Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1 ARALIK 1991
UZAKYAKIN
OKAY GÖNENSİN
Kapağı Atanlar...
Geçen yıl "kapağı atabilenler" 200 bin genç.. "Kapağı
atamayanlar" ise 676 bin... Bu 676 bin gencin birkaç yüz bi-
ni bu yıl yine "kapağı atmayı" deneyecek, bu amaçla da özel
dershanelere, özel öğretmenlere ana-babalannı sıkıntıya sok-
mak pahasına büyük paralar ödenecek.
Üniversitenin durumu yine gündemde.. Ne zaman olma-
mıştı kt? Böylesine çarpık bır eğitim tablosunun düzelmeye
yonelmesı bir yana sürekli bozulduğu ülkemizde üniversite
yine daha yıllarca gündemden zor iner.
Kapağı atamayan kitle her yıl daha da kalabalıklaşarak baş-
ka toplumsal sorunların kaynağı olmaya devam edecek. Ama
ülkeyi yönetenlerin öğretim üyesiyle, öğrencisiyle neredey-
se düşman gibi gördükleri üniversitelerden diploma almayı
başaranlar küçük bir azınlık dışında daha az sorunla yaşa-
mayacak, yaşamıyor.
Üniversite dünyanın her yanında yeni düşüncelerin çıkış
noktasıdır, toplumsal çalkantıların ilk açığa vurulduğu kurum-
dur. Oradaki insanlardan okumaları, öğrenmelerı, ızleme-
leri istenir.
Bizde ise ülkeyi yönetenler üniversitedeki insanların nedü-
şünmesini ister, ne de •
Ortadoğu Banş Konferansı
ve Türidye
Değişen dünya dengeleri Türkiye için de anlamlar taşımalı, Türkiye yeni
koşullan ulusal çıkarlan doğrultusunda değerlendirebilmelidir. Bu
çerçevede Türkiye, İsrail ve Filistin'le ilişkilerini hiç zaman yitirmeden ve
eşzamanh olarak büyükelçilik dûzeyine çıkarmalıdır.
Dr. ŞULE KUT Marmara Ü. Uluslararası İlişkiler Bölümü
SCrVS = Öğrenci düjm*nd,r:O
de tam bir cezalandır- ZBITian yuklersin SlninS
ma mantığıyia işiemiş harçları, bunaltıcı vize
ve görevini gerçekten smavlanni, dİSİDİİD
rencisiyle öğretim üye- £{
siyie kışia düzeni ıçine üniversiteyi hiçbir altyapı
sokuimak istenmıştır önlemi almadan kurar,
Öğrenci duşmandır: ^ r e n c / y / doldumr, SOMa
O zaman yuklersın sır- _ 7 ._/._ AJL—.*;_ .~.w~.
vize sınavlarını, disiplin duşmandır: Sakalını
cezaiannı... Smıf geç- kestirerek önce bir güzel
meyi zoriaştmrsın... 29 aşağılarsın, rahat huzur
bırakmazsın, dolayısıyla
kaçınrsın..
üniversiteyi hiçbir altya
pı önlemi almadan ku-
rar, öğrenciyi doldurur,
sonra atıverirsin...
Öğretim üyesi duşmandır: Sakalını kestirerek önce bir gü-
zel aşağılarsın, rahat huzur bırakmazsın, dolayısıyla kaçınr-
sın..
Bu kez 29 üniversiteyi dolduracak öğretim elemanı bula-
mıyorsun: Kolayı var yönetmelikleri değiştırir, bol kepçe dok-
tora, doçentlik dağıtır yeterlı sayıya ulaşırsın.
Öğrenci düşman ya, okul dışı yaşammı da cehennam et-
men gerekir. Kışla mantığını yurtlarda daha da katı uygula-
tırsın. Kılık kıyafet yönetmelıkleriyle bunaltırsın. Birtürban sc-
runu çıkar, çözmek bir yana daha da kızıştırırsın, her şey bir-
birine karışır.
Kitaplıklara yeterli sayıda bilimsel yayın gelmiyormuş: Ya-
nrt hazır, para yok! Bütçenın ancak yüzde 3.2'sinin yüksek
öğrenım kurumlarına ayrıldığı bir ulkede kitap almak içın hiç
para olur mu?
Bugün kimsenin tartışmadığı bır durum var: YÖK düzeni
Türkiye'de üniversite eğitıminı şıddetle geriletmiştir. En kısa
zamanda bu düzenden kurtulmak şarttır. Yeni hükümet de
bu konuda açık bir tutum almtştir.
Şimdi görev bütün üniversiteye düşmektedir. Çok hızlı tar-
tışma platformları oluşturulmalı, üniversite bütün toplumu
"çağdaş üniversite" fikrine sahip çıkmaya zorlamalıdır. Yal-
nız öğretim üyeleri değil, bütün öğrenciler, üniversiteye "ka-
pağı atmak"tan öteye bir şeyler düşünen tüm öğrenciler "çağ-
daş üniversite" ıçın seslerini yükseltmeJıdırler
YÖK'ün yaptığı tahribat az-buz değildir. Bütün toplum bu-
nun bedelini ödemiştir, ödeyecektir. Buna karşı hızlı bir "çağ-
daş üniversite seferberliğı" oluşursa zararın bir noktasından
dönebiliriz.
30 Ekim 1991 günü Madrid'de toplanan ve
birinci aşaması 2 Kasım 1991'de tamamlanan
Ortadoğu Banş Konferansı, Filistin sorunu ve
bu soruna doğrudan taraf olmuş Arap ülkele-
riyle İsrail arasındaki ilişkiler açısından tartışıl-
maz bir öneme sahiptir. Bu da konferansın
sonucu ne olursa olsun. Filistinlilerin Arap ül-
keleriyle Israil'in, Birleşmiş Milletler kararlan
çerçevesinde banş görüşmeleri için ilk kez ayru
masaya oturmuş olmalanndan kaynaklan-
maktadır.
Konferans, Filistin sorunu ve Arap-İsrail ça-
tışmalannın çözümü yönünde atılmış önemli
bir adım olmanın ötesinde soğuk savaş sonrası
kurulmakta olan yeni dünya düzeninin niteliği-
ni göstermesı bakımından da aynca önemlidir
Türkiye açısmdan ise bu konferans. bu iki yö-
nüne ek olarak bölge ülkeleriyle ilişkilerimiz
bakımından özel anlam taşımaktadır. Ama
konferansın Türkiye içın önemi, kimilerince
düşünüldüğü gibi Türkiye'nin Ortadoğu'da
bölgesel güç olarak ortaya çıkmasına olanak
tanıyacak bir fırsat oluşundan değil (ki öyle ol-
madığı açıkça bellidir ve olması da gerekme-
mektedır). konferansın Türkiye'ye, Türkiye'-
nin bölge ülkeleriyle, özellikle de Filistin ve
İsrail'le ilişkilerini. Filistin davası konusunda
izleyegeldiği tutumu değiştirmeksizın, ulusal çı-
karlan doğrultusunda yeniden değerlendirebil-
mesine ve diplomatik olarak da geliştirebilme-
sine olanak tanıyacak bir ortam sunmasından
kaynaklanmaktadır.
tkili görüşmeler
Kpnterarisın israil ıle Suriye, Mısır, Lübnan
ve Ürdün-Filistin ortak heyetinin katıldığı bi-
rinci aşaması 2 Kasım 1991 günü Mısır'da
tarnamlanmıştır. Sıra, ABD tarafından 4 aralık
günü Washington'da başlaması önerilen İsrail
ile Arap ülkeleri arasındaki ikili görüşmelere
gelmiştir. Bunu da muhtemelen daha genış ka-
tılımlı ve bölgesel sorunlann tartışılacağı
üçüncü ve son aşama izleyecektir. Konferansın
birinci ve ikinci aşamalannın evsahipliğini İs-
panya ve ABD'ye "kaptıran" Türkiye, şimdi de
üçüncü aşama toplantılanna evsahipliği yap-
ma önerisinde bulunmuştur. Burada hemen,
evsahipliği konusunu toplantılara katılma ko-
nusundan ayn ele almak gereğini vurgulamak
istiyorum. Öncellıkle belirtmek gerekir ki Tür
kiye, Filistin sorununda taraf ya da Israil'in
komşusu değildir. Dolayısıyla Filistin sorunu-
nun ve Arap-lsrail anlaşmazlıklannın ele alın-
dığı birinci ve ikinci aşama toplantılannda
Türkiye"nin yeri olmadığı gibi "neden masaya
oturamadık' diye hayıflanmanın da gereği
yoktur.
Öte yandan, ömeğin bir Ortadoğu sulan ko
nusunun Türkiye açısından önemi göz önüru
alındığında, gündemi, sınır aşan sular da dahil
olmak üzere bölgesel sorunlar olan üçüncü aşa-
ma toplantılannda Türkiye'nin yer almaması
ise kuşkusuz ganpsenmelıdır. Böyle bır durum-
da konferanstan çıkabilecek kararlann uygula-
nabilirliğı mümkün olur. Dolayısıyla Türkıye'-
yi doğrudan ilgilendiren konularda Türkiye'yi
içermeyen ya da dışlayan bir bölgesel konferan-
sın başan şansı olmadığı açıktır. Bu nedenle de
1960'lann ortalanndan bu yana izlediği îslam
ve Arap ülkeleriyle yakınlaşması politikasının,
bu yakınlaşma arzusunun ilk gerekçesi olan
Kıbns sorununda bile beklenen yaran sağla-
madığı bir gerçektir. Türkiye'nin, özellikle su
ve terör gibi güncel bölgesel konularda da kom-
şu Arap ülkeleriyle ciddi sonınlan bulunduğu
yadsınamaz.
Ortadoğu Banş Konferansı'nın Türkiye'yi
doğrudan ilgilendinneyen aşamalan da işte bu
çerçevede önem kazanmaktadır. Ortadoğu Ba-
nş Konferansı Türkiye'ye, 1960'lann ortasın-
dan itibaısn sırtında taşıdığı bir kamburdan
kurtulma olanağı sunmaktadır. Bu kambur,
Arap ülkelerini güçlendirmeme kaygısıdır.
Uluslararası ilişkilerde böylesi bir kaygı, ancak
ulusal çıkarlara hizmet ettiği sürece anlamlı
olabilir.
Uluslar arasında yakınlaşmayı ve bağlantıyı
din ve ırk temelinde kurmanın çağdaş bir yak-
laşım olmamasının ötesinde, zaten monolitik
bir Arap dünyası da mevcut değildir: farklı
Arap ülkeleriyle ve bu arada Israıl'le ilişkileri
birbirinden bagımsız değerlendirmesinin za-
maru gelmiştir. Bu noktada, Türkiye ile tüm
Arap ülkeleri arasında en olumlu ilişkilerin laik
ve demokratik Filistin devleti ile kurulmasını
beklediğimi de hemen eklemeliyim.
FİDstin
1947'de Filistin'in Birleşmiş Milletler'de tak-
simine karşı çıkmış olan Türkiye'nin, bu tarih-
ten itibaren Filistin konusunda Birleşmiş
Milletler kararlannın uygulanmasını savuna-
gelmiş bir ülke olarak Filistin sorunu ve Arap-
lsrail anlaşmazlıklannı Birleşmiş Milletler ka-
rarlan çerçevesinde tartışmak üzere toplanan
Ortadoğu Banş Konferansı'nı son derece
olumlu bir gelişme olarak değerlendirmesi do-
ğaldır. Ama konferansın Türkiye açısından en
öte yandan Türkiye'nin üçüncü aşama top- önemli yönü, Israü'in, onunla doğrudan çatış-
. i ı - ! • - • • . 1 - 1 • • _ • ı - ı _ A . . — 1 1 ! _ • _ • _ r ~ " i " _ ^ : _ - i ' i ! _ ı i:i ;
Türkiye'nin üçüncü aşama toplantılannda yer
almaması düşünülemez.
Konferansın çeşitli aşamalanna ev sahipliği
konusuna gelince: Türkiye'nin kuşkusuz her
ülke kadar herhangi bir uluslararası toplantıya
evsahipliği yapma önerisinde bulunmaya hakkı
vardır. Aynca Arap ve Yahudilerin yüzyıllarca
bir arada yaşadığı bir ülke olarak başından beri
evsahipliği yapma arzusunu ifade etmiş olması
da kuşkusuz anlamlı bir jesttir. Ama bunu ka-
bul ettirememiş olmasmın Türkiye açısından
kırgınhk yaratması ya da komplekse yol açma-
sı ruç gerekmez. Bu, birinci ve ikinci aşamalar
için olduğu kadar üçüncü aşama için de geçerli-
dir. Ama kasım 1991'de Istanbul'da toplanma-
sı öngörülmüş olan Su Zirvesi'ni biraz da
Ortadoğu Banş Konferansı nedeniyle ertelemiş
olmasmdan ötürü Türkiye'nin üçüncü aşama
toplantılanna evsahipliğinde daha da ısrarlı ol-
ması doğaldır. Ama sonuç itibanyla Türkiye'-
nin ulusal çıkarlan açısından önemli olanın
evsahipliği değil, bu çıkarlann korunması ol-
duğu unutulmamahdır.
Uçnncti aşama
lantılannın evsahipligini yapabilmesı için bile
özellikle Arap başkentlerinde yoğun diploma-
tik çaba gerektiği açıktır. Evsahipliği konusu-
nun asıl üzerinde durulması gereken yanı da
işte budur. Türkiye'nin Arap Ortadoğusu ile
ilişkileri genel kanının aksine farklı Arap ülke-
lerinin farklı politikalar izledikleri Körfez
Savaşı sırasında izlenen (ve her nasılsa "aktif
dış politika" olarak adlandınlan) politika ne-
deniyle bozulmuş değildir. Türkiye. Arap
ülkeleriyle ilişkilerini başından beri bir türlü
tatminkâr bir temele oturtamadığı gibi özellikle
mış Arap ülkelerinin ve Filistinlilerin kendileri-
nin ayru masaya oturmayı kabul etmiş
olmalandır. Türkiye'nin şu sıralarda Orta-
doğu'ya ilişkin olarak illa bir "masa" meselesi
olacaksa, o da Türk dış politikasına yapacağı
olumlu katkılan nedeniyle işte bu masa olmah-
dır: Ortadoğu Banş Konferansı Türkiye'ye,
Filistin ve İsrail ile zaten iyi olan ilişkilerini dip-
lomatik olarak da geliştirebilmesi için tarihsel
bir olanak sunmaktadır.
1948'de kurulan İsrail devletini 1949'da tanı-
yan ilk Müslüman ülke olan Türkiye, 1988'de
PARİSTEN SELÇUK DEMİREL
kurulan Filistin devletini de ilk tanıyan 5. ülke
ve ilk "Batı bloku" ülkesi olmuştur. Ama Filis-
tin devleti ile ilişkiler hâlâ yan-diplomatik
statüdedir.
Bunun nedeni de Filistin devletinin toprak-
sızlığı değil, tsrail ile diplomatik ilişkilerin
düşuk düzeyde tutulmasıdır. 1956 Arap-îsrail
Savaşı sırasında Tel Aviv'deki elçisini geri çağı-
ran ve diplomatik temsil düzeyini maslahatgü-
zarlığa indiren Türkiye, Israil'in 1980'de,
1967'den beri işgal altında tuttuğu Doğu Ku-
düs'ü ilhakına ve birleşik Kudüs'ü bölünmez ve
ebedi başkenti ilanına tepki olarak hem Ku-
düs'teki başkonsolosluğunu kapatmış hem de
yeni bir diplomatik degredasyona giderek Tel
Aviv maslahatgüzarlığına bundan böyle ikinci
kâtip gönderilmesine karar vermiştir.
Türkiye-lsrail üişkileri
Günün koşullan içinde anlaşılabilir olmakla
birlikte, bu tepkılerin, hem siyasal hem de kon-
solosluğun kapatılmasında söz konusu olduğu
gibi pratik açıdan her iki ülkede de gereksiz sı-
kıntı yarattığı kabul edilmelidir. Özellikh
1980'lerin ikinci yansında her alanda daha da
gelişen Türkiye-lsrail ilişkilerinin diplomatik
boyutunda hâlâ resmen bir yükseltme gerçek-
leşmemişse de 1986'da Türkiye. Tel Aviv'deki
maslahatgüzarlığına ikinci kâtip değil, daha kı-
demli bir diplomatı bir elçi genel müdürü
atamıştır.
Türkiye'nin Filistin ve İsrail'le diplomatik
ilişkilerini büyükelçilik dûzeyine çıkartmasının
önündeki büyük birengelin, zorlu, ama umutlu
bir sürecin başlangıcı sayılması gereken Orta-
doğu Banş Konferansı ile birlikte ortadan
kalktığını söylemek mümkündür. Zaten İsrail'-
le savaşmış Arap ülkesi Mısır'ın bile 1977'den
bu yana İsrail'le doğrudan ilişkisi mevcuttur.
Aynca Mısır'ın. 1979'da İsrai] ile banş antlaş-
ması imzaladığı için üyeliğinin askıya alındığı
Arap Birliği'ne 1989'da yeniden kabul edıldiğı.
SSCB'nin, 24 yıl aradan sonra İsrail'le \eniden
diplomatik ilişki kurduğu. Madrid konferansı-
nın davetiyelerinde Bush ile Gorbaçov'un
imzalannın birlikte yer alchğı, Mısır, Sunye,
Lübnan, Ürdün bir yana, Filistinlilenn kendi-
lerinin bile konferansta İsraillilerle yüz yüze
görüştükleri unutulmamaİKİır. Aynca, Tür-
kiye-lsrail ilişkilerinin niteliği ve bu iki ülkenin
bölgedeki konumlannın, diplomatik ilişki dü-
zeyınin yükseltilmesi için uzun zamandır yeterli
neden oluşturduğu da yadsınamaz. öte yan-
dan, böyle bir ginşimin, Filistin'le olan ilişkile-
rin tam diplomatik statüye kavuşturulmasının
yolunu açacağı da açıktır.
özetle, Birleşmiş Milletler kararlan çerçeve-
sinde görüşmeler için masayı oturulan Madrid
sonrasında ve global ve bölgesel koşullar çerçe-
vesinde Türkiye'nın İsrail'le diplomatik ilişki-
lerinde bir yükseltmeye gitmesi yadırganma-
malıdır. Ama kanımca Türkiye, bunu da ancak
Filistin'le olan ilişkilerini de eşzamanh olarak
büyükelçilik dûzeyine çıkarirak yapmak zo-
rundadır. Bu. Türkiye'nin Filistin konusunda
izlediği politikasınm tutarlılığı için olduğu ka-
dar, dünyanın desteğıni habeden Filistin hal-
kıyla dayamşmasının da gereğidir. İsrail'le
diplomatik ilişkilerini yeniden değerlendirme
sürecinde Türkiye'yi düşündüreceİc olan konu
ise, İslam ve Arap ülkelerinin tepkisi değil, İs-
rail'in işgal altındaki topıaklarda yaşayan
Filistinliîere yönelik baskıcı politikalan olmalı-
dır. Türkiye'nin ulusal çıkarlan, Paris Şartı'nın
dernokrasi, insan haklan ve hukukun üstünlü-
tü ilkelerini dış politikasınm da vazgeçilmez
keleri olarak savunmayı gerektirmektedir.
Ama Madrid'e giden yolu açan uluslararası or-
tamın, Washington yolunun üzerindeki engel-
kri de kaldırabılecek güçle olduğu kabul
edilirse, bu yeni dönemde, (Başbakan Şamir'e
rağmen) îsrail'in de iç ve dış politikasında
önemli değişiklikler beklenmelidir.
İLAN
StVASU ASLtYE
HUKUK
HAKİMLİĞt'NDEN
Esas No: 1990/179
Karar No: 1991/214
Davacı Ujak ili, Sivaslı ilçesi
Selçiklcr köyünden Hüseyin kı-
n 1970 doğiımlu Hanun Bulut
vekiü Av. Bekir Sıtkı Gün tara-
fından davalı aynı yer nüfusuna
kayıtU Ali oğlu 1966 doğumlu
Mehmet Bulut aleyhine açüan
şiddetli geçimsizUk sebebiytebo-
şanma davasında mahkememiz-
den verilen 14.11.1991 tarih
1990/179 esas 1991/214 karar sa-
yüı ilanı ile MJC.nun 134 ncü
maddesi gereğince şiddetli ge-
çimsizlik sebebiyle bo$anmala-
nna karar verilmiş olup adresi
belli olmayan davalı Mehmet
Bulut'un adına ilanen tebligat
yapıhnasına karar verilmiş oldu-
(und&n davalının ilan tarihinden
itabarcn 15 gün içinde karara
karşı temyiz haklannı kullanıp
kuUanmayacağı, bu süre içinde
hakkını kullanmadığj takdirde
kesinleşeceğı hususu ilanen teb-
liğ olunur.
Basın: 50552
GÖLBAŞI (ANKARA)
ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
İLAN
Esas No: 1991/726
Davacı Haa Mahmut Dinç ve-
ldli Av. Roswitha (Dinç) Dino
aleyhine açjlan boşanmanın tenfizi
davasmın yapılan dunışma hazır-
Ugıaca;
Da>alı Roswitha Dina (Dinç)'üı
kendöinin Türkiye'de mükim ol-
duğu ve adresinin bilinmedigin-
den, cebliğ yerine kaim olmak
Ozere ilanına karar verilmiş olup,
Bo^nma tenfizi davasuun du-
ruşmasının 10.12.1991 günü saat
11.00'e atüı olduğu, davalının
kendiıinin duruşma günü Gölba-
şı Aslye Hukuk Mahkemesi du-
nışnu salonunda hazır bulunması,
kendianin hazır bulunmadığı tak-
dirde (endisini biı vekü ile savun-
masııı ve tam delilleri ile
azu* bulunınası, ken-
UÇ HARFLI!..
Nesilden nesile aktaracağınız, çağ-
daş teknolojinin ürünü, güçlü, daya-
nıklı ve konforlu bir toplu taşımacılık
değerimizin adı?..
disinh ve vekilinin hazır bulunma-
dığı Ukdirde duruşma yapılacağı
ve ka-ann dahi yokluğunda yapı-
lacağ ilan olunur. 18.11.1991
Basın: 44479
Belediye otobüsünün adı
SG 220 Körüklü otobüs
MAN KAMYON VE OTOBÜS SANAYİ A.Ş.
Genel Mudurtuk ve İstanbul Fabrikası: Topkapı. (1) 567 07 10 (4 Hat), Sanş D\fek Hat 577 05 90 Faks. 567 68 40
Ankara Kamyon ve Çekıci Fabrikası: Esenboğa (4) 338 02 20 (6 Hat), Faks 398 04 90
Bolge Bayileri:
Adana . Gunş h'acat - Ithalat ve Pazartama A Ş (71) 14 64 39 i 14 71 86. Faks t7 98 50
Ankara : Ankaman OtomotiM San ve T c Ltd \i) 341 41 51 Faks 341 40 53
Servis istasyonu: IsKitler Cad. No 22 [4) 342 43 11. 342 18 90
Konya : Koyunctı Akaryakıt ve Olomotıv Tıc ve San A.Ş (33). 13 2 1 1 8 15 67 47, Faks 13 06 55
ILAN
İfcMİR
4. İCRA TETKİK MERCİİ
HÂKİMLİCİ'NDEN
Dosya No: 1991/1040
Diekçi: Marmara Pazarlama A.Ş.-I332 Sokak No: 19 Izmir
Ykarıda ismi \e adresi yazılı bulunan dilekçinin alacaklılan ile
'ordato akdetmek uzerehâkımliğimize29.11.1991 tarihinde mu-
etmiş olduğu ilan olunur.
İLAN
İZMİR
1. İCRA TETKİK MERCİİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1991/1044
Dilekçi: Izmir Tekstil Pazarlarna ve Sanayii Limited Şt. 1330 Sk.
No: 1 Tatari Işhanı Kat 7-8 lzmir
Yukanda ismi ve iştıgal ettiği şveadresleri yazılı bulunan dilekçi,
lzmir Tekstil Pazarlama ve Sana,ı Lmt. Şti. vekili alacaklılan ile kon-
krrdato akdetmek uzere hâkimiığımize 29.11.1991 tarihinde müra-
caat etmiştir. İlan olunur.
Singer in yeni teknolojik harikası,
ayna panelli fınn (SF 2700), mutfağımıın rengini,
sizin zevkinid yansıtryor...
Dikiş makinesinin yaratıcısı Singer 140 yıldır çağdaş,
yenilıkçı ve genç kalabilmıştir Bugün Sınger sadece dikış
makinesınde değil, buzdoiabından çamaşır makinesine.
fınndan pres iıtüye, televizyondan müzik setine, elektrik
süpürgesinden ısitıcıya kadar bırçok ürüncje, değişmez
kaiite anlayışını simgeleyen dev bir markadır. Singer daıma
yeniliklere oncülük eder
Teknoloji Singer1
i takip eder...
Sıngerın yeni, ayna panelli Deluxe Fınn'ı. Singerkalitesi ve
yenilıginın gostergesi olan ustün ürunlerden sadece biridir
İşte Deluxe Fınnınöıelliklerinden baıılan
• Tamamen aynalı ön panel, paslanmaz çelik gövde
• Hem elektnk, hem gazla çalışabilen fınn
• Fınn kısmı gazemniyetli
• Çakmak ve saat
• Ayarlanabilirayaklar
• Piliç çevirme tertibatı
• Doğal gaz, bütan gaz veya hava gazına ayarlanabilme
Singer fırınları 265.000 TL den başlaydn taksitlerle!
Size uygun alternatifleri bayinizle görüşünüz...
Yıllık Yer.ılık
SINCER
TeknolojiSingeritakipeder