18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 MART 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Taksim-Bostancı dolmuş kvynıgUBdaki Kadem Kara, 1948'den bcri çalışbrdıgı Chrysleriylc hâlâ ekmck parası peşinde. (Fotograf: Suat Koztuklu) Istanbul trafığinin hayatta kalan 700 'dinazor'u eski günleri hâlâ bugüne taşıyor \bllara 6 dolmuş' aııılarChevrolet, Plymouth, Dodge, Ford, Chrysler ye Desotolar... 30 yaşının üstündeki bu dolmuşlar, yollardaki tuzaklara, 'parçasızlığa^ taksi rekabetine ve 'kıymet bilmeyen' müşterilere direnmeye çalışıyor. SUAT KOZLUKLU Günün yorgunluğunu kâbusa çevîren kent içi yolculuklardan nefret edebüirsiniz. Ama Tür- kiye'ye 193OMu yıllarda damla damla, 1948'lerden sonra oluk gibi gelen Chevrolet, Plymouth, Dodge, Fbrd, Chrysler ve Deso- tolarla yolculuk yapıyorsanız, kendinizi "nostalji"ye kaptırın. Belki 10. kez boyanmış bina gi- bi parlayan siyah ya da lacivert renkli bir Desoto'nun arka kol- tuğunda, Karaköy'den Fındıklı 1 ya, Kabataş'a doğru yol alırken Lütfi Kırdar'ın ilk "yıkım hamlesinin" Urünü geniş cadde- nin 1940'lann başmdaki daracık halini bu "Desoto'nun iyi bildiğini" duşunun. Kadıköy'den Moda'ya yakla- şırken artık amlarda kalan sağ- lı sollu, ahşap ve taş köşklerde- ki Rum ya da Ingiliz sakınleri- nin, 52 yaşındaki bu Desoto'yu "hususi" olarak kullandıklarını diişleyin. Gece acılmış bir doğal- gaz çukuru sizi ve Desoto'yu sarsarak düşlefiriizden uyandıra- bilir. O zaman bu yaştaki bir dolmuşun bu tuzaklara nasıl da- yandığını sorabılirsiniz kendini- ze. Biz şoforlere sorduk. Istan- bul trafiğinin halen hayatta olan 700 "dinazonı" ile sabah akşam cebelleşen şoförler, otolarıyla aralarındaki "marari" ilişkiye oto parçacılarıru da dahil edi- yorlar. Sabahtan akşama kadar 'parça' bulabilmek için Taksim- Sirkeci-Kadıköy uçgenindeki tüm parçacıları dolaştıklarını anlatan şoförler, "Elimiz boş dönersek, tornacının kapısını çakyoruı" diyor. Tbrnacılar, dolmuşçulann dilinden anhyor ve orijihal parçalâfiıı kopyasırîi zor da olsa çıkarmâyı başarıyor- lar. İstanbul'da Şoförler Derne- ği'ne kayıtlı 30-40 yıllık araba sayısı 700. Şoforlere göre bu sayı kayıtlı olmayanlarla binin uze- rine çıkıyor. Amerikan arabalan arasında 7 tane 50 yıllık "Volvo" nazar boncuğu olarak dolaşıyor. Dolmuşların "alternatifsiz dolduğu" günlerde, daha fazla yolcu alan orijinal strapentenlı otolara oykunen 5 kişılik oto sa- hiplerı, ortadan keserek uzattık- ları Dodge ve Fordların, tum teknik sorunlarını çözmuş, ama Istarrtnıl'un trafik düğumune ye- nilmişler. Geniş çamurluklu üzun btolanrun, az turlu direk- siyonları ile özellikJe Avrupa ya- kasındaki sıkışık trafikte sıkın- tı çekmekten yakınıyorlar. "Sonradan olma" orta koltuk- ta sıkışıp buzuşerek yolculuk et- meye razı muşterilerine ise faz- la aamıyorlar çunkü yerli müş- teri onların kıymetini bilmiyor. 41 yıldır dolmuşçuluk yapan Islamcı kesimdedoğan rahatsızhklargiderilmeye çalışılıyor Kuran kursuna isim aranıyor "Okul statüsü" verilerek, önümüzdeki öğretim yılında başlatılacak 8 yıllık zorunlu eğitimin bir parçası sayılacak Kuran kurslarına yeni ad aranıyor. "Kurs" ibaresinin değiştirilmesi kesinlik kazandı. Kuran kurslarının ne adla 'okul statüsünde' öğretime devam edecekleri konusunda henüz bir kesinlik yok. „ . , , . . , .v _,j-T X I Kuran kurslanna yeni isim ara- HAKAN AYOUN m y o r K u r s l a n n d e r s pro gram- ANKARA — Okul statüsü larının da imam-hatip okullan- verilerek, 8 yıllık zorunlu eğiti- mn programlan esas alınarak min 3 yıllık parçası sayılacak değiştirileceği öğrenildi. Zorunlu eğitimin 8 yıla çıka- rılması çalışmalarından Kuran kurslarının olumsuz etkilenme- sini önlemek amacıyla Milli Eği- tim Bakanlıfc Talim Terbiye Ku- nılu ve Din Oğretimi Genel Mü- dürlüğıi ile Diyanet tşleri Baş- kanlığı temsilcilerinden oluşan bir "ortak komisyon" oluşturul- du. tslamcı kesimde doğan ra- hatsızlıkları giderecek yasal dü- zenlemeleri hazuiayacak komis- yonun çalışmalan, "kurslann adlannın değiştirilmesi" ve "ders progranüannın belirlen- mesP'ni de hedefliyor. Edinilen bilgiye göre Kuran kurslarının adlannın değiştiril- mesi kesinleşti. "Kurs" ibaresi- nin kaldınlması kararlaştırılır- ken "yeni isim" arayışı da baş- ladı. Kuran kurslarının ne adla "okul statüsünde" öğretime de- vam edebilecekleri konusunda henüz kesin bir karara van- lamadı. Genel kültür dersleri de ekle- nerek üç yıllık "öğretim kurumlan" haline getirilecek Kuran kurslarının ders program- Savaş bitmeliydi... Bitti! Barışı kurmak ve korumak için... Işığa ve aydınlığa kavuşmak için... Hayat bilgiyle beslenmeli şimdi.. Bilgiyle zenginleşmeli! BRITANNICA COMFTON'STürkiye'nin yeni bilgi kaynağı larının belırlenmesinde de imam-hatip okullannın orta kı- sımlanmn programlanndan fay- dalamlacağı kaydedildi. Yaklaşık 290 bin öğrencinin öğrenim görduğü Diyanet tşleri Başkanlığı'na bağlı 5 bin 197 Kuran kursunda "yüzden oku- ma kurslarTnın yeni yapılanma- mn dışında bırakılarak sadece hafızhk programlannın yeni uy- gulama kapsamına almacağı ifa- de edildi. Bakantık kaynakh bu bilgilere göre bu durumda sade- ce 17 bin Kuran kursu öğrencisi mevcut eğitim sistemi içine da- hil edilecek. Ancak Diyanet Iş- leri Başkanlığı'nın "yüzden oku- ma kurslan" için de bir formul arayışı içinde olduğu bildirildi. Bakanlık yetkilüeri, Diyanet'- in 2000'li yıllardaki hatip gerek- siniminin hesaplanarak Kuran kurslarının "kontenjanlan"nın saptanma yoluna gidileceğini ifade ettiler. Bu amaçla, imam- hatip liseleriyle ilgili istatistikle- rin de gündeme getirilerek kon- tenjanlann "töeal" olarak sap- tanmasına çalışıldığı belirtildi. öte yandan 8 yıllık zorunlu eğitime, "ortaokulu bitiren ve 14 yaşına gelen çocukların Kuran kursianna gidemeyecegi" gerek- çesiyle karşı çıkan Islamcı kesi- min, Bakan Avni Akyoi aleyhin- de yurüttükleri kampanyayı ya- vaşlattıkJan dikkat çekti. Çeşitlı tslami dergilerdeki Akyol aley- hindeki yayınların azalmasına, getirilmesi düşünulen uygula- mayla Kuran kursu mezunlan- na "ortaokul diploması dengi sertifika" verileceğinin açıklan- ması gösterildi. Keçeciler'den destek Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı, 8 yıllık zorunlu eği- time geçümesiyle ilgili olarak di- ğer bakanlıklardan görüş sordu. önümüzdeki yıl başlatılması düşünulen uygulama için ilk ya- mt "Islama kesfane" yakınhğıyla tanınan Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'den geldi. Keçeciler, İs- lamcı kesimin karşı çıktığı zo- runlu eğıtim için olumlu görüş bildirdi. 63 yaşındaki Nevzat Vaman As- lan, turistlerı seviyor. "Yaz a>- lannın havasj başka, turistler bi- n tercih ediyor. Arabalarımız hoslanna gidiyor. Yolda sürekli araba hakkında bilgi alıvorlar. Soru soruvoriar, bayağı hoşu- muza gidiyor" diye sevınıyor. Beşiktaş-Harbiye hattında 34 yıl dolmuşçuluk yapan Fuat Iz- ler 59 yaşına gelmiş, ama 1946 model Dodge'undan ayrılama- mış. "Hâlâ orijinalliğini konıyor" dediği bu otomobili 1942 model Fordunu 1963'te sa- tıp, 750 lira peşin verip taksitle toplam 17 bin liraya almış. Tam- ponların nikelajı ve ufak tefek parça değişiklikleri yanında, bu- yük parça değiştirmediğı oto- suyla emekli olmayı bekliyor. Taksi rekabetinden, parçacı- dan, tornacıdan yılan ve doğal- gaz çukurlarının kapanacağın- dan umudunu kesen Kadem Ku- ru, AKM'nin yanındaki Taksim- Bostancı dolmuş kuyruğunda ayna gibi parlattığı siyah Chryslerinin uzerinde, 1948'den beri hizmet eden otosundan ka- zanamadığını bu hafta kazana- bilmek umidiyle Loto kupanı dolduruyor, "Bu otomobil çok dayandı, çok sağlam ama bir anza yaptı mı parçacı ne isterse vernorduk. O juzden taş gibi araba, 15 milyon ediyor. Satsam ne kazanacagım. Tek guvence- miz 160 milvona kadar çıkan plakası" dıyen Kadem Kuru gi- bi dığer şoförlerin de guvencesi taksi plakasıyla eşdeğerde olan dolmuş plakaları. 50 yıllık otomobiller, 40 yıl- hk şoförler dunyasma turist me- rakıyla yaklaşıp, yakasıru kaptı- ran gençler parmakla sayılacak kadar az. 48 model Desotosu ile kendisini buyüten babasını emeklıye ayınp, 1955 model Plymouth ile dolmuşçuiuğa baş- laya.ı Yavuz Uzun daha 27 ya- şında. "Dolmuş sevdası yüzıin- den okulu yarım bıraktım, ön- celeri ozentiydi, şimdi soramlu- luk arttı" diyor ve kendisinden 9 yaş büyuk dolmuşu ile iyi ge- çinmeye çalışıyor. DUIVİ^DA BUGUN AIİSİRMEN Tek Adam Görsünler... Körfez'de savaş bitti, ama barış oluşmadı, ne zaman olu- şacağı da bılınmiyor. Ama bütün bu belirsizlikler içinde bir nokta iyice açıklığa kavuştu. "Bir koy üç al" politikası iflas edip "üçün bırini ai" durumuna dönüştü. "Bir koy üç af'ın mimarları, üçün birin- den nasiplenne düşeni hafifletmek için çıtgınca manevralar peşindeler. Turgut Özal, böyle bir ortamda Sovyetler Birliği'ne uçtu. Özal, Sovyetler Birliği'ne uçarken yanında birçok işadamını da götürdü. ABD'den yağmur gibi akacak dolartar, Avrupa'dan gelecek marklar, Araplardan gelecek petrol ve yardım suya düşerken iktidarın gözlerı Kuzey komşumuza çevnlmişti. Türkiye ile Sovyetler, gerçekten karşıiik!: olarak gerçek, ya- pıcı ve kalıcı bir dostluk ve ışbırlığınden yanalar. Kendi bunalımından çıkış yollarını arayan Sovyetler Birli- ği, yine kendi bunalımından çıkış yolu arayan Türk ekono- misi için kâr vaat eden, umut veren bir pazar olarak görülü- yor. Karadeniz çevresinde sağlanacak işbirliği, Türkiye'nin Av- rupa yolculuğunun dosdoğru Batı'ya doğru çizilmiş bir rota yerıne, Kuzey'den aktarmalı biçimde gerçekleşmesini bile sağlayacak büyük bir olanak. Ancak büyük işbirliği gizilgücünün (potansiyelinin) hemen yaşama geçinlmesı o kadar kolay görünmüyor. Çünkü pa- zarı değerlendırmeye hevesli Türkiye'nin, pazarın bugün için- de bulunduğu durumdan yararlanacak kredı olanakları yok. Sovyetler'in içinde bulunduğu sıyasal ve ekonomık çalkantı ise sağlıklı ekonomık ılışkilenn gelıştırılmesını engelliyor. Ül- kenın ve ekonomınin istıkrarsızlığı ise çıkış arayan ışadam- lannın duraksamasına neden oluyor. Sovyetler'in içinde bulunduğu ekonomik güçlükler, ilişkJ- lerin yeterince gelıştınlmesi olanağını sınırlarken Özal'a pek sevdiği ve ustası olduğu gösterı olanağını sağlıyor. Özal, ba- sının, ışadamlarının temsilcileri önünde, "Gorbaçov'a dedim ki, Yeltsin'e anlattım kı..." gibılerden konuşarak yabancı ül- kelerde ne denli beğenilip takdir edildiğini kanıtlamak ola- nağını buluyor kendince. Özal gerçekten şu anda yeryüzünün en ilginç konumda olan politikacılarından biri; yabanctlardan bolca övgü ve takdir alıyor, hatta eğer yabancıların sevgisı dıye bir şey söz konu- su edılebılirse, onu da biraz kazanmışa benzıyor. Ama gel- gelelim, Türkıye'de yurttaşların çoğunluğu Özal için aynı duV gu ve düşüncelerı taşımıyor. Kısacası Özal'ın durumu, Kurtuluş Savaşı sırasında dışarda tutulmayan, ama yurdunda tutulup sevilen Mustafa Kemal Paşa'dan çok, onun tersı Damat Ferit'in durumuna uyuyor. özal; bugün, içerde tutulmayıp dışarda tutulan politikact- nın en parlak ömeği. İlk bakışta. Özal ile Gorbaçov arasında bu alanda bir ben- zertik olduğu da düşünülebilir. Ama görüntü aldatıcıdır. Evet gerçı Gorbaçov da fazlasıyla eleştiriliyor kendi kamuoyun- da, ama bu eleştirıler, onu haklı ya da haksız olarak yetersiz ve kararsız bulanlardan, girışilen işın sonunun getırilemey»- ceğı kaygısmdan doğuyor. Nıtekım bir zamanlar Gorbaçov'a yakın iken şimdilerde yoi- ları ayrılan Devlet Başkanı'nın danışmanlığı görevinden isti- fa ederek muhalıf saflara geçen ekonomıst Şatalın, Gorbı'yi bu nitelıkleriyle eleştırirken hakkını vermeyi de ihmal etmi- yor ve şunları söylüyor: — Mihaıl Sergeyeviç dıktatör değıldir. Onunla kavga ede- bilirsiniz, onu kararsızlıkla suçlayabılırsiniz; ancak hıçbir za- man onun hakkında dıktatöriük kuşkuları taşıyamazsınız... * Ne var ki Sovyetler Birliği'nde herkes Stanıslav Sergeye- viç Şatalin kadar soğukkanh bakmıyor olaylara. Örneğin Boris Yeltsin kafayı Gorbaçov'a takmış, sürekli olarak onu "tek adam" olmakla suçluyor. ,\<:sr) Eğer Yeltsin, kendi sorunlarına boylesine dotu olmayıp, ka- fayı Gorbaçov'a boylesine takmayıp da dünyayı ya da hiç de- ğilse "uzak komşusu" Turkıye'yi bıraz daha yakından tanı- mak olanağını bulsaydı, Moskova gezısı sırasında uzun sü- re baş başa konuşmak olanağını bulduğu Turgut Özal'ın ki- şilığinde tek adamlığın doruk örneklerınden birını sezer ve karşılaştığı olaydan sonra doğru Sovyetler Birliği Devlet Baş- kanı'na koşup — Mihail Sergeyeviç, sen de tek adam mıymışsın? Bugün öyle bir şey gördüm kı senın ne denlı tek adamlıktan uzak olduğunu anladım derdi. Yeltsin, dıkkatsizliğı yüzünden büyük bir fırsatı kaçırmışgö- rünüyor. KlSA KISA • Kastamonu, tstanbul, Trabzon ve Kocaeli'de meydana gelen trafik kazalarında 7 kişi öldu, 14 kişi yaralandı. Kazalarda Suat Şakınay, Halil Güllu, Reşat Başaran, Nermin Özgen, Aynur Çiğdem, Bahtiyar öz ve Rahman Şafak yaşamlannı yitirdiler. • Sağlık Bakanlığı "kan gnıbu tespit kampanyası" başlattı. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, halkın büyük bölümünun kan grubunu bilmediğini, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde bu oranın yüzde 80*lere ulaştığımn belirlendiğini söyledi. İlk aşamada Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Mardın, Van, Siirt, Batman ve Muş ile Ankara'nın Altmdağ ilçesinde başlatılan kan grubu tespit kampanyası, bir aylık pilot uygulamadan sonra Türkiye geneline yaygınlaştırılacak. "Geleceğin Sigortası" Primlerinizi Yatırmayı ' Unutmayınız! ANADOLU HAYAT Genel Müdürlük Ankara Cad No 221 34430 Sırkecı / tST. Tel: 511 42 80 Fax 520 94 55
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle