Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
Üniversüe kulislerinde YÖKBaşkanı'nın yerinde kalıp kalmayacağı tartışüıyor
Doğramacı yol aynmında
FİGEN ATALAY
Yûksek öğrenim Kunımu
(YÖK) Başkanı Prof. Dr. thsan
Doğramacı için geriye sayım
başladı mı? YÖK anayasal de-
ğişiklik yapılmadan nasıl deği-
şecek? YÖK'ü kusursuz bulan
ve sonuna kadar destekleyen
Doğramacı, Yükseköğretim Ya-
sası'nda reform yapılmasına ra-
n olacak mı? thsan Doğramacı
gidici mi kalıcı mı? Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal bu konudaki
yetkisini hangi yönde kullana-
cak?
Bu sorular ve benzerleri şim-
dilerde üniversitelerin koridor-
lannda dolaşıyor. Yanıtlan he-
nüz netleşmiş değil. Ancak Milli
Eğitim Bakanı Köksal Toptan'-
ın "Anayasa değişikliğini bek-
lemeden öniversitelere solak
akhnnak" amacında olduğunu
açıklamasından sonra YOK'te
önenüi değişiklikler yapılması,
hatta thsan Doğramacı'nın ye-
niden YÖK başkanlığına atan-
maması yönündeki beklentiler
artıyor.
Istanbul'daki Üniversite öğ-
retim Üyeleri Derneği Başkanı
Prof. Dr. Coşkun Özdemir, ba-
şında thsan Doğramacı bulun-
duğu sürece YÖK'te refonn
yapmanın mümkün olmadığuıı
söylüyor ve YÖK'ü değiştirir-
ken sistemi oturtan bir kişinin
yerinde bıraküması dunımunda
Cumhurbaşkanı Turgut Özal YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın görev
süresini uzatacak mı? İstanbul'daki Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı
Prof. Dr. Coşkun Özdemir'e göre hükümetin YÖK'ü değiştirme niyetini
açıklamasından sonra Doğramacı'nın görevde kalması pek mümkün görünmüyor.
hükümetin itibar erozyonu ee-
çireceğini savunuyor. "YÖK
bem bir sistem oiarak hem de
başındaki insanın itiban yönün-
den iflas etmiştir" diyen Prof.
Özdemir, yeni hükümetin prog-
ramında YÖK sistemini kaldıra-
caklanm açıkladığını hatırlata-
rak "tflası flan edflmiş böyle bir
sistem hakkında övgüye devam
eden insanın bâlâ yerinde kal-
ması söz konusu oiamaz. Bu
bükümet YÖK'ö değiştirmeye
kararta olduğuau belirtmiştir.
Milli Eğitim Bakanı, anayasa
değişikliğine ihtiyaç göstenne-
yen her lüriü yasai düzenleme-
yi gerçekleştinne karanndadır"
diye konuşuyor.
"thsan Doğramacı gidecek
mi" sorusuna, "Kuvvetle sanı-
yonun" yanıtını veren Prof.
Coşkun Özdemir, "Doğramacı
ile bu refonn getirileraez. Doğ-
ramacı YÖK'iin htcbir kusonı
olmadıgını söytiiyor, YÖK'e toz
kondurmuyor. YÖK'iin degişti-
rilmek istendiği apaçık. Onu
Açık öğretim
Imam hatip
mezunlanna
kontenjan yok
ANKARA (AA) — YÖK
Başkanvekili Prof. Dr. Turgut
Akintürk, Anadolu Üniversite-
si'ne bağlı Açıköğretim Fakülte-
si bünyesinde açılan önlisans
programlannda imam hatip li-
sesi mezunlan için kontenjan
aynlmasının söz konusu olma-
dığını söyledi. Akintürk, seçme
sınavında yeterli puanı alarak
ginneye hak kazanan kişilerin
bu programlara kayıtlannın ya-
püabileceğini bildirdi.
Akmtürk, bazı gazetelerde yer
alan "tmam-batip mezunlanna
açıköğretim fakiiltelerinden
koatenjan verikceği" yolunda-
ki haberlerle ilgili oiarak dün ya-
züı bir açıklama yaptı. Akıntürk
açıklamasında, Yükseköğretim
Yasası uyarınca yükseköğretim
kurumlanna girişte sınav kazan-
manın esas olduğunu anımsata-
rak açıköğretim fakültesi de da-
hil diğer yükseköğretim kurum-
lannda herhangi bir okulun me-
zunlanna kontenjan aynlması-
nın Yükseköğretim Yasası'na ay-
kırı olduğunu vurguladı.
Akmtürk, YÖK Yürütme Ku-
rulu'nun 28 ağustosta yaptığı
toplantıda açıköğretim fakülte-
sinde ev idaresi ve sosyal bilim-
ler önlisans programlannın açü-
ması konusunun gündeme gel-
diğini ve 1992-1993 öğretim yı-
lından itibaren ev idaresi önli-
sans prograrruna 30 bin, sosyal
bilimler önlisans programına 70
bin öğrencinin seçme sınavma
göre alınması konusundaki tek-
lifin de uygun bulunduğunu bil-
dirdi.
Yükseköğretim Yasası'na gö-
re yükseköğretim programlannda
hiçbir okul mezunu için konten-
jan ayrılamayacağını belirten
Akmtürk, her iki önlisans prog-
ramına da, çahştıkları için örgün
öğretimi sürdünne olanağı bu-
lamayan memur, işçi, öğretmen,
muhasebeci, lise ve dengi okul
mezunu herkesin, öğrenci Seç-
me Sınavı puanına göre girebi-
leceklerini söyledi. Akintürk,
'öfrenci Seçme Sınavı'na, ister
50 bin ister 5 bin imam hatip
mezunu girer. Kimse bunu en-
gelleyemez. Ama üpkı diğer
yükseköğretim knnımJannda
otdugu gibi ev idaresi ve sosyal
bOİBder önlisans programlanna
4a sman kazanan ve belli bir
puam tatturanlar gbrebflecekler*
dedi.
Toptan: Sorun Doğramaa değil
Haber Merkezi — YÖK'ün işlevinin de-
ğişmesi gerektiği tartışmalan yoğunluk ka-
zamrken Milli Eğitim Bakanı Köksal Top-
tan, sorunun YÖK Başkanı Prof. thsan
Doğramacı olmadığını savundu. Toptan,
"Sorun, YÖK'üa yaratmış olduğu yetki-
lerden kaynaklanıyor" dedi.
Karadeniz Ereğli'de bulunan Toptan,
dün sabah düzenlediği basın toplantısın-
da YÖK Başkanı Prof. Doğramacı'run ar-
ük dinlenmek istediğini belirterek "Doğ-
ramaa'nm yerine aday göstennemiz müm-
kün değil. Bence sorun Doğramacı değil.
Onun yeniden atanması Sayın Camhur-
başkanı'nın iaisiyatiflndcdir" diye konuş-
tu.
YÖK'ün yetkilerinin fazla olduğuna
inandıklanm, bu yetkilerin önemli bir bo-
lumünü üniversite kurumlanna seçimle
gelmiş olan kurullann kuüanılmasından
yana olduklannı anlatan Milli Eğitim Ba-
kanı şöyle devam etti:
"Özerkleşme konusunda önemli bir
adım atmış olacağız. YÖK'ün isim olarak
ortadan kalkması önemli değil. Önemli
olan üniversiteler arasında koordinasyonu
sa&layacak bir kurumun bulunmasıdır."
Universitelerde başmı bağlamak isteyen-
lere kimsenin kanşmaması gerektiğini be-
lirten Milli Eğitim Bakanı Toptan şunlan
söyledi:
"tnançlan sebebiyle biri başını bağla-
mak istiyorsa kimse kanşmasın. Başını
bağlayana da bağlamayana da kanşmasuı.
Fakat bu bir simge oiarak kullanüıyorsa
buna izin verilmemeli. Burada sorun sa-
dece simge oiarak knDanüıp kuilanıimaya-
cağutın nasıl tesph edileceğidir. Burada ini-
siyatif üniversiteterimiz ve yönetidferinde-
dir. Sorunu yasayla çözmenin imkftnı yok-
tur."
Vehbi Koç Üniversitesi'nin kuruluş aşa-
masında olduğunu da kaydeden Toptan,
"Özel üniversitelerin kurulmasuıı teşvik
ediyonız. Yılda 20 bin gencimiz yurtdışın-
da eğitim göriivor. Bunun ülkemizde ger-
çekleşmesini istiyoruz" edi.
özel okullann emekleme dönemi geçir-
diğini, rahat kurulabilme imkânı bulabil-
dikleri için fazla disipline edilemedikleri-
ni anlatan Milli Eğitim Bakanı, kuruluş
aşamasında iyi denetlenmesi halinde özel
okullann yaran olduğuna inandığını söy-
ledi. Bu sözleri dersaneler için söylemenin
mümkün olmadığını hatırlatan Toptan,
YÖK'ün bir araştırmasına göre dersanelere
yılda 5 trilyon lira para ödendiğini bildir-
di. Toptan, bu parayla 100 bin gencin oku-
yabileceği yeni üniversitelerin kurulabile-
ceğini sözJerine ekledi.
Lorenzo Lotto'nun Andrea Odoni'nin Portresi adlı çalışması da Ulusal Resim Galerisi'nde açılan retrospektif sergide yer alıyor.
Kraliyet tabloları halka açıldı
EDİP EMtL ÖYMEN
LONDRA — tngütere
hükümdarlarının yüzyıllardır
biriktirdikleri tablolar halka açıldı.
Sckizinci Henrj'nin başlattığı
koleksiyon şimdi Kraliçe
Elizabeth'in... Zamamnda lngiltere
Adası'na gidip oturan, çizen ve
dolasan tanınmış Avnıpah ressamlar
uzun bir liste oluşturuyor bu
koleksiyonda. Holbein'dan Van
Dyck'a, Rembrandt'dan Bruegel'e
kadar. Şimdi bunlann 100 kadan,
"Ulusal Resim Gelerisi"nde
"Yüzyıllardan Bu Yana Kraliyet
Koleksiyonu" adıyla sergüeniyor.
Yüzyıllardan kasıt da 300 yıl.
Resim sanatını, halen kraliyet
ailesinde Veliaht Prens Cnarles temsil
ediyor. Suluboya çalışıyor, bunları
sergiliyor ve satıyor. Satıştan elde
edilen gelir ise tanınmış bir katedralin
çökmeye yakm kulesinin tamirinde
kullanıhyor. Sadece geleceğin kralı,
resim ve sanat merakhsı değil.
lngiltere hükümdarlan da sanatla
yakından ilgilenmiş. Ve bunun
sonunda da ortaya paha biçilmez bir
koleksiyon çıkmış bugüne dek.
Kraliyet ailesi, koleksiyonuna o kadar
titizlik ve kıskançlıkla sahip çıkmış ki
300 yıldan bu yana ilk kez bunun bir
küçük parçasının, saray olmayan bir
mekânda sergilenmesine izin
vennişleT. Kentin göbeğinde,
turistlerin uğrak yeri olan Trafalgar
Meydanı'nın hemen kenanndaki
"Ulusaf Resim Galerisi"nde açılan
sergi büyük ilgi çekti. Sergide
Rembrandt'ın bugüne kadar hiç
sergüenmemiş eserleri de yer alıyor.
Ulusal Resim Galerisi'nin mimari ve
sanat dünyasında büyük yankı yapan
ek binası bu sergiye aynldı. Ek bina,
çağdaş mimaride çok tanınmış bir
isim olan Robert Venturi'nin eseri.
Ingiltere'nin sakin ve ölçülü yaşamını
severek'uzun yıllar geçiren sanatçüar
arasında Rubens de var. Avrupa'nın
dağdağasından uzak, demokrasi, fıkir
ve düşünce özgürlüğü ortamında eser
bırakmak isteyen Rubens bugün hâlâ
hayranlık yaratan "tavanlan" ile de
meşhur. Sergide Rubens'in tavanı ise
ne yazık ki yok!
Hükümdara, parası çıkışmadığı
zaman kredi açan 300 yıllık banker
Coutts'un mali desteğindeki sergiden
çıkanlar, galerinin dükkânında şimdi
Rembrandt'lı kahve fincanları,
Vermeer'li şemsiyeler, Rubens'in
eskizleri ile Noel kartlan,
Tintoretto'lu anahtarlıklar da
alıyorlar. Sergiler artık salt resim
asmak için değil. Sanat da pazarlanıyor...
Oğretmene zorunlu
hizmette markaj
Haber Merkezi — Güneydo-
ğu ve Doğu Anadolu'daki ille-
re kendi isteğiyle atanan öğret-
menlere dört yıl zorunlu hizmet
getiriliyor. Öğretmen Yeterlilik
Sınavı'nın kaldırılmasından
sonra altemaüf aramaya başla-
yan bakanlık yetkilileri, Güney-
doğu ve Doğu Anadolu illeri-
ne kendi istekleriyle giden öğ-
retmenlerin çeşitli mazeretlerle
bu yörelerden erken aynlmala-
nnın önlenmesi görüşü ağırlık
kazandı. Bu egilim Milli Eğitim
Bakanı Köksal Toptan tarafın-
dan onaylamrsa, Güneydoğu-
ya ve doğuya kendi isteğiyle
atanan öğretmenler, sağhk ra-
poru, eş durumu ve diğer ma-
zeretler öne sürerek dört yıllık
hizmetlerini tamamlamadan
başka illere tayin olamayacak-
lar.
ANKA'nın haberine göre ba-
kanlık yetkilileri, yeni yöntem-
k ilgili şu bilgileri verdiler: "Ba-
n öğretmenier Doğu'dald kimi
okullara kendi istekleriyle git-
mekrini gerekçe göstererek ge-
rekK sureyi beklemeden çeşitli
yoUarta Baü'daki açık bulunan
iüere tayinlerini istiyorlar. Bu-
radaki acığın daha da artma-
ması için bn uygulama kaldın-
lıyor. Eğer öneri benimsenirse,
ki büyük ölçüde ağıriık kazan-
mıstır, kendi isteğiyle tayin otan
öğretmenler dört yülık sürde-
rini doldnrmadan hiçbir özür
beyan edemeyecek ve süreleri-
ni tamamlayacaklar."
Milli Eğitim Bakanlığı yetki-
lilerinin verdikleri bilgiye göre
yeni atama politikasında önce-
lik Doğu ve Güneydoğu Ana-
dolu'daki öğretmen açıklannı
kapatmak için bu bölgelere ve-
rilecek. Batı'daki gelişmiş iller-
de açıklar olsa bile öğretmen
alımında inisiyatif Doğu'daki
illerin Milli Eğitim müdürlük-
lerine verilecek.
öven insan nasıl durabilir? Bu
inamlmaz bir şey, alal almaz bir
çelişki" diyor.
YÖK'te yapılabilecek bir
kompozisyon değişikFıği ile sis-
temin hiyerarşik ve merkeziyetçi
yapısının ortadan kaldınlabile-
ceğini söyleyen Prof. Özdemir,
bu konudaki önerilerini şöyle sı-
ralıyor:
"YÖK, insan planlaması ve
eşgüdüm görevlerini Bstleoebi-
lir. Üniversitelere ağıriık verile-
binr. Üniversite YÖK dönemin-
de her açıdan kalite yiördi. Bü-
tün bunlar duzeltilebilir, değl-
şikükler yapüabilir, "
Şenatalar ne diyor?
tstanbul Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Burhan Şenatalar da
"Anayasal değişiklik yapdana
kadar Yükseköğretim Yasaa'n-
da otdakça kapsamlı değisikHk-
ler yapüabileceği" inananda.
Bu konudaki "oncelikli adam"ı
anayasa dolayısıyla ortadan kal-
dırılması şimdilik imkânsız
olan Yüksek Öğretim Kunılu'-
nun yalnızca bir eşgüdüm orga-
nı durumnna getirilmesi" oia-
rak tammlayan Prof. Şenataiar,
"YÖK içinde ünivershelerden
seçüerek gelen üyelerin sayısal
ağırlığı arttınlmalı, üniversite
dışı kesimlerin seçip gönderdi-
ği kişilerin saytsı minimnma in-
dirilmelidir." diyor.
Yetiştirme
yurdunda
dinsel baskı
iddiası
ADANA (Cumnurtyet Güney
tlleri Bürosu) — Adana 5 Ocak
Yetiştirme Yurdu'nda kalan iki
öğrenci kendilerine din baskısı
uygulandığını öne sürüp Vaü
Recep Birsin Ozden'den yardım
isteyince başka bir yurda gön-
derüdiler. Yurttan ayrılan öğ-
renciler "Namaz kılmıyorsunnz
diye bize baskı uygulandı" der-
ken yurt müdürü Ömer Evren
karann gerekçesinin "Disiplin
ve uyum sağlanması için mekân
değ^ikliğine gidildi" diyerek
açıkladı.
110 öğrencinin bulunduğu
Adana 5 Ocak Yetiştirme Yur-
du'nda kalan Hasan Köşker ile
Soner Yıknaz adlı öğrenciler
"arkadaslanyla olan uyumsuz-
luğu ve idareye yöneük disiplin-
siz hareketleri" gerekçe gösteri-
lerek Yozgat ve Kırşehir'deki
yetiştirme yurtlanna gönderil-
mek istendikleri bildirildi. Ka-
rara uymayıp yurttan ayrılan
Soner Yılmaz ile Hasan Köşker
uzun bir süreden beri yurt yö-
netiminin baskı uyguladığını,
buna dinsel telkinlerin de dahil
olduğunu öne sürerek şunlan
söylediler:
"Biz ikimiz gnya Alevi-Sonni
aynmı yapıyormuşuz. Yurtta
sehpa lardsa bizden bUiyoriar.
Başkalannın yapngı rahatsızlı-
ğı bizden sornyorlardı. Dayana-
mayıp Vali Beye çıktık. Dunı-
mn anlattık. Bid eski mndürii-
müz Bayram Merdan'a teslim
etti. 'llgilenin yardımcı olun'
dedi. Vali Beyle konuşmadan
sonra 'Seni de arkadaşım da
göndereceğiz. tkiniz ikilik çıka-
nyorsunuz. Alevilik propagan-
dası yapıyorsunuz. Herkes na-
maz kıhyor, siz kılmıyorsunuz'
dedi. Ankara'ya daire başkanı
göreviyle giden diğer müdür
Ahmet Bakır da bize iyi gözle
bakmadı. Yurtta erkek erkeğe
tecavüz oldu, biri dayaktan kaç-
tı. Olayı herkes biliyor, ama öy-
le kapattılar. Namaz kılanlaria
kılmayanlan ayırdılar. Yurtta
en küçük şeyde "Sizden her şey
beklenir' diye azar işitiyorduk.
Başka yurda göndermek isteyin-
ce de yurttan aynldık."
5 Ocak Yetiştirme Yurdu
Müdürü Ömer Evren tecavüz
olayını duymadığını söylerken
öğrencilere dinsel ya da başka
hiçbir türlü baskı uygulanmadı-
ğını savundu.
Yunanistan'da asnn soygunuBiri polis üniformalı beş soyguncu Yunan Posta
İşletmesi'nden yaklaşık 6 milyar lirayı aldıktan sonra
kaçtı. Yunanistan tarihinin en büyük soygununda her
şey filmlerdeki gibi oldu. Soyguncular son derece
profesyonel, kararh ve yardımseverdi. Bir polisi
yaralayıp fenalık geçiren bir müşteriye yardım ettiler.
Miyop gözlüklü olanı postane
müdürünün yanına giderek
"ağıza aiınmayacakr küfürler
savurup 15 dakika önce polis
otosuyla getirilen paranın ken-
dilerine verilmesini talep etti.
Müdür, soyguncunun elindeki
namlusu kesik tüfeğin de verdi-
ği korku ile paranın yerini gös-
terdi. Diğer soyguncular aynı
anda 26'sı postacı, 15'i müşteri
tam kırk kişiyi ellerindeki süah-
larla göz altında bulunduruyor-
du. Polis üniformau olam ise
postanenin dışmda erketelik ya-
pıyordu. Soyguncular, yöredeki
emeklilere yılbaşı ve Noel prim-
leriyle birlikte dağıtılacak olan
287 milyon drahmiyi hemen çu-
vala doldurmaya başladılar. Çu-
STELYO BERBERAKİS
AitNA — Yunanistan baş-
kentinde son bir yıl içinde artan
banka ve posta soygunlanna bir
yenisi ve en büyüğü eklendi. Yıl-
başına iki hafta kala gerçekleşen
bu soygun, Yunan Posta lşlet-
mesi'ne (ELTA) 287 milyon
drahmiye (yaklaşık 6 milyar li-
ra) mal olurken bir trafik polisi
bacağından aldığı kurşun yara-
sıyla yaralandı.
Olay dün sabah 07.58'de Ati-
na'nın Egaleo semtindeki posta-
nede gerçekleşti. Görgü tamkla-
rına göre biri polis üniformalı
beş soyguncu, Egaleo semtinde-
ki postaneye girdiklerinde ol-
dukça sakin görünüyorlardı.
val dolduğu zaman soyguncular
postaneden aynlmak için hare-
kete geçtiler. Ancak yaşlı müş-
terilerden biri fenalık geçirme-
ye başlayınca soygunculardan
biri yaşlı müşterinin yardımına
koştu ve bayüıp yere düşmesini
önlemek için adamı bir sandal-
yeye oturttu.
Görgü tanıklanna göre soy-
gunculann ne maskesi vardı ne
de bu işi ilk defa yaptıklarına
yönelik bir beürti. Soyguncular
içi milyonlar dolu çuvalla birlik-
te kendilerini bekleyen Volswa-
gen marka bir otoya binmeye
hazırlandıklan an, postanenin
içinden çıkan "tmdat, soygun"
gibi canhıraş sesleri bir trafik
polisi duydu. Trafik polisi mo-
tosikletinden indiği gibi posta-
nenin içine girerken polis üni-
formalı soyguncu yaruna yaklaş-
tı ve soygunculann az önce kac-
tığını söyledi. Trafik polisi yeni-
den motosikletine atlayıp hare-
kete geçti. Ancak soyguncular-
dan biri, otomatik silahı çeke-
rek trafik polisinin bacağıru ya-
raladı. Olay yerinden hızla uzak-
laşan soygunculann profesyonel
olduklarına inanan yetkililer,
gerek Volkswagen otonun gerek-
se üzerindeki plakalann çalın-
mış olduğunu açıkladılar. Gü-
venlik makamlan soygunculann
soğukkanhlığı, cesareti ve elle-
rindeki silahlan itibariyle çete-
nin ünlü "17 Kasım Örgütü"nün
üyelerinden olabileceği uzerinde
duruyor.
Yunanistan'ın soygunculuk
tarihinin en büyük vurgunu oia-
rak kayıtlara geçen bu olaydan
hemen iki saat sonra Atina'nın
başka bir semtinde bir soygun
teşebbüsü daha oluyordu. Bu
kez Agrotiki (Tanm) Bankası-
m soymak isteyen meçhul kişi-
ler, banka memurlanmn direniş
göstermesi üzerine bir banka
memurunu yaraladıktan sonra
bankanın kasalanna dokuna-
madan kaçtılar.
GUNUN
NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Enflasyon Mesaj Bekliyor
Enflasyonla mücadelenin psikolojik boyutu çok önem-
li. İnsanlar enflasyonun düşeceğine inandıkları zaman
enflasyonla mücadelede başarı şansı önemli oranda ar-
tabiliyor. Bu nedenle ekonomiye yön verme konumunda
olanların enflasyonla ilgili oiarak verdikleri bilgiler, yaptık-
ları açıklamalar büyük önem taşıyor.
Son günlerde zamlarla ve enflasyonla ilgili oiarak ba-
sına yansıyan bilgiler doğrusu hayli kaygı verici. Enflas-
yonla savaşın psikolojik boyutuna önem veriliyorsa yetki-
lilerin acil oiarak enflasyonla mücadele programları hak-
kında net açıklamalar vapmaları gerekıyor. Bu görev ge-
rektiği gibi yapılamazsa kazanan gene "enflasyon
canavarı" olacak, "enflasyon lobisi"nin yüzü gene güle-
cek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Neden bu kaygıya kapıldığımı örnekler vererek açıkla-
yayım.
Yalçın Doğan ve Taha Akyol çoğu kez yetkili kaynak-
lardan bilgi alarak yazı yazan iki değerli sütun yazarı. Yal-
çın Doğan, önceki günkü Millıyet'te yer alan yazısında
alınması beklenen ekonomik kararların içeriğini anlattık-
tan sonra şöyle diyor: "Bu kararlar zam paketiyle birtikte
açıldığında ocak ayından sonra enflasyonun altı yedi ay
süreyle aylık yüzde 10 dolayında seyredeceğini şimdiden
söylemek mümkün."
Yalçın Doğan dostumuza bu mesajı ya da izlenimi ve-
renler acaba ne yaptıklarının farkında mı? Aylık enflasyon
oranı altı yedi ay süreyle yüzde 10 dolayında seyrederse
birikimli fıyat artışları altıncı ayın sonunda yüzde 80'e yak-
laşır, yedınci ayın sonunda yüzde 95i bulur. Ondan son-
raki aylarda fiyat artışları ne kadar yavaşlarsa yavaşlasın
yıllık enflasyonun yüzde 100'ü aşması kaçınılmaz olur.
Taha Akyol da önceki günkü Meydan gazetesinde şun-
lan yazıyor:
"Ekonominin bakanlarıyla üst düzey bürokratları zam
paketini belirlediler. Bu zam sağanağı öyle üç beş günde
bitecek değildir. Ocak, şubat, mart ve nisan aylarına prog-
ramlanmış zamlar var. Ekonomi bakanlarıyla bürokratla-
rının hazırladığı paket enflasyon konusunda şöyle bir ge-
lişmeyi öngörüyor: Hazirana kadar enflasyonda hızlı bir
tırmanma görülecek, hazirandan sonra yavaşlama, eylül-
den sonra ise düşme eğilimi. 1992 enflasyonunun yüzde
70 civarında olacağı tahmin ediliyor."
Vahim tablo ve beklentiler
Şimdi bu bilgileri yetkililerden yansıyan görüşler oiarak ka-
bul edersek ortaya hayli vahim bir tablo çıkıyor. Enflasyonu bi-
rincı yıl sonundayüzde 38'e ındırme hedefi yok olmuş, yerine
en iyimser hesapla yüzde 70'lik hedef gelmiş. Bunun tutturul-
ması da hızlı bir tırmanıştan sonra hızlı bir düşüş gerçekleşir-
se mümkün olabilecek. Üst üste yüksek oranlı fiyat artışlan-
nın yaşandığı aylardan sonra artışların yavaşlayacağı varsa-
yılıyor. Kötümser bir hesapla üç haneli enflasyon bile olası.
Seçim öncesinde ve hatta sonrasında yetkililerden "enflas-
yon hızla düşecek" mesajını alan insanlar şimdi ne düşüne-
cek acaba? Beş altı ay süreyle fiyat artışlan yüksek düzeyde
seyreder ve enflasyon tırmanırsa insanlar "canım, nasıl olsa
sonra düşecek" deyip kendilerini ona göre mi ayarlayacaklar,
yoksa "canım, nasıl olsa düşmeyecek, bunlann dadüşüreceği
yok şu enflasyonu" mu dıyecekler?
Bu türtereddütteri gidermek açısından yetkililerin enflasyon
proğramlân'rifve en onemlisi enflasyon takvımlerini hiçbir yan-
lış anlamaya meydan vermeyecek btçimde açıklamalan zorun-
lu. Bu açıklamalan yaparken enflasyonun önce neden ve ne
kadar yükseteceğını. sonra neden ve nasıl düşeceğini de açık
seçik anlatmaları gerekiyor.
İşin en zor taraflanndan biri de bu kuşkusuz. Bir yandan va-
tandaş için çarşıdaki, pazardaki insan için hayatı pahalılaştı-
ran okkalı zamlar yapacaksın, fiyat düzeyini bir hamtede on pu-
an kadar yukan çekeceksin, bir yandan da bunu enflasyonu
düşürmek için yaptığını halka anlatmaya çalışacaksın.
Kemer sıkma boyutu
Bu zor işi daha da zorlaştıran boyut ise şu: Yapılacak
zamlardan sonra bir noktadan itibaren fiyat artışlarının
yavaşlaması amaçlanıyorsa gelir artışlarının bu zamlara
ayak uyduramaması lazım. 24 Ocak 1980 sonrasında da
gördük, bu politikanın mantığında bu var. Mal ve hizmet-
lere zam yapacaksın, ama gelirleri aynı oranda arttırma-
yacaksın ve böylece iç talebi kısacaksın, bir noktadan
sonra zamları piyasa massedemeyeceği için fiyat artış-
lan yavaşlayacak, bu arada KİT açıkları da azaltılmış ola-
cak. Peki, ama halka büyük vaatler yaparak iktidara ge-
len bir hükümet şimdi bunu halka nasıl anlatacak? Enf-
lasyonsuz günlere varmak için önce kemer sıkmak ge-
rektiğini nasıl açıklayacak?
Öte yandan eğer niyet bu değilse yüksek oranlı zam-
ları gene yüksek oranlı ücret artışları izleyecekse o za-
man yeni bir yol izleniyor demektir ve bu yola girenlerin
bu kez enflasyonu düşürme hedefinden vazgeçip vazgeç-
mediklerini inandırıcı biçimde açıklamalan gerekecektır.
Yetkililerin bu konulara ışıktutacak açıklamalan bu nok-
tada çok önemli görünüyor. Umutla bekliyoruz.
KlSA KISA
•Snras ve Tokat civannda önceki gece hafıf şiddette bir
deprem meydana geldi. Boğazıçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi yetkilileri. saat 23.50'de meydana gelen
Richter ölçeğine göre 4.4 şiddetindeki depremin merkez
üssünün Kandilli Rasathanesi1
ne700kilometreuzaklıkta
bulunduğunu belirttiler. Depremde, can ve mal kaybı
olmadığı bildirildi.
• Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Baki Eraslan
görevinden istifa etti. Eraslan yaklaşık dört aydan beri
yürüttüğü müsteşar yardımcılığı görevinden dün aynldı.
Eraslan'ın, Atatürk Üniversitesi öğretim üyeliği görevine
döneceği bildirildi.
•Türk Tabipleri Birliği, Adana Tabip Odası (ATO) Genel
Sekreteri Dr. Ali Atik, Türk Tabipleri Birliği Yasası'nın
değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Genel Sekreter Dr. Ali
Atik ve yönetim kunılu üyeleri, tabip odasında, DYP ve
SHP Adana milletvekilleriyle görûşerek, sorunlan
hakkında bilgi verdiler. Dr. Atik, konuşmasında Türkiye'de
gerçekten demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı
bir hükümet kurulduğunu belirterek yönetim erkinin,
demokratik kitle örgütleri ve meslek örgûtleriyle
paylaşılması gerektiğini söyledi.
•Zhvn yaptığı gerekçesiyle hakkında dava açılan TRT eski
sunucusu Cemile Kutgün, "Zinaya eksik kalkışmadan"
suçlu bulundu. Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
yapılan dünkü duruşmada taraflar son savunmalannı
yaptılar. Cemile Kutgün'ün eşi Atilla Kutgûn'ün avukatı,
sanıkların suçunun sabit olduğunu belirterek
cezalandınrmalannı talep etti. Atilla Kutgün de avukatmın
dediklerine katıldığmı söyledi.
• Üç pilot ilde yapılan çalışmalardan sonra 1990-91
öğretim yılında 48 ile yaygmlaştınlan ulaşımlı okul eğitimi
uygulamasından yakınmalar üzerine Milli Eğitim Bakanı
Köksal Toptan, uygularnanın bir uzmanlar kurulu
tarafından incelenmesini istedi.
• Mardln'den kaçak oiarak Suriye'ye geçen üç kişi,
Türkiye'ye iade edildi. Suriye polısince yakalanan Saraç
Kaymak, Abdülkadir Dinç ve Hüseyin ıri'nin yaklaşık bir
yıl önce sınırı geçtikleri belirlendi. Şam'da üç ay hapis yatan
kaçaklar, Cilvegözü Gümrük Kapısı'ndan Türkiye'ye iade
edildiler.