Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 MART 1991 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÛRKIYEDE BUGÜN
IJevlet Meteoroloji işlen Genel
Mûdürlûğûnden alınan bılgıye gö-
re yurdun kuzeybatı kesımleri çok
bulutlu, Kuzey Ege, Marmara, Batı
Karadeniz ile Iç Anadolu'nun ku-
zeybatısı yağmurtıj, ötekı yerier
bulutlu geçecek. Yurdun ıç ve do-
ğu kesımlerinde yer yer sis görû-
lecek. HAVA SICAKLIĞI. Yağış
afarr yerterde azaJacak. RÛZGAR- vetınde, saatte 4-16 denız mılı hızla esecek Dalga yûk-
Güney ve Batı yurdun kuzeyinde seklıği 03.07 yer yer 1 metre dolayında bulunacak. Van
kuzey ve doğu yönlerden hafif ara- Gölû'nde hava: Parçalı bulutlu ve sısli geçecek Rûzgâr
sıra orta kuvvette esecek. Deniz- gûney ve batj yönlerden hafif olarak esecek. Göl kûçûk
lerde Karadeniz'de gûndoğusu ve dalgalı olacak
keşişlemeden, ötekı denizlerimiz-
de kıbte ve keşişlemeden 2-4 kuv-
o
Bolu
Buna
Çorura
OKUİ
A 25° 10" Dıyartator
Y 13° 6°6Sme
A 23° İPErancan
Y W 7»Erzurum
S 7">-e°Eskı*etaf
Y 1S° VO
A 23°
A 21° W° Gûmûşh» S
S 21° 10° HaMdri
Y 21" 10° Ispırta
Y 18° 7°[ganDu!
Y 18° 7°toıw
B 19° *>K»
B 13* (PKBömonu
Y 15° 5°Kaysan
Y 18° 8°Kindara*
Y 13" 7°Konya
B 18° 4°Küt*ya
B 23° 7°»Walya
22° 4°Mansa
15° 7°KMara5
19° 3°M«sn
11°-3°Mu0b
«• 6°M
B 21" 4°ZongukM
24° 9
9° 6°ûnk
18» 2°RUB
14° 4°Samsufl
24» 6°S«ı1
10° 7°Sınop
19° 9°Sıvas
12°-2° letonüj
15» S'TnUuı
20° 4°lmc«*
15° 7°Uşak
19° 5°Vm
Y 20° 9°
A 25° 9°
A 22°12°
B 23° 7»
B O° 0»
B 21* 4"
B 9° 8°
B 11° 8°
8 9» 8»
A 2O°W
Y 9» e°
B 17° 4°
Y M° 7»
B 9° e°
B 20» «•
Y 15° 8°
B 12» 0»
8 W 3»
Y 8» 9»
: açık , buluhı "•yaOmurtu l a s l A-aç* &-butuöu G-günest K-ört S-ast
Kahıre
DUNYA'OA BUGÜN
Y 16°
Amstentam S
Ammjn —
Afcu
BaftM
Y 17°
Y 8°
Y 17»
Lmngrrt
Londra
Madnd
Bonn
Brötad
Budjpeştt
Cemne
C«s»ır
Cttk
12°
9°
18°
W6W YOffc
Oslo
B 7°
S 8°
Y 10°
Y 15°
Y 15
K 3°
S 7*
S 8°
S 10°
S 7»
v ar
s r
Y2S-
S 9°
S 7°
Y 21»
sr
Viyana
VAt
Zünh
Y H*
Y 16°
S 8°
Y 15°
Y 15°
Y 5°
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Atın baş vurma-
sını engelleyen kayış.
2/ Bir şeye inanarak
bağlanış... Fuibolda
topa yapılan sert vu-
ruş. 3/ Arkadaşlar...
Bir nota. 4/ Şarkı,
türkü... Üslup. 5/
Bir soru sözü... "Bir
yosma geçiyor kaldı-
nmdan / Küfürler,
şarkılar, türküler,
atmalar" (Or-
han Veli). 6/ Rey...
Kapı, dolap gibi şey-
lerin kanatlan kapa-
nınca kalan aralığı örtebilmek için
bu kanatların kenarına çakılan çıta.
7/ Bağırsak solucanı. 8/ Asya'da bir
ülke... Tavlada bir sayı. 9/Dağtavu-
gu da denilen av kuşu... llk adı Go-
eben olan ürüü Türk zırhlısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kuşların tüy değiştirme zamanı.
2/ Aynı ahır adına koşan yarış atla-
nna verilen ad... Kayak. 3/ Doku te-
li... Savaşlarda giyilen zırh. 4/ Dü-
şünce ve duygulann güzel ve etkili bir şekilde anlatılması sana-
tı. 5/ Bir Asya ülkesinin başkenti... Demiryolu. 6/ Yiyecek bu-
lamayan, yoksul kimse... Bir içki. 7/ Hayat arkadaşı... Seçkin.
8/ Bilyeli yatak... "Akıyordu / Gösterip aynasında söğüt
ağaçlarını" (Nâzım Hikmet). 9/ Uzaklık anlatmakta kullanı-
lan söz... Yeni çıkmaya başlamış ekin.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kubilay Abidesi
28 MART 1931
tnkılâp şehidi Kubilây için
Menemen'de bir abide
rekzedilmesi fikrini Viyana
muhabirimiz Nadir Nadi Bey
ortaya koymuş ve tahakkuku
için çalışmağı gazetemiz
üzerine almıştı. Kubilây'm
ölümü şüphe yok ki
gençliğin kalbinde ebedî bir
yaradtr ve bu celâdetkâr
enmuzeci yaşatmak hepimize
vazifedir. BUtün millete
şamil bir hizmet olarak bu
işin başarılması için
Ankara'da Meclis Reisimiz Kâzım Paşarun riyasetinde bir
komite teşekkül etmişti.
Komite evvelki gün akşam Kâzım Paşanın riyaseti ve
meb'uslardan Recep, Vasıf, Mahmut Celâl ve
Başmuharririmiz Yunus Nadi B. lerin iştirakile ilk
içtimaını aktetmiştir.
Komite bu mülî mes'ele üzerinde meşgul olmuş, abide
fikrinin millete izah edilmesini takarrür ettirmiştir.
Komite yakında bir içtima daha yapacaktır^
ölümile millete ve tahsisen gençliğe büyük oir vazife ve
ibret dersi veren aziz Kubilây'ın kızıl hatırasını, ayni
zamanda Cumhuriyet'in metanet ve resanetini bir abide
hal ve heyetile vatan topraklan üzerinde canlandırmak
ihmal değil tehir bile edilemiyecek bir vecibedir. Fert ve
müessese olarak bu memlekette yaşıyan herkesin Kubilây
abidesi için çalışması lâamdır.
Jül Vern'in hayali!
Sir Wilkins'in deniz altında şimal kutbunu geçmek için
kullanacağı Nautilus tahtelbahrinin isim konma merasimi
bugün romancı Jules Verne'nin torunu tarafından
yapılmıştır. Tahtelbahir bu merasim için Nevyork'tan
Brooklyne giderken bir kaza vukua gelmiş tahtelbahrin
güvertesini aşan büyük bir dalga geminin hesap
memurunu alıp götürmüştür. Yapılan biitün taharriyata
rağmen memuru bulmak kabil olamamıştır.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Dogan Avcıoglu
Müşterek Pazar heyeti28MART1961 •K* fP«i
Avrupa Müşterek Pazar memleketleri
Bakanlar Konseyinin toplandığuu
geçenlerde bildirmiştik. Bu
toplantılarda Türkiye ile Yunanistanın
Müşterek Pazara alınmalan hususu
görüsülmüş ve Türkiyenin Pazarla
işbirliği yolunda doğrudan doğruya
müzakerelere girebileceği kanaati
hasıl olmuştur.
10 nisan tarihinde Brüksel'de yapılacak ihzarî toplantılara
katılacak heyetimiz Maliye Bakanlığınca tesbit olunmuş ve
Başbakanlığa sunulmuştur. He>etimiz Ticaret Bakanlığı
Müsteşan Mahmut Seyda'nm başkanlığında olup, Maliye
Bakanlığı Hazine Uraum Müdür Muavini Turhan Işıkveren,
Gelirler Umum Müdürlüğü Müşaviri Hakkı Özkazanç,
Brüksel Büj'ük Elçiliği Müsteşan Tevfik Saraçoğlu, Ticaret
Bakanlığı E)ış Ticaret Dairesi Başkan Yardıması Salahattin
Karakaya,
Müşavir özer Çınar, Gümrûk Tekel
Bakanlığından Irfan Kızıllı, Tanm
Bakanlığından Arif Çakman, Sanayi
Bakanlığından Hayrettin Güleryüz, •
Devlet Planlama Teşkilatından
Mustafa Renksizbulut, Siyasal
Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr.
Besim Üstünel ve Temsilciler Meclisi
üyelerinden Coşkun Kırca ile Doğan
Besim Üstünel Avcıoğlu'ndan teşekkül edecektir.
GEÇEN YIL BUGÜN ~
Pakdemirli'nin eleştirisi
28 MART 1990
Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli, hükümetteki
koordinasyonsuzluğu ve uyumsuzluklan sert biçimde
eleştirdi. Pakdemirli, ekonomide çok başlı yönetimin
benimsendiğini, yapılan islerin propagandasında yetersiz
kaiındığını, Doğu ve Güneydoğu'da olaylara karşı daha etkin
mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Pakdemirli, "Vatandaş
bizden etkili icraat bekliyor. Artık ne yapacaksak yapalım"
diye konuştu. Başbakan Yıldınm Akbulut ise hükümette
ekonomiden 4 bakanın sorumiu olmasının rahatsızlık
yaratmayacağı görüşünü yineledi, "Ben koordine ediyorum"
dedi.
TARTISMA
Demokratik Kitle Öı^ötlerî
Genel oyun yönetime getirdiği örgütlü yapılan kesintisiz
olarak denetlemek, yönetim karşısında olan siyasal partilerin,
anayasal kuruluşların, demokratik kitle örgütlerinin görevidir.
Çoğulcu demokrasilerde, toplumsal dü-
zenin alt birimleri: 1) Hükümet, 2) Siyasal
partiier, 3) Kitle örgötkri olarak 3 ana baş-
lık altında toplarur. Bu birimlerden birinin
ortadan kaldırılması, toplumsal düzenin
sağlıklı olarak işlemesini bozar. Toplumun
değişik kesimleri arasındaki ilişki ağı orta-
dan kalkar. Çöğulcu demokrasınin temel
direkleri olan bu 3 öğeden bir ya da ikisi
ortadan kalkınca, ortaya çıkacak yönetim
biçiminin adına demokrasi deme olanağı
yoktur. Bir toplumda, tıpkı siyasal parti-
ier gibi, demokratik kitle örgütleri, özgür
bir biçimde örgutlenip seslerini yükseltmez-
se, bu toplum demokrasiden yoksun de-
mektir. .
Günümüzde, "Halkın halk adına, halk
tarafından yönetilmesi" anlamına gelen de-
mokrasiler, genel oy sistemiyle yürüyeme-
mektedirler. Genel oyun yönetime getirdi-
ği örgütlü yapılan, kesintisiz olarak denet-
lemek, yönetim karşısında olan siyasal par-
tilerin, anayasal kuruluşlann, demokratik
kitle örgütlerinin görevidir. Toplumsal dü-
zenin alt birimlerince, özgür bir biçimde-
denetlenmeyen yönetimlerin toplumun tü-
münün çıkarlarım könıyacak kararlar ala-
mayacağını kanıtlayan sayısız örnek vardır.
Bir Ulkede halkın yönetimi paylaşması,
halkın tumünün çıkarlannı koruyup göze-
ten kararların alınmasr için, toplumun de-
ğişik kesimlerinin örgütlü yapılan olan de-
mokratik kitle örgütlerinin, siyasal partik-
rin, bu kararlann alınma sürecine katılma-
Iarı gerekir. Yasalann hazırlanması, değiş-
tirilmesi, gelenek ve göreneklerin yeniden
biçimlendirilmesi, böylece sağlıklı bir de-
mokratik yapırun oluşturulması için, top-
lumsal işleyişin itici gücü konumunda olan
demokratik kitle örgütlerinin, hiçbir engelle
karşılaşmadan, temsil ettikleri kitlelerin gö-
rüşlerini ortaya koymaları, isteklerini yö-
netime ulaştırmalan, demokrasinin temel
koşuludur.
Toplumsal katmanlann çıkarlannı, yö-
netenlere karşı korumak demokratik kitle
örgütlerinin en önemli görevleridir. De-
mokratik kitle örgütlerinin sağlıklı bir bi-
çimde kurumsallaşamadığı toplumlarda,
toplumun değişik birimlerinin çıkarlannı
korumak olanaksızdır.
Demokratik kitle örgütleri, siyasal par-
tiier gibi, yönetime gelme, seçime katılma
peşinde değildir, olmamalıdır. Hiçbir siya-
sal partinin yedeğine de takılmamalıdır.
Yönetime kim gelirse gelsin, tabanlannın,
temsil ettikleri insanlann çıkarlannı, yön«-
tenlere karşı belirli tavırlar alarak korumak,
bu örgütlerin yapacağı en belirgin istir.
Yönetimin yasallıgı, toplumsal birimle-
rin, alınan kararları onaylamasıyla açıkla-
nabilecek bir olgudur. Demokrasinin temel
taşlan olan kitle örgütlerinin onaylamadı-
ğı kararları uygulayan bir yönetim, yasal
da değildir, demokratik de değildir.
Demokratik kitle örgütleri, tıpkı siyasal
partiier, sendikalar gibi, sanayileşmenin ge-
tirdiği işbölümü sonunda ortaya çıkan top-
lumsal olgulardır. Bu yüzden öncelikle Batı
toplumlannda gelişmiş, yerleşmişlerdir.
Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi için,
alınan siyasal, ekonomik kararlan destek-
Ieyenlerin, toplumun değişik kesimlerinin
gözü, kulağı, dili olan demokratik kitle ör-
gütlerinin, sendikaların, siyasal partilerin
olması gerekmektedir. Bunun için de, tüm
toplumsal katmanlann, hiçbir engelle kar-
şılaşmadan, özgürce örgütlenmeleri, örgüt-
lü bir biçimde seslerini duyurmalan gerek-
mektedir. Tabanın söz, karar sahibi oldu-
ğu örgütlerin, çağımız toplurnlannın zorun-
lu bir gereği olduğunu bilmemiz gerekmek-
tedir. Toplumun geniş yığınlanmn örgüt-
süz oldugu bir toplum, çağdaş toplum ola-
maz.
FAİK AKÇAY
Siyasal Bilimler Uzmanı tstanbul
"... Küçûk yaşta Ogrelmen
olup, Alatürkleryetıştirmeye
karar vermıştim. Yapama-
dım, ama dağarcığımda ne
vana buyûk bir cömerlhkle
yavrulanma aktardım, akıar-
dım.. öyle sevtrek aktardım
ki. çünkü ûğretmenlik Ozveri
mesleğıdır. Bir bahçıvandır
Oğmmen .. Çorak arazjde ça-
pa çapalar, bahçeleri onarır,
fıdelen dıker.. Sonra onlar
büyOr, büyttr muhteşem ağaç-
lar olur. O görkemli ağaçlar
donüp baksalar da bakmasa-
lar da bahçıvan yine eker. yü-
madan eker, la kı zaman geçer
bahçıvan göçer ..,,
Belkıs Balkır 1989
VEFAT
Vfefı Lisesfnde yıllarca âzvtrilı çabsmalanyla Atatürkçü. çajdaf öğmıciler yetıştirerek
unatulmız aıular tarakuı emeklı fdsefe CgretiTKnimiz
BELKIS BALKJR'ı
Uybettik.
Cenazesı 29 Man 1991 Cuma günfl Vefa Liseu'nde yapılacaic utrenden sonra Ikşvikiye
Camisi'nde kıbnacak öjle namazı V>nmsı Zmcirlikuyu Mezarhgı'nda topraja
«rılecektır.
Aılesine ve lUm Vcfalılara bajsa8b|ı düenz.
VEFA VAKFI
VEFALILAR DERNEĞİ
VEFA SPOR KULÜBÜ
VEFA LtSESt KORUMA DERNEĞt
NOT Çefcnk fOaderiimemen. ırzn edenlen ı $orfı Vefa Vakh'm t
MERHAB\B*R
21.00-04.00
AYHAN
SERMET & ANTONY
ULVİ KIRIMLI & HIRANT
163 23 05 • 163 •>•>
Anuvutköy takct«
• • • •
ÖLIJM
Erzincanü merhum Recep ve merhurae Nafîa Tavşanoğlu'nun
kızlan; Prof. Faik Tavşanoğlu, merhume Feride ve merhum
Vehbi Tavşanoğlu'nun kızkardesleri; Emine ve merhume
Müzeyyen Tavşanoğlu'nun görümcesi; Sedat-Leyla, Vedat ve
Ayşe Tavşanoğlu'nun halalan; Yasemin ve Ali'nin büyûk
halaları,
MüRşiDE TAVŞANOĞLU
27.3.1991 günü aramızdan aynldı. Cenazesi 28.3.1991 Perşembe
günü (bugün) oğle namazından sonra Aksaray Valide
Camisi'nden kaldırüarak Kozlu Kabristanı'nda toprağa
verilecektir.
AİLESİ
VEEAT
Üvemiz, Sürekli Basın Kartı sahibi
AZİZE SÜYÜNÇ
26 Mart 1991 gl'.xıü vefat eaniştir.
1926 yıhnda Girifte doğan ve mesleğe 1944 yılında Anadolu
Ajansı'oda başlayan vç bu ajansta sürduren Süyünç, Fransızca
ve Yunanca biliyordu.
Vefatı camiamızda büyük üzüntü yaratan Azize Süyünç'ün
cenazesi, 28 Mart 1991 Perşembe günü (Bugün) öğle
namazından sonra Esentepe Nimet Abla Camisi'nden
kaldınlarak Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
Azize Süyünç'e Tann'dan mağfıret, ailesine ve Uyelerimize
bassağbğı dileriz.
GAZETECtLER CEMÎYETİ
TEŞEKKUR
Annem Kadriye Zaim'i başanlı bir ameli-
yatla yeniden hayata döndüren değerli insan
İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Öğretim Üyelerinden
Doç.Dr. Ali Canbolat'a
Uzm. Dr. Kemal Hepgûl, Dr. Mustafa Bozboğa,
Dr. Ali Savaş, Dr. Sait Miyandoabçi,
Anestezist Doç.Dr. Tuğrul Denkel'e
Servis sorumiu hemşiresi Selma Östû ve di-
ğer hemşirelerle, personele, Bakırköy Ruh ve
Sinir Hastalıklan Hastanesi Baştabipliği'ne,
Doç.Dr. Baki Arpaa'ya, aynca Prof.Dr. Gen-
cay Gürsoy'a, Doç.Dr. Hullti Forta'ya,
Doç.Dr. Osman Tanık'a, Uzm.Dr. Dursun
Kırbaş'a, Uzm.Dr. Abdullah Servet'e,
LJzm.Dr. Şükrû Ceyhan'a ve zor gûnlerimde
ilgi ve yardımlanm esirgemeyen meslekdaş-
lanmla, dostlanma teşekkür ederim.
Jülide Aral
inmn/
RcnkTurizmDURU TURİSTİK A.Ş.
5UAYISTAN hİBAREN HER 15 GÛNDE BİR LÜXNEOPLANLA
BAŞTAN BAŞA AVRUPA
İSTANBUL • BELGRAD 0) •VENEDİK Q • NİCE C3 î
• BARCELONAC2)»PARİSC9 • LONDRA 0) • BRÛKSEL 0) J
• MÜNİH0» ZAGREPO) «SOFYA0) • İSTANBUL
21 CÜN 2.500.000 TL+1000 $
T«flinwz ayı osziecm'a içm şimd para yalıranlara T l kısınından % 10 indirim yapıkr. Gezi
ûcreüne; otobûsle gidiş-dönûş. I. sınri otellefde YP kcnaklama ve rehbeıBı hgmellen dahiMğ.
Uçakla SOVYETLER BIRLIGI Gezileri
TRABZON-BATUM-LENİNGRAD-MOSKOVA
(Batum)-TRABZON
11 Nlsan'da 9 Gün 1.900.000TL
G«zi 0c'9tl*rlnt; Trabzon-8atum griiş-dönü; otobüs. diğer şetmter arasında uçakla seyahat-
ler, I.nıı)Otehr,lüm yemektef,şehirlurtan, jeceeğlencelenve rehberfk hsmetlendahîkh
YURT İÇİ GEZİLERİMİZ
SÛ0.O0O TL'den Hibarvn çok canp hattalık BA YRAM tjyatianıraı bümmjzdan öğmninlz.
İNGİLTERE VE AMERİKA'DA İNGİUZCE, ÜNİVERSrTE EĞtTİMİ
17-27 yaş genç kızlarımıza, Ingıltere'de çocuk bakımı karşılığı ûcretsE ıngılızce.
HARBİYE: 131 47 24 - 130 51 62 -130 81 84
BEYOĞLU:Tel 151 59 60 (5 Hat) KAOİKÖY: 345 47 10 (6 Hat)
ANKARA NOTLARI
MUSIAFA EKMEKÇt
Tanilli,
Altmış Yaşında... (1)
Prof. Server Tanilli, 18 martta aftmış yaşına bastı. İnsan
Hakları Derneği Ankara Şubesi'nin 21 martta, Türk-İş salo-
nunda düzenlediği toplantıda ilginç konuşmalar yapıtdı. Prof.
Sadun Aren, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Arkadaşlar, Tanilli'nın ben de bir yönüne değineceğim. Da-
ha önce hemen şunu soyleyeyim ki Tanilli'yle 15 dakika ka-
dar konuştum, şimdiye değin. Bir de yarım dakika kadar
uzaktan gördüm vurulduğu gün, hastaneye gitmiştik, öyle,
uzaktan el sallamıştı; o anda tabii felç olacağı bilinmiyordu.
Fakat sonra yapıtlanyia tanıdım; telefonla da konuştuk.
Şimdi, Tanilli'nin iki yönü var, baska yönlerinin yanı sıra veya
o yonleriyle iç içe olarak düşünülecek...
Bir yönü savaştmcı yönü, mücadele etmiştir Tanilli. Öte-
den beri savaşım vermiştir. Oinledik, vurulduktan, felç olduk-
tan sonra, tekerlekli sandalyeye mahkûm olduktan sonra da
savaşımını sürdürmüştür.
Diğer yanı ki buna bağlıdır, bunlaria yani karşılıklı bağlan-
tı içindedir, zaten her şey öyledir, yaşama sevincidir, yaşa-
ma bağlılığıdır. Yarısı felç olduğu halde eserler yazabilmiştir,
mücadele edebilmiştir yani. İnsan niçin mücadele eder? İn-
sanlar, eğer yaşama değer veriyoriarsa, savaşım verirler. Çün-
kü, yaşam her şeyin, bütün insan eylemlerinin, değerlerinin
temelidir. Eğer, yaşamı sevmiyorsak, yaşama değer vermi-
yorsak, zaten hiçbir şeyin değeri kalmaz. O zaman müca-
dele de etmeyiz. Çünkü insan, eğer yaşamayı değerli
buluyorsa, onu iyileştirmeyi düşünür. Yoksa düşünmez. 'Böyle
de olur, söyle de olur' denilirse, 'bir lokma, bir hırka..' filan...
Öyle insanlar yaşamı düzeltmeyi düşünmezler. Yaşama se-
vinçleri yoktur. Çok azdır, yahut, lokma-hırkalık bir sevinçleri
vardır. Onun için mücadele etmezler. Tanilli, yaşama bağlı
bir insan, hem de çok bağlı.
Tabii, yaşama, yaşamaya bağlılık ve önem vermek de de-
rece derece olabilir. Kendi yaşamınıza çok önem verirsiniz,
ailenızin yaşamına filan... Bunun için savaşım verirsiniz. Az
yaşıyorsunuz demektir, ama bir yaşamınız vardır; kimi insan
başka ınsanları da yaşar; yüreğınde, kafasında bütün dün-
yayı da yaşar. Tanilli böyle bir insan. O zaman, dünyanın bü-
tün sorunları sizin sorununuz olur. Zenci haklan için
mücadele etmek için zenci olmak gerekmez. Kürtlerin hak-
ları için mücadele etmek için Kürt olmak gerekmez. Çocuk-
ların, kadınların, yoksullann hakları için... Neden? Eğer, siz
o insanları içinizde yaşıyorsanız. Bu tabii herkeste aynı öl-
çülerde olmaz. Dediğim gibi, bazı insan, işte onlara 'egoist'
diyoruz. yalnız kendilerini düşünürler, kendilerini yaşarlar veya
dar aile çerçevelerıni yaşarlar filan. Kimisi de bütün dünyayı
yaşar. İşte, Nazım'ın şiiri: "Yarısı burdaysa kalbımın/yarısı Çin-
de'dir, doktor^Sannehre doğru akan/ordunun ıçindedir./Sonra
her şafak vakti, doktor,/her şafak vakti kalbim/Yunanistan
1
da kurşuna diziliyor..." filan. Yani, yaşıyororaları, oradaki, in-
sanlan yaşıyor...
İşkenceyle savaşmak için işkenceye karşı olmak için isken-
ce görmek gerekmez, bir; ikincisi, bir gün insanın da, ken-
disinin ışkence görebileceği olasılığı da önemli bir etkendir;
ama bence asıl o değildir. Asıl, işkence gören adamı yaşa-
maktır içinde. Hapishanede, dört duvar arasında, biz bura-
da oturmuş rahat rahat konuşurken, duran, kıvranan insanı
yaştyorsak, elbette ki hapishanelerin boşalmast için savaşım
veririz.
işte Tanilli, Fransız ihtilali Tarihi'ni yazıyor, oradaki insan-
lan yazıyor. Oradaki, özellikle, başka insanlann yaşamlannı,
çûnlük yaşamlarını veriyor. Yalnız çağını yaşamryor, insaniı-
ğın geçmişinden, bugüne dek olan serüvenini de yaştyor. böy-
le dopdolu bir insan.
O halde, Tanilli arkadaşımızdan, yasamından ne çıkanyo-
ruz? Biz ne öğreniyoruz? Birincisi; savaşım vermek, yaşa-
manın kendisidir. Çünkü mükemmel bir yaşam yoktur; her
yaşam biraz daha düzeltilmeye muhtaçtır, bir; bir de yalnız
kendi yasamımızı değil, tüm insanlann yaşamını da düzelt-
meliyiz. Onun için de savaşım vermeliyiz. Onun için başka
insanlan içimizde yaşamalıyız. Bu, bir aydınianma, bilinçlen-
me, olayları görme ve tanıma sorunudur. Bastnın, böyle top-
lantıların bir görevi, işlevi de insanlara, başka insanlann
yaşamını tanıtmasıdır.
Elbette ki tanımadığınız insanı yaşamanız, içinizde yaşa-
manız, onun düşüncelerinin, sizin hareketlerinize kumanda
edebilmesi bir ölçüde bu sosyalleşme, işte evrenselleşme...
Bu ne kadar çok oluyorsa, o kadar yüce insan olunur. Öyle
insanlar da biliyoruz, yaşamıştır ve onların bilimleri, bilimci-
likleri, bu yaşamın dışavurumudur. Onların sistematize edil-
mesidir, yoksa bir insan durup dururken kalkacak, efendim,
Fransız ihtilalini inceleyecek. Niye incelesin yani? Yahut, hu-
kukun esası nedir diye, düşünecek, kitap yazacak... Bu, an-
cak büyük bir yaşama sevincinden kaynaklanabilir. Ve Tanilli
arkadaşımız, bize bu bakımdan, gercekten, çok yaşayan bir
örnektir, yakın bir örnektir. Bu kadar söylemek istiyorum, te-
şekkûr ederim." (Alkışlar)
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLAR1
YILMAZ ŞİPAL
"AylığıınKesilir mi, Kesilmez rai?"
SORU: SSK emeklisiyim. Bir kamu kuruluşunda 657 sayüı
yasaya gore kadrolu memur (öğretmen) olarak çaiı-
. şacagım. Yaptığım bazı görüşmelerde, SSK'dan al-
makta oldugum >'aşlılık aylığımın bu durumda
kesileceği söylendi.
Devlet memuru olarak çalışmaya başladj^nnda ay-
lıgım kesilir mi kesilmez mi?
A.A.
YAN1T: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 63. maddesi,
"yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmalan" ile ilgilidir.
Yaşlılık aybğı almakta iken yeniden ve Sosyal Sigortalar Ya-
sası kapsamında çalışmaya başlayanlara iki seçenek tanınmış-
tır.
Bu seçeneklerden birine göre "Yaşlılık aylığı almakta iken
sigortalı olarak çalışmaya başlayanlann yaşlılık aylıklan çalış-
maya başladıkları tarihte kesilir!'
îkinci seçenek ise "Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı ola-
rak bir işte çalışmaya başlayanlann yazılı talepte bulunmalan
halinde yaşlılık aylıklannın ödenmesine devam" olunmasıdır.
Sosyal Sigortalar Yasası, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaş-
lıhk aylığı almakta iken yeniden ve yine Sosyal Sigortalar Ya-
sası kapsamında sigortalı olanlann yaşlılık aylıklarının kesilip
kesilmemesini, sigortalılann isteğine bırakmıştu-.
Ancak Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylıgı almakta
iken devlet memuru olarak çalışmaya başlamalan nedeniyle TC
Emekli Sandığı iştirakçisi olanlar için nasıl bir uygulama yapı-
lacaktır?.
Bu sorunun yanıtını da 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasa-
sı'run 99. maddesinde yanıtlanmıştır.
Maddede TC Emekli Sandığı'ndan "Emekii, adi malullük,
vazife malullüğü, dul ve yetim aylığı, son hizmet zammı alan-
lardan hiçbir şarta bağlı olmaksızın emeklilik hakkı tanınan
vazifelere tayin edilenlerin aylıklarının tamamı, bu vazifelere
tayinleri tarüıini takip eden aybaşından itibaren kesilir" den-
mektedir.
Maddede yalnızca TC Emekli Sandığı'nca bağlanan emekli
ayhklanndan söz edilmektedir. Devlet memurluğundan emek-
li olup TC Emekli Sandığı'nca emekli aylığı bağlananların ye-
niden sandık iştirakçisi konumuna girdiklerinde emekli
aylıklarının kesilmesi yasa gereğidir.
Ancak Sosyal Sigortalar Kurumu'nca bağlanan yaşlılık ay-
lığı alanların, devlet memuru olarak ve TC Emekli Sandığı Ya-
sası kapsamında çalışmaya başladıklarında aylıklannın
kesilmesini gerektiren bir yasa hükmü yoktur.
Kısaca, SSK'dan yaşlılık aylığı alanların, Emekli Sandığı iş-
tirakçisi olarak çalışmaya başladıklannda SSK'dan aldıklan yaş-
lıhk aylıklan kesilmez.