Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER
KöRFEZSAVAŞISONRASI TÜRKİYE VEKÜKTLER
tsveç'tekiKürt konferansına katılacak olan Aksoy, Türk ve Ekmeıv
Resmi görüş \ıkılcb
15 MART 1991
•Babıali ile
sohbet'
• tç Politika Servisi —
Gazeteciler Cemiyeti'nin
düzenlediği "Babıâli ile
Sohbet" toplantılannın
dördüncüsü 18 mart
pazartesi günü saat 20.00'de
The Marmara Oteli'nde
yapılacak. Parti içi
demokrasi konusunun ele
almacağı toplantıya ANAP
Gaziantep Milletvekili
Hasan Celal Güzel,
Boğaziçi Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve
Uluslararası Jlişkiler
Bölümü Başkanı Prof.Dr.
Üstün Ergüder ve gazeteci-
yazar Altan Öymen
konuşmacı olarak
katılacaklar.
Üniversite
karşı
• ANKARA (Cumhuriyel
Biirosu) — Türkiye'deki
çeşitli üniversitelerde görevli
bini aşkın öğretim üyesi ve
görevlisi tarafından
imzalanan bir
deklarasyonda, özerk bir
Kürt devleti kurulmasına
aydınların karşı olduğu
savunuldu. Deklarasyonda,
"Türkiye devleti ve Türk
milletıni temsil ettiğini
iddia eden hiçbir mercii ve
şahsın yeni bir azınlık
yaratmaya yetkisi yoktur"
denildi. Milletlerarası
anlaşmalarda azınlık olarak
kabul edilen Ermeni,
Yahudi ve Rum
vatandaşlardan başka
azınlık unsurunun
bulunmadığı savunulan
deklarasyonda, "Dili
Törkçe olan Türkiye
devletinde azınlıklar dışında
herkesin Türk tanındığı ve
bilindiği" görüşüne yer
verildi.
Bahçelievler
katliamı
K
m ANKARA (ANKA) —
Başbakanlık,
Bahçelievler'deki 7 TİP
üyesini öldürmekten idam
cezasına çarptınlan
ülküculer HaJuk Kırca ve
Ahmet Ercüment
Gedikli'nin dosyalarını
TBMM'den geri çekti.
TCK'da yapılan değişiklikle
bazı suçlardan idam
cezasının kaldırılması
nedeniyle Başbakanlık,
Meclis'ten Haluk Kırca ve
Ahmet Ercüment
Gedikli'nin yanı sıra Cengiz
Ayhan ve Hüseyin Gungör'e
ait dosyaları da Milli
Savunma Bakanlığfna
göndermek üzere çekti.
Yasa değişikliği ile idam
cezaları müebbete çevrildiği
için dosyası Meclis'ten geri
çekilenlerin sayıs"ı 66'ya
ulaştı.
Ceza
tecili
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Adalet Bakanı
Oltan Sungurlu,*
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın "cezaevlerini
tamamen boşaltın"
şeklindeki sözlerinin
uygulamada sıkıntı
yaratabileceğini söyledi.
Sungurlu, gazetecilerin
sorusu üzerine, İnfaz
Yasası'nda değişiklik
yaparak, ceza tecilinin
sağlanması konusunda
henüz aşamadıkları bazı
sorunlar bulunduğunu
belirterek, şöyle dedi:
"Idama mahkûm olmuş bir
insanı düşünün. Bunun
mahkûmiyetini tecil
ettiğimizi varsayın. Çünkü
Cumhurbaşkanı
'cezaevlerini tamamen
boşaltın' diyor. O zaman
aynı kişi aynı suçu işlerse,
yeniden 'Gei, senin tecil
ettiğimiz cezanı yerine
getireceğiz' diyebilir
misiniz? Sıkıntı burada"
Tevhid
yazanna hapis
• tZMİR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — Denizli An
Sineması'nda bir grup
eğitim yüksekokulu
öğrencisi tarafından
düzenlenen
"Müslümanlann
Mazlumiyeti ve Başörtü
Sorunu" konulu toplantıda
konuşan Tevhid dergisi
yazarlanndan Nurettin
Şirin, laikliğe aykın
propaganda yaptığı savıyla
4 yıl 2 ay ağır hapis
cezasına çarptırıldı.
BETÜL UNCULAR
ANKARA — Stockholm'de
bugün başlayacak olan "Kürt
KonferansT'na Türkiye'den da-
vetli olarak katılacak HEP mil-
letvekilleri tbrahim Aksoy, Ad-
nan Ekmen ve Ahmet Türk,
konferans öncesi görüşlerini
Cumhuriyet'eaçıkladılar. HEP
Genel Sekreteri tbrahim Aksoy,
Körfez savaşından sonraki geliş-
melerin konferansı daha çekici
hale getirdiğini belirtti. Mardin
Milletvekili Adnan Ekmen,
Irak'ta olası bir düzenlemede
petrolün Kürtlerin kontrolüne
geçeceğini söyledi. Mardin Mil-
letvekili Ahmet Türk de bir ta-
raftan Irak'taki Kürtlerin hami-
liğine soyunulurken, diğer ta-
raftan kendi halkına baskıcı an-
layış içinde olunamayacağına
işaret etti.
HEP'li mületvekillerine yö-
nelttiğimiz sorular ve yanıtlan
şöyle:
—Kürt liderleriyle Türk yet-
kililer arasındaki göriişmeleri
nasıl degerlendiriyorsunuz?
AKSOY — Talabani yıllar-
dan beri kendi halkının bağım-
sızlık mücadelesinin bir lideri.
Bu mücadelesi de devam ediyor.
Çok doğaldır ki bu kavga için-
de olan bir lider komşu ülke li-
derleriyle her zaman görüşebi-
lir. Spekülatif söylentileri engel-
lemek için göriişmesi doğaldır.
EKMEN — Talabani'nin
Türkiye'ye gelişi Ortadoğu'da-
ki dengelerin yeniden oluşması
konusunda çok önemli bir olay.
Bugüne kadar Türkiye'deki res-
mi görüşe göre Kürt yoktur.
Kürt görüşü, Kürt halkının var-
lığı inkâr ediliyor. Artık bu in-
kâr politikası iflas etmiştir. Kürt
gerçeğinin kabul edilmesi yö-
nünde yorumluyorum bunu.
özal'ın politikası bence ger-
haklara dayah statü geliştirilme-
dikçe kalıcı barış sağlanamaz.
Türkiye'nin bu dönemde
Irak'taki Kürtlerin hamiliğine
soyunmuş olması ve bu konuda
hem Talabani hem de Irak Kür-
distan Demokrat Partisi temsil-
cisiyle görüşmüj olması bence
olumlu bir gelişmedir.
Türkiye'de de büyük bir Kün
nüfusunun olduğunu unutma-
mak lazım. Buradaki Kurt so-
rununa da çözüm arayışlan için-
de olunması gerektiğine inanı-
de olacaksımz.
Bugüne kadar resmi bir ideolo-
ji vardı. Kürt halkı yoktur de-
niyordu.
— Cumhurbaşkam'nın böy-
le bir politika izlemesindeki et-
kenier sizce nelerdir?
AKSOY — Ben iki liderin te-
masıdır diyorum.
EKMEN — Tabii durup du-
rurken bu davTanışı göstermedi.
Kürt halkının yüzyıllara daya-
nan bir mücadelesi var. Bu, mü-
cadele sonucunun getirdiği bir
Olası bir düzenlemede petrol Kürtlerin eline
geçecektir. Özal'ın politikası gerçekçi bir politikadır.
AlftSOy Körfez savaşı toplantıyı daha çekici hale getirdi.
T ü r k Bir tarafta Kürt hamiliğine soyunacaksınız, diğer
tarafta kendi halkımza baskıcı anlayış içinde olacaksımz.
çekçi bir politika. Hem Ortado-
ğu ülkesi olacaksın, sonra 35
milyon Kürdün varlığıru inkâr
edeceksin. Bugüne kadarki res-
mi politika buydu, yanlıştı.
TÜRK — Ortadoğu'da iki
önemli sorun; Kürt ve Filistin
sorunu olduğunu sürekli söyle-
dik. Bu sorunlara adil bir çö-
züm getirilmedikçe, banşın sağ-
lanması söz konusu değildir.
Ortadoğu'da yaşayan 30 milyo-
nun üzerindeki Kürdün sorun-
larına demokratik, adü, eşit
yorum. Sayın Cumhurbaşkanı,
hükumet bu konuda kendini ye-
nileyemezse, Irak olayına kanş-
masını bir başka ülkenin iç iş-
lerine müdahale olarak görece-
ğiz. Çok saf olmamak gerekir.
Bugun halen baskıya, haksızlı-
ğa karşı tepkiler oluyor, ama
bugün bu baskıları surdürmek
için insanların üzerine kurşun-
lar sıkılıyor. Işte İdil, Dargeçit,
Şırnak olaylan. Bir tarafta Kün
hamiliğine soyunacaksınız, di-
ğer tarafta baskıcı anlayış için-
şeydir. Yoksa kimse kimsenin
kara kaşı, hatın için politika
üretmez. Kürtlerin mücadelesi
Türkiye'yi böyle bir poiitikaya
zorlamıştır. 35 milyon Kürdün
varlığını Özal da görmezlikten
gelemez. Ortadoğu'daki dayaı-
malar Özal'ı böyle bir politika
izlemeye zorluyor.
TÜRK — ABD'nin dünya
politikasında söz sahibi olduğu
gözardı edilemez. Her politika-
nın içinde vardır. Ama bugün
bir diktatörlük yıkılıyor, de-
Peşmergeier cephedeki gelişmeleri Kiirdistani Cepbe Radyosu'ndan takip ediyorlar. (Fotoğraf: Osman Yıldız)
Sığınmacüar: Savaşmak istiyoruz
OSMAN YILDIZ
DtYARBAKIR — Talabani'nin
Türkiye'den, Diyarbakır, Muş ve
Kızıltepe'deki yaklaşık 30 bin
sığınmacının yaşam koşullarımn
iyileştirilmesini ve ülkelerine dönttş
imkânlarının sağlanmasını istemesi
'sevinçle' karşılandı. Diyarbakır
kampındaki sığınmacılar Talabani'nin
Türkiye'deki temaslarmı 'olumlu bir
adım' olarak değerlendirirken bir an önce
ülkelerine dönüp savaşmak istediklerini
de dile getirdiler.
Diyarbakır'daki sığınmacıların
liderlerinden Muhsin Şefik, Irak'a geri
dönme konusunda "Bizim burada
kalmamız söz konusu değil. Biz
cephemizin vereceği karan bekliyoruz.
Önderlerimiz Mesut Barzani ve Celal
Talabani ne diyorsa biz onu yapmaya
hazınz. Kürdistani Cephe komitesinin
emrini bekliyoruz. Biz cepheden
kaçmadık. Kimvasal silahtan kaçtık.
Çoğumuz şimdi cephede savaşmak için
can atıyomz" dedi.
Türkiye'nin sınıra yakın kentlerinden de
net biçimde dinlenebilen Kürdistani
Cephe'nin radyosunu dinleyerek
gelışmeleri izleyen :.amp
sorumlularından Mabmut Osman, Vehap
Ahmed, Ali Hacı Hüseyin Talabani'nin
Türkiye'ye gelişini değerlendirirken
"Liderlerimizin göriişmeleri Türkiye'deki
Kürtlere de yaradı. Bu görüşme
sayesinde Kürt ulusunun inkân da
ortadan kalktı. Bugün herkes Kürtlerin
bir ulus olduğunu kabul ediyor. Bu
görüşme tarihte önemli bir yer alacak.
Bizim konumumuzun da görüşmede ele
aünması olumlu bir gelişme. Çünkü biz
Irak'a dönüp savaşmak istiyoruz"
görüşünü düe getirdiler.
Sığınmacı kampındaki dummlarına
değinirken de Muhsin Şefik, "Gerçi
bizim hedefiraiz burada daha güzel
yaşam degildi. Ancak 30 kişi bir dairede
bannıyonız. Bu da çok zor ve çekilmez
oluyor. Kamplardaki koşullar
düzeltilmeli. Ülkemize dönmemize izin
verilmeli" diye konuştu.
mokratik bir yapılanma, yeni-
den Irak'ın düzenlenmesi gün-
deme geldiği zaman, bunun sağ-
lanması için eşit statüye dayah
bir anlayışın gelişmesi gereki-
yor.
— Irak'ta kurulacak bir Kürt
devletinin Türkiye'ye yansıma-
sı nasd olacaktır?
AKSOY — Türkiye'ye şu ve-
ya böyle yansıyacak diye Kuzey
Irak'ta Kürt haJkı kendi özgur-
lüğünden vaz mı geçsin? Bağım-
sızlık mücadelesinden vaz mı
geçsin?
EKMEN — Türkiye'de de 20
milyona yakın Kün vardır. Bu-
nu kabul etmek gerekir. Bugün
bunların tüm temel hak ve öz-
gürlükleri askıya alınmıştır.
Kimlikleri, kültürleri yok sayı-
hyor. Asimilasyoncu politikalar-
la karşı karşıyadırlar. Bunu sü-
reç gösterecek.
TÜRK — Bu, Türkiye'ye
bağlı olan bir şeydir. Türkiye
Kürt halkının özgürce yaşama
isteğinin karşısında olmadığı su-
rece Türk halkıyla Kürt halkı
arasmda bir sorun çıkmaz. Hiç-
bir zaman bu iki halk birbirine
düşman olmamıştır. Düşmanlığı
yaratan resmi ideolojidir. Kürt
sorununa çözum bulunmadığı
sürece Türkiye'ye de demokra-
si gelmez.
PKK
Kürdistani
Cephe'yle
yakınlaştı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Kürdistan İş\;i Partisi
(PKK) ile Irak'taki altı muhalıf
örgütün oluşturduğu Kürdista-
ni Cephe arasında son haftalar-
da yapılan temaslarda, genel bir
"görüş yakınlaşması" sağlandı.
Bu temaslar sonucunda, Körfez
krizinin ilk günlerinde Irak'ta-
ki Kürt örgütlerini "Batı yanlısı"
olmak ve "bagımsızlıktan vaz-
geçmek"le suçlayan PKK'nın,
bu örgütlerin savaş sonrasında
başlattığı Saddam Hüseyin kar-
Mtı mücadeleyi destekleme kara-
n aldığı öğrenildi. Kürdistani
Cephe'nin savunduğu "Demok-
ratik Federatif Irak Cumhuriye-
ti" hedefinin de PKK tarafından
benimsendiği belirtildi.
Kürdistani Cephe'nin Şam'da-
ki merkez bürosu yetkililerinden
edinilen bilgiye göre PKK ile
Irak Kürt örgutleri arasındaki
görüşmelerde Saddam Hüseyin
yönetimine karşı verilen müca-
dele ile Türk yönetiminin bölge-
deki gelişmelere bakışı gibi ko-
nular ele alındı.
Aynı yetkili, Irak Kürdistan-
Demokrat Partisi lideri Mesut
Barzani'nin "Irak'ta Kürt oto-
nom bölgesi kurulursa PKK'nın
sınır ötesi etkinliklerine izin
verilmeyeceği" yolundaki sozleri
ile Kürdistan Yurtsever Birliği li-
deri Celal Talabani'nin PKK'yı
"yurtsever- devrimci" bir örgüt
olarak nitelendirmesi arasmda
bir çelişki bulup bulunmadığı
yolundaki sorumuzu şöyle ya-
nıtladı:
"Hayır, çelişki yok. PKK za-
ten Irak'ta üslenmiş değil. Sını-
rötesi etkinlik yapmıyor. Ancak
Irak'ta da sempatiye sahip bir
partidir. Gene de onlarla müca-
dele alanı Türkiye"dir. Biz kanş-
mayız. Bunun dışında yurtsever
ve devrimci olduklarını bütün
Kürt örgutleri kabul ederî'
ERNK'nın temsilcisiBotan, Irak'taki 'Kürt otonomisi'ni değerlendirdl'
Bağımsız Kürdistarfm basamağı
SABETAY VAROL
PARİS — PKK yanhsı cephe kurulu-
şu ERNK'nın (Kürdistan Ulusal Kurtu-
luş Cephesi) Fransa Temsilcisi Said Bo-
tan, Irak'ta kurulacak bir Kürt otonom
yönetiminin "bağımsız Kürdistan'a git-
me temelinde bir basamak olabile-
cegini" söyledi.
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan
Botan, Türkiye'nin Irak'ta kurulacak
bir federatif devletten yana olmasını da,
"Madem ki siz Irak'ta federatif bir dev-
let talep ediyorsunuz, en büyük Kürt
parçası Türkiye'de bulunmakta. Siz
Kürtlere dillerini yasaklamış durnm-
dasınız" diye değerlendirdi.
Cumhuriyet'in sonıları ve Botan'ın
yanıtlan şöyle:
— Irak'taki durum hakkında nasıl bir
degerlendirme yapıyorsunuz? PKK'nın
Irak'ta da faaliyetleri olduğu söyleniyor.
Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir?
BOTAN — Aslında Barzani ve Tala-
bani'nin etkinliği zayıflamış durumday-
dı. 1988'de kimyasal silah kullanılma-
sıyla birlikte Barzani tamamen lran'a
yerleşmiş durumdaydı. Türkiye'ye, hat-
ta Fransa'ya kadar yayılan Peşmergeler
oldu. 1988'den önce Talabani ile çatıs-
malarından ötürü de Peşmergelerin sa-
yısı azalmıştı. Irak devletinin dil, kültür,
radyo-TV gibi belli haklar tanıdığı bili-
niyor. Hatta kendi askerlerine vermediği
modern silahlarla donattığı Kürt güçler
vardı. Bunlar diğerieri tarafından
"cahs", yani hain olarak niteleniyordu.
Aslında bunlar, her ne kadar Irak'a tes-
lim olma durumları olsa da Kürdistan'-
ın bağımsızhğından, özgürlüğünden ya-
na olan kesimlerdi. Yeni dunımla bir-
likte halk harekete geçti. Halkla birlik-
te, destekleme anlamında bunlar da ka-
tıhnışlardır. Barzani ve Talabani de ka-
tılmıştu-. Alü örgüt Kürt Cephesi olarak
birleşti. PKK olarak bizim Türk devle-
tiyle sorunumuz vardır.
— Irak'Un Türkiye'ye kaçmak iste-
yenlere PKK engel oluyor şeklinde ha-
berler çıktı. Bu konuda ne diyorsunuz?
— Özal'ın son zamanlarda yaptığı
önerileri nasıl karşdıyorsunuz?
BOTAN — Özal son zamanlarda sö-
zümona Kürt hamisi kesildi. Kürtlerin
kurtarıası olarak ortaya çıkmaya baş-
ladı. Dil özgürlüğü getirdi. Geçenlerde
en büyük engelin PKK olduğu şeklinde
bir açıklama yapmıştı. Biz diyoruz ki
Kürt sorununda özal samimi değildir.
Samimi olmuş olsaydı cezaevlerinde bu
kadar olmazdı. Insanlar katledilmezdi.
Eğer samimi olsaydı bir kez olağanüstü
bölge durumunu kaldınrdı. Samimi ol-
Botan, Türkiye'nin Irak'ta kurulacak bir federatif
devletten yana olmasını, "Madem ki siz Irak'ta federatif
bir devlet talep ediyorsunuz, en büyük Kürt parçası
Türkiye'de bulunmakta. Siz Kürtlere dillerini yasaklamış
durumdasmız" diye değerlendirdi.
BOTAN — Turk devletinde, Irak'ın
boşaltılmış kesimlerinde, Irak devletinin
denetiminin zayıf olduğu kesimlerde
PKK kamplan olduğu inancı VJU
1
. Aslın-
da bizim oralarda kamplanmızın olması
söz konusu değil. Tüm kamplarımız
Türkiye Kürdistanı'ndadır. Türk devleti
bunu kabul ederse kendi güçsüzlüğünü
kabul etmiş olacak ki, ortada gerçeği iti-
raf etmeme durumu var. Smır bölgele-
rinde PKK'nın gerillaları var. Türkiye
devletine teslim olmamalan yönünde tel-
kinlerde bulunmuşlardır.
saydı cezaevlerinde sorgusuz sualsiz, sa-
dece bir PKK'lıya ekmek verdiği için ya-
tan insanlar olmazdı. Şimdi samimi bir
şekilde yaklaştığını göstermek için
PKK'ya af türünden şeyler söyleyebilir.
Ama bu gene Türk devletinin samimi bir
şekilde yaklaşmadığmı ortaya koyuyor.
— Bazı hesaplar yapüdığı, örnefin
kuzey Irak'ta Batı vanlısı bir Kürt oto-
nom bölgesi kumlması ve Türkiye'nin
de buna karşı olmadığı yolunda savlar
var...
BOTAN — Türkiye bir biçimde fede-
ratif bir Kürt devleti kumlmasından ya-
naydı. Zaten geçmişten beri Türk dev-
letinin Musul ve Kerkük üzerinde ege-
menlik kurma hevesleri var. Kürt soru-
nu uluslararası forumlarda daha geniş
şekilde tartışılmaya başlamakla birlikte
İrak'taki Kürtler için bu avantajın or-
taya çıkmasıyla, bu örgtitlerle ilişki için-
de kendisine bağlı bir federatif devlet
kurulması talep ediliyor. Bunu yaparken
elbette Kürtlerin talepleri de olacak. Ma-
dem ki siz Irak'ta federatif bir devlet ta-
lep ediyorsunuz, en büyük Kürt parçası
Türkiye'de bulunmakta. Siz Kürtlere
dillerini yasaklamışsınız. Konuya sami-
mi olarak yaklaşılmadığını görüyoruz.
Özal bunun hesaplannı yapıyor.
— Açıkçası bu işlerde samimiyet ol-
maz. Bu bir pazarlık meselesi...
BOTAN — Bizim talebimiz açık. Biz
bağımsız Kürdistan devleti istiyoruz.
Ama bu, Türk halkıyla birlikte yaşama-
yacağız anlamına da gelmiyor. Kürt hal-
kı kendisi buna karar verecektir. Kürt
halkı kendisini temsil edecek bir yöne-
time ulaşabilmeli. Benim istemim ba-
ğımsızlık. Ama haikın büyük çoğunlu-
ğu bağımsızhk değil de federatif bir sey-
den yana olabilir.
— Kuzey Irak'ta bir otonom yönetim
kurulsa bu sizin açınızdan ne gibi degi-
şiklikler getirir?
BOTAN — Halkımız açısından bü-
yük yararlan olabiür. Bağımsız bir Kür-
distan'a gitme temelinde bir basamak
olabilir.
POLİTİKA GUNLÜĞÜ
HİKMETÇETİNKAYA
ANAP'ın Demokrasi
Anlayışı...
Yurtdışında güç koşullarda yaşayan binlerce siyasal göç-
men var. Yurt özlemini zaman zaman yazdıkları mektuplar-
da yansıtıyorlar.
SBP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Kemal
Anadol, önceki gün TBMM'de yaptığı gündem dışı konuş-
mada bu konuya değindi. Yurttaşlıktan çıkarılan siyasi göç-
menlerin durumlarının ne olacağını sordu.
Siyasal iktidar sık sık demokratik hak ve özgüriüklerden
söz ediyor Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kiev'de gazeteci-
lere Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, demokrasinin
tüm kurum ve kurallarıyla işlediğini vurguluyor. TCK'nın 141,
142 ve 163. maddelerinin kalkacağını, herkesin anadilini öz-
gürce konuşacağını belirtiyor.
Ortada gerçekten bir tuhaflık var.
12 Eylül askeri yönetiminin getirdiği evrensei hukukla bağ-
daşmayan yasaların, aradan 10 yıl geçmesine karşın hâlâ
yürürlükte olması... Türkiye'de demokrasinin, kişi hak ve öz-
gürlüklerinin uygulanmasında çifte standart bir yöntemin ge-
çerli bulunması...
ÖzaJ, Sovyetler Birliği gezisınde demokrasi ve insan hak-
ları konusunu sık sık gündeme getiriyor. Gelin görün ki 10
yıldır yurtdışında bulunan, yurttaşlıktan atılmış binlerce in-
sanımız Türkiye'ye gelemiyor. Gelseler bile havaalanında
bekletilip bir başka uçakla geriye gönderiliyor.
İnsan Hakları Evrensei Bildirgesi'nin 13. maddesi şöyle:
— Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk
etmek ve ülkesine dönmek hakkına sahiptir...
Bildirgenin bir de 10. maddesine bakalım:
— Herkesin tam bir eşitlikle ve yansız bir mahkeme tara-
fından hakça ve açık yargılanmaya hakkı vardır...
Anadol, TBMM'de gündem dışı yaptığı konuşmada, ger-
çekten çağdışı ve evrensei hukuka ters düşen bir uygula-
maya son venlmesini istiyor.
Şöyle diyor Anadol:
"12 Eylül'de yapılan askeri darbeden sonra çeşitli mah-
kemelerde davası olan veya olmayan sağcı, solcu, İslamct,
siyasal yelpazenin neresinde olursa olsun Türkiye Cumhu-
riyeti uyruğunda bulunan çeşitli yurttaşlar, ülkeyi terk et-
mişlerdır Aradan on
yılı aşkın bir süre geç- ^ — — ^ — — — — — — —
i ve buniann ba- Demokrasi, insan hakları,
kamianiar bu oianak- ozgurluğu gıbı kavramlar
tan yoksun kaimışiar- çok yabancı geliyor
mf^ndaşlığ. i f l
Yasası, 1964 yıimda Başbakan, bakanlar,
yürürlüğe girdi. Ancak ANAP milletvekilleri
Î T 7 ? f , î
sayia bir değişiklik Onlar 12 Eylul yasalarına
yapmıştır. Kemai Ana- sırtlarını dayayıp hâlâ bu
dürü
k
°>
n
r
U ? r n a S
'
n ı sûr
" ülkeyi yönetmeye
"26, maddede yapı- çabalıyor. Halk desteğini
ian bu değişiklik so- yjtiren bir iktidar,
SSTS^Sı^ kand.rmacalarla ne kadar
nen kişiiehn, dönme- yonetebılır bu ulkeyı?..
dikleri takdirde vatan-
daşlıktan çıkarılacağı hükme bağlanmış ve bu süre o ülke-
*de sıkıyönetim var ise bir aya indirilmiştir..."
Kemal Anadol, Meclis kürsüsünden bu insanlık dışı olayı
anlatırken ANAP sıralannda koyu bir sohbet göze çarpıyor.
Bir tek ANAP'lı rlgilenmiyor Anadol'un ilginç açıklamalarıy-
la...
ANADOL — Sayın Başkanım, insicam ve dikkatim dağılı-
yor; konuşmam mümkün değil. Uyarırsanız memnun olu-
rum.
BAŞKAN — Muhterem milletvekilleri, Sayın Başbakan, lüt-
fen... Sayın Bozkurt, lütfen, hatip konuşmasını yarıda kes-
mek zorunda kaldı. Sohbeti lütfen sonraya bırakalım. İkaz
etmekten hicap duyuyorum.
ONURAL ŞEREF BOZKUFTT — Sohbet eder gibi bir ha-
limiz mi var? Lüzumlu bir konuyu görüşüyoruz.
BAŞKAN — Efendim, lüzumlu bir konuyu başka bir za-
man konuşabilirsıniz. Meclis, lüzumlu konu meselesi değil
ki... Meclis, buradaki hatibin söylediği meseledir.
ONURAL ŞEREF BOZKURT — Sohbet yaptığımızı nere-
den çıkarıyorsunuz?
BAŞKAN — Öyleyse buyurun devam edin.
ONURAL ŞEREF BOZKURT — Sayın Başkan, Sayın Bas-
bakan'la gündemle ilgili önemli bir konuda görüşüyoruz.
BAŞKAN — Efendim, hatip rahatsız oluyor, arkadaşlar din-
lemiyorJar. Siz buyurun devam edin, bu yaşta, bu imkânda,
bu mevkide... Siz buyurun devam edin... Buyurun.
Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, düşünce özgür-
lüğü gibi kavramlar çok yabancı geliyor ANAP'a. O yüzden
başta Başbakan, bakanlar, ANAP milletvekilleri bir umursa-
mazlık içindeler...
Onlar 12 Eylül yasalarına sırtlarını dayayıp hâlâ bu ülkeyi
yönetmeye çabalıyor. Halk desteğini yitiren bir iktidar, kan-
dırmacalarla ne kadar yönetebilir bu ülkeyi?..
Kemal Anadol, güç bela konuşup iniyor kürsüden. SHP
sıralarından alkışlar yükseliyor. Grup toplantısında birbirini
yiyen sosyal demokratlar, eski arkadaşlan Anadol'a 'bravo'
diyor. Sonra aralarında da tartışıyorlar:
— Yahu biz de bu konuyu dile getirdik, ama gazeteler ver-
mez. En iyisi mi, İnönü'ye kafa tutalım, gazeteterde resim-
lerimiz biie çıkar...
Öyle yapıyorlar...
GöRÜŞLER
i Yeni bir adım
Kürt sorununa ilişkin çalış-
malarıyla tanınan yazar İsma-
il Beşikçi ise Irak'taki gelişme-
lerin bölgedeki Kürtlerin
1920'den beri mahkûm olduk-
ları statükoyu değiştirecek
önemde olduğunu savundu.
Beşikçi, Irak Kürdistan De-
mokrat Partisi lideri Mesuı
Barzani'nin "PKK'ja karşı
Türk hükümetiyle işbirliği
yapdabDecegi" şeklindeki açık-
lamasının 'konjonktürel' oldu-
ğunu belirterek, "Hiçbir Kürt
örgütü bir diğer Kürt örgütü-
ne karşı Türk devletiyle işbir-
liği yapmaz. PKK Irak'ta da
tanınan bir örgüttür" dedi.
Beşikçi aynca, Irak'ta Kürt-
lerin özerk bir bölge kurması-
nın bağımsızhk isteğini ortadan
kaldırmayacağını ve bölgedeki
ülkelerin Kurt nüfusunun 'ba-
ğımsız, birleşik Kürdistan' he-
defini koruyacaklarını savun-
du. Beşikçi, "Irak'ta oluşturu-
lacak federasyon sisteminin bu
\olda önemli bir adım
olacağını" ifade etti.
Olumlu gelişme
PPKK Genel Sekreteri Ser-
hat Dicle, Talabani'nin Anka-
ra'daki temasları ile ilgili olarak
"Eğer bu göriışmeler resmi ve
Ust düzeyde gerçekleşmiş ve
Irak Kürdistani ile ilgiliyse
olumlu bir gelişme sayılabilir.
Aynca genel olarak Kürt ulusal
hareketi liderierinin ulusal da-
valannı başarıya ulaştırmak
için herkesle görüşmelerinde
yarar olduğuna. bunun gerek-
tiğine inanıvorum. Irak Kürtleri
ile Türkiye ile kurulan resmi
ilişkilerin basına yansıması
Kürt politik çevrelerinde buyük
bir şaşkınlık yaratırken Türki-
ye'nin geleneksel inkârcı Kürt
politikasının da değişmeye baş-
ladığı kanısı yaygınlaşmakta"
dedi.
KKP (Rızgari) Politbüro'su
Kürt Haber Ajansı'na yaptığı
açıklamada da görüşmeyi "İşin
doğnıdan ya da dolaylı taraflan
ile sürece u\gun diplomatik iliş-
kiler kurması doğaldır. Ancak
Kürdistani Cephe'nin Kürdis-
tanlı örgütlere bilgi vermeksizin
bu tür gorüşmeler yapması bü-
yük bir eksikliktir. Avrıca Kür-
distanlı si>asal güçlerin, göriiş-
meleri Özal'ın açıklamalarıyla
oğrenmesi de talihsizliktir" di-
ye değerlendirdi.