11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 7 ŞUBAT 1991 Insan Hakları ve TBMM Komisyonu İç hukukta insan hakları öğretisine yaraşır bir düzenlemeye gidilmesi, örneğin Ceza Yasası, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası gibi temel kodlarla uluslararası hukuka uygun bir değişikliğe gidilmesi artık kaçımlmaz olmuştur. MEHMET AKİF TUTUMLU Hukukçu (Yargıç) Insan hakları, tarihin başlangıcından bugiine kadar insanoğlunun uğradığı haksızlık ve bas- kılara karşı yaptığı savaşımlar sonucu elde etti- ği kazanımlann bütünüdür. Insanın gerek siya- sal otoriteye gerekse hemcinslerine karşı kazan- dığı bu haklann tam bir tanıralaması ve tüketi- ci biçimde sayılması güçtür. Bununla birlikte Profesör Jacques Mourgeon'nun yaptığı şu ta- nımlama, genel olarak benimsenebilir: "Insan haklan, kişinin tek tefc kişilerle ve iktidarla iliş- kileri içinde kendi malı olarak bulundurdugu, kurallaria yönetilen ayncalıklardır." (J. Mour- geon, Les droits de L'homme-İnsan Hakları, Çev. A. Ekmekçi, A. Türker, İstanbul 1990, s. 12). Batı'daki tutarsızhk Insan haklan savaşırrunda önemli kavşak nok- talanndan olan 1789 Fransız tnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin başlangıç kısmında, dev- rimi doğuran kötü durumun ve yönetim bozuk- lugunun biricik nedeni, insan haklarının bilin- memesi, unutulması ve küçümsenmesi olarak gösterilmektedir. Burada, devlet yönetiminin sağlıklı yürütülmesi ve toplumsal barışın, erin- cin sağlanması, insan haklannın tanınması ve be- nimsenmesi ile olanaklı görülmilştür. İnsan haklarında önemli sayılan ikinci kaza- nım, 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'dir. Bu bildirgede de insan- ların uygar bir toplum, uygar bir dünya kurma yolundaki özlemi dile getirilmiştir. Nitekim bil- dirgenin başlangıç kısmında özlenen dünya "korkudan ve yoksulluktan kurtulmuş insanla- rın söz ve inanç dzgürlüklerine sahip olacaklan bir dünya"dır. Gerek yukanda kısaca değinilen temel bildir- geler gerekse bu yolda imzalanan onlarca ulus- lararası sözleşmeye karşın toplum, insan hakla- rı alanındaki arayışını ve oluşumunu henüz ta- mamlamış değildir. Bu konuda önderlik eden "Batı toplumlan'nın, kimyasal silah ürelmele- ri ve bunlan para kazanmak uğruna bazı iilke- lere satmaları, bir kısım iilkelerin bağımsızlık- larını kazanmak için verdikJeri savaşımlara ka- yıtsız kalmalan, insan haklan konusunda görii- len tutarsızlıklardan bazılandır. Ancak bu ko- nuda görulen tutarsızlıklar ve çifte standartlara karşın insanlık toplumu insan hakları alanında büyük mesafeler aînuştır ve bunlardan geriye dö- nülmesi diyalektik gerçeğine göre olanaksızdır. Türkiye, hukuksal planda insan haklan ko- nusunda son yıllarda önemli gelişmeler göster- miştir. Gerek yukanda anılan bildirge, gerekse Roma'da 195O'de imzalanan İnsan Haklan Söz- leşmesi ülkemizin imzaladığı temel anlaşmalar- dır. Bunlar dışında Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'ne bireysel başvuru hakkı; işkence, in- sanlık dışı muameleyi önleme yolundaki sözleş- meler ile geçen aylarda AGİK Konferansı'nda imzalanan Paris Şartı son zamanlardaki önemli gelişmelerdir. Bilindiği gibi son sözleşme, soğuk savaşın sona ermesi ve Batı toplumlannda de- mokrasi ve insan haklanna dayalı rejimlerin ege- men olması yolunda hükümler içermekteydi. Türkiye, yukanda değinilen birçok önemli uluslararası sözleşmeye imza atmakla birlikte, hemen her gün insan hakları ihlalleri savlanna sahne olan bir ülke görüntüsünden kurtulama- mıştır. Bu ihlallerin normatif kaynağı olarak 1982 Anayasası, 12 Eylül'den sonra (özellikle 80-83 yıllan) yapılan yasalar ve denetimleri güç- leştirilen idari işlemler-eylemler gösterilmektedir. (Bkz. Dr. Bülent Tanör, Türkiye'nin İnsan Hak- ları Sorunu, İstanbul 1990, s. 253-349.) İç hukukta insan haklan öğretisine yaraşır bir düzenlemeye gidilmesi, örneğin Ceza Yasası, Ce- za Muhakemeleri Usulü Yasası gibi temel kod- larda uluslararası hukuka uygun bir değişikliğe gidilmesi artık kaçımlmaz olmuştur. Bu bağlam- da geçenlerde TBMM'de kurulan tnsan Hakla- rı Komisyonu önemli bir katkı olarak değerlen- dirilmelidir. TBMM Komisyonu Bundan böyle insan hakları ihlallerinde baş- vurulabilecek bir makam da TBMM İnsan Hak- lan Inceleme Komisyonu'dur. 3686 sayıh ve 5.12.1990 tarihli yasayla kabul edilen (RG.8.12.1990 Tr20719 S.) bu komisyonun bir başka görevi de dünyada insan hakları alanın- daki gelişmeleri izlemek ve Türkiye'deki uygu- lamaların buna ayak uydurmasmı sağlamaktır (madde 1). Bu yasanın çıkanlmasmda çeşitli parti üyelerinin bir araya gelerek kurduklan diyalog, insan haklarının korunması yolunda önemli bir çaba olarak algılanmalıdır. Komisyonun insan haklan konusunda göster- mesi gereken çabalar daha çok hukuksal dizge- nin (mevzuatın) insan haklanna aykırı düşen normlardan temizlenmesi ve uygulamada görü- len ihlallerin üstüne gitmek bıçiminde yoğunlaş- malıdır. Bu ihlalleri gerçekleştiren kisilere karşı etkili bir ceza yaptınmınm yasal düzenleme ko- nusu yapılması etkin bir çözüm olsa gerek. An- cak bundan önce yapılması gereken ve daha et- kili olabilecek yol, toplumun insan haklan ko- nusunda aydınlatılması, eğitilmesidir. Bu eğjtim sadece kamu kesiminde değü, özel yaşam ilişki- lerinde de zorunludur. Yoksa 3686 sayılı yasanın komisyona verdiği (madde 3, g bendi) "Her yıl yapılan çalışmalan, elde edilen sonuçlan, yurti- çi ve dışında insan haklanna saygı ve uygulama- ları kapsayan bir rapor hazırlamak" biçiminde- ki yetki, fazlaca bir anlam taşımayacaktır. Yasa, komisyonun kendisine yapılacak başvu- ruları en geç üç ay içinde yanıtlayacağı (bilgi ve- receği) hükmünü getirmiştir (n^dde 7/2). Komis- yona verilen yanıtlama süresi, devam etmekte olan ya da gecikmeye tahammülü olmayan in- san haklan aykırılıklannda (ihlallerinde) uzun sayılabilir. Kanımca bu düzenlemede, TBMM Komisyonu'nun ihlallere amnda müdahale etmek ve sorunlan çözümlemek yolunda yetkiler geti- ribnemiş olması önemli bir eksikliktir. Komis- yona insan haklan alanında enfonnasyon ve in- celeme yapmakla sımrlı olarak verilen görevle- rin, bu konuda yani, insan haklan ihlallerinde ne ölçüde çözüm getireceğini uygulamada göre- ceğiz. Sonuç Tabii, insan haklan sadece bireyin işkenceye ya da kötü muameleye karşı korunması demek değildir. Insanın eğitim görme, istediği işi edin- me, ekonomik güvence içinde yaşama, sağlıklı bir çevrede yasamını sürdürme ve düşüncelerini kor- kusuzca açıklayabilme gereksinimleri asıl olan- lardır. Gerçekte insan haklannın tam olarak ya- şama geçirilebilmesi de insanın yoksulluktan ve korkulardan (baskıdan) kurtulmasına bağlıdır (Mourgeon, s. 128). Sonuç olarak şunu söylemek isteriz: tnsan hak- lan şu ya da bu ideolojiye, »yasal göriişe bağla- namaz; belli bir kesimin savunuculuğuna terk edilemez. Çünkii insan haklan, deyiraden anla- şıldığı iizere, hangi ırklan, ulustan, dinden veya siyasal görttşten olursa olsun her insana tanın- mış olan haklardır. Onun için hepimiz, her biri- miz, insan haklannı özümsemeli ve bunlann ih- lalinde duyarlığımızı, tepkimizi gosterraeliyiz. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL SoykırımSavaşına Doğnı... Kuveyt'i kurtarmak mı, yoksa Kuveyt halkını ortadan kal- dırmak mı? Savaş gitgide anlamını yıtiriyor. Amaç, daha doğrusu gizli amaç, iyice belirmeye başlıyor: Körfez'de petrol egemenliği- ni elde etmek... Kuveyt'te, Bağdat'ta, Basra'da bombalar aftında ölen, sa- kat kalan, yaralanan kaç bin kişi? Bılen var mı? Düşünen var mı? CNN ve TRT haberlerinde günde bilmem kaç yüz ya da bin 'sorti' yapıldığı söyleniyor. Rahatlıkla, umursamazca!.. Bu sortiler, kimbilir ne kadar insanın canına mal oluyor! Kaç ço- cuk, kadın, yaşlı, genç anlamsız bir savaş uğruna ölüyor!.. Bizim topraklarımızdan havalanan ABD uçaklarının Irak halkının yok edilmesindekı katkılarını hiç düşünüyor musu- nuz? "Biz savaşa girmedik. Ancak Irak bize saldırırsa o za- man savaşırız " demek bir antam taşır mı? Bizim sorumlulu- ğumuzu ortadan kaJdırır mı? Bir soykırım yaşanıyor Ortadoğu'da. Gerçek bir halk kıyı- mı. Sözde yalnız stratejik yerler bombalanıyormuş. Ya yıkı- lan evler, hastaneler, okullar? Ya bombalar altında ölen in- sanlar? Bir Amerikan generali 'Bağdat yerle bir edilmeli' de- miş. Gereksiz bir söz söylediği, gizlı amacı ortaya çıkardığı için o generali hemen emekli etmişler. Şimdi aynı acımasız kişi CNN'de askeri danışman olarak çalışıp her konuşması için bin beş yüz dolar alıyormuş. Buna adamı ödüllendirmek denmez mi? Hiroşima, Nagazaki, Dresden, yakın tarihin yüzkarası soy- kırımlardır. Bir anda on binlerce insanı yok etmek, on binler- cesini sakat bırakmak, on binlercesini de er geç karşılaşa- caklan bir ölüme mahkûm etmek... Bu gibi işler artık geç- mişte kaldı sanıyorduk. Hiroşima, birdersti insanlığa. Bir da- ha olmayacaktı Hiroşimalar, Nagazakiler, Dresdenler. Büyük söz etmişiz! Şimdi yüzlerce uçağın, sayısız füzenin karşıdan karşıya ölüm yağdırdığını, halkı acımasızca yok ettiğini bir kez daha görüyoruz. Üstelik her an nükleer bir savaşın baş- laması da bekleniyor. Bir gaz savaşı, kimyasal bir savaş, der- ken atom, hidrojen, azot bombalarıyla kitlesel imha silahla- rı... Acele etmişim, Hiroşima'yı gördükten sonra orada yaşa- nan acıları, yaşanmakta sürüp giden acıları gördükten son- ra şu satırları yazmakta: "...gerçek barış o zaman kurulacak. Dünya insanları Hiro- şimalılar gibi barış insanı olduğunda, kinleri, düşmanlıklan silip attığında... Bir düş mü diyorsunuz? İnsanlık nice düşle- ri gerçekleştirdi. Bu en büyük düşü de bir gün gerçekleştirir, buna inanmalı. Hiroşima Belediye Başkanı Yamada'nın de- diği gibi "Çağımızda yaşayan herkesin görevi budur: Barış ülküsünün savaşçısı olmak, bu uğurda çarpışmak..." Soğuk savaş bitti, Sovyetler'le ABD arasında bir uzlaşma sağlandı diye sevinirken savaş araçlarını üretenler; onlara bağlı, daha doğrusu onların buyruğundaki güçler yirmi bi- rinci yüzyılın dokuz yıl öncesinde bir soykırımı başlattılar ye- niden... Özel çıkar hesaplarıyla bu soykırımı destekleyenler, hatta bir paylaşımdan kazanç elde etmek için bu soykırımı övenler de var! Her yerde var. Içimizde de var. Buna cengâ- verlik diyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenlerı 'tabansız'lıkla suçlamaktan çekinmiyorlar. Oysa soykırımcılardır tabansız olanlar. Dönüp sorsunlar kendi halklarına, bakalım kaç kişi- dir onların yanında yer alan? 1941'de yazdığım bir öykü var: 'Önce Ekmekler Bozuldu'. İkinci Dünya Savaşı'ndaki İstanbul'un bir öğrencinin gözüy- le anlatımıdır Yok, şimdi ekmekler bozulmadı. Ama insan bo- zuldu. İnsanın doğru düşünebilme yetisi bozuldu. Yarım yüz- yıl önce yazdığım bu öyküyü yeniden okurken o günlere dö- nüyorum: "Önce ekmekler bozulmuş, ardından da her şey bozulmuş- tu. Dünyanın tadı kaçmıştı. Her şey birden değişivermişti. Ek- mek, su, hava, deniz, sokaklar, meydanlar, radyo, gazeteler, kitaplar. Hele insanlar!.. Onları kim tanıyabilirdi? Bizim iyi in- sanlarımız, şehrimizin güler yüzlü insanları. Onlar sankı şe- hirden ayrılmış, yerlerine bu abus çehreli, aksi insanlar gel- mişlerdi. Adım başında rastlanılan kadın erkek bu şehrin in- sanları bir tuhaf olmuşlardı. Korkulu, düşünceli. ürkektiler, tereddüt, şüphe içinde idiler. Caddeler askerlerle doluydu. Sınırların ardında kan ve ateş yağmuru sağanak gibi boşan- maktaydı." Bu Körfez savaşı da bir bakıma 'ekmek' kavgasıdır. Ama yalnız egemenlerin sürekli yemek istedikleri bir has ekmek, yani petrol! Bu uğurda Kuveyt halkının da kökü kazınabilir, Irak halkının da, bir gün sırası gelirse Türk halkının da! Önem- li olan sömürgenlerin çıkar hesaplarıdır. Ona uymak ya da uymamaktır. Ben hep iyimser olmaya çalıştım. Yarım yüzyıl önce de şim- di de.. İnsan aklıdır her şeyın iyisini doğrusunu yaratan, ku- ran, yaşatan. Türk halkı savaş istemiyor. Neden istesin, bu soykırım kavgasını! Ama bu halk gerektiğinde, bağımsızlık, özgürlük adına ölmesinı de bildi, her zaman da bilecek. Ama onun bunun hesabına, çıkarına hizmet etmek için değil... MEVLİT Sevgili büyüğumuz HÜSEYİN BATURAY'm aramızdan ayrılışının kırkıncı günü olan 7.2.1991 perşembe günu (Bugün), yatsı namazından sonra evimizde okutulacak mevlide tüm dost ve akrabalanmızı davet ederiz. AİLESİ Adres: Mitatpaşa Cad. No 167 Kaı: 4 Karataş/İZMİR GERÇEK ATATÜRKÇUUB MKYE \ TEVIFO'YA CKVAP Türkiye'nin en etkin Ata- türkçü vakfına komplo. Atatürk düşmanı iki frak- siyonun birleşmesinden oiuşan gericl bir örgütün Içyüzü. ADNAN OKTAR'ın cevabı. KOMPLONUN ARDINDAKİ GERÇEKLER O Prof.Dr. İsmet Giritli: "Atatürk, Laiklik ve Dirf O Türk Gençliği Atatürkçûlüğün Neresinde? O Atatürk'ü Tanıyanların Dilinden, Atatürk ve Din RÖNESANS'I BEKLEYİNÎZ VEFAT VE BAŞSAĞUĞI Başmüdürlüğümüz Yapı Işleri Müdürlüğü Teknik Uzmanı ERTAN T4RFyı ani bir rahatsızlık sonucu kaybetmiş bulunuyoruz. Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. tSTANBUL YAKASI TELEPON BAŞMLDÜRLÜĞÜ HAVALANDIRMA ISITMA KLIMA M E N F E Z L E R İ 38 yıldır yurt içinde; yurt dışında, 3 kıtada üstün kalıtesıyle tanmmış TSEK belgeli: stok ebatlarda seri üretımle yeni bir HİZMET SUNUYORUZ HEMEN TESÜM RAKİPSİZ FİAT Ayrıca her tür seçenekleriyle tüm HAVALANDIRMA aksamiarı Tel 586 32 44-5864613-588 13 79IBuro) Tel 584 06 42 ıFabrıkaI Telefax 588 15 00 Adres Ahmet Vefk Pa$a Cad No 36 34280 CAFtt ISTANBUL B A Ş S A Ğ L I Ğ I î. Ü. Işletme Iktisadı Enstitüsü 31. Dönem (1987-1988) rnezunlarından, sevgili arkadaşımız MELTEM ETİZ I 5 Şubat 1991 Salı günü aramızdan aynlmıştır. Ailesine ve dostlanna sabır dileriz. 1.0. Iftotma iktlsadı EnstltflsO 31.D6n«m (B Grubu) Arkadaşian TEŞEKKÜR Değerli aile büyilğümüz ve biricik babamız, NURETTtN KARASU'nun vefatı dolayısıyla ba$sa£lığı ve taziyelerini bildiren ve gerekse cenaze törenıne katılan başla Gebze Bekdiye Başkanı Sayın MEHMET EMÎN AKEV'a ve tüm dost, akraba ve tanıdıklara tesekkürü bir borç biliriz. AİLESİ ADENA ZEYNEP, TURAN, TEOMA1V, TUFAN KARASU, GÜLDEN ATAY TEŞEKKÜR Annemizin ameliyatını başarryia gerçekleştiren, gerek ameliyat öncesi teşhiste gerek ameliyat sonrasındaki mükemmel bakımda maddi ve manevi her türlü yardımlarını estrgemeyen Sayın Profesör Doktor YUSUF KEÇECİOĞLIPNA, Sayın Doktor FÂTİHTOKUŞ'a, EMKan Teşhis Laboratuvan personeline, Avusturya Haatanesi mensuplanna minnet ve şükranlanmızı arz ederiz AİLESt ADDVA ÖZKAN YALÇEV BEBEK SEVERLERE iki yaşındakt kızıma btr can yoldaşı / Oyun arkadaşı / E§itici / Bakıcı anyorum. Tel: 157 74 06 (Ev) 158 08 10 (Iş) Experience Speaks... İNGİLİZCE GÖKDİLDE ÖGRENİLİR Dıl öğretıminde en son uygulanan EAST-WEST serisi ile. Amerikadan, Ingıltereden getirilen video programlan, slayt.-bant vb. ders araçlarıyla, Tumu laboratuar düzenine getırılmış dersliklerle uzman öğretmen kadrosuyla hızmetınızdeyız Elemantary, ıntermedıate, advanced seviyelerde GENEL İNGİLİZCE KURSLARI Geliştırmek ısteyenlere PRATIK KONUŞMA SINIFLARI Oğrencılere Cumartesı-Pazar Çalışanlara Akşam-Gece Gundüz zamanı olanlara Yoğun ve yan yoğun kurslar KIŞ DÖNEMİ KAYITLARIBAŞLAMIŞTIR. En yakın Şubemıze gelerek. sıze uygun gun ve saatlerı belirleyıp kaydınızı yaptınn. Almanca Kurslarımız ıçın şubelerımızden ayrıntılı bılgi alınız. ' Deneyım konuşur .. " F0RE1GN LANGUAGE CE1STRE TAKSİM ŞUBESİ: TaKsım Cad No 71 Tel 150 47 47-150 34 49 LALELİ ŞUBESİ: Kurultay Sok No 10 BEYAZIT Tel 520 1141-520 1142-527 62 14-5114883 BAKIRKOY ŞUBESİ: Istanbul Cac Danlelacı Sok No 7 Tel 571 27 83-583 68 40 KADIKÖY ŞUBESİ: Kuşdılı Cad Dılek Han No 67 Tel 338 03 47-345 1896 STUDIO PEINTURE SANAT GALERİSİ & RESİM ATÛLYESİ GÜLSEREN KAYALI yönctiminde RESİM ÇALIŞMALARI TTŞVİKİYF KAI IPÇI SK 14» 1 1 3 2 2 3 1 9 LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Devreler: Hatta fçi: 7 Şubat HaftaSonu: 16 Şubat KADIKÖY (Söğütlüçeşme Camii yani) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 OZEL BORA SURUCU KURSU ELLİ DÖRDÜNCÜ DÖNEM 9 Şubat Hatta sonu 12 Şubat Hafta içi 13 Şubat Hafta içi akşam kayıtları başlamıştır DERSHANE ÛSKÜDAR 310 14 78 PİSTLERİMIZ: KOZYATAĞI 362 47 33 TARABYA 162 08 18 PENCERE Düşman!.. Düşmanın var mı? Varsa kim? Solcu mu? Sağcı mı? Alman mı? Yahudi mi? Ermeni mi? Komünist mi? Amerikalı mı? Rus mu? Mürteci mi? Dinsiz mi? Yunan mı? Arap mı? Saddam mı? Kürt mü? Çağdışı kafaya göre insan düşmansız yaşayamaz; ille de bir düşman gerekli... ^ 21'inci yüzyıla 10 kala, yeryüzünde olağanüstü bir dönü- şüm yaşandı. Sovyetler, Amerika'ya: — Size, dediler, bir sürpriz hazırladık... — Nedir? — Bir düşmandan kurtarıyoruz sizi... — Kimden? — Komünistten... Bir anda şaşılası bir boşluk doğdu! Artık yeryüzünde 'komünist' diye düşman yok!.. Peki, ne yapmalı? Düşman- sız nasıl yaşayacağız? İlkelliğe damgasını vuran düşünce ko- şullanmasında, düşmana gereksinme büyüktür. Öyle bir düş- man yaratmak gerekiyor ki defteri dürülmeden kimse göz- lerini kapatıp gönül rahatlığıyla uyuyamasın. Kimdir o düşman? Saddam!.. Komünist düşmanımız değil, dostumuz. Artık Saddam ca- navarıdır yok edilmesi gereken... Ancak Saddam'ın da şunun şurasında kaç günlük ömrü kaldı? Uzmanlar kesin bir şey söyleyemiyorlar; ama, uzak değil, yakın bir zamanda Irak diktatörünün sonu yenilgiyle noktalanacak diyorlar. Çok kötü!.. Çünkü bu iş biter bitmez, bize yeni düşmanlar gerekecek; düşmansız yaşanır mı? Kürtçe bir dil midir? * Kimisi diyor ki "Kürtçe diye bir dil yoktur." Daha ileriye gi- denler de eksik değil; Kürt diye bir kimsenin var olmadığını ileri sürüyoriar. Kürtler, bu yüzden birbirlerine giriyorlar; uzun yılların koşullanmasına bağlı kafalar bozuluyor; damarlar sertleşiyor; kanlar kaynamaya başlıyor; Kürtler bir yana, Türkler birbirine girecek, kavga dövüş... Al sana bir düşmanlık ortamı!.. Düşmanlığı körükleyen, pompalayan, tuzlayan, biberieyen, şişirenler, çatışmaya yukarıdan serinkanlılıkla bakıyorlar. Çünkü onlar 'gelişmiş'tirier; mazlumları birbirine düşürerek tepeden yönetmek yolunda düşmanlık türetmenin kesin ya- rarlarını, tarih babanın laboratuvarındaki deneyimlerle öğ- renmişlerdir. 'Zenginler Kulübü'nün üyeleri anasının gözü- dürler; yaptıklan işin kılıfını. süper kapitalizmin bilgisayatiı fabrikalarında dokurlar; Irak halkının canına okurken gerçek- leştirilen canavarlığı, uluslararası hukuka nasıl uyduruyor- lar!.. Savaşı televizyondan seyreden bölge halkları da şimdiden "komşuda pişer, bize de düşer" umutlarına kapılmadılar mı? Herkes birbirini gözetliyor; parayı savaştan sonra kim top- layacak? Acem mi? Kürt mü? Arap mı? Türk mü? Budalalığın aymazlığında hesaplar kitaplar yapılıyor; pay- laşım hırsları yalazlanıyor; "süpergüçler" Ortadoğu'ya "yeni düzen" getirecek, mazlumların başı göğe erecek, yoksullar haklanna kavuşacaklar... Geri zekâlılık parayla mı? Anadolu bizim... * Hepimizin... Bu toprakların üstünde yaşayan insanların birbirine bor- cu var; sakın Kürt düşmanlığım ya da Türke karşı kan dava- sını milliyetçilik sanmak aptalhğına düşmeyelim. Kapı kom- şumuzun, kirvemizin, hısım akrabamızın, kardeşimizin, eşi- mizin, bacımızın, can dostumuzun kimliğinde düşman türet- mek aymazlığı, gelecek kuşaklara karşı bağtşlanmayacak gü- nahımız sayılacaktır. Çağımızın insanı, düşmansız yaşamasını bilecek kadar ta- rihsel bilinci ışıyan kişidir. BİRTAN AITUIVBAŞ KAMUOYUNA Yiğit ve fedakâr bir can yoldaşımızı yitirdik. Onu yüreğimizde, bilincimızde yaşatacağız. Unutmayacağız. Unutturmayacağız. ANKARA MERK£Z KAPAU CEZAEVtNDEıN DEYRİMCt SOL DAVASI TUTt'KU.'L.'VRI ADCVA SEMİH GENÇ VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Arkadaşımız, BakırkOy ve Anakent Belediye Meclis Üycmiz MAMMVT KARAKAVA'nın babası EYÜP KARAKAK4 6 Şubat 1991 günü vefat etmi^tır. Merhuma Tann'danrahmet,kederh ailesine ba$sa|lı£ı dileriz. ANAKENT SHP NECLtS GRUBl ARKADAŞLARI ADfNA MUSA ÇULHA, ŞEVKET KILIÇ, GAZİ KARAKAŞUOĞLU. EROL ERŞEN Not: Cenazesı 7.2.1991 gıınü (Perşembe) öğle namaanda Babçelievler- Yayla Camii'nden kaldınlacaklır. VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Arkadaşımız, Bakırkö> ve Anakent Belediye Meclis L\emiz MAHMUT KARAKAYÂ'nın babası EYÜP KARAKAYA vefat etmiştir. Merhuma Tann'dan rahmet kederli ailesine başsaglıŞı dileriz. ANAKENT SHP MECLİS GRUBU Acımız sonsuzdur. Yureği ınsan sevgisi ile dolu. Onurlu yaşamından ödün vermeyen, eskı CHP Kiğı llçe Başkanı Ağabeyımiz, Kardeşimiz ÎBRAHİM DAĞLAİAN'ı anılarımızda yaşatacağız. Tum Heraşehrilerimizin başı sağolsun. DAĞLAYAN AİLESt ADINA MEHMET DAĞLAYAN KİĞI. ADAKL1, Y\YLADERE, YEDİSU İLÇELERİ KÜLTÜR DERNEĞİ İZMİR ONBİRİNCİ İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İFLASIN AÇILDIĞINA DAÎR İLAN 1991/4. if. MÜFLİSİN ÜNVAN1 İLE ADRESİ: GÜMÜŞKAYA TİCARET KOLLEKTİF ŞİRKETİ MEHMET YÜCEL VE ORTAĞI Yukanda ünvanı ile adresi yazılı bulunan "GÜMÜŞKAYA TİCA- RET KOLLEKTİF ŞİRKETİ-MEHMET Yt)CEL VE ORTAĞI" ün- vanlı şırketın îzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30.1.1991 tarih ve 1990/285 esas sayılı kararı ile İFLASINA karar verilmiş ve iflas aynı gun saat: 14.00'den itibaren açılmıştır. Keyfıyet IİK.'nun 166. maddesine göre tebliğ ve ilan olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle