Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 ŞUBAT 1991
Körfez Savaşı ve
Savaş sonrası düzende Türkiye'nin yeri tarjışılmaktadır. Sn.
Cumhurbaşkanımıza göre Türkiye bu savaştan kazançlı ve güçlü
olarak çıkacaktır. Bu konuda değişik görüşler de vardır. Bilinen,
Türkiye'nin Ortadoğu politikasında dış ve iç dinamiklerin etkisi ile
köktenci nitelikli değişimlerin olacağıdır.
TANJU ERDEM Emekli Amiral
16 Ocak 1991, geceyarısını geçe. ABD önder-
liğinde çokuluslu ku\r
vet tarafından Irak ve Ku-
veyt'e yonelik olarak başlatılan "Çöl Fırtınası"
harekâtı devam ediyor. Harekât, Irak ve Ku-
veyt'te mevcut stratejik nitelikli tesislerin tahri-
bini ve bölgede hava hâkimiyetini sağlamaya ma-
tuf buyük bir hava kuvvetinin ve satıhtan satha
güdumlü füzelerin ve elektronik harbin kullaml-
dığı biiyük hava darbesi ile başladı. Şu satırla-
rın yazıldığı sırada ha\a harekâtı ve suiıstü ve
denizaltı gemilerinden füze atımlan sürdurul-
mekte ve harekât ağırlıkh olarak Irak hava ve
satıh askeri gücöne yönlendirilmiş bir görünüm
arzetmektedir. Irak, müttefik hava akınları ve
füze saldırılanna karşı askeri gücünu en az za-
yiatla korumak istemekte, bu arada zaman za-
man stratejik fuzelerini ateşleyerek Suudi Ara-
bistan ve lsrail'in, başta Dahran ve Tel Aviv ol-
mak üzere bazı kentlerine darbeler indirmekte
ve bu darbeler Patriot füzesavarları ile onlen-
mektedir. Kuveyt'teki petrol tesislerinden ise
Körfeze önemli miktarda ham petrol akıtılarak
Kuveyt'ten Suudi Arabistan ve diğer Körfez ul-
keleri kıyılanna doğru stratejik boyutlu bir çev-
re sorununa sebep olunduğu anlaşılmaktadır.
Irak bu olayın Körfezde ABD uçaklannca bom-
balanarak batırılan iki Irak tankerinin yüku do-
layısıyla meydana geldiğini bildiriyor.
Savaş başlayalı 19 günü geçtiği halde iki ta-
raf da tam bir zayiat değerlendirmesini acıkla-
mış değiller. Ancak müttefik koalisyon kayıp-
lannın en az düzeyde olduğu, Irak'ın ise askeri
ve sivil stratejik nitelikli tesislerine ağır darbe-
ler vurulduğu, buna karşın Irak Silahlı Kuvvet-
leri'nin, özellikle uçaklarının hava darbelerine
karşı pasif olarak nispeten iyi düzeyde korun-
duğu, çatışmaya girdiklerinde duşürüldükleri, bir
kısım uçaklannın Iran havaalanlarına intikal et-
tiği anlaşılmaktadır. Bu uçaklann Iran'a hangi
nedenlerle sığındığı belli değildir. Irak'ın askeri
direncinin şu ana değin kırılamadığı söylenebi-
lir.
Kanaatimizce daha bir süre Irak ve Kuveyt gü-
ney cephesindeki hava ve kara kuvvetleri lojis-
tik ve taktik tesis ve unsurlan müttefik hava kuv-
vetlerince yoğun bir hava baskısına maruz bıra-
kılacak ve az bir olasılık dahi olsa karada kap-
samlı bir çatışm?ya angaje olmaksızın lrak'ın
BM kararlannı koşulsuz kabul ederek ateş kes
talebi ve Kuveyt'ten çekilmesi beklenecektir.
Müttefik kanatta böyle bir durumu istemeyen-
ler, Irak'ın askeri gücunun nötralize edilmesini
ve harekât sonrası Irak liderliğinin mutlaka de-
ğişmesini isteyen büyük bir kamuoyu mevcuttur.
Keza Saddam liderliğinde Irak'ın da savaşa Is-
rail'i çekerek Arap halklarımn birliğini sağlayıp
kara savaşını ABD ve müttefiklerine yaygm bir
alanda ve süreyi uzatarak pahalıya ödetmek is-
tediğinin de somut emareleri vardır. Bu durum
ve koşullarda Kuveyt'in kurtarılması için yakın
gelecekte bir kara harekâtı kaçınılmaz olabilir.
Muttefikler bu hususu öncelikle dikkate alarak
hava akınlarını şimdi Kuveyt ve Irak güney/gü-
neybatı cephesindeki askeri hedefler üzerine tek-
sif etmişlerdir.
Bunun yanı sıra ABD önderliğinde müttefik
kara ve deniz piyade birliklerinin sınırlı keşif ve
gözetleme unsurlan ve ozel birlikleri Kuveyt cep-
hesine sürulmekte olup, taraflar arasında zaman
zaman topçu düellosu yapılmaktadır. Kanımız-
ca ABD önderliğindeki müttefik güçler kara ha-
rekâtına başlamadan evvel hava darbeleri ile cep-
hedeki Irak kara birliklerinin komuta, kontrol,
muhabere, ateş destek, zırhlı birlikleri, mevzi-
ler önündeki mayın tarlalarını ve lojistik destek
hedef ve sistemlerini ve yığınak bölgelerini bü-
yük olçüde tahrip etmek ve ikmal yollarını felce
uğratmayı amaçladılar.
Kara harekâtı bilahare, her türlü korumadan
mahrum hale getirilmiş Kuveyt cephe ve kanat-
larına çevik kuvvetlerle güçlü bir ateş desteği ve
aralannda anti-tank helikopterlerinin de bulun-
duğu hava kuvvetleri desteğinde yürütülecektir.
Irak kara birliklerinin çok iyi tahkim edilmiş sa-
vunma hatları gerisinde mevzilendikleri dikka-
te ahnırsa, özellikle cepheden çatışmalarda ka-
ra muharebelerinin ilk safhalannın çetin cereyan
edeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle kara hare-
kâtına hemen başlanmamakta ve havadan vuru-
lacak darbelerle Irak Kara Kuvvetleri'ni koru-
yan engeller tamamıyla nötralize edilmek isten-
mektedir. Buna karşın Irak, elindeki öldürücü
savunma silahlarını gizleyerek müttefik kuvvet-
lerce masif bir saldırıya geçildığinde ABD ve
müttefiklerine bu taarruzu agır bir zayiatla ödet-
mek isteyebilir.
Nitekim bugüne değin Irak'ın kimyasal ve bi-
yolojik silah stokları imha edilememiştir. Kör-
fezde Kuveyt kıyılanna yoğun ham petrol akı-
tılması eylemi, Irak'ın Kuveyt'e yönelik olası bir
müttefik amfibi harekâtına karşı savunma mak-
sadıyla yapıldığı biçiminde değerlendirilmekte-
dir. Bu itibarla müttefik güçler savaşın süresi
uzasa bile kara savaşını, teknolojik ve materyal
üstünlüğünün verdiği olanakları sonuna kadar
kullanarak, en az zayiatla ve en az riskle sonuç-
landırmak üzere Irak'ın Kuveyt cephesindeki sa-
vunma unsurlan ile, onlara destek sağlayan lo-
jistik unsurlan imha etmek istiyorlar. Bu da Kör-
fez savaşırun uzamasını kaçınılmaz hale getir-
mektedir. İsrail'in bu harbe çekilerek BM koa-
lisyonu safındaki Mısır ve Suriye dahil tüm Arap
halklarımn Irak'ın yanında yer alarak bölgede
dengeleri değiştirici ve savaşı yaygınlaştırıcı bir
gelişme bugünlerde beklenmiyor.
Körfez savaşında Türkiye'nin
durumu
Irak'a karşı harekete geçen ABD önderliğin-
deki müttefik güçlere, BM'njn 678 S.KIna da-
yanılarak uygun desteğin sağlanması maksadıyla
Türkiye tarafından bazı üslerin kullanım kolay-
lıklarının sağlandığı bilinmektedir. Bu husus
günlerdir özellikle Türk halkının iki açıdan ve
hayati olarak çok ilgisini çekmektedir. Bunlar;
— Irak'ın, Türkiye'yi düşman kabul ederek
hasmane bir harekâta girişip girişmeyeceği,
— Türkiye'nin BM kararlannı uygularken ku-
zeyde ikinci bir cephenin açılma olasılığı husus-
larıdır.
Bu konulan değerlendirmeden evvel Türkiye'-
nin Körfez olayında bugüne değin uyguladığı po-
litika ve ilkelerin ammsanıp irdelenmesinde ya-
rar görülmektedir.
Türkiye bu krizde başından beri BM kararla-
rına gönüllü uyarak taraf olmuştur. Yanı sıra
Türkiye bir NATO ulkesi olarak savunması için
NATO kriz mekanizmalannın harekete geçiril-
mesini istemiş ve Güneydoğu Anadolu'da ileri
alert kademelerinde konuşlanması planlanan
NATO Çevik Hava Kuvvetini talep etmiştir. Bu
yolda NATO Konseyi'nden gerekli karar alın-
mıştır. Gerçi Irak'la Türkiye sınırdaş ülkelerdir.
Ama kriz Körfezde NATO saha hudutları (out
of area) dışında meydana gelmiştir. Caydıncıh-
ğa ve savunmaya matuf olan NATO Çevik Ha-
va Kuvvetinin (Allied mobil force-air / AMF
(A)) planlı intikalini takiben, son aşamada ln-
cirlik'te üslenenlere ilaveten ABD'ye mensup ha-
va birlikleri gelmişler ve TBMM'de iktidar ço-
ğunluk oyları ile yabancı kuvvetlerin üsleri kul-
lanımına ilişkin yetki alınmış ve bu yetki ABD
güçlerinin kullanımına tahsis edilmiştir. Böyle-
ce Türkiye topraklan Körfez savaşına hassas bir
konuma getirilmiştir.
Savaşta Türkiye
ABD, 1980'li yılların başında Carter doktrini
ile Körfezi, ABD ve Batı çıkarlan açısından vaz-
geçilemeyecek hayati bir nüfuz sahası olarak be-
lirlemiş ve bu bölgeye vaki olası potansiyel teh-
ditleri caydırmak ve gerekirse fiilen savunmak
üzere askeri güç örgütlemiş. (Rapid Deployment
Force (RDF) - Acil Konuşlandırma Kuvveti) ve
NATO kuvvetlerinin NATO sorumluluk saha-
sı dışında -Körfezde- kullanımını NATO plat-
formlarında gündeme getirmiş ve bu yolda ey-
lemli girişimlerde bulunmuştur.
NATO'nun Avrupah üyeleri Körfez'de NA-
TO savunma sorumluluğuna yanaşmamışlar, bu
arada Türkiye de jeostratejik konumu gereği bu
konuda ABD'nin talep ve baskJanna karşı, ulu-
sal çıkar ve yararlannı ve ulusal güvenliğinin ge-
reklerini düşünerek Körfezde ve Ortadoğu ülke-
leri arasındaki ihtilaflarda taraf olmayacak şe-
kilde 196O'lı yıllardan beri yürüttüğü ve kendi-
sine ekonomik ve politik avantajlar sağlamış
olan geleneksel dış politikasını sürdürmede ısrarlı
olmuştur.
Gerçi ABD'nin savunma işbirliği esaslan çer-
çevesinde Muş ve Batman havaalanlanmn NA-
TO enfrastrüktür fonları ile inşalarını öncelikle
desteklemesi, NATO çerçevesinde uygun NATO
hava harekât üslerinde gereksinilen araç, gereç,
teçhizat ve mühimmatın stoklarının banş zama-
nında anlaşmalarla tesis ve idamesi anlaşması-
na verdiği önem kuşkusuz olası bir Körfez kri-
zine yönelik hazırlıklar olarak değerlendirilebi-
lirdi. Ancak Türk yönetimi üslerin sadece NA-
TO savunma maksatları için kullanımını ilke
edinmiş ve tüm ikili anlaşmalar bu esasa göre baz
edilmişlerdir.
Son Körfez krizinde Türkiye'nin olaya ABD
önderliğindeki BM yolu ile taraf olması sonucu
geleneksel Türk dış politikası bir ölçüde terk edil-
miş ve yerine aktif bir dış politika uygulandığı
ifade edilerek BM ambargo kararlarına tam bir
uyumla katılınarak ekonomik açıdan ciddi öz-
verilerde bulunduktan sonra gene BM'nin 678
S.K. ışığında ABD'ye, uygun üs desteği sağla-
narak Araplar arası bir meselenin tarafı haline
gelinmiştir. Böylece ABD yönetiminin geçmişte
tahayyül dahi edemeyeceği, ancak arzuladiğı bir
ortam (üslerin Körfez için kullanım kolaylıkla-
nnın sağlanması) Türk yönetimince kendilerine
sağlanmıştır.
Bu, bölgede yeni bir düzen tesisi ve bölge pet-
rolünün stratejik yönetimini yönlendirmek ve
kontrol etmek isteyen ABD ve Batıh güçler için
çok değerli bir olanaktır.
Dünyamızda son yıllarda değişen global güç
dengelerinin değerlendirilmesi sonucu oluşturul-
duğunu düşündüğümüz bu politikalar sayesin-
de Türkiye'nin kriz sonucu çok kazançlı ve çok
güçlü çıkacağı, Sn. Cumhurbaşkanımız tarafın-
dan ifade edilmektedir. Bu politikalann Türki-
ye'nin ulusal güvenliğine ve ulusal güç unsurla-
rına bugün, yakın ve orta vadede etkilerini ya-
şayarak görüyoruz, göreceğiz.
Dikkat edildiğinde resmi devlet politikalan so-
nucu; Irak'la ebediyen iyi komşuluk gereksini-
mi gerçeği ve Türkiye'nin olanak ve yetenekleri
öngörülerek Körfez'deki ABD önderliğindeki
müttefik koalisyona askeri güç tahsisi yapılma-
dığı görülmektedir. Keza Irak'tan bir saldırı gel-
memesi durumunda Türkiye'nin Irak'a dönük
sıcak bir çatışmaya dahil olmayacağı, yani ikin-
ci bir cephenin Türkiye, tarafından açılmayacağı
kesin bir ifade ile ilan olunmuştur. Doğaldır ki
Türkiye sınırlarının ötesinde bir askeri harekât
icra edilirken sınırlannda ve ülkesinde savunma-
ya dönük önlemlerini alacaktır. Bir saldınya ma-
ruz kalınması halinde ulusal birliği pekişmiş ola-
rak kendisini en etkin şekilde savunacağı da mu-
hakkaktır.
Düıeltme: Prof.Dr. Hüsnü A. Göksel'in dün bu sütun-
larda çıkan yazısının baştan 20. satınndaki emperyalist
sözcüğü, antiemperyalist olacaktı. Düzeltir, özür dileriz.
(Arkast 17. Sayfada)
HESAPLASMA
BURHAN ARPAD
Cumhuriyet Anıtı mı?
Taksim'de Cami mi?
Geçenlerde basında yer alan bir haberde, Tafcsim Alant"nın
yenıden düzenleneceğl ıleri sürülüyordu. Oysa birkaç yıl önce
Taksim Alanı için bir yarışma açılmış ve bırinci, ikinci ve üçün-
cülüğü kazanmış projeler için toplam yüz milyon lira ödenmişti.
Bunlar rafa neden kalkmıştı acaba? Kocaman bir soru cevap bek-
liyor! Ya da eski beledıye başkanının yaptıklarından yeni başka-
nın bilgisi mi yok? Ikısi de tatsız. Gırtlağına kadar borcu olduğu
ileri sürülen bir beledıye için parlak bir not değil. Umarız ki ha-
ber eksik yazılmıştır.
Taksim Alanı ve çevresi için neler düşünüldüğünü bilemıyo-
ruz! Taksim Alanı'nın büyük şehir İstanbul için büyük önem ta-
şıdığını seksen yıldır bu şehirde yaşamış bir İstanbullu olarak
açık yûrekle ileri sürmek ısterim.
Taksim Alanı'nın topoğrafyasını şöyle çizebiliriz:
Cumhuriyet Anıtı'nı ortaya aldığımızda şu yan bağlantıları gö-
Arkan 14. Sayfada
\§Bi4 CAÖU$ YftYIUARI
^ ^ HALİT ÇELENK
HUKUKSUZ
DEMOKRASİ
3.BASI
5000 lira (KDV ıçınde)
Ödemeli gönderilmez.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Türk Ocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-ISTANBUL
ACELE SATILIK
Biri soğutmak 3 adet pasta dolabı ve eiektronik tart
cihazı sablıknr.
Tel: 325 31 83
ANKARA 7. İCRA TETKİK MERCtl
* > HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1991/68
Ankara Siteler Kartalcık Sokak No: 100'B adresinde mobilya alım
satım işi ile içtigal eden borçlu Ali Rıza Yıldırımer (Temel Mobilya
Galerisi) vekili Av. Celal özdemir'in Ankara İcra Tetkik Mercii Hâ-
kimliği'ne vermiş olduğu 31.1.1991 tarihli dilekçesi ile iki aylık kon-
kordato mehil talebinde bulunduğundan alacakhlann mehil talebine
iş bu ilanın gazetede neşir tarihinden itibaren 10 gün içinde itiraz ede-
bilecekleri ÜKInun 287 maddesi gereğince ilan olunur. 31.1.1991
Basın: 19080
İngilizceyi
8 ayda konuşun. Sizi Amcrikalı dostlanmızla tanıştıralım
Tel: 349 59 38
PENCERE
Suçlu ve Güçlü
21-22 Kasım 1915...
Bağdat'm kırk kilometre güneyi...
Selmanpak.
General Tovsend'in karşısında Türk ve Arap birlikleri sa-
vaşa hazırlanıyorlar.
"Halil Paşa komutasındaki 51'inci Tümen kendisine göste-
rilen yerde ordugâh kurmuş. Asker sabahleyin tepesinde vı-
zıldayan iki uçakla uyanmış. Bu uçaklar 70-80 metreye kadar
birliklerin üstüne dalmış, ateşe başlamış. O güne kadar bu
şekilde dalışlara alışmış Ingiliz pilotian, her seferinde Arap bir-
liklerinin paniğe uğradıklarını bildiklerinden kendilerinden
emin... Aynı davranışı bizim tümene de uygulayınca tabii si-
lahlar çalışmaya başlamış ve uçaklar bir anda düşürülmüş...
Havacı subaylar esir edilmiş, üzerlerinde o günkü muharebe
emirleh ve Bağdat'm zaptı için İngiliz komutanının verdiği ta-
limat çıkmış. (Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, 1'inci Cilt.)
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusundaki Arap bir-
likleri bizim komutanlann başına belaymış...
Arap, övünür. şişinir, babalanır, ama sıra çatışmaya geldi
mi kaçarmış. Türk askeri, orduda gerçekleştirilen düzenle-
melerle ve sürdürülen eğitimle çağdaş savaş sanatına ve di-
siplinine uyum sağlamış; ama Arap birlikleri başıbozuk sü-
rüleri gibiymiş, her muharebede dağılırlarmış. Türk komutan-
lar savaş meydanlannda birliklerini düzenlerken Araplara gü-
ven olmayacağını bilirlermiş.
Ortadoğu'da Osmanlı döneml aşılıp da İngiliz ve Fransız
sömürge ya da manda yönetimleri kurulduktan sonra da
Araplar kendilerini toparlayamadılar. İkinci Dünya Savaşı'n-
dan bu yana Arabın israil'e üst üste yenilgileri şaşılası bir so-
nuç değildir; çağımız savaşlan belirli bir gelişmişlik düzeyi-
ne erışemeden yürütülemiyor. 'Korkak Yahudi' simgesini Is-
rail nasıl yok etti!.. Tarihsel açıdan bakınca yüzyıllar boyun-
ca devlet kuramamış, çeşitli ülkelere azınlıklanyla serpilmiş
Musevinin 20'nci yüzyılda hem devletıni kurması hem de dün-
yanın en güçlü savaş mekanizmalarından birini yaratması ya-
şadığımız tarih değil mi! Halklar, geçmişten geleceğe deği-
şiyorlar; tarihsel bilinç biçimsel mantığının karşısında, diya-
lektiğin yamacında aydınlığa kavuşur.
Araplar kimine göre 'kavm-i nec/p"tir...
Kimine göre 'ilkel, korkak.'
Oysa ne o, ne de öteki!.. Tarihin bir çağında Mezopotam-
ya'dan yola çıkarak Cebelitarık Boğazı'nı geçen ve Avrupa1
nın içine yayılan imparatorluğunu sürdüren Arap değil mi!
Eski Yunan ile Rönesans arasındaki köprüyü kuranlar Arap
bilginleri değil mi! Gecmış yüzyıllarda altın çağını yaşayan
Arap, Osmanlı yönetiminin ardından Batı'nın sömürgesine
dönüştü; 20'nci yüzyıla ortaçağ düzenleriyle girdi, 21'inci yüz-
yıla 9 kala çağdaşlaşmanın kilidine ulusal anahtarı bulmuş
görünmüyor.
•
Ancak tarihsel açıdan değerlendirildiğinde 20'nci yüzyı-
lın sonuna doğru Arap uyanıyor.
Süper güçlerin kuşatması altındaki Irak'a bu açıdan bak-
mak gerekir. 17 mityonluk küçük bir ülkenin halkına, kaç gün-
den beri gökten cehennem ateşi yağıyor. Irak'taki Arap, ola-
ğanüstü bir direnme gücü gösteriyor. Birinci Dünya Savaşı'n-
da pırpırlı İngiliz uçaklarının ateşinde dağılan Mezopotamya
Arabı, bu kez bılimsel-teknolojik devrimin süper silahları kar-
şısında kaç günden beri çözülmüyor.
Tüyler ürpertici bir sınavın ateş çemberinden geçiyor Irak
halkı; kadın erkek, çoluk ve çocuğuyla...
Adına 'uygar" denilen dünya, petrol savaşının gaddarlığın-
da Irak halkını gözden çıkarmış gibidir; böyle bir canavarlı-
ğın üzerinde hangi inandırıcı hukuk düzeni yükselecek? Dik-
tatör Saddam'ı cezalandırmak gerekçesiyle mazlum bir hal-
kı gözü kararmtşçasına bombalayan Batılılara hangi adı ya-
kıştıracağız?
Uygarlık tarihinde Ortadoğu'daki petrol savaşlarına bir ye-
'nisi eklendi.
Saddam, 'savaşın suçlusuduf, ama 'suça iştlrakts 'Batı'
kendisini aklayamaz. Irak diktatörünü korkunç savaş meka-
nizmasına dönüştüren onlar değil mi?
Bir de yargıç kürsüsüne oturmak istiyorlar; oysa yerleri sa-
nık sandalyesidir.
HAYDAR DOĞAN
(1956-1981)
Yıtırisimizin 25 gününde unutmayacağız.
AUeai adına BAKİ DOCAN
Z.lsfanbul,Uluslararası Piasfik ve KouçukHammaddeleri,
Ürünleri,Makina ve Donanımları Endüstriyel Fuarı
İngiltere, Almanya, Fransa, İs-
viçre, İsveç. Avusturya, Hollan-
da ve Belçika gıbı devletlenn sek-
töre dünya çapında egemen kuru-
luşlarına aıt markaların prezantas-
yonu yanısıra İngiltere ve Kal-
ya'nın ülke standı ile yer aldığı...
Diğer yabancı ve uluslararası dü-
zeydekı Türk kuruluşlarının katılı-
mı ile sektörün ülkemizde gerçek
uluslararası nitelikte tek fuarı...
Türkiye pazarı için yeni birçok
ürün ve dünyanın en yeni teknolo-
jileri tüm sektör çeşitlerı ile birara-
da...
«sr.
veczdkcpsomda
GID4İŞLEM
GID4.
ÂMBALÂJ91
5.lstanbd1
UliKİcvtırasıAmbdcjMcridndcvi,Mdzeme^ veAmbalajTeknikleri Endüstriyel Fuan
Her türlü ambalaj makinaları, ambalaj malzemeleri ve ambalaj teknikleri ulus-
lararası marka ve kuruluşlarla birlikte, Türkiye pazarı için yeni birçok ürün ve
dünyanın en yeni teknolojilerı tüm sektör çeşıtleri ile birarada, gerçek ulusla-
rarası nitelikte... Ayrıca, Gıda Işlem-Gıda Ambalaj konusunda en son yenilik
ve teknolojiler bir sektör bütünlüğü içinde özel kapsamda... Ustelik Türkı-
ye'dekı tek amaca uygun ve her türlü modern altyapıya sahip dünya stan-
dartlarındakı tek ozel fuar merkezınde...
İOSUBAT
ZıyaretSaarieri12.OO 2O.OO
Kn»Günü:12J>0 K0O
HILTONCONVENTION&
EXHIBITIONCENTER
A&D