Müslim eserlerinde Muhammed dö-
nemine ilişkin anı ve rivayetleri toplar ve topladık-
lan malzemeleri elemeden geçirerek yazıü hale ge-
tirirler. Bu sahihler, Kuran'dan sonra Muhammed
dönemini anlatan en temel belgelerdir. Ancak ya-
zıya dökülmeleri açısından aralannda 200 yıl civa-
nnda bir fark vardu:. Bu belgeleri tarih farklanyla
başka belgeler izler.
Belgelerin yanhş tarihlerine göre perspektifler-
de bir değişim olduğu gözleniyor. Örneğin Kuran'da
kadınlar aleyhindeki hükümler, sonrakilere oran-
la daha yumuşaktır. Kadınlara Uişkin üslup nispe-
ten ılımhdır. Muhammed'in hadislerinde ise Ku-
ran'dan daha sert bir üslup hemen göze çarpıyor.
Bunun neden böyle olduğu konusunda şöyle bir
yorum yapabiliriz: Muhammed dönemi şura gele-
neğinin hâkimiyetini sürdürdüğü bir dönemdir. Şu-
ra, göçebe demokrasisinin ortaklaşa yönetim sis-
teminin adıdır. Bu gelenek, 4 Halife döneminde de
zayıflayarak devara etmiştir. Ali ile Osman arasın-
daki mücadelede,şura geleneğiyle yani göçebe ge-
leneğiyle yerleşik sistem ve sınıf farklılaşması kar-
şı karşıya gehr. Ali'nin ölümü şura geleneğinin kö-
küntt de kazıdı. lşte bu gelişme nedeniyle başlar-
da İslamiyet'ten kadınlara yaklaşımı daha yumu-
şaktı. Muhammed'in hadisleri ise onun yaşadiğı
çağdan epeyce bir zaman sonra yazılı hale gelir ve
bu yüzden bir seçme yapılarak ve daha sonraki dö-
nemin anlayışlanndan da etkilenerek günümüze
ulaşır. Muhtemelen, Muhammed'in kadınlara iliş-
kin en uzlaşmaz ve keskin hadisleri seçildi, yumu-
;ak olanları ise elemeden geçirildi.
Daha sonraki yazılar ise kadının eve kapatıldığı
dönemin düşüncelerini yansıtu-. Bu eserler Kuran'm
getirdiği hükümlerden çok daha sert ve bağnazdır.
Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün kadınlara ilişkin
söyledikleri ve aktardıklan, bugünün anlayışları
açısından tam bir felakettir.
Yann: ErkekJer
kadınlardan östöndür