22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 1991 * * * * CUMHURİYET/17 SUYA HASRET TOPRAKLAR — Amerika'da bazı bölgeler, yıllardır kuraklık çekiyor. Califoraia'ya bağlı Santa Barbara'daki çif tliklerde susuzJuk sonucu catlayan toprakta yaşayan bitki ya da hayvan kalmadı. Califoraia 4yıldır suya hasret. (Fotoğraf: AP) Hayvan geni insan için kullanılacak ANKARA (ANKA) — Biyo- teknoloji adı verilen yöntem sa- yesinde farelerc, tavşanlara ve koyunlara, insan vücudunda ya- rarlı etkiler yapan bazı madde- leri ürettirmenin mümkün oldu- ğu bildirildi. New Scientist der- gisinde yer alan haberde, hay- vanlara embriyon halindeyken insanda kuüanılmak için üretil- mesi istenen maddeleri taşıyan genlerin aşılandığı belirtilerek daha sonra bu embriyonun ana rahmine yerleştirildigi kaydedil- di. Bu şeküde gen aşısı yapılmış embriyondan oluşan yavrulann, büyüdüklerinde istenen madde- yi sütlerinde tasıdıklan beiirlen- di. BAĞIMSIZLK GÜNÜ — Sri Lanka'da tngiliz somurgeUğinden kurtuluşun 43. yılı törenlerte kullandı. Bağımsızlıktan sonraki iç savaşta 10.000 kisinin hayaûnı kaybettigi ülke hâlâ bağımsız ol- manın ve kendi ayaklan iizerinde durabilmenin savaşını veriyor. (Fotoğraf: Reuter) Uzay mekiği enıekli oluyor WASHINGTON (UBA) - NASA, uzay mekiğine karşı al- tenıatif projeler geliştirmek için kolları sıvadı. NASA, uzay me- kiklerinin yerine paraşütlü kap- sülleri, mini mekikleri ve uzay uçaklarını devreye sokacak. NASA ûst düzey yetkilileri, her şeye rağmen mekiği en mükem- mel teknoloji olarak tanımlar- ken sistemin bilinmeyen bir "orta yaş" dönemine girdiğini düşünen bazı araştırmacılar, Amerika'nın uzaydaki geleceği için farkh tasanlar haarhyor. Houston'daki Johnson Uzay Merkezi'nde yılda 1-2 milyon dolar harcanarak mekiğin tasa- rımını daha büyük bir hızla ge- liştinneye yönelik çauşmalar ya- pdıyor. ALKOL YARIŞI— Brezilya'da heyecanlı bir kalabahk ellerinde bardakian biralannın doldurulmasını bekliyoriar. Birazdan 2 kilometrelik yolda en çok alkol alma yanşı başlayacak. En sarfaoş olan yanşı kazanacak. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI Arap dtinyası Ankara'ya soğıık (Baştarafı 1. Sayfada) amaçlannı aşmaması gerektiği- ni" bildirmesi de bu çerçevede anlamlı bulundu. Ghali'nin "bölgenin güvenliginin dışan- dan müdahale olmadan Arap ölkeleri tarafından sağlanması gereginden" söz etmesi ise Türk- iye'ye bu çerçevede bir rol düş- meyeceğinin işareti olarak kabul ediliyor. AnkarâT da görüştüğümüz Arap diplotnatik kaynakları, Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinin hiçbir Arap ülkesinde kabul edilmediğini anımsattılar. "An- cak Irak'a verilen cezanın isle- nen suç Ue oranblı olmadıgı" yönündeki kanırun Arap dünya- sında hızla yayıldığını bildirdi- ler. Körfez'in ağandaki Basra kentine karşı müttefiklerce ara- hksız olarak gerçekleştirilen yo- ğun hava bombardımanında çok sayıda sivüin öldüğü yolun- daki Batı kaynaklı haberlerin de Arap kamuoyunda duyulan tep- kiyi iyice arttırdığı vurgulanıyor. Söz konusu kaynakların Kör- fez savaşma ve savaş sonrası se- naryolarda Türkiye'ye biçilen ro- le ilişkin bazı görüşleri şöyle: 1- Irak'a karşı ytirütülen ope- rasyon, uluslararası koalisyonun Arap üyelerinin de kabul ettiği "Kuveyt'in kurtııluşu" amacı ile sınırlı kalmalı. Kuveyt'in tahli- yesinden sonra Irak'a girilme- meli, ancak ABD Savunma Ba- kanı Dick Cheney, tngiltere'nin ise Dışişleri Bakanı Douglas Hurd kanalıyla amacın ötesine gidUeceği kaygısma yol açıyor. Ozellikle Hurd'un, Kuveyt'ten çekilmesi durumunda bile Sad- dam Hüseyin'in tehdit oluştura- cağı yönündeki açıklaması bu açıdan dikkat çekiyor. Oysa BM Güvenlik Konseyi'nin 678 sayıh kararında belirtiİen amacın açık olduğü, bunun ötesine gidile- cekse BM'nin konuyu yeniden görûşmesinin gerektiği anlatılı- yor. "Aksi takdirde Irak'a karşı Batı saflannda yer alan Arap iil- keierin kamuoylarını dizginle- meleri güçleşecek ve koalisyo- nun Arap kanadmda çatlaklar belirecektir" deniyor. 2- Ortadoğu'nun geleceğine yönelik olarak ortaya atılan "gü-' venlik sistemi" senaryolannın Batı kaynaklı olması dikkat çe- kiyor. Körfez kriziyle bölgenin içine sürüklendiği kanşıklığın büincinde olan Arap ülkelerinin bir güvenlik sisteminin gerekli- liğini göz ardı etmedikleri anla- tılıyor, ancak bunun gerektiği vurgulanıyor. Washington ve Londra'nın aynı görüste olduk- larına ilişkin açıklamaları ise "ikna edkl" bulunmuyor. 3- Washington ve Londra'dan son günlerde yapılan üst düzey- li açıklamalarda Ortadoğu'da bir silahsızlanma sürecinden ve gerekirse bu çerçevede bölge ül- kelerine silah satışının kısıtlan- ması ya da yasaklanmasından söz ediliyor. Bu açıklamalar Arap başkentlerini son derece rahatsız ediyor. Çünkü lsrail'in bu tür bir silahsızlanma sürecin- de yer alacağına inanılmıyor. Aynı şekilde Batı'dan Israil'e yapılan askeri yaıdımın ve silah satışının kısıtlanacağı veya ya- saklanacağına da inanılmıyor. lsrail'in tarihinde en sağcı hükü- metin Kudüs'te işbaşında bulun- masının da bu ülkeye yönelik kuşkuları arttırdığı belirtiliyor. 4- Türkiye'nin Israil, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle Bağdat hedefte Ortadoğu'ya yönelik bir güven- lik sisteminde yer almasından da söz ediliyor. Her şeyden önce Mısır dahil hiçbir Arap ülkesi- nin tsrail'in de içinde yer aldığı bu tür bir sisteme kolay kolay katılamayacağı, üslerini bir Arap ülkesine karşı kullanılması için ABD'ye açan Türkiye'nin de böyle bir güvenlik sisteminde yer almasının güç olduğu vurgula- nıyor. S- Ankara'dan aksine yapılan 'açıklamalara karşın Türkiye'nin Musul ve Kerkük üzerinde iddi- alan bulunduğu görüşü de çesit- li Arap ülkelerinde yaygın. Bu- nu açıkça belirtemeyen söz ko- nusu ülkeler örneğin Suriye'de olduğu gibi resmi yayın organ- lan aracüığı Ue konuya ilişkin rahatsızlıklannı duyuruyorlar. Bu çerçevede Ankara'mn gözü- nün Musul ve Kerkük'ün petro- lünde olduğu temasını işliyorlar. Buna ise hiçbir Arap Ulkesinin izin vercmeyeceğini dile getiri- yorlar. Bu rahatsızlıklann bilincinde olan Ankara, Dışişleri Bakanı Ahmet Kurtçebe Alptemoçin'i 11 şubatta başlayacak bir dizi zi- yaretler çerçevesinde önce Suri- ye ve Mısır'a, ardından da Jran ve Suudi Arabistan'a gönderi- yor. Alptemoçin'in bu ülkelerde- ki temaslannda, Türkiye'nin üs- lerini kullandırmasının ardında- ki tek nedenin BM kararlannın uygulanmasına olanak verilme- sinin olduğunu anlatması bek- leniyor. Aynı şekilde Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünü sa- vunduğunu ve Musul ile Kerkük üzerinde herhangi bir emeli ol- madıgı güvencesini vermesi bek- leniyor. Körfez Savaşı ve Ttirkiye (Baştarafı 2. Sayfada) Bu durumda görünen ve umulan odur ki; Türkiye bir saldınya maruz kalmadıkça kesin- likle Irak ile sıcak bir çatışmaya girme arzu ve emelinde değildir. Türkiye, bu badirenin sonra- sı Irak'ın toprak bütünlüğune saygı gösterilme- sini istemekte, ebediyen yanyana yaşayacağı, aralannda dengeli bir menfaat birliği ve ortak değerler bulunduğuna inandıgımız Irak halkı ve diğer Arap halkları ile Türk halkı arasında bir husumet duygusu oluşmasını arzu etmemekte- dir. Esas harekât alanı olan Körfez'de, ABD ön- derliğindeki müttefık askeri güçlerden ağır ha- va darbeleri yiyen Irak liderliğinin, resmi devlet politikaları ile uluslararası hukukun ve BM ka- rarlarımn yanında yer almakla beraber, gene de bir ölçüde ihtiyatla hareket etmiş olan Türkiye'ye ve Müslüman ve milliyetçi Arap halklarma sem- pati duyan ve büyük çoğunluğu ile bir saldırı- ya maruz kalmadıkça savaşa karşı olan Türk ulu- suna yönelik bir saldırıda bulunmayacağına inanmak istiyoruz. Akhselim de bunu gerektir- mektedir. Belki böylesine bir çatışmayı isteyen, planlayan, düzenleyen kişiler ve güçler olabilir. Ama her türlü provokasyona karşı iki ulkenin resmi devlet örgütlerinin böyle bir olasılığı ba- siretle önleyecek tarzda çok uyanık ve objektif olmalarının şimdi tam zamanıdır diye düşünü- yoruz. Harekât sonrası olası gelişmeler Bu harekât ne kadar sürer ve de sonucu ne olur? ÖzeUikle harekâtın süresi hakkında bir tah- minde bulunmak çok zordur. Her iki taraf da neticeye müessir olan sauh kuvvetlerini ve kitle imha silahlannı henüz kullanmamışlardır. Ger- çi Irak Silahh Kuvvetleri ambargo ve hava dar- beleri ile uygun bir destekten yoksun hale geti- rilmiştir. Bu durum cephe ve cephe gerisine vu- rulmakta olan yeni darbelerle Irak birliklerinin durumunu ve savaşın sonucunu Irak için umut- suz hale getirmektedir. Bugünkü ittifak ve destek dengelerinin bozul- duğu ve çatışmanın daha geniş bölgelere yayıl- dığı bir ortamda bu savaş tahminlerin üzerinde uzayabilir. Bu dunım özellikle ABD kamuoyu- nu, hele kara savaşlarında anlamlı kayıplar ve- rirlerse, olumsuz etkileyecek ve toplumda Viet- nam sendromu yeniden yeşerebilecektir. Kuşku- suz Irak da, uzayan savaştan kahredici darbeler yiyerek yıkıntıya uğrayacaktır. Nitekim dünya kamuoyunu yönlendiren ABD ve Batılı iletişim kaynaklarının üzerinde fazla durmamalanna rağmen, bugün Irak'ın bir tarih ve kültür şehri olan Bağdat'ın ve Basra'nın savaştan ağır dar- beler aldığı kuşkusuzdur. Irak'ın Körfeze ham petrol akıtarak sebep olduğu büyük çaplı çevre tahribatımn da hayati önem taşıdığı açıktır. Bu itibarla özellikle Irak için umutsuz gelişen bu savaşın mümkün olduğunca cabuk sonuçlan- dırılması, BM kararlannın uygulanmasını sağ- layan, Irak'ın toprak bUtünlüğünU koruyan ve yaralannın süratle sanlmasına olanak veren; Or- tadoğu'da Filistin sorununun çözümü dahil Arap halklarınm çıkar ve yararlannı gözeten adil bir barışın ve düzenin tesisi tüm dünyanın ve özel- likle bölge ülkelerinin lehine olaçaktır. Bölgede düzeni sağlama rolünü üstlenmiş ABD'nin de benzeri görüşleri paylaştığını ümit ediyoruz. Harp sonrası Ortadoğu'da güvenlik ve istik- ran sağlayıa düzenlerin alınması için başta ABD olmak üzere hiçbir platformda belirli, billurlaş- mış görüşlerin oluşmadığını, ancak çeşitli fikir- lerin üretildiğini müşahede etmek mümkündür. Ancak NATO sorumluluk sahalarmın Körfezi de kapsayacak şekilde genişletilmesi, Körfez'de kalıcı bir düzen sağlanana kadar Kuveyt'in gü- venliğinin BM ve/veya çokuluslu bir Arap gücü tarafından temini, ABD'nin giderek Suudi Ara- bistan'dan kara kuvvetleri unsurlarıru çekmesi, hava ve deniz gücü ile bölgede varhğmı göster- mesi, savaş sonrası bölgede kalıcı bir banş dü- zeni ve istikran sağlamaya matuf bİT konferaı;- sın toplanması ve bu konferansta Filistin soru- nu dahil bölgedeki sorunlann ele alınması, gi- derek Ortadoğu'da bölge ülkelerinin iştiraki ile müşterek bir güvenlik örgütü oluşturulması için çalışmalara başlanması beklenebilir. Bu güven- lik örgütünün meydana getirilmesinde tüm böl- ge ülkelerinin eğilimlerine saygı gösterilmesi, sa- dece ABD'ye müzahir ve destek olan ülkelerle sınırlandınlmaması, güvenlik ve istikrann kalı- cı olması açısından önemli görülmektedir. Savaş sonrası düzende Türkiye'nin yeri tartı- şılmaktadır. Sn. Cumhurbaşkanımıza göre Tür- kiye bu savaştan kazançlı ve güçlü olarak çıka- caktır. Bu konuda değişik görüşler de vardu1 . Bi- linen, Türkiye'nin Ortadoğu politikasında dış ve iç dinamiklerin etkisi ile köktenci nitelikh' deği- şimlerin olacağıdır. Bu değişimleri savaş eylemi içinde yaşıyoruz da. Kanımızca bizim için esas olan, demokratik bir düzende bağımsızlığımız- dan, ulusal onur ve saygınhğımızdan ödün ver- meksizin bulunduğumuz coğrafı konumda kom- şulanmızla iyi ilişkiler tesis ve idame edilerek ulu- sal güvenliğimizin sağlanması, ulusal güç unsur- larımızın dengeli geliştirilmesi, ulusal birliğj pe- kiştirecek sosyo-ekonomik dengeli bir düzenin- teminidir. Savaş sonrası düzenlemelerde Türkiye konu- suna bir başka yazımızda kapsamlı olarak de- ğinmek üzere son bu aşamada bu savaşa doğ- rudan iştirakini zorunlu kılacak koşullann oluş- mamasını ve bölgeye barış ve esenliğin bir an> önce gelmesini diliyoruz. (Baştarafı 1. Sayfada) ra ordusu techizatının yiizde 10'u eder. Saldınya devam edil- mesi gerekir" dedi. BBC'nin ha- berine göre ise Suudi Arabis- tan'daki Amerikalı askeri yetki- liler, 100 dolayında Irak uçağı- nın imha edildiğini öne sürdü- ler. ABD deniz piyadelerine bağ- lı Harrier jetlerinin önceki gece Kuveyt'e düzenledikleri hava sal- dırısında 25 Irak tankını etkisiz hale getirdikleri bildirildi. Amerikan komutanlığından verilen bir başka haberde de dün sahaba karşı Iraklı askerlerle ABD deniz piyadeleri arasında çatışmalar meydana geldiği ve Amerikan birliklerinin Kuveyt içlerindeki hedefleri bombala- dıkları bildirildi. öte yandan Körfez'de ABD güçlerinin komutanı General Norman Schwarzkopf, Iraklı komutanlann bombardımandan korunmak amaayla karargâhla- nnı okullara taşıdıklannı söyle- di. Schvvarzkopf, Riyad'da dün bir grup gazeteciye yaptığı açık- lamada, bombardımanın siville- ri doğrudan hedef almadığım ve almayacağını kaydetti. Irak'ta iktidar partisi BAAS- m yayın organı El Thavra ise Irak'ın, kara savaşında eskiden lslam ülkelerinin komşularını fethederken kullandığı 'vur-kaç taktikleri' de kullanacağını bil- dirdi. Gazete, Irak ordusunun Hafci benzeri yeni akınlara da hazır olduğunu, kara savaşında zırhlı ve mekanize birlikler ile 'özel komaodo' birliklerinin kullanı- lacağını kaydetti. Irak Dışişleri Bakanı Tank Savaşın bilançosu Jtaker Ariz, BM Genel Sekreteri Perez de CueUar'ın "BM ilkeierinin ib- lal edilmesi karsısında sessu kal- masının ntanç verici olduğunu" söyledi. Aziz, De Cuellar'a gön- derdiği mektupta, "BM'nin, emperyalist devletlerin halklan ezmek ve tsrail'in bölgedeki he- gemonyasını güçlendirmek için kuilanılması karşısında essiz kalmanız utanc vericidlr" dedi. Takvime uyacaŞız ABD Başkanı George Bush, Körfez Savaşı'nda daha önce- den belirlenen takvime uygun hareket etmeye kararlı oldukla- nnı, bu konuda hiçbir değişik- lik yapmayı düşünmediklerini söyledi. Körfez Savaşı'nın belirlenen planlar çerçevesinde devam ede- ceğini kaydeden Bush, daha sonra izlenecek, "Takvimln" Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin tarafından değil, ken- dileri tarafından belirleneceğini söyledi. ABD Başkanı George Bush, Körfez Savaşı'nda kara saldırılanna zamanı geldiği ve gereği görüldüğü an girişecekle- rini kaydetti. Şamir sert çıktı tsrail Başbakanı tzak Şamir, Ortadoğu barışı için düzenlene- cek bir konfransta ulkesinin as- la yer almayacağını söyledi. Şamir, Körfez Savaşı konu- sunda dün parlamentoda yaptı- ğı konuşmasında, ABD ve Ingil- tere'ye de çağn yaparak, savaş- tan sonra böyle bir konferansın toplanmasına karşı çıkmalarını istedi. Şamir, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ta- rafından yürekten desteklendi- ğini belirttiği bu konferansın herhangi bir ilerleme getirtneye- ceğini, aksine "saldırganlann" isteklerini gerçekleştirmelerine katkı sağlayacağını iddia etti. takMttteflktar 90 ? (Irak'a ÖKi Kayıp (Mûttefiklere göre) Oİû 79 Esir aiınan ya da kaytp 800 8*1 göre) 32Q 400 13 ? 38 53 Yaralı ffltetteffldere 8 42Yarafc.. ? Kayıp Bçaktv ja da fâzeter (Helitopter oanii) Oraka göre) ? 273 (MûtteflMere göre) 123 30 MBnn |« »B BBt fOrN fMMfı (Mûtteffldere g^re) ., 66 tok ABDIden Türkiye'ye temel (Baştarafı I. Sayfada) aralarında Ankara'mn da bu- lunduğu bazı bölge başkentle- rinde tartışılmaya başlandı. ABD kaynaklarının bu kapsam- da ortaya attıklan tezlerin başın- da, "Irak'ın Kuveyt'ten çekilme- si ve Kuveyt'in meşnı yönetimi- nin isbasına dönmesi durumun- da bile bölgede giıvenliğin sağ- lanamayacagr' geliyor. Bu teze göre Bağdat, Riyad, Kuveyt, Tel Aviv, Tahran, Kahire, Şam ve Ankara yönetimleri "yeni bir güvenlik sistemi oluşturulma- dıkca kendilerİDİ sürekli tehdit altında hissedecekler." Diplomatik kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre söz ko- nusu yeni güvenlik sisteminin oluşturulmasına yönelik adım- lar Ue bu sistemin üstleneceği görevler şöyle özetleniyor: 1. Irak'ın denetimi: Körfez sa- vaşmın çok büyük olasılıkla Irak lideri Saddam Hüseyin'in düşürülmesi sonucunu vereceği hesaplanıyor. Savaşın Irak'ın as- keri gücünu büyük ölçüde tah- rip ettiği de biliniyor. Ancak bu durumda bile savaş sonrasında Irak'ın özellikle kimyasal ve nükleer kapsamda silahsızlan- maya zorlanması ve askeri gü- cünü kullanımının sürekli dene- timde tutuhnası hedefleniyor. Ortadoğu güvenlik işbirliği sü- recinin ilk adımını Irak'ın silah- sızlandınlmasının oluşturacağı belirtihyor. 2. tran - Suudi Arabistan ku- tupiaşması: Ortadoğu'nun siyasi etkisi açısından en önemli ülke- lerinden sayılan îran ve Suudi Arabistan arasında yaşanan ger- ginlik, Washington'da "kaygı" yaratıyor. ABD stratejistleri, oluşturulacak güverüik sistemin- de her iki ulkenin de yer alaca- ğım beürtiyorlar. Suudi Arabis- tan'ın çok büyük olasılıkla yeni kurulacak Irak yönetimine eko- nomik destek sağlayacağı, tran- ın ise Suudi karşıtı propaganda ve etkinliğini arttıracağı hesap- lanıyor. ABD yetkilileri, Türki- ye'nin; Tahran ve Riyad'a yakın ilişkileri olan bir ülke konumun- da bulunması nedeniyle özellik- le Iran'ı dengelemek üzere "Arap olmayan, laik bir Müslüman ülke" niteliğiyle güverüik siste- mi içinde rol alması gerektiğini düşünüyor. 3. Amerikan variıgı: ABD'nin Türkiye'deki askeri varhğını ve olanaklarını savaş sonrasında "kalıcı biçimde arttırmayı düşü- nüp düşünmedigi" sorusuna \Vashington kaynaklan, "Hayır, düşünmüyonız" yanıtım veri- yorlar. Aynı kaynaklar, savaşın Türkiye'nin hava savunmasının güçsüzlüğU ile füze savunmasın- Siyasi işbirliği çerçevesinde dün Brüksel'de toplanan Avnı- pa Topluluğu (AT) Dışişleri Ba- kanlan, Körfez Savaşı'ndan et- kilenen Israil ve işgal altındaki Filistin topraklanna mali yar- dım yapılması konusunda pren- sip kararı aldılar. Toplanülarda, Türkiye, Yu- goslavya ve Suriye'nin de dahil olduğu Akdeniz ve Körfez ülke- leri arasında "Akdeniz Güven- lik ve tsbiriiği Konferansı" baş- latılması fıkri benimsendi. lsrail, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Libya Ue "troika" toplantısı yapılarak Körfez'de- ki gelişmelerin ele ahnmasma karar veren AT Dışişleri Bakan- lan, bu toplantılann yeri ve ta- rihini de yine 19 şubatta Lük- semburg'da tespit edecekler. Troika toplantıları gereği bu toplantılarda Avrupa Toplulu- ğu, şimdiki döhem başkanı Lüksemburg, bir önceki dönem başkanı ttalya ve bir sonraki dö- nem başkanı Hollanda Dışişle- ri Bakanı tarafından temsU edi- lecek. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif Körfez Savaşı'nda tarafla- ra ateşkes çağrısında bulundu. Şerif, parlamentonun savaş- la Ugili oturumunu açarken yap- tığı konuşmada, "Ateşkes ilanı- nın Irak'ın Knveyt'ten çekilme- siyle bağlantılı olması ge- rektigini" belirterek, ateşkesten sonra Körfez'deki "tüm yaban- cı güçlerin" çekilmesi ve bölge ülkelerinin kendi güvenlikleri için bir düzenleme yapmaları gerektiğini kaydetti. Norfolk'a bomba ABD yetkUileri, dünyanın en büyük deniz üssü olan Norfolk üssünün yanıbaşındaki ticari li- manda bulunan yakıt depolan- na dün 6 adet bomba yerleştiril- diğini bildirdiler. Bombalardan ikisinin bulunarak etkisiz hale getirildiğini, diğerlerinin de arandığını beürten yetkilUer bu eylemin Körfez savaşı nedeniy- le karşılasılan terörist saldınlar- dan biri olup olmadığını söyle- mek için erken olduğunu kay- dettUer. görev dan yoksun olmasının tehlikesi- ni ortaya çıkardığını ve bu sis- temlerin geliştirUmesi için An- kara'ya söz verildiğini belirtiyor- lar. Ortadoğu'da oluşturulacak güvenlik sistemi içinde ABD'nin doğrudan yer almayabUeceği, ancak özellikle Kuveyt'te kuru- lacak bir deniz üssünde sürekli Amerikan gücü bulundurularak ve bölge ülkelerine Amerikan askeri yardımının arttınlması yoluyla Washington'un ağırhğı- nı hissettireceği kaydediliyor. 4. Bagdat'la Uişki: Ortadoğu güvenlik işbirliği kapsamında Türkiye'ye verilen rolün önemli bir unsurunu da Irak'la kurula- cak Uişkiler oluşturuyor. ABD, Ankara'nın Bagdat'la köklü Uiş- küerini koparmaması ve özellik- le siyasi temaslar Ue ekonomik ,işbirliğini arttırarak sürdürme- si görüşünü savunuyor. Bu çer- çevede, Irak'ın baştan sona ye- niden yapdacağı belirtiİen altya- pı ve diğer inşaat işlerinde Ba- tılı şirketlerle birükte Türk mü- teahhitlerinin de devreye girme- si, petrol boru hattının yeniden işletümesi ve ikili ticaretin geliş- tiriünesi öngörülüyor. Ameri- kan kaynakları, Türkiye'nin Irak'ta oluşturulacak bir Arap - Kürt - Türkmen federasyonuna siyasi destek vermesinin de ken- dileri açısından önem tasıdığını ifade ediyorlar. GOZLEHM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) birierinin dostudurlar. Sizlerden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez. Irak'a karşı kurulan çokuluslu koalisyonda, yalnızca Hı- ristiyan devletler yok; Suudi Arabistan, Suriye, Mısır gibi Müslüman devletler de var. İslamcı görüş, olaylara açıklık getirmiyor; tersine olayla- nn ve gerçeklerin karıştırılmalarına yarıyor. Savaş, Müslümanlarla Müslüman olmayanlar arasında değil; bir ulusal savaş ya da Türküyle, Arabıyla, Kürdüyle, Farslısıyla birlikte yapılan bir "ümmet savaşı" da değil... "Cihaf', din uğruna yapılan savaş demektır. Körfez savaşının dinle imanla bir ilgisi yok. Savaş bir pet- rol savaşıdır. Açıkçası bir çıkar savaşıdır bu. Çıkar ağları da şöyle dokunuyor: Irak, Kuveyt'i kendi çıkarı için işgal ediyor Iraklı Müslü- manlar, Kuveytli Müslümanların üikelerini işgal ediyor. Su- udi Müslümanları da ABD'yi yardıma çağınyor. ABD de tek süper güç olarak Ortadoğu'daki çıkarları için savaşa giri- yor. Türkiye, 1952 yılında NATD'ya Batı'nın "Körfezbekçiliğr ni yapmak için alınmıştı. İşte bugün bu bekçilik için Türki- ye'ye görev veriliyor. İncirlik Üssü'nün bir Ortadoğu savaşı için kullanılması planlanmıştı. Şimdi bu plan yerine geliyor. İşin özeti bu... Ortadoğu haritası, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizler tarafından kum üstüne pergel ile çizildi. Savaş sırasında Hz. Muhammed'in torunlarından Mekke Emiri Şerif Hüseyin, İngilizler ile anlaşarak Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayak- landı. Şerif Hüseyin, 27 Haziran 1916 günü ingilizlerle an- laşıp Osmanlı Harbiyesi'ni bitiren Nuri Said Paşa komuta- sında Türk askerlerine saldırdı. İslamcılar, 1. Dünya Savaşı'nda Türk askerlerini arkala- rından vuran İngiliz işbirlikçisi Arap Müslümanları nasıl da unuttular? Din duyguları ve dince kutsal kavramlar, Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında emperyalızmın elinde Türkü Türke kır- dırmak için kullanıldı. Ortadoğu'da emperyalizm yıllarca at oynattı. Bugün de joynatıyor. Din duyguları ve dince kutsal kavramlar, 1980 öncesin- de ABD tarafından ünlü "yeşil kuşak teorisi" ile uygulandı. Teori, islamın, "antikomünistideoloji" olarak kullanılmasını öngörüyordu. Suudiler, bu işin finansmanını üstlendiler. Sovyetler Birliği'ni kuşatan. Pakistan, İran ve Türkiye gi- bi ülkelerdeki İslamcı akımları güçlendirmek, Sovyetler Bir- liği'ndeki Müslüman halkları islamcı ideoloji ile birleştırip yönetime karşı kışkırtmak "yeşil kuşak teorisi"n\n ana amaç- larıydı. Bu işin stratejisi Beyaz Saray tarafından çizilmişti. Beyaz Saray'daki pazar, Tahran'daki çarşılarına uymamış; Humeyni rejimi ABD'ye başkaldırmıştı. Böylece iran'da Şah zamanında alınan ABD üsleri elden gitmişti. Müslüman Irak ile Müslüman İran arasındaki savaş da tam bu sırada çıkarıldı. Irak, başta Sovyetler ve Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere aralarında Federal Almanya ve Fransa gibi Batılı ülkelerce sılahlandırıldı. Saddam, bu ülkelerden aldığı zehirli gazları Halepçe'de Kürtlere karşı acımasızca kullandı. Irak-iran savaşı ve Halepçe kıyımı "Müslümanın Müslü- manı kırması" değil miydi? Neden ses çıkmadı o günlerde? İslamcı kesim, Türkiye'de yayın organlarına parasal ola- nak sağlayıp ilanlar veren ABD destekli Suudi kökenli ban- kerlerini, Kuran'ın hangi suresine, hangi ayetine sığdırıyor? İslamcı yayın organları parasal güçlerini biraz da Suudi desteğine borçludurlar. Din duygularının ve dince kutsal kavramların dün oldu- ğu gibi bugün de savaşta siyasal amaçlarla kullanılmalan- na tanık oluyoruz. Emperyalizmin oyunu çoktur: işbirlikçisi de çoktur. Bu oyunların çoğu da din duyguları ve dince kutsal kavramlar üzerine kurulmuştur! Suudi sermayesinin Türkiye'de, özellikle 1983 yılından bu yana kimlerle, neden ilişki kurduğu, bu ticari ilişkilerde sı- yasal çevrelere niçin öncelik tanındığı da bugün artık iyice anlaşılmıyor mu? YATMUHI OKTAY AKBAL Atatürk Bir Gün Gelecek 10.000 Lira (KDV içinde) ödemeli gönderilmez ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İSTANBUL * BUTUN ADIDAS'LAR °/o15; INDIRIMLI V
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle