Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20NİSAN1991
SİNEMA
KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
Tevfik Başer Cannes'da
• Kültür Servisi — 44. Uluslararası Cannes Film
Festivali'nde yarışacak filmler belli oldu. Tevfik Başer'in
son fılmi "Elveda Yabancı" ise beklendiği gibi festivalin
"Belirli Bir Bakış" adlı yan bölümünde gösterilecek.
Cannes'da bu yıl ayrıca Canan Gerede'nin ilk uzun filmi
"Robert Movie" de "Eleştirmenlerin 15 Günü"
bölümüne alınrruştı. 9-20 mayıs tarihleri arasında
düzenlenecek Cannes Film Festivali'nde bu yıl Theo
Angelopoulos, Pupi Avati, Karen Chakhnazarov, Joel-
Ethan Coen, Bill Duke, Chen Kaige, Roustam
Khamdamov, Krysztof Kieslowski, Akira Kurosawa,
Spike Lee, Daniele Luchetti, David Mamet, Agnes Varda,
Lars von Treier, Irvin Winkler, Maroun Bagdadi, Patrick
Bauchitey, Maurice Pialat, Jacques Rivette, Jean-Paul
Civeyrac ve Joelle Bouvier-Regis Obadia'nın son fîlmleri
yanşacak. "Belirli Bir Bakış" bölümünde Başer'in filmi
dışında 17 film daha yer aJıyor.
Stone'dan Kennedy suikastı
"~~ ~ B D A L L A S ( A A ) —
Vietnam Savaşı'nı konu
alan fılmleriyle iki kez
Oscar'a değer bulunan
yönetmen Oliver Stone,
bu kez de Amerikan
toplumunun
"unutmaya çahştıgy
bir başka olayı
sinemaya aktanyor.
Başkan John F.
Kennedy*nin
öldürülüşü, fılme
birkaç gün önce
Dallas'ta başlayan
Stone, Dealey Plaza'da,
John F. Kennedy'nin
vuruluş sahnelerini
çekerken halkın btiyük ilgi gösterdigî gözlendi.
Çekimlerde suikastın aynen 22 Kasım 1963'te olduğu gibi
sinemalaştırılması konusunda büyük bir titizlik gösteren
Oliver Stone, en küçük aynntılarla bile ilgilenerek tüm
oyuncu ve figüranlann o günün koşullanna uygun
davranışını özeUikle istiyor. "JFK" adlı fîlmde
Kennedy'nin Amerikan Merkezi Haberalma örgütü
(CIA) ile Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) bir
komplosuna kurban gittiğini kanıtlamak isteyen New
OTİeans Bölge Savcısı rolünü bu yüın En lyi Yönetmen
Oscar'ıru kazanan Kevin Costner canlandınyor. Stone,
Vietnam Savaşı ile ilgili Platoon (Takım) ve "Born on
The Fourth of July" (Doğum Günü 4 Temmuz)
filmleriyle Oscar ödülü almıştı. Oliver Stone, Vietnam
Savaşı'nda asker olarak da hizmet vermişti. Birçok
teoriler ortaya atılmasına ve suikastın ardından yaklaşık
20 yıl geçmiş olmasma karşm Başkan Kennedy'nin
öldürülüşü henüz çözümlenebilmiş değil.
SEMINER
'Eğitimde Drama'
• ANKARA (ANKA) — İki yılda bir ke'z
gerçekleştirilen "Eğitimde Drama" seminerlerinin
4'üncüsü 23 nisan salı günü Ankara'da başlayacak.
Alman Kültür Merkezi, Ingiliz Kültür Heyeti, Çağdaş
Drama Derneği ve Devlet Tiyatroları, Opera ve Bale
Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı'nın işbirliğiyle
gerçeklestirilen seminer ilk gün atölye çalışmalan ile
başlayacak ve aynı gün TOBAV Genel Başkanı Tamer
Levent'in yöneteceği "Profesyonel Sanatçı Eğitiminde
Drama" konulu tartısma ile devam edecek. Seminerin
sonraki günlerinde gerçekleştirilecek tartısma
oturumlarını ise sırasıyla Prof. Dr. H. Nickel, Prof. Dr.
tnci San ve Uluslararası Amatör Tiyatrolar Birliği
Başkanı Hugh Lovegrove yönetecek.
SERGİ
Fener'de 14 kadın ressaın
• Kültür Servisi — Fener'deki Kadın Eserleri
Kütüphanesi'nde 4 mayıstan itibaren ay sonuna dek
"Kadın Ressamlardan Bir Kesit" adlı karma bir resim
sergisi açılacak. Sergi kapsamında Nevbahar Aksoy,
Nevin Çokay, Gül Derman, Şükriye Dikmen yukanda
Seniye Fenmen, Ruzin Gerçin, Dilek Işıksel, Gülsün
Karamustafa, Alev Ermiş Mavitan, Canan Somay, Hale
Sontaş, Gülseren Südor, Berna Türemen ve Demet
Yersel'in yapıtlarına yer verilecek. _
TİYATRO
Amatör Tiyatro Şenliği
• Kültür Servisi — Sarıyer Halk Eğitim Merkezi Tiyatro
Kolu'nun duzenlediği 9. Boğaziçi Amatör Tiyatrolar
Şenliği 12 mayıs-2 haziran tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Şenliğe katılmak isteyen tüm
topluluklann en geç 27 nisan tarihine kadar
başvurularını elden ya da posta ile yapmaları gerekiyor.
öte yandan bu yıl 10. yümı kutlayan Sanyer Halk
Eğitim Merkezi Tiyatro Kolu, Tarkan Çeper ve Rüstem
Ayral'ın düzenledikleri, Sabahattin Mutluer'in sahneye
koyduğu "Çıkı.lv Açık Alınla" adlı oyunu sergilemeye
başlıyor. Oyun 10 yıl önce kurulan topluluğun 10 yıllık
öyküsünü sahneye getiriyor.
Gençlik Tıyatroları Festivali
• Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrolan 25
mayıs-6 haziran tarihleri arasında Uluslararası Gençlik
Tiyatroları Festivali düzenliyor. Festivale Almanya'dan
Hamburg Müzik ve Güzel Sanatlar Yüksek Okulu,
Avusturya'dan Viyana Max-Reinhardt Seminar,
Hollanda'dan Amsterdam Güzel Sanatlar Yüksek Okulu,
tngiltere'den Londra Guildhall Tiyatro Akademisi,
Macaristan'dan Devlet Tiyatrosu, Polonya'dan Karakow
ve Varşova Tiyatro Akademileri, Sovyetler Birliği'nden
Azerbaycan YUH Tiyatrosu ile Kukla Tiyatrosu
ülkemizden ise Bilkent Üniversitesi, Hacettepe
Üniversitesi, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi,
Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümleri ile Mimar
Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı ve İstanbul
Üniversitesi Devlet Konservatuarı birer oyunla
katılacaklar. Ayrıca festival süresince çeşitli konularda
workshoplar (atölye çalışmalan) düzenlenecek.
83 yaşında ölen David Lean gösterişli, görkemli ve popüler filmlere imzasını attı
Beyazperdede Ingiliz kalitesi
ATtLLÂ DORSAY
David Lean'in ölümüyle, kimileri ça-
ğm en büyük sinemacısının yitip gittiği-
ni düşünebilir: ÖzeUikle "Kwai
Köprüsü" Ue başlayarak, geçen haftalar-
da nihayet ülkemizde geniş capta izleye-
bildiğimiz "Arabistanta Lawrence" (Starl
ekranma gelmişti), yine gerek sinemala-
nmızda, gerekse TV'de birçok kez gös-
terimi sayesinde çok popüler olan "Dok-
tor Jivago" ve "Irlandah Kız" ve de an-
cak İstanbul Sinema Günleri'nde göste-
rilebilen son yapıtı "Hindistan'a Bir
Geçit" gibi filmleri, sinema sanatının
ulaşabileceği en yüksek doruklar sayan-
lar için...
Elbette ki söz konusu filmler, göste-
rişli, görkemli ve popüler olduklan ka-
dar "büyük" filmler değillerdi. Ve bu
filmlef^n görkemi, Lean'i kimilerinin
sandığı kadar önemli bir sinemacı yap-
maya yetmezdi. Ama madalyonun öbür
yamna bakmak ve Lean'i aynı ölçüde kü-
çümsemek eğüiminde olanlan da eleştir-
mek gerekmez mi?
1908 doğumlu Lean, 1928'de sinema-
ya gecti. tngiltere'nin ünlü Gainsborougb
stüdyolannda yıllar boyu kurguculuk
yaptı, sonra ülkenin en yüksek ücret alan
kurgucusu oldu. 1942'de yazar-yönetmen
Noel Coward'ın isteği üzerine, onunla
birükte "Denizler Hâkimi-ln Which We
Serve" adlı, savaşta Ingiliz donanması-
nın cabalan üzerine belgesel kıvamdaki
ünlü filmi çekti.
Coward'la işbirliği 2 film boyunca da-
ha sürecek ve onun 2 oyununu (bu kez
tek başına) fılme alırken, tngiliz usulü
güldürünün 2 soylu, zarif örneğini vere-
cekti: "Mutlu Kusak-This Happy Breed"
ve "Ben Çagırmadım-BUthe Spirit".
David Lean'in sineması, bir tur "In-
giliz kalitesi" damgasını taşıyan ve uzun
kurguculuk ydlannın verdiği kesinlik ve
güvenle oluşturulan bir nitelikte gelişti.
Ancak bu başdöndürücü teknik, özellik-
le Coward'dan aynldıktan sonra daha da
belirli bıçünde ortaya çıkan coşkun, ba-
zen denetimsiz bir duygusallığı da engel-
Iemiyordu.
Nitekim Ingiliz usulü gerçekçiliğin
başyapıtı olarak selamlanan ünlü "Kısa
BuİDşma-The Brief Encounter", alabil-
diğine gerçekçi ayrıntılarla örülmüş bir
raslanü içinde, nerdeyse olanaksız bir aşk
yaşayan sıradan kahramanlanyla, aslın-
da romantizmini örtemeyen bir yapıttır.
Ardından gelen iki Charles Dkkens
uyarlaması ise bu tipik Ingiliz 19. yüz-
yıl yazarıhdan sinemaya çekilmiş en iyi
uyarlamalar olma niteliklerini (bunca yıl
sonra) hâlâ korurlar: "Oliver TWst" ve
"Büyük Umutlar-The Great Expectati-
ons".
David Lean, daha sonra bir tür geçiş
dönemi yaşadı. Filmleri, değişik türler-
de hep belli bir düzeye erişen, oyuncu-
larının yeteneğini çok iyi kullanan ve
özellikle de bir görilntü ustası, yaşamı
görkemli tablolar halinde, bir renk ve
ışık-gölge şöleni biçiminde perdede ye-
niden kurmayı deneyen filmlerdi: "Seven
Kalpler-The Passionate Friends", "Hii-
küm Günü-Madeleine", 195(Nerde "Ses
Duvan-Sound Barrier", "Hobson'un
HİNDİSTAN'A BİR GEÇtT'TE GütNESS'LE — Davil Lean 1970'teki trlandalı Kız'ın ardından gelen 14 yılük ses-
sizükten sonra tngiliz yazan E.M. Forster'in HindisUn'daki İngiliz kolonyalizmi üzerine temel edebi yapıü 'Hindis-
tan'a Bir Gecit'ten yine son kerte estetik, ama bu kez estetigin ardında önemli siyasal gözlemler bulunan ilginç bir
fUmle ortaya çtkü. Filmin basrollerinden birinde ünlü aktör Alec Guiness de vardı.
âeçimi-Hobson's Choice", "Venedik
TaliU-Summertime!' Örneğin bu sonun-
cusunda, kartpostal güzelliğinde saptan-
mış Venedik görüntüleri önünde Ame-
rikalı bir yaşlı kızın (Katherine Hepbnrn)
duygusal sorunlannın bir acı-tatlı serü-
ven biçiminde anlatıhşı, Lean'in hemen
tüm usta lngihz yönetmenleri gibi, de-
kor, mekân ve münari Ue kişilerinin özel
ve kişisel öykülerini bağdaştırmadaki us-
talığının ilginç bir dışavurumu idi.
1957'de çevirdiği "Kwai Köpriısü" ise
Lean'e yeni kapılar açtı. Bu görkemli
lkinci Dünya Savaşı öyküsü, bu göste-
rişli savaş epiği, Lean'in "büyük filmler",
"Arabistanlı Lawrence", Lean'in bu tür
tarihsel epiklerinin, hem de çok büyük
bir projeye karşın, belki de en kişisel ve
en başanlı sayılanı oldu. Lean, çölde ya-
pıhnış zorlu bir çekime, değişik uluslar-
dan onca oyuncuya, kalabalık figüras-
yona ve her an tepesindeki acımasız bir
yapımcıya (Sam Spiegel) karşm, Ortado-
ğu'yu birbirine katan gizeniü bir casu-
sun yaşamından heyecan verici kesitler
vermeyi, "çöl egzoüzmi"ni boş bir este-
tiğin ötesinde de anlamlı kılmayı ve ya-
km tarihin ilginç bir bölümü üzerine dü-
şünen ve düşündürücü bir ışık tutmayı
başarabümişti.
Çeşitli Öscarlara boğuîan ve sinema tarihinin
unutulmazlan arasmda yer alan 'Kwai Köprüsü'nden
sonra Lean'in sinema yaşamı belirlendi: Uzun sürede
hazırlanan, özellikle 20. yüzyıl tarihinin önemli
noktalanna yöneltilmiş, zengin estetik nitelikler,
unutulmaz tablolar içeren, pahah, zengin. gözkamaştmcı
yapımlar...
belli bir kişisellik taşıyabilen üstun ya-
pımlar imzalama yeteneğini ilk kez ke-
sin biçimde ortaya koydu. Çeşitli Oscar
1
lara boğulan ve sinema tarihinin unutul-
mazlan arasına yerleşen bu fılm Lean-
in de bundan sonraki sinema yaşamını
belirledi: Uzun sürede hazırlanan ve or-
talama 5 yılda bir ortaya çıkan, özellik-
le 20. yüzyıl tarihinin önemli noktalan-
na yöneltilmiş, zengin estetik nitelikler,
unutulmaz tablolar içeren, pahah, zen-
gin, göz kamaştıncı yapımlar...
"Kwai Köprüsü"nden 5 yıl sonra or-
taya cıkan ve yine odüllere boğulan bir
Sonraki filmleri, popülerlik acısmdan
değilse de sinema sanatının öz kriterleri
acısmdan sanınm daha az önemlidir.
"Doktor Jivago", seyrederken verdiği
tüm estetik zevklere İcarşın, sonuç ola-
rak düzeyli bir foto-roman ve Paster-
nak'ın ünlü romamnın işbilirce sinema-
laştınlmasından başka bir şey değildir.
Ülkemizde çok tutulmuş olan "Irlan-
dalı Kız-Ryan's Daughter" ise aslında,
daha alçakgönüllü bir uyarlamaya gerek-
sinme gösteren psikolojik bir öykünün
âdeta zoraki biçimde bir üstün-yapıma
dönüştürülmesi çabasıdır. Yine de bu
filmlerde, en azından bir Lean estetiz-
minden ve onun görkemli imaj duygu-
sundan söz etmemek, haksızhk olur.
1970'teki bu son filmden sonra artık
Lean'in işi bitmiş miydi? Yaşlı usta, böyle
düşünenlere şaşuiıcı bir yanıt vcrdi ve
tam 14 yıl süren uzun bir sessizlikten
sonra, önemli tngiliz yazan E.M. Fors-
ter'in Hindistan'daki Ingiliz kolonyaliz-
mi üzerine temel edebi yapıtı "Hindis-
tan'a Bir Gecit-A Passage to lndia"dan
yine son kerte estetik, ama bu kez este-
tiğinin ardında önemli siyasal gözlemler
bulunan ilginç bir fihnle ortaya çıktı.
Büyük bir bütçeye ve uluslararası bir
Jcadroya dayalı tarihsel fon üzerine des-
tanlann, belli bir tarih kesiti içine sıkış-
tırılmış temel insanlık sorun ve durum-
larımn araştınlması gibi artık tümüyle
geride kaldığı sanılan bir türde benzer-
siz bir çıkıştı bu film... Ve dünya sine-
ması içinde layık olduğu ilgiyi gördü.
80'lerdeki Lean, artık tükenmiş miy-
di? Sanatçı, bir kez daha herkesi şaşırt-
maya girişti ve Joseph Conrad uyarlaina-
sı 'Nostromo' adlı filminin çekimine baş-
ladı. Ancak çekimin başlama^ından kı-
sa bir süre sonra, Lean'in hastalığı ha-
berleri geldi. Birkaç ay sonra da 83 ya-
şında ölürp haberi... Böylece Lean, en
yaşlı yönetmen unvarunı ne yazık ki Ge-
orge Cukor'un elinden alamayacaktı.
(Bu belki de Kurosavva'ya nasip olur). Ve
"Nostromo" belki hiç çevTİlemeyecek,
belki de başka bir yönetmence tamam-
lanacaktı. Yaşlı sinema ustasından geri-
ye kalacak olan, kuşkusuz ki birbirinden
ilginç 16 filmi kadar, ileri yaşında bile
kurtulamadığı bu çalışma, yaratma ve
üretme tutkusu olacaktı.
Prof. Dr. Wolfgang Müller-JViener 25 mart tarihinde aramızdan aynldı
Bir 'Istanbul dostu'nıııı ardından
NAZAN ÖLÇER
25 Mart 1991 tarihinde bilim dünyası
seçkin bir üyesini, ülkemiz arkeolojisi ve
tarihi İstanbul şehri de kuşkusuz en bü-
yük dostlanndan birini kaybetti.
Darmstadt ve İstanbul Üniversitesi
hocalanndan, tstanbul Alman Arkeoloji
Enstitüsü'nün uzun yıUar müdürlüğünü
yapmış Prof. Dr. Wolfgang Müller-
Wiener, konferans. vermek için geldiği
tstanbul'da aniden yaşama veda etti. Ar-
kasında, her biri mimarlık tarihi ve ar-
keoloji alanında çığır açmış,
vazgeçilmeyecek başvuru kitabı olmuş
pek çok eser, (ki, bunlann içinde îstan-
bul'un tarihsel topoğrafyasmı konu alan
anıtsal kitap da vardır), yıllardır yürüt-
tüğd Milet kazalan ile henüz yayımlan-
mamış ve çoğu İstanbul ile ilgili pek çok
çalışma bıraktı.
VVolfgang Müller-Wiener 1923 yıhn-
da akademisyen bir ailenin çocuğu ola-
rak Gotha yakınında Friedrichswerth'te
doğmuştu. İkinci Dünya Savaşı koşul-
ları gereği ortaöğrenim ertesi orduya
çağnldı ve 1946 yılına kadar donanma-
da görev yaptı. Savaş sonrası Karlsru-
he Teknik Üniversitesi'nde başladığı
mimarhk öğrenimini 1951 yıhnda, "Ba-
den'deki Erken Endustri Yapılan" ko-
nulu doktora çalışmasını ise 1954'te
tamamladı. Profesör Müller-Wiener'in
arkeoloji bilimine daha öğrenimi su^asm-
da başlayan yakm ilgisi Yakmdoğu, Ital-
ya ve Yunanistan'ın antik yerleşme
alanlannda yapılan uzun inceleme gezi-
leri ile daha da pekişti. Arkeoloji ile il-
gili kurumlann en saygmlanndan biri
olan Alman Arkeoloji Enstitüsü ise es-
ki dünyanın bütün önemh merkezlerin-
deki şubeleriyle onun geleceğini çizen bir
yer olacaktır.
Büimsel araştırmaa olarak girdiği bu
kurumdaki ilk dış görevi onu 1956 yı-
hnda, 1962'ye kadar kalacağı Istanbul'a
getirdi. İstanbul'un tarihi yapısı üzeri-
ne ilk derin araştırmalan, bunun yanı sı-
ra Türkiye yüzeyindeki arkeolojik
kazılar ve Anadolu, özellikle lonya ar-
keolojisi konulu çahşmalan şekillendi.
1962-1967 yıllan arasında ise Kahire
Alman Arkeoloji Enstitüsü'nde müdür
yardımcısı olarak görev aldı. Saha ça-
lışması, kazılar ve kent içi araştırmalar
ile dolu geçen bu yıllar arasında akade-
mik kariyeri de sürmekteydi.
1965 yıhnda Karlsruhe Teknik Üni-
versitesi'nde doçent, 1967 yıhnda da
Darmstadt Teknik Üniversitesi'ne yapı
tarihi profesörü oldu ve 1976 yılına ka-
dar sadece öğretim üyeliği yaptı.
1976 yıhnda, bu defa ernekli olacağı
1988 yılına kadar kalacağı İstanbul'a Al-
man Arkeoloji Enstıtusu Mudürü ola-
rak döndü.
Bu görevin yanı sıra sürdürdüğü
Darmstadt'taki hocalığına, İstanbul
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'ndeki
dersler de eklenmişti. Aynı zamanda Mi-
let antik şehri kazısını da yönetiyordu.
Bu çok yönlü çahşma, emekli olduğu
1988 yılına kadar sürdü. Yoğun çahşma
temposunu bir an bile bırakmayan
Müller-Wiener'in emeklilik sonrası son
görevi, kazılann yanı sıra Darmstadt
Teknik Üniversitesi ile Frankfurt Üni-
versitesi'ndeki öğretim üyeliği idi.
Profesör Müller-Wiener'in yaşamına
baktığımız zaman, beürli konulann tıpkı
bü- leitmotiv gibi onun çahşmalanna yön
verdiğini görürüz.
Bunlann birincisi hiç şüphesiz mimar-
hk tarihi ve Anadolu arkeolojisidir.
MüUer-Wiener (ya da çalışma arkadaş-
lan ve öğrencilerinin sevgisiyle kısalttık-
ları deyişle M':
-Wie) bu çok iyi bildiği
alanda coşkuyla çahştı, antik Milet şeh-
rinin tarihini aydınlatan, özellikle Hele-
nistik döneme ait pekçok önemli
buluntu ortaya çıkardı. lonya bölgesi-
nin yerleşimine, geçirdiği evrelere ilişkin
araştırmalan "lonya Kaleleri" adlı do-
çentlik tezinde vücut buldu. Bu konu,
sonradan öteki zaman dilimlerini de
kapsayacak biçimde genişletildi ve
"Haçlı Kaleleri" adıyla yayımlandı.
Müller-Wiener, arkeoloji bilimi ile uğ-
Araştırmacı,
mimar,
arkeolog ve
öğretim
görevlisi
Prof. Müller-
Wiener
arkasında
her biri
mimarlık
tarihi ve
arkeoloji
alanında
çığır açmış,
başvuru
kitabı olmuş
pek çok eser
bıraktı.
raşan pek çok meslektaşımn aksine, ken-
disine yöneldiği bilim dalı ile bir sınır
çekmedi, diğer zaman dilimleri, başka
kültürlerle de derinden ilgilendi, bir ta-
rihsel devamhhğın belgelenmesini amaç-
ladı. Milet kazılarını yönetirken, Batı
Anadolu'daki Selçuklu ve Beylik döne-
mi mimarisiyle yakından meşgul oldu;
el değmemiş pek çok yapı onun araştır-
malanyla hayat kazandı, konferans ve
makalelere konu oldu; dar kazı bütçesi
imkânlanndan onlara da pay ayırmaya
çahştı.
Müller Wiener'in ikinci büyük sevda-
sı, tstanbul şehrinin tarihsel gelişimi için-
de yer alan tüm yapıların
incelenmesiydi. 1950'h yülarda başlanan
bu büyük hedef, 1977 yıhnda kısmen
gercekeşti. "lstanbul'un Topoğrafyası-
na Dişkin Resimli Lexikon" (Bildlexikon
zur Topographie İstanbuis) adh dev eser
başlangıcmdan 17. yüzyüa kadar uzanan
bir süreyi kapsıyor ve bu süreç içinde ya-
pılmış (ayakta kalan veya yıkıhnış) tüm
önemh binalan, tüm tarihi, geçirdiği ev-
reler, plan ve fotoğraflarıyla tanıtıyor-
du. Bunun için binlerce arşiv vesikası ve
kaynak elden geçmiş, yıllar süren bir ça-
hşma gerekmişti.
Ancak Müller-Wiener, lstanbul'un
sadece Bizans'tanOsmanlıya uzanan yü-
züyle değil, her yönü ile ilgilendi ve ürün
verdi.
Darmstadt'taki öğrencileri ve asista-
nı Johannes Cramer ile birlikte tüm Zey-
rek ve Süleymaniye'nin eski konaklan,
mahalle dokusu incelendi; konaklann
rölöveleri çıktı, bazısı artık ohnayan, bir
bölümü küçük monografiler halinde ya-
yımlandı. Öte yandan antik yapı malze-
melerinin şehirdeki daha yeni binalarda
nasıl kullanıldığını bulmak için âdeta iz
sürercesine sütunlar, temel taşlan, kita-
beli frizleri inceledi; adına İstanbul de-
diğimiz bu koskoca bilmeceyi bir
kenanndan çözmeye çabaladı. Herhal-
de İstanbuTun limanlan ondan önce hiç
kimseyi bu kadar yakından ilgilendirme-
miştir. Antik limanlardan Osmanh ter-
sanelerine kadar varan tüm gelişme, onun
İstanbul hakkındaki sayısız araştırma-
lanndan bir diğeri oldu.
lstanbul'un değişen çehresi, yitip gi-
den geçmiş, duyarsız ve özensiz uygula-
malar onu son yıllarda, daha çok
şehirdeki erken endustri çağı yapılanna
yöneltmişti. Daha doktora tezini yazar-
ken endustri yapılanna duyduğu mera-
kı İstanbul'da giderecek şüphesiz pek
çok yapı vardı.
Eski Darphane, Feshane, bugün artık
faaliyetini durdurmuş ve depo görevi ya-
pan onlarca yapı için başladığı büyük
araştırmamn yayımlanması, bundan
böyle yakın çahşma arkadaşlanna düşe-
cek, tıpkı yayını bekleyen Milet ve Pri-
ene ile ilgili kabank dosyalar gibi...
Wolfgang MüUer-Wiener mükemmel
bir bilim adamı olduğu ölçüde de iyi bir
çahşma arkadaşı idi. En zor, en önemli
araştırmalan büyük bir keyifle, âdeta şa-
ka gibi, herkesle paylaşarak yaptı. Bi-
limsel kıskançlık nedir bilmediği gibi,
pek çok konuda insanlan yüreklendire-
rek kendi konulanm onlara devretti; yö-
netici olduğu kurumlarda her zaman bir
amirden çok, alçakgönüllü bir bilim
adamı, bir arkadaş olarak kalmayı yeğ-
ledi.
Wolfgang Müller-Wiener ile ülkemiz
büyük bir dostunu, bilim dünyası ise son
derece değerli, çahşkan ve verimli bir ne-
ferini kaybetti. ölümü ile arkasında bı-
raktığı boşluk ise dar bir çerçevenin
dışında çok az kimse tarafından algılan-
dı, tıpkı bu şehir için yaptıklarının bu
şehirde bilmesi gerekenlerce dahi çok az
bilindiği gibi...
Aynen yaşarken olduğu gibi neşe ve
hevesle, sanki ölümüne kavuşmak için
İstanbul'a koştu, "Orta Asya'daki ts-
lam Mimarisi" konulu konferansının
hemen ardından, çok mutlu bir evliliği
sürdürdüğu meslektaşı ve eşi ile telefon-
da konuşurken aniden dünyamın terk
etti, sevdiği, yaşadığı, çocuklarının doğ-
duğu bu şehirde.
• Nazan ölçer Turk-tslam Eserleri Müzesi'-
nin yöneliciliğıni yapmaktadır.
'Sihirbaz Oz'
çocuklarla'
• Kültür servisi — Devlet
Opera ve Balesi'nin
duzenlediği 11. Çocuk
Şenliği bugün başhyor. 27
nisana dek surecek olan
şenlik kapsamında bugün
E. Thomass'in 'Sihirbaz
Oz' adlı çocuk müzikali
saat 11.00'de sahnelenecek.
Hafta boyunca
izlenebilecek olan müzikali
Sümeray Anman sahneye
koydu. 'Sihirbaz Oz' küçük
kız Dorothy'nin cadılar,
garip yaratıklar ve "*
sihirbazlarla dolu Oz
ülkesinde başından
geçenleri anlatıyor.
Bozok'un doğa
resimlerı
• Kültür Servisi — Birim
Bozok'un resim sergisi 24
oisan günü Uran Kültür ve
Sanat Merkezi'nde açıhyor.
1971 yıhnda MSÜ Bedri
Rahmi Eyuboğlu
Atölyesi'nden mezun olan
sanatçı, 1974-1975 yıllan
arasında Madrid Güzel
Sanatlar Akademesi'nde
gravür baskı öğrenimi
gördü. Şimdiye dek 34
kişisel sergi açan Bozok
resimlerinde doğayı
betimliyor. Bozok'un sergisi
11 mayıs gününe dek açık
kalacak.
Oberhausen'de
"Sessiz"
• Kültür Servisi —
Mehmet Eryılmaz'ın
işkenceyi konu alan
"Sessiz" adh kısa filmi
24-30 nisan tarihleri
arasında gerçekleşecek
Oberhausen Kısa Film
Festivali'ne katıhyor. Daha
çok 16 ve 35 mm'lik sinema
filmlerinin gösterildiği
festivalde Eryıhnaz'ın kısa
video filmi özel bu-
gösterimde sunulacak.
KöktenKitabevi
lanşnıası
• Kültür Servisi —
Samsun Kökten Kitabevi 1.
öykü Yanşması sonuçlan
belli oldu. Hasan Kıyafet,
öner Ciravoğlu, Fahrettin
Demir, Metin Kökten'in
oluşturduğu seçici kurul
birinciliğe değer yapıt
bulamazken, Hayati Azim'i
ftstanbul) ikincilik, Ahmet
Ozer'i (Trabzon)
üçüncülükle ödüllendirdi.
Erhan Tığh (Nazilji) ve
Fatma Ergin (Gaziantep) ise
mansiyona değer
bulundular. Derece alan
öyküler Kuzeysu dergisinde
yayımlanacak. Öte yandan
Kuzeysu dergisi bir abone
kampanyası başlattı.
Kampanya ile ilgili bilgi
Kökten Kitabevi, Karadeniz
Mah. Lise Cad. No. 20
Samsun adresinden
edinilebilh".
Walt Disney'e
dava
• NEW YORK (AA) —
Muppetler adındaki kukla
karakterlerinin yaratıcı
firması, Walt Disney'e dava
açtı. Henson Ortaklan
şirketi çeşitli ürünlerinde
Muppet kuklalannı izinsiz
olarak kullandığını öne
sürdüğü Disney'in bu
uygulamasına son vermesini
ve tazminat ödemesini talep
etti. Disney ile Henson
Ortaklan arasındaki
birleşme çabalan geçen
yıllarda sonuçsuz kalmıştı.
Düııya Günü
kutlamaları
• Kültür Servisi — 22
nisan pazartesi günü Cemal
Reşit Rey Konser
Salonu'nda 'Dünya Günü'
kutlanacak. Saat 15.00 ile
19.00 arasında
gerçekleştirilecek etkinlikler
kapsamında Anadolu
Çocuk Oyunlan gösterisi,
Nezih Karabiber ve Orient
Ekspres, Rahmi Oruç ve
grubu, iüıan trem, Ali
Güneş ve grubu, udi Erhan
İşgör ve Yasemin Kumral
Şimşek konserleri yer
alacak. Ersin Alok'un bir
dia gösterisi sunacağı
kutlamalar çerçevesinde
aynca Turgay Fişekçi ve
Küçük İskender de şiirler
okuyacak. Dünya Günü
kutlamalanna herkes
ücretsiz olarak
katılabilecek.
Ulusoy'un
resiınleri
• Kültür Servisi — Leyla
Ulusoy'un resim sergisi 25
nisanda Etiler'deki Tanak
Sanat Galerisi'nde açılacak.
Sergi 11 mayısa dek
izlenebilecek. tstanbul'da
doğan Ulusoy, İbrahim
Çalh'dan dersler aldı. Bir
süre kimya öğretmeni
olarak' görev yapan Ulusoy,
resim çahşmalanna tstasyon
Sanat Evi'nde başladı. 1980
yıhndan bu yana Sabri
Berkel'in öğrencisi olan
Ulusoy, bugüne dek çeşitli
karma sergilere katıldı.