22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 2 MART 1991 Gürcistan'da referanduııı • MOSKOVA (AFP) — Gürcistan Parlamentosu'nun gelecek ay bağımsızhk için bir referandum düzenleyeceği TASS taraftndan açıklandı. TASS bildirisinde, Gürcistan Pariamentosu'nun Gürcistan'ın, Sovyetler Birliği'nin kaderini belirleyecek olan genel oylamaya katılmayı reddettiğini de belirtti. TASS, Gürcistan'daki referandumun, bu Ulkenin 1918'deki bağımsızlık karan temelinde yapılacağını belirtti. Gürcistan 1918'de bağımsızlığına kavuşmuş, ancak 1921'de Sovyetler Birüği'ne katılmıştı. Gürcistan, Ermenistan, Estonya, Moldavya, Letonya ve Litvanya'dan sonra 17 martta Gorbaçov'un önerdiği ve bütün Sovyet yurttaşlannın kendi cumhuriyetlerinİD birlik içinde kalıp kalmamayı oylayacaklan referanduma katılmayacağını açıklayan 6. cumhuriyet oldu. Sovyetler pathyor • MOSKOVA (AA) — Moskova Belediye Başkanı Gavriil Popov, kendisini bölücülükle suçlayan Başkan Mihail Gorbaçov'dan, Sovyet başkentindeki mağazalann raflannı bir an önce doldurmasını istedi. Moskova Belediye Meclisi Ba$kanlık Divaıu'nca Başkan Gorbaçov'a hitaben yazılan mektupta, kentteki et ve süt stoklannın tükenmek Uzere olduğu, Moskova'ya gıda malı sağlamakla yükümlü olan cumhuriyet ve bölgelerin hiçbirinin bu alandaki taahhütlerini yerine getinnediği bildirildi. SSCB'de madenci grevi • Dtş Haberter Servisi — Kazakistan ve Ukrayna'daki kömür madenlerinde çalışan on binlerce işçi, yüzde yüz ile yüz elÛ arasında değişen ücret artışı, emeklilik yaşının indırilmesi, komünist partinin mallannm kamulaştırılması, ordu, polis ve KGB'nin depolitizasyonu taJepJeriyle bir günlük uyarı grevi yaptı. Yeni kurulan Bagımsız Madenciler Sendikası yetkilileri, isteklerinin yerine getirilmemesi halinde, 11 martta süresiz greve gidileceğini açıkladı. Türkiye'ye ÂT için koşııl • ATtNA (AA) — Belçika Başbakanı VV'ilfried Martens, Türkiye-AT ilişkilerinin ilerlemesinin Kıbns sorununun çözümüne yönelik gelişmelere bağlı olduğunu söyledi. Atina'daki temaslarını tamamladıktan sonra dün Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Martens, hükümetinin, Türkiye-AT ilişkileri konusunda topluluğun Dublin'deki zirvede aJdığı karan desteklediğin belirtti. Martens, Yunanh gazetecilerin Brüksel'in 4'üncü mali protokol ile iligili tutumu hakkındaki ısrarlı sorularına ise cevap vermek istemedi. Belçika Başbakanı, Kıbns konusunun BM Güvenlik Konseyi kararlan cerçevesinde çözümünden yana olduğunu ifade ederek Lüksemburg'un AT dönem başkanı sıfatıyla bu konuda üstleneceğini açıkladığı "girişimi" de desteklediklerini belirtti. Mısır'a F-16 • ANKARA (AA) — Savunma Sanayii Müsteşarı Vahit Erdem, Mısır hükümetinin ihtiyacı olan 40 adet F-16 uçağmı Türkiye'den almaması kouusunda hiçbir sebep görmediğini bildirdi. "Mısır'a F-16 satışı iki ülke ilişulerinin geliştirilmesinde senbolik anlamda da önanli olacaktır" dedi. Vatit Erdem, Türkiye'deki tenas ve incelemelerini tanamlayan Mısır Savunma Sarayii heyetinin ülkelerine "mispet" izlenimlerle döıdüklerini bildirdi. AA mınabirine bir açıklama yapn Erdem, konuk hejetin Türkiye'deki tenasları sırasında keıdisiyle de görüştüğünü belrterek görüşmede heytin isteği üzerine mütesarlığın kuruluşu, görvleri, gelirleri ve bu gelilerin nasıJ harcandığı kousunda bilgi verildiğini bilcrdi. Amerikanyönetimi, ateşkes için öne sürdüğü şartlann kabulünde ısrarlı Washington,BMcle atağa kalktıWashington'un ateşkes için üeri sürdüğü şartların arasında, Irak'a uygulanan silah ambargosunun sürdürülmesi, Irak'ın tazminat ödemeyi kabul etmesi ve Irak'a kaçırılan Kuveyt mal varlığının derhal geri verilmesi var. Dış Haberler Servisi — Körfez'de silahla- nn susmasından sonra gözler Birleşmiş Mil- letler Güvenlik Konseyi'ne döndü. ABD, ateşkes ilan edilmesi için öne sürdüğü şart- lar konusunda BM'de temaslarda bulunuyor. Şebnem Atiyas'ın New York'tan bildirdi- ğine göre, ABD hazırladığı yeni karar met- nini dün Güvenlik Konseyi üyelerine dağıttı. Taslak metin üzerınde göruşmeler ve pazar- hklar halen devam ediyor. Büyük ölçüde de- ğişiklik beklenen ilk taslak metinde ateşkes- ten bahsedilmeden, Irak'a uyması gereken koşullar bildirüiyor. Irak'ın koşullara uyma- ması dunımunda üyeierin saldın operasyon- larına devam edecekleri belirtiliyor. Metin, ekonomik ambargonun kaldınlmasından söz etmeyerek konuyu havada bırakıyor. ABD'nin hazırladığı ve halen Güvenlik Konseyi üyeleri arasında tartışılan taslak me- tin şu koşullan öne sürüyor: a) Irak, Kuveyt'i ilhak etme yolundaki bü- tün faaliyetlerine acilen son venneli, b) Üçüncü devletlere, Kuveyt'e, bireylere ve şirketlere kaışı sorumlu olduğu zararı karşı- layacağını kabul etmeli, c) Bütün Kuveytüleri ve üçüncü ülke va- tandaşlannı, Kızılhaç gözetiminde derhal ser- best bırakmaJı, d) Bütün Kuveytli ve üçflncü ülke vatan- daşlannın mallannı geri vermeli, e) Zaptettiği bütün Kuveyt mülkünü geri venneli, 0 Füze saldırılan ve uçak saldırılan dahil üye devletlere yönelik bütfln saldırılara son venneli, g) Bütün savaş tutuklulan acilen serbest tn- rakılmalı, h) Bütün bubi tuzaklan ve mayınlann yer- leri müttefik güçlere biJdirünıeli, i) Yukarıda belirtilen şartlan yerine getir- mezse üye devletlerin Kuveyt ile birlikte sal- dın operasyonlannı sürdürme hakkı olduğu- nu kabul etmeli. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marga- ret Tutwiler'in önceki akşam yaptığı açıkla- maya göre VVashington yönetimi, Irak'a uy- gulanan ekonomik ambargonun sürdürülme- sini istiyor. Saddam Hüseyin iktidarda kal- dığı sürece en azından silah ambargosu uy- gulanması gerektiğini söyleyen Tutwiler, Iraklı savaş suçlularının yargılanması konu- sunun da müttefikler arasında tartışümakta olduğunu açıkladı. Amerikan yönetiminin, ekonomik ambar- gonun sürdürülmesi yönündeki eğilimi, "Saddam Hiiseyin'in halk ayakbmmasıyla devrilmesi için bir taktik" olarak değerlen- dirilmişti. Amerikan yayın organlannda bu konuda yer alan haberlerde Washington'un, ekonomik ambargo sonucunda aç kalan Irak halkının Saddam yönetimine baş kaldıraca- ğı yolunda hesaplar yaptığı öne sürülmüştü. BM Güvenlik Konseyi'nin dün akşam ye- niden toplanmasından önce BM çevrelerin- de, Güvenlik Konseyi'nin de ayn bir ateşkes planı hazırladığı ve ABD'nin hazırladığı plan ile Konsey'in hazırladığı plan arasında bazı aynhklar bulunduğu bildiriliyordu. Toplanü öncesinde Beyaz Saray çevrelerinden alınan bügiler, ABD yönetiminin, öne sürdüğü sart- lann tamamının kabul edilmesi için baskı ya- pacağı ve b'inlann tamamının kabul edilme- mesi dunımunda savaşı sürdürme eğilimi göstereceği yönündeydi. Birleşmiş Mületler Genel Sekreteri Perez de Cuellar, savaştan zarar gören ülkelerin halklanna acil insani yardım sağlanması için kolları sıvadı. Birleşmiş Milletler bünyesin- deki sağhk ve yardım kuruluşlanyla bağlantı kuran Cuellar, savaştan en çok zarar gören Irak'a yardım ekiplerinin gönderileceğini söyledi. BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuel- lar, bu arada banş ve gellşme konulanyla il- gili özel damşmanı Bertino Craxi'yi Körfez savaşının sonuçlan ve Lübnan'ın yeniden in- şası konusunda inceleme yapmakla görevlen- dirdi. Mitterrand Fransa Devlet Başkanı Franeob Mitter- rand, BM'nin bütün kararlannın, sadece Irak'a ilişkin olanlann değil Filistin konusun- dakilerin de uygulanması gerektiğini söyledi. Mitterand, Hollanda gazetesi NCR Han- delsblad'a yaptığı açıklamada, BM'nin Filis- tin konusundaki kararlanna atfen, "Ben, fcer yıl oyianıp, sonradan da çof unlukla gözar- dı edilen kararlan onntmadun. Göveatik Konseyi bnnlan da ber duramda ve bdJge- nin ber yerindt aynj kararhbJcia uygnlamait- dır" dedi. Irak ordusunuriy kimyasal silah kullanmaması tartışmalarayol açtı Saddam 'koz'unu neden oynamadı? Kara savaşı sırasında Irak'ın kimyasal silahlarını kullanmaktan kaçınmasının nedenleri arasında, rüzgârm kimyasal gazı Irak birliklerine geri taşıması korkusundan karşı tarafın nükleer bir misillemede bulunabilmesi riskine kadar çeşitli görüşler ortaya atılıyor. RİYAD (AA) — Saddam Hüseyin'in Körfez savaşı sırasında neden kimyasal silah kullanmadığı sorusu üzerindeki tar- tışmalar sürüyor. Irak'ın kara savaşı sırasında kimyasal silahlarını kullanmaktan kaçınmasının nedenleri arasında, rüzgâno kimyasal gazı Irak birliklerine geri taşıması kor- kusundan, karşı tarafın nükleer bir mi- sillemede bulunabilmesi riskine değin çe- şitli görüşler ortaya atılıyor. Askeri yetkililer, 100 saat süren kara savaşı sırasında tek bir kimyasal silah kulianılmadjğını, ancak kimyasal nitelik- li bazı silahların savaş meydanında son- radan ele geçirildiğini bildiriyorlar. Adınm açıklanmasmı istemeyen bir Amerikalı askeri yetkili, deniz piyadele- rinin kara operasyonu sırasında Irak'a ait bir kimyasal silah deposu da buldukla- rını belirtti. Körfez'deki Ingiliz kuvvetlerinin Ko- mutanı General Sir Peter de la Billiere de yaptığı acıklamada, Irak'ın elinde kul- lanabilecegi kadar kimyasal silah bulun- duğunu ve bunları "az kalsın" kullana- cağı yönünde bilgiler bulunduğunu söy- ledi. Riyad'da düzenlediği brifıng sırasın- da Irak'ın kimyasal sılahı kulianmama- sına "şükreden" MUttefik Kuvvetler Ko- mutam Norman Schwarzkopf, 40 gün süren hava saldırılan sırasında Irak'ın kimyasal başlık atacak toplanmn büyük kısmının tahrip edilmesinin, bunun bir nedeni olabileceğini söyledi. Schwarz- kopf bu nedenle, son haftalardaki hava saldınlannda olabiJdiğince çok topçu bataryası yok etmeye çalıştıklannı kay- detti. Müttefik kuvvetler arasında yay- gın olan bir inanç da, hava saldırılan sı- rasında Irak'ın biyolojik ve kimyasal si- lah üretme yeteneğjnin büyük ölçüde or- tadan kaldırılması ve bunun, Irak'ın kimyasal silah kullanma gücünü hemen hemen yok ettiği. Irak'ın kimyasal silahlannı kullanabi- leceği bir diğer yol olan hava saldınlan ise müttefik güçlerin ezici hava hâkimi- yeti sayesinde Irak için bir olasılık ol- maktan çıktı. Askeri yetkililer, bu silahların kulla- nılmamasına neden olarak, Irak kara birlikieri arasındaki haberleşıaenin kö- tü hava ve ani saldırılar nedeniyle kesil- mesini de gösteriyorlar. Yetkililer, savaş meydanındaki pek çok topçu bataryası- na, bu konuda bir emir alınrruşsa bile ile- tilememiş olabüeccjine dikkati çekiyor- lar. Uzmanlar ayrıca, bu mevsimde son derece değişken olan rüzgârların, Irak- ın kimyasal silahlarını kullanmasına en- gel olabileceği üzerinde de duruyorlar. Körfez'deki Amerikan Deniz Kuvvet- leri Komutanı Koramiral Stanley Arthur, kara operasyonunun başladığı pazarte- si günü operasyondan kısa bir süre ön- ce rüzgârın Irak aleyhine değişmesinin Saddam'ın kimyasal silahlarını kullan- masına engel olduğu görüşunü savundu. Bu mevsimde genellikle rüzgârlann kuzey-doğu ve kuzey-batı yönünden es- tiklerini belirten AinerikaJı komutan, şiddetii rüzgârların, kara operasyonun- dan bir hafta önce güney yönünden es- meye başladığını söyledi. SAVAŞIN tKİ YÜZÜ— AmerikalıUr •nrdaklan Irakhlan daba sonra tedavi etmeye calısdlar. (Fotoğraf: Renter) DışişleriBakanı Bakefın Türkiye'yeyeni taleplerle gelmesi bekleniyor ABD'nin gözti askeri üslerdeAmerika'mn Türkiye'den, Incirlik ve diğer askeri üsleri Ortadoğu'ya yönelik olarak sürekli kullanma hakkı isteyeceği, bölgede konuşlandırılacak silahlarla Türkiye'nin savunmasının da güçleneceğini gündeme getirebileceği kaydediliyor. SEMtH İDtZ ANKARA — Körfez krizin- de sağlanan askeri çözüm son- rasında bölgenin geleceğine yö- nelik siyasi girişimlerin önümüz- deki dönemde yoğunlaşması beklenirken Türkiye'nin bu çer- çevede oynayacağı rol de tartı- şılmaya başlandı. Bu bağlamda merak edilen konuların başında banş süreci içinde bir 'Ortadoğu masası'nın kurulup kurulmayacağı ve Türkiye'nin böyle bir masada yerini alıp almayacağı sorusu geliyor. Dışişleri çevrelerinin 'ibtiyatla' yaklaştıklan bu soru- ya Arap ve Batı perspektiflerin- den bakıldığında farklı yakla- şımların ortaya çıktığı göz- leniyor. Bu arada ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker'ın önümüz- deki günlerde bolge ülkelerine gerçekleştireceği gezi çerçevesin- de Türkiye'ye yapacağı ziyaret de bazı beklemilere yol acmış bulunuyor. Baker'ın ziyareti sırasında Körfez savaşmda takındığı tu- tumdan dolayı Türkiye'ye te- şekkür edeceği ve bu arada VVashington'un Ankara'dan ile- riye dönük bazı isteklerini his- settireceği sanılıyor. Bu isteklerinin başında ise Körfez savaşmda Türkiye'nin "NATO sorumluluk alanı dışında" Ortadoğu'ya yönelik olarak oynadığı rolün ikili dü- zeyde "kodifiye edilmesi" (ya- sal bir zemine oturtulması) gel- diği diplomatik çevrelerce ifade ediliyor. Türkiye'nin, NATO çerçeve- sine giren Incirlik ve diğer üsle- rini "alan dışı sorumluluk" kapsamında ABD'ye açmasın- dan sonra NVashington'un "Bu avantajı ileriye dönük olarak korumak isfedigi" bildirüiyor. Ancak iki ülke arasındaki sa- vunma ve ekonomik işbirliği an- laşmasının buna el vermediğine işaret ediliyor. ABD'nin bu konuda varıla- cak bir ikili düzenleme cerçeve- sinde bölgede konuşlandıracağı silahJarın, "Türkiye'nin savun- ması açısından getireceği yararlara" işaret ederek bir pa- zarlık marjı sağlamaya çahşaca- ğı da sanılıyor. Diplomatik çevrelerin dile ge- tirdikleri bu görüşleri "varsayım" olarak nitelendiren Dışişleri Bakanlığı çevreleri Türkiye'nin "Ortadoğu masasında" oynayacağı role ilişkin tartışmalara da ihtiyatla yaklaşıyorlar. Ankara'nın Körfez krizinde oynadığı "dinamik" rol ile Or- tadoğu sorunlarına yönelik ge- leneksel "mesafdi" politikası arasında bir denge sağlanması- mn önemine işaret eden bir yet- kili, "Çok şey söyleniyor, ama spekülatif düzeyden gerçek dii- zeye henüz geçilmedi. Bizim tu- tumumuzu soruyorsanız bir bekle gör dönemine girmiş bulunuyonız" diye konuştu. Buna rağmen Dışişleri çevre- leri Türkiye'nin Ortadoğu'da "ekonomik varltgım bissettir- mek istediğini" gizlemiyorlar. Bu çerçevede Kuveyt'in yeniden inşası, bölgeye yönelik ihracat ve bölge ülkeleri ile başta böl- gesel sular ohnak üzere çeşitli ortak projelere girilmesine ağır- lık verildiğini kaydediyorlar. Ankara'daki Arap diplomat- lan, kunılacağı ve Türkiye'nin de yerini alacağı krizin başından beri varsayılan genel bir "Orta- doğu masasının" oluşturulma- sının beklenmemesi gerektiğini ifade ettiler. İlk planda Körfez bölgesinin, daha geniş planda ise Ortado- ğu'nun güvenliği ve istikranmn sağlanmasını hedefleyen bir ma- sadan söz edilecekse bunun za- ten kurulduğunu kaydettiler. Bu çerçevede savaş süresince altı Körfez ülkesi ile Mısır ve Suri- ye arasında yürütülen istişarele- re işaret ettiler. Söz konusu çevreler Türki- ye'niı. İran ile birlikte bölgede önemli bir konumu bulunduğu- nun gözardı edilemeyeceğine, ancak bölgedeki siyasi sorunla- rırı esas olarak Arap ülkelerini ilgilendirdiğine ilişkin görüşleri- ni tekrârladılar. Burada başhca örnek olarak Filistin- sorununa işaret ettiler. Böylece siyasi olarak Türki- ye'ye bölgede "ikmciT1 bir rol düşeceğini dolaylı yoldan da ol- sa bir kez daha dile getirmiş ol- dular. Ancak bunun Türkiye'- nin "dışlanması" anlarruna gel- mediğini kaydeden bir diplo- mat, "Söz konusu seldz ulkenin Türkiye ik siyasi istisare meka- nizntalan buhınuyor. Bn çerçe- vede Ankara'ya kritik konuiar- da bilgiler sunulacak ve görüş- kri alınacakbr" dedi. Batılı diplomatlar ise Körfez krizinin Türkiye'nin Ortadoğu'- ya yönelik stratejik bir konumu olduğunu tüm açıklığı ile sergi- lediğini bildirdiler. Bu rolün hiç- bir şekilde küçümsenemeyeceği- m ifade eden bu diplomatlar Türkiye'nin Ortadogu'daki tüm siyasi oluşumlarda da yerini al- ması gerektiği görüsünü savun- dular. Türkiye'nin, Batı'mn bir "ileri karakolnna dönüştürül- tneye calışıldıgı" görüşlerine ka- tılmadığmı ifade eden bir diplo- mat şunlan söyledi: "Konuyu bu şekilde basite in- dirgemek meseienin özünü ka- çırmak demek. Türkiye tslam hüviyeti, siyasi ve ekonomik ba- sanları ile Ortado|n için örnek bir ülke. Bölgenin çözümlenme- si gcrcken başhca sorunlan da bu konolarda odaklaşıyor. lle- ride bir model arandığında ilk diişiinülecek ulkenin Türkiye oiacagını anlamak için kfthin ol- mak gerekmiyor." DlŞBASJNDÂN fnmkfaırtBr Rcndschau Irak'ınyenidüzeniBağdat'ın yeni bir duzene kavuşturulması. Batı ölçütlerine uygun demokratik bir rejim kurulması. "Nürnberg mahkemeleri"nin devamı bütün bu istikrar önlemleri yalnız IraklıJar tarafından gerçekleştirilirse inandırıcı olacaktır. Talep gelirse yardımda bulunulabih'r, elbette. Fakat şimdiki cephe hatlannın ötesinde bir ulkenin iç işlerine karışmak son derece sakıncalıdır. Popülaritesinin zirvesinde gezinen Başkan Bush temkinü davranacak gibi gözüküyor. Amerika'mn çok şeyi rnumkün kılan stratejik perspektifine Le Parfeien Fransa piyonlannı yerleştiriyor MUttefik kuvvetleri henüz Kureyt'i Iraklılardan temizlememişlerdi ki ulkenin yeniden yapılanması için şirketler çıkarmaya başladılar. Kuveyt'in yeniden yapılanması aşağı yukan 100 milyar dolarlık bir iş potansiyeli demek. Bu iş potansiyeli mantıksal olarak Kuveyt'i özgürlüğe kavuşturan Amerikan, Ingiliz ve Ffansız şirketlerine yarayacak. Körfez savaşı Batı ekonomüerini her ne kadar sarstıysa da Kuveyt'i yeni baştan inşa etmek verilen zararlan fazlasıyla karşılayabüir. Amerikan ve Ingiliz firmalarıhm bütün cabalanna karşın Fransa Maliye Bakanı Pierre Beregovoy gerçek inşaat sektörünün Kuveyt'e tam anlamıyla girmediğini ve Fransa'nın bu konuda gerektiği zaman ve yerde hazır ve nazır olacağını belirtti- rağmen ateşkese gitmesi, Başkan Bush'un sorunu kavradığına işaret ediyor. öte yandan askerlerin ve politikacılann, savaşı politik sorunlara çözüm olarak görmeye başlama tehükesi vardır. Bu vahim sonuçlara yol açacak hatah bir kamdır. Saddam Hüseyin eğer nükleer silah imal etmeyi başarsaydı, Israil'e ve düşmanlanna karşı kimyasal silah kullansaydı sonuç başka olurdu. Bunun gerçekleşmeyişi tamamen şans eseridir. Gelecek için çıkanlacak en önemli ders, böylesine riskli durumlann baştan engellenmesi gerektiğidir. (1 Mart) MOSKOVA SAVUIVMA StSTEMtNİ GÖZDEV GEÇİRECEK Sovyetler'e savaş dersiSSCB Savunma Bakanı Dimitri Yazov, Irak'ın yenilgisinden sonra hava savunma sistemkrinin ve savunma anlayışlarının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Dış Haberter Scrvisi — SSCB'nin Körfez savaşından sonra hava savunma sistemleri- ni ve genel olarak hava kuvvet- lerini gözden geçirmesi bek- leniyor. SSCB Yüksek Sovyet'inde bir konuşma yapan Sovyetler Birliği Savunma Bakanı Dünit- ri Yazov, Körfez savaşından sonra ülkesinin tüm uçaksavar sistemlerini gözden geçirmesi gerektiğini söyledi. Sovyet TASS Ajansı'nın bil- dirdiğine göre Yazov, "Knveyt ve Irak'ta olanlar, kara knvvet- lerinin hava savunma sistemle- ri ve ulkenin tüm hava savun- ma sistemiyle ilgili yaklaşımla- rın gözden geçirilmesini gerektirmektedir" dedi. Irak'ta düşürülen müttefik uçaklanmn önemli bir bölümü- nün Sovyet yapımı Shilka uçak- savar toplannca vurulduğunu açıklayan Sovyet Savunma Ba- kanı, sayaşın Sovyet hava sa- vunma sistemlerinin zayıf nok- talarını ortaya çıkardığım, Irak'ın elinde bulunan Sovyet yapunı SAM roketlerinin de bir işe yaramadığınm görüldüğünü belirtti. Yazov, Sovyet uzman- lanrun ABD'nin ve öteki ülke- lerin hava savunma silahlannı silahlı kuvvetlerinin içine nasıl yerleştirdiklerini incelemeye başladığını sözlerine ekledi. Sovyet ordusunda, savaşta müt- tefiklerin kullandıkları yüksek teknolojili silahlar konusunda bir konferans düzenleneceğini de açıkladı. Bu arada bir açıklama yapan bir NATO yetkilisi, Sovyetlerin Körfez savaşından çıkardıklan en önemli dersin, Batının yük- sek teknolojiyle çalışan yeni si- lahlannın gerçekten işe yaradığı yolunda olduğunu söyledi. Sovyet Hava Savunma Kuv- vetleri Komutanı General R. Aktaurkin de TASS Ajansı'na yaptığı acıklamada, Irak ile sa- vaşın Batılı mutte/îklere yeni tip silah üretimini hızlandırmak yönünde bir ivme verdiğini be- lirtti. Bugünkü Sovyet sistem- lerinin bugünün hava saldın si- lahlarına yanıt verecek düzey- de olduğunu kaydeden Sovyet generali, iki üç yıl sonra bu du- rumun korunup korunamaya- cağuıı bilmediğini, o nedenle de hazırnklı olmak gerektiğini söy- ledi. ABD'de SSCB tartışması Bu arada Amerikan senato- sunda SSCB ile ilişkiler üzeri- ne tartışma da sürüyor. Utah eyaleti senatörlerinden Orrin Hatch'ın ABD'nin bundan böyle Gorbacov ile arasında bir mesafe koyması ve bağımsızhk yanlısı cumhuriyetlerle ilişkileri geliştirmesi gerektiği yolunda- ki önerilerine karşıhk olarak, ABD Dışişleri Bakanlığı damş- manlanndan Robert B. Zod> lick, ülkesinin SSCB'deki mu- hafazakâr kesimi temsil eden savunma sanayii ve askeri ka- nat ile de yakın ilişkiler kurma- sı gerektiğini bildirdi. Senatonun dış ilişkiler komi- tesine bir rapor sunan ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'ın en yakm danışmanlanndan Zo- ellick, SSCB'deki reform süre- cinin başansızhğa uğrama ris- kinin büyük olduğunu kaydet- ti. Washington'un pazar ekono- misini savunanları, demokrat- ları, işçi sendikalanru destekler- ken muhafazakâr kanadı ihmal etmemesi gerektiğini belirten Zoellick, 'Gerçekçi olmak zo- rundayız. DiyalofHmuzB SSCB'nin askeri kesimi ve sa- v m n ı sanayi scktöraaü de ice- ren diger öM«tf keamlere dof- nı genişletmciiyiz. Bu kontak belki de geleneksel olarak re- form bareketine sıcak bakma- yan kcsimlerin de refornüann saflayacagı yararlan anfaunala- nnı saglar" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle