14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 1991 SERGI KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 Barış, çevre ve digerleri • Kıiltür Servisi — Kâmil Yavuz'un "Banş, Çevre ve Diğerleri" başhklı karikatür sergisi yann Dünya Sineması fuayesinde açılıyor. Bugüne dek çeşitli gazet ve dergilerde cizen, yurt-J içi ve dışında karma sergilere katılan Kâmil Yavuz'un sergisi ay boyunca izlenebilecek. Yavuz karikatürlerinde yer verdiği temalardan "savaş" konusunda şunlan söylüyor: "Savaş ölütn, yıkım, insanlar üzerinde kapanması imkânsız hatıralar bırakan, dehşet verici silahlann kullanıldığj arena. Sıcak savaşı hissettiğimiz şu günlerde vahşetin insanlar üzerinde olduğu kadar çevremizde bile kapanması imkânsız yaralar açtığını hepimiz görmekteyiz. Biz karikatürcüler barışın bütün dünyada kalıcı olarak yerleşmesi için var gücümüzle çalışmaktayız. Çünkü bütün sanatlar ancak barış ortamında yeşerir ve halklara ulaşır!' \ansımalarıyla Viyana kenti • Kültür Servisi— Avusturya Konsolosluğu KUltiir Ofisi'nin katkılan ile açılan Avusturyah fotoğraf sanatçısı Eva Klepp-Afritsch'in "Viyana-Yansımalar" konulu fotoğraf sergisi 1-10 şubat tarihleri arasında Galeri Galleria'da görülebilir. Yazar, ressam ve fotoğraf sanatçısı olan Eva Klepp-Afritsch, fotoğrafa geçişini doğaya olan sevgisine borçlu. Ancak gerek edebiyat alanında, gerek resimde hep insanın çokkesitliliğini yakalamak peşinde olduğunu söyleyen sanatçı, fotoğrafta da gördüklerinin "nesnesini" değil, türlü yüzeylerden "yansımalarını" vermeyi yeğliyor. Sanatçının bu sergisinde karşımıza çıkan uygulama ise "yansımalarıyla Viyana kenti". Bu fotoğraflarda Viyana'nın özellikle tarihi yapılan bir su birikintisinden, çokça olmak üzere, çeşitli vitrin camlanndan ve aynalardan yansımalarıyla gösteriliyor. Kimi eleştirmenlere göre Eva Klepp- Afritsch'in gördükleri, göz sinirlerinin artık kullanılmaya kullanılmaya atıl kalmış bir bölümünün canlandırılmasıyla eşanlamlı. Altan'ın ISoyağaçları' • Kültür Servisi — Özdemir Altan 'Soyağaçlan' adını verdiği resim sergisini bugün Soyak Sanat Galerisi'nde açıyor. Altan, 2 mart tarihine kadar süreck olan bu sergiyle ilgili broşürde şunlan söylüyor: "Resim, izleyiciye poz vermemeli. Sanatı umulmayan bir anında ve beklenmeyen bir durumunda yakalayabilmeliyiz. Ancak teknik sorunlar çözümlendikten sonra özel bir kavram geliştirme aşamasma geçilebilir. Sanat birbirinden farklı kavram, köken ve mantıkların birleşmesiyle oluşan gerçek bir çokseslilik ve çok boyutluluktur. Bütün sanatlar ve edebiyat bir mekân içine yerleşir. Sanatta . derinlik kavrarru düşünsel ve teknik bileşimin espastaki serüvenidir..!' MÜZİK Kaas, 4 En İyi Kadın Yoramcu' • Kültür Servisi — Paris'te Zenith'de gerçekleşen '6. MUzik Zaferleri' gecesinde Patricia Kaas yılın en iyi kadın yorumcusu seçildi. Kaas'ı ilk kutlayanlardan biri aynı dereceyi üç kez kazanan Patrick Bruel oldu. Genç sanatçı Kaas, derecesinin açıklanmasının ardından izleyiciler ve müzik adamlarına seslenerek yılın en iyi kadın yorumcu ödülünün kendisine verilmiş olmasından dolayı teşekkür etti. 6. Müzik Zaferleri gecesinin açılışını yapan Fransız sanatçı Yves Montand da Johnny Hallyday'i Bercy'de verdiği konserle yılın en iyi gösterisini gerçekleştirdiği için kutladı. SİNEMA Doğacı Stefanie Powers • NASHVILLE (AP) — Amerikah sinema oyuncusu Stefanie Powers, doğal yaşamın yok edilmesinin modern yaşamdaki tüketiciliğin bir belirtisi olduğunu söyledi. Powers, Kenya'daki William Holden Doğal Yaşam Vakfı yararına düzenlenen bir gecede, "Bir hayvan türünün yok edilmesi, hepimizi öldürmekte olan bir hastalığın belirtisidir. Biz Amerikalılar, dünyanın en büyük tüketicileri ve çöp üreticileriyiz. Dünya tarihinde bizden daha savurgan bir toplum görülmedi" dedi. KmitJarınıız süriiyor. ENCLISH CENTRES KADIKÖY Eskı Iskele Karşısı Sular Idaresı Yolu No 3 81300 Istanbul Tel: 338 83 10 338 58 47 ŞİŞLİ Koca Mansur Sok No: 58 80260 Istanbul Tel: 130 81 91 - 132 72 52 BAKIRKÖT Halboyu Cad No 16 34720 Istanbul Tel 570 12 70 572 21 44 Yavuz Özkan, Feshane'de çekeceğiyenifılminde 'ateş üstünde yürüyecek' Müzikli tarîh sorgulamasıYavuz Özkan, 'Ateş Üstünde Yürümek' adlı yeni filminde Türkiye'nin son 70 yılını dans ve müzik eşliğinde sorgulayacak. Kurtuluş Savaşı'ndan günümüze uzanan süreç, modern bale sanatçılarının danslarıyla anlatılacak. Özkan, "Bir ulusun tarihini hiç diyalogsuz baştan sona estetik bir biçimle anlatmayı seçtim. Bunu yaparken tarihsel olaylar, bunların toplum üzerindeki etkileri, bireylerdeki yansımasım içiçe ördüm" diyor. REFİK DURBAŞ Feshane'nin oldukca geniş bir salonu... Salonun tam ortasın- da üzerinde elli kişinin dans ede- bileceği bir sahne... Sağda izle- yiciler için portatif tribünler... Solda Feshane'nin kuruluj gün- lerinden kalma, belki yüz yıllık bir dokuma makinesi... Karşı- da birbiri üzerine yığılmış dağ- lar... Dağlann gölgesi bir gök- delenin üzerine duşmüş... Gök- delenin dizi dibinde bir avuç ge- cekondu... Pencerelerinde kon- serve kutularına ekilmiş çiçek- ler neredeyse açmak üzere... Bir nöbetçi kulesi, ama henüz no- beti devralacak asker ortada yok... Arkada yüzünü karanlı- ğa çevirmiş bir sokak... Soka- ğın başında iki katlı bir ev... Evin alt katında içinde odun ya- nan bir varil var yalnızca... Üst katta ise bir büyük toplantı ma- sası ve çevresinde sandalyeler... Ve bütün bunların ortasında Yavuz Özkan... Yavuz özkan bugünlerde "kamera" deyip cekimine baş- layacağı filminin hazırlıklarmı yapıyor Feshane'de. Yetmiş yıl- lık Türkiye tarihinin sorgulana- cağı film bütünüyle bu mekân- da çekilecek. Çekim öncesi dekorlar içinde Yavuz Özkan'la konuşuyoruz. İlk soru şu olabilir. mi? "Neyi anlatmayı amaçlıyor bu filmiy- le Özkan?" "Kurtuluş Savaşı, Atatürk devrimleri, tek ve çok partili dö- nemler, 27 Mayıs, idamlar, 12 Mart, 12 Eylül'den günümüze kadar olan süreç, modern bale sanatçılannın gerçekleştirdikleri danslarla anlatılıyor" diye heye- canla söze başlıyor Özkan. Filmin adı "Ateş Üstünde Yürümek." Olay, bir bale tru- bunun provaları arasında geçi- yor. Bu öyküye paralel gelişen bir başka öykü daha var film- de: "tçli bir aşk hikâyesi." Öz- kan, heyecanını susturamıyor: "Bu tarihsel geçmişte toplu- rnu belirleyen bellibaşlı olayla- n sergilerken bunun toplum üzerindeki etkilerini danslı bö- lümde anlatmaya çalışacagız. Bunun paralelinde gelişen olay- da ise içli bir aşk hikâyesini ele alıyoruz. Bu hikâyede de böy- lesine olaylardan etkilenen top- lumun bireylerinin nasıl etkilen- diği ve onlann sevgi ilişkisine nasıl yansıdıgım göstermeye ça- lışıyonız." "Neden böyle bir film" diye soruyorum. "Asya ile Avnıpa arasında köprii olan bir ülkede Doğulu- luk ile Batılılık tartışmalannın yoğunlaştıgı bir dönem yaşan- maktadır" diye söze giriyor öz- kan ve sürdurüyor: "Bir sanatçı olarak bu tartış- malar içerisinde yerimi almak, FESHANE'DE DEKOR ÇALIŞMALARI — Yavuz Özkan, Fes- hane'de hummalı bir çalışma içinde. Evler yapılıyor, sokaklar kuruluyor, dağlar yukseliyor. Askerler kulede nöbete duracak, mitingler sokagı dolduracak. Şarkılar söylenip danslar edilecek. (Fotoğraf: İbrahim Gunel) evrensel olanı savunmak sorum- luluğundayım. Bu nedenle bir ulusun tarihini hiç diyalogsuz baştan sona ileri bir estetik ve biçimle anlatmayı seçtim. Bunu yaparken tarihsel olaylar, bun- lann toplum üzerindeki etkile- ri, bireylerdeki yansımasım iç içe ördüm." Özkan, böyle bir çalışmayı çok uzun süredir düşünüyor- muş. "Türkiye'nin 70 yıllık ta- rihsel geçmişi bir filme nasıl sığ- dınlabilir ve bu en doğnı bir bi- çimde nasıl anlatdabilir" soru- su kafasını ve yüreğini yıllarca işgal etmiş. Bu soruların yanıtlarını da se- naryoyu bizzat kendisi yazmak- ta bulmuş. "Özellikle dekor or- taya çıktıktan sonra iş. bana ko- laylandı gibi geliyor" diyor. "Bundan sonrası hikâyeyi bu dekora uygulamak ve realize et- mek. Bu olanak şimdi daha çok arttı." "Ateş Üstünde YUriimek" müzik ağırlıklı bir film olacak ama, bütünüyle muzikal bir film değil. Diyaloglar çok az. Örneğin, Kurtuluş Savaşı'nın anlatıldığı bölümde hiç diyalog bulunmuyor. Olaylar danslarla anlatılacak. Nüfus artışı mı söz konusu? Sahnede 50 çıplak dansçı bunu gösıerecek... Kıya- fet devrimi, harf devrimi de böyle... Çocuklar müthij bir ne- şe içinde karatahtalara alfabe- yi yazarak hayatı yeniden kur- manın sevincini gösterecekler... Özkan, Kültür BakanlığV- ndan bu film için 200 milyon li- ra yardım almış ama, filmin mali portesi iki milyar. Gördü- ğum kadarıyla, bakanlığın yar- dımı Feshane'de kurduğu deko- ra yetmez gibi... Yavuz Özkan, Feshane'de "hummalı" bir çalışma içinde. Evler yapıhyor, sokaklar kuru- luyor, dağlar yükseliyor. Ve bü- tün bunlann arasında Türkiye'- nin 70 yıllık tarihsel gelişimi... Askerler kulede nöbete dura- cak... Gecekondunun pencere- sinde konserve kutusunda du- ran çiçek açmaya başlayacak... Korsan gösteriler, mitingler so- kağı dolduracak... Marjinaller, içinde geçmişleri yanan bir va- ril başında geleceklerini düşüne- cekler... Onlann hemen üstün- de bir'masa başında politikacı- lar "vatan", "vatandaş" üzeri- ne kararlar alacaklar... Şarkılar söylenip danslar edi- lecek... Şimdi Feshane'de bütün bun- lar Yavuz Özkan'ın "kamera" komutunu bekliyor... Kamera: "Ateş Üstünde Yü- rümek." Stop: Türkiye'nin 70 yıllık tarihsel gelişimi... Tuba înal'ın heykel sergisi 13 şubata kadar Istanbul Galeri Nev'de Yaşanan dünyada Bir'i yaratmakEline aldığı murç ve madırgayla taş parçacığına inançla vuran bir garip yaratık hatırlıyorum! Yapılmak istenen, var olmayamn yeni bir varlığa dönüştürülmesi. ERSİN ALOK Ne zaman doğaya baksam, beni hep dağların yüksekliği çe- ker. Nedenini araştırdım bu duygumun. Gördüm ki yücelen kütle, kuvvetin, sağlamın, bozulmaz- lığın, değişmezliğin simgesi. Heykel bana hep dağlar gibi gelir. Bilinçli yapısının içindeki ana karakteri her zaman koru- yan, mesajı olan ve var olduk- ça değişken zaman içinde ken- disini yeni zamana uydurabilen kütlelerin yapısıdır denebilir. Bir gün, ekim 1972'de Ismet Eroyda'ya heykeli sormuştum. Dedi ki "Dört boyutlu forma heykel denir." Sayın Hadi Ba- ra ise aynı konu için "Delikli ve- ya deliksiz bir kütlenin kompo- zisyonuna denir" demişti. Oysa heykel klasik anlamda herhangi bir şeklin görümsel olarak yapılmış suretine verilmiş addır. Topraktan yola çıkmış taşla arasında bağlar kurmuş, taşın, yaşam zamanını yaşayarak ona inancı gibi biçimler vermiş biri var aramızda... Hiç gezdiniz mi mermer ocaklarını sizler? Bir dağm yüzünü, yüzerek al- tından çıkar, mermer yatakları ve insanlar onları parça parca yüzerek milyonlarca yıl sonra ışığa gösterirler yüzlerini. Onlar da ışığı tanırlar. Böyle bir ocakta, Marmara'- nın güneyinde, sıcaklann yeni başladığı bir zamanda o ocak- larda birini hatırlıyorum, mer- mer kütlelerin dinamit atılma- dan çıkarılması konusundaki kaygılan taşıyan... Mancınıklar, mermer parça- cığının altında kalan takozlar, kamrtmalar ve bu işleri yapan insanlardan çıkan sesler... Ve biri vince takılı olan o taş par- çasmın yeni doğmuş bir çocuk gibi korunmaya muhtaç oldu- ğunu hisseden ananın inanılmaz çırpınış'larıyla yaşıyordu, onla- rın arasında... Besiler, merme- ri korusun diye taşıtlara serilen battaniyeler ve sonra terk edil- miş bir hangara, bu emeklerle gelmiş olan doğa parçacıkları... Benim gerçek bir doğumu bil- mem ve hissetmem kabul edersi- niz ki mümkün değildir. Ama doğum sancısını gördüğüme inanın. Cılız ve sıska vücutla eli- ne aldığı murç ve madırgayla o özenle gelmiş olan taş parçacı- ğına inançla vuran bir garip ya- ratık hatırlıyorum! Zaman geçiyor, gece ayn bir anlatım taşıyor murçlanmış. taş- larda. Sabah oluyor, uşümeye başlıyor o taşlar. Yapılmak is- tenen, var olmayamn yeni bir varlığa dönüştürülmesi. Bir bü- tünü yapmak ve onunla yaşadı- ğımız bu dünyada teki yarata- rak Bir'i yaratmak. Ve bütün dağiara bağırmak: "Sizin kanımzdan, ben olanı yaptım" demek. Deniyor ki bu kavramla ya- pılan şey heykeldir. Gözlerim bu yeni oluşumlara takıhyor. Ortalarda biri dolaşıyor. Tuba tnal... YİRMtYf AŞKIN SERGİ — Kanada'da \e İstanbul Tatbiki Gü- zel Sanatlar V üksek Okulu Seramik Bölumü'nde oğrenim gören Tuba İnal'ın heykel ve seramikleri yirmiden fazla sergide yer al- dı. İnal'ın Galeri Nev'deki sergisi 13 şubata kadar açık kalacak. Özel tiyatrolarda bilinçli bir yenileşme çabası göze çarpıyor lfepyeni,güncel bir Aslan AskerÖzel tiyatrolarda bilinçli bir yenileşme ve çağdaşlaşma çabasını yansıtan gelişmeler dikkati çekiyor. Tiyatro Stüdyosu, Willy Russell'ın 'Kan Kardeşleri' adlı müzikalini sahneliyor. LÛTFİ AY Tiyatro mevsiminin ilk yan- sında, çoğunlukla eski sakızla- rın çiğnendiği İstanbul sahnele- rinde yeni bir canhlık, bir yeni- leşme çabası dikkatleri çekiyor. Ödenekli tiyatrolar. uzun süre- dir gözardı ettikleri klasik yapıt- larla repertuvarlarını güçlendir- meye yönelmiş görünuyorlar. Bu sayede seyircilerine tiyatro ede- biyatının ustalannı tanıtmak, seçkin ve deneyimli sanatçıları- na da yeteneklerini, tampera- manlarına uygun rollerde değer- lendirmek fırsatını vermiş olu- yorlar: Şehir Tiyatroları'nm sun- duğu İbsen'in "Hortlaklar"ında Nedret Güvenç, Devlet Tiyatro- su'nun sunduğu Çehov'un "Hapşırık"ında Haluk Kurdoğ- lu ve son günlerde (Engin Cez- zar'ın yeni rejisinden izlediği- miz) Dostoyevski'nin "Budala" sında Sermin Şen'le Numan Pakner için olduğu gibi. Ama asıl dikkati çeken. ozel tiyatrolarda sanatsal açıdan bi- linçli bir yenileşme ve çağdaşlaş- ma çabasını yansıtan gelişmeler- dir. Bu çabanın şimdilik yeter- siz kalan devlet yardımıyla oz- lenen düzeye ulaşması beklea- mese de, yenileşme ve çağdaşlaş- ma gereğini duyanlara ozendirici bir katkı sağladığı yadsınamaz. Ayrıca, özlenen yenileşmenin, küçük "beylikler" halinde yoz- laşma olasıhğı beliren ödenekli tiyatrolarla, sadece onlarla ger- çekleştirilemeyeceği gerçeğinin anlaşılmaya başladığını göster- mektedir. Bu da sayıları gittik- çe artan ödenekli tiyatrolann bir bölümünu ozelleştirme yoluna gitmenin zorunluluğunu er geç gundeme getirecektir. Özel tiyatroların Batı ülkele- rindeki durumuna göz atılırsa, birçoğunun güçlu vakıfların, iş ve sanayi kuruluşlarının, güçlu holdinglerin desteğiyle varhkla- rını surdürdükleri görülür. Londra'da, dünya çapında bir iş merkezi olan City'nin, daha 50'Ii yıllarda, kendi'özel tiyatro- su bile vardı (Mermaid Tiyatro- su). Bizde bu tur tiyatrolann il- ki, Yapı Kredi Bankasfnın des- teğiyle kurulan "Küçük Sahne" olmuştu. (1951-1956) "Küçük Sahne", Muhsin Ertuğrul'un yo- netiminde çıkardığı nitelikli ya- pımlar, yetiştirdiği genç yetenek- İerle kısa surede İstanbuF'in sa- nat yaşamına yeni bir atılım ka- zandırmış, tiyatro tarihimizde şerefli bir yer almıştır. Şimdi, 40 yıla varan uzun bir aradan sonra, aynı kuruluşun desteğiyle, geçen mevsim sonla- rında çalışmalarına başlayan "Tiyatro Stüdyosu"nun benzer amaçlar güttuğunü gorüyoruz: "Çağdaş tiyatronun seçkin ör- neklerini sunmak, tiyatro yapı- mında 'nitelik' kaygısının tüm açılardan gerekli onceliği kazan- masını sağlamak." Şimdilik yer- leşik sahnesi, belirli oyuncu kad- rosu olmayan bu topluluk, ge- çen mayıs sonlarında katıldığı II. Uluslararası Tiyatro Festiva- li'nde, Ahmet Levendoğlu'nun yonettiği, tek kadın rolünde Zu- hal Olcay'ın oynadığı, Harold Pinter'ın "Aldatma"sı> la ilk önemli başarısını kazanmıştı. Açıklanan bilgilere göre, Ti- yatro Stüdyosu, bu kez daha ge- niş bir projenin hazırlıklarını ya- pıyor: Londra ve Broadvvay sah- neleri yıllarca afişte kalan VVilly Russell'ın yazıp bestelediği "Kan Kardeşleri" âdh muzikal. Yüeel Erten'in sahneye koymakta ol- duğu bu unlu müzikalin belli- başlı rollerinde, topluluğun ku- rucularından Zuhal Olcay, Ah- met Levendoğlu, Haluk Bilgi- ner'in vanı sıra Devlet Tivatro- İLGİNÇ BİR GLNCKLLİK — Aslan Asker Şvayk'ta Genco Erkal, Hasek'in yergisine değişik bir yorumla ilginç bir güncel- lik kazandırıyor. Şvayk rolünde oyunu ise olgunluk çagının bel- ki en başanlı kompozisjonu. su'ndan Derya Alabora ile Ma- hir Günşiray'ı da göreceğiz. Üzerinde durmak istediğimiz önemli bir gelişme de, Dostlar Tiyatrosu'nda Genco Erkal'ın, "Jaroslav Hasek'in "Aslan As- ker Şvayk"ı ile gerçekleştirdiği atılımdır. Genco Erkal, Hasek1 in savaş yergisine değişik- ve en doğru- yorumla ilginç bir gün- cellik kazandırıyor. Ama bu güncelliği sadece "zamanlama" sındaki (12 + 12'lik) keskin ni- şancılığa borçlu olduğunu san- mıyorum. Genco Erkal, ilk kez 1963'te (Arena Tiyatrosu'nun açılış yıl- larında) oynadığı bu önemli ya- pıt üzerinde yıllarca düşünmek fırsatını bulmuş. Hasek'in ro- manına hâkim olan savaş yergi- si tema'sının kaba saba replik- lerden, komik durumlardan çok, ince bir nükte ve mizah us- tahğına dayandığı gerçeğini gör- muş. Onun için, yirmi yıllık bir aradan sonra yeni bir anlayışla meydana getirdiği kendi uyarla- ması (Bedri Baykam'la Tan Oral'ın aynı doğrultudaki dekor ve film, şema projeksiyonlarının da yardımıyla) yepyeni bir an- lam ve etkin bir ifade kazanmış. Şvayk rolüııdeki oyunu ise ol- gunluk çağının belki en başanlı kompozisyonuna üst duzeyde bir performans nıteliği kazandı- rıyor. Bu bakımdan bu ikinci "Şvayk" yapımı, yenileşme yo- lunda yeni bir sürecin, sanırım ilk ba^anlı ornekleıinutn biri olarak anılacaktır. Savaşa karşı siyah bant • KUItür Servisi — Bilsak Tiyatro Atölyesi yayımladıjı bir bildiri ile Körfez'de sürdürülen savaşı ve tüm savaşları birer insanlık suc» saydıklannı vurgulamak amacıyla 1 şubat tarihindcn başlayarak savaş süresince tüm oyunlannda kollanna siyah bant takacaklannı belirtti. Bildiride "özellikle sivil halkm bombalaıunası ile Irak'ta yaratılan felakete karşı durmak amacıyla, oyunlarımızdan elde edeceğimız tüm geliri IrakJı çocuklara süt göndermek için kullanacağız" denilerek tüm tiyatrocular "insanın yanında yer almaya" çağnldı. Aksoy'ıın resitali iptal • Kültür Servisi — Piyanist Ender Aksoy'un yann Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda vereceği konser sanatçının rahatsızlığı nedeniyle iptal edikli. İstanbul Belediye Konservatuvan ve İstanbul Devlet Konservatuvan piyano yüksek bölümünu bitirdikten sonra Paris'te Germaine Mounier ile çalışan sanatçı, yann saat 19.00"da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital sunacak ve K . •».t, Reethoven, Cemal R- c Rey, Chopin ve Prokoıiefin yapıtlarını seslendirecekti. $ultanahmet 9 te 6 Bas Şarkılan' • Kültür Servisi — Sultanahmet Kare Bar'da 6 şubat carşamba günü "Bas Şarkılan" başlıklı bir dinleti yer alacak. Ağırlıkb olarak Gürol Ağırbaş'ın bestelerinin seslendirileceği bu dinletiyi Gürol Ağırbaş (bas gitar), Erkan Oğur (gitar), Cem Aksel (davul), Ozan Doğulu (klavye) ve Cem Erman'dan (perküsyon) oluşan topluluk gerçekleştiriyor. Müzede özgün- baskı • Kültür Servisi — Karikatür ve Mizah Müzesi'nin özgünbaskı atölyesinde üretilen çalışmalar bugünden itibaren müze salonlarında sergilenecek. Karikatür ve Mizah Müzesi'nin kültür birimleri içinde yer alan özgünbaskı atölyesi Remzi Köklü yönetiminde çahşmalannı sürdürüyor. Tüm giderleri Büyüksehir Belediyesi Kültür İşleri' Daire Başkanlığı tarafından karşılanan atölyede, dileyen herkes hiçbir ücret ödemeden gravür, litografi ve serigrafi sanatının incelikleri hakkmda bilgüer edinebiliyor. UGUN • Okuma Günü Yazar Demir Özlü, Taksim Atatürk Kitaplığı'nda saat 16.00'da kitaplarından bölümler okuyacak, okurlanyla söyleşecek. • SoyleşiGrup Gündoğarken saat 14.00-17.00 arasında TÜYAP Sergi Salonu'nda gerçekleştirilen Müzikavizyon Fuan'nda dinleyicileri ile söyleşecek. • Dört sergl Fotogen Fotoğraf Sanatı Derneğî Şinasi Barutçu Kupası Çağnlı Fotoğraf Yanşması Sergisi S. Sabancı Kitaplığı'nda, Oktay Anılanmert'in resim sergisi Garanti Sanat Galerisi'nde, Hamza Inanç'ın resim sergisi Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde, Bahattin Odabaşı'nın sergisi Gorbon Sanat Galerisi'nde açılıyor. bugün bilsak S ŞUBAT SALI: 19.00 Sanal Eserinin Anlarra Yorumu vc Değcrlcndirmcsi; "Dünyaya Düşen Adarn" Filminin Yorumu Erol COŞKUNER Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon llhan GÜNGÖREN (HcrSa. 14.00-20.00) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HeavyMaal 18.00-24.00 Rock 21.30 ErkinKORAY bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle