22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Felakete sürükleniyor • ANKARA (UBA) — DYP Nevşehir Milletvekili ve Genel Idare Kurulu (GİK) üyesi Esat Kıratlıoğlu, Cumhurbaşkanı Ttirgut özal ve ANAP iktidarının Türkiye'yi bir felakete sürüklediğini öne sürerek "Bugünkü Çankaya ve bugünkü iktidar başımızda olduğu sürece Türkiye'nin hali harap" dedi. Kırathoğlu görüşlerini açıklarken Türkiye'nin her geçen gün büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını, ancak bunlara çözüm bulunamadığım söyledi. 1991'in sonlarına doğru enflasyonun üç rakamlı olacağım öne süren Kırathoğlu, halihazırda çiftçilerin 1.5 trilyon lira alacağı bulunduğunu, memur maaşlannın arttınlacağını, TMO'nun ürün alabilmek için para aradığını söyledi. Adli tatil • ANKARA (ANKA) — Adli tatil süresi kısaitılıyor. Bir aya indirilmesi planlanan adli tatil bölgelere göre farklı zamanlarda başlayacak. Konuyla ilgili yasa tasarısının hazırlıklarını başlatan Adalet Bakanı Mahmut Olıan Sungurlu yaptığı değerlendirmede, adli tatil süresinin kısaltılması konusunda hukuk çevrelerinin görüşttnü aldığını belirterek sürenin 45 günden bir aya indirilmesini ve her bölgede ağustos ayı yerine bölgenin özelliklerine göre farkh aylarda uygulanması esasını öngördüklerini bildirdi. Sungurlu, bu yasama döneminde Meclise sunacağmı beürttiği yasa tasarısı ile ilgili olarak şunlan söyledi: "Adli tatil hâkim ve savcılann tatili olmaktan başka bir anlam taşımıyor. Biz de diğer kamu görev lilerinden fazla tatil yapmaları gerekir mi diye düşünüyoruz. Aynca adli tatilin her bölgede aynı zamanda dePil, farklı farkh dönemlerde olması da düşüncelerimiz arasında. Çünkü kışm ağır geçtiği bölgelerde, yüksek yerlerde mahkemeler keşiflerini yaz aylannda yapıyorlar. Yazın bu bölgelerde adli tatil uygulanması çalışmalan aksatıyor. Bu nedenle bölge şartlarına ve iş potansiyellerine göre adli tatil zamanlan farkh farkh olabilir:' Papatyalar vergiden muaf • ANKARA (ANKA) — Bakanlar Kurulu, aralannda başkanlığını Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın gelini Elvan özal'ın yaptığı Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın da bulunduğu 129 vakfı vergiden muaf tuttu. Maliye ve Gümriik Bakanı Adnan Kahveci, SHP Ankara Milletvekili Erol Ağagil'in vergiden muaf tutulan vakıflara ilişkin sonısunu yamtladı. Bakan Kahveci, yıüık brüt gelirlerinin yüzde 80'ini devletin yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüklerden olan eğitim, sağhk, kültür gibi konulara harcayan vakıflardan Bakanlar Kurulu karan ile vergi alınmadığım bildirdi. Mayınlı tarla • ANKARA (UBA) — SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay, Irak sırurındaki gelişmelerin bir süre sonra Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili sorunlan gündeme getiteceğini öne sUrdü. Günay, "Türkiye tuzaklarla dolu mayınlı bir ortama itümeye çahşılıyor" dedi. Günay, Irakh sığınmacılarla birlikte Türkiye sınırlarında meydana gelen gelişmelere dikkat çekerek şu anda sığınmacılarla ilgili uygulamaya konulan önlemlerin ve sorunun oturtulmak istendiği politik çerçevenin başta İngiltere olmak üzere elini bir türlü Ortadoğu'dan çekmeyen bazı ülkelerin beklentileri ve hesaplarma uygun olarak geliştiğini söyledi. Günay, gelişmelerin Türkiye için kaygı v%rici olduğunu da öne sürdü. ANAP'ın anayasa değişikliğipaketi tekrar gündemde Anayasaya düzenlemeAdalet Bakanı Oltan Sungurlu, Terörle Mücadele Yasası'nın ardından anayasamn 14, 24 ve 68. maddelerinde değişiklik yapılmasım da öngören bir paket hazırhyor. Muhalefet partileri ise anayasada değişiklik yerine 'yeni anayasa' görüşünü savunuyorlar. zırlanıyor. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, çalışmalar için Baş- bakan Yıldınm Akbulut'tan işa- ret bekliyor. "Yeni bir anaya- sa" görüşünü savunan muhale- fet partrleri ise ANAP'ın giri- HAKKI ERDEM ANKARA — Anayasa deği- şikliği tartışmaları siyasi gün- demde yeniden yerini ahyor. ANAP, bu kez anayasarun, "te- mel hak ve hürriyetlerin kötii- ye kullanılması", "din ve vic- dan özgiirliığü" ve "siyasi par- tilerte ilgili hükiimler" başlıkla- rını taşıyan 14, 24 ve 68. mad- delerini ön plana çıkarmaya ha- şimlerine sıcak bakmıyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın talimatı üzerine daha once başlatılan anayasa değişik- liği çahşmaları, terörle mücade- le yasası ile TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinin kaldınlması- nın ardından hızlandınldı. Ça- hşmalarda anayasamn 14, 24 ve 68. maddelerine ağırlık verilme- sinin gerekçesi olarak ise "TCK'nın kaldınlan maddele- ri nedeniyle hukuksal uyumu sağlamak" gösteriliyor. ANAP'ın girişimine sıcak bakmayan SHP ve DYP yetki- lileri, "ANAP'ı anayasa deği- şikliği konusunda samimi bul- madıklannı, ama gerekirse bu konuda göruşebüecekkrini" be- lirtiyor. DYP Genel Başkanı Sii- leyman Demirel, anayasanın 14, 24 ve 68. maddelerinde de- ğişiklik yapmanın niçin acil ha- le geldiğini anlamanın mümkün olmadığını belirterek "Türki- ye'nin bölünmez bütünlüğüne izen veren hiçbir şeyi destekle- meyecekJerini" söyledi. ANAP'ıh "DemokrarJkleşrne için anayasa değişikliği" gerek- çesini de benimsemeyen Demi- rel, "Demokratikleşme anaya- sa değişikliği ile olmaz" dedi. Demirel, "Demokratikleşme şimdi mi akıllarına geldi?" di- ye sorarak demokratikleşme için önce ANAP'ın halka gide- rek halkın rızasım alması gerek- tiğini belirtti. Demirel, 141, 142 ve 163 kalktıktan sonra anaya- sanın 14, 24 ve 68. maddeleri- nin hemen değişmesi gerektiği savlanna ise şu karşılığı verdi: "Bu niye acil hali gelraiş an- lamıyorura. Acaba anayasaya TERÖRLE MÜCADELE YASASFNA TEPKİ Cezaevleri tahliye ve bayram goru>u için uldukça >oğun günler yaşadı. Bazı cezaevlerinde görüş yapılamadı. Protestolar sürüyorHaber Merkeri — Cezaevlerinde bayram dolayısıyla yapılan açık görüşmelerden Te- rörle Mücadele Yasası uyannca siyasi tutuk- lu ve htikümlülerin yaraılandırılmaması protesto ediliyor. Bursa özel Tip Cezaevi- nde kalan sol hükümlü ve tutuklulann ya- kınları görüşmeme şeklindeki protesto ey- lemlerini dün de sürdürdü. Sabahın erken saatlerinde cezaevi önünde toplanan aile- ler açık görüş izni verilinceye kadar cezae- vi önünde çadır kurup pazartesi gtinüne ka- dar protestolanm sürdüreceklerini bil- dirdiler. Bayrampaşa Cezaevi önünde dün topla- nan tutuklu ve hükümlü aileleri de "Açık görüş hakkımız eogellenemez" diye slogan attı. Tutuklu yakınlan olay yerine gelen gü- venlik kuvvetlerince dağıtıldı. Ceyhan Cezaevi'nde yakınları bulunan aileler de açık görüş yaptınlmamasını pro- testo ederek, "şartlı salıvermenin aldatma- ca olduğunu" ileri sürdüler. HEP il merke- zinde basın toplantısı düzenleyen tutuklu yakınlan Aydın ve Gaziantep Cezaevlevi- nde de aym uygulamamn yapddığını, yakın- lanmn durumlarından endişe duyduklan- nı söylediler. Cezaevi etrafından barikat kurduran yetkililerin tutumlanm kınadık- lannı belirten aileler, "Bayram nedeniyle Ceyhan'a geldik, ancak 4 gün boyunca biz- ieri cezaevi yakınlarına bile sokmudılar. Bunlar yetmiyonnuş gibi bizleri misafir eden ailelere de baskılar yaptılar" dediler. tzmir'de Terörle Mücadele Yasası'nın yü- rürlüğe girmesinden sonra başlatılan şartlı tahliyelerin büyük bir bölümünün tamam- landığı bildirildL Aydın ve Nazilü E Tipi Ce- zaevi ile Buca Bölge Kapalı Ceza ve Tutu- kevi'nde siyasi tutuklu ve hükümlülerden di- siplin cezası alanlara açık görüş yaptınlma- dı. Görüş yasağı olan arkadaşlahna destek veren diğer siyasi tutuklu ve hukümlülerin de açık görüşe çıkmadıklan bildirildi. aykırı kanun yapıp şimdi bunu mu diizeltmek isthorlar. Bu, isi şekline uydurmak biçiminde ise hukuk disiplmine aykın. Bu de- ğişikliklerin ardından siyasi par- tiler yasasını değisürmek istiyor- larsa önce siyasi partiler yasa- sındaki yasaklan kaldırsınlar." SHP, ANAP'tan demokra- tikleşme ve insan hakları doğ- rultusnnda aelebileçek anavasa değişikliği önerilerine sıcak ba- kıyor. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çeün ANAP'ın yeni bir toplumsal uzlaşma anayasası yerine, mevcut anayasaya yama girişimleri yaparak anayasayı daha da içinden çıkılmaz bir du- ruma getirdiğini söyledi. Çetin, buna karşın, sivil topluma yö- nelik anayasa değişikliği öneri- lerini gorüşebileceklerini ve de- ğerlendirebileceklerini bildirdi. ANAP'ın anayasa değişikli- ği paketinde, 14, 24 ve 68. mad- delerin yanı sıra milletvekilî sa- yısının 600'e çıkanlması, seç- men yaşının 18'e indirilmesi, özel radyo ve TV kurulabilme- si ve Özal'ın özellikle istediği cumhurbaşkanmın halk tarafın- dan seçilmesi konulan da yeT alıyor. Sungurlu'nun 141, 142 ve 163'ün kaklınlmasından son- ra ivedilik kazandığını belirtti- ği anayasanın 14. maddesinde- ki değişiklik ile Marksist parti kurulmasına kapı aralanıyor. Bu maddenin mevcut biçimi, "Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya bir sosyal sınıfın diğer sosyal sı- nıflar üzerinde egemenlik sagla- ması ile bu gorüslere dayanan bir devlet düzeni kurulmasının amaçlanmasım" yasaklıyor. Adalet Bakanlığı'nda yapılan çalışmalar sonucunda, bu mad- denin şu şekilde değiştirilmesi amaçlanıyor: "Bu anayasada yer alan hak ve hiirriyetlerden hiçbirisi insan hak ve hürriyetlerini veya Türk devletinin üikesi ve milletiyle bölünmez biitiinlüğünü veya dil, ırk, sınıf. din ve mezhep av- nmına dayanarak, nilelikleri anayasada belirtilen cumhuriye- ti ortadan kaldırmak kasti ile kullamlamaz." Din ve Vicdan hürriyeti baş- lığını, taşıyan 24. maddedeki değişiklik ile ise devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya tiukuki düzenini kısmen de olsa din ku- rallarına dayandırma ile din duygularının siyasi ya da kişisel çıkar için kullanılması yasağı kaldınhyor. Aynca, "Kamu dii- zenine veya genel ahlaka ayka- n olmayan ibadet, dini a\in ve (örenler serbesttir" hukmü ile dini ayin ve tören serbestisi ge- nişletihyor. Gundemin başında yer alan maddelerden "siyasi partilerle ilgiti hükümler" başlığını taşı- yan 68. maddeki değişiklik iie halen 21 olan partilere üye ol- ma yaşının belirlenmesi yasaya bırakılıyor. Sınıf ve zümre ege- menliği veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmak serbest bırakılıyor. DtSK GEISEL BAŞKANI VE HEP MİLLETVEKİLİ ABDULLAH BAŞTÜRK^TEN 'BİRLİK^ ÇAĞRISI: Koalîsyon partisi kurulsuııANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DİSK Genel Başkanı ve HEP milletvekUi Abdullah Baş- türk Türkiye'nin Uk ve öncelikli ihtiyacının "demokrasi" oldu- ğu görüşünü savundu. Baştürk'- ün sorulanmıza verdiği yanıtlar şöyle: — Bir sendika lideri, bir siya- set adamı olarak Türkiye'de si- yaset ortamını nasıl göruyorsu- nuz? BAŞTÜRK — llk akla gelen ülkemizin, insanlık tarihinin bu- gün eriştiği özgürlük düzeyine henüz çok uzak olduğudur. ör- gütlenme ve hak arama özgür- lüğü, sendika özgürlüğü ve sos- yal haklar kullanılamaz halde- dir. tşkence sistemli ve kitlesel biçimde uygulanmaktadır. Ülke sorunlaruun tartışüması ve top- lumun bu konuda bilgilendiril- mesi âdeta olanaksızlaştınlnuş- tır. Halk biı yandan zorlu yasam kavgası içinde bunaltümakta öte yanda tek yanlı ve gerçek dışı bir propaganda ile uyuşturulmakta- dır. 12 Eylül faşizminin doruk noktasma ulaştırdığı depoliti- zasyon sivil parlamenter kılık içinde aynen sürdüruhnektedir. Çahsan halk katmanlanmn ulu- sal gelırden aldıklan pay hızla azalmakta, buna karşılık büyük sermayenin mali ve toplumsal gücü dizginsiz biçimde artmak- tadır. — Çizdiğiniz bu olumsuz du- rumu aşmak için sizce hangi "öncelikler" daha gerçekçidir? BAŞTÜRK — Bugün en ive- di gereksinmemiz demokrasidir. Demokrasi halkın ülke sorunla- nnı özgürce tartışabildiği, hak- kmı arayabildiği ve bu amaçla örgütlenebildiği bir toplumsal, siyasal rejimdir. 12 Eylül faşiz- minin zorla onaylattlğı bugün- kü anayasanın yerine, toplumun Ueriye doğru gelişmesini, özgür- lüklerin eksiksiz biçimde yaşam bulup kökleşmesini, bireylere ve kitlelelere yönelik resmi terörün yok edilmesini amaçlayan hal- kın özgür istemlerini tam biçi- miyle toplum yönetimine yansı- tan ve zora, aldatmaya, koşul- landırmaya değil, tüm toplum kesimlerinin ortak nzasına da- yanan bir çağdaş anayasayı ya- şama geçirmek şarttır. Bugünkü siyasal partiler, seçim, sendika- lar, dernekler, üniversiteler ya- salannı demokrasinin tüm ku- rum ve kurallanna uygun biçini- de değiştirmek, başta ceza yasası ohnak üzere tüm yasalardaki tüm antidemokratik hükumleri ayıklamak, toplumsal, hukuksal ve siyasal hayatımra militariz- min, şovenizmin, siyasal ve din- sel bağnazlığm tasallutundan kurtarmak zorunludur. — Demokrasiyi "yeniden inşa" etme sorununun aşılabil- mesini hangi koşullara baglıyor- sunuz? yalistler şunu kabul etmek zo- rundadırlar ki solda hareket bir- liği sağlanmadıkça demokrasiye ulaşılamaz. öte yandan demok- rasi kurulmadıkça gerçek birlik sağlanamaz. Birlik olunmadan demokrasi, demokrasi kazanıl- madan da birlik kurulamaz. De- mokrasi ve birlik, biri diğerin- den soyutlanamayacak iki kut- sal hedeftir. — Bu hedefe ulaşmak için so- mut önerileriniz de olmalı? BAŞTÜRK — Elbette. Halkı- mızın solda birlik istediği gerçe- ğini yadsıyamadığımıza göre; demokrasi için nispi temsil te- meline oturtulmuş bir koalisyon partisı sol güçlerin beklentileri- ne de uygun düşecek, yaratılan güven ortamı solun etkinliğini, gruplann, önümüzdeki genel se- çime bir ortak liste ile katılma- sıdır. Demokrasi için seçim itti- fakı, hem siyasetin ve toplumun demokratikleştirilmesi için gü- venli bir parlamento çoğunluğu- na imkân verecek, hem de özle- mi çekilen örgütsel birhğin ku- ruluşu yönünde hazırlayıcı ve sı- nayıcı bir işlev görecektir. Bu önerimin temelinde, partiler ve partileşmenin amaç olmadığı, ülke yönetimine giden yolun araçlan olduklan yaklaşımı yat- maktadır. Işte bunun için, hal- kımızın demokratik, ekonomik, sosyal ve kültürel taleplerini cağ- daş yonımlarla hayata geçirebil- menin yanında insanlanmıza ve tarihe karşı olan sorumluluğu- muzun gereği önümüzdeki genel Demokrasinin Türkiye için 'ivedi' gereksinim olduğunu belirten Abdullah Baştürk, ilk genel seçimlerde demokrat, sosyal demokrat, sosyalist parti, sol siyaset gruplann ortak liste çıkartmasmı önerdi. Dünyamn artık 7O'li-8O'H yılların dünyası olmadığına dikkat çeken Baştürk, kalıcı sonuçlar üreten yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu söyledi. BAŞTÜRK - Bir kere hepimiz ve herkes şunu bilmek zorunda; dünya artık yetmişlerin, seksen- lerin dünyası değil. Köprünün altından çok sular aktı. Bugün siyasi mücadelemizi de günü- müz koşullanna uyarlamak, da- ha etkin, daha kalıcı sonuçlar üreten yaklaşımlar, dinamik ve üretken politikalar üretmek zo- rundayız. Ülkemizde yönetimin çıkar çevrelerinin ve iletişim araçlan- mn pohpohlamasıyla yaratılan sorunlann, dünyada olup biten- lerin sorumsuzca ve kişiliksizce seyrettirilişini kabul edemeyiz. öncelikle var olan aymazhğa son vermeliyiz. Bu aymazlık bi- terse inanıyorum ki demokrasi arayışımız ciddi boyutlara ulaşa- caktır. O halde tüm demokrat- lar, sosyal demokratlar ve sos- saygınhğını ve gücünü daha da arttıracaktu-. Kuşku yok ki bu sorunlan emekçi halkın bilinçli ve kararh desteği olmadan aş- mak olanaksızdu-. Halkın de- mokrasi uğrunda oyu ve eylemi olmadıkça, sadece politik kad- rolann, kahramanca da olsa ça- ba ve özverisiyle bu savaşım kav- ranılamaz. Demokratik dönü- şüm eyleminin örgütleyicisi de yöneticisi de halk olnu k zorun- dadır. — Koalisyon partisi önerini- zin ayrtntılannı anlatır mısınız? BAŞTÜRK — Bu noktada önerimiz bir defa için de olsa, yaşanan bunalımı aşarak sonuç- ta siyasal rejimin demokratikleş- tirilmesi programını uygulamak üzere, demokrat, sosyal demok- rat, sosyalist parti ve sol siyasal seçime bir koalisyon olarak gj- rilmelidir. Koalisyonlar yalnızca parlamento içinde değil, parla- mento çoğunluğuna giden yol- da da yapıhr ve bunun meşrui- yeti de tartışılmaz. Bunun dün- yamızdaki siyasal pratikte yeri ve örneği vardır. Aynca politika onu yapanların kişisel beğeni ve eğilimlerine bağımh kıhnmaya- cak kadar ciddi toplumsal ve si- yasal hedeflere ulaşmayı öngö- ren politik güçlerin, şartlann böylesine dayattığı günümüzde bir koalisyon olarak bütünleş- mesidir. — Bu öneriniz, sizin ve par- tiniz HEP açısından bir önyar- gıya dayandınlma suçlaması ile karşdaşırsa? BAŞTÜRK — Gerek benim gerekse partim açısından nasıl bir suçlama yapıhr bilemem. Ancak ben, Türkiye'nin toplum- sal ve siyasal yaşammda bedel ödemiş bir topluluğun temsilci- siyim. Ülkemin zaman zaman içine girdiği siyasal açmazlardan kurtulabilmesi için çözüm üret- me hakkını kendimde görüyo- nım. Bu önerimin hiçbir önyar- gıya kapılmaksmn değerlendir- meye tabi tutuhnası ve uygula- rna olanağına kavuşturulması halinde, sol siyasi hareket halkı- mınn giivenini kazanacak ve de- mokrasi savaşımını başanya go- türecektir. Aynca, belki de en önemli sonucu olarak, solda ka- bcı birliğin temellerini oluştura- caktır. Türkiye solunu iktidar yapmak için birlikte olabileceği- miz yeni bir siyasal zeminde or- taklaşa belirlenecek ilkeler etra- fında ortak eylem ve güç birliği yapılarak bir defaya mahsus da olsa birlikte seçime girmeliyiz. — Önerdiğiniz seçim koalis- yononun yasal zemini sizce na- sıl yaratılabUir? BAŞTÜRK — Böylesi bir se- çim koalisyonunun anayasal ve yasal zeminini yaratmak bizim elimizdedir. Yeter ki kendimize ve halkımıza karşı duyarlı ve saygıb olahm. Koalisyonu oluş- turacak partilerin yetküileri so- mut koşullar ve ükeler etrafın- da anlaşarak Meclis'te gnıba sa- hip olacak, yeni bir siyasi parti- de bütünleşmeyi ve seçime koa- lisyon olarak girip, parlamento- nun üçte ikisine sahip olabilecek solun birliğine iktidar yolu açıl- malıdır. Bu koalisyon partismin il ve ilçe örgütleri olmayacaktır. Gereği de yoktur. Bu koalisyo- nu oluşturacak partilerin var olan il ve ilçe örgütleri güç ve iş- birliği yaparak koalisyon parti- sinin başansı için çalışacaklar- dır. Bunun dışında soyut ve an- lamsız birük çağnlanmn ve kar- şıhkh suçlamalann halkırnızı al- datmak ve oyalamaktan başka bir anlamı ve sonucu olamaz. StRECEK CÜNEYT ARCAYUREK YAZIYOR ANAP Defterinde Yalan Dolan ANKARA — Köşk'e yakın bakanlardan İmren Aykırt, se- çilsin diye Eyüpsultan'da dua ediyor. Oğlumuz Ahmet'in or- tak olduğu Sultan Havayolları, yola getirilecek ilçe başkanlarını babacığının yanına taşıyor. Ünlü Amerikan ve Alman gazeteleri, Semra Sultan'ın puro merakı gibi üstün özelliklerini saya saya bitiremiyor. Bir iki aydır yerlisi yabancısı, dostu düşmanı, artık "Sultan" diye namlanan SÖ için çalışıyor. Değişik seslerin yükseldiği bu kadronun önemli eksiği vardı. Sonunda o da beklentileri boşa çıkarrnadı. Hakikatli aile babası TÖ, karı- sına omuz verdi. SÖ'nün kimi budalalara yutturduğu gös- termelik büyük ideallerini gerçekleştirmesi için devreye girdi. Dar günlerde hizmet verecek TÖ'den SÖ'ye devrolmuş yağdanlıklar zaten elde bir. İkinci ayın sonlarında kadro böy- lece tamamlandı. Geriye kala kala 28 nisanda, kûçük bira- derimiz Efe'nin gerdeğe girmesinden iki gün sonra Suttan'ın ANAP usulü yollardan il başkanlığına seçilmesi işlemi kaldı. Buna işlem bile denilemez. Olsa olsa küçük bir formali- te. Karşı çıkanlara Antalya'da tükenmez kalem seti, şöyle gönlûnce yaşamak ve TD'den bolca yağlanmak... Formali- te tamam, Sultan başkan! TÖ'nün desteğine _ oysa ne gerek vardı? Zaytf belleklenn gozu kor Mart ayında SÖ tek OİSUI1. 15 gün Önce TÖ, başma asianiar gibi gerine'gerine "Eşim meziiçebaşkanianna tek başma ıl başkanlığına bir başma çetin savaş- soyundu" diyordu. Ama iar vermemiş miydi? Sultan'ın tek başma Usteiik bu savaşiarı O yUflu başaramâyacağı buyuközverılernede- a nla<iilmı^nlarak kiniyle yapmıyor muy- aniaşiimiş OiacaK Kİ du? -Atatürkçü ve Antalya'ya apar topar demokratik çizgiden" getirdiği ilçe başkanlarına taviz vermemek için 3.5 s a a f nutuk atiyor. "first lady"likten fera- f gat ediyor, Köşk'teki rahatını bırakjyordu. Amerika'da bu yol- da demeçler veriyor, Kamp Davut'ta Bayan Bush'la adaylıgını tartışıyordu. 12 Eylül rejimi öyle siyasetçiler yarattı ki onlar için madal- yonun bir yüzü dinci akımlan okşamaksa, öteki yüzü Ata- türkçü görünmek. Tam sekiz yildır kân alaturka, kâh alafranga suratlar sergileniyor siyasette. Artık dincilerin ca- nı cehenneme. Fatih'teki dergâhlardan yeterince yararlanıklı. Şimdi sıra geldi son cankurtaran simidi Atatürkçülüğe. Buyrun SÖ Sultan, siyaset sahnesinde Atatürkçülük rolü kesmeye. Zayıf belleklerin gözü kör olsun. 15 gün önce TÖ, gerine gerine "Eşim benden yardım istemeden tek başma il baş- kanlığına soyundu" diyordu. Ama Sultan'ın tek başma oyu- nu başaramâyacağı anlaşılmış olacak ki Antalya'ya apar topar getirdiği ilçe başkanlarına 35 saat nutuk atıyor. O ba- şı yukarlarda, TO'ye siyaset öğrettiğinden kıvanç duyan Sul- tan ise ağzını açmıyor, kocasının desteğine rıza gösteriyor. Şu çarpıcı tezatlara bir göz atınız. Bir partide bir ilin baş- kanlığı tartışılıyor. Orada herkes var. Bakanlara fino köpegi diyenle ANAP Genel Başkanı yok. Ola ki Akbulut, "birtakım insanların belli yorlere gelmeleri ve şahsi ikballeri için par- tiyi kullanmalanna" karşı çıktığı için çağrılmıyor. İlçe baş- kanlarının huyuna suyuna uygun, "makul" seçenekler öneriliyor. Her koşul aşağı yukan kabul, yeter ki Semra Sul- * tan seçilsin. Semra Sultan için örgütle pazariığa oturduğunu sağır sul- tan bile duymuş. İlçe başkanlanyla bayramlaşmak için bu- luştuğu açıklanıyor. Konumu tarafsızlığı gerektiren, particiliği yasaklayan insan, baştan sona yine particiliğin dehlizlerinde. Ne var ki örgüte önerilen seçenekler içinde öyleleri var ki şimdiden olumlu sonuç vermeyeceğe benziyor. Örneöin, "can çıkar, adaylıktan çekilmem" diyen Talat Yılmaz, TO'le- rin istegi doğrultusunda davranabilir mi? Ya da Sultan'a ağız dolusu "bir şeylerle" savaş açan ilçe başkanları geriye na- sıl dönecekler? ANAP'tır bu, olmayaçak yoktur defterinde. Üstelik Amerika'da TÖ, Sultan'ın kadın hakları için müca- dele verdiğini söyledikten ve kadınlanmıza "iyi bir örnek" diye SÖ'yü gösterdikten sonra... Her şey olur. TERÖR YASASI NE GETİRİYOR? Sorular-yanıtlar— Herhangi bir gazete ya da dergide yayımlanan bir yazıda örgütle ilgili propaganda ya- pddığı ileri süriiliirse ne olur? — Yazıyı yazan, yasadışı ör- gütle ilgisi olmadığı ve yazı baş- ka bir suç oluştursa bile, ayn- ca, hapis ve para cezasına çarp- tınlabilir. Yasanın 7. maddesi- ne göre bu ceza, üç yıldan 5 yıla kadar ağır hapis ve 100 milyon liradan 300 milyon Hraya kadar da para cezası olabilir. Söz ko- nusu yazı dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşla- rı, bunlann yan kuruluşlan, öğretim kurumlan veya öğre- tün yurtlan adına yazılmışsa bu cezalar iki katına çıkar. Yayın organın sahibi yüz milyon liradan az olmamak kaydıyla bir ay önceki ortala- ma satış tutannın yüzde 90'ı kadar para cezasına çarptırıla- cak. Sorumlu mudüru ise bu cezanın yarısı kadar para ceza- sı, aynca 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alabilecek. — Herbangi bir konuşma yaa veya (oplantı. gösteri ve yürüyiiş hangi amaç ve diişün- ceyle olursa olsun TC devleti- nin üikesi ve milletiyle bölün- mez bütiinliiğünü bozma>ı he- def aldığı şeklinde değerlendi- rilirse ne olur? — Terör suçu olur. Mahke- mece suçlu görülenler 2 yıldan 5 yıla kadar ağır hapis, 50 mil- yon liradan 100 milyon liraya kadar ağır para cezasına çarp- tırılır. Bu eylem "devlet otoritesini zaafa uğrattığı, yıktığı veya ele- geçirdiği, kamu düzenini veya genel sağlığı bozduğu şeklinde de değerlendirilmesi durumun- da yine benzer cezalar verilir. — Yasayla savunma hakkı özgürce kullanüabilir mi? — Hayır. Suçlu ya da şikâ- yetçi konumunda olanlar an- cak 3 avukat tutabilir. Tutuk- lu ve hükümlüler avukatıyla başbaşa konuşamaz. Bu görüş- me ancak cezaevi ya da tutuke- vi yetkililerinin nezaretinde ya- pılabilir. Sorgucu polislerin tanık ifa- deleri gizli oturumda alınır. Aynca, ne kadar iyi halli ya da özel durum olursa olsun ceza paraya çevrilmez veya erte- lenmez. — Terörle mücadelede görev alan bir polis memunı işkence yaparsa ne olacak? — Hakkında açılan kamu davası sonuçlanıncaya kadar tutuksuz yargılanacak. Devle- tin parasmı ödediği ve tuttuğu 3 avukat tarafından savunula- cak. " Adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs suçlan dı- şında diğer suçlarla ilgili olarak Memurin Muhakematı Hak- kındaki Yasa hükumleri uygu- lanacak." — Terör suçundan tutukla- nan veya ceza alanlar cezaevin- de hangi şartlarda kalacak? — Tek kişilik ya da 3 kişilik odalarda kalacaklar. Hiçbir şe- kilde açık görüş yapamayacak ve diğer hükumlülerle haberle- şemeyecekler. — Terör suçlulanmn yaka- lanmasında yardımcı olanlar bunun karşüıgını nasıl görecek- ler? — Yasanın 19. maddesi uya- nnca terör suçlulanmn yaka- lanmasına yardımcı olanlar, kimliklerini veya yerlerini bil- direnler para ödülü alacak. Ay- rıca İçişleri Bakanlığı'nca ko- nınacak. Olayların aydınlatıl- masına yardımcı olacak tanık- lık veya ihbarcdık yapanlar fız- yolojik görünümlerini isterler- se değiştirtebilecek. Aynca, nü- fus ve evlenme cüzdanı, ehliye- ti, diplomalan değiştirilebile- cek, sosyal güvenlik ve diğer haklan korunacak. — 5 yü önce TCK'nın 125 ya da 146/1-2. maddelerinden idam cezası alanlar cezaevinde daha ne kadar kalacak? — Yasanın geçici 4. madde- si uyannca cezaevleri büyük öl- çude boşaltılırken 15 yıl daha cezaevinde kalacaklar. Eğer müebbet hapis cezası alınmış- sa cezaevinde geçirilecek 10 yıl- ları daha var. Bu şartlar içinde cezaevlerinde binlerce tutuklu ve hükümlünün kalacağı belir- tiliyor. Bu suçlular arasında ır- za geçmekten ceza aimış çocuk- lar da bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle