Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
/ ARALIK 1991 DİZİ-RÖPORIAJ
Üniversitelerden sikâytt etmek, kuskusuz, "Mastl bir üniversite istiyorsunuz" sorusunun kaptsuu çalmak
demektir. Beğenilmeyen gerçekler, ozlemlerin tohumlanm da bünyelerinde tasırlar. "Ben bunu
beğenmiyorum" demek "Keske söyle olsaydı", cumlesinin habtrdsidir.
"Nasü bir üniversite" sorusu son 10 yüda pek çok kez sorutdu. Bir kez de biz soruyoruz. Ancak, bu keı durum farkU. Bu
kez bu soru üniversitelerde çok önemti bir dönüşümün arifesinde soruluyor. 10 yıldır ağır elestirilere uğrayan YOK'ün gidici
olduğunu kerkes kabul ediyor. Yeni iktidar universiteyi ilgilendiren yasalarda büyuk değisikUAler vaat ediyor. Üniversitelerin
her kesiminde, rektöründen odacısma, oğrencisinden profesörune, değişikük bekliyor.
YÖK duzeninin gideceği belli. Ancak onun yerini neyin alacağı henûz belii değü. Ne abnab? Üniversitelerimiz nasıl olmah?
"Nasıl bir üniversite istiyorsunuz?"
Bu diziyi hazırlarken bu sorunun yaıutau abnak için üniversiteyle ilgisi olan her kesimden pek çok kişiyle gorustük.
Öncelikle, bugün universiteli olmanın nasıl bir şey olduğunu yaşayanlann gunluk yaşantısı içinden saptamaya çahftık.
Üniversite oğrencilerinin yasamlanndan kesitler atdık. Eksiktikûr ve yoksunhıklar kadar, keyifler ve oıUmleri de
duyumsamaya çahştık. Ortaya ilgiyle okunacak bir "kolaj" çıktı.
Yaşamdan kesitlerin ötesinde üniversite sorununun yapısal öıelUklaini beiirkmek için tanınmıs uzmanlardan göruşler aldık.
Kunılu duzeni savunanlardan radikal değisım isteyenlere kadar tum düşünce lay/ını taramaya çahştık. Sayılan, istatistikleri
taradık, ortaya beige niteliği de tasıyan kolektif bir çalışma çıktt.
"Nasıl bir üniversite istiyorum" sorusu sizi de yakmdan ilgilendiriyorsa, siz de fotoğrafinızı ilistirdiğiniz bir daktilo sayfast
uzunluğundaki yazınızı tstanbul adresimize gondererek diziye katkıda bulunabiUrsiniz.
Her katkı geUceğin ünivenitesinin bir tuğlası olacaktır.
CVMJfURtYET/7
F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I :
Nasıl bir üniversite
istiyorsunuz?
1 üm yükseköğrenim gençliğine duyuru:
Cumhuriyet bugünden başlayarak sütunlarını
sizlere açıyor. Üniversite ile ilgili tûm
sorunlarınızı, isteklerinizi, geleceğe yönelik
düşüncelerinizi bize yazın.
Adres: Üniverskeliler Yazıyor
Cumhuriyet Gazetesi Türkoçağı Caddesi
39/41 34334 Cağaloğlu/İstanbul
'öğretbıı>iıksek*eğitiıııdüşük
Temelgörevi bilim üretmek olan üniversiteler, hem öğretim üyesine hem öğrencisine hem de çağa ayak uyduramayan biryapıda
Prof. Dr. AYSEL ÇELÎKEL
I Ork siyasal yaşamı demokratikleşme
dönemine gjrdi. Yeni hükümetjn kurulma-
sında, protokolünde ve programında bu
süreci yaşadık. Bu gelişme en aandan top-
lumda demokratik kultürün yerleşmesin-
de olumlu bir geleneğin başlangıcı olacak.
Bugün ulkemizde yuksek öğretim üye-
leri, araştırma görevlileri, öğrenciler, ida-
ri ve teknik personel başta olmak üzere
toplumun her kesimini mutsuz kılan, ba-
şansız, güvencesız, çağına ayak uydurama-
yan bir yapıyı sergilemektedir.
Üniversitelerin yönetimi ile ilgili olarak
1946'dan 1981'de yUrürlüğe giren Yüksek
öğretim Kanunu'na kadar dört köklü ya-
sa değişikliği yapümışür. 1960'h yıllardan
sonra her problemli 10 yıldan sonra siyasi
iktidarlarm müdahalesi ile karşı karşıya
kalan, her toplumsal olayın sorumlusu
varsayüan bu kurumun kendi gelenegini de
kendisinin olusturması nasıl sağlanabilir?
Nitekim Yüksek öğretim Kanunu'nun yü-
rürlüğe girmesinden sonra hiyerarsik bir
otoriteye bağh olarak her üst makamın bir
alttaki görevli ve yetkilileri ataması yolu
ile ve ağır hukumler taşıyan disiplin yönet-
meliklerinin onur kına hükümleri altında-
ki üniversitelerimizdeki baskıdan, ancak
geleneklerini oluşturma olanağı bulabilmiş
çok az sayıda fakulte kendisıni kurtarabü-
ofrtrtfi&tn Ö&tiim iyderMn Aoptfindc, fokaa.-Y/ffarjeç/ı
miştir.
Rektör, dekan, bölüm başkanı vd. ata-
ma ile göreve getirilmesinin, yüzyülar bo-
yunca kurumlarını oluşturma ve yönetme
gelenegini geliştirmiş olan baa Baü üniver-
sitelerinde uygulanmasııun, siyasal ıktidar-
ların her vesile ile müdahalesine açık hale
getirilmiş olan genç üniversitelerimiz için
örnek teşkil etmesi mümkün değildir.
Fakültelerin yönetimi ile ilgili temel ko-
nulann tartışüdığı ve kararlaştırıldığı fa-
külte kurullannın 1981 tarihli yasa ile iş-
levsiz hale getirilmesi ile öğretim üyeleri
bağh olduklan kurumun sorunlan ile ilgi-
lenmek konusunda söz hakkına ve yetkı-
sine sahip olmayan, yalnızca sınıflara gi-
rip çıkan okutmanlar haline getirilmek is-
tenmiştir.
Üniversitelerin temel görevi olan bilim
üretmekteki yetersizliği en önemli sorun-
dur. Üniversitenin esas görevi olan araş-
tırma, bilim üretme ve bunu öğretim baş-
ta olmak üzere çeşitli yollarla yayarak ya-
şama geçinnek, nitelikli eleman yetiştir-
mek, yerini niteliksiz üniversiteler ve öğ-
rencilere bırakmıştır.
Bugün öğretim yapan 29 üniversitenin
çok büyuk bir kısmımn bilim bir yana, öğ-
retimin yapılabilmesi için gerekli şartlar ve
altyapı (yeterli bina, deneyimli öğretim
üyesi, asistan, donammh laboratuvar ve
kütüphane, yeterl^teknik ve idari perso-
nel vd.) yerine getirümemiştir. Dersler ço-
ğunlukla asistanlar ya da dışandan sağla-
nan uzmanlarca geçiştirilmeye çahşılmak-
udır. Dersler Yüksek öğretim Kanunu'-
nun getirdiği kolaykkh yoldan doktor un-
vanuu alarak hemen yardımcı doçent kad-
rolanna atanan elemanlarca verilmesi ola-
naklann en iyisi haline gelmiştir. Doçen'lik
ve profesörlük unvanlarımn elde edilme-
sinde de aynı yöntemlerin izlenmesi, hep
yeni kunılaı ı üniversitelerimizin kadrosu-
nu oluşturnı a amacına yönelik olmuştur.
Fakültele rin bilimsel eserleri satm alma
ve yayımlan ıa yetkilerinin üniversitelerde
toplanması, bürokrasi, mali ımkânsızhk ya
da bilihmey en nedenlerden dolayı hemen
hemen yapı lamaz hale gelmiştir. Dünya-
daki bilims' ;1 gelişmelerden yararlanmak
olanaklan I cısıth olan araştırmacılar bili-
mi guncel o larak izleme yerine ya eski ta-
rihli ya da" fürkçe yazılmış eserleri incele-
mek zorun< da kalıruşlardır.
YüksekC^retimin diğer önemli bir soru-
nu, oğrenc.ilerin kurum ve öğretim üyesi
ile olan iletişimsizliğidir. Oğrencilerin ör-
gütienmelerinin çok sıkı şartlara bağlan-
ması, onlann düşünce ve isteklerini ku-
rumlara iletmelerini zorlaştırmış, bir öğ-
renci temsilcUiği dahi kurulamamıştır. Ile-
tişimsizlik öğrenciyi universite ile bütün-
leşme, kurumun bir üyesi olma duygusun-
dan yoksun bırakmış, öğrencilik onurunu
hissedemeyen, anlatılanlan öğrenmesi
gereken, yalnız kişiler haline getirmiştir.
öğrencılerımizin genç insanlar olarak
onur ve saygınlığa layık, bakunlı ve temiz
binalara ve yurtlara, spor ve sosyal tesis-
lere, sağlık kurumlanna, suları akan temiz
tuvaletlere sahip olmalan gerektigini soy-
lemeye gerek var mı? Bu olanaklann, hiç-
bir ünıversitede olduğu kanısında değilim.
Yukanda değüıdiğun sorunlara, her üni-
versitenin ve her fakültenin işlevi ve özel-
liklerine göre yenilerinin eklenmesi müm-
kündür. Bu sorunlann hepsinin YÖK'ün
yürürlüğe girmesinden sonra doğduğunu
söylemek de haksızlık olacaktır. Gerçek
olan, kendisıni yenilemek zorunda olan
üniversitelerimizin, yenilemek şöyle dur-
sun, anlamını yitiren kunımlar haline gel-
diğidir. Sorunlann bir bölümün mali ola-
nak ile ilgili olması, ülkemizin genel eko-
nomik sorunu gibi görünmesine rağmen,
son on yü içinde üniversitelerimize aynlan
mali kaynaklann insana yatınm yerine bi-
nalara yatırım ile harcandığı unutulmama-
sı gereken bir gerçek.
ISTE BIZIM YASAMIMIZ
Yurt hayatı
yalnızlığa
itiyör
EFSER GÖKER
Boğazıçı Üm. Eko. Böl son sınıf öğr.
Gızlerim -ne kadar geç yatmış olsam da-
07.30, en geç 08.00"de açüıyor. (Lise yılla-
nnda varlığından haberdar bile olmadığım
biyolojik saatim, üniversiteye ve yurtta kal-
maya başlayışımdan sonra ortaya çıktı ve
ben her sabah ayılmam için epeyce çaba
sarfeden anne ve babamdan uzakta geçir-
diğim bu yülarda hiç çalar saat kullanmak
zorunda tnlmiuiım) Bazı sabahlar içımden
bir an olsun "Keşke şu anda kendi evimde
•yamyor ve binz sonra da •noemi-babamı
förecek olsaydmı" diye geçiyor.
VatagimHan inmek üzere ayaklanmı sal-
landınr sallandırmaz dört yıllık ranzada-
şun Ayje'nın "Günaydın" deyişini duyanm.
Genellikle benimle aynı saatlerde uyanır,
ama çoğu zaman hemen kalkmaz, bazen
uykusuna devam eder ama öncelikle bir-
birimizi o günkü programlanmızdan ha-
berdar etmek üzere birkaç dakika konuşu-
ruz. (Bu çok önemlidir, zira gun icınde her-
hangi bir rnmanıia birbirimizi bulmamız
gerekebilir ve bu kısa konuşma bu işi çok
kolaylaştınr.) Ben bir yandan da yatağımı
toplanm. Üniversite hayaüm boyunca bu
işi yapmadan odadan çıkağım sayüıdır. Bu,
hem annemin sıkı tembihlerinin, hem de
kalabaük odalarda yaşamanın ancak kar-
sılıklı saygıyla kolaylasabikceğine olan
inancımdan kaynaklamyor.
Ekonomi Bölümü, "ders ekme"nin ma-
liyetinin hayli yüksek olduğu bir bölüm.
Biraz bu sebeple, biraz da gerçekten çok
bttyük zevk aldığun için zorunlu kalmadık-
ça dersleri kaçırmaktan hoşlanmıyorum.
Türkiye şartlannda, kendine uyan bir bo-
YALNIZLIĞ1 AŞMAK — "Hep avakustu >e çoğunlukla dersler, ders notları gibi konularda konuşurken ogle molalarında biraz olsun zaraanı durdurup sohbet etme fırs»
tını buluvonız. Üniversite ortamları hep yokluğundan şikâyet edilen "guven'e baştanberi sahibiz... Ve bu hepimiz için çok önemli. Insanın, özellikle de >urtta kalan bir in-
sanın universite bayatında yalnızlık duygusunu asabilmesi çok önemli. Bu aşılamazsa çok bu>uk sorunlar çıkabiliyor." (Fotoğraf: EFtDOGAN KOSEOCLU)
lümde severek okuyan az sayıda insandan
biri olduğum için kendimi şansh buluyo-
rum. Sık sık "Tannm, iyi ki başka bir bö-
lömde okamayoram" diyorum. Okudu-
ğum khaplarda, gazetede gördüğüm bir ya-
nyla derste öğrendiklerim arasında bağlar
kurdukça heyecan duyuyorum.
Bu yü, hem mezun olmak için haarlan-
dığun hem de kulüp çalışmalanmın yoğun
olduğu bir yü. Bu sebeple özellikle hafta
içinde sinemaya, tiyatroya gitmeye vaktim
de halim de kalmıyor. Bu işi hafta sonla-
nna erteliyorum.
Akşamlan, Ayşe ve diğer bir yakın ar-
kadaşım Cenk ile yakın bir yerlerde yemek
yiyip sınavunız yoksa biraz sohbet ediyo-
ruz. Bundan sonra yurda dönüp biraz ders
çauşıyoruz, biraz oda arkadaşlanmızla çe-
ne çalıp abur-cubur yiyoruz. Ben, gün bo-
yunca gazetemi okuyacak vakit bulama-
mışsam onu okuyorum.
Y urtta erken yatmak mümkün olmuyor.
En ı a-ken saat 24.00'te yatabiliyoruz. Ama
çoğu gece FM'in 24.00-01.00 arasmdaki
mü zik yayınını kaçmmyoruz. En sevdiğim
şey lerden biri -eğer çok gergin değüsem ve
çok uykum yoksa- yatmadan önce birkaç
sayfa kitap okumak.
Umutlar
hep başka
baharamı
kalacak?Her yıl yuzbinlerce genç, "üniyersiteU''
olabilmek için üniversite giriş
smavlarına giriyor ve yine
yuzbinlercesinin umudu, "bir başka
bahar"a kalıyor.
Sınav sonucunda yükseköğretim
kurumlanna yerleştirilenlerin oramnın
en yüksek olduğu yü 1986. Bu yü
duzenlenen sınava giren 503 bin 520
kişi arasından 165 bin 856'sı "üni-
•ersiteJi" olmuş, bir başka deyişle
katılanlann yüzde 32.9'u sınavı
Icfl7anmi;
1980 ise sınava katüanlar arasmdan
yükseköğretim kurumlanna
yerleştirilenlerin yüzde 8.9 üe en
düşük olduğu yıl. Söz konusu yüda
sınava giren 466 bin 963 adaydan
ancak 41 bin 574'ü başarüı olabilmiş.
1991 ydındaki üniversiteye giriş sınavı
sonucu ise şöyle: 875 bin 817 aday
sınava girmiş, bunlardan 199 bin 735'i
çeşitu yükseköğretim kurumlanna
yerleştirilmiş. Sınava başvuranlar
arasında başanh olanların oranı yüzde
22.8.
OSYSnin acı tablosu
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1960
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
229906
280504
316279
35742S
373717
434095
466963
420850
408573
361158
436175
480463
503520
628089
693391
824368
892975
875817
37271
68498
40849
36639
37428
40622
41574
54818
72983
105156
148766
156433
165856
174870
188652
193877
196111
199735
16 2
24 4
12.9
102
10.0
93
69
131
17 8
291
341
325
32.9
27.8
27i
23.5
21.9
22.8
I
Dersgeçme
sistemi getmeli NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?FEVKİYEBAŞAL
Anadolu TJniversitesi Oğrencisi/Eskisehir
Bugün, cahşanlann
dışında tüm gençlerin
tercihini oluşturmaya
başlayan Açık öğretim
Fakültesi yalnızca
diploma vermeye
yönelik eğitimin dışına
taşmah. öğrenci alırken
titiz davranan bir yükseköğretim
kurumunda eğitim kaJitesinin de
bugünkü standartlanndan kurtulması
gerekli.
Maddi olarak devletçe
desteklenmesini, diğer üniversitelere
yaklaşan bir eğitim görevlilerinin ders
verdiği eğitim sistemi ıstiyoruz. Sımf
geçme sistemi yerine diğer
üniversitelerdeki gibi ders geçme sistemi
istiyoruz.
Her yıl binlercesı bır araya getirilen
öğrenci projesi yerine çağdaş eğitime
yönelik, bugünkü başansızlığından
anmmş bir yükseköğretim kurumu
istiyoruz.
Ezber deâil
deneyli eğitim
HAKAN GÜNER
Karadenız Ümversıtesı oğrencısı/Trabzon
Üniversiteye girişimi
kendimce büyük bir
olay olarak
nitelendiriyordum. Daha
doğrusu olayı gözümde
büyütüyordum. Yurdun
çeşitli yerlerinden gelen
öğrencilerle ___^™
kaynaşacağımızı, yeni dosthıklar,
arkadaşbklar kuracağımızı umuyor ve
bekliyordum. Ama yanılmışım. Bir
takım gnıplaşmalar olda
öğrencilerle ilgilenenler yok. Damşman
öğretim elemanlan büe. Ben, kimya
bölümü öğrencisiyim. Yaşamım
laboratuvarlarda geçecek. Ancak son
sınıftayım ve itiraf ediyorum, derslerde
bazı aletlerin ismini bilmeyen
arkadaşlanmız var.
Bir umversite bitireceğim. Ama
düşlerimin yüzde kacı gerçekleşti? Daha
iyi bir öğretim. Ezberden çok, deneyli.
İTÛ'nün eğitimi
çok güzel
FATMA KESKtN
19 Mayıs son sımf öğrencisi/Samsun
Her şeyden önce benim
iç;n üniversitede çok iyi
ve sıkı bir eğitim
Körmek önemli.
Istediğim üniversite
beni, seçtiğim dalda her
yönüyle yetiştirmeli.
Seçtiğim dalm hakkını
vermeli. Daha doğrusu öğretim
açısından beni doyurmaü. Eksik kalan
hiçbir yön olmamah.
Üniversiteden mezun olduğumda, bir
şeyler yapabilmeli ve kendimi
ispatlamalıyım. Gelişmiş ülkelerde çok
iyi şartlarda eğitim görenlerden asaib
olmamalı. Çünkü bizim onlardan bu
konuda eksiğimiz olmayacağına
inamyorum.
Hani derler ye "üniversiteye kapagı
atahm yeter". Ben buna katümıyorum.
Benim için üniversiteye kapağı atmak
değil çok iyi bir şekilde eğitim görmek
önemli. Asü o zaman çok çahşacağun.
Ortalamalanmı yüksek tutup dışanda
eğitim görmek de istiyorum. Gönül
isterdi ki dışanda göreceğim eğitimi
Türkiye'de görebileyim. Ama ne olursa
olsun bunlan gerçekleştirmek istiyorum.
Bunlar için ne gerekirse yapacağım.
Türkiye'deki bazı üniversiteler için
çeşitli deyımkr kullanılır. örneğin
"Bogaziçi'ni kazanmak zor, okumak
kolay", "tTÜ'jü kazanmak kolay
okamak zor" gibi. Gerçekten tTÜ'de
çok güzel bir eğitim yapılıyor. Opda
kendi profesörlerini kendileri
yetiştiriyorlarmış. Bu konuda tam
bilgim yok. Fakat öğrenmek için yan
yıl tatüinde lstanbul'a gidip hepsini
kendim görmek istiyorum.
Oızerfc, bilimsel
ve baskısız
ORHANGAZİ
Çukurova Ümversitesi öğrencısi/Adana
1 -ise son sımf mezunu
olan gençlerin umududur
^/ukseköğrenim. Bu
ıjöneme kadar sadece
teorik ve sözcük
yerindeyse gereksiz
' diyebileceğim bügüerle
donatümış ortaöğrenimin
sonrasında; hiç değüse belli bir noktaya
kadar mesleki ve akademik eğitim yapan
üniversitelerde kendilerinı geiiştirebümek
ve hayata hazırlayabUmektir tüm umutlan.
Fakat üniversiteye girişin getirdiği buyük
zorluklar ve belli bir mesleği seçmekte ya
da kazanmakta kendılerine olan
güvensizliklen, universite adaylanm
yetenekleri doğrultusunda branşlaşmaktan
çok, sadece universite eğitimi yapmış
olmak için üniversiteye gırmeye
zorlamaktadır.
Üniversitemizde tartışmaya ve yorumlara
açık bir kişi olmaya çabaladığım halde,
Ingilızce derslerde diğer arkadaşlanm gibi
yalnızca dinlemek zorunda kalmam çok
üzücfl.
Bence bir üniversitede olması gerekenler
şöyle:
1 — Universite özerk olmah, hükümetlerin
siyasal anlayışmdan uzak tutulmahdır. Bu
kurumlann yönetimi tamamen
üniversitelere bırakümalıdır.
Üniversitelerdeki yönetim için bir senato
oluşturulmak, amarektördenbağımsız
hareket etme inisiyatifi tanınmahdır.
Üniversitelerin programmı hiçbir şekilde
hükümet ve yan kunüuşlan etkilememeli,
yönlendirmemelidir.
2 — Bilimsel olmah, duşünceye ağu-hk
verilmelidir, normatif düşüncelerde ise
hukuk bilimi geliştirilmelidir. Tamamen
düşünce özgürlüğüne dayah olması
gereken üniversitelerde bilimsel arastınna
ve incelemeler sempozyumlarla
tanıtılabilmelidir.
3 — Üniversitelerdeki ezberci, yeknesak
eğitim anlayışına hızla son verilmelidir.
özetle her türhı baskıdan annmış, büimin
egemen olduğu, özerk bir universite hayata
geçırilmeli, bunun gerekliliği için bilim
adamlarmdan başlayarak kamuoyu
mücadele etmelidır.
YARIfV: HEDEF, DEMOKRATİK BİR OKUL... İŞTE BİZİM YASAMIMIZ!... NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?.. ÖĞRENCİLER AYRI DÜNYADA...