Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıveı Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına
Benn Nadı 0 Murahhas Uve Fjnıne Uşaklıgıl 9 Genel Va>ın Muduru
Hasan Cemal. Yazı l>len Muduru Oka> Gonensin O Haber Merkezı
Mudurtı Yalcın Ba>er. Sayta Duzenı Yonetmenı Alı Acar O Temsüaler
•\Nk\R«, Ahmel Taa. IZMİR Hikmel Çeünkava, ADANA Çetın Yıgenoglu
Ekonomı. Meral Tamer, Dış Haberler Ergun Balcı, Kultur Celal Lster, Yurt Haberlerr Necdel
Dogan. Spor Danışmanı Abdulkadır Yucelman, Dızı Yazılar Kerem Çalışkan. Araştırma Şahın
AJpa>, Duzeltme Abdııllah Vaacı 0 Koordınaıor Ahmet Korulsan 0 Maiı Işler Erol Erkul #
Muhasebe. Bulent \ener % Butçe-Planlama Sevgı Osmanbeşeoglu % Reklam Ayşe Torun 0 Idare
Huse>ın Gurer # Işletme. Önder Çebk • Bılgı-Işlem Nail Inal # Personei Se>gi Bustancıoglu
Basan ve Yauın Cmrhunyet Malbaacıbk vz Gazetecılık T A $. Turkocağı Cad 39/41 CagaJollu
34334 1si Pk 246 1sıanbul Tel '12 0' 05 (20 hat), Tclei 2^46 Faı (1)'26 60 "2 % Burolar
\akın Zıya Gokalp Blı Inkılip S No 19 4 Tel 133 II 41-r Tfl» 42344. Fax (4) 133 05 65
ft Izmır H Z >a B>\ I3'2 S 1 3 Td 13 12 30. Tetoc <23<9 Faı (51) 19 53 «0 0 Adau
Ino-ıu Cad 1IV S No I U I Td 19 37 52 (4 ha-). T d a 6215! Fax lîl) 19 25 78
TAKVIM 1 A.RALIK 1991 Imsak. 5 30 Guneş Öğle: 11.58 Ikındı: 14 22 Akşam 16 44 Yatsı 18.09
Dior'nn tahtına otumn Ferre, modellerinde 1930'lann şıklığınıyeniden canlandınyor
ü
J
zarif kacbııı yarattıFerre, yeni koleksiyonuna 1950'lerintadmı, 1930'larm şiirini katmış. Gece
elbiseleri dev zambaklarla, orkidelerle süslü, etekler uçuşuyor. Ferre, gündüz
modellerinde daha güncel. Yumuşak, zarif, şık bir çizgide 92 yazının aktif
kadınını sunuyor. Erkeksi modelleri bile olabildiğine kadınsı.
NECLÂ SEYHUN
Dupeduz buyucu bu Gianfranco Ferre. Dıor'un tahtına oturan şu unlu Italyan.
Fransız gazeteleri ondan "Modanın 120 kiloluk Caruso'su" diye soz ediyorlar
(Yoksa 110 mu?.. Aslında "su boyu aştıktan sonra ha bir kanş, ha on metre!..")
Evet, dupeduz bir buyucu Ferre. Kocaman cussesınden umulmayacak ınce, zarif
modeller yaratıp, seyredenlerı buyuluyor. Yeni koleksiyonunda 1992 yazında
kıyafetlerıne 1950'lerın tadını, 1930'lann şiirını katmış. 1930'lar... Şu kirpıklerin
gölgesinin yanaklara vurduğu, krallann sevdiğı kadın uğruna tacını, tahtını feda
ettiği yıllar...
Bu omuzlannı, bellerini iri orkıdelerın, zambakların susledıği, uçuşan gece
elbiseleri... Otuzlu yıllann o buyulu güzellığı... Fotoğraf ustası Horst'un objektıfi
ile olumsuzleşen o gizemlı guzellikler. Yıldızlar, mankenler... O kirpiklerın
* % yanaklara duşen gizemlı golgelerı, o Joan
Crawford'lar, o Garbo'lar . Modanın o "kadınsı" guzelliği,
Patov'un şiirh modelleri, Madam Simpson'ın "VVallis
mavisi" adıyla dunyayı tutan o mavi giysileri... O tâcı, tahtı
feda ettıren unlu aşkı...
Ferre o yıllara donmuş ışte. Ozellıkle gece kıyafetlerinde. O
dev zambaklarla, orkidelerle suslu gece elbiseleri Uçuşan
etekler, panlar. Ama gelen yalnızca o yıllann havası 92
yazına. Yoksa ne yanaklarda golgeler var gunumuzde, ne de
aşk uğruna Jeda edılen taçlar, tahtlar
Ferre gunduz modellerinde daha guncel,
yumuşak, zarif, şık bir çizgide 92
yazının aktif kadınını sunuyor.
"*/ "Erkeksi" •.nodellerı bile alabıldiğıne
.*/ "kadınsı". Kadınca hava çok onemli
' Ferre ıçın. Delı dolu modaların değil,
'-''«t* kadınca modellerın yaratıcısı Ferre. Dior da
' * oyleydı Genç kızların lafı mı olurdu o yıllarda.
* Moda tumuyle kadınsıydı Kızların annelerıne
ozendiğı yıllardı onlar Onlara benzemek,
onlar gıbı giyınmek ısterlerdı. Annelerın kızlarına
ozendıği donemler sonradan geldı. Kızı gibi giyınmek,
kızına ozenmek. Kadınsı değil de, handiyse "çocuksu"
gorunmek. Etekleri kısalttıkça kısaltmak, renklerın en çarpıcı,
1
•n bağdaşmaz olanlarını seçmek, kıyafetlere mikifareler, vak
vak kardeşler, supermenler ışletmek. . Olacak şey miydı bir
zamanlar?.. Olacak şey mıdır şımdi de?
Moda guzellıkleri, zarafetı ozluyor. Ferre'nin 92 yaz
modasının çok beğenilmesının, gorenleri buyulemesının bir
nedenı, o unutulmuş eski şıklığın altını çizmesi bu yaz.
Kadına gene kadınca bir zarafet kazandırması. Bu zaratete
çağdaş bir açıdan bakıyor moda tenoru. Son derece aktif bir
kadına göre hazırlamış koleksıyonunu Bir hava alanından
otekıne koşuyor Ferre'nin kadınları New York, Hong-Kong,
Bombay, Vıyana, Casablanca..
Modacının seruven tutkusu ve dinamizmı, onu basit, ama şık
kıyafetlere yoneltıyor. Tayyorler. tay>or-pantolonlar,
gabardın elbıseler... Bunlarla giyilen organza blûzlar, ceplere
ilıştirilen organza mendiller modellerin tuzu biberı.
Sıyahlara, siyah-beyazlar, kırmızılar, kırmızı-sıyahlaı,
ekruler, ekru-sıyahlar puan alarak, çızgi olarak... Sonra grı
tonları. sonra maviler...
DİOR'un siyah üstune ekru, ekru ustune si>ah puanlı iki rÖmantik modeli. Kıyafetleri iri orkideler susluyor.
Evet 1992 yazında kadın dunyayı Dior'dan giyinenlerin
olanağı ile gezecek... Bir uçaktan otekıne, bir kıtadan
oburune, Roma, Londra, New York, Pans, Hong-Kong...
Tepeden tırnağa Dior'lar içinde...
Tadından yenmez!..
DİOR'-
un 1992
>azıiçin
santung-
dan
>apılmış
pantolon
takımı.
ÇACRI CÎHAZI
033'ü
aramadan
mesaj
geçüecek
ANKARA (AA)— Çağn
cihazlan bollaşırken kodlu
mesaj gönderme uygulama-
snın başlamasıyla çok işlev-
L hizmet verir hale geliyor.
PTT Genel Muduru Emin
lajcr, çağn cihazına talebin
Uyflk olduğunu kaydederek,
"Ankk ayuda yeni santıalm
taetc ginnesiyle abone
s»yısı32 Madea, 58 bin trtış-
k 90 bfaM yükseiecek *e ça|-
n dkadan talepleri amnda
kanriuacak" dedi.
Tdefona önce şehırlerara-
a erişim kodu olan 9, sonra
cağnnın özel numarası 085,
iaha sonra beş rakamlı çağ-
ı numarası (26690) tuşlana-
ak. Bu işlemlerin tamam-
anmasından sonra alınacak
iört özel sinyal sonrasında
ıranması istenen telefon nu-
narası tuşlanacak, son ola-
•ak da her telefon makinesi-
lin sağ alt köşesinde bulunan
;atal tuşuna iki kez basıla-
ak. Bu kolayhkta şehirler ya
Ja uluslararası bir telefon nu-
Tiarası da gönderilebilecek.
Cihaza direkt telefon numa-
-ası yazdırma dışındaki me-
iajlar ve bu mesajlann tuş-
anması gereken kodları
Prof. Hasan Yazıcı'dan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Hürol Insel'e açık mektup
4
Cerrahpaşada huzur var mı, yok mu?'
y
Ifc Acele beni arayuuz, 11:
Beni arayuuz, 12: Bûroyu
ınyınız, 13: Merkezi arayı-
oız, 14: Partıyi arayunz, 15:
Fabrikayı arayınız, 16 Evi
arayınız, 17: Yazıhaneyi ara-
yuuz. 18: Hastaneyi arayınız.
20: Hasta var. 21: Muayene-
aaneye geliniz. 22: Toplantı
olacak. 23: ToplanU olacak
mı?, 24: Telefonunuzu bekli-
yorum. 25: Faks geldi, 24:
Arayan var. 27: Bekleyen var,
2S: Eşiniz aradı, 30: Bekle,
31: Beküyorum, 32: Hersey
yolunda, 33: Devam ediniz,
34: Biz hazmz, 35: Hazır de-
ğil, 36 tptal edildi, 37: Bıra-
kın, 40: Geç kalacağım, 41:
Gidiyoruz, 42: Gelecegim,
43: Yerinde değU, 44: Ben
gddim merak etme, 45: Evet,
46: Hayır, 47: Geçınis olsun,
4t: Günaydın, 49: lyi akşam-
tar, 90: Call Office, 81: Call
Home, 82: Return to ofice,
83: Return to home,
Haber Merkezi — Cerrahpaşa Tlp Fakültesi'n-
de tartışma öğretım üyeleri tarafından yapdan ce-
şitli açıklamalarla surüyor. Bu kez Prof. Dt. Ha-
saa Yazıcı, T\p Fakültesi Dekanı Prof. Hurol tn-
sd'in gazetemizde önceki gün yer alan "Cerrah-
paşa'da huzursuzluk yok" şeklindeki açıklama-
suıa bir yanıt gönderdi. Prof. Hasan Yazıcı'nın
açıklaması şöyle:
29 kasım tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde çı-
kan açıklamanızı hayret ve üztlntüyle okudum.
önce açıklamanızdakı noktalara tek tek yanıt ve-
reyim.
1 — Cerrahpasa'da huzursuzluk bulunduğu-
na ilişkin "beyan ve yazılar gerçeğe aykındır" di-
yorsunuz. Çok kısa bir süre evvel benim size sun-
duğum ve sizdn de titizlikle dosyanıza koyduğu-
nuz, fakültemizin 120 saygm öğretim üyesinin im-
zasını taşıyan ve sayın profesör Yıldınm Aktnğ-
lu'nun görevine "ivedi" iadesini isteyen yaayı bu
saygın öğretim üyeleri herhalde bir "huzur
belgesi" diye imzalamamışlardır.
öğretim Üyeleri Derneği'nin konuğu olarak
kaüldığım basın toplantısında bu 120 imzalı bel-
genin sadece metni basına verildi. Ben verdim ve
tum sorumluluğunu yTJİdenmeye hazuım. Ancak
ımzalar basına verilmedi. Çok basit bir nedenle.
Çunku öğretim üyeleri bu metni dekanlığa hita-
ben imzalamışlardı. Diğer bir deyışle, sayın ho-
cam, olabildiğince duz davranmaya çaüşıyorduk.
Ancak siz de çok iyi deterlendirmişsırıızdir. Dos-
yanızda ve bir örneğı de bende bulunan bu me-
tin esasta çok büyük bir "hoşnutsuzluk" belge-
siydi.
2 — Açıklamalanmızjn Sayın Aktuğhı'nun so-
ruşturmasını etkilemek amaoyla yapıldığını söy-
lüyorsunuz. Tam tersi. Biz bu soruşturmayı hiç
ama hıç etkilemek istemiyonız. Elinizdeki me-
tinde göreceğiniz uzere aksine, böyle bir soruş-
tunnanın fakültemizin "onnru" için kaçınılmaz
olduğunu dahi vurguluyoruz. Benim ve diğer im-
za sahiplerinin üzerinde titizlikle durduklan ger-
çek, soruşturmanın sağlıkb yürütülmesine engel
olacak -yani ileri sürülen uygunsuzluklann de-
vamına neden olacak veya kanıtları
değiştirebilecek- bir görevde bulunmayan sayın
Aktuğlu'nun görevine ivedi geri dönmesi gerek-
tiğiydi. Diğer bir deyişle bu hukuk dışı uygula-
manın sorumluluğundan sizi bir an önce kurtar-
mak istiyorduk.
Bütün bunların yanı sıra Sayın Aktuğlu'nun
seçim öncesı bizlere gönderdiği metni "hakaret
dolu bir bildiri" diye niteliyorsunuz. Bu sözleri-
niz soruştunna yöneticılerinı etkilemek olarak
yorumlanamaz mı?
Sayın hocam sız de biliyorsunuz, sizin de-
diğiniz bu "huzur" veya benim dedığım
"huznrsuzlnguB'' ana çerçevesi çok değişik. Si-
zin de kıvançla gözlediginizı umuyorum. Ülke-
miz tarihinde belki ilk kez bu denli demokratik
bir ortama kavuştu. "Toplumsal uzlaşma" ne gü-
zel deyim değil mi? Altını ciziyorum. Ne "top-
lumsal huzur" ne de "toplumsal uyunT, toplum-
sal "uzlaşın»". Ancak bunun içinde üniversite ne-
rede? özeleştiriyi hiç çekinmeden yapalım.
Onurla izlediğimiz bu demokratikleşme süre-
cine üniversite olarak bizlerin katkısı hiç ama hiç
olmadı. Ezilerek düşünuyor, utanarak söylü/o-
rum. Geçen 11 yü içinde yegâne görevimizin "hu-
zur dağıtmak'', "uyum sağlamak" olduğunu san-
dık. Bununla da yetinmedik. Üniversiteyi anar-
şinin ana nedeni olarak gösterenlere, bizi "çıkar-
lan olmazsa bayrağı köşesinden bile tutmazlar"
diye suçlayanlara, akıl almaz bir küçülmeyle onur
doktoralan verdik. Sanınm hep "huzur" için hep
"uyum" için.
Emir-komuta zinciri dememizi kımyorsunuz.
Ne büyük ibret ki 12 Eylül sonrası görevleri ge-
reği, tanım üzere, "nynm" içinde olmalan gere-
ken askerler bile kimi zaman bizden demokra-
tik davranabıldıler. Anımsarsınız, geçen yıllarda
bir genelkurmay başkanımız büyuk bir onurla
görevinden affım istedi. YÖK duzeyinde, sayın
hocam, çevresinde olup bitenden hoşnut olma-
yıp da kendi nzasıyla görevinden aynlmak uy-
garlığmı ve vatanseverliğini göstermiş kaç dekan,
kaç rektör oldu. Emir-komuta zuıciri salt ünifor-
mayla olmuyor. Kişinin beynine, ruhunun en de-
rinlerine siniyor. Yeşerdiği ortam ise kaypak bir
"uyuın", sahte bir "huzur".
Sayın hocam gelin şu güzel gunlerden biz de
nasibimizi alalun. "Açıknk" diyorlar, "şeff«fuk"
diyorlar. Bugunlere gelmekte bizlerin katkısı ola-
madı. Hiç olmazsa çevremizdeki coşkuya biz de
katılalım. Hani var ya "fikri hür, irfanı hhr, vic-
danı hür". öyle değiliz. Olmaya çahşahm hocam.
Kapadokya'nın koynunda gizemli yolcııluk
Sinasos ve Gelveri
Kapadokya bolgesinin adı
az bilinen koşeleri.
Buralarda tarihin büyulü
izleri arasında gezinmek
insanaesrik birmutluluk
veriyor.
DR. NADİR PAKSOY
StNAS<»/GELVERİ — Yü-
reğimin dört odacığı tıka basa
sevda yüklü, ama ne yazık ki
ana atardamarm önüne umarsız
bir set örulmüş. Yürek, dört na-
la çırpmıyor gezgin kanmı bede-
nimin tüm gözeneklerine ulaştı-
rabilmek için.. önündeki set
amansız, yalçm kayalıklar misali
yol vermekten kacımyor.
Yürek, önündeki tıkanıklığı
bir türlü aşamıyor. Dolayısıyla
coşku patlaması başgösteriyor.
Kapadokya Vadisi de yetmiyor.
Yeni çıkışlar aramahyun.
Adları belleğimin çatı katına
bir zamanlar asılmış iki belde-
ye uzarak teselli anyorum. Her
ikisinin de isimleri gizemli geli-
yor: Biri Sinasos, yeni adıyla
Mustafapaşa; diğeri Gelveri ya
da Güzelyurt... Sinasos Ürgüp1
ten 5 km uzaklıkta; Gelveri ise
daha ötede, Kapadokya Vadisi
1
nin sonlanndan usulca el salla-
yacak bir mekâna yerlemiş.
Aynı dala konmus vazgeçüe-
Insanlık tarihi, Kapadokya vadisinin pencerelerinden insana başını uzatıp giılûraser gibidir.
meyen iki kadın gibı ikisini de
aynı duygu yumağına sararak
birlikte değerlendirmekten baş-
ka bir çare bulamıyorum. Aynn-
tılannı bir yana bırakarak her
ikisinin de beni aym zincirlere
bağlayan özellikleriyle bu iki
beldeyi yaşamaya çabaüyorum...
Sokaklan beni çagınyor. Ken-
dimi tüm geçmişimden bir an
için anndınp bu büyulü kasaba-
ların, damsız kesme beyaz taşlı
evlerinin arasına sıkışmış tozlu
damarlanna bırakıyorum. Yal-
nızca adımlarım Lşliyor. Çağla-
nn görkemine, ihtişamına kapıl-
mış şuursuzca sürukleniyorum.
Yer yer, işlemeli kapüann; oy-
malı cumbalarla bezeli iri taş
konaklarm; gerisinde tandır ko-
kulanmn süzüldüğü bilinmez
avlulann; agzı açık uyuyakahnış
devleri andıran kayaevlerinin
önünden geçiyorum.
Konaklarm taşlanndan, kiriş-
lerinden; boyası dökulmüş bal-
konlardan; yaşlı tahta kapılar-
dan; pasb kapı tokmaklanndan;
yıkık duvarlardan; mistik ke-
merlerden; yüzyülara direnen
cami, kilise, manastır kanşımı
imgelerden binbir kol uzanıyor.
Kollar gezgin yureğimi kendi-
ne çekiyor. Böylesi ortamların
oklanyla zaten delik deşik ru-
hum daha fazla direnemiyor ve
tozlu toprakh yola mıhlanıyo-
rum.
Daha öteye gidebilmenin
mümkünü yok, olduğum yere
çöküjorum. Avlunun ardından
arabesk ezgiler, yakmlardaki mi-
nareden ıkindi ezam, yıizyülann
ağına takılmış uzak taş manas-
ürlardan kilise ayinleri duyulu-
yor. Sinasos ve Gelveri beni ha-
mur hamur yoğuruyor...
Yeni tamştığım, keşfetmeye
niyetlendiğim tum kentler, kasa-
balar, beldeler, benim için ilk
bakışta yureğimde kıvücunlar
çaktıran kadınlar gibidir: Çeki-
ci, gizemli ancak bilinmez!
Geçmisleri, kim olduklan, ne-
reden geüp nereye yelken açtık-
lan, beklentikri, umutlan, ince
hesaplan, gerilerde kalan aşklan
benim irdelememin ötesinde yer
alıyor. Onlann şu andaki tenle-
ri; beynimin, yureğimin ve de
ruhumun tüm gözeneklerini
dolduran, doldurmaktan da öte
taşuan nitelikleri beni cezbedi-
yor.
Sinasos'ta da, Gelveri'de de
böyle kıvılomlanma oldu yüre-
ğimde, belleğimde ve ruhumda...
Bu iki beldede ne buldum?... Ne
bulduğum hiç de önemli değil.
Tek bir meydan; parke taşlı bir-
kaç tozlu sokak; unutulmuş bir
çeşme; yamızhğııu yaşayan tarihi
bir bina; yıkık bir minare; asma-
altı çayhanesi; varsa loş bir bi-
rahane; yuzyılların ötesinden
kopup gelmiş kilise özgünlüğü-
nü onurlu bir biçimde koruma-
ya çalışan bir yapı, böylesi ani
kıvîlcımlanmalar için yeter de
artar bile bana...
Ankara'mn
tüp bebekleri
• ANKARA (AA) — Dr.
Zekâi Tahir Burak Kadm
Hastanesi Tüp Bebek
Merkezi'nde yapılan
uygulama sonucu hamile
kalan NA. adlı anne,
önceki gün ikiz bebeklerini
sezaryen ile dünyaya getirdi.
Biri 2 kilo 450 gram, diğeri
ise 2 kilo 650 gram olan
tüp bebeklerin ve annenin
sağlık durumunun iyi
olduğu bildirüdi. Hastane
Başhekimi Dr. Oya
Gökmen, tüp bebeğin çok
zaman isteyen bir iş
olduğunu bildirerek
dflnyada tüp bebek
doğumunda basan şansının
yüzde 88 olduğunu söyledi.
Gökmen, bu nedenle
herkesin hemen tüp bebek
sahibi olacagı yolunda bir
düşünceye prmemeleri
gerektiğini de kaydetti
Köpekleri
tekmelemeyin!
• FRANKFUKT (AA) —
Almanya'da ünlü bisikletci
Dietrich Thrurau, bir
köpegi tekmekmek ve
sahibesine hakaret etmekten
7 bin mark (21 milyon TL)
para cezasına mahkûm
oldu. Frankfurt'ta önceki
gün mahkemeye çıkanlan
ve "Didi" lakabı ile tamnan
eski profesyonel
bisikletçınin, 7 temmuzda
bir parkta yürürken
nedensiz yere bir köpeği
tekmelediği ve köpeğin
sahibesine hakaret ettiği
öne sürüldü. Savcımn
iddianamesine göre köpek,
tekmeleme sonucu ciddi
şekilde yaralandı.
Mahkeme, 7 bin marklık
cezanın hayvanlara eziyet ve
hakaret iddialannın sabit
görülmesi yüzünden
verildiğini açıkladı. Didi ise
hakaret ıddiasını kabul etti,
ancak köpeğe eziyet ettiği
yolundaki suçlamamn
doğnı ohnadığını söyledi.
Polonyaclan 4
nişan
• ANKARA(ANKA)—
Türkıye ile Polonya
arasmdakı kültür
ilişkilerinin geliştirümesine
katkılanndan dolayı
Başbakanlık eski Musteşan
Ismet Alver,
Cumhurbaşkanhğı Senfoni
Orkestrası eski şefı Hüseyin
Akbulut, And Vakfı
Başkanı Mehmet Basman
ve Bilkent Üniversitesi
Müzik ve Sahne Sanatlan
Fakültesi Dekanı Ersin
Onay'a Polonya liyakat
nişanı verilecek.
Rumen doktor
çah^mayacak
• ANTALYA (Cumhuriyet
Bttrosu)— Sağlık Bakanı
Yıldınm Aktuna Antalya'da
bir otelde Sağlık
Merkezi'nde hekimlik
yapan Rumen doktorlann
çalışmasını durdurdu.
Romanya'mn ünlü Prof.
Ana Aslan Sağlık
Enstitüsü'nün şubesi olarak
Ofo Otel'de açılan Sağlık
Merkezi'nde çalışan Rumen
doktorlann "Tababet ve
Şuabat Sanatlannın
lcrasına Dair" 1219 sayıh
kanuna aykın düştüğü
gerekçesiyle Antalya Tabip
Odası, Cumhuriyet
SavcılığYna ve ll Sağlık
Mudürluğu'ne şikâyette
bulunmuşlardı. Cumhuriyet
Savcılığı konu ile ilgih*
soruşturmasında
"takipsizlik" karan vererek
15 bin lira ceza yazmıştı.
Savahk, "Oteli kapatma
yetkimiz yok sadece ceza
yazıyoruz" derken, konuya
el koyan Sağlık Bakanı
Yıldınm Aktuna, önceki
gün akşam, Vali Saffet
Ankan Beduk ve tl Sağlık
Müdürü Dr. Hayat öz 'ü
arayarak Rumen
doktorlann görev yaptığı
sağlık merkezinin
kapatılması talimatmı verdi.
Alternatif
Turiznı
• BUKDUR
(Cumfcuriyet)— Yeşiller
Partisi'nceî'SOS Akdeniz
Programı" çalışmalan
kapsamında, Akdeniz'in
ideolojik sonınlannm,
turizm etkinh'klerinin
yaratüğı sorun ve alternatif
önerilerin tartışılacağı bir
toplantı düzenleniyor.
"Akdeniz için Alternatif
Turizm önerileri" konulu
toplantı, 7-8 Aralık 1991
tarihlerinde Fbça Leon
Otel'de yapüacak. Akdeniz'i
turizm etkinliklerinin
yarattığı kirlilik ve çarpık
yapılaşmadan kurtarmak ve
bunun için alternatif
öneriler üretmek amacında
olduklanm söyleyen Yeşiller
Partisi tzmir Örgütü'nden
Savaş Emek , "Aynca
alternatif önerilerin somut
uygulama alanlannı da
yaratmak istiyoruz" dedi.