Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 15 MART 1991
KİMYASAL TEHDİT — Taylandlı bu bebek tüm aglamalanna karşın kendisinden kimyasal
test yapmak için kan alınmasını önleyemiyor. Klong Toey'dc kimyasal bir yangına maruz ka-
lanlar çeşitli hastalıklara yakalanıyor. Hemşireler de bu küçük oglanın herhangi bir hastalığa
yakalanıp yakalanmadı|ııu tespit etmek için çabalıyoriar. (Fotoğraf: AP)
Gözleri
yormayan
program
MASSACHUSETTS (UBA)
— Amerika Birleşik Devletleri-
nin Massachusetts eyaletinin Te-
xington kentindeki Ski Soft
Publishting şirketi gözleri yor-
mayan kelime ışlem programını
yapu.
Şirketin 'Eye nelief adm-
daki kelime işlem programını,
bilgisayarm ekranında belirle-
nen harflerin büyüklüğünu nor-
malin, üç katın akadar çıkabi-
liyor. Yeni kelime işlem progra-
mı, gözlerinin yorulmasmdan
yakınanlann kolay okuyabilme-
leri için kelimeleri ve satırlan
arasındaki aralıklan ayarlayabil-
melerine imkân veriyor.
YAŞASIN GÜNEŞ — Önlerinden geçiveren bir güvercin ögTe tatilinden yararianmaya çalışan-
lan şaşırtıveriyor. Paris'te merdivenlere sere serpe yayilıveren bu insanlar birazcık güneş avına
çıkmışlar. kravaüarı ve döpiyesleriyle... (Fotofcraf: AP)
Iki kalp
nakli birden
ANKARA (AA) — Hacette-
pe Üniversitesi Rektörü ve To-
raks ve Kalp-Damar Cerrahisi
Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.
Yüksel Bozer ve beraberindeki
ekip tarafından önceki gece iki
kalp nakli birden gerçekleştiril-
di.Yiiksel Bozer, birinci nakilde
kalbin Diyarbakır'da trafik ka-
zası sonucu ölen Muanuner Me>
ral adlı askerden almdığım be-
lirterek özel askeri uçakla dört
buçuk saatte getırilen kalbin,
Mersin'de şoförlük yapan 39 ya-
şındaki Mehmet Giineş'e takıl-
dığını bildirdi.
Ikinci nakilde ise hamileyken
yiiksek tansiyon sonucu beyin
kanamasından ölen Hatke Gü-
ney adlı 35 yaşındaki kadından
alınan kalp, Samsun'dan getiri-
len 43 yaşındaki malül emekli
Şeker Aksu'ya takıldı.
HABERLERIN DEVAMI
Özal ve Boğa Kırmızıyı Gorûnce...
(Baştarafı 1. Sayfada)
ları da içeren bir tutum...
Dört gündür dikkat ettik, özellikle Kürt so-
runu açıldığı zaman böylesi bir izlenim veri-
yor. Sanki kafaya kesin koymuş gibi, bu ko-
nuyu bir yerinden tutup iyice sarsmak isti-
yor. Bir tabuyu kırmak için kararlı olduğunu
bazı odaklara sürekli belli etme çabasında.
Bu tutumunu sorgulayanlardan ya da ken-
disine bu konuda eleştirel havada soru yö-
neltenlerden rahatsız olduğu söylenebilir.
Son derece duyarlı bir aletle oynamaya
başladığının ayrımında olduğu için biraz te-
dirgin, biraz da sinirli olabilir.
Kafasının içinde tam ne var?
Yalnız bir dış politika oyunu mu, Irak'a ve
bölgeye yönelik?
Kürt kartını eline mi geçirmek istiyor Özal?
Bunu kendisine bırakabıleceklerine inanabi-
liyor mu?
Oyun, sadece Saddam'ın devrilmesiyle SH
nırlı olabilir mi?
Bir dış politika kartıyla birlikte Türkiye'de
de Kürt sorununu çözmeyi amaçlayan kap-
samlı bir plan mı oluşturuluyor?
Yoksa oyun içinde oyun mu söz konusu?
İplerin ucu VVashington'a, Londra'ya mı uza-
nıyor?
Irak'ta Türkmenlerin ve Kürtlerin de katı-
lacaklan bir federasyonun, gelecekte Tür-
kiye'deki Kürtteri de içine alacak biçimde ge-
nişletılmesi mi tasarlanıyor kimi odaklarda?
Yoksa Özal'ın tüm manevraları "Ben de
oyunda varım!" diyebilmek için mi?
Özal'ın kafasında kimi çevrelerde iddia
edildiği gibi federasyon fikri var mı Türkiye
için de? Kürt sorununu bir federasyon çer-
çevesinde mi çözmek istiyor Özal?
Ya da Türkiye'nin himayesinde veya Tür-
kiye'ye daha yakın duran, aynı zamanda
Kerkük ve Musul'u da içine aian bir Kürt dev-
letirte ilişkin senaryolar mı tezgâhlanmak is-
teniyor?
Hangisi?
Bilemiyoruz.
Dört gündür Özal'ın söyleşilerine, konuş-
malarına dikkat ettik, milliyetler meselesini,
merkezi devletin yetkilerinin azaltılması k o
nusunu sürekli vurguladı.
Başkan Gorbaçov'la görüştükten sonra
düzenlediği basın toplantısında, Sovyet IkJe-
rinin izlediği milliyetler politikasını "çağdaş"
bulduğunu, altını çizerek açıkladı.
Geçen akşam Kiev'de söyleşırken Rusya
Federasyonu Başkanı Yeltsin'e merkezi dev-
letle cumhuriyetler arasındaki ilişkiler konu-
sunda neler söyiediğinı şöyle özetledi:
"Cumhuriyetlere ne kadar çok imkân ve-
rirlerse o kadar çabuk başarılı olurlar. Buna
karşılık merkeze ne kadar çok yetki verilir-
se iş o kadar zor olur. Bizde de vilayetlere
yetki vermek istiyoruz, bürokrasi direniyor.
Yeltsin'le de konuştuk bunlan."
Şimdilik Özal'ın Kürt sorununu nasıl çöz-
mek istediğine ilişkin somut bir plan ortada
yok. Ancak konuyu bir tabu olmaktan çıkar-
mak için sürekli tartıştırmak istiyor. Çözüm
yönteminin ise insan hakları ve demokrasi-
ye uygun olması gerektiğini söylüyor.
Çarşamba akşamı Kiev'deki söyleşide
şunları söyledi:
"Harp Okulu konuşmasında da değindim.
Meseleler sopayla değil fikirle, siyasetle çö-
zülür. Sopa ve silah mesele çözmüyor, yeni
sorunlar meydana getiriyor. Bakınız, bura-
larda da meseleler silahla, sopayla çözüle-
memiş..."
Doğrudur:
Kürt sorunu tabu olmaktan çıkarılmalı.
Çözümü insan hakları ve demokrasi çer-
çevesinde gerçekleşmeli.
Sopa ve silahtan kaçınılmalı.
Bu görüşmenin tümü genel ve çağdaş
doğruları oluşturuyor.
Genel yaklaşımların, yöntemın dışında ne
var Sayın Özal'ın kafasında?
önemli olan bu.
Kürt sorunu için "Çözülmelidir. Şöyle olur-
rouş, böyle olurmuş, geçer gtderız" diyen
Cumhurbaşkanı ne yapmak istiyor?
Böylesine duyarlı bir konuda çok daha faz-
la açıklığa gerek var.
Ankarada Kürt şaşkınlığı
ANKARA (Cumhuriyel Bii- açıklanmasından rahatsızlık
rosu) — Iraklı Kürt liderlerden duyduğunu belirtti. Akbulut,
Talabani ile Barzani'nin temsil-
cisi Mesut Dizai'nin Ankara'da
Türk yetkililerle görüşmeleri, ar-
dından Bakanlar Kurulu ve ik-
tidar grubunda ortaya çıkan sı-
kıntımn gidehlmesi için Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın
SSCB gezisinden dönüşü bekle-
niyor. Cumhurbaşkanı Özal'ın
dönüşünde Başbakan Yıldınm
Akbulnt'un konu hakkmda ve
Kuzey Irak'taki olası gelişmele-
re karşı Türkiye'nin yaklaşımına
ilişkin bilgi alacağı oğrenildi.
SHP ve DYP de Cumhurbaşka-
nı Özal'ın dönüşünden sonra
Kürt sorunu ile ilgili Meclis'in
bilgilendirilmesi için denetim
yollarını işletme kararı aldı. Bu
arada ANAP grubunun büyük
tepkisini çeken Kürtçe serbestli-
ğine ilişkin tasannın, sadece
Kürtçe konuşulmasına ilişkin
yasaklamayı içeren 2932 sayılı
yasanın kaldırılması biçimine
dönüştürüleceği oğrenildi. Tala-
bani'nin PKK'ya ilişkin görüş-
leri Dışişleri Bakanlığı ve Genel-
kurmay'da sıkıntı yarattı.
Bakanlar Kurulu
rahatsız
Başbakan Yıldırım Akbulut,
Kürt liderleri ile yapılan "gizli
diyalog" konusuna, önceki gun
toplanan Bakanlar Kurulu'nda
da tatmin edici açıklama getire-
medi. AJdjulut^ sadeçe bu tür y i n d e fe^eratif bir Kürt devlçti
görüşmelerin gızli tutulması'ge- göruşünu ortaya attığını söyle-
rektiğini ifade ederek Cumhur-
başkanı Özal tarafından Kürt li-
derlerle yapılan görüşmelerin
bazı bakanların sorusu üzerine
kendisinin göruşmeye katılma-
dığını, ancak daha sonra bazı
devlet memurları tarafından
kendisine bilgi verildiğini
söyledi.
Akbulut, bir bakanın sorusu
uzerine de kendisine verilen bil-
gilere göre PKK'nın Talabani ve
Barzani güçleri ile bir ilgisi ol-
madığmı söyledi. Akbulut, bu
güçlerin Kuzey Irak'ta ayrı bir
devlet kurma isteğinde olmadık-
lannı da anlattı, ancak bölgede
özerk bir Kürt devleti kurulma-
sma yonelik senaryoların hatır-
latılması uzerine herhangi bir
yorumda bulunmaktan kaçındı.
Edinilen bilgiye göre Bakan-
lar Kurulu'nda söz alan devlet
bakanlan Cemil Çiçek ve Veh-
bi Dinçerler, Türkiye'nin ünker
devlet fikrinden hiçbir biçimde
vazgeçmemesi gerektiğini savun-
dular. Cemil Çiçek, Körfez kri-
zi ile birlikte ortaya atuan senar-
yoların Sevr Antlaşması planla-
rını anımsattığına dıkkati çeke-
rek "O zaman kurtuluş Savaşı-
nın ne anlamı kalır?" dedi.
Devlet Bakanı Vehbi Dinçer-
ler ise Amerikan basını ve Was-
hington'daki Turk gazetecilerin
lrak ile ilgili bazı senaryolar or-
taya attığına dikkati çekerek
Cumhurbaşkanı Özal'ın da ba-
zı ANAP milletvekilleri ile yap-
tığı toplantılarda Irak'ın kuze-
Cumhurbaşkanı
Alma Ata'da
KİEV/ALMA ATA (Cumhu-
riyet) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Sovyetler Birliği gezisinde,
Kürt temsilcileriyle ilgili açıkla-
masından sonra Kıbrıs'la ilgili
"sinyıü" de verdi. Özal, Kıbrıs
sorununun Türkiye'nin önünde
sürekli bir engel olarak kalma-
sının yanlış olduğunu belirterek
"Makul olanı yapmamız lazım-
dır. Bu hususta şimdiye kadar
epey mesafe aldık" dedi. Cum-
hurbaşkanı, Kurt sorunu üzerin-
de de "Türkîye'de bir etnik me-
sele varsa bu da çözülmelidir.
Bunlardan korkmamak lazım-
dır. Şöyle olur, bö>le olurmuş.
Geçer gideriz, geçer gideriz"
dedi.
SSCB gezisini izleyen gazete-
ci ve işadamlanyla çarşamba ak-
şamı geç vakit Kiev'deki Intou-
rist Oteli'nde sohbet eden Cum-
hurbaşkanı Özal, gezisinin "fev-
kalade iyi" geçtiğini belirtti ve
"Herkesle yakın Oişki kurması-
nı biliyorum. Gorbaçov'la da
"Osmanlı'nın içinde çok çeşit
li insanlar gelmiştir. Evrenos
Gazi, Kösemihal... Çoğu dön-
medir. O cemiyet hiç aynm yap-
mamış. Biz asunda çok daha
bağnazız bugün. tslam cemiye-
ti hiçbir zaman bu kadar bağnaz
olmamış. Zaten bağnaz olmadı-
ğı zaman yukanya gitmiş. Ne
zaman tutuculuk gelmiş, baş
aşagı gitmiş. Onun için serbest-
lik bakımından her şeyi ortaya
koymalıyız."
21. yüzyıhn "bilgi «sn" ola-
cağmı belirten Özal, "Serbest
düşünceye imkân tanımalıyız.
tnsanlanmızın kafalanna blok-
lar koymadan düşünmelerini
sağlamalıyız. Türkiye'nin geliş-
mesinin gerisinde serbestçe dü-
şünmek gelir. Yanlış şeyler söy-
leyebilirler. Ama tartışarak so-
nuçta dognıyu bulacaklardır"
diye konuştu.
"Türkiye'de bir etnik mesele
varsa bu da çözülmelidir. Bun-
lardan korkmamak lazımdır.
öyle oldu. Kendisini Türkiye'ye Şöyle olur, böyle olurmuş. Ge-
davet ettim. Kabul etti. Bu sene çer gideriz" diyen Özal, daha
olmazsa gelecek sene olur" de- sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
ÖzaTdan 6 mesaj
di.
Sorulu yanıtlı devam eden
sohbet sırasında Özal, özeljikle
Kürt sorununa değindi. "ÖnU-
müzdeki yılların Türkiye bakı-
mından en onemli hadisesi, da-
ha serbest bir Turkiye'dir" diyen
özal, bunun "din ve vicdan hür-
riyeü, fikir hürriyeti ve teşebbüs
hürriyeti olduğunu" söyledi.
"Tabulardan çıkmak lazım.
Beynimizdeki bölmeler gibidir
tabular" diyen Cumhurbaşkanı
Özal, Kürt sorununun adıru an-
maksızın konuşmasını şöyle sür-
dürdü:
"Geçenlerde harp okulu ko-
nuşmasında da degindim. Me-
seleler sopayla degil, fikir ve si-
yasetle çözUlür. Bakınız Sovyet-
ler'de de çözülmemiş meseleler
silahla sopayla. Sopa ve silah
mesele çözmüyor, yeni sorunlar
meydana getiriyor."
Türkiye'nin çok değişik etnik
gruplardan meydana geldiğini
belirten Özal, "Kiminiz Kafkas-
ya, kiminiz Balkanlar, kiminiz
Arap yanmadası, kiminiz de ta-
bii Orta Asya'dan gelmissinizdir.
Hanginiz nereden geliyorsunuz
bir düşonun bakalım. Bir iki gö-
bek öteye gidemezsiniz. Zaten
kayıUanmu da buna müsait de-
gUdlr."
Anadolu'nun îslam dinini be-
nimsemeye başlamasının 11.
asırda meydana geldiğini anla-
tan özal, Osrnanh döneminde-
ki durumu şöyle açıkladı:
"Kürtçe kaset çalıyorlarmış,
tabii olacaktır. Bizim Zenger
Paşa Diyarbakır'da Kürtçe ka-
setler çalmış. Hatta yasak kal-
kınca kaset satışlan düşmuş. Bu
insanlar niçin Türkiye'den ayn-
lalım desinler? Geçmişe bakıyo-
rum. Osmanlı devrinde bunlar
için hiçbir ayncalık düşünülme-'
miş. Aynlanlar ilk once gayri
Müslimler olmuş. Kürtlerie hiç-
bir problemimiz olmamış. Bun-
lar Türkiye'yeijaglı insanlar de-
ğil mi?"
"Bizim Dogu'ya yaptığımız
yatınm oralardan aldığımız ver-
ginin 20-30 rnisJidir. Nereden ge-
liyor bunlar? Batı Anadolu'nun
zenginliğidir bu. Bugün Dogu-
da elektriksiz, yolsuz köv kal-
madı. Gidin bakın Irak'a, İran'a.
Orada mı yaşamak isterier" di-
yen Özal şöyle konuştu:
"Başbakanken Dogulu milJet-
vekillerini çağınp konuştum.
Ayrılmak isteseniz başınız bela-
dadır dedim. Ayrüsa ne olacak?
Nasıl yaşayacaklar? Ayrı devlet
neden kursunlar? Doğu'dan Ba-
tı Anadolu'ya gelmiyor mu bu
insanlar? Bunu isteyen yüzde
2-3 oranında olabilir. Bu kadar
insan kötü yolda olabilir. Bunu
da bir vakıa olarak kabul ede-
ceksiniz."
Sohbet birasında terör yasası-
na da değinen Cumhurbaşkanı
özal, şunları söyledi:
"Terör kanunu çıkannz. Te-
rör yapaniara, fikrini silah zo-
ruyla kabul ettirmek isteyenle-
re çok agır ceza verelim. Ama
fikre bir şey yapmayalım. 141,
142 ve 163 boytece kalkmıs olur.
Af degil, ama cezaları tecil ede-
lim. Bir daha a>nı suçu işlerse
Damokles'in kılıcı gibi kalsın.
Af bence hep hatadır. Vergi af-
fı dahil... Onun için af yerine te-
cil yoluna gitmek gerekir."
Sendikalar
özal, Türkiye'deki sendikala-
rın bindikleri dalı kestiklerini
belirterek "İstibdamı zoriaşün-
yorlar. Ücret talepleri çok yük-
sek olunca, belki zamanından
once -iyi mi oluyor, kötü mü
oluyor, şu anda kestirmek müm-
kün degil- otomasyona doğru
gidiyor hadise. Büyük çapta sa:
nayUer öyle sanayilere dönüyor
ki belki 20 kişi ile çalışıyor ve
sendika zaten içeriye giremiyor"
dedi.
TÜSİAD
Sovyetler Birliği'nin avantajı-
nın, bu işleri yapabilecek çok sa-
yıda kaliteli adamları olmasın-
dan kaynaklandığını belirten
özal, şunları söyledi:
"Biz de geri değiliz. TÜSİAD
bir rapor vermişti, eğitim siste-
mimiz zayıf diye. Orada kalktım
itiraz ettim. "Eğer egitim siste-
mimiz zayıfsa, son 10 senede bu
bankacılar nereden çıktı, ihra-
"catçılar nereden çıktı, basında
yeni insanlar nereden çıku' de-
dim. Bir eğitim sisteminden,
ama bu sadece formel eğitim de-
gildir. Hayattan öğrenme var.
Işin içinde pişerek öğrenmek.
Bizzat işin içinde hata yaparak
ve onu diızelterek öğrenmek yo-
luna gittik ki çok da yanlış yap-
madık."
Kıbns
Özal daha sonra Kıbrıs konu-
sunun Türkiye'nin önünde sü-
rekli bir engel olarak kalmasının
yanlış olduğunu belirtti. Özal,
"Bir engel halinde kalması. bi-
zim devamlı dışanya bakmamı-
za mani olması vanlıştır, hata-
dır. Bunu taviz verecegiz anla-
mında söylemiyorum. Makul
olanı yapmamız lazundır. Bu
hususta şimdiye kadar epey me-
safe aldık. Beş kantondan bu-
gün iki ayn devlete, hatta fede-
rasyondan da gevşek olsun de-
meye geldik. Neredeyse konfe-
derasvon lafını da söyledim ben.
Burada önemli olan unsur eşit-
lik, iki kesimlilik, iki toplumlu-
Ink. Ne kadar Rum olacakmış,
bu koouşuluyor. Yüzdesi şu ka-
di. Dinçerler, "Bu senaryolara
göre Irak'ta ikili ya da üçlü fe-
derasyon kurulacak. Eğer ikili
federasyon olacaksa, bunlar
Arap federasyonu ve Kürt fede-
rasyonu olacaktır" dedi.
Dinçerler, "Yüzyıl" dergisin-
de Türkiye Cumhuriyeti adının
"Türk-Kürt Cumhuriyeti" biçi-
minde değiştirilmesimn önerildi-
ğini, Cumhurbaşkanı Özal'ın da
bir Yunanh gazeteciye, şakacı bir
üslupla, "Türk-Yunan
federasyonundan" bahsettiğini
ifade ederek "Şaka da olsa bir
federasyon fikri ima edilmek is-
teniyor. Türk-Kürt federasyo-
nundan bahsediliyor. Bu doğru
mudur" sorusunu yöneltti. Baş-
bakan Akbulut, bu soruya yanıt
vermekten kaçındı.
Dinçerler, hiçbir koşulda uni-
ter devlet fikrinden vazgeçme-
mek gerektiğini de savundu.
Sağhk Bakanı Halil Şıvgın,
uzun uzun Kürtlerin Türk boy-
lanndan biri olduğunu anlatma-
ya çalışırken Devlet Bakanı
Kâmran İnan, Kürt liderlerle gö-
rüşmenin doğal olduğunu, an-
cak bu görüşmelerin gizli tutul-
ması gerektiğini savundu.
Kürtçe tasarısı
ANAP grubunda Kürt lider-
lerle yapılan gizli göriişmeyle
sertleşen tepkiler nedeniyle
Kürtçe serbestisi getiren yasa ta-
sansının yeniden düzenleneceği
oğrenildi. Cumhurbaşkanı
Özal'ın, TBMM komisyonlann-'
dan yasa tasarısının geçmeyeceği
olasılığım göz önune alarak ba-
zı sımrlamalara gidilebileceğini
belirttiği ifade ediliyor.
Adalet Bakanlığı da Kürtçe
konuşma yasağı getiren 2932 sa-
yılı yasanın kaldınlmasına iliş-
kin yeni bir tasan üzerinde ça-
lışıyor. Özal'ın bu çalışmaları
uygun görmesi halinde anayasa
ve adalet komisyonlannda Kürt-
çe serbestliğine ilişkin tasan, sa-
dece 2932'nin kaldınlması biçi-
minde düzenlenecek.
Ancak ANAP milletvekilleri,
tasannın sadece Kürtçe yasağı-
Cumhurbaşkanı Turgut Özal nın kaldırılması biçiminde yasa-
.ve beraberindeki heyet dün Ki- laşması halinde uygulamada sı
ev'den Kazakistan'ın başkenti
Alma Ata'ya geldi. Havaalanın-
da Kazakistan Cumhurbaşkanı
Nazarbeyef tarafından karşıla- M u h a l e f e t bilgi
nan Özal, daha sonra cumhur-
başkanlarının başkanlık ettiği
Türkiye-Kazakistan resmi gö-
dar, bunu geçmeyecek. Mora-
toryum var. OHU da kabul etli-
ler prensip itibanyla, onu da bi-
liyorum. En önemli taraf. bizim
için orada Türkiye'nin variıgı la-
zım. Yani güvenlik bakımından
variıgı lazım" dedi.
Özal, Rumların ciddi bir an-
laşmaya niyetleri varsa Türkiye-
nin "bu söyledigi şartlarda as-
gariye inemeyeceğini, bunun
mümkün olmadığını" belirterek
"Hatta şunu da teklif edelim:
Kıbrıs Rum tarafı Yunanlılara
açık olsun, serbestçe gidip gel-
sinler. Bu taraf da bize açık ol-
sun, serbestçe gidip gelelim. Ya-
ni bir nevi gümnık birliği yapa-
lım. Onlar da yapsınlar" şeklin-
de konuştu.
özal, Moskova'daki görüşme-
lerde Körfez güvenliğj konusun-
da fikir ahşverişi yapıldığım da
belirterek Araplann bu konuda
kendi aralarında görüşmeleri ol-
duğunu söyledi. "İranlılar bu iş-
ten bir parça rahatsızlar. Ama
benim tahminim Baker ile Sov-
yetler'in konuşmalannı bekle-
mek lazım. Sonra bize gelecek,
görüşeceğiz. Sonra Körfez giı-
venliği için neler meydana çıka-
cak göreceğiz" dedi.
Özal, Türkiye'nin bölgesel bir
super güç olması gibi bir düşün-
cesi olup olmadığı sorusuna
"Ben hayal görmüyorum, ger-
çekçiyim" yamtını verdi. Tür-
kiye için kafasında arzular ve
özlemler olduğunu belirten
Özal, "Yani guçlü bir ülke ola-
bilir miyiz diye çok düşunüyo-
rum. Bunun yüzlerce sene ala-
cagını düşünmuyorum. Onlarla
ifade edilen seneler olabilir" gö-
ruşünu dile getirdi.
Özal Alma Ata'da
kıntılar çıkabileceğine dikkat çe-
kiyorlar.
resmi
rüşmelerine katıldı. Cumhur-
başkanhğı Sözcüsü Kaya Tope-
ri, görüşmelerde iki ülke arasın-
da yakın ticari, siyasi ve sosyal
ilişkiler geliştirilmesinin karar-
laştırıldığım söyledi.
Özal ve beraberindekiler, bu-
gün Kazakistan'da incelemeleri-
ni tamamladıktan sonra akşam
uçakla gezinin son durağı olan
Azerbaycan'ın başkenti Bakü-
ye geçecekler.
SHP Grup Başkanvekili Ha-
san Fehmi Güneş, gelişmeler
hakkında TBMM'ye bilgi veril-
mesini sağlamak amacıyla dene-
tim mekanizmalarını işletecek-
lerini söyledi. SHP, Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın hükümet ve
Meclis'i devre dışı bırakarak ki-
şisel politikalarla ülke çıkarları-
nı tehlikeye soktuğu göruşünu
savunurken Özal'ın bu girişimı-
ni, ABD'de hazırlanan senaryo-
lann bir parçası olarak niteliyor.
SHP "üniter devleti" savun-
makla birlikte Türkçenin resmi
dil olarak konınmasına karşılık
Kürtçe Uzerindeki sınırlama ve
yasakların kaldınlması gerekti-
ğini düşünüyor. Bu arnaçla Ge-
nel Başkan Erdal Inönü'nün ve
Antalya Milletvekili Deniz Bay-
kal'ın iki ayrı yasa önerisi
TBMM'de bekliyor. Ancak bu
önerüerden ilki Anayasa Komis-
yonu'nda reddedflmişti.
Demirel: Ateşle
oynamak
Önceki gün Kürt liderleriyle
görüşmelerin içeriğinin açıklan-
masını isteyen DYP Genel Baş-
kanı Demirel, dün de görüşme-
lerin, devletler arası ilişkilere ters
duştüğünu bildirerek "Bence bu,
ateşle oynamaktır" dedi.
Talabani ve Barzani'nin tem-
silcisinin Türkiye'ye kimin tara-
fından davet edüdiklennin ve ki-
minle ne konuştuklannın önem-
li olduğunu kaydeden Demirel,
"Çankaya mı, hükümet mi, kim
davet etti? Çankaya, 'Ben
konuştum' diyor. Haagi sıfatla?
TC'nin hükümet başkanı degil-
dir. Devlet başkanı olarak kar-
şısına aldığı bu kişilerle ne ko-
nuşmuştur? Türkiye'nin bunla-
n öğrenmeye ihtiyacı vardır" di-
ye konuştu.
Türkiye'nin Irak ile ilişkileri-
nin kesUmediğini, iki ülkenin
karşılıkh olarak büyükelçi bu-
lundurduklannı anımsatan De-
mirel, Irak devleti ile savaş ha-
lindeki liderierin Türkiye'ye çağ-
rılıp konuşulması nedeniyle ile-
ride Irak'ın Türkiye'yi rahatsız
edenleri çağınp konuşması du-
rumunda Türkiye'nin bir şey
söylemekte sıkıntı çekeceğini
söyledi. Bu görüşmelerden ne
umulduğunu bilmediğini kayde-
den Demirel, "Hangi ülkede bu
çeşit işleri cumhurbaskanı yapı-
yor?" diye sordu ve bunun dev-
leti sıkıntıya sokmaktan başka
bir şey olmadığını kaydetti.
Dışişleri rahatsız
Kurt liderlerinden Talabani ile
Dizai'nin Ankara'da gerçekleş-
tirdikleri gizli temasların yankı-
ları dun de sürerken bu temas-
lar çerçevesinde gundeme gelen
"PKK boyutu" Dışişleri Bakan-
lığı'nda konuya başından beri
duyulan geniş rahatsızlığı
arttırdı.
Bakanlık Sözcüsü Murat Sun-
gar'ın önceki gün basın toplan-
tısında, "Iraklı Kürtler PKK'nın
kendilerini Batı emperyalizmi-
nin oyuncağı olarak gördüğünü
ifade ettiler" demesine karşın
PKK ile Talabani ve Dizai'nin
temsil ettikleri Kurdistani Cep-
be arasında ilişki olduğu yolun-
daki haberler bakanlık çevrele-
rinde kaygı ile "not edildi."
Dışişleri yetkilileri, PKK iie
Kurdistani Cephe arasında ben-
zerlik kurulmasına karşı çıkıyor-
lar. Ancak Kürt muhalefeti ile
Ankara'nın girdiği ilişkinin, ile-
ride bölge başkentleri ile PKK
arasında temas yapılması duru-
munda "emsal" olarak öne sü-
rülebileceğine de işaret edi-
yorlar.
Bu arada Ankara'nın gelenek-
sel olarak soğuk baktığı
'Talabani-VVashington" temas-
lanna da bundan böyle karşı
çıkma zemininin yitirildiğine
inanıyorlar.
Askeri cephe
Genelkurrrîay Başkanlığı, Ta-
labani ve Dizai'nin Ankara te-
masları konusuna tümüyle
Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve
güvenliği perspektifınden bakı-
yorlar. Komutanlar bu konuda
"topo" siyasilere atarak sessiz
kalmayı yeğlemelerine karşın,
Güneydoğu'daki sorunlann sür-
düğü bir dönemde gerçekleştiri-
len bu temasların ne denli sağ-
lıklı olduğuna ilişkin şüpheleri-
ni de çeşitli biçimlerde hissetti-
riyorlar.
Özellikle Talabani'nin "Tür-
kiye'de 2 bin 600 kişinin ölümü-
ne yol açan olayların
sorumlusu" olarak görulen
PKK'yı "yurtsever ve devrimci"
diye nitelendirmesinin, askeri
çevrelerin sıkıntısını arttırdığı
tahmin ediliyor.
Talabani'den açıklama
Dış Haberler Servisi —
Irak'ta Saddam Hüseyin rejimi-
ne karşı mücadele eden Kürt
cephesi liderlerinden Cdal Ta-
labani, bir süre once Ankara-
ya yaptığı ziyaret sırasında
Türkiye'nin, Irak'taki Kürt ha-
rekçtinin amaçlan konusunda-
ki endişelerini giderdiğini söy-
ledi. Ankara yonetimiyle yal-
nızca PKK konusunda ciddi
görüş aynlıkları bulunduğunu
açıklayan Talabani, PKK ey-
lemlerinin, Turk hükümetleri-
nin izlediği politikaların sonu-
cu olduğunu savundu.
Irak'taki muhalefet gruplan-
nın Beyrut'taki toplantısına ka-
tılan Kurdistan Yurtsever Birliği
lideri Celal Talabani, bir Arap
gazetesine verdiği demeçte, bu
ziyaretin, Türkiye ile Irak'taki
Kürt hareketi arasındaki ilişki-
lerde yeni bir dönem açtığını
söyledi. AA'nın haberine gore
Talabani, ziyaretin kendileri
için en önemli sonucunun,
Türkiye'nin Irak'taki Kurdistan
cephesi ile ABD yonetimi ara-
sında doğrudan ilişki kurulma-
sı konusundaki iıirazını kaldır-
ması olduğunu belirtti.
Irak'ta bağımsız bir Kürt
devleti kurmaya çalışmadıkla-
rını ve Ankara'nın bu konuda-
ki endişelerini giderdiğini anla-
tan Talabani şoyle dedi:
"Görüşmelerde Irak'taki dik-
tatöriuğun devrümesi gerektigi,
Kürtlerin de birieşik bir Irak
devleti içinde federe, konfede-
re veya özerk bir yapı içinde
haklannı elde etmeleri gerektigi
konusunda görüş birligine var-
dık. Cumhurbaşkanı Özal da
bunu destekliyor".
Ancak PKK'ya karşı izlenen
politika konusunda Türk yone-
timiyle göruş ayTÜığına düştük-
lerini söyleyen Talabani,
PKK'nın eylemlerinin, şimdiye
dek Ankara'nın izlediği Kürt
karşıtı politikalann bir sonucu
olduğunu savundu. Reuter
ajansının haberine göre Talaba-
ni şöyle konuştu:
"Türkler, PKK'yı terörist bir
örgüt olarak görüyor, bizse
PKK'nın devrimci bir Kürt ör-
gütü olduğunu savunuyonız.
Siz Kürt halkına karşı savaş
açar ve bu halkın tüm haklan-
nı, hatta kendi dilini konuşma
hakkını bile elinden alırsanız,
Kürtlerin haklannı isteme bi-
çimleri de sizin bu politikanız
gibi 'aşırı' olacaktır".
SHP Ankara Milletvekili önergesinde sordu
Ülkenin başbakanı kim?
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkam Tur-
gut Özal'ın Talabani ile Barza-
ni'nin bir temsilcinin Türkiye'-
ye gelerek yetkililerle görüştüğü-
nü açıklamasının ardından baş-
layan tartışma, TBMM'de de
gündeme geldi. SHP İzmir Mil-
letvekili Ahmet Ersin, dün yap-
tığı gündem dışı konuşmada
Özal'ı "komşu ülkelerin içişle-
rine kanşarak rejimleri hakkın-
da uluorta sözler edip Türkiye'-
yi yayılmacı emeller taşıyan
emperyalist bir ülke görünümü-
ne sokmakla" suçladı. SHP
Ankara Milletvekili Tevfik Ko-
çak da verdiği soru önergesin-
de söz konusu görüşmelerden
haberi olmadığı yolundaki sav-
lan anımsatarak Başbakan Yıl-
dınm Akbulut'a, "Bu ülkenin
başbakanı siz degil misiniz?" di-
ye sordu.
TBMM Genel Kurulu'nda
gündem dışı bir konuşma yapan
SHP'li Ersin, savaşın sona er-
mesinden bu yana gelişen olay-
ları değerlendirdi. Ersin, Türk-
iye'nin Ortadoğu'daki bazı ge-
lişmelerin dışında tutulduğunu
ifade ederek "Yani savaş son-
rasında bir koyup yirmi alaca-
ğız mantığına dayalı tüccar he-
saplarının tutmaması ihtimali
giderek güçlenmektedir" diye
konuştu.
SHP İzmir Milletvekili Ersin,
Türkiye'nin Körfez savaşına
"dolar ve petrol gözlükleri" iie
baktığını, bu politikanın da
dünya ülkeleri tarafından itibar (Baştarafi 1. Sayfada)
nı istediği soru önergesinde,
"Bu ülkenin Başbakanı siz de-
ğil misİBiz? Başbakan kimdir?"
dedi.
TBMM Başkanlığı'na dün
verdiği önergesinde Koçak,
Irak'taki Kurdistan Yurtsever-
ler Birliği Lideri Celal Talaba-
ni'nin ve Barzani'nin temsilcisi-
nin Türkiye'deki görüşmelerine
Başbakan'ın katılmadığı ve ha-
beri olmadığı iddialanna dikkat
çekerek şu görüşlere yer verdi:
"• Hem de ülkemiz için ol-
dukça önemli olan görüşmeler-
de bulunmanız istenmediyse bu-
nun nedeni sizce nedir? Bu ül-
kenin Başbakanı şabsınız değil
de yoksa bir başkası mıdır? Bu
ülkede Başbakan kimdir?
• Çankaya'daki görüşmelerin
içeriği hakkında herhangi bir
bilginiz var mıdır? Eğer bilginiz
var ise görüşmelere kimler ka-
tılmıştır?
• Cumhurbaşkanı'nın açıkla-
malanyla, Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü'nün açıklamalan ara-
sındaki çelişkileri nasıl yorum-
luyorsunuz?
• Bu denli önemli bir toplan-
uya Başbakan'ın. bakanların
katılmadığı, ama buna karşın
MİT yetkililerinin ve bazı Ame-
rikalıların katıldığı savlanna
karşılık hiçbir açıklamada bu-
lunmamanızın, suskun kalmanı-
zın nedeni nedir? Niçin susuyor-
sunuz?"
Özal'ın
görmediğini öne sürdu. Ersin,
Cumhurbaşkam Turgut Özal'-
ın önümüzdeki günlerde ABD'-
yi ziyaret edeceğini de hatırlata-
rak kamuoyunun Özal'ın kapalı
kapılar ardında yapacağı görüş-
melerden endişe duyduğunu öne
surdü. Ersin, "Bütün ikbalini ve
istikbalini ABD'ye bağlayan Sa-
yın Özal, hiç yetkisi olmadığı
halde sırf hükümet uzerindeki
etkisine dayanarak, kapalı ka-
pılar ardında >aptığı tutanaksız
ve baş başa görüşmelerde Tür-
kiye'yi lehlikeli sorunlann ve
yükümlülüklerin altına
sokabilir" diye konuştu.
ANAP grubunun büyük bir
sessizlik içinde tepki gösterme-
den izlediği bu konuşmaya Pev-
let Bakanı Kâmran tnan yanıt
verdi. İnan, Türkiye'nin dünya-
da itibarının artmadığı iddiala-
r;nın doğru olmadığını söyledi.
Özal'ın ABD gezisine de deği-
nen Kâmran İnan, tüm dünya
liderlerinin VVashington'a gide-
bilmek için sıra beklediğini ifa-
de ederek ''Sayın Özal'ın ika-
mette kalmak üzere davet edil-
mesi onur vericidir" dedi.
SHP Ankara Milletvekili
Tevfik Koçak da Başbakan Yıl-
dınm Akbulut' un yanıtlaması-
ahnamıyor.
9- Astım olan turizm: Körfez
krizinin en büyük darbeyi vur-
duğu turizm sektöründe yaşa-
nan bunalımın büyüyen boyut-
lan, içleri boşalan bol yıldızlı
oteller ve bunların arkasındaki
milyarlık kredilerin sahibi ban-
kalarla şirketlerin "hal-i pür
melali" de gölge altına giden ko-
nular arasında.
10- Demirbaş tüm dertler:
Yalmzca faizlerine yetiştirmek
için bu yıl bulunması gereken
milyarlarca dolarlık dış krediden
eldeki trilyonluk özelleştirme se-
netlerine, enflasyondan konut
sıkıntısına, ulusal savunmanın
modernleştirilmesinden sağhk
politikasının ve sağlık kurumla-
rının kronik hastalıklanna, milli
eğitime egemen olan imam ha-
tipçilikten büyük kentlerdeki
kanserleşmiş sonınlara kadar
bütün dertler "Talabani tartış-
maları"nın altında kalmış
durumda.
Özal, önümüzdeki hafta bu-
günlerde Amerika'da olacak.
VVashington yolunda, eğer yeni
bir "gündem minaresi" dikmez
ise Camp David çıkışı Başkan
Bush'la birlikte Iraklı Kürtlerin
de dosyasını kapatacak yeni bir
"madde" bulacaktır.