Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ŞUBAT 1991
SERGI
KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
Barış, çevre ve digerleri
• Kıiltür Servisi —
Kâmil Yavuz'un "Banş,
Çevre ve Diğerleri"
başhklı karikatür sergisi
yann Dünya Sineması
fuayesinde açılıyor.
Bugüne dek çeşitli gazet
ve dergilerde cizen, yurt-J
içi ve dışında karma
sergilere katılan Kâmil
Yavuz'un sergisi ay
boyunca izlenebilecek.
Yavuz karikatürlerinde
yer verdiği temalardan
"savaş" konusunda
şunlan söylüyor: "Savaş
ölütn, yıkım, insanlar
üzerinde kapanması
imkânsız hatıralar
bırakan, dehşet verici
silahlann kullanıldığj arena. Sıcak savaşı hissettiğimiz şu
günlerde vahşetin insanlar üzerinde olduğu kadar
çevremizde bile kapanması imkânsız yaralar açtığını
hepimiz görmekteyiz. Biz karikatürcüler barışın bütün
dünyada kalıcı olarak yerleşmesi için var gücümüzle
çalışmaktayız. Çünkü bütün sanatlar ancak barış
ortamında yeşerir ve halklara ulaşır!'
\ansımalarıyla Viyana kenti
• Kültür Servisi— Avusturya Konsolosluğu KUltiir
Ofisi'nin katkılan ile açılan Avusturyah fotoğraf
sanatçısı Eva Klepp-Afritsch'in "Viyana-Yansımalar"
konulu fotoğraf sergisi 1-10 şubat tarihleri arasında
Galeri Galleria'da görülebilir. Yazar, ressam ve fotoğraf
sanatçısı olan Eva Klepp-Afritsch, fotoğrafa geçişini
doğaya olan sevgisine borçlu. Ancak gerek edebiyat
alanında, gerek resimde hep insanın çokkesitliliğini
yakalamak peşinde olduğunu söyleyen sanatçı, fotoğrafta
da gördüklerinin "nesnesini" değil, türlü yüzeylerden
"yansımalarını" vermeyi yeğliyor. Sanatçının bu
sergisinde karşımıza çıkan uygulama ise "yansımalarıyla
Viyana kenti". Bu fotoğraflarda Viyana'nın özellikle
tarihi yapılan bir su birikintisinden, çokça olmak üzere,
çeşitli vitrin camlanndan ve aynalardan yansımalarıyla
gösteriliyor. Kimi eleştirmenlere göre Eva Klepp-
Afritsch'in gördükleri, göz sinirlerinin artık kullanılmaya
kullanılmaya atıl kalmış bir bölümünün
canlandırılmasıyla eşanlamlı.
Altan'ın ISoyağaçları'
• Kültür Servisi — Özdemir Altan 'Soyağaçlan' adını
verdiği resim sergisini bugün Soyak Sanat Galerisi'nde
açıyor. Altan, 2 mart tarihine kadar süreck olan bu
sergiyle ilgili broşürde şunlan söylüyor: "Resim, izleyiciye
poz vermemeli. Sanatı umulmayan bir anında ve
beklenmeyen bir durumunda yakalayabilmeliyiz. Ancak
teknik sorunlar çözümlendikten sonra özel bir kavram
geliştirme aşamasma geçilebilir. Sanat birbirinden farklı
kavram, köken ve mantıkların birleşmesiyle oluşan
gerçek bir çokseslilik ve çok boyutluluktur. Bütün
sanatlar ve edebiyat bir mekân içine yerleşir. Sanatta .
derinlik kavrarru düşünsel ve teknik bileşimin espastaki
serüvenidir..!'
MÜZİK
Kaas,
4
En İyi Kadın Yoramcu'
• Kültür Servisi — Paris'te Zenith'de gerçekleşen '6.
MUzik Zaferleri' gecesinde Patricia Kaas yılın en iyi
kadın yorumcusu seçildi. Kaas'ı ilk kutlayanlardan biri
aynı dereceyi üç kez kazanan Patrick Bruel oldu. Genç
sanatçı Kaas, derecesinin açıklanmasının ardından
izleyiciler ve müzik adamlarına seslenerek yılın en iyi
kadın yorumcu ödülünün kendisine verilmiş olmasından
dolayı teşekkür etti. 6. Müzik Zaferleri gecesinin açılışını
yapan Fransız sanatçı Yves Montand da Johnny
Hallyday'i Bercy'de verdiği konserle yılın en iyi
gösterisini gerçekleştirdiği için kutladı.
SİNEMA
Doğacı Stefanie Powers
• NASHVILLE (AP) — Amerikah sinema oyuncusu
Stefanie Powers, doğal yaşamın yok edilmesinin modern
yaşamdaki tüketiciliğin bir belirtisi olduğunu söyledi.
Powers, Kenya'daki William Holden Doğal Yaşam Vakfı
yararına düzenlenen bir gecede, "Bir hayvan türünün yok
edilmesi, hepimizi öldürmekte olan bir hastalığın
belirtisidir. Biz Amerikalılar, dünyanın en büyük
tüketicileri ve çöp üreticileriyiz. Dünya tarihinde bizden
daha savurgan bir toplum görülmedi" dedi.
KmitJarınıız süriiyor.
ENCLISH CENTRES
KADIKÖY
Eskı Iskele Karşısı
Sular Idaresı Yolu No 3
81300 Istanbul
Tel: 338 83 10 338 58 47
ŞİŞLİ
Koca Mansur Sok No: 58
80260 Istanbul
Tel: 130 81 91 - 132 72 52
BAKIRKÖT
Halboyu Cad No 16
34720 Istanbul
Tel 570 12 70 572 21 44
Yavuz Özkan, Feshane'de çekeceğiyenifılminde 'ateş üstünde yürüyecek'
Müzikli tarîh sorgulamasıYavuz Özkan, 'Ateş Üstünde Yürümek' adlı
yeni filminde Türkiye'nin son 70 yılını dans
ve müzik eşliğinde sorgulayacak. Kurtuluş
Savaşı'ndan günümüze uzanan süreç, modern
bale sanatçılarının danslarıyla anlatılacak.
Özkan, "Bir ulusun tarihini hiç diyalogsuz
baştan sona estetik bir biçimle anlatmayı
seçtim. Bunu yaparken tarihsel olaylar,
bunların toplum üzerindeki etkileri,
bireylerdeki yansımasım içiçe ördüm" diyor.
REFİK DURBAŞ
Feshane'nin oldukca geniş bir
salonu... Salonun tam ortasın-
da üzerinde elli kişinin dans ede-
bileceği bir sahne... Sağda izle-
yiciler için portatif tribünler...
Solda Feshane'nin kuruluj gün-
lerinden kalma, belki yüz yıllık
bir dokuma makinesi... Karşı-
da birbiri üzerine yığılmış dağ-
lar... Dağlann gölgesi bir gök-
delenin üzerine duşmüş... Gök-
delenin dizi dibinde bir avuç ge-
cekondu... Pencerelerinde kon-
serve kutularına ekilmiş çiçek-
ler neredeyse açmak üzere... Bir
nöbetçi kulesi, ama henüz no-
beti devralacak asker ortada
yok... Arkada yüzünü karanlı-
ğa çevirmiş bir sokak... Soka-
ğın başında iki katlı bir ev...
Evin alt katında içinde odun ya-
nan bir varil var yalnızca... Üst
katta ise bir büyük toplantı ma-
sası ve çevresinde sandalyeler...
Ve bütün bunların ortasında
Yavuz Özkan...
Yavuz özkan bugünlerde
"kamera" deyip cekimine baş-
layacağı filminin hazırlıklarmı
yapıyor Feshane'de. Yetmiş yıl-
lık Türkiye tarihinin sorgulana-
cağı film bütünüyle bu mekân-
da çekilecek.
Çekim öncesi dekorlar içinde
Yavuz Özkan'la konuşuyoruz.
İlk soru şu olabilir. mi? "Neyi
anlatmayı amaçlıyor bu filmiy-
le Özkan?"
"Kurtuluş Savaşı, Atatürk
devrimleri, tek ve çok partili dö-
nemler, 27 Mayıs, idamlar, 12
Mart, 12 Eylül'den günümüze
kadar olan süreç, modern bale
sanatçılannın gerçekleştirdikleri
danslarla anlatılıyor" diye heye-
canla söze başlıyor Özkan.
Filmin adı "Ateş Üstünde
Yürümek." Olay, bir bale tru-
bunun provaları arasında geçi-
yor. Bu öyküye paralel gelişen
bir başka öykü daha var film-
de: "tçli bir aşk hikâyesi." Öz-
kan, heyecanını susturamıyor:
"Bu tarihsel geçmişte toplu-
rnu belirleyen bellibaşlı olayla-
n sergilerken bunun toplum
üzerindeki etkilerini danslı bö-
lümde anlatmaya çalışacagız.
Bunun paralelinde gelişen olay-
da ise içli bir aşk hikâyesini ele
alıyoruz. Bu hikâyede de böy-
lesine olaylardan etkilenen top-
lumun bireylerinin nasıl etkilen-
diği ve onlann sevgi ilişkisine
nasıl yansıdıgım göstermeye ça-
lışıyonız."
"Neden böyle bir film" diye
soruyorum.
"Asya ile Avnıpa arasında
köprii olan bir ülkede Doğulu-
luk ile Batılılık tartışmalannın
yoğunlaştıgı bir dönem yaşan-
maktadır" diye söze giriyor öz-
kan ve sürdurüyor:
"Bir sanatçı olarak bu tartış-
malar içerisinde yerimi almak,
FESHANE'DE DEKOR ÇALIŞMALARI — Yavuz Özkan, Fes-
hane'de hummalı bir çalışma içinde. Evler yapılıyor, sokaklar
kuruluyor, dağlar yukseliyor. Askerler kulede nöbete duracak,
mitingler sokagı dolduracak. Şarkılar söylenip danslar edilecek.
(Fotoğraf: İbrahim Gunel)
evrensel olanı savunmak sorum-
luluğundayım. Bu nedenle bir
ulusun tarihini hiç diyalogsuz
baştan sona ileri bir estetik ve
biçimle anlatmayı seçtim. Bunu
yaparken tarihsel olaylar, bun-
lann toplum üzerindeki etkile-
ri, bireylerdeki yansımasım iç
içe ördüm."
Özkan, böyle bir çalışmayı
çok uzun süredir düşünüyor-
muş. "Türkiye'nin 70 yıllık ta-
rihsel geçmişi bir filme nasıl sığ-
dınlabilir ve bu en doğnı bir bi-
çimde nasıl anlatdabilir" soru-
su kafasını ve yüreğini yıllarca
işgal etmiş.
Bu soruların yanıtlarını da se-
naryoyu bizzat kendisi yazmak-
ta bulmuş. "Özellikle dekor or-
taya çıktıktan sonra iş. bana ko-
laylandı gibi geliyor" diyor.
"Bundan sonrası hikâyeyi bu
dekora uygulamak ve realize et-
mek. Bu olanak şimdi daha çok
arttı."
"Ateş Üstünde YUriimek"
müzik ağırlıklı bir film olacak
ama, bütünüyle muzikal bir
film değil. Diyaloglar çok az.
Örneğin, Kurtuluş Savaşı'nın
anlatıldığı bölümde hiç diyalog
bulunmuyor. Olaylar danslarla
anlatılacak. Nüfus artışı mı söz
konusu? Sahnede 50 çıplak
dansçı bunu gösıerecek... Kıya-
fet devrimi, harf devrimi de
böyle... Çocuklar müthij bir ne-
şe içinde karatahtalara alfabe-
yi yazarak hayatı yeniden kur-
manın sevincini gösterecekler...
Özkan, Kültür BakanlığV-
ndan bu film için 200 milyon li-
ra yardım almış ama, filmin
mali portesi iki milyar. Gördü-
ğum kadarıyla, bakanlığın yar-
dımı Feshane'de kurduğu deko-
ra yetmez gibi...
Yavuz Özkan, Feshane'de
"hummalı" bir çalışma içinde.
Evler yapıhyor, sokaklar kuru-
luyor, dağlar yükseliyor. Ve bü-
tün bunlann arasında Türkiye'-
nin 70 yıllık tarihsel gelişimi...
Askerler kulede nöbete dura-
cak... Gecekondunun pencere-
sinde konserve kutusunda du-
ran çiçek açmaya başlayacak...
Korsan gösteriler, mitingler so-
kağı dolduracak... Marjinaller,
içinde geçmişleri yanan bir va-
ril başında geleceklerini düşüne-
cekler... Onlann hemen üstün-
de bir'masa başında politikacı-
lar "vatan", "vatandaş" üzeri-
ne kararlar alacaklar...
Şarkılar söylenip danslar edi-
lecek...
Şimdi Feshane'de bütün bun-
lar Yavuz Özkan'ın "kamera"
komutunu bekliyor...
Kamera: "Ateş Üstünde Yü-
rümek." Stop: Türkiye'nin 70
yıllık tarihsel gelişimi...
Tuba înal'ın heykel sergisi 13 şubata kadar Istanbul Galeri Nev'de
Yaşanan dünyada
Bir'i yaratmakEline aldığı murç ve madırgayla taş
parçacığına inançla vuran bir garip yaratık
hatırlıyorum! Yapılmak istenen, var
olmayamn yeni bir varlığa dönüştürülmesi.
ERSİN ALOK
Ne zaman doğaya baksam,
beni hep dağların yüksekliği çe-
ker. Nedenini araştırdım bu
duygumun.
Gördüm ki yücelen kütle,
kuvvetin, sağlamın, bozulmaz-
lığın, değişmezliğin simgesi.
Heykel bana hep dağlar gibi
gelir. Bilinçli yapısının içindeki
ana karakteri her zaman koru-
yan, mesajı olan ve var olduk-
ça değişken zaman içinde ken-
disini yeni zamana uydurabilen
kütlelerin yapısıdır denebilir.
Bir gün, ekim 1972'de Ismet
Eroyda'ya heykeli sormuştum.
Dedi ki "Dört boyutlu forma
heykel denir." Sayın Hadi Ba-
ra ise aynı konu için "Delikli ve-
ya deliksiz bir kütlenin kompo-
zisyonuna denir" demişti.
Oysa heykel klasik anlamda
herhangi bir şeklin görümsel
olarak yapılmış suretine verilmiş
addır.
Topraktan yola çıkmış taşla
arasında bağlar kurmuş, taşın,
yaşam zamanını yaşayarak ona
inancı gibi biçimler vermiş biri
var aramızda...
Hiç gezdiniz mi mermer
ocaklarını sizler?
Bir dağm yüzünü, yüzerek al-
tından çıkar, mermer yatakları
ve insanlar onları parça parca
yüzerek milyonlarca yıl sonra
ışığa gösterirler yüzlerini. Onlar
da ışığı tanırlar.
Böyle bir ocakta, Marmara'-
nın güneyinde, sıcaklann yeni
başladığı bir zamanda o ocak-
larda birini hatırlıyorum, mer-
mer kütlelerin dinamit atılma-
dan çıkarılması konusundaki
kaygılan taşıyan...
Mancınıklar, mermer parça-
cığının altında kalan takozlar,
kamrtmalar ve bu işleri yapan
insanlardan çıkan sesler... Ve
biri vince takılı olan o taş par-
çasmın yeni doğmuş bir çocuk
gibi korunmaya muhtaç oldu-
ğunu hisseden ananın inanılmaz
çırpınış'larıyla yaşıyordu, onla-
rın arasında... Besiler, merme-
ri korusun diye taşıtlara serilen
battaniyeler ve sonra terk edil-
miş bir hangara, bu emeklerle
gelmiş olan doğa parçacıkları...
Benim gerçek bir doğumu bil-
mem ve hissetmem kabul edersi-
niz ki mümkün değildir. Ama
doğum sancısını gördüğüme
inanın. Cılız ve sıska vücutla eli-
ne aldığı murç ve madırgayla o
özenle gelmiş olan taş parçacı-
ğına inançla vuran bir garip ya-
ratık hatırlıyorum!
Zaman geçiyor, gece ayn bir
anlatım taşıyor murçlanmış. taş-
larda. Sabah oluyor, uşümeye
başlıyor o taşlar. Yapılmak is-
tenen, var olmayamn yeni bir
varlığa dönüştürülmesi. Bir bü-
tünü yapmak ve onunla yaşadı-
ğımız bu dünyada teki yarata-
rak Bir'i yaratmak.
Ve bütün dağiara bağırmak:
"Sizin kanımzdan, ben olanı
yaptım" demek.
Deniyor ki bu kavramla ya-
pılan şey heykeldir. Gözlerim
bu yeni oluşumlara takıhyor.
Ortalarda biri dolaşıyor. Tuba
tnal...
YİRMtYf AŞKIN SERGİ — Kanada'da \e İstanbul Tatbiki Gü-
zel Sanatlar V üksek Okulu Seramik Bölumü'nde oğrenim gören
Tuba İnal'ın heykel ve seramikleri yirmiden fazla sergide yer al-
dı. İnal'ın Galeri Nev'deki sergisi 13 şubata kadar açık kalacak.
Özel tiyatrolarda bilinçli bir yenileşme çabası göze çarpıyor
lfepyeni,güncel bir Aslan AskerÖzel tiyatrolarda bilinçli bir yenileşme ve
çağdaşlaşma çabasını yansıtan gelişmeler
dikkati çekiyor. Tiyatro Stüdyosu, Willy
Russell'ın 'Kan Kardeşleri' adlı müzikalini
sahneliyor.
LÛTFİ AY
Tiyatro mevsiminin ilk yan-
sında, çoğunlukla eski sakızla-
rın çiğnendiği İstanbul sahnele-
rinde yeni bir canhlık, bir yeni-
leşme çabası dikkatleri çekiyor.
Ödenekli tiyatrolar. uzun süre-
dir gözardı ettikleri klasik yapıt-
larla repertuvarlarını güçlendir-
meye yönelmiş görünuyorlar. Bu
sayede seyircilerine tiyatro ede-
biyatının ustalannı tanıtmak,
seçkin ve deneyimli sanatçıları-
na da yeteneklerini, tampera-
manlarına uygun rollerde değer-
lendirmek fırsatını vermiş olu-
yorlar: Şehir Tiyatroları'nm sun-
duğu İbsen'in "Hortlaklar"ında
Nedret Güvenç, Devlet Tiyatro-
su'nun sunduğu Çehov'un
"Hapşırık"ında Haluk Kurdoğ-
lu ve son günlerde (Engin Cez-
zar'ın yeni rejisinden izlediği-
miz) Dostoyevski'nin "Budala"
sında Sermin Şen'le Numan
Pakner için olduğu gibi.
Ama asıl dikkati çeken. ozel
tiyatrolarda sanatsal açıdan bi-
linçli bir yenileşme ve çağdaşlaş-
ma çabasını yansıtan gelişmeler-
dir. Bu çabanın şimdilik yeter-
siz kalan devlet yardımıyla oz-
lenen düzeye ulaşması beklea-
mese de, yenileşme ve çağdaşlaş-
ma gereğini duyanlara ozendirici
bir katkı sağladığı yadsınamaz.
Ayrıca, özlenen yenileşmenin,
küçük "beylikler" halinde yoz-
laşma olasıhğı beliren ödenekli
tiyatrolarla, sadece onlarla ger-
çekleştirilemeyeceği gerçeğinin
anlaşılmaya başladığını göster-
mektedir. Bu da sayıları gittik-
çe artan ödenekli tiyatrolann bir
bölümünu ozelleştirme yoluna
gitmenin zorunluluğunu er geç
gundeme getirecektir.
Özel tiyatroların Batı ülkele-
rindeki durumuna göz atılırsa,
birçoğunun güçlu vakıfların, iş
ve sanayi kuruluşlarının, güçlu
holdinglerin desteğiyle varhkla-
rını surdürdükleri görülür.
Londra'da, dünya çapında bir iş
merkezi olan City'nin, daha
50'Ii yıllarda, kendi'özel tiyatro-
su bile vardı (Mermaid Tiyatro-
su). Bizde bu tur tiyatrolann il-
ki, Yapı Kredi Bankasfnın des-
teğiyle kurulan "Küçük Sahne"
olmuştu. (1951-1956) "Küçük
Sahne", Muhsin Ertuğrul'un yo-
netiminde çıkardığı nitelikli ya-
pımlar, yetiştirdiği genç yetenek-
İerle kısa surede İstanbuF'in sa-
nat yaşamına yeni bir atılım ka-
zandırmış, tiyatro tarihimizde
şerefli bir yer almıştır.
Şimdi, 40 yıla varan uzun bir
aradan sonra, aynı kuruluşun
desteğiyle, geçen mevsim sonla-
rında çalışmalarına başlayan
"Tiyatro Stüdyosu"nun benzer
amaçlar güttuğunü gorüyoruz:
"Çağdaş tiyatronun seçkin ör-
neklerini sunmak, tiyatro yapı-
mında 'nitelik' kaygısının tüm
açılardan gerekli onceliği kazan-
masını sağlamak." Şimdilik yer-
leşik sahnesi, belirli oyuncu kad-
rosu olmayan bu topluluk, ge-
çen mayıs sonlarında katıldığı
II. Uluslararası Tiyatro Festiva-
li'nde, Ahmet Levendoğlu'nun
yonettiği, tek kadın rolünde Zu-
hal Olcay'ın oynadığı, Harold
Pinter'ın "Aldatma"sı> la ilk
önemli başarısını kazanmıştı.
Açıklanan bilgilere göre, Ti-
yatro Stüdyosu, bu kez daha ge-
niş bir projenin hazırlıklarını ya-
pıyor: Londra ve Broadvvay sah-
neleri yıllarca afişte kalan VVilly
Russell'ın yazıp bestelediği "Kan
Kardeşleri" âdh muzikal. Yüeel
Erten'in sahneye koymakta ol-
duğu bu unlu müzikalin belli-
başlı rollerinde, topluluğun ku-
rucularından Zuhal Olcay, Ah-
met Levendoğlu, Haluk Bilgi-
ner'in vanı sıra Devlet Tivatro-
İLGİNÇ BİR GLNCKLLİK — Aslan Asker Şvayk'ta Genco
Erkal, Hasek'in yergisine değişik bir yorumla ilginç bir güncel-
lik kazandırıyor. Şvayk rolünde oyunu ise olgunluk çagının bel-
ki en başanlı kompozisjonu.
su'ndan Derya Alabora ile Ma-
hir Günşiray'ı da göreceğiz.
Üzerinde durmak istediğimiz
önemli bir gelişme de, Dostlar
Tiyatrosu'nda Genco Erkal'ın,
"Jaroslav Hasek'in "Aslan As-
ker Şvayk"ı ile gerçekleştirdiği
atılımdır. Genco Erkal, Hasek1
in savaş yergisine değişik- ve en
doğru- yorumla ilginç bir gün-
cellik kazandırıyor. Ama bu
güncelliği sadece "zamanlama"
sındaki (12 + 12'lik) keskin ni-
şancılığa borçlu olduğunu san-
mıyorum.
Genco Erkal, ilk kez 1963'te
(Arena Tiyatrosu'nun açılış yıl-
larında) oynadığı bu önemli ya-
pıt üzerinde yıllarca düşünmek
fırsatını bulmuş. Hasek'in ro-
manına hâkim olan savaş yergi-
si tema'sının kaba saba replik-
lerden, komik durumlardan
çok, ince bir nükte ve mizah us-
tahğına dayandığı gerçeğini gör-
muş. Onun için, yirmi yıllık bir
aradan sonra yeni bir anlayışla
meydana getirdiği kendi uyarla-
ması (Bedri Baykam'la Tan
Oral'ın aynı doğrultudaki dekor
ve film, şema projeksiyonlarının
da yardımıyla) yepyeni bir an-
lam ve etkin bir ifade kazanmış.
Şvayk rolüııdeki oyunu ise ol-
gunluk çağının belki en başanlı
kompozisyonuna üst duzeyde
bir performans nıteliği kazandı-
rıyor.
Bu bakımdan bu ikinci
"Şvayk" yapımı, yenileşme yo-
lunda yeni bir sürecin, sanırım
ilk ba^anlı ornekleıinutn biri
olarak anılacaktır.
Savaşa karşı
siyah bant
• KUItür Servisi — Bilsak
Tiyatro Atölyesi yayımladıjı
bir bildiri ile Körfez'de
sürdürülen savaşı ve tüm
savaşları birer insanlık suc»
saydıklannı vurgulamak
amacıyla 1 şubat tarihindcn
başlayarak savaş süresince
tüm oyunlannda kollanna
siyah bant takacaklannı
belirtti. Bildiride "özellikle
sivil halkm bombalaıunası
ile Irak'ta yaratılan felakete
karşı durmak amacıyla,
oyunlarımızdan elde
edeceğimız tüm geliri IrakJı
çocuklara süt göndermek
için kullanacağız" denilerek
tüm tiyatrocular "insanın
yanında yer almaya"
çağnldı.
Aksoy'ıın
resitali iptal
• Kültür Servisi —
Piyanist Ender Aksoy'un
yann Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda vereceği
konser sanatçının
rahatsızlığı nedeniyle iptal
edikli. İstanbul Belediye
Konservatuvan ve İstanbul
Devlet Konservatuvan
piyano yüksek bölümünu
bitirdikten sonra Paris'te
Germaine Mounier ile
çalışan sanatçı, yann saat
19.00"da Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda bir
resital sunacak ve K . •».t,
Reethoven, Cemal R- c
Rey, Chopin ve Prokoıiefin
yapıtlarını seslendirecekti.
$ultanahmet
9
te
6
Bas Şarkılan'
• Kültür Servisi —
Sultanahmet Kare Bar'da 6
şubat carşamba günü "Bas
Şarkılan" başlıklı bir
dinleti yer alacak. Ağırlıkb
olarak Gürol Ağırbaş'ın
bestelerinin seslendirileceği
bu dinletiyi Gürol Ağırbaş
(bas gitar), Erkan Oğur
(gitar), Cem Aksel (davul),
Ozan Doğulu (klavye) ve
Cem Erman'dan
(perküsyon) oluşan
topluluk gerçekleştiriyor.
Müzede özgün-
baskı
• Kültür Servisi —
Karikatür ve Mizah
Müzesi'nin özgünbaskı
atölyesinde üretilen
çalışmalar bugünden
itibaren müze salonlarında
sergilenecek. Karikatür ve
Mizah Müzesi'nin kültür
birimleri içinde yer alan
özgünbaskı atölyesi Remzi
Köklü yönetiminde
çahşmalannı sürdürüyor.
Tüm giderleri Büyüksehir
Belediyesi Kültür İşleri'
Daire Başkanlığı tarafından
karşılanan atölyede, dileyen
herkes hiçbir ücret
ödemeden gravür, litografi
ve serigrafi sanatının
incelikleri hakkmda bilgüer
edinebiliyor.
UGUN
• Okuma Günü Yazar
Demir Özlü, Taksim Atatürk
Kitaplığı'nda saat 16.00'da
kitaplarından bölümler
okuyacak, okurlanyla
söyleşecek.
• SoyleşiGrup
Gündoğarken saat
14.00-17.00 arasında TÜYAP
Sergi Salonu'nda
gerçekleştirilen Müzikavizyon
Fuan'nda dinleyicileri ile
söyleşecek.
• Dört sergl Fotogen
Fotoğraf Sanatı Derneğî
Şinasi Barutçu Kupası
Çağnlı Fotoğraf Yanşması
Sergisi S. Sabancı
Kitaplığı'nda, Oktay
Anılanmert'in resim sergisi
Garanti Sanat Galerisi'nde,
Hamza Inanç'ın resim
sergisi Destek Reasürans
Sanat Galerisi'nde,
Bahattin Odabaşı'nın
sergisi Gorbon Sanat
Galerisi'nde açılıyor.
bugün
bilsak
S ŞUBAT SALI:
19.00 Sanal Eserinin Anlarra
Yorumu vc Değcrlcndirmcsi;
"Dünyaya Düşen Adarn"
Filminin Yorumu
Erol COŞKUNER
Ta'i Chi Chu'an Hareketli
Meditasyon
llhan GÜNGÖREN
(HcrSa. 14.00-20.00)
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
15.00-18.00 HeavyMaal
18.00-24.00 Rock
21.30 ErkinKORAY
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99