Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
Hükümet, boşalan dört YÖKüyeliği için önereceği isimleriyarın belirleyecek
YÖK: Geri sayım başladıANKARA (Cumhuriyet Bfi-
rora) — Hükümet, araJarından
birisinin YÖK Başkanı olması-
nı arzu ettiği boşalan dön YÖK
üyeliği için adaylarını yarın ya-
pılacak Bakanlar Kurulu'nda
belirleyecek.
YÖK Başkanı Prof. Dr. th-
aaa Dogramacı'nın görev süre-
n 27 aralık cuma gttnü sona eri-
yor. Doğramacı'yla birlikte is-
tifalar ve görev sürelerinin so-
na ermesiyle boşalan altı YÖK
üyeliğinden dördü için hüküme-
tin önereceği adaylann yann ya-
pılacak Bakanlar Kurulu'nda
belirlenmesi bekleniyor.
Dört üyelikten Milli Eğitim
BakanlığVmn önereceği üyelik
için bu bakankkta müsteşar yar-
dımcısı olarak görev yapan th-
s n Özfaknrhı'nun adı kesinlik
Hükümetin, atanması için Cumhurbaşkanı Turgut Özal'.a sunaçağı dört
üyeden birinin Başbakanlık Müsteşar yardımcılarından İhsan Özçukurlu
olması kesinleşti. Diğer üç üyelik için DPT Müsteşarı İlhan Kesici, eski SHP
Milletvekili Türkan Arıkan ve DYP Rize Milletvekili adaylarından Prof. Dr.
Mehmet Haberal'ın adı geçiyor.
kazandı. Başbakan Sükyman
Demirel'in inisiyatifinde belirle-
necek olan diğer üç üyeden bi-
risinin ise Devlet Planlama Teş-
kilatı (DPT) Müsteşarı Ühan
Kesici olması bekleniyor. Belir-
lenecek diğer iki üye ise aynı za-
manda hükümetin YÖK Baş-
kanlığı için adaylan olacak.
Yüksek Öğretim Kanunu ge-
reğince hükümet tarafından se-
çilip Cumhurbaşkanı'nca atana-
cak bu YÖK üyelerinden birinin
SHP'lilerin, diğerinin ise
DYP'lilerin isteği doğrultusun-
da saptanacağı tfelirtiliyor. Baş-
bakan Yardımcısı Erdal İnönü'-
nün Başbakan Demirel'den
SHP PM üyesi Prof. Türkan
Akyol'un aday'ığı için ricada
bulunduğu öğrenildi.
DYP kanadınm adayı olarak
ise Organ Nakü Vakfı Hastanesi
Başhekimi ve DYP Rize Millet-
vekili adayı Prof. Mehmet Ha-
l'ın adı geçiyor. Haberal'-
ın YÖK üyeliğine fazla sıcak
bakmadığı, Cumhurbaşkanı
Turgut Ozal'ın ikna edilmesi
durumunda ise YÖK Başkanb-
ğı'na "evet" diyebileceğini hü-
kümete ilettiği öğrenildi.
özal da YÖK Başkanı Prof.
Doğramacı ile Prof. Ömer Yi-
gitbaşı'ndan boşalan YÖK üye-
likleri için doğrudan atama ya-
pacak. Ozal'ın, hükümetin öne-
receği adaylan beklediği ve ata-
ma kararnamelerini birlikte im-
zalayacağı ifade ediliyor. ozal'-
ın yeniden YÖK üyeliğine ata-
ması durumunda, Doğramacı'-
nın başkanlığmı sürdüreceği
kaydediliyor. ozal'ın hüküme-
tin önereceği adaylan ise bir de-
faya mahsus reddetme hakkı
bulunuyor. Özal, bu durumda
hükümetin 10 gün içinde yeni
adaylarını bildirmemesi duru-
munda direkt atama yapabili-
yor.
YÖK üyelikleri konusunun
özal ile hükümet arasında yeni
bir kriz oluşturup oluşturmaya-
cağı merakla bekleniyor. Başba-
kan Demirel'in önerecekleri
adaylann birinin YÖK Başkan-
lığı'na atanması için Cumhur-
başkanı'nı ikna etmeye çaiıy»ra.
ğı kaydedüiyor. YÖK atamala-
nmn, bugünkü Özal-Demirel
zirvesinde gündeme gelebilece-
ği de bildiriliyor.
Çankaya'ya yakın kaynaklar,
ozal'ın Doğramaa'yı yeniden
YÖK BaşkanlığYna atamasının
sürpriz sayılmayacağını söylü-
yorlar. Sürpriz adaylar arasın-
da ise SHP'nin desteklediği
Prof. Akyol, DYP'nin destek-
lediği Prof. Haberal ile özal'a
yakınlığıyla tamnan TÜBtTAK
Başkanı ve YÖK üyesi Prof. Ke-
mal Güriiz'ün adı geçiyor.
Bakan Toptan, öğrencilerle konuştu
ODTU öğrencileri
rektörü tanımıyor
HAKAN AYGÜN
ANKARA — "Zaten bir ke-
resinde jandarma bascavuşuyla
beo de kavga ettim. Esimk yurt-
ta luüan bir yakınımın riyarete
geimiştik, beni içeri sokmadı-
tar.
M
Kürsüdeki konuşmacı bu söz-
leri söyleyince konferans salo-
nunda bir dalgaJanma oldu.
Dinleyicilerin bir kısmı kahka-
hasım tutamadı, bir kısmı ise
müstehzi bir ifadeyle etrafına
baktı.
Konuşmacınm ismi Köksal
Toptan'dı ve Milli Eğitim Baka-
nı olduktan sonra ilk kez öğren-
cilerin arasına girmişti. ODTÜ-
de Yeni Hükümetin Yüksek Öğ-
renime Bakışı konulu bir kon-
ferans vermiş ve sıra öğrencile-
rin sonılannı yanıtlamaya gel-
mişti.
Bir öğrenci ayağa kaltı ve
"Her taraf jandarma kaynıyor.
Jaadarmanın varlıgı hırsızhkla
" Biz hırsız mryız? Kam-
otobüs sokmayafc«ı*«»it
jandarmadan yazılı izin gereki-
yor. Sizin iktidannız döncmin-
de de üniversiteyi jandarma mı
yönetecek?" diye sordu.
Bakan Toptan öğrenciyi,
"Bunlar dnzdecek inşaMah, hep
>MrUkte ortadan kaldıracagız"
diye yarutladıktan sonra henuz
bakan değilken başından geçen
bu olayı anlattı. Ve konferans
salonu birden hareketlendi,
AÇKLAMA
Gazetenizin 8 Kasun 1991 cu-
ma günkü baskısının üçüncü
sayfa altıncı sütunda, "Ankara-
da ötüm timi yakalandı" başh-
ğı ile verilen ve aynı sütunda bi-
ten haberinizde, sözü edilen
Bayram Uluışık şahsımdır.
Haberinizde, sözü edilen suç-
-. lann sahsım tarafından yapılmış
olduğunu yayımlamış bulunu-
yorsunuz. Şahsım Üniversite 6ğ-
rencisi olup, 1 Kasım 1991 gunü
saat 24.00 dolaylannda oturdu-
gum bekar öğrenci evimden em-
niyet görevlilerinin yaptığı bir
operasyon sonucunda gözaltına
alınıp, 6 gün, -6 gece gözaltında
, tutulduktan sonra 7 Kasım 1991
. gunü Devlet Güvenlik Mahke-
mesi SavcüığYnca, bu örgütle
hiçbir alakam olmadığını belir-
ten ifadem alındıktan sonra ser-
best bırakılmış bulunmaktayım.
Bundan dolayıdır ki; öğrenci
olmam ve ileride devlet görevle-
rinde bulunmam konusunda,
mağduriyetime meydan verilme-
mesi için, haberinizin düzeltil-
mesini istiyonun.
BAYRAM ULUIŞIK
bakan-öğrenci diyaloğu renk-
lendi.
ODTÜ rektörü Prof. Dr.
Ömer Saatcioglu dışuıda her iki
taraf da bu durumdan memnun
görünüyordu. Saatçioğlu soh-
betten hoşlanmadı, çünkü diya-
log, onun ismi etrafında şekil-
leniyordu. Saatçioğlu'nun otur-
duğu yerden doğrulmasına yol
açan diyalog şöyle gelLşti:
— ODTÜ'de her yıl ögrenci-
lerin yüzde 30*u aülıyor. Biz ap-
tal degiliz. Ablmalan önleyecek
misiniz?
TOPTAN: Sizin yanınızda-
yım, ama bu soruların muhata-
bı rektörünuz. Bir gün onu da
buraya çıkanp bu sorulan so-
run. Ama ben size daha fazla
çalışmanızı öneririm.
— Biz rektörtimUzü, sizi gör-
dttğiımiiz kadar bile göremiyo-
ruz. Bir anket yaptık. Arkadaş-
lanmızın yüzde 33u rektorö
yolda görse tanımıyor. Sadece
"Ömer" diyenleri de kabul ettik.
Ancak yüzde lı'imiz ismini bi-
liyor.
Toptan, bu açıklama karşı-
sında şaşkınlığıru gizleyemedi ve
ağzından "Öyle seyier söylüyor-
sunuz ki cevap vermek zor. Ama
biz konuşan TurMle, konuşan
Üniversite istiyomz" sozleri dö-
küldu.
Milli Eğitim Bakanı Köksal
Toptan ile öğrencıler arasında-
ki samimi diyalog daha sonra
şöyle devam etti:
— tktidara gelmeden, ucan
daireier, anahtariar ve de YÖK'iı
kaJdırma>ı vaat eUiniz. Şimdi ne
yapacaksınız? .
TOPTAN: YÖK için anayasa
değişikliği şart. Yılbaşuıdan son-
ra partilerle anlaşma yollannı
arayacağız. Ama şunu söyleye-
yim, üniversiteler arası bir plan-
lama ve koordinasyon kuruluşu-
na ihtiyaç var. Adı antipatik ge-
liyorsa, YÖK demeyiz.
— Başındakiler dnracak mı?
TOPTAN: Yasa değiştirmey-
le YÖK'ün başmdakileri değiş-
tiremiyoruz. Anayasada hüküm
var, cumhurbaşkanı atıyor.
— Kaynak yok diyorsunuz,
Bilkent'e yardım yapılıyor.
TOPTAN: Onlar da sizin ar-
kadaşınız. Parayı ödeyip oku-
yorlar. Gelip burada okusalar,
yer tutacak. Dört beş kişiye da-
ha fazla devlet üniversitelerinde
yer açılıyor, kötü mü?
— Onlar bizim arkadaşımız
değil.
TOPTAN: Yapmayın yahu,
tabii ki arkadaşınız.
— Bir soru daha Sayın Ba-
kan.
TOPTAN: Yahu, geç kaldık
zaten.
İŞLEM YAPILMADI — Melike Demirağ ile Şanar Yurdatapan, çocuklan Can ve Zeynep'le tstanbul'a geidi. tmniyet yetkilileri
Alman pasaportuyla Turkiye'ye dönen sanalçılar hakkında işlem >apmadı. (Fotoğraf: KADİR CAN)
MelikeDemimğ ile Şanar Yurdatapan 11yü sonraAlman pasaportuyla Türkjyeyegirişyaptı
Vâtana tıırist döndülertstanbul Haber Servisi — 12 Eylül 1980
askeri darbesınden sonra vatandaşbktan
çıkanlan Melike Demirağ ile Şanar Yur-
datapan dun turist olarak îstanbul'a gel-
di. Polis, 11 yıl sonra çocuklan Can ve
Zeynep'le yurda dönen Demirağ ve Yur-
datapan hakkında herhangi bir işlem yap-
madı. Alman pasaportuyla Atatürk Ha-
vaalam'ndan giriş yapan çifti, sanatçı ar-
kadaşlan, aile yakınlan ve avukatları Halit
Çelenk karşüadı.
12 Eylül 1980 sonrası yurdu terk ederek
Almanya'ya yerleşen ve Türk vatandaşlı-
ğından çıkanlan Türk pop müziği sanat-
çısı Melike Demirağ ve Şanar Yurdatapan,
çocuklan Can ve Zeynep'le birlikte Kürt
ozan Ali Baran da yurda döndü. Emni-
yet yetkilileri, Alman pasaportlanyla tu-
rist statüsünde Atatürk Havalimanı'ndan
Turkiye'ye giriş yapan sanatçılar hakkın-
da herhangi bir işlem yapmadı. Polis yet-
kilileri, avukat Halit Çelenk aracılığıyla
Melike Demirağ ve Şanar Yurdatapan'dan,
haklarında yurda girişleri konusunda bir
tahdit bulunduğu için en kısa sürede İs-
tanbul Cumhuriyet Savcüığı'na başvurup
"tahdit sorununn" çözmelerini istedi. Me-
like Demirağ ve Şanar Yurdatapan'ı Tur-
kiye'ye getiren uçak saat 17.10'da alana in-
di. Sanatçılan, aJanda İnsan Haklan Der-
neği'ni temsilen Akın Birdal, avukat Ha-
lit Çelenk, sanatçılar Esin Afşar, Rahmi
Saltuk, Sadık Giirbttz ve Atilla Özdemi-
rogln karşıladı. Melike Demirağ'ın kendi-
sini karşılayan gaaetecilere ilk sözü "Bn
anı j-aşamak için bir 11 yıl daha venneye
nujyınT oldu. Arkadaşlan ve ailesiyle gö-
12 Eylül'le vatandaşlık
haklarım yitiren Türk pop
müziği sanatçısı Melike
Demirağ'ın, kendisini
karşılayanlara ilk sözü, "Bu
anı yaşamak için bir 11 yıl daha
vermeye hazınm" oldu. Şanar
Yurdatapan ise "Buruk bir
mutluluk. 11 yıl içinde geride
bıraktığımız insanlar var.
Yılmaz Güney, Behice Boran.
Şon olarak şunu söylemek
istiyorum. İnsan kendi
vatanına turist olarak mı gelir"
dedi.
rüştükten sonra ilk yapmak istediği şeyin
oturduğu evi görmek olduğunu söyleyen
Melike Demirağ, "Çok mutluyum. Duv-
gulanmı ancak şöyle açıklayabilirim: Her
biriniz gidin 11 yıl yurtdışında kalın, o za-
man anlayacaksınız" dedi. Şanar Yurda-
tapan ise 11 yıl sonra yurda dönmekten
dolayı çok mutlu olduklarmı belirtirken
şöyle konuştu:
"Bu mudulugumuz buruk bir mutluiuk,
11 yılın ardında istesek de geriye dönme-
yecek insanlar bıraktık arkamızda. Behi-
ce Boran Brüksel'de, Yılmaz Güney Paris^
te, Sidney'de Ümran Baran arkadaşımız.
Bunun bunıkluğu içindeyiz. tkincisi An-
ti Terör Yasaa'nın yurtdışında yaşamaya
mahkûm ettiği on binlerce insan var. On-
lar gelemezken buraya gelraek sanki on-
lann hakkını yemek gibi geliyor bize. Son
olarak da şunu söylemek istiyorum, insan
kendi vatanına turist olarak mı gelir"
Sanatçılar hakkında tstanbul, Ankara
ve Diyarbakır ağır ceza mahkemelerinin
yurda giriş ve çıkış yapmalannı engelle-
yen 9 tahdit koyduğunu, bu tahditlerden
8'inin kaldınldığını açıklayan avukat Halit
Çelenk son tahdidin de kaldınlacağı inan-
cmda olduğunu söyledi. Çelenk, sanatçı-
ların "Hariçten Gazel/Alışamadım" adlı
yasaklanan kasetleri için idare mahkeme-
sine itiraz ettiklerini, mahkemenin bugun-
lerde bu konuda bir karara varacağını da
sözlerine ekledi. Türkiye'de iki hafta ka-
lacaklarını açıklayan Melike Demirağ-
Şanar Yurdatapan çifti bugün saat
11.00'de Basın Müzesi'nde bir basın top-
lantı$ı yapacaklar.
Renault'dan bedava!Renault vermiyor... Siz alıyorsunuz...Satın alacağınız herhangi bir Renault modeliyle
sağlayacağınız yakıt tasarrufuyla...Butün Renault modelleri öylesine az yakıt
tıiketiyor ki, bir ayda yapacağınız tasarrufla ceketiniz , bir yılda yapacağınız
tasarnıfla tatiliniz bedavaya gelir.Yakıta yatınm yapmak sizce de ekonomik
değilse.herbiri birer ekonomi uzmanı olan Renault'lardan birini seçin.
Hem konforu, teknolojiyı, modernlıği yaşayın, hem de yapacağınız
yakıt tasarrufuyla ihtiyaçlarınızı karşılayın.
RENAUIJ
'ı A^AVACAk
OTOMÛBILLER
RENAULT 9
GUMJ1V
NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Küçül Devlet Küçül...
Süleyman Bey'e, Erdal Bey'e, Tansu Hanım'a bir öne-
rım var. Nasıl yaparlarsa yapsınlar, Dünya Bankası'ndan
kredi falan bulsunlar, sinema sihirbazı Steven Spielberg'l
Turkiye'ye getirsinler. Yakında Peter Pan adlı son fılmini
izleyeceğimiz Spielberg şöyle bir hokus pokus yapsın şu
bizim devleti küçültsün. Devleti bir küçültebilsek Türkiye'-
nın pek çok önemli sorununu da çözmüş olacağız, kimile-
rine bakılırsa.
Geniş vatandaş kitlesi hâlâ "devlet baba"dan medet
umarken aydınlar arasında ve özellikle iş âleminde devle-
tin küçülmesini öncelikler listesinin başına yazanlar hiç de
az değıl. Bugune kadar devletten belki de en fazla yarar-
lanmış olan teşebbüs sahipleri şimdi "devlet küçülsün"
dıyorlar. Devletın ekonomıdeki payının çok yüksek olduğu
belirtiliyor; bu payın azaltılması, KİT'lerin özelleştirilmesi
isteniyor. Yıllar yılı devleti ele geçirme hayaliyle yaşamış
olan bir kısım aydınımız ise tam tersine, devletin ekonomik
atılımın motoru olabileceği inancını koruyor.
Geçen hafta Ankara'da devlet katındaki manzaralan iz-
lerken ıster istemez bunları düşündüm.
Vatandaşın kendisine ya da bir yakınına devlet kapısırt-
da iş bulmak için kalkıp köyünden, kasabasından Ankara'-
ya gelmesi ve bakanın kapısına dayanması normal miydi?
Falanca yöredeki falancafabrikanın bitirilmesi için ilgili-
lerin, partilıleri olan bakanın ya da müstesarın kapısını
aşındırması normal miydi?
Bir başbakanın, bir bakanın, bir müsteşarın vaktinin
önemli bir bölümünü bu tür işlerle uğraşarak geçirmesf
normal miydi?
Bakan neye bakmalı?
Bir başbakan. bir bakan, bir müsteşar bu gibi işlerle, bu
gibi ayrıntılarla uğraşırken vaktinin önemli bir bölümünü
geçirdiği takdirde asıl yapması gereken işlere nasıl vakrt
ayıracaktı? önemli projeler oluşturmaya, geliştirmeye;
stratejik kararlar aiınırken kabine çalışmalarına katılmaya
ve katkıda bulunmaya; önemli iç ve dış temasları yapma-
ya. görüş alışverişinde bulunmaya, topluma derli toplu
mesajlar vermeye nasıl vakit bulacaktı? Ayrıca dünyada
olup biteni izlemeye, kendisini yenılemeye, insan gibi dirv
lenmeye ve yaşadığını hıssetmeye zamanı kalacak mıydı?
Zamanını iyi kullanamayan bir devlet yetkilisinin en
önemli toplantılara gecikmeyle ve kendisini tüketmiş ola-
rak katılması, en fazla kendisini göstermesi gereken nok-
tada enerjisinin sınırına gelmiş olması pek hoş bir durum
yaratmıyor.
Pekiyi bunun çaresi ne?
Sorununu çozümlemek amacıyla bakanın kapısına ka-
dar gelen partiliye, vatandaşa kapıları kapatmak, "ne ha-
lin varsa gör", demek mi? O zaman "devleti halka açtık"
gibi sloganlar ne olacak?
Sorunun temelinde galiba bizde devletin hâlâ çok büyûk
ölçüde ekonomik faaliyetin içinde yer alması, "iş kapısı"
olarak görülmesi yatıyor. Aslında pek çok ülkede özel sek-
törün yaptığı faaliyetleri bizde devlet üstlenince, kaynakla-
rın dağılımında devlet çok büyük bir paya sahip olunca,
devletle politika, firma ya da işletme düzeyinden başlaya-
rak iç içe geçiyor ve bu iç içelik yaygın bir alanı kaplıyor.
Bu olay bir yandan devlet işletmelerinin yönetiminde ras-
yonel yöneticilik ilkelerinin değil, politik etkilerin ağır bas-
masına yol açıyor, bu işletmelerin verimli çalışma şansını
azalüyor. Diğer yandan bakanları bile zaman zaman ge-
reksiz ayrıntılarla uğraşır duruma düşürüyor.
Yeni devlet, yeni politika...
Şimdi bu düzen içinde bir bakan, bir müsteşar belki bir-
kaç yüz partiliye iş buluyor, birkaçının işini çözümlüyor,
bazı iş sahiplerinin işini hallediyor. Elindeki kaynakları ve
vaktıni bu işleri çozümlemek için kullanıyor. Bunun kendj-
ne göre bir politik mantığı var tabii.
Pekiyi ama acaba bu yöntemle devletin kaynakları ve
bakanın vakti en iyi biçimde kullanılıyor mu acaba? Politik
bakımdan en verimli iş mi yapılmış oluyor? Yoksa An-
kara'ya gelen birkaç bin kişinin işi çözümlenirken sorunla-
rınaçözüm bekleyen milyonlarca insanın sorunu ihmal mi
ediliyor? Kaynaklar, politik eîkisini iyi kuilanan bir azınlı-
ğın talepleri doğrultusunda kullanılırken asıl büyük kitleye
yarar sağlayacak faaliyetlere kaynak kalıyor mu acaba?
Devletin eğitim ve sağlık gibi çok geniş kesime yarar
sağlayacak faaliyetlere daha fazla kaynak ayırabilmesi ve
bu hızmetleri daha iyi yapabilmesi için bazı alanlarda ger-
çekten küçülmesi, yeniden yapılanması gerekiyor herhal-
de. Politik düzende bir yeniden yapılanmanın bunu izle-
mesi de zorunlu görünüyor.
Ne var ki bu çok boyutlu bir sorun. Devletin çekildigi
alanlara özel kesimin aynı anda girmesi, devlet kapısında-
ki işini kaybedenlere yeni iş bulunması öyle kolay olacak
şeyler değıl. Bunları bilerek bu sorunu gündeme almak
gerekiyor. Belki de Spielberg'in sinemadaki sihirbazlığına
rakip olabilecek bir politik sihirbazlığa ve hünere ihtiyaç
var bu iş için.
KİT'omanya...
Devleti küçültmeyi önerenlerin ilk hedefi KlT'ler. KİT-
lerin hızlaözelleştirilmesini sihirli birçözüm gibi sunanlar
kamu açıklarının bu sayede kapanabileceğini veenflasyc-
nun önlenebileceğını ilerı sürüyorlar.
KİT'lerin politik etki alanı dışına çıkartılması ve bazılan-
nın özelleştirilmesi, kamu açıklarını kapatma politikasının
vazgeçilmez bir ayağı. Ancak bu operasyonun kısa vade-
de, örneğin bir yıl içinde kamu kesimine çok büyük kaynak
tasarrufu sağlayabileceği şüpheli. Bu nedenle vergiyi fa-
lan unutup bütün umutları özeileştirmeye bağlamak bana
haylı sakat görünüyor.
KlSA KISA
! İ V H K E I > ) 1 İ N İ Z İ * A C l J
• Beykoz Belediyesi Zabıta Amiri Hacı Ulurak, Atölye
Garajlar Şefı Huseyin Yıldız'ı, henüz belirlenemeyen bir
nedenle silahla ayağından yaraladı. Edinilen bilgiye göre,
Beykoz Belediyesi zabıta odasında meydana gelen olayda
Hacı Ulurak (39), silahıyla Hüseyin Yıldız'ı (31) ayağından
yaraladı. 2 kurşun yarası alan Yıldız, olaydan sonra SSK
Paşabahçe Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
• Zeytinburnu'nda bir kişi, babasını döverek öldürdüğü
iddiasıyla gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre, Sümer Mahallesi'ndeki evde önceki gün
meydana gelen olayda, birlikte içki içen baba Raşit Kuruoğlu
ile oğlu Reşat Kuruoğlu arasında tartışma çıktı. Reşat
Kuruoğlu (40) tartışrnanın büyümesi üzerine babasını dövdü
ve daha sonra evden ayrılarak kardeşinin evine gitti. Baba
Raşit Kuruoğlu ise kaldınldığı hastanede öldü.
• Türkiye 1 rafik Kazalannı Önleme Derneği'nin son genel
kurulunda başkanlığa getirilen Hitay Güner, Istanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i ziyaret etti.
Ziyaret sırasında, dernegin çalışmalarını anlatan Güner,
12-14 mayıs tarihleri arasında Istanbul'da yapılacak olan 5.
Uluslararası Trafik Kongresi hakkında Sözen'e bilgi verdi.
Guner, kongre kapsamında üç resepsiyon düzenlemeyi
planladıklannı belirterek, Büyükşehir Belediyesi'nin bu
konuda yardımcı olmasını istedi.
• ALMANYA'nın Limburg-Wetzlar bölgesinde uyuşturucu
kaçakçısı Türke ağır hapis cezalan verildi. Yaklaşık değeri
300 bin mark olan üç kilo eroini satmak isterken alıa
kılığındaki polisler tarafından suçüstü yakalanan 25-40 '
yaşlarındaki dört Türkten ikisi sekiz, biri beş, biri de iki yıl
hapis cezasına çarptırıldı.