Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 15 MART 1991
Savaş Üstüne Aykın
ler
MELIH CEVDET ANDAY
Sabahleyın evden çıkmak uzere ıken kapı
çalındı, açtım, karşımda Garu Gırgın
— Günaydın, dedım Hoşgeldın'
Elıyle baştan savma bır ışaret yaparak ıçerı
daldı, aşağı yukarı dolaşmağa başladı
Çare yok, söze onun başlamasını bekleye-
cektım
öyle de oldu Ganı Gırgın bır kaç kez gı-
dıp geldıkten sonra durdu
— Tanhte yenenı yenüeru belh olmayan sa-
vaşlar vardır, dıye başladı soze. Bunlardan bırı
de Mılattan once yaklaşık 1292 vıhnda geçen
Kadeş Savaşı Senın bu savaşı konu alan bır
şıırın vardır
"Oku!" dıyecek dıye korktum, bereket us-
tünde durmadı
— Bu savaş, Hıtıtlerle Mısırlılar arasında-
dır. Ta Suppılulıma I zamanından ben Hıtıt-
lerın bağlaşığı olan sınırdakı Amurru prens-
lığı, dış polıükasıru değıştırerek Mısır'dan yana
tavır almıştı Bunun uzenne Hıtıt Kralı Mu-
vatalh (MÖ 1306-1282) Amurru uzenne or-
du gönderdı Onlar da kendılerını koruması
içın Mısır Kralı Ramses H'den vardım ıstedı-
ler Ikı ordu, Kadeş (bugun Tel Nebı Mend)
önünde karşılaştı (M O 1296) Aralannda Ası
nehrı vardı Eskıçağ'ın en buyuk meydan sa-
vaşlanndan bırıydı bu Tarıh, "Bu savaşın ke-
sin sonucu belli değildir" dıye yazar Ama gu-
nunde durum hıç de oyle değıldı, bozgundan
zar zor kurtulan Ramses II, zaferı kazandığı-
nı bıldıren bır habercı vollamıştı Mısır'a Bıl-
mıyoruz ama, ayru şeyı Muvatallı de yapmış
olabılır Dıyeceğım, o zaman zafer kazanmak
haber yollamaya bağlı ıdı Gunumuzde böyle
bır şey duşunulebılır mı''
— Ha>ır, dedım
Ganı Gırgın,
— Ama Irak Haberleşme Bakanı, zaferı
kendılerının kazandığını söyledı Ben bunu
CNN'den dınkdım Nerde>se butun avrıntı-
ları ıle ızledığımız bu savaşın, nahncı keserı
orneğındekı gıbı kendine yontmaya elverışlı ol-
maması gerekırdı Oysa, Haberleşme Baka-
nından başka, Irak TV'sı de 72 mılletı pes et-
tırdıklenru bıldırdı Ortalıkta oyle bır ha\a var
kı tarıhçının bu savaşı da yenenı yenılenı belh
olmayan savaşlardan sayabıleceğı akla gelıjor
nerdeyse. Baksana, Saddam, ateşkesten son-
ra Bağdat'ta yıkıntıları teftış ettı Dunya,
Irak'ın sınırlarının korunması ıçın çırpınıyor
tlaç ve besın >ardımı yağıyor Irak'a Tarıhte
örneğı olmayan bır savaş mı yaşandı yoksa9
Yenı bır çağa mı gırı>oruz9
— Ne demek ıstıyorsun9
dıye sordum
Ganı Gırgın,
— Neden anlamıyorsun, dedı Dunvanın en
buyuk savaşlanndan bırıydı, evet Ama sılah-
lar bakımından oyle, yoksa muharebe olma-
dı Daha doğrusu "cephe" olmadı Gerılerde
bıttı savaş
Durdu, yuzume baktı
— Ne duşunuyorum bılıyor musun9
— Ne duşunuvorsun9
— Bundan sonrakı savaşlar, sadece plan ve
harıta uzerınde konuşulup sonuca bağlana-
maz mı7
— Satranç gıbı mı7
— Evet İnsanlann boğaz boğaza gelmesı-
ne ne gerek var1
Nasıl olsa yenen yenılen belh
olmuyor Bak, Kadeş Savaşı sonunda Ramses
II Mısır'a donduğunde Tel kentı zafer alayla-
rı ıle avağa kalkmıştı, oysa savaş nedenı olan
Amurru kentı Hıtıt'te kaldı Kral Muvatallı1
nın 8 000 öncu, 9 000 artçı olmak uzere 17 000
pıyadesı 4.500 de savaş arabası vardı Mısır
kaynaklarına göre Ramses II bu askerlenn tu-
munu öldurmuş Saçmahğa bak!
Kestım onun sozunu
— Uç bın uç yuz yıl önce olmuş bıtmış bır
savaşın hasabını mı çıkarıyoruz sabah sabah,
dedım
Ganı Gırgın,
— Çok oğretıcı de ondan, dedı Arava bun-
ca zaman gırınce saçmahk daha belırgın ola-
rak ortaya çıkıyor Demek on bınlerce kışı bo-
şuna oldu Kadeş'te Sen yaşadığın çağın olay-
larını bunca kesınhkle ölçemezsın Çağı, ın-
sanı kor eder çunku, saçmahk, bınbır ayrfntı
ıçınde yıtmıştır "Tel Nebı Mend" ıçın oldu-
ler
Ganı Gırgın gulmeğe başladı
— "Kuveyt" adı uç bın yıl sonraya kalır mı
bılmem! Insanoğluna kutsal dıye belletılen nı-
ce şey unutulmuştur "Tel Nebı Mend"de olen-
lerı bugun kım amyor1
— Tanhten ders almamızı mı oğutluvor
sun9
— Hayır, tarıh hıçbır ders vermez, sadece
alav eder Bunu anlamak gerek Teknığın bun-
ca ılerlemesı, savaşı gerıde bıraktı
Durmuş, pencereden bakıyordu Bunu fır-
sat bılerek,
— Sana çay getıreyım mı9
dedım
— Hayır, sen ıç, dedı
Sonra bana döndu
— Sabah sabah sana Kadeş Savaşfnı anlat-
mak ıçın gelmedım her halde Anlamışsındır
— Hoşgeldın, ıyı ettın, dedım Ama anla-
dığımı sovleyemem
Bır koltuğa oturdu, başını arkaya attı
— Tarıhı bırak, bız gunumuzu bıle bılmı-
>oruz, dedı
— Demın de soyledın bunu, dedım
— Hayır, o soz, gunumuzu yorumlamanın
guçlu|u uzerıne ıdı, şımdıkı sozum ıse dupe-
duz bılgısızlıkle ılgıh
Çayımı aldım, karşısına oturdum.
— Senı dınhyorum, dedım
Ganı Gırgın,
— Saygın bır makamda bulunan bır zat, ge-
çende bır konuşmasında, Ataturk'un Hatay'ı
aldığını soyledı
— Evet, soyledı
— Ama kımse bu yanhşın uzerınde durma-
dı Hatay, Ataturk'un en onem verdığı sorun-
Iardan bırıvdı Son donemınde sağlığının bo-
zukluğuna karşın bu sorunla uğraştı, dıdmdı
Ne çabuk unutmuşuz1
Ben
— Hayır, unutmadık, dedım.
Ganı Gırgın,
— Dınle, dedı Hatay sancağı Mısakı Mıllî
sımrları ıçınde olduğu halde Turk hukumetı
20 Ekım 1921 tarıhlı Turk-Fransız antlaşma-
sıyle, burayı sımrları dışında bırakmayı mıllî
çıkarları açısmdan u>gun gordu Ama Turk-
çenın Hatay'da resmî dıl olması sağlandı An-
cak Surıye'dekı Fransız mandasının 1936'da
sona ermesı ortaya yenı bır durum çıkarmış-
tı; Hatay'dakı Turk halkının statusu tehlıke-
ye gırebılırdı Konu, Mılletler Cemıyetı gun-
demıne gırdı Bu arada Turkıye ıle Fransa ara-
sında Cenevre'de yurutulen goruşmeler, san-
cağın mıilî butunluğunu garantı eden 29 Ma-
yıs 1937 tarıhlı antlaşmavla sonuçlandı Kımı
surtuşmelerden sonra Turkıye ıle Fransa ara-
sında 3 Temmuz 1937 tarıhlı yenı bır antlaş-
ma ıle sancakta seçımlere gıdıldı
— Tarıhlerı unutmarruşsın, dedım.
Ganı Gırgın,
— Alayı bırak, dıye surdurdu sozunu ts-
tersen tarıhlerı atlayarak anlatayım Hatay
Meclısı, devletın anavatana katılma kararmı
aldı Ataturk olelı bır yıl ohnuştu Turkıye Bu-
vuk Mıllet Meclısı 1939'da bu kararı onayla-
dı
— Evet, dedım
— Tarıhı bır ola> örnek gösterılmek ıstenı-
yorsa dıkkatlı konuşmak gerekır "Hatay'ı
Ataturk aldı" sözu, her şeyden once Ataturk1
un dış polıtıka anlayışına aykın duşer Ata-
turk, orduyu göreviendırerek almağa kalkma-
dı Hatav'ı Burası çok onemhdır
Ganı Gırgın mendılıyle gozluğunu terruzler-
ken sordum
— Sence yem savaşın formulu nedır9
Dostum başını kaldırdı
— "Yık, onar, devret" dedı
PENCERE
ARADA BIR
BEHZAT AY
Bir Sabır Anıtıydı.. .
Gogol un 'Palto" adlı yapıtı ıcın Turgenyef ' Bız hepımız
Gogol un Paltosu ndan cıktık" demıs Bu soze benzeterek
"Yazınımızda bızden öncekı ve bızım kuşak, Varlık Dergısı
ve Varlık Yayınları'ndan cıktık ' dıyebılırız
Ülkemız yazın tarıhınde —belkı dunya yazın tarıhınde de—
görulmemış bır sabırla 73 yaşında olunceye değın (15 Mart
1981) 48 yıl Varlık Dergısı nı yayımlayan ve 35 yıl Varlık Ya-
yınları nı yoneten Yaşar Nabı, sozun tam anlamıyla bır sabır
anıtıydı
Ölumunun onuncu yılına gırmeden once on gun sureyle
Varlık Dergısı cıltlerınden kımı yazılarını Varlık Dergısı'nın kır-
kıncı yılında yazdığı yazıyı Kultur Bakanlığı Buyuk Odulu
1
nün verılışı dolayısıyla yazdığı yaşamoykusunu kendısıyle
yaptığım bır konusmadakı (Yazarlıgının 50 Yayıncılığının 43
Yılında Yaşar Nabı Ile Bır Soyleşı, Cumhurıyet, 20 Mart 1976)
yamtlannı, ıkı onemlı yapıtına gıren bırçok yazılarını yenıden
okudum Yaşar Nabı nın bu ıkı onemlı yapıtının bın 54 yıl once
(1937) yayımlanan Edebıyatımızın Bugunku Meselelerı" ve
20 yıl önce (1971) yayımlanan 'Yıllar Boyunca Edebıyat Dun-
yamız'dır Her ıkı kıtap bugun bıleonemını ve tazelığını yılır-
memıştır Edebıyatımızın Bugunku Meselelerı yayımlandığın-
da henuz Koy Enstıtulerı kurulmamıştır Bakın ne yazıyor Ya-
şar Nabı, 'Koylumuzün psıkolojısı ıle meşgul olacak omur-
lerını koyde geçırecek koy eserlerı uzmanları yetıştırmehyız
Onun manevı besınını oluşturacak eserlerı vermedıkçe koy-
lünun kulturel duzeyının yukselmesıne ımkan var mıdır' Bu
sozuyle Yaşar Nabı nasıl ongorulu bır eğıtım ve ekın adamı
olduğunu tanıtlamıştır Yıne aynı kıtabın bır yerınde de kıta-
bın onemını ve ışlevını vurgulamaktadır Kıtap davası, Tur-
kıye'de devlet ve ulusca elbırlığıyle ele alınması ve ulusal du-
yarlığın uzerınde tıtremesı gereken genış ve heybetlı bır da-
vadır ( ) Hıcbır araç baslamış olan Ronesansımızda kıta-
bın yerını alamaz ve almamalıdır'
Yaşar Nabı, ' Yıllar Boyunca Edebıyat" adlı kıtabında şu
doğruyu da belırtır ' Varlık da olmasaydı belkı yenı edebıya-
tımız kendını tanıtmakta daha çok gucluk cekecek bugun yenı
kuşağın dağarcığmı kabartan eserlerın bırcoğu belkı hıc ya-
zılmamıs olacaktı"
Kendısıyle tanıştığımız 1964 yılında, o 56 ben 28 yaşın-
daydım Zamanını almamak ıcın yazımı venp çıkacaktım, otur-
mamı soyledı Bundan cesaret alarak ve bıraz da utanarak
"Panaıt Istratı'nın kıtaplarıyla okuma alışkanlığı edındım ' de-
dım Gulumsedı ve 'Istratı'nın ulkesınde butun kıtapları ya-
yımlanmış değıl" dedı Yıne, 1969 yılı sonlarında bır yazımı
qöturmüştum, ayakta yazıyı verıp donuyordum, oturmamı söy-
ledı Sonra gazetelerden aylığımın odenmedığını, sayrılan-
dığımı oğrendığını uzulduğunu soyledı Alçakgonulluluğu-
ne, ılgısıne şaşarak teşekkur ettım ve aylığımın artık odene-
ceğını söyledım Bu kez, Varlık'a daha sık yazı yazabıleceğı-
mı soyledı ve hemen ekledı Unlu yazarlarla konuşma
yapabılırsın' dedı Sonra yaptığım konuşmaları Varlık'ın 1970
şubat (Azız Nesın), mart (Orhan Kemal), nısan (A Kadır), ma-
yıs (Mehmed Kemal), temmuz (FH Dağlarca) baslayarak
tam yırmı yazarla yaptığım konuşmaları hıcbır çıkarma, ayır-
ma yapmadan yayımladı A Kadır, 'Yaşar Nabı bızımle yap-
tığın konuşmayı nasıl yayımladı şaşıyorum, çunku Varlık okul-
lara da gırıyor, yetkılı cevreler bızım oğrencılerce okunma-
mızı ıstemez" demıştı Bunu şunun ıçın belırtıyorum, katık-
sız bır Ataturkçu olan Yaşar Nabı, alçakgonüllu olduğu ka-
dar hoşgöruluydu çıkarcı degıldı
Bır de Yaşar Nabı yazarlarının emeğını değerlendırırdı
1960'tan baslayarak Samsun a, Kızılcahamam'a, Sıırt'e, Er-
zıncan'a, para ıstemedığım halde yazılarımın parasını posta
ıle gönderdı 1969'da Istanbul a gelınce duzenlı olarak ode-
dı Yaşar Nabı'nın yazarların emeğını değerlendırmesı ko-
nusunda pek çok kanıt var Işte bunlardan bırı 'Dost
Mektuplar" (s 192)de Adana'dan 28 2 1947'de gonderdığı
mektubunda Orhan Kemal, şoyle yazmaktadır,' Yolladığınız
otuz lıranın makbuzunu postacı şımdı getırdı Çok tesekkur-
ler Yazılarımın ılk maddı karsılığı bu Hıç de az değıl, boyle
şey düsunmem bıle Ben henuz yazı hayatına atılmış bır ya-
zıyıcıyım Ustatlarla at başı gıtmeye halım yok kı "
Yaşar Nabı, Varlık'ın kırkıncı yılında yazdığı yazıda dergı-
yı sabırla nasıl yayımladığını, yaşattığını anlatır ve sankı dı-
rencıne, sabrına kendı şaşıyormus gıbı "Kırk yıl, dıle kolay'
1
der 1933 ten ben 882 sayı Varlık Dergısı ıle 1946'dan sonra
yayımladığı 2000 kıtapla, ulkemızde tek basına yayımcılık re-
korunu kıran bır saygın ınsandı o
Özel Televizyon Nasıl Olur?
Kamusal taşıyıcı kavramını iletişım hukuku ıçinde bır
paradigma haline getirmek, kişi çıkarı (ozel teşebbus) ile
kamu çıkarının kesiştiği noktaları da bize açıklayabüecek ve
belki de tarihimizde ilk kez bu iki çıkarı ayrı ayrı ve bir
arada fark edeceğiz.
Doç. Dr. VEYSEL BATMAZ
İletişım sıstemlennın ulusal bır çerçeve-
de bıçımlenmesı, değışık çıkar gruplarının
egemenlık derecelen ıle yakından ılışkılıdır
Ulusal bır çerçevede ıkı temel çıkar bıçımı
olduğu söylenır Kamu çıkan ve kışı çıka-
n. Bu ıkı çıkann dengede olduğu ortak bır
nokta çoğu zaman bulunamaz Ya bırısı
egemendır ya otekı Oysa ulusal bır çerçe-
vede, devlet, dengelemek nıyetı ıle olmasa
da, bu ıkı çıkann bırbırlerı ıle kıyasıya kav-
ga etmemelerını sağlamak ıçın ortaya çık-
mıştır
Turkıye'de Özel televfzyon tartışmasının,
ozgurlukler, enformatık toplum, tıcarı ve
prodüksıyon başanlan gıbı daha dar bır çer-
çeveye oturtulması da kışı çıkarı ıle kamu
çıkarı arasındakı bağın, uzennde kafa yo
rulmuş olsa da, henuz toplumsal yasamımı-
za uygulanmış olmaması ıle ılışkılıdır
Kamusal taşıyıcı
Televızyon ozerk olduğu zaman ne ola-
caktır
9
Ozel olduğu zaman ne olacaktır
7
Sadece anayasada tanımlanan bır
"ozerkhk" neye varavacaktır'' "Özel" tele
vızyon "kişı çıkarının", "ozerk" televızyon
"kamu çıkannın" mı sozcusudur
7
Kulturu
heterojen olan bır toplumda ozerkhk kıme
hızmet eder
7
Kamuya mı, kamusal göru-
numlu bır kışıler topluluğuna mı, yoksa
)urttaş kışılere mı
7
Bu sorularm yanıtlannı erbabına bıraka-
rak, kıtle ıletışımınde kamu çıkarı ıle kışı
çıkannı "kamusal taşıyıcı" terımı çerçeve-
sı ıçınde anlatmava çalışacağım Belkı bu
açıklamalar, ozel televızyon ıle ılgüı hukuk-
sal çerçevelerın tartışıldığı ve "hazırlandığı"
bugunlerde yararlı olur
Kıtle ıletışımının tıcarı bır ya>gınhk ka-
zanarak teknolojık bıçımienmesmın belır
lendığı tek ulke olan ABD'de, kıtle ıletışı-
iunı tanımlayan hukuksal çerçevenın uç te-
mel duzeyı vardır 1) Basının (gazetelenn)
bagımsızlığı (Press ındependence), 2) Tele-
vızyon (ve radyo) yayınlarına eıişımın eşıt-
lığı ve kolavlığı (Publıc access to broadcas-
tıng), 3) Kamusal taşıvıcılık (Common car-
rıers) Batılı ulkelerın çoğunda, ulusal kul
turlermın ve toplumsal tarıhlerının elverdığı
olçude bu uç duzeyın değışık adlarla, ya ya-
nlı hukuk olarak ya da teamulen değışık de-
recelerde geçerlı olduğu görulecektır
Bu uç duzeyın konumuz ıle ılgıh olanı,
iletişım ve ulaşımda kamu çıkarı ıle kışı çı
kannın kesıştığı nokta olan "kamusal
taşıyıcı" kavramıdır Bu kavram, Turkçe"-
de, kıtle iletişım sıstemlerı ıle ılgılı (benım
gozden geçırebıldığımın sınırları ıçınde, kı
bu sınırlar bır haylı genıştır) yazılan hıç bır
metınde açıklanmamıştır Bu da, bu kavra-
mın ya anlaşılmadığını gösterır ya da bızım
kulturde boyle bır gereksınım voktur \e bu
nedenle de açıklanması gereksızdır
Bızım hukukumuzda olmadığından mı-
dır nedır, bu kavramla hukukçularımız ve
yasa yapıcılanmız da pek ılgılenmemışler-
dır Yoksa, PTT ıle TRT arasında kavga ko-
nusu olan verıcılerın sahıplığı tartışmasın-
da onemlı bır konu başhğı da "kamusal
taşıyıcüar" olurdu ve belkı de Turkıve, ıle-
tışım >apısı ıçın çok yararlı bır hukuk tar-
tışması ızlerdı Özel televızyonun hukuksal
bıçımlenmesı de bu tartışma ıçınden filız-
lenırdı
"Bugunku ABD'de, görsel-ışıtsel alanda
hıçbır devlet denetımınden söz edıiemez"
dıye vazanlar da (H Topuz, ILAD, s 12), bu
kavramı pek onemsemış görunmemektedır-
ler Oysa ABD'de, kamusal taşıyıcılar sade-
ce bır kavram değıl, sanılanın tersıne olduk-
ça yoğun olan devlet yonetımının ortaya çık-
masına temel teşkıl eden ve iletişım sıste-
mındekı tıcarı vapıvı belırleyen bır hukuk-
sal paradıgmadır
Posta-demiryoHan
Kamusal taşıyıcılar kavramı ılkönce
Amenkan Posta Idaresı ıçın duşunulmuş bır
mulkıyet bıçımı olarak ortava çıktı Daha
sonra, yıne bır iletişım aracı olan demıryol
larına uygulandı
Demıryollan, ABD'de özel firmalar ta-
rafından ınşa edılmeye başlandığında (kı
bızde de başlangıçta boyledır Turkıye'de ılk
radyo da ozeldır) bunlann tumuyle dene-
tımsız bırakılmalan kamu çıkarı ıçın bazı
olumsuzluklar yarattı Denetımsız ozel fir-
malar, demıryollannı sadece kârh yerler ara-
sında ışletecekler ve genış bır kıtlemn, bu
kıtle ulaşım aracından yoksun olmasına yol
açacaklardı Boylece posta ıle başlayan ka
musal taşıyıalık kavramı, demıryollanna,
oradan da yayın kuruluşlanna aktanldı Ka-
musal taşıyıcılar kavramı, teknolojılerının
doğasından kaynaklanan belh bazı kamu-
sal ışlev ler yurutmekte olan özel taşıyıcıla-
ra devlet tarafından verılen kamusal görev-
lerın ılkelerını ıçerır ve bu ozel taşı>ıcılann
herhangı bır ozel gırışımden ayrıldığı nok-
taları behrler
Kamusal taşıyıcı olmanın uç ılkesı vardır-
1) Kamusal taşıyıcılann ederlen (fıyatlan)
devlet tarafından belırlenır Bu taşıyıcılar,
genellıkle devlet tarafından tekel ayrıcahğı
tarunmış, kamu ıçın çalışan özel kurumlar-
dır 2) Bu taşıyıcılar, erışım ıçın hıç kımse-
ve ayncalık tanıyamazlar "Ilk gelen, ılk
ahr" ılkesıne göre herkese eşıt olarak hız-
met ederler 3) Bu taşıyıcılar, kendı mesaj-
larını kendı ulaşım ve ıletme hatlarını kul-
lanarak gerçekleştıremezler Örneğın, ABD
telefon şırketı AT&T, kendı hatlarından,
AT&T'nın bır kuruluşu olarak "elektronik
yavıncılık" ve "bilgi bankası" oluvıuramaz
Bu ılkeve, "mesaj ıle ulaşım kanalının ay-
rılığı ılkesı" adı verılır Turkıye've uyarlan-
mış örnekler verırsek, TC Karayolları, taşı-
macılık, PTT, kablolu TV yayını yapamaz
Bu uç ılkeden bırıncısı, Reagan'ın 80'lı yıl-
larında "deregulatıon" adı altında geçersız
ılan edıldı ve en onemlı kamusal taşıvıcı
olan telefon hatlarından, AT&T'nın antı-
tekel yasasına gore tekelı kırılarak, bırçok
özel telefon şırketının kurulmasına yol açan
gelışmeler yaşandı
Kamusal taşıyıcılar kavramı, gelışen ile-
tişım teknolojısı açısından yoğun olarak tar-
tışılıyor Elektronik teknolojısının bılgısa-
yarla bırleserek geleneksel iletişım akış ya-
takları (mecraları) arasındakı sınırları yok
eıtığı bır dönemde, kamusal taşıyıcı kavra-
mı da onemlı bır çozum haline gehyor ör-
neğın ABD'de, daha 1971'de, (kablolu ıle-
tışım ıçın) Sloan Komısyonu, kablo yayın-
lannın gelecekte bır kamusal taşıyıcı olarak
hukukıleştırılebıleceğını önermıştı A>nı
önerı, 1973'te Whıtehead Raporu'nda da
tekrarlanmıştı
Tartışmayı kaldırmak için
Bırçok ıletışımbılıtncı, kamusal taşıyıcı
kavramının, lıberal demokratık bır toplum
ıçın temel kavram olduğunda bırleşıyorlar
Radyo frekanslannın sınırh olması, belh ba-
zı ulaşım sıstemlennın tek bır özel kuruluş
ıçın çok pahalı bır yatınm teşkıl etmesı, bazı
toplumsal faalıyetlenn kendı teknolojık ve
toplumsal doğalarından kaynaklanan ka-
musal gorevlennın bulunması, kamusal ta-
şıyıcı kavramını, Reagan'ın 80'lı yıllannın
tersıne, iletişım ve ulaşım sıstemlennın de-
mokratık kullanımı ıçın temel hukuk kav-
ramı duzevıne yenıden çıkarmış durumda
Devletın yapısı lıberal de olsa, karayolları,
demıryollan, uydu kanallan, radyo frekans-
lan, kablolu yayın gıbı iletişım sıstemlerı-
nın belh bazı kamusal gorevlen yerıne ge-
tırdığı surece kamusal taşıyıcı olarak tanım-
lanması, bızdekı bırçok tartışmayı kendılı-
ğınden sona erdırecektır O zaman PTTnın,
TRTnın, RTYK'nın, TCK'nın ve TCDD'nın
ve hatta Magıc Box ıle mavı-otobuslerm ne
olması gerektığını ve gazete ıle televızyon
arasındakı farkı daha ıyı anlayacağız, gere-
kırse bu ışlevlen özel kurumlara yaptırabı-
leceğız Ve en ıyısı de özel televızyon gıbı bır
tartışma ortadan kalkacak
Kamusal taşıyıcı kavTamını iletişim huku-
ku ıçınde bır paradigma haline getirmek, kı-
şı çıkarı (ozel teşebbus) ıle kamu çıkarının
kesıştığı noktalan da bıze açıklayabilecek
ve belkı de tanhımızde ılk kez bu ıkı çıkarı
ayrı ayn ve bır arada fark edeceğiz
Sevgili
Dr.ŞAFTER
GİRİTIİGİLtnsanı 'ölu' kılan gönullerden, duşuncelerden
sılmmesıdır Sen ıse kannda, çocuklarında, dostlarında
ve ımzanı attığın 'Çok Onakh Şırketler' savaşımında
tum sevecenlığın ve benzersız duşun gucunle 5 yıl
öncesındekı kadar 'canlısın'
Ama yıne de.,
GÜLÇİN-AYÇA-ÇIM GIRİTLİGİL
IDAMLARA HAYIR!
Cellat uyandı yatağında bır gece
Tanrım dedı, bu ne zor bılmece
Oldukçe çoğalıyor adamlar
Ben tukenmekteyım oldürdukçe
Seyit Konuk-İbrahim Ethem Coşkun-Necati Vardar...
13 Mart 1982'de ıdam edılen
üç genç sosyalıst ışçı
mücadelemızde yaşıyor.
YÖNELİŞ Sosyalist Gençlik Dergisi
GEÇMİŞ
ZAMAN
OLURKİ
Sara Ertuğrul Korle
5000 lıra (KDV ıçınde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Odemeu gonderilmcz.
SATILIK
HONDA
Bayan dan 80 Accord
573 74 59
TEŞEKKUR
AZLZ eşım, annem, kayınvaldemız, babaannemız
FATMA NEYYİRE BEINtİSU'nun
vefatı dolayısıyla tazıyetlerını bıldıren
TURİZM BAKANI SAYIN
İLHAN AKÜZÜM'e
DENtZ KUVVETLERİ KOMUTANI SAYIN ORAMİRAL
İRFAN TINAZ'a
DONANMA KOMUTANI SAYIN ORAMİRAL
VURAL BEYAZTTa
KUZEY DENIZ SAHA KOMUTANI SAYIN KORAMİRAL
MUSTAFA TURUNÇOĞUPna
ve cenaze törenıne katılan, çelenk gönderen Eğıtım Vakfı'na
bağışta bulunan, evıraıze gelerek tazıyette bulunan, telefon,
telgraf ve mektupla acımızı paylaşan NETAŞ Yönetun
Kurulu ıle NETAŞ Yönetımı ve mensuplarına, Tunzm
Bakanlığı ıle TURBAN Tunzm A Ş mensuplarına, tüm
akraba, dost, meslektaş ve arkadaşlarımıza sonsuz
şukranlarımızı sunarız
AİLESİ
İyimserlik...
Ikı gozu gormeyen bır kışı, Bırıncı Dunya Savaşı'nın son-
lanna doğru bır gün, kahvede Neyzen Tevfık'le nargıle ıçe-
rek soyleşırken sormuş
— Canım Tevfık Bey, ne oluyoruz7
Kulağıma soylentıler ge-
lıyor, ahval-ı âlem nasıl''
Neyzen yanıtlamış
— Gorduğunuz gıbı
•
Karamsarlık kımı zaman yapısaldır, kımı zaman çevreden
yansır, olur o/maz her şeye takılıp kotumserlık yaratmak da
bır zanaattır. arabesk şarkıcıları karamsarlık ureterek ve acı
tureterek dunyanın parasını kazanmıyorlar mı?
Eskıden muz değerlı meyveydı, yalnız zengınlerın sofra-
sında bulunurdu Adana'da "Fuzulı" dıye anılan bır arkada-
şımız yumruğunu ıman tahtasına vurarak yuksek sesle şu
ıkılıyı yınelerdı
Of dedıkçe kara bağnm kutuler
Muzun lyısını yer bızden kotuler
•
Vaktıyle gemı ıçın gereklı belgelerını yıtıren bır kaptan, Ga-
lata'da ılgıh devlet daıresıne başvurmuş.
Görevlı memur soruyor
— Adın ne?
— Kara Alı
— Memleketın?
— Karabıga
— Nereden gelıyorsun?
— Karadenız'den
— Yukun?
— Karaboya
— Bundan sonra nereye gıdeceksın?
— Karamursel'e
— Sonra?
— Orada gemıyı karaya çekeceğım, Karaman'da Karadağ-
lıoğlu Kara Mustafa yı gordukten sonra karayoluyla Mekke-ı
Mukerreme'ye kara donlu Beytullah'a yüz surmek ıçın gıde-
ceğım
Memur denn bır iesuphanallarf çektıkten sonra ıçınden ya
sabır" dıyerek
— Inşallah oradan yuz aklığıyla donersın
Kaptan oralı değıl
— Orasına ben kam toprağa gomüldükten sonra karar ve-
rılır
Memur dayanamamış, bağırmaya baslamış
— Zıft mı kesıldın be herıf Zıfırı karanlık bastı ortalık zın-
dana dondu
•
Kımı zaman karamsarlığın kaynağı dayanılmaz bır gerçek-
lıktır Irak'ta yaşayan bırısı ıçın bugunlerde lyımserlığe yer var
mı? Ülkede on yıldan ben bır karabasan yaşanıyor, bıtmıyor,
kışıler tanrıların lanetıne uğramış gıbı çırpımyorlar, kurtula-
mıyorlar
Tarıhın kımı toplumlara kımı zamanlarda bıçtığı yazgı, bır
kara kefene donuşur
Irak bu surecı yaşıyor
Cumhurıyerten bu yana bızım böyle bır sorunumuz yok,
Ikıncı Dunya Savaşı nda bıle en karanlık ve kanlı süreçlerı
barış ıçınde yaşayarak atlattık Şımdı barışı azımsayan polı-
tıkacılarımız eksık değıl, ama bunlar tarıhsel bılıncı eksık şı-
manklardır sınır otelerınde seruven aramaya kalkışmalan da
bılgısızlık ve bılınçsızlıkten başka şey değıl
Çevremızde kımılerı Turkıye'nın bugunku yönetımıne ba-
karak karamsarlığa kapılıyor
— Ne olacak bu gıdışın sonu?
•
Iyı olacak
Turkıye, hıç de layık olmadığı bır yönetımı sırtında taşıdığı
ıçın bunalıyor. ,
Ama, lyimserız
Sıyasal baskının her turune karşı dırencın gucunü benlı-
ğınde duyumsayamayan kışı kotumser olur, karamsarlık tes-
lımıyet demektır, kafadan çatlak terzının toplumun gelece-
ğıne dıkmeye çalıştığı delı gomleğının ıçıne bu toplum sığa-
maz
Gerı zekâlılık, şımanklık, gorgüsüzluk yuzsuzluk, utanmaz-
lık yönetımını aşacak kadar bırıkımlı bır toplumuz, çoğu gıttı
azı kaldı, bu rezıllık noktalanacaktır
ANMA
Tıp Fakultesı oğrencısı
ÖZGÜKERDEM
DAĞDEVİREN
unutmadık, unutamayacağız
Kısa suren onurlu vaşamın
bo>unca, ruzgârlara
sovledığın
ozgurluk şarkılarından gun
doğdukça, ruzgâr estıkçe
yureğımızdesın
A>rılışının 3 vıldonumunde
se\gı>le anıyoruz
Seni sevenler
MEHMET \Lİ. ŞENGUL, HÜSNİYE,
İBRAHİM, ŞÜKRAN, KLAUS,
İLYAS, AYŞE.
21 3 1954-15 3 1990
Makıne Mühenduı
NAMIK KEMAL
ÖZERDEM
UNUTULMAYACAKSIN
Bu bahar yıne sensız geçecek
Fakat sen her bahar
yenıden doğacaksın
AtLESt
Malatya
FEZA TURHAN
ıle
MURAT TOSUN
evlendıler
Kahmış Evlendirme Datresı 14 Mart 1991
bralkmak
Bıze basvurun doktor tavsıye edelım yardıma olalım
AKUPUNKTUR DERNEĞİ
Tel 337 59 97 - 345 59 16 - 346 75 87- 585 52 81
Not Kotu olıskanlıklarm tedavısınde Akupunktur uygufamas/
Ingılterede hukumet fovs/yesıdır